22.7 C
İstanbul
Pazartesi, Haziran 9, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 30

Cari açık ile ham petrolün ilişkisi

Sanayi devriminin ardından dünyada tüm ülkelerin enerji kaynakları her geçen zaman daha da önemli bir hale gelmiştir.

Enerjinin sanayi için kullanılmasının yanı sıra ısıtıcı ve dönüştürücü bir araç olması ve enerji sektöründeki iniş ve çıkışlar, tüm sektörleri ciddi bir şekilde etkilemektedir.

Uygarlaşma ve teknolojinin gelişmesi ile başlayan enerji ihtiyacı, teknolojinin devamlı suretle kendisini yenilemesiyle artmaya devam etmiştir.

Türkiye’nin toplam ithalatı içerisinde petrol çok önemli bir yer tutmaktadır. Cari açığımızın en önemli kısmını da bu sebeple enerji taleplerimizin oluşturduğunu bilmekteyiz. Fakat petrolün zirveye ulaştığı veya dip seviyelere indiği zamanlarda durumu tam olarak algılayamadığımız gerçeğiyle de karşı karşıya kalıyoruz. Her konuda öngörebilme ferasetine ulaşmamız gereklidir ve özellikle enerji mevzubahis olduğunda değişimleri önceden görebilmek ve acilen gerekli aksiyonları almak zorundayız.

Tabi ülkemizde 1950 yılında 900 gram ekmek fiyatı 30 kuruş iken, 2021 yılında 210 gram ekmeği 2,5 liraya almamız ekonomik olarak bu öngöremememizin bir göstergesi değil midir? Hatta ekmek şu an 2.5 lira ama bol sıfırlar attığımızı düşünürsek, kuruşla aldığımız ekmeği milyon ödeyerek aldığımız gerçeğiyle karşı karşıyayız.

Peki Avrupa’da, Amerika’da durum böyle midir? Maalesef o diyarlarda bugünün dedesi, çocuk iken 200 gram ekmeği 80 cente alıyor ise bugün torunu ortalama aynı gramajda ekmeği 95 cente almaktadır. Bu durumu bir diyagram ile de açıklamak daha anlaşılır bir şekilde ortaya koymak mümkündür.

Koronavirüs sebebiyle petrol fiyatlarının dip seviyelere indiği günleri hatırlarsak Avrupa ekonomik bir kaosun içerisine düşmüş ve Türkiye ise bu durumdan fazla etkilenmemişti. Bunun sebebi cari açığımızın önemli bir kısmı petrol olması sebebiyle petrolün diplere inmesi bizim için olumlu bir durumdu.

Şimdilerde ise zirveye koşması doların artması sebebiyle cari açığımız nedeniyle zor günler yaşamaktayız. 

Bu zor günleri geçmişte de yaşadık. Bir örnek vermemiz gerekirse 1970’li yıllarda petrol fiyatlarındaki yükselişler Türkiye ekonomisinde ciddi bir bunalım yaşanmasına neden olmuştur. Bu durum uzun süre devam etmiş ve tüp dükkanları önlerinde milletin sıralar beklemesine, gıda stoklarının azalmasına ve kısaca bir kıtlığa neden olmuştur. Bu süreç bir zincir halkası olarak bugünlere kadar gelmiştir ve bu sebeple şu anda yaşanan sorunların nedeni son 20 yıl değil, son 50 yılın bugünlere getirmiş olduğu bir yük olarak değerlendirilmelidir.

Sonuç olarak geçmiş yıllarda olduğu gibi bugünlerde petrol fiyatlarındaki artış cari açığımıza ciddi bir etki sunmaktadır.

Bu sebeple, Türkiye’nin cari açığı ile ham petrol fiyatları arasındaki ilişkiyi iyi analiz etmek gerekmektedir.

Ümidimiz Türkiye’nin cari açığı ve petrol fiyatları arasında bulunan sapmaların bir dengeye ulaşmasıdır. Şayet bu bir dengeye oturmazsa bu tür ekonomik olarak dejavular yaşamaya devam edeceğiz.

Ekonomiyi dengeleme ve düzeltme çalışmalarımız arasında en önemli aracımızın alternatif enerji kaynaklarına verdiğimiz önem olduğu da bir gerçektir ve Türkiye bu konuda ciddi çalışmalar yapmaktadır. Bir diğer önemli çalışmalarımız arasında ise petrol arama ve sondaj faaliyetlerimiz yer almaktadır.

Emperyalizmin ve kapitalistlerin ülkemize verdiği zararı görmeden birbirlerini suçlayan siyasiler ve birtakım odakların, birbirleriyle çatışmak yerine ortak sevdalarının Türkiye olmasının ülkemizin enerjisine enerji katacağı gerçeğiyle…

Otomobilinizin Bagajına Elektrikli Bisiklet Zamanı

Dünyanın önde gelen elektrikli otomobil ve motosiklet markalarını Türkiye’deki tüketicilerle buluşturan Doğan Holding çatısı altındaki Doğan Trend Otomotiv, Hollanda markası BIMAS BIKES ile elektrikli bisiklet ve scooter ürünlerini de portföyüne ekledi. İş birliği kapsamında, BIMAS BIKES çatısı altındaki elektrikli bisikletler markası BIMAS ve elektrikli scooter markası OKAI, Doğan Trend Otomotiv güvencesiyle tüketicilerle buluşacak. BIMAS markalı bisikletler City, Comfort, eFolding ve eCargo olmak üzere 4 ana kategoride sunuluyor. OKAI’nin ise herkes için kullanışlı, güvenli ve eğlenceli e-scooter seçenekleri bulunuyor.

Doğan Trend Koşuyolu merkezindeki imza törenine katılan Hollanda Başkonsolosu Arjen Uijterlinde, “BIMAS BIKES ülkemizin önemli markaları arasında yer alıyor. Her biri kendi alanında uzman iki markanın buluşmasını önemli bir adım olarak görüyoruz. Hollanda ile Türkiye arasındaki iş birliklerini önemsiyoruz ve benzer iş birliklerini desteklemeye hazırız” diye konuştu. BIMAS BIKES Yönetim Kurulu Başkanı Emre Erciyas ise, “BIMAS BIKES olarak, bisikletin anavatanı Hollanda’da başarılı olmuş modellerimizle %10’a yakın bir paya ulaşmış bir markayız. Son yıllarda özellikle elektrikli ürünlere odaklandık. Ürünlerimizi kendi tesislerimizde uluslararası kalite standartlarında üretiyoruz. Doğan Trend Otomotiv’le yaptığımız anlaşma kapsamında elektrikli şehiriçi mobilite ürünlerimizi Türkiye’de kendilerine emanet ediyoruz” dedi.

Doğan Trend Otomotiv CEO’su Kağan Dağtekin ise “Doğan Trend olarak elektrikli mobilite dönüşümünde ürün gamımızı genişletmeye devam ediyoruz. Yakında her otomobilin bagajında bir katlanır bisiklet ya da e-scooter olacak. Otomobil kullanıcıları artık daha fazla esnekliğe ihtiyaç duyuyorlar. Trafik sıkıştığında veya otomobille girmenin zor olduğu yerlere gelmeden aracı park edip BIMAS ve OKAI’leriyle hem zaman kazanacak hem tasarruf yapacak hem de stres seviyelerini azaltacaklar” şeklinde konuştu.

Dünya devi elektrikli otomobil ve motosiklet markalarını Türkiye’deki tüketicilerle buluşturan Doğan Trend Otomotiv, Hollandalı BIMAS BIKES ile elektrikli bisiklet ve scooter pazarına da girdi. Türkiye’deki sürdürülebilir mobilite dönüşümünün önemli temsilcilerinden olan Doğan Trend Otomotiv, Hollanda merkezli BIMAS BIKES’ın ülkemizdeki tek yetkili distribütörü oldu. Distribütörlük anlaşması kapsamında, BIMAS BIKES çatısı altındaki elektrikli bisiklet markası BIMAS ve elektrikli scooter markası OKAI, 2021 yılının kalan aylarından itibaren Doğan Trend Otomotiv güvencesiyle Türkiye’de satışa sunulacak.

Doğan Trend Otomotiv ve BIMAS BIKES arasındaki distribütörlük anlaşması kapsamında bir imza töreni de düzenledi. İstanbul’da düzenlenen törene Hollanda Başkonsolosu Arjen Uijterlinde, BIMAS BIKES Yönetim Kurulu Başkanı Emre Erciyas ve Doğan Holding Otomotiv Grubu CEO’su Kağan Dağtekin katıldı.

Yakında her otomobilin bagajında bir elektrikli bisiklet olacak

Doğan Trend Otomotiv’in mobilitede yaşanan dönüşümdeki rolünü vurgulayan Doğan Holding Otomotiv Grubu CEO’su Kağan Dağtekin ise “Sadece otomotiv değil tüm iş kolları büyük bir dönüşümden geçiyor. Biz de Doğan Trend olarak özellikle ulaşımda sürdürülebilir mobilite ihtiyaçlarını karşılamak üzere elektrikli ürün gamımızı genişletmeye devam ediyoruz. Yakında her otomobilin bagajında bir katlanır bisiklet ya da e-scooter olacağını söylemek mümkün. Trafiğin artmasıyla birlikte otomobil kullanıcıları daha fazla esnekliğe ihtiyaç duyar hale geldi” dedi.

Hollanda’nın tasarımı ve  mühendislik gücüyle Türkiye’de üretim

1996 yılında kurulan BIMAS BIKES, yalın ve fonksiyonel tasarım özelliklerine sahip elektrikli bisikletleri ile Hollanda bisiklet pazarının önde gelen markaları arasında yer alıyor. Uzmanlığını Hollanda tasarım ve mühendislik gücü ile birleştiren marka, bisikletlerini Türkiye İzmir’de yer alan tesislerinde, uluslararası kalite standartları ve Avrupa bisiklet standardı EN15194’a göre sıfır emisyonlu olarak sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde üretiyor. Yenilikçi, insan odaklı, sürdürülebilir ve doğa dostu tasarım ve üretim sürecinden geçen ürünleri işlevsel, güvenilir, uzun ömürlü ve ergonomik özellikleri ile e-mobilite pazarında fark yaratıyor.

Love At First Ride” felsefesini odağına alan BIMAS marka bisikletler ise sürücülerine güvenli ve konforlu bir sürüş keyfi yaşatırken, şehir yaşantısındaki kalabalık ve trafikten kaçmak için pratik ve sağlıklı bir fırsat sağlıyor.

Kasırgayı andıran Lodos kaosu

Türkiye genelinde ortaya çıkan lodos sebebiyle ciddi sıkıntılar yaşanırken, İstanbul-Başakşehir’de bir sitede bulunan gökdelenin 28. katından pencerenin aşağıya insanların olduğu alana düşmesi tehlike yarattı.

28. kattan aşağıya düşen pencereden bir vatandaş kıl payı kurtulurken, yabancı vatandaşların işlettiği marketi genişletmek için yapılan kış bahçesinin yıkılarak sağa sola parçalarının savrulması büyük sıkıntı yaşattı. Buzdolabının 3 metre havalanması ise vatandaşları dehşete düşürdü.

Polis ve belediye ekipleri kısa sürede olay yerine gelerek yolu trafiğe alanı da yaya trafiğine kapatarak önlem aldı.

Yetkililerden, ağır yaralı ve ölü olmadığı bilgisi alınırken, maddi hasarların büyük olduğu şeklinde açıklama yapıldı.

Emlak Konut tarafından inşası yapılan gökdelen ile alakalı yapısal hataların olduğu ile alakalı 3 yıl önce site yönetiminin Emlak Konut A.Ş ile yazışmalar yaptığı fakat sorunun çözümü için alınan tedbirlerin yetersiz olduğunu yetkililer tarafından dile getirildi.

Yaşanan afet sonrası site yönetiminden gelen talep üzerine, Emlak Konut yetkililerinin sorunların çözüleceği konusunda cevap verdiği de belirtildi.

Akıllı Kilit ve Silindir Sistemleriyle Kapılarınız Artık Aşılmaz Kaleniz

Yaşam alanlarında güvenliği sağlarken teknolojinin getirdiği imkanlarında kullanımıyla fonksiyonel kilit sistemleri öne çıkıyor. 

70 yıla yakın tecrübesini inovatif bakış açısıyla birleştiren Türkiye’nin ilk kilit üreticisi Kale Kilit hem evler hem de iş yerleri için hayata geçirdiği çözümleriyle güvenliği maksimum seviyeye çıkarıyor.

Kale Kilit’in parmak izini anahtara dönüştüren özel kilitleri, güvenlik açıklarının önüne geçen silindir sistemleri ve kapının kapatılmasıyla otomatik olarak kilitlenmesini sağlayan son teknoloji sistemleriyle evleri güçlü kalelere dönüştürüyor. Teknolojinin hızla gelişmesi güvenlik sistemlerini dönüştürürken hayatı da kolaylaştırıyor.

Özellikle de anahtar anlayışını değiştirerek  parmak izi ve kumanda aracılığıyla açılabilen yenilikçi kilit sistemleri yaşam kalitesini yükseltirken, güvenlik seviyesini de maksimum düzeyde koruyor. Çerkezköy’de bulunan fabrikasında günde 150 bin adet kilit ve 80 bin adet silindir üretme kapasitesine sahip Türkiye’nin köklü markası Kale Kilit, yeni nesil kilit ve silindir sistemleriyle yaşam alanlarında güvenliğinin ilk akla gelen ismi oluyor. 

Kale Kilit’in gelişen teknoloji ile şekillendirdiği yenilikçi ürünlerinden biri olan X10 Akıllı Kilit Sistemi, parmak izi tanıma teknolojisiyle anahtar taşıma derdini ortadan kaldırıyor. 200 farklı parmak izine kadar kayıt kapasitesine sahip sistemin ayrıca özel kumandası ile kilitleme ve açma seçeneği de bulunuyor. X10 Akıllı Kilit Sistemi; keylock güvenlik kod teknolojisi, dokunmatik kullanımı, anahtarsız kilitlenebilme özelliği, şarj edilebilir lityum pili, hatalı giriş denemelerinde geri bildirim imkânı, tek tuşla kapı açma ve kapamaya elverişli yapısıyla kullanıcıların hayatını kolaylaştırıyor.

Sudan’nın Enerjipolitik Düşündürdükleri

Giriş

Kızıldeniz’e kıyısı olan bir Sahel ülkesi Sudan’da önce Eylül 2021’de darbe girişimi olmuş ve 25 Kasım 2021’de de askeri müdahale yaşanmıştır. Gerçekte, Sudan’da bu ilk darbe de değildir. Bu açıdan enerji-politik olarak önemi olan Sudan’ı incelemek yerinde olacaktır. 

Sudan Afrika’nın doğusunda önemli bir ülke olup, “Siyahlar Ülkesi” anlamına gelen “Biladu’s-Sudan” ifadesi, bugün Sudan olarak bilinen ülkeden çok daha büyük bir bölgeyi betimlemektedir. Bir başka deyişle “Biladu’s-Sudan” Kızıldeniz kıyılarından başlayarak Batı Afrika’ya kadar uzanan geniş bir alanı (Sahel bölgesini)nitelemektedir. Günümüzde, Sudan olarak vasıflandırılan ülke ise; Biladu’s-Sudan’ın doğu bölgesini tanımlamaktadır. Bununla beraber Sudan, Afrika’nın en büyük ülkelerinden biridir.

Sudan, yer altı zenginlikleri, su kaynakları ve doğal yapısıyla her dönemde dikkatleri üzerine toplamış bir bölge olmuştur. Burada şunu da belirtmek gerekir ki; Nil Vadisi dışında önemli bir kısmı çöllerle kaplıdır. Dolayısıyla nüfusu, sahip olduğu topraklara göre düşüktür denebilir.

Dünyanın en uzun nehri olan Nil’in iki önemli kolu,ülke başkenti olan Hartum’da birleşmektedir. Nil’in iki kolu da önemli olup bunlardan biri Victoria gölünden doğan Beyaz Nil, diğeri ise Tana gölünden doğan Mavi Nil’dir (Şekil 1). Nil’in söz konusu iki kolu arasında geniş bir ova yer almakta ve Cezire olarak nitelenmektedir. Bu ova; pamuk, yerfıstığı ve tarım ürünlerinin yetiştirildiği önemli bir alandır.

Bölgenin tarihi geçmişi kadim Mısır medeniyetinin zengin Yukarı Mısır bölgesi olan ve her zaman ayrı önemi olmuş olan Nubye ile ilişkilendirilmektedir. M.S. 7. Yüzyılda Sudan’a, gelen araplarla birlikte ticaret canlanmış ve İslamiyet de yayılmıştır. Mısır’ın 1517’de Osmalılar tarafından fethedilmesi ile de Sudan bölgesinde Osmanlıların etkinliği söz konusu olmuştur. Bu bağlamda, Kızıldeniz kıyısında stratejik bir ada olan Sevakin (veya Suakin) Adası da bu dönemden itibaren Osmanlıların önem verdiği ve bu bölgede görevlendirilen paşaların ikamet ettiği özel bir mahal olmuştur.

Daha sonraları, kabile yaşamının etkin olduğu Sudan bölgesinde devlet yapılanması da görülmüştür. Osmanlı’nın Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa 1821’de Nil havzasını (Eski Mısır’daki gibi) tek bayrak altına almıştır. Takibenİngiliz etkinliği söz konusu olunca, karşı bir hareket olarak “Ensar hareketi” 1881’de görülmüş, ancak 1899’da İngilizlerin Sudan’a girmesinden sonra bu hareket dağıtılmıştır. Lozan antlaşmasıyla da 1923’te Sudan’ın resmen Osmanlı ve Türklerle ilişkisi kesilmiştir. 

Bununla beraber, bölgede1920’li yıllardan itibaren çok sayıda isyanlar görülmüş 1956’da ise ülke bağımsızlığını kazanmıştır. Ancak, bu tarihten sonra da ülkede darbeler yaşanmış ve Sudan’ın güney bölgesinde karşı hareketler de hep görülmüştür.

2003 yılında olaylar tırmanış göstermiş 2007’de kanlı çatışmalar yaşanmıştır.  Yapılan referandumla Ocak 2011’de Hıristiyan-Animist grupların etkin olduğu Güney Sudan, ekseriyeti Müslüman-Arap olan Kuzey Sudan’dan ayrılma kararı alınmış ve Temmuz 2011 tarihi itibariyle bölünme gerçekleşmiştir. Böylelikle, Sudan Müslümanların çoğunlukta olduğu “Sudan” ve Hristiyanların çoğunlukta olduğu “Güney Sudan” olmak üzere ikiye bölünmüş bulunmaktadır (Şekil 1).

Bu karar Mısır tarafından kabul görmemiş,ancak Mart 2011’de Mısır’da yönetim değişmesi olunca Mısır konuya müdahil olamamıştır. Bu tarihten sonra da (Kuzey) Sudan’da arka arkaya darbeler yaşanmıştır. Son olarak da Eylül 2021’de yeni bir darbe daha yaşanmış, ancak ülkede protesto hareketleri süre gitmektedir.

Ekonomik ve Enerji Politik Değerlendirme

Sudan’da ekonomi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Bununla beraber yer altı zenginlikleri önemlidir, ancak değerlendirme sorunu yaşanmaktadır denebilir. Söz konusu yeraltı zenginlikleri arasında; Kromit, mermer,manganez, alçı taşı, tuz ve mika ile beraber zengin olarak nitelenebilecek petrol, bakır, çinko, altın, gümüş, demir, tungsten ve uranyum madenleri bulunmaktadır. Petrol halen en stratejik yeraltı kaynağı durumundadır.

Öte yandan ülkede kişi başı Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH), 2000 USD mertebesindedir ve dolayısı ile yoksul ülkeler arasında yer almaktadır. Bu bağlamda, birçok gereksinimini ithal etmektedir. Buna karşın altın, petrol, canlı hayvan, et, deri, şeker, pamuk, susam ve yer fıstığı ihraç etmektedir.

İhracatı, ithalatının üçte biri kadardır. Çin, ülkedeki en önde gelen yatırımcı durumundadır. 1997’den itibaren de ABD, ülkeye ekonomik ve ticari yaptırımlar yapmış olmakla beraber Ekim 2017’de bu uygulamaların kaldırılması kararı alınmıştır. 

Petrol,21. Yüzyılda ülke ekonomisinde öne çıkmış bulunmaktadır. Bölünmeden sonra petrolün yaklaşık 3/4’ü Güney Sudan’da kalmış olmakla beraber rafineriler Sudan’da bulunmaktadır. Ayrıca, Güney Sudan’ın denize kıyısı olmadığından petrolün limana ulaştırılması Sudan’daki Port Sudan limanı üzerinden olmaktadır. Dolayısı ile boru hatlarının önemli bölümü Sudan’da bulunmaktadır (Şekil 2). Bununla beraber, Güney Sudan petrolünü denize taşınmasına ilişkin olarak Kenya üzerinden bir boru hattının döşenmesi konusunda bir projeyi de geliştirmiş bulunmaktadır

Sudan’da petrol çıkarımında,Çin, Malezya ve Hindistan gibi ülkeler yer almaktadır. Port Sudan limanına ulaşan petrol boru hattı da yine bu ülkelerin şirketleri tarafından inşa edilmiştir. Çinli şirketlerin petrol araştırmalarında etkin olduğu da görülmektedir. Burada şunu da ifade etmek gerekir ki; Sudan 1990’lı yılların başlarında petrol ithal eden bir ülke durumundayken 21. Yüzyılda petrol ihraç eden ülke haline gelmiş bulunmaktadır. Söz konusu petrol ihracatının da yıldan yıla arta gittiği gözlenmektedir. Sudan’ın en çok petrol ihracatı yaptığı bir ülkeler(yatırımlarda önemli paya sahip olan)ülkeler olmaktadır.

Sudan’ın yenilenebilir enerji konusunda da önemli sayılabilecek hamleleri bulunmaktadır. Bunlardan önemlisi hidrolik santrallardır. Nil ve kolları üzerinde çok sayıda baraj ve hidrolik santral kurulması planlanmaktadır. Mısır bu projelere, kendisinin Nil’i kullanımını olumsuz etkileyebileceğini gerekçe göstererek karşı çıkmakta olsa da söz konusu baraj projeleri hayata geçme yolundadır. Öte yandan baraj inşaatlarında binlerle ifade edilen Çinlinin çalıştığı da belirtilmektedir. Çinli firmalar, çalışanlarının ihtiyaçlarını da yine Çin’den karşılamayı tercih etmektedirler. Hidrolik santral çalışmalarından ayrı olarak özellikle Kuzey Sudan’ın rüzgâr ve güneş santralı projelerini de hayata geçirmek istediği gözlenmektedir.

Öte yandan, Sudan önemli bir su yolu olan Kızıldeniz’in orta bölgesinde yer almakta olup, enerji yollarını kontrol edebilme yetisine sahip bir konumda bulunmaktadır. Geçmişte ticareti kontrol etmesi bağlamında önem taşırken, günümüzde ekonominin yanında enerji politik bağlamda da stratejik bir ehemmiyete sahiptir. Zira, Kızıldeniz’in Güneyinde yer alan Bab-ülMendep Boğazı’ndan ve Kuzeyinde yer alan Süveyş Kanalı üzerinden hiç te küçümsenmeyecek miktarlarda petrol taşınmaktadır (Şekil 3).

19. Yüzyılda Süveyş kanalının açılması Kızıldeniz’i ve dolayısıyla Sudan’ı, dünya su yolları içinde önemini katmerli kılmış ve bu vasfı 20. Yüzyılda enerji yollarının giderek öne çıkması ve yadsınamaz miktarda petrol ticaretinin güzergahı olması nedeniyle dikkatleri daha çok üzerine çeken konuma sahip olmuştur. Bu arada hızla artan ticaret hacmi Süveyş kanalını özellikle 21. Yüzyılda riskli dar su geçiş yolu haline getirmiştir. Nitekim Mart 2021’de Süveyş kanalında karaya oturarak kanalı iki hafta kadar tıkayan konteyner gemisi ile somut olarak kendini göstermiştir denebilir. 

Bu durum Kızıldeniz su yolu için de risk oluşturur hale getirmiş olmakla beraber Süveyş kanalı katastrofik tankerlerin geçmesine daha uygun olması için bu tip tankerlerin geçebileceği 2. Süveyş Kanalı’nın açılmasının yerinde bir hamle olduğu betimlemiştir.

Bütün bunlara ilave olarak, İsrail’in Kızıldeniz’in kuzeyinde yer alan Akabe Körfezi’ndeki Elat’a enerji boru hatlarıyla Orta Doğu petrollerini taşımayı planlaması bölgeyle birlikte Sudan’ın konumunu daha da öne çıkarmaktadır. Bu bağlamda önümüzdeki yıllarda Kızıldeniz’in ticari ve enerji-politik açıdan kontrolü açısından Sudan’ın öneminin her zamankinden daha çok öne çıkacağı söylenebilir. 

Türkiye de bölgeye ilgi göstermekte olup Sudan’ın (o dönemdeki yönetimi ile) Port Sudan limanına yakın ve korunaklı bir konumuna sahip olan Sevakin adası (Şekil 1) için 2019 yılında, 99 yıllığına anlaşma imzalamıştır. Söz konusu ada, Kızıldeniz üzerinde son derece stratejik konuma sahip olmanın yanı sıra İslami Kutsal topraklar olan Mekke ile Suudi Arabistan’ın liman ve ticaret kenti Cidde’nin de hemen karşısında yer almaktadır. 

Sudan aynı zamanda, Kızıldeniz’deki ticari hareketleri Afrika içlerine taşıyabilecek pozisyona da sahiptir. Nitekim geçmişte Sudan ve Sevakin bölgesi için Afrika’nın giriş kapısı nitelemesi de kullanılmaktadır. 

Hal böyle olunca, Sudan ‘da arka arkaya siyasi çalkantılar ve darbeler yaşanmış ve yaşanmaktadır. Son olarak Kasım 2021’de Birleşmiş Milletler de konuya ilişkin insan hakları bağlamında karar almış bulunmaktadır.

Sonuç

Uzak Doğu’dan ve Körfez Bölgesinden Avrupa’ya ve tersine olarak da Avrupa ve hatta Amerika’dan Afrika’nın doğusuna ve de Asya’ya gerçekleşen ekonomik ve enerji politik ticaretin vazgeçilemez değerde olması Kızıldeniz’e yadsınamaz önem kazandırmaktadır. Fazla olarak“Bir Kuşak Bir Yol” (One Belt One Road) projesi olarak lanse edilen Modern İpek Yolu Projesinin deniz yolu alternatifinin Kızıldeniz’den geçiyor olması Kızıldeniz’in ve dolayısı ile Sudan’ın ehemmiyetini arttırmaktadır. Bu bağlamda dikkatler bölge üzerine çekilmiş durumdadır. Nitekim Kızıldeniz çevresindeki birçok ülkede, farklı ülkeler üsler elde etmiş veya etme çabasındadır. Ayrıca, enerji politik gelişmelerin de göz ardı edilemez boyutta olduğu söylenebilir. Bu bakımdan Sudan ayrı bir öneme sahip bulunmaktadır.

Öz olarak belirtilmek istenirse, Sudan’da yaşanan tüm siyasi çalkantılar, Kızıldeniz gibi ekonomik ve enerji-politik anlamda stratejik bir bölgede yer alan bu ülkenin durumu yeni dengeleri gündeme getirebilecek niteliktedir denebilir.

IMMAT Kongresi Maden Sektörüne Işık Tuttu

Dünyadaki gelişmelerin madencilik sektörünün tüm paydaşlarına aynı anda sunulduğu bir platform olan IMMAT Kongresi, 8’inci kez düzenlendi. Düzenlendiği her yıl, bir sonraki fuarda sergilenen maden teknolojilerine ışık tutan kongre; 2023 yılında düzenlenecek MINEX Fuarı için de yol haritası çizdi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, İZFAŞ ve TMMOB Maden Mühendisleri Odası işbirliğiyle MINEX Fuarı ile eş zamanlı olarak düzenlenen IMMAT – 8. Uluslararası Maden Makinaları ve Teknolojileri Kongresi sona erdi. Yerli ve yabancı bilim insanları, sürpriz konukları ve duayen isimleri bir araya getiren kongre, madencilik sektöründe yeni ihtiyaç haritalarını gündeme getirerek kaliteli üretim, insan ve çevre dostu madenciliğe dikkat çekti. Kongrenin Minex Fuarı ile düzenlenmesi, madencilik potansiyeli oldukça yüksek olan Türkiye’nin maden teknolojileri alanındaki bilgi birikimini artırarak iç pazarda makine üretimine katkı sağladı. Önceki yıllarda tanıtmış oldukları yeni teknolojilerin 9. MINEX kapsamında sergilendiğine dikkat çeken katılımcılar, bu başarıya kongre ve fuarın eş zamanlı olarak düzenlenmesinin katkı sunduğunu vurguladı.

Enerjiyi doğru tekniklerle kullanmalıyız

Mineral ve metallerin insan yaşamı ve yeryüzüne etkileri konusunda önemli çalışmalar yapan Prof. Dr. Kari Heiskanen, kongreye Finlandiya’dan katılan önemli isimler arasındaki yerini aldı. 1977 yılında Türkiye’de Etibank proje yöneticisi olarak da görev yapan bilim insanı, Green Peace projelerinde yer alan mineraller konusunda inovasyon, dijitalizasyon, bilgisayarlı endüstri alanında geliştirdiği yeni teknolojiler hakkında bilgiler verdi. Fuar ve kongrenin eş zamanlı olarak düzenlenmesinin büyük bir önem arz ettiğini belirten Prof. Dr. Heiskanen, şunları söyledi:

Madencilik sektörü günümüzde tüm dünyada eşi benzeri görülmemiş zorluklar içerisinde… ‘Peki bu zorluklar ve çözümleri neler…Bunun için daha büyük sistemlere bakmamız ve bakış açılarımızı geliştirmemiz gerekiyor. Dünya nüfusu hızla artıyor. Tahminler önümüzdeki 50 yıl içinde 10 milyara yaklaşacağımızı söylüyor. Hepimiz, çocuklarımız ve ailemiz için daha iyi yaşam koşullarımız olsun diye çalışıyoruz. Ancak; günümüzde insanların büyük istekleri de var. Bunun sonucunda artan materyallerin tüketimi ile karşı karşıyayız. Dünya nüfusunun yarısı kentlerde yaşıyor. Hızlı kentleşmenin toprak ve su kullanımını kötü etkilediği bir gerçek… Daha iyi, kaliteli doğal bir yaşam sürmek için enerjiye ihtiyacımız var. Ancak bu enerjiyi elde ederken kullandığımız teknik ve endüstri sistemleri çok önemli… Sektör artık bu sistemleri kullanırken; metallerin tüketimi, karbondan arındırma, çevresel farkındalığı artırma ve dijitalleşmeden yüksek oranda faydalanmalı. Avrupa Birliği çevreye zarar vermeme konusunda mevzuatlar çıkarıyor. Eğitim ve dijitalizasyon maden sektörü için çok önemli bir fırsat. Çevrimiçi bilgiler, jeolojik araştırmalar ve veriler paylaşılabilir. Artık dünyada enerji verimliliği için güvenli operasyonlar yapılmalı, dijitalleşmeden faydalanarak farklı otomasyon çalışmalarına geçilmelidir.”

Yeni teknolojiler hayata geçiriliyor

Pandemi koşullarına göre çok verimli bir organizasyona imza attıklarını belirten TMMOB Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Yüksel, “Maden mühendisleri odası kurulduğu günden bu yana meslektaşların mesleki gelişimini sağlamak ve sektörü yeni bilgilerle beslemek bizim görevimiz. Bu tarz kongreler de en önem verdiğimiz organizasyonlar. Kongre, sergi ve fuarı birleştirerek akademisyenleri tedarikçiler ve sektörün üretim alanında olan meslektaşlarımızı buluşturuyoruz. Yeni teknolojik gelişmelerin konuşulduğu yıllarda yapılması mümkün olmadığı düşünülen teknolojiler, şimdi hayata geçiriliyor. Sonuçlarını görüyoruz. Dünyada nüfus arttıkça insanların ihtiyacı artıyor. Buna ters bir ivmeyle de mineral kaynaklarımız azalıyor. Onları daha efektif kullanabilmek için gelişen teknolojiler bunların zenginleştirilmesiyle, sanayiye ulaştırılmasını sağlıyor. Bu anlamda çok başarılı bir fuar ve kongre oldu” ifadelerinde bulundu.

Daikin, Ödüle Doymuyor

İklimlendirme sektörünün standartlarını belirleyen markası Daikin, “Müşteri Deneyimini En İyi Yöneten Markalar”ın seçildiği A.L.F.A. Awards’ta soğutma kategorisinde birincilik ödülünü kazanarak büyük bir başarıya imza attı. Bugüne kadar tasarımdan ihracata kadar çeşitli alanlarda birçok ödülün sahibi olan Daikin, Marketing Türkiye A.L.F.A ödülüyle bir kez daha ödülle buluştu.

Üstün teknolojisi ve yenilikçi ürünleriyle iklimlendirme sektörünün çıtasını yukarı taşımaya devam eden Daikin, Marketing Türkiye ve pazar araştırmaları şirketi Akademetre işbirliğiyle gerçekleştirilen araştırmanın baz alınarak düzenlediği “A.L.F.A Awards”da soğutma kategorisinde birincilik ödülü kazanarak iklimlendirme sektörüne damgasını vurdu. 

2015 yılından bu yana en iyi müşteri deneyimini yaratan markaların ödüllendirildiği A.L.F.A. Awards, müşteri deneyimi yönetimindeki başarılarıyla, müşterileriyle sağlıklı ve sürdürülebilir bir ilişki kuran markaları 6 Ekim 2021’de Hilton İstanbul Bomonti’de gerçekleştirilen törenle onurlandırdı.

Bu yıl altıncısı gerçekleştirilen, Marketing Türkiye ve AKADEMETRE iş birliğiyle düzenlenen A.L.F.A Awards’ta halk jürisi tarafından 57 kategoride deneyimi en iyi yaşatan markalar “Customer Brand” seçilerek ödüllendirildiği ölçümlemede Daikin, soğutma kategorilerinde ilk sıranın sahibi olarak sektördeki iddiasını bir kez daha göstermiş oldu. 

A.L.F.A Awards’ta Daikin’in elde ettiği başarıya ilişkin bir açıklama yapan Daikin Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Vedat Yazar, “Biz de diğer tüm sektörler gibi pandeminin başlamasıyla oldukça değişik bir organizasyon içerisine girmek zorunda kaldık. Çünkü tüketici trendleri değişti; “Doğru Hava” tüketiciler için en önemli konuların başında gelmeye başladı. Biz de Daikin olarak marketing stratejilerinin odağına tüketiciyi koyarak müşteri deneyimi süreçlerimizi uçtan uca yeniden yapılandırdık. Bu araştırmanın sonucunda da en büyük jüri olan tüketicilerin değerlendirmesi sonucu müşteri deneyiminde bu ödülü alıyor olmak bizleri çok mutlu etti. Bu anlamda araştırmaya katılan tüm tüketicilerimize, araştırmayı düzenleyen sizlere ve tüm Daikin Türkiye ailesine çok teşekkür ederiz” dedi.

E-Döviz Alım ve Satım Dönemi Başlıyor

Yetkili müesseselerce düzenlenen döviz alım ve döviz satım belgelerinin, elektronik döviz alım ve satım belgesi olarak düzenleme zorunluluğu getirildi. Yetkili müesseseler, 1 Ocak 2022 tarihinde “e-döviz alım ve satım belgesine” geçiş yapmak zorundadır.

Konuya ilişkin açıklama yapan Kolaysoft Teknoloji Dijital Dönüşüm Uzman Yardımcısı Tuğba Sezgin şunları söyledi: “E-döviz alım ve satım belgesi uygulaması, döviz alım ve satım faaliyetinde bulunan yetkili müesseseler dahil olmak üzere, ilgili mevzuat gereğince döviz alım-satım belgesi düzenleyebilen tüm mükellefler tarafından kağıt ortamda düzenlemekte olan döviz alım belgesi ve döviz satım belgesinin, elektronik ortamda düzenlenmesi, muhatabına talebi doğrultusunda elektronik veya kağıt ortamda iletilebilmesi, elektronik ortamda muhafaza ve ibraz edilebilmesine imkan veren uygulamadır.

E-döviz alım-satım belgesi, yeni bir belge türü olmayıp, kâğıt ortamdaki döviz alım – satım belgeleri ile aynı hukuki niteliklere sahiptir.”

Thea Modüler Ailesi, Mekanlara Tarz Katıyor

Elektrik anahtarı ve priz sektörünün lideri Panasonic Life Solutions Türkiye, Thea Modüler serisi ile mekanlara şık bir hava katıyor, işlevsellik sunuyor.

Günümüzün çok konuşulan akımlarından minimalizmi destekleyen Thea Modüler serisi, fonksiyonel kimliğini İtalyan tasarımıyla birleştiriyor.

Panasonic Life Solutions’ın Optima, Ultima ve Sistema serileri duvarları dekore ediyor. Ultima cam, metalik, eloksal, ahşap; Sistemaantique, inoxmatt, chrome, una; Optima ise gri, beyaz gibi farklı seçenekleriyle; tüketicilere zengin renk, tasarım ve malzeme çeşitliliği sunuyor.

Ofis ve konutların yanı sıra restoran, otel hatta yatlarda kullanılan; şık ve kompakt tarzıyla dikkat çeken Optima, Ultima ve Sistema serileri, temel fonksiyonların yanı sıra üniversal priz, energysaver, USB konvektör, DND/MUR, tıraş ve kombi prizi gibi birçok son teknoloji elektronik ürünlere de hizmet ediyor.

SGS Türkiye, Enerjisini Üreten Fabrikalar Zirvesi’ne Katıldı

SGS Türkiye, Enerjisini Üreten Fabrikalar Zirvesi’ne katıldı. SGS Türkiye’nin Endüstri ve Çevre Bölümü ile Bilgi ve Denetim Hizmetleri Bölümü tarafından temsil edildiği Enerjisini Üreten Fabrikalar Zirvesi ViaPort Marina Expo Center Tuzla’da gerçekleştirdi.

Endüstriyel üretimin en büyük gider kalemlerinden biri olan enerji maliyetlerini düşürerek verimliliği arttırma konusunda en özel örneklerin ve bu alanda yatırım yapan fabrikaların deneyimlerinin paylaşıldığı Zirve’de SGS Türkiye Endüstri ve Çevre Bölüm Müdürü Erhan Aydın, Avrupa Yeşil Mutabakatı Kapsamında Karbon Ayak İzi Hesaplama Çalışmaları konusunda bir konuşma yaptı.

SGS Türkiye’nin Avrupa Yeşil Mutabakatının açıklanması ile günden güne önem kazanan karbon ayakizi ve su ayakizi çalışmalarını anlatan Erhan Aydın, söz konusu çalışmaların şirketler açısından önemini anlattı.

Erhan Aydın, “SGS dünyanın dört bir yanında Enerji Yönetim Sistemi ve Sürdürülebilirlik ile ilgili çok çeşitli yelpazede hizmet sunuyor. Bu kapsamda karbon ayakizi envanter ve doğrulama çalışmaları, Su ayakizi envanter ve doğrulama çalışmaları, Ürün Yaşam Döngüsü (LCA) çalışmaları, sürdürülebilirlik raporlaması, PAS 2050 ISAE3000 ve AA1000 standardlarına göre doğrulama çalışmaları yürütüyoruz. Bu çalışmalar firmaların, ürünlerin ve hizmetlerin sürdürülebilirliğinin kanıtlanmasına ciddi anlamda destek verirken, ulusal ve uluslararası çevre standartlarına ulaşılmalarına da yardımcı oluyor. Tüm bunların yanı sıra sera gazı ve yaşam döngüsü değerlendirme hizmetlerimiz ile şirketlerin ürün geliştirmesini teşvik ediyor ve rekabette söz konusu markaların öne çıkmasını sağlıyoruz” diye konuştu.

Üniversiteler Arası Proje Yarışması’nın Kazananı Belli Oldu

Pompa sektörünün lider markası Masdaf tarafından düzenlenen ve sektörde bir ilk olan üniversiteler arası ödüllü proje yarışmasının kazananı belli oldu.

İklim kriziyle mücadele kapsamında enerji ve su kaynaklarının etkin kullanımı amacıyla üniversitelerin makine mühendisliği bölümü 4. sınıf ve yüksek lisans öğrencilerine yönelik olarak düzenlenen “Şehirleşmede Atık Enerjinin Geri Kazanımı ve Pompanın Rolü” konulu yarışmada zafer, Kocaeli Üniversitesi ekibinin oldu.

İnovatif pompa teknolojileri ile enerji ve su kaynaklarının verimli kullanılmasını hedefleyen Masdaf, üniversite-sanayi işbirliği kapsamında hayata geçirdiği projelerle de farkındalık yaratmaya ve iklim krizi ile mücadelede etkin rol oynamaya devam ediyor.

Pompa sektöründe bir ilk

Masdaf’ın iklim kriziyle mücadele kapsamında enerji ve su kaynaklarının etkin kullanımı amacıyla 15 Kasım 2020 tarihinde üniversitelerin makine mühendisliği bölümü dördüncü sınıf ve yüksek lisans öğrencilerine yönelik olarak başlatmış olduğu “Şehirleşmede Atık Enerjinin Geri Kazanımı ve Pompanın Rolü” konulu üniversiteler arası ödüllü proje yarışmasının kazananı belli oldu.

Pompa sektöründe bir ilk olan proje yarışmasının ödül töreni 12 Ekim 2021 tarihinde Masdaf’ın Tuzla’da bulunan Genel Müdürlük binasında gerçekleştirildi. Masdaf Pazarlama ve Marka Yöneticisi Duygu ERTEKİN’in moderatörlüğünü üstlendiği törene; Türkiye genelinden çok sayıda öğrenci, akademisyenler ve jüri üyeleri katılım sağladı.

15.000 Türk Lirası, Kocaeli Üniversitesi Öğrencilerinin

Yarışmaya Kocaeli Üniversitesi’nden katılan; Hamide ÖZEN, Beyzanur YAVUZ ve Tevrat SEVİNÇ, 15.000 Türk Lirası değerindeki birincilik ödülünün sahibi oldu.

Finalist takıma ödül çekini takdim eden Masdaf Genel Müdürü Vahdettin YIRTMAÇ, zorlu pandemi koşullarına rağmen yarışma için gayret gösteren tüm öğrencilere, onlara ihtiyaç duydukları her an hem akademik hem de teknik destek sağlayan değerli akademisyen hocalara ve yarışmanın seçkin jürisinde yer alan: Kocaeli Üniversitesi Makine Fakültesi Öğretim Üyesi Pof. Dr. Kadri Süleyman Yiğit (Jüri Başkanı), Uludağ Üniversitesi Makine Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Alaattin Metin Kaya, Çakmanus Mühendislik Genel Müdürü Dr. İbrahim ÇAKMANUS ve Masdaf İş Geliştirme Müdürü ve Makine Mühendisi Ahmet Yılmaz’a değerli katkıları için teşekkürlerini iletti.

“Sürdürülebilir kalkınma için üniversite-sanayi işbirliğini desteklemeye devam edeceğiz”

Konuşmasında Masdaf’ın üniversite-sanayi işbirliğine verdiği öneme de değinen YIRTMAÇ: “Masdaf olarak yarım asra yaklaşan tarihimiz boyunca daima üniversitelerdeki bilimsel potansiyelin, sanayiye aktarılmasına ve böylece çıktıların, ekonomik değere dönüşmesine katkıda bulunmayı amaçladık. Aynı zamanda yarınlarımızı inşa edecek olan geleceğin mühendislerini, sektörümüze kazandırmayı görev edindik. Çünkü biliyoruz ki üniversite – sanayi işbirliği kapsamında hayata geçirilen bilimsel çalışmalar, sürdürülebilir kalkınmanın, ekonomik ve sosyal boyutları açısından büyük önem taşıyor. Bu kapsamda hayata geçirdiğimiz “Şehirleşmede Atık Enerjinin Geri Kazanımı ve Pompanın Rolü” konulu yarışmayla da hem gençlerin kazanmasını hem de şehirlerine katkı sağlayacak projeler geliştirmelerini ve toplumsal değişime öncülük etmelerini hedefledik. Bundan sonra da sürdürülebilir kalkınma için üniversite-sanayi işbirliğini desteklemeye devam edeceğiz” dedi.

Program kapsamında Masdaf Müşteri Geliştirme Müdürü Ahmet Yılmaz, öğrencilere, pompa sistemlerini anlatan bir sunum gerçekleştirdi. Sunumun ardından öğrenciler, Ahmet Yılmaz eşliğinde üretim alanlarını gezerek, pompanın üretim süreçleri ve fabrikanın işleyişi hakkında bilgi edindi.

Kombi Tamir ve Petek Temizliği Taleplerine Yoğun İlgi

Havaların soğuması ile birlikte kış hazırlıkları başladı. Türkiye’nin en büyük online hizmet platformu Armut.com, kışa hazırlık ile beraber öne çıkan hizmetleri inceledi. Verilere göre, Kombi Bakım taleplerinde Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 140, Radyatör ve Petek Temizliği talepleri ise yüzde 319 büyüme gösterdi.

Türkiye’nin en büyük online hizmet platformu Armut.com, yaklaşan soğuklarla birlikte kış hazırlıkları için hizmet taleplerini inceledi.

Çatı İzolasyon, Çatı Tamiri ve Aktarma, Çatı Yapımı ve Tadilatı, Dış Cephe Mantolama, Kalorifer ve Doğalgaz Tesisatı, Kombi Bakım, Kombi Montaj, Kombi Tamiri, Pencere Kapı ve Pimapen Tamiri, PVC Pencere Kapı ve Radyatör Petek Temizliği gibi kışa hazırlık için alınan hizmetlerde, Eylül ve Ekim ayıyla birlikte yüzde 63’lük bir talep artışı yaşandı.

Kullanımı kış aylarında sıklaşan kombilerin bakımlarına da başlandı. Kombi Bakım talepleri Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 140 büyürken geçen sene aynı dönem ile karşılaştırıldığında talep artışının yüzde 37 büyüdüğü gözlemlendi.

Bir yandan Radyatör ve Petek Temizliği taleplerinde de ciddi bir talep artışı yaşanarak Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 319 büyüme gösterdi. Geçen sene alınan Radyatör ve Petek Temizliği hizmeti önceki yılın Eylül ayına göre kombi bakım hizmetindeki artışa paralel olarak yüzde 38 artış gösterdiği dikkat çekti.

Borusan’dan Geleceğin Mühendislerine Destek

Türkiye çelik boru pazarının lideri Borusan Mannesmann, kendi yaptıkları araçlarıyla çeşitli yarışmalara katılan üniversite öğrencilerine ürün desteği sağlıyor.

Borusan Grup şirketlerinden Borusan Mannesmann, geleceğin mühendislerinin mesleki gelişimlerine katkı sağlıyor. Şirket, mühendislik becerilerini kullanarak geliştirdikleri araçlarla uluslararası arenada yarışan öğrencilere2008 yılından beri ürün desteği veriyor. Borusan Mannesmann bu sene de İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi ve Kocaeli Üniversitesi mühendislik öğrencilerinin yanında yer aldı.

Üniversite Kampüsünden Formula 1 Pistine

Borusan Mannesmann, üniversite öğrencilerinin araçlarında kullanacakları çelik boruları uygun şekil ve ölçülerde hazırlayarak ücretsiz olarak teslim etmenin ötesinde, kimyasal ve mekanik değerlerine istinaden çelik kaliteleri konusunda öğrencilere yönlendirmede bulunuyor. İlgili departman çalışanları genç mühendislerin başarılarına destek olmak için ayırdıkları zaman içerisinde onların ihtiyaçlarına uygun, en kaliteli ürünü teslim etmek adına çalışıyor.

Bu sene destek olunan projeler içerisinde Yıldız Teknik Üniversitesi’nin YTU Racing takımı Borusan Mannesmann ürünleriyle hazırladıkları araç ile Formula Student Czech yarışı hızlanma etabında 1.’lik ödülünü aldı. İstanbul Teknik Üniversitesi’nin ITU Racing ekibi ise Macaristan’da Formula 1 yarışlarının düzenlendiği Hungaroring pistinde düzenlenen Formula Student East’e ilk kez katılma fırsatı yakaladı.

Üniversite öğrencilerinin uluslararası platformlarda deneyim kazanmasının yanında takım çalışması, strateji ve planlama gibi pek çok beceriyi kazanmaları için bu tür yarışmalar büyük yarar sağlarken Borusan Mannesmann, ürün desteği ve paylaştığı deneyim ile hem öğrencilerle yakın etkileşimde oluyor hem de gelecekteki meslektaşlarıyla bir araya geliyor.

Şirket son olarak Formula SAE Michigan’da yarışacak Kocaeli Üniversitesi öğrencilerinin elektrikli araç projesine destek olurken,önümüzdeki dönemde İtalya’da yarışlara katılacak Sabancı Üniversitesi Formula Student takımı olan Sabancı Motorsport takımına ihtiyaç duyulan ürünlerin teslimini gerçekleştirecek.

Bosch Termoteknik’ten Tasarruf İpuçları ve Bakım Önerileri

Isıtma-soğutma sektörünün öncü markalarından Bosch Termoteknik, soğuk havaların gelmesiyle beraber ısıtma sisteminizden daha fazla verim alabilmeniz ve tasarruf edebilmeniz için dikkat edilmesi gereken noktaları açıklıyor.

Türkiye genelinde soğukların etkisini gösterdiği şu günlerde kullanıcılar yüksek faturalardan, verimi düşen ve yakıt tüketimi artan ısıtma sistemlerinden şikayet ediyor. Sektörün öncü markalarından Bosch Termoteknik, cihazlarda periyodik bakım yapılması ve oda sıcaklığı ayarının bilinçli bir şekilde uygulanması gereğine özellikle dikkat çekiyor. Bosch Termoteknik profesyonelleri, evlerde bireysel ısıtma cihazlarını kullanırken hem güvenlik hem de yakıt tasarrufu amacıyla yapılabilecekleri hatırlattı.

Gazla çalışan cihazlarda yılda bir kez bakım yaptırmak hem güvenlik hem de cihaz verimliliği açısından oldukça önem taşıyor. Cihazlar ne kadar temiz ortamda çalışsalar dahi yanma için gerekli havayı dışarıdan alırken toz ve çeşitli partikülleri yanma odasında fan vasıtasıyla ya da doğal yöntemle emer. Bu durum cihazın yanma odasında kirliliğe ve yanma veriminin düşmesine yol açar. Kapalı devre tesisat sistemlerinde yıl boyunca oluşan oksijen korozyonu ve sisteme sık su basılması sonucu oluşan kireç gibi dış etkenler, kombi ekipmanlarında verimsizliğe yol açar ve ısıtma konforunu bozar.

Türkiye’de son yıllarda %98 oranında hermetiktip kombiler satılmaktadır. Bu kombiler yapısı gereği, yanma için gerekli taze havayı dışarıdan alır, yanma sonucu çıkan baca gazını tekrar dışarı verir. Baca gazının ev ortamına sızması çok tehlikelidir ve bu yüzden baca ekipmanlarının kesinlikle sızdırmaz olması gerekir. Her yıl sezon öncesi baca ekipmanları ve gaz ekipmanları sızdırmazlığı profesyonel yetkili servis teknisyenleri tarafından kontrol edilmeli ve yıpranan parçalar orijinalleri ile değiştirilmelidir. Bacalı kombilerde ise, bacanın çekişi ve baca sensörünün doğru çalışıp çalışmadığı mutlaka kontrol edilmelidir. Kombinize her yıl bakım yaptırmak lüks değil, kesinlikle gerekli ve şarttır.

Bosch Termoteknik Satış Sonrası Hizmetler Direktörü Nazif Özakıncı, “Özellikle yaz aylarında düzenli bakım alışkanlığı kazandırmak için müşterilerimize özel kampanyalar yapıyoruz ve bakımlarını mutlaka yetkili servislere yaptırmalarını, kombilerinde orijinal yedek parça kullanmalarını hatırlatıyoruz. Isıtma cihazları su, doğalgaz, elektrik ve hava ile iç içe çalışan cihazlardır. Kullanım güvenliğini ve cihaz verimliliğini garanti altına almak için bu cihazların yılda en az 1 kez yetkili teknisyenler tarafından bakım ve kontrolünün yapılması çok çok önemlidir” dedi.

Yakıt tasarrufu için ipuçları

Eski konvansiyonel kombilerle yoğuşmalı kombiler arasında yanma verimleri açısından %15’e kadar varan yakıt sarfiyatı farkı vardır. Bu yüzden yoğuşmalı kombilerin tercih edilmesi önemlidir. Tercihen modülasyonlu oda termostatı da kullanılmadır. Oda termostatsız bir kombi sadece kendi iç ayar sıcaklığına göre ve oda sıcaklığından bağımsız olarak çalışır. En çok zaman geçirilen odada oda termostatı kullanılmasıyla; On/Off termostatlarda minimum %10, modülasyonlu oda termostatlarında ise minimum %15 yıllık yakıt tasarrufu sağlanır.

Oda sıcaklığı ise konfor sıcaklığında olmalıdır. Mühendislik açısından ideal oda sıcaklığı değeri 22°C’dir. Oda sıcaklığını 1°C artırmanız durumda, bulunduğunuz şehre göre aylık yakıt sarfiyatınız %8 ila %10 arasında artar. Ayrıca çok sık kullanılmayan ya da aşırı sıcak olan odaların radyatörlerine termostatik vana taktırmak yakıt tasarrufuna katkı sağlar. Kullanma sıcak suyunun ekonomi modunda kullanılması ve sıcak su kullanımına özen gösterilmesi, gece uyurken oda sıcaklığının 1-2°C düşük ayarlanması gibi faktörler de tasarrufa etki etmektedir.

Bunların haricinde kombinize sık sık su ekliyorsanız tesisattaki su kaçağı giderilmelidir. Sisteme sık sık şebeke suyu basmak, kapalı devre içine kontrolsüz bir şekilde kireç, ağır metaller ve oksijen almamızı sağlar. Bu da tesisat korozyonu ve kireç yani yakıt sarfiyatına neden olur. Her yıl düzenli bakım yaptırılması yakıt tasarrufunuzu olumlu yönde etkiler.

OEDAŞ’tan Plastik Kapak Seferberliği

Pek çok sosyal projede yer alıp öncülük eden OEDAŞ, Plastik  Kapak Toplama” kampanyasıyla omurilik felçlilerine destek verecek.

Türkiye Omurilik Felçliler Derneği yararına “Plastik Kapaklar Tekerlekli Sandalyeye Dönüşüyor” sloganı ile harekete geçen OEDAŞ bu projeyle tekerlekli sandalyeye ihtiyacı olanlara umut olacak.

Afyonkarahisar, Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Uşak illerinin elektrik dağıtım hizmetini sağlayan Osmangazi Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (OEDAŞ), Türkiye Omurilik Felçliler Derneği (TOFD) yararına ‘Plastik Kapak Toplama’ kampanyası düzenlendi.  Omurilik Felçliler Derneği’nin kampanyasında ortalama 350 kg plastik kapak toplandığı zaman 1 adet manuel tekerlekli sandalye, 3,5 ton kapak ise akülü tekerlekli sandalyeye dönüşüyor.

Hizmet verdiği il merkezlerine yerleştirdiği kumbaralarla TOFD tarafından gerçekleştirilen plastik kapak toplama kampanyasına destek veren OEDAŞ’ın 1.300 çalışanı da kampanyaya destek oluyor. Kampanya ile plastik kapakları toplayarak çevrenin de korunmasını sağladıklarını  belirten OEDAŞ Direktörü Muzaffer Yalçın “Ana işimiz olan elektrik dağıtım hizmeti vermenin yanı sıra, paydaşı olduğumuz toplum ve dünyanın ihtiyaçlarına da yanıt vermek adına çaba sarf ediyoruz.‘Plastik Kapak Toplama’ kampanyasıyla geri dönüşüm ile birlikte çevre bilincini artırmayı ve omurilik felçlileri konusunda farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz. Bu strateji doğrultusunda beş merkezimizde kampanyaya destek veren tüm çalışma arkadaşlarımıza kamuoyu nezdinde de bir kez daha teşekkür ediyorum. Toplum ve dünya yararına gerçekleştirilen projelere katkı sağlamaya önümüzdeki dönemde de devam edeceğiz” dedi.

Yakıt Tasarruf İçin Soğuklar Bastırmadan Isı Yalıtımı

Evde daha çok zaman geçirdiğimiz pandemi döneminde hem bireyler hem de işletmeler için doğalgaz ve elektrik faturalarını azaltmanın yolu da ısı yalıtımından geçiyor. Yanmaz özelliğe sahip Multipor ile evlerde en üst düzeyde yangın güvenliği de sağlanıyor. Türkiye, koronavirüs salgını sebebiyle evde daha çok vakit geçireceği üçüncü kış mevsimine yaklaşıyor. Serin havanın bu yıl daha erken başladığı dönemde evlerde ve binalarda soğuk hava şartları için hazırlıklar hızlandı.

Soğuklar başladığında evlerde hem yakıt maliyetlerini aşağı çekmek isteyenler, hem yanmaz malzeme ile yangın güvenliği sağlamak isteyenler Multipor Mantolama Sistemi’ni uygulamayı tercih ediyor. Multipor aynı zamanda nefes alan bir malzemeden üretildiği için odalarda küf, nem ve rutubet sorununu da ortadan kaldırıyor.

Faturalar kabarmasın

Türkiye’de ısı yalıtımı yoluyla enerji tasarrufu sağlanması için çalışan Türk Ytong, Multipor Mantolama Sistemi ile binalarda ısınma amaçlı enerji kayıplarını önleyerek, doğalgaz faturalarının kabarmasına engel oluyor. Kış aylarının en büyük gider kalemini oluşturan ısınma maliyetlerini düşürmenin ve bütçeden tasarruf etmenin yolu doğru ısı yalıtımı yaptırmaktan geçiyor.

Duvarlarda nem ve küfe son

Türk Ytong Genel Müdür Yardımcısı Tolga Öztoprak, yapılan araştırmalarda ülkemizdeki konutların en önemli sorunlarının başında odalardaki rutubet, nem ve küfün geldiğine dikkat çekerek “Rutubetli evler hayat kalitesini olumsuz yönde etkiliyor. Ülkemizdeki evlerin yaklaşık yüzde 40’ı iyi ısınamıyor ve bu durum insanların sağlığını bozuyor. Ayrıca yetersiz ısı yalıtımına sahip binalarda yaşayanların, ısı kayıpları sebebiyle doğalgaz ve elektrik faturaları artıyor. Bu sorunlara hızlı, sağlıklı ve kesin çözüm için ürettiğimiz Multipor Mantolama Sistemi ile binalarda ısı yalıtımı yapılması için en uygun zaman” dedi.  Tolga Öztoprak ayrıca Multipor ile binaların uzun yıllar bakım gerektirmeyecek yüksek performanslı bir yalıtıma kavuştuğunu belirterek, “Multipor’u tamamen doğal ve yerli hammaddelerle üretiyoruz. Mineral esaslı olması nedeniyle kullanıldığı binaların nefes almasına olanak sağlıyor, duvarlarda nem ve küf oluşumunu engelliyor. Ayrıca Multipor Mantolama Sistemi ile dış ortamdan ısı alışverişine izin vermeyen, yüksek ısı yalıtımına sahip cepheler elde ediliyor” dedi.

Dünyanın Tek Yüzer Nükleer Santraline Çevrecilerden Övgü Yağdı

Rusya’nın Chukotka Özerk Bölgesi’nin Pevek kentinde bulunan Rosatom’un yüzer nükleer santrali Akademik Lomonosov, kamusal bir gezi kapsamında ilk kez ziyarete açıldı. Rusya Bilimler Akademisi Ural Şubesi Endüstriyel Ekoloji Enstitüsü’nün önde gelen araştırmacılarından Alexey Yekidin liderliğindeki inceleme gezisine ekolojistler, akademisyenler ve kamu derneklerinin temsilcileri katıldı.

Katılımcılar, yüzer nükleer santralin çevre ve radyasyon güvenliği ile ilgili verilerin toplanması ve analiz edilmesinin yanı sıra, tesisin ve genel işleyişinin değerlendirilmesi ile, elde edilen sonuçların halkla paylaşılmasını sağlamak amacıyla ziyarette bulundu. Çevreciler hem istasyonda ve çevresinde, hem de Pevek şehrinde çeşitli ölçümler yaptı.

Elde edilen bulgular, hem yüzer nükleer santralin çevresindeki hem de Pevek şehrindeki artalan radyasyonuna doğal radyonüklidler ve kozmik radyasyon gibi yalnızca doğal kaynakların neden olduğunu ortaya koydu. Bulgulara göre ayrıca, söz konusu radyasyonun ortalama değerinin her iki bölgede de 0.12 Sv/h’yi aşmadığı da tespit edildi.

Rusya Bilimler Akademisi Ural Şubesi Endüstriyel Ekoloji Enstitüsü’nün önde gelen araştırmacılarından Alexey Yekidin, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Yüzer Nükleer Güç Santrali’nin (FNPP) sanayi bölgesinde, çevresinde ve Pevek şehrinde 20’den fazla ölçüm yapıldı ve incelenen alanlarda yapay radyonüklid tespit edilmedi. Dolayısıyla yüzer nükleer santralin işletilmesinin bölgenin radyoekolojik durumunu olumsuz etkilemediği sonucuna varıldı.

Yeşiller Partisi üyesi ve biyolog Larisa Kosyuk ise, şu değerlendirmelerde bulundu: “FNPP Projesi, AB tarafından getirilen karbon emisyonları düzenlemesi bağlamında yeşil teknolojilere enerji sektöründe örnek teşkil edebilir. Bu tür güç santralleri, hidrolojik enerji kaynaklarının bulunmadığı, kömür ve petrol ürünleri gibi yakıt sevkiyatının maliyetli olduğu Rusya’nın özellikle Kuzey Kutup ve Uzak Doğu bölgelerinde faydalı olacaktır. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na göre, nükleer enerji, dünyanın elektrik üretiminin %10’unu oluşturan dünyanın en büyük ikinci enerji kaynağıdır.

İnceleme gezisine katılanlara yüzer nükleer santralin şebekeye bağlanmasından bu yana kasabada meydana gelen değişiklikleri anlatan Rosenergoatom A.Ş’nin Bölge Müdür Yardımcısı Kirill Toropov da şunları dile getirdi: “Yüzer nükleer santral sadece ek bir enerji kaynağı getirmekle kalmamış, bölgenin enerji sektöründe ve genel olarak ülkenin enerji sektöründe Küçük Modüler Reaktörler (SMR) teknolojilerinin geliştirilmesinde de yeni bir sayfa açmıştır. FNPP, işletime alınmasından bu yana, güvenilir ve yenilikçi bir termal ve elektrik enerjisi kaynağı olduğunu göstermiştir. FNPP’nin, Chaunskaya CHPP’den (birleşik ısı ve elektrik üretimi yapan santral) kaynaklanan kömür kurum emisyonlarında %30’luk bir azalmayla hem Pevek şehrinde hem de Chaunskaya Körfezi’ndeki flora ve faunanın restorasyonu ve fokların ve diğer deniz hayvanlarının geri dönüşüyle çevredeki su kütlelerinde çevresel durumun iyileştirilmesine olan olumlu katkısını fark etmemek mümkün değil.

İnceleme gezisinin bölge sakinlerini nükleer üretimin güvenliği hakkında bilgilendirme açısından büyük bir önem taşıdığına dikkati çeken Pevek Belediye Başkanı Ivan Leyushkin de, NGS’nin bölgenin kalkınmasında da oynadığı önemli role ilişkin şu açıklamaları yaptı: “Yüzer nükleer santralin devreye alınmasından bu yana Pevek şehrinde sosyal açıdan önemli, 107 milyon ruble değerinde projeler hayata geçirildi. Rosatom ile işbirliğimiz gelecekte de devam edecek. Bu yılın Eylül ayında, Chukotka Özerk Bölgesi Valisi Roman Kopin ile Rosatom’un Genel Müdürü Alexey Likhachev arasında bir iş birliği anlaşması imzalandı.

İstanbul Çöpünün Enerjisi, İklimin Dostu Oldu

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ana desteğinde Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D), 7. İstanbul Karbon E-Zirvesi’ni çevrimiçi gerçekleştirdi.

Dijital etkinliğin öncesinde ve etkinlik süresince elektrik tüketimi kaynaklı sebep olunan sera gazı miktarını saptamak için SÜT-D Zirve Kurulu ve İSTAÇ Karbon Dengeleme Ekibi çalıştı. E-posta trafiği, dijital platform tasarımı, web sitesi çalışmaları, etkinlik firması ve Zirve Kurulu faaliyetleri için elektrik tüketimlerine karşılık gelen sera gazı salım miktarları hesaplanarak, 31,80 ton karbondioksit eşdeğeri sera gazına sebep olunduğu, bu emisyonun %99,6’sının ise etkinlik öncesinde veri için tüketilen elektrikten kaynaklandığı saptandı.

Küresel sıcaklık artışına neden olan bu emisyon, İSTAÇ Çöp Gazından Elektrik Üretim Tesisi’nden elde edilen karbon kredisi ile sıfırlanarak, Doğrulanmış Emisyon Azaltım Sertifikası (VER) ile 7. İstanbul Karbon E-Zirvesi iklim dostu oldu.

İTÜ Öğretim Üyesi ve SÜT-D Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu “SÜT-D kuruluş hedefi ile ülkemizde karbon yönetimi kapasitesinin artırılması için çalışmakta, yaygın etki için ilkleri başarmaktadır. Türkiye’nin ilk ve tek ISO 20121 Sürdürülebilir Etkinlik Yönetim Sistemi belgesine 2015 yılında zirvemiz için sahip olduk. Dijital zirvemizde de mühim bir ilki, adında İstanbul olan zirvemizin karbon nötr olmasını, adında İstanbul olan, İstanbul’umuzun çöpüne değer katan İSTAÇ ile başardık. Yeşilin böylesi bizlere, İstanbul’umuza pek yakıştı. Kuruluşunun ilk gününden beri yakın iş birliğinde olduğum İSTAÇ, İTÜ mezunumuza emanet. Genel Müdür M. Aslan Değirmenci özelinde İSTAÇ Karbon Dengeleme Ekibi’ni kutluyor ve iklim dostu karbon yönetimindeki atık yolculuğumuz için teşekkür ediyorum“ dedi.