19.5 C
İstanbul
Pazartesi, Haziran 9, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 153

24 Kasım’da Türk maden sektörü Dünyaya açılıyor

Maden Türkiye 2016 7. Uluslararası Madencilik, Tünel İnşa, Makine ve Ekipmanları ve İş Makineleri Fuarı, yerli ve yabancı sektör firmalarının dikkatini çekiyor. Sektörün verimli, rekabetçi ve sürdürebilir bir pazarlama gücü kazanmasına hizmet etme olanağı sağlayan fuar, kapsamı ile maden araştırma hizmetlerinden, işleme ve işletme teknolojileri hizmetlerine kadar birçok alanı tek çatı altında topluyor.Yıllar itibariyle %100 büyüme ile güvenin ve inancın eseri olan Maden Türkiye Fuarı, 2014 yılında %30 katılımcı artışı ve %47 ziyareti artışı sağlayarak maden dünyasının cazibe merkezi olduğunu gösterdi. 24-27 Kasım 2016 tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde, sektör profesyonellerine kapılarını açacak olan, Maden Türkiye 2016 7. Uluslararası Madencilik, Tünel İnşa, Makine ve Ekipmanları ve İş Makineleri Fuarı, Türkiye’den ve tüm dünyadan lider firmaların katıldığı, sektörün üretim gücünün ve yeteneklerinin sergilendiği, uluslararası satış ve pazarlama platformu olma özelliğini koruyacaktır.

Düzenlenmeye başladığı 2004 yılından itibaren her fuarın ardından başarılarına yenisini ekleyen, Maden Türkiye Fuarı bugüne kadar 1.577 katılımcıya ve 72 ülkeden 30.944 profesyonel ziyaretçiye ev sahipliği yapmıştır.

Maden Sektörünün Dünyaya Açılan Kapısı Maden Türkiye Fuarı 2016

Geçtiğimiz organizasyonda 29 ülkeden 412 firmanın katılımı, 69 ülkeden 9.371 profesyonelin ziyareti ile gerçekleştirilen Maden Türkiye Fuarı, bu yıl da uluslararası bir organizasyon olma özelliğini koruyarak Türkiye’nin madencilikteki gücünü dünyaya göstermesini sağlayacak ve fuar boyunca yaratılan ticaret hacmi ve yeni pazarlar ile madenciliğin ve tedarik sağlayan sektörlerin gelişimine katkı sağlayacaktır.

Maden Türkiye Fuarı Tünelcilik Firmaları ile Daha da Güçlü

Maden Türkiye Fuarı, madencilik sektöründe faaliyet gösteren üretici firmalar, tedarikçiler, makine üreticileri, hizmet sağlayıcılar, ithalatçılar, dış ticaret firmaları, eğitim ve danışmanlık firmaları, sektörel sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile düzenlenmektedir. Bu yıl kapsamına eklenen tünel inşa ile de tünelcilik alanında faaliyet gösteren firmalar da Maden Türkiye 2016 fuarında yer alacaktır. Kapsamı itibari ile maden sektörüne yönelik hazırlanan ve firmaların en son ürün ve hizmetlerini bir arada sergileyecekleri tek fuar olma özelliği taşıyan Maden Türkiye, aynı zamanda Avrasya coğrafyasında düzenlenen en kapsamlı fuardır.

Maden Türkiye Fuarı Katılımcı ve Ziyaretçilerini Bir Adım Öne Geçirecek

Bir önceki düzenlenen fuarda ziyaretçi sayısında % 47, katılımcı sayısında % 30 ve sergi alanı metrekaresinde %35 üzerindeki artışla ortaya koyduğu başarısına 2016’da da devam edecek olan Maden Türkiye Fuarı katılımcı ve ziyaretçileri maden ve tünel inşa dünyasının enerji verimliliğine katkı sağlayan yeni ürünleri, son teknolojileri, yeni makine ve ekipmanları, hammadde konusunda alternatif çözümleri görme fırsatı sunacaktır.

MADEN TÜRKİYE FUARI / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Dhabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı (ADIPEC) devleri buluşturdu

Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dhabi’de düzenlenen Abu Dhabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı (ADIPEC) petrol devlerini bir araya getirdi.

Abu Dhabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı (ADIPEC) kapsamında Türkiye, Rusya, Amerika, İngiltere, Fransa gibi Petrol ve doğalgaz sektörüne yön veren ülkeler Abu Dhabi’de buluştu.

ADIPEC Fuarı kapılarını 10 Kasım 2016 tarihine kadar ziyaretçilerine açık tutacak.

Fuara katılan Türkiye’de Enerji Dergisi, Türk firmalarının stantlarını ziyaret etti.

Otomasyon Sistemleri satış, montaj, uygulama, eğitim ve servis hizmeti sağlayıcısı Asis Otomasyon A.Ş’de fuara katılan Türk şirketleri arasında yer aldı.

Doğalgazın gitmediği ilimiz kalmayacak

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Türkiye’de doğalgaz sektörüne 11 milyar liralık yatırım yaptıklarını belirterek, “Hakkari’ye kadar doğalgazın gitmediği ilimiz kalmayacak. Doğudaki vatandaşlarımızı istismar eden, imkansızlık içinde bırakmak için elinden geleni yapan hatta onları katleden bu alçak örgüte rağmen, bu hain örgüte inat biz Hakkari’ye de Şırnak’a da doğalgazı getireceğiz. Kimsenin şüphesi olmasın.” dedi.

Bakan Albayrak, Üzümlü ilçesindeki 15 Temmuz Zafer Meydanı’nda, Türkiye genelinde 40 ilçeye doğalgaz dağıtım töreninde yaptığı konuşmada, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olarak Türkiye’ye uzun bir dönemden beri kaliteli, güvenli ve istikrarlı enerji sağlamak için enerjinin her alanında yoğun çalışmalar yaptıklarını söyledi.

Çalışmalarının sadece elektrik alanında değil, doğalgaz alanında yoğun şekilde sürdürüldüğünü dile getiren Albayrak, bu törenin sadece Üzümlü için değil Türkiye’de yarım milyondan fazla insanın bu yıl itibariyle doğalgaza kavuşması açısından da önemli bir tören olduğunu ifade etti.

Albayrak, AK Parti iktidarı olarak halka en iyi hizmeti sunmak amacıyla ‘Her şey Türkiye için’ diyerek yola çıktıklarını belirterek, şöyle devam etti:

“Çıktığımız bu yolda bugün hamdolsun 40 ilçemizdeki vatandaşlarımızın da doğalgaz konforunu yaşamasına vesile oluyoruz. AK Parti göreve geldiğinde Türkiye’de sadece 6 ilde doğalgaz kullanılıyordu, bugün, ‘Doğalgazı olmayan şehrimiz kalmayacak’ diyerek çıktığımız bu yolda şükürler olsun ki 2016 yılı itibariyle 76 ilimizi geçtik. 2016 yılında tamamlanan çalışmalarla şu ana kadar Bitlis, Bingöl, Muş, Iğdır ve Mardin’de yaşayan vatandaşlarımız da doğalgaz ile buluştu. Sadece şehir merkezlerine değil bugün burada açılışını gerçekleştirdiğimiz Üzümlü ile Rize Gündoğdu’dan İzmir Ödemiş’e, Sinop merkezden Bitlis Tatvan’a, Mardin Kızıltepe’den, Kütahya Çavdarhisar’a, Amasya Taşova’dan Hatay Defne’ye kadar 40 ilçemiz daha bu yıl sonuna kadar doğalgaza kavuşuyor.”

Albayrak, Üzümlü’deki tören ile yarım milyondan fazla vatandaşın doğalgaz rahatlığına kavuşacağını vurgulayarak, vatandaşların bu soğuk kış günlerinde hayır dua etmelerinin en büyük dilekleri olduğunu kaydetti.

“2018 yılını sonuna kadar tüm Türkiye’de gaz ulaştırmadığımız şehir kalmayacak”

Türkiye’deki doğalgaz yatırımlarına devam ettiklerini aktaran Albayrak, şunları kaydetti:

“2016 yılı bitmeden 300 milyon lirayı aşan bir yatırımla tüm Türkiye’deki doğalgaz genişleme yatırımlarımıza devam ediyoruz ve edeceğiz. İlk günden beri hep bir şey diyoruz. Cumhurbaşkanımızın bize öğrettiği bir şey var ‘durmak yok yola devam, çalışmaya devam’. İşte bugün de bunun bir sembolü olarak bu güzel açılış için karşınızdayız. İnşallah aralık ayındaki ihalesi ile Ağrı’yı da 2017 yılında doğalgaza kavuşturacağız. Buna müteakip Tunceli’de 2017 yılı içerisinde inşallah doğalgaza kavuşması için adımları atıyoruz, atacağız. Geriye kaldı Şırnak Artvin, Hakkari. 2017 yılında inşallah Şırnak, 2018 yılında da en geç Artvin ve Hakkari’yi doğalgazla buluşturarak 2018 yılını sonuna kadar tüm Türkiye’de gaz ulaştırmadığımız şehir kalmayacak.”

Terör olaylarına da değinen Albayrak, “2016 yılı krizlerle, iki seçimle, PKK, DEAŞ ve FETÖ terör örgütlerinin ardı arkası kesilmeyen saldırılarıyla, buna müteakip son olarak ihanette zirve noktasına ulaşan hain darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Hamdolsun sizlerin ve milletimizin dimdik sapasağlam duruşuyla 2016 yılındaki tüm bu belaları def ederek ve daha da güçlenerek altından kalktık. Şimdi daha da gaza basma daha da çok çalışma daha da iş üretme, Başbakanımızın tabiriyle taş üstüne daha da çok taş koyma zamanındayız.” dedi.

Albayrak, gelecek yıl da insanlara doğalgaz konforunu yaşatmak için mücadele edeceklerini anlatarak, “2017 yılında, 2016’nın da üstünde bir performansla bugün açılışını yaptığımız sayıdaki ilçeden daha fazla inşallah, ilçemize, bölgemize, vatandaşımıza gaz konforunu ulaştırmak için mücadele edeceğiz, çok çalışacağız. Bugün burada Hem BOTAŞ firmamızdan, hem özel sektör dağıtım firmalarımızdan söz almak istiyorum. Sizlerin huzurunda 2017 yılı çok daha büyük yatırımların gerçekleştirileceği bir yıl olacak inşallah.” şeklinde konuştu.

“Yaklaşık 50 milyon vatandaşımız doğalgaz hizmetinden faydalanıyor”

Doğalgaz yatırımın bölgeye iş imkanı da sunacağını dile getiren Albayrak, “Yapılan bu yatırım sadece il ve ilçelerimizin doğalgazla buluşmasına vesile olmayacak aynı zamanda buralarda yeni iş imkanlarının doğmasına, istihdama ve şehirlerimizin kalkınmasına ciddi katkı sağlanacak. Bugün Türkiye’de doğalgaz kullanan hane sayısı 13 milyona yaklaştı. Bunu aileler bazında çarptığımızda yaklaşık 50 milyon vatandaşımız doğalgaz hizmetinden faydalanıyor. Milletimizi her şeyin en iyisine layık, sizler her şeyin en iyisine layıksınızdır mottosuyla sizlerin rahatı için gece gündüz demeden çalışmak bizim boynumuzun borcu.” ifadelerini kullandı.

Albayrak, Türkiye’nin her tarafına eşit hizmet götürmeye çalıştıklarını vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:

“Biz ilk günden beri ‘batıda ne varsa doğuda da ol olacak’ dedik. Dedik mi? Dedik. Bunun için batıda doğalgaz varsa doğuda da olacak. Tüm Türkiye’yi 780 bin kilometre görerek, bu şuurla çalışarak, hizmet aşkıyla ortaya koymaya çalıştık. Ne oldu, gece gündüz çalıştığımız bu süreçte müteahhitlerimiz tehdit edildi, iş makineleri yakıldı, işçilerimiz tehdit edildi, kaçırıldı. Niye? Bizim Kürt kardeşimiz bu imkana sahip olmasın, Türk kardeşimiz sahip olmasın, Ahıskalı kardeşlerimiz bu imkana sahip olmasın. Ama birileri, özellikle terör örgütü mensubu ve onların maşası olmuş birileri Türkiye gelişmesin, kalkınmasın diye çabaladı durdu. Korktuk mu? Hayır. Elhamdulillah, Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmadık. Hizmete devam dedik. İşte tıpkı bugün buradaki açılış gibi önemli açılışlara, yatırımlara hız kesmeden devam ettik.”

Doğalgaz gitmeyen il kalmayacağını söyleyen Albayrak, “Hizmet ortada. Hakkari’ye kadar doğalgazın gitmediği ilimiz kalmayacak. Doğudaki vatandaşlarımızı istismar eden, imkansızlık içinde bırakmak için elinden geleni yapan hatta onları katleden bu alçak örgüte rağmen, bu hain örgüte inat biz Hakkari’ye de Şırnak’a da doğalgazı getireceğiz. Kimsenin şüphesi olmasın.” dedi.

Albayrak, doğalgaz yatırımlarına işaret ederek, “Doğalgaz sektöründe bugüne kadar 11 milyar TL’yi, eski parayla 11 katrilyonu aşan yatırımlar yaptık. Türkiye’nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine kadar her hanenin doğalgazla buluşmasını sağlamak için altyapı yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Ekim ayı içerisinde Başbakanımızın onayı, Bakanlar Kurulumuzun da aldığı kararla doğalgaz dağıtım bölgeleri lisans kapsamı dışında kalan merkez nüfusu 20 bin ve üzerindeki ilçelerimize de doğalgazın götürülmesi için BOTAŞ’ımıza talimat verdik.”

“Doğalgazı tüm Türkiye’ye ulaştırmak için çalışıyoruz”

Vatandaşlardan ilçe ve beldelerine doğalgaz getirilmesi konusunda yoğun taleplerin gelmeye devam ettiğini ve halkın bu konuda müsterih olması gerektiğini belirten Albayrak, “Bakanlığımız bu konuda da gerekli düzenlemeleri yaparak sizlerin taleplerini karşılama noktasında yeni düzenlemeler için çalışmaya devam ediyor.” ifadelerini kullandı.

Albayrak, doğalgazı tüm Türkiye’ye ulaştırmak için çalıştıklarını anlatarak, şöyle devam etti:

“Özellikle boru hatlarının ulaşmadığı, boru hatlarına uzak mesafede bulunan ya da coğrafi nedenlerden dolayı boru hatlarının teknik olarak inşa edilmesinin mümkün olmadığı ilçe, kasaba ve beldelerimize sıkılaştırılmış doğalgaz, yahut sıvılaştırılmış doğalgaz dediğimiz CNG ve LNG’yi, tüm bu farklı yöntemlerle doğalgazımızı tüm Türkiye’nin köşe bucak her yerine ulaştırmak için çalışmaya devam ediyoruz. İşte bugün Üzümlü’deki açılışımız bu manada Türkiye için de bir ilk niteliğini taşıyor. CNC yöntemiyle doğalgaz arzı gerçekleştirdiğimiz ilk yer Üzümlü oldu. CNG sistemi ve şehir içi şebeke yatırımlarıyla Üzümlü’nün doğalgaza kavuşması için 13 milyon TL yatırım gerçekleştirdik. Böylece 2 bin 950 hane kesintisiz bir şekilde doğalgaz hizmetinde yararlanabilecek. Doğalgaza erişim noktasında ülkemizin en ücra köşesinde yaşayan vatandaşlarımız ile şehir merkezinde yaşayan vatandaşlarımız aynı ölçüde refah ve gelişmişlik düzeyinden böylelikle faydalanmış olacak.”

“İlk defa kış aylarına girmeden doğalgaz indirimi yapıldı”

Albayrak, bakanlığının, ülkenin 4 bir yanına doğalgaz ulaştırmak için var gücüyle çalışırken, vatandaşların bütçesindeki yükü azaltmak için Başbakan Binali Yıldırım’ın talimatıyla 1 Ekim itibariyle hem tüketici de hem sanayide geçerliliği olmak üzere yüzde 10 indirim müjdesini paylaştığını hatırlattı.

“Türkiye’de ilk defa AK Parti iktidarı döneminde kış aylarına girmeden ciddi oranda doğalgaz indirimi yapıldı” diyen Albayrak, “Hamdolsun pek çok şeyde olduğu gibi bu ilk de AK Parti iktidarına nasip oldu. Doğalgazdaki yüzde 10’luk indirim sadece vatandaşlarımızın bütçesindeki önemli bir kalemde düşüş sağlamayacak aynı zamanda sanayimizin rekabet gücünün artmasına da önemli bir katkı sağlayacak.” dedi.

Bakan Albayrak, sanayinin geliştirilmesi için doğalgaz indiriminin yanında organize sanayi bölgelerine (OSB) doğalgazın getirilmesi görevini de BOTAŞ’a verdiklerini kaydederek, “Bugün bunlardan bir tanesini de Başbakanımızın açılışına katıldığı Bayburt OSB ile gerçekleştirdik.” diye konuştu.

Bu kapsamda 26 tane OSB’nin daha doğalgaz arzı için gerekli yatırım çalışmalarını başlatıp hızlandırdıklarını dile getiren Albayrak, şu ifadeleri kullandı:

“2017 yılı itibariyle de çok önemli açılışlara da imza atacağız. Hükümetimiz, ülkemizin doğalgaz arz güvenliğini sağlamak için gerekli bütün adımları süratle atıyor. Bu kapsamda doğalgaz depolama tesislerinin yanı sıra LNG terminalleri, yüzer LNG ve depolama tesisleri ile Türkiye’nin gaz piyasasının arz yönünü daha da iyileştirme yönünde yıl başından itibaren çok önemli adımlar atmaya başladık. Günlük doğalgaz arz talep dengesinin sağlanması ve kısa süreli doğalgaz arz güvenliğini teminat altına almak için yeni doğalgaz depolama projelerinin inşası ve mevcut projelerinin geliştirilmesi ülkemiz için hayati ve stratejik bir öneme sahip. Ulusal doğalgaz şebeke sistemine yeni bir giriş noktası olarak yüzer LNG ve depolama ünitesi dediğimiz sistemleri ve bu çalışmalara ara vermeden devam ediyoruz.”

“Türkiye’nin enerji ithalatını önemli oranda azaltacağız”

Doğalgaz alt yapısının iyileştirilmesi noktasında atılacak her bir adımın öneminin çok büyük olduğunu vurgulayan Albayrak, “Cari açığımızın büyük oranı enerji ithalatından kaynaklı bir ülke olarak bizim için doğalgaza ödediğimiz her bir liranın ne kadar kıymetli olduğu gerçeğinden hareketle yoğun bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” ifadelerini dile getirdi.

Albayrak, yakın zamanda yerli ve yenilenebilir kaynakların daha etkin şekilde kullanılırlığını öngören strateji ve politikalarla Türkiye’nin enerji ithalatını önemli oranda azaltacaklarını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu ülkeye hizmet bizler için büyük bir şereftir. Bu uğurda kaybedebilecek ne bir saniyemiz ne de kısır çekişmelerle boşa harcayacak en ufak bir enerjimiz var. Bütün gayretimiz yarının Türkiye’sinin bugünden çok ama çok daha güçlü olmasıdır. 2023-2053-2071 hedeflerine giden yolda büyük Türkiye’yi inşa etmek için her zamankinden çok daha fazla çalışacağız. Türkiye’nin bu kutlu yürüyüşünü durdurmak için el birliğiyle ülkemizi bu yoldan alıkoymak için çalışan tüm şer odaklarına inat bu ülkeyi daha da ileri götürmek için birlik ve beraberlik içinde yarınları kucaklayacağız.”

ENERJİ BAKANLIĞI / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Standart&Poors Türkiye’nin kredi notunu yükseltti

20 Temmuz’da Türkiye’nin kredi notunu düşüren Uluslararası kredi ve derecelendirme kuruluşu S&P, bugün itibarıyla kredi görünümünü negatiften durağan’a yükseltti.

S&P, 3 büyük kredi derecelendirme kuruluşu arasında Türkiye’ye en düşük kredi notunu veriyordu. Geçtiğimiz Temmuz ayında Türkiye’nin kredi notu Fitch ve Moody’s tarafından “yatırım yapılabilir” kategorisinde değerlendirilirken, S&P’nin verdiği not indirimden önce de “yatırım yapılabilir” kategorisinin altında bulunuyordu.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standart & Poors’un Türkiye’nin BB seviyesindeki kredi notunu teyit etmesine piyasaların olumlu tepki vereceği konuşuluyor.

Avrupa enerjiye sorunsuz ulaşma arzusunda

Avrupa Komisyonu Enerji Birliğinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Maros Sefcovic, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile işbirliği içerisinde çalışarak önemli projeleri uygulamaya koyma kararı aldıklarını söyledi.

Türkiye’nin kaynak çeşitliliğini yaratmak için yaptığı çalışmaların ümit verici olduğunu söyleyen Avrupa Komisyonu Enerji Birliğinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Maros Sefcovic, “Kaynakların kullanıma açılması için yapılan çalışmaları yakından takip ediyoruz. Kaynak çeşitlerinin artması ile enerji güvenliği de daha verimli bir hal almaktadır. Türk akımı anlaşması yeni yapıldı. Bu projeyi çok iyi analiz etmek için çabalamamız gereklidir. Avrupa Birliğinin enerji ihtiyaçlarının karşılanması bizim için temel önceliğimizdir.  Hangi kaynaktan, nerede kullanacağız gibi soruların cevaplarını bu analizler sonucunda bulacağız. Avrupa’ya gelerek enerjinin sorunsuz gelmesi de çok önemlidir” diyerek konuştu.

Avrupa komisyonu olarak Ukranya ve Rusya ile birlikte üçlü protokol imzaladıklarını belirten Yardımcısı Maros Sefcovic,  Ukranya hattının korunması bizim için önemli olduğu kadar Türk akımı projesi de önemlidir. İmzaladığımız protokolde enerji sevkiyatının sağlıklı aktarımının sağlıklı yürütülmesine yer verilmiştir” diyerek sevkiyatın sağlıklı yürümesinin önemli olduğunu vurguladı.

2017 sonunda Türkiye başkanını seçecek

22

Bahçeli pek çok kritik anda olduğu gibi, bu konuda da gösterdiği basiret ve destekle Aralık sonu veya Ocak ayında Mecliste yeni Anayasa oylamasına gidilecek, Mayıs 2017 gibi referandum yapılacak ve yıl sonunda ise ülkemiz başkanını seçmiş olacaktır.

İktidar partisi için daha yoğun çalışma süreci başlamıştır.

Yeni anayasa teklifini ve kapsadığı Başkanlık sistemini güncel kaygılardan uzak ve öngörülü bir perspektifle uzun yıllara matuf olacak şekilde hazırlamak zorundadır.

Yeni Yönetsel sistem, kurumsallığı esas alan ve taraflı tarafsız herkesçe bir şekilde kabul görecek nitelikte yapılandırılmalıdır.

Parlamenter sistemin aksaklıklarını ortadan kaldıracak, sistemsel-yönetsel boşluklara sebebiyet vermeyecek, devlet yönetiminin sürekliliğini esas alacak uygulamalar temel prensip ittihaz edilmelidir.

Koalisyon yönetimlerinin ülkemize verdiği zararlar ve yönetim krizleri dikkate alınmalı, Erk’lerin birbiriyle uyumu ve ayrılığı temel prensip olmalıdır.

Güçler ayrılığı ve dengesi mutlak gerekliliktir. Devletin temel dinamiğini oluşturan Yasama, Yürütme ve Yargı gücü birbirinden bağımsız olmalı ama aynı zamanda, ülke ve millet menfaatleri boyutunda uyumla işlemelidir.

Yeni Anayasa’da yapılacak Başkanlık düzenlemesi bir rejim değişikliği değildir. Yönetsel sistem değişikliğidir. Karşı olanların “Türkiye’de rejimi değiştiriyorlar” söylemi yanlış, art niyetli ve zihin karıştırıcı bir söylemdir. Başkanlık sisteminin böyle olmadığı açık, net, şeffaf şekilde halka anlatılmalıdır.

Başkanlık Sisteminin Erdoğan’la özdeş bir yönetsel sistematik olmadığı; devlette “ebed müddet ilişkisi” olduğu anlatılmalı, Erdoğan’ın şahsına yönelik muhalefetin bu sisteme karşıtlığa dönüşmesine ve bu yüzden ortaya çıkacak aleyhtarlığa karşı ciddi çalışmalar yapılmalıdır.

Başkanlık sistemine dair temel parametreler, ana özellikler ve sistemin içeriği açık ve aleni şekilde anlatılmalıdır. Halkın maniple edilmesine fırsat verilmemeli, konuyla ilgili her husus, herkesin anlayacağı şekilde izhar ve izah edilmelidir.

Parlamenter sistemin sıkıntıları anlatılmalı, 1980 darbe Anayasa’sının gelişimin önündeki takoz boyutu dile getirilmeli ve Başkanlıkla sistem tıkanıklıkların izalesi açıklanmalıdır.

Etnik ve mezhebi açıdan farklı motifleri barındıran ülkemizde sisteme karşı çıkanların dile getirdiği “ülke eyaletlere ayrılacak” gibi gerçeklikten uzak, dezenformasyona matuf söylemlerin boşa çıkartılması ve ülke dinamiklerinin temel ölçüt olacağı aşikare gösterilmeli ve anlatılmalıdır.

Coğrafyamızın ve devlet geleneğimizin tarihsellik boyutuyla Başkanlık sistemine yatkınlığı ve geçmiş devlet pratiklerimizin benzerliği dikkatlere sunulmalıdır.

Başkanlık sistemi ne getirecek..

Başkanlıkla ülkemizde temsilde adalet maksimize olacak, yönetimde istikrar ve kurumsallaşma sağlanacaktır.

Geçmiş koalisyon dönemlerinde olduğu gibi istikrarsızlık sistemsel olarak mümkün olmayacak, yönetsel boşluklar oluşmayacaktır.

Meclis gerçek işlevini sürdürecek, bütün kesimler temsil edilecek, Yürütme organı Yasama’dan çıkmayarak güçler arasında bugün kavramsal söylemden ibaret olan bağımsızlık, esasta ve ideale yakın nitelikte tesis edilecektir.

Seçilmişler asli fonksiyonlarını icra etmek boyutuyla hareket edecek olup; yasama organı ve üyeleri -milletvekilleri-, işlev ve işlem olarak asıl konumuna gelecektir.

Siyasi partilerde başarısız olanlar yerini bırakmak zorunda kalacak ve -her şeye rağmen- parti liderliğini sürdüremeyecektir. Böylelikle tüm partiler başarı odaklı bir iç yönetime kavuşacak, tabanın sesini göz ardı edemeyecek ve dinamik bir yönetim algısıyla hareket edecektir.

Partilerin tabanla uyumu artacak, grup ve kliklerin eline geçmesi önlenecek ve tavandan tabana genişleyen yelpaze öncelenecektir.

Yerinden Yönetim birimleri güçlenecek, merkezi yönetimin denetsel kontrol ve düzenleme kapasitesi artacaktır. Bununla yasama ve bürokratik yönetimin niteliği artacak, herkes işini ifa etmeyi temel ilke ittihaz edecek ve kriz anlarında bile sistem işlemeye devam edecektir.

En önemlisi, geçmiş yönetim pratiklerimizde, siyasi travmaya dönüşen “tek başına iktidar çıkacak mı, koalisyon mu olacak, siyasi kriz sürecine mi girdik” gibi kaygılar sona erecek; mutlaka halkın % 50’den fazlasının oyunu alarak bir başkan ve beraber çalışacağı yürütme ve bir parlamento oluşacaktır.

Başkanlık sisteminin, yönetsel istikrar açısından en büyük kazanımı budur.

Milletin kulaktan dolma bilgilere itibar etmemesi ve Başkanlığa karşı olanların zihin karıştırıcı algı operasyonları çerçevesinde söylediklerinden ziyade; değişiklik paketinin içeriğine bakması en doğru okumayı getirecektir. Bu yüzden de; ön yargılardan sıyrılıp, işin özüne bakılmasını şiddetle tavsiye ediyorum.

Ne Amerikan, ne de Fransız sistemi değil “Türk Tipi Başkanlık” modelinin detaylarına bakması, ortaya koyulacak taslak ve öneri üzerinden akıl ve fikir yürütmesi en doğru kanaat ve sonucu doğuracaktır.

Başkanlık modeli ülkemize hayırlı olsun..

Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah’a emanet olun sevgili okurlarım.

Rüzgar enerjisi kongresinde sektör konuşuldu

Bu yıl beşincisi düzenlenen Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresine TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz ve Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı Mustafa Serdar Ataseven katıldı.

Ankara’da 2 gün süren kongrede 14 oturumda 65 konuşmacı yer aldı. Kongrede, rüzgar enerjisine yönelik TÜREB tarafından hazırlanan Rüzgar Master Planı, YEKA ve yerli üretimle ilgili planlar ile yatırım ve rüzgar sanayisi alanında İran ve Orta Doğu ve Kuzey Afrika pazarı olanakları, ertelenen yeni başvurular ve teşvik konuları tartışıldı.

Kongrede bir konuşma yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, “Türkiye yenilenebilir enerjide inovasyon ve teknolojik olarak ciddi projeleri başarı ile gerçekleştirmektedir. Bu başarılar hem piyasalara hemde maliyetlere önemli bir şekilde yansımaktadır. Yerli ekipman kullanılması ise sektöre katkı sağlamıştır” diyerek konuştu.

Açılış konuşmasını yapan Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serdar Ataseven de, Türkiye’nin son yıllarda özellikle rüzgar enerjisinde önemli mesafeler kaydettiğini belirtti.

Rüzgar enerjisi başvurularında bürokrasi işlemlerini en minumum düzeye indirdiklerini belirten Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yımaz, “Enerji başvurularında süreci hızlandırmak için çalışıyoruz. Yeni dönemde elektronik ortamda tüm işlemler gerçekleşecektir. Bu konuda son aşamaya gelinmiştir” diyerek 2017 Nisan ayından sonra başvuruların online olacağını söyledi.

Danimarka’nın Ankara Büyükelçisi Svend Olling, 5. Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’nde Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Arda Ermut’un moderatörlüğünde gerçekleşen “Türkiye Rüzgar Enerjisi Sektöründe Yabancı Yatırım” başlıklı panele katıldı.

Olling, “Rüzgar enerjisi hepimiz için olduğu gibi bizim içinde çok önemlidir. Danimarka’nın rüzgar deneyimini Türkiye ile paylaşmaya devam edeceğiz” dedi.

Enerjisa CEO’su Kıvanç Zaimler ise Türkiye’de enerji sektörünün 2002’den beri serbestleşmeye doğru gittiğini ve serbestleşme ile rekabetin de başladığını söyledi.

Almanya merkezli Innogy Türkiye Genel Müdürü Gültekin Eranıl da Türkiye’de güçlü bir ekonominin olduğunu ve bu yüzden yatırımlarını başlattıklarını vurguladı.

TÜRKİYE’DE ENERJİ

Türk akımı herkes için kazançlı bir projedir

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’na konuk olarak, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Hükümetler arası anlaşması 10 Ekim’de imzalanan ve Rus gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıması planlanan Türk Akımı doğalgaz boru hattı projesinin önemine dikkati çeken Albayrak, “Türk Akımı bizim için kazan-kazan çerçevesinde gelişen ve kriterlerimize uygun bir proje. Bu konuda olumlu adımlar atıldı, iyileştirmeler oldu.” değerlendirmesinde bulundu.

Albayrak, Türk Akımı ile ilgili sürecin 2014’te başladığını hatırlatarak, Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan krizden sonra projenin daha da hızlandığını anlattı.

Rusya ve Ukrayna arasındaki kontratın 2019’da sona ereceğinin altını çizen Albayrak, “Batı Hattı’ndan Ukrayna üzerinden gelen gazla ilgili yaşanan sıkıntılara dayalı olarak Rusya bir altyapı geliştirerek bölgesel enerji politikalarına dayalı yeni bir proje ortaya koydu. Bu projenin Türkiye iç piyasası ayağı olduğu kadar Avrupa piyasası ayağı da var.” dedi.

Albayrak, son dönemde yeni boru hatları ve projelerin geliştirildiğini vurgulayarak, “Türk Akımı’nda her iki tarafın da kendi iradesine dayalı adımlar atılacaktı, ancak 24 Kasım krizi sonrasında 7-8 aylık bir duraklama oldu. Bu yaşanan problemden sonra haziran itibarıyla ilişkilerin normalleşmesi, eylülde Çin’de devlet liderlerinin görüşmesi ve kendilerinin Türkiye’ye Dünya Enerji Kongresi’ne gelmesiyle Türk Akımı’nda bir anlaşmaya vararak önemli bir adım attık.” diye konuştu.

Türk Akımı’nda birinci boru hattının Türkiye’ye, ikinci hattın ise Türkiye üzerinden Güney Avrupa pazarına ve piyasalarına gaz sağlamakla alakalı olacağını anlatan Albayrak, şöyle devam etti:
“İkinci hattın gelişmeleri Avrupa piyasasıyla ilişkili bir husus. Biz Türkiye olarak üç gerekçe açısından bakıldığında Türk Akımı’na önemli bir proje olarak bakıyoruz. Proje bizim için win-win oldu, olumlu adımlar atıldı, iyileştirmeler oldu. Aynı zamanda arz çeşitliliği açısından da önemli. Üçüncü olarak, bu proje Türkiye’nin ve bölgenin ilişkilerini pozitif etkileyecektir, önemlidir. Rus tarafıyla çok verimli toplantılar, başarılı müzakere süreçleri yürüttük. Bu çerçevede proje, Türkiye’nin Batı Hattı özelinde yaşanan muhtemel krizleri elimine etmesi için önemli.”

Albayrak, Türk Akımı projesinin özellikle Batı Hattı özelinde yaşanabilecek krizleri elimine etmek için önemli bir proje olduğunu yineleyerek, “2017 itibarıyla inşaatın başlaması planlanıyor, projenin ilk kısmının 2019’a yetişmesi konusunda bir gecikme öngörmüyoruz. Öte yandan, indirim ve tahkim ayrı konular. İndirimle ilgili müzakereleri teknik düzeyde ilgili arkadaşlar devam ettiriyor. Tahkim hususu ise özellikle 2010, 2011 ve 2012’den sonra yaşanan fiyat marjından kaynaklanıyor. Haklı talebimiz uluslararası mahkemelerde aynı şekilde devam ediyor ve edecek. Buradaki hakkımızı hukuki zeminde, tahkim özelinde talep etme konusunda geri adım atmış değiliz. Süreç devam ediyor.” ifadelerini kullandı.

“Doğu Akdeniz olumlu bir alternatif”
Albayrak, İsrail gazının Türkiye’nin uzun süredir gündeminde olduğunu hatırlatarak, 23. Dünya Enerji Kongresinde İsrail Enerji Bakanıyla bu konuyu görüştüklerini söyledi.

Enerji projelerini 3 ana kriteri göz önüne alarak değerlendirdiklerini ifade eden Albayrak, “Birincisi, bu projenin paydaşlara kazan-kazan çerçevesi içinde bir katkısı olması lazım. İkincisi bölgenin enerji arz güvenliğine katkı sunmalı. Bunun katkısı enerjinin maliyetini, rekabetçiliğini ve ulaşılabilirliğini etkiliyor. Üçüncüsü, bölgesel ve küresel barışa katkı sunması lazım. Doğu Akdeniz gazı hem Türkiye hem bölge için olumlu bir alternatif. Doğu Akdeniz’deki projelere olumlu bakacağımızı ilettik. Önümüzdeki dönemde bununla ilgili gelişmeleri göreceğiz.”

Gazze’nin elektriği
Albayrak, Gazze’ye elektrik sağlanması konusundaki gelişmelere ilişkin ise “Gazze ve Cenin başta olmak üzere, bölgedeki insanların huzuruna, kalkınmasına ve refahına katkı yapacak projeler lazım. Bunlardan biri elektrik projesi. Bununla ilgili çalışmalara başladık. Muhataplarımız da gayet pozitif bir yaklaşım sergiliyorlar. Teknik düzeyde ekipler çalışmaya başladılar. Olumlu projelerin hayata geçirilmesine ve bölge insanlarının refahına katkı yapacak tüm projelere olumlu bakacağız.” değerlendirmesinde bulundu.

Gazze’ye elektrik sağlanması konusunda kesinleşmiş bir model olmadığını aktaran Albayrak, şöyle devam etti:
“Masada şu anda konuşulan pek çok alternatif var. Biz meseleye kısa vadeli değil, orta ve uzun vadeli bakıyoruz. Kalıcı ve uzun soluklu çözümler üretmek lazım. Gazze’de şu an sadece bu konuda değil, üretim, sistem ve trafo altyapısı gibi birçok eksiklikler de var. Geçmiş dönemde yaşanan yıkımların da ortaya koyduğu çerçevede birçok eksiklikler de var.”

Albayrak, alternatifler içinde olumsuzluklara karşı makul çözümlerin üretilmesi için çalıştıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Denize gemi yanaştırılması ve bunun maliyeti, içeriden sistem veya farklı yakıtlar sağlanması, bölgedeki santrallerle iletimi iyileştirerek yoğun bir elektrik girişi gibi konunun birçok farklı ayağı var. Tabi siyasi ve ekonomi ayağı, teknik ve altyapı ayağı da var. Biz tüm bunları geçmişte önerilen bir iki modele bakmadan, bugünkü ihtiyaçlar dairesinde hepsini tek tek masa üzerine koyarak Gazze için, özellikle Gazze halkı için en doğru, makul ve faydalı olan alternatif üzerinde yürüyelim istiyoruz. Şu anda kesinleşmiş bir şey yok. Çalışmalar devam ediyor. İnşallah en yakın dönemde çalışmalar nihayete erdikten sonra olumlu adımlar atmaya başlayacağız.”

“Yüzer LNG terminallerini bu yıl sonu itibariyle devreye alacağız”
Bakan Albayrak, yüzer LNG terminalleri olarak bilinen FSRU teknolojisiyle ilgili olarak, “Bu tesisi bu yıl sonu itibariyle devreye alacağız ve bunu 9 ay gibi belki de rekor bir sürede yapmış olacağız. Bu tesisi devreye alarak, bu kış öncesinde Türkiye’ye günlük ek 20 milyon metreküp gaz basma kapasitesi sistemini devreye almak bizim için çok önemli bir gelişme.” dedi.

Yenilenebilir enerjiye ilişkin bir soru üzerine Albayrak, Konya-Karapınar’da Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) olarak açıklanan güneş enerjisi yatırımının Türkiye’nin hem iç piyasasındaki enerji ihtiyacını karşılamada hem de bölge ülkelere ihracat yapma potansiyelini artıracağını söyledi.

Türkiye’nin güneş ve rüzgar enerjisinde çok yüksek potansiyeli olduğunu dile getiren Albayrak, YEKA modeli ile bankalar tarafından da finanse edilen bir proje ortaya koymayı amaçladıklarını ifade etti. Albayrak, bu projeleri üç kritere göre seçtiklerine işaret ederek, şöyle konuştu:
“Kriterlerimiz o bölgenin kapasite itibarıyla fizibıl olması, o bölgedeki arz ve talebin makul olması, üretilecek enerji eğer taşınacaksa yapılacak olan iletim altyapısının pahalıya gelip gelmeyeceği noktasında sıralayarak bundan sonraki bölgeleri de açıklayacağız. Konya-Karapınar’da 15 yıl süreyle alım garantisi söz konusu, inşaatı da dahil olmak üzere. Burada kullanılacak panellerin Türkiye’de üretilmesi, ilk etapta en az yüzde 65, sonra 75 ve yükselerek giden yerlilik şartımız var. Bunun içinde asgari 100 Ar-Ge çalışanı ki en az yüzde 80’i yerli olmak koşuluyla bir model ortaya koyduk. Biz en uygun, en makul ve en temiz elektriği istiyoruz. Bugün yenilenebilirde ödediğimiz rakamın çok altında olacağına yönelik ilk sinyalleri alıyoruz. Bunu başarılı bir şekilde hayata geçirdikten sonra 2017’nin ilk çeyreğinde aynı modeli, rüzgar için yapmak amacıyla bölgeleri belirledik çalışmalarımız devam ediyor. Elektrik, teknoloji transferi ve Ar-Ge’ye ihtiyacımız var. Güneş ve rüzgarda çok stratejik, sadece Türkiye’nin iç piyasası için değil, bölge için de önemli olacak yatırımlar olacak.”
Rusya ile geçen yıl yaşanan kriz ve beraberinde yaşanan doğalgaz sorununun Türkiye’ye çok farklı tecrübeler kazandırdığını belirten Albayrak, şunları kaydetti:
“Bu çerçevede enerji politikalarıyla ilgili önceliklerimizi çok somut bir şekilde güncelledik. Türkiye bölgenin en büyük enerji tüketen ülkelerinden bir tanesi, Avrupa’yı kattığınızda özellikle gazda Almanya’dan sonra 2’nci sırada. Türkiye enerji büyümesini ekonomik büyümesiyle eş zamanlı ve eş güdümlü yürüten ve bu çerçevede enerji talebi açısından bakıldığında dünyada Çin’den sonra bakıldığında 2’nci büyük ülke. Bizim enerji ihtiyacımız bu anlamda hayatiyet addediyor. Meşhur şarkı sözü gibi “varlığı dert, yokluğu yara” gibi varlığında da yokluğunda da stres yaşadığımız bir ürün. Onun için Türkiye gibi dışarıdaki enerji kaynaklarına bağlı bir ülke için bakıldığında çok farklı senaryolara hazırlıklı olmak lazım.”

Albayrak, doğalgazın Türkiye’nin temiz enerji konseptinde çok önemli yatırımlar yaptığı bir ürün olduğunu hatırlatarak, “Bu çerçevede sadece enerji üretiminde değil, aynı zamanda ısınma için de tükettiği bir ürün. Nitekim bugün itibarıyla ulaştığımız rakam yaklaşık 12-13 milyar metreküpe yakın. Türkiye ısınmada doğalgaz üzerinden şu veya bu şekilde faydalanıyor.” dedi.

FSRU ile günlük ek 20 milyon metreküp gaz basma kapasitesi

Doğalgazda daha iyi bir noktaya gelme açısından Türkiye’nin arz güvenliğiyle ilgili alternatif kaynakların çeşitlendirilmesi ve bununla ilgili sadece ülke pazarı değil, ürün ve altyapı çeşitlendirmesini yapması gerektiğini dile getiren Albayrak, şöyle devam etti:
“Nitekim açıklamasını yaptık, inşallah aralık ayı itibarıyla iki kritik projeyi hayata geçireceğiz. FSRU dediğimiz yani yüzer bir LNG terminali dediğimiz gemilerde diğer geminin yanaşarak getirdiği LNG’yi gazlaştırarak sisteme enjekte ettiği, teknolojik olarak yeni dönemde ortaya çıkmış çok önemli bir ürün. Bunun en büyük avantajı çok kısa sürede devreye alınabilmesi, çünkü normal bir LNG terminali 3 ila 5 yıl sürecekken, bunu çok daha hızlı devreye almak mümkün. Bu tesisi bu yıl sonu itibarıyla devreye alacağız ve bunu 9 ay gibi belki de rekor bir sürede yapmış olacağız. Bu tesisi devreye alarak, bu kış öncesinde Türkiye’ye günlük ek 20 milyon metreküp gaz basma kapasitesi sistemini devreye almak bizim için çok önemli bir gelişme.”

Aliağa’daki LNG terminalinin kapasitesinin geliştirileceği bilgisini de paylaşan Albayrak, “Bu aralık ayı itibarıyla yine inşallah yüzde 50’lik kapasite artışını ortaya koyacak ve inşallah yaza da 16 milyondan 25 milyona çıkmasını müteakip, önümüzdeki yıl 39 milyon metreküpe çıkacak, bu da yine müthiş bir başarı. Bu projedeki arkadaşları tebrik etmek lazım.” ifadelerini kullandı.

Tuz Gölü sürprizi
Albayrak bu projeler dışında alternatif projeleri geliştirme konusundaki çalışmalarla ile ilgili ise şunları kaydetti:
“Yine bu alternatifleri geliştirme noktasında, Ocak ayında da güzel bir sürprizimiz olacak. İnşallah yetişmesine dayalı Tuz Gölü’ndeki depolama tesisinin altyapı güncellemesine dayalı ortaya koyduğumuz bir çalışma vardı. Uzun yıllardır süregelen. Onun da çok önemli bir çalışmayla süresini öne alarak bu kış devreye alınması için inşallah ilk kaverne gazının basılması ile ilgili töreni de başlatacağız.”
Albayrak, Türkiye’nin her türlü senaryoya ve farklı sebeplerle ilgili oluşabilecek sonuçlara hazırlıklı olması gerektiğini belirterek, enerjideki krizleri yönetebilmesine dayalı altyapılarını hazırlaması gerektiğini vurguladı.

Özel sektörün önünü açmalıyız
Bu kış için güzel adımlar attıklarını dile getiren Albayrak, “Önümüzdeki kış inşallah daha da güzel adımlar atacağız. Bunun bir tarafından da BOTAŞ her zaman olmak zorunda, ama onun dışında özel sektörün de bir şekilde önünü açacak kaynak çeşitliliğini, rekabeti, kapasiteyi artırarak buna dayalı fiyat rekabetiyle maliyetleri düşürecek iklimi de oluşturmamız lazım. Bu çerçevede özel şirketlerimiz de katkıda bulunmaya devam edecekler.” diye konuştu.

Türkiye’nin bölgesindeki ülkelerden ayrıştığı en önemli hususları, altyapısının birçok ülkeye göre iyi noktada bulunması, istikrarlı bir yaşam standardı, enerji arz güvenliğinin olmazsa olmazı olan enerji piyasalarındaki güvenilir bir oyuncu olması olarak sıralayan Albayrak, tüm bunlar birleştirildiğinde Türkiye’nin müthiş bir resim ortaya koyduğunu ve kendilerinin de bu durumu kararlı adımlar atarak devam ettireceklerini kaydetti.

“Başkanlık Sistemi”
Bakan Albayrak, Başkanlık sistemine ilişkin çalışmanın gelecek hafta tamamlanıp Meclis’e geleceğini belirterek, “Sayın Bahçeli’nin çok samimi bir duruş ortaya koyduğunu düşünüyorum. Bu noktada ön alacak her siyasi kişi ve kurum halkın gözünde değer alacaktır, teveccüh görecektir çünkü yıllardır bunu konuşuyoruz. Millet artık ‘bunu gündemden düşürün’ diyor. Halk da buna ne karar verirse öpüp başınıza koyarsınız.” dedi.

Başkanlık konusunun referanduma götürülmesine ilişkin tartışmalara değinen Albayrak, bu konuyu AK Parti’nin yıllardır zikrettiğini ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çok samimi bir duruş ortaya koyduğunu dile getirdi.

Albayrak, mevcut sistemde özellikle son dönemde yaşanan çelişkilerle alakalı, sahadaki uygulamayla yasal düzenleme arasındaki kopukluktan kaynaklı sorunların çözülmesine dayalı tartışmanın uzun zamandır sürdüğünü hatırlatarak, şöyle konuştu:
“Sayın Bahçeli çok samimiyetle, ‘bunu getirelim, çözelim ve sonra da halka sunalım’ dedi. Biz de bunu söylüyorduk. Biz de ‘bu sistem yarın öbür gün siyasi krizlerle bizi karşı karşıya bırakabilecek bir sistem. Bunu düzeltmemiz lazım, nasıl geliştirelim’ yönündeki düşüncelerimizi ifade ediyorduk. ‘Kim ne öneriyorsa, getirsin, halkımıza soralım ve ne karar veriliyorsa öyle olsun’ dedik. Tabii, 15 Temmuz’dan sonra yaşanan bir süreç var. Türkiye’de örgütsel yapılar, bunların içine sızmış yapılar var. Birçok siyasi figür kimin neye hizmet ettiğini görüyor sanırım. Bu noktada, Sayın Bahçeli’nin özellikle bu çatışmayı çözmeye dayalı sıkıntıyı halka götürmeye dayalı söyleminin samimi, gerçekçi ve Türkiye’nin menfaatine olduğunu düşünüyorum. Bu noktada ön alacak her siyasi kişi ve kurum halkın gözünde değer alacaktır, teveccüh görecektir çünkü yıllardır bunu konuşuyoruz. Artık bu konunun halkın gündeminden düşmesi lazım. Referandumdan sonra meydanlara iner ve halka anlatırsınız, halk da buna ne karar verirse öpüp başınıza koyarsınız.”

“Sistemin değişmesi gerekir”
Mevcut sistemde yetkilerin birbiriyle çakıştığını, kuvvetler ayrılığının tam olarak uygulanamadığını ve bu şekilde öncekinden daha çok krize gebe olabilecek bir durumla karşı karşıya olunduğunu vurgulayan Albayrak, bu sistemin değişmesi gerektiğini ve kendilerinin önerdiği gibi Başkanlık sisteminin daha hızlı ve etkin bir sistem getireceğini anlattı.

Albayrak, bu sisteme ilişkin detaylı bir çalışmanın ilgili bakanlıklar tarafından yapıldığını belirterek, “(Başkanlık sistemine ilişkin çalışma) Önümüzdeki hafta tamamlanacak ve Meclis’e getirilecek. Olumlu bir şekilde neticelenirse ki, ben endişe duymuyorum, birilerinin söyleminden hareketle, ben Sayın Bahçeli’nin samimi olduğu, AK Parti’nin de sağlam ve dik duracağından hareketle referanduma gitmesiyle ilgili bir sorun yaşanacağını düşünmüyorum. Bu artık siyasi bir mesele olmaktan çıkmıştır. Millet artık ‘bunu gündemden düşürün’ diyor. Tabii ki referandum sürecinde herkes demokrasi çerçevesinde anlatımlarını yapacak ve bu da Türkiye’nin son 200 yıllık tarihinde önemli bir kırılma olacak ama ne olursa olsun Türkiye’nin güçlü yürüyüşünü ve barış söylemini olumlu etkileyecek bir süreç olacağını düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

“Havlayana değil, tasmasını tutana bakıyor milletimiz”

Albayrak, son dönemde Türkiye’nin terörle mücadelede yoğun bir çalışma içerisinde olduğunu hatırlatarak, “Birçok şey ifade ediliyor, şahsi olarak kanaatim Türkiye’de 15 Temmuz sonrasında oluşan bir hava var, bu havayı, algıyı ve motivasyonu bozmaya yönelik birçok farklı müdahaleler var. Benim kanaatim bunların zerre kıymeti yok, eğer son yıllarda yaşanan bütün bu gelişmelerle paralellik arz ediyorsa bunları dikkate almayacağız. Söyleyene ve söylenene bakmak lazım. AK Parti 17-25 Aralık sürecinden itibaren bunu yapıyor. 15 Temmuz sonrasında da bu mücadele devam ediyor. Söyleyene bakıyorsunuz, FETÖ ile ilgili bir tasarrufta bulunmayıp da spotları size çeviriyorsa bunları dikkate almanın anlamı yok.” diye konuştu.

Yatırım yapılmış ve bir noktaya getirilmiş iki örgütün son bir yılda deşifre olduğunu ve Türkiye’nin de bunlara karşı mücadelesine devam edeceğini ifade eden Albayrak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yapılan sözde eleştirilerin eğer sizin mücadelenizi akamete uğratmaya yönelikse bunu dikkate almaya gerek yok. Mücadelemizi en üst düzeyde sürdürüyoruz. Yeni bir darbe girişimi olacağını düşünmüyorum, ancak çok dikkatli olunması gereken bir süreçten geçiyoruz. Halkımız, tüm oynanan tiyatronun farkında. ‘Olağandışı siyasete müdahaleyle şekillenecek bir olayın müsebbibi maşa olmayacaktır, bu maşayı elinde tutan olacaktır’ yaklaşımıyla bakıyor halkımız. Türkiye çok asil bir millet, uluslararası toplantılarda hayranlıkla tebrik ediyorlar. Türkiye artık başka bir Türkiye herkes bunu kafasına yerleştirmek zorunda, ipinin ucunu kaybetmiş havlayanlarla muhatap değiliz, o tasmayı ellerinde tutanlarla muhatabız. Isıran değil ısırtan muhataptır diye bakıyor milletimiz. Türkiye’de bundan sonra olabilecek hiçbir olayın muhatabı taşeron örgütler değildir. Türkiye, bölgenin en önemli ülkelerinden biri. Türkiye’yi kazanmak mı istiyoruz yoksa ilelebet farklı bir noktada mı görmek istiyoruz. Türk milleti çok asil ve cesur bir millet, 15 Temmuz’da asaletini bir kez daha ortaya koydu. 79 milyon olarak hepimiz gördük ve onur duyuyoruz bu milletin bir ferdi olarak. Uluslararası toplantılarda bizi tebrik ediyorlar. Türkiye artık başka bir Türkiye, herkes bunu kafasına yerleştirmek zorunda.”

“Türkiye’nin göz ardı edilmesi düşünülemez”
Albayrak, Musul’da DEAŞ’a karşı verilen mücadele sürecinde de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni bir söylem ortaya koyduğunu ve burada Türkiye’nin hassasiyetle zikrettiği söylemlerin muhatap alınmadan ortaya çıkabilecek bir hatanın bedelinin çok ağır olacağına işaret etti.

“Onun için de Türkiye’nin söylemleri üzerinde çok yoğun bir diplomasi yürütülüyor” diyen Albayrak, Musul’da Amerika’daki seçimlerden önce bu adımın atılmasının çok daha dikkatli ve hassas bir şekilde takip ve koordine edimesi gerektiğini dile getirdi.

Albayrak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dediği gibi Türkiye’nin sadece saha değil aynı zamanda masada da çok önemli bir katkı yapmaya devam edeceğini ve etmek zorunda olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Bölgenin en tecrübeli ülkelerinden birisi olarak Türkiye’nin tüm bu politikalar görüşülürken göz ardı edilmesi düşünülemez. Bu artık sadece bölgenin değil dünyanın sorunu hale gelmiştir. Bu dünyanın problemi olma noktasında artan aşırıcılık, artan radikallik, toplumsal açıdan bakıldığında nefret ve öfkeye dayalı ayrımcılık dünyayı tehdit eder noktaya gelmiştir. Türkiye’nin barış söyleminin ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştı. İnşallah biz bu çerçevedeki samimi yaklaşımımızla, bundan sonraki süreçte çok net söylüyorum inşallah daha fazla dikkate alınarak en kısa sürede bölge barışıyla ilgili kritik adımlar atılmaya başlanır. Olumlu adımlar atmak için daha çok çalışmak zorundayız ama herkesin şunu bilmesi lazım ki 15 Temmuz’dan sonra Türkiye çok başka bir ülke. Tüm bu yaşanan süreçleri nefes alıp verir gibi gören bir millet var. Kimse bu milletin zekasıyla, aklıyla dalga geçmesin. İnşallah ben o anlamda daha optimist bakıyorum. Kolay süreçlerden geçmiyoruz. Özellikle referandum özelinde Sayın Bahçeli’nin açıklamalarıyla başlayan bir süreç başladı. Ne oyun oynanıyorsa oynansın ortaya çıkan resim doğal değilse millet bunun farkında olur. Onun için herkes ayağını ona göre denk almalı, milletimiz bu inançlı duruşunu sergilemeye devam etmeli. Bugün dünden daha iyi ve yarın da inşallah bugünden çok daha iyi olacak.”

Trabzonspor’un yeni stadı Kasım’da
Albayrak, Trabzonspor’un yeni stadı ve futbola ilişkin görüşlerini de paylaştı. Trabzonspor’un stadında Kasım ayında maçların oynanmaya başlayacağı bilgisini aldıklarını belirten Albayrak, stadın resmi açılışının da aralıkta yapılacağını ifade etti.

Bütün spor dallarının olduğu gibi futbolun da eğlence ve zevk için takip edilmesi gerektiğini vurgulayan Albayrak, son dönemde büyüyen “futbol terörü” yüzünden statlara giden insanların azaldığını ve bu noktada yönetimlere ve yöneticilere de görev düştüğüne dikkati çekti.

Elektrik dağıtım sektörü 2016-2020 döneminde 18 milyar liralık yatırım yapacak.

Bakan Albayrak, “Elektrik dağıtım sektörü 2016-2020 döneminde 18 milyar liralık yatırım yapacak. Kamu olarak bizler de Türkiye Elektrik İletim AŞ’nin (TEİAŞ) ana omurga sistemi için 12 milyar liralık yatırım yapacağız. Böylece, 30 milyar lirayı bulan bir yatırım hacmi ortaya çıkıyor.” dedi.

Elektrik dağıtım sektörünün kendileri için önemli olduğunu ve AK Parti’nin başarılı iyileştirmelere imza attığını belirten Albayrak, “Elektrik özelleştirmeleri, 2013 yılı itibarıyla biten özelleştirmeler kapsamında yüksek rakamlı ihaleler oldu. 2013 sonrasında yaşanan kur dalgalanmasına dayalı yatırımcıların bilançolarında riskler yaşandı. Birçok yatırımcı son birkaç yıldır finansal problemlerle karşı karşıya kaldı. Likidite sıkıntısı olduğu zaman ilk kısıntı gidilecek yer yatırımlar, iyileştirmeler ve kalite hizmetleri. Bundan dolayı özellikle son bir kaç yıldır sektör, 21 dağıtım bölgesi özelinde vatandaşlarımız problem yaşadı.” diye konuştu.

Vatandaşlardan en çok elektrik dağıtımına dayalı şikayetler aldıklarını ifade eden Albayrak, şöyle devam etti:
“Ocak ayı itibarıyla yoğun bir çalışma ortaya koyduk, mayıstaki sektör toplantısında net bir resim ortaya çıktı. Sektörü de durumu da biliyoruz, beklentileri de biliyoruz. Biz burada kazan-kazan çerçevesinde bir model oluşturduk. Birincisi teknik altyapı iyileştirmeleri ve kaliteli hizmetle vatandaşımız kazanacak, ikincisi kamu olarak biz vatandaşımıza kaliteli hizmet ortaya koymakla ilgili adımlar atacağız. Üçüncüsü de şirketlerin değeri tüm bu iyileşmelere dayalı olarak kurumsallık içerisinde kazanacak. Dolayısıyla, yatırımcı şirket değeri arttığı için kazanacak, kamu vatandaş memnun olduğu için vatandaş da layık olduğu hizmeti aldığı için kazanacak.”
Albayrak, 2010-2015 yıllarında elektrik dağıtım bölgelerinde belirlenen yatırım bütçesinin 8 milyar lira olduğunu hatırlatarak, “Elektrik dağıtım sektörü 2016-2020 döneminde 18 milyar liralık yatırım yapacak. Kamu olarak bizler de Türkiye Elektrik İletim AŞ’nin (TEİAŞ) ana omurga sistemi için 12 milyar liralık yatırım yapacağız. Böylece, 30 milyar lirayı bulan bir yatırım hacmi ortaya çıkıyor.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin elektrik sistem altyapısını iyileştirmekle ilgili çalışmaların 5 yıl içinde tamamlayacaklarını kaydeden Albayrak, “Elektrik tüketimimiz 80 bin megavatı geçti. Tüketim arttığı için insanımızın yaşam standartını daha iyi bir noktaya taşımak için teknik altyapı konusunda hiç bir bahane üretmeden bunu iyileştirmek zorundayız. Elektrik iletim süreci reçetesini yazdığımız ve sıkı takip ederek önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde Tükiye’nin gündeminden düşüreceğimiz bir konu olarak kalacak.” değerlendirmesinde bulundu.

“Türkiye nükleerden vazgeçemez”

Albayrak, Akkuyu Nükleer Santraline ilişkin ise Türkiye’nin nükleer enerji piyasasında önemli bir pazar olduğunu ve yerli üretim açısından ülkenin alternatif bir oyuncu olma potansiyeliyle yeni bir sayfa açmış olduğunu söyledi.
Nükleer enerjinin Türkiye’nin 60 yıllık hayali olduğunu anımsatan Albayrak, şunları kaydetti:
“Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmede, bunun uzun dönemde önemli bir yatırım olduğunu sürekli zikretti ve Türkiye-Rusya ilişkilerinde önemli bir adım olduğu düşünülerek bu stratejik yatırım adımı atıldı. Bakanlar Kurulu bununla ilgili çalışmayı önümüzdeki günlerde yapacak, resmi adımları atacaktır. Akkuyu özelindeki yüzde 49’luk payın devredilmesi konusu sözleşmede hak olan bir durum. Rosatom şirketi ve Rus tarafından bununla alakalı yerli ortaklar üzerinde görüşmeler yapıldığıyla ilgili bilgimiz var. Projenin finansal olarak daha hızlı hayata geçmesiyle ilgili adımlar çerçevesinde bakıldığında, Rus tarafının bununla ilgili görüşmeler yaptığı, önümüzdeki kısa dönemde bazı adımlar atılacağı bizim de bilgimiz dahilinde gerçekleşiyor. Bu projede yatırımcı Rusya ve yaklaşık 20 milyar dolarlık bir yatırımdan bahsediyoruz. Bunun teknoloji, altyapı, inşaat ve ekipmanı yaklaşık 10 yıllık hedefimiz 2023’te ilk reaktörün devreye alınmasıdır. Bununla ilgili üzerimize düşen adımları atıyoruz.”

Albayrak, Türkiye’nin bölgesinde nükleer enerjisi santrali olmayan nadir ülkelerden biri olduğunu vurgulayarak, “Nükleer enerji santrallerini yatırım açısından bakıldığında en yeni teknolojiyle yapalım diyoruz. Bir tarafımızda Bulgaristan fakat diğer tarafta Ermenistan’a baktığımızda teknolojisi ve güvenliği ciddi risk taşıyan 40 yıllık Metsamor Nükleer santralinden bahsediyoruz. Uluslararası Atom Enerji Ajansı’nın Viyana’daki toplantısında ifade ettiğim çerçevede, sadece Türkiye için değil bölge için çok büyük riskler ihtiva eden ve bununla ilgili acil kararların alınması gerektiğini ifade ettikten sonra konu tekrar gündeme geldi. Bölgenin en önemli ülkesi ve özellikle enerjiye bağımlı olan bir ülke olarak Türkiye nükleerden vazgeçemez. Nükleere de bu alternatiflerden biri olarak baktığımızda stratejik ve önemli bir sektör bununla yürüyüşümüze devam edeceğiz ve Rusya’ya önemli bir yük düşüyor.” diye konuştu.

Türkiye’de kurulması planlanan üçüncü nükleer santralle ilgili yoğun çalışmaların devam ettiğini belirten Albayrak, “Yaklaşık 18 tane kriter var, bu çerçevede biz artık son noktalara yaklaştık. Hem bölgeye hem de yatırımcıya karar verilmesiyle ilgili en geç 2017’de adımlar atacağız. Burada final hedefimizden şaşmamak için yol güzergahında yapacağımız çalışmaları başlattık, yani eş zamanalı yürüyecek çalışmaları bunlar belirlenmeden önce yaptık. Herhangi bir zaman kaybımız yok. Hızlı yapalım derken güvenlikten, teknolojiden ve kaliteden taviz vermek yok.” ifadelerini kullandı.

ENERJİ BAKANLIĞI / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Çek Cumhuriyeti Türkiye’de Enerji’yi referans gösterdi

Çek Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu resmi internet sitesi Türkiye’de enerji kaynakları ve projeler konusunda Türkiye’de Enerji Dergisi portalını kaynak gösterdi.

Çek Cumhuriyeti ile Türkiye arasında enerji konusunda koordinasyon çalışmalarını sürdüren Alena Knezova ile turkiyedeenerji.com ekibinin görüşme detaylarına yer veren Çek Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu resmi internet sitesi yayın grubumuza teşekkür etti.

Nükleer enerji zirvesi öncesi yaptığımız görüşmede Knezova, “Çek Cumhuriyeti 35 yıllık nükleer enerjiyi kullanıyor ve üniversitede nükleer eğitimler veriyor. Türkiye’nin teknolojik işbirliğine ihtiyacı var. 1800’lerden beri sanayici olan Çek Cumhuriyeti 30 yıldır nükleer sektöründe. Ana hedef Türkiye ile ortak paylaşımla ortak üretim yapabilmek. Rusya’nın yerine Çekler alternatif olabilir. Savunma sanayisinde de ilişkilerimiz başladı. Çek Cumhuriyeti’nde 2 tane nükleer santral var. Şu an Çeklerin en büyük projesi Slovakya ‘da bulunmaktadır. Nükleer santralde bakım da önemli.30 yıldır Çek Cumhuriyeti’ndeki santral faal ve sorunsuz çalışıyor. Türkiye’de bizim bu tecrübemizden yararlanabilir. Çek Cumhuriyeti’nde gerçek ve simulasyon reaktör eğitimleri var. Türkiye’deki bir firma ile görüşmelere başlandı. Nükleer pazarda Türkiye’yi bağımlı hale getirip yedek parça bile vermeyecek firmalar var” diyerek açıklamalarda bulunmuştu.

TÜRKİYE’DE ENERJİ / ÇEK CUMHURİYETİ İSTANBUL BAŞKONSOLOSLUĞU

Türkiye’de enerji

Dünya, sebepsiz iç savaşlar, gerekli olmayan bölgesel çatışmalar ve güç gösterileri ile boğuşurken, enerji gücünü tekelleştirmeye çalışan ülkeler aldıkları kararlarla insanlığın geleceğini kendi menfaatleri çerçevesinde şekillendirmeye devam ediyorlar.

Yaşananları iyi analiz ettiğimizde ekonomik ve siyasi karmaşaların sebebinin altında hep aynı aktörleri ve maşalarını görüyoruz. Ezber bozan anlaşmaların yapıldığına ise bugünlerde sıkça şahit oluyoruz.
Özellikle ABD’nin Ortadoğu politikasının altında kendi kendine yetmekten öte giderek enerjiyi kontrol etme isteği yatmaktadır.

Ortadoğu’da enerji oyuncularının değişmesine de ABD’nin son yıllardaki enerji politikaları sebebiyet vermiştir.
Enerjinin stratejik olarak öneminin farkında olarak güzel yurdumuzda bu sektörün başına teknik ve ekonomik olarak donanımlı olan Berat Albayrak’ın getirilmesinin ne kadar isabetli bir karar olduğunu hepimiz bugünlerde görüyoruz.
Enerji Bakanlığının gösterdiği başarılı çalışmaların bazı çevreleri çok rahatsız ettiği de gözlemleniyor.

Sürdürülebilir kalkınmayı amaçlayan ülkelerin enerji politikalarını çok başarılı bir şekilde yürütmesi olmazsa olmazlardandır. Ekonomik olarak Türkiye’nin gelişmesi için en çok gerekli olan yerli enerjinin çeşitleri ile rezerv, üretim ve tüketim durumlarını çok iyi değerlendirmeliyiz.

GEÇMİŞ YILLARDA TÜRKİYE’DE UZUN DÖNEMLİ ENERJİ POLİTİKASI OLMAMASINDAN TÜRKİYE DÜŞMANLARI MEMNUNDU
Türkiye’de enerji konusu ve politikaları geçmiş zamanlar baz alınarak incelendiğinde, genelde enerjinin tüketimi birincil olarak gündeme gelmekteydi. Ülkemizde uzun dönemli ve kararlı enerji politikalarının uygulamaya konmaması için bizlerin gelişmesini istemeyenler değişik uygulamaları devreye sokuyorlardı.

İktidardaki hükümetlere bağlı olarak değişen enerji politikaları, dünyadaki gelişmeleri ve uzun dönemli politikaları gözeten, ülkenin enerji koşullarını göz önüne alan, ülkemizdeki teknolojik araştırma ve gelişmeleri destekleyen politikalar olmaktan çok uzaktı.

ENERJİ KAYNAKLARIMIZI TÜKETİME SUNMA GİRİŞİMİMİZ ENERJİYİ ADALETSİZLİK KULLANAN ÜLKELERİ RAHATSIZ ETMİŞTİR
Enerji Bakanlığı ülkemizdeki yerli enerji kaynaklarının aranmasını ve tüketime sunulmasını amaçlamış, enerji kaynağı ve kaynak ülke çeşitlemesi özelliğini gözetmiş, dışa bağımlılığının zararlarını ülke içi önlemlerle ve stratejilerle en aza indirgemiştir.

Teknolojik araştırma ve geliştirme çalışmalarını teşvik eden özelliklere sahip bir politikayı benimsememiz ülkemiz üzerinde tezgahlanan çirkin oyunların nedenidir.

Enerji ve Tabi Kaynakları Bakanı Berat Albayrak öncülüğünde gelecekteki enerji arz güvenliğinin sağlanması çalışmaları ve artan elektrik gereksiniminin karşılanması amacıyla tüm yerli enerji kaynaklarının potansiyellerinin doğru olarak belirlenmesini ülkemiz ve bölge ülkeleri adına çok önemli bir girişim olarak görmekteyim.

Mevcut hidroelektrik ve kömür potansiyelleri öncelikli olarak değerlendirilmesi, Yerli enerji kaynaklarının aranması ve üretiminin arttırılması çalışmaları, Enerji sahalarının ve santrallerinin yaşları ve teknik/ekonomik ömürleri dikkate alınarak, iyileştirme ve modernizasyonu için gerekli kısa/orta vadeli planlamalar yapılması, Elektrik üretiminde, yerli kaynak kullanımının teşvik edilmesi, Doğalgaz ithalatında kaynak ülke çeşitlendirilmesine gidilmesi ile tek ülkeye olan bağımlılık olabildiğince azaltılmaya çalışılması, Jeotermal ve rüzgar başta olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanılması ve teşvik edilmesi, Enerji kaynağı çeşitliliği ve teknolojinin kazanılması açısından nükleer santrallerin kurulması projeleri, Elektrik iletim ve dağıtım hatlarında iyileştirmeler yapılması ile izlenebilirlik çalışmaları gerçekleştirilerek elektrikteki çok yüksek kayıp-kaçak oranının azaltılmaya gidilmesini enerji bakanlığının ülkemizin geleceği için uygulamaya koyduğu başarılı projeler olarak sıralayabiliriz.

Enerji sektöründe katma değeri arttıracak olan yerli üretim ve teknolojilerin teşvik edilmesinin uygulamaya konulan projelerin başarıya ulaşmasına vesile olduğunu da yakın tarihimizde görebileceğiz.

Rabbim enerjimizi daim eylesin ve bizleri başkalarının enerjilerine muhtaç etmesin.

TÜRKİYE’DE ENERJİ / FERHAT YILDIRIM

Kaliteli enerji sağlamaya devam edeceğiz

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Meram ile Sakarya EDAŞ Çağrı Merkezleri açılış töreninde yaptığı konuşmasında, elektrik dağıtımında açılacak 9 çağrı merkezinden dördüncüsünün hizmete alınmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Kasım ayı bitmeden 9 çağrı merkezinin açılışının tamamlanacağını ve böylece Bakanlık bünyesindeki hedeflerinden küçük ama önemli bir adımı daha tamamlamış olacaklarını anlatan Albayrak, Türkiye’nin büyümesini devam ettirmek ve tüketici memnuniyeti noktasında çıtayı yukarı taşımak zorunda olduğunu söyledi.

Albayrak, AK Parti iktidarının çıtayı her zaman yukarı taşıdığına işaret ederek, “Yeni bir dönemdeyiz ve bu süreci daha yukarı taşımak için büyük bir yük yüklendiğimizin farkındayız. Bu çerçevede millet odaklı hizmet siyasetine devam edeceğiz. Konya ve Türkiye için önemli bir açıklamayı Karapınar’da yaparak kritik bir adımın başlangıcına şahit olduk. Türkiye, büyümek zorunda. Bu çerçevede biz enerjinin her alanında çok önemli adımlar atıyoruz. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde, bu yıl sonu itibarıyla özellikle doğalgaz alanında önemli yatırımlarla birlikte Türkiye’nin çok büyük projeleri hayata geçireceği bir döneme şahitlik edeceğiz.” diye konuştu.

Türkiye’nin bölgesinde üreten ve tüketen iki pazarın ortasında ve çok büyük bir rol oynadığını anımsatan Albayrak, Türkiye’nin enerji sektöründe eksiklerinin farkında olan bir iktidar olarak yakın dönemde teknik konularda çalışmak üzere yaklaşık 5 bin kişilik yeni bir istihdam kapasitesinin sağlanacağını söyledi.

Albayrak, bu anlamda yapılacak yatırımları takip edeceklerine işaret ederek, şöyle devam etti:

“Önümüzdeki 5 yıllık planda göreceğiz ki, sektördeki eksiklerin birçoğunu çözmüş olacağız. 2011-2016 döneminde 8,8 milyar liralık bir yatırımdan bahsediyoruz, 2016-2020 döneminde bu yatırım bütçesini 18 milyar liraya çıkardık. Türkiye Elektrik İletim AŞ (TEİAŞ) ana omurga sisteminde yaklaşık bir o kadar yatırımı da biz yapacağız. Kesintisiz ve kaliteli enerjiyi sağlamaya devam edeceğiz. Türkiye’nin her sektörde mükemmellik kalite ödülü standartlarını kurumsallaşma adına sağlaması için de bir önem ifade ediyor. Kamusuyla özeliyle bir Türkiye markasını yukarı taşımak zorundayız, marka ne kadar değerlenirse tüm Türkiye o kadar değerlenir.”

“Hepimiz 14 Temmuz’dan farklıyız”

Türkiye’nin zor dönemlerden geçtiğini ve geçmeye de devam ettiğini aktaran Albayrak, son 5 yılda yaşanılan zor süreçlerden daha güçlenerek çıkıldığını dile getirdi.

“15 Temmuz bu manada çok önemli bir tarih olarak şimdiden hepimizin, dünyanın hafızalarına kazındı. 79 milyon olarak 14 Temmuz’daki insanlar değiliz” diyen Albayrak, şunları kaydetti:

“Türkiye’nin içinde bulunduğu tüm sıkıntıların, oyunların çok net farkında olarak bugün dünden çok daha fazla çalışmak zorundayız. Sorumluluk sahibi olan her bir birey olarak hepimizin üzerinde çok büyük bir yükümlülük. Önümüzdeki dönemin Türkiye’nin birliği ve beraberliği noktasında hayırlı gelişmelere gebe olduğuna inanıyorum. Terör örgütleriyle, ekonomik krizlerle ve dünyanın ve bölgenin istikrarını bozmaya yönelik tüm tuzakları bozmaya yönelik mücadele ederek, 79 milyon yek vücut olarak devam edeceğiz. AK Parti olarak çok büyük hizmetler verdik ama daha yolun başındayız. Türkiye bölgesi için ifade ettiği anlamın farkına yeni yeni varıyor. Bu coğrafya için Türkiye’nin ne ifade ettiğini her geçen gün daha iyi anlıyoruz. Bugün bölgemizde yaşananlar bizlere çok büyük mesajlar veriyor. Bu bilinçten hareketle eskisinden çok daha fazla çalışarak Türkiye’yi muasır medeniyet seviyesine taşıyacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.”

“Türkiye enerjide önemli aktör”

TBMM Sanayi Ticaret Enerji ve Bilim Teknoloji Komisyon Başkanı Ziya Altunyaldız da geçen hafta düzenlenen Dünya Enerji Kongresi’nde yapılan anlaşmalarla Türkiye’nin enerji alanında çok önemli bir aktör olduğunu söyledi.

Küresel gündemde ve Türkiye’nin de yer aldığı bölgede en önemli gündemin enerji olduğunu dile getiren Altunyaldız, “Türkiye son 13 yılda ortalama yüzde 5 büyüdü. Türkiye OECD ülkeleri arasında Çin’den sonra dünyanın en fazla enerji talebi olan ülkesi galine geldi. Bu noktada Türkiye sürdürülebilir enerji, enerji güvenliği gibi konulardaki çalışmaları hızlandırdı. Son yıllarda yaptığı anlaşmalarla Türkiye, enerji güvenliğinin sağlanmasının yanı sıra ülkenin enerji merkezi ve ticaret merkezi olduğunu da açık bir şekilde ortaya koydu.” ifadelerini kullandı.

ENERJİ BAKANLIĞI / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Güneş enerji santrallerinde ilklere imza atıyoruz

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Karapınar Güneş Enerjisi Santrali (GES) Projesine ilişkin yaptığı basın toplantısında detayları paylaştı.

Toplantıya gelmeden önce Karapınar’ın doğal güzelliklerini helikopterle gezerek gördüklerini belirten Bakan Albayrak, ilçede enerji güvenliğine katkı sunacak yenilenebilir kaynakların ekonomiye kazandırılması açısından çok önemli bir projeye başlanacağını dile getirdi.

Albayrak, Türkiye’nin enerji çeşitliliğini artırmak için çeşitli alanlarda projeleri ve çalışmaları hayata geçirmeye başlandığını ifade ederek, şöyle konuştu:

“Karapınar noktasında 2010’da başlayan bu süreci, bu yıl hayata geçirmek için çok önemli yasal düzenleme ve yatırımcının talebi olabilecek yönetmeliklerle tamamlandık. Karapınar, Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) içerisinde çok önemli bir bölge. Bugün Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla birlikte aralıkta ihalemizi yapacağız. Bin megavatlık kapasiteyle dünyadaki fotovoltaik noktasında en büyük güneş tarla alanlarından biri olan Karapınar YEKA’mızı anons ediyoruz. Türkiye iktidarımız döneminde birçok ilklere imza attı. Bu da ilklerden biri.”

“Türkiye’yi büyütmeye devam etme” felsefesinden hareketle güneş enerjisinde de dünyadaki en büyük bin megavatlık tek sahadaki alan için ihaleyle bölgede çok önemli bir yatırımın gerçekleştirileceğini anlatan Albayrak, şöyle devam etti:

“Karapınar’daki sahip olduğumuz bu altyapıyı hayata geçirmek için bin megavat güneş santrali kurulması sadece Türkiye’nin enerji ihtiyacını kapsamayacak. Yaklaşık 2 bin hektarlık bir alanda gerçekleşecek bu yatırım, bugünkü değer itibarıyla 1 milyar doların üzerinde, fabrika ayağını da düşününce en az 300 milyon dolar daha eklenecek. Burada üretilecek elektrik 1,7 milyar kilovatsaat olacak ve 600 binden fazla evin elektrik ihtiyacını karşılayabilecek bir yatırımdan söz ediyoruz. Bu ihaleyi, şartı gereği elektrik alım noktasında fiyat eksiltme usulüyle açık eksiltme usulünde en uygun fiyatı verecek firma alacak. Bu ihale, sadece fiyatın düşmesi yenilenebilir enerji maliyetlerinin düşmesiyle değil, aynı zamanda fabrika, yerli üretim ve teknolojinin de yerelleşmesi için Türkiye’de bir ilk olacak. Türkiye’nin gelişen ekonomisinin gelişen teknolojilerin bölgede önemli bir merkez olmasından bahsediyoruz.”

Albayrak, ihaleyi kazanan firmanın asgari yılda 500 megavat üretim kapasitesine sahip bir fabrika kurmak zorunda olduğunu ve kurulacak fabrikanın sadece buradaki bin megavatlık tarlayı değil, takip eden süreçte diğer bölgelerden gelecek talepleri karşılama noktasında da ihracat yapabileceğini anlattı.

Söz konusu yatırımda yerli teknoloji ve yerli Ar-Ge ile yerli mühendis istihdam şartının da konulduğunu belirten Albayrak, yerli mühendis şartının yüzde 80 olduğunu ve ekipman üretiminin ise sadece montajdan ibaret olmadığını söyledi.

Güneş modülünü meydana getirmek için gerekli tüm süreçlerin Türkiye’de gerçekleştirileceğini aktaran Albayrak, “Üretim açısından bakıldığında, Türkiye’de bu teknolojiye dayalı yerli üretimin önünü açacak bir şart ortaya koyuyoruz. 15 yıllık alım garanti süresi boyunca, üretim sürenin içinde olacağı ve yatırımcının ne kadar erken üretime geçerse o kadar alım garantisi alacağı için hızlı üretime teşvik verilecek. Bu şekilde, 2019 yılını bulmadan 2018 sonlarına doğru yerli üretime geçecek bir süreçten bahsediyoruz. İlk partide asgari yüzde 65, ikincide ise yüzde 75 yerli üretim şartı öngörüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Albayrak, fabrika kurulumunda 700, işletmesinde 350 ve Ar-Ge’de de 100 mühendis olmak üzere, en az bin teknik kişiye istihdam sağlanacağı bilgisini de paylaştı.

Karapınar yatırımıyla rekabet ortamının oluşmasının yanı sıra enerji maliyetlerinin de aşağı çekileceğini vurgulayan Albayrak, “İnşallah yıl sonunda göreceğiz ki bu maliyetler düşmüş olacak, bu maliyetler elektrik fiyatlarının da düşmesi ve daha rekabetçi fiyatlar demek. Katma değerli teknolojilerin her geçen gün artması ile sadece Türkiye’deki iç piyasa talebi özelinde değil, bölgedeki özellikle güneş enerjisi talebi çerçevesinde de bu stratejinin etkisi hissedilecek. Bu çerçevede, diğer pazarlara da enerji ve güneş paneli ihraç eden cari açığını düşüren bir ülkeye döneceğiz inşallah.” değerlendirmesinde bulundu.

Albayrak, söz konusu güneş projesine Amerika’dan Çin’e kadar farklı coğrafyalardan yatırımcı ilgisi olduğunu ve yabancı-yerli ortaklığı gibi opsiyonların da değerlendirildiğini aktardı.

Yenilenebilir enerjinin sadece güneşten ibaret olmadığını vurgulayan Albayrak, sözlerini şöyle tamamladı:

“İnşallah bu ihalenin bir benzerini 2017’nin ilk çeyreğinde rüzgar alanında da yapacağız. Yerli kaynak özelinde kömürde de çevrecilik ve yerli teknolojiler ve kaynaklardan faydalanmak zorundayız. Türkiye enerji konusunda fakir bir ülke, bu gerçekliğe rağmen yatırımlarını ve büyümesini devam ettiriyor. Bunun için daha fazla yerli ve yenilenebilir kaynaklar çerçevesinde devam edeceğiz. Yerli rüzgarla alakalı çalışma devam ediyor, yatırımını tam olarak biz yapmadığımız enerjiyi en uygun fiyattan alacağımız bir çerçevede en kısa sürede ve çevreci bir model. Rüzgar güneşten biraz farklı, özellikle yenilenebilir teknolojilerdeki dalgalı üretim portföyü yatırım yapılacak bölgedeki baz yüke, altyapıya veya o bölgedeki arz-talep dengesine dayalı. Rüzgarda enerji ve iletim hattı ihtiyacına bağlı birçok kriter var. Dolayısıyla bu çerçevede rüzgardaki genel çatı üretim sahaları ve bölgeyi az çok netleştirdik, birden fazla alan söz konusu olabilir. Teknik detaylar yıl sonuna kadar netleşir. Rüzgarda önümüzdeki yılın başına yatırımcının ilgi duyabileceği yerleri alternatif şekilde sunarak yatırımcının daha cazip gördüğü, bizim de ihtiyaç açısından öncelikli gördüğümüz alanlar seçilecek. Kazan-kazan esasına dayalı, yine yatırımcı dostu olacak. Kamu, yatırımcı ve vatandaşın da kazanacağı süreçte en uygun maliyet çerçevesinde hayata geçirmek için çalışıyoruz.”

ENERJİ BAKANLIĞI / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Mezhepler savaşına karşı özel ‘C’ planı devreye girecek

Bölgede mezhepler savaşı çıkarmak isteyenler Türkiye’nin Musul konusunda aktörler arasında olmasından rahatsız oluyorlar. DAEŞ’i güçlendiren ve imaj sahibi olmasına neden olanlar bugün verdikleri yerde tüm şöhretlerini geri almak için seferber oldular. Tabi bunun planın bir parçası olduğunu Türkiye olarak çok iyi biliyoruz.

ARKALARINA BAKMADAN KAÇAN PARALI ASKERLER KAHRAMAN GİBİ GÖSTERİLİYOR

Musul, Şiilerden oluşan 40.000 kişilik vatan sevgisi için değil, para için asker olanlardan oluşan orduya teslim edilmişti. DAEŞ, kente girmeden Amerika’nın verdiği ağır silahları hatta elbiselerini bile bırakıp, arkalarına bakmadan kaçan bu paralı askerler bugün kahraman şeklinde dünya kamuoyuna lanse edilmeye çalışılıyor.

Kanlı örgüt burada kendini göstermiş. Şehri tek bir silah bile ateşlemeden teslim almıştı. Bölgede Musul’u ele geçirmesiyle güçlü bir örgüt konumuna oturmuş ve güçlü imajı ile kendisine taraftar bulmaya başlamıştı.

MUSUL KONUSUNDA IRAK HÜKÜMETİ SUÇLUDUR

Bir zafiyet sonucu kenti ele geçiren örgütün güçlenmesine neden olan Irak hükümeti olduğu için dolayısıyla birinci derecede suçlu olanda kendisidir.

Irak’ın 3. Büyük kenti olan Musul’da bir buçuk milyon kişinin kaderini teröristlerin insafına bırakan hükümet bugün Türkiye’ye karşı sen kenarda dur diyerek maksadını aşmaktadır.

Arap, Sünni, Şii, Kürt, Türk, Yezidi, Süryani gibi farklı renkleri ile bir mozaiği andıran kadim medeniyetlere ev sahipliği yapmış Musul, tek Irak’ı değil, bölgenin geleceğini ilgilendirmektedir.

Bu nedenle Irak’ın ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan tek ülke olan Türkiye’nin Musul’da yaşananları görmezden gelmesini kimse bekleyemez. Hatta ve hatta bunu teklif bile Etmeleri hadlerini aşmaktır.

MUSUL İÇİN GARANTÖR ÜLKE TÜRKİYE’DİR

Sebebine gelince; Türkiye eğer isterse, Musul’daki haklarını gündeme getirerek, bu şehri kontrol altına alabilir. Zira 1926 Ankara Antlaşması bu hakkı veriyor.

Bugün yaşanan kaos ortamı, Türkiye’nin Kerkük ve Musul’a girebilmesi için uluslararası hukukta hakkı olması mezhep savaşı çıkarmak isteyenleri telaşlandırıyor.

DAEŞ SONRASI MUSUL’U YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ

Musul DAEŞ’ten alındığı zaman ne olacağını yakından takip eden Türkiye, ayrıca bir takım sözler ile üst düzeyde anlaşmalar yapılsa da PKK militanlarının operasyon sonrası örgütten boşalan yerlere yerleşme ihtimallerini de değerlendiriyor.

Kandil militanlarına ABD’den kesin söz aldığı şeklinde beyanatlarda bulunduğu da biliniyor. 500 ABD’li üst düzey askerin operasyona danışmanlık verdiğine göre burada gerçekleşen tüm hataların Amerika’nın hatası olarak kabul edilmesi de gerekiyor.

Bugün gerçekleşen başarılı operasyonların yerine zorlu bir mücadelenin geçeceği de yapılan planlar arasında yer alıyor. 1 ay ile 3 ay gibi bir süre devam eden operasyonlarda ve sonrasında her türlü kaos planlarına hazırlıklı olmak için devletimiz çok titiz çalışıyor.

Tüm ihtimallere karşı değişik planlarımız hazır. Bölgeye zarar verecek tüm planlara karşı olduğumuzu açıkça belirtiyoruz. Büyük devlet olan ABD artık yaptırım konusunda eskisi gibi güçlü değildir. Bölgede tek aktör zamanı çoktan geçmiştir.

Garantör ülke olmamız nedeniyle C planımızı uygulamaya koymak için sınırımıza yığınak yapmaya devam ediyoruz.

 

Dünya petrol kongresi’ne ev sahipliği yapacağız

Dünya Petrol Kongrelerinde sektörel gelişmeleri birinci ağızdan takip edebilmek; sektörel çerçevede, arama, üretim, geliştirme, taşımacılık, rafinaj, pazarlama, fiyatlandırma, çevre, sosyal sorumluluk, sürdürülebilirlik, insan kaynakları, gençlerin sektöre kazandırılması, jeopolitika, eğitim ve benzeri konuları ele alabilmek amaçlanmaktadır.

Dünya Petrol Konseyi Türk Milli Komitesi tarafından yürütülen kongreye Türkiye ilk kez ev sahipliği yapacaktır. 22. Dünya Petrol Kongresi 9-13 Temmuz 2017 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilecektir.

Türkiye’de Enerji’de bulunan organizasyonun detaylarına http://www.22wpc.com internet adresinden ulaşabilirsiniz.

TCCB / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Tüketiciyi mağdur edene hoşgörü göstermeyiz

Türkiye’de Enerji Ekibine özel açıklamalarda bulunan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz, Müşteriyi mutlu edenin yanında olacaklarını kaliteli hizmet vermeyerek müşterilerini üzenleri ise EPDK olarak üzeceklerini söyledi.

Kaliteli hizmet vermek için ciddi yatırım yapan firmaların heyecanlarına her zaman ortak olduklarını söyleyen Mustafa Yılmaz, “Müşterilerine iyi hizmet vermek için çalışan çabalayan tüketiciyi koruyan elektrik dağıtım şirketlerinin umut verdiğini belirtmek isterim. Yöneticileri ve çalışanları ile bu firmaları her zaman takdir etmekteyiz. Ayrıca teknolojiyi en güzel şekilde kullanmak adına Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile ortak projeler geliştiriyoruz. Akıllı şebekelerin oluşumunu sağlayarak tüketiciye en yüksek teknoloji ile hizmet vermek adına çalışmalarımız devam etmektedir. Bu tür çalışmalara sağladığı katkı bakımından başta sayın Enerji Bakanımız Albayrak’a teşekkür ediyorum” diyerek konuştu.

ESAS PATRON TÜKETİCİDİR

Serbest piyasaya geçişle birlikte esas patronun tüketici olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Yatırımların gerçeklemesinde ki esas aktör tüketicidir. Bu nedenle köklü medeniyetimizden bugünlere aktarıldığı gibi tüketiciler velinimettir ve böyle görülmelidir. Bu şekilde hareket eden vatandaşın derdine derman olan ve tüketici memnuniyetini esas alan şirketlerin EPDK tarafından yapılan düzenlemeler gereği ödüllendirilecektir. Bunun aksine hareket eden firmalar ise vatandaşı mutlu etmedikleri için cezalandırılacaktır” dedi.

TÜRKİYE ENERJİ İLE MAZLUMLARIN UMUDU OLMUŞTUR

Cerablus’a enerji götüren, mazlumların umudu olan Türkiye’nin hiçbir ferdinin enerji sorununa kayıtsız kalınmasının mümkün olmadığının altını çizen Yılmaz, “Dağıtım şirketlerinin üstüne düşen görevi yapacağına inanıyoruz. Şirketlerin çalışmalarında başarı olup olmadıklarını öğrenmek için EPDK olarak 2017 yılının başında Türkiye çapında müşteri memnuniyeti anketleri gerçekleştireceğiz” diyerek önemli açıklamalarda bulundu.

TÜRKİYE’DE ENERJİ

Yamula Barajı’nda temizlik harekatı gerçekleştirildi

Kayseri’nin denizi olarak adlandırılan Yamula Barajı havzasında, geçtiğimiz günlerde, Radisson Blu Hotel Kayseri ekibi tarafından çöp ve atık toplama etkinliği düzenlendi.

Radisson Blu Hotel Kayseri Genel Müdürü Fercan Başkan ve ekibi, ilin önemli su havzalarından birisi olan Yamula Barajı çevresindeki, doğal su kaynaklarında tehlike yaratabilecek çöplerin ve atık maddelerin toplanmasını sağladı. Toplanan onlarca torba çöp, en yakın yerleşim yerindeki uygun çöp konteynerlarına taşındı ve burada ayrımı yapılarak cinsine göre uygun konteynere atıldı.

Baraj gölünde, yelkenli, kürek, yüzme, kano, off-shore yarışları düzenleniyor

Turizme, spora ve kentin sosyal yaşamına önemli katkı sağlayan Yamula Baraj gölünde, her yıl, yelkenli, kürek, yüzme, kano, off-shore yarışları düzenleniyor. Bölgede, bisiklet ve trekking gibi doğa sporları yapılıyor. Kentin ekonomisine büyük katkı sağlayan barajda, elektrik üretimi, tarımsal sulama ve balıkçılık faaliyetleri gerçekleşiyor.

Barajın değeri 500 milyon Doların üzerinde

Sahip olduğu 3,5 milyar metreküplük su kapasitesiyle Kayseri’nin denizi ifadesini alan Yamula Barajı, Yap-İşlet-Devret modeliyle yapılmıştır ve bugünkü değeri 500 milyon Doların üzerindedir. 100 megavat kurulu gücü bulunan hidroelektrik santraliyle baraj, yılda 423 milyon kilovatsaat elektrik enerjisi üretmektedir.

RADİSSONBLUE / TÜRKİYE’DE ENERJİ

 

 

Enerji depolama maliyetleri büyük oranda düşecek

Dünya Enerji Konseyi tarafından hazırlanan “E-Depolama Maliyetten Değere Değişim” başlıklı raporda günümüzde yapım aşamasında olan birçok yeni teknolojinin gelecek ‘15 yıl içinde enerji depolama maliyetlerini yüzde 70 kadar düşüreceği’ belirtildi. Raporu değerlendiren Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Başkanı Murat Mercan, “Yeni teknolojilerle yenilenebilir enerjiyi depolamak mümkün olacak” diye konuştu.

Dünya Enerji Konseyi tarafından hazırlanan “E-Depolama – Maliyetten Değere Değişim” başlıklı rapora göre, enerji depolama maliyetleri gelecek 15 yıl içinde düşecek. Enerji depolama konusunda dünyanın önde gelen 23 sanayi uzmanı ve akademisyen tarafından hazırlanan raporda, henüz üzerinde çalışmaların devam ettiği yeni teknolojilerin 15 yıl sonra kullanılabilir hale gelmesiyle enerji depolama maliyetlerinin yüzde 70 kadar düşeceği belirtildi.

Konsey tarafından geçtiğimiz hafta yayınlanan raporda, yenilenebilir enerjinin önündeki en ciddi sorunlardan biri olan “depolama”nın gelecek yıllarda sorun olmaktan çıkabileceği vurgulandı.

Raporda, yeni teknolojilerin fiyatları aşağı çekmesinden dolayı, güneş enerjisinin daha rekabetçi olacağı, rüzgâr türbinlerinde kullanılan ve üretilen enerjiyi artıran kompozit / bileşik materyaller alanındaki teknik gelişmeler sayesinde rüzgâr enerjisi depolamanın mümkün olacağı öngörülüyor. Geliştirilecek enerji depolama sistemleri sayesinde yeni enerji santrallerinin kurulmasına gerek kalmayacağı belirtilen raporda bir önemli tespit daha yer alıyor; gelecekte petrole olan ihtiyaç azalabilir.

E-Depolama – Maliyetten Değere Değişim raporunu değerlendiren Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Başkanı Murat Mercan, gelecek yıllarda yenilenebilir enerjinin depolanmasıyla enerji güvenliği konusunda önemli adımlar atılabileceğini dile getirdi. Mercan, Türkiye’de son dönemde sıkça gündeme gelen enerji depolama sorununun yeni teknolojilerle çözülebileceğini belirtti. Mercan, İstanbul’da düzenlenen Dünya Enerji Kongre’sinde katılımcıların enerji depolama ve enerjide yeni teknoloji konusunu gündeme getirdiğine dikkat çekti.

Raporda, enerji depolama konusunda sadece depolama maliyetinin düşünülmesinin yanlış yargılara neden olacağı belirtildi. Güneş ve rüzgâr enerjisi uygulamalarına odaklanılan raporda, sadece enerji depolama yatırım maliyetini dikkate alan bakış açısının -enerji depolamasının değer sistemini göz ardı etmesi nedeniyle- olduğundan daha pahalı bir sistem algısı oluşturduğu savunuldu. Dünya Enerji Konseyi’nin raporunda, enerji depolamanın gerçek değerinin hem maliyeti hem de sağlayacağı kazançlar dikkate alınarak anlaşılabileceğinin altı çiziliyor.

Dünya Enerji Konseyi Genel Sekreteri Christoph Frei, enerji depolamasının, değeri halen azımsanan ama enerji bağlantıları için kritik bir katalizör olduğuna dikkat çekti. Frei ayrıca, enerji depolama maliyetlerinin düştüğünü ve enerji depolama işlemlerinin daha geniş bir kullanıma sunulması, hatta hane halkı ile e-hareketlilik kullanımına sunulmasıyla maliyetlerin daha da düşeceğini belirtti. Frei, “Enerji depolama, yeni iş modelleri fırsatları doğuracak ve bu konuda yatırımcılara heyecan verici yeni olanaklar sunacak” dedi.

Raporda ayrıca, enerji depolamanın potansiyelini ortaya çıkaracak doğru politikaların oluşturulması, enerji depolamanın gerçek maliyetinin ve değer faydalarının belirlenmesi için kanun koyuculara tavsiyelerde bulunuluyor. Bunlar şöyle sıralanıyor:

– Maliyetlerin ötesine geçilmesi; her zaman en ucuz olan en iyi olan değildir.

– Enerji depolama maliyetini bütünsel vaka çalışmaları ile analiz edin; genelleyici maliyet değerlendirmeleri yeterli değildir.

– Esnek pazarların gelişimi için işletmeciler ve düzenleyiciler ile çalışın – esnekliğin tam değeri çoğu kez teslim edilemez ve paraya çevrilemez.

– Enerji depolama teknolojilerinin daha ticari şeklide mevzilenmesinin kolaylaştırılması için destekleyici politikalar ve kolaylaştırıcı bir yönetmelik çerçevesi oluşturun.

– Enerji şebeke genişlemesi ve artırımı için enerji depolamayı anahtar bileşen olarak kabul edin.

Türkiye’de Enerji’de bahis edilen raporu okumak için; https://www.worldenergy.org/publications/2016/e-storage-shifting-fromcost-to-value-2016/ adresini ziyaret ediniz.

WEC / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Türkiye ve KKTC arasında enerji’de kapsamlı işbirliği

23. Dünya Enerji Kongresi kapsamında bir araya gelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, ve KKTC Enerji ve Ekonomi Bakanı Sunat Atun, KKTC’ye deniz altından kabloyla elektrik temin edilmesini öngören anlaşmayı imzaladı.

Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) arasında imzalanan elektrik anlaşmasının, sadece Kıbrıs özelinde değil, bölgesel açıdan da önemli adımlara sebebiyet verecek bir gelişme olduğunu söyleyen Bakan Albayrak kongre süresince yoğun bir görüşme trafiğini yürüttüklerini ve bu görüşmeler sonrasında anlaşmaların imzalandığını dile getirdi ve, “Türkiye ve KKTC arasındaki bu anlaşma sadece KKTC’nin değil, bölgesel açıdan da önemli adımlara sebebiyet verecektir.” dedi.

KKTC Enerji ve Ekonomi Bakanı Sunat Atun da dünya çapındaki büyük organizasyondaki başarılarından dolayı Türkiye’yi tebrik etti.

Türkiye’nin dünyanın ve bölgenin en güçlü ülkelerinden biri haline geldiğini ifade eden Atun, şöyle konuştu:
“Türkiye, enerjide stratejik bir noktayı oluşturuyor. Dünkü Türk Akımı projesi bu anlamda en büyük küresel açılımlardan birisi olarak kabul edilebilir. KKTC ile Türkiye daha önce 2011’de enerji alanında Türkiye Petrolleri’nin kara ve denizlerde arama yapması için işbirliği anlaşması yapmıştı. Bugün daha büyük bir anlaşmayı yapar noktaya geldik. Yanıbaşımızdaki bir enerji sistemine enterkonnekte olarak özellikle Ortadoğu bölgesinde enerjinin daha da önem kazandığı, daha büyük kazanımlar getirdiği bir noktada anavatanımız vasıtasıyla küresel denklem içinde yer almamız açısından tarihi bir fırsat olarak görüyorum.”

Atun, Türkiye ile gerçekleştirilen su projesinin de hayata geçtiğini anımsatarak, 50 yıllık perspektifle hazırlanan bu anlaşmanın sadece Türkiye-KKTC arasında değil, çok daha büyük bir potansiyeli de içerdiğini anlattı.
Bu anlaşma ile Ortadoğu coğrafyasının güney bölgelerine de elektrik enerjisinin naklinin mümkün olabileceğini aktaran Atun, şunları kaydetti:
“İnşallah başka bir ‘Türk Akımı’ projesi de hem suyun hem elektriğin hem de gazın KKTC üzerinden başka noktalara sevk edilmesini sağlar. Güney Kıbrıs’a ‘gelsinler buyursunlar bir ortak iletim merkezi tesis edelim, Türkiye ile enterkonnekte olalım ve bu enerjiyi onlarla paylaşalım’ çağrısında bulunmuştum, bu çağrımı yineliyorum. Görüyoruz ki her geçen gün onlar için ortada duran muhtemel çözümler değer kaybediyor, Türkiye’den boru hattıyla Doğu Akdeniz gazının bağlanması en uygun olanıdır. Gaz buradan bağlanır ve bu da başka bir Türk Akımı’nı şekillendirebilir. Bu barış projesine de yol açabilir, kalıcı bir çözüm olabilir.”

Edinilen bilgiye göre, Türkiye ile KKTC arasındaki anlaşma, elektrikte altyapının yenilenmesi, elektrik arz güvenliğinin oluşturulması, enterkonnekte sisteminin kurulması, yenilenebilir enerji alanında ortak çalışma yapılması, elektrik alanındaki mevzuatların karşılıklı uyumlulaştırılması ile petrol ve doğalgaz kaynaklarının keşfedilmesi ve gerekli altyapıların tesis edilmesi için ortak projelerin üretilmesi maddelerini kapsıyor.

ENERJİ BAKANLIĞI / TÜRKİYE’DE ENERJİ