24.5 C
İstanbul
Çarşamba, Ağustos 6, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 30

Gelişmiş Elektrikli Araç Sıvıları Ürünleri Piyasaya Sürüldü

PETRONAS’ın küresel madeni yağ üretim ve pazarlama kolu PETRONAS Lubricants International (PLI), sıvı teknolojisi yenilikleri adına önemli bir kilometre taşını daha tanıttı. PETRONAS, İtalya Torino’daki Küresel Araştırma ve Teknoloji Merkezi’nde gerçekleştirdiği lansmanla yeni nesil PETRONAS Iona Elektrikli Araç (EV) Sıvı çözümlerini piyasaya sürdüğünü duyurdu. Bu lansmanla şirkete mobilitede devrim yaratmayı, verimliliği hızlandırmayı, e-mobilite alanındaki en son teknolojilere ve trendlere dair devam eden yolculuğa eşlik etmeyi hedefliyor.

Yakın tarihli Global EV Outlook 2021 raporuna göre, küresel otomotiv pazarı COVID-19’un ekonomik yansımalarından önemli ölçüde etkilendi. Geleneksel otomobil satışları azalırken, küresel elektrikli otomobil satışları 2020’de %70’lik bir artışa imza attı.

PLI Grup İcra Kurulu Başkanı Giuseppe D’Arrigo, şunları söyledi: “E-mobilitenin hızlı bir şekilde yaygınlaşacağına inanıyoruz. Bu hızlı büyümeye eşlik eden yenilikçi çözümler, daha sürdürülebilir bir gelecek için e-mobiliteye geçişi hızlandırmanın anahtarı olacak.

İlk olarak 2019’da piyasaya sürülen PETRONAS Iona, gelişmiş elektrikli araç sıvı çözümleriyle elektrikli araçların enerji verimliliğini, güvenliğini ve performansını optimize ederek dünyayı sıfır karbon salınımlı bir geleceğe taşımaya yardımcı olmayı amaçlıyor. PETRONAS, ürünlerinde elektrikli araç teknolojisindeki değişikliklere ayak uyduracak gelişmeler yapmaya devam ediyor.

İkinci nesil PETRONAS Iona, yüksek performanslı elektrikli araçların performansını, enerji verimliliğini ve güvenilirliğini en üst düzeye çıkarmak için sürtünme ve aşınma kontrolünün yanı sıra termal yönetim de dahil olmak üzere Elektrikli Güç Ünitesi ve E-akslardaki çoklu gereksinimleri karşılamak üzere tasarlandı. Bu hamle, PLI’nin 2018’de duyurduğu araştırma ve teknoloji yatırımlarının %75’inin emisyonları azaltmaya ve 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu elde etme hedefini desteklemeye yönelik sürdürülebilirlik taahhüdüyle de uyumlu.

E-sıvılar Sektöründe Yeniliklerin Öncüsü

Orijinal Ekipman Üreticileri (OEM’ler), onların tedarikçileri ve çözüm geliştiriciler, bu alanda hızla gelişen teknolojiler ve rekabetin bir adım önünde olmalarına, güvenli, enerji verimliliği yüksek, yüksek performanslı elektrikli araçların geliştirilmesine daha hızlı ulaşmalarına yardımcı olacak fikir liderlerinin ve uzmanların arayışı içinde.

Lansmanın ardından PLI, verimliliği hızlandırma ve sürdürülebilir bir geleceğe yönelik toplu çabaları sürdürme taahhüdünün bir parçası olarak endüstri lideri uzmanları bir araya getirerek düzenlediği ikinci web semineri PETRONAS EV Fluids Webinar 2021’e öncülük etti. Seminer, elektrikli araç endüstrisinin ilerlemesinde elektrikli araç sıvılarının etrafındaki ivmeyi ve fikir paylaşımını daha da ileri taşımak amacıyla 2019’da düzenlenen ilk PETRONAS Elektrikli Araç Sıvıları Sempozyumunun bir devamı niteliğindeydi. Seminerde elektrikli araçlardaki yeniliklerden, e-transmisyon sistemlerinin sıvı teknolojisindeki gelişimine kadar pek çok farklı konu, PLI bünyesindeki uzmanlar ve sektör sözcüleri tarafından kapsamlı olarak ele alındı.

PLI, 2018’den bu yana Imperial College London, FEV Group, IAV ve katık şirketleri dahil olmak üzere öncü bir iş ortakları grubuyla birlikte çalışarak, özellikle elektrikli güç aktarma organları için güvenli, yüksek performanslı ve güvenilir sıvıların ortak mühendisliğini üstleniyor. Müşteriler için özel olarak hazırlanmış elektrikli araç sıvıları portföyü de bu işbirlikçi yaklaşımın bir sonucu.

Web semineri hakkında yorum yapan Giuseppe D’Arrigo, şunları söyledi: “Seminerde yapılan sunumlar, sektörümüz ve akademik iş ortaklarımız arasında ortak mühendislik projelerinde atılan adımlardan ve ilerlemelerden bir kısmını kapsıyor. Tüm oturumlar ortak hedef olan sürdürülebilirliğe odaklanıyor. Web semineri, daha çevreci ve sürdürülebilir bir gelecek için e-mobiliteyi ileriye taşıma yolculuğumuzun yeni bir aşamasına adım attığımızın kanıtıdır. Elektrikli araç satışlarının ve bu segmentteki pazar fırsatlarının artmasıyla birlikte, farklılaştırılmış FTSTM-Sıvı Teknolojisi Çözümlerimiz aracılığıyla e-mobiliteyi geliştirmek için değerli ortaklarımız ve diğer sektör liderlerimizle birlikte çalışmaya devam ediyoruz. PLI, madeni yağ teknolojimizi elektrikli araç sıvılarına uyarlamaya ve müşterilerin elektrikli araçları benimsemesine yardımcı olmaya kararlı.

Son on yılda, özellikle de küresel pandeminin başlangıcında sürdürülebilirliğe öncelik verme ihtiyacı daha belirgin hale geldi. Bu nedenle e-mobiliteye geçiş, dünyadaki işletmeler ve sektörler için gerekli ve memnuniyetle karşılanan bir hamleyi simgeliyor. Yeni nesil elektrikli araç sıvılarının geliştirilmesi, PLI’nin daha çevreci ve sürdürülebilir bir gelecek için e-mobilitede devrim yaratmaya yönelik adanmışlığının bir kanıtı niteliğinde.

Aksa Jeneratör Dubai’de The Mining Show’a Katıldı

Türkiye’nin lider jeneratör markası Aksa Jeneratör, maden sektörünün en büyük fuarlarından biri olan The Mining Show’da yerini aldı.

Aksa Jeneratör Pazarlama Genel Müdürü Abidin Volkan Karaçalı, “Yenilikçi hizmet ve çözümlerimizle Ortadoğu pazarında güçlü bir oyuncu olarak çalışmalarımızı sürdürmemiz çok önemli” dedi.

176 ülkeye ulaşan ihracatı ve küresel sektörde ilk beş üretici arasında olmasıyla Türkiye ekonomisine yüksek katkı sunan Aksa Jeneratör, Dubai’de  düzenlenen The Mining Show fuarına katıldı. Sektör paydaşlarını bir araya getiren ve bölgenin en büyük madencilik ve taş ocakçılığı etkinliği olan The Mining Show Fuarı’nda Aksa Jeneratör, geniş ürün portföyüyle fuar ziyaretçilerinin ilgi odağı oldu. 2000 katılımcı ile gerçekleşen fuarda önemli projelerden maden arama fırsatlarına, bölge genelinde operasyonların geliştirilmesi konularına kadar sektördeki en son fırsatlar konuşuldu.

Uluslararası fuarlarda yer alarak Jeneratör pazarını en etkili şekilde temsil ettiklerini kaydeden Aksa Jeneratör Pazarlama Genel Müdürü Abidin Volkan Karaçalı, “Aksa Jeneratör olarak Asya, Avrupa, Ortadoğu, Afrika ve Amerika’da bulunan 24 ofis ve 1 yurtdışı temsilciliğimiz ile küresel sektörde ilk 5 şirket arasında yer alan global bir markayız. Madencilik sektörünün hayati bir öneme sahip olduğunun farkındayız. Bu nedenle yenilikçi hizmet ve çözümlerimizi de olabildiğince farklı sektörlere tanıtmak istiyoruz. 2025 yılına kadar dünyadaki en büyük ilk üç üretici firmadan biri olma hedefimizle faaliyetlerimize devam ediyoruz. Bu anlamda Ortadoğu pazarındaki güçlü bir oyuncu olarak çalışmalarımızı sürdürmemiz çok önemli” dedi.

Lojistikte Parsiyel Taşımacılık Talebi Arttı

Türkiye’de ihracatçı ve ithalatçı firma sayısındaki yükseliş, lojistikte parça başı (parsiyel) yük taşımacılığı taleplerini de artırıyor. Ocak-Eylül aylarında ihracatçı firma sayısı yaklaşık yüzde 16 artarken ithalatçı firma sayısı 3 katını aştı. ISD Logistics’in CEO’su Korkut Koray Yalça “Parsiyel taşımacılık, düşük yoğunluktaki yükler için oldukça cazip bir seçenek. Biz de çözüm ortaklarımıza hız, güvenlik ve maliyet avantajlarını bir arada sunuyoruz” dedi.

Pandemi sonrası normalleşme sürecinde dünya genelinde dış ticaret hacmi yükseliyor. Türkiye’nin ihracatı rekor üstüne rekor kırarken iç piyasadaki canlanma da ithalata yansıyor. TÜİK verilerine göre ocak-eylül aylarında geçen yılın aynı dönemine kıyasla ihracatçı firma sayısı yüzde 16’lık artışla 90 bin 604 oldu. İthalatçı firma sayısı da 226 bin 176 ile 3,4 katına çıkınca parça başı (parsiyel) yük taşımacılığına ilgi arttı.

“Hız, güvenlik ve maliyet avantajlarını bir arada sunuyoruz”

Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasında haftanın her günü parsiyel seferler düzenleyen ISD Logistics, artan talep karşısında ithalatçılara ve ihracatçılara firmaya özel çözümler de sunuyor. ISD Logistics CEO’su Korkut Koray Yalça, parsiyel taşımacılığın, düşük yoğunluktaki yükler için oldukça cazip bir lojistik seçeneği olarak öne çıktığını belirtti. “Biz de parsiyel taşımacılıkta çözüm ortaklarımıza hız, güvenlik ve maliyet avantajlarını bir arada sunuyoruz” diyen Yalça, bu taşıma türünde, teslimat noktaları aynı rotadaki birden fazla müşterinin yükünü aynı araçla taşıdıklarını aktardı.

“Her sektör için özel tasarlanmış araçlarla çalışıyoruz”

Yalça, özellikle küçük ve orta ölçekli şirketlerin parsiyel taşımacılığı daha çok tercih ettiklerini vurguladı. Böylece düşük yoğunluktaki yükler için büyük araç maliyetlerinin önüne geçildiğine dikkati çeken Yalça şunları da kaydetti:

Otomotiv yedek parça, kimya, tekstil, gıda, ilaç – kozmetik ve elektronik başta olmak üzere birçok sektör için özel tasarlanmış araçlarımızla kapıdan kapıya teslimat yapabiliyoruz. Yüklerin araca yüklenişi ve indirilişi sırasında olası maddi zararların önüne geçiyoruz. Karayolunun yanı sıra deniz, demir ve havayolunda da parsiyel hizmeti veriyoruz.

Krizden Kaosa Site Yönetimleri

Türkiye’nin dört bir yanında ve özellikle büyük şehirlerde güvenlik endişesi başta olmak üzere birçok nedenden ötürü toplu konutlarda yaşamı tercih edenlerin artması sitelerin sayısında ciddi artışa sebep oldu. Bu durum bazı anlaşmazlıklar ve sorunları da beraberinde getirdi.

Site yönetimleri hakkında birçok tez çalışmasına imza atarak literatüre katkılarda bulunan Gazeteci-Yazar Ferhat Yıldırım, Milli birlikteliğimizin, ekonomik sınav verdiği bugünlerde; toplu konutlarda tasarruf ve bütçe kaybının engellenmesinin zaruri olduğunu söyledi. 

Nüfus bakımından köyler ve küçük ilçeler ile yarış eden siteler; kavga, huzursuzluk ve rant savaşları ile anılmaya başladı. Kat malikleri ile yöneticiler arasında oluşan anlaşmazlıklar ve kavgalar gündemden düşmüyor. Hatta bazen tehdit, silahlı kavga ve yaralamalı olaylar ile anılan sitelerde gruplaşmalar ve yönetime hâkim olma düşüncesi komşuluk ilişkilerini derinden olumsuz olarak etkilemektedir.

Son zamanlarda ülkemizde yaşanan ekonomik belirsizliklerden dolayı ise toplu konutlarda yaşanan gerginliklerin daha da artacağı öngörülmektedir.

Sitelerin yönetimlerini ele geçirerek haksız kazanç elde ederek sakinleri mağdur edenlere karşı önlem alınması büyük önem arz etmektedir. Fakat toplu konutlarda faydacılık anlayışını hâkim kılan yöneticilerinde sakinler tarafından desteklenmesi de gereklidir.

Yasa dışı yollarla site sakinlerinden bütçe, ek bütçe ve avans adı altında alınan yüksek paraları, anlaştıkları firmalara yaptırdıkları inşaat veya hizmetlerle israf eden yöneticiler, bu bedelleri ödemeyen vatandaşları da avukat aracılığıyla icraya veriyor. Ve bazı yöneticiler ise sosyal medya veya panolarda borçlu kat maliklerinin isimlerini paylaşarak suç işlemekten rahatsız olmamaktadır.

“HÜKÜMETLER ÇARE ÜRETMEK, VATANDAŞLAR DA YÜKÜMLÜLÜKLERİNİN FARKINDA OLMAK ZORUNDADIR”

Site yönetimleri sorununun çok büyük önem arz ettiğinin altını çizen Yıldırım, “Site yönetimlerinin işleyişi ve bütçelerinin nasıl ve hangi yollarla israf edildiği çok iyi bilinmektedir. Hükümetler halkın refahı için çareler üretmede sorumluyken, biz vatandaşlar ise “kapımızın önünü” her zamankinden çok daha iyi temizlemek zorundayız. Bu sadece bireysel bir sorumluluk değil bizatihi toplumsal ve hatta geleceğimiz olan evlatlarımıza, inanç ve ahlaki değerlerimize ait bir yükümlülüktür. Hiç kimsenin bizi bu hususta görevli kılmasına, rey vermesine lüzum olmaksızın yükümlülüklerimizi yerine getirmemiz varoluşsal ve aidiyetimizin gereğidir. Fakat durum böyle ilerlememektedir. Ziyan ve israfa, talan ve yolsuzluklara karşı her zamankinden çok daha duyarlı ve yerinde müdahaleler yapmaktan çekinmememiz gerektiğinin farkında olmalıyız. Hukukun üstünlüğünün benimsenişinin sözden çıkıp eyleme dönüşmesi gereken bu hassas günlerde; döviz iniş çıkışlarında stokçuların oyunlarına karşı nasıl duyarlılık göstermemiz gerekiyorsa, toplumun emeğini sömüren tüm unsurlara karşı çok daha duyarlı olmalıyız” diyerek konuştu.

“TOPLU YAŞAM ALANLARIMIZ YÖNETİM LİYAKATİ OLMAYANLARIN OYUNCAĞI HALİNE DÖNDÜ”

Binlerce kat malikinin ailesiyle beraber yaşadığı toplu konutlarda bazen çeteler, bazen ise organize olmuş kişiler ve gruplar ile karşı karşıya gelindiğini belirten Yıldırım, “İşini yönetemeyen ve yönetim liyakati olmayanların oyuncağı haline dönen site yönetimlerinin bütçeleri ve milyonlarca kişinin emeği ziyan ediliyor. Usulsüz yönetim tarzı, kat mülkiyeti kanununa uygun olmayan yapılar, gelirlerin usulsüz talep edilmesi ve giderlerin de gelişi güzel firmalara peşkeş çekilmesi sonucunda sitelerin bütçeleri sıkıntılı bir hale gelmektedir. Şeffaf yönetim anlayışı yerine kat maliklerini borçlandırmaktan başka bir vizyonları olmayan yöneticiler ise usulsüz davranışları karşısında tepki veren kat maliklerini hedef konumuna koymaktadır. Site yönetimleri belirli bir kaliteye ulaşamadığı ve kanunlarla da tam olarak korunamadığı için site yönetimine seçilen kişilerin kaderine terk edilmektedir” dedi.

“EĞİTİM ŞART”

Site yöneticiliği konusunda herhangi bir eğitim almadan ve eğitim almış profesyonel şirketlerden desteği kabul etmeyen kişilerin yöneticilik yapmasının sitelerde oluşan sorunların ana nedenleri arasında yer aldığını belirten Yıldırım, “Sitelerde yaşayanların kaderlerini etkileyecek ve ekonomik kaosa neden olabilecek site yöneticilerinin profesyonel destek almaları şarttır. Eğitim alınması ile sitelerin nasıl idare edileceğini öğrenen yöneticiler; firmaların, çetelerin ve çıkar odaklarının kat maliklerini mağdur etmesinin de önüne geçecektir. Sistemsizlik üzerine kurulmaya çalışılan sistem ile toplu konutların yönetilmesi, problemlerin çözülmesi yerine sorunların daha da artmasına neden olmaktadır” dedi.

“KAT MALİKLERİNE KARŞI USULSÜZ ŞEKİLDE CEZALAR KESİLMEKTEDİR”

Site yönetimlerinin kendilerini bazen kolluk kuvveti bazen de ceza verme makamı olarak görmesinin de kabul edilemez bir durum olduğunu belirten Yıldırım, Sitelerde aidat ve bütçeler yönetim planına ve kanunlara göre belli bir işleyiş ile kat maliklerinden talep edilmesi gerekli iken çoğu zaman ilgili usul ve esaslar görmezden gelinmektedir. Bu duruma maalesef sık şekilde rastlamaktayız. Bir başka konuda site yönetimlerinin sakinlere ceza kesme hakkını kendinde görmesidir. Kendisini kamu görevlisi gibi gören yöneticinin sakinlere kapıya çöp bıraktın 100 lira, asansöre tekme attın 1.000 lira, aracı hatalı park ettiniz 200 lira diyerek ceza yazmaları kesinlikle yasal bir durum değildir. Yönetici ihbar ve ihtar etme hakkına sahiptir. Site kurallarına uymayan ve siteye zarar veren sakinler cezalandırılmalı mıdır? Evet cezalandırılmalıdır. Fakat bu ceza mahkeme yoluyla adil bir şekilde yürütülmelidir” diyerek konuştu.

“SİTELERE EN BÜYÜK ZARARI İŞ BİLEMEZLİK VE AHLAK YOKSUNLUĞU VERMEKTEDİR”

Yıldırım, “Öyle bir çirkin çark kurulmuş ki! Komşuyu komşuya düşman eden bir sisteme dönüşmüş. Bu kokuşmuşluğu, para hırsını, vurdumduymazlığı, adam kayırmayı bir kenara koyarak yönetmek için çaba harcayanlarda vardır. Ama rant ilişkisine dayalı görev yapanların sayısı daha da çoktur. Daha huzurlu yaşamak için toplu konutlara taşınan kat malikleri neden bu şekilde bir yönetim tarzı ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu konu çok önemlidir ve bu problemlerin çözümünü toplu konutlarda yaşayanlara bırakmak süreci daha vahim duruma getirmektedir. Bu sebeple toplu konutlarda yaşanan bu ekonomik ve yönetimsel bunalıma karşı çevre ve şehircilik bakanlığının bir kriz masası oluşturarak acilen önlem alması gereklidir” diyerek sözlerini tamamladı.

Site Yönetiminin Görevleri

» Kat malikleri kurulunca verilen kararların yerine getirilmesi

» Ana taşınmazın gayesine uygun olarak kullanılması, korunması, bakımı ve onarımı için gereken tedbirlerin alınması 

» Ana taşınmazın sigorta ettirilmesi 

» Ana taşınmazın genel yönetim işleriyle korunma, onarım, temizlik gibi bakım işleri, asansör, kalorifer, sıcak ve soğuk hava işletmesi ve sigorta için kat maliklerinden avans olarak münasip miktarda paranın toplanması 

» Ana taşınmazın yönetimiyle ilgili diğer bütün ödemelerin kabulü 

» Yönetim dolayısıyla doğan borçların ödenmesi ve kat malikleri tarafından ayrıca yetkili kılınmışsa, bağımsız bölümlere ait kiraların toplanması 

» Ana taşınmazın tümünü ilgilendiren tebligatın kabulü 

» Ana taşınmazın ilgilendiren bir sürenin geçmesinden veya bir hakkın kaybına meydan vermeyecek gerekli tedbirlerin alınması 

» Ana taşınmazın korunması ve bakımı için kat maliklerinin yararına olan hususlarda gerekli tedbirlerin onlar adına alınması 

» Kat mülkiyetine ilişkin borç ve yükümlerini yerine getirmeyen kat maliklerine karşı dava ve icra takibi yapılması ve kanuni ipotek hakkının kat mülkiyeti kütüğüne tescil ettirilmesi; topladığı paraları ve avansları yatırmak ve gerektiğinde almak üzere muteber bir bankada hesap açtırılması 

» Kat malikleri kurulunun toplantıya çağırılması ve ana taşınmazın bulunan asansörlerin güvenli bir şekilde işletilmesinin sağlanması amacıyla aylık bakımları ile yıllık kontrollerinin ilgili teknik düzenlemelere uygun şekilde yaptırılması ve bu işlemlere ilişkin ücretlerin ödenmesi.

Site Yönetimi usulsüzlükleri nereye şikâyet edilir?

Kat malikleri ve site yönetimi arasında yapılacak değerlendirme toplantıları ve site yönetimine yapılan uyarılar dikkate alınmıyorsa site yönetimi şikâyeti için Sulh Hukuk Mahkemesi’ne konu ile alakalı bir suç duyurusu yapılır ve gerekli işlemler başlatılabilir.

Site yönetimi hangi kanuna tabi?

Apartman ve site yönetimi ile ilgili yasal hükümlere Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamında yer veriliyor. Kanunun beşinci bölümünde yer alan esaslara göre, ana gayrimenkuller kat malikleri tarafından seçilen yönetici veya yönetim kurulu ile yönetiliyor.

Site kuralları nelerdir?

Blok giriş ve sahanlıklarda gürültü yapılmamalı, giriş ve sahanlık duvarları temiz tutulmalı, yazı ve resimlerle kirletilmemelidir. Temizlik ve güvenlik nedeniyle blok kapıları kapalı olmalıdır. Yangın çıkış kapıları, enerji tasarrufu, temizlik ve güvenlik nedeniyle kapalı tutulmalıdır.

Doğa İçin Yürüdüler

OEDAŞ çalışanları, şirketler arasında yapılan Wellbees Marathon’da yer alarak hem fidan bağışı hem de hayvanlar için mama bağışı yapılmasını destekledi.

Hedeflenen adım sayısının yüzde 80’ini tamamlayan OEDAŞ çalışanları, etkinlikte ikinci olurken adım sayılarını da yüzde 27 artırdı. Afyonkarahisar, Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Uşak illerinin elektrik dağıtım hizmetini sağlayan Osmangazi Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (OEDAŞ) şirketler arasında gerçekleştirilen Wellbees Marathon’da yer aldı.

Maraton boyunca her gün 8.000 adım atmayı hedefleyen OEDAŞ çalışanları Welbees Marathon rozetini alırken etkinliğe katılan her OEDAŞ çalışanı için belli sayıda fidan dikilmesi sağlandı.

Etkinliğe katılan her çalışan için sokak hayvanlarına mama bağışı yapan OEDAŞ çalışanları, maratonun sonunda hedeflenen adımın yüzde 80’ini gerçekleştirerek ikinci oldu.

Marathon sayesinde adım ortalamasında yüzde 27 artış kaydeden OEDAŞ çalışanları, geçtiğimiz Eylül ayında da serebralpalsili çocuklar için toplumsal farkındalığı artırmayı amaçlayan “Steptember” akatılarak etkinlik için en çok adım atan kurumlar sıralamasında 1’inci sırada yer almıştı.

YEDAŞ Geleceğe Nefes Oluyor

YEDAŞ çalışanları, Çorum’da oluşturdukları hatıra ormanında 10 bin fidanı toprakla buluşturdu.

Samsun, Ordu, Çorum, Amasya ve Sinop illerinde Kaliteli ve sürdürülebilir enerji tedariğini sağlamanın yanında sosyal sorumluluklarını da tüm hızıyla hayata geçiren Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş.(YEDAŞ), ‘Sıfır Karbon’ sloganı ile Çorum Merkez’de bulunan Deniz Köyü’nde bir hatıra ormanı oluşturdu.

“Geleceğe Nefes” adıyla düzenlenen etkinliğe YEDAŞ’ın Koordinatörleri, Bölge Müdürleri ve çalışanları da katıldı. Doğal yaşamın korunması ve sürdürülebilirlik üzerine geliştirilen projeler içinde yer almaya çalıştıklarını dile getiren Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş. (YEDAŞ) Genel Müdürü Hasan Yasir Bora, “Çevreye duyarlı bir şirket olarak yürüttüğümüz çalışmaları  tüm hızıyla sürdürüyor, yeni bir proje ile yolumuza devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

“Atıklar Puana Dönüşecek”

Lüleburgaz Belediyesi Meclis Toplantısı’nda belediyenin çevreci yatırımlarından biri olan Akıllı Atık Tanıma Sistemi ile Dönüşüm Kartı tanıtan Başkan Gerenli, “Bu kartı okuttuğunuzda atılan her atık için kartınıza TL karşılığı olan puan yüklenecek. Bu aynı zamanda geri dönüşümü teşvik edecek bir proje. Lüleburgaz’da bu pilot uygulama yaygınlaşırsa başarısı artarsa geleceğimizi kurtaracağız” dedi.

Lüleburgaz Belediye Başkanı Dr. Murat Gerenli, belediyenin önemli çevreci yatırımlarından biri olan ve geri dönüşümü teşvik edecek olan Akıllı Atık Tanıma Sistemi’yle Dönüşüm Kart’ı anlattı. Meclis toplantısı sonunda kart hakkında bilgi veren Başkan Gerenli, tüm Lüleburgazlıları kart sahibi olmaya, metal ve plastik atıklarını Akıllı Atık Tanıma Sistemi’ne atmaları çağrısında bulundu.

En önemli adımlarımızdan birisi

Dönüşüm Kart projesinin 2019 Mahalli İdareler Genel Seçimleri’nden önce projesini sunduğu ve Lüleburgazlılara yapacağının sözünü verdiği bir proje olduğunu söyleyen Başkan Gerenli, “En önemli adımlarımızdan biri seçimden önce projesini sunduğum ve halkımıza yapacağımızın sözünü verdiğim Lüleburgaz’da Akıllı Atık Tanıma Sistemi’ni hayata geçirdik. Bununla birlikte dönüşüm kartlarımız vatandaşlarımızın kullanımına açıldı. Pilot uygulamaya Gençlik Parkı’nda başladık” dedi.

Kartlar vatandaşa dağıtılıyor

Başkan Gerenli her bir plastik ile metalin geriye dönüşebileceğini söyleyerek, bu kapsamda vatandaşları geri dönüşüme teşvik etmek için Dönüşüm Kartları dağıtmaya başladıklarını söyledi. Başkan Gerenli, “Bunlar yeter ki deforme olmasın. Düzenli bir şekilde saklansın, kaynağında ayrıştırılsın. Kaynağında ayrıştırılmış Akıllı Atık Tanıma Sistemleri’ne getirilen bu geri dönüşüm malzemeleri orada ayrıştırılacak. Öncelikle bütün komşularıma bu kart dağıtılacak. Vatandaşlarımız bu kartın sahibi olacak. Sistem sizlere verilen kartı tanıyacak. Bu kartı okuttuğunuzda her bir atılan atık için karta TL karşılığı olan puan yüklenecek” diye konuştu.

NDK Başkanı Dr. Zafer Demircan Technology A.Ş.’yi Ziyaret Etti

Dr. Zafer Demircan başkanlığındaki Türkiye Cumhuriyeti Nükleer Düzenleme Kurumu (NDK) heyeti, Rusya’da bulunan AEM Technology A.Ş.’yi ziyaret etti. Ziyarette, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk nükleer santrali olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) ekipman üretimi konusundaki çalışmaların ilerleyişi de konuşuldu.

Toplantıya, Genel Müdür Igor Kotov başkanlığındaki AEM-Technology A.Ş. başkanları ve Kalite Direktörü Maxim Rabotayev başkanlığındaki AKKUYU NÜKLEER A.Ş.  temsilcileri katıldı. Katılımcılar, AEM-Technology şirketinin üretim tesislerinde ekipman üretimi için programların uygulanmasının yanı sıra, sözleşmeden doğan yükümlülüklerden dolayı kontrol noktalarının onayı için NDK müfettişlerinin Rusya’daki çalışma organizasyonunu masaya yatırdı.

Ziyarete ilişkin değerlendirmelerde bulunan NDK Başkanı Dr. Zafer Demircan, AEM Technology’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük nükleer projesi olan Akkuyu NGS’nin hayata geçirilmesinde önemli bir rol oynadığını kaydetti.

Demircan, “Projenin uygulanmasında bizim için öncelik güvenlik meseleleridir ve doğrudan şirketin fabrikalarında çalışan NDK temsilcilerinin tüm taleplerine açıklık ve dikkat gösterdikleri için Rus meslektaşlarımıza minnettarız. AEM Technology’nin deneyiminin ve imal ettiği ürünlerin güvenlik ihtiyaçlarına uygunluğu ve kalitesi konusunda gösterdiği özenin, Akkuyu NGS’nin başarılı bir şekilde işletilmesinin anahtarı olduğuna inanıyoruz” dedi.

Akkuyu NGS, nükleer endüstride YSİ modeline (yap-sahip ol-işlet) göre uygulanan dünyanın ilk projesi olma özelliğini taşıyor. Akkuyu NGS projesi, Rus VVER-tip III + nesil reaktörler ile artırılmış güvenlik ve geliştirilmiş teknik ve ekonomik özelliklere sahip dört güç ünitesini içeriyor. Her bir NGS güç ünitesinin kapasitesi 1200 MW olacak. Üretimin ana aşamaları, Türkiye Cumhuriyeti Nükleer Düzenleme Kurumu (NDK) tarafından denetleniyor.

NDK Uzmanları IAEA Genel Müdürü Grossi ile bir araya geldi

Bu arada bir grup NDK uzmanı da, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) bünyesinde başlatılan COMPASS Eğitim Kursu’na katıldı. Uzmanlar, IAEA Genel Müdürü Rafael Mariano Grossi ile de bir araya geldi. Resmi Twitter hesabından bir fotoğraf paylaşarak konuya ilişkin açıklama yapan Grossi, “Türkiye’de düşük karbonlu nükleer güç, gelecek vadediyor. NDK geçen ay Türkiye’deki Akkuyu NGS’nin 4. ünitesinin inşaatı için lisans verdi. Bununla beraber diğer 3 ünite de inşa aşamasında. Bu da güvenliği sağlayanların eğitimini daha önemli kılıyor. IAEA ile iş birliği nükleer materyal ve teknolojinin sadece barışçı amaçlar için kullanılmasını garanti etmeyi sağlıyor. NDK uzmanlarını COMPASS Eğitim Kursu’nda ağırlamaktan memnunuz. Bu, nükleer güvenlik önlemlerini uygulama becerimizi geliştirme konusundaki önemli bir girişimimiz” dedi.

SOCAR Türkiye’den Duygu Yüklü Karabağ Zaferi Filmi

SOCAR Türkiye’nin Karabağ Zaferi’nin 1. yıl dönümü nedeniyle hazırladığı reklam filmi, duygu yüklü konseptiyle büyük yankı buldu. Azerbaycan’ın Karabağ Zaferi’nin Türkiye’nin Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki kurtuluş mücadelesi ile paralel bir kurguyla anlatıldığı film, iki ülke kamuoyunda da büyük heyecanla karşılandı.

Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi SOCAR’ın iştiraki olan SOCAR Türkiye, Karabağ Zaferi’ni hazırladığı bir reklam filmiyle kutladı. Karabağ Zaferi’nin 1. yıl dönümü dolayısıyla hazırlanan film, Azerbaycan ve Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesini ortak bir coşkuyla yansıttığı konseptiyle büyük beğeni topladı.

Film, Türkiye’nin Cumhuriyet’in ilanına giden yolda en büyük zaferlerden biri olan Sakarya Meydan Muharebesi’nin kazanılışının o zorlu yıllarda Azerbaycan’da yarattığı coşkuyu anlatan sahnelerle başlıyor. Başarılı bir sinematografi ve özgün bir konseptle ilerleyen film, bugüne dönerek Karabağ Zaferi’nin bu kez Türkiye’de neden olduğu sevinç ve heyecanı yansıtan görüntülerle iki önemli zafer arasında duygu dolu bir bağ kuruyor.

Azerbaycan ve Türkiye’nin zaferlerle dolu tarihinin yanı sıra “Bir millet, iki devlet” ülküsü ile iki ülke halkları arasındaki güçlü kardeşlik ve dostluk bağlarının tarih boyunca var olduğunu ve aynı kardeşlik ruhuyla bugünlere taşındığını vurgulayan film, bu güçlü birlikteliğin sonsuza dek süreceği mesajlarıyla sona eriyor.

“İklim Kriziyle Etkin Mücadele Isı Yalıtımı ile Gerçekleşir”

Bugün dünya genelinde binalar karbon salımının yüzde 40’ından sorumlu. Bu karbon salımının yüzde 80’i de ısıtma ve soğutma için harcanan enerjiden kaynaklanıyor.

Betek Boya Genel Müdürü Tayfun Küçükoğlu, küresel ısınmanın önüne geçmek için en güçlü mücadelenin ısı yalıtımının ve bu konudaki bilincin artmasıyla verilebileceğini belirtiyor. “Isı yalıtımı, küresel ısınma ve iklim krizi tehlikesiyle mücadelede en önemli kalkanımız olabilir” diyor. Küresel ısınmanın neden olduğu iklim krizi giderek tırmanıyor. Sanayi Devrimi öncesinden bugüne dünyanın yüzey sıcaklığı 1,2 derece arttı. Dünya Meteoroloji Örgütü, ısınmanın sürmesi halinde bu yüzyılın sonunda sıcaklıkların 2-5 derece artabileceğini öngörüyor. Sanayi Devrimi öncesine göre ısınmanın 2 derecenin üzerine çıkması durumunda ölümcül sıcaklık ve nemden 1 milyar insanın etkilenmesi bekleniyor. Son olarak 197 ülkenin katımıyla İskoçya’nın Glasgow şehrinde düzenlenen 2021 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda tüm ülkeler yüzey sıcaklığını 1,5 derecede tutmak için bir dizi anlaşmaya imza attı. AB ve ABD sera gazı metan salımını 2030 itibarıyla azaltmak için küresel ortaklık duyurusu yaptı.100’den fazla ülke lideri ormansızlaştırmayı durdurma ve geri çevirme sözü verdi.  Dünyamızın geleceği için ülkelerin küresel sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutarak1,5 dereceyle sınırlandırma hedefine karşı tüm ülkelerin uyumlu adımlar atması bekleniyor. Dünyamız adına belirlenen hayati hedefler ve ortaya konulan kararlılığın memnuniyet verici olduğunu belirten Betek Boya Genel Müdürü Tayfun Küçükoğlu sözlerine şöyle devam etti:

Tüm dünyada bina stoku 2’ye katlanacak

Tüm dünyanın küresel ısınmanın önüne geçmek için verdiği mücadelede en önemli yöntemlerden biri de dış cephe ısı yalıtımı. Bugün dünya genelinde binalar karbon salımının yüzde 40’ından sorumlu. Bu karbon salımının yüzde 80’i de ısıtma ve soğutma için harcanan enerjiden kaynaklanıyor.

Uzmanlara göre birçok ekonominin karbon nötr olma taahhüdünde bulunduğu 2050 yılına kadar dünya genelinde mevcut bina stokunun 2’ye katlanması bekleniyor. En kaygılandıran veri ise bugün var olan binaların yüzde 90’ının 2050 yılında da var olmaya devam edecek olması. Bu nedenle ülkelerin iklim krizinin önüne geçmeye çalışırken ısı yalıtımı konusunda da yol alması gerektiğini belirten Küçükoğlu, “Hem yeni binalar ileri ısı yalıtım hassasiyeti ile korunmalı hem de mevcut bina stoklarının ısı yalıtım ve enerji verimliliği geliştirilmeli” diyor.

Karbonsuz Ekonomi İçin İlk Adım Enerji Verimliliğinden Geçiyor

Küresel ısınmanın etkisiyle değişen koşullar günbegün tüm dünyayı etkisi altına alıyor. Sürdürülebilir bir dünya için iklim krizi alanında çalışmalar yürüten Türkiye, Paris İklim Anlaşması ile yeni bir döneme giriyor. Entek Elektrik Genel Müdürü Bilal Tuğrul Kaya, Türkiye’nin karbonsuz ekonomi gündemi ve Paris İklim Anlaşması’ndaki taahhütleri yerine getirmesi için tüm paydaşların aynı anda ve ortak hareket etmelerinin kaçınılmaz olduğunu vurguluyor.

Artan enerji talebi ile birlikte tüm dünya enerji alanında farklı senaryolar ile karşılaşıyor. Küresel ısınmanın etkisiyle birlikte hidroelektrik ve rüzgâr santrallerindeki üretimlerde düşüşler yaşanıyor. Bunların odağında ise tüm dünya iklim krizi ile mücadele ediyor. Hükümetlerin attığı adımlara ek olarak bizzat sanayicilerin de enerji verimliliği yatırımlarında hareketlenmesine ihtiyaç duyulduğunu belirten Entek Elektrik Genel Müdürü Bilal Tuğrul Kaya, enerji verimliliğinin karbonsuz ekonomi için ilk adım olduğunu ve yerinde enerji üretimleri ile de tamamlamasının gerektiğini aktarıyor.

“Karbonsuz ekonomi için mikrodan makroya doğru ilerlenmeli”

Yakıt ve emtia fiyatlarının son dönemdeki yükselişine değinen Bilal Tuğrul Kaya, “Esas hedef artan enerji talebini karşılamak, aynı zamanda da bu artışı enerji verimliliği ve yeni teknolojiler ile kontrol altına almak. Karbonsuz ekonomiye yönelik çıktılar üretmek istiyorsak çalışmalarda mikrodan makroya doğru ilerlenmeli”diyor.

“Sanayicilerin atacağı adımlar çok önemli”

Paris İklim Anlaşması ile birlikte karbonsuz ekonominin Türkiye’nin gündeminde daha çok yer bulacağını ifade eden Kaya; “Bu anlaşma ile ülke olarak küresel sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutmayı taahhüt ediyoruz. COP26’da ülkelerin sunduğu hedefler ile artık 1,5 derecenin mümkün olmadığı, yine de 1,8 derecenin sağlanabileceği ortaya konuldu. Bu, beraberinde büyük önemde bir kararlılık getiriyor. Burada kamunun alacağı önlemler kadar sanayicilerimizin atacağı adımlar da çok önemli. Tüm paydaşların ortak hareket etmeleri ile verimlilik yatırımları Türkiye’nin taahhüdünü destekleyecektir” diyor.

Karbonsuz ekonomi için Performansa Dayalı Sözleşmeler

Performansa Dayalı Sözleşmeler ile yapılacak olan enerji verimliliği ve yerinde (dağıtık) enerji yatırımlarının hem tasarruf açısından hem de karbonsuz ekonomi açısından kritik olduğunu vurgulayan Kaya; “Enspire Kreatif Enerji Çözümleri olarak biz karbonsuz ekonomiye yönelik çıktılar üretmeyi hedefliyoruz. İklim krizine dur demek için üretim yapan her fabrikanın sadece enerji verimliliği ve yerinde enerji yatırımları yapması değil, bunu karbonsuz veya düşük karbonlu halde yapması öne çıkıyor. Bu arayışlarında, özellikle finansman dahil çözümleri hedefleyen sanayicilerimizi ve üreticilerimizi Performansa Dayalı Sözleşmeler ile tanıştırmak istiyoruz. Performansa Dayalı Sözleşmeler, şirketlerin enerji giderlerinde elde edilen tasarruflar sayesinde, kendi kendilerini finanse ederek firmalara kaynaklarını ihtiyaç duydukları diğer alanlara kaydırarak katkı sağlıyor” ifadelerini kullandı.

“Artan talep enerji verimliliği yatırımlarıyla dengelenmeli”

Sanayideki artan talebin, enerji verimliliği ve yerinde (dağıtık) enerji üretimi yatırımlarıyla dengelenmesi gerektiğinin altını çizen Kaya; “Bu yatırımların Performansa Dayalı Sözleşmeler ile hayata geçirilmesi Paris İklim Anlaşması’nın taahhütleri açısından çok önemli. Artık sadece verimlilik değil, karbonsuz verimlilik gündemi açılıyor. Tüm paydaşların aynı anda ve ortak hareket etmelerinin kaçınılmaz olacağı bir döneme giriyoruz. Performansa Dayalı Sözleşmeler bu dönemin en önemli yatırım araçlarından biri olarak öne çıkacaktır” dedi.

Teksan Türkiye’nin İlk Hibrit Lokomotif Jeneratörünü Üretti

Yerli üretim ve istihdama öncelik veren Teksan, güçlü Ar-Ge Merkezi ve yenilikçi teknolojileri ile ilkleri gerçekleştiren bir enerji çözümleri şirketi olarak dikkat çekiyor. Teksan, Genco, Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayii AŞ (TÜLOMSAŞ) ve ASELSAN iş birliğiyle Eskişehir’de TCDD Taşımacılık A.Ş. için üretilen Türkiye’nin ilk yerli hibrit lokomotifinin jeneratörüne de imza atarak öncü konumunu bir kez ortaya koyuyor.

Dünyada hibrit lokomotif jeneratörünü üretebilen sayılı üreticiler arasına girmeyi başaran Teksan, Türkiye’de bir ilk olan hibrit lokomotif jeneratörünü ilk kez Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı SAHA EXPO 2021’de tanıttı.

Demiryolu sanayinin yeni teknoloji ile verimlileşmesinde çok önemli bir adım olan hibrit lokomotif, 300 kW dizel hibrit jeneratör seti ve 400 kWh batarya güç kaynağına sahip. Çevre dostu hibrit manevra lokomotifin batarya gruplarını şarj edecek ve ihtiyaç durumunda yedek güç olarak devreye girecek hibrit jeneratör sayesinde manevra sırasında yüzde 40 gibi yüksek bir yakıt tasarrufu sağlanabilecek. Ayrıca emisyonu indirgemek için kullanılan Seçici Katalitik İndirgeme sistemi (SCR) de ürünün çevreci özelliğini destekliyor.

Tasarım ve üretimi Türk şirketleri tarafından yapılan ilk yerli hibrit manevra lokomotifi TCDD Taşımacılık için hizmet verecek. Türkiye böylece dünyada bu teknolojiye sahip 4.’ncü ülke olmayı başardı. Hibrit manevra lokomotifin yüzde 60 yerlilik oranının seri üretime geçildiğinde yüzde 80’e çıkması hedefleniyor. Teksan ilerleyen dönemde projenin yerlilik oranının artırılmasına katkı verecek çalışmaları da hayata geçirmeyi hedefliyor.

Okullar Kendi Enerjilerini Artık Kendileri Üretecek

Doğaya saygılı, çevre dostu projeleriyle daha temiz bir gelecek için faaliyet yürüten Çalık Enerji, Milli Eğitim Bakanlığı ile gerçekleştirdiği işbirliği kapsamında Enerjik Okullar Sosyal Sorumluluk Projesi’ni hayata geçiriyor. Proje kapsamında kurulan güneş panelleri sayesinde, hem okullar ihtiyacı olan enerjiyi kendileri üretecek hem de öğrenciler yenilenebilir enerji ile tanışacak.

Kurulduğu 1998 yılından bu yana Orta Doğu, Orta Asya, Afrika ve Balkanları kapsayan geniş bir coğrafyada, doğadan gelen enerjiyi insanların hizmetine sunan Çalık Enerji, daha iyi ve sürdürülebilir bir gelecek yaratmak için gerçekleştirdiği projelere “Enerjik Okullar Sosyal Sorumluluk Projesi”ni de ekledi. Okulların kendi enerjisini üretmesini destekleyen ve öğrencilerin yenilenebilir enerji kaynakları ve sürdürülebilirlik konuları hakkındaki farkındalığını artırmayı hedefleyen Proje, “İnsana değer, geleceğe yatırım” yaklaşımıyla hayata geçiriliyor. Uzun soluklu sürdürülmesi planlanan Enerjik Okullar Sosyal Sorumluluk Projesi’nin ilk ayağı Amasya İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün koordinasyonunda Amasya’da başlatıldı. Fizibilite çalışmaları yaklaşık 1 yıl süren proje kapsamında Amasya İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından teknik ve fiziki şartları uygun bulunan Şehit Gültekin Tırpan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin bahçesine kurulan 12KWp kapasiteli güneş enerji panelleri sayesinde, okul bundan böyle enerjisinin büyük kısmını kendisi üretecek. Projenin bir hedefi de öğrencilerin sürdürülebilirlik ve yenilenebilir enerji kaynakları hakkındaki farkındalığını artırmak olacak.

Proje ortaklarından Mitsubishi Corporation ise okulda Tesisat ve İklimlendirme Teknolojisi Atölyesi’ni kurdu. Böylece öğrenciler atölyede, tesisat ve iklimlendirme konusunda son teknoloji eğitim setleri ve simülatörlerle eğitim alacak.

Çalık Enerji Genel Müdürü Onur Yücekal, Enerjik Okullar Projesi ile ilgili yaptığı açıklamada projenin ilk adımının Amasya’da atılmasından büyük memnuniyet duyduklarını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz Çalık Enerji olarak sürdürülebilirlik stratejimizi çevresel, sosyal ve finansal sürdürülebilirlik üzerine kurguladık. İstedik ki hayata geçireceğimiz sosyal sorumluluk projemiz söz konusu üç bileşeni de içersin. Öyle bir okul hayal ettik ki kendi enerjisini üreterek finansal sürdürülebilirliğini sağlayabilsin, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak iklim değişikliği ile mücadele etsin, çevresel sürdürülebilirliğe katkısı olsun ve öğrencilerine sürdürülebilirliğin önemini somut olarak gösterip gerekli farkındalığı yaratabilsin. Çalışanlarımızla birlikte, ülkemizde ve farklı coğrafyalarda, tüm enerjimizle daha iyi bir gelecek inşa etmek amacıyla yürüttüğümüz çalışmaları sosyal sorumluluk alanlarına da taşımaktan mutluyuz. Enerjik Okullar Projesi, Çalık Enerji’nin kurulduğu günden bu yana planladığı en büyük ve en uzun soluklu sosyal sorumluluk projesi. Projenin hazırlıkları ve uygulanması döneminde birlikte çalışmaktan büyük mutluluk duyduğumuz Amasya İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Ömer Coşkun’a ve tüm çalışanlarına, Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin değerli ekibine, Amasya Belediyesi’ne ve açılışa katılımları ile bizlere destek olan Amasya Valisi Sayın Mustafa Masatlı’ya en içten teşekkürlerimizi sunarız.

Ytong, AB Yeşil Mutabakatına Uyum İçin Sanayide Dönüşümü Destekliyor

Türkiye’nin yenilikçi yapı malzemeleri üreticisi Türk Ytong, AB Yeşil Mutabakat çerçevesinde iş dünyasının gündeminde ilk sıraya yerleşen Sanayide Yeşil Dönüşümü ve uyum paketinde yer alan tedbirlerle ilgili çözümler sunan Yeşil OSB Konsepti’ni destekliyor.

Türk Ytong Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Hinginar, Türkiye sanayicisinin Yeşil Mutabakat’a uyum için hızlı hareket etmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Çevreye duyarlı üretim altyapısının oluşturulması, akıllı ve çevreci üretim modeline geçişte OSB’ler öncü bir role sahip. Yeşil OSB konseptini benimseyen pilot OSB’leri görmeye başladık. Ytong olarak bu konsepti destekliyoruz ve bu dönüşümde ürün ve çözümlerimizle Türk sanayicisinin yanındayız” dedi. Türk Ytong Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Hinginar, AB Yeşil Mutabakat ile Türk iş dünyasının gündemine gelen enerji verimliliği ve üretimde yeşil dönüşümü Türk Ytong olarak desteklediklerini açıkladı.

2030’a kadar karbon salımı yüzde 55 düşmeli

Sanayide Yeşil Dönüşümün planlı sanayi alanları olan OSB’lerle başlayacağını söyleyen Hinginar, üretim sektörünün Yeşil Mutabakat açısından öncelikli olduğuna dikkat çekerek, “Yeşil Mutabakat konusu detaylı ve geniş bir konu. Hep birlikte doğru noktaya ulaşmamız lazım. Enerji tüketiminin azaltılması bir öncelik olarak belirleyip hem güneş hem de doğal kaynaklardan elde edilen enerjileri kullanarak karbon salımını azaltmayı hedeflemeliyiz. 2030 yılına kadar mevcut karbon salımının yüzde 55 oranında azaltılması, 2050 yılına kadar da sıfırlanması öngörülüyor. Biz daha işin çok başındayız. Bilinçli çalışmalarla hızla yol almak mecburiyetindeyiz. Sanayimizin ihracat potansiyelini devam ettirebilmesi için de ihracat yapacak firmalarımızın karbon salımını azaltması kaçınılmaz. Yeşile ve çevreye duyarlı üretim altyapısının oluşturulması, akıllı ve çevreci üretim modeline geçişte OSB’ler öncü bir role sahip. Yeşil OSB konseptini benimseyen pilot OSB’leri görmeye başladık. Bu konsepti destekliyoruz ve iyi örneklerin yaygınlaşmasını, duyulmasını sağlamak için çeşitli çalışmalar yapıyoruz. Ayrıca bu dönüşümde Ytong olarak ürün ve çözümlerimizle Türk sanayicisinin yanında yer alıyoruz. Ekonominin temel direği olan fabrika yatırımlarının çevreye duyarlı, yapı kalitesi ve güvenliği açısından sağlıklı, enerji verimli, yangın ve deprem risklerine karşı dayanıklı bir şekilde ilerlemesi için OSB’ler ve yatırımcılarla iş birliği içindeyiz. Devam eden birçok yatırıma bu konularda danışmanlık veriyor, çözümlerimizi paylaşıyoruz. Bu konudaki desteğimiz artarak sürecek” ifadelerini kullandı.

Türk sanayici bir an önce yeşil fabrikalar yapmalı

Kentsel dönüşüm olgusunun sanayinin dönüşümünde de gerçekleşmesi gerektiğini her fırsatta dile getiriyoruz” diyen Fethi Hinginar, “Bir bakıma zorunluluk haline gelmeye başladı. Çünkü Avrupa Birliği konseyinin haziran ayında yürürlüğe soktuğu Yeşil Mutabakat bütün ülkeleri etkileyecek” dedi.

Mutabakatın Türk sanayisini uygulamaya geçmeye zorladığına vurgu yapan Hinginar, özellikle yeşil fabrikalara dönük çalışmaların vakit kaybetmeden başlaması gerektiğini ifade etti. Hinginar, “Ytong olarak biz kendi fabrikalarımızı insana ve çevreye saygılı Yeşil Bina konseptinde inşa ediyoruz. Ytong olarak enerji verimliliği sağlayan, yangına dayanıklı, yeşil bina inşaatına uygun, çevreci ürünler üretiyoruz. Fabrika inşaatlarında kullanılan Ytong Panel ürünlerimizin EPD yani Çevre Etiketi bulunuyor, bu sayede yeşil bina belgelendirme sürecinde puan kazandırıyor. Ürünlerimiz sadece yeşil bina anlamında değil bina ömrü boyunca ısı yalıtımı, yangın güvenliği gibi konularda yatırıma değer katıyor, üretim kayıplarına neden olabilecek risklerin azaltılmasını sağlıyor. Sanayi yatırımlarında sıkça karşılaştığımız çatılara güneş enerjisi uygulaması için de avantajlar sunuyor, bu uygulamalar için son derece sağlam, düzgün bir çatı konstrüksiyonu elde edilmesini sağlıyor” dedi.

KGK Küresel Medya Okulu 8 Ocak’ta İstanbul’da başlıyor

İstanbul – Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) ve Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) ortaklığında düzenlenen Küresel Medya Okulu (KMO)’na başvurular başladı. 8 Ocak 2021’de Bahçeşehir Üniversitesi Kreatif Endüstriler Merkezi (BAUKEM)’nde başlayacak olan Küresel Medya Okulu’nun ilk dersini Gazeteci İsmail Küçükkaya verecek.

Geçtiğimiz temmuz ayında Alanya’da yapılan Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) buluşmasında fikir olarak doğan ve aradan geçen sürede çok sayıda toplantı ile olgunlaşan Küresel Medya Okulu’nun ilk ayağı İstanbul’da, Bahçeşehir Üniversitesi’nde düzenlenecek. İletişim fakültelerinin 3. ve 4. sınıfında okuyan, bu alanda yüksek lisans yapan ya da aktif çalışanların başvurabileceği eğitimlere 20 öğrenci kabul edilecek.

Ocak ayında İstanbul, şubat ayında Ankara ve mart ayında da İzmirli iletişimcilerle buluşacak olan medya okulu, sonraki aylarda da Anadolu’nun çeşitli illerinde gerçekleştirilecek. Her şehirde 4 hafta sonu toplam 50 saatlik teorik ve pratik eğitimlerde, öğrenciler alanlarında en iyileriyle bir araya gelme fırsatı bulacak.

İstanbul’daki ilk eğitime ev sahipliği yapacak Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin teknik alt yapısı ve teknolojik imkanlarıyla, öğrenciler kameradan kurguya, çekim tekniklerinden haber yazımına kadar medyanın her alandaki bilgilere sahip olacak.

Eğitim planlaması yenilikçi derslerden oluşturulan Küresel Medya Okulu’nda branş gazetecilikleri hariç verilecek dersler şöyle:

“Medyada etik, Haber yazma ve toplama teknikleri, Söyleşi ve röportaj teknikleri, Dijital medya ekonomisi, İnternet gazeteciliği, Video çekim ve kurgu teknikleri, Yeni medyada haber doğrulama, Veri çekme ve görselleştirme, Etkileşimli hikaye anlatım, Video çekim ve kurgu teknikleri, Yeni nesil belgesel anlatımı , Mobil gazetecilik, Durağan ve hareketli görüntü teknolojileri, Podcast haberciliği, Dijital güvenlik ve blok zincir, Sosyal medyanın etkin kullanımı, Uluslararası gazetecilik, Sosyal medya ve dijital güvenlik, Basın hukuku” Dönem sonunda yapılacak sınav ve değerlendirmelerde başarılı olan öğrenciler arasından seçilenler, belirlenen kurumlarda staj imkânı ve medyada aktif çalışan usta gazetecilerle mentorluk fırsatı da bulacaklar.

FOX TV çalar saat programı sunucusu İsmail Küçükkaya’nın vereceği açılış dersi ile başlayacak olan okulun son haftasında öğrenciler gazetecilik branşlarını yakından tanıma fırsatı bulacak. Aday öğrenciler, ilgi alanlarına göre online başvuru ekranından seçmeli olarak branş gazeteciliklerini de seçebilecek.

Branş gazeteciliği olarak verilecek ihtisas alanları şöyle:

“Ekonomi haberciliği, Dış habercilik-workshop, Ankara-parlamento haberciliği, Eğitim muhabirliği, Sağlık muhabirliği, Savaş ve çatışma, polis-adliye muhabirliği, Kültür-sanat muhabirliği, Spor muhabirliği, Foto muhabirliği, Özel haber ve araştırmacı gazetecilik, Kameramanlık, Televizyon haberciliği, Belediye muhabirliği”

Değişen yeni medya sistemine ayak uydurmak, değişime uygun yeni insan kaynağı sağlamak amacıyla eğitimlere başlayacak olan Küresel Medya Okulu için başvurular kgk.org.tr üzerinden yapılabilecek.

Ders içerikleri, yıllık genel program, şartlar ve ders verecek eğitmenlerle ilgili daha detaylı bilgilere de kgk.org.tr üzerinden ulaşılabilecek.

Bilgi ve başvuru linki: https://www.kgk.org.tr/kuresel-medya-okulu/

Kaynak: Ferhat Yıldırım

Şekerbank ve Smart Güneş Teknolojileri İş Birliği Yaptı

Şekerbank, enerji verimliliği yatırımlarını finanse etmek için geliştirdiği EKO kredi ile geleceğe yatırım yaparken enerji giderlerini azaltmayı sürdürüyor. Banka bu kapsamda çatı üstü güneş enerjisi santral yatırımlarına yönelik olarak Avrupa ve Türkiye’nin öncü entegre güneş enerjisi şirketlerinden Smart Güneş Teknolojileri ile protokol imzaladı.

Şekerbank bu iş birliğiyle güneş enerjisine yatırım yapmak isteyen kuruluşlara uygun koşullarda finansman desteği sunuyor. Şekerbank, enerji verimliliğinin finansmanı kapsamında 2009 yılında Türkiye’de bir ilk olarak geliştirdiği EKO kredi ile enerji tasarrufuna yönelik her türlü yatırımı desteklemeyi sürdürüyor.

Şekerbank bu kez de yenilenebilir enerji yatırımlarının desteklenmesi amacıyla güneş enerjisi santral yatırımlarıyla Türkiye ve Avrupa’nın önde gelen oyunculardan biri olan, aynı zamanda yerli panel ihracatçısı kimliğiyle de faaliyetlerine devam eden Smart Güneş Teknolojileri ile protokol imzaladı. Şekerbank, protokol kapsamında çatı GES yatırımları ile fotovoltaik güneş paneli alımlarında ihtiyaç duyulan finansman desteğini EKO kredi ile avantajlı koşullarda sunuyor.

6 ay ödemesiz dönem ve 60 aya varan vade imkânı

Şekerbank, iş birliği kapsamında çatı GES yatırımı ve kurulumu işlemlerinde 6 aya kadar ödemesiz dönem ve 60 aya varan vadelerle nakit desteği, panel alımlarında ise 12 aya varan vade fırsatını avantajlı koşullarda esnek ödeme seçenekleriyle sunacak. İş birliği kapsamında Şekerbank ile yeni çalışmaya başlayacak olan müşteriler, “Hoşgeldin Paketi” ile ilk 6 ay çek ve senet tahsili işlemlerini ve EFT/havale işlemlerini masrafsız olarak gerçekleştirebilecek. Ayrıca müşteriler toplu EFT uygulaması ücretinden ve çek defteri masrafından da muaf tutulacak.

Rusatom Metal Tech, Rosatom’un Metal İşlerini Destekleyecek

Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom’un yakıt şirketi TVEL, metalurji işi için bir iş entegratör şirketi kurdu. Rusatom Metal Tech LLC isimli şirket, bir TVEL yan kuruluşu olan ‘Nanoelectro’ temelinde kuruldu.

Entegratör şirket, nükleer olmayan metalurji sektörlerinde yer alan çeşitli nükleer işletmelerin uzmanlığını pekiştirecek ve geliştirecek. Hidrometalurjiden haddehaneye kadar operasyonları kapsayan, modern ve tam çevrime sahip bir tesis olan Chepetsky Mechanical işletmesine ait tesisler, yüksek derecede eriyen ve hafif metallerden ve bunların alaşımlarından oluşan geniş bir ürün yelpazesi üretiyor. Rusatom Metal Tech, tamamı yakıt şirketi TVEL’in kuruluşu olan Elemash Makine Yapımı Tesisi, Novosibirsk Kimyasal Konsantre Tesisi, Elemash Magnit, Centrotech ve Bochvar Enstitüsü gibi şirketlerin uzmanlığını birleştirerek metalurji ürünlerinin geliştirilmesini ve ticarileştirilmesini koordine edecek.

Şirket, birincil ürün yelpazesi olarak gemi yapımı, havacılık ve tıp gibi yüksek teknoloji gerektiren alanlarda uygulanan titanyum çubuklar, teller ve tüplerin yanı sıra kalsiyum metal, kalsiyum katı tel, zirkonyum, niyobyum, tantal, hafniyum, tungsten, vanadyum, rüzgar enerjisi ekipmanı için bir neodimiyum-demir-bor sisteminin kalıcı mıknatıs olan nadir toprak mıknatısları ile yüksek hızlı demiryolları için yüksek mukavemetli bakır-niyobyum teller gibi iletkenlere ağırlık verecek.

TVEL tesisleri halihazırda, çeşitli titanyum ürünlerinin tedariki için gereken sözleşmeleri tamamlamış, nükleer santraller için kompakt depolama rafları tedarikine yönelik yeni sözleşmeler imzalamış ve tantal ve hafniyum ürünleri ile yeni kalsiyum katı tel modelleri geliştirmiş durumda.

TVEL’in 2020 yılında metalürji işinden elde ettiği gelir, Covid-19 pandemisinden etkilenen piyasa koşullarına rağmen strateji senaryosunu aşarak yaklaşık 6 milyar rubleye ulaştı. Şirket önümüzdeki yıllarda daha fazla büyüme bekliyor. Yakıt Şirketi TVEL’in Başkanı Natalia Nikipelova, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Yakıt Şirketi TVEL, metalurji ve malzeme biliminde tarihsel olarak güçlü endüstriyel ve araştırma uzmanlığına sahip bir dizi işletmeyi bir araya getiriyor. Metalurji, TVEL şirketinin nükleer olmayan başlıca iş alanlarından biri olup, özel amaçlı iş entegratörünün kurulması, yeni ürünlerin ve işlerin dinamik olarak geliştirilmesini hedefleyen stratejimizle tamamen uyumludur. Yeni şirket, Rusya ve yurtdışındaki müşteri tabanını genişletmeye, endüstriyel kapasitelerin geliştirilmesine, yeni ittifaklar ve ortaklıkların kurulmasına odaklanacak” dedi.

Yenilenebilir Enerji Alanında Avrupa 5’incisiyiz

Türkiye, yenilenebilir enerji kaynaklı kurulu gücünde Avrupa’da 5’inci, Dünya’daysa 12’nci sırada yer aldı. Yaklaşık 20 yılda % 428 artış gösteren toplam yenilenebilir enerjideki kurulu güce rüzgar enerjisinin etkisinin oldukça büyük olduğunun altını çizen Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, rüzgar enerjisinden elde edilen enerjinin gelecekte daha da çok artması adına 4 stratejik adımı paylaşıyor.

Türkiye, yenilenebilir enerji alanında kurulu gücünü % 428 artırarak 52.668 MW’ye ulaştı. T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın açıklamasına göre üretilen elektriğin % 52’si yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından geliyor. Bu enerjinin de yaklaşık % 10’luk kısmının rüzgarın gücünden geldiğini belirten Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın’a göre, gelecek yıllarda rüzgar enerjisinden daha çok elektrik üretiminin elde edilmesi için 4 stratejik adım bulunuyor.

Rüzgar Enerjisinde Avrupa’da 8., Dünya’da 13. Sıradayız!

Türkiye yenilenebilir enerji kaynaklı kurulu güçte Avrupa’da 5’inci, Dünya’da 12’nci sırada iken, son 10 yılda gerçekleştirilen büyük atılımlarla en verimli enerji kaynağı olarak görülmeye başlayan rüzgar enerjisi, ülkemizde rekorlarla esiyor. Bakanlığın açıklamalarına göre Türkiye rüzgar enerjisinde kurulu güçte Avrupa’da 8’inci, Dünya’da 13’üncü sırada yer alıyor. Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarına yaptığı yatırımların karşılığını fazlasıyla aldığını ve % 428’lik artışın bu yatırımlar sayesinde olduğunu söyleyen Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, yapılacak yeni yatırımlarla ve izlenecek yeni yollarla rüzgar enerjisinden daha fazla verim alınabileceğini ve Türkiye’nin bu alandaki başarısının zirveye çıkacağını belirtiyor.

Rüzgar Enerjisinde Başarıya Giden Yolda Stratejik 4 Adım

Türkiye’de rüzgar enerjisi santrallerinin kurulması ve işletilmesi için gereken teknik tecrübe ve insan kaynağı birikiminin yeterli seviyede olduğunu, santraller hayata geçtikten sonra da doğru zamanlama ve kapsamla uygulanacak bakım ve onarım işlemlerinin, yerli ve milli enerji yatırımlarını korumada öncü rol üsteleneceğini aktaran Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, rüzgar enerjisi  alanında daha da başarılı olabilmek adına 4 stratejik adımı sıralıyor:

  • Rüzgar enerjisi sektöründeki bilinirliği artırmak. Rüzgar enerjisi sektörü oldukça rekabetçi olduğundan, ülke olarak bu alandaki başarılarımız ve globaldeki konumumuzun bilinirliğini artırıcı çalışmaların yapılması gerekiyor. Yeni yatırımların ülkemize yapılması ve bunun sürekliliğin sağlanması adına özel sektör ve kamu iş birliği ile medya desteğinin gerçekleşmesi önem arz ediyor.
  • Doğru fiyatlandırma gerekli. Devletlerin izledikleri fiyatlandırma politikalarının rüzgar enerjisi üretimini desteklemesi gerektiğine değinen Ali Aydın, devlet politikalarının da teşvik edici vasıfta olmasının çok önemli olduğunu belirtiyor.
  • Rüzgardaki istikrarlı duruş korunmalı. Rüzgar enerjisi alanında her geçen gün daha fazla başarıya imza atıyoruz, bu başarıyı da ülke olarak bu alanda sergilediğimiz istikrarlı ve kararlı duruşa borçluyuz. Bu duruşumuzu bozmadan hem paydaşların hem de devletin sağlam adımlarla ilerlemesi gerekiyor.
  • Rüzgar enerjisi sektöründe kalite prosedürleri oluşturulmalı. Ülke Enerji olarak Avrupa standartlarının ötesinde bir servis ve bakım performansları olduğunu belirten Ali Aydın, rüzgar enerjisi alanında top yekün ilerleme sağlayabilmek adına operasyon ve hizmetler için tedarikçi ekosisteminde aranması gereken belli kalite prosedürlerinin oluşmasının faydalı olacağını vurguluyor.