WORLDEF İstanbul 2025, Wyndham Hotel Levent’te gerçekleşen VIP Connect etkinliğiyle başladı. Medya grubumuz CyberNews ekibiyle birlikte bu özel etkinliğe katıldık. Etkinliğin ilk günü, dünya genelinden gelen profesyonellerin, teknoloji liderlerinin, girişimcilerin ve medya mensuplarının bir araya geldiği, özenle tasarlanmış bir networking zeminiydi.
WORLDEF’in kurucusu Ömer Nart ile gerçekleştirilen özel röportajda, etkinliğin stratejik boyutu ve Türkiye’nin dijital vizyonu üzerine çok önemli görüşler paylaşıldı. VIP Connect konsepti, katılımcı kalitesi, etkileşim ve içerik bakımından dünya standartlarını yansıtan bir modeldi. Ancak böylesine nitelikli bir etkinlikte, Türk kamu kurumlarının ve büyük yerli firmaların sınırlı düzeyde temsil edilmesi, uzun süredir göz ardı edilen bir yapısal eksikliği ortaya koydu.
Yıllardır Lizbon’da gerçekleştirilen Web Summit etkinliğine akredite bir gazeteci olarak katılıyorum. Avrupa’da organize edilen bu tür etkinliklere milyonlarca Euro bütçe ayırılıyor, devlet protokolü eksiksiz katılıyor, medya süreci aktif biçimde destekliyor. Genç yazılımcılarımız projeleriyle Web Summit gibi etkinliklerde öne çıkıyor, ancak bu başarıların kazancı genellikle yurt dışına gidiyor.
WORLDEF ise bu seneki şahlanışıyla adeta “Biz de buradayız!” diyerek bu eksikliği kapatmaya aday olduğunu gösterdi. 15-17 Mayıs tarihlerinde Yenikapı’daki ana etkinlik alanında düzenlenen organizasyon, 80’den fazla ülkeden 30 bin katılımcıya ev sahipliği yaptı. Yapay zekâdan dijital pazarlamaya, lojistikten B2B eşleştirmelere kadar onlarca başlıkta sunulan içerik, sadece sektörel değil, milli dijital stratejimiz açısından da çıktılar barındırıyor.
Bu nedenle WORLDEF’i yalnızca bir fuar olarak değil, dijital diplomasinin yeni adresi, bir teknoloji vizyonu sahnesi olarak değerlendirmeli ve sahiplenmeliyiz. WORLDEF CEO’su Ömer Nart’ın belirttiği gibi, İstanbul-Dubai-Riyad üçgeninde oluşacak e-ticaret köprüsü, sadece Türk markalarını dünyaya açmakla kalmayacak, Türkiye’yi dijital ekonominin merkezlerinden biri haline getirecektir.
Ancak bunun için gereken şey nettir. Kamu kurumlarının, yerli yazılım firmalarının, start-up ekosisteminin, medya platformlarının ve akademinin bu organizasyonlara sadece izleyici değil, aktif katılımcı olarak dahil olması gerekiyor. Genç yazılımcılarımızın projelerinin uluslararası pazarlarda başka ülkelerin sermaye grupları tarafından değerlendirilip ticarileştirilmesini izlemek yerine, bu beyin gücünü WORLDEF gibi etkinliklerde Türkiye adına konumlandırmak milli bir görevdir.
İstanbul’un dijital ticarette merkez şehir haline gelmesi için, WORLDEF 2026’nın açılışı, tüzel kurumların, devlet liderlerinin ve dünyanın teknoloji devlerinin katılacağı büyük bir sahnede gerçekleşmelidir. Medya mensupları olarak bizler bu sesi kamuoyuna duyurmakla görevli iken, yetkililerin de bu sürece liderlik etmesi gerekmektedir.
Bu yazı, bir eleştiri değil, aksine milli bir çağrıdır. Teknolojiye, girişimciliğe ve Türkiye’nin dijital geleceğine inanan herkese bir davettir.
Gelin, dijital dönüşümde sessiz kalmayalım.
Gelin, bu sahneyi birlikte büyütelim.
Gelin, dijital Türkiye’yi birlikte inşa edelim.