19.5 C
İstanbul
Pazar, Haziran 8, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 157

Üçlü enerji açmazı ve inovasyon

Dünya Enerji Konseyi tarafından yayınlanan “Dünya Enerji Trilemma 2016” Raporu’nda, “Üçlü Enerji Açmazı” olarak nitelendirilen sürdürülebilirlik, güvenlik ve enerjiye erişimin tek çaresinin inovatif politikalar ve teknolojiler olduğu belirtildi.

Enerji sektöründe yaşanan büyük dönüşüm, giderek artan sorunları da beraberinde getiriyor. Dünya Enerji Konseyi tarafından yayınlanan Dünya Enerji Trilemma 2016 Raporu, bu sorunlarla başa çıkmanın yolunun inovatif politikalar ve teknolojiler olduğuna işaret ediyor.

ABD’nin San Francisco kentinde düzenlenen 7. Temiz Enerji Bakanlar Toplantısı’nda açıklanan, Dünya Enerji Trilemma 2016: Enerji Dönüşümünü Hızlandırmak İçin önlemler başlığını taşıyan çalışma, global danışmanlık firması Oliver Wyman işbirliğiyle Dünya Enerji Konseyi tarafından hazırlandı.

Raporda, “üçlü enerji açmazı” yani sürdürülebilirlik, güvenlik ve enerjiye erişim denklemi konusunda ilerleme sağlayabilmek ve 2020 sonrası için belirlenen hedefleri tutturabilmek için beş alana odaklanılması gerektiğinin altı çiziliyor. Çalışma, 9-13 Ekim tarihlerinde İstanbul’da düzenlenecek 23. Dünya Enerji Kongresi’ndeki pek çok tartışma için de zemin oluşturuyor.

Dünya Enerji Konseyi Genel Sekreteri Christoph Frei, ülkelerin, gelir sağlayan ve insanların modern enerjilerin avantajlarından yararlanmalarına olanak tanıyan yöntemlere de odaklanmaları gerektiğini söyledi. ‘Kullandığın kadar öde’ benzeri iş modellerinin ve mobil bankacılık çözümlerinin, yenilenebilir enerjilerle beslenen servisleri öne çıkarabileceğini sözlerine ekleyen Frei, ülkelere hızlı hareket etme çağrısı yaptı.

Frei şunları söyledi: “Arz ve talebi ulusal düzeyde değiştirmeyi hedefleyen yatırım ve politikaların gözle görülebilir bir ilerleme sergilemeleri çok zaman alıyor ve bununla birlikte kimi zaman olumsuz etkileri olabiliyor. Ülkeler, ‘üçlü enerji açmazı’ konusunda ilerleme kaydedebilmek için vakit kaybetmeden harekete geçmeli; güvenli, adil ve çevre açısından sürdürülebilir enerjiyle sektörün gelişimini, rekabetçi ekonomiyi ve sağlıklı bir toplumu desteklemeli. San Francisco’daki toplantıda ele alınan konulardan biri de, inovasyonla bu hedeflere ulaşılmasıydı. Buradan çıkan sonuçlar ve alınan dersler, ekim ayında İstanbul’da düzenlenecek Dünya Enerji Konseyi’nde de tartışılacak.”

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Başkanı Murat Mercan ise ‘üçlü enerji açmazı’nın 9-13 Ekim 2016’da İstanbul’da yapılacak 23. Dünya Enerji Kongresi’nin ana temalarından biri olduğunu söyledi. Mercan, “İkinci gün düzenlenecek ‘İnovatif İş Modelleri: Yeni Bir Ufuk’ ve ‘Enerji Dönüşümünü Sağlamak: 150 Ülkenin Değerlendirmesi’ oturumlarında, e-depolama veya iş önceliklerindeki değişiklikler gibi enerji teknolojilerindeki inovasyonun, üçlü açmazın dengelenmesinde nasıl bir rol oynayabileceği ve düşük karbon ekonomisine geçişe nasıl katkı sunabileceği tartışılacak. Üçüncü günün ana gündem maddesi ise enerji politikaları olacak; yaklaşık 100 bakan ve 10 bine yakın delegenin katılımıyla enerji dönüşümüne ivme kazandırmak için atılması gereken adımlar masaya yatırılacak. Dünya enerji politikalarının geleceğinin belirleneceği böylesi önemli bir toplantıya İstanbul’da ev sahipliği yapmaktan gurur duyuyoruz,” diye konuştu.

Raporun tamamı için; http://www.worldenergy.org/data/trilemma-index/

WEC / TÜRKİYE’DE ENERJİ

1915 olayları ortak bildiri

Almanya Federal Meclisi’nin, asılsız Ermeni ‘soykırım’ iddialarını destekleyen bir karar tasarısını, 2 Haziran 2016’da oylayacağını üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. 1915 olayları hakkında tarihi gerçekleri tahrif eden ve hukukla bağdaşmayan tasarıyı şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

101 yıl önce Birinci Dünya Savaşı’nın çok özel koşullarında yaşanan ve Türkler ile Ermenilerin karşılıklı olarak büyük acılar çekmesine neden olan olayların, taraflı, çarpıtılmış ve çeşitli sübjektif siyasi saiklerle ele alınarak bir ‘soykırım’ olarak takdimi asla kabul edilemez. Mezkûr olayların günümüzde nasıl siyasileştirildiğinin ve istismar edildiğinin en kötü örneklerinden biri olan bu tasarının, Almanya’nın “özel tarihi sorumluluğunu” üstlenmesi ve “geçmişin uçurumlarını aşarak barışma ve anlaşma yolları aramak konusunda Türkler ve Ermenileri destekleme” gibi gülünç gerekçelerle izah edilmesine ise kimse itibar etmemektedir.

Soykırım siyasi amaçlarla istismar edilebilecek bir kavram değil, uluslararası hukukta tanımı açık ve kesin olarak yapılmış bir suçtur. 1915 olaylarının “soykırım” olduğuna dair yetkili bir mahkeme kararı bulunmadığı gibi, bu konuda herhangi bir uzlaşının varlığından bahsetmenin de mümkün olmadığı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 15 Ekim 2015 tarihli Perinçek/İsviçre Davası kararıyla da teyit edilmiştir. Uluslararası hukuk ve Avrupa hukuk içtihadı hilafına, Federal Meclis’in 1915 olaylarına ilişkin tartışılmaz bir resmi görüş üreterek bunu dayatmaya çalışmasının, temsil ettiği Alman halkının nazarında da er veya geç sorgulanacağına inanıyoruz.

Federal Meclis’in, temsil ettiği insanlar arasında bulunan yüzbinlerce Türk asıllı Alman vatandaşının düşüncelerini ve hafızasını yok sayarak benimsediği bu tahrif edilmiş anlatıyı eğitim sistemi aracılığıyla genç nesillere dayatma çağrısı da, düşünce ve ifade özgürlüğünü hiçe saymaktır. Tasarıdaki “Türk kökenli vatandaşların uyumuna katkı teşkil edeceği” gerekçesi ile Almanya’daki 3 milyonluk Türk toplumunun öz benliğinin bu şekilde yaralanmaya çalışılması izah edilemez. Bilakis bu haksız ve hukuksuz girişim, Türklerle Almanları ayrıştırıcı bir etki yaratacaktır.

Asırlarca barış içinde yaşamış iki millet ve şimdi birbirlerine komşu iki devletin dostluk ve işbirliği içinde ortak bir geleceği paylaşması, tarihe adil hafıza perspektifinden bakılmasıyla mümkündür. Türkiye Büyük Millet Meclisi 2005 yılında oy birliğiyle kabul ettiği deklarasyonla bu yaklaşımı benimsemiş ve tarihte yaşananların özgürce araştırılması ve bir uzlaşıya varılabilmesi için herkese açık ve bilimsel temelde çalışacak bir Ortak Tarih Komisyonu marifetiyle bu insani acıların tüm yönlerinin aydınlatılmasını desteklemiştir. Alman Federal Meclisi Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin düzelmesine hizmet etmek konusunda samimiyse, bu girişime destek vermesi gerekirken, mezkûr karar tasarısı, gelecek nesillere önyargı, düşmanlık ve intikam duygularını miras bırakmaktan başka bir amaca hizmet etmemektedir. Federal Meclis’in “tarihi sorumluluğunu”, tarihi tahrif ederek, ayrımları derinleştirerek değil, tarihi gerçeklerin aydınlığa kavuşturulmasını destekleyerek üstlenmesi beklenir.

Nihai noktada, Türkiye ile Almanya’nın dostluk ve müttefiklik ilişkilerine zarar vereceği endişesi taşıdığımız böylesi bir tasarının Federal Meclis’ten geçmemesi, aklıselimin de galip geldiğinin en önemli göstergesi olacaktır.
www.turkiyedeenerji.com

Bakan Albayrak, “şeffaflık önceliğimizdir”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak TBMM Genel Kurulu’nda Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmeleri sırasında hükümet adına söz alarak, “Rekabetçi, şeffaf, tüketicinin korunduğu bir enerji sektörü önceliğimizdir” dedi.

Bakan Albayrak, Türkiye’de elektrik piyasasındaki hızlı değişim gereği hazırlanan kanun teklifiyle, yatırım süreçlerinin hızlandırılması ve önemli ölçüde uygulamada yaşanan sorunların giderilmesinin esas amaçları olduğunu belirterek, enerjide dışa bağımlılığı azaltmak, gelecek 10, 15 yıl içerisinde 2 katına çıkacak enerji talep artışını sorunsuz karşılamak ve arz güvenliğini sağlamak için, yoğun bir şekilde çalıştıklarını anlattı.

Enerji arz güvenliği için kritik bir unsur sağlıklı tedarik hususunun çok önemli olduğunun altını çizen Albayrak, şöyle devam etti:
“Son on yılda hızlanarak artan enerji sektörümüzün çehresi ciddi bir şekilde değişmekte ve serbestleşme çabalarıyla kurulmaya çalışılan rekabetçi piyasa yapısı enerji politikalarımızın en önemli odak noktası olmuştur. Bu bağlamda, rekabetçi, şeffaf, tüketicinin korunduğu çevresel sürdürülebilirliği de dikkate alan bir enerjisektörü önceliğimiz olmuş ve olmaya da devam edecektir. Strateji ve politikalarımız enerji arz güvenliği, alternatif enerji kaynakları, kaynak çeşitliliği, yerli ve yenilenebilir kaynakların ekonomiye kazandırılması, sürdürülebilirlik, enerji piyasalarında serbestleşme veenerji verimliliği temellerine dayanmaktadır. Kanun teklifi dikkatlice incelendiğinde ana fikrinin daha çok yerli ve yenilebilir kaynaklar ve bunun değerlendirilmesi olduğunu net olarak görebiliriz. Daha çok yerli ve yenilebilir, bu ülkenin ihtiyacı olan enerjinin tedarik güvenliğini, küresel etkileri en asgari seviyeye indirerek sağlamayı amaçlamaktadır. Bu kanun teklifi enerji kaynaklı dış ticaret açığının azaltılması anlamında çok önemli katkı sağlayacaktır.”

“25 bin kişilik bir istihdama katkı sağlayacaktır”
Türkiye’nin 2015 yılı itibarıyla net enerji ithalatının 38 milyar dolar seviyesinde olduğunu, gelişen ve büyüyen ekonomiden dolayı bu rakamın ilerleyen yıllarda daha da artacağını belirten Albayrak, “İşte bu aşamada tüm yerli kaynaklarımızın seferber edilmesi gelecek yıllarda daha az kaynağın yurt dışına aktarılmasını sağlayacaktır. Özellikle yerli kömür kaynaklarının azami kullanılması durumu ülkemizin arz güvenliğinin sağlanmasını ve dış politik pozisyonunu daha güçlü kılacaktır. Hem madencilik hem de termik santral işletmeciliğinde yaklaşık 25 bin kişilik bir istihdama katkı sağlayacaktır.” diye konuştu.

Albayrak, gelişen dünyada, artık, yenilenebilir enerji üretim portföylerinin de giderek artan bir öneme sahip olduğuna işaret ederek, yenilenebilir enerji kaynak alanı modeliyle hem yenilenebilirenerji potansiyelinin sisteme çok daha hızlı ilave edilmesinin mümkün olacağını hem de bu tesislerin aksamlarının yurt içinde üretilmesini sağlayarak ikinci bir fayda elde edileceğini dile getirdi.

“Doğalgaz, bugün itibarıyla 77 şehrimize ve 328 ilçemize ulaştırılmıştır”
Doğalgaz kullanımına ilişkin de bilgi veren Albayrak, şöyle devam etti:
“Doğalgazın kullanılmaya başlandığı 1987 yılında 500 milyon metreküp olan yıllık doğalgaz tüketimimiz 2015 yılı sonu itibarıyla 49 milyar metreküpe ulaşmıştır. Öte yandan, 2002 yılında 4 bin 510 kilometre olan doğalgaz iletim ve dağıtım hattı uzunluğu, devam eden hatların tamamlanarak işletmeye alınmasıyla 2015 yılında 118 bin kilometreyi geçmiştir. Sadece bu altyapının 13 bin kilometreden fazlası ana gaz iletim hat sistemiyle oluşmuştur. 2002 yılında sanayi ile konutta 5 şehrimize ulaştırılan doğalgaz, bugün itibarıyla 77 şehrimize ve 328 ilçemize ulaştırılmıştır. Doğalgazın ülke genelinde yaygınlaştırılması hedefi doğrultusunda diğer il ve ilçelerimize doğalgaz ulaştırılmasını sağlamaya yönelik çalışmalar devam etmektedir.

Kanun teklifiyle başarılmaya çalışılan diğer önemli bir hususun da doğalgaz arz güvenliğinin sağlanması amacıyla depolama kapasitesinin artırılması olduğunun altını çizen Albayrak, “Depolara ihtiyaç her yıl giderek artmaktadır. Halihazırda yüzde 10 olan depolama kapasitesi yeterliliği ve yükümlülüğü yüzde 20’ye yükseltilerek arz güvenliğini daha ileri bir noktaya taşımak için ciddi bir adım atmaktayız. Yeni depolama tesislerinin yapımı, ülkemizin uluslararası boru hatlarının geçiş güzergahı ve transit ülke olma noktasında da önemli bir yer teşkil etmektedir” dedi.

Albayrak, teklifin içinde stratejik madenlerin tedarik güvenliğinin sağlanması için Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün yurtdışında arama ve araştırma faaliyeti yapmasına, yurtdışında şirket kurmasına ilişkin düzenlemeleri de içerdiğini kaydederek, teklifle ayrıca vatandaşın ve yatırımcıların önündeki bürokratik süreçlerin azaltılması ve kısıtlanmasının da amaçlandığını anlattı.

“Nükleer teknoloji enerjide kaynak çeşitliliği açısından önem arz etmektedir”
Konuşmasında nükleer enerji üretimine de değinen Albayrak, gelişmiş ülkelerin enerji üretiminde nükleerin yerine ilişkin de bilgiler verdi.

“Nükleer teknoloji, hem enerjide kaynak çeşitliliği hem de bu teknolojinin diğer uygulama alanlarının geliştirilmesi açısından önem arz etmektedir.” diyen Albayrak, teklifle kurulması planlanan nükleer tesislerin en doğru lokasyona yerleştirilmesinin amaçlandığını ifade etti.

Albayrak, bakanlık tarafından yapılan arz planlamalarında, 2023 yılına kadar yerli linyit ve taş kömürü kaynaklarının tamamının elektrik üretim amaçlı değerlendirilmesinin hedefler arasında olduğunu da bildirdi.
Elektriğin iletim ve dağıtım aşamalarında gerçekleşen kayıp ve kaçağın minimum seviyeye indirilmesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Albayrak, iletim ve dağıtım aşamasındaki teknik kaybın yaşanmamasının mümkün olmadığını ancak azaltılabileceğini, AK Parti iktidarları döneminde teknik kaybın anlamlı bir ölçüde azaldığını söyledi.
“Gerçek dışı şeylerle karşı karşıyayız”

Albayrak, teklifteki kayıp kaçak bedellerine ilişkin değerlendirmelere de değinerek, şunları aktardı:
“Bugün burada şunu görüyorum ki, maalesef algının gerçekleştirilmeye çalışıldığı, içinde bilgi olmayan, gerçek dışı şeylerle karşı karşıyayız. Halkımızı hakiki anlamda aldatmaya çalışan bir söylemle karşı karşıyayız. Büyük bir yanlış, yalana ve iftiraya gidecek kadar bir şeyle karşı karşıyayız. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurulduğundan, elektrik hizmeti verildiğinden bugüne kadar, bugün bu yasayı konuştuğumuz gün, söylenenlerin birçoğunun yalan olduğunu, yanlış olduğunu çok açık, net bir şekilde şöyle ifade edelim ki halkımız hakikati bilsin. Kurulduğu günden bugüne kadar kayıp kaçak oranı elektrik tüketicileri tarafından karşılanmaktadır. Bu, bugünün konusu değildir. Bugün burada bizim düzenlemeye çalıştığımız 2011 yılından itibaren liberalleşen piyasanın, EPDK bağımsız kurum özelleşmesiyle birlikte, onun eliyle birlikte, piyasalarda kayıp kaçak oranının teknik perakende ve dağıtım sistemi içinde rehabilite edilmesi, daha aşağıya çekilmesiyle ilgili yapılan yasal bir düzenlemedir. Toplam tüketici faturası içinde yer alan kayıp kaçak oranının bu teknik düzenleme gereği, hesaplanırken dışarıda yer almasından kaynaklı bir düzenlemedir. Ama siz sanki bugün böyle bir şey yapılıyormuş gibi, hakikati çarptırarak bir söylem gerçekleştirmeye çalışırsanız, buna söylenebilecek tek şey; yalan ve iftiradır.”

“Halkımız müsterih olsun”
AK Parti iktidara geldikten sonra kayıp kaçak oranını düştüğünün altını çizen Albayrak, “Halkımıza yüklenen bu kayıp ve kaçak yükünü her geçen gün özelleştirme, teknik altyapı, güçlü altyapılar marifetiyle daha da aşağıya düşürmeye devam edecektir” değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Albayrak, eleştirilerin gerçek bilgiden yoksun olduğunu ifade ederek, “Bir fikrin altında gerçek bilgi olursa, o fikre karşılık verilir. Onun için lafa bakıyoruz, söyleyen arkadaşlara bakıyoruz, geçmiş referanslara bakıyoruz, hangi birine cevap vereyim şaşırdım. Ama halkımız müsterih olsun; iktidarımız kayıp kaçakta bugüne kadar ortaya koyduğu performans şekliyle, bugüne kadar halkımıza güven noktasında ne kadar iyileştirme yaptıysak, ilerleme katettiysek bundan sonra da, kim ne derse desin biz doğru bildiğimiz hak yolda, sonuna kadar bunu sağlamaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Bakan Albayrak, milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Bakan Albayrak, kayıp kaçakla ilgili düzenleme getiren maddenin, apar topar, gece yarısı getirilen bir madde olmadığını belirterek, bu maddenin, geçen yıl 7 Haziran seçimlerinden önce de komisyondan geçtiğini ancak Genel Kurul’a getirilemediğini, bugünün konusu olmadığını aktardı.

Albayrak, “Yargı konusunda oluşan eksikliği gidermeye yönelik açıklamaları, hukuki muvazaalı hususları netleştirmeye yönelik, hukuk sisteminin tıkanmaması, mevcut liberalleşen sistemin daha sağlıklı yürümesi için oluşturulmuş bir maddedir bu.” değerlendirmesinde bulundu.

Albayrak, 2002 yılında orta ölçekli bir ailenin yaklaşık 200 kilovatlık kullandığı elektriğin asgari ücretteki payının yüzde 20,3 olduğunu, bugün bu rakamın yüzde 6,3’e düştüğünü vurgulayarak, “Halkımız cebindeki paranın beşte birini elektriğe verirken, onaltıda birini veriyor artık. Demek ki elektrik ucuzlamış.” ifadesini kullandı.

Berat Albayrak, “Biz bu yasa maddesiyle teknik olan ve olmayan açıklamasını kayıp kaçak noktasında Yargıtay’ın verdiği karardaki incelikle düzelterek, bunu tekrar getiriyoruz ki bu noktadaki bu uyarıyı ‘başımızın üstüne’ deyip, hukuk çerçevesi içerisinde hareket edelim diye” yorumunu yaptı.

“İthal kaynaklara bağımlılığı azaltacak düzenlemeler var”
Türkiye’de elektrikte kayıp kaçağın her zaman olduğunu belirten Albayrak, şunları kaydetti:
“Sisteme giren elektrik bellidir. Bu nasıl ölçülüyor? Tüm elektrik üretimi sistem ve şebekeye basılır. Basıldıktan sonra sisteme giren elektrik, sayaçlar vesilesiyle ölçülür. Dolayısıyla tüm üretilen elektriğin, sayaçlar noktasında ne kadar tüketildiği orada düşüldükten sonra bu arasındaki rakam, teknik olan veya olmayan kayıp ve kaçaktır. Bu aradaki üretilip sayaçlardan ölçülemeyen aradaki rakam yıllardır kayıp kaçaktır. Bu 2011 yılına kadar tüketim bedeli içindeyken, 2011’den sonra bu yaklaşık 6-7 tane kalemin içinde bulunduğu dağıtım, iletim, kayıp kaçak noktasında bütünleştirilmiştir.”

Yasa teklifinde, nükleer ile ilgili düzenlemeler bulunduğunu, yenilenebilir enerji kaynaklarının Türkiye’de üretiminin ve yatırımlarının önünün açılması ile aksamın, teknolojinin, “know how”un üretilmesi ve Ar-Ge’nin ülkede kurulması gibi hususların da gündeme geldiğini dile getiren Albayrak, “Çok ciddi anlamda sahip olduğumuz yerli kömür sahalarının hızlı bir şekilde sisteme entegre edilerek, ithal kaynaklara bağımlılığımızın azaltılmasıyla ilgili düzenlemeler var.” dedi.

Albayrak, yasa teklifinde, MTA’nın sadece Türkiye’de değil, Afrika başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde madencilik faaliyeti ve araştırma yapmasının önündeki engellerin kaldırılıp, fırsat oluşturulmasıyla ilgili maddelerin yer aldığını aktardı.

Bakan Albayrak, “Doğalgaz tüketimindeki ithalata bağımlılıkla ilgili depolamada yaşanabilecek olan risklerin elimine edilmesine yönelik doğalgaz kapasitesinin artırılması, depolama kapasitesinin artırılması var. Mevzuatta, EPDK, bağımsız kurumların hızlı bir şekliyle yatırımın düzenlenmesinin önünün açılmasıyla ilgili birçok yasal düzenleme var. Bunun dışında birçok madde var. Ek olarak da kayıp kaçakla ilgili, bu dediğimiz, yargının bize, hükümetimize, geçtiğimiz, evvelsi yıl bu davalar vesilesiyle yaptığı uyarının tekrardan bir daha yargı mevzusu konusu olmamasıyla ilgili hukuki düzenleme var.” diye konuştu.

Kayıp kaçak oranını yüzde 20’lerden 14’e düşürdüklerini belirten Albayrak, “Hedefimiz 10’lara, tek haneli rakamlara düşürmek, bunun daha da iyileştirilmesiyle ilgili olumlu eleştirilerin başımızın üstünde yeri var.” değerlendirmesinde bulundu.

“Tüm olumlu eleştirileriniz başımızın üstüne”
Enerji yerli kaynakların daha iyi ve yoğun bir şekilde kullanılmasına önem verdiklerini dile getiren Albayrak, “Daha uygun maliyette, ithalata bağımlı olmadan, yerli kaynaklarımızla daha da geliştirerek, Türkiye’nin büyümesinin de ihtiyacı olan tüm bu enerji resmini, daha iyi bir noktaya taşımakla ilgili yapıcı eleştiriler başımızın üstüne. Ama, lütfen rica ediyorum, hamasete dayanmadan, ‘istemezük’çü bir söylemden sıyrılarak, hakiki anlamda…” dedi.

Nükleer karşıtı yaklaşımları eleştiren Albayrak, gelişmiş ülkelerin nükleer enerji kullandığına işaret etti.
“Enerji arz güvenliği” denildiği zaman, portföyün dengeli yürütülmesi, dışa bağımlılığın makul düzeye indirilmesi gerektiğine dikkati çeken Albayrak, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin kaynaklarından da maksimum faydalanacaksınız. ‘Kömür yapmayalım’, ‘HES’lerin hiçbirini yapmayalım’, ‘Nükleeri yapmayalım’, ‘Doğalgazda ithalata bağımlıyız, yapmayalım.’ Peki, Allah aşkına, Türkiye’nin bugün itibarıyla yıllık 265 milyar kilovatsaat elektriğini nasıl üreteceksiniz, nasıl sağlayacaksınız, insanların evine bu elektriği nasıl sağlayacaksınız? Yumurta küfesi bizim sırtımızda, biz bu yumurta küfesinin sırtımızda olmasından kaynaklanan omzumuzdaki yükün farkındayız. Bu sorumluluk noktasında bugüne kadar yapmış olduğunuz tüm olumlu eleştirileriniz başımızın üstüne.”

Albayrak, hiç kimsenin, halka sunmak istedikleri hizmetlerin önüne geçemeyeceğini belirterek, “Biz Hükümet olarak, iktidar olarak halkımıza bir söz verdik, icraatlar noktasında, reformlar noktasında. On üç yıl olduğu gibi, 1 Kasım seçimlerinde de birçok söz verdik. Bunu yerine getirmek için hukuk içerisinde, adalet içerisinde yüce Meclisin tüm bu söylem, tartışma, ekosistemi içerisinde elimizden geldiğince bunu hayata geçirmek için mücadelesini vereceğiz.” dedi.

“Bu iktidar her geçen gün büyümeye devam ediyor”
AK Parti iktidarlarının, 13 yıldır hiçbir şey yapmadığı yönündeki eleştirilerin kabul edilemez olduğunu dile getiren Albayrak, “Bu iktidar 13 yıldır, 2002 yılında 10,8 milyon kişinin oyunu almışken 1 Kasım seçimlerinde yaklaşık 24 milyon kişinin oyuyla her geçen gün büyümeye devam ediyor.” diye konuştu.

Enerji Bakanlığı bürokrasiyi bitiriyor

Enerji Bakanlığı enerji sektörüne yatırım yapan tüm yatırımcılara bürokratik işlemleri ortadan kaldırmaya hazırlanıyor. Maden sahaları termik santral kurma şartı ile verilecek.

Maden sahaları artık eskiden olduğu gibi çok para verene değil, elektriği ucuza verilecek. Enerji Bakanlığı yeni sistemle ÇED, izinler, ruhsatlar hazır şekilde yatırımcıların bürokratik işlemlerle uğraşmayacağı şekilde ihaleye çıkılacak.

Maden sahaları ile alakalı yapılacak tüm işlemler ise devlet adına Elektrik Üretim AŞ yapacak.
Enerji Bakanlığı, yenilebilir enerjide de benzer bir modeli hayata geçirmeye hazırlanıyor. Enerji Bakanlığı 100 megawatt yerine büyük güneş sahaları örneğin bin, 2 bin, 3 bin megawatt büyüklüğünde sahalar belirleyecek.

Yatırımcının burada da bürokratik sorunla karşılaşmaması sağlanacak. Trafo, iletim hattına kadar garanti verilecek. Ancak Enerji Bakanlığı’nın burada da tek şartı panel, tribün gibi üretimlerin Türkiye’de kurulacak fabrikada yapılması olacak.

Yurt içi haricinde başka bir yerde arama yapmayan Maden Tetkik Arama (MTA) artık yurtdışında da arama yapabilecek. Maden Tetkik Arama danışmanlık hizmeti de verebilecek.

Enerji verimliliği stratejisi 2023

1. GİRİŞ

Enerji verimliliği; enerjide arz güvenliğinin sağlanması, dışa bağımlılıktan kaynaklanan risklerin azaltılması, enerji maliyetlerinin sürdürülebilir kılınması, iklim değişikliği ile mücadelenin etkinliğinin artırılması ve çevrenin korunması gibi ulusal stratejik hedefleri tamamlayan ve bunları yatay kesen bir kavramdır. Sürdürülebilir kalkınmanın öneminin gittikçe daha çok anlaşıldığı günümüzde, enerji verimliliğine yönelik çabaların değeri de aynı oranda artmaktadır. Bu çerçevede; enerji üretimi ve iletiminden nihai tüketime kadarki bütün aşamalarda enerji verimliliğinin geliştirilmesi, bilinçsiz kullanımın ve israfın önlenmesi, enerji yoğunluğunun gerek sektörler bazında gerekse makro düzeyde azaltılması ulusal enerji politikamızın öncelikli ve önemli bileşenlerindendir.

Bugüne kadar enerji verimliliği kapsamında yürütülegelmiş faaliyetlerin değerlendirilmesi sonucunda çıkarılan dersler, çeşitli uygulama noktalarında karşılaşılan güçlükler ve enerji sektöründeki küresel eğilimler ışığında, Türkiye’nin enerji verimliliği alanındaki yol haritasının stratejik ve dinamik bir bakış açısıyla hazırlanması kaçınılmaz hale gelmiştir. Kamu kesimi, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının katılımcı bir yaklaşımla ve işbirliği çerçevesinde hareket etmesini sağlamak, sonuç odaklı ve somut hedeflerle desteklenmiş bir politika seti belirlemek, bu hedeflere ulaşmak için yapılması zorunlu eylemleri tespit etmek, ayrıca süreç içinde kuruluşların yüklenecekleri sorumlulukları tanımlamak için işbu strateji belgesi hazırlanmıştır. Bu belgede tanımlanan faaliyetlerin gerçekleştirilmesinden, tedbirlerin uygulanmasından, sonuçların değerlendirilmesinden sorumlu olan kamu ve sivil toplum kuruluşları arasında yakın bir işbirliği kurulması amaçlanmakta olup, söz konusu koordinasyonu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı adına Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü sağlayacaktır.

Bu stratejinin uygulanması ile ilgili izleme ve değerlendirme çalışmaları için kamu, özel sektör ve sivil toplum örgütleri işbirliği ile komisyonlar, komiteler ve/veya çalışma grupları Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından oluşturulacaktır. Bu belgede tanımlanmış olan stratejik amaçlar, hedefler ve eylemler yapılacak derinlemesine sektörel analizlere göre Enerji Verimliliği Koordinasyon Kurulu tarafından yılda en az bir kez gözden geçirilecek, hükümetin politika ve hedeflerindeki değişikliklere, AB politikalarına, belge kapsamındaki uygulamalarda ortaya çıkan darboğazlara bağlı olarak güncellenecektir.

2. DURUM ANALİZİ

Bir birim Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) yaratabilmek için tüketilen enerji miktarını ifade eden Türkiye’nin birincil enerji yoğunluğunun, 1998 Yılı GSYİH serisine göre 2000 yılı ABD Doları fiyatlarıyla 2008 yılında 1998 yılındaki değere göre %0,24 oranında azaldığı, 2007 sonrası enerji verimliliği alanında yaşanan radikal dönüşüm hareketinin de etkisiyle bu azalış eğiliminin son yıllarda daha da arttığı göze çarpmaktadır. Öte yandan ülkemizin elektrik enerjisi yoğunluğunda, 1998 yılı GSYİH serisine göre 2000 yılı ABD Doları fiyatlarıyla 1998-2008 döneminde yıllık bazda %1,83’lük artış olduğu görülmektedir. Bu durum, bir anlamda elektrik enerjisi tüketimindeki artışın büyük kısmının üretim dışı harcamalardan kaynaklandığını ve enerji verimliliği ile ilgili tedbirlerin geliştirilmesinde elektrik enerjisi talebinin azaltılmasına yönelik çalışmalara önem verilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

1998-2008 döneminde Türkiye’nin toplam nihai enerji tüketimindeki yıllık ortalama artış oranı %3,81’dir. Aynı dönem için yıllık ortalama artışların sanayi sektöründe %3,56; konut sektöründe %3,49; ulaştırma sektöründe %4,07 hizmet sektöründe ise %7,44 civarında olduğu görülmektedir. Bireysel araç kullanımının artmasından ve hizmet sektöründeki yatırımlardan dolayı son on yılda kaydedilen en büyük artışların bu iki sektörde olduğu dikkat çekmektedir.

Türkiye’de yıllardır gözlemlenen kalkınma ve nüfus artışı kaynaklı yüksek talep artışı son yıllarda da devam etmektedir. Son yıllarda doğalgaza dayalı tesislerin toplam kapasitelerinin Türkiye’nin toplam kurulu güç kapasitesi içerisindeki payı hızla artarken, hidroliğin de içinde yer aldığı yenilenebilir enerji kaynaklarının ülkemiz toplam kurulu gücü içindeki payının düşmekte olduğu görülmektedir. Yeni yenilenebilirler olarak bilinen jeotermal, rüzgâr ve biyokütle santrallerinin sayısının ülkemizde son yıllarda hızla artmasına rağmen, bunların Türkiye’nin toplam kurulu gücü içindeki payları hala çok sınırlı kalmaktadır. Nihai tüketimin dışında elektrik üretiminde ve dağıtımında da önemli kayıplar mevcuttur.

Ülkemizin konutlarda elektrik enerjisi tüketim yapısı, konuttan konuta, ailenin geçim seviyesi ve cihaz altyapısına göre büyük değişiklikler göstermekle birlikte evlerde kullanılan elektriğin büyük kısmı elektrikli ve elektronik eşyalar tarafından tüketilmektedir ve ev içi elektrik tüketimdeki en yüksek pay buzdolaplarına aittir. Elektrikli ev aletlerinin enerji tüketiminde ciddi düşüşler gerçekleştirilmiş olup, bugünün en iyi buzdolabı 1990 yılına göre %75, çamaşır makinesi 1985’lerde çıkan modellere göre enerjide %44 ve suda %62 tasarruf sağlamaktadır. Aynı şekilde bulaşık makinesi 60 oC çevrimde 1980 yılında 2 kWh enerji harcarken bugün tüketim 1 kWh’ın altına su tüketimi ise üçte bire düşmüştür. Elektrikli ev aletlerinde Türk pazarı son yıllarda A sınıfı ve üzerinde etiketli cihazlara dönüşmeye başlamıştır. Bununla birlikte, elektrikli cihazlardan kaynaklanan enerji tüketimini azaltmak üzere özellikle kullanımda olan mevcut eski cihaz stoğunun yeni verimli cihazlarla değiştirilmesi üzerine yoğunlaşılması gerekmektedir.

Türkiye’de son zamanlarda ortaya çıkan diğer önemli enerji tüketim kaynakları da büyük ekran sıvı kristal LCD ve plazma TV setleri ile split klimalardır. Yaz sıcaklıklarının son yıllarda artmaya başlaması ile özellikle güney bölgelerde pencere tipi klima satışlarında görülen büyük artışlar yaz aylarında elektrik talebinin çok fazla artmasına ve talebin gündüz saatlerinde pik yapmasına sebep olmaktadır. Enerji sistemimiz için olumsuz ve yüksek maliyetli olan bu problemin çözülmesi de enerji verimliliğinde, özellikle talep tarafına yönelik atılacak adımlara bağlıdır.

Verimsiz elektrikli cihazların verimlilerle değiştirilmesindeki kilit unsur yapılan yatırımın kendisini geri ödeme süresidir ki; bu da elektrik fiyatları ile belirlenmektedir. Ayrıca verimli cihazlar verimsizlere göre %10-20 civarında daha pahalıdır ve bunların tercih edilmesi teşvik edilmedikce, daha düşük verime sahip olan ucuz ürünlerle rekabet edebilmeleri zordur.

Ucuz ve etkin bir çözüm olması bakımından, enerji verimli lambalara olan talep hızlı artış göstermektedir. Kompakt floresan lamba satışları, 2004 yılındaki 4 milyon dolarlık seviyesinden 2007 yılında 20 milyon dolara ve 2008 yılında da 32 milyon dolara ulaşmıştır.

Sanayide kullanılan elektrik enerjisi kullanan ekipmanlar içinde elektrik motorları en büyük paya sahiptir. Bu nedenle özellikle sanayide elektrik motor sistemlerinde verimliliğin iyileştirilmesi elektrik enerjisinin verimli kullanımı açısından büyük önem taşımaktadır. Halen ısı yalıtımı iç pazar cirosunun yaklaşık 1,25 milyar dolar olduğu ve bununla yılda yaklaşık 50 milyon metrekarelik yalıtım yapılabildiği tahmin edilmektedir. Sektörün bu kapasitesi ile yılda en az 400.000 ortalama konutun yalıtılması mümkün görülmektedir. Binaların yetersiz yalıtımlarından dolayı ısıtma ve soğutma amaçlı enerji kullanımındaki tasarruf potansiyelinin ülkemiz ekonomisine kazandırılabilmesi için mevcut binaların kademeli olarak yalıtılması gerektiği değerlendirilmektedir.

Türkiye’de gelir düzeyindeki büyümeyle beraber yük ve yolcu taşımasında büyük bir artış olmuş; hatta taşımadaki bu artış gelir düzeyindeki büyümenin neredeyse iki katı oranında gerçekleşmiştir. Dolayısıyla, ulaştırmadan kaynaklı emisyon miktarı göreceli olarak düşük olsa da, emisyonlardaki artış hızı son derece yüksektir. Dolayısıyla Türkiye’de ulaştırmadan kaynaklanan CO2 emisyonu gelişmiş ülkelerdeki emisyon miktarının altında olmakla beraber; artış hızının çok yüksek olması nedeniyle mevcut gelişme eğilimleri değiştirilmezse Türkiye’de sera gazı emisyonunun ciddi boyutta artacağı ve ulaştırma sektörünün bu süreçte başlıca rolü oynayacağı açıktır. Taşımacılığın en ağırlıklı olarak gerçekleştiği tür olarak karayolları, ulaştırma sektöründen kaynaklı CO2 emisyonlarında en yüksek paya sahiptir.

3. DİĞER BELGE VE PROGRAMLARLA İLİŞKİSİ

3.1. Dokuzuncu Kalkınma Planı
1/7/2006 tarihli ve 26215 Mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007-2013 dönemine ilişkin Dokuzuncu Kalkınma Planı’nın (7.1.5) numaralı “Enerji ve Ulaştırma Altyapısının Geliştirilmesi” başlığı altında yer alan “Enerji” alt başlığının (405) ve (407) numaralı maddelerinde, “Enerji talebi karşılanırken çevresel zararların en alt düzeyde tutulması, enerjinin üretimden nihai tüketime kadar her safhada en verimli ve tasarruflu şekilde kullanılması esastır”, “Üretim sistemi içinde yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının payının azami ölçüde yükseltilmesi hedeflenecektir.” ifadeleri yer almaktadır.
Bu bağlamda, işbu Belgede yer alan amaç ve hedefler de enerjinin ve enerji kaynaklarının üretimden tüketimine kadar her safhada verimli kullanılması ile ilgili tedbirleri içerdiğinden, işbu Belge Dokuzuncu Kalkınma Planı’nı destekleyici bir belge niteliğindedir.

3.2. Orta Vadeli Program
Bu Belge, 10 Ekim 2010 tarihli ve 27725 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2011-2013 dönemine ilişkin “Orta Vadeli Program”ın (4) numaralı “Enerji ve Ulaştırma Altyapısının Geliştirilmesi” başlığı altında yer alan “Enerji” alt başlığındaki (vi) maddesinde “Elektrik üretimi, iletimi ve dağıtımında kayıp/kaçakların asgari seviyeye indirilmesi, Enerji Verimliliği Kanunu çerçevesindeki destekleme imkânlarının artırılması, talep tarafı yönetimi, yüksek verimli kojenerasyon ve yalıtım gibi uygulamaların yaygınlaştırılması yönünde politikalar izlenecektir.” şeklinde yer alan ifadeleri de destekler niteliktedir.

3.3. Türkiye Sanayi Strateji Belgesi
Bu Belge, 2011-2014 dönemine ilişkin olarak yayımlanan “Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi”nde yer alan aşağıdaki ifadeler ile uyumlu hususları içermekte ve desteklemektedir.
a) (4) numaralı “Yatay Sanayi Politikası Alanları” başlığı altında yer alan “Altyapı Sektörleri” alt başlığı altındaki (k) bendi; “Sanayinin girdi maliyetlerini azaltmak amacıyla; enerji arz güvenliği sağlanacak, enerji piyasası rekabetçi hale getirilecek ve enerji verimliliği arttırılacaktır. Ayrıca, Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji üretimi içindeki payının arttırılması da sağlanacaktır.”
b) (5.6.2) numaralı “Elektrik Enerjisi Sektörü” başlığının altında yer alan “Mevcut Durum” alt başlığı altındaki (231) numaralı maddesi; “Enerji verimliliğinin arttırılması, hem daha az enerji ile daha çok üretim yapılmasını sağlayacağı ve sanayi maliyetlerini düşüreceği için hem de zararlı gazların salınımını azaltacağı için önem arz etmektedir.”
c) (5.6.2) numaralı “Elektrik Enerjisi Sektörü” başlığının altında yer alan “Politikalar” alt başlığı altındaki (235) numaralı maddenin (b) bendi; “Enerji verimliliği hususunda alınacak tedbirlerle 2020 yılına kadar sanayide, binalarda ve ulaştırma sektöründe daha az enerji kullanımının sağlanması öngörülmektedir. Bu kapsamda kısa vadede, aydınlatma, izolasyon, ulaşım ve elektrikli cihazlarla ilgili olarak yürütülen enerji verimliliği çalışmalarının sürdürülmesi; mevcut santrallerde yeni teknolojiler kullanılarak verimin yükseltilmesi ve üretim kapasitesini artırmak için yapılan rehabilitasyon çalışmalarının tamamlanması; yüksek verimli kojenerasyon uygulamalarının yaygınlaştırılmasının sağlanması planlanmaktadır.”
ç) (5.6.2) numaralı “Elektrik Enerjisi Sektörü” başlığının altında yer alan “Politikalar” alt başlığı altındaki (235) numaralı maddenin (c) bendi; “Enerji verimliliğine ilişkin ikincil mevzuat çalışmaları tamamlanmış olup enerji verimliliğini ve tasarrufunu artırmaya yönelik etkin mekanizmalar kurulacaktır. Bu kapsamda, KOBİ’lerin enerji verimliliği konusundaki eğitim, etüt ve danışmanlık hizmetleri de desteklenecektir.”
d) (5.7) numaralı “Çevre” başlığı altında yer alan “Mevcut Durum” alt başlığı altındaki (254) numaralı madde; “Düşük Karbon Ekonomisi (DKE) ya da Düşük Fosil Yakıt Ekonomisi (DFYE) kavramları, biyosfere en az düzeyde sera gazı (özellikle karbondioksit) salımının sağlanabildiği ekonomileri tanımlamak için kullanılmaktadır. İklim değişikliğine yol açan sera gazı salımının azaltılması sürecinde önemli bir araç olarak değerlendirilen DKE konseptine göre, ağır sanayinin faaliyet gösterdiği ve yoğun nüfuslu ülkeler karbon-yoğun ülkeler olarak addedilmekte ve söz konusu ülkelerde, mümkün olduğu ölçüde “sıfır karbon toplumu”na geçilmesi, enerji verimliliği ile yenilenebilir enerjiye dayalı ekonomik modellerin hayata geçirilmesi öngörülmektedir. Bu kapsamda, DKE’lerin amacı imalattan tarıma, ulaştırmadan elektrik üretimine pek çok sektörde, düşük emisyonlu teknolojiler kullanılarak enerji ve hammadde üretilmesi ve böylece söz konusu enerji ve hammaddelerin tüketildiği alanlarda verimliliğin sağlanarak bu alanların atıklarının da geri dönüşüm ya da bertarafının en az düzeyde sera gazı emisyonu salımı ile gerçekleştirilebilmesidir. Nükleer Enerji ve Karbon Yakalama ve Depolama (NEKYD), DKE’lere geçiş sürecinin başlıca araçları olarak görülmekle birlikte, her iki yöntemde de yenilenebilir olmayan kaynakların kullanılmasına devam edilmesi ve özellikle NEKYD teknolojilerinin güvenilir bir şekilde uygulanmasında yaşanan belirsizlikler ile maliyet sorunlarının da dikkate alınması gerekmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması bağlamında ise yüksek maliyet ve verimsizlik endişelerinin göz önünde bulundurulması yerinde olacaktır.”
e) (5.7) numaralı “Çevre” başlığı altında yer alan “Mevcut Durum” alt başlığı altındaki (255) numaralı madde; “Diğer taraftan, yeni istihdam ve pazar fırsatları yaratması beklenen DKE’lerin önümüzdeki dönemde en hızlı büyüyecek ekonomiler olması öngörülmektedir. Bu doğrultuda, düşük karbon ekonomisi alanlarında (yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, düşük karbonlu teknolojiler, endüstriyel ormancılık, bitkilendirme, verimli toprak işleme yöntemleri vb.) faaliyet gösteren ve yeni hizmet ve ürün geliştiren kuruluşların desteklenmesi, yeni iş modellerinin ortaya koyulması, yeni pazarların yaratılması ve yeni istihdam ve “yeşil meslek” imkânlarının sağlanması beklenmektedir.”
Bu bağlamda, Enerji Verimliliği Strateji Belgesi Türkiye Sanayi Strateji Belgesini de destekleyici bir belgedir.

4. TANIMLAR ve KISALTMALAR

Aksi bu Belgede açıkça belirtilmedikçe veya tanımlanmadıkca, bu belgede yer alan terim, kavram ve kısaltmaların, enerji verimliliğine ilişkin mevzuatta tanımlanan anlamları esas alınır.
Bunlara ilaveten;
1) BB: Büyükşehir belediyelerini,
2) BESD: Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneğini,
3) BSTB: Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını,
4) ÇŞB: Çevre ve Şehircilik Bakanlığını,
5) E: Eylemi,
6) EB: Ekonomi Bakanlığını,
7) EİGM: Enerji İşleri Genel Müdürlüğünü,
8) EPDK: Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunu,
9) ETKB: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığını,
10) EVD: Enerji verimliliği danışmanlık şirketlerini,
11) EVKK: Enerji Verimliliği Koordinasyon Kurulunu,
12) EÜAŞ: Türkiye Elektrik Üretim Anonim Şirketini,
13) GSYH: Gayri safi yurt içi hasılayı,
14) HM:Hazine Müsteşarlığını,
15) İAB: İstanbul Altın Borsasını,
16) İDKK: İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulunu,
17) İİB:İçişleri Bakanlığını,
18) İkincil mevzuat: Tüzük, yönetmelik, yönerge, tebliğ, genelge, talimat gibi düzenlemeleri,
19) İndirgenmiş enerji yoğunluğu: Sanayi alt sektöründeki yıllık enerji tüketiminin sektörün mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış yıllık üretim endeksine bölünmesi ile bulunan değerin işlem yılından önceki son üç yılın ortalamasını,
20) İMKB: İstanbul Menkul Kıymetler Borsasını,
21) İşletme: Sanayi, ulaşım, tarım ve hizmet sektörlerinde her türlü mal veya hizmet üretimi yapılan işyerlerini,
22) KB: Kalkınma Bakanlığını,
23) KİK: Kamu İhale Kurumunu,
24) Kamu kesimi: Kamu kurum ve kuruluşlarını, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını, üniversiteler ve mahallî idareleri,
25) KOSGEB: Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii Geliştirme Başkanlığını,
26) MB: Maliye Bakanlığını,
27) OECD: Ekonomik işbirliği ve kalkınma örgütünü,
28) OSB: Organize sanayi bölgelerini,
29) ÖİB: Özelleştirme İdaresi Başkanlığını,
30) ÖTV: Özel tüketim vergisini,
31) SA: Stratejik amacı,
32) Sanayi alt sektörleri: TÜİK tarafından üretim endeksleri hesaplanan sektörleri,
33) Sanayi alt sektörü yıllık enerji tüketimi: TÜİK tarafından; sanayi üretim endeksinin bulunmasında kullanılan sektör işletmelerindeki yıllık toplam enerji tüketimini,
34) SH: Stratejik hedefi,
35) SPK: Sermaye Piyasası Kurumunu,
36) Strateji: Enerji Verimliliği Stratejisini,
37) Sürdürülebilir bina: Enerji, su ve diğer doğal kaynakları etkin kullanmak suretiyle enerji ve kaynak kullanımında çevreye etkileri en az olan, güvenli ve verimli bir iç mekan çevresi temin eden binaları,
38) TBMM: Türkiye Büyük Millet Meclisini,
39) TEİAŞ: Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketini,
40) TEP: Ton eşdeğer petrolü,
41) TOBB: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğini,
42) TOKİ: Toplu Konut İdaresini,
43) TSE: Türk Standartlar Enstitüsünü,
44) TTGV: Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfını,
45) TÜBİTAK: Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunu,
46) UDHB: Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığını,
47) Proje: Verimlilik artırıcı projeleri,
48) VGM: Verimlilik Genel Müdürlüğünü,
49) VOB: Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasını,
50) Yapı stoğu: İnşaası tamamlanmış olup kullanımda olan yapı adedini,
51) YEGM: Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğünü,
52) Yıllık enerji tüketimi: İşlem yılından önceki son 3 yıla ait birincil enerji tüketimlerinin ortalamasını,
53) Yönetici: Malik, varsa intifa hakkı sahibi veya bunlar adına yönetimden sorumlu olan kişiyi,
54) YY: Yerel yönetimleri, (Valilikler ve Belediyeler)
ifade eder.

5. AMAÇ VE TEMEL HEDEF

Bu belge ile sonuç odaklı ve somut hedeflerle desteklenmiş bir politika seti belirlenmesi ve hedeflere ulaşmak için yapılması zorunlu eylemlerin, bu eylemlerin yerine getirilmesinden sorumlu kuruluşlarla birlikte tanımlanması; kamu kesimi, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının katılımcı bir yaklaşımla ve işbirliği çerçevesinde hareket etmesinin sağlanması amaçlanmıştır.
Belge ile 2023 yılında Türkiye’nin GSYİH başına tüketilen enerji miktarının (enerji yoğunluğunun) 2011 yılı değerine göre en az %20 azaltılması hedeflenmektedir.

6. STRATEJİK AMAÇLAR

SA-01: Sanayi ve hizmetler sektöründe enerji yoğunluğunu ve enerji kayıplarını azaltmak
SA-02: Binaların enerji taleplerini ve karbon emisyonlarını azaltmak; yenilenebilir enerji kaynakları kullanan sürdürülebilir çevre dostu binaları yaygınlaştırmak
SA-03: Enerji verimli ürünlerin piyasa dönüşümünü sağlamak
SA-04: Elektrik üretim, iletim ve dağıtımında verimliliği artırmak, enerji kayıplarını ve zararlı çevre emisyonlarını azaltmak
SA-05: Motorlu taşıtların birim fosil yakıt tüketimini azaltmak, kara, deniz ve demir yollarında toplu taşıma payını artırmak ve şehiriçi ulaşımda gereksiz yakıt sarfiyatını önlemek
SA-06: Kamu kesiminde enerjiyi etkin ve verimli kullanmak
SA-07: Kurumsal yapıları, kapasiteleri ve işbirliklerini güçlendirmek, ileri teknoloji kullanımını ve bilinçlendirme etkinliklerini artırmak, kamu dışında finansman ortamları oluşturmak

7. STRATEJİK AMAÇLAR, HEDEFLER VE EYLEMLER

SA-01: Sanayi ve hizmetler sektörlerinde enerji yoğunluğunu ve enerji kayıplarını azaltmak

SA-01/SH-01 : Belgenin yayım tarihi itibariyle 10 yıl içerisinde, her bir sanayi alt sektöründeki indirgenmiş enerji yoğunlukları, her bir alt sektör için %10’dan az olmamak üzere sektör işbirlikleri ile belirlenecek oranlarda azaltılacaktır.

Eylemin Kodu : SA-01/SH-01/E-01
Eylemin Konusu : Sanayi alt sektörlerinde, tasarruf potansiyelleri ile birlikte enerji verimliliğinde uygulanabilecek önlemlerin belirlenmesi.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Her bir sektörü temsil edebilecek şekilde YEGM tarafından belirlenecek en az beş (5) işletmede, YEGM finansmanı ile dört (4) yıllık periyotlarda enerji etütleri yapılacak ve çalışmaların sonuçları ardışık periyotlarda uygulanacak olan SA-01/SH-01/E-03 eylemindeki etütlerle birlikte Sanayi Enerji Verimliliği Envanteri halinde derlenerek elektronik ortamda yayımlanacaktır. Enerji etütlerinin ilki belgenin yayım tarihinden sonraki onikinci (12) ay ile yirmidördüncü (24) ay arasında sonuçlanacaktır. YEGM tarafından belirlenecek kriterler çerçevesinde seçilen işletmelerin YEGM tarafından yapılacak veya yaptırılacak enerji etütlerine imkân tanımaları, gerektiğinde mevzuat düzenlemeleri ile temin edilecektir.
Sorumlu : ETKB
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : EVD, BSTB, TOBB
İşlemin Tamamlanma Süresi : Enerji Verimliliği Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı hazırlıkları ve yürürlükteki kanunlar çerçevesinde yapılabilecek ikincil mevzuat düzenlemeleri belgenin yayım tarihinden itibaren oniki (12) ay içinde yapılacaktır.

Eylemin Kodu : SA-01/SH-01/E-02
Eylemin Konusu : Sanayi ve hizmetler sektörlerinde enerji yöneticisi görevlendirmekle veya enerji yönetim birimi kurmakla yükümlü işletmelerin ve OSB’lerin kamu kuruluşları ile olan ilişkilerinde bunların ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemleri Standardı belgesine sahip olmalarının istenmesi.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Kanun ve ikincil mevzuat revizyonu ile kamu kesimi ile ilişkileri olan işletmelerin ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemleri Standartı belgesine sahip olmaları sağlanacak ve uygulamalar denetlenecektir. Kanun değişikliği ETKB, ikincil mevzuat düzenlemeleri ise kamu kesimi tarafından yapılacaktır.
Sorumlu : Kamu Kesimi
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : TSE
İşlemin Tamamlanma Süresi : Enerji Verimliliği Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı hazırlıkları ve yürürlükteki kanunlar çerçevesinde yapılabilecek ikincil mevzuat düzenlemeleri belgenin yayım tarihinden itibaren oniki (12) ay içinde yapılacaktır.

Eylemin Kodu : SA-01/SH-01/E-03
Eylemin Konusu : Yılda beşbin (5.000) TEP üzerinde enerji tüketen işletmelerde ve kullanım alanı yirmibin metrekarenin (20.000 m2) üzerinde olan ticari ve hizmet amaçlı kullanılan binalarda enerji etütlerinin periyodik olarak yapılması suretiyle, alınması gerekli önlemlerin, enerji tasarruf potansiyelinin ve bunların maliyetlerinin belirlenerek uygulamaya ilişkin eylem planlarının hazırlanması
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Kanun ve ikincil mevzuat revizyonu ile dört (4) yılda bir enerji etüdü yapılması veya yaptırılması, etüt raporlarının ve belirlenen önlemlere ilişkin uygulama planlarının YEGM’ne gönderilmesi ve YEGM’nin yerinde incelemelerine imkân sağlanması istenecektir. Enerji etütlerinin ilki bu belgenin yayım tarihinden itibaren kırksekizinci (48) ve altmışıncı (60) ayları arasında yapılacaktır. Kanun ve ikincil mevzuat revizyonu ETKB tarafından yapılacaktır.
Sorumlu : Bina ve İşletme Yöneticileri
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : EVD
İşlemin Tamamlanma Süresi : Enerji Verimliliği Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı hazırlıkları ve yürürlükteki kanunlar çerçevesinde yapılabilecek ikincil mevzuat düzenlemeleri belgenin yayım tarihinden itibaren oniki (12) ay içinde yapılacaktır.

Eylemin Kodu : SA-01/SH-01/E-04
Eylemin Konusu : Enerji verimliliğinin artırılmasını sağlayıcı yatırımlar özendirilecektir.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Tüzel kişilerin EVKK tarafından onaylanmış projeleri için ilave destek mekanizmalarının geliştirilmesi yönünde çalışmalar yapılacaktır.
Sorumlu : ETKB
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : EB, HM, MB, KB, BSTB
İşlemin Tamamlanma Süresi : Enerji Verimliliği Kanunu’nda ve diğer ilgili kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı hazırlıkları ve yürürlükteki kanunlar çerçevesinde yapılabilecek ikincil mevzuat düzenlemeleri belgenin yayım tarihinden itibaren yirmidört (24) ay içinde yapılacaktır.

SA-02: Binaların enerji taleplerini ve karbon emisyonlarını azaltmak; yenilenebilir enerji kaynakları kullanan sürdürülebilir çevre dostu binaları yaygınlaştırmak

SA-02/SH-01 : 2023 yılında, Kentsel Dönüşüm Kanunu ve Deprem Yönetmeliği kapsamında kullanılabilir niteliği haiz olan binalar arasından; büyük şehir mücavir alanlarında olup her yıl yürürlüğe konulan Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkındaki Tebliğ’de tanımlanan yapı grupları arasından yapı gurup sınıfı 3 üncü sınıf veya üzeri olan konutlar ile birlikte, toplam kullanım alanı onbin metrekarenin (10.000 m2) üzerindeki ticari ve hizmet binalarının tamamında, yürürlükteki standartları sağlayan ısı yalıtımı ve enerji verimli ısıtma sistemleri bulunacaktır.

Eylemin Kodu : SA-02/SH-01/E-01
Eylemin Konusu : Binalara azami enerji ihtiyacı ve azami emisyon sınırlaması getirilmesi.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Yürürlükteki mevzuatın AB uygulamaları paralelinde revize edilmesi ile binanın fonksiyonuna (otel, hastane, mesken, okul, AVM vb), bulunduğu bölgenin iklim koşullarına (sıcaklık, rüzgâr etkisi vb), mimari tasarımına, (yönlendirme vb) ve yürürlükteki zorunlu standartlara (TS 825 Isı Yalıtım Standartı vb) uygun inşaa edilme durumuna göre ısıtma, soğutma ve aydınlatma gibi konuları kapsayan azami yıllık enerji talebi belirlenecek, söz konusu enerji talebinin enerji verimli ve/veya temiz enerji kaynaklarından ve teknolojilerinden karşılanması esas alınmak suretiyle atmosfere salımına müsade edilecek azami CO2 emisyon miktarı belirlenecek ve bu sınır değerleri aşan yeni bina yapımına izin verilmeyecektir. Mevcut binaların iyileştirilmesi suretiyle bu sınır değerlere yaklaştırılması özendirilecektir. Bu uygulamanın etkin bir şekilde yapılabilmesi için gerekli idarî ve kurumsal yapılar geliştirilecektir.
Sorumlu : ÇŞB
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : ETKB, TSE, YY
İşlemin Tamamlanma Süresi : Belgenin yayım tarihinden itibaren otuzaltı (36) ay içinde Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği bütün alt düzenlemeleri ile birlikte revize edilecek ve gerekli standartlar geliştirilecektir.

Eylemin Kodu : SA-02/SH-01/E-02
Eylemin Konusu : 2017 yılından itibaren, karbondioksit salınım miktarları ilgili mevzuatta tanımlanan asgari değerlerin üzerinde olanlara idarî yaptırım uygulanacaktır.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : İlgili mevzuatın revizyonu ile SA-02/SH-01/E-01’de tanımlanan usullere göre düzenlenen Enerji Kimlik Belgesi’nde karbondioksit miktarı, tanımlanan asgari değerin üzerinde olan binalara idarî yaptırım uygulanacaktır.
Sorumlu : ÇŞB
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : ETKB
İşlemin Tamamlanma Süresi : İlgili kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı hazırlıkları ve yürürlükteki kanunlar çerçevesinde yapılabilecek ikincil mevzuat düzenlemeleri belgenin yayım tarihinden itibaren yirmidört (24) ay içinde yapılacaktır.

SA-02/SH-02 : 2010 yılındaki yapı stoğunun en az dörtte biri (1/4) 2023 yılına kadar, sürdürülebilir yapı haline getirilecektir.

Eylemin Kodu : SA-02/SH-02/E-01
Eylemin Konusu : Kullanım alanı onbin metrekare (10.000 m2) üzerindeki ticari binaların ve müstakil lüks konutların ve entegre konutların (Residence) ruhsatlandırılmasında belgenin yayım tarihini takip eden onsekizinci (18) aydan itibaren sürdürülebilir nitelik aranması, 2017 yılından itibaren bu uygulamanın SA-02/SH-01’de belirtilen binaları kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması
Yapılacak İşlem ve Açıklama : İlgili mevzuat revize edilecektir. Bu kapsamda yeni yapılan binaların, bulundukları belediyelerin kalkınmışlık düzeylerine, imar planlarına, arsa değerlerine ve çevredeki doğal enerji imkânları dikkate alınmak suretiyle, sürdürülebilir olduklarını gösteren, ulusal veya uluslararası düzeyde uygulanan kriterler çerçevesinde karşılaştırılabilir özelliğe sahip sertifikalara sahip olmaları istenecektir.
Sorumlu : ETKB, ÇŞB
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : YY
İşlemin Tamamlanma Süresi : Yürürlükteki kanunlar çerçevesinde yapılabilecek ikincil mevzuat düzenlemeleri belgenin yayım tarihinden itibaren oniki (12) ay içinde yapılacaktır.

Eylemin Kodu : SA-02/ SH-02/E-02
Eylemin Konusu : Toplu konutlarda yerinden üretim uygulamalarının yaygınlaştırılması.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Toplu konut projelerinde yenilenebilir enerji kaynaklarından, kojenerasyon veya mikrokojenerasyon, merkezi ve bölgesel ısıtma ve soğutma ve ısı pompası sistemlerinden yararlanma imkânları analiz edilecek ve bakanlık tarafından belirlenecek kriterler çerçevesinde ve SA-02/SH-01/E-01’de belirtilen eylem kapsamındaki mevzuat yürürlüğe konuluncaya kadar özendirilecektir.
Sorumlu : ETKB
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : ÇŞB
İşlemin Tamamlanma Süresi : Enerji Verimliliği Kanunu’nda ve diğer ilgili kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı hazırlıkları ve yürürlükteki kanunlar çerçevesinde yapılabilecek ikincil mevzuat düzenlemeleri, belgenin yayım tarihinden itibaren oniki (12) ay içinde yapılacaktır.

SA-03: Enerji verimli ürünlerin piyasa dönüşümünü sağlamak

SA-03/SH-01 : Asgari enerji verimlilik sınıfının üzerindeki lambaların, buzdolaplarının ve elektrik motorlarının piyasa dönüşümü 2012 yılı sonuna kadar, ısıtma/soğutma sistemlerinin ve diğer enerji verimli ürünlerin piyasa dönüşümü ise AB uygulamalarına paralel olarak tamamlanacaktır.

Eylemin Kodu : SA-03/SH-03/E-01
Eylemin Konusu : Enerjiyi verimsiz kullanan ürünlerin satışının sınırlandırılması ve piyasa denetiminin etkinleştirilmesi.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : AB’nin 2010/30/EU sayılı “Enerji İle İlgili Ürünlerin Enerji Etiketlemesi” direktifi uyumlaştırılarak Resmi Gazete’de çerçeve yönetmelik olarak yayımlanacak ve yayımlanacak olan çerçeve yönetmelik (2010/30/EU) ve 7 Ekim 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış olan Enerji ile ilgili Ürünlerin Çevreye Duyarlı Tasarımına İlişkin Yönetmelik (2009/125/EC) altında ürün grupları bazında uygulama düzenlemeleri (buzdolabı, lamba, televizyon, harici güç kaynağı ve elektrik motorları öncelikli olmak üzere) AB’nin uygulamaları ile paralellik arzedecek şekilde yapılacak, ürün satışlarındaki gelişimin izlenmesine ve piyasa denetiminin etkin şekilde yapılmasına imkân sağlayacak kurumsal kapasite geliştirilecektir.
Sorumlu : BSTB
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : ETKB, BESD
İşlemin Tamamlanma Süresi : AB’nin yürürlüğe koyduğu düzenlemeler belgenin yayım tarihinden itibaren üç (3) ay içinde, diğerleri ise AB ile eşzamanlı olarak yapılacaktır.

SA-04: Elektrik üretim, iletim ve dağıtımında verimliliği artırmak; enerji kayıplarını ve zararlı çevre emisyonlarını azaltmak

SA-04/SH-01 : 2023 yılına kadar, ülke genelindeki kömürlü termik santrallerin atık ısı geri kazanımı dahil ortalama toplam çevrim verimleri yüzde kırkbeşin (%45) üzerine çıkarılacaktır.

Eylemin Kodu : SA-04/SH-01/E-01
Eylemin Konusu : Kömürlü termik santrallerin rehabilitasyon, modernizasyon, özelleştirme, lisanslama süreçlerinde ve mevzuat düzenlemelerinde; toplam çevrim verimi, zararlı çevre emisyonları ve atık ısıdan yararlanma konularının öncelikle gözetilmesi.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Bu eylem, yapılan ihalelerde, özelleştirme şartnamelerinde ve lisanslama mevzuatında öncelikle ele alınacak; yerli kömür kullanan verimli ve temiz uygulamaların özendirilmesi için mevzuat düzenlemesi yapılacaktır.
Sorumlu : ETKB, EÜAŞ, EPDK, ÖİB
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : KB, ÇŞB
İşlemin Tamamlanma Süresi : İkincil mevzuat düzenlemeleri, belgenin yayım tarihinden itibaren oniki (12) ay içinde yapılacaktır.

SA-04/SH-02 : 2023 yılına kadar, elektrik enerjisi yoğunluğunu en az yüzde yirmi (%20) azaltmak amacıyla talep tarafı yönetimi konusunda tedbirler geliştirilecektir.

Eylemin Kodu : SA-04/SH-02/E-01
Eylemin Konusu : Enerji ve güç miktarına göre kademelendirilmiş tarife, çok terimli sayaç ve akıllı şebeke uygulamalarının yapılması.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Bu uygulamalar, dağıtım özelleştirmeleri dikkate alınmak suretiyle başlatılacaktır.
Sorumlu : EPDK
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : Elektrik Dağıtım Şirketleri
İşlemin Başlatılma Süresi : Belgenin yayım tarihinden itibaren yirmidört (24) ay içerisinde başlatılacaktır.

Eylemin Kodu : SA-04/SH-02/E-02
Eylemin Konusu : Talep tarafı yük azaltımının serbest piyasaya girmesininin sağlanması.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : İkincil mevzuat yürürlüğe konulacak ve teknik alt yapılar hazırlanacaktır.
Sorumlu : EPDK, TEİAŞ
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : ETKB
İşlemin Başlatılma Süresi : Belgenin yayım tarihinden itibaren oniki (12) ay içerisinde başlatılacaktır.

SA-05: Motorlu taşıtların birim fosil yakıt tüketimini azaltmak, yük ve yolcu taşımacılığında demiryollarının ve şehir içinde toplu taşımanın payını artırmak ve şehiriçi ulaşımda gereksiz yakıt sarfiyatını önlemek ve çevreye zararlı emisyonlarını düşürmek.

SA-05/SH-01 : Yolcu veya yük taşıyan küçük araçlar (M1/N1 kategorileri) CO2 salımına ilişkin AB direktifleri doğrultusunda çıkarılacak ikincil mevzuat şartlarını karşılayacak, büyük şehirlerde ulaşım master planları hazırlanacak ve yürürlüğe konulacaktır.

Eylemin Kodu : SA-05/SH-01/E-01
Eylemin Konusu : Emisyon seviyesi düşük çevre dostu (yürürlükteki tip onayı mevzuatına uygun) küçük motor hacimli, yakıt pilli veya elektrikli hibrit araçların özendirilmesi ve ekonomik ömrünü doldurmuş araçların kademeli olarak trafikten çekilmesi.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Mevzuat revizyonu ile Bakanlık ve Maliye Bakanlığı işbirliği ile yapılacak düzenleyici etki analizi sonuçlarına bağlı olarak ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenecek kriterler çerçevesinde, Avrupa Birliğine ve OECD’ye üye ülkelerdeki uygulamalar dikkate alınarak, taşıt araçlarında çevreci vergileme rejimine geçilmesine yönelik çalışmalar yapılacaktır.
Sorumlu : MB
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : BSTB, UDHB, ETKB
İşlemin Tamamlanma Süresi : İlgili kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı hazırlıkları ve mevcut kanunlar çerçevesinde yapılabilecek ikincil mevzuat düzenlemeleri, belgenin yayım tarihinden itibaren yirmidört (24) ay içinde yapılacaktır.

Eylemin Kodu : SA-05/SH-01/E-02
Eylemin Konusu : Büyük şehirlerde, toplu taşımayı ve yakıt sarfiyatını öncelikle gözeten, toplu taşıma istasyonlarında bisiklet ve araç parkı alanları oluşturarak ulaşım sistemlerinin birbirini desteklediği ulaşım master planlarının yürürlüğe konulması.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Büyükşehir belediyesi bulunan illerde, ulaşım master planları hazırlanarak yürürlüğe konulacaktır.
Sorumlu : BB, İİB
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : UDHB
İşlemin Tamamlanma Süresi : Ulaşım master planları belgenin yayım tarihinden itibaren yirmidört (24) ay içinde hazırlanacak ve yürürlüğe konulacaktır.

Eylemin Kodu : SA-05/SH-01/E-03
Eylemin Konusu : Karayolu taşımacılığının toplam taşımacılık içindeki payının azaltılması, karayoluna alternatif ulaştırma türlerinin altyapısının yeterince geliştirilmesi, yük ve yolcu taşımacılığında deniz ve demiryollarının payının artırılması
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Demiryolu ağı genişletilerek yolcu ve yük taşımacılığında demiryollarının payı artırılacak, hızlı tren projelerine önem verilecek ve yaygınlaştırılacak, mevcut demiryolları altyapısı modernize edilecek, demiryolu ağı sanayi bölgeleri dikkate alınarak planlanacak ve genişletilecek; kısa mesafeli deniz ve göl taşımacılığı yaygınlaştırılacak, denizyolu altyapısı geliştirilecek ve deniz-taksi gibi küçük deniz taşıma araçları kıyı bölgelerinde yaygınlaştırılacaktır.
Sorumlu : UDHB
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : KB
İşlemin Tamamlanma Süresi : Belgenin yayım tarihinden itibaren yirmidört (24) ay içinde ilgili kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı hazırlıkları ve yürürlükteki kanunlar çerçevesinde yapılabilecek ikincil mevzuat düzenlemeleri yapılacaktır.

Eylemin Kodu : SA-05/SH-01/E-04
Eylemin Konusu : Ulaşımda enerji verimliliğinin artırılması ve ağ verimliliğinin sağlanması için bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanıldığı akıllı trafik yönetimi uygulamaları ve akıllı ulaştırma sistemlerinin yaygınlaştırılması
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Akıllı ulaşım sistemlerinin kurulması için gerekli kaynak oluşturularak, sistem teknik altyapısı güçlendirilecek ve gerekli Ar-Ge çalışmaları yapılacaktır.
Sorumlu : UDHB
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : KB
İşlemin Tamamlanma Süresi : Belgenin yayım tarihinden itibaren yirmidört (24) ay içinde ilgili kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı hazırlıkları ve yürürlükteki kanunlar çerçevesinde yapılabilecek ikincil mevzuat düzenlemeleri yapılacaktır.

Eylemin Kodu : SA-05/SH-01/E-05
Eylemin Konusu : Ulaştırma türlerinin, teknik ve ekonomik açıdan en etkin oldukları yerlerde kullanılmasını esas alan “Kombine Taşımacılık Stratejisi” doğrultusunda, özellikle yük taşımacılığında düzenlemeler yaparak karayolu yükünün uzun mesafeli kitlesel taşımalar durumunda demiryoluna ve denizyoluna kaydırılması; karayolunun, kapıdan kapıya taşıma ilkesinin gereği olan başlangıç ve son kesimlerdeki taşımalarda etkin biçimde kullanılması; özellikle yük ve yolcu taşımacılığında çok-modlu taşımacılığın yaygınlaşması,
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Limanlar ile demiryolu ve karayolu bağlantıları güçlendirilecek, lojistik merkezler ve aktarma alanlarının sayısı arttırılacak, özel (tahsisli) otobüs yolları/şeritleri uygulamaları hayata geçirilecek, kentlerin denizyolu, demiryolu gibi olanakları kullanılarak toplu taşımada tür çeşitliliği sağlanacak, büyük şehirlerde hızla gelişen banliyölerden şehir merkezine ulaşımın hafifli raylı sistemlerle sağlanması desteklenecektir.
Sorumlu : UDHB
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : KB
İşlemin Tamamlanma Süresi : Belgenin yayım tarihinden itibaren yirmidört (24) ay içinde ilgili kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı hazırlıkları ve yürürlükteki kanunlar çerçevesinde yapılabilecek ikincil mevzuat düzenlemeleri yapılacaktır.

SA-05/SH-02 : Biyokütle kaynaklarından elde edilen biyoyakıtların veya sentetik yakıtların ulaşımda kullanımı yaygınlaştırılacaktır.

Eylemin Kodu : SA-05/SH-02/E-01
Eylemin Konusu : Biyoyakıt ve sentetik yakıtların fosil kaynaklı akaryakıtlar içerisindeki harmanlama oranlarının artırılmasının özendirilmesi,
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Gıda sektörünü olumsuz etkilemeyecek şekilde, yerli tarım ürünlerinden üretilen biyoyakıt veya sentetik yakıtların harmanlama oranlarına bağlı olarak ÖTV indirimi sağlanması yönünde düzenleme yapılacaktır.
Sorumlu : MB
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : UDHB, ETKB
İşlemin Tamamlanma Süresi : Belgenin yayım tarihinden itibaren yirmidört (24) ay içinde ilgili kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı hazırlıkları ve yürürlükteki kanunlar çerçevesinde yapılabilecek ikincil mevzuat düzenlemeleri yapılacaktır.

SA-06: Kamu kuruluşlarında enerjiyi etkin ve verimli kullanmak

SA-06/SH-01 : Kamu kuruluşlarının bina ve tesislerinde yıllık enerji tüketimi 2015 yılına kadar yüzde on (%10) ve 2023 yılına kadar yüzde yirmi (%20) azaltılacaktır.

Eylemin Kodu : SA-06/SH-01/E-01
Eylemin Konusu : Kamu kuruluşlarının bina ve tesislerinde verimlilik artırıcı uygulamaların etkinleştirilmesi.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Kamu kuruluşlarının bina ve tesislerinde enerji etütleri yapılarak verimlilik artırıcı projeler hazırlanacak, bakım onarıma ilişkin bütçe ödenekleri öncelikle bu projeler için kullanılacaktır. 2008/2 sayılı Başbakanlık Genelgesi ETKB tarafından bu doğrultuda revize edilecek, kamu kurum ve kuruluşları Başbakanlık Genelgesi doğrultusunda çalışanlarına yönelik hazırlayacakları dahili yönetmelik, yönerge, genelge, talimat vb düzenlemeleri yürürlüğe koyacaktır.
Sorumlu : Kamu kesimi
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : ETKB, KB, EVD, MB
İşlemin Tamamlanma Süresi : Belgenin yayım tarihinden itibaren oniki (12) ay içinde 2008/2 sayılı Başbakanlık Genelgesi revize edilecek ve bunu müteakip bir (1) ay içinde kamu kesiminde buna uygun iç mevzuat düzenlemeleri yapılacaktır.

Eylemin Kodu : SA-06/SH-01/E-02
Eylemin Konusu : Kamu alımlarında enerji kullanımı olan mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinde Bakanlık tarafından belirlenen asgari verimlilik kriterlerini sağlamayanların satın alınmaması veya yapılmaması.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Kamu alımlarında mal ve hizmet alımları ile yapım işleri için asgari verimlilik sınırları Bakanlık tarafından tanımlanacak ve bunların alım veya yapımı sırasında zaruri kriter olarak aranması için kamu alımları ile ilgili mevzuatta veya şartnamelerde gerekli değişiklikler yapılacaktır. SA-02/SH-01/E-01 kapsamında belirtilen mevzuat yürürlüğe girdikten sonra, tanımlanmış azami enerji tüketimi ve emisyon salımı ile ilgili sınır değeri karşılamayan binalar kiralanmayacaktır.
Sorumlu : ETKB, MB, KİK
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : BSTB
İşlemin Tamamlanma Süresi : Enerji Verimliliği Kanunu’nda ve diğer ilgili kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı hazırlıkları veya yürürlükteki kanunlar çerçevesinde yapılabilecek ikincil mevzuat düzenlemeleri, belgenin yayım tarihinden itibaren yirmidört (24) ay içinde yapılacaktır.

Eylemin Kodu : SA-06/SH-01/E-03
Eylemin Konusu : Kamu kuruluşlarında ekonomik ömrünü tamamlamış araçlar kademeli olarak tasfiye edilecektir.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Taşıt Kanununun revizyonu ile trafiğe tescil tarihi itibariyle ekonomik ömrünü tamamlamış kamu kuruluşlarına ait araçlar tasfiye edilecektir.
Sorumlu : MB, Kamu kesimi
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : ETKB, KB
İşlemin Tamamlanma Süresi : İlgili kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı hazırlıkları ve yürürlükteki kanunlar çerçevesinde yapılabilecek ikincil mevzuat düzenlemeleri belgenin yayım tarihinden itibaren yirmidört (24) ay içinde yapılacaktır.

Eylemin Kodu : SA-06/SH-01/E-04
Eylemin Konusu : Kamu kesimine ait bina ve tesislerde verimlilik artırıcı uygulamaların Enerji Performans Sözleşmeleri ile gerçekleştirilmesi,
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Kamu kurum ve kuruluşlarının verimlilik artırıcı proje uygulamaları için EVD’lerle uzun dönemli, performans garantili Enerji Perfrformans Sözleşmesi yapılabilmesine imkan sağlayacak düzenlemeler yapılacaktır. Kamu kurum ve kuruluşlarının verimlilik artırıcı projelerine ilişkin ödenek teklifleri öncelikle değerlendirilecektir.
Sorumlu : ETKB, MB, KİK
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : KB
İşlemin Tamamlanma Süresi : Enerji Verimliliği Kanununda ve diğer ilgili kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı hazırlıkları ve yürürlükteki kanunlar çerçevesinde yapılabilecek ikincil mevzuat düzenlemeleri belgenin yayım tarihinden itibaren oniki (12) ay içinde yapılacaktır.

SA-07: Kurumsal yapıları, kapasiteleri ve işbirliklerini güçlendirmek, ileri teknoloji kullanımını ve bilinçlendirme etkinliklerini artırmak ve kamu dışında finansman ortamları oluşturmak

SA-07/SH-01 : 2012 yılı sonuna kadar; uygulayıcı kurumların kurumsal yapıları, kapasiteleri ve aralarındaki işbirlikleri güçlendirilecektir.

Eylemin Kodu : SA-07/SH-01/E-01
Eylemin Konusu : Kurumsal yapıların güçlendirilmesi.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji bilgi ve teknolojileri ile ilgili konularda, çalışmalar yapmak üzere, idari ve kurumsal açıdan güçlü bir yapı tesis edilecektir.
Sorumlu : ETKB
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : KB
İşlemin Tamamlanma Süresi : Belgenin yayım tarihinden itibaren oniki (12) ay içinde kanun tasarısı hazırlıkları tamamlanacak ve tasarı TBMM’ye sevk edilecektir.

Eylemin Kodu : SA-07/SH-01/E-02
Eylemin Konusu : İşbirliklerinin güçlendirilmesi.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : ETKB ile diğer ilgili Bakanlıklar arasında ortak eylemleri içine alan işbirliği protokolleri yapılacak, yerel yönetimler arasında iletişim ağı kurulacak ve YEGM, TOBB ve VGM arasında, sanayide enerji etütleri, eğitim ve özendirici yarışmalar kapsamında stratejik işbirliği tesis edilecektir. EVKK üyesi kurum veya kuruluşların üst düzey yöneticiler tarafından temsil edilmesi sağlanacak ve Kurulun etkinliği artırılacaktır. Danışma Kurulu tematik alanlarda çalışacak şekilde alt gruplar halinde yapılandırılacaktır.
Sorumlu : ETKB
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : Kamu Kesimi, YY, TOBB, VGM
İşlemin Tamamlanma Süresi : Belgenin yayım tarihinden itibaren oniki (12) ay içinde başlatılacaktır.

Eylemin Kodu : SA-07/SH-01/E-03
Eylemin Konusu : Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği uygulamaları için ilgili mercilerde ve özel sektörde gerekli kapasitelerin oluşturulması.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : İlgili bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler ve yapı denetim şirketleri nezdinde kapasiteler oluşturulacak, bu kurum ve kuruluşların personeline eğitim programları uygulanacaktır.
Sorumlu : ÇŞB, YEGM, YY
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : İİB
İşlemin Tamamlanma Süresi : Belgenin yayım tarihinden itibaren; yürürlükteki kanunlar çerçevesinde yapılabilecek ikincil mevzuat revizyonu altı (6) ay, eğitimler yirmidört (24) ay içinde yapılacaktır.

Eylemin Kodu : SA-07/SH-01/E-04
Eylemin Konusu : Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynakları alanlarında; Türkiye’deki gelişimin önceki yıllar ve diğer ülkeler ile kıyaslanabileceği performans göstergeleri ile birlikte gelecek öngörülerinin üretilmesine ve entegre kaynak planlamalarının yapılmasına imkan sağlayacak kapasitenin oluşturulması.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Söz konusu kapasite, nitelikli insan gücü ve bilgi teknolojileri altyapıları ile birlikte oluşturulacaktır.
Sorumlu : ETKB
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : EİGM, KB
İşlemin Tamamlanma Süresi : Belgenin yayım tarihinden itibaren oniki (12) ay içinde gerekli kapasite kurulacaktır.

SA-07/SH-02 : 2015 yılı sonuna kadar ülke genelindeki sertifikalı enerji yöneticisi sayısı en az beşbin (5.000) kişiye ve sanayi sektörlerinde uzmanlaşmış EVD sayısı en az elli (50) şirkete çıkarılacaktır.

Eylemin Kodu : SA-07/SH-02/E-01
Eylemin Konusu : Yetkilendirme kriterlerinin yeniden düzenlenmesi; EVD’lere verilen yetki belgelerinin sınıflandırılması ve derecelendirilmesi;enerji verimliliği hizmetlerine yönelik asgari standartların hazırlanması ve geliştirilmesi.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : EVD’ler sektör ve/veya alt sektör bazında ihtisaslaştırılacak, EVD’lere verilen yetki belgeleri sınıflandırılacak ve derecelendirilecek; üst sınıflara ve derecelere ulaşma özendirilecek, eğitim, etüt, proje ve danışmanlık ile ilgili enerji verimliliği hizmetleri ile ilgili konularında asgari gereksinimler belirlenecek ve eğitim ve sertifikalandırma çalışmaları etkinleştirilecek ve yaygınlaştırılacaktır.
Sorumlu : ETKB
İşbirliği Yapılacak Kuruluş :
İşlemin Tamamlanma Süresi : Yürürlükteki kanunlar çerçevesinde yapılabilecek ikincil mevzuat düzenlemeleri, belgenin yayım tarihinden itibaren altı (6) ay içinde yapılacaktır.

SA-07/SH-03 : 2023 yılına kadar enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynakları alanlarında, yurt içinde gerçekleştirilen AR-GE sonuçlarına dayanarak üretime aktarılmış özgün tasarım ve/veya ürün sayısı en az elli (50) olacaktır.

Eylemin Kodu : SA-07/SH-03/E-01
Eylemin Konusu : Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynakları alanlarında; teknoloji master planının hazırlanması, destekleyici kuruluşlar arasında eşgüdüm sağlanması, yatırımcıların yararlanabileceği ulusal teknoloji envanteri oluşturulması.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : TÜBİTAK’ın ETKB işbirliği ile yürürlüğe koyacağı Enerji AR-GE Stratejisi doğrultusunda teknoloji master planı hazırlanacak, destekleyici kamu kuruluşları arasında kaynakların etkin kullanımına yönelik eşgüdüm protokolleri imzalanacak, yürütülen ve başarılı sonuçlandırılan ve uygulamaya aktarılan AR-GE projeleri bağlamında ulusal teknoloji envanteri oluşturulacaktır.
Sorumlu : ETKB, TÜBİTAK
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : KB, BSTB, TTGV, KOSGEB, Üniversiteler
İşlemin Tamamlanma Süresi : Belgenin yayım tarihinden itibaren onsekiz (18) ay içinde tamamlanacaktır.

Eylemin Kodu : SA-07/SH-03/E-02
Eylemin Konusu : Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynakları alanlarında; öncelikli teknolojilerde kamu-özel işbirlikleri ile kurulacak mükemmeliyet merkezlerinin ve AR-GE sonuçlarının uygulamasının özendirilmesi için mevzuat düzenlenmesi.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : İlgili mevzuat revize edilecektir.
Sorumlu : BSTB
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : HM, TÜBİTAK, ETKB, KB, MB
İşlemin Tamamlanma Süresi : İlgili kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı hazırlıkları ve yürürlükteki kanunlar çerçevesinde yapılabilecek ikincil mevzuat düzenlemeleri belgenin yayım tarihinden itibaren oniki (12) ay içinde yapılacaktır.

SA-07/SH-04 : “Ulusal Enerji Verimliliği Hareketi” kapsamında sürdürülen bilinçlendirme ve özendirme etkinlikleri kamu, özel ve sivil toplum işbirlikleri ile yaygınlaştırılacaktır.

Eylemin Kodu : SA-07/SH-04/E-01
Eylemin Konusu : İletişim planı hazırlanması ve bilinçlendirme etkinliklerinin bu iletişim planı çerçevesinde yürütülmesi.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Ülke genelindeki bilinçlendirme faaliyetleri ETKB koordinasyonunda kamu, özel ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte hazırlanacak bir iletişim planı çerçevesinde yürütülecektir. Hazırlanan planın uygulanması, ETKB’nin koordinasyonunda ve sosyal sorumluluk anlayışı ile kamu kurum ve kuruluşlarının ve diğer paydaşların katkılarıyla gerçekleştirilecektir. Plan dönemler halinde yenilenecektir. Kamu kurum ve kuruluşları tarafından plan çerçevesinde yürütülecek bilinçlendirme faaliyetleri ile ilgili harcamalar tasarruf tedbirleri ile ilgili düzenlemelerin kapsamı dışında tutulacak; bilinçlendirme konularında planda yer alan eylemlerin gerçekleştirilmesi ve bilinçlendirme konularında EVKK kararlarının uygulanması için kamu kurum ve kuruluşlarının bütçelerine gerekli ödenek konulacaktır.
Sorumlu : ETKB, Kamu kesimi
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : Özel sektör ve sivil toplum kuruluşları
İşlemin Tamamlanma Süresi : Plan belgenin yayım tarihinden itibaren oniki (12) ay içinde hazırlanacak ve en geç üç (3) yıl içinde uygulanacaktır.

Eylemin Kodu : SA-07/SH-04/E-02
Eylemin Konusu : “Enerji verimliliği bilinç endeksi” geliştirilmesi.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : Toplumdaki enerji kültürünün ve verimlilik bilincinin gelişimini izleyebilecek bir endeks, ölçme yöntemleri ile birlikte tanımlanacak ve uygulama planı hazırlanacaktır.
Sorumlu : YEGM
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : Kamu kesimi, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları
İşlemin Tamamlanma Süresi : Belgenin yayım tarihinden itibaren oniki (12) ay içinde endeks geliştirilecek ve uygulama başlatılacaktır.

SA-07/SH-05 : Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili uygulamalar için kamu dışında sürdürülebilir finansman ortamları bağlamında, Türkiye’de karbon ticareti ve karbon borsası alt yapısını geliştirme çalışmaları belgenin yayım tarihinden itibaren onsekiz (18) ay içerisinde tamamlanacaktır.

Eylemin Kodu : SA-07/SH-05/E-01
Eylemin Konusu : İlgili paydaşların katıldığı seri çalıştaylar ile karbon borsası oluşturulmasına yönelik bir yol haritası çıkarılması veya strateji belgesi hazırlanması.
Yapılacak İşlem ve Açıklama : –
Sorumlu : ÇŞB, İDKK
İşbirliği Yapılacak Kuruluş : ETKB, MB, KB, HM, İAB, SPK, İMKB, VOB, TAKASBANK
İşlemin Tamamlanma Süresi : Belgenin yayım tarihinden itibaren onsekiz (18) ay içinde Karbon Borsası oluşturulmasına yönelik yol haritası çıkarılacak veya bir Strateji Belgesi hazırlanacaktır.

EPDK’da bayrak değişimi

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) başkan yardımcılığı ve dört daire başkanlıklarında yapılan değişiklikler kan değişimi olarak değerlendirildi.

Daha önce başkan danışmanlığı görevini yürüten Bildirici Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) başkan yardımcılığı görevine atandı.

EPDK’da ayrıca dört daire başkanlığına da yeni atamalar yapıldı.

Gerçekleşen atamaların ardından, Hacı Ali Ulutaş Elektrik Dairesi Başkanı, Elif Ferdal Karakaş Kamulaştırma Daire Başkanı, Yılmaz Tamer LPG Dairesi Başkanı, Hasan Ilıca da İnsan Kaynakları Dairesi Başkanı oldu.

Türkiye’de Enerji Ekibine açıklamalarda bulunan EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, yapılan değişiklikleri kan değişimi olarak değerlendirdi.

Yılmaz, “Kadrolarımızda bir dizi değişiklikler gerçekleştirerek çalışmalarımızı hızlandırma gayreti içerisindeyiz. Geçmişte emeği geçen ve özverili çalışan tüm çalışma arkadaşlarımızın da emekleri nedeniyle teşekkürü hak ettiklerinin bilincindeyiz. O nedenle teşekkür ediyorum. Yenilikçi adımlarımız devam edecektir” diyerek yeni atanan ekip arkadaşlarına da başarılar diledi.

Ramazan’da ne biriktirilir?

Hayat, yaşadıklarınızla anlam kazanır. Değerleri, anıları, hatıraları insana hayata tutunma gücü verir. İnanç bile bu değerleri yaşayarak oluşur.

Edep, bu inançlar sayesinde oluşur ve bizi anlamlandırır. Yaşanılan her bir sahne, anılar oluşturur şu küçücük yaşamımıza. Yüreğinizde büyüttüğünüz bu anılar, her hatırladığınızdada içiniz huzurla dolar.  İstersiniz ki bu keyfi sizden sonraki nesil de yaşasın. O yüzdendir ki bizden sonrakilere aynı hazzı duysunlar diye önderlik yaparız.

Allah, şu dünyada yarattığı hiç bir şeyi sebepsiz kılmamıştır. Herkesin bir misyonu olduğu gibi herşeyin de bir anlamı vardır. Sebebi vardır. Ramazan ayı gibi.. Bayramlar gibi.. Eğer bunu içinize sindirerek yaşarsanız, bu duygunun tadına doyamazsınız.

Paylaşmanın, etrafına bir göz atmanın, pek çok şeyi farketmenin, barışmaların en fazla yaşandığı bu güzel ayın uğurlamasıdır bayram.

Ramazan ayı dinimizin bir gereği ama bayram onun yerine getirilmesi dolayısıyla yaşanılan bir coşkudur.  Eski günlerin anısına sığınıp  yaşatmak için çabaladığımız bu en özel değerimizi ancak bizler de dolu dolu yaşarsak gelecek nesile tasiyabiliriz.

Bayramlar, aileleri yakınlarında olanlar için ne kadar huzur ve mutluluk vericiyse, kimsesi olmayanlar içinde bir o kadar üzüntü vericidir.

Nereden bilsin kimsesiz çocuklar bayramın tadını? Hiç yaşamadılarki bayram sabahında annelerinin geceden basuçlarına bıraktığı yeni elbiselerini görerek mutlulukla uyanmayı. ” Bugün bayram, hadi erken kalkın kahvaltı hazır” diyen bir annenin sesiyle yataktan fırlamanın coşkusunu nasıl hayal etsin yavrucaklar? Her bayram bekleşirler birileri gelsin onları sevsin hediyeler getirsin diye. Getirilen hediyelerin “sevgi” olduğunu zannederler.  Oysaki sadece derin bir bakış, candan bir kucaklayış onların hayatlarındaki en özel anılarıdır.

Ne çaresizlik, ne özlem, ne hasret içerisindedir huzur, evlerinde kalmak zorunda olan büyüklerimiz? Oysa emek verdiği hayatın bedelini hiç biri yalnız kalarak ödemek istemezdi.

Ya sokaklarda yaşamak zorunda olanlar? Ramazan ayını sokaklarda bir parça ekmekle ve çöplerden topladıklarıyla geçirenler? Onlar sadece bayramlarda hüzünlü değiller. Onlar hep üzüntülü ve hüzünlüler..

Ramazan ayı , öncelikle insanlığımızı, ahireti ve gideceğimiz yeri düşünmek ama en önemlisi bu uhrevi günlerde kendimizi kandırmadan hesapsız paylaşımda bulunmak için bize verilen fırsattır. Bayram ise yaptıklarımızın kutlamasıdır..

Ramazan ayında oruç tutamamış olabilirsiniz. Bayramı kutlamak tüm islam alemine verilen fırsattır.. O yüzden bayramlarda sadece ailelerimize değil, kurumlarda kalan yavrularımıza, huzur evlerinde yaşayan büyüklerimize, kimsesizlere, çaresizlere ziyaret en büyük sevap ve en büyük huzurdur.. Hepimizin yakınlarında her an bizleri bekleyen sevap kapıları vardır emin olun.

Bu ölümlü dünyada hepimiz huzur-u mahşer e varacağız. Yanımıza bu dünyadan hiç bir şey götüremeden gideceğimiz huzurda, bizleri cehennem ateşinden sadece elimizde tuttuğumuz “Allah razı olsun” lar kurtaracak.. Bu dünyada biriktireceğimiz “Allah rızası” bizim cennet kapılarımızı açacak.

İnsanlara ulaşmak için sadece bayramları beklemeyelim.. O çaresiz insanlar bizleri her an bekliyorlar. Bir defa ziyaret ettiğinizde emin olun hiç bir şeyin hayatta sizi bu kadar huzurlu kılmadığını farkedeceksiniz.

Küresel istikrarsızlaştırma

Yeni bir şey kurmak için eskiyi yıkmak gerekir. 1’inci Cihan Savaşı da aslında tam da bu nedenle ortaya çıkarılmıştı.

Amaç, kadim imparatorluklar düzenine son vererek yerine yeni bir model, yeni bir küresel paylaşım düzeni oluşturmaktı.

Savaşın ilk dönemlerinde 1915’te İngiltere-Fransa ve Rusya arasında Londra Antlaşması yapılmış, kendi aralarında Osmanlı Topraklarını paylaşmışlardı. Ancak, bu devletlerin aralarındaki çıkar çatışmaları ve sonrasında Rusya’daki Bolşevik Devrimi yeni paylaşımlar yapılmasını gündeme getirmişti. Fransa ve İngiltere arasında yapılan Sykes-Picot Antlaşması da tam olarak hayata geçirilmemiş ve bu anlaşma da kurumsal bir hayatiyet kazanamamıştır.

Rusya’nın Bolşevik Devrimi’nden sonra savaştan çekilmesinin ardından oluşan boşluk, ABD’nin 2 Nisan 1917’de 1’inci Dünya Savaşı’na girişi ile dolduruldu. ABD’nin 1’inci Dünya Savaşı’na girişi aynı zamanda dünya sahnesine yeni ve büyük bir aktör olarak girişi demekti.

1’inci Cihan Harbi ya da 1’inci Paylaşım Savaşı, yüzyıllardır devam eden Osmanlı İmparatorluğu gibi klasik dönemin süper güçlerini yıkmıştı. Ancak, genelde tüm dünyada özelde de bu imparatorlukların boşalttıkları coğrafyalarda henüz bir düzen kurulamamış, daha doğrusu küresel olarak dünyanın ve özelde Ortadoğu başta olmak üzere doğunun paylaşımı sağlanamamış ve küresel bir sistem ve onun kurumları oluşturulamamıştı.

Yarım kalan işi tamamlamak lazımdı. Bunun için de yeniden bir yıkım-yapım gerekiyordu. Yarım kalan işi tamamlamak, küresel paylaşımı sağlamak ve bu paylaşımın kalıcı olması için de kurumlar ile birlikte yeni bir düzen kurmak gerekiyordu. Tam da bu ihtiyaçlar nedeni ile 2’nci Dünya Savaşı başladı.

Sadece Avrupa ve Eski Osmanlı Coğrafyası olan Anadolu-Balkanlar-Afrika-Ortadoğu-Yakındoğu’da cereyan eden 1’inci Dünya Savaşı yerine Japonya’ya kadar uzanan istisnasız küresel bir yıkım-yapım savaşı başladı. Kurmak için tamamen yıkmak, yapmak için tamamen bozmak amacı doğrultusunda harekete geçildi.

“Yıkım-bozum” tamamlanmıştı, şimdi sıra “Yapım-kurum” dönemine geçilmesinde idi.

2’nci Dünya Savaşı’nda “Üç büyükler” olarak adlandırılan Müttefik Devletlerin liderleri Winston Churcil (İngiltere),Franklin D. Roosevelt (ABD) ve Josef Stalin (SSCB) Yalta’da bir araya gelerek, (Yalta Konferansı) savaş sonrası dünya düzenini şekillendirdiler.

İşin ilginç tarafı, bu paylaşım ile birlikte hem 1’inci Dünya Savaşı sırasında hem de 2’nci Dünya Savaşı sırasında aynı safta müttefik olan Batılı güçler ile Rusya savaş sonrasında karşıt taraflara düşmüş ve birbirini tehdit göstererek dünyayı iki bloklu bir sisteme mahkum etmişlerdi.

Bir tarafta başını Rusya’nın (SSCB) çektiği Doğu Blok’u (Varşova Paktı), diğer tarafta başını ABD ve Avrupa’nın lideri olarak İngiltere’nin çektiği Batı Blok’u (NATO).

Geriye kalan dünya ve halkları hayatta kalmak için bu iki bloktan biri ile ittifak yapmak zorunda bırakılmıştı.

Dünya bu iki bloğun sömürü ve paylaşım alanı olarak ikiye bölünmüştü. Bu yeni küresel sistemin kurucuları bu kez bir eksik bırakmamakta kararlı idiler. Bu amaçla yeni bir model kurdular: “İttifak modeli”

Bir asırlık Ermeni yalanı

Bir asır geçmiş olmasına rağmen, Doğu sınırlarımızda yaşanan ‘tehcir’ ve ‘mukatele’de meydana gelen zorunlu ölümleri, büyük abartıyla bir ‘soykırım’ gibi gösteren Ermeni yalanının sürdürülmesine göz yuman hür dünyanın davranışını şiddetle protesto etmek gerekiyor.

Aslında, böylesine dengesiz Ermeni varlığı ve tehlikesi Orta Doğu’yu yakından ilgilendiriyor. Zaten, cayır cayır yanan Orta Doğu’ya, bir de “asırlık Ermeni yalanı” fitnesi çok geliyor. 1915’lerde; bir yanda, “yedi düvel” Çanakkale’yi geçip, imparatorluğun can damarını ele geçirmeye çalışırken, diğer bir yanda Sarıkamış’ta Ruslarla ölüm-kalım savaşının sürdüğü bir ortamda Ermeni çetelerinin ortaya çıktığını hatırlamak icap ediyor.

Tabii ki Rusların, eski sınırın her iki yanında Ermeni isyanını açıkça desteklemeye giriştikleri unutulmuyor. Hatta Rusya’dan 100 bin, Ermenilerden de 150 bin kişilik bir kuvvet toparlanıyor. 1915 Mayıs’ında Osmanlı yetkilileri, tüm Doğu vilayetlerindeki Ermenilerin, bölgeden çıkmaları ve Kuzey Mezopotamya’daki kontrollü yerleşim yerlerine gitmeleri yönünde bir karar almak mecburiyetinde kalıyor.

İşte ne olduysa bu süreçte oluyor. Her halde 500 bin kadar Ermeni zaman içinde açlıktan, Kürtlerin yaşadığı topraklarda yaptıkları uzun yürüyüşlerin cefasından ve karşılıklı çatışmalarda can veriyor. Yani, planlı-kararlı bir“katliam” bahis konusu olmuyor. Kim ne derse desin, bütün acılar, bütün ölümler bir “tehcir” sürecinde gerçekleşiyor. Google’a girildiğinde; “Tehcir veya Zorunlu göç; bir topluluğu yaşadığı yerden göç ettirme, göç etmesine sebep olma, sürme” şeklinde özetleniyor. Osmanlı’daki tehcir ise şöyle tanımlıyor: “Tehcir, Osmanlı Devlet Hukukunda kökenini ‘Kur’an-ı Kerim’den alır ve ‘Haşr Suresi’ne dayandırır.”

Çağdaş hukuk ve Batı hukukunda birebir kavramsal karşılığı yoktur. Yalnızca Osmanlı Hukuk Sisteminin, Dünya hukuk literatürüne soktuğu bir kavramdır. Bir kişinin, topluluğun güvenliğini diğerlerine karşı sağlamak üzere bulunduğu ortamdaki olası olumsuzluk ve huzursuzluklardan kurtarmak için devlet eli ve iradesi ile devlet sınırları içerisinde daha uygun ve sorun çıkması olanaksız yerlerine geçici veya kalıcı olarak göç ettirilmesidir. Tehcir, sınır dışı etmez, sınır içinde yer değiştirtir, Osmanlı Hukuk ve Hukuk Sistemini kavramadan bu kavramı tam olarak anlamak çok zordur. Osmanlı tarihinde en büyük ve önemli tehcir uygulaması sanıldığı gibi Ermenilere değil öncelikle Karamanoğullarından olan Türklere ve Alevi Türkmen boy ve Yörüklerine uygulanmıştır. Örnekler: Türkmen Alevi Dedeli oymağının tüm Karadeniz sahillerine, Karamanoğulları Türkleri’nin Sudan, Mısır ve İran’a dağıtılarak tehcir edilmesi.

Görülüyor ki tehcir, yani zorunlu göç sırf Ermeniler için uygulanmış bulunmuyor. Üstelik tehcirin, birbirinden hassas kuralları ve tabii ki büyük zorlukları öne çıkıyor.

Çoğu vakit, uygunsuz iklim şartları, gıda teminindeki aksaklıklardan kaynaklanan sağlık bozulmaları, eşkıya ve çete baskınları, tehciri zorlu bir hale getirdiği biliniyor ve kabul ediliyor. Ayrıca, Ermeni tehcirinde olduğu gibi, çıkarılan isyanların “mukatele”ye dönüşmesi karşılıklı can kaybına sebep oluyor. Aslında, 1915’te zorunlu göç işte böyle olumsuz şartlar altında cereyan ettiği için, her iki taraftan da ölümler olduğunu tarihler belirtiyor. Ne var ki, Ermenilerin zorunlu göçte yok olmalarının çok büyütüldüğü ve karşılıklı çatışmaların “katliam” gibi gösterildiği de başka bir gerçeği yansıtıyor.

Osmanlı İmparatorluğu’nda tehcirin de uygulama kurallarının yıllarca hüküm sürdüğü unutuluyor. Oysa, “tehcir”in Balkanlar’da Türklere uygulandığı ve binlerce kişinin öldüğü tarihi gerçekler arasında yer alıyor. Kaldı ki Ermenilerin Karabağ’daki “katliam”ı belleklerden silinmiyor. Öte yandan; uzun yıllardan beri, hiçbir ABD Başkanı “Türkiye soykırım işlemiştir” şeklinde “kesin” bir ifade kullanamıyor. Çünkü ABD, gerçeği tarihi belgelerle öğrenmiş olmanın sıkıntısını yıllarca yaşıyor. Sözüm ona hür dünya bir türlü gerçeği kabullenmiyor.

Neocon vampirliği mi?

Merhaba sevgili Ogün okurları, sizlere Bir Portrede bugün aslında 2013’den bu yana iyice yol ayrımına giren Dünyaya barışı yerine, savaş çığırtkanlığı yaparak ranta farklı yollarla ulaşmaya çalışan Neoconcular ile itidalli ve daha barışçıl bir dünya düzenini savunan Merkeziyetçiler savaşının etkileri ile gelinen son durumu değerlendireceğim ve tabi sonunda da bu durumun ülkemize yansımalarını.

ABD, 8 Kasım 2016’da seçime gidiyor. Obama kabinesi “topal ördek”hükmünde bir  görüntüyle acziyet içinde, sadece dünyadaki ateşi seyrediyor. Ortadoğu yanıyor, Rusya “Hitlervari” lideri Putin’le yangına körükle gidiyor. Avrupa’nın eski güvenli halinden eser yok. Kalbinde, Brüksel’de bombalar patlıyor, insanlar ölüyor.

Uluslararası arena toz duman. Hangi ülke, hangi terör örgütüne destek veriyor, belli değil. At izi it izine karışmış halde. Uluslar arası hukuk bitmiş, BM sadece isimden ibaret sembolik bir kuruluşa dönmüş, devletler kavgası başlamış, gücü yeten yetene saldırır halde bir görüntü izliyoruz.

Tüm bu görüntünün, yıkımın, savaşların, kargaşa ve ölümlerin nedeni nedir, nasıl oluyor, kim yapıyor, hangi görünmez el yeni bir dizayna girişmiş?

ABD’deki  Neocon ve  Merkeziyetçi kavga tüm dünyayı sarmış  görünüyor. 2013’den beri süren bu kavga son yıllarda iyice arttı ve muhtemeldir ki yeni başkan seçilene dek de alevlenerek sürecek. Çünkü ABD’deki yönetsel boşluk Neocon’ları iyice pervasızlaştırmış, Merkeziyetçilerin daha mutedil reflekslerine rağmen ABD’yi ve dolayısıyla da tüm dünyayı etkilemekte. Tüm dünyadaki bu yangın ve ateşin sebebi Neocon’ların hakimiyet mücadelesinin sonucu olarak görünüyor. Merkeziyetçilerle giriştikleri mücadele ortalığı kasıp kavuruyor ama hiçbir şey onların umurunda değil gibi görünüyor. Her ne kadar bunlar ABD ile anılsa da, bunların hegomonik alanı tüm dünya ve tüm dünya ülkelerindeki yer altı-yer üstü kaynaklara hakim olma meselesidir.

Aslında ABD dünyayı alt üst eden bu Neocon grubun sadece resmi ve legal görünürdeki ismidir. Çünkü bunlar her yerdedirler, her ülkede, her coğrafyada ve her devletin içindedirler. Bunlar sadece ABD veya İngiliz vatandaşı aidiyeti içinde değillerdir. Bunlara derinlemesine bakınca, Asyalı bir ülke vatandaşı, Türk vatandaşı, Afrikalı, Uzak doğulu, Avrupalı bazen ise güney Amerikalıdırlar. Çünkü bunlar her dinden, ülkeden, kıtadan kendilerine hizmet edecek uşakları ve “kardeş”leri bulmakta çok mahirdirler. Dünyanın her bir noktasında, en ücra yerinde bunlara hizmet eden ve edecek olan, kendi toprak ve devletine ihaneti umursuzca işleyecek olan “kişiliksiz” kişiler mevcuttur ve görevlerini de en iyi şekilde ifa etmektedirler.

Suriye konusu, ABD Neocon’ların menfaatleri gereği Rusya ile ittifak ettikleri salt bir arenadır. Suriye güçler savaşımının masum ve mazlum sahası olmak talihsizliğini yaşamaktadır. Çünkü Suriye’de ve Akdenizde askerleri ve donanmalarıyla herkes var.

IŞİD diyoruz, arkasında ABD ve Neocon’lar çıkıyor. Adı bile yokken bir anda IŞİD diye bir örgüt çıkıyor  ve ortalığı ateş çemberine çeviriyor. IŞİD’e dikkatle bakınca arkasında, başında yine bu dünyanın baş belası Neocon’ları görüyoruz. Ortadoğuda “tavşana kaç tazıya tut” dedirtircesine halkların katline sebebiyet veriyorlar. Amaçları sadece menfaatlerini pekiştirmek.

Bunlar için dost da yoktur, düşman da. Bunlar için sadece menfaat işbirliği vardır, gerisindeki hiçbir şeyin hiçbir önemi yoktur. Görüntüde Rusya ve Putin’le aşırı düşman görünürler ama aslında kavga görüntüsünde, ittifak içinde bir paylaşım yapmakla meşguller. Suriye’ye giren Rusya, Suriye’deki IŞİD ile var olan Neocon’lar aslında birbirinden beslenmektedirler. Merkeziyetçiler bu durumdan ciddi rahatsızlık da duysalar bazen Neocon’ların gözü dönmüşcesine savaş tamtamlarına mani olamıyorlar.

Geçmişte dünyada iki süper güç vardı ve diğer devletler sadece bu gücün varlıklarına meşruiyet kazandıran figüranlardı. Şimdi de ABD Neocon’ları dünya hakimiyeti için Putin’in muhteristik yanını kullanmaktadırlar. Bu sömürgeci, zalim, acımasız ve kolonyalist düşüncelerini bazen demokrasi, bazen özgürlük, bazen Arap baharı vb. gibi kulağa hoş gelen “beylik” laflarla vitrinize edip acımasız zalimliklerini kamufle ederek hareketlerini sürdürmektedirler. Onlar için her ülke ve her devlet piyon gibidir. Varsa yoksa onların Merkeziyetçilerle dünya hükümranlık savaşının kazanılması kavgasıdır.

Doların dünya parası olması için gerekirse üçüncü dünya savaşı çıkartmaktan imtina etmeyeceklerdir. Ne zaman ki bir ülke petrolle ilintili yeni bir karşılık ve tedavül değer çıkartacak olsa işte o zaman bunlar kıyameti kopartmaktadırlar. Libya’da Kaddafi’nin, Irak’ta Saddam’ın, Mısır’da Mübarek’in dramatik şekilde gidişinin de arkasında “dolar”ın istikbali ve “tek”liğinin zedelenmemesi isteği yatmaktadır. Şuanda da Avrupa devletleriyle olan çekişmenin altında yatan AB ile ABD Neocon’ları arasındaki Avro-Dolar kavgasından başka bir şey değildir. Merkeziyetçiler de dolar hakimiyetinin bekasından yanadırlar ama bunlar Neocon’lar gibi bir yol izlemeden, bu kadar kan ve gözyaşına sebebiyet vermeden bölge liderlerinin de düşünce ve yaklaşımlarının da dikkate alınarak biraz da uzlaşı ve ittifakla olacağını düşünmektedirler. Fakat Merkeziyetçilerin bu diplomasi ve diyalog da içeren tavırları Neocon paradigması için kabul edilmemekte ve pasif bulunmaktadır.

NATO, ABD’siz bir hiç hükmündedir. Çünkü Avrupa’da AB’yi koruyacak bir askeri güç mevcut değildir. Nato ancak ABD ile bir savunma gücü niteliği arz etmektedir. Hal böyleyken, şu anda görünen Neocon’ların Avrupa’ya açık meydan okumasıdır. Yani “siz kim olursanız olun, kaç devlet olursanız olun, ne kadar zengin olursanız olun ABD ve dolayısıyla “dolar” varsa siz de varsınız, yoksa sizin başkentinizde bombayı patlatırım, sizi evden çıkamaz hale getiririm ve acziyet içinde hiçbir şey yapamazsınız” diyerek rest çekmekte ve meydan okumaktadır. Gerçekten de olan budur. Avrupa vatandaşlarından yetiştirdikleri teröristlerle, Avrupa’yı patlatmaktan asla imtina etmeyeceklerini Brüksel’de gösterdiler.

Bu büyük kavgaya bir başka açıdan bakarsak; burada ana figür, Türkiye görünmektedir. ABD’deki Neocon’ların da, Merkeziyetçilerin de tek ittifak ettikleri ve birleştikleri unsur, ülkemizin kendi yanlarında mı yoksa Avrupa yanında mı yer alıp almayacağı meselesidir. Şuanda ülkemizde yaşanan büyük terör olaylarının da arkasında ülkemizi yanlarına çekmek isteyenlerin Türkiye’ye ayar verme çabalarından başka bir şey değildir. Türkiye ABD’ye yaklaşınca içimizdeki kalleş PKK terör örgütü Avrupa ülkelerince alevlendirilmekte, Avrupa ile yakınlaşınca da Neocon destekli PYD-YPG-PDYkaynaklı başka tehditler su yüzüne çıkmaktadır. Paralel yapı ise hem Neocon’ların, hem de Avrupa kaynaklı terör çıkartan ülkelerin ortak kullandıkları bir örgüt olarak karşımıza çıkmaktadır.

Çok karmaşık bir denklem içindeyiz. Önümüzdeki yüz yıllık zaman dilimine hükmetme savaşındayız. Haritaların yeniden çizileceği yeni bir Sykes –Picotpaylaşımının arefesi bir dönemdeyiz. Bu noktada herkes herkesle ittifak etmekte ve bir anda ihtilaflı hale de düşebilmektedir.  Bir nevi “transformatif”üçüncü dünya savaşını,  aynen İkinci Dünya Savaşı ve onun sonucunda ortaya çıkan tablo neticesinde dizayn edilen dünya sistematiğinin bir benzeri tabloyu yaşıyoruz. Bu defa çok daha zorlu bir şekilde cereyan etmektedir. Çünkü dijital ve ekonomik atraksiyonların etkisi öyle belirgin, çöküşler ve kalkınışlar öyle farklı boyutlarda cereyan ediyor ki; çıplak gözle hiçbir şeyi algılayamıyoruz. Kim neyi ne için yapıyor? Olayların derinliğine nüfuz edemeyenler, dünyanın son iki yüz yıllık tarihselliğine vakıf olamayanlar  yürütülen bu açık-gizli savaşın nedenini, niçinini ve hangi sonuçlara gebe olduğunu idrak edemiyor.

Görünen o ki; yakın zamanda bizim de içinde bulunduğumuz, Ortadoğu, Avrupa ve Ön Asya’da sular pek durulmayacak. Anlaşılıyor ki daha da bulanacak ve sonrasında durulacak bir suda yüzüyoruz. Ama bu coğrafya Türkiyesiz asla yeniden dizayn edilemeyecektir. Tüm kavgaların arkasında Türkiye’nin hangi konum ve durumda olup olamayacağı hesapları yatmaktadır.

Şuanda dünya’yı masaya yatırıp yeniden parsellemeye başlamış ve bitirmeye yakın olan “üst akıl” ve “Neocon”lar  “yeni dünya düzeni”ni oluşturmaktadırlar.

Rusya hangi konum ve güçte olacak, Türkiye’nin durumu ne olacak, hangi devlet kaça bölünecek, hangi enerji nerde kalacak, hangi boru hattı nerden geçecek ve hangi ülkenin emanetine bırakılacak? Ortadoğu petrolü  ve doğalgazı hangi millete, dine, mezhebe, ırka teslim edilecek, tüm bunların hesaplamaları ve planları yapılmaktadır.  Bu planlar yapılırken de bölge ülkelerinden kendilerine teslimiyet göstermeyen ve bölgesel güç niteliği arzeden ülke ve liderlere de ayar vermek onların şuandaki en temel işleri durumundadır. Türkiye’nin de başında Erdoğan gibi  bir liderin olması onların planlarında sekteler oluşturmaktadır. İçinden geçtiğimiz şu kritik, çatışmacı ve terörün azmışlığının nedeni de budur. Eğer ülkemizde  şuanda, geçmişte olduğu gibi söyleneni yapan ve itiraz etmeyen bir lider olsa onlar için her şey çok daha kolay olabilecekti. Ama Erdoğan’ın “milli ve yerli” duruşu ve dahi  Ortadoğu-Afrika ülkelerinde “ümmetin umudu” oluşu, konumu ,onların hoşuna gitmemektedir.  Bu nedenle de her bir koldan ülkemize saldırıları devam etmektedir.

17-25 Aralık’ta Paralel yapı  ile saldırıp Erdoğan’ın dirayetini ve millet nazarındaki kredibilitesini test ettiler. Bunun tutmadığını gördüler. Millet ve ümmet Erdoğan’a desteğini artırarak sürdürdü. Sonra terörle gelmeye başladılar. Çözüm sürecinde gelinen sürecin barışla sonuçlanması, Erdoğan için güç pekiştirmesi olacağı idrakiyle yeniden saldırdılar.Tüm bunlara rağmen; bugünlerde ülkemizin verdiği kahramanca mücadele ve millet içindeki birlik, beraberlik olgusunun yüceliği bu saldırıların da tutmayacağını gösterdi. Ülkemizi güçlü ordusuyla Suriye batağına sokmak istediler ve yine Erdoğan’ın kıvrak diplomasisiyle istediklerini elde edemediler ve çıldırmaya başladılar.

Şimdi ise Neocon’lar ABD üzerinden yeni bir 17-25 Aralık harekatı başlattı. Rıza Zarrap’ın, ABD’de FETÖ’ye yakın bir savcı tarafından tutuklanmasıyla bu durum kendini gösterdi. Bu isimden yola çıkarak Türkiye ve Erdoğan’ı suçlamaya yönelik faaliyetlere girişilmesi bu fitilin ateşlendiğinin işaretidir. Eş zamanlı olarak Türkiye’de yaşanan lanet, iğrenç ve aşağılık ve de hepimizin kınadığı “taciz” olayının AK Parti ve Erdoğan’la yakınlaştırılmaya çalışılmasındaki Paralel Yapı çabaları hiçbir şeyin tesadüf olmadığını göstermektedir. Bir başka   durum ise ABD’de Neocon’ların “kriz kahin”i diye bilinen alçak ve şerefsiz  bir Neocon’nun, Erdoğan’nın düşürülmesi ve darbe yapılması gerekir içerikli yazısı yeni bir topyekün saldırının işaretidir. Türkiye’nin de içinde bulunduğu coğrafyada yapılacak her tür “yeni düzen”de Erdoğan’nın fikirlerinin doğruğunu gören Merkeziyetçiler, Türkiye uyumlu bir politika izliyor olmaları makul bir durumdur. Hatta Suriye krizinin başlarında Erdoğan’nın iddialarının şimdilerde Merkeziyetçilerce tasdik edilir şekilde bir ittifak söyleminin hakim olması sevindirici bir gelişmedir. Kaldı ki bunlar Türkiye ve Erdoğan konusunda işbirliği yapılması zarureti gerçekliğinin farkındalığını Neocon’lara göre hep idrak etmişlerdir. Aslında Merkeziyetçiler de Erdoğan’sız hareket etmeye çalışan bu Neocon canavarından oldukça rahatsızlar.

Ama başaramayacaklar, muvaffak olamayacaklar. Bu coğrafyada‘’Türkiye’’siz hiç kimse hiçbir şey yapamayacaktır. Ve inanıyorum ki; ülkemiz içinden geçtiğimiz bu zor günler ve zamanlar sonrasında bölgenin baş aktörü olacaktır. Bu kaçınılmazdır ve kimsenin bunu engellemeye gücü yetmeyecektir. Dolar’ın bu acımasız ve kanlı savaşının sonu ne olur bilinmez ama, Neocon’lar da, Merkeziyetçiler de bu coğrafyada ‘’biz’’siz bir varlık oluşturamayacaklarını görecekler -ki  onlar bunu çok iyi biliyor ve merkeziyetçiler Neocon’lara göre bunun farkında şeklinde hareket etmekteler-  ve Türkiye yine muktedir şekilde varlığını sürdürecektir.

Bu dünya gerçeklerini göremeyen ve sürekli kullanılmaya müsait bizim aklıevveller ise Neokancıların oyuncağı olmaya devam edecek maalesef.

Bir sonraki yazımızda buluşmak ümidi ile Allah’a emanet olun sevgili okurlarım.

Yeni hükümet hayırlı olsun

Merhaba Sevgili Türkiye’de Enerji Okurları nihayet sıkıntılı bir dönemin sonuna geldik ve tekrar tıkanmaya giden Türkiye yolu açılarak yeni Hükümet yani 65.Hükümet kuruldu.

Hayırlı olsun, hayırlar getirsin, başarılar diliyorum. Önceki  yazılarımda  da belirttiğim gibi “Yeni Türkiye’nin” yeni konseptine muvafık bir bakanlar kurulu ve parti yönetimi görüyoruz. Ciddiyetle, detaylı bir çalışmayla ve çok farklı özellikleri öne çıkartarak hazırlanmış bir kabine listesi…

Aynı hassasiyet, dikkat ve itina parti MKYK ve MYK‘sinde de kendini gösteriyor. Güven ve çalışkanlığın ön plana çıktığı bir liste görüyoruz. Deneyim ve dinamizm güven ve sadakatle harmanlanmış bir tablo oluşturulmuş.

Erdoğan‘ın siyasi deneyimi yine herkesi şaşırtarak takdire şayan şekilde tezahür etti. Yine beklentilerin fevkinde, fevkalade bir kadro oluşturuldu. Çalışkanlık, güven, sadakat, bir ve beraber hareket edebilirlik kabiliyeti bu kabinenin en büyük özelliği olarak öne çıkıyor. Kabinede kalanlar veya yerleri değişenler dünden gelen deneyim ve başarılarından dolayı yarına da yol almaları için devam denilmiştir. Yeni gelenler ise; oldukça nitelikli, çalışkan ve çalışkanlıklarıyla tebarüz etmiş kişiler.
Başbakan Binali Yıldırım‘la ilgili bir şey söylemeye hacet var mı?

Bindiğimiz uçaktan, gittiğimiz yollardan, geçtiğimiz tünellerden, köprülerden, viyadüklerden, anlıyoruz onu zaten. Onu bilmek için söze değil zaten icraata bakmak yeterli. O bir pratikliğin ve uygulamanın sembolü. Ülkemizin imarında laf değil icraat gösteren kişilik. Non-stop çalışma demekten başka bir şey düşünmeyen, gecesini gündüzüne katarak ilk AK Parti hükümetinden bu yana kesintisiz şekilde icraat yapmıştır. Ulaşamayanları birbirine ulaştıran efsane Ulaştırma Bakanı
Ve eminim ki; Sayın Yıldırım’ı bundan sonra da icrai olarak keyifle izlemeye devam edeceğiz…Şehircilik ve Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki tam da yıllardır edindiği deneyime uygun bir bakanlığa  geldi. Kayseri’de edindiği yerel yönetim, şehircilik, imar ve planlama gibi deneyimlerini ülkemiz geneline şamil kılacak nitelikte birisi. Ülkemizin kabusu olan paralel yapı mücadelesinde de bundan sonra azimle ve kararlılıkla dik durup üzerine düşeni fazlasıyla yapacak güveni veriyor. İnanıyorum ki; Kayseri gibi bir şehrimizden gelen birisi  olarak bu malum yapı zararının bilincinde olarak, bakanlığı bünyesindeki temizlenmesi gerekenleri gereği doğrultusunda yerine getirecektir.Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü ise edinimleri, birikimi ve donanımıyla  bu bakanlık için biçilmiş kaftan gibidir. Daha önce savunma sanayi müsteşar yardımcılığı görevindeyken de gösterdiği başarıyı ve stratejik işleri burada da yapacağına inanıyorum.  Çok yerinde ve isabetli bir seçim.

Sağlık Bakanlığı’na gelen Recep Akdağ’ı ise anlatmaya gerek yok kanısındayım. Ülkemizde çok ciddi reformlar gerçekleştirmiş, akademik olarak ispatladığı rüştünü pratikte de fazlasıyla icraatlarıyla hepimize göstermiş örnek bir hizmet adamı. Adeta “nerde kalmıştık” dercesine yeniden göreve geldi ve hiç kuşkum yok ki, kaldığı yerden yeni bir enerji ve azimle devam edecektir.

Milli Savunma Bakanlığı’na Fikri Işık’ın gelmesi, İsmet Yılmaz’ın ise Milli Eğitim Bakanlığı’na gelmesi ayrı bir maslahat ve isabetlilik içermektedir. Her iki bakanda farklı ve ekstra özellikleri, çalışkanlıkları ve güvenilirlikleriyle yeni görevlerde, yeni dinamizm, heyecan ve atılım kaydedeceklerdir.

Kültür Bakanlığı Nabi Avcı’nın yapısıyla mütenasip bir örtüşme oldu. Tam isabet denilecek bir değişiklik oldu. Sayın Avcı’nın deneyimi, birikimi, eğitimi, kalitesi bu bakanlığa çok farklı ve yeni bir hava katacaktır.

İçişleri Bakanlığı’na Efgan Ala’nın gelmesi ülkemizin güvenliğine kasteden Paralel Yapı ve PKK terörüyle mücadelede sürekliliğin gereğini ve kesintiye tahammül edilemeyeceği  konseptini göstermektedir. Bu konuda kararlılık, dikkat ve ciddiyetinden kuşku duyulmayan Ala’nın yeni bir ivmeyle  mücadeleye devam edeceğine inancım sonsuzdur.

Avrupa Birliği Bakanlığı’na Ömer Çelik’in getirilmesi de  Sayın Erdoğan’ın AB işlerinde tek ses olunması ve bu konuda Avrupa’ya taviz verilmeden, dik bir duruş sergilenmesi yaklaşımının işareti olarak gözükmektedir. Sayın Çelik de, siyaset bilimine vukufiyeti ve Avrupa müktesabatına olan  bilgi ve yaklaşımıyla bu bakanlıkta daha net ve  farklı bir duruşu yansıtmanın alameti farikası olacaktır.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndaki değişim ise çok yerinde ve isabetli oldu. Sema Ramazanoğlu bu bakanlığın yükünü kaldırmada zorlandı maalesef. Ama Fatma Betül Sayan Kaya’nın bu göreve gelmesi  yerinde bir tercihti. Özgeçmişine, donanımına, zekasına güvenim tam ve bakanlıktaki deneyimli çalışanların ve tecrübeli danışman kadrolarının da katkısıyla inanıyorum ki; çok güzel performans sergileyeceği  bir süreç yaşayacağız.
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak ise, bürokratik deneyimi, hukuki birikimi ve  geçmiş yıllara baliğ  edinimleriyle kabineye ağırlık katacak bir potansiyel olarak tercih edildi. Geçmişteki  güven ve sadakate olan sadıklığı hepimize güven vermektedir.

Sayın Nurettin Canikli ise partinin kuruluşundan beri tutarlılığı, azmi, gayreti ve istikrarıyla kesinlikle saygın bir intiba vermiş birisidir. Hak ettiği bir konuma getirilmiştir. Grup başkan vekilliği döneminden beri cansiperane çabası, sarsılmaz güvenilirliği ile bu görevi fazlasıyla hak eden ve hakkıyla ifa edecek birisidir.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ise, ara verdiği bakanlığına kaldığı yerden devam edecektir. Zeybekçi’nin milli ve yerli ekonomik algıları eminim ki, yeni dönemde de güven verecek, hepimizin ekonomiye dair hislerine tercüman olacaktır.

Ulaştırma, Habercilik  Bakanı Ahmet Aslan ise, Binali Bey’in farklı bir versiyonu niteliğinde birisi. Binali Bey’den sonra oradaki boşluk zor doldurulacak bir boyut idi. Ama yıllarca bakanıyla beraber  bakanlıkta bürokatik olarak hizmetlere imza atan deneyime haiz Ahmet Aslan bu bakanlık için belki de en iyi alternatif idi. Ustası başbakan oldu artık çırağın ustalaşma sürecindeki değerli eserleri görmeye devam edeceğimize eminim…

Özetle yeni hükümet icraat, gayret, birlik ve beraberlik, tek seslilik, güven ve sadakat içerikli, ana konularda tavizsiz çalışacak ve sorunların kısa sürede çözülmesi konusunda cansiperane mücadele edecek bir dik duruşun görünümü olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu duygular ile yeni hükümetimizi bir kez daha kutluyorum. Umarım şimdi eksik taşlar oturmuş bu yeni kabine ile başta fetö olmak üzere tüm sorunlarımız ile mücadelede çok daha aktif ve başarılı olacağız.

Bir sonraki Bir Portrede buluşmak ümidi ile Allah’a emanet olun sevgili Ogün okurlarım.

Güvenilir enerji zaruriyettir

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Yunanistan’ın Selanik kentinde, Trans-Adriyatik Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TAP) inşaatının resmi temel atma törenine katıldı.

Bakan Albayrak, buradaki konuşmasında, enerji sektörünün, yenilenebilir enerji, düşük emisyon hedefleri ve enerji verimliliği gibi alanlarda yaşanan gelişmeler ve çeşitli yeni teknolojilerin yaygın kullanımıyla çarpıcı bir değişime uğradığını söyledi.

Günümüzde güvenilir ve sürdürülebilir enerjiye ihtiyacın zaruri olduğunun altını çizen Albayrak, “Enerji kesintilerine olan tahammül gitgide azalmaktadır. Doğalgaz ve kömür başta gelen enerjikaynakları olarak, AB üyesi ülkelerde olduğu gibi komşu ülkelerin deenerji karışımında, önümüzdeki on yıllar boyunca kilit bir belirleyici unsur olmaya devam edecektir.” ifadelerini kullandı.

Uluslararası iş birliği ve ortaklıkların, Avrupa’nın arz güvenliğine ilişkin ağır basan endişelerin üstesinden geldiğini ifade eden Albayrak, “TAP projesi, TANAP projesiyle birlikte bölgede gaz-gaza rekabetinin daha da artırılması ve etkin, güvenilir piyasaların inşa edilmesi anlamında bir başarı öyküsüdür.” diye konuştu.
Albayrak, TANAP ve TAP’ın ölçeklenebilir projeler olduğuna işaret ederek, “Her iki projenin de başlangıçtaki kapasiteleri, dinamik bir perspektif göz önünde bulundurularak, daha fazla talep ve daha fazla gaz tahsisatını karşılamak üzere artırılabilecek şekilde tasarlanmıştır. Günümüz gaz piyasalarında, enstitüler ve teknolojilerdeki yenilikler, uzun vadeli kontratları çağ dışı bırakmakta ve ulusal ve uluslararası fiziksel ve sanal gaz ticaretleri gelişmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.

Doğalgazın temiz ve rekabetçi doğası nedeniyle vazgeçilmez kaynak olmaya devam edeceğini dile getiren Albayrak, şöyle devam etti:
“TAP ve TANAP’ın, güvenilir ve barışçıl uluslararası katma değerlerin oluşturulmasında sadece bir ilk adım olduğuna, devamının ise daha rekabetçi, dinamik, etkin ve tabii ki de sürdürülebilir enerjipiyasalarının tesis edilmesi için olan ortaklıklar ve işbirlikleri olacağına inancım tamdır. Toplumlarımızın ne altyapılara ne de karşılıklı diyalog ve stratejik ortaklıklara olan yetersiz yatırımlara tahammülleri vardır. Dolayısıyla, bu enerji intikalini güvenilir ve yenilikçi bir şekilde gerçekleştirmeliyiz.”
Albayrak, Türk hükümetinin, TANAP ve TAP projelerine olan desteğinin devam edeceğini belirterek, “Arz çeşitliliğinin artırılması ve enerji güvenliğinin sağlanması amacıyla, tüm ekonomik fizibıl projeleri görüşmeye hazır olduğumuzu da burada belirtmek isterim.” diye konuştu.
Bakan Albayrak, törenin ardından bölgesel enerji konularında ikili temaslarda bulundu.

“878 kilometrelik yolculuk”
TAP, TANAP’a Türk-Yunan sınırında dahil olacak ve Yunanistan’ın kuzeyi, Arnavutluk ve Adriyatik Denizi’nden geçerek 878 kilometrelik yolculuğun ardından İtalya’nın doğalgaz şebekesine bağlanacak.

Azeri gazını Avrupa’da birkaç pazara birden taşıyacak boru hattının başlangıç kapasitesi 10 milyar metreküp olacak.

Tüketicinin deposu bedava enerjiyle dolacak

4 milyon abonesiyle Türkiye’nin en büyük elektrik satış şirketi olan CLK Boğaziçi Elektrik, elektrik abonelerine akaryakıttan tasarrufu ettirecek. Hayatın olmazsa olmazı elektrikte tüketime yönelik Türkiye’de ilk defa hayata geçirilen ‘Deponuz Enerjiyle Dolsun’ kampanyasıyla CLK Boğaziçi Elektrik ile mesken ve ticarethaneler için Serbest Tüketici sözleşmesi yapan aboneler, OMV Petrol Ofisi’nden kullanımlarına göre toplamda 900 lirayı bulan hediye akaryakıt elde etme şansı yakalayacaklar.

Kampanya kapsamında CLK Boğaziçi Elektrik ile Serbest Tüketici sözleşmesi imzalayan tüketiciler, 24 ay taahhüt verip kampanyaya giriş hakkı kazanabilecekler. En düşük limit olan 150 liralık akaryakıt hediyesi için meskenlerde 500, ticarethanelerde ise 350 liralık aylık elektrik faturası oluşturulması gerekiyor. Abonelerin elektrik kullanımı arttıkça hediye akaryakıt kazancı da artarak toplamda 900 lirayı bulacak.

‘AKARYAKITTA TASARRUF SAĞLAYACAĞIZ’

Konuyla ilgili bilgi veren CLK Boğaziçi Elektrik Genel Müdürü İbrahim Gümüşlü, ‘Deponuz Enerjiyle Dolsun’ kampanyasının 2016 yılı boyunca sözleşme imzalayan tüm yeni serbest tüketiciler için geçerli olacağını söyledi. Kampanya ile elektrik abonelerinin akaryakıt harcamalarında tasarruf yapmalarını sağlayacaklarını ifade eden Gümüşlü, “Aylık elektrik faturası 120 lira ve üzerinde olarak bizimle serbest tüketici sözleşmesi yapan abonelerimize sadece fiyat indirimi sağlamayı değil, yaptığımız işbirlikleriyle onların hayatlarına değer katmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda hayata geçirdiğimiz ‘Deponuz Enerjiyle Dolsun’ kampanyamız ile belirlenen limitlerde elektrik tüketimi yapan abonelerimizin akaryakıt faturalarını aşağıya çekmelerini sağlayacağız. Bu tür fayda işbirliklerini geçmişte olduğu gibi gelecekte de farklı sektörlerle abonelerimize sunuyor olacağız” dedi.

‘ANLAŞMALI İSTASYONLARDA KULLANILABİLECEK’

Kampanyadan yararlanmak için mesken ve ticarethane sahiplerinin CLK Boğaziçi Elektrik ile 24 ay süreyle taahhütlü sözleşme yapması gerekiyor. Bunun ardından OMV Petrol Ofisi’nin Positive Card’ları hak sahibi müşterilerin adreslerine gönderilecek.

Mesken tarifesi sahipleri son 12 aylık elektrik tüketimlerinde 15 bin kWh’ı (aylık yaklaşık 500-1000 TL faturaya denk geliyor) bulmaları halinde Positive Card’larına 200 TL, 60 bin kWh ve üzeri (aylık 2 bin TL faturaya denk geliyor) geçen abonelere ise 600 TL yükleme yapılacak.

Ticarethane tarifesi sahipleri de yine son 12 aylık elektrik tüketimleri üzerinden 10 -15 bin kWh’ı (aylık 350-500 TL faturaya denk geliyor) elektrik tüketirlerse Positive Card’larına 150 TL, 60 bin kWh ve üzeri (aylık 2 bin TL faturaya denk geliyor) geçen abonelere ise 900 TL yükleme yapılacak.

Hediye akaryakıtlar www.ponerede.com adresindeki Positive Card sekmesi üzerinden görülebilecek anlaşmalı OMV Petrol Ofisi istasyonlarında kullanılabilecek.

CLK BOĞAZİÇİ / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Tüpraş toplam satışını artırdı

2016 yılı ilk üç ayında ham petrol fiyatları dalgalı bir seyir izlemiştir. Yüksek benzin rasyolarının etkisiyle genel olarak rafineri kapasite kullanım oranları artmış, mevsim normallerinin üzerinde seyreden kış sıcaklıklarına bağlı olarak düşen motorin ve fuel oil tüketimi ve değişen küresel arz talep dengeleri bu ürünlerin fiyatlarını baskılamıştır. Bu doğrultuda Akdeniz Rafineri Marjı geçen yılın aynı dönemine göre 2,14 Dolar azalarak 3,84 Dolar/varil düzeyinde gerçekleşmiştir.

Mevsimsel şartlar itibariyle tüketimin düşük olduğu ilk çeyrek dönemde Tüpraş, bakım çalışmaları ve arızi duruşlara rağmen % 99,7 toplam kapasite kullanımına ulaşmış, artan üretim ve Ülkemizdeki talep gelişimi doğrultusunda Tüpraş yurtiçi satışları % 29 oranında (1.150 Bin Ton) artmıştır. Ürün ihracatının da 80 Bin Ton (% 5) daha artması ile toplam satışlar geçen yıla göre % 22 (1.231 Bin Ton) artışla 6,9 Milyon Ton olmuştur.

Satış miktarı ve dolar kurundaki artışa rağmen, geçen yılın aynı dönemine göre 7 düşen ham petrol fiyatlarına bağlı olarak satış hasılatı 2015 yılının aynı dönemine göre  azalmıştır. Uluslararası rafineri marjlarının geçen yılın 2,14 Dolar/varil altında gerçekleşmesine rağmen, Tüpraş’ın Konsolide Vergi Öncesi Karı 96 Milyon TL ile geçen yılın üzerinde gerçekleşmiştir. Net Dönem Karı ise, geçen yıl devreye alınan Fuel Oil Dönüşüm Tesisi yatırımı teşvikinden kaynaklanan vergi gelirinin bu sene bulunmaması nedeniyle geçen yılın altında ve 79 Milyon TL düzeyinde gerçekleşmiştir.

Geçtiğimiz 10 yılda toplam 5,5 Milyar Dolarlık yatırım ile önemli projelere imza atan Tüpraş, 2016 yılında da özellikle performansını pozitif yönde etkileyecek projelere yatırım yapmayı sürdürmektedir. Bu doğrultuda, yılın ilk çeyreğinde 74,7 Milyon Dolar olarak gerçekleşen yatırım harcamalarının, yılın geri kalanında yapılacak yatırımlarla 2016 yılı toplamında 268 Milyon Dolara ulaşması beklenmektedir.

Tüpraş, artan rekabet gücüyle ülkemizin akaryakıt ihtiyacını en yüksek kalitede karşılayarak operasyonel ve finansal hedeflerini gerçekleştirirken, hissedarları, iş ortakları ve ülkemiz için katma değer oluşturmaya devam edecektir.

İletim ve dağıtım önemlidir

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Elektrik Dağıtım Hizmetleri (ELDER) 9. Sektör Toplantısı’na katılarak, 2016-2020 uygulama döneminde elektrik dağıtımının ilk kez tamamen özel sektör tarafından yapılacağını dile getirdi.

Toplantıda önümüzdeki 5 yıla yönelik hedef ve planların masaya yatırılacağını ifade eden Albayrak, şöyle devam etti:
“Üretilen elektriğin kesintisiz ve kaliteli olarak tüketiciye ulaştırılması sistem için artık asgari gerek şart haline dönüştü. Hepinizin bildiği gibi elektrik dağıtım faaliyeti 2008 yılında başlayan ve 2013 yılında tamamlanan bir özelleştirme süreciyle özel sektör marifeti ile yapılmaya başlanmıştır. Yine dağıtım ve perakende faaliyetleri ayrıştırılarak piyasada rekabetin oluşumuna ve ticaretin serbestleşmesine önemli katkılar sağlanmıştır. Artık devletin müessese mantığı ve yapısıyla üretilen hizmetler yerine profesyonel şirketler haline dönüştürülmüş, katma değeri olan ve geleceğini planlayabilen bir yapının oluşumu konusunda önemli mesafeler alınmıştır. Elektriğin üretim tesislerinden tüketim noktalarına kadar taşınması ve yeterli, kaliteli, sürekli ve kesintisiz sunumu için önemli büyüklükte iletim ve dağıtım altyapısının inşa edilmesi ve işletilmesi gerekmektedir.”

“Dağıtım şirketinin varlık sebebi şeffaflık”
Albayrak, tarifelerin hem hizmet kalitesini artırması hem de şirketlere yeterli geliri sağlarken şirketleri verimli olmaya zorlaması ve nihayetinde sistemdeki batık maliyet veya sosyal refah kaybı olarak adlandırılacak miktarı minimum hale getirmesinin esas olduğunu belirterek, “Her ne kadar dağıtım faaliyeti özelleştirilmiş olsa dahi bu şirketler düzenleyici kurumun belirlemiş olduğu tarife kapsamında dolaylı kamu kaynağı kullanmaktadırlar. Bu şirketlerin, eşit taraflar arasında ayırım yapmadan faaliyetlerini sürdürmeleri ve harcanan her bir kuruşun şeffaflığının sağlanması ile hesap verilebilirliği kendilerinin varlık sebebi olarak bilmeleri önemlidir.” ifadelerini kullandı.

Geçen hafta TBMM’nin ilgili komisyonunda onaylanan Elektrik Piyasası Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile elektrik dağıtım şirketlerini (EDAŞ) etkileyen ve önemli sorun teşkil eden kayıp-kaçak konusu, tarifeler, lisanslama süreçleri ile piyasa işleyişinde aksaklıklara sebebiyet veren hususların çözümünün amaçlandığını anlatan Albayrak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Sektörün özelleştirme sonrası göstermiş olduğu performans hiç azımsanmayacak kadar önemlidir. Piyasa mekanizmaları içerisinde eksiklikler giderilmiş yaklaşık ortalama yaşı 20 civarında olan şebeke iyileştirilmesi sağlanmaya başlanmıştır. Gelinen bu aşamada sistemin jargonu bile değişmiştir. Daha önce kullanılmayan belki sadece bir fikir olarak zikredilen bazı konular artık icra edilecek fiili durumlara dönüşmektedir. Elektrik dağıtım faaliyetinin sürdürülebilirliğinin sağlanması konusunda daha fazla söze ihtiyacın olmadığını düşünüyorum. 780 bin kilometrelik alanda yaklaşık 36 milyona yakın aboneye hizmet veren büyük bir dağıtım şebekesine sahibiz. Bu şebeke, dünyanın 5’inci, Avrupa’nın 2’inci büyük şebekesi durumundadır. Yaklaşık 15 milyon direk, yaklaşık 1,3 milyon kilometre hat, yaklaşık 400 bin trafo, 74 bin megavat kurulu gücü, 264 milyar kilovatsaat elektrik tüketimi, bu fiziksel büyüklüklerin yanı sıra mali olarak da ülke ekonomisi içinde önemli olan büyüklüklere sahip bir sektör; 2010-2015 yılları arası yaklaşık 13 milyar lira yatırım, 27 milyar lira işletme bütçesi, 2015-2020 yılları arası yaklaşık 18 milyar lira yatırım, 43 milyar lira işletme bütçesi, olmak üzere 10 yıl içerisinde ülkemiz toplamda 101 milyar liralık bir yatırım tutarını sadece elektrik dağıtım sektörüne harcamış olacaktır. Bu büyüklüklerin doğru yönetilmesinin ne kadar önemli olduğu ve çok küçük bir hatanın dahi büyük maliyetlere sebebiyet vereceği çok açıktır.”

Albayrak, çalıştayda tüketici odaklı konuların tartışılacağını ve sektörün tüketicilere çok daha iyi hizmet verebilmesini sağlamak üzere her iki tarafın yapması gerekenlerin masaya yatırılacağını anlattı.

“1 Ocak 2016 milat olacak”
Elektrik dağıtım şirketlerinin performanslarını sahada yaptıkları anketlerle değerlendirdiklerini ve toplantının basına kapalı bölümünde şirketlere “performans karnesi” dağıtacaklarını söyleyen Albayrak, şöyle konuştu:
“Bu kapsamda ilk olarak 2016 Mart ayı içerisinde yaptırmış olduğumuz elektrik dağıtım hizmetleri memnuniyet anketinin gerek şirket bazındaki gerekse genel bazdaki sonuçlarını bugün sizinle paylaşıp değerlendireceğiz. Denetimlerde yetkin personel ve etkin denetim yöntemleri kullanılarak, uygunluk ve performans denetimlerinin yapılmasıyla; kamu kaynaklarının verimli ve yerinde kullanılması, dağıtım hizmetlerinin sağlıklı hale getirilmesi ve tüketicinin daha kaliteli ve kesintisiz elektrik kullanması sağlanacaktır. Bu kapsamda şirketler, müşteri memnuniyetini etkileyen en önemli hususlar olan; tedarik sürekliliği, hizmet kalitesi, teknik kalite ve bu kriterlerin sonuçları bağlamında gerekli yatırımların ve işletme faaliyetlerinin yapılıp yapılmadığı hususunda farklı ekipler ve farklı zamanlarda planlı/plansız, haber edilerek veya haber edilmeksizin denetlenecektir. Bundan sonra bu anketlere bağlı olarak elektrik dağıtım şirketlerinin performanslarını birinci elden denetleyecek ve yerine getiren gruplara desteğimiz eskisinden daha fazla olarak devam edecek. 1 Ocak 2016 milat olacak. Vatandaşlarımızın makul taleplerini elektrik dağıtım şirketlerinin karşılayıp karşılamadığını takip edeceğiz. Böylelikle şirketlerin içerisinde kurumsal verimliliğin önünü açmak için yol gösterici olacağız.”

“12 saati aşan kesintiye tazminat”
Albayrak, elektrik kesintilerine ilişkin dağıtım şirketlerinin sağlamakla yükümlü oldukları eşik değerler belirlendiğini ve eşik değerleri aşacak sayı veya sürede kesintiye maruz kalan kullanıcıların tazminat hakkının sağlandığını aktardı.

Kullanıcıyı etkileyen elektrik kesintilerinin yıllık eşik değerleri veya günlük süre sınırını aşması durumunda, başvuruya gerek olmaksızın tüketiciye tazminat ödenmesi hükmünün bulunduğunu vurgulayan Albayrak, “Günlük 12 saati aşan kesintilere ilişkin tazminatın bildirim yapılmak suretiyle takip eden ay içerisinde dağıtım şirketi tarafından ilgili kullanıcıya ödenmesi hüküm altına alınmıştır. Dağıtım şirketlerinin işlettiği dağıtım şebekesinde sunulan elektriğin teknik kalitesi, orta gerilim ve alçak gerilim seviyesinde tesis edilen belirli sayıda teknik kalite ölçüm cihazıyla ölçülmektedir. Cihazlar, belirlenen yerlere tesis edilmekte ve ölçü sonuçları müteakip yılın Mart ayı sonuna kadar raporlanmaktadır. Bu ölçüm işlemi; hem ilgili yerde teknik kalite sorunu tespit edilmesi durumunda gerekli iyileştirmenin yapılması hem de dağıtım şirketinin bu kapsamda sunduğu hizmet kalitesini bölge geneli için ölçerek bir kalite göstergesi elde edilmesi ve ödül-ceza mekanizmasına bir girdi sağlanması amacını taşımaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.

Risk analizi

İşyerinde yapılan işlerin özelliklerini dikkate alıp;
Çalışanları etkileyebilecek tüm tehlikeleri ve riskleri belirleyerek,
Kullanılacak iş ekipmanları ve kimyasal maddelerin seçiminde tüm riskleri değerlendirerek,
İşyerindeki düzenin korunmasını sağlayarak,
Genç, yaşlı, gebe veya emziren çalışanlar ile kadınların durumunu göz önüne alarak,
Değerlendirilen riskler sonucu kişisel koruyucu donanımları belirleyerek,
çalışanların sağlık ve güvenlik yönünden korunma düzeylerini yükselten ve işyerlerinde uygulanabilirliği sağlayan “Risk Analizi” hazırlanır.

Enerji ile terör bağlantısı

Ülkemizin refahı ve olumlu gelişimi noktasında ilk tehdit terörün hedefinin Türkiye’nin enerji zenginliğini kullanamaması olduğu gerçeğini bazı kesimler görmezden geliyor.

Ne zaman yurt içinde veya yurt dışında ülkemiz bir enerji hamlesi yapsa hemen terörün hedefi oluyoruz.

Yurt dışından petrol ve doğalgaz ithaline gerek duymadan kendi enerjilerimizi kullanmamız için ilk etapta terörden kurtulmamız gereklidir.

Dört tarafı doğal gaz üreticisi ülkeler ile dolu olan Türkiye özellikle Avrupa için enerji lojistiği nedeniyle kilit ülke durumundadır.

2009-2011 yılları arasında Katar-Suriye-Türkiye üzerinden Avrupa’ya doğru yön çizen doğal gaz boru hattı projelerinin hayata geçirilmek üzere iken, Suriye lideri Esad’ın buna karşı çıkması gerçeği hepimizin hafızalarında yerini koruyor.

Esad’ın, Türkiye’nin enerji konusunda Avrupa’ya karşı güçlü duruma gelmemesi için birileri tarafından piyon olarak kullanıldığını ve bu asli görevi neticesinde kendi halkını ölüme ve sürgüne terk ettiğini biliyoruz.

ŞEYL GAZI REZERVLERİ TERÖR İLE ENGELLENMEYE ÇALIŞILIYOR
Esad kullanılarak iptal edilen bir çok enerji projesine ek olarak Güneydoğu’da kayda değer miktarda bulunan şeyl gazı rezervlerinin kullanılması ise PKK terörü ile engellenmeye çalışılmıştır.

Kürt halkının huzuru noktasında bir misyonu olduğunu iddia eden örgüt Türkiye’nin enerji rezervlerini kullanmasına engel olmak için bölge halkına kan kusturmaktan çekinmemiştir. Ortaya çıkan tabloyu hepimiz görüyoruz. Şehitlerimiz, Şehit aileleri ve masum bölge halkı zarar görmüş örgüt emir aldıkları güçlere karşı sözünü yerine getirmiş, para, silah ve mühimmatlarına kavuşmuştur.

3 TRİLYON METREKÜP GAZ VE 90 MİLYAR VARİL PETROL
Güneydoğu’da ciddi miktarda şeyl gazı rezervleri bulunmaktadır. 3 trilyon metreküp gaz ve 90 milyar varil şeyl petrolü bilim insanlarının araştırmaları sonucunda tespit edilmiştir.

Şeyl gazı dışında Etan, butan gibi doğalgaz sıvıları içeren gazlarda Güneydoğu Anadolu havzasında bulunmakta olup, 200 milyar metreküp olarak hesaplanmıştır.

Kaya gazı da denilen şeyl gazı organik yönden zengin olmakla birlikte özel çalışmalarla üretilen yanıcı bir gazdır.

TÜRKİYE’NİN 200 YILLIK ENERJİ TÜKETİMİNE DENK GELMEKTEDİR
Diyarbakır, Mardin, Gaziantep, Batman, Adıyaman, Siirt, Kilis, Şanlıurfa, Şırnak, Hakkari’de rezervler yoğun olarak bulunmaktadır. Bu enerji kaynakları ülkemizin 200 yıllık enerji tüketimine denk gelmektedir.

200 yıl yurt dışından petrol ve doğalgaz almadan kendi enerji kaynaklarımızı kullanırsak, ülkemizin ekonomik açıdan nasıl güçlenebileceğini ve insanımızın nasıl bir refah içerisinde yaşayabileceğini hiç düşündünüz mü?

HAYAL BİLE ETMEMEMİZ İÇİN BİZANS OYUNLARI SERGİLENİYOR
Hayal etmek bile güzel ama hayal etmemize bile izin vermemek adına ülkemiz üzerinde ciddi Bizans oyunları sergilenmektedir.

TERÖRLE MÜCADELE İLK ÖNCELİĞİMİZDİR
O nedenle terör bizim ilk mücadele etmemiz gereken unsurdur. El birliği ile bu terör belasından kurtulabilirsek, 100 yıllık geçmişimizden daha önceki geçmişimiz gibi güç, huzur ve adaletli bir ülke konumuna gelerek dünya da söz sahibi olabiliriz.

Türkiye ne zaman enerji alanında özel bir vizyon yakalasa, terör hemen birileri tarafından devreye sokuluyor.

Türkiye son yıllarda özellikle Enerji Bakanlığının projeleri nedeniyle hızlı gelişti. Aniden jeopolitik önemi büyük olan projeler ard arda faaliyete geçirildi.

ZENGİN GAZ YATAKLARI NEREDE İSE TERÖR ORADA
Ülkemizde oynanan oyunları iyi okursak terörün olduğu yerlerin zengin gaz yataklarımızla dolu yerler olduğunu görebiliriz.

Dünya’ya zulüm edenler Türk milletinin ekonomik olarak gelişerek yeniden dünyaya adalet getirmesinden çekiniyorlar.

Ama unutulmaması gereken en önemli gerçeği görmezden geliyorlar.
O gerçek, “ALLAH’IN DEDİĞİ OLUR” gerçeğidir.
FERHAT YILDIRIM 

Enerji diplomasisi

Cumhuriyetimizin 100. yılı için belirlenen 2023 hedeflerinin gerçekleştirilmesinin ön koşulu “enerji”yi proaktif bir diplomasi ile arz güvenliğini sağlamayı misyon edindik.

Uluslararası ilişkilerin yönünü belirleyen enerjinin, çağın gereksinimlerini karşılayacak biçimde halkımızın refahına sunulması adına, kaynak ve güzergâh çeşitlendirilmesi yoluyla enerji arz güvenliğimizin teminatı niteliğinde bir “enerji diplomasisi” şekillendirilmektedir.Enerji ve tabii kaynaklar zengini komşu coğrafyamızın bu zenginliğinin yine komşu hedef pazarlara ulaştırılması ve anılan zenginliğin bütün paydaşlar açısından “kazan-kazan” temelinde global ekonomiye kazandırılması temel yaklaşımımızı yansıtmaktadır.Bakanlığımız enerjiyi çatışmaların nedeni olmaktan çıkartıp, barışın teminatı kılmak ve enerjinin birleştirici gücünden hareketle ülkemizin enerji üssü olması hedefi doğrultusunda hizmet vermektedir.

İpek Yolu gibi, içinde bulunulan coğrafyanın kadim geçmişinden alınan ilhamla, enerji ve tabii kaynakların insanlığın faydasına sunulması yolunda şeffaf, dinamik ve sürdürülebilir enerji diplomasisi icra edilmektedir.Bakanlığımızın Stratejik Planı çerçevesinde yürütmekte olduğumuz diplomasinin lokomotifliğini uluslararası alanda ikili ilişkiler oluşturmaktadır. Başta komşu ülkeler olmak üzere uluslararası alanda enerjide başat ülkeler ile enerjinin her alanında işbirliği ikili düzeyde yürütülmekte olup bu kapsamda;
Dışişleri Bakanlığımız koordinasyonunda muhatap ülkeler ile enerji ve tabii kaynaklar alanında sonuç odaklı ve “kazan-kazan” temelli etkin bir ikili enerji diplomasisinin yürütülmesi ile Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK) ve Karma Ekonomik Komisyon (KEK) benzeri üst düzey işbirliği platformlarında, enerji ve tabii kaynaklar konularında toplantılara katılım ve ikili işbirlikleri sağlanmaktadır.
Ayrıca ülkemizin küresel enerji ilişkilerine etkin katılımını ve görünürlüğünü temin etmek adına çok taraflı kuruluşlar ile işbirlikleri sağlanmakta olup bu kapsamda;
Bakanlığımızın üyesi olduğu uluslararası kuruluş (Uluslararası Enerji Ajansı vb.) platform ve benzeri yapıların çalışmalarının izlenmesi, değerlendirilmesi, anılan kurumlarda ülkemizin daha fazla temsiline yönelik gerekli enerji diplomasisini yürütülmesi,
Enerji ve tabii kaynaklar alanlarına giren hususlarda çok taraflı uluslararası anlaşmalar, sözleşmeler ve kuruluşlara katılımlar ilgili bakanlıklarımızın koordinasyonu ile birlikte imzalanmaktadır.
Avrupa Birliği’nin (AB) enerji arz güvenliğinin sağlanmasında stratejik konuma sahip ülkemizin, AB ile ilişkilerinin geliştirilmesi ve AB enerji müktesebatına tam uyum sağlanması adına;
AB Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) kapsamında yürütülen projelerin hazırlanması ve takibinin yapılması, IPA dönemleri için Ülke Strateji Belgesinin “enerji” başlığının yazılması,
AB katılım sürecinde Ulusal Programın İzlenmesi, İlerleme Raporunun hazırlanmasına yönelik Bakanlığımızın katkısının sağlanması, AB müktesebatına uyum süreci kapsamında enerjiye ilişkin sektörel teknik çalışma grupları toplantılarının koordine edilmesi,
Dünya Bankası, Alman Kalkınma Bankası ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası benzeri finansal kuruluşlar ile enerji sektörünün geliştirilmesine yönelik proje ve pilot projelerin hayata geçirilmesi süreçleri yönetilmektedir.

Ülkemizde yapılacak yabancı sermayeli yatırımların etkin koordinasyonu ve uluslararası yatırımcıların yönlendirilmesi amacıyla;
Büyük ölçekli projelere (Nükleer güç santralleri, büyük kurulu güce sahip termik santral projeleri vb.) ilişkin Bakanlığımız ile mezkûr projelere talip ülke ve şirketler arasında gerçekleştirilecek görüşme, toplantı ve ziyaretler sağlanmakta,
Ülkemiz enerji sektörüne yatırım yapmak isteyen yabancı ülke menşeli şirketler ile Bakanlığımız ile bağlı ve ilgili kuruluşlarımız arasında bilgilendirici ziyaret, toplantı, çalıştay vb. faaliyetler yürütülmektedir.
Bakanlığımız, ülkemizin enerji ve tabii kaynaklar sektörlerinde dünyaya açılan yüzü olarak uluslararası alanlarda hak ettiği düzeyde temsil edilmesi noktasında üzerine düşeni bütün enerjisiyle yerine getirmektedir.