27.3 C
İstanbul
Perşembe, Haziran 5, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 18

Dijitalleşmede Devrim

Dijitalleşme sürecinde yazılıma ayrılan kaynaklar, şirketlerin sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşmalarında kritik bir rol oynuyor. Kodsuz yazılımın yetenekleri, dijital dönüşümün olmazsa olmazı yazılımda tasarruf fırsatları sunarken, şirketlerin hem maliyetlerini azaltmalarına hem de inovasyona yönelmelerine yardımcı oluyor. Türkiye’nin ilk ve en büyük No Code Platformu Xpoda, “Az Kod, Çok İş” anlayışıyla uzun ve karmaşık yazılım süreçlerini kolaylaştırıyor, yazılımcı odaklı engelleri ortadan kaldırıyor, kodsuz yazılımlar ile hızlı ve düşük maliyetli çözümler üretiyor. Xpoda CEO’su Şenol Balo, “Kod yazmayarak 20 kata kadar daha hızlı proje geliştirilmesini mümkün kılarak, yüzde 50 maliyet avantajı sağlıyoruz” dedi. Şenol Balo ayrıca No Code teknolojisinin artılarını 10 maddede özetledi.

Son yıllarda dijitalleşme, işletmelerin operasyonel verimliliklerini artırmaları ve rekabet avantajı elde etmelerindeki en önemli parametrelerden biri haline geldi. Şirketler, yazılım çözümlerine ayırdıkları kaynakları artırarak bu süreçteki yerlerini güçlendirmeyi hedefliyor. Yapılan araştırmalara göre, büyük şirketler yazılım yatırımlarına bütçelerinin %10-15’ini ayırıyor. KOBİ’lerde bu oran %5-10 seviyesinde.

Kodlarken vakit kaybediyor, yazılım hedefimizin gerisinde kalıyoruz

Yazılım Sanayicileri Derneği (YASAD)’nin Yazılım Sektörü Ekosistem Raporu’na göre; Türkiye yazılım sektörünün pazar gelirinin, yıl sonunda 637 milyon dolara ulaşması öngörülüyor. Sektörün 2024 ile 2028 yılları arasında yıllık büyüme oranının yüzde 9,89 olması, 2028 yılında 929 milyon dolarlık bir pazar hacmine ulaşılması bekleniyor.Türkiye’nin yazılımda büyümesi için ve günceli yakalaması gerektiğini belirten Xpoda CEO’su Şenol Balo, “Daha hızlı ve verimli yazılım projeleri geliştirmesi için No Code & Low Code teknolojilerine yüzümüzü daha fazla dönmemiz gerekiyor. Kodlarken vakit kaybediyor, dünyanın gerisinde katılıyoruz” dedi.

“Yazılım maliyetleri, kurumların dijital dönüşüm süreçlerini ertelemelerine sebep oluyor”

“Şirketlerin dijital dönüşümünde en büyük payı yazılım alıyor” diyen Şenol Balo “Hem yazılım geliştiricilerin azlığı hem de kod yazarak geliştirme sürelerinin uzunluğu ile ortaya çıkan yüksek maliyetler, kurumların dijital dönüşüm süreçlerini ertelemelerine sebep oluyor. No-Code & Low-Code bilen bir yazılımcının 1 ay gibi kısa bir sürede 20 kat daha hızlı uygulama geliştirebildiğini düşünürsek, dijital dönüşümün tek çözümünün No-Code & Low-Code platformlar olduğunu söyleyebiliriz. Hız ve verimlilik maliyet tasarrufunu sağlıyor” dedi.

Yazılım geliştirme süreçlerinde kodsuz yazılımlar 20 kat daha hızlı

Türkiye’nin ilk ve en büyük No Code Platformu Xpoda, “Az Kod, Çok İş” anlayışıyla uzun ve karmaşık yazılım süreçlerini kolaylaştırırken, hızlı ve düşük maliyetli çözümler üretiyor. Şirketlerin dijital dönüşümde yazılım süreçlerini kolaylaştırmak amacıyla global hedefler doğrultusunda çalıştıklarını aktaran Xpoda CEO’su Şenol Balo, neden şirketler No Code & Low Code teknolojini tercih etmeli 10 maddede özetledi:

No Code & Low Code Patformda Yazılım Geliştirmenin 10 Artısı

  1. Özel yazılım gibi projeler uzun sürmez, kod yazılmadığı için 20 kat daha hızlı yazılım geliştirilir.
  2. Şirketlere özel olduğu için paket yazılımların aksine, şirketlere tam uyumludur, verimlidir.
  3. Çalışan sayısı ve sektör fark etmez, her yapının kullanımı için uygundur.
  4. İnsan kaynağı sorununu kaldırıp, hızlı geliştirme yapıldığı için yüksek maliyet avantajı sağlar.
  5. Alınan kısa süreli eğitimin ardından nitelikli yazılımcı gerekmeden de şirketler kendi ekipleri ile kurumsal iş uygulamaları projelerini geliştirebilirler.
  6. Her değişiklik talebi için uzun süreler beklenmez, sürükle bırak ile kolay yapılır, canlıya çok hızlı tek tuşla alınır, bu esnek yapısı ile şirketin gelişimine uygun yazılım hep güncel ve aktif olur.
  7. Mevcut sistemlerle sorunsuz entegrasyon yapılabilir.
  8. Mobil uygulamalara hızlı geçiş sağlar.
  9. Bulut tabanlı yapısı ile her yerden yazılımlara erişilebilir.
  10. Raporlama yetenekleri ile verilerinize her an her yerden ulaşabilir, raporlama araçları sayesinde karmaşık veri setlerinden anlamlı raporlar tasarlama imkanına sahip olunur.

Xpodium, yazılıma erişimi daha da hızlandıracak

Yazılımla ilgili maliyetleri minimize ederek verimlilik sağlamayı amaçlayan Xpoda, Türkiye’de bir ilk olan “Hazır No Code Uygulamaları” mağazası Xpodium’u da yakın zamanda duyurdu.  Yazılıma erişimi daha da kolaylaştırmayı hedefleyen Xpodium’da, Xpoda iş ortakları tarafından geliştirilen kurumsal iş uygulamaları, bir havuzda toplanarak şirketlerin ihtiyaçlarına göre kullanıma sunuluyor. Bir paket yazılım gibi satışa sunulan yazılımlar, iş ortakları tarafından şirketlerin taleplerine göre özelleştirilebiliyor.

Teknolojinin geleceği Lizbon’da belirlenecek

Web Summit benzer geçmişlere, ilgi alanlarına ve hedeflere sahip insanları 11-14 Kasım tarihleri arasında Portekiz’in başkenti Lizbon’da buluşturuyor ve bende teknolojik gelişmeleri siz değerli okurlarımıza ulaştırmak adına Lizbon’da olacağım.

Web Summit kurucusu ve CEO’su Paddy Cosgrave’nin, “Bu, şu ana kadarki en büyük, ancak aynı zamanda en küçük etkinliğimiz olacak” sözü Web Summit Lizbon’un farkındalığını ortaya koymaktadır.

Web Summit, kurucular, girişimciler, iş liderleri ve yatırımcılardan oluşan küresel bir topluluğu bir araya getiren ve dünyayı şekillendiren teknoloji ve trendler hakkında fikir alışverişinde bulunmalarını sağlayan bir teknoloji etkinlikleri şirketidir.

Anlamlı bağlantılar ve topluluklar oluşturma yönündeki bir misyonun parçası olan Web Summit Etkinliği, dünya çapında büyümeye devam ediyor.

Bu topluluk buluşmalarından yüzlercesi, teknolojinin dünyayı nasıl şekillendirdiğiyle ilgili imza niteliğindeki zorlu tartışmaların yanı sıra gerçekleşecek ve bu sene Türkiye‘den Web Summit’e yoğun ilgi olması da etkinlik yöneticilerini şaşırttı.

Benimle iletişime geçen Web Summit üst yöneticileri, “Ferhat, Türkiye’deki teknoloji dünyasında neler olup bittiğini anlamaya çalışıyoruz ve senin bu konuda bir fikrin var mı? Bu Kasım ayında Web Summit’te Türkiye’den her zamankinden daha fazla girişim olacak. Yüzlercesi daha katılıyor. Şimdiye kadarki en fazla katılım. Şaşırtıcı. Türkiye’nin teknolojisi neden patlama yaşıyor? Bu büyümenin bazılarının arkasında kilit politika yapıcılar veya topluluk liderleri var mı? Türkiye’nin şaşırtıcı teknoloji girişimciliği oranları hakkında konuşmak için sahneye dahil etmemiz gereken biri var mı?” şeklinde soruyu tarafıma ilettiler.

Web Summit Yöneticilerine, “Günümüzde sürdürülebilir bir büyüme ve kalkınma için iyi planlanmış ve uygulanmış bilim ve teknoloji politikalarına ihtiyaç duyulmaktadır.

Türkiye’de uygulanan teknolojik politikaların etkisi son yıllarda daha fazladır. Ülkemizde güvenlik endişesi bulunmakta bu endişe teknoloji yardımıyla oluşturulan güvenlik sistemleriyle sağlanmaya çalışmaktadır. Türkiye’ye sınır olan ülkelerde yaşanan savaşlar nedeniyle de savunma sanayi hamleleri devlet eliyle yapılmakta ve savunma amaçlı teknolojik firmalar her geçen gün artmaktadır. Bu durum teknolojik firmalarının sayısının artması ve güvenlik endişesi ile ortaya çıkan talepler nedeniyle teknolojiye ilgi olarak ortaya çıkmaktadır. Genel olarak en önemli durum ise Türkiye’nin teknolojik olarak diğer ülkelerle rekabet etme gücünü artırmak adına teşvik uygulamalarını artırmasıdır. Değişmelere hızla uyum sağlayabilecek bilim ve teknoloji politikalarının hayata geçirilmesi de teknolojiye olan ilgiyi artırmaktadır.” şeklinde geri bildirimde bulundum.

Türkiye’den teknoloji uzmanlarının ve şirketlerinin Web Summit’e bu sene her zamankinden daha fazla ilgi göstermesi ülkemizin gerçek teknolojiye ulaşmasının referansı olacağı düşüncesindeyim.

Çünkü, Web Summit Lizbon’da gerçekleştirilecek olan etkinliğin en önemli konuşmacıları arasında, yakın zamanda Google’ın 23 milyar ABD doları teklifini reddederek ses getiren siber güvenlik devi Wiz’in kurucu ortağı Yinon Costica; LVMH’nin yakın zamanda atanan baş veri ve yapay zeka sorumlusu Julie De Moyer; Yapay zekayı kullanarak eşleştirmeyi geliştiren popüler flört uygulaması Bumble’ın CEO’su Lidiane Jones; daha büyük, daha iyi ve daha uygun fiyatlı yapay zeka çipleri yaratmak için çalışan şirket Qualcomm’un CEO’su Cristiano Anon; ve vatandaşların özel mesajlarını taramak için hükümet önlemlerine karşı mücadele eden şifreli mesajlaşma uygulaması Signal’in başkanı Meredith Whittaker yer alıyor.

Ayrıca sahneye Alibaba.com Başkanı Kuo Zhang; Škoda Auto CMO’su Meredith Kelly; Amazon Web Services Yapay Zeka Başkan Yardımcısı Matt Wood; Meta’nın Küresel Tüketici Pazarlama Başkanı Eshan Ponnadurai; Manchester United CEO’su Omar Berrada ve çok daha fazla isim teknolojinin geleceğini belirlemek ve yol haritası çizmek için çıkacak.

Almanya Başbakan Yardımcısı Robert Habeck de dahil olmak üzere liderler ve değişim yaratıcıları; Portekiz’in Gençlik ve Modernleşme Bakanı Margarida Balseiro Lopes ve sürgündeki Venezuela muhalefet lideri Leopoldo López etkinliğe katılırken, IBM, Adobe, Intercom, Samsung Next ve Niantic Labs gibi küresel teknoloji şirketleri, Visa ve American Express gibi finans devleriyle birlikte fuarda geleceğin teknolojilerini sergileyecek. Diğer önemli ortaklar arasında Novo Nordisk, Bosch, EDP ve KPMG yer alıyor.

Web Summit’in sektör için değeri sadece konuşmacılarıyla değil önemli bağlantıların kurulması için önemli bir misyon sahibi olmasıdır.

Bu nedenle, Kasım ayında Summit Engine tarafından desteklenen geleceğin tasarlandığı küratörlü buluşmalar; yapay zeka, fintech, kripto, gıda teknolojisi, sürdürülebilirlik ve daha fazlasında ortak rolleri veya ilgileri olan katılımcıları bir araya getirecek.

Kasım ayında Lizbon’dan sizlere gelişmeleri ve teknolojinin geleceğini aktaracağım.

Mercedes-Benz Türk’ten Ekol Lojistik’e Dev Teslimat!

Taşımacılık, kontrat lojistiği, dış ticaret, gümrük ve tedarik zinciri yönetimi alanında 11 ülkede faaliyet gösteren Ekol Lojistik, geniş filosunu yerli üretim Mercedes-Benz Actros L 1848 LSnRL çekicilerle güçlendirdi. Sektörde 34 yılı geride bırakan Ekol Lojistik, uzun yol taşımacılığının yıldızı Mercedes-Benz Actros çekici ailesini tercih etmeye devam etti. 150 adet Mercedes-Benz Actros L 1848 LSnRL çekiciyi Mengerler Ticaret Türk İstanbul Şubesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen törenle teslim alan Ekol Lojistik, böylece 1.300 araçlık filosunda Mercedes-Benz markalı araç sayısını 1.000 adedin üzerine çıkarmış oldu.

Mercedes-Benz Türk, yeni nesil kamyon ve çekici ailesiyle sektörde parlamaya devam ediyor. Actros L 1848 LSnRL çekiciler, lojistik şirketlerinin ilk tercihi olmayı sürdürüyor. Bu kapsamda; taşımacılık, kontrat lojistiği, dış ticaret, gümrük ve tedarik zinciri yönetimi alanında 11 ülkede faaliyet gösteren Ekol Lojistik, geniş araç filosunu Mercedes-Benz çekicilerle güçlendiriyor. 150 adet Mercedes-Benz Actros L 1848 LSnRL çekiciyi filosuna ekleyen Ekol Lojistik, 1.300 araçlık filosundaki Mercedes-Benz markalı araç sayısını 1.000 adedin üzerine çıkarmış oldu.

Teslimatı Mengerler İstanbul Şubesi gerçekleştirdi!

1990 yılında kurulan Ekol Lojistik; yeni araçlarını, ev sahipliğini Mercedes-Benz Türk’ün kamyon bayi ve yetkili servisi Mengerler Ticaret Türk A.Ş.’nin İstanbul Şubesi’nin gerçekleştirdiği bir törenle teslim aldı. Gerçekleştirilen törene Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün, Mercedes-Benz Türk Kamyon Pazarlama ve Satış Direktörü Alper Kurt, Kamyon Filo Satış Müdürü Yusuf Adıgüzel, Kamyon Filo Satış Koordinatörü Mehmet Arda Erdemir, Ekol Lojistik Türkiye Ülke Müdürü Arzu Ekiz, Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Üyeleri Levent Demir, Hakan Yılmaz, Mengerler Ticaret Türk A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Üyesi Nusret Güldalı katıldı. 150 adetlik dev teslimat, aynı zamanda Mercedes-Benz Türk tarihinde bizzat bir kadın yöneticiye yapılan ilk araç teslimatı oldu.  Düzenlenen teslimat töreninde Mercedes-Benz Türk ve Mengerler Ticaret Türk yöneticileri, Ekol Lojistik Türkiye Ülke Müdürü Arzu Ekiz’e 150 adetlik dev filoyu teslim etti.

İki şirketin uzun soluklu iş birliğinde yeni bir adım daha attıklarını söyleyen Mercedes-Benz Türk Kamyon Pazarlama ve Satış Direktörü Alper Kurt ise, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bugün 150 adet yeni Mercedes-Benz Actros L 1848 LSnRL aracımızın teslimatını gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. Ekol Lojistik, Türkiye’de lojistik sektöründe faaliyet gösteren firmalar içinde gerek araç parkı büyüklüğü gerekse yenilikçi yaklaşımları ile sektörün önde gelen firmalarından biri. Ekol Lojistik ile 2011 yılında başladığımız satış organizasyonundaki iş birliğimizde bugüne kadar 800’ün üzerinde araç teslim etmiş olmanın gururunu yaşıyoruz. Ekol Lojistik’in 1.300 adetlik araç parkında 1.000 adedin üzerinde Mercedes-Benz aracın yer alması, Mercedes-Benz yıldızına duyduğu güveni açıkça gösteriyor. Yeni Actros’ların yüksek performansları, üstün teknolojileri ve üst düzey güvenlik, konfor özellikleri ile Ekol Lojistik’in operasyonlarına önemli katkılar sağlayacağına yürekten inanıyorum. Gelecek dönemde de iş birliğimizin güçlenerek devam edeceğine ve birlikte daha birçok başarıya imza atacağımıza inancımız tam. Uzun yol taşımacılığının yıldızlı araçlarının Ekol Lojistik’e hayırlı olmasını diliyorum.”

Ekol Lojistik olarak 11 ülkede kusursuz hizmet anlayışıyla faaliyet gösterdiklerini ifade eden Ekol Lojistik Türkiye Ülke Müdürü Arzu Ekiz de, “Aklı, duyguyu ve bilinci birleştiren yaklaşımımızı, tecrübemiz ve uzmanlığımızla harmanlayarak lojistik sektörüne yeni nesil bir bakış açısı getiriyoruz. Ekol Lojistik olarak her zaman tüm süreçlerimizde mükemmeliyeti odağımıza alıyoruz. Mercedes-Benz Türk ile olan iş birliğimiz de iki mükemmeliyetçi markanın bir araya gelerek oluşturduğu sinerjiyi temsil ediyor. Mercedes-Benz Türk ile olan ilişkimizi daha da güçlendirerek, başarıyı karşılıklı şekilde artıracağımıza ve sektörlerimize ilham vermeye devam edeceğimize yürekten inanıyorum. Yeni Actros’ların hepimiz adına hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” diye konuştu.

Yeni Actros’lar kusursuz lojistik hizmeti anlayışına destek verecek!

Törende konuşan Mengerler Ticaret Türk A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Üyesi Nusret Güldalı ise 150 araçlık dev teslimat hakkında şunları söyledi: “Bugün teslim ettiğimiz araçların satış işlemlerini Mengerler Ticaret Türk A.Ş. olarak gerçekleştirmekten dolayı son derece gururluyuz. Mercedes-Benz Kamyon Finansman tarafından finanse edilen 150 adet Actros L 1848 LSnRL model aracımızın, Ekol Lojistik’in müşteri odaklı hizmet anlayışını destekleyerek lojistik süreçlerine katkı sunacağına yürekten inanıyoruz. Amacımız, her zaman en iyi hizmeti sunarak, iş ortaklarımızın, müşterilerimizin başarısına katkıda bulunmak ve müşteri memnuniyetini daimi kılmak. Ekol Lojistik, teslim edilen 150 adet araç için Ekonomik Paket Servis Sözleşmesi satın alarak, bakım-onarım işlemlerini avantajlı koşullarla Mercedes-Benz Türk yetkili servislerinde yaptırma imkânı bulacak. Böylece Ekol Lojistik’in operasyonel süreçlerinde kesintisiz bir akış sağlanmasına da destek vermiş olacağız. İş birliğimizin uzun yıllar boyunca başarıyla devam etmesini diliyor ve her iki taraf için de yeni teslimatın hayırlı olmasını temenni ediyorum.”

Sıcaklara önlem için trafolara fan yerleştirildi

Afrika ve Basra sıcakları yurt genelinde hissedilmeye başlarken enerji tedbirlerini de beraberinde getirdi. Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Yalova’da 3 milyonun üzerinde aboneye elektrik dağıtım hizmeti veren UEDAŞ, enerji artışı yaşanan trafolara fan cihazı yerleştirerek sıcaklık seviyesini dengede tutuyor. Trafoların yük ve ısınma durumuna göre fan yerleştiren saha ekipleri, şimdiye kadar 110 trafonun montaj işlemlerini tamamladı.

7/24 usulüyle enerji sürekliliğini korumaya çalışan saha ekipleri, tüketimin yoğun olduğu bölgelerde de mesaisini aralıksız sürdürüyor. Trafo merkezlerindeki sıcaklığı kontrol altına alabilmek için fan cihazları yerleştirilirken enerji nakil hatları, trafolar, aydınlatma direklerinin bakım ve kontrollerini sağlayan saha ekipleri sıcaktan etkilenen iletkenleri de yenilemeye devam ediyor.

Saha ekipleri, arıza onarım ve bakım çalışmalarını aralıksız sürdürürken elektrik şebekesinin uzaktan kontrol ve kumanda faaliyetlerini sağlayan SCADA sistemi sayesinde de çalışmalar koordineli şekilde yürütülüyor.

Enerjisa yaz boyunca çocukların yanında

Enerjisa Üretim’de yaz boyunca ofis, çocukların. Şirket, etkinlikler düzenleyerek yaz tatilini çocuklar için keyifli ve öğretici hale getirirken, “Sana Göre” programıyla çalışanlarına sağladığı esnek yan haklarla iş yükünü dengelemeyi ve çalışan esenliğini yüksek tutmayı hedefliyor.

Türkiye’nin lider özel sektör enerji üretim şirketi Enerjisa Üretim, insanı odağına alan esenlik uygulamalarıyla enerji sektöründe öncü atılımlara imza atıyor. Enerjisa Üretim, “Sana Göre” programıyla geniş bir yelpazede çeşitli yan haklar sunuyor ve esnek olma anlayışıyla çalışanların yan haklarını kendi isteklerine uygun şekilde özelleştirmelerine olanak tanıyor.

Şirket çalışanlarının faydalanabileceği yan haklar arasında şu imkânlar yer alıyor: 

  • Hibrit çalışma sistemi – Belirli günlerde ofis ve ev zamanlaması yerine ekip dinamiği ve ihtiyaçlarına göre belirlenen esnek çalışma düzeni
  • Yüksek lisans eğitimi desteği
  • “Enerjimiz Annelerimizle” – Hamilelikten doğum sonrasına kadar süren koçluk programı
  • İlkokulun ilk günü izni  
  • Yılda 2 gün sebep belirtmeksizin mazeret izni 
  • “Biz Bize” gezi, spor, gastronomi, sanat, oyun odaklı sosyal aktivite kulüpleri
  • Ağustos ayında bir hafta tüm çalışanların aynı anda izin yapması
  • Hayvan dostu çalışma alanı – Patili dostlar iş yerine gelebiliyor 

Çalışan Sağlığı için ‘Enerjine Sağlık’ Uygulaması

Enerjisa Üretim çalışanlarının sağlığına verdiği önem ile sunduğu sağlık uygulamalarını temel bir hak olarak görüyor. “Enerjine Sağlık” çalışan esenlik uygulaması kapsamında şunlar sunuluyor:

  • Beslenme uzmanı 
  • Aşı programlarını (HPV, Tetanoz, Hepatit A, Hepatit B) şirket karşılıyor.
  • Fiziksel, psikolojik ve sosyal esenlik iş ortaklarından hizmet alıyor.
  • Bireysel spor eğitmeni, pilates ve EMS eğitmenleri ile birebir ders imkanları
  • Fizyoterapist ve fizik tedavi hekimi ile birlikte ergonomi desteği ve tedavisi
  • Ofislerde ve Enerjisa Üretim santrallerinde masaj terapisi
  • Hemşire, diyetisyen ve psikolog hizmetlerini içeren özel hamilelik destek programı
  • Psikososyal sağlık desteği (psikoterapi, mesleki işlevsellik görüşmeleri ve duygu destek grupları)
  • Sigara bırakma programı
  • Ebeveyn danışmanlığı

Yaz tatilinde çocuklar ofiste 

“Yaşama saygı duyarak daha güzel bir gelecek için enerji üretiyoruz” mottosuyla çalışmalarını sürdüren Enerjisa Üretim için geleceğimizin teminatı olan çocuklar önemli. Santral bölgelerindeki bilim ve teknoloji parkları ya da basketbol turnuvalarıyla çocuk odaklı sosyal projeleri destekleyen şirket, merkez ofisteki çocuklu çalışanların da yaz tatili döneminde yükünü hafifletiyor. Çocuklar ofise her gün gelebiliyor ama her salı özellikle aktivite günü. Oyun liderleri öncülüğünde ofiste etkinliklerle dolu bir gün geçiren çocukların neşesi tüm ofisi şenlendiriyor. 

İhtiyaca uygun yan haklardan faydalanıyorlar 

Enerjisa Üretim İnsan ve Kültür Genel Müdür Yardımcısı Ayşegül Gürkale, “Şirketimizde çocuklarımıza ve geleceğe güzel bir miras bırakmak için hep birlikte üretiyoruz. Yaşadığımız ekosisteme katkı sağlayacak pek çok projeyi hayata geçirirken, bir işveren markası olarak çalışanlarımızın mutluluğunu yükseltecek uygulamalara imza atmayı önemsiyoruz. Çalışanlarımızın iş yükünü dengelemek, günlük hayatlarındaki sıkıntıları aşmalarında kolaylık sağlamak ve kariyer yolculuklarında kendilerini geliştirebilecekleri imkânlar sunmak, insan ve kültür politikamızın ayrılmaz bir parçası. Bunları yaparken de ‘Bizimle Değişir’ olarak söyleme dönüştürdüğümüz çalışan değer önermemiz doğrultusunda yol alıyoruz. Enerjisa Üretim’de bizler her gün yenilenen enerjimizle; insana, doğaya ve etki alanımızdaki herkese ve her şeye dair sorumluluğumuzun bilinciyle daha güzel yarınlar için hep birlikte üretiyoruz. Söz konusu yaklaşım ışığında pek çok yan hakla, çalışma düzenini hem daha keyifli hem daha verimli hale dönüştürmeyi destekliyoruz. Çalışanlarımız, ‘Sana Göre’ programı sayesinde yan haklarını kendi ihtiyaçlarına uygun şekilde özelleştirebiliyor. Her bir ekip arkadaşımızın benzersiz ihtiyaçları olduğunun farkında olarak bu programı oluşturduk” dedi. 

Kalyon Karapınar GES projesi ödüllendiriliyor

Dünyanın alanında önde gelen etkinliği olan ve 33 kategoride uluslararası mimarlık projelerinin yarıştığı 17. Dünya Mimarlık Festivali’nde (WAF) Kalyon Karapınar GES SCADA binası kısa listeye kaldı.

6-8 Kasım 2024 tarihleri arasında Singapur’daki Marina Bay Sands’de kazanan projelerin ilan edileceği WAF; enerji, ulaşım, bilim gibi kategorilerdeki peyzaj ve tasarım alanında yenilikçi çözüm üreten ilham verici mimari projeleri ödüllendiriyor.

Kalyon Enerji’nin Konya Karapınar’da yer alan Kalyon Karapınar Güneş Enerjisi Santrali (GES) Yönetim Kontrol Binası (SCADA), uluslararası mimarlık projelerinin yarıştığı 17. Dünya Mimarlık Festivali’nde (WAF) kısa listeye kaldı. Bina, peyzaj, konut, ulaşım ve restorasyon alanında; enerji, ulaşım, bilim gibi 33 kategoride projelerin ödüllendirileceği WAF’da, Kalyon Karapınar GES SCADA üretim enerjisi ve lojistik kategorisinde dünyanın farklı ülkelerinden ilham verici 10 mimari konsept arasında yer aldı. 

6-8 Kasım 2024 tarihleri arasında Singapur’daki Marina Bay Sands’de kazanan projelerin ilan edileceği WAF’ın finalistleri arasında Zaha Hadid Architects, WOHA, Renzo Piano Building Workshop, MVRDV, Tadao Ando Architect & Associates, Kohn Pederson Fox ve Nikken Sekkei gibi dünyanın önde gelen mimarları ve birçok yeni mimar yer alıyor.

“Yılın Binası” unvanına kazanmak için yarışacak olan Kalyon Karapınar GES, dünyanın sayılı, Avrupa’nın en büyük güneş enerjisi santrali olma özelliğini taşıyor. 20 milyon metrekarelik bir alanda konumlanan Kalyon Karapınar GES, tek başına yıllık 2 milyon kişinin evsel elektrik ihtiyacını karşılarken, 1.7 milyon ton fosil yakıt ve karbon emisyonunu da önlüyor.

“3,5 MİLYON GÜNEŞ PANELİ VE SCADA BİNASI”

Mart 2023’te tam kapasite hizmet vermeye başlayan Kalyon Karapınar GES, 3,5 milyon güneş panelinden ve bir yönetim merkezi binasından oluşuyor. Güneş panellerinin bağlı olduğu SCADA, mevcut güneş panellerinden 40 metre uzakta ve aynı yönde, panellere gölge düşürmeyecek bir alanda konumlanıyor. 250 metrekare kapalı alana sahip ve Kalyon Karapınar GES’in merkezinde konumlanan SCADA binası hem sembol bir mimari hem de pek çok işlevi bir araya getiren bir yapı olarak dikkat çekiyor. “Vaha” konseptiyle tasarlanan bina, ufuk çizgisine kadar uzanan düz topografyası ile Karapınar bölgesi içerisinde bir yaşam vahası oluşturuyor.

İGA İstanbul Havalimanı’nda 15 Temmuz coşkusu

Millî değerlere sahip çıkmayı sürdüren İGA İstanbul Havalimanı, bu yıl da 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü’nü özel etkinliklerle anıyor. Havalimanı’nda Türk milletinin onurlu mücadelesini ve zaferini anlatan sergi 15 Temmuz Derneği ile birlikte açılırken, Hava Trafik Kontrol Kulesi de 15 Temmuz’da kırmızı-beyaz ışıklandırma ile Türk Bayrağı’nın renklerine bürünecek.

Dünyanın en önemli küresel aktarma merkezlerinden İGA İstanbul Havalimanı, Türk milletinin demokrasiye olan bağlılığını ve bağımsızlık mücadelesini simgeleyen 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü’nü özel etkinliklerle anıyor. Her yıl 15 Temmuz Derneği ile birlikte düzenlenen sergide; Türk milletinin iradesini ortaya koyarak demokrasiye nasıl sahip çıktığını ve vesayete nasıl geçit vermediğini, vatan ve millet sevdasını anlatan çok özel eserler yer alıyor. İGA İstanbul Havalimanı’nın Hava Trafik Kontrol Kulesi de özel bir ışıklandırma yöntemiyle Türk Bayrağı’nın renklerine bürünecek, Türk milletinin şanlı demokrasi zaferini simgeleyecek.

Sergideki açılış konuşmasında 15 Temmuz’da Türk milletinin yazdığı demokrasi destanını tüm dünyaya anlatmanın önemine değinen İGA İstanbul Havalimanı CEO’su Selahattin Bilgen şu ifadelerde bulundu:“Her yıl olduğu gibi 15 Temmuz sergisine İGA İstanbul Havalimanı olarak ev sahipliği yapmaktan gurur duyuyoruz. İGA Ailesi olarak bizler de çalışmalarımıza, ülkemizin değerlerine, demokrasiye ve bağımsızlığa olan bağlılığımızı sürdürüyoruz. 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü’nde her yıl özenle hazırlanan çeşitli etkinlikler düzenliyor, millî mücadele ve bağımsızlık ruhunu toplumsal hafızada canlı tutmak için çaba gösteriyoruz. Sergimiz; toplumsal sorumluluğumuzun, ülkemize ve milletimize olan bağlılığımızın ve elbette şehitlerimize duyduğumuz minnetimizin bir göstergesidir. O nedenle çok özeldir. Bu vesileyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ülkemizin bağımsızlığı için canını sakınmamış tüm gazi ve şehitlerimizi saygıyla ve rahmetle anıyorum.” 

İGA İstanbul Havalimanı CEO’su Selahattin Bilgen:

 “O gece, milletimiz; demokrasisine ve bağımsızlığına kasteden darbecilere karşı durdu. Tüm Türkiye Tek yürek olduk. Hainlere karşı direnerek, ülkemizin millî bağımsızlığını ve bölünmez bütünlüğünü koruduk. Bu cesur ve onurlu duruş, tarihte çok az örneği bulunan bir mücadele örneği olarak hafızalarımızda yer aldı. O gün canını hiçe sayarak sokakları, meydanları dolduranlar; millî bağımsızlığımızı ve ülkemizin varoluşunu hedefleyenleri yerle bir ettiler. 15 Temmuz’da sergilenen bu duruş, millî mücadele ruhunun bir yansımasıydı. Ve böylece, yalnızca içimizdeki hainlere değil, tüm dünyaya; emsali az olan demokrasi bilincinin, özgürlük ve bağımsızlığın Türk milletinin karakteri olduğunu gösterdik.” dedi.

Serginin açılışında konuşan 15 Temmuz Derneği Başkanı İsmail Hakkı Turunç ise şunları söyledi: 

“Hain kalkışmada, milletimiz hedef alındı, ülkemiz hedef alındı, demokrasimiz hedef alındı. 15 Temmuz’da Türkiye hem bir darbe girişimine hem bir dizi terör eylemine hem de bir işgal girişimine maruz kaldı. 15 Temmuz gecesi ve sabahında; milletimizin gücü, tankların, helikopterlerin ve uçakların gücünün önüne geçti. 15 Temmuz’da; vatanın birliği, milletin geleceği, devletin bağımsızlığı söz konusu olunca nasıl bir kader birliği içerisinde olduğumuzu dosta düşmana bir kez daha gösterdik. Evet, ne yaparlarsa yapsınlar milletimizi bölemeyecekler, ülkemizi parçalayamayacaklar, ay yıldızlı bayrağımızın göklerde dalgalanmasına mâni olamayacaklar. Güçlü ve büyük Türkiye, mazlumların umudu olmaya devam edecek.”

Sergiye, İstanbul Havalimanı Mülki İdare Amiri Doç. Dr.  İlker Haktankaçmaz da katılım sağladı.

Karsan’a Brands Review Magazine’den 4 ödül

0

Avrupa başta olmak üzere dünyada toplu ulaşımın elektrikli ve otonom dönüşümünde öncü rol oynayan Karsan, başarılarını global ödüllerle taçlandırmaya devam ediyor. Bu kapsamda Karsan, Brands Review Magazine’den 4 adet ödül birden kazandı. Geliştirdiği yüksek teknolojiye sahip çevreci modelleriyle dikkat çeken Karsan,  Brands Review Magazine Awards tarafından “Avrupa Endüstriyel İnovasyon ve Mükemmellik”, “Avrupa Tam Ürün Gamı Elektrikli Araç Üreticisi” ve “Küresel Ulaşım Çözümleri Yenilikçisi” seçilerek ödüllendirildi. Karsan ayrıca, Japonya pazarına giriş yaptığı sağdan direksiyonlu e-JEST modeliyle de ödüle layık görüldü. Bu kapsamda Karsan e-JEST, Japonya’nın Sürdürülebilir Mobilite Öncüsü olarak zirvede yer aldı.

Geleceğin teknolojilerini bugüne taşıyan ve öncü hamleleri ile sektöre yön veren Karsan, yenilikçi yaklaşımı ve e-mobilite çözümleri ile global boyutta ödüllendirilmeye devam ediyor. Ürettiği modellerle Avrupa başta olmak üzere dünyada ulaşım altyapısının dönüşümünde öncü rol üstlenen Karsan, iddialı ürünler ve hizmetleriyle kazandığı ödüllere yenilerini ekledi. Bu kapsamda Karsan, Brands Review Magazine’den 4 adet ödül birden kazandı.

Dünyanın en büyük e-mobilite markaları arasında!

Avrupa’nın 6 metreden 18 metreye kadar full elektrikli ürün gamına sahip ilk ve tek markası olan Karsan, gelişmiş ürünleri ve sürdürülebilir üretim yapısıyla pazarın zirvesinde yer alıyor. Karsan e-JEST ve e-ATAK, Avrupa’da segmentlerinin 4 yıl üst üste en fazla tercih edilen modelleri olarak öne çıkmaya devam ediyor. Elektrik, otonom ve hidrojen olmak üzere 3 teknolojiyi birden üretebilen ve kullanıcıların hizmetine sunan Karsan, dünyanın en büyük e-mobilite şirketleri arasında hızla yükselişini sürdürüyor. Geliştirdiği yüksek teknolojiye sahip çevreci modelleriyle dikkat çeken Karsan,  Brands Review Magazine Awards tarafından “Avrupa Endüstriyel İnovasyon ve Mükemmellik”, “Avrupa Tam Ürün Gamı Elektrikli Araç Üreticisi” ve “Küresel Ulaşım Çözümleri Yenilikçisi” seçilerek ödüllendirildi. Marka, toplu taşımada öncü bir konumda yer alarak, sürdürülebilir bir gelecek için üst düzey elektrikli araçlar ve yenilikçi çözümler sunmaya devam etmeyi hedefliyor. 

Japonya’nın ilk Avrupalı elektrikli otobüs markası oldu!

Karsan ayrıca, Aralık 2023’de Tokyo’daki lansmanında tanıttığı sağdan direksiyonlu %100 elektrikli 6 metrelik e-JEST modeliyle de ödüle layık görüldü. Bu kapsamda Karsan e-JEST, “Japonya’nın Sürdürülebilir Mobilite Öncüsü” olarak ödüllendirildi. Japonya’daki distribütörü ALTECH ile Japonya pazarına giren ilk Avrupalı elektrikli otobüs üreticisi olan Karsan, yenilikçi ve çevre dostu teknolojileriyle sektöre öncülük etmeye devam ediyor.

Kaçak trafoyu beton kulübe ile gizlediler

Dicle Elektrik, tarımsal sulama sezonunda kaçak elektrik kullanımını önlemek için çalışmalarını sürdürüyor. Şanlıurfa’da kuyu sulaması için kaçak elektrik kullanan çiftçiler, bu defa kaçak trafolarını elektrik hattının altına inşa ettikleri betonarme kulübelerde gizlemeyi denedi. Ancak bu yöntem de Dicle Elektrik droneları tarafından tespit edildi. Trafoya el konulabilmesi için savcılığa suç duyurusunda bulunulurken Şanlıurfa’da yıllık kaçak kaybının 10 milyar TL’ye ulaştığı bildirildi. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, bu rakamın hem ekonomik açıdan büyük bir kayıp olduğunu hem de enerji kaynaklarımızın verimli kullanılmadığına işaret ettiğini bildirdi.

Dicle Elektrik, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kuyu suyu ile tarımsal sulama yapan çiftçilerin kaçak elektrik tüketimini önlemek için tüm imkanlarını seferber etmiş durumda. Elektrik dağıtım şirketinin dronelu kaçak ekipleri son olarak Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesine bağlı kırsal Dedeköy Mahallesi’nde rutin kontrolleri sırasında, elektrik hattının altında bulunan tek katlı betonarme binalardan birinin tavanının delik olduğunu fark etti. Dikkatle yapılan kontrolde söz konusu yapının içerisinde bir adet trafo olduğu ve trafonun yaklaşık 14 metre yukarıdan geçen elektrik hattına kanca atmak suretiyle bağlandığı belirlendi. Dronelar trafonun 160 kVA gücünde olduğunu tespit etti.

Tarla sahibinin kayıtlı trafosu da var

Sulamada kayıt dışı trafo kullanılan 82 dönümlük pamuk ekili tarlanın sahibi N.O. adına kayıtlı başka bir trafonun da bulunduğu da tespit edildi. Yaklaşık 80 hanenin elektrik ihtiyacını karşılayabilecek bu trafoya el konulabilmesi için Dicle Elektrik avukatları cumhuriyet savcılığına başvuruda bulundu.

Kaçak trafoların yarısından fazlası Şanlıurfa’da

Dicle Elektrik, 2024 yılı içerisinde sorumluluk bölgesinde 381.940 KVA gücünde 2.404 adet kayıt dışı trafo tespit etti. 152.776 hanenin elektrik ihtiyacını karşılayabilecek güçteki bu trafolardan ancak 65’ine el konulabildi. Kayıt dışı trafoların yarısından fazlasının Şanlıurfa’da bulunduğunu belirten Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, “1.790’ı Şanlıurfa’da, 500’ü Mardin’de, 68’i Diyarbakır’da, 26’sı Batman’da, 19’u Şırnak’ta ve 1’i de Siirt’te tespit edilen trafolara el konulabilmesi için savcılık kararı gerekiyor. Enerji şebekesine ve ülke ekonomisine ciddi ölçüde zarar veren bu durumla mücadelemiz kararlılıkla devam edecek.” dedi.

Yatırım ve onarım çalışmaları engelleniyor

Açıklamalarını sürdüren Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, “Kaçak elektrik kullanımının önlenmesi için tüm imkânlarımızı seferber etmiş durumdayız. Yeni yöntemlerle mücadele ediyor, teknolojinin tüm imkânlarını kullanıyoruz. Bu, sadece şirketimizin değil, aynı zamanda ülkemizin enerji kaynaklarının korunması için hayati bir mücadele. Ancak bu mücadele sırasında çalışma arkadaşlarımızın yatırım bölgelerinde ve onarım çalışmaları esnasında kabul edilemeyecek müdahalelerle engellendiğini belirtmek zorundayım.” dedi. Açıklamada, söz konusu şahıslar için hukuki alanda gerekli adımların atılacağı vurgulandı.  

Milli ekonomiye zarar yıllık 10 milyar TL

Açıklamalarının devamında Şanlıurfa’da büyük çoğunluğu kuyudan sulama yapan çiftçiler tarafından kullanılan kaçak elektrikten kaynaklanan yıllık zararın 10 milyar TL’yi bulduğunu belirten Genel Müdür Arvas, bu rakamın hem ekonomik açıdan büyük bir kayıp olduğunu hem de enerji kaynaklarımızın verimli kullanılmadığına işaret ettiğini bildirdi. Arvas, “Bu nedenle, kaçak elektrikle mücadelemizi daha da yoğunlaştırarak sürdüreceğiz ve bu tür yasa dışı faaliyetlerin önüne geçmek için gerekli tüm adımları atacağız.” dedi.

Hurda lastikler ekonomiye kazandırılıyor

Attığı her adımda çevre bilinciyle hareket eden AKO Grup, daha yaşanabilir bir dünya için ömrünü tamamlamış araç lastiklerinin geri dönüşümünü gündeminin ilk sıralarında tutuyor. AKO Grup’un Ankara’da yer alan Ömrünü Tamamlamış Lastik (ÖTL) Geri Dönüşüm Tesisi’nde atık lastikler geri dönüştürülerek ülke ekonomisine sunuyor, karbon salımını azaltıyor.

Kullanım ömrü dolmuş lastikler, doğaya atık olarak bırakıldığında binlerce yıl çözünmüyor ve çevreye zarar vermeye devam ediyor. Bunun için atık lastiklerin kullanım ömrünü tamamladıklarında geri dönüştürülmesi büyük önem taşıyor. Geri dönüştürülmediğinde çevre, sağlık, yanma tehlikesi ve maddi açıdan tehlike arz eden lastikler, geri dönüştürüldüğünde ise çok geniş yelpazede kullanılabiliyor. Avrupa’nın en büyük entegre Ömrünü Tamamlamış Lastik (ÖTL) Geri Dönüşüm Tesisi’ne sahip AKO Grup, yıllık 75 bin ton lastik atığı ayrıştırılarak yeniden kullanılabilir yarı mamule dönüştürebiliyor. Dönüştürülen atık lastiklerden elde edilen rejenere kauçuk ve çelik gibi sanayi kollarının ihtiyaç duyduğu nitelikli ham madde olarak üretime kazandırılıyor. Bu sayede, bir yılda 280 bin ton karbon salımını engelleyen AKO Grup, ekonomiye ve çevreye katkı sağlıyor.

“Çevresel etkilere yönelik somut bir adım attık”

Geri dönüşüme ilişkin değerlendirmelerde bulunan AKO Grup Yönetim Kurulu Üyesi S. Safa Özcan“AKO Grup olarak, iklim krizinin etkilerinin giderek belirginleştiği günümüzde, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için yasal yükümlülüklere uyumlu, çevreye duyarlı bütünsel bir yaklaşım benimsiyoruz. Bu çerçevede kurduğumuz Ömrünü Tamamlamış Lastik (ÖTL) Geri Dönüşüm Tesisi’nde, atık araç lastiklerini çevreye zarar vermeden ayrıştırıp farklı alanlarda kullanılabilir hale getiriyoruz. Lastik yaklaşık bin yıl toprak altında yok olmuyor, bu nedenle lastikleri çeşitli işlemlerden geçirerek ayrıştırıyoruz ve ekonomiye yeniden kazandırıyoruz. Ömrünü tamamlamış lastiklerden elde edilen granüller, suni çim futbol sahasında zemin malzemesi, yürüyüş yolları, koşu pistleri ve rekreasyon alanlarında yer karosu olarak kullanılıyor. Pirolitik yağ ise jeneratörlerde yakılarak elektrik elde edilmesinde, rejenere kauçuk da otomotiv yan sanayinde ve izolasyon malzemesi olarak tercih ediliyor. Geri kazandırılamayan ÖTL’ler ise yüksek kalorifik değeri ve fosil yakıtlara göre daha az karbon ihtiva etmesi nedeniyle çimento fabrikalarında ek yakıt olarak kullanılabiliyor” diye konuştu. 

İklimlendirme çözüm ortakları buluştu

0

İklimlendirme sektörünün 100 yıllık markası Daikin, yurt çapında faaliyet gösteren VRV bayileriyle 2 Mayıs-12 Haziran tarihleri arasında “Birlikte 1 Numarayız” mottosu ile bir araya geldi. Sırasıyla Diyarbakır, Antalya, İzmir, Adana, Ankara, Trabzon ve İstanbul’da gerçekleşen buluşmalara bayileri temsilen 348 kişi katılırken, Daikin Türkiye üst yönetimi de hazır bulundu. Ciro ve başarı ödüllerinin de verildiği buluşmalarda Daikin’in VRV sistemlerde R32 soğutucu akışkana sahip ürün gamını tamamlayan ilk ve tek oyuncu oluşu öne çıktı.

Otelden AVM’ye birçok önemli projenin iklimlendirme çözüm ortağı olarak büyük başarılar elde eden Daikin Türkiye, bu projelerin en önemli aktörlerinden olan VRV bayileriyle bir araya geldi. 2 Mayıs-12 Haziran tarihleri arasını kapsayan dönemde sırasıyla Diyarbakır, Antalya, İzmir, Adana, Ankara, Trabzon ve İstanbul’da gerçekleşen buluşmalara bayileri temsilen 348 kişi katılırken, Daikin Türkiye üst yönetimi de hazır bulundu.

“Birlikte 1 Numarayız” mottosuyla gerçekleşen buluşmalarda Daikin markalı VRV ürünlerin tarihçesi, Türkiye ve dünyadaki VRV pazarının büyüklüğü, bu pazarda Daikin’in payı gibi konuların yanı sıra yeşil binalar ve Daikin’in bu kapsamda projelere kattığı değer de konuşuldu. Paydaşlar, uzaktan kontrol çözümleri ve bu noktada sunulan bir çözüm olan Daikin Cloud Plus’ın artık Türkiye’de de aktif olmasının sağladığı avantajlar konusunda bilgilendirildi. Kullanıcıların HVAC sistemlerini her yerden yönetmesine ve optimize etmesine olanak tanıyan Daikin Cloud Plus, enerji tasarrufu ve optimum performans odaklı bir kontrol sistemi olarak çözüm sunuyor.

Daikin Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Zeki Özen, Daikin Türkiye Genel Müdür Yardımcıları Olcay Avcı, Tuncer Gülsaran ve Vedat Yazar’ın da katıldığı buluşmalarda ciro ve başarı ödülleri de sahiplerini buldu.

SEKTÖRDE İLK VE TEK

Sektörde 100 yıllık deneyimiyle birçok buluş ve patente imza atan Daikin, mucidi olduğu VRV sistemlerini teknolojik gelişmeler ve uygulama ihtiyaçları doğrultusunda sürekli güncelleyerek sektöre yön vermeye devam ediyor. Daikin, VRV grubundan iki yeni ürünü VRV 5 Heat Pump Dış Ünite ve VRV 5 Mini Dış Ünite’yi sektörün beğenisine sunarak, temel sistem çeşitliliğinde VRV sistemlerde R32 soğutucu akışkana sahip ürün gamını tamamlayan sektörde ilk ve tek marka olarak öne çıkıyor.  ‘R32 soğutucu akışkan’, yüksek enerji verimliliğinin yanı sıra ozon tabakasına zarar vermemesi, daha düşük küresel ısınma potansiyeli değerine sahip olması, geri dönüşümünün kolay olması ve yeniden kullanıma girebilmesi gibi nedenlerle özellikle sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşıyor.

Daikin Türkiye, satış öncesi ve sonrası daha iyi hizmet verebilme amacıyla paydaşlarıyla bir araya gelmeye, onları bilgilendirmeye devam edecek.

İsviçre’nin altın seviye sertifikasını aldı

Albayrak Beton, altın seviyesinde CSC sertifikası almaya hak kazandı.

İsviçre merkezli CSC’nin, beton bileşenlerinin bütün dünyada kabul gördüğünü gösteren bir belgelendirme sistemi olduğuna dikkat çeken Albayrak Beton Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Albayrak, bu sertifikayla ürünlerinin kalitesinin tescillendiğini belirtti.

Metrolardan kamu binalarına, alt yapıdan eğitim kurumlarına ve nitelikli gayrimenkul projelerine kadar geniş bir yelpazede hizmet veren Albayrak Beton,altın seviyesinde CSC sertifikasına layık görüldü. Albayrak Beton’un Yenidoğan Hazır Beton Tesisi, Türkiye Hazır Beton Birliği’nin ürün belgelendirme kuruluşu Kalite Güvence Sistemi (KGS)’nin yaptığı denetimler sonucunda ‘altın’ seviyesinde belgelendirildi.

CSC’nin, çimento ve agrega gibi beton bileşenleri için bütün dünyada kabul gören bir ürün olduğunu gösteren bir belgelendirme sistemi olduğuna dikkat çeken Albayrak Beton Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Albayrak, bu belgeyle ürünlerinin kalitesinin tescillendiğini belirtti.

Konuyla ilgili kısa bir açıklama yapan Albayrak şunları söyledi: “Faaliyetimiz, 1984 yılında inşaat malzemeleri satışı ile başladı. Ancak Marmara Depremi’nin ardından beton üretiminin çok önem kazanacağını öngördük ve 2003 yılında hazır beton üretimine başladık. ‘Geleceği güvenle inşa eder’ sloganını benimsedik ve hem hazır betonda hem de inşaat üretiminde güvenilir marka olma başarısını elde ettik. Şimdi de bu başarımızı, İsviçre merkezli Beton Sürdürebilirlik Konseyi’nin (The Concrete Sustainability Council) CSC sertifikasıyla en üst seviyede belgelendirmiş olduk.

Yeşil bina derecelendirmelerinde de avantaj sağlıyor

Çimento ve agrega gibi beton bileşenleri için bütün dünyada kabul gören bir ürün belgelendirme sistemi olan CSC, üreticileri yönetim, çevre, ekonomi, sosyallik başlıkları altında sürdürülebilirlik yönünden inceliyor. Böylece, üreticilerin sürdürülebilirlik açısından yüksek standartlara ulaşması sağlanıyor. Bu belgeyi almaya hak kazanan şirketler, aynı zamanda yeşil bina derecelendirme sistemlerinde de büyük avantaj sağlamış oluyor.”

Kurulduğu günden bu yana inşaat sektörüne hizmet veren Albayrak Beton, 40 yıl boyunca edindiği tecrübe ve bilgi birikimini hazır beton üretimi ve gayrimenkul sektörlerinde daha da değerli hale getirdi. Albayrak Beton, İstanbul metrolarından kamu binalarına, alt yapıdan eğitim kurumlarına ve kendi inşaat projeleri de dahil olmak üzere nitelikli gayrimenkul projelerine kadar geniş bir yelpazede hizmet veriyor.

Yatırımlarına aralıksız devam eden Albayrak Beton, dört hazır beton santralinde yıllık 1,5 milyon metreküp beton üretim kapasitesi ve 111 araçlık makine parkıyla faaliyetlerini sürdürüyor.

Mersin Uluslararası Limanı ödüllendirildi

Akdeniz’in önde gelen limanlarından Mersin Uluslararası Limanı (MIP), İstanbul’daki Haliç Tersanesi’nde, 2 Temmuz 2024 tarihinde T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından üçüncüsü düzenlenen Türkiye Denizcilik Zirvesi’nde “En Çok Yük Elleçleyen Liman” ödülünü aldı. 

Türkiye’nin Akdeniz’e açılan en önemli kapılarından biri olan ve 2 bin 700’den fazla çalışanıyla hizmet veren Mersin Uluslararası Limanı (MIP), 2023 yılında yaklaşık 2 milyon TEU konteyner, 8 milyon tonun üzerinde konvansiyonel yük elleçledi.  

MIP Ticaret Grup Müdürü Kerem Kavrar, T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun elinden aldığı ödülü, başarıda emeği geçen ve katkısı olan tüm MIP paydaşlarına adadı. 

MIP CEO’su Ajay Kumar Singh, “Bu ödülden son derece mutluyuz! Türkiye’nin en büyük limanlarından biriyiz ve hem yerel hem de uluslararası ticaret için önemli bir merkeziyiz. Bu ödülle aldığımız takdir, yatırımlarımıza devam etmemiz ve bu sayede operasyonel verimliliğimizi, müşteri memnuniyetimizi ve bölge ekonomisine katkımızı artırmamız için bizi motive ediyor. Bu başarıda emeği geçen tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum” dedi.

Nükleer enerji sektörü İstanbul’da buluştu

Bu yıl 10’uncusu gerçekleşen Nükleer Santraller Zirvesi – NPPES, bin 600 nükleer enerji sektörü temsilcisini İstanbul’da buluşturdu. Zirve’de, nükleer santral projelerinde görev almak isteyen firmalar arasında 325 yeni iş birliği görüşmesi gerçekleştirildi

Sıfır karbon ve enerjide arz güvenliği politikaları doğrultusunda ülkelerin enerji karmalarında nükleer enerjinin payının artırmayı hedeflediğinin konuşulduğu günümüzde, İstanbul’da dev bir buluşma gerçekleşti. Ankara Sanayi Odası (ASO) ve Nükleer Sanayi Derneği (NSD) tarafından düzenlenen 10.  Nükleer Santraller Zirvesi, bin 600 nükleer enerji sektörü temsilcisi ile 252 firmayı ağırladı. Uluslararası kimliği ile dikkat çeken Zirve, Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti, Güney Kore, Almanya, Fransa, İngiltere, Slovenya, İtalya, Bulgaristan, Romanya, Hindistan ve İsviçre’den nükleer endüstrinin lider isimlerini buluşturdu. Sunduğu iş birliği fırsatlarıyla bugüne kadar birçok iş birliğinin doğduğu yer olan NPPES’te, 325 yeni iş birliği görüşmesi de gerçekleştirildi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın destekleriyle düzenlenen 10. Nükleer Santraller Zirvesi, 2-3 Temmuz 2024 tarihlerinde Hilton Bomonti Konferans Merkezi’nde düzenlendi.

Nükleer enerji katma değerli sektörlerin gelişimini sağlıyor

Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç, “Küresel iklim krizinin, çevresel olduğu kadar ekonomik boyutuyla da ele alınması ve tüm iş süreçlerimizi yeniden düşünmemizi gerektirdiği bir gerçek. Bu noktada da fosil yakıtlarla karşılaştırıldığında çevreci kimliğinin yanı sıra oldukça ucuz olan nükleer enerji kullanımının artışı, enerji karmamızı çeşitlendirerek arz güvenliğimize de olumlu yansıyacaktır. Elektriği yoğun olarak kullanan biz sanayiciler, nükleer enerjinin ülkemizin sıfır karbon hedefine ulaşma ve yüksek katma değerli üretimin gelişmesindeki stratejik öneminin farkındayız. Nükleer Santraller Zirvesi bu açıdan sektörün vizyonunu ve yeniliklerle tanışmasını sağlayan önemli bir platform, Zirve dünyanın nükleer enerjideki en önemli buluşma noktalarından biri olmasıyla da uluslararası arenada dikkat çekiyor” diye konuştu.

Ardıç, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Kümelenme Destek Programıyla desteklenen Ankara Sanayi Odası Nükleer Sanayi Kümelenmesi NÜKSAK’ın, Türkiye’ye bu alanda çok önemli tecrübeler kazandırdığını da vurguladı.

Türkiye, nükleer enerjide tedarik üssü olabilir

Nükleer Sanayi Derneği Başkanı Alikaan Çiftçi ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Türkiye’nin kararlı nükleer enerji hamlesi, hız kesmeden devam ediyor. Nükleer Santraller Zirvesi de Türk sanayicisinin nükleer enerji sektörünün ihtiyaçlarını daha iyi analiz etmesi, fırsatları görmesi ve nükleer teknolojiyi üreten uluslararası firmalarla buluştuğu önemli bir hub noktası oldu. Her yıl sonrasında imzaya dökülen birçok iş birliği anlaşması NPPES’te atılıyor. Bu yıl Zirve’de baz yük üreticisi nükleer santrallerin ülkemizin enerji politikasının tam merkezinde yer aldığının altı çizildi. 2050 yılına kadar Türkiye’nin nükleer kapasitesini 20 gigavatın üzerine çıkarma hedefi, yeni konvansiyonel santral yatırımları ile küçük modüler reaktörlerin (SMR) oynayabilecekleri rol Zirve’de tartışıldı. Türk sanayicileri olarak yeşil dönüşüm hamlesiyle dünyada kapasitesi üç katına çıkarılması hedeflenen nükleer santrallerde önemli bir tedarikçi olma şansımız çok açık. Bu konuda edindiğimiz tecrübeleri doğru oyuncularla eşleştirirsek, Türkiye katma değerli bu sektörün tedarik üssü olabilir.”

NPPESte iki önemli iyi niyet anlaşması yapıldı

Nükleer endüstrisinin gelişmesi için Nükleer Sanayi Derneği, Şanghay İnşaat ve İmalat Endüstrisi Kuruluşu ve Güney Kore’nin en önemli kongre mekanı olan Gyeongju Hwabaek Uluslararası Kongre Merkezi (HICO) ile iki önemli iyi niyet anlaşması imzaladı. İş birliği anlaşmaları ile Türk sanayicileri için global arenada önemli bir yol haritası ve fırsatlar sunuyor.

NPPESte 14 özel sunu gerçekleşti

İki gün boyunca NPPES’te yedi oturum ve 14 özel sunu gerçekleşti. Nükleer enerji sektörünün gündemindeki başlıklar alanında uzman konuşmacılar tarafından paylaşıldı.

NPPES’teki oturum konuları şunlar oldu: Nükleer Finansmanı, Düşük Karbon Geçişi İçin Nükleer Enerji, Küçük Modüler Reaktörler – SMR’ların Geleceğini Yönlendirme, Yurt Dışında NGS İnşaası İçin En İyi Teknolojiler, Orta Asya Enerji Karmasının Bir Parçası Olarak Nükleer Enerji, Nükleer Endüstride Yüksek Teknoloji ve İnovasyonun Geliştirilmesinde Kadın Liderliği ve Nükleerde Gençlik.

NPPESin açılışında önemli konuşmalar gerçekleştirildi

NPPES’in açılışında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürü Yusuf Ceylan, ASO Başkanı Seyit Ardıç, NSD Başkanı Alikaan Çiftçi, Akkuyu Nükleer A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Anton Dedusenko, Yeni Nükleer İzleme Enstitüsü (NNWI) Başkanı Tim Yeo ile Şangay Nükleer Mühendislik Araştırma ve Tasarım Enstitüsü (SNERDI) Uluslararası Projeler Başkanı Min FEI önemli konulara dikkat çekti.

Türkiyede 4. nükleer santral projesinin kurulması hedefleniyor

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürü Yusuf CeylanNPPES’in açılışında şunları söyledi: “Ulusal Enerji Planımıza göre; nükleer enerjinin elektrik üretimindeki payını 2053 yılına kadar ise yüzde 30 seviyelerine çıkarmayı planlıyoruz. Bunun için en az 20 GW nükleer kapasiteye ihtiyacımız var. 2053 yılında bu hedefi gerçekleştirdiğimiz takdirde dünyanın önde gelen nükleer güç sahibi ülkelerinden biri olacağız. Bu kapasiteye ulaşmak için Akkuyu, Sinop ve Trakya dahil olmak üzere 3 farklı sahada toplam 12 ile 16 arası büyük ölçekli reaktör kurmayı hedefliyoruz. Bu santrallere yönelik şu anda Çin, Güney Kore, Rusya gibi teknoloji sahibi ülkelerin şirketleriyle müzakerelerimiz devam ediyor. Küçük modüler reaktörlerin de ülkemizde ticarileşmesinin önünü açacak, yerli sanayimizin sürece daha fazla dâhil olacağı yenilikçi iş modelleri ile yasal ve kurumsal çerçevenin oluşturulmasına yönelik de çalışmalarımız, teknoloji sahibi ülke ve şirketler ile görüşmelerimiz devam ediyor.”

Zirve’ye sundukları katkılardan dolayı Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürü Yusuf Ceylan, Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürlüğü Nükleer Altyapı Geliştirme Dairesi Başkanı Salih Sarı ve Türkiye Nükleer Enerji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekili Necati Yamaç’a plaket takdim edildi.

NPPES’te önemli işbirliği anlaşması imzalandı

0

Nükleer Sanayi Derneği (NSD) ile Şanghay İnşaat ve İmalat Endüstrisi Kuruluşu, 10. Nükleer Santraller Zirvesi – NPPES’te bir iyi niyet anlaşması imzaladı. Bu anlaşma ile Rusya ve Türkiye arasında nükleer enerji başta olmak üzere inşaat ve üretim sanayilerinde karşılıklı etkileşimi geliştirmek hedefleniyor.

Şanghay İnşaat ve İmalat Endüstrisi Kuruluşu, Rusya’nın Nükleer Sanayii İnşaat Kompleksi Kuruluşları Derneği’nin katkılarıyla kuruldu. Anlaşmanın imza törenine; Nükleer Sanayi Derneği Başkanı Alikaan Çiftçi ile Rusya Nükleer Sanayii İnşaat Kompleksi Kuruluşları Derneği Genel Müdür Yardımcısı Artem Eliovich katıldı.

Nükleer Sanayi Derneği Başkanı Alikaan Çiftçi anlaşmanın önemine ilişkin şunları aktardı: “ Şangay İnşaat ve İmalat Endüstrisi Kuruluşu ile yaptığımız bu anlaşma sadece nükleer enerji alanında değil, inşaat ve üretim sanayilerini de kapsaması açısından oldukça önemli. Nükleer enerji gibi en yüksek standartların söz konusu olduğu bir alanda deneyim kazanmış sektör temsilcileri, Rusya, Türkiye ve yakın coğrafyalarda inşaat ve üretim sanayisinin ortak projelerle geliştirilmesi için birlikte çalışacak. İki kuruluşun üyeleri, çeşitli sektörlerdeki inşaat projelerinin etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi konusunda hukuki, organizasyonel ve danışmanlık gibi alanlarda da birbirini destekleyecek.”

Rusya Nükleer Sanayii İnşaat Kompleksi Kuruluşları Derneği Genel Müdür Yardımcısı Artem Eliovich anlaşmanın kapsamıyla ilgili şunları söyledi: “Nükleer Sanayi Derneği ile yaptığımız bu anlaşma ile Rusya ve Türkiye’nin inşaat ve üretim sanayileri arasında diyalog, bilgi alışverişi ve iletişimi genişletmeyi hedefliyoruz.  İki kuruluş da üyelerinin birlikte yatırım ve altyapı projelerinin gerçekleştirmesine katılımı sağlamak için çalışacak.” 

NPPES ASO ve NSD tarafından düzenleniyor

Türkiye’nin ilk ve tek nükleer enerji etkinliği, 10. Nükleer Santraller Zirvesi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın destekleriyle Ankara Sanayi Odası (ASO) ve Nükleer Sanayi Derneği (NSD) tarafından düzenleniyor.

10. Nükleer Santraller Zirvesi hakkında daha detaylı bilgi almak isteyenler www.nuclearpowerplantsexpo.com adresini ziyaret edebilir.

Yenilenebilir enerji karbonsuz gelecektir

Yenilenebilir enerji sektörü; elektrikli araçlar, ısı pompaları, büyük veri merkezleri ve kuantum bilgisayarlar gibi teknolojilerin enerji ihtiyaçlarını karşılamak için büyüme hızını artırmak zorunda görünüyor. Konuya ilişkin açıklama yapan Eksim Enerji CEO’su Arkın Akbay, uzun süredir elektrik enerjisi üretiminin merkezinde yenilenebilir kaynaklarının olduğunu belirterek, “Günümüzde temiz ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçiş, tüm dünya için kritik bir hâle geldi. Yenilenebilir enerji teknolojilerini, iklim değişikliği etkilerinin geriye döndürülmesinde anahtar olarak görüyor, yatırımlarımıza Türkiye’nin her bölgesinde hız kesmeden devam ediyoruz.” dedi. 

Enerji sektörü, özellikle küresel düzlemde karbonsuz elektrifikasyon ve sürdürülebilir enerji üretimi hedefleri doğrultusunda önemli adımlar atıyor. Fosil yakıtların yerini hızla yenilenebilir enerji kaynakları alırken, güneş ve rüzgar gibi doğal kaynakların verimli kullanımı, enerji üretiminde tarım alanları ve doğal yaşam alanları arasındaki dengenin korunmasını gerektiriyor. Özellikle endüstriyel süreçlerde ve ulaştırmada kullanılan yeşil hidrojen, hidrokarbonların yerine geçecek önemli bir enerji taşıyıcısı olarak öne çıkıyor. Suyun verimli kullanımı ve atmosferin korunmasıyla doğrudan ilişkili olan elektroliz teknolojileri, tarımsal su ihtiyaçları başta olmak üzere artan enerji talebinin dikkate alınarak sürdürülebilir şekilde karşılanması ve karbon salımının doğal dengeye kavuşturulmasında kritik bir rol oynuyor. Yüzde yüz yenilenebilir enerji üretimi alanında faaliyet gösteren Eksim Holding’e bağlı Eksim Enerji CEO’su Arkın Akbay, konuya ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.

Teknoloji kullanımı çevresel etkileri minimize ediyor

Eksim Enerji CEO’su Arkın Akbay, yenilenebilir enerji kaynaklarının öneminin arttığını belirterek, elektrifikasyonun hızlanması ve iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle temiz enerjiye geçişin kritik hale geldiğini vurguladı. Akbay, “Ekstrem hava olayları enerji üretim verimliliğini etkilerken, verimli tüketimi de yeniden değerlendirmemiz gerektiğini gösteriyor. Ekipman dayanıklılığının artması ve tasarımların aşırı iklim olaylarına göre gözden geçirilmesi, kesintisiz üretimi sağlamak için önemli. Yenilenebilir enerji teknolojilerini enerji güvenliği ve iklim değişikliğiyle mücadelede anahtar olarak görüyor ve bu nedenle Türkiye genelinde temiz enerji yatırımlarımıza devam ediyoruz. Teknolojik gelişmelerin doğru yönetimi ve etik çerçevede kullanımı, enerji maliyetlerini kontrol etmek ve kaynakları verimli kullanmak açısından hayati önemde.” dedi

Yenilenebilir enerjide çığır açıcı teknolojiler 

Yenilenebilir enerjide devrim yaratacak yeniliklere de değinen Akbay, “Hidrokarbon yakmanın bir süre daha devam etme zorunluluğu göz önünde bulundurulduğunda, güvenilir nükleer enerji teknolojileri ile enerji talebine cevap vermek, arz güvenliğini artıracak. Takip edilmesi elzem olan küçük modüler nükleer reaktörler gibi üretim kaynaklarının da hayatımıza girmesi için çalışılıyor. Aynı zamanda, güneş ve rüzgar enerjilerinden yararlanarak tüketim yerlerine yakın bölgelerde, elektrik üretecek dağıtık mikro şebekeler geliştiriliyor. Böylece hem iletim şebekesinin yükü bir miktar azaltılıyor hem de elektriğin yüksek taşıma maliyetinden tasarruf sağlanabiliyor.” dedi.  Yenilenebilir enerji üretimi artıklarından hidrojen ve saf su üretiminin gerçekleştirilebilmesi konusuna da değinen Akbay,  “Yüksek ısı enerjisi ihtiyacı için suyun kapalı çevrim kullanılacağı hidrojen-oksijen-su döngüsü sağlanırken, karbondioksit salımı tutularak yenilenebilir enerji desteği ile tekrar sentetik metana dönüşümü ardından saf su elde edilebiliyor. Hidrojen üretimi için yenilenebilir enerji fazlasından yararlanılması ve batarya depolama teknolojisi sayesinde elektrik enerjisine ihtiyaç duyulduğunda anlık destek sağlanarak şebeke kalitesinin korunması, çığır açan teknolojiler arasında yer alıyor.” şeklinde konuştu. 

Enerjide sürdürülebilirliği, pil teknolojileri ve depolama çözümleri sağlıyor

Yenilenebilir enerji kaynaklarının düzensiz üretimi ve talebi karşılamak için sürekli olarak depolama teknolojileri geliştirildiğinin altını çizen Akbay,             “Pil teknolojileri ve diğer depolama çözümleri, tüketicilere ekonomik ve güvenilir elektrik sağlamanın yanı sıra enerji sistemlerinin sürdürülebilirliğini de artıracak. Bu teknolojiler, enerji üretim tesislerinin üretim kapasitelerini ve verimliliğini optimize etmek, elektrik enerjisinin transferi ve ticareti ile sınırları aşan çözümler sunmak, arz-talep dengesini hassas bir şekilde yönetmek için önemli bir görev görüyor.” dedi. 

Enerji altyapılarımıza son teknolojileri entegre ediyoruz 

Elektrikli araçlar, ısı pompaları, büyük veri merkezleri ve yapay zeka algoritmalarını çalıştıracak kuantum bilgisayarlarının enerji yönetiminde önemli araçlar olduğunu belirten Akbay, “Bu teknolojilerin etik çerçevede kullanılması, enerji verimliliğini artırırken doğal kaynakları korumamıza ve zamanımızı verimli kullanmamıza olanak tanıyor. Eksim Enerji olarak, mevcut enerji altyapılarımızı gelişen teknolojilerle bütünleştirerek üretim ve tüketim verimliliğini artırmaya devam ediyoruz. Akıllı şebeke sistemleri, yapay zeka ve veri analitiği, enerji tüketim modellerini optimize ederek enerji tasarrufunu maksimize etmemizi sağlıyor. Yapay zeka ile enerji tesislerimizin projelendirme, yapım, üretim planlama ve bakım süreçlerinde kaynak-zaman yönetimini optimize ediyoruz. Böylece, enerji arz-talep dengesini doğru öngörebiliyor, tesislerimizin ömrünü uzatıyor ve kapasite kullanımını artırıyoruz.” dedi.

Beyaz çimento ihracatının Şampiyonu Çimsa oldu

Sabancı Holding iştiraki Çimsa, 2023 yılı İhracatın Şampiyonları Ödül Töreni’nde beyaz çimento sektörü “En Fazla İhracat Gerçekleştiren Firma” ve gri çimento sektörü “En Fazla İhracatını Artıran Firma’ ’kategorilerinde birincilik ödülünün sahibi oldu.

Çimsa, Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği’nce düzenlenen “6. İhracatın Şampiyonları Ödül Töreni’nde” toplamda beş ödül kazanarak ihracattaki liderliğini bir kez daha kanıtladı. Beyaz çimento sektörü “En Fazla İhracat Gerçekleştiren Firma” ve gri çimento sektörü “En Fazla İhracatını Artıran Firma’ ’kategorilerinde birincilik ödülünün sahibi oldu.

Ayrıca yine aynı törende gri çimento; genel çimento (klinker dahil) ve klinker sektörlerinde “En Fazla İhracat Gerçekleştiren Firma” kategorilerinde ödüllere layık görüldü. 

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Çimsa CEO’su Umut Zenar“Çimsa olarak 2023 yılında yaptığımız ihracat ile sektördeki liderliğimizi korumaya devam ediyoruz. 2023 yılında gösterdiğimiz başarılı ihracat performansıyla bu ödülleri almaya hak kazandık. Sektörün lideri olarak bu ödüllere layık görülmekten son derece gururluyuz. Emeği geçen tüm Çimsa çalışanlarına teşekkür ediyoruz” dedi. 

2024 yılını da oldukça başarılı geçirdiklerini söyleyen Zenar, “Bu ödüller, Çimsa’nın ihracat konusundaki kararlılığının ve başarısının bir göstergesidir. Önümüzdeki dönemde de ihracat performansımızı artırmaya ve global pazarlarda liderliğimizi sürdürmeye kararlıyız. İnovasyon ve sürdürülebilirlik odaklı stratejilerimizle başarılarımızı devam ettireceğiz. Ayrıca, Türkiye’nin ilk ve tek Kalsiyum Alüminat Çimento (CAC) üreticisi olarak Mersin’deki yeni üretim tesisimizle CAC ihracatında da güçlü bir pozisyon elde ettik. Bu önemli yatırım ile CAC üretim kapasitemizi iki katına çıkararak global pazarın en büyük üç CAC üreticisinden biri konumuna yerleştik. Türkiye’nin katma değerli ihracat seferberliğine katkı sağlarken, dünya genelinde de etkimizi artırmaya devam ediyoruz” dedi.

Türk Ytong’a 2 Altın Pusula ödülü

Türk Ytong, Türkiye Halkla İlişkiler Derneği tarafından bu yıl 22’si düzenlenen Altın Pusula Türkiye Halkla İlişkiler Ödülleri Yarışması’nda iki ödül almaya hak kazandı. 

Türk Ytong’un 60. Yılı çerçevesinde gerçekleştirilen Sarının İzi projesi “Kurumsal İletişim” ve “En İyi ve Yaratıcı Uygulama Örnekleri” kategorilerinde ödüle layık görüldü.

Türkiye Halkla İlişkiler Derneği tarafından, bu yıl 22’ncisi düzenlenen “Altın Pusula Türkiye Halkla İlişkiler Ödülleri” yarışmasının sonuçları, 26 Haziran 2024 Çarşamba akşamı Zorlu PSM Sky Lounge‘da düzenlenen törenle açıklandı. 

Türkiye’de halkla ilişkiler sektörünün ilk ödül programı ‘Altın Pusula Türkiye Halkla İlişkiler Ödülleri’ne

20 ana 18 alt kategori olmak üzere toplam 38 kategoride 231 kurum projesi, 114 genç iletişimci projesi katıldı. Seçici jüri üyelerinin akademisyenler, fikir liderleri iletişim profesyonelleri, sivil toplum örgütlerinin yöneticileri, iş insanları gibi Türkiye’nin alanında uzman isimlerinden oluştuğu Altın Pusula sektörün en prestijli ödülleri arasında yer alıyor. 

2023 yılının en başarılı halkla ilişkiler uygulamalarının başvuruda bulunduğu 22. Altın Pusula’da, “Türk Ytong Sarının İzi” projesiyle hem “Kurumsal İletişim” hem de “En İyi ve Yaratıcı Uygulama Örnekleri” kategorilerinde ödül almaya hak kazandı. Ödülü, Türk Ytong adına Türk Ytong Genel Müdürü Tolga Öztoprak, Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Barış Saban ve Kurumsal iletişim Uzmanı Çağla Parlak aldı. 

60. yılımızı iki ödül ile taçlandırdık

Türk Ytong Genel Müdürü Tolga Öztoprak  her zaman hem Türkiye’de hem de dünyada ilklere imza atan bir marka olduklarının altını çizerek şunları söyledi: “Kurulduğumuz günden  bugüne  Türk yapı sektörüne sunduğumuz çok yönlü katkılar, üstün kalitede malzeme ve hizmetler, vazgeçmediğimiz değerler bizi dünya liderliği seviyesine getirdi. Ulaştığımız üretim gücü ve potansiyelimiz ile gurur duyuyoruz. Geldiğimiz noktada Türkiye’de yenilikçi ve çağdaş yapılaşmanın öncüsü olarak kabul görüyoruz. Geride bıraktığımız 2023 yılında cumhuriyetimizin 100. Yılını kutlarken Türk Ytong olarak da  60’ıncı  yılımızı kutladık. Bu çerçevede Türkiye’ye bıraktığımız izleri, sahip olduğumuz yaratıcı, yenilikçi ruhtan aldığımız ilhamı sanatla anlatmak, kutlamak için “Sarının İzi” projesini hayata geçirdik.  60. Yılımızda sektörümüzde bir ilke imza attık ve “Sarının İzi” ile Türkiye’de ürünlerimizin ulaştığı her noktada sanatı ve Ytong’un değerlerini sergilemeye başladık. Genç, başarılı, yetenekli sanatçı dostlarımızla birlikte bu yaratıcı projeye imza atmaktan, sanattan aldığımız gücü ve güzelliği şehirlere yaymaktan, Türkiye Halkla İlişkiler Derneği tarafından ödüle layık görülmekten dolayı çok mutluyuz. Bu çok büyük ve anlamlı projede emeği geçen herkese teşekkür ediyorum”. 

2023 yılının en yaratıcı projesi Sarının İzi 

Türkiye’nin lider gazbeton üreticisi Türk Ytong, kuruluşunun 60. yılında özgün bir proje ile bir ilke daha imza atarak “Sarının İzi” projesini hayata geçirdi. Proje kapsamında herkesçe tanınıp sevilen sarı renkli ikonik ürün ambalajlarını başarılı genç sanatçıların dokunuşlarıyla birer sanat eserine dönüştüren Türk Ytong, nitelikli yaşam alanlarından aldığı ilhamla sanatı tüm şehirlere yaydı. Türkiye’nin en büyük açık hava sergisi olan “Sarının İzi”, yaratıcılığı şehir yaşamıyla birleştirerek Türk Ytong’un 60. yılını kent, mimarlık ve sanat ekseninde kutladı. Türkiye’nin her noktasına yayılan Sarının İzi alanında bir ilk olma özelliğini de taşıyor. Sanatçılar Burak BecerenMeltem Şahin ve Piknik Works’ün eserlerinin yer aldığı sarı Ytong ambalajları bulundukları her yeri sanatın estetiğini, yaratıcılığını şehir yaşamıyla birleştirerek renklendiriyor. İçinde birçok kültür ve sanat etkinliğini barındıran Sarının İzi projesi dört aşamadan oluşuyor. Hazırlık aşaması bir yıldan fazla süren ve farklı disiplinlerden 20 kişilik ekibin desteğiyle ilerleyen proje Türkiye Halka İlişkiler Derneği tarafından düzenlenen Altın Pusula Yarışması’nda 2023 yılının  “Kurumsal İletişim” ve “En İyi ve Yaratıcı Uygulama Örnekleri” kategorilerinde ödüle layık görüldü.