28.4 C
İstanbul
Salı, Ağustos 12, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 42

Cumhurbaşkanlığı’ndan Enerjide Yerli Katkı Payı Başlıyor

Türkiye’de, lisanssız elektrik üretimi desteği her geçen gün artış gösteriyor. Açıklanan verilere bakıldığında, 2021 yılı nisan ayı sonunda güneş enerjisinin üretilen toplam elektrik enerjisi içindeki payı yüzde 3.63 olarak gerçekleşirken, aynı ay kurulu güç toplam elektrik enerjisi içerisindeki payı ise yüzde 7.17 oldu. Yılın ilk dört ayında Türkiye’nin toplam kurulu gücü ise 1.485,90 MW artarak 97.376,50 MW’ a yükseldi. Ayrıca, mayıs 2021 tarihi ile lisanssız elektrik üretimindeki değişiklikler sonucu birçok engelin kalkması ile birlikte, sektörün daha da hareketlenmesi bekleniyor. Düzenlemeler ile, Cumhurbaşkanlığının yerli katkı payı uygulayacağına dikkat çeken Evcil Solar, bu yıl güneş enerjisi alanındaki kapasitenin 2020’ye göre yüzde 100’ün üzerinde artış göstereceğini belirtti.

LİSANSSIZ ELEKTRİK ÜRETEN TESİSLERİN SAYISI ARTIYOR

Evcil Solar Enerji Şirketleri Genel Müdürü Mustafa EvcilÜlkemizin dışa bağımlılığını azaltmak adına, enerji kaynaklarının kullanımını ve verimliliğini artırmaya yönelik olan düzenlemeler ile lisanssız elektrik üretimine ilişkin tesislerin sayısı her geçen gün artıyor. Konuyla ilgili açıklanan yönetmelikte, lisanssız elektrik üretimi ile ilgili birçok avantaj sağlanıyor. Bu anlamda, 30 Haziran 2021 sonrası devreye girecek tesislere Cumhurbaşkanlığı tarafından belirlenecek yerli katkı payı uygulanacak. Ayrıca, kurulu güç üst sınırı olmaksızın, tüketim sözleşme güçleri toplamı kadar güçte üretim tesisleri kurulabilecek. Bununla birlikte, yenilenebilir kaynaklara yatırım yapmak isteyenlerin yeni kapasite yaratması ve yatırımını artırarak hızlandırması bekleniyor” dedi.

1500 MEGAVAT İLAVE KURULU GÜÇ DEVREYE GİRECEK

Türkiye’de bu yıl güneş enerjisinde kurulu gücün artacağına dikkat çeken Evcil “Yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgını nedeniyle, küresel tedarik zincirindeki aksamalara bağlı olarak birçok projede gecikme yaşandı. Bu nedenle, 2020’de devreye alınan güneş enerjisi kurulu gücünün artışında bir önceki yıla göre yavaşlama oldu ve 672 megavat ilave kapasite elektrik üretimine başladı. Bu artışla, Türkiye’nin güneş enerjisi kapasitesi geçen yıl sonu itibarıyla 6 bin 667 megavata ulaştı. Türkiye’de, bu yıl güneş enerjisinde 1500 megavat ilave kurulu gücün devreye gireceği, güneşin toplam elektrik üretimindeki payının yüzde 5’in üzerine çıkacağı tahmin ediliyor. Böylece güneş enerjisi alanındaki kapasite 2020’ye göre yüzde 100’ün üzerinde artış gösterecek” dedi.

Doğadaki Enerji Teknolojinin Yardımıyla Evlere Taşınıyor

Yaşam alanları olan evler için en önemli konuların başında iç mekanların iklimlendirilmesi geliyor. İç mekanların doğru iklimlendirilmesi, hem konforu artırıyor hem de bütçeyi koruma altına alıyor.

Sürdürülebilir yaşam, sürdürülebilir gezegen ve sürdürülebilir gelecek bilinciyle; her alanda olduğu gibi, iklimlendirme sektöründe de farklı alternatifler yaygınlaşamaya başladı. Bu noktada yaygın olarak kullanılmaya başlayan ısı pompası teknolojisi de bunların başında geliyor.

Isı pompalarının Avrupa ve ABD’de yoğun olarak kullanıldığını, Türkiye’de de kullanımın arttığını belirten Fortes Mühendislik A.Ş. Teknik Operasyonlar ve İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı, aynı zamanda Makine Mühendisi Muhammet Güngören, konu hakkında merak edilenleri açıkladı.

Avrupa ve ABD’de Yoğun Olarak Kullanılıyor 

Sürdürülebilir iklimlendirme çözümleri arasında dikkat çeken bir seçenek olan ısı pompalarının yenilikçi, doğayla uyumlu ve verimli iklimlendirme çözümlerinden biri olduğunu söyleyen Fortes Mühendislik A.Ş. Teknik Operasyonlar ve İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı, aynı zamanda Makine Mühendisi Muhammet Güngören, şöyle konuştu: 

Kullanım alanı geniş olan ısı pompaları sayesinde ısıtma ve sıcak su kullanımının yanı sıra soğutma ihtiyaçları da karşılanabiliyor. Isı pompaları, ısıtma, soğutma ve sıcak su kullanımını tek bir alanda topladığından dolayı, diğer ısı kaynaklarına göre yüksek enerji tasarrufu sağlayabiliyor. Isı pompasının kullanım sürecinde, doğaya herhangi bir zararlı gaz salınımı olmadığından, çevre dostu bir çözüm sunar. Isı pompaları, tüm bunları yaparken elektrik enerjisine ihtiyaç duyar. Isı pompalarının doğa ile uyumlu çalışma sistemi, geleceğin çevreci iklimlendirme ürünü olarak kabul ediliyor. Avrupa ve ABD başta olmak üzere, ülkemizde de yenilikçi iklimlendirme çözümü olarak karşımıza çıkıyor.

Doğadaki Enerjiden Yararlanılıyor! 

Isı pompası kavramının teknik detayları hakkında da açıklama Fortes Mühendislik A.Ş. Teknik Operasyonlar ve İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Muhammet Güngören: “Isı pompası kavramı, ısının çevreden çekilip yüksek sıcaklık bölgesine transfer edilebileceği fikri ile ortaya çıkmıştır. Isı pompaları bir kaynaktan aldığı enerjiyi, diğer kaynağa aktararak; ısıtma, soğutma ve sıcak su ihtiyaçlarına cevap veren cihazlardır. Bu aktarımı soğutma devresinde kullanılan, soğutucu akışkan vasıtası ile yapar. Isı pompaları, enerji alışverişi yaptıkları kaynaklara göre havadan havaya, havadan suya, sudan suya, sudan havaya şeklinde dörde ayrılır. Ülkemizde yaygın olarak kullanımı olan ısı pompaları, havadan havaya ısı pompalarıdır. Bu sistemde genel olarak tüm soğutma çevrimlerinde yer alan kompresör, evaparatör, kondenser, genleşme vanası ve sistemde dolaşan bir soğutucu akışkan gibi temel elemanlar kullanılmaktadır” diye ifade etti.

Güneş Enerjisi Destekli Isı Pompasının Verimi Ölçüldü 

Yaşadığımız konutlarda, iş yerlerinde, alışveriş merkezlerinde ve okul gibi alanlarda, ısınma ve sıcak su üretiminde kullanılan güneş enerjisi destekli ısı pompası uygulamaları ile iş gücünü düşürmeden daha az enerji kullanıp, daha az maliyet ve çevresel etkileri de minimuma indirerek çevre dostu bir sistemin evlere kurulabileceğini belirten Fortes Mühendislik A.Ş. Teknik Operasyonlar ve İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Muhammet Güngören şöyle devam etti: 

Konutlarda ısınma ve sıcak su üretiminde aynı işi daha az enerji kullanarak yapmak, sonuçta daha az yakıt kullanmak, daha az para ödemek ve çevreyi aynı oranda da az kirletmek demektir. Güneş enerjisi destekli ısı pompası için yapılan bir çalışmada İzmir’de 120 m2 net kullanım alanına sahip bir işyerinde, güneş enerjisi destekli ısı pompası kullanarak ısınma ve sıcak su üretimi amaçlanmış ve 5 ay süre ile 7gün 24 saat çalıştırılmıştır. Çalışma sürecinde her gün, sabahları güneş enerjisi sirkülasyon pompası ilk çalıştığında ve akşamüzeri pompa durduğunda ölçümler yapılmıştır. Sistemden elde edilen sonuçlar, tasarlanan amaçlara ulaşıldığını göstermektedir. Güneş enerjisinin sisteme desteği bazı aylarda %49’a ulaşır iken yıllık ortalamada %22 olmuştur. Gerçekleştirilen çalışma sonucunda tasarruf edilen miktar ise toplam ısınma ihtiyacının %70’idir. İthal enerji kaynaklarına bağımlılığın her geçen gün arttığı günümüzde bu ve benzeri sistemlerin desteklenmesi kaçınılmazdır.

Dışa Bağımlılık Oranı Sadece %16 

Isı pompalarının enerji gereksiniminin dışa bağımlılık oranın düşük olduğunu açıklayan Makine Mühendisi Muhammet Güngören “Türkiye’de üretilen elektrik enerjisinin yaklaşık %35’i hidrolik, yerli kömür, rüzgar vb. gibi yerli kaynaklar, %65’i doğalgaz, ithal kömür ve petrol gibi ithal edilen kaynaklar kullanılarak üretilmektedir. Yani Türkiye’nin elektrik enerjisinde dışa bağımlılık oranı %65 kadardır. Sezonsal toplam performans faktörü, örneğin 4 olan (yani ürettiği enerjinin %25’ini elektrik şebekesinden, %75’ini doğadan alan) bir ısı pompası sisteminin enerji gereksiniminin dışa bağımlılık oranı sadece %16 (0.65×0.25) kadardır. Kazan ve kombi sistemlerinin yakıt olarak kullandığı doğalgaz ve diğer petrol türevlerinin (fuel oil, mazot vb.) tamamı ithal edilmektedir. CO2 salınımlarında ise ısı pompası sistemleri, doğa dostu olarak nitelendirilebilir. Kullanıldığı noktada hiç salınımı yoktur, sadece kullandığı elektrik enerjisinin üretildiği yerdeki CO2 salınımı söz konusudur ve bu değer; fuel oil ve mazot kullanan kazan/kombilerin salınımlarının % 40-%45’i kadar, doğal gaz kullanan yoğuşmalı kazan/kombilerin salınımlarının ise % 65-% 70’i kadardır” dedi.

Performans Katsayısı Yüksek 

Isıtma pompalarının verimlilik konusunda performans katsayılarının yüksek olduğunu dile getiren Güngören, şöyle konuştu: “Türkiye’nin iklim koşulları düşünüldüğünde diğer sistemlere göre daha verimli olan ısı pompalarının performans katsayıları yüksektir. Kaynak olarak havanın kullanıldığı cihazlarda, hava sıcaklığının değişimine bağlı olarak değişkenlik oluşabilmektedir. Son yıllarda yaşanan gelişmeler, çok düşük hava sıcaklığında dahi ısı sisteminin etkin bir şekilde çalıştığını göstermiştir” dedi. 

Villa Tipi Konutlarda ve Otellerde Yaygın Olarak Kullanılıyor  

Isı pompalarının ülkemizin ılıman ikliminden kaynaklı olarak havadan suya uygulamalar için daha elverişli olduğunu vurgulayan Güngören, şöyle devam etti: “Gerçekleşen projelerin büyük bir kısmı, hava kaynaklı ısı pompalarından oluşmaktadır. Otel projelerinde; havuz ısıtmasında ve sıcak su elde edilmesinde, villa tipi uygulamalarda ise; yerden ısıtma ve radyatör ile ısıtmada kullanılmaktadır. Fuel-oil, lpg, katı yakıt ve diğer yakıt türlerine göre %70 daha uygun işletme giderlerine sahiptir. Özellikle doğalgazın olmadığı bölgelerde tercih ediliyor. Pandemi döneminin etkisiyle birlikte villa tipi yaşam alanlarına artan ilgi, ısı pompalarına olan ilgiyi de artırdı” şeklinde konuştu. 

Heyecan Dijitale Taşındı: Autoshow 2021 Mobility’ye Geri Sayım Başladı

Otomotiv ve teknoloji tutkunlarının merakla beklediği Autoshow 2021 başlıyor. İlk dijital Autoshow etkinliği olma özelliğini taşıyacak organizasyon, bu yıl ‘Mobilite’ temasıyla 14-26 Eylül tarihlerinde otomotiv tutkunlarıyla buluşacak. Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) tarafından 17’ncisi düzenlenecek dev etkinlikte, ziyaretçiler otomobillerin ve hafif ticari araçların yanı sıra ilk kez motosiklet ve scooterlerı da inceleyebilecek. 

Türkiye’nin en önemli otomobil fuarı bu yıl dijitale taşınıyor. ODD tarafından düzenlenen ilk dijital Autoshow olma özelliğine sahip olacak organizasyonda katılımcı her marka; sanal gezinti için boyutlandırılmış özel stant alanını tasarlamış durumda. Ziyaretçiler markaların satış temsilcileriyle de canlı olarak görüşebilecek, finansman imkanları hakkında bilgi alabilecek, merchandising ürünlerine ulaşabilecek ve fiziki test sürüşü için rezervasyonlarını planlayabilecekler. 

Enerjinin bir an bile düşmeyeceği Autoshow 2021 Mobility, özel oluşturulan bir alt yapı üzerinden tüm cihazlardan takip edilebilecek. Etkinliğe katılmak isteyenler www.odd.org.tr/autoshow2021 adresinden giriş yaparak bu sıra dışı deneyimi  herhangi bir uygulamaya ihtiyaç duymadan yaşayabilecek.    

Mobilite temasıyla ilklere sahne olacak Autoshow’da yaklaşık 30 otomotiv markasının bir çok modeli son teknolojilerle görücüye çıkacak. 

4 yıllık aranın ardından iddialı şekilde geri dönen Autoshow fuarı ile ilgili olarak ODD Yönetim Kurulu Başkanı Emir Ali Bilaloğluİçerisinde bulunduğumuz süreçte mobilite ve dijitalleşme bildiğiniz gibi hayatımızda çok önemli bir yere sahip oldu. Bu sebeple değişen tüketici alışkanlıkları ve giderek hızla dönüşen teknoloji ile geleceği şekillendirecek olan ‘Mobilite’ kavramı üzerinde durmak ve vurgulamak istedik. Tüm ziyaretçiler Eylül ayında açılacak olan Autoshow 2021 dijital platformunu diledikleri gibi ziyaret edip, ilgi duydukları markalarla bir araya gelip, kendileri için hazırlanan sürpriz içeriklerle beraber sergilenen tüm ürünleri inceleme imkânına sahip olacaklar. Çok sayıda otomotiv markasını bir araya getirecek ve dünyadan herkesin erişimine açık olacak bu dijital platformun, ülkemiz otomotiv sektörünün tanıtımına da katkıda bulunacağına inanıyoruz. Bizlere bu keyifli süreçte eşlik eden ve heyecanımızı paylaşan destekçilerimiz başta CASTROL olmak üzere, Otokoç Otomotiv, Autorola ve Garanti BBVA’ya da teşekkürlerimizi sunmak isterim’’ değerlendirmesini yaptı.

Dijitale taşınan Autoshow’un yeni konseptine yönelik açıklamalarda bulunan ODD Genel Koordinatörü Dr. Hayri Erce ise, “Markalarla beraber uzun ve detaylı bir hazırlık sürecinin ardından geri sayım başladı. 14-26 Eylül tarihlerinde www.odd.org.tr/autoshow2021 web adresinden otomotiv tutkunlarını en son teknoloji ürünlerle bir araya getirecek ve markaları buluşturacak fuarın hem otomotiv tutkunları hem de sektörümüz için çok güzel bir sinerji yaratacağına inanıyoruz. 

Uzun yıllardır fuarlara destek veren Derneğimiz, dijitalde de çok farklı bir deneyime imza atmak istedi. Dünyada fuarları yakından takip ediyoruz. Çok sayıda markayı çatısı altında birleştiren bir Dernek olarak dijitalde yapılmamış bir yöntemle gerçek deneyime en yakın fuar deneyimini  yaşatacak olmamızın heyecanını taşıyoruz.

Son teknoloji ürünlerin yanı sıra çok sayıda etkinlik, marka toplantıları ve sektörün geleceğine de ışık tutacak seminerlerle zenginleşecek dijital fuarımızın yanı sıra, otomotiv sektörü fuar süresince fiziki ortamlarda da gerçekleştireceği aktivite ve kampanyalarla heyecana destek olacak’’ dedi. 

Türkiye İMSAD, Sivil Toplum Kuruluşlarına Yönelik Çalışmalarını Genişletti

İnşaat malzemeleri sektörünün çatı kuruluşu Türkiye İMSAD, ÇEDBİK ortaklığında, AB Başkanlığı’nın koordinasyonu ve desteği ile hayata geçen ‘Sürdürülebilir Kalkınma için STK’lar’ projesini başlattı. Anadolu’daki sivil toplum kuruluşlarının daha aktif olmaları, karar alma süreçlerine daha kolay etki etmeleri ve sektörler arası iş birliğinin artırılmasının hedeflendiği proje kapsamında Türkiye genelinde İstanbul ve Ankara dışındaki şehirlerdeki sivil toplum kuruluşları ile çevrimiçi ve fiziki etkinlik ve eğitimler düzenlenecek.

Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) ve ÇEDBİK (Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği) ortaklığında başvurusu gerçekleştirilen ‘Sürdürülebilir Kalkınma için STK’lar’ projesi, T.C. Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı tarafından Avrupa Birliği mali desteğiyle uygulanan Sivil Toplum Destek Programının üçüncü dönemi kapsamında hibe desteği almaya hak kazandı.  1 Nisan 2021’de uygulanmaya başlanan proje 15 ay sürecek.  

Daha önce düzenlediği toplantılarda, üyesi bulunan 53 derneği, enerji verimliliği, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik ile ilgili çalışmaları değerlendirmek, iş birliğini artırmak amacıyla bir araya getiren Türkiye İMSAD, ÇEDBİK işbirliğinde, ‘Sürdürülebilir Kalkınma için STK’lar’ projesi ile sivil toplum kuruluşlarına yönelik çalışmalarını genişletti.

Sektörler arası proaktif iş birliğinin sağlanması, politika ve karar alma süreçlerine demokratik katılım için sivil toplumun kapasitesinin artırılması ve gelişiminin desteklenmesi amacıyla başlatılan proje kapsamında Türkiye İMSAD ve ÇEDBİK, öncelikle kendi Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) eylem planlarını geliştirecek. 

Anadolu’daki sivil toplum kuruluşları ile buluşmalar gerçekleşecek

Proje kapsamında ‘Sürdürülebilir Kentsel Gelişim Ağı’na üye olan belediyelerin bulunduğu 4 farklı ilde düzenlenecek etkinliklere yerel sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimlerin temsilcileri, üniversite kamu kurumu temsilcileri katılacak. Böylece Anadolu’daki sivil toplum kuruluşlarının Avrupa’daki pek çok sivil toplum kuruluşu gibi lobicilik konusunda daha aktif olmaları, karar alma süreçlerine daha kolay etki edebilmeleri ve daha fazla söz sahibi olmaları desteklenecek. 

STK, kamu ve özel sektör iş birliği artacak

‘Sürdürülebilir Kalkınma için STK’lar’ projesi ile ulaşılmak istenen diğer hedefler ise şöyle: “İnşaat, çevre, sürdürülebilir kalkınma, mimarlık ve enerji verimliliği alanlarında çalışan STK’ların örgütsel kapasitelerini özellikle iletişim, lobicilik ve ağ oluşturma açısından güçlendirmek. STK’lar arasında SKA hakkında daha iyi bir anlayış geliştirmek ve SKA’ya ulaşmada aktif katılımlarını teşvik etmek. SKA’ya ulaşmak için harcanan çabaların görünürlüğünü artırmak ve ortak stratejilerin, eylemlerin, politika belgelerinin geliştirilmesi için STK’lar, kamu ve özel sektör paydaşları arasında iş birliğini teşvik etmek. STK’ların kamu kurumlarının karar alma süreçlerine katılımını teşvik etmek.”

Projeden, Türkiye İMSAD ve ÇEDBİK’in ulusal-küresel ağları, ulaşılması hedeflenen en az 50 sivil toplum kuruluşunun ve yerel yönetimler tarafından kurulan ‘Sürdürülebilir Kentsel Gelişim Ağı’ üyelerinin yararlanması amaçlanıyor. Proje aynı zamanda 10 yerel yönetim ve diğer sektörlerden 20 paydaş ile birlikte Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı gibi ilgili kurumları kapsıyor.

‘Sürdürülebilir Kalkınma için STK’lar’ projesi çerçevesinde web sayfası, STK’lar için Sürdürülebilir Kalkınma, lobicilik, iletişim ve paydaş diyaloğu hakkında kapasite geliştirme eğitim programı, Türkiye İMSAD ve ÇEDBİK’in SKA eylem planları ve ilerleme raporları, SKA hakkında kitapçık, SKA üzerine bir sosyal medya kampanyası, tavsiye niteliğinde bir politika belgesi ve SKA Ödülleri planlanıyor. 

Sözleşme Makamı Merkezi Finans ve İhale Birimi olan Sivil Toplum Destek Programı, STK’ların kapasitelerinin güçlendirilmesine yönelik yürütülen bir hibe programıdır ve Sivil Toplum Destek Programının üçüncü döneminde verilen desteklerle STK’ların kurumsal kapasitesinin artırılması ve STK’lar arası ortaklıkların teşvik edilmesi; aktif vatandaşlık ve STK’ların karar alma süreçlerine katılımının desteklenmesi ve son olarak aktif vatandaşlık için yasal çerçevenin geliştirilmesi hedeflenmektedir.

“OPET’se Fark Eder” Reklam Kampanyasına Effie’den Bronz Ödül

Dünya çapında pazarlama ve iletişim profesyonelleri tarafından sektörünün en prestijli ödülü olarak kabul edilen, en etkili reklam ve pazarlama iletişimi kampanyalarının ödüllendirildiği Effie Türkiye 2021’de OPET, rakiplerinden ayrılan güçlü ve farklı özelliklerini vurguladığı reklam kampanyası ‘OPET’se Fark Eder’ ile “Bronz” ödüle layık görüldü.  OPET organizasyonda ödül alan tek akaryakıt markası oldu. 

Reklamcılar Derneği ve Reklamverenler Derneği’nin Effie Worldwide Inc. İşbirliğiyle bu yıl 13’üncüsünü düzenlediği Effie Türkiye Reklam Etkinliği Ödülleri’nde OPET, ‘OPET’se Fark Eder’ reklam kampanyası ile “Bronz” ödülün sahibi oldu. Organizasyonda ödül alan tek akaryakıt markası olan OPET, pazarlama ve iletişim dünyasının en zorlu ve itibarlı yarışması olarak kabul edilen Effie Türkiye 2021’de geçen yıl başlattığı kampanya ile “Otomotiv Ürün ve Hizmetleri, Satış Sonrası Ürün ve Hizmetler” kategorisinde ödüle layık görüldü. Effie Türkiye Reklam Etkinliği Ödülleri; Reklamcılar Derneği ve Reklamverenler Derneği’nin Effie Worldwide Inc. işbirliğiyle düzenleniyor. Projenin iş sonuçlarına ölçümünü yaratıcılık ekseninde değerlendiren Effie ödülleri, dünya çapında sektör profesyonellerinin kanaatiyle iletişim ve pazarlama alanının en prestijli ödüllerinden biri olarak biliniyor. 

Cem Yılmaz’ın başrolünde yer aldığı reklam filmi serisinde OPET’in, sektörde rakiplerinden ayrılan güçlü ve farklı özellikleri ‘OPET’se fark eder’ sloganıyla tüketicinin karşısına çıkıyor. Reklam filminde, şirketin 21 yıldır devam eden ‘Temiz Tuvalet Kampanyası’ kapsamındaki temiz ve hijyenik tuvaletleri, zengin ürün çeşitliliği sunan ve tüketici ihtiyaçlarına göre oluşturulan Ultramarket’leri, kadın akaryakıt satış görevlisi istihdamı yaratan “Kadın Gücü Projesi” gibi öne çıkan özelliklerine vurgu yapılıyor.

“Reklam filmi ile sektörümüze yıllardır getirdiğimiz yenilikleri vurguladık”

OPET Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Murat Zengin, ödüle ilişkin değerlendirmesinde “Effie Türkiye 2021’de ödüle layık görülmekten büyük mutluluk duyuyoruz. OPET, akaryakıt istasyonlarında araçların her türlü ihtiyacını karşılamanın yanı sıra müşterilerine sunduğu alternatif hizmetler ve toplumsal ihtiyaçlardan yola çıkarak oluşturduğu sosyal sorumluluk projeleriyle müşteri memnuniyetinin zirvesindeki yerini koruyor. Sektörümüze yıllardır getirdiğimiz yenilikleri 15 yıl sonra yeniden yolumuzun kesiştiği Cem Yılmaz’la hazırladığımız reklam kampanyası ile vurguladık. OPET, kurulduğu günden bu yana ülkemiz akaryakıt sektörünü dönüştürüyor, çünkü OPET gerçekten insan odaklı ve sosyal bir marka. OPET’in bu misyonunu tüketicilerimize “Opet’se Fark Eder” kampanyası ile bir kez daha hatırlatmak istedik. Serinin bundan sonra yayınlanacak reklam filmlerinde üstün hizmet anlayışımız kapsamında sunduğumuz ürün ve hizmetlere odaklanacağız” ifadelerini kullandı.  

Reklam filmlerinin senaristliğini ve yönetmenliğini Cem Yılmaz yaptı

Reklam filminde, OPET’in marka yüzü olan Cem Yılmaz, OPET olmaya öykünen ve bir taraftan da OPET’i kendine rakip gören Farketmez Petrol’ün sahibi Faruk Etmez rolünde izleyicinin karşısına çıkıyor. Faruk Etmez ve istasyonundaki yegane çalışanı Necmi, OPET’in diğer akaryakıt markalarından farkını izleyiciyle birlikte keşfediyor. OPET’teki tüm gelişmeleri ilgiyle ve hatta teleskopla takip eden ikili, Farketmez Petrol’ün hizmet anlayışı ve tüm eksikliklerine rağmen sektörde değişim ve yeniliğin öncüsü olan OPET’e meydan okumayı da ihmal etmiyor. Farketmez Petrol’ün sahibi Faruk Etmez ve Necmi’nin maceralarını sektöre gönderme yaparak esprili bir dille anlatan reklam filmlerinin senaristliğini ve yönetmenliğini Cem Yılmaz gerçekleştirdi. Serinin ilk filmleri Happy People Project imzasını taşıyor.

Toplam 42 kategoride başvuru aldı 

Yaratım, yönetim ve marka oluşturmada ajansla reklam verenin, reklamın etkililiğine yönelik işbirliği yapmalarını sağlamak amacıyla düzenlenen Effie yarışması, ticari etkinliği yüksek, sonuç getiren kampanyaları seçerek ödüllendiriyor. İlk kez 1968 yılında New York Amerika Pazarlama Birliği (AMA) tarafından düzenlenen Effie yarışması, günümüzde 30 ülkede etkili reklam için global bir referans oluşturuyor. Pandemi nedeniyle bu yıl ilk kez online olarak gerçekleşen ödül töreni, 26 Mayıs’ta Effie Studio Youtube kanalından canlı olarak yayınlandı. Ödüllerin açıklandığı Effie Studio, reklamverenlerin, reklam, medya ajanslarının, araştırma şirketlerinin, PR ajanslarının Effie Ödülü kazanmış kampanyalarını masaya yatırıldığı, tüm bir yıl boyunca aktif olacak bir platform. Effie Ödülleri’nin Türkiye ayağında bu yıl 27’si sektörel, 15’i özel olmak üzere, toplam 42 kategoride başvuru kabul etti.  

İSO 500 Araştırmasına TÜGİAD Damga Vurdu

Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’nda, TÜGİAD üyesi 25 firma yer aldı. Genel Başkan Nilüfer Çevikel “Güçlü üye yapımız ve 50 milyar Dolar ticaret hacmimizle fark yaratmaya devam edeceğiz” dedi.

Türkiye Genç İş İnsanları Derneği (TÜGİAD) Genel Başkanı Nilüfer Çevikel, İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından açıklanan Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’na giren tüm firmaları tebrik ederken TÜGİAD üyesi 25 firmanın listede yer almasından dolayı ayrıca gurur duyduklarını belirtti. Çevikel, salgın döneminde sorumlu davranarak ülke ekonomisine önemli katkıda bulunan firmaları desteklemeye devam edeceklerini söyledi.

‘CİDDİ FEDAKÂRLIKLARDA BULUNDUK’

Türkiye sanayisinin salgın döneminde sorumluluğunun bilincinde olarak üretimi sürdürdüğünü belirten TÜGİAD Başkanı Nilüfer Çevikel “İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı, ‘Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2020 Araştırması’nda yer alan üyelerimizi yürekten tebrik ediyorum. Olumsuz koşullarda bile üretim yaparak ekonomimizin iyileşmesine katkı koyan iş insanlarımız, ciddi fedakârlıklarda bulunarak bugünlere gelmemizi sağladı. 16 milyar dolarlık ihracat, 50 milyar dolarlık ticaret hacmini temsil eden TÜGİAD ailesi olarak, güçlü üye profilimizle sürdürülebilir kalkınma hedeflerine giden yolda atılan tüm adımlarda izimiz olacak. Araştırmada yer alan 25 firmamıza gelecek yıl yenileri eklenecektir. TÜGİAD olarak farkımızı ortaya koymaya devam edeceğiz” diye konuştu.

‘DÜNYA İLE REKABETTE ELİMİZ GÜÇLÜ OLMALI’

Zorlu bir dönemde alkışlanacak bir başarı tablosu oluşturan firmaların bu çabalarının ödüllendirilmesi gerektiğini de kaydeden Çevikel “Yüksek enflasyonun yanı sıra ham madde fiyatlarındaki artış, sanayicilerimiz üzerinde git gide daha fazla stres oluşturuyor. Oynak döviz kurları, enflasyondaki önlenemeyen yükseliş tablosu ve yüksek faiz oranları önemli birer engel. Sanayicinin hammadde ve enerji maliyetleri tamamen dövize endeksli olduğu unutulmamalı. Ülkemizin ihracata dayalı büyüme hedeflerine ulaşabilmesi için iş dünyası olarak dile getirdiğimiz taleplerimizin karşılık bulmasını bekliyoruz. İstikrarsızlığa yol açan tüm etkenlerin ortadan kaldırılması, dünya ile rekabet noktasında elimizi güçlendirecektir” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin Sanayi Devleri Arasındaki Tek Güneş Paneli Üreticisi: HT Solar

Çin devletine ait tek güneş paneli üreticisi olan HT Solar, Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2020 araştırmasına göre, bu yıl da güneş paneli üreticileri arasında ilk 500’de yer alan tek üretici oldu.

Türkiye’de sanayinin en büyük şirketlerini tespit etmek için İstanbul Sanayi ve Ticaret Odası tarafından yapılan “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” İSO 500 sıralamasının 2020 sonuçları açıklandı.

Sanayi kuruluşlarına ait tüm verileri kapsayan araştırmanın sonuçlarına göre, İstanbul Endüstri Ticaret Serbest Bölgesi’nde faaliyet gösteren ve İSO 500 listesinde ilk 500’de üst üste 3 yıldır yer alan HT Solar, 2020 ISO 500 listesinde 217. sıraya adını yazdırdı. HT Solar aynı zamanda, İSO 500 ihracat sıralamasında ise genel sıralamada 110. sıraya yerleşti. 

HT Solar dünya çapında 1,7 GW’dan fazla güneş paneli tedariki sağladı

HT Solar Satış ve Pazarlama Müdürü Emre Kulaç, yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Türkiye’nin en prestijli listelerinden biri olan ISO 500 2020 listesinde yer alan tek güneş paneli üreticisi olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Sadece 2020 yılı içerisinde Türkiye pazarına yaklaşık 240 MW’lik teslimat gerçekleştirdik ve kurulan güneş enerji santrallerinin yaklaşık yüzde 40’ında HT Solar güneş panelleri kullanıldı. Kurulduğumuz günden itibaren Türkiye pazarına yaklaşık 750 MW, dünya çapında ise 1,7 GW’dan fazla güneş paneli tedariki sağladık.  HT Solar olarak hem ülke ekonomisine katkı sağlamaya devam edecek, hem de ülkemizin enerjisine enerji katarak büyümemizi sürdüreceğiz.’’ 

İhracat sıralamasında 110. sırada

Uluslararası sertifikalarla tescillenen standartlarda ürettikleri güneş panelleri ile birçok ülkenin enerji ihtiyacını karşıladıklarını vurgulayan HT Solar Satış ve Pazarlama Müdürü Emre Kulaç, sözlerini şöyle sürdürdü: “2020 İSO 500 ihracat sıralamasında ise genel sıralamada 110. sıradayız. ABD, Orta Doğu ve Avrupa’ya gerçekleştirdiğimiz ihracatlar sayesinde ciromuzun yüzde 85’ini ihracattan karşılıyoruz. En büyük pazarımız olan ABD’ye sadece 2020 yılında 400 MW güneş paneli tedarik ettik. ABD dışında ağırlıklı olarak; Almanya, Hollanda, Slovenya, Macaristan, Fransa, Ukrayna, BAE, Suriye ve Meksika’ya ihracat gerçekleştiriyoruz.” 

Üçüncü kez “En İyi Performans Gösteren” Üretici

ABD merkezli, dünyanın önde gelen bağımsız PV (fotovoltaik) panel test laboratuvarı olan PV Evolution Labs (PVEL), yedinci yıllık PV panel test sonuçlarını açıkladığı ‘’2021 PV Panel Güvenilirlik Raporu’’nu yayınladı. HT-Solar ana şirketi, Tier-1 üreticisi HT-SAAE; İstanbul / Türkiye’deki fabrikasında ürettiği güneş panelleriyle küresel PV panel üreticileri arasında ürün güvenilirliği ve performansıyla üçüncü kez “En İyi Performans Gösteren” üreticilerden biri oldu. 

Zorlu Enerji Her Yıl 20 Ton Karbondioksit Salımının Önüne Geçecek

Türkiye için geleceğin temiz enerjisini üreten Zorlu Enerji, sektöründe bir ilke imza atarak “Dijital Abonelik Hizmetleri”ni devreye soktu. İş süreçlerini hızlandırdığı gibi kağıt tüketiminde tasarruf sağlayan çevre dostu projeyle her yıl 427 bin litre su tasarrufu sağlanacak ve 20 ton karbondioksit (CO2) salımının önüne geçilecek

Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki öncü şirketlerinden Zorlu Enerji, çevre dostu bir projeyi daha hayata geçirerek, Türkiye’de bir ilke imza attı. Zorlu Enerji’nin zaman ve enerji tasarrufu sağlamak amacıyla başlattığı “Dijital Abonelik Hizmetleri” ile her yıl 427 bin litre su tasarrufu sağlanacak ve 20 ton karbondioksit (CO2) salımının önüne geçilecek.

Tüm sözleşme süreçleri dijital takip edilebiliyor

Müşteri memnuniyetini artırmayı hedefleyen “Dijital Abonelik Hizmetleri” ile Zorlu Enerji müşterileri abonelik işlemlerini imzaya gerek olmadan gerçekleştirebilecek, sözleşmelerini dijital olarak görüntüleyebilecek ve birçok abonelik sürecini yine dijital olarak tamamlayabilecek. 

Müşteriler mesafeli abonelik işlemlerine olanak sağlayan ‘Dijital Abonelik Hizmetleri’ni; Zorlu Enerji kurumsal web sitesi Elektrik Perakende Online İşlemler sayfası, e-devlet uygulaması, 08509333999 numaralı Çağrı Merkezi ve Müşteri Hizmetleri Merkezleri üzerinden gerçekleştirebilecek.

Dijital kanal sayısını artırarak müşterilerine farklı hizmet deneyimi yaşatmayı hedefleyen Zorlu Enerji, ‘Dijital Abonelik Hizmetleri’ ile yıl içerisinde aldığı 250 binin üzerindeki abonelik işlemlerinin yüzde 80’ini dijital olarak gerçekleştirmeyi hedefliyor. 

Gelişen Teknoloji Trendleri Yazılım Endüstrisi Fuarı’nda Olacak

No On Fuarcılık ve ALZ Fuar ortaklığı ile 10 – 13 Kasım 2021 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde “Gelecek Burada Kodlanıyor” temasıyla düzenlenecek olan Yazılım Endüstrisi Fuarı’nda, daha yaşanabilir bir dünyanın temellerini atacak 5 teknoloji trendi yer alacak.

No On Fuarcılık ve ALZ Fuar ortaklığı ile Türkiye’de ilk defa düzenlenecek olan, teknoloji dünyasında fark yaratan ve küresel başarılara imza atmış Türk şirketlerinin bir arada olacağı YES Türkiye Fuarı’nda, 2021 yılında önce çıkan teknoloji trendleri ile birlikte geleceğe yön verecek yazılım uygulama ve çözümleri sergilenecek.

Teknolojiyi anlamak için YES Türkiye

No On Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Halil Ekiz, dünyayı son bir yıldır etkisi altına alan pandemiye rağmen insanlığın daha yaşanabilir bir dünya kurmak üzere teknoloji araştırmalarına ve yatırımlarına devam ettiğine dikkat çekerek, Yazılım Endüstrisi Fuarı kapsamında geleceğin teknolojilerine yer vereceklerini söyledi. Teknolojinin yakın gelecekte özellikle, sağlık, tıp, seyahat, çevre ve uzay teknolojilerinde fark yaratan yöntem ve uygulamalar ortaya koyacağını sözlerine ekleyen Ekiz, “Çok yakında hayatımızı değiştirecek teknolojileri bugünden anlamak ve tanımak hepimiz için çok önemli. Özellikle ürün ve hizmetlerini bu gelişmelere göre adapte ederek hayatına devam edecek şirketler ve markalar için hayati önem taşıyan bu teknolojik gelişmeleri YES Türkiye Fuarı’nda yakından deneyimleme ve anlama şansına sahip olacağız” dedi.

Türkiye teknoloji ekosisteminin büyümesi

Halil Ekiz, Türkiye’nin çok kısa zamanda yakın coğrafyasındaki ülkeler arasında önemli teknoloji yatırımlarını yaparak teknoloji ihracatçısı konumunu sağlamlaştırdığını ve teknolojik yatırımlarla birlikte girişimcilik ekosistemini de geliştirerek büyük bir atılım gerçekleştirdiğini belirtti. Teknoloji geliştiricilerinin ana kaynağı olan yazılım sektörü için “Yazılımcıların Buluşma Noktası” olarak nitelendirilen Yazılım Endüstrisi Fuarı ile Türkiye’nin teknolojik büyümesine katkı sağlayacaklarını vurgulayan Ekiz şöyle konuştu:

Yazılım Endüstrisi Fuarı kapsamında yapılacak ikili iş görüşmeleri ve uluslararası alım heyetlerinin yapacağı görüşmeler sonunda sağlanacak iş birliği anlaşmaları sayesinde ülkemizin yazılım ve teknoloji ekosisteminin gelişmesine önemli bir katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Özellikle Cumhurbaşkanlığı Yazılım ve Donanım Endüstrileri Başkanlığı’nın faaliyetlerine başlamasıyla birlikte büyük bir ivme kazanacağına inandığımız teknoloji ve yazılım ekosistemindeki gelişme ülkemizin kalkınmasını sağlayacaktır. Yazılım Endüstrisi Fuarı bu gelişmeye önemli bir katkı sağlayarak her yıl düzenleyeceği fuarlarla Türkiye’nin bölgesindeki en güçlü teknoloji üreticisi ve geliştiricisi; aynı zamanda yaratıcı, dinamik girişimcilik – start-up alt yapısıyla lider konuma gelecektir.

Yeni geliştirilen 5 teknoloji trendi

• Dijital Tıp: Her ne kadar yakın zamanda doktorların yerini alamayacak olsa da uygulamalar sağlık hizmetlerine ulaşma imkanı kısıtlı olan hastalara destek sağlama ve hastaların durumunu takip etme gibi konularda yardımcı olacak.

• Elektrikli Havacılık: Elektrikli havacılığın karbon emisyonu ve yakıt maliyetlerini azaltma yoluyla büyük avantajlar sağlaması bekleniyor. Şu anda 170 elektrikli uçak projesi gelişim halindeyken Airbus firması 100 yolcu kapasiteli uçakların 2030 yılında uçuşa hazır olacağını belirtiyor.

• Düşük karbonlu çimento: Bugün yıllık üretilen 4 milyar tona yakın çimento küresel karbon salımının yüzde 8’ini oluşturuyor. Bu sebeple pek çok girişimci ve araştırmacı daha az karbon salımı yapan bir çimento üretim teknolojisi üzerinde çalışıyor.

• Yeşil Hidrojen: Yenilenebilir kaynaklı elektrikle hidrojenlerin sudan elektroliz yoluyla ayrılması olarak adlandırılan yeşil hidrojen projesi ile karbon salımının sıfırlanması hedefleniyor. Lojistik ve üretim alanlarında karbon emisyonunun azaltılmasına çok büyük katkısı olması beklenen bu teknolojinin pazar değerinin 2050 yılında yaklaşık 12 trilyon olması bekleniyor.

• Güneş enerjili kimya: Karbondioksiti yararlı kimyasallarla dönüştürmek için güneş ışığını kullanarak sektördeki karbon salım oranını azaltmayı hedefliyor. Projeyle ilaçlardan deterjanlara, gübre ve tekstil ürünlerine kadar her şeye dönüştürülebilen atık gazdan faydalı bileşikler üretmek için güneş enerjisi rafineleri kurmayı hedefliyor.

Mitsubishi Heavy İklimlendirmede Yeşil Dönüşüme Öncülük Ediyor

Form MHI Klima Sistemleri, üstün Japon teknolojisine sahip ürünleriyle verimli iklimlendirme çözümleri sunmaya devam ediyor. Form çevreye duyarlı, düşük enerji tüketimi ve yüksek performansıyla öne çıkan R32 soğutucu akışkanlı Multi Split klimalarla iklimlendirme sektöründe yeşil dönüşümün öncüsü oluyor.

Form Şirketler Grubu güvencesi ve Japon Mitsubishi Heavy ortaklığında kurulan Form MHI Klima Sistemleri, yeni nesil çevre dostu R32 soğutucu akışkanlı Multi Split klimalarıyla son teknoloji iklimlendirme çözümleri sunuyor. R32 soğutucu akışkan, daha yüksek enerji taşıma kabiliyetiyle daha az akışkan şarjı gerektiriyor ve R410A soğutucu akışkana kıyasla üçte bir oranında daha düşük küresel ısınma potansiyeline sahip.  Çevreci R32 ile çalışan ürünler, çok daha düşük enerji tüketimine karşın daha yüksek performans sağlıyor.

Mitsubishi Heavy Multi Split klimalar, 4kW ve 12.5kW arasında farklı kapasitedeki dış üniteleri ile altı odanın iklimlendirmesini bağımsız olarak sağlayabiliyor. Duvar, gizli kanal, dört yöne üflemeli kaset gibi iç ünite modelleri ile farklı mekan tiplerine yönelik özelleştirilmiş çözümler sunuyor. Soğutucu akışkan olarak R32’yi kullanan bu üniteler, 2kW’dan 7.1kW’a kadar farklı kapasiteleriyle, patentli ve ödüllü İtalyan tasarımlarıyla konut ve projelere değer katıyor.

SystemaIr HSK’nın Kalitesi Güvenli Üretim Belgesi ile Tescillendi

İklimlendirme sektörünün öncü şirketlerinden Systemair HSK, sanayi işletmelerinin COVID-19 ile mücadelesinde rehber niteliği taşıyan ve Türk Standartları Enstitüsü (TSE) uzmanları tarafındanhazırlananCovid-19 Güvenli Üretim Belgesi’ni almaya hak kazandı. Hijyen, Enfeksiyon Önleme ve Kontrol Belgelendirme programının tüm şartlarını yerine getirerek COVID-19 Güvenli Üretim Belgesi alan Systemair HSK’nın Genel Müdürü Ayça Eroğlu,“Systemair HSK olarak salgının ilk günlerinden itibaren pandemiye karşı ciddi tedbirler aldık. Aldığımız bu tedbirlerin böyle bir belgeyle taçlandırılmasından gurur duyuyoruz” dedi.

Türk Standartları Enstitüsü (TSE) sanayi kuruluşlarını bilgilendirmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla sanayi kuruluşlarının çalışanlarını, ziyaretçilerini, tedarikçilerini, bakım personelini korumaya yönelik hijyen uygulamalarıyla kontrol tavsiyelerini içerenCOVID-19 Hijyen, Enfeksiyon Önleme ve Kontrol Kılavuzu’nu hazırladı. İklimlendirme sektörünün öncüsü Systemair HSK,TSE uzmanları tarafından hazırlanan ve sanayi işletmelerinin COVID-19 ile başarılı bir şekilde mücadele etmesine rehberlik eden kılavuzda yer alan kriterleri sağlayarak COVID-19 Güvenli Üretim Belgesi’ni almaya hak kazandı.

Pandemi sürecinde şirket olarak aldıkları önlemlerden bahsederek Güvenli Üretim Belgesi’nin önemine dikkat çeken Systemair HSK Genel Müdürü Ayça Eroğlu,“Pandemi tüm iş kollarında olduğu gibi bizi de etkiledi ve yepyeni bir çalışma şekline yönlendirdi. Salgının ilk gününden itibaren üretimin olumsuz etkilenmesini engellemek ve çalışma arkadaşlarımıza güvenli bir çalışma ortamı sunmak için önemli tedbirler aldık. Aynı zamanda pandemiyle birlikte büyük önem kazanan iklimlendirme ve iç hava sağlığı için çalıştık. İstanbul’da Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi, ayrıca Türkiye dışında Kıbrıs Pandemi Hastanesi, Azerbaycan Pandemi Hastanesi ve Hindistan’daki Covid-19 aşısını yapan bir fabrikaya iklimlendirme cihazlarımızı verdik. Sektörün lider firmalarından biri olmanın verdiği sorumluluğumuzun farkında olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bugün, güvenli üretim adına aldığımız tedbirlerin böyle bir belgeyle taçlandırılmasından gurur duyuyoruz” dedi.

TSE tarafından hazırlanan kılavuz, sanayi kuruluşlarına salgınla mücadelede rehberlik ederek aynı zamanda salgın sonrası dönem için de “güvenilir, salgından etkilenmemiş ve hijyenik üretim” kriterlerine uygun üretim yapılabilmesi için yol gösterici bir kılavuz niteliği taşıyor. COVID-19 Hijyen, Enfeksiyon Önleme ve Kontrol Kılavuzu’nda yer alan tüm kriterleri sağlayan Systemair HSK; tüm çalışanlarını ve paydaşlarını korumak için salgının başlangıcından bu yana aldığı önlemleri ve kontrol kriterlerini uygulamaya devam ederek hem ülkemizin ekonomisine ve istihdamına katkıda bulunmak hem de toplum sağlığı açısından kritik önem taşıyan toplu alanlarda iç hava kalitesini artırmak için durmadan çalışmayı sürdürüyor.

Airbus, Yeni Türkiye Başkanı Olarak Simon Ward’ı Atadı

Airbus Türkiye Başkanı olarak atanan Simon Ward, görevine başladı. Türkiye’de Airbus stratejilerinin geliştirilmesi ve uygulanmasından, şirketin yerel varlığını genişletmekten, yeni büyüme ve verimlilik fırsatları yaratmaktan sorumlu olacak. Şirket çapında iş faaliyetlerini koordine ederken hükümet ilişkilerini yönetecek. Simon Ward, Airbus Avrupa Bölgesi Başkanı Wouter van Wersch’e rapor verecek.

Simon, 20 yıldan uzun süredir Airbus bünyesinde çalışmaktadır. 1998’den 2002’ye kadar İngiltere’de Airbus için mühendislik, işletme ve tedarik hizmetlerinde çeşitli pozisyonlarında görev aldı. 2003 yılında Fransa Toulouse’daki Airbus merkezinde Uluslararası İş birliği Kıdemli Başkan Yardımcısına iç danışmanlık verdi. Daha sonra, Airbus’ın kilit bölgelerindeki tüm iş birimleri için satış kampanyalarını destekleyen çok çeşitli endüstriyel iş birliği ve ofset programlarında liderlik rolleri üstlendi.

Airbus’a katılmadan önce kariyerine İngiltere’deki Kraliyet Mühimmat Fabrikaları’nda mühendis olarak başlayan Simon, Bilgisayar Sayısal Kontrol Programlama ve Planlama Başkanı olarak buradaki görevini sürdürdü.

Simon, Trent Üniversitesi’nden Üretim ve Makine Mühendisliği alanında HNC derecesi ve Warwick Üniversitesi’nden Mühendislik ve İşletme Yönetimi alanında yüksek lisans derecesine sahiptir. 1990 yılında Avustralya Savunma Departmanı’na atanan Simon, sertifikalı bir Six Sigma Green Beltprofesyonelidir.

Avrupa’da Rüzgar Enerjisi Santrallerine 43 Milyar Euro Yatırım Gerçekleşti

Avrupa ve Türkiye, geleceklerinin kurtarıcısı rüzgar enerjisine rekor yatırımlar yapmaya devam ediyor. 2020’de COVID-19 salgınına rağmen rüzgar enerjisi sektöründe 80 milyar euronun üzerinde finansman faaliyeti gerçekleşti. Yeni RES’lere 43 milyar euro yatırım yapıldığını aktaran Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, Türkiye’nin 1,6 milyar euroluk rüzgar enerjisi yatırımı ile Avrupa’da 5. sırada yer aldığına da dikkat çekiyor.

Rüzgar enerjisi, yatırımları üzerine çekmeye devam ediyor. Hem AB’nin Yeşil Mutabakat hedefleri hem de ulusların ekonomik iyileşme planları dahilinde rüzgar enerjisine olan yönelim, geçen yıl 80 milyar euro finansman yatırımını beraberinde getirdi. COVID-19 salgınındaki kriz ortamına rağmen 43 milyar euroluk yeni rüzgar santralleri yatırımının tüm Avrupa’daki yenilenebilir enerjiye olan desteği de perçinlendiğini belirten Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın’a göre bu yatırımların 1,6 milyar euroluk kısmının Türkiye’de gerçekleşmesi, ülkenin rüzgar enerjisindeki konumunu daha da güçlendiriyor.

Rüzgarı finanse edecek sermaye var

Zorlu günler geçirmeye devam eden ülkelerin geçen yıldan elde ettikleri en önemli kazanım enerji alanında rüzgarın gücü oldu. Öyle ki hem iklim krizinin çözümüne hem de ekonomik iyileşmelere ciddi yarar sağlayan rüzgar enerjisi, yatırımların odağı olarak gelişimini devam ettiriyor. Salgına rağmen rüzgarın her açıdan cazip bir yatırım olarak daha da sert esmeye başladığına dikkat çeken Ali Aydın, rüzgar enerjisinden faydalanmanın en önemli noktasının yapılan yatırımları itecek değil çekecek istikrar mekanizmalarının olduğunu dile getiriyor. Rüzgarı finanse edecek yatırımların hayata geçmesi adına çoğu ülkenin bürokratik ve izin süreçlerinde sıkıştığını da hatırlatan Aydın’a göre, ülkemizdeki sürdürülebilir teşvik mekanizmaları gelecekteki yatırımların uygulanabilirliğine ve rüzgar enerjimizin daha da gelişim göstermesine olanak tanıyabilir.

Türkiye, rüzgar enerjisi yatırımlarında 5. sırada

Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği (WindEurope) tarafından yayınlanan 2020 Finans ve Yatırım Trendleri’ne göre yeni rüzgar santrallerinin kurulumuna 43 milyar euro yatırım gerçekleşti. İngilitere’nin 13, Hollanda’nın 8, Fransa’nın 6,5 ve Almanya’nın 4,3 milyar euro yatırıma sahip olduğu rüzgar enerjisi alanında ülkemiz ise 1,6 milyar euro yatırımla Avrupa’nın 5. büyük rüzgar enerjisi yatırımına sahip olan ülkesi konuma geldi. Türkiye’nin özellikle COVID-19 salgınında gösterdiği mücadelenin ve son 10 yılda rüzgar enerjisine yönelik gerçekleştirdiği atılımların yatırımları beraberinde getirdiğini aktaran Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, Türk rüzgar enerjisi sektörünün istikrarlı politikalarla bu yatırımların daha da fazlasını ülkeye getireceğini belirtiyor. Ülkemizde rüzgar enerjisi sektörüne doğrudan katkı sağlayan üretim ve hizmet süreçlerindeki kalitenin de Türkiye’nin yatırımlarda kazandığı sıralamayı destekler seviyede olduğunu vurgulayan Aydın, bu yatırımları ayakta tutmanın yegane yolunun santrallere sunulacak yüksek kaliteli ve yine Avrupa ülkeleri ile yarışır kalitede bakım ve onarım hizmetlerinden geçtiğini vurguluyor. Aydın ayrıca, Türkiye’nin 2023 vizyonuna uygun rüzgar enerjisinde şahlanma dönemine geçeceğini ve bu yatırımlarla sektördeki kalifiye istihdamın artacağına olan inancını dile getiriyor.

Baymak Kombilerde 7 Yıl Garanti Fırsatı

Türkiye iklimlendirme sektörünün öncü markası Baymak, 23 Mayıs’a kadar tüm Baymak ve Brötje marka tam yoğuşmalı (premix) kombi ailesinde 3 yıllık standart garanti süresine, hiçbir ek ücret ödemeden 4 yıl ekleme avantajı sunuyor.

Yarım asrı aşkın köklü geçmişiyle Türkiye iklimlendirme sektörünün öncü ismi olan Baymak, Baymak markalı tam yoğuşmalı kombileri idee, Duotec, Duotec Compact, Eco CT ve Brötje markalı tam yoğuşmalı kombileri Startec, Novadens ve Novadens Extra için ilk çalıştırma işlemini 23 Mayıs 2021 tarihine kadar yaptıran müşterilerine 3 yıllık standart garanti süresine ek bir ücret ödemeden 4 yıl garanti ekleme avantajı sunuyor. Böylelikle kullanıcılar 7 yıl garanti avantajına sahip oluyor.

Merkezi İklimlendirmede Çözüm: Clivet Santrifüj Chiller

55 yıllık tecrübesi ve güçlü iş ortaklıklarıyla iklimlendirme sektörünün öncü firması Form, Clivet soğutma grupları ile merkezi iklimlendirme ihtiyaçlarına verimli ve işlevsel çözümler sunuyor.

Clivet Santrifüj Kompresörlü Soğutma Grupları,güçlü performansı ve verimliliğiyle fark yaratıyor. Clivet santrifüjlü gruplar, yüksek soğutma kapasitesi, verimlilik değerleri ve patentli yeni özellikleri ile dikkat çekiyor.

600 kW ile 10.550 kW arasında yüksek kapasiteye ve 6.58’e kadar COP, 10.69’a kadar IPLV verimlilik değerlerine sahip. Aynı zamanda20’den fazla patenti ve AHRI sertifikası bulunuyor. LEED sertifikası için de kullanıldığı projeye değer kazandırıyor. Clivet santrifüj gruplar, iki kademeli kompresör ve Backto Back Impeller dizaynı ile daha basit bir tasarıma ve daha az hareketli parçaya sahip olduğu için benzersiz doğrudan tahrikli kompresör güvenilirliği ve daha uzun bir kullanım ömrü sağlıyor. VFD frekans inverterli kompresör ile soğutma grubu düşük yüklerde kalkış yapabiliyor ve kısmi yüklerde yüksek verimli çalışabiliyor.

İki kademeli sıkıştırma çevrimi ile enerji verimliliği %6 artıyor ve tek kademeli kompresörlü modellerinin aksine, işletme masraflarını azaltıyor.

Ares Logistics Avrupa’yı Azerbaycan ve Gürcistan’a Taşıyacak

Ares Logistics Kurucu Ortağı Engin Kırcı, bu yıl Avrupa’daki şirketlerinin gücünden faydalanarak, Avrupa ülkeleri ile Azerbaycan ve Gürcistan arasındaki taşımalara ağırlık vereceklerini açıkladı.

Geride bıraktığımız yıl yüzde 10’un üzerinde büyüme gösteren Ares Logistics, bu yıl benzer bir büyümeyi Avrupa’dan 3. ülkelere yapacağı taşımalarda da yakalamak istiyor. Ares Logistics Kurucu Ortağı Engin Kırcı, bu doğrultuda 2021 yılında Avrupa ülkelerinden Azerbaycan ve Gürcistan’a yaptıkları taşımaları artırmaya odaklandıklarını açıkladı.

Ekonomileri hızla büyüyen Azerbaycan ve Gürcistan’ın dış ticaretinin son dört yılda yüzde 52 oranında artış gösterdiğini ifade eden Kırcı, “Her geçen gün Avrupa ile ticareti artan iki ülkeden bahsediyoruz. Bu durum lojistik sektörü için de büyük önem taşıyor. Biz de bu alandaki pazar payımızı artırmaya çalışacağız” vurgusu yaptı.

Romanya ve Fransa’daki şirketleri sayesinde Avrupa’da güçlü bir lojistik altyapısı kurduklarına dikkati çeken Kırcı, “Avrupa’daki şirketlerimiz, çalışanlarımız, araç ve ekipmanlarımız sayesinde Türkiye transit Gürcistan ve Azerbaycan taşımalarda da Avrupalı şirketlerin tercih ettiği lojistik partner oluyoruz. Avrupa’dan teslimat noktasına direkt karayolu ile ulaşabildiğimiz gibi, Ro-Ro ve demiryoluna entegre multimodal taşımalar ile de hareket edebiliyoruz” dedi.

Rekabet avantajı sağlayacağız

3. ülke taşımalarının önemli bir kısmının Avrupa ülkelerinden Gürcistan ve Azerbaycan’a olduğunu belirten Kırcı, bu ülkelerden Avrupa’ya ihracat yapacak firmalara da özel çözümler sunacaklarını vurguladı ve sözlerini şöyle tamamladı: “AB normlarına uygun araç filomuz ile gıda, tekstil, kimya ve sağlık başta olmak üzere birçok sektöre zamanında ve güvenli lojistik hizmeti sunuyoruz. Komşu ülkelerimizdeki uluslararası ticaret yapan şirketlere de rekabet avantajı sağlayacağız.

İş Kurmak İsteyene 200 Bin TL Hibe

2012 yılında başlatılan TÜBİTAK Bireysel Genç Girişim (BİGG) programı, yenilikçi iş fikirlerine sahip girişimcileri hayalleriyle buluşturuyor. Programa kabul edilenlere, 200 bin TL’ye kadar hibe veriliyor. Girişimciler, bu sayede fikirlerini somut işlere dönüştürebiliyor. “BiGG-Girişimcilik Destek Programı Performans Analizi” raporuna göre, program kapsamında 2012 yılından bu yana iş fikri başvuru süreci tamamlanan 11 çağrı döneminde toplam 33 bin 93 iş fikri başvurusu alındı.

Desteğin 7 katı ekonomiye kazandırıldı

Program kapsamında sağlanan desteklerle 1.519 firma kuruldu. 2014-2019 yılları arasında desteğin 7,14 katı kadar ekonomiye girdi sağlandı ve firma başına 2,74 kişilik istihdam yaratıldı. İlk 4 çağrı döneminde kurulan firmaların yüzde 77,5’i, 6 yaşındaki firmaların ise yüzde71’i faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyor. Program kapsamında girişimcilere eğitim verilirken, deneyimli rehberlerle teknik, ticari ve idari konularda katkı da sağlanıyor.

Şirketleşme sürecinde destek

TÜBİTAK Bireysel Genç Girişim programıyla başlayan şirketleşme sürecindeki tüm adımlarda girişimcilere yol gösterdiklerini ifade eden IFASTURK Mali Müşavirlik ve Denetim Kurucusu Serbest Muhasebeci Mesut Şenel, bugüne kadar çok sayıda girişimcinin iş fikirlerini gerçekleştirmelerine yardımcı olduklarını ifade etti. Şenel, “Destekten faydalanmaya hak kazanmış girişimcilere Ar-Ge projelerinin ara dönem mali raporunun hazırlanması ve şirketleşme süreçlerinde uzman kadromuzla danışmanlık hizmeti veriyoruz. İş fikirlerinin desteklenmesi, hayata geçmesi ve ülke ekonomisine katma değer sağlanması için çalışıyoruz” dedi.

Pandemi Sürecinde Temiz Enerji Talebini Artırdı

Uluslararası denetim, vergi ve danışmanlık şirketi KPMG, Petrol ve Doğal Gaz Sektörel Bakış: Yeni Gerçeklik Raporu’nu yayımladı. Buna göre yıllar içinde olması beklenen dijital ekonomiye geçiş, pandemi nedeniyle haftalar içinde gerçekleşti.  Yeni dünyada,  oyunun kurallarını tabana yayılan müşteriler ve şirketler yazarken artan enerji taleplerinin yenilenebilir enerji kaynakları da dahil olmak üzere farklı şekillerde karşılanması ve özel ihtiyaçlara uyarlanması bekleniyor.

Müşteri beklentileri ezber bozuyor

Raporu yorumlayan KPMG Türkiye Petrol ve Doğal Gaz Sektör Lideri Hakan Demirelli, “Pandeminin neden olduğu yavaşlayan ekonomik faaliyetler sayesinde insanlar, dünyanın dört bir yanında temiz hava soluma imkanına kavuştu. Bu da temiz enerji taleplerini,petrol ve doğal gaz şirketleri üzerindeki karbondan arındırma baskısını artırdı. Müşteriler artık ihtiyaçları olan enerjinin yenilenebilir enerji kaynakları da dahil olmak üzere farklı kaynaklardan gelmesini ve özel ihtiyaçlarına uyarlanmasını talep ediyor. Bu noktada endüstrinin daha geniş bir müşteri tabanına daha kapsamlı bir enerji karışımı sunmaya hazır olması gerekiyor. Bu senaryoda ezber bozan, teknoloji değil vatandaşlardan şirketlere ve hatta hükümetlere kadar uzanan kapsamlı müşteri tabanı” şeklinde konuştu.

Dijitale haftalar içinde geçildi

Demirelli, “Tüm dünyada tüketici davranışları, ürün ve hizmet talebi, enerji kullanımı, tedarik zincirleri, teknoloji ihtiyaçları ve daha birçok alanda dramatik değişimler yaşandı. Normalde birkaç yıl içerisinde meydana gelebilecek bir dönüşüm haftalar içinde gerçekleşerek dijital ekonomi birdenbire geleneksel ekonomiyi geride bıraktı” dedi.

Karbonsuzlaşma yetmeyecek

Dijital ekonominin kurallarını tabana yayılan müşteri ve şirketlerin belirlediğine dikkat çeken Demirelli, pandemi öncesi başlayan temiz enerjiye olan talep gibi trendlerin bu süreçte hızlandığını belirtti. Demirelli, “Küresel nüfus artışı, gelişmekte olan ülkelerin elektriklendirilmesi ve bu ülkelerin vatandaşlarının modern olanaklara duyduğu arzu ve satın alma gücünün artışı…Tüm bu gelişmeler petrokimya, elektrik üretimi ve yakıt talebini destekliyor. Ancak petrol ve doğal gaz şirketleri sadece kurumsal ayak izlerini karbondan arındırmakla yetinemeyecek. Paydaşlar, şirketlerden yüzeysel faaliyetlerden ziyade somut planlara sahip olmalarını ve operasyonlarında doğrudan değişiklikler yapmalarını bekliyor. Çevresel yükümlülükleri karşılayacak seçenekler arasında yeşil enerji sağlayıcıları ile ortaklıklar veya bu tarz şirketlere yatırım yapılması, tamamen yeni işlere ve sektörlere dönüş veya yeni teknoloji ve süreçler yoluyla fosil yakıtların karbondan arındırılması yer alıyor” ifadelerini kullandı.

Elektrikli araçlara yatırım artıyor

Bazı petrol ve doğal gaz şirketlerinin potansiyel talep düşüşünü dengeleme çabalarının bir parçası olarak yenilenebilir enerjiye geçiş yaptığını da vurgulayan Demirelli, “Amerika ve Avrupa’nın en büyük sekiz petrol ve doğal gaz şirketinden 5’i yenilenebilir enerji stratejisi ve ekiplerine sahip, 6’sı ise gelişmekte olan yenilenebilir teknolojilere ve start-up’lara yatırım amacıyla risk sermayesi fonları kurdu. Şirketlerin artan yeşil enerji talebi, temiz enerji opsiyonuna sahip petrol ve doğal gaz şirketleri için büyüyen bir potansiyel müşteri havuzu anlamına geliyor” dedi.