23.7 C
İstanbul
Cumartesi, Ağustos 9, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 12

Togg, Milli Takımların Ana Sponsoru Oldu

Türkiye’nin öncü mobilite markası Togg, Türk futboluna verdiği desteği resmileştirerek “Milli Takımlar Ana Sponsoru” oldu. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ile üç yıllık sponsorluk anlaşması imzalayan Togg, A Milli Futbol Takımı başta olmak üzere Kadın Milli Takım, Ümit Milli Takım gibi ay-yıldızlı temsilcilerimizin yanında olacak. Antrenman formalarında yer alacak Togg logosu, sahadaki başarıları desteklerken Türkiye’nin teknolojideki yükselişinin de bir sembolü haline gelecek.

Türkiye’nin ilk yerli ve elektrikli otomobil markası olan Togg, sadece bir otomobil üreticisi değil; aynı zamanda bir mobilite ve teknoloji ekosisteminin yaratıcısı olarak Türk sporunun da güçlü destekçileri arasında yerini aldı. Togg; dijital platformu Trumore, enerji çözümleri sunan Trugo ve Siro, teknoloji girişimi Trutek gibi yan markalarıyla geliştirdiği ekosistemle, artık sahada da millilerin yanında olacak.

Riva’da Anlamlı Tören: Türkiye’nin Değerleri Bir Araya Geldi

Türkiye Futbol Federasyonu Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri’nde gerçekleşen imza töreni, anlamlı bir tarihte; 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 110. yılında düzenlendi. Tören, şehitlerimizin anısına saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı. Türk sporunun ve Türkiye’nin milli teknoloji hamlelerinin temsilcileri bu önemli günün anlamına uygun olarak güçlerini birleştirdi.

Törene; Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Ethem Hacıosmanoğlu, Togg Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, Togg CEO’su M. Gürcan Karakaş, A Milli Takım Teknik Direktörü Vincenzo Montella, Kadın A Milli Takım Teknik Direktörü Necla Güngör Kıragası ve milli takım oyuncularından Hakan Çalhanoğlu ile Ebru Topçu katıldı. Bu buluşma, Türk futbolunun geleceğine yönelik umutları güçlendirirken, yerli ve milli teknolojilerle sporun ortak vizyonunu da ortaya koydu.

Milli Değerler Ortak Paydada Buluşuyor

TFF Başkanı İbrahim Ethem Hacıosmanoğlu törende yaptığı konuşmada, Türkiye’nin milli markası Togg ile milli takımlar arasında kurulan iş birliğinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. “Bu güç birliği hem milli takımlarımıza hem de Togg’a şans getirecek. Hep birlikte daha büyük başarılara imza atacağız” diyen Hacıosmanoğlu, Togg’un Türk futboluna kattığı değerin altını çizdi.

Togg Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı ise, Togg’un Türkiye’nin bağrından çıkmış bir marka olduğunu vurgulayarak, “Togg; herkesin ortak değeri, herkesin sahiplendiği bir marka. Ay-yıldızlı millilerimizle aynı motivasyonu paylaşıyoruz. Sinerjimizi sahaya yansıtacak, yeni zaferler için ‘Hep birlikte başarabiliriz’ diyerek koşacağız” ifadelerini kullandı.

Togg’dan TFF’ye 100 T10X ve 16 Trugo Şarj Cihazı

Sponsorluk anlaşması kapsamında Togg, TFF’ye 100 adet T10X elektrikli otomobil ve 16 adet Trugo şarj cihazı teslim etti. Bu araçlar, milli takımların ulaşım ihtiyaçlarını karşılamakta kullanılacak ve federasyonun misafir ağırlama süreçlerinde de hizmet verecek. Trugo şarj altyapısı sayesinde hem çevreci hem de sürdürülebilir ulaşım çözümleri devreye alınacak.

Bu destekle Togg, Türkiye’nin futbol alanındaki başarısına katkı sunarken, çevre dostu mobilite anlayışını da spor dünyasına entegre ediyor. Aynı zamanda teknolojik altyapısını kullanarak sporcuların ve takımların lojistik ihtiyaçlarını en verimli şekilde karşılamayı hedefliyor.

Milli Takımlar İçin Yepyeni Bir Dönem

Üç yıl sürecek bu sponsorluk kapsamında Togg, milli takımların her zaman yanında olacak. Antrenman formalarından başlayarak, saha dışında da millilerin en güçlü destekçisi olacak. Yapılan iş birliğiyle birlikte Türkiye, hem sporda hem de teknolojide “yerli ve milli” anlayışını daha güçlü bir şekilde temsil ediyor.

Togg ve TFF iş birliği, yalnızca sponsorluktan öte; ülkenin değerlerinin buluştuğu ve geleceğe ortak hedeflerle yüründüğü güçlü bir sinerjiyi temsil ediyor.

Hakan Yıldırım Akenerji Genel Müdürü Oldu

Türkiye’nin öncü enerji şirketlerinden Akenerji’de üst düzey görev değişimi gerçekleşti. 17 Mart 2025 tarihi itibarıyla, enerji sektörünün deneyimli ismi Hakan Yıldırım, Akenerji Genel Müdürü ve aynı zamanda Yönetim Kurulu Üyesi olarak göreve başladı. Akenerji, ortakları Akkök Holding ve Çek enerji devi ČEZ’in güvenini arkasına alarak, yeni yönetimiyle birlikte sürdürülebilir büyüme vizyonunu daha da ileriye taşımayı hedefliyor.

Yıldırım, Akenerji’nin Dönüşümüne Liderlik Edecek

Akenerji Yönetim Kurulu Başkanı Özlem Ataünal yaptığı açıklamada, Hakan Yıldırım’ın liderliğinde şirketin hem yenilenebilir enerji yatırımlarını hem de teknoloji ve sürdürülebilirlik odaklı projelerini hızlandıracağını belirtti. Ataünal, “İnsanı ve çevreyi merkezine alan Akenerji, önümüzdeki dönemde sadece enerji üretiminde değil, kadın istihdamını artıran, eğitimi destekleyen ve çevre duyarlılığı yüksek projeleriyle de sektörde örnek olmaya devam edecek” ifadelerini kullandı.

Sektörün Tecrübeli İsmi Hakan Yıldırım Kimdir?

Kariyerine 1998 yılında Aselsan’da başlayan Hakan Yıldırım, ardından Gama Güç Sistemleri, Siemens Türkiye ve Siemens Gamesa Türkiye’de önemli görevler üstlendi. Siemens Gamesa Türkiye CEO’luğu ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinin ardından Kalyon Enerji ve Sanko Enerji gibi sektörün güçlü oyuncularında CEO olarak görev aldı. Son olarak Aksa Enerji’de Mükemmeliyet Merkezi’nin Başkan Yardımcılığı görevini üstlenen Yıldırım, enerji sektöründeki stratejik bakışı ve liderliğiyle tanınıyor.

Ayrıca, 2019-2020 yılları arasında Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanlığı ve DEİK Enerji İş Konseyi Başkanlığı görevlerinde bulunarak sektörün gelişimine yön veren Yıldırım, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği mezunu olup, Boğaziçi Üniversitesi’nde işletme alanında yüksek lisansını tamamladı. Evli ve iki çocuk babası olan Hakan Yıldırım, yenilenebilir enerji, dijital dönüşüm ve sürdürülebilirlik alanlarında uzmanlığıyla Akenerji’nin yeni dönemdeki büyümesine liderlik edecek.

TÜREB Rüzgar Enerjisinde Geleceği Şekillendiriyor

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB), 14. Olağan Genel Kurulu’nun ardından yeni yönetim kurulu üyeleriyle birlikte, rüzgar enerjisi sektörünün geleceğine yön verecek önemli temaslarda bulundu. Ankara’daki kritik ziyaretler, sektörün sürdürülebilir büyümesine ivme kazandırmayı ve Türkiye’nin yenilenebilir enerji vizyonuna katkı sağlamayı hedefliyor.

Yatırımların Nabzı Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nde Atıldı

TÜREB heyetinin ilk durağı, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi oldu. Başkan Yardımcısı Zeynel Kılınç ile yapılan görüşmede, Türkiye’nin enerji yatırımları masaya yatırıldı. Rüzgar enerjisinde yatırım ortamının iyileştirilmesi ve yatırımcıların teşvik edilmesi adına sürdürülebilir iş birlikleri konusunda fikir alışverişinde bulunuldu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile YEKA Görüşmeleri

Enerji İşleri Genel Müdürü Ahmet Özkaya’nın makamında gerçekleşen toplantıda, Türkiye’nin enerji politikaları kapsamında YEKA projeleri ve yeni izin süreçleri değerlendirildi. TÜREB heyeti, Türkiye’nin enerji dönüşümüne katkı sağlayacak projelerini paylaşarak, sektörün büyüme stratejilerini detaylandırdı.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Ortak Projeler Masada

TÜREB yönetimi, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Oruç Baba İnan ile de kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdi. Kalkınma ajansları ile yürütülebilecek projelerden, dijitalleşme ve yerli üretimin artırılmasına kadar pek çok konu masaya yatırıldı. Milli Teknoloji Genel Müdürü Sadullah Uzun’a yapılan ziyarette ise Teknofest ve yerli teknoloji üretiminin rüzgar sektöründeki yansımaları konuşuldu.

TEİAŞ ile Şebeke Kapasitesi ve Sıfır Enjeksiyon Modeli Görüşüldü

Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) Genel Müdür Yardımcısı Deniz Coşkun ile yapılan toplantıda, şebeke altyapısı ve kapasite geliştirme planları ele alındı. Yenilenebilir enerji santrallerinin daha verimli entegre edilmesi amacıyla yürütülen Havza TM çalışmaları ve sıfır enjeksiyon modeli hakkında görüş alışverişinde bulunuldu.

WindEurope 2028 Adaylığı İçin Önemli Adımlar

TÜREB heyeti, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Muhammet Kasım Gönüllü ile yaptığı görüşmede, Türkiye’nin WindEurope 2028 fuarına İstanbul ev sahipliği yapma adaylığı sürecini ele aldı. Uluslararası alanda Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyelini daha görünür kılmak adına atılacak adımlar kapsamlı şekilde değerlendirildi.

Anıtkabir Ziyareti ile Tamamlanan Yoğun Program

TÜREB heyetinin Ankara temasları, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedi istirahatgahı Anıtkabir’e yapılan anlamlı ziyaretle sona erdi. Cumhuriyetin kurucusunun huzurunda saygı duruşunda bulunan heyet, Türkiye’nin enerji bağımsızlığı hedefi doğrultusunda kararlılık mesajı verdi.


Rüzgarla Gelen Gelecek İçin Güçlü Adımlar

TÜREB, gerçekleştirdiği bu stratejik ziyaretlerle yalnızca sektörün bugünkü ihtiyaçlarını değil, gelecekteki fırsatlarını da önceliklendiriyor. Kamu kurumlarıyla kurduğu güçlü diyalog, Türkiye’nin enerji dönüşüm yolculuğunda rüzgar enerjisine daha fazla alan açıyor. TÜREB, yerli üretimden uluslararası iş birliklerine, şebeke yatırımlarından mevzuat düzenlemelerine kadar pek çok alanda Türkiye’nin enerji bağımsızlığına katkı sağlamayı sürdürecek.

Yenilikçi Çözümlerle Enerji Sektöründe Güçleniyor

Türkiye’nin enerji teknolojileri alanındaki öncü markası EKOS Electric, 2024 yıl sonu finansal sonuçlarıyla sektördeki lider konumunu bir kez daha tescilledi. İleri mühendislik çözümleri ve yenilikçi yaklaşımıyla 25 yıldır enerji sektöründe fark yaratan şirket, 2024’te cirosunu %38 artırarak 2 milyar 362 milyon TL’ye taşıdı. Şirketin Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı açıklamaya göre, toplam özkaynakları da 2 milyar 759 milyon TL’ye ulaştı.

Yüksek Performans, Güçlü Bilanço

2024 yılını başarılı bir performansla tamamlayan EKOS Electric, global pazarlarda artan etkisini büyüme rakamlarına yansıttı. Şirketin aktif büyüklüğü yıl sonunda 3 milyar 988 milyon TL’ye çıkarken, brüt kârı 431 milyon 250 bin TL olarak gerçekleşti. EKOS Electric Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Akbaş, elde edilen finansal sonuçların sektördeki güçlü konumlarını ve sürdürülebilir büyüme stratejilerini teyit ettiğini vurguladı.

Dünyaya Enerji İhraç Ediyor: Hedef 40 Ülke

Şirketin ihracattaki başarısı ise dikkat çekici. 2024 yılı sonunda ihracatın toplam cirodaki payını %41’e çıkaran EKOS Electric, dört kıtada 37 ülkeye yaptığı ihracatla Türkiye ekonomisine önemli bir döviz girdisi sağladı. 2025 yılı hedefleri arasında ihracat yapılan ülke sayısını 40’a yükseltmek ve ihracat oranını %50 seviyesine çıkarmak bulunuyor. Güney Amerika, Portekiz, İspanya ve Çad, öncelikli pazarlar arasında yer alıyor.

Global İş Birlikleri ile Güçleniyor

EKOS Electric, uluslararası alanda da ses getiren projelere imza atıyor. Fildişi Sahili’nin en prestijli projesi olan ve Afrika’nın en uzun binası olarak tasarlanan Tour F’nin trafo merkezi ve otomasyon sistemleri EKOS imzası taşıyacak. Ayrıca dünya devi General Electric ile imzalanan beş yıllık çerçeve anlaşması sayesinde, orta gerilim anahtarlama ürünleri ve otomasyon çözümleri dünya pazarlarına açılıyor.

Yenilenebilir Enerji ve Mobiliteye Yatırım Sürüyor

Yenilenebilir enerji ve enerji depolama çözümlerinde sektörde öncü olmayı sürdüren EKOS Electric, EKOS Mobility markasıyla elektrikli araç şarj istasyonları alanında da iddialı. Halihazırda 22 istasyonda 64 soketle hizmet veren şirket, Balıkesir ve çevre illerinde 150 yeni noktada şarj istasyonu kurmayı planlıyor.

Yeni Dönemde İki Kat Üretim Kapasitesi

2025 yılında fabrika kapasitelerini iki katına çıkarmayı hedefleyen EKOS Electric, hem yurt içi hem de uluslararası pazarlarda rekabet gücünü artırmaya odaklanıyor. Tarık Akbaş, “Yenilikçi teknolojiler ve güçlü mühendislik altyapımızla enerji sektörünün dönüşümüne liderlik etmeye devam edeceğiz. 2025 yılı, bu vizyonumuzu daha da ileriye taşıyacağımız bir yıl olacak” ifadelerini kullandı.

WIN EURASIA 2025 Robotik Üretimde Dönüşüm

Avrasya’nın en kapsamlı sanayi buluşması olan WIN EURASIA, 28-31 Mayıs 2025 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde kapılarını açmaya hazırlanıyor. Endüstriyel otomasyon ve robotik üretimin kalbinin atacağı fuar, bu yıl “Odağımız Otomasyon” mottosuyla sektörde dönüşüm rüzgarları estirecek. Robot Entegratörleri ve Yüksek Teknolojili Sistem Üreticileri Derneği (ROBODER) iş birliğiyle düzenlenen etkinlik, sanayide verimliliği artıracak ve Türkiye’nin dijital dönüşümüne yön verecek çözümleri sergileyecek.

Hedef 8.500 Robot Satışı, Sürdürülebilir Büyüme

Türkiye’nin robotik pazarı, 2023 yılında 5.000 satış rakamına ulaşmışken, 2024 sonunda 7.200’e çıktı. 2025 için belirlenen hedef ise 8.500 adedi aşmak. ROBODER Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yarış, WIN EURASIA 2025’in bu büyüme hedefinin en önemli kilometre taşlarından biri olduğuna dikkat çekiyor. Yarış, “Artan otomasyon, üretimde verimliliği artırıyor. Robot teknolojileri, yalnızca seri üretim hatlarında değil, savunma sanayii ve KOBİ’lerde de fark yaratıyor. WIN EURASIA 2025’te kaynak teknolojileri başta olmak üzere, sektörün en yeni çözümlerini sergileyeceğiz” diye konuştu.

Sanayide Dijital Dönüşümün Adresi

Her yıl sanayinin tüm paydaşlarını tek çatı altında buluşturan WIN EURASIA, 360 derece bir sektör deneyimi sunarak, üretim teknolojilerinin geldiği son noktayı gözler önüne seriyor. Hannover Fairs Turkey WIN EURASIA Proje Yöneticisi Sena Mengül, “Bu yıl da sürdürülebilir üretim ve yüksek teknolojiye odaklanıyoruz. Yapay zekâ destekli robotik sistemler, akıllı fabrikalar ve 5G tabanlı otomasyon çözümleri ile sektörümüze yeni iş fırsatları kazandırmayı hedefliyoruz” açıklamasını yaptı.

Geleceğin Teknolojileri Bu Fuarda

WIN EURASIA 2025, Elektrik ve Enerji Otomasyonu’ndan Endüstriyel Robotik ve Dijital Fabrika Teknolojilerine, Kaynak ve Robotik Kaynak Teknolojilerinden Makine Otomasyon Sistemlerine kadar birçok alanda yenilikçi çözümleri sektörle buluşturacak. Ayrıca, 5G Arena, Endüstriyel Yapay Zekâ Uygulamaları ve Hidrojen Yakıt Hücreleri Özel Alanı gibi etkinliklerle geleceğin üretim teknolojileri sahne alacak.

2024 yılında 17 ülkeden 750 katılımcı firma ve 41.554 ziyaretçiye ev sahipliği yapan fuar, 2025’te bu rakamları daha da ileri taşımayı hedefliyor. Sektör profesyonelleri, WIN EURASIA’da teknolojiyi, inovasyonu ve iş birliği fırsatlarını bir arada bulacak.

Sanayinin Geleceğini Şekillendiren Buluşma

30 yılı aşkın süredir imalat sanayisinin gelişiminde öncü rol oynayan WIN EURASIA, 2025 yılında da otomasyon odaklı dönüşümü hızlandıracak. Savunma sanayiinden otomotive, beyaz eşyadan gıda üretimine kadar pek çok sektör, fuarda tanıtılacak robotik sistemlerle üretim süreçlerinde verimlilik ve hassasiyeti artıracak çözümlerle tanışacak.

WIN EURASIA 2025, yalnızca bir fuar değil; sanayinin geleceğine yön veren, sektörün yenilikçi yol haritasını çizen bir platform olmaya devam edecek.

Toryum Zenginliği Hedefte, Mezhep Tuzakları Devrede

Türkiye, dünya toryum rezervlerinin neredeyse yarısına sahip olan, stratejik anlamda enerji bağımsızlığını kazanabilecek ender ülkelerden biri olarak öne çıkıyor. Eskişehir, Sivrihisar ve çevresinde yoğunlaşan bu zenginlik, Türkiye’yi enerji kaynaklı küresel güç savaşlarının merkezine yerleştirmiş durumdadır.

“Türkiye’nin toryum yatakları, enerji devriminin anahtarı” diyen Prof. Dr. Engin Arık’ın 30 Kasım 2007’de hayatını kaybettiği uçak kazası, toryumun ne kadar kritik ve tehlikeli bir mesele haline geldiğini gözler önüne seriyor. Arık’ın, Türkiye’de bir proton hızlandırıcı merkezinin kurulmasıyla ilgili yürüttüğü çalışmalar, bugün hâlâ geleceğe ışık tutuyor.

Toryumun Gücü ve Küresel Dengeler

Toryum, 1 tonuyla 1 milyon ton petrol enerjisine denk gelen çevreci ve güvenli bir enerji kaynağıdır. Uranyuma kıyasla daha az atık üretmesi ve nükleer silah yapımında kullanılamaması, onu “stratejik silahsızlanmış enerji” olarak tanımlıyor. Ancak işin perde arkasında büyük bir kavga var.

Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere Batılı güçler, Türkiye’nin toryum rezervleri üzerinde etkili olabilmek için uzun süredir farklı senaryolar devreye sokuyor. Ekonomik baskılar, bölgesel istikrarsızlık projeleri ve enerji kartellerinin yönlendirdiği hamleler, Türkiye’nin bu stratejik potansiyelini hayata geçirmesini bilinçli şekilde geciktiren unsurlar arasında yer alıyor. Hatta küstahça, Ukrayna devlet başkanından istenen enerji tavizlerinin benzerleri Türkiye’den açıkça talep edilmemiş olsa da, perde arkasında enerji kaynaklarımızı gasp etmeye yönelik çeşitli planlar adım adım uygulanmaktadır. Bu nedenle dikkatli olmak ve kurulan oyunlara karşı her alanda güçlü ve hazırlıklı durmak, artık bir tercih değil, zorunluluktur.

Mezhep Tartışmaları ve Kaos Mühendisliği

Türkiye’nin enerji bağımsızlığını kazanması, küresel enerji dengelerini kökünden değiştirecek. Bu durumun farkında olan bazı küresel aktörler, ülkemizde mezhep tartışmalarını kaşıyarak içeride kaos çıkarmayı hedefliyor. Son yıllarda artan mezhepsel ayrışma söylemleri, sadece bir tesadüf değil. Enerji kaynaklarımızı kullanarak ekonomik bağımsızlığımızı sağlamak istediğimiz her dönemde, içerideki huzurun bozulması için benzer hamlelerin yapıldığı tarihten biliniyor.

Amerikan destekli STK’lar, düşünce kuruluşları ve medya organları üzerinden yürütülen bu politikalar, hem toryum projelerini geciktirmek hem de ülkenin sosyal dokusunu zedelemek için kurgulandı. Bölgede çıkan karışıklıkların Türkiye’ye sıçraması, toryum sahalarının güvenliğini de tehdit eder hale getirdi.

Türkiye’nin Enerji Bağımsızlık Adımı ve Gelecek Vizyonu

Toryum enerji projelerinde son on yılda hızlanan Ar-Ge çalışmaları, devlet destekli yeni yatırımlar ve savunma sanayi ile entegre enerji stratejileri, Türkiye’nin bu alanda lider ülke olmasının önünü açıyor. Avrupa enerji krizinde çözüm ararken, toryuma bağımlı hale gelecek ülkeler için Türkiye yeni bir enerji üssü olabilir.

Fakat dış müdahalelere ve içerideki provokasyonlara karşı dikkatli ve bilinçli olunması şarttır. Toryum rezervlerimiz yalnızca bir enerji kaynağı değil, aynı zamanda Türkiye’nin geleceğini belirleyecek bir güç unsuru olarak biliniyor. Bu potansiyeli korumak ve kullanmak, stratejik önemde bir milli meseledir.

Dünya Toryum Rezervlerinin Dağılımı

Dünyada en fazla toryum rezervi Hindistan, Brezilya ve Türkiye’dedir. Ancak rezerv büyüklüğü ve erişilebilirlik açısından öne çıkan ülke Türkiye olarak kabul edilir. Dünya toryum rezervlerinin yaklaşık %20 ila %40’ının Türkiye’de bulunduğu tahmin edilmektedir. Özellikle Eskişehir-Sivrihisar, Kızılcaören ve çevresindeki yataklar oldukça zengindir.

Hindistan ise toryumu, özellikle monazit kumları şeklinde kıyı bölgelerinde barındırır ve büyük bir enerji stratejisinin parçası haline getirmiştir.

Kısaca:

Türkiye (Sivrihisar, Eskişehir)

Hindistan (Kerala, Tamil Nadu kıyıları)

Brezilya (Minas Gerais)

İşte dünyadaki toryum rezervlerinin detaylı dağılımı:

Türkiye’nin Durumu:

Eskişehir-Sivrihisar-Kızılcaören bölgesi en önemli sahadır.

Türkiye, işletilebilir rezervler açısından en verimli toryum kaynaklarına sahip ülkelerden biridir.

Gerçek potansiyelin açıklanan rakamların çok üzerinde olduğu, ancak stratejik sebeplerle tam paylaşılmadığı da değerlendiriliyor.

Not: Rakamlar USGS (Amerikan Jeoloji Araştırmaları Kurumu) ve IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı) raporlarından alınmıştır. Türkiye’nin rezervleri konusunda yerli ve milli olan gizli kaynaklarımız daha yüksek rakamlar öne sürüyor.

Buderus ISH’de Geleceğin Isıtma Teknolojileri

Dünyanın en büyük HVAC fuarlarından biri olan ISH 2025, Frankfurt’ta kapılarını açmaya hazırlanırken, sektörün öncü markalarından Buderus, sürdürülebilir enerji çözümleri ve ileri teknoloji ürünleriyle fuarın en dikkat çekici katılımcılarından biri olacağını şimdiden ilan ediyor. 17-21 Mart 2025 tarihleri arasında gerçekleştirilecek etkinlikte Buderus, “Into the Future – Geleceğe Doğru” sloganıyla, iklim dostu ve yüksek verimli ısıtma teknolojilerini vitrine çıkaracak.

İklim Krizi ve Enerji Dönüşümüne Yanıt: Buderus’tan Geleceğin Isıtma Çözümleri

Buderus, ISH 2025’te sürdürülebilirlik ilkesini merkezine alarak geliştirdiği yeni nesil ısıtma çözümlerini tanıtacak. Küresel enerji dönüşümünün ivme kazandığı bir dönemde, Buderus’un sunacağı sistemler, yalnızca enerji verimliliğini artırmayı değil, aynı zamanda karbon ayak izini azaltarak çevresel etkileri minimize etmeyi hedefliyor. Markanın odak noktası, yenilikçi ısı pompası sistemleri, hibrit çözümler, yeşil hidrojen uyumlu kazanlar ve akıllı bina otomasyonu entegrasyonları olacak.

Frankfurt’ta “Geleceğe Doğru” Yolculuk Başlıyor

Her iki yılda bir düzenlenen ve HVAC sektörünün nabzını tutan ISH fuarında Buderus, Salon 12.0, Stand C90’da yer alacak. Ziyaretçiler, standda Buderus’un enerji dönüşümüne yönelik en güncel teknolojilerini ve ürün portföyünü deneyimleyebilecek. ISH 2025’te öne çıkan ana tema ise iklim dostu sistemlere geçişte Buderus’un “yerel kahramanları” olacak; çünkü Buderus, küresel değişimi yereldeki güçlü iş birlikleri ve çözüm ortaklarıyla birlikte yürütmeyi hedefliyor.

Bağlanabilirlik ve Dijitalleşme: Buderus’un Akıllı Çözümleri

Buderus, fuarda sadece donanım değil, kapsamlı dijital çözümler de sunacak. Planlama ve kurulum süreçlerinde zaman kazandıran çevrim içi araçlar, akıllı yönetim sistemleri ve uzaktan erişim sağlayan yazılımlar, profesyonellerin iş süreçlerini kolaylaştıracak. Yeni nesil enerji yönetim platformları sayesinde, kullanıcılar enerji tüketimini optimize ederken, maliyetleri de kontrol altına alabilecek.

Sektörün Kalbi Buderus Etkinliklerinde Atacak

Fuar boyunca Buderus standında gerçekleşecek interaktif etkinlikler ve paneller, sektör profesyonellerine bilgi paylaşımı ve networking imkanı sunacak. 17 Mart 2025 tarihinde saat 16:00’da düzenlenecek olan Bosch Home Comfort Group basın toplantısı ise fuarın dikkat çekici etkinliklerinden biri olacak. “Küresel Değişim İçin Yerel Kahramanlar” temalı toplantıda, şirketin üst düzey yöneticileri Buderus’un iş geliştirme stratejilerini, sürdürülebilirlik vizyonunu ve geleceğe dair hedeflerini paylaşacak. Basın toplantısının ardından düzenlenecek rehberli turda, Buderus’un öne çıkan yeni ürünleri katılımcılara tanıtılacak.

Buderus CEO’su: “Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin El Ele”

Buderus CEO’su Stephan Hübner, ISH 2025 katılımına ilişkin yaptığı açıklamada, “Sadece verimli sistemler üretmek yetmez; biz, aynı zamanda gezegenimizin geleceğini koruma sorumluluğuyla hareket ediyoruz. İnovasyon gücümüzü ve küresel iş birliklerimizi, yereldeki çözüm ortaklarımızla pekiştiriyor, sürdürülebilir ısıtma çözümlerini her eve ve her binaya ulaştırıyoruz” ifadelerini kullandı.

Yeşil Hidrojen ve Isı Pompaları: Buderus’un Yeni Odak Alanları

Buderus’un tanıtacağı ürünler arasında, yeşil hidrojenle uyumlu ısıtma sistemleri ve yeni nesil ısı pompaları öne çıkıyor. Karbon nötr hedeflere katkı sunan bu teknolojiler, Avrupa başta olmak üzere dünya genelinde enerji dönüşümünde kritik bir rol üstleniyor. Özellikle hibrit sistemler ve akıllı kontrol mekanizmaları, binalarda enerji kullanımını daha sürdürülebilir hale getiriyor.

Sürdürülebilirlik Odaklı Bir Geleceğe Davet

Buderus, ISH 2025’te sadece teknolojiyi değil, daha yaşanabilir bir dünya vizyonunu da sergileyecek. Stand etkinlikleri, eğitim oturumları ve etkileşimli demolar, ziyaretçilere Buderus’un enerji dönüşümündeki öncü rolünü yakından tanıma fırsatı verecek.

Bosch Home Comfort ISH 2025’te Tanıtımda

Dünyanın en büyük HVAC etkinliklerinden biri olan ISH 2025, 17-21 Mart tarihleri arasında Frankfurt’ta gerçekleşirken, Bosch Home Comfort da fuarın en dikkat çekici markalarından biri olmaya hazırlanıyor. “Küresel Değişim İçin Yerel Kahramanlar” temasıyla fuarda yerini alacak olan Bosch Home Comfort, geleceğin enerji dünyasına yön verecek çözümlerini tanıtacak.

Bosch Home Comfort’tan Geleceğe Yönelik Çözümler

Messe Frankfurt’ta 12. Salon’da yer alacak Bosch standında, elektrifikasyon ve hibrit ısıtma sistemleri başta olmak üzere, akıllı ağ çözümleri ve enerji verimliliğini artıran sürdürülebilir teknolojiler sergilenecek. Bosch Home Comfort, farklı ülkelerdeki yerel ihtiyaçlara yanıt veren, ancak küresel iklim hedefleriyle uyumlu çözümlerle dikkat çekiyor.

Sergilenecek ürün ve sistemler arasında; yeni nesil ısı pompaları, hibrit enerji çözümleri ve akıllı enerji yönetim sistemleri bulunuyor. Bosch, kullanıcı dostu teknolojileriyle enerji tasarrufunu artırırken, karbon emisyonlarını düşürmeye odaklanıyor.

“Küresel Değişim İçin Yerel Kahramanlar” Temasıyla Güçlü Mesaj

Fuarın açılış günü olan 17 Mart 2025’te düzenlenecek basın toplantısında Bosch Home Comfort Group üst yönetimi, küresel iklim hedeflerine katkı sağlayacak iş geliştirme stratejilerini ve yenilikçi yaklaşımlarını paylaşacak. Toplantıda ayrıca Bosch’un geleceğe yönelik vizyonu ve sürdürülebilirlik odaklı ürün geliştirme süreci detaylı olarak anlatılacak.

Basın toplantısının ardından, Bosch’un ISH 2025 için hazırladığı son teknoloji ürünleri rehberli bir tur eşliğinde ziyaretçilere tanıtılacak. Tur kapsamında, fuar ziyaretçileri Bosch’un sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği konusundaki en yeni çözümlerini yakından inceleme fırsatı bulacak.

Akıllı Ağlar ve Hibrit Çözümlerle Yeni Bir Dönem Başlıyor

Bosch Home Comfort, ISH 2025’te sunduğu çözümlerle akıllı enerji yönetimi ve hibrit ısıtma sistemlerinde geldiği son noktayı gözler önüne serecek. Özellikle akıllı ağlar sayesinde farklı enerji kaynaklarının entegre edildiği sistemler, enerji yönetiminde yeni bir çağ başlatıyor. Bosch, bu çözümlerle kullanıcıların enerji maliyetlerini düşürürken, sürdürülebilir yaşam alanları oluşturmayı hedefliyor.

Bosch Home Comfort CEO’sundan Açıklama: “Yerelden Küresele Sürdürülebilirlik”

Bosch Home Comfort CEO’su Stephan Hübner, ISH 2025’e dair yaptığı değerlendirmede şu ifadeleri kullandı:

“Bosch olarak, sürdürülebilir enerji dönüşümüne sadece teknolojik çözümlerle değil, yerel pazarlarda uzun soluklu iş birlikleriyle de katkı sağlıyoruz. ‘Küresel Değişim İçin Yerel Kahramanlar’ temamız, bu vizyonun bir yansıması. ISH 2025’te sergileyeceğimiz yenilikler, geleceğin enerji sistemlerinin nasıl daha erişilebilir ve çevreci olacağını ortaya koyacak.”

Bosch, Sektörün Dönüşümüne Rehberlik Etmeye Devam Ediyor

Bosch Home Comfort, ISH 2025’te yalnızca ürün ve teknoloji sergilemekle kalmayacak, aynı zamanda sektör profesyonelleriyle bilgi paylaşımı yaparak enerji dönüşümünde rehber rolünü pekiştirecek. Bosch standında düzenlenecek seminerler ve etkileşimli etkinlikler, enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik temalarında sektörel bilgi alışverişine olanak tanıyacak.

SOCAR Türkiye ve ODTÜ Enerji Konferansı Gerçekleşti

Enerji dünyasının kritik meseleleri, SOCAR Türkiye ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin güç birliğiyle düzenlenen “Enerji Konferansı”nda masaya yatırıldı. Türkiye’nin en büyük doğrudan dış yatırımcısı SOCAR Türkiye, akademi dünyasının köklü kurumlarından ODTÜ ile birlikte enerji sektörünün mevcut dinamiklerini ve geleceğini tartışmak üzere önemli bir platform oluşturdu.

ODTÜ Araştırma Parkı Büyük Seminer Salonu’nda gerçekleşen konferans, enerji politikalarından sürdürülebilirlik vizyonuna, petrol ve doğal gazın dönüşen rolünden yenilenebilir enerji teknolojilerine kadar geniş bir yelpazede oturumlara ev sahipliği yaptı. Kamu ve özel sektör temsilcileri ile alanında uzman akademisyenlerin katıldığı etkinlik, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki stratejik enerji ortaklığını da gündeme taşıdı.

Akademi ve Sektör Aynı Masada

Konferansın açılış konuşmalarını Azerbaycan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Dr. Rashad Mammadov, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Nevzat Şatıroğlu, SOCAR Türkiye CEO’su Elchin Ibadov ve ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Yozgatlıgil gerçekleştirdi. Ortak mesaj, geleceğin enerji politikalarının ancak disiplinler arası iş birlikleriyle ve bilgi paylaşımıyla şekillendirileceği yönündeydi.

SOCAR Türkiye CEO’su Elchin Ibadov, “Enerji sadece üretim ve dağıtım meselesi değil, aynı zamanda insan kaynağı, bilimsel gelişmeler ve sürdürülebilirlik stratejilerinin kesişiminde yürütülmesi gereken bir süreç. Geleceğin enerji stratejilerini, ancak bilgi ve deneyim paylaşımını artırarak daha sağlam temellere oturtabiliriz” diyerek akademi ile sektörün aynı platformda buluşmasının önemine dikkat çekti.

SOCAR Türkiye ve ODTÜ’den Ortak Sertifika Programı

Etkinlik kapsamında duyurulan en önemli gelişmelerden biri de SOCAR Türkiye ile ODTÜ’nün birlikte hayata geçireceği enerji odaklı sertifika programı oldu. Elchin Ibadov, SOCAR Energy School ile elde ettikleri tecrübeyi şimdi de ODTÜ iş birliğiyle daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedeflediklerini açıkladı. Ibadov, “Enerji sektöründe kalifiye insan kaynağı geliştirmek, uzun vadeli vizyonumuzun ayrılmaz bir parçası. ODTÜ’nün akademik gücüyle, sektöre yönelik kapsamlı bir eğitim programı hazırlıyoruz. Yakında detaylarını paylaşacağız” dedi.

Sürdürülebilirlik ve Bölgesel İş Birliği Öne Çıktı

Konferansta, Azerbaycan-Türkiye enerji iş birliğinin bölgesel enerji güvenliğine katkıları vurgulanırken, enerji dönüşümünde petrol ve doğalgazın adaptasyonu, yenilenebilir enerji teknolojilerinin yaygınlaştırılması ve inovatif enerji çözümlerinin geliştirilmesi gibi konular derinlemesine ele alındı. Sürdürülebilir enerji çözümleri ve çevresel etkilerin azaltılması ise tüm panellerin ortak paydasını oluşturdu.

SOCAR Türkiye ve ODTÜ Gelecek İçin El Ele

SOCAR Türkiye ve ODTÜ’nün geliştirdiği bu iş birliği sadece bugünün enerji ihtiyaçlarına değil, geleceğin sürdürülebilir enerji sistemlerine de katkı sunmayı amaçlıyor. Akademi ve sektörün ortak akıl çerçevesinde geliştireceği projelerle Türkiye ve bölge enerji sektörünün yeni vizyonlara ulaşması hedefleniyor.

SOCAR Türkiye ve ODTÜ, bu iş birliğini kalıcı bir platform haline getirerek enerji dünyasının en önemli konularında ortak çalışmalar yürütmeye devam edecek.

Hager Group 70 Yılda Küresel Enerji Lideri Oldu

Enerji yönetimi, bina otomasyonu ve güvenlik çözümleri alanlarında küresel ölçekte standartları belirleyen Hager Group, 70. yaşını kutluyor. 1955 yılında Almanya-Fransa sınırında mütevazı bir atölyede temelleri atılan marka, bugün 100’den fazla ülkede 14 bin çalışanı ve 22 üretim tesisiyle faaliyet gösteren dev bir enerji oyuncusu haline geldi. Yıllık cirosu 3,2 milyar Euro’yu bulan şirket, sürdürülebilir ve yenilikçi enerji çözümlerine yaptığı yatırımlarla dikkat çekiyor.

Bir Aile Şirketinden Küresel Enerji Liderliğine

Hager Group’un yolculuğu, elektrik sektörünün değişen ihtiyaçlarına vizyoner yaklaşımlar sunarak şekillendi. Hermann ve Dr. Oswald Hager kardeşlerin babalarıyla birlikte başlattıkları bu yolculuk, gelenek ile inovasyonun iç içe geçtiği bir başarı hikayesine dönüştü. Köklerini Fransız-Alman iş kültüründen alan grup, bağımsız bir aile şirketi olmanın sağladığı uzun vadeli vizyonla, dünya çapında enerji yönetimi çözümlerinde güvenilir bir isim haline geldi.

Akıllı Binaların Enerji Mimarı

Geçmişten bugüne elektrik dağıtım sistemleriyle sektörün omurgasını oluşturan Hager Group, son yıllarda odağını akıllı bina çözümlerine çevirdi. Enerji verimliliğini artıran, sürdürülebilir sistemleri mümkün kılan teknolojiler geliştiren şirket, binaların çevreye olan etkisini minimize etmeyi hedefliyor. Bugün Hager çözümleri, enerji idaresinden güvenlik sistemlerine, kablo yönetiminden bina otomasyonuna kadar birçok alanda hem enerji profesyonellerinin hem de son kullanıcıların hayatını kolaylaştırıyor.

Sabine Busse: “Sadece Bir Şirket Değil, Bir Gelecek İnşa Ediyoruz”

Hager Group CEO’su Sabine Busse, şirketin 70. yılına dair değerlendirmesinde şunları söyledi:

“Kuruluşumuzdan bu yana temel amacımız; güvenli, verimli ve insan odaklı elektrik çözümleri üretmekti. Bugün geldiğimiz noktada, yalnızca ürün ve hizmet sunmuyor, daha akıllı ve sürdürülebilir yaşam alanları inşa ediyoruz. 70 yıllık geçmişimizi onurlandırırken, geleceğe olan taahhüdümüzü de yineliyoruz: Binaları daha akıllı hale getirmek, kaynak kullanımını optimize etmek ve gezegenimizin sürdürülebilirliği için çözüm ortağı olmak.”

Sürdürülebilirlik Gelecek Hedeflerinin Merkezinde

Sürdürülebilir bir dünya için adımlar atan Hager Group, enerji verimliliğini artıran teknolojilere yatırım yapmayı sürdürüyor. Akıllı bina sistemleri ve enerji tasarruflu çözümlerle daha yeşil şehirler inşa etmeye katkı sağlarken, mühendislikten üretime kadar tüm süreçlerinde çevresel etkileri minimuma indirmeyi amaçlıyor.

70 Yıllık Tecrübe, Geleceğe Yatırım

Sadece geçmiş başarılarıyla değil, geleceğe dair vizyonuyla da örnek gösterilen Hager Group, sektördeki dönüşümün öncüsü olmaya devam ediyor. Elektrik ve enerji yönetimi dünyasında 70 yıllık bilgi birikimini yeni nesil çözümlerle birleştirerek, sektörün rotasını belirleyen şirketlerden biri olarak anılıyor.

OSS Aftermarket Zirvesi Yeniden Başlıyor

Otomotiv dünyasında satış sonrası sektörünün nabzını tutan Aftermarket Zirvesi, ikinci kez kapılarını açmaya hazırlanıyor. Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği (OSS) tarafından düzenlenen ve 2023 yılında büyük ilgi gören etkinliğin yeni durağı, 18 Nisan’da İstanbul DasDas olacak. Zirvede, üreticiden tedarikçiye, distribütörden bağımsız servislere ve küresel oyunculara kadar sektörün her halkasından temsilciler bir araya gelecek.

Aftermarket Zirvesi, bu yıl da sektöre yön veren konuları ve yenilikçi vizyonları gündeme taşıyacak. “AEMEA Bölgesinde Türkiye Etkisi”nden “Dünyada ve Türkiye Ekonomisinde Neler Oluyor” başlıklı panele, Avrupa’daki sektörel dönüşümlerden otomotivin geleceğine uzanan konular, uzman isimlerin katılımıyla tartışılacak. Zirvenin sunuculuğunu ise deneyimli gazeteci Jülide Ateş üstlenecek.

Otomotiv Satış Sonrası Sektörü İstanbul’da Buluşuyor

OSS Derneği’nin organizasyonuyla gerçekleşecek zirve, Türkiye’nin satış sonrası pazarındaki yükselen rolüne ve uluslararası iş birliklerine odaklanacak. Maysan Mando Amortisörleri, Automechanika İstanbul, Schaeffler, Mann+Hummel ve ERD gibi sektör devlerinin sponsorluğunda düzenlenen etkinlikte, sürdürülebilir mobilite ve dijital dönüşümün sektöre etkileri masaya yatırılacak.

OSS Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özçete’nin açılış konuşmasıyla başlayacak zirvede, FIGIEFA Yönetim Kurulu Başkanı Mads Engberg, Avrupa gündemindeki değişim dinamiklerini aktaracak. Sürdürülebilir Mobilite İnisiyatifi Kurucu Başkanı Hakan Doğu, otomotivin bugünü ve yarınına dair çarpıcı öngörülerini paylaşacak. Ekonomi dünyasının deneyimli isimleri Hakan Güldağ, Vahap Munyar ve Dr. Şeref Oğuz ise dünya ve Türkiye ekonomisinin sektöre etkilerini değerlendirecek.

Sektörün Röntgeni Çekilecek, Gelecek Planlanacak

Frost & Sullivan Otomotiv Grubu Lideri Mubarak Moosa’nın, sektör trendlerine ışık tutacak sunumu, zirvenin finalinde öne çıkan başlıklardan biri olacak. Ayrıca OSS Başkanı Ali Özçete moderatörlüğünde gerçekleşecek panelde, MANN+HUMMEL Türkiye’den Cemal Çobanoğlu, Messe Frankfurt’tan Michael Johannes, Schaeffler’den Hikmet Ömer İren ve Maysan Mando’dan Vecibe Kaplan Arslan gibi sektör profesyonelleri yer alacak.

“AEMEA Bölgesinde Türkiye Etkisi” panelinde ise Groupauto Orta Doğu, Afrika ve Hindistan Bölge Direktörü Mesut Urgancılar moderatörlük yapacak. Panelistler arasında Valeo Servis Amerika, Ortadoğu ve Afrika Başkan Yardımcısı H. Burak Akın, MAHLE Aftermarket GmbH EMEA Satış Müdürü Murat İnce ve Niterra Aftermarket Direktörü Tufan Baysal da bulunuyor.

Katılımcılar, Sektörün Geleceğine Yön Verecek

Aftermarket Zirvesi, Türkiye’nin sadece bir üretim ve lojistik üssü değil, aynı zamanda satış sonrası pazarında stratejik bir oyuncu olduğunun altını çiziyor. Katılımcılar, sektöre dair öngörüleri ve iş birlikleriyle, geleceğin yol haritasını belirleyecek.

OSS üyeleri ve sektör profesyonelleri, www.afmsummit.com adresinden kayıt yaptırarak zirveye katılım sağlayabilirler.

Pakistan Ziyareti ve Keşmir Meselesi

PAKİSTAN ZİYARETİNDE GÜNDEME GELEN KEŞMİR MESELESİNE EKONOMİK VE ENERJİ POLİTİK BİR BAKIŞ

A. Beril TUĞRUL - İstanbul Teknik Üniversitesi – Enerji Enstitüsü

Bilindiği üzere Türkiye Cumhurbaşkanı, Şubat 2025’te Asya-Pasifik’e yaptığı ziyaretleri kapsamında Malezya ve Endonezya’dan sonra Pakistan’ı da ziyaret etmiştir. Cumhurbaşkanı Pakistan’da yaptığı açıklamalarda; çeşitli dünya meselelerinin yanı sıra Pakistan’ın yıllardır önemli bir sorunu olan Keşmir konusuna da değinmiştir. Söz konusu açıklamada; “Türkiye’nin Keşmir sorununun diyalog yoluyla Birleşmiş Milletler kararları temelinde ve Keşmirli kardeşlerin beklentileri gözetilerek çözülmesine olan desteği” ifade edilmiştir.
Hatırlanacağı üzere, daha önce de Pakistan’a 2017 ve 2020’de yapılan ziyaretler sırasında da yine bu konuya değinilmişti. Fazla olarak Birleşmiş Milletler 75. Genel Kurul toplantısında Türkiye Cumhurbaşkanı yaptığı konuşmada bu konuyu da dile getirmiş ve “Dünya Keşmir Farkındalık Forumu” Genel Sekreteri kendisine bir konuşmayla Teşekkür etmişti.
Pakistan’a yapılan Şubat 2025’teki son ziyaret sırasında konunun tekrar gündeme getirilmesi, Türkiye’nin bu konuya olan hassasiyetinden bir şey kaybetmediğini ve meseleye verdiği önem dile getirilmiş olmaktadır. Hindistan ise tüm bu ziyaretler sırasındaki söz konusu yapılan açıklamalara ilişkin karşı söylemlerle cevaplar vermeyi yeğlemiştir.
Keşmir bölgesi, enerji politik olduğu kadar ekonomik ve jeopolitik gibi farklı yönlerden de önem taşıyan bir bölge durumundadır. Bu bakımdan Keşmir’in Ekonomik ve enerji politik açıdan önemine değinmeden önce Keşmir bölgesi ve özelliklerine değinmek yerinde olacaktır.

Keşmir

Keşmir; Hint yarımadasının kuzeyinde Himalaya dağlarının eteklerinde yer alan bir bölgedir. Siyasi olarak, Pakistan, Hindistan ve Çin sınırları arasında uzanan, verimli bir vadi çevresindeki yöreyi betimleyen stratejik bir alanı nitelemektedir. Coğrafi açıdan Hint yarımadasının batısı için (Pakistan da dahil) bölgeye hayat veren Indus nehri ve kolları Keşmir için son derece önemli olup Keşmir bölgesinin verimli bir vadi olmasını sağlamaktadır. Bu bağlamda tarım ürünleri bölgenin ticari zenginlikleri arasında yer almaktadır.
Burası aynı zamanda, bir keçi türünün (özellikle sakal) kıllarının kullanımı ile dokunan ve dünyadaki belki de en özel ve yün kumaşı ile ünlüdür. Bu kumaş dünyada o derece popüler olmuştur ki; kaşmir (keşmir) denince, bölgeden önce bu kumaş akla gelir olmuştur.

Şekil 1 Keşmir Bölgesi

Burada şunu da belirtmek gerekir ki; bu stratejik geçiş bölgesine, tarih boyunca hâkim olmak isteyen pek çok kavim, lider ve devletler olmuştur. Bunlar arasında; Büyük İskender, Gazneli Mahmud, Moğollar, Babür Hanları ve Hintli Mihraceler ile Emevîler sayılabilir. Ne var ki; birçoğu, sert tabiat şartları nedeniyle burada egemen olmak konusunda pek de başarılı olamamışlardır. Başarılı olanlardan önemli biri (bir Türk devleti olan ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan 16 yıldızdan biriyle temsil edilen) Babür İmparatorluğu olmuştur. Babür İmparatorluğu, bölgeyi bir eyalet olarak kendine bağlayabilmiş ve uzunca bir süre de etkinliğini sürdürebilmiştir. 20. Yüzyılın başında ise bölgede İngiliz hâkimiyeti söz konusu olmuştur.

Keşmir’de Müslümanlık 14. Yüzyılda etkin olmuş ve bölgenin Babür İmparatorluğuna bağlandığı dönemde Müslümanlık hayli yaygınlaşmıştır. Halen Müslümanlık, bölgeyi betimleyen ve etkileyen önemli bir unsur durumundadır.

Keşmir Meselesi

Müslüman Pakistan ile Hindu ağırlıklı Hindistan’ın iki ayrı ülke olarak bağımsızlıklarını 1947’de ilan etmesiyle “Keşmir Sorunu” da vücut bulmuştur. O dönemde, Keşmir’in söz konusu bu iki ülkeden hangisine katılacağına, nüfusunun % 90 kadarı Müslüman olan Keşmir halkının referandumu ile belirlenmesi benimsenmişti. Ne var ki; isyanlar, protestolar, baskılar ve katliamlar nedeniyle bu referandum bir türlü gerçekleşememiştir. Bu bağlamda Pakistan ile Hindistan arasında en az üç sıcak çatışma yaşanmıştır.

Yörenin Müslüman çoğunluğa sahip olması nedeniyle Hindistan, referandumun kendi aleyhine sonuçlanabileceği gerekçesiyle halk oylamasına hep karşı çıkmaktadır. Konuya, Birleşmiş Milletler (BM) müdahil olmuş ve ateşkes ilan edilmişse de nihai sonuca ulaşılamamıştır. Bu bağlamda, Hindistan, ateşkes anlaşmasına uymayı reddederek Keşmir’den askerlerini geri çekmemiş ve işgal ettiği bölgeleri “Cammu Keşmir” eyaleti adı altında kendine bağladığını ilan etmiştir (Şekil 1).

Söz konusu bu eyalet, halen Hindistan içinde Müslümanların çoğunlukta olduğu tek eyalet durumundadır. Pakistan ise kendi kontrolü altındaki Keşmir’e “Azad Keşmir (Bağımsız Keşmir)” ve “Gilgit Baltistan” olarak iki özerk bölge statüsü vermiş bulunmaktadır (Şekil 1). Bu arada bölgeye Çin’in de müdahil olduğu görülmektedir. Halen, Keşmir’in, yüzölçümü bağlamında % 45’i Hindistan’ın, % 35’i de Pakistan’ın ve % 20’si de Çin’in (Aksai Bölgesi olarak) kontrolü altında bulunmaktadır (Şekil 1).

2019 yılında, Hindistan ve Pakistan arasında paylaşılamayan Cammu Keşmir için hayli sıcak günler yaşanmıştır. Hindistan’ın, Keşmir hava sahasını ihlal etmesi üzerine Pakistan tarafından bir Hint uçağı düşürülmüş ve iki pilot hayatını kaybetmiştir. Nükleer güce sahip, söz konusu bu iki ülke savaşın eşiğine kadar gelmişlerdir.

Keşmir’in Ekonomik ve Enerji Politik Değerlendirmesi
Keşmir; dünyanın en yüksek sıradağlarının birleştiği özel bir mahalde yer almaktadır. Bir başka deyişle, fazla geçit vermeyen Himalayalar ile Karakurum, Pir ve Pancal dağlarının uzantısının kesiştiği bir yörede bulunmaktadır. Jeolojik olarak özel bir ara bölgeye sahip olması nedeniyle stratejik bir jeopolitiğe sahiptir. Dolayısıyla çevre yöreler için önemli bir geçiş bölgesidir.

Ekonomik bağlamda bakıldığında Keşmir’de zümrüt, yakut, altın, linyit, boksit ve alçı taşı vb. gibi kıymetli yeraltı zenginlikleri bulunmaktadır. Bu zenginlikler ekonomik olarak önem arz etmekle beraber tam olarak değerlendirilebildiğini söylemek de zordur. Ayrıca, dünyaca ün kazanmış olan kaşmir kumaşının ticareti ve ilaveten ipek ile ipek halı üretimi de ekonomik açıdan bölgeye katma değer sağlayan sektörleri oluşturmaktadır.

Son yılların önemli ekonomik ve enerji-politik projesi; “Kuşak Yol (Belt and Road)” projesi adıyla anılan “Modern İpek Yolu” Projesi kapsamında ilgili yolların, coğrafyanın da zorlaması bağlamında bölgeden geçme potansiyeli olduğu öngörülmektedir. Nitekim Keşmir, geçmişte “Tarihi İpek Yolu”nun güzergahı üzerinde bulunmaktaydı. Bir başka deyişle, gelecek projeksiyonu bağlamında bölgenin daha etkin olacağı söylenebilir.

Yolların ve enerji hatlarının birbirini tetiklediği ve birbirini takip ettiği düşünülürse, enerji hatları için de bölge önem arz ediyor olmaktadır. Bu bağlamda bölge, enerji-politik olarak giderek artan konjüktürel pozisyona sahip olacağı konusu kendini hemen göstermektedir.
Öte yandan, Çin tarafından lanse edilen “Kuşak Yol (Belt and Road)” projesinde yolun yanında (hatta öncesinde) kuşak nitelemesinin yer alması dikkat çekmektedir. Kuşak ifadesi hayli kapsamlı olup enerji projelerini de içerdiği ifade edilmektedir. Bir başka deyişle kuşak betimlemesi; projenin ticaret yolunun ötesinde daha derin anlamlar içerdiği ve enerji politik konuları da derinlikle ifade etmekte olduğu söylenebilir. Bu bağlamda dünyayı birbirine bağlayan ticari ve de enerji-politik ağın önemli bir düğüm noktasının Keşmir bölgesi olacağı anlaşılıyor olmaktadır.

Sonuç

Görüldüğü üzere Keşmir bölgesi son derece stratejik ve konjüktürel olarak önem arz eden bir bölge durumundadır. Bu bağlamda Keşmir Meselesi hayli derinlikli olup, farklı veçheleriyle karmaşıklık ifade etmektedir. Türkiye’nin, bölgedeki gelişmeleri takip ettiği ve konuya hassasiyetle yaklaştığı anlaşılmaktadır.

Modern ipek yolu projesine ilişkin olarak önemli bir geçiş güzergahı olma potansiyeline sahip olan Keşmir bölgesi, güzergah ülkelerini proje bağlamında gelişecek işbirlikleri ve ortak yatırımlar ile birleştirmesi beklenirken, halen sorunlu bir bölge durumunu korumaktadır. Oysa, yadsınamaz büyüklükte alt yapı projelerinin hayata geçirilmesi söz konusu olabilecektir. Bu durum, daha şimdiden enerji politik de dahil büyük rekabet ve çekişmeleri gündeme taşımış gibi görünmektedir. Bu bağlamda bölgenin iki önemli ülkesi Pakistan ve Hindistan arasında önemli sürtüşmelere neden olmaktadır. Bu ülkelere Çin de müdahil olmuş durumdadır.
Dünyanın içinden geçmekte olduğu bu süreçte konu giderek önem kazanacaktır denebilir. Çözüme diyalog yoluyla ulaşılması yadsınamaz önem taşımaktadır. Öz olarak belirtmek gerekirse; 70 yılı aşkın bir süredir devam edegiden Keşmir Meselesi’nin barışcıl ortamda diyaloğun sağlanması ile çözüme ulaşılmasında Türkiye gibi dünya konjüktüründe denge unsuru konumunu koruyan bir ülke, önemli ve etkin bir rol oynayabilecek potansiyele sahip bulunmaktadır.

Dijital Reklamlar Karbon Ayak İzi Bırakıyor

Görünmez ekranlar, görünmez bir tehdidi beraberinde getiriyor. Dijital reklamcılığın enerji tüketimi ve karbon salınımı, fiziksel dünyadaki etkileri aratmayacak düzeylere ulaştı. Dünyanın önde gelen bağımsız reklamcılık platformlarından Adform, dijital reklamların çevresel etkisine dikkat çekerek, sektörü sürdürülebilir reklamcılığa çağırıyor.

Adform verilerine göre, sıradan bir dijital reklam kampanyası, bir otomobilin 20 bin kilometrelik yolculuğunda açığa çıkardığı karbon emisyonuna eşdeğer. Fiziksel üretimi ve lojistiği olmayan dijital reklamların “zararsız” olduğu yanılgısı, devasa veri merkezlerinin ve milyarlarca cihazın tükettiği enerjinin göz ardı edilmesiyle büyüyor.

Adform Türkiye, MEA ve Orta Asya Başkanı Cem Eroğlu, dijital reklamcılığın dönüşümünde sürdürülebilirliğin artık kaçınılmaz olduğunu belirtiyor: “Her gösterim, her tıklama enerji tüketiyor. Bu da gezegenimiz üzerinde geri döndürülemez bir iz bırakıyor. Reklamcılar, karbon salınımını sadece bir sorun değil, bir performans metriği olarak görmek zorunda.”

Reklam Harcamaları Karbonla Ölçülüyor

Adform’un stratejik ortağı Scope3 tarafından sağlanan veriler, her bin reklam gösteriminin 1,5 kilograma kadar CO₂ emisyonuna yol açtığını gösteriyor. Kümülatif etki ise düşündüğümüzden çok daha büyük. MFA (Made-for-Advertising) olarak adlandırılan, sadece reklam geliri elde etmek için oluşturulmuş siteler ise toplam harcamaların yüzde 15’ini alıyor ve emisyonları gereksiz yere artırıyor. Üstelik, bu siteler dönüşüm sağlamadığı gibi markalar için itibar kaybı riski de taşıyor.

Küçük Görseller, Büyük Farklar

Adform, reklamverenleri düşük çözünürlüklü ve optimize edilmiş içeriklere yönlendirerek karbon salınımını azaltmaya davet ediyor. Özellikle video içeriklerin, statik görsellere kıyasla iki ila beş kat daha fazla emisyona neden olduğuna dikkat çekiliyor. Hafif reklam formatları ve akıllı hedefleme stratejileri, yalnızca çevresel etkileri sınırlamakla kalmıyor, aynı zamanda reklam bütçelerinin daha verimli kullanılmasını sağlıyor.

Verimlilik, Şeffaflık ve Karbon Ayak İzinde Dönüşüm

Adform, Scope3 ile entegre çalışarak medya tedarik zincirlerinin karbon ayak izlerini ölçümlüyor ve optimize ediyor. Bu sayede reklamverenler, kampanyalarının çevresel etkilerini gerçek zamanlı olarak izleyebiliyor ve daha sorumlu medya yatırımları yapabiliyor. Cem Eroğlu’nun ifadesiyle, “Geleceğin reklamcılığı sadece etkili değil, aynı zamanda etik ve çevreci olmak zorunda.”

Adform’dan Net Sıfır Hedefine Güçlü Adımlar

Adform, adtech dünyasında Bilime Dayalı Hedefler Girişimi (SBTi) taahhüdüne imza atan ilk DSP platformu olarak sektörde bir ilki başardı. Şirket, 2030 yılına kadar operasyonel emisyonlarını önemli ölçüde azaltmayı ve kalan emisyonları dengelemeyi hedefliyor. Şu anda Adform’un Avrupa veri merkezlerinde tüketilen enerjinin tamamı yenilenebilir kaynaklardan sağlanıyor. Ofislerinin büyük kısmı da benzer şekilde yüzde 100 yeşil enerjiyle çalışıyor.

Sürdürülebilir Reklamcılık Bir Tercih Değil, Zorunluluk

Dijital dünyada görünmeyen reklamlar, aslında dünyayı görünmeyen bir yükün altına sokuyor. Her reklamveren, medya ajansı ve teknoloji sağlayıcısı, bu yükü azaltma sorumluluğunu üstlenmek zorunda. Adform, daha verimli, daha çevreci ve daha etik bir reklamcılık dünyası için yol haritasını çiziyor.

Cem Eroğlu’nun dediği gibi, “Karbon ayak izini performans göstergesi olarak ele aldığımız gün, reklamcılık gerçek anlamda sürdürülebilir hale gelecek.”

Eksim Enerji’den 56 MW’lık Türbin Yatırımı

Eksim Enerji, Türkiye’nin farklı bölgelerinde devreye alacağı yeni rüzgar enerjisi yatırımıyla portföyüne 56 megavatlık ek kapasite kazandırıyor. Küresel türbin üreticisi Nordex Group ile imzalanan anlaşma kapsamında, 8 adet yüksek verimli rüzgar türbini, 2025 ve 2026 yıllarında Marmara, Ege, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerindeki santrallerde elektrik üretimine başlayacak.

Eksim Enerji CEO’su Arkın Akbay, yenilenebilir enerji alanındaki kararlılıklarını vurguladı. Akbay, “Türkiye’nin yeşil enerji dönüşümünde öncü bir rol üstleniyoruz. 2029 yılına kadar hedeflediğimiz 1.412 MW’lık yenilenebilir enerji projelerimizin bir adımını daha tamamlıyoruz. Nordex ile yaptığımız bu yeni anlaşma, sürdürülebilir kalkınma vizyonumuzun bir yansımasıdır” diye konuştu.

Türkiye’nin Dört Bir Yanında Rüzgar Türbinleri Yükseliyor

Yeni nesil N163/6.X türbinler, Silivri, Susurluk, Ovacık, Seferihisar, Hasanbeyli ve Killik Rüzgar Enerji Santralleri’nde devreye alınacak. Nordex, tedarik ettiği türbinler için 10 yıl süresince premium bakım ve destek hizmeti de verecek. Eksim Enerji, yalnızca kapasitesini büyütmekle kalmayıp, aynı zamanda santrallerinde daha verimli ve yüksek teknolojiye sahip sistemlerle enerji üretimini artırmayı hedefliyor.

Akbay, Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi doğrultusunda yeşil enerjiyi güçlendirmeye odaklandıklarını belirtti. “Elektrik üretiminde sürdürülebilirlik bizim için yalnızca çevresel bir zorunluluk değil, aynı zamanda sosyal bir sorumluluk. Ülkemizin enerji arz güvenliğini sağlarken, teknoloji ve kalite odaklı yatırımlarımızla geleceğe katkı sunuyoruz” dedi.

Uzun Soluklu İş Birliği Büyüyor

Eksim Enerji ve Nordex Group’un iş birliği, yalnızca Türkiye ile sınırlı kalmıyor. Nordex Türkiye ve Ortadoğu Bölgesi Başkan Yardımcısı Ender Özatay, “Eksim Enerji, yıllar önce bize güvenerek farklı bölgelerde zorlu koşullarda projeler geliştirdi. Şimdi bu güveni, yeni teknoloji türbinlerimizle yeniden pekiştiriyoruz. Ortaklığımız, Türkiye’nin ötesinde farklı coğrafyalarda da devam ediyor” ifadelerini kullandı.

Yatırımlar Sadece Enerjiyle Sınırlı Değil

Eksim Enerji, yenilenebilir enerji yatırımlarının yanında sosyal sorumluluk projelerine de önem veriyor. Şirket, enerji santrallerinin bulunduğu bölgelerde eğitim, sağlık ve altyapı alanlarında toplumsal faydayı önceleyen projelere destek sunuyor. Akbay, “Kazandığımızı yine bu topraklara geri veriyoruz. Yatırım yaptığımız her bölge, bizim için yalnızca üretim sahası değil, aynı zamanda birlikte büyüdüğümüz bir yuva” dedi.

Eksim Enerji, 100% yenilenebilir enerji odaklı yaklaşımıyla, Türkiye’nin enerji bağımsızlığı ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine güçlü katkılar sunmayı sürdürüyor.


Görüşüne göre düzenleyebiliriz ya da farklı bir başlık daha yazabilirim.

OPET’ten Motosiklet Sürücülerine Kask İndirimi

OPET, motosiklet kazalarını önlemeye yönelik farkındalık çalışmalarına destek veriyor. İçişleri Bakanlığı tarafından hayata geçirilen “Motosiklet Kazalarının Önlenmesine Yönelik Eylem Planı” kapsamında OPET, kask takan sürücülere özel bir kampanya başlattı.

Kampanya doğrultusunda, OPET istasyonlarına kaskıyla gelen motosiklet kullanıcıları, akaryakıt alışverişlerinde yüzde 5 indirim kazanacak. Ayrıca OPET Ultramarket’lerde hazırlanan atıştırmalık menüler ve OPET markalı madeni yağ ürünlerinde de yüzde 25 indirim uygulanacak.

OPET Genel Müdürü Özgür Kahramanzade, motosiklet kazalarının azaltılmasında güvenli sürüş kurallarına uymanın kritik olduğuna dikkat çekerek, kask kullanımını artırmayı hedeflediklerini belirtti. Kahramanzade, “Toplumda trafik bilincini güçlendirecek projelere her zaman destek veriyoruz. Kask takmak küçük ama hayat kurtaran bir önlemdir” ifadelerini kullandı.

OPET, 2014 yılından bu yana sürücü eğitimine katkı sağladığı Trafik Dedektifleri ve Yaşam Kemeri projeleriyle de trafik güvenliğine olan desteğini sürdürüyor.

Kampanya hakkında detaylı bilgiye www.opet.com.tr adresinden ulaşılabiliyor.

Aytemiz’den Motorculara Güvenli Sürüş Desteği

Türkiye’nin yenilikçi enerji markalarından Aytemiz, TC İçişleri Bakanlığı tarafından başlatılan ve trafik güvenliğinde önemli bir adım olarak değerlendirilen “Bir Kural, 1 Ömür” eylem planına anlamlı bir destek sundu. Motosiklet sürücülerinin güvenliği için kask kullanımını teşvik etmeyi amaçlayan bu plan kapsamında Aytemiz, kaskını takan motosiklet kullanıcılarına tüm istasyonlarında anında yüzde 5 akaryakıt indirimi sunuyor.

Aytemiz’den Motorculara Teşvik Hamlesi

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın Motobike İstanbul Fuarı’nda duyurduğu “Bir Kural, 1 Ömür” mottosuyla yola çıkan eylem planı, motosiklet kazalarının ve buna bağlı can kayıplarının önüne geçmeyi hedefliyor. Özellikle artan motosiklet kullanımı ve buna paralel olarak yükselen kaza oranları dikkate alındığında, bu proje büyük bir önem taşıyor.

Aytemiz, motosiklet sürücülerinin hem güvenliğini hem de bütçelerini düşünerek geliştirdiği yeni uygulamasıyla kask kullanımını ödüllendirmeye başladı. Kaskını takan ve Aytemiz Vaay mobil uygulaması üzerinden akaryakıt alan motosiklet sürücüleri yüzde 5 indirim avantajından yararlanabiliyor. Böylece trafik kurallarına uyan, güvenlik ekipmanlarını eksiksiz kullanan motorcular için maddi teşvik sağlanırken, trafikte genel güvenlik bilinci de artırılıyor.

“Güvenli Sürüş İçin Üzerimize Düşeni Yapıyoruz”

Kampanyaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Aytemiz Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Eke, motosiklet sürücülerinin trafikteki güvenliğinin şirket politikalarının merkezinde olduğunu vurguladı. Eke, açıklamasında motosiklet kullanıcılarının güvenliğinin her zaman öncelikli hedeflerinden biri olduğunu ifade ederek, 2017 yılında hayata geçirdikleri Motorcu Dostu İstasyon konseptiyle sektörde fark yarattıklarını belirtti. Eke, İçişleri Bakanlığı’nın başlattığı “Bir Kural, 1 Ömür” projesine destek vererek kask kullanımının yaygınlaştırılması için üzerlerine düşeni yapmaktan memnuniyet duyduklarını söyledi. Trafikte alınacak her önlemin bir ömrü koruyacağına inandıklarını ve bu farkındalıkla hareket ettiklerini dile getirdi.

Motorcu Dostu İstasyonlarla Sürüş Konforu Artıyor

Aytemiz’in Motorcu Dostu İstasyon konsepti, dünyada bir ilk olarak 2017 yılında Türkiye’de uygulanmaya başlandı. Motosiklet kullanıcılarına özel çözümler sunan bu istasyonlarda motosikletlere özel park alanları, kask ve ekipmanlar için kilitli dolaplar, yakıt dolumu sırasında kullanılan koruyucu bezler ve kaymaz zeminli pompa adaları gibi yenilikçi hizmetler yer alıyor.

Ayrıca Aytemiz Vaay uygulaması sayesinde sürücüler, kask ve eldivenlerini çıkarmadan temassız ve pratik ödeme işlemlerini gerçekleştirebiliyor. Bu da hem konforu hem de güvenliği artırıyor.

Kampanya Detayları ve Katılım Şartları

“Bir Kural, 1 Ömür” kampanyasından yararlanmak isteyen motosiklet sürücüleri, Aytemiz Vaay uygulamasını indirip üye olmalı ve kasklarını kullanarak Aytemiz istasyonlarında alışveriş yapmalıdır. Sistem, motosiklet sürücüsünün kask kullandığını doğruladıktan sonra anında yüzde 5 indirim uyguluyor.

Daha fazla bilgi ve kampanya detaylarına www.aytemiz.com.tr ve Aytemiz Vaay uygulamasından ulaşabilirsiniz.

Kaskını Tak, Hayata Bağlan

Aytemiz, kamu güvenliği ve trafik bilinci adına attığı bu adımla motosiklet kullanıcılarına sadece yakıt indirimi değil, aynı zamanda güvenli sürüş bilinci de kazandırıyor. İçişleri Bakanlığı’nın başlattığı ve tüm Türkiye’de büyük yankı uyandıran “Bir Kural, 1 Ömür” eylem planına katkısıyla Aytemiz, sosyal sorumluluk anlayışını bir kez daha ortaya koyuyor.

Motorcu Dostu Aytemiz, güvenli yolculukların her zaman destekçisi olmaya devam ediyor.

IC Enterra’dan Rekor Yatırım ve Kâr!

Yenilenebilir enerji sektöründe Türkiye’nin öncü markalarından biri olan IC Enterra Yenilenebilir Enerji, 2024 yılına damga vuran finansal başarılarını ve uluslararası yatırımlarını kamuoyuyla paylaştı. Kamu Aydınlatma Platformu (KAP) üzerinden yayımlanan bilanço verilerine göre şirket, 2024 yılını 3,1 milyar TL gelir ve yaklaşık 2 milyar TL net kâr ile tamamladı. IC Holding’in enerji vizyonunu yenilenebilir kaynaklarla güçlendiren IC Enterra, sadece Türkiye sınırlarında değil, Avrupa pazarlarında da iddiasını büyütüyor.

Türkiye’de Depolamalı RES ve GES Projeleri, İtalya’da Yeni Atılımlar

IC Enterra Yenilenebilir Enerji, Hatay’da kurulu 136 MWm gücündeki YEKA Erzin-2 Güneş Enerji Santrali projesini kademeli olarak devreye aldı. Erzincan’daki 61 MW’lik Bağıştaş Hibrit GES projesinin ise yatırımları hız kesmeden sürüyor. Şirketin toplam kurulu gücü 485 MW’a ulaşacak olan depolamalı RES ve GES projeleriyle ilgili çalışmaları mevcut takvim çerçevesinde ilerliyor.

Yurtdışında ise İtalya, IC Enterra için stratejik bir merkez hâline gelmiş durumda. Ülkede toplam 108 MW kapasiteye sahip iki Rüzgar Enerji Santrali (RES) projesinin yatırım süreçleri devam ederken, greenfield statüsünde yeni güneş ve rüzgar enerjisi projeleri de geliştiriliyor. Bu hamle, IC Enterra’nın küresel arenadaki yenilenebilir enerji oyuncuları arasında ön sıralara tırmanma stratejisinin önemli bir parçası olarak değerlendiriliyor.

Genel Müdür Kızılok: “2024, Yatırım ve Büyüme Açısından Dönüm Noktası Oldu”

IC Enterra Yenilenebilir Enerji Genel Müdürü Taşkın Kızılok, 2024 yılını şirket tarihinin en dinamik dönemlerinden biri olarak tanımladı. Halka arz sürecinin başarısını vurgulayan Kızılok, “Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla Türkiye’nin enerji dönüşümüne katkı sağladık. Aynı zamanda İtalya pazarında RES projeleriyle ilk küresel adımımızı attık. Yatırımcılarımıza sürdürülebilir bir büyüme modeli sunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

38,3 Milyar TL’lik Aktif Büyüklüğüyle Güçlü Nakit Akışı

2024 yılında aktif toplamını 38,3 milyar TL’ye yükselten IC Enterra, dokuz hidroelektrik santralinde toplam 1.053 GWh elektrik üretimi gerçekleştirdi. YEKA Erzin-2 santralinin devreye alınmasıyla birlikte şirket, 2025 yılı elektrik üretim kapasitesinde de çıtayı yükseltiyor.

Sürdürülebilirlik, Kârlılık ve Teknoloji Odaklı Gelecek

IC Enterra, güçlü finansal yapısı, yatırım odaklı vizyonu ve kârlı iş modeliyle dikkat çekiyor. Sürdürülebilir büyüme ve teknolojik yenilikler şirketin temel odak noktaları arasında yer alıyor. Taşkın Kızılok’un ifadesiyle, “Yenilenebilir enerji alanında öncü olma hedefimizi yeni teknolojiler ve verimlilik odaklı projelerle perçinliyoruz.”

IC Enterra: Türkiye’nin Enerji Dönüşümüne Liderlik Ediyor

IC Enterra, Türkiye’nin yenilenebilir enerji dönüşümünde öncü oyunculardan biri olmaya devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada enerji arz güvenliğini artıran, karbonsuz bir gelecek hedefleyen projeleriyle IC Enterra, yatırımcılarına sürdürülebilir ve kârlı bir büyüme vaat ediyor.

Şarj İstasyonları Yatırımları Hızla Artıyor

Türkiye’de elektrikli araç pazarı rekor seviyelere ulaşırken, şarj istasyonlarının bu büyümeyi karşılaması gerektiği vurgulanıyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre, 2024 yılında elektrikli otomobil satışları yüzde 129 artarak 185.513 adede ulaştı. Aynı dönemde şarj noktası sayısı yüzde 120 artışla 26.046’ya çıktı. Avrupa Birliği’nde 13 araca bir soket düşerken, Türkiye’de bu oran 7 araca bir soket olarak kaydedildi.

Üçay Mühendislik İcra Kurulu Başkanı ve CEO’su Turan Şakacı, “Elektrikli araç kullanıcılarının şarj istasyonlarına kolay ve hızlı ulaşabilmesi için altyapının araç sayısından daha hızlı gelişmesi şart. Biz de bu doğrultuda yatırımlarımıza hız verdik” açıklamasını yaptı. Şakacı, motor gücü 160 kW olan araçlarda ÖTV indirimi ve motorlu taşıtlar vergisinde sağlanan avantajların talebi artırdığını belirterek, Türkiye genelinde şarj istasyonu ağını 2026 itibarıyla 1.500 adedin üzerine çıkarmayı hedeflediklerini ifade etti.

Elaris markasıyla e-mobilite yatırımlarını sürdüren Üçay Grup, ülke genelinde çevreci ve kesintisiz şarj hizmeti sunmayı amaçlıyor.