11.7 C
İstanbul
Cuma, Nisan 25, 2025

Yunanistan’ın “Aşil Kalkanı” Projesi ve Doğu Akdeniz Güvenlik Mimarisi: Stratejik Bir Dönüşüm

Must read

Doç. Dr. Hakan Arıdemir

2025 yılının Nisan ayında Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis tarafından kamuoyuna açıklanan 2.8 milyar euroluk “Achilles Shield – Aşil Kalkanı” hava savunma programı, Atina’nın askeri doktrininde tarihsel bir dönüşümü işaret etmektedir. 2027 yılına kadar tam kapasiteyle faaliyete geçmesi planlanan bu çok katmanlı sistem, yalnızca bir savunma yatırımı değil; aynı zamanda Yunanistan’ın ulusal güvenliğini yeniden inşa etme ve Doğu Akdeniz’deki jeopolitik konumunu güçlendirme iradesinin sembolüdür.

Aşil Kalkanı, Homeros’un İlyada’sında geçen efsanevi kalkanın beş katmanlı yapısına atıfla adlandırılmıştır ve bu sembolizm, çağdaş Yunan savunma anlayışındaki yeni beş tehdide karşı (drone, füze, uçak, denizaltı, gemi) kapsamlı bir savunma şemsiyesi kurma hedefini yansıtmaktadır. Bu yeni konsept, sensör füzyonu, yapay zekâ destekli önleyici sistemler, gerçek zamanlı veri paylaşımı ve entegre komuta-kontrol altyapısı gibi yüksek teknolojilere dayanmaktadır.

Yunanistan, bu savunma girişimini yalnızca iç dinamiklerle değil, aynı zamanda dış ortaklıklarla da desteklemektedir. Özellikle İsrail ile geliştirilen stratejik iş birliği dikkat çekmektedir. Atina, İsrail yapımı Barak MX sistemini öncelikli tedarik adayı olarak değerlendirmekte ve bu tercihi, Avrupa veya ABD menşeli sistemlere göre daha hızlı teslimat ve teknik esneklikle gerekçelendirmektedir. Ayrıca “Helenik Kubbe” adı altında Demir Kubbe benzeri bir sistemi yerel üretimle destekleme fikri de gündemdedir.

Yunanistan’ın bu teknolojik sıçraması, 12 yıllık 25 milyar euroluk savunma modernizasyon programının bir parçası olarak tasarlanmış, dört temel eksen üzerine inşa edilmiştir: kara-hava-deniz kuvvetlerinin teçhizat modernizasyonu, operasyonel etkinliğin artırılması, dijital kabiliyetlerin geliştirilmesi ve kritik altyapıların hibrit tehditlere karşı korunması.

Bu stratejik yönelim, yalnızca savunma sanayii boyutuyla değil; enerji güvenliği, Avrupa Birliği entegrasyonu ve NATO iş birliği açısından da çok katmanlı bir dış politika inşasına hizmet etmektedir. Atina, hem PESCO hem de Almanya öncülüğündeki Sky Shield girişimlerine katılarak Avrupa savunma altyapısının merkezinde yer alma hedefini açıkça ortaya koymuştur. Aynı zamanda Doğu Akdeniz Gaz Forumu (EMGF), Great Sea Interconnector ve Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) gibi projelerle enerji diplomasisi güvenlik doktrinleriyle paralel yürütülmektedir.

Bu bağlamda Yunanistan, yalnızca Avrupa’nın değil, Hindistan gibi küresel yükselen güçlerin de stratejik enerji ve ulaşım hatlarına entegre olma çabasındadır. İsrail ile birlikte,  IMEC kapsamında Akdeniz üzerinden Avrupa’ya uzanan bir lojistik ve enerji hattının kilit durağı hâline gelmeyi hedeflemektedir. Yunanistan-İsrail-Hindistan ekseni, yalnızca ticaret değil, aynı zamanda savunma iş birlikleriyle de güçlenmekte; bu yeni koridor, Türkiye’nin dışlandığı alternatif bir eksenin inşasına işaret etmektedir.

Türkiye açısından ise bu gelişmeler, yalnızca savunma mimarisindeki bir yenilenme değil; aynı zamanda Ege ve Akdeniz’deki güç dengelerine dönük doğrudan bir meydan okuma olarak değerlendirilmektedir. “Mavi Vatan” doktrini, Türk donanmasının etkinliği, yerli hava savunma sistemleri (SİPER, Hisar) ve insansız teknolojiler (Bayraktar, Akıncı, Kızılelma) çerçevesinde Türkiye, karşı bir caydırıcılık stratejisini sürdürmektedir. Ancak Aşil Kalkanı gibi projeler, bu denklemde yeni kırılma hatları oluşturabilecek potansiyele sahiptir.

Yunanistan’ın yükselen savunma kapasitesi, Türkiye ile olan tarihsel gerilimleri yeniden alevlendirebileceği gibi, NATO’nun güneydoğu kanadındaki güvenlik mimarisini de karmaşıklaştırabilir.

Sonuç olarak Aşil Kalkanı, modern tehdit algısına verilen çağdaş bir yanıt olmanın ötesinde, bölgesel güç projeksiyonlarının yeni bir biçimini temsil etmektedir. Yunanistan bu proje ile hem ulusal egemenliğini tahkim etmekte, hem de Avrupa’nın savunma geleceğinde kalıcı bir aktör olma niyetini pekiştirmektedir. Bu dönüşüm, Türkiye dahil tüm bölge ülkeleri için yeni stratejik okumaları zorunlu kılmaktadır.

Yazar Hakkında

Doç. Dr. Hakan Arıdemir, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesidir. Uluslararası Hukuk, Bölgesel Deniz Jeopolitiği Meseleleri ve Uluslararası Deniz Hukuku alanında çalışmalarını sürdürmektedir. Afro-Avrasya Araştırmaları Enstitüsü’nün kurucu başkanı olan Doç. Dr. Arıdemir, ulusal ve uluslararası düzeyde birçok akademik projeye, çalıştaya ve yayın faaliyetlerine öncülük etmektedir. Türkiye’nin Afro-Avrasya vizyonu ve Türk dünyası stratejileri üzerine derinlemesine analizler üretmektedir.

- Advertisement -spot_img

More articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisement -spot_img

Latest article