26.2 C
İstanbul
Perşembe, Temmuz 31, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 22

Astor Enerji okul yenileme projesini tamamladı

0

Astor Enerji, farkındalık yaratarak toplumsal fayda sağlama kapsamında sosyal sorumluluk projelerini sürdürüyor. Şirket eğitime olan duyarlılığını Haymana’da bulunan Kutluhan İlkokulu’na gerçekleştirdiği anlamlı ziyareti ve destekleriyle gösterdi. Öğrencilerin kırtasiye ihtiyaçlarına destek olan şirket, okulu yeniden boyayarak bahçesini düzenledi. Okula bilgisayar, yazıcı ve projeksiyon gibi ekipmanlar tedarik eden Astor Enerji A.Ş, okulu tamamen yenileyerek öğrencilere daha konforlu bir eğitim alanı sundu.  Bu çalışma ile birlikte Astor Enerji A.Ş. farklı alanlarda sosyal sorumluluk projelerine devam etmeyi hedefliyor.

Yenileme çalışmasının açılışı Astor Enerji A.Ş. çalışanları, Milli Eğitim Müdürlüğü Yetkilileri ile birlikte gerçekleştirildi. Toplumun geleceğini şekillendiren gençlerin eğitim alanlarının düzenli olmasını önemseyen ve desteklerini sürdüren Astor Enerji A.Ş, eylül ayında okula tekrar ziyaret gerçekleştireceklerini vurguladı. 

KÜÇÜK BİR KATKI BÜYÜK BİR UMUT OLABİLİR 

Astor Enerji A.Ş. CFO’ su Olcay Doğan, okullarda bu tür projelerin devamlılığını sağlamayı hedeflediklerini belirterek “Öğrenciler bizim için çok kıymetli, onlar bizim geleceğimiz. Toplumun geleceğini şekillendiren gençlerin ve çocukların eğitimine katkıda bulunmak bizler için oldukça önemli. Kutluhan İlkokulu ile yürütülen sosyal sorumluluk projesi kapsamında öğrencilerin, öğretmenlerin ve okul çalışanlarının yüzündeki mutluluk tarif edilemezdi. Farklı alanlardaki sosyal sorumluluk projelerine ara vermeden devam edeceğiz, unutmayalım ki her küçük katkı, bir öğrencinin hayatını olumlu yönde değiştirebilir ve bir umut olabilir” ifadelerini kullandı. 

Konutlarda yeşil enerji atılımı başlatıldı

Ev teknolojileri sektörünün lider şirketi Arçelik, yenilenebilir enerji dönüşümü atağına Arçelik Enerji Çözümleri Evi projesi ile devam ediyor. Arçelik Enerji Çözümleri Evleri ile konutlarda yeşil enerji dönüşümüne ivme kazandırmayı amaçlayan şirket, enerji çözümlerini sergilediği evlerle, yenilenebilir enerji konusunda farkındalığı artırmayı hedefliyor. 

Arçelik Türkiye Genel Müdürü Can Dinçer, “Türkiye, Avrupa’nın en fazla güneş alan ülkesi. Yıllık güneşlenme süresi ortalama 2.741 saat olarak hesaplanıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişin iklim kriziyle mücadelede en önemli araçlardan biri olduğunun bilinciyle, 2023 yılında ülkemizde başlattığımız yenilenebilir enerji atılımımızı hız kesmeden sürdürüyoruz. Bugün Türkiye’de elektriğin %47’si konutlarda tüketiliyor. Arçelik Enerji Çözümleri Evlerimizle konutlarda yeşil dönüşüme ivme kazandırmayı amaçlıyoruz. Dış cephe kaplaması ve mobilyaları geri dönüştürülmüş plastikten üretilen evlerimiz, güneş enerjisi sistemleriyle (GES) içlerindeki cihazların tükettiği elektriği kendi kendilerine üretecek ve yeşil enerjinin potansiyelini tüketicilere deneyim yoluyla aktaracak. Hedefimiz, müşterilerimiz için bu seçeneği çok daha cazip hale getirmek ve tasarruf etmelerine katkı sağlamak. Önümüzdeki dönemde farklı projelerle yenilenebilir enerji atılımımızı devam ettireceğiz” dedi.

Sürdürülebilirlik faaliyetleri ile sektörüne öncülük eden Arçelik, Türkiye çapında başlattığı yenilenebilir enerji atılımında emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor. Arçelik Enerji Çözümleri TIR’ı ile güneş enerjisinin potansiyelini Türkiye’nin dört bir yanındaki işletmelere aktarmayı sürdüren şirket, yeni projesi Arçelik Enerji Çözümleri Evi ile tüketicileri konutlarda yeşil dönüşüme teşvik etmeyi hedefliyor. İlk olarak İstanbul Kadıköy’deki Kalamış Marina’da ziyarete açılan Arçelik Enerji Çözümleri Evi’nde, Arçelik’in yerli güneş paneli, Sunjunior enerji depolama sistemi, ısı pompası ve elektrikli araç şarj istasyonunu içeren yenilenebilir enerji çözümleri ve HomeWhiz teknolojisi ile çalışan Arçelik beyaz eşyaları sergilenecek. Arçelik Enerji Çözümleri Evi, 30 Haziran’a kadar Setur Kalamış Marina’da tüketicilerle buluşacak. Yılın ilerleyen dönemlerinde ise farklı ihtiyaçlara göre tasarlanan 2 farklı boyutuyla İstanbul, Ankara, İzmir ve Muğla’daki farklı kentsel alanları ziyaret ederek farkındalık yaratacak.

Can Dinçer: Hedefimiz, konutlarda yeşil dönüşüme hız kazandırmak

2050 yılına kadar tüm küresel operasyonlarında net sıfır emisyon taahhüdünde bulunan şirketin yenilenebilir enerji dönüşümü konusunda önemli adımlar attığını vurgulayan Arçelik Türkiye Genel Müdürü Can Dinçer, “Türkiye konumu itibarıyla güneş enerjisi alanında önemli bir potansiyele sahip. Yıllık ortalama 2.741 saatlik güneşlenme süresiyle Avrupa’nın en fazla güneş alan ülkesi. Böylesine büyük bir potansiyel de güneş panellerine olan ilgi ve yatırımları her geçen gün artırıyor. İklim kriziyle mücadelede yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişin en önemli araçlardan biri olduğunun bilinciyle 2023 yılında yerli güneş paneli üretimiyle başlattığımız yenilenebilir enerji atılımımızı hız kesmeden sürdürüyoruz. Güneş enerjisinin potansiyel ekonomik ve ekolojik etkisini işletmelere aktaracak Arçelik Enerji Çözümleri TIR’ı projemizin ardından Arçelik Enerji Çözümleri Evi projemizle işletmelerin ardından konutlarda da yeşil dönüşüme hız kazandırmayı amaçlıyoruz. Üretimden ve depolamaya, uçtan uca enerji çözümlerimizle konutlarda da yeşil enerji kullanımını artırmak için çalışıyoruz” dedi.

“Enerji çözümlerimizi 350’den fazla bayimiz aracılığıyla tüketicilerle buluşturuyoruz”

Arçelik Türkiye Genel Müdürü Can Dinçer, “Türkiye’de konutlar ve sanayi kuruluşları %47 ile elektrik tüketiminden eşit pay alıyor. Yenilenebilir enerji kullanımına geçiş hem ekonomik açıdan hem de gezegenimizin geleceği için katma değer yaratıyor. Bugün müstakil evinize kuracağınız güneş enerjisi sistemleri (GES) aracılığıyla yıllık elektrik ihtiyacınızın büyük bir kısmını temiz ve sınırsız bir kaynaktan karşılayabiliyorsunuz. 350’den fazla bayimiz aracılığıyla yenilenebilir enerjiye yönelik ürünlerimizi tüketicilerle buluşturuyoruz. Arçelik Enerji Çözümleri Evi ile de tüketicileri evlerinde yeşil enerji kullanmaya teşvik etmeyi hedefliyoruz. Dış cephe kaplaması ve mobilyaları geri dönüştürülmüş plastikten üretilen evimiz, üzerindeki güneş enerjisi sistemleriyle içerisindeki buzdolabı, bulaşık makinesi, çamaşır makinesi, klima, TV gibi cihazların tükettiği elektriği de kendisi üretecek ve güneş enerjisinin potansiyelini tüketicilere deneyim yoluyla aktaracak. Önümüzdeki dönemde farklı projelerle yenilenebilir enerji atılımımızı devam ettireceğiz. Hedefimiz, müşterilerimiz için bu seçeneği çok daha cazip hale getirmek ve tasarruf etmelerine katkı sağlamak” diye konuştu.

Dış cephesinden içindeki mobilya ve dekoratif ürünlere kadar toplamda 1,8 ton geri dönüştürülmüş plastikten üretilen Arçelik Enerji Çözümleri Evi, evlerde akıllı enerji yönetim sistemi dönemini başlatacak. Ev, içinde sergilenen uzaktan kontrol ve izleme olanağı sunan HomeWhiz özellikli beyaz eşya ve tüketici elektroniği ürünleriyle tüketicileri harcanan enerji hakkında da bilgilendirecek. Tüketiciler, evin yıl boyunca izleyeceği rotayı arcelik.com.tr/enerji-cozumleri-evi sayfasından takip edebilecek. 

Arçelik Enerji Çözümleri

Arçelik’in yerli güneş panelleri “PERC” ve “TOPCON” isimli iki modelden oluşuyor. 540W-590W arasında değişen güç seçenekleriyle gelen modeller, monofacial veya bifacial enerji üretimi imkânı sunuyor.

Arçelik’in sunduğu SunJunior Enerji Depolama Sistemleri ile tüketiciler; güvenilir ve uzun ömürlü lityum demir fosfat bataryaları ister şebekeden ister güneş panellerinden şarj ederek ihtiyaç anında kullanabiliyor. 

Arçelik’in ürettiği Elektrikli Araç Şarj İstasyonları ile de tüketiciler, elektrikli araçlarını 7,4 kW ve 22 kW kapasiteli Arçelik by WAT Elektrikli Araç Şarj İstasyonları ile şarj ederek, sadece karbon ayak izlerini azaltmakla kalmıyor, fosil yakıt masrafını ortadan kaldırarak bütçelerinde tasarruf sağlıyor.  

İklimlendirmede doğa dostu Arçelik Isı Pompaları evlerde hem ısıtma ve hem de soğutma ihtiyacını karşılıyor.

Arçelik’in ürettiği solar kesintisiz güç kaynağı elektrik kesintisi anında devreye girerek cihazların elektrik kesintisine maruz kalmasını engelliyor ve bu sayede cihazlar kesintisiz olarak çalışmaya devam ediyor. 

Yılda 1 milyon güneş paneli üretim kapasitesine sahip

S&P Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde 5 yıl üst üste sektörünün en yüksek puanını alan Arçelik; İstanbul’daki tesislerinde yapay zekâ desteğinde tam kapasite yüksek kaliteli güneş paneli üretiyor. Tesisler, yıllık toplamda 600 MW değerinde, ortalama 1 milyon adet güneş paneli üretim kapasitesine sahip. Şirket, Türkiye’de Ankara, Eskişehir, Tekirdağ, Bolu ve Manisa işletmeleri ile Tayland, Güney Afrika, Romanya ve Pakistan’daki üretim tesislerinin çatılarında kurulu güneş santralleri ile GES kurulu gücünü 2023 yıl sonu itibarıyla 20,3 MW’a çıkarttı. İşletmelerinde kurulu bu güneş enerjisi santralleri ile yıllık 21 milyon kWh’lik elektrik üretimi gerçekleştirirken 9.922 ton karbon salımını önlemeyi amaçlıyor. Ayrıca, Aksaray, Kayseri ve Nevşehir bölgelerindeki marjinal tarım arazilerine toplam 59 MWp kurulu gücünde Güneş Enerji Santrali (GES) kurmayı hedefliyor. Toplam 59,5 hektarlık alanda yaklaşık 100 bin adet güneş panelinden oluşacak santrallerde yıllık 97 milyon kWh elektrik üretimi öngörülüyor. Arçelik sadece bu üç arazi GES projesi ile Türkiye işletmelerinin elektrik ihtiyacının %45’ini karşılamayı hedefliyor. Tamamlanan ve planlanan çatı GES projeleri de eklendiğinde, toplam GES kurulu gücünü 100 MW’a çıkarmayı ve Türkiye’deki işletmelerinin elektrik ihtiyacının %61’ini öztüketime yönelik güneş enerjisi santrallerinden karşılamayı hedefliyor.

Euromaster, Duracell Akü satışlarına başladı

Profesyonel lastik ve araç bakım hizmeti veren Euromaster, akü sektörünün en iyi bilinen markalarından Duracell’i hizmet ağına ekledi. Bakım gerektirmeyen Duracell aküler, Euromaster’ın 157 servis noktasında Extreme, Advanced ve Starter olmak üzere 3 farklı ürün grubuyla sunuluyor. 51 farklı Duracell akü çeşidiyle hizmet veren Euromaster, SUV’dan elektrikli araçlara kadar tüm otomotiv ürünleri için müşterilerini yaygın servis ağına bekliyor.

Michelin Grubu çatısı altında Türkiye’nin 50 ilindeki 157’ye varan servis noktasıyla profesyonel lastik ve araç bakım hizmeti veren Euromaster, gerçekleştirdiği iş birlikleri ve yatırımlarla büyümeye devam ediyor. 2012’den bu yana Türkiye’de faaliyetlerini sürdüren Euromaster, Türkiye çapındaki geniş servis ağında Duracell Akü satışlarına başladı.

Duracell aküler 3 farklı ürün grubuyla satışta!

Extreme, Advanced ve Starter akü çeşitleriyle satışa sunulacak Duracell aküler, tüm binek ve hafif ticari araçlar için kullanıma uygun olmasıyla öne çıkıyor. Satışa sunulan akülerden ilk grup olan Extreme aküler, start-stop özellikli araçlar için uygun bir teknolojiyle sunuluyor. Ayrıca elektrikli araçlarda da sıkça kullanılmaya başlayan bu akü tipi; EFB, AGM ve “Back up” adıyla farklı özelliklere sahip. Extreme aküler, 9Ah – 105Ah arası toplam 17 akü çeşidiyle yakıt tasarrufu sağlayan otomobiller için en uygun seçenek olarak öne çıkıyor. İkinci grup olan Advanced aküler ise, daha yüksek marş gücü için tam kalsiyum teknolojisine sahip. Yüksek emniyet için Double-lid sızıntı önleme teknolojisini içeren bu aküler, özellikle SUV’lar için ideal. Farklı kapasitelerde 24 farklı akü çeşidine sahip Advanced aküler, yüksek marş gücü sunarken ayrıca bakım gerektirmiyor. Son grup olan Starter aküler de fiyat/performans dengesiyle öne çıkıyor. Soğuk marşta güvenilir bir güç kaynağı olan Starter aküler, bakım gerektirmediği gibi yüksek güvenlik sunuyor. Bu grup akülerde 44 ve 95 amper arasında 10 farklı amperde çeşit bulunuyor.

5 yılda bir akü değişimi öneriliyor

Euromaster, sürücülere akülerini 5 yılda bir değiştirmelerini öneriyor. Ancak bu süre bazı etkenlere bağlı olarak değişebiliyor. Soğuk havalarda akünün şarj olma ve çalışma kapasitesi düşerek enerji oluşumu minimuma iner. Bazı durumlarda şarj almayan aküler, durum fark edilmediği takdirde bitebilir. Genelde uzun saatler çalıştırılmamış araçlar ve kış aylarında daha yüksek enerji harcayan araçlarda, enerji harcamasına bağlı olarak akü verimliliği düşebilir. Akü bakımı için eskimeye başlamasını beklemek yerine; yılda bir kez akü testi yaptırılması yeterli oluyor. Bu kapsamda Euromaster noktalarında araç sahiplerine ücretsiz akü testi hizmeti sunuluyor.

Starliner Uzay Aracı, UUİ ile kenetlenecek

  • Starliner’ın Uluslararası Uzay İstasyonu’na ilk mürettebatlı fırlatılışı tamamlandı
  • UUİ ile buluşma ve kenetlenme 6 Haziran için planlandı

NASA astronotları Barry “Butch” Wilmore ve Sunita “Suni” Williams Boeing Starliner ile yörüngeye fırlatılan ilk insanlar oldular ve 10:52’de Cape Canaveral Uzay Kuvvetleri Üssü’nden havalanarak Uluslararası Uzay İstasyonu’na (UUİ) 25 saatlik bir uçuşa başladılar. Fırlatma, NASA-Boeing Starliner Mürettebat Uçuş Testinin (CFT) başlangıcını simgeliyor.

Boeing Savunma, Uzay ve Güvenlik Başkanı ve CEO’su Ted Colbert, yaptığı açıklamada “Bu mürettebatlı uçuş testi ile astronotlar Wilmore ve Williams’ın Boeing’in Starliner’ını Uluslararası Uzay İstasyonu’na uzanan seyahat süresince deneyimlemelerinin yanı sıra uzay araştırmalarında yeni bir dönemin başlangıcını temsil ediyor. Bu harika bir başlangıç. Astronotları güvenli bir şekilde uzay istasyonuna ve evlerine ulaştırmak için büyük heyecan ve mutluluk duyuyoruz” dedi.

Wilmore ve Williams aynı zamanda bir Atlas V roketiyle fırlatılan ilk kişiler olarak şu anda uzay istasyonuna uzanan uçuşlarında mikro yerçekimini deneyimliyorlar. Astronotlar, Starliner’ı elle uçurmak da dahil olmak üzere bir dizi uçuş testi gerçekleştirecekler.

Starliner, iki mürettebat üyesinin yanı sıra yaklaşık 760 pound (345 kilogram) kargo taşıyor. Wilmore ve Williams UUİ’ye kenetlendikten sonra Dünya’ya dönmeden önce istasyonda yaklaşık bir hafta geçirecekler. Başarılı bir Mürettebatlı Uçuş Testinin ardından Boeing ve NASA, Starliner’ı UUİ’ye uzun süreli operasyonel görevler için sertifikalandırmak üzere çalışmaya devam edecek

Starliner hakkında daha fazla bilgi için www.boeing.com/starliner adresini ziyaret edebilrsiniz. Misyonu X @BoeingSpace ve www.starlinerupdates.com adreslerinden takip edebilirsiniz.

Schneider Electric sektörün geleceğine yön veriyor

Enerji yönetimi ve otomasyonda dünya çapında uzman olan Schneider Electric, iş birliği yaptığı EcoXpert sistem entegratörleriyle Kıbrıs’ta organize ettiği etkinlikte bir araya geldi. Schneider Electric yöneticileri, geçen yılı değerlendirdi ve yeni döneme ışık tutan paylaşımlarda bulundu. Etkinlik, Schneider Electric ve EcoXpert iş ortakları arasındaki güçlü bağı ve sektöre yön verme konusundaki kararlılıklarını bir kez daha gösterdi.

Schneider Electric Türkiye ve Orta Asya Bölge Başkanı İsmail Yamangil’in açılış konuşması yaptığı etkinlikte; Schneider Electric Türkiye ve Orta Asya Bölgesi Dijital Enerji ve Güvenli Güç İş Birimleri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Sağlam, Dijital Enerji iş biriminin yol haritasını sunarken, Schneider Electric Türkiye ve Orta Asya Bölgesi Pazarlama ve Kurumsal İletişim Direktörü Elif Özyurt ise pazarlama iletişim stratejisine değindi.

Etkinlikte son kullanıcı odaklı otel, hastane ve perakende segmentleri, elektrikli araç şarj istasyonları, mikro şebekeler, dijital bina ve dijital güç alanlarındaki gelişmeler EcoXpert iş ortaklarıyla paylaşıldı.

Schneider Electric’in sektör temsilcilerinden tam not alan organizasyonda, EcoXpert Ödül Töreni düzenlendi. Törende şebeke otomasyonu, güç yönetimi, bina otomasyonu, aydınlatma ve oda kontrolü, zayıf akım güvenlik sistemi alanlarında başarı gösteren iş ortaklarına plaket takdim edildi.

BM heyetinden gelecek için birlik mesajı

Güneş teknolojileri alanında dünyanın önde gelen entegre tesislerinden biri olan Kalyon PV (Kalyon Fotovoltaik Güneş Teknolojileri Fabrikası), 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı Gençlik Danışma Kurulu (UN Habitat) Heyeti’ni Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise sayılı büyüklükteki güneş enerjisi santrallerinden biri olan ve tamamı Kalyon PV’de üretilen güneş panelleriyle yapılan Kalyon Karapınar GES’te ağırladı.

Kalyon PV’nin Ankara’da yüzde 100 Türk sermayeli ve yüzde 90’a varan[1] yerlilik oranıyla ürettiği güneş panellerinin küçük bir tohumdan başlayıp Konya Karapınar’da devasa bir enerji üretim tesisine dönüşen başarı öyküsünden çok etkilenen BM Heyeti; Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda çevre dostu bir yaklaşım sergileyerek ekolojik dengenin korunmasına da katkıda bulunan bu iki tesisin sürdürülebilir enerji üretiminde de örnek bir model olduğunu belirtti.

Enerjide kendi kendine yeten bir Türkiye hedefi doğrultusunda çalışan Kalyon Holding’in Ankara’daki iştiraki Kalyon PV ve Konya Karapınar’da yer alan güneş enerjisi santrali Karapınar GES, Türkiye’nin giderek artan enerji ihtiyacını karşılamada önemli bir rol oynuyor.  Kalyon PV’nin ürettiği güneş panelleri, çölleşmiş bir alan olan Karapınar’da kurulan güneş enerjisi santralinde kullanılarak doğaya yeniden hayat verirken, bu proje endemik bitkilerin yeşermesine ve küçükbaş hayvancılığın gelişmesine de katkı sağlayarak sürdürülebilir bir geleceğin mimarı oluyor.

Tüm bu yeşil dönüşüm kapsamında; ilk kez 1972 yılında Birleşmiş Milletler’in düzenlediği Çevre Konferansı ile kutlanmaya başlanan ve o tarihten bu yana çevre bilincinin artmasına önemli katkılar sağlayan 5 Haziran Dünya Çevre Günü, bu sene Kalyon PV ev sahipliğinde, Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı Gençlik Danışma Kurulu (UN Habitat) Heyeti’nin katılımı ile güneş teknolojileri üretiminde dünyanın önde gelen entegre tesislerinden biri olan Kalyon PV fabrikasında ve Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise sayılı büyüklükteki güneş enerjisi santrallerinden Kalyon Karapınar’da kutlandı. Birleşmiş Milletler UN Habitat Heyeti, “Otlatma Pilot Uygulaması” kapsamında geçen yıl 70 koyun ile başlatılan, bu yıl ise 1000 koyunun otlayabildiği proje sahasını da ziyaret etti.  

Birleşmiş Milletler’in 3. Bölgelerarası Kentler Zirvesi kapsamında gerçekleştirilen ‘Dünya Çevre Günü Gençlik Paneli 2024: Sürdürülebilir Geleceği Birlikte Tasarlamak’ etkinliğinde çevre sorunlarına gençlerin perspektifinden bakıldı. İklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine karşı atılacak adımlar, kirliliğin azaltılması, temiz enerjiye geçişin hızlandırılması, biyoçeşitlilik kaybının önüne geçmek için ekosistemlerin korunması ile restorasyonu konusunda yenilikçi projelerin ve politikaların desteklenmesi gerektiği gibi pek çok konunun masaya yatırıldığı panelde, gençlerin sürdürülebilir bir gelecek için nasıl aktif rol alabileceği üzerinde de duruldu. 

Kalyon PV Yönetim Kurulu Başkanı Kübra Kalyoncu Şeherli, Dünya Çevre Günü’nde BM ile günün önemine yakışan Karapınar GES’te düzenlenen bu panelin; gençlerin çevre sorunlarına dair duyarlılığını artırırken, onların bu alandaki çözüm önerilerini ve projelerini ortaya koymaları için önemli bir platform sağladığına dikkat çekti. Sürdürülebilir bir geleceğin inşasında gençlerin rolünün ne denli kıymetli olduğunu bir kez daha gördüklerini bildiren Kalyoncu Şeherli, “Kalyon PV’nin tam 2600 futbol sahası büyüklüğündeki çevre ve iklim dostu panellerimiz arasında BM heyetini ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyorum. Kendileri ülke ülke dolaşarak daha temiz bir dünya tasarlamak adına farkındalık oluşturuyorlar. Kalyon PV olarak biz Karapınar’da bu dünyayı nasıl oluşturduğumuzu göstermiş olduk” diye konuştu.   

“Karbon nötr güneş paneli üretimi” gerçekleştirme özelliğine sahip olacağız”

Temiz enerji üretimi ile karbon salınımını azaltma ve çevreyi koruma konusundaki kararlılıkları ile öne çıktıklarını belirten Kalyoncu Şeherli, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Kalyon PV olarak Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon ulaşma hedefi ve “Sıfır Atık” ilkesi kapsamında tehlikesiz atıkların yüzde 100 geri dönüşümünü sağlıyoruz. Fabrikamızda çalışan kompresörlerin atık ısıları, aynı zamanda wafer ve ingot fabrikalarındaki filtre pres atık suları geri kazanılmaktadır. Burada ortalama 40 ton/saat su geri dönüştürülerek tasarruf sağlıyoruz. Akıllı fabrikamızda yıllık 45.000 m3 su geri kazandırıyoruz. Kalyon PV’nin çatısında yer alan yaklaşık 5 MW’lık çatı tipi güneş enerjisi santrali sayesinde üretimde kullanılan enerjinin önemli bir kısmını temiz enerjiden elde ediyoruz. Tükettiğimiz elektriği karşılamak için Şanlıurfa Viranşehir’de Güneş Enerjisi Santrali (GES) kurmak için harekete geçtik. 2024 yılı sonuna kadar kurulumunu tamamlamayı planladığımız bu santral ile Kalyon PV’nin elektrik ihtiyacını tamamen yenilenebilir kaynaklarla karşılayarak, “karbon nötr güneş paneli üretimi” gerçekleştiren firma olma özelliğine sahip olacağız.”

Video konferans yolu ile panele katılan BM Habitat Genel Sekreter Yardımcısı ve İcra Direktör Vekili Michal Mlynar, Birleşmiş Milletler Habitat olarak çevresel ayak izini azaltmayı amaçladıklarını belirtirken, “Sıfır Atık projesini hayata geçirdikleri için Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde bizi ağırladıkları için Kalyon PV’ye teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.

Türkiye ziyaretlerinin ilk ayağında, Çin dışında dünyanın ilk ve tek entegre tesisi olma özelliğini taşıyan ve Ankara’da 250 bin metrekarelik alanda dört fabrika ve bir Ar-Ge merkezinden oluşan Kalyon PV Fabrikasını ziyaret eden BM Heyeti, ikinci günde ise Konya’nın Karapınar ilçesinde yaklaşık 20 milyon m²’lik alanda kurulan Kalyon Güneş Enerjisi Santrali’ni ziyaret ederek, bu devasa iki yapının teknolojik ve çevresel başarısına hayran kaldılar. Panelde BM adına konuşan BM Habitat Programı Yöneticisi Douglas Ragan, “Ziyaret ettiğimiz Kalyon PV Fabrikası, entegre üretim kapasitesi, ileri teknolojisi ve yüksek yerlilik oranının yanı sıra, Ar-Ge merkezinde gerçekleştirilen yenilikçi çalışmalarıyla bizi çok etkiledi. Karapınar Güneş Enerjisi Santrali ise çölleşmiş bir araziyi dev bir enerji üretim tesisine dönüştürerek sürdürülebilirlik ve çevre koruma alanında örnek teşkil eden bir proje. Türkiye’nin enerji sektöründeki potansiyelini bir kez daha gördük. Bu iki tesisteki ileri teknoloji ve mühendislik harikaları, Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki iddiasını ve küresel ölçekteki başarısını gözler önüne seriyor. Kalyon Holding, bu projeleriyle sadece Türkiye için değil, tüm dünya için ilham verici bir rol üstleniyor” dedi.

“Karapınar GES yıllık 1,7 milyon ton karbon emisyonunun önüne geçiyor”

Kalyon Enerji Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO’su Dr. Murtaza Ata ise, 4 yıllık bir süreçte güneş enerjisinin verimini sanayiden tarıma hayatın her aşamasına taşıyarak küresel rekabette öncü bir rol üstlenir duruma geldiklerine dikkat çekerek, Türkiye’nin kurulu güneş enerjisi payını tek başına yüzde 15 oranında artıran Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise sayılı büyüklükteki güneş enerji santralinden biri olan Kalyon Karapınar Güneş Enerjisi Santrali hakkında bilgi verdi. Alanın kurulumunda kullanılan yaklaşık 3,5 milyon güneş panelinin Kalyon PV’de üretildiğine dikkat çeken Ata sözlerini ise şöyle tamamladı:

“Proje, 1.350 MWp kurulu gücüyle yılda 3 milyar kilovatsaat’e yakın elektrik üreterek 2 milyon nüfuslu bir şehrin elektriğe temiz bir şekilde ulaşmasını sağlıyor. Ayrıca ülkemizin güneş enerji santrali kurulu gücü proje ile birlikte yüzde 15 oranında büyürken yıllık 600 milyon dolar döviz ikâmesini karşılıyor. Karapınar GES yıllık yaklaşık 1,7 milyon ton karbon emisyonunu önlemektedir. Kalyon Enerji olarak biz de güneş ve rüzgâr enerjisi yatırımlarımızla, 2025 yılı sonu hedefimiz 2.000 MW, 2030 yılı sonu hedefimiz, 5.000 MW kurulu güce ulaşmaktır. Yatırımlarımızda ekonomik, çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik ön planda tutarken gelecek nesillere temiz, sağlıklı ve yaşanabilir bir dünya bırakmayı amaçlıyoruz.”

Daha yaşanabilir bir dünya, daha iyi bir geleceği bugünden inşa etmek için gençlerin katılım ve katkılarının önemine inandıklarını vurgulayan Kalyon Holding CEO’su Mustafa Koçar ise “Önemi her geçen yıl biraz daha iyi anlaşılan ‘5 Haziran Dünya Çevre Günü’ vesilesiyle; Birleşmiş Milletler Habitat Gençlik Danışma Kurulu’nu, Kalyon PV ev sahipliğinde ülkemizde, Holdingimizin yenilenebilir enerji alanındaki gurur projesi Kalyon Karapınar GES’te ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyorum. Kalyon Holding ailesi adına; dünyamızın geleceği için böylesine kritik bir süreçte, Birleşmiş Milletler ile ortaklaşa bir şekilde, Konya Karapınar’dan tüm dünya gençliğine seslenmek ayrıca bir gurur kaynağı…” dedi.

İpragaz çevre seferberliği başlattı

Türkiye enerji sektörünün köklü ve öncü şirketi İpragaz, ‘Temiz Dünya, Temiz Gelecek’ mottosuyla çevre bilincini arttırmaya ve sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunmaya devam ediyor. İpragaz, tüm dünyada temiz enerji kaynağı olarak kabul edilen temel ürünü LPG ile 60 yılı aşkın süredir ekosisteme katkı sunuyor. Bu yıl Dünya Çevre Günü’nde ‘su’ya odaklanan İpragaz, şirket bünyesinde su tasarrufu ve su kaynaklarının korunmasından, sahilde çöp toplama etkinliğine kadar bir dizi farkındalık çalışması gerçekleştirdi.

Dünya, küresel ısınma ve iklim kriziyle mücadele ederken sürdürülebilir bir geleceğin önemi her geçen gün artmaya devam ediyor. Türkiye’nin köklü enerji şirketi İpragaz ise tüm dünyada temiz enerji kaynağı olarak kabul gören LPG ile 60 yılı aşkın süredir sürdürülebilir bir geleceğe katkı sunmanın yanında hayata geçirdiği farkındalık çalışmalarıyla da sektörüne öncülük ediyor.

Önce su tasarrufu eğitim sonra çevre temizliği yapıldı

İpragaz, ‘Dünya Çevre Günü’ etkinlikleri kapsamında 5 Haziran’da uzman danışmanlar tarafından tesis personellerine ‘su tasarrufu’ ve ‘içme suyu kaynaklarının korunması’ başlıklarını içeren sunumlar yapıldı.

İpragaz bu anlamlı günde çalışanlarının katılımıyla tesislerinin çevrelerinde çöp toplama ve çevre temizliği etkinliği gerçekleştirdi. Ayrıca su kaynaklarının verimli kullanımına örnek olmak adına kademeli bir şekilde merkez ofisten tesis çalışanlarına musluklar için su tasarruf kartuşları dağıtılmaya başlandı.

İçme suyu kaynaklarının korunması farkındalığı hedefiyle 5 Haziran’da gerçekleştirilen bir başka organizasyonla da şirket bünyesindeki çeşitli departmanların katılımıyla ‘Dünya Çevre Günü’ kapsamında İSKİ Terkos Su Medeniyetleri Müzesi gezisi yapıldı. Karaburun Sahili’nde çöp toplama etkinliği düzenlendi.

Enda Enerji 2030 yılı hedeflerini açıkladı

2023 sonu verilerine göre yenilenebilir enerji kategorisinde Türkiye’de ilk 50 şirket arasında 180,1 MWe kapasite ile 45. olan Enda, 2030’da sıralamada 20. basamağa yükselmeyi hedefliyor. Enda, bu hedef doğrultusunda önümüzdeki 6 yıl içinde rüzgâr ve güneş enerjisi alanında kapasitesini 500 MWe’ın üzerine çıkarmayı planlıyor.

Yenilenebilir enerji alanında 1993 yılından bu yana faaliyet gösteren Enda Enerji Holding A.Ş. (Enda), 2030’da yenilenebilir elektrik kurulu gücü anlamında Türkiye’nin ilk 20 şirketi arasına girmeyi hedefliyor. Halihazırda 2023 sonu verilerine göre Türkiye’de ilk 50 şirket arasında 180,1 MWe kapasite ile 45. sırada olan Enda, bu hedef doğrultusunda finansal olarak sürdürülebilir projelerle kapasitesini 500 MWe’ın üzerine çıkarmayı planlıyor.

Çok ortaklı bir yönetim felsefesine sahip Enda’nın büyüme planları ile ilgili düzenlenen bilgilendirme toplantısında konuşan Enda Enerji Holding Genel Müdürü Metin Tuncay, “Hedefimiz 2024-2030 dönemi için sadece yenilenebilir enerji alanında olmak üzere, mevzuatın ve bağlantı kapasitelerinin izin verdiği ölçüde, minimum risk ihtiva eden ve finansal olarak sürdürülebilir projelerle, kapasitemizi 500 MWe’ın üzerine çıkarmak. Bu da bugünkü şartlarda büyüklük anlamında ilk 20 şirket arasında olma hedefi anlamına geliyor. 31 yıllık birikim ve tecrübeye sahip olan, 500’ü aşan ortağı ile kuruluşundan itibaren genlerinde bulunan çok ortaklı yönetim felsefesi ve kurumsal yapımız ile gelişerek büyümeyi hedefliyoruz” diye konuştu. 

Talep de yenilenebilir kaynak arayışı da hızla artıyor

Türkiye’de elektrik talebinin 2012 yılından bu yana her yıl yüzde 3,1 arttığına dikkat çeken Tuncay, şu değerlendirmede bulundu: “Bu talebin yüzde 42,7’si sanayiden, yüzde 25,5’i hizmet sektöründen, yüzde 24,4’ü konuttan, yüzde 5,3’ü tarımdan geri kalanı da aydınlatmadan geliyor. Her yıl bu talebin ortalama yüzde 3,5 artacağı varsayımı ile 2035 yılına kadar da talebin yüzde 55-60 artacağı öngörülüyor.  Bu talep artışında da şüphesiz yeni teknolojiler çok etkili. Örneğin 2023 yılında satılan her 5 araçtan biri elektrikli araç oldu. Bu noktada da yeşil dönüşüm hedefleri ve talep artışını bir arada ele almak, planlamaları buna göre yapmak çok önemli hale geldi. Ulusal Enerji Planı’nın (UEP) odağında da bu dengeyi sağlamak yatıyor. Yani artan talebi doğru ve yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamak. Her yıl 3.500 MWe GES, 1.500 MWe RES ilavesi öngörülüyor. Diğer kaynaklar yanında Türkiye ağırlıklı olarak bu iki kaynak üzerinde büyümeyi planlıyor. Sonuçta da bugün kurulu güç içinde yüzde 45 olan fosil yakıt payının 2035 yılında yüzde 30’lar seviyesine çekilmesi gibi bir hedef söz konusu.

İzmir elektrik tüketiminde 2. kurulu güçte 1. sırada

1993 yılında 100’e yakın Egeli sanayici ve iş adamı öncülüğünde, “ufak birikimler bir araya getirilerek ekonomiye kazandırılabilir, iyi yönetildiği takdirde karlı olabilir” felsefesi ile kurulan Enda’nın bir anlamda enerji sektörünün gelişimi açısından Türkiye’nin yakın dönem geçmişine de tanıklık ettiğini vurgulan Tuncay, “Bu tanıklık bizi Türkiye’nin enerji alanındaki hedeflerine ulaşması için daha da istekli kılıyor. Kökleri Türkiye geneli elektrik tüketiminde İstanbul Avrupa yakasının ardından 2. ve elektrik üretim kurulu gücünde ise 1. sırada olan İzmir’e yayılmış bir marka olarak; enerjide dışa bağımlılığı azaltmak, iklim ve çevre bilinciyle, yeşil dönüşüme katkı sağlamak ve tamamen yenilenebilir enerji kaynaklı yeni üretim projeleri geliştirerek etki alanımızı artırmak konusunda kararlıyız” diye konuştu.

Her türlü büyüme opsiyonu değerlendiriliyor

Bu hedef doğrultusunda mevcut tesislerin bir kısmında kapasite artıracaklarını, yenileme ve modernizasyon çalışmaları yapacaklarını kaydeden Tuncay, şu bilgileri verdi: “Yurt içi ve dışında yenilenebilir kaynaklı olmak üzere, yeni proje ve tesislerin hayata geçirilmesi ile mevcut tesislerin satın alınması alternatifleri de dahil olmak üzere her türlü büyüme opsiyonlarını değerlendiriyoruz. Piyasa gelişimi ve imkanları ölçüsünde ağırlıklı olarak RES ve GES projeleri öncelikli. Bu kapsamda kademeli olarak ve 2030 hedefi doğrultusunda bir kısım hibrit GES yatırımlarından bir kısım mevcut RES tesislerinin büyüme potansiyeli değerlendirilerek ve buna ilaveten yeni yatırımlar ile birlikte önümüzdeki 6 yılda 500 MW kurulu güce ulaşmayı ve böylece Türkiye genelinde sadece yenilenebilir elektrik kurulu gücü anlamında 180,1 MWe kapasite ile bulunduğumuz 45. sıradan 2030’da 20. sıraya yükselmeyi hedefliyoruz.” 

Halka arza hazırlanıyor

Öte yandan Enda, halka arz için Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) başvurdu.  Tamamı sermaye artırımı yöntemi ile gerçekleştirilecek halka arzdan elde edilecek fonu; bağlı ortaklıklar bünyesindeki Rüzgâr ve Hibrit GES santrallerinin, altyapı, kapasite ve verimlilik artışına yönelik yatırımlarının finansmanı, bağlı ortaklıklarının sermayesindeki payının artırılması, yurt içi ve yurt dışında, enerji sektöründe değer katacak yatırım fırsatlarının fonlanması ile işletme sermayesinin güçlendirilmesinde kullanmayı planlayan Enda, net nakit pozisyonu güçlü bir mali yapıya sahip. 

WIN EURASIA sanayicilere 2 yeni müjde verdi

0

İmalat endüstrisi için sayısız yenilik ve ürün lansmanına ev sahipliği yapan WIN EURASIA 2024 Fuarı ziyaretçileri ağırlamaya başladı. Fuarın açılışında konuşan T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Milli Teknoloji Genel Müdürü Alper Güzel, sanayicilere bakanlığın iki yeni projesi olan Dijital Dönüşüm Destek Programı ve Milli Staj Seferberliği Programı’ndan söz etti. Dijital Dönüşüm Destek Programı ile dijital gelişmeye sevk edilecek olan sanayiciler, Milli Staj Seferberliği Programı ile de aradıkları stajyerlere ulaşabilecekler.

Bu yıl 30.yılını 19 ülkeden 750’den fazla katılımcı firma ile kutlayan WIN EURASIA 2024 Fuarı’nın açılışı Hannover Fairs Turkey Yönetim Kurulu Başkanı Annika Klar’ın ev sahipliğinde, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Milli Teknoloji Genel Müdürü Alper Güzel, Türkiye Makine Federasyon (MAKFED) Başkanı Adnan Dalgakıran ve Kazakistan Makine Endüstrisi Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Meiram Pshembayev’in katılımıyla gerçekleştirildi.

Sanayicilere iki müjde birden geldi

Fuarın 30. yılında yurt dışından birçok firmanın ve yatırımcının gelmiş olması ve gerek satın almacı gerekse de yatırımcı olarak fuarda yer almalarının kendileri için de çok kıymetli olduğunu belirten T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Milli Teknoloji Genel Müdürü Alper Güzel, fuarın açılışında sanayicilere iki müjde verdi. Alper Güzel, “Bunlardan biri Dijital Dönüşüm Destek Programı. Şirketlerin bu noktada öncelikle kendi dijitalleşme süreçlerini tespit etmeleri gerekiyor. Sonrasında da yol haritası da ortaya çıkmış oluyor. Dijital Dönüşüm Destek Programı ile şirketlerimizi dijital anlamda bir inkişafa, bir gelişmeye sevk etmek istiyoruz. Bir diğer projemiz ise Milli Staj Seferberliği Programı. Makine endüstrisi alanında çalışmak isteyen öğrenciler nerede staj yapacakları konusunda bir arayış içerisindeyken, şirketlerimiz ise ileride istihdam edeceği öğrencilere ulaşamamanın sıkıntısını çekiyorlar. Bu iki kesimi birbirleriyle buluşturacağımız bir program. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi ile birlikte yürüttüğümüz Milli Staj Seferberliği Programı ile şirketlerimizi doğru kişiye ve doğru stajyere uygun puanlama sistemleri ile ulaştıracağız” diye konuştu.

WIN EURASIA, endüstrinin geleceğini şekillendiriyor

Hannover Fairs Turkey Yönetim Kurulu Başkanı Annika Klar ise yaptığı konuşmasında, WIN EURASIA’nın ihracat odaklı girişimlere 30 yıldır öncülük ettiğini ve endüstrinin geleceğini şekillendirmedeki rolüne vurgu yaptı. Bölgenin öncü endüstriyel ticaret fuarı WIN EURASIA olarak bu yıl 30. yaşını kutladıklarını ifade eden Annika Klar, “Her yıl, dünyanın en önemli endüstriyel ticaret fuarı HANNOVER MESSE’nin bölgesel temsilcisi WIN EURASIA’da kapsamlı bir ticaret ve teknoloji ağı sağlıyoruz. WIN EURASIA, üretim endüstrimiz ve teknoloji tedarikçilerimizin tüm gereksinimlerini karşılamalarını ve gelecek nesil teknolojileri ilk elden keşfetmelerini sağlayan güçlü bir platform. 5G Arena, Metaverse Arena, Hidrojen Özel Alanı, Dijital Fabrikalar Alanı ve Comvac Kompresör, Vakum ve Basınçlı Gaz Ekipman ve Teknolojileri Özel Alanı gibi WIN EURASIA’nın özel alanları, ziyaretçilere sektörün en son gelişmelerini sergileyerek endüstrinin geleceğine yeni bir bakış açısı sunacak. Amacımız, Türkiye üretim endüstrisinin rekabet gücünü ve ihracat potansiyelini artırarak, endüstriyi gelecekteki teknolojiler ve uluslararası pazarlarla etkileşimini kolaylaştırmak. WIN EURASIA, sektördeki yeniliklerin keşfedildiği bir buluşma noktası olmasının ötesinde, yarattığı iş birlikleri aracılığıyla sektörel büyümeye önemli katkılar sağlayan bir fuar. Şirketlerin büyüme yolculuklarına eşlik ederken, aynı zamanda Türkiye’nin ihracat hacmine de önemli katkılar sağlıyoruz” şeklinde konuştu.

Fuarın açılışında konuşan Türkiye Makine Federasyon (MAKFED) Başkanı Adnan Dalgakıran ise 30. yılında son derece profesyonelce düzenlenen WIN EURASIA Fuarlarına bir yenisi daha eklemeyi başardığını kaydetti. Sektörün bileşenlerinin tek çatı altında toplanmasından oldukça memnun olduklarını ifaden Adnan Dalgakıran, “Avrupa’yla Asya arasındaki en doğru buluşma noktası Türkiye’dir. Hem Avrupalı yatırımcıların hem de özellikle Uzak Doğulu yatırımcıların Türkiye’ye büyük bir süratle yatırım yapmalarında fayda var. Çünkü dengeler Asya tarafına doğru değiştiği için dünya üretiminin yüzde 52’si burada. Bu da diğer ülkelerin buraya karşı farklı Gümrük ve kota koymalarına yol açıyor. Türkiye’de bu noktada stratejik bir görev üstlenebilir” dedi.

Dünyanın inanılmaz bir hızlı değişim içerisinde olduğunu vurgulayan Adnan Dalgakıran, “Bu değişimi planlamak da uzun vadeli stratejiler oluşturmak da artık oldukça zorlaşmış vaziyette. Dünya ekonomisinde şirketler sisli, puslu bir havada süratle otomobil kullanmak durumunda. Bu noktada tüm şirketlerin bildikleri birçok şeyi unutup yepyeni stratejiler ve bakış açıları oluşturmaları gerektiğini biliyoruz. Ancak insan beyninin çalışma prensipleri daha çok alışkanlıklarına, daha önce öğrendiklerine sadık kalmak ve o alandan çıkmamak için direnmek üzere kuruldu. Beynimizin bu çalışma şekliyle dünya gelişimini nasıl izleyeceğimiz arasında bocalayıp duruyoruz. İşte bu bocalamadan çıkıp da oluşan farklılığı erkenden fark edip ona göre pozisyon almak, şirketlerin bu noktada esneklikleri çok önemli” şeklinde konuştu.

Özellikle makine sektörünün bu noktada çok ciddi gelişme gösterdiğine şahit olduklarını bildiren Adnan Dalgakıran, “Avrupa’da ve Dünya’da da önemli makine üreticilerinden biri konumundayız. Ama ihtiyacımız olan şey Türkiye için de dünya için daha üst ligde olmak. Bu sadece bizim becerilerimize bağlı değil. Eğitilmiş insan kaynağının oluşması, finansal istikrar, ölçek ekonomisi ve dünyayla olan entegrasyon çok önemli. Bu noktada yeniden bir değerlendirmeye tabi tutulması, şirketlerin verimlilik ve ölçek noktasında yürüyebilmesi için yeni bir stratejinin çizilmesi gerekiyor” dedi. 

“Yeni iş fırsatlarını birlikte keşfedelim”

Kazakistan Makine Endüstrisi Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Meiram Pshembayev ise konuşmasında, sektörün en büyük buluşmasında yer alarak bu güce şahitlik etmenin mutluluğunu yaşadıklarını ifade ederek, “Kazakistan’ın Avrasya Bölgesi’ndeki stratejik rolünün yanı sıra inovasyona, endüstriyel büyümeye ve teknolojiye verdiği önem her geçen gün artıyor. Ülkemizin bu alanlardaki potansiyelini WIN EURASIA Fuarı’ndan yeni fırsatlara dönüştürmeyi amaçlıyoruz. Gerçekleştireceğimiz iş birliktelikleri ile küresel bağlantılarımızı güçlendirerek, sürdürülebilir kalkınma hedeflerimiz için önemli bir potansiyel oluşturacağız. Bu kapsamda tüm fuar katılımcılarını ve imalat endüstrisinin liderlerini hep birlikte yeni iş fırsatları keşfetmeye davet ediyoruz” dedi.

Küresel ticaret ağına katılma fırsatı

MAİB, MAKFED ve Hannover Fairs Turkey’in küresel ağı tarafından desteklenen alım heyeti programı, WIN EURASIA’da 17 ülkeden, aralarında Arnavutluk, Cezayir, Azerbaycan, Mısır, İran, Irak, Ürdün, Kazakistan, Kosova, Lübnan, Makedonya, Fas, Romanya, Sırbistan, Tunus, Ukrayna ve Özbekistan’ın bulunduğu 200’den fazla satın alma profesyonelini ağırlayarak katılımcılarla yüz yüze görüşmeler yapmalarını sağlayacak.

Yapay zekâ ile güçlendirilmiş geleceğin fabrikaları sergilenecek

İmalat endüstrisinin teknolojik gelişmelerine öncülük eden WIN EURASIA, yeni teknolojilerin ve güncel sektör konularının ele alınacağı uluslararası konferanslar ve seminerlere ev sahipliği yapacak. Ziyaretçiler, katılımcılarla birlikte sektörel yenilikleri keşfetme ve 5G Arena, Endüstri 4.0 Tema Alanı, Robotik Konferansı gibi özel tema alanlarında geleceği deneyimleme şansına sahip olacaklar. Türk Telekom ve Nokia Türkiye arasındaki Teknoloji Çözüm Ortaklığı sayesinde ziyaretçiler, 5G Arena’da 5G drone entegrasyonu, akıllı robot köpekler, GPT-4 teknolojisi, hizmet robotları, Metaverse ve dijital ikiz dünyası gibi çeşitli yenilikleri keşfetme fırsatına sahip olacaklar. 5G Arena’da, robotik endüstrisindeki en son gelişmeler sergilenirken, katılımcılar insan ve makine arasındaki karmaşık ilişki hakkında detaylı bilgi alacaklar.

5G Arena’da ziyaretçiler, Türkiye’de bir ilk olan bir demo fabrikayı görme fırsatına sahip olacaklar. 30 farklı 5G kullanım senaryosunun entegre bir şekilde çalışacağı bu etkileyici gösterim, fuarın teknoloji çözüm ortağı Türk Telekom ve Nokia iş birliğiyle 42 markanın ortaklığı sayesinde mümkün olacak.

Sürdürülebilir ve temiz hidrojen enerjisi, Hidrojen Özel Alanında sergilenecek

WIN EURASIA, bu yıl dünyada sıkça konuşulmaya başlanan Hidrojen Özel Alanı ile endüstriyel dönüşüme öncülük etmeye hazırlanıyor. Fosil yakıtlara dayalı enerji üretim ve tüketiminin neden olduğu çevre kirliliğini önlemek amacıyla, daha sürdürülebilir ve temiz olan hidrojen enerjisi, Türkiye’de ve Avrupa’da endüstrinin gündeminde yer alıyor. Ağır sanayi gibi hidrojen enerjisinin yoğun olarak kullanıldığı sektörler için hidrojen enerjisinin üretimi, depolanması, taşınması ve kullanımı ile ilgili teknolojiler, WIN EURASIA’daki Hidrojen Özel Alanında sergilenecek. 55 bin metrekarelik fuar alanında; Enerji-Elektrik -Elektronik Teknolojileri, Kaynak ve Robotik Kaynak Teknolojileri, Lojistik-Tedarik Zinciri Yönetimi, İç Lojistik Çözümleri, Endüstriyel Üretim Makineleri, Endüstriyel Otomasyon ve Fabrika Otomasyon Sistemlerinde uzmanlaşmış şirketler en son ürünlerini sergileyecekler.

‘Her Fidan Bir Umut Projesi’ büyüyor

0

Enerjisa Üretim, ‘Her Fidan Bir Umut’ Projesi ile, 2021 yılından bu yana 1 milyondan fazla fidan dikim hedefiyle Türkiye’nin orman varlığına güçlü bir katkı sağlıyor. Bu yıl 280 bin fidan dikmeyi hedefleyen Türkiye’nin lider özel sektör enerji üretim şirketi, oluşturduğu “enerjisauretimherfidanbirumut.com” web sitesi üzerinden santrallerinin ve yenilenebilir enerji projelerinin bulunduğu lokasyonlarda herkesi kendileri ya da sevdikleri adına ücretsiz olarak fidan katkısında bulunmaya çağırıyor. 

Enerjisa Üretim, Türkiye’nin farklı bölgelerindeki 26 santrali ve 4.000 MW’a yakın kurulu gücüyle ülkemizin enerji ihtiyacını karşılarken, yenilenebilir enerji projelerinin ve santrallerinin yer aldığı illerdeki fidan dikimleriyle Türkiye’nin ormanlaştırılmasına katkı sunuyor. Her yıl yaşının 10 bin katı kadar fidanı toprakla buluşturan Enerjisa Üretim, “Her Fidan Bir Umut” diyerek 2021 yılından bugüne gerçekleştirdiği hedefleriyle toplamda 1 milyondan fazla fidanı toprakla buluşturuyor.

Fidanlar enerjisauretimherfidanbirumut.com web sitesi üzerinden kampanyaya katılan gönüllülerin katkılarıyla dikiliyor. Doğaseverler web sitesinde tercih ettikleri bölgeyi seçerek kendileri veya sevdikleri adına fidan dikilmesini talep edebiliyorlar ve karşılığında sertifikalarını indirebiliyorlar. Fidan dikimi herkesin katılımına açık şekilde ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor. Sitede Türkiye haritası üzerinden geçmiş dikim bilgilerine de yer veriliyor. 

Tüm doğaseverleri enerjisauretimherfidanbirumut.com web sitesi ve sosyal medya hesaplarından kampanyaya katılmaya çağıran Enerjisa Üretim, “2024 dikim hedefimizin bir parçası olmak için başvuru formunu doldur, dilediğin lokasyonumuzda gönüllü olarak senin adına da bir fidan dikelim” duyurusunda bulundu. 

Metro Türkiye sürdürülebilir çevre için çalışıyor

Sürdürülebilirliği bir iş yapış biçimi olarak ele alan Metro Türkiye, ekosistemi korumaya yönelik çözüm yollarıyla daha yeşil bir geleceğe katkıda bulunuyor. Gıda atıklarının önlenmesi, izlenebilirlik, sürdürülebilir balıkçılık, geri dönüşüm gibi birçok farklı alanda çalışmalar yürüten Metro Türkiye, enerji tasarrufuna yönelik yeşil yatırımlarıyla da dikkat çekiyor. Güneş Enerjisi Sistemi (GES) projesinin ilk fazında 15 mağazasında elektrik ihtiyacının yüzde 70’ten fazlasını yeşil enerji ile karşılamaya başlayan Metro Türkiye, sağladığı %11,4 enerji tasarrufu ile tüm Metro Grup ülkeleri arasında 2. sırada yer almayı başardı. %7 olarak belirlenen 2023 hedefinin %4,4 oranında üzerine çıkan Metro Türkiye, 2. faz çalışmaları devam eden GES projesinin tamamlanmasıyla 30 mağazada da GES kullanımına geçerek bu oranı artırmayı hedefliyor.   

Yaklaşık 35 yıl önce adım attığı ülkemizde tüm faaliyetlerinin merkezine sürdürülebilirliği koyan Metro Türkiye, dünyanın gelecekte nefes alabilmesi adına çevreyi ve ekosistemi koruyan birçok çalışmayı hayata geçiriyor. Gıda atıklarının önlenmesinden izlenebilirliğe, sürdürülebilir balıkçılıktan geri dönüşüme kadar farklı alanlarda çalışmalar yürüten Metro Türkiye, yeşil enerji yatırımlarında da ciddi adımlar atıyor. Geçen yıl başlattığı Güneş Enerjisi Sistemi (GES) projesiyle, ilk fazda yer alan 15 mağazada kullandığı elektriğin %70’ten fazlasını yeşil enerji ile elde etmeye başlayan Metro Türkiye, “30 mağazaya 30 MW” hedefiyle 2. Faz çalışmalarını sürdürüyor. Gerçekleştirdiği bu yatırım sayesinde 2023 yılı için belirlenen tüm mağazalarında %7 enerji tasarrufu sağlama hedefinin üzerine çıkarak %11.4 oranına ulaşan Metro Türkiye, elde ettiği sonuçla tüm Metro Grup ülkeleri içerisinde ikinci sırada yer aldı.

Metro Türkiye olarak, ilgili yasal gerekliliklere uyum sağlayarak iklim ve çevreyi koruma bilinci ile tüm operasyonlarında çevresel etkiyi en aza indirgemek için çalıştıklarını ifade eden Metro Türkiye CFO’su Aslı Aracıoğlu, “Sürdürülebilirlik çalışmalarımızı temel bir strateji olarak ele alıyor ve tüm faaliyetlerimizi bu eksende yürütüyoruz. Müşterilerimize sunduğumuz ürünleri ekolojik, sosyal ve ekonomik açıdan sürdürülebilir kaynaklardan tedarik etmeyi amaçlıyoruz. Gıda atıklarının önlenmesinden yüzde yüz et, balık, bal, meyve sebze izlenebilirliğine ve sürdürülebilir kaynakların kullanılmasına kadar tüm işlerimize üreticilerimiz, yerel ürünlerimiz ve yetiştirdiğimiz şeflerimizle birlikte insan odaklı yaklaşıyor, çevreye saygılı ve yerel değerleri yaşatarak etkin bir şekilde faaliyet gösteriyoruz” dedi. 

Hedef, 2040’da Karbon Nötr Olmak

Enerji tasarrufunu ve yeşil kaynak kullanımını çevresel sürdürülebilirlik açısından çok önemli bulduklarına dikkat çeken Aslı Aracıoğlu, “Yoğun kaynak kullanımı gerektiren gıda-perakende sektöründe enerjinin daha verimli kullanılması amacıyla uygulamalar geliştiriyor ve yenilenebilir enerji kullanımını artırarak daha yeşil bir geleceğe katkıda bulunuyoruz. Bu doğrultuda 2023 yılında adımlarımızı hızlandırdık ve ‘30 mağazaya 30 MW’ hedefiyle Güneş Enerjisi Sistemi (GES) yatırımımızı hayata geçirdik. 500 milyon TL’lik bu yatırımın ilk fazını devreye alarak, 15 mağazamızda elektrik ihtiyacının yüzde 70’ten fazlasını yenilenebilir enerji ile karşılamaya başladık. İkinci etabı devam eden projemiz tamamlandığında, yaklaşık 110 bin kişinin yıllık enerji tüketimine denk gelen toplam 30 MW üretimi gerçekleştirerek, 30 mağazamızda kullandığımız elektriğin yaklaşık yüzde 60’ını temiz enerji ile karşılamış olacağız. Bu sayede 825 bin ağacın nötrleyebileceği 18 bin ton karbon emisyonunun önüne geçip karbon ayak izini 14 bin tona düşüreceğiz” diye konuştu. 

Gerçekleştirdikleri bu yatırımın da etkisiyle 2023 için belirlenen %7 enerji tasarrufu sağlama hedefinin üstüne çıkarak %11.4 oranına ulaştıklarını vurgulayan Aracıoğlu, “Metro Türkiye olarak sürdürülebilirlik açısından büyük önem verdiğimiz enerji tasarrufu konusunda hedefimizin %4 üzerine çıkmayı başardık ve bu sayede tüm Metro Grup ülkeleri içerisinde ikinci sırada yerimizi aldık. GES projemizin tamamlanmasıyla birlikte bu oranı daha yukarılara taşıyacağımıza ve böylece 2040 yılına kadar karbon nötr olma hedefimize çok daha fazla yaklaşacağımıza inanıyoruz” dedi. 

SOCAR: İsrail’e ham petrol satmıyoruz

Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi Socar Yetkilileri, İsrail’e ham petrol sattıkları yönünde asılsız iddialar eşliğinde Bursa’da bulunan Bursagaz ofis binasında şiddet dozu artan provokatif eylemler nedeniyle Gazeteci-Yazar Ferhat Yıldırım’a basın açıklamasında bulundu.

İŞTE SOCAR’IN BASIN AÇIKLAMASI:

Son dönemde bölgede yaşanan jeopolitik gelişmeler doğrultusunda, belirli protesto eylemlerinde, SOCAR Türkiye ve grup şirketleri, bir süredir bazı provokatör gruplarca gerek sosyal medya üzerinden gerekse gerçekleştirilen fiziksel eylemlerle hedef gösterilmektedir. Söz konusu provokatör gruplar, şirketimizin İsrail ile ham petrol ticareti ilişkisi olduğuna dair asılsız ithamlar öne sürerek sosyal medya üzerinden kışkırtıcı paylaşımlar yapmakta ve şirket binamıza, çalışanlarımızın güvenliğini riske atacak fiziksel saldırılar gerçekleştirmektedir. İstanbul genel merkez binamızda 12 Mart, 29 Mayıs, 31 Mayıs ve 2 Haziran tarihlerinde; Bursa’daki Bursagaz ofis binamızda 24 Mayıs tarihinde gerçekleştirilen ve şiddet dozu artan provokatif eylemlerin devam etmesi, şirket çalışanlarımızın can güvenliği için tehlike oluşturmaktadır. 

Ana şirketimiz olan Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi SOCAR’ın ortaya koyduğu vizyon doğrultusunda, tüm faaliyetlerimizi uluslararası iş anlaşmaları çerçevesinde yürütüyoruz. Bu bağlamda, SOCAR’ın halihazırda ham petrolü İsrail’e sattığı yönündeki ithamlar asılsız olup, kasıtlı olarak kamuoyunu yanıltmayı amaçlamaktadır. Dünya petrol satış piyasasının kendine özgü özellikleri bulunmaktadır ve üretilen ham petrol, ticaret şirketleri veya bu şirketler aracılığıyla satılmaktadır. Tedarik şirketlerinin, ham petrolü hangi ülkelere taşıdığını veya hangi amaçlarla kullandığını kontrol etme ve müdahale etme imkanı yoktur. Bu kapsamda SOCAR, diğer petrol şirketleri gibi, tedarik ettiği ürünlerin ticaretini ilgili ticaret şirketleri ile olan satış ilişkileri çerçevesinde gerçekleştirmektedir. Bununla birlikte, piyasada faaliyet gösteren ticaret şirketleriyle devam eden olağan satış ilişkilerimiz çerçevesinde, ticaret şirketlerince SOCAR’dan temin edilen ham petrolün hangi ülkelere sevk edildiği ve hangi amaçla kullanıldığına dair tarafımızca bir kontrol ve müdahale mümkün olmamaktadır. 

SOCAR Türkiye olarak, yatırımlarımız ve iş birliklerimiz, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki güçlü kardeşlik ve dostluk bağları, stratejik müttefiklik ve halklarımızın karşılıklı çıkarları doğrultusunda şekillenmektedir. Türkiye’de faaliyete başladığımız on altı yıl içinde yaklaşık 18,3 milyar dolar tutarındaki yatırımla, farklı illerde beş bin altı yüz doğrudan ve on binin üzerinde dolaylı çalışanımızla, petrol ve doğal gaz alanında faaliyet gösteren grup şirketlerimiz ve gerçekleştirdiğimiz STAR Rafineri, TANAP gibi stratejik mega projelerle Türkiye’nin en büyük dış yatırımcısı ve en büyük entegre endüstri grubuyuz. Türkiye’deki mevcut yatırımlarımızı yeni yatırımlarla genişletme çalışmalarımız ise devam ediyor. Enerjideki cari açığın kapanmasına sağladığımız katkı başta olmak üzere, yarattığımız ekonomik değer ve istihdamın yanı sıra gerçekleştirdiğimiz birçok kurumsal sosyal sorumluluk projesiyle başta faaliyet gösterdiğimiz bölgeler olmak üzere toplumsal fayda için var gücümüzle çalışıyoruz. Yaşadığımız deprem felaketinde, ilk günden itibaren gerek ücretsiz yakıt desteği gerekse temel ihtiyaçların bölgeye iletilmesi kapsamında kardeş Türk halkının yanında yer aldık, almaya da devam ediyoruz. Türkiye’nin çeşitli illerinde kurduğumuz on bir okulda on bini aşkın öğrenciye eğitim desteği veriyoruz. Toplumsal sorumluluğumuzun bilinciyle eğitim, çevre ve sosyal alanlarda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Bir grup provokatörün ortaya attığı asılsız ithamları kesinlikle kabul etmemekle birlikte, kamuoyunun algısını manipüle etme ve yüz yıllık kardeşlik bağımıza zarar verme amacı taşıyan bu asılsız söylem ve eylemlere itibar edilmemesini rica ediyoruz. Türk ve Azerbaycan halkının ortak çıkarları ve refahı için çalışmaya devam edeceğiz. Şirket mottomuzda da belirttiğimiz gibi her zaman Birlikteyiz. Güçlüyüz.

BORUSAN CAT müşterileri ile buluştu

0

Borusan Grup şirketlerinden Borusan Cat, 24 Mayıs – 1 Haziran 2024 tarihleri arasında düzenlediği Marina Günleri ile müşterilerine marin sektöründeki çözümlerini sundu. 

“Daha İyi Bir Dünya İçin Çözüm Üretiriz” şirket amacı ile operasyonlarını Türkiye’nin yanı sıra Kafkasya ve Orta Asya’da sürdüren Borusan Cat, 24 Mayıs – 1 Haziran arasında düzenlediği Marina Günleri etkinlikleri ile yat sahipleri, kaptanlar ve marina sektörünün profesyonelleri ile bir araya geldi.

Borusan Cat, Marina Günleri’nin ilk etkinliğini 24 – 26 Mayıs’ta Beylikdüzü’nde, West İstanbul Marina’da düzenledi. Bu sene 30. kuruluş yılını kutlayan şirket, 27-28 Mayıs’ta İstanbul’da, Setur Kalamış Marina’da müşterileri ile buluştuktan sonra 30 Mayıs – 1 Haziran tarihlerinde Konyaaltı’nda, Setur Antalya Marina’da misafirlerini ağırladı.

Borusan Cat etkinliklerde, C2.2 deniz jeneratörünü ziyaretçilerine tanıttı

Benzersiz esneklik, güvenilirlik ve maliyet etkinliği sunmak üzere tasarlanan “Güç Çözümleri” ile enerji üretimi pazarında fark yaratan Borusan Cat, Marina Günleri kapsamında etkinlik alanına kurduğu konteynerlerinde C2.2 deniz jeneratörü modelini müşterilerinin beğenisine sundu. 

Borusan Cat’in endüstri lideri mekanik ve elektrik tasarımını yansıtan bu kompakt deniz jeneratörü 4 silindirli motoru ile son derece verimli çalışırken az titreşim ve düşük ses seviyesi sağlıyor. Her türlü uygulamadaki güç gereksinimleri için ideal olan bu paket açık set olarak ya da ses kabini ile birlikte sunuluyor. Mükemmel yakıt ekonomisiyle birlikte düşük işletme ve bakım maliyeti vaat eden C2.2 deniz jeneratörü, uzatılmış servis aralıklarıyla tek taraflı servis ve bakımı kolaylaştırıyor.

Müşterilerin uygulaması: Boom360

Etkinlikler kapsamında misafirler, Borusan Cat’in müşterilerine özel hayata geçirdiği uygulamalardan Boom360’ı da deneyimleme fırsatı yakaladı. 

Boom360 ile kullanıcılar, tek uygulama üzerinden Borusan Cat’in tüm hizmet ve çözümlerine ulaşabiliyor. Borusan Cat garantisiyle satışa sunulan ürünlere ve bu ürünlerin teknik özelliklerine erişim sağlanan uygulamada, kullanıcılar ihtiyaç duydukları ürünler için zaman ve mekandan bağımsız olarak teklif alma imkanı buluyor. 

Tüm kampanyaların uygulama üzerinden takip edilebildiği Boom360 ile Borusan Cat müşterileri servis randevularını kolayca oluşturabiliyor, bakım ve servis ihtiyaçları uygulama üzerinden yönetilebiliyor.

Geri dönüşüme hep beraber odaklanmalıyız

0

Uzman sanayi inisiyatifi ve etkin sivil toplum kuruluşu kimliklerini bünyesinde bir araya getiren ÇEVKO Vakfı’nın Genel Sekreteri Mete İmer, Dünya Çevre Günü’nde Türkiye’deki değerlendirilebilir atıklar, atık ithalatı, geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik odaklı çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Çevre sürdürülebilirliğinde gönüllü sanayi inisiyatifi ve geniş kitlelere dokunan sivil toplum kimliklerini bünyesinde bir araya getiren ve özellikle son yıllarda “iklim krizi ile savaşım” ve “döngüsel ekonomiye geçiş” konularına odaklanan ÇEVKO Vakfı’nın Genel Sekreteri Mete İmer, Dünya Çevre Günü’nde Türkiye’deki değerlendirilebilir atıklar, atık ithalatı, geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik odaklı çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulundu. 

Evsel tüketim sonrası ortaya çıkan atıkları kaynağında ayrı toplayarak değerlendirecek önlemlerin bir an önce alınması gerekliliğine vurgu yapan ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, geri dönüştürülebilir atıkların sanayinin hammadde gereksinimi haline gelmiş olduğunu söyledi ve atık ithalatını en aza indirmenin yolunun, atıkların etkin bir şekilde toplanıp değerlendirilmesinden geçtiğinin altını çizdi. 

Mete İmer, Dünya genelinde kullanılan ve ülkemizde de 3-4 yıl öncesine dek uygulanıp, sonrasında terk edilen Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu’nun (GÜS) atıkların kaynağında toplanması için finansal bir model olarak kullanılabilecek verimli bir yöntem olduğunu ifade etti. ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, Vakfın 2022 yılında oluşturduğu Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu Çalışma Grubu’yla GÜS modelinin yeniden uygulamaya konulması için pilot projeler ve çalışmalar gerçekleştirdiğini de sözlerine ekledi. 

Sürdürülebilirlik kavramının küresel değer zincirlerinde giderek artan önemi ve dünya genelinde tüketicilerin artan hassasiyetiyle günümüzde birçok şirketin üretim süreçlerinde, ürünlerinde ve ambalajlarında sürdürülebilir nitelikleri ön plana çıkardığına da değinen ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, Türkiye’de bir ilk olan ÇEVKO Vakfı ve Yıldız Teknik Üniversitesi ortaklığında kurulan Geri Kazanım Test ve Araştırma Merkezi GETAM’ın, şirketlere sürdürülebilirlik taahhüt ve iddialarını bilimsel verilerle destekleme olanağı sunduğunu da belirtti.

Türkiye Atık İstatistikleri

ÇEVKO Vakfı’nın ülkemizde kurucusu olduğu geri dönüşüm sistemlerinin bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemi gittikçe artan, geniş kapsamlı bir alan olduğunu ifade eden Mete İmer, “Türkiye’de geri dönüşümün durumunu anlayabilmek için öncelikle atık istatistiklerine bakmak gerekir. Ancak ne yazık ki ülkemizde önemli miktarda kayıt dışı faaliyet bulunmasına ek olarak bu konuda düzenli, güncel, doğru, ayrıntılı verilerin toplanması, analiz edilmesi ve yayımlanmasında da sıkıntılar bulunmaktadır.   ” dedi.

TUİK tarafından Kasım 2023’te yayımlanan 2022 yılına ait atık istatistiklerine göre, araştırma kapsamındaki imalat sanayi işyerleri, maden işletmeleri, termik santraller, organize sanayi bölgeleri (OSB) ve hane halklarında 2022 yılında 29,4 milyon tonu tehlikeli olmak üzere toplam 109,2 milyon ton atık oluştuğunu belirten Mete İmer, “79,9 milyon ton tehlikesiz atığın 22,5 milyon tonu imalat sanayi, 27,8 milyon tonu termik santraller, 2,5 milyon tonu maden işletmeleri, 0,2 milyon tonu OSB’ler ve 26,8 milyon tonu hane halkı kaynaklı.  Raporda hane halkından kaynaklı atık miktarının ‘Belediye Atık İstatistikleri Anketi sonuçları kullanılarak tahmin yöntemiyle hesaplandığı’ belirtiliyor. Rapor verilerine göre sanayi işletmeleri ve hane halkından çıkan yaklaşık 50 milyon ton tehlikesiz atığın geri kazanılabilecek nitelikte olduğu öne sürülebilir” şeklinde konuştu.

Belediyelerce Toplanan Atıkların Ne Kadarı Geri Dönüştürülüyor?

ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, sözlerini şöyle sürdürdü: “TUİK verilerine göre, toplam 1.391 belediyenin 1.389’unda atık hizmeti veriliyor ve 2022 yılında belediyelerce 30,3 milyon ton atık toplanmış durumda. Bu atıkların yüzde 85,9’u atık işleme tesislerine, yüzde 13,5’i belediye çöplüklerine gönderilirken, yüzde 0,6’sının ise açıkta yakılarak, gömülerek, dereye veya araziye dökülerek bertaraf edildiği belirtiliyor. Öte yandan, atık işleme tesisleri hem atıkların gömülerek bertaraf edildiği düzenli depolama tesislerini hem de geri dönüşüm tesislerini kapsadığı için, belediyelerce büyük çoğunluğu hane halkından olmak üzere toplanan atıkların ne kadarının geri dönüştürüldüğünü anlamak mümkün değil. Ancak gözlemlerimize, deneyimlerimize, yetkililerle konuşmalarımıza göre bu atıkların çok büyük kısmının düzenli depolama sahalarında gömüldüğünü söyleyebiliriz.”

Türkiye, Geri Dönüşüm Kapasitesini İthal Ettiği Atıkları İşleyerek Kullanırken, Tüketim Sonrası Değerlendirilebilir Atıklarını Bertaraf Ediyor. 

Mete İmer, TUİK raporunun atık işleme tesislerinin durumu ile ilgili kısmında, 2022’de atık işleme tesislerinde, ithal atıklar da dahil olmak üzere 133,2 milyon ton atığın işlendiği bilgisinin yer aldığını belirterek, “Raporda, Atık Bertaraf ve Geri Kazanım Tesisleri Anketi kapsamında nihai atık bertaraf ve geri kazanım verilerini elde etmek amaçlandığından atık toplama, ayrıştırma, ara depolama gibi ön-işlem tesislerinin kapsam dışı tutulduğu; verilerin ithal atıkları da kapsadığı belirtiliyor. Atık bertaraf ve geri kazanım tesislerinde işlenen 133,2 milyon ton atığın 81,4 milyon tonunun gömülerek veya yakılarak bertaraf edildiği; 51,7 milyon tonunun ise geri kazanıldığı bilgisi yer alıyor. 51,7 milyon tonun 3,2 milyon tonunun yakma tesislerinde yakılarak enerji geri kazanımı gerçekleştirildiği; 120 bin tonunun kompost olarak geri kazanıldığı; 48,5 milyon tonunun da metal, plastik, kâğıt, mineral, vb. olarak geri dönüştürüldüğü kaydediliyor. Bu 48,5 milyon tonun geri dönüştürüldüğü tesis sayısı 2.866’dır” şeklinde konuştu. 

ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, 2022 yılına ait TUİK Atık İstatistikleri Raporu verilerini, şu sözlerle yorumladı: “Türkiye’de yaklaşık 50 milyon ton geri kazanılabilir tehlikesiz atık, imalat sanayi, OSB’ler ve hane halkından toplanmakta; hane halkından belediyeler vasıtasıyla toplanan yaklaşık 26 milyon ton tehlikesiz değerlendirilebilir atık düzenli depolama tesislerinde bertaraf edilirken 2.866 geri dönüşüm tesisinde 48,5 milyon ton metal, plastik, kağıt, vb. değerlendirilebilir atık geri dönüştürülmektedir.  Türkiye’deki bu tesislerde geri dönüştürülen atıkların, en iyi olasılıkla, yarıya yakını Türkiye’deki imalat sanayinden temin edilirken, yarıdan fazlasının yani 24-25 milyon tondan fazlasının ithal edildiği düşünülebilir.  Geri dönüştürülen atıkların önemli bir kısmının da ihraç edildiği tahmin edilmektedir. Sonuç olarak, ciddi bir geri dönüşüm kapasitesine sahip olan Türkiye, bu kapasitesinin büyük bölümünü ithal ettiği atıkları işleyerek kullanırken, değerlendirilebilir atıkların büyük bölümünü bertaraf etmekte, yani toprağa gömmektedir. Sorun, kendi atıklarımızı ayrı toplayıp değerlendirememe sorunudur.   Atık ithalatında yaşanacak daralma, bu nedenle, geri dönüşüm kapasitesini atıl hale getirebilir.  2023 ve 2024 yıllarının da benzer şekilde geçeceğini düşünüyor; özellikle hane halkından tüketim sonrası ortaya çıkan kendi atıklarımızı kaynağında ayrı toplayarak değerlendirecek önlemleri bir an önce almak gerektiği hususunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.”

Ülkemizdeki Geri Dönüşüm Kapasitesini Atık İthalatını En Aza İndirecek Şekilde Kullanabiliriz 

Mete İmer, atık ithalatı konusunda da şunları ifade etti: “2013 yılından itibaren getirilen kısıtlamalar ve denetimler nedeniyle AB’nin Çin ve Uzak Doğuyla değerlendirilebilir atık ticaretinin azalması sonrasında, Türkiye’nin geri dönüşüm sektörünün öneminin ve AB ile ticaret hacminin giderek arttığını düşünüyorum.  Günümüzde özellikle Türkiye’den son derece rekabetçi bir ortamda giden değerlendirilebilir plastik atıkların Avrupa’daki geri dönüşümcüleri kara kara düşündürdüğünü bizzat dinledim. Ancak Avrupa Birliği’nin döngüsel ekonomi kapsamında Yeşil Mutabakat, Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Tüzüğü de dahil olmak üzere bir dizi yasal düzenlemeyi yürürlüğe sokmakta olduğunu, AB’de çıkan değerlendirilebilir atıkların AB içinde geri dönüştürülmesi için önlemlerin konuşulduğunu, AB’nin ihraç veya ithal ettiği değerlendirilebilir atıklarla ilgili süreçlerde kalite, iş ve çevre güvenliği, yasalara uygunluk, insan hakları gibi sürdürülebilirlik ilkelerine uyumu öne çıkarmakta olduğunu izliyoruz.  AB ile ticaretimizi sürdürebilmek için bizim de benzer süreçlerimizi bu ilkelere göre gözden geçirmemizde yarar var. Büyük nüfusa sahip ülkemizde, sanayinin hammadde gereksinimi haline gelen geri dönüştürülebilir atıklarımızı toplayıp değerlendirebildiğimiz takdirde ülkemizdeki geri dönüşüm kapasitesini atık ithalatını en aza indirecek şekilde kullanabiliriz.”  

Ülkemizde Bir Süre Uygulanıp Sonradan Terk Edilen GÜS, Geri Dönüşüm için Verimli Bir Finansman Modelidir 

Geri dönüşüm sürecini, tüketicilerce kaynağında ayrı biriktirilen atıkların belediyelerin sorumluluğunda kaynağında ayrı toplanması, lisanslı geri dönüşüm tesislerinde geri dönüştürülmesi ve alanında disiplinli çalışma geçmişine ve nitelikli insan kaynağına sahip geri kazanım örgütlerince koordinasyonu olarak özetleyen Mete İmer, “Bu konuda farkındalığın arttırılması ve belediyelerin kaynağında ayrı toplama uygulamalarının sürekliliğini sağlaması büyük önem taşıyor. Elbette üreticinin sorumluluğu da var ve önde gelen ambalajlı ürün üreticileri, bu sorumluluğu ciddiyetle sahiplenmekteler.  Özellikle hane halklarından çıkan tüketim sonrası ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanması, geri dönüştürülmesi konusunda dünyanın geliştirmiş olduğu finansal ve yönetsel çözümlerden birisi, Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS) sistemidir.  GÜS, üreticinin ürünle ilgili sorumluluğunu, tüketim sonrası evreye genişlettiği bir çevre politikasıdır” dedi.  

Atıklar bundan 30 yıl öncesine dek bertaraf edilmesi gereken malzemeler olarak görülürken, geri dönüşüm konusunun günümüzde, çok daha farklı bir boyuta geldiğini vurgulayan Mete İmer, bu alanda özellikle AB Döngüsel Ekonomi Paketi’nde hammaddelerin temininden üretim süreçlerine, atık yönetim süreçlerinden atık olmaktan çıkma, dayanıklılık ve onarılabilirlik gibi farklı kriterlere, Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu ilkelerinden mali teşviklere kadar çok çeşitli konular yer aldığını ifade etti. 

Mete İmer, geri dönüşüm süreçlerinin olmazsa olmazı olan atık yönetimi, sorumlu üretim ve sorumlu tüketim konularının odağında yer alan GÜS modeli hakkında şunları söyledi: “Değerlendirilebilir atıkların kaynağında ayrı toplanması ve geri dönüştürülmesi ile ilgili altyapının ülkemizde kurulması ve işletilmesi en önemli konudur.  Dünya genelinde kullanılan ve döngüsel ekonomiyle önemi çok daha fazla artan Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS) modeli, ülkemizde de 3-4 yıl öncesine dek uygulandı, ancak sonrasında terk edildi.  2020 yılından itibaren ambalaj ve diğer atıklar için ekonomik işletmeler Hazine ve Maliye Bakanlığı’na GEKAP ödüyorlar.   Oysa GÜS, doğası gereği bir vergi değildir.  Günümüzde belediyelerin tüketim sonrası değerlendirilebilir atıkları kaynağında ayrı toplama uygulamalarında kopukluklar yaşanabiliyor. GÜS modelinin, ülkemizde finansal bir model olarak atıkların kaynağında toplanması için kullanılabilecek verimli bir yöntem olduğunun altını özellikle çizmek gerekir.   Elbette bu çözüm, denetim, yaptırım, teşvik ve farkındalık çalışmalarıyla desteklenmelidir.   Ülkemizde 15 yıl başarıyla uygulanıp sonra terk edilen GÜS modelinin yeniden uygulamaya konulması için 2022 yılında oluşturduğumuz Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu Çalışma Grubu’muzla pilot projeler ve çalışmalar gerçekleştiriyoruz.”

Geri Dönüşüm Alanında Doğru Kararlar İçin Süreç Yönetimini, Sürdürülebilirlik İlkelerini, Bilimsel Ve Teknolojik Gelişmeleri Esas Almalıyız

Çevresel sürdürülebilirlik ajandasının en önemli iki konusunun, son yılllarda ÇEVKO Vakfı’nın ülkemizde fikirsel önderlik üstlendiği döngüsel ekonomiye geçiş ve iklim kriziyle savaşımın daha etkin bir şekilde yürütülmesi gerekliliği olduğunu ifade eden Mete İmer, döngüsel ekonomiye geçişte, ürünlerin en az atık oluşacak şekilde üretilmesi, dayanıklılığının arttırılması, onarılabilmesi, tekrar kullanılması ve geri dönüştürülmesi ile kaynak israfının önlenmesinin temel hedef olduğunu vurguladı.

Dünyada her konuda olduğu gibi geri dönüşüm sektöründe de önemli gelişmelerin ve inovasyonların gerçekleştiğini belirten Mete İmer, “Değerlendirilebilir atıkların mekanik olarak ayrılmasıyla ilgili yüksek teknoloji kullanan otomatik ayırma sistemi yatırımları ülkemiz için de önemli.  Plastik atıkların geri dönüşümünde kimyasal geri dönüşüm tesislerinin önemi artmakta.  Bu konuda ülkemizde de önemli yatırımlar olduğunu biliyoruz. Dünyada ambalaj, elektrikli ve elektronik alet, akü ve pil, madeni yağ, bitkisel yağ, araç lastiği, tekstil atıklarının geri dönüşümü ile ilgili başarılı çalışmalar bulunmakta, bu sektörlere atık üreten diğer sektörler de zamanla eklenmektedir.  Geri dönüşüm konusunda yapılan yanlışlar ya bilgi eksikliğinden ya da önyargılardan kaynaklanmaktadır.  Doğru kararlar için süreç yönetimini, sürdürülebilirlik ilkelerini, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri esas almalıyız” dedi. 

Sürdürülebilirlik İddialarında Yeşil Aklamaya Dikkat!

ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Küresel değer zincirlerinde giderek önem kazanan ‘sürdürülebilirlik’ kavramı, dünya genelinde tüketicilerin de artan hassasiyetiyle birçok şirketin iş ve üretim süreçlerinde köklü değişiklikleri beraberinde getirmiştir.  Günümüzde birçok şirket, sadece sürdürülebilirlik taahhütlerinin bir gereği olarak değil, aynı zamanda küresel ticaretin de bir gereksinimi olarak üretim süreçlerinde, ürünlerinde ve ambalajlarında sürdürülebilir nitelikleri ön plana çıkarmaktadır. Hatta bu konuda gerçekle bağdaşmayan iddialar, dünya literatürüne ‘yeşil aklama’ olarak girmiştir ve bu konu giderek önem kazanmaktadır.”

ÇEVKO Vakfı GETAM’la Ülkemizde Bir İlke İmza Attı

ÇEVKO Vakfı ve Yıldız Teknik Üniversitesi ortaklığında, Türkiye’de bir ilk olarak kurulan Geri Kazanım Test ve Araştırma Merkezi GETAM’ın, şirketlere sürdürülebilirlik taahhüt ve iddialarını bilimsel verilerle destekleme olanağı sunduğunu belirten Mete İmer, “Dünya genelinde özellikle plastik konusunda, belirlenen hedefler sonucunda ve sürdürülebilirlik kaygısıyla, geri dönüştürülebilirlik, ürün içindeki geri dönüştürülmüş malzeme miktarının belirlenmesi, biyobozunurluk gibi yeni test ve analizlere gereksinim duyulmaya başladı.  GETAM’ın ülkemizde geri dönüşüm alanındaki araştırma-geliştirme çalışmaları, akademik bilgi birikiminin sağlanması ve sanayinin gereksinimlerinin karşılanması bakımından yenilikçi, çevre ile daha dost ürünlerin geliştirilmesine katkı sağlayacağını öngörüyoruz” dedi.

2025 Cenevre Oto Fuarı Katar’da

0

Comité daimi du Salon uluslararası de l’automobile Vakfı, belirsiz bir görünüm nedeniyle Cenevre Salonunun bir sonraki edisyonunu düzenlememeye karar verdi. Cenevre Uluslararası Otomobil Fuarı Katar’ın Kasım 2025’te gerçekleşmesi planlanıyor.

Cenevre, 31 Mayıs 2024 – Şubat 2024’teki yeniden lansman baskısı, Cenevre Uluslararası Otomobil Fuarı’nı (GIMS) COVID-19 nedeniyle dört yıllık bir aradan sonra yeniden konumlandırmayı ve sürdürmeyi amaçlasa da, Comité Permanent du Salon International de l’ Yönetim Kurulu Otomobil Vakfı, otomotiv endüstrisiyle bağlantılı çok fazla belirsizliğin bulunduğunu ve büyük Avrupa fuarlarının çekiciliğinin azalmasının, geleceğe daha fazla yatırım yapma riskini almayacağını belirtiyor. “Bu son derece üzüntü verici karar, başarımızı yeniden kazanmak için gösterdiğimiz çaba ve kararlılığı gölgelememelidir. Ancak zor bir sektör ortamında üreticilerin Cenevre Salonu’na ilgi göstermemesi, Paris ve Münih fuarlarındaki yerli sanayinin tercih ettiği rekabet ve böyle bir başarıyı sürdürmek için gereken yatırım seviyelerinin de göz önünde bulundurulması gerekiyor. Comité daimi du Salon uluslararası de l’automobile Vakfı Başkanı Alexandre de Senarclens, “gösteri, gelecek baskı için son darbeyi vurun” dedi.

Sorumlu bir karar

Yasal amacına ulaşamayan Cenevre’deki Comité daimi du Salon uluslararası de l’automobile Vakfı Yönetim Kurulu, sorumluluklarının bir parçası olarak, Vakfın feshedilmesi için kantonun vakıflar denetleme makamından (ASFIP) resmi olarak yetki talep edecek. Bu karar, Avrupa’daki pazar koşullarının gelecek baskıların başarısına elverişli olmadığının anlaşılmasının ardından geldi . “Sandro Mesquita yönetimindeki GIMS operasyonel ekiplerinin kararlılığı ve inancı olmasaydı, Cenevre’de ve Doha’da hiçbir gösteri olmazdı. Alexandre de Senarclens, “Ekipler, tüm kararlılığını KOVİD pandemisinden sonra bu otomobil fuarını yeniden canlandırmak için ortaya koymuştu” dedi.

Daha uygun bir bağlamda ve benzersiz bir konseptle GIMS Katar yolculuğuna devam ediyor

Sandro , “Otomotiv mükemmelliğine adanmış yaklaşan festival için ve başarılı bir ilk edisyonun ardından, GIMS Katar, konsepti ve uygulamasını başlatan ve geliştiren ekiplerin tanınmış bilgi birikimine ve becerilerine güvenmeye devam edebilir” dedi. Mesquita, GIMS’in CEO’su. Kendisi sözlerini şöyle tamamladı : “Otomobil fuarlarının dünyanın farklı yerlerindeki markaların ilgisini çekmeye devam ettiğini ve Cenevre Uluslararası Otomobil Fuarı’nın Orta Doğu’daki çekiciliğini güçlendirdiğini görmek memnuniyet verici” . Bir sonraki edisyonun Kasım 2025’te Doha’da yapılması planlanıyor.

Cenevre Uluslararası Otomobil Fuarı (GIMS) Hakkında

1905’ten beri Cenevre Uluslararası Otomobil Fuarı sıklıkla mobilitenin geleceği için bir sıçrama tahtası olarak görülüyor. GIMS, Avrupa’nın en önemli otomobil fuarlarından biri olarak biliniyor ve yıllık sıklığı ve marka tarafsızlığıyla öne çıkan dünyanın en prestijli ve etkili fuarlarından biri olarak biliniyor. Zirvede, 120.000 m2’den fazla salon alanı ve 120 katılımcı, basın günlerinde yaklaşık 10.000 uluslararası gazetecinin katıldığı bir gösteri düzenledi ve ardından 11 gün boyunca 600.000’den fazla ziyaretçi geldi.

2025 Geneva Auto Fair in Qatar

The Comité permanent du Salon international de l’automobile Foundation has decided not to organize the next edition of the Geneva Salon, due to an uncertain outlook. The Geneva International Motor Show Qatar is planned to take place in November 2025.

Geneva, May 31, 2024 – While the February 2024 relaunch edition intended to reposition and perpetuate the Geneva International Motor Show (GIMS) after a four-year absence due to COVID-19, the Board of the Comité permanent du Salon international de l’automobile Foundation notes that there are too many uncertainties linked to the automotive industry and the eroded attractiveness of the major European shows to take the risk of investing further into the future. “This extremely regrettable decision should not detract from the efforts and determination with which we have tried to regain our success. However, it has to be said that the lack of interest shown by manufacturers in the Geneva Salon in a difficult industry context, the competition from the Paris and Munich shows which are favored by their domestic industry, and the investment levels required to maintain such a show, sound the final blow for a future edition,” stated Alexandre de Senarclens, President of the Comité permanent du Salon international de l’automobile Foundation.

A responsible decision

Unable to achieve its statutory aim, the Board of the Comité permanent du Salon international de l’automobile Foundation in Geneva, as part of its responsibilities, will formally request authorization from the cantonal supervisory authority for foundations (ASFIP) to dissolve the Foundation. This decision follows the recognition that market conditions in Europe are not conducive to the success of future editions. “Without the commitment and conviction of the GIMS operational teams under the management of Sandro Mesquita, there would have been no show in Geneva, and no show in Doha. The teams had put all their determination into reviving this motor show after the COVID pandemic,” stated Alexandre de Senarclens.

In a more favorable context and with a unique concept, GIMS Qatar continues its journey

“For its upcoming festival dedicated to automotive excellence, and on the back of a successful first edition, GIMS Qatar can continue to rely on the recognized know-how and skills of the teams who initiated and developed the concept and its implementation,” noted Sandro Mesquita, GIMS CEO. “It’s satisfying to realize that motor shows continue to appeal to brands in different parts of the world, and that the Geneva International Motor Show has reinforced its appeal in the Middle East”, he concluded. The next edition is planned in Doha for November 2025.

About the Geneva International Motor Show (GIMS)

Since 1905, the Geneva International Motor Show has often been regarded as a springboard for the future of mobility. The GIMS is known as one of the most important motor shows in Europe, and one of the most prestigious and influential in the world, highlighted by its annual frequency and brand-neutrality. At its peak, over 120,000 m2 of hall space and 120 exhibitors put on a show attended by around 10,000 international journalists during the press days, followed by over 600,000 visitors over 11 days.

Kaçak elektrikle mücadele engelleniyor

Dicle Elektrik, bir süredir gündemde olan ve tarımsal sulama alanlarında halen %80’in üzerinde seyreden kayıt dışı tüketimi engellemek, yıllardan bu yana ödenmeyen ve 30 milyar TL’yi aşan alacağını tahsil edebilmek için mücadele ederken, bir grup çiftçi Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde devlet karayolunu kesti. Aynı ilçede, kullandığı elektriğin bedelini ödemeyen ve kaçak elektrik kullanmakta ısrar eden bazı çiftçiler, kayıt dışı trafoya el koymaya giden vincin tekerlerini bıçakla kesti. Mardin Nusaybin’de ise kaçak kontrolüne giden ekibe karşı halkı kışkırtan muhtar hakkında kaymakamlık tarafından işlem başlatıldı.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan 6 ilde kayıpsız, kesintisiz ve kaliteli enerjiyi hanelere, tarımsal sulama alanlarına ve kırsal bölgelere ulaştırmak için çalışmalarını sürdüren Dicle Elektrik,  kayıt dışı tüketimin oldukça yüksek olduğu ve ödenmeyen borç stokunun neredeyse tamamını barındıran Şanlıurfa ve Mardin’de ciddi biçimde engelleniyor. Şanlıurfa’nın kayıt dışı tüketimin en yüksek olduğu ilçelerinden Siverek’te bugün öğlen saatlerinde, kesintileri bahane eden bir grup çiftçi, Şanlıurfa-Diyarbakır devlet karayolunu eylem yaparak ulaşıma kapattı.

Kesintileri bahane eden çiftçiler devlet karayolunu kesti

Dicle Elektrik İlçe Müdürlüğü’nün de bulunduğu Diyarbakır karayolu üzerinde toplanan bir grup çiftçi, önce traktörleri ile yolu trafiğe kapatma girişiminde bulundu. Güvenlik görevlileri tarafından engellenen grup, daha sonra yolda oturarak eylemlerini sürdürmek istedi. Polis, bir süre devam eden eylemi ikna ve şiddet içermeyen müdahalelerle sonlandırdı ve yol kısa bir süre sonra yeniden ulaşıma açıldı. Eylem nedeniyle karayolunda araç kuyrukları oluştu. Emniyet yetkilileriyle görüşen eylemci çiftçiler, yol kesme eyleminden vaz geçerek Dicle Elektrik İlçe Müdürlüğü önünde oturma eylemi yapmaya başladı. Yaklaşık 2 saat süren eylem, daha sonra olaysız biçimde sona erdi ve eylemci grup sessizce dağıldı.

Kayıt dışı trafoyu almaya giden vinçin tekeri kesildi

Dicle Elektrik ekipleri, Siverek ilçesinin kırsal Avurtepe Mahallesi’nde de engellemeyle karşılaştı. Sebze bahçesinin sulanmasında kullanılan 2 adet kayıt dışı trafo tespit eden ekipler, jandarma desteğiyle trafolara el koymak üzere mahalleye gitti. Ancak, trafoları almak için getirilen vincin lastiği, mahalle girişinde toplanan ve kaçak elektrik tüketiminde ısrar eden sakinler tarafından bıçakla kesildi. Bu esnada görevlilerle tartışan mahalle sakinlerine jandarma müdahale etti. Olaylar sırasında jandarmaya mukavemet gösteren 7 kişi gözaltına alındı. Ardından, 160 KVA gücündeki trafolara el konulabilmesi için mahalleye yeni bir vinç getirilerek çalışmalar sürdürüldü.

 Muhtar hakkında işlem başlatıldı

Öte yandan Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı kırsal Kayadibi Mahallesi’nde Dicle Elektrik ekipleri tarafından kaçak elektrik kontrolü yapılmak istendi. Jandarmanın aldığı tedbirlerin ardından ekipler mahalleye girince, Muhtar İbrahim Dinç, jandarmaların yanında tehditler savurmaya başladı. Köylüleri, taş, sopa, hatta silah kullanmaya teşvik eden söylemleri jandarma tarafından da duyulan muhtarla ilgili tutanak tutuldu.  Jandarmanın hazırladığı tutanak üzerine Nusaybin Kaymakamlığı Kayadibi Mahalle Muhtarı Dinç hakkında idari işlem başlattı.

Sürdürülebilir geleceğe katkı sunuluyor

Akenerji, Erzin Doğal Gaz Kombine Çevrim Santrali’nin 2021, 2022 ve 2023 yıllarına ait ulaşım kaynaklı sera gazı emisyonlarını nötrledi.

Türkiye’nin önde gelen enerji şirketlerinden Akenerji, 2030 yılı için belirlediği sera gazı emisyonlarını azaltma hedefi doğrultusunda somut bir adım daha attı. Şirket, sürdürülebilirlik konusundaki stratejik hedefleri kapsamında Erzin Doğal Gaz Kombine Çevrim Santrali’nin 2021, 2022 ve 2023 yıllarına ait ulaşım kaynaklı sera gazı emisyonlarını nötr hale getirdi.

Gülcan: “Gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzun bilincindeyiz”

Enerjinin karbondan arındırılmasına yönelik çalışmalara devam edeceklerine dikkat çeken Akenerji Genel Müdür Yardımcısı Can Gülcan, “Sürdürülebilirlik, Akenerji’nin temel değerlerinden biridir ve iş yapma biçimimizin ayrılmaz bir parçasıdır. Erzin Doğal Gaz Kombine Çevrim Santrali’nde, son üç yıla ilişkin ulaşım kaynaklı emisyonlarımızı nötrleyerek gelecek nesillere karşı sorumluluğumuz bağlamında önemli bir adım daha attık. Sürdürülebilirlik hedeflerimiz doğrultusunda hem sera gazı emisyonlarımızı azaltmaya hem de yenilenebilir enerji kaynaklarına ve çevre dostu teknolojilere yatırım yapmaya devam edeceğiz. Bu sayede sektördeki öncü rolümüzü pekiştirirken doğal kaynaklarımızı korumayı da sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.

Erzin Santrali’nin nötrlenen ulaşım kaynaklı sera gazı emisyonları 2021, 2022, 2023 yılında toplam 187tCO2e (187 ton karbondioksit eşdeğeri) seviyesindeydi. Akenerji 2024 yılı Sürdürülebilirlik Hedefleri doğrultusunda, sera gazı emisyon yoğunluğunu 2017 yılını baz alarak 2030’da yüzde 50 azaltmayı planladığını açıklamıştı.

Petrol Ofisi Madeni Yağlar’a büyük ilgi 

0

Türkiye madeni yağlar ve kimyasallar pazarının 2010 yılından bu yana aralıksız lideri olan Petrol Ofisi Madeni Yağlar, otomotiv endüstrisinde dünyanın en büyük fuarlarından Automechanika İstanbul’da ziyaretçilerle buluştu.  Başta Maxima ve Maximus olmak üzere ihracat ürünleri ile fuara katılan Petrol Ofisi Madeni Yağlar standı, fuarın en çok ilgi gören stantları arasında yer aldı

Türkiye’nin lider uluslararası otomotiv endüstrisi fuarı konumundaki Automechanika İstanbul, bu yıl 35 ülkeden 1.450 firmanın katılımı ile gerçekleşti. Otomotiv satış sonrası endüstrisinin bölgedeki en büyük buluşması olan Automechanika İstanbul’da Türkiye madeni yağlar ve kimyasallar pazarının 2010’dan beri geleneksel lideri olan Petrol Ofisi Madeni Yağlar da başta Maxima ve Maximus olmak üzere tüm ihracat segmenti ürünlerini tanıttı.  

Hem binek hem de ticari araçlar için üstün koruma, kalite ve performans sunan ve sektörün öncü ürünlerinden biri olan Maxima motor yağları fuarda en çok ilgi gören ürünler arasında yer aldı. Fuarda sergilenen Maximus ticari araç yağları da ağır araçlar için geliştirilmiş özel formülü ile dikkatleri üzerine çekti.  

Son yıllarda hem yurt içinde hem yurt dışında önemli bir atılım yaparak büyümeye devam ettiklerini söyleyen Petrol Ofisi Grubu Madeni Yağlar Direktörü Sezgin Gürsü, “Pazar büyürken Petrol Ofisi Madeni Yağlar olarak pazarın üzerinde büyümeye, pazar payı kazanmaya devam ediyoruz. Türkiye’ye ve madeni yağlar pazarının büyüyeceğine güveniyoruz. Bu doğrultuda yatırımlarımıza devam ediyoruz. Geçen yıl Maxima ürününü Adaptech teknolojisiyle yenileyip yeni ambalajıyla piyasa sürmüştük. Bu yıl da ağır ticari araç markamız Maximus için benzer bir yenilik yapacağız. Ayrıca global çapta Chevron Denizcilik ve Texaco ile iş birliği yapıyoruz. Chevron Denizcilik ile iş birliğimiz yaklaşık 10 yıldır sürüyor. İki yıl önce de Texaco’nun tüm üretim ve dağıtım faaliyetlerini üstlendik ve bu iş birliği giderek büyümeye devam ediyor.” dedi. 

33 ülkeye yılda 30 milyon doların üzerinde ihracat 

Türkiye’den 33 ülkeye yılda ortalama 30 milyon doların üzerinde ihracat yaptıklarını da sözlerine ekleyen Gürsü açıklamasının devamında şunları söyledi: “Madeni yağlar pazarındaki liderliğimizi, uluslararası arenada da sürdürebilmek için çalışıyoruz. Bu nedenle Automechanika İstanbul, bizim için hem mevcut hem de potansiyel müşterilerimizle buluşmak ve ürünlerimizi tanıtmak için eşsiz fırsatlar sunuyor. Yoğun katılımla gerçekleşen fuarda, küresel iş ortaklarımızla bir araya gelirken geniş ürün yelpazemizi ve benzersiz madeni yağ çözümlerimizi hem yurt içi hem yurt dışı tüketiciler ile buluşturduk. Fuarda başta Maxima ve Maximus ürünlerimize olmak üzere geniş ürün yelpazemize gösterilen yoğun ilgi de sektördeki güçlü konumumuzu bir kez daha teyit etti. Üretim ve AR-GE’deki gücümüzün bize sağladığı hızlı, esnek ve her şarta uyum sağlayabilen yapımızın yanı sıra müşteri odaklı yaklaşımımızla pazara öncülük eden ürün ve çözümler sunmaya, kendimizi sürekli geliştirmeye devam edeceğiz.”