21.2 C
İstanbul
Pazartesi, Haziran 9, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 106

Petkim Turquality Programı ile markasına güç katacak

Petkim, devlet destekli bir markalaşma programı olan Turquality‘ye dahil oldu. Türkiye’de petrokimya sektörünün lider şirketi olan Petkim, Turquality Programı ile markasına güç katacak. Petkim Genel Müdürü Anar Mammadov, bu destekle uluslararası rekabet üstünlüklerini bir adım öteye taşıyarak Türkiye ve Azerbaycan ekonomileri için değer katmaya devam edeceklerini ifade etti.

SOCAR Türkiye’nin iştiraki Petkim, Ticaret Bakanlığı tarafından ‘Türk ürünlerinin yurtdışında markalaşması ve Türk malı imajının yerleştirilmesi’ amacıyla hayata geçirilen Turquality Programı’na katıldı.Klasik ihracat desteklerinden farklı olarak firmaların markalaşma hedeflerine katkıda bulunmayı amaçlayan Turquality Programı’na başvuru sürecini, 5 ay gibi kısa bir sürede tamamen kendi kaynakları ile başarıyla tamamlayan Petkim, bu anlamda da Türkiye’de bir ilke imza attı.

Petkim’in uluslararası rekabet gücü artacak

Türkiye’nin tek entegre petrokimya üreticisi Petkim’in, Turquality desteği ile uluslararası arenada daha da güçleneceğinin altını çizen Petkim Genel Müdürü Anar Mammadov, “Turquality programıyla Türkiye’nin ekonomisine değer katarken yurt dışındaki imajımıza da yeni bir vizyon getiriyoruz. Ürettiğimiz katma değerli ürünlerle hem global bir marka olarak rekabette bir adım öne geçeceğiz hem de ihracatımızı artırarak Türkiye ve Azerbaycan ekonomilerine daha fazla katkı sağlayacağız” dedi. Petkim’i Avrupa’nın en önemli üretim üslerinden biri yapmayı hedeflediklerini söyleyen Mammadov, şöyle devam etti: “Üretim gücümüzü artırarak Türkiye’nin cari açığının azaltılması için çok çalışıyoruz. Yatırımlarımızı daha verimli kılmaya ve dijital bir tesis olmaya odaklanıp stratejik yol haritamızı belirleyerek, süratle uygulamaya geçeceğiz. Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu arasında 13’üncü sıradayız. Her yıl ihracatımızı ve ihracat yaptığımız ülke sayısını artırarak Türkiye’nin dünya ticaretindeki payının büyümesine önemli bir katkı sağlıyoruz. Bu anlamda Turquality Programı’ndan alacağımız güç ve teşvikle, global bir marka olarak yerli üretimin gücünü uluslararası arenaya da taşıyacağız.”

Turquality yolculuğu başladı

Turquality programının gerekliliklerini yerine getirmek için kendi bünyesinde disiplinlerarası bir yaklaşımla kapsamlı bir ekip çalışması gerçekleştiren Petkim, dünyanın önde gelen danışmanlık şirketlerinin incelemelerinden de tam not alarak, süreci bir adım ileriye taşıdı. Bundan sonraki aşamada kapsamlı bir marka gelişim yol haritası hazırlayacak olan sanayi devi, global bir marka olma yolunda kendi özgün stratejisini yaratarak, mevzuat kapsamında yayınlanan teşviklerden de yararlanabilecek.

ABD’nin enerjiyi terör ile ele geçirme stratejisi

Kendisini dünyanın Jandarması zanneden ABD, son yıllarda OPEC ülkelerine demokrasi götürmek için canla başla çalışıyor.

1960 yılında OPEC’i kuran beş ülkeden birisi Suudi Arabistan’a demokrasi götürmeye gerek duymuyor. Çünkü bu ülkeyi kendi eyaleti olarak görüyor. Kurduğu örümcek ağıyla bu ülkede istediği zaman sessiz devrim, gizli darbe ve değişiklikleri uygulayabiliyor. Hepimizin bildiği gibi Irak’ta ise yaptığı askeri harekat ile kan, gözyaşı ve kaos denklemini demokrasi ile harmanladı.

Diğer kurucu ülkeler olan İran, Kuveyt ve Venezuella’da ise demokrasi yalanıyla kanlı ve kansız planlarını uygulamaktadır.

Kendi yararına olmayan tüm ticari faaliyetlerin karşısında olan ABD, demokrasiyi ağzından düşürmez iken utanmadan ve sıkılmadan terör örgütleri ile koalisyonuna devam ediyor.

Bu sebeple enerjinin dünya üzerinde yaşayan insanların adil bir şekilde kullanmasını sağlamak için tek yapılması gereken gerçek bellidir. ABD’nin kol kola girdiği terör örgütlerinin yok edilmesi için dünya ülkelerinin seferberlik ilan etmesi gerekmektedir.

Terör örgütleri olmadan ABD dünya üzerinde yaptığı çirkin olaylarda başarıyı yakalayamaz ve hatta kaos ortamı bile tahsis edemez.

Dünya üzerinde yaşayan herkesin enerjiyi adil bir şekilde kullanabilmesi için ilk etapta terörden kurtulmamızın gerekli olduğu gözlemleniyor.

Avrupa için enerji lojistiği için kilit ülke durumunda olan ülkemizin dört tarafı enerji üreticileri ile çevrilidir.

Bu sebeple terör örgütlerinin hedefi konumundayız. Bizi hedef gösteren de ABD’den başkası değildir.

2009-2011 yılları arasında Katar-Suriye-Türkiye üzerinden Avrupa’ya doğru yön çizen doğalgaz boru hattı projeleri hayata geçirilmek üzere iken, Suriye lideri Esad’ın buna karşı çıkması gerçeği hepimizin hafızalarındaki yerini koruyor.

Dünyada oynanan Bizans oyunlarını iyi analiz edebilirsek, terörün olduğu yerlerin enerji kaynaklarıyla dolu yerler olduğunu da görebiliriz.

Dünya’ya zulüm edenler, kendileri haricindeki ülkelerin huzur içerisinde yaşamasından enerji dolu bir gelecekleri olmasından çekiniyorlar.

Enerjiniz bol ve kalıcı olması dileklerimle yeni sayımızda görüşmek üzere…

Dünya enerji liderleri İstanbul’a geliyor

Geleceğin akıllı şebekeleri ve şehirlerine yön verecek konuların ele alınacağı ICSG İstanbul 2019, yurt içi ve yurt dışından teknoloji, su, çevre ve enerji sektörünün liderlerini ağırlayacak.

İstanbul, 25-26 Nisan tarihlerinde ICSG İstanbul 2019’a (7. Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler ve Şehirler Kongre ve Fuarı) ev sahipliği yapıyor.

ICSG İstanbul 2019 (7. Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler ve Şehirler Kongre ve Fuarı) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Enerji Piyasası Denetleme Kurumu’nun destekleriyle 25-26 Nisan 2019 tarihlerinde gerçekleşiyor. ICSG İstanbul 2019, ELDER ve GAZBİR’in stratejik partnerliğinde Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek.

Geleceğin akıllı şebekeleri ve şehirlerine yön verecek konuların ele alınacağı ICSG İstanbul 2019, yurt içi ve yurt dışından teknoloji, su, çevre ve enerji sektörünün liderlerini ağırlayacak. 36 ülkeden sektör temsilcilerinin yer alacağı ICSG İstanbul 2019, Avrasya’nın tek global organizasyonu olma özelliğini taşıyor.

ENERJİ TASARRUFU MASAYA YATIRILACAK

Alman – Türk Ticaret ve Sanayi Odası’nın (AHK) Ülke Partneri olduğu ICSG İstanbul 2019’da enerji tasarrufu, enerji verimliliği, enerji depolama, enerjinin doğru ve verimli kullanılması, akıllı şebekelerde yeni teknoloji sistemleri, akıllı şebekelerde dijital dönüşüm, iletim, dağıtım, üretim, dijitalizasyon, yenilebilir enerji gibi konular masaya yatırılacak. Kamu kurum ve kuruluşlarının üst düzey yetkililerinin, büyükelçilerin, belediyelerin, yenilebilir enerji firmalarının, üniversitelerin, uzman akademisyenlerin, OSB’lerin, kalkınma ajanslarının, teknoparkların, teknoloji markalarının, elektrik dağıtım firmalarının, organize sanayi müdürlüklerinin ve daha birçok önemli sektör temsilcisinin yer alacağı ICSG İstanbul 2019’a yaklaşık 10 bin kişinin katılması bekleniyor.

Fuarda ayrıca akıllı şebekeler ve şehirler konusundaki inovatif teknolojiler sergilenecek.

HHB Expo tarafından düzenlenen ICSG İstanbul 2019’u destekleyen kurum ve kuruluşlar arasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı’nın yanı sıra Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, EPDK, BOTAŞ, BOTAŞ International, EDAŞ, TEDAŞ, EPİAŞ, TİKA, Ankara Kalkınma Ajansı, KOSGEB, TÜBİTAK, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, İGDAŞ, İSBAK, İSKİ, İSO, İTO, DEİK, OSB Üst Kuruluşu, Borsa İstanbul, OSTİM, OSTİM Enerjik, Ankara Üniversitesi, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, İTÜ, YTÜ, Teknokent, Hacettepe Üniversitesi Teknokent A.Ş, ODTÜ Teknokent, Alman Türk Sanayi Odası (AHK), Yunan – Türk Ticaret Odası, AZPROMO, CzechTrade ve Sollab da yer alıyor.

ICSG İstanbul 2019’u destekleyen dernek ve organizasyonlar ise şöyle: ELDER, GAZBİR-GAZMER, AUSDER, EMSAD, Enerji Hukuku Araştırma Enstitüsü, Enerji Federasyonu, Enerji Verimliliği Derneği, Mimar Mühendisler Grubu (MMG), ETD, EYODER, GAZİD, GENSED, GÜNDER, İMMİB, MÜSİAD, OSBDER, T3GM, TEHAD, TENYA, TET, TÜSİAV, AREC, CSID, DERLAB, ESMIG, G3 PLC Alliance, GSGF, ISGAN, ISOF, IEEMA, OSGP, Prime Alliance, VAASA ETT.

ICSG İstanbul 2019, 5174 sayılı kanun gereğince Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) izni ile düzenleniyor.

350’ye yakın global firmanın standının yer alacağı ICSG İstanbul 2019’da katılımcılar ürünlerini doğrudan tanıtma imkanı bulacak, son teknoloji ürünleri ve sektördeki tüm yenilikleri aynı çatı altında görebilecek, ticaret hacmini artırma şansı yakalayabilecek ve yeni ortaklık anlaşmaları yapma fırsatı yakalayabilecek.

İstanbul’un merkezinde rutubetli okullar

Başakşehir’de TOKİ tarafından yapılan okullarda oluşan rutubet nedeniyle öğrenciler sağlıksız ortamda eğitim görüyor. Bazı okullarda zeminden çıkan su ise bina temelinin yavaş yavaş çürümesine neden oluyor. İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında okulların yenilenme çalışmalarına hız verilirken, Başakşehir’de TOKİ tarafından yapılan eğitim binaları tam anlamıyla kaderine terk edilmiş. Milli Eğitim yetkilileri tarafından TOKİ’ye hatalar ve eksikler sözlü olarak bildiriliyor. Bildirimin ardından okula gelen elemanlar sorunları çözecek kalıcı tadilatlar yapmak yerine tadilat yapıyormuş gibi ufak dokunuşlarla sorun giderildi algısı oluşturuyorlarmış.

Öğrenciler’in sağlığı tehlikede, binalar ise yavaş yavaş çürüyor

Eğitim ve öğretimin bilincinde olan okul yönetimleri kendi imkanları el verdiğince bir takım tadilat işlemlerini yapmaya çalışıyorlar. Okulların zemininden su alması ve düşük kot nedeniyle oluşan rutubetlerin yok edilmesi için yapılacak tadilatlar yüksek maliyetli olduğundan okul idarecileri bu sorunlar ile başa çıkamıyorlar. Ve dolayısıyla rutubet olan konferans salonlarında eğitim faaliyeti yürüten çocuklar nefes problemleri ve kötü koku ile karşı karşıya kalıyorlar. Bazı okullar ise bodrum katlarının su alması nedeniyle yavaş yavaş çürüyor.

Öğretmenler sağlıksız koşullarda eğitim vermeye çalışırken, öğrenci velileri ise çocuklarının sağlıksız bir ortamda eğitim görmeleri karşısında tepki gösteriyorlar.

Taşeron firmaların devlete ve millete verdiği zarar telafi edilemiyor

TOKİ tarafından yapılan okulların ihalesini kazanan özel şirketlerin hatalı inşaat ve eksik malzeme kullanması nedeniyle sorunların oluştuğunu söyleyen yetkililer, “Sorunları bazen sözlü bazen de yazılı olarak TOKİ’ye iletiyoruz. Bazen şikayetlerimiz değerlendiriliyor. Lakin gelen ekipler göstermelik ufak tefek tadilat yapıyorlar ve gidiyorlar. Sorun çözülmüyor. Başakşehir’de bulunan TOKİ tarafından yapılan hemen hemen tüm okullarda problemler var. Bazılarında rutubet var, bazı okulların bodrum katlarında su sızıntısı var, bazı okullarımızın da çatısında akıntılar yaşanıyor” diyerek konuştular.

Okullardaki sağlıksız koşullara öğretmenlerde veliler de tepkili

Yaşanan sıkıntılara neden olan taşeron firmalara tepkili olduklarını söyleyen veliler, yetkililerden bu sorunlara kalıcı çözümler bulmasını istiyorlar.

İbb ile toki tarafından yapılan okullar arasında büyük fark var

Başakşehir’de yaptığımız araştırmalar neticesinde TOKİ ile İBB tarafından yapılan okullar arasında ciddi işçilik ve kalite farkının olduğunu fark ettik. İlçede 10’a yakın İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 20 civarında da Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından okul yaptırılmış. TOKİ tarafından yapılan okulların hemen hemen hepsinde kalite sorunu yaşanırken, İBB tarafından yaptırılan eğitim binalarında neredeyse sorun yok. Sorun olsa bile İBB tarafından taşeron firmaya sıkıntılar çözdürülürken, TOKİ tarafından aynı özen gösterilmediği konuşuluyor. Mesela Başakşehir’de İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan İBB Şehit Polis Mustafa Erdoğan Ortaokulu’nda sağlıklı, sağlam binası ve çevre düzenlemesi ile özel okullar düzeyinde öğrencilere hizmet verirken, TOKİ Celalettin Ökten Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi konferans salonunda bulunan rutubete yıllardır bir çözüm bulunamıyor.

Devlet finansman sağlıyor, ödenek veriyor ama taşeron firmaların hatalı inşaat çalışmaları ve yöneticilerin işlerini layıkı ile yapmamalarından dolayı sorunlar çıkıyor.

TOKİ tarafından 2013 yılında yapımı tamamlanarak eğitime açılan Anadolu Öğretmen Lisesi’nde aradan geçen bir yılın sonunda binada çatlaklar oluşmuş, tavandan su sızmaya başlamış. Bunun üzerine yüklenici firma ve denetim firması hakkında 2014 yılında suç duyurusunda bulunmuştu. Bolu’da yaşanan olaylarla benzerliği nedeniyle aynı önlemlerin Başakşehir’de ki hasarlı okullar içinde alınmasının gerekli olduğu gözlemleniyor.

Başakşehir’de Hizmet Veren Okullar

Prof. Dr. Necmettin Erbakan Anadolu Lisesi

M. Emin Saraç İmam Hatip Ortaokulu

M. Emin Saraç Anadolu İmam Hatip Lisesi

İmkb Alparslan Ortaokulu

İmkb Bahçeşehir Mesleki Ve Tek. And. Lisesi

Borsa İstanbul Başakşehir Mes. ve Tek. And. Lis.

İto Başakşehir Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi

İto Akşemsettin İmam Hatip Ortaokulu

Bahçeşehir Anaokulu

Bahçeşehir Atatürk Anadolu Lisesi

Bahçeşehir Süleyman Demirel İlkokulu

Başakşehir Cumhuriyet İlkokulu

Başakşehir Anadolu Lisesi

Başakşehir Mesleki Eğitim Merkezi

İbrahim Koçaslan Ortaokulu

Kayabaşı İlkokulu

Mehmet Yaren Gümeli İlkokulu

Oyakkent İlkokulu

Boğazköy Ortaokulu

Zihni Küçük Özel Eğitim Meslek Okulu

Nurettin Topcu İlkokulu

Başakşehir Çok Programlı Anadolu Lisesi

Abdi İbrahim Ortaokulu

Oyakkent Ortaokulu

Mahmut Şevket Zırh İlkokulu

Öğrenciden Armağan Anadolu Lisesi

Ahmet Kabaklı İlkokulu

Güvercintepe Ortaokulu

Hikmet Uluğbay Ortaokulu

Tepe İlkokulu

Selahaddin Eyyubi İmam Hatip Ortaokulu

Başakşehir Rehberlik Ve Araştırma Merkezi

Şehit Öğretmen Aynur Sarı Anaokulu

Şamlar İlkokulu

Şamlar Ortaokulu

Hacı Ali Osman Gül İlkokulu

Prof. Dr. Ahatandıcan Ortaokulu

Şehit Vedat Barceğci İlkokulu

Başakşehir Bilim Ve Sanat Merkezi

Cahit Zarifoğlu İlkokulu

Miktat Ağaoğlu Çok Programlı Anadolu Lisesi

Başakşehir Ayazma İlkokulu

Başakşehir Halk Eğitimi Merkezi

Şamlar Özel Eğitim Uygulama Okulu I. Kademe

Başakşehir Güzel Sanatlar Lisesi

Hacı Fatma Gül Çok Programlı Anadolu Lisesi

Şamlar Özel Eğitim Uygulama Merkezi

Başakşehir Özel Eğitim Uygulama Okulu

Fenertepe İlkokulu

Akif İnan Anadolu İmam Hatip Lisesi

Şahintepe İmam Hatip Ortaokulu

Başakşehir Şehit Orhun Göytan İlkokulu

Şehit Serdar Gökbayrak İlkokulu

Kayaşehir Şeyh Şamil İmam Hatip Ortaokulu

Şehit Haki Aras Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi

Başakşehir Şht. Muhammed Eymen Demirci İlkokulu

Başakşehir Aziz Sancar Ortaokulu

Emlak Konut Fuat Sezgin İlkokulu

Toki Tarafından Yapılan Okullar:

Toki Aliya İzzetbegoviç And. İmam Hatip Lisesi

Toki Ertuğrulgazi İmam Hatip Ortaokulu

Toki Hayme Ana Mesleki Ve Tek. And. Lisesi

Toki Yunus Emre İlkokulu

Toki Osmangazi İlkokulu

Toki Turgut Özal İmam Hatip Ortaokulu

Toki Kayaşehir Anadolu Lisesi

Toki Kayaşehir Mevlana İlkokulu

Toki Şehit Abdulselam Özatak İlkokulu

Toki Mimar Sinan Anaokulu

Toki Mustafa Kutlu İmam Hatip Ortaokulu

Toki Kayaşehir Mesleki Ve Tek. And. Lisesi

Toki Kayaşehir Anaokulu

Toki Fenertepe Ortaokulu

Toki Nasrettin Hoca Anaokulu

Toki Kayaşehir Ortaokulu                            

Toki Celalettin Ökten Kız And. İ. Hatip Lisesi

İBB Tarafından Yapılan Okullar:

İbb Şair Erdem Bayazıt Ortaokulu

İbb Şehit Polis Mustafa Erdoğan Ortaokulu

İbb Akşemsettin Ortaokulu

İbb Mehmet Akif Ersoy İlkokulu

İbb Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu

İbb Yavuz Sultan Selim Kız And. İ. Hatip Lisesi

İbb Kanuni Sultan Süleyman Ortaokulu

İbb Şehit Savcı Selim Kiraz İlkokulu

İbb Yavuz Sultan Selim And. İmam Hatip Lisesi

Hukukun siyaset ile ilişkisi

Almanya’daki Nazi zulmünden kaçarak Türkiye’ye sığınan, İstanbul ve Ankara Üniversiteleri Hukuk Fakültelerinde 20 yıl öğretim üyeliği yapan, bu süre zarfında aynı zamanda bir çok yasanın kodifikatörü olan, Ticaret Yasası’nın oluşturulmasındaki katkıları ve özellikle Medeni Kanun ile Ticaret Kanunu arasındaki ikiliğin giderilmesinde önemli katkılarda bulunan, Türk hükümetlerine çeşitli konularda danışmanlık yapan ünlü Hukukçu Ernst E. Hirsch, ‘’Türk öğrencilerine öğrettiği yasa hukukunun sosyal yaşamı neredeyse hiç etkilemediğini ve sosyal yaşamın hala eski doğu hukuku zihniyetinde sürdüğünü” söyleyerek, Hukuk ve Toplum, Hukuk ve Sosyoloji ilişkisine dikkat çekmiştir. Hukukun idealliği ile hukukun realitesi teorisi de işte tam da buradan doğmuştur.

Hukuk, toplumsal sistemin veya toplumsal yapının diğer öğelerinden ayrı, soyut bir unsur değildir.

Sosyolojiden soyutlanmış yasa boştur, yasadan soyutlanmış sosyoloji ise kördür. Bu gerçeklik hukukun her türlü problemini hukukun kendisinde aramak ve hukukun kendi içinde çözmek isteyen salt hukuk görüşünün geçersiz olduğunu ortaya koymaktadır.

Çünkü hukuk, her toplumun ekonomik, siyasal ve kültürel şartlarına, yaşam biçimine, dünya görüşüne, düşünsel yapısına, geleneklerine ve göreneklerine göre farklılık gösterdiği gibi, aynı toplumda zaman içinde de değişiklik gösterir. Yazılı olan ve olmayan kuralları bünyesinde barındıran hukuk, yazının icadından önce doğal olarak yazılı kurallar bütünü anlamına gelmediği gibi, yazının icadından sonra da sadece yazılı kurallar bütününü ifade etmez. Toplumsal sistem içinde yazılı kuralların ve yazılı olmayan kuralların yeri ve önemi, zamana ve yere göre değişir. Bir toplumun hukuk düzeni, çoğu zaman zannedildiği üzere, sadece yasama organı tarafından veya bilinçli insan müdahalesiyle oluşturulan kurallardan oluşmaz. Söz konusu düzenin unsurları arasında yazılı kurallardan başka, yargı organlarının kararları, yazılı olmayan genel hukuk ilkeleriyle örf ve adet kuralları da bulunur.

Çoğu zaman çoğu ülkede görülen hukuk disiplinlerinde deformasyonun nedeni, hukuk sosyolojisinin az gelişmişliğinden kaynaklandığını düşünmekteyim. Çünkü, Hukuk insanın bireysel ve toplumsal gerçeklikleri ile direkt ilgili iken ve hukuk sosyolojisi gerçek ile çok sıkı ve yakinen sürtüşmesi gereken bir disiplin iken, hukuku yaşadığı toplumun çelişkilerinden uzak ve bağımsız gören bir bakış açısı eksik ve yanlış olacaktır. Hukuk bu bakış açısı ile işlerse bir yerden sonra işlevsiz ya da olması gerekenden daha az işlevli bir hale gelecektir.

Hukuk ile sosyolojinin anlattığımız vazgeçilmez ve görmezden gelinemez ilişkisi kadar hukuk ve siyasetin de birbiri ile vazgeçilmez ve göz ardı edilemez ilişkileri ve etkileşimleri vardır.

Siyaset ile hukuk arasında, yalnızca hukukun siyaset için taşıdığı anlam değil, fakat aynı zamanda siyasetin de hukuk içindeki anlam ve önemi bakımından karşılıklı bir ilişki ve etkileşim mevcuttur.

Hukuk Devletini oluşturan düzenlemeler ve disiplinin siyaseti oluşturan yasama ve yürütme organlarının aldığı ve uyguladığı kararlar ile gerçekleştiği kabulü karşısında başka bir türlü bir düşünce elbette gerçeklikten uzak kalacaktır.

Ülkemiz veya dünyada sadece uzak geçmişte değil yakın geçmişinde de yaşananlar dahi bireysel ve toplumsal gerçeklik ve siyasetten soyutlanmışlığın hukukun gelişimini ne kadar olumsuz etkilediğini göstermiştir. 

Siyasetin karşısında hukukun, insan hakları ve hukuk devleti için bir güvence olduğu artık yadsınamaz bir gerçektir.

Ancak bu yadsınamaz gerçeklik Siyaset ve Hukukun birbiri ile düzensiz ve çarpık ilişkisinin tek sonucunun sadece tek yönlü Hukuk Devleti ve İnsan Hakları sınırlamasından bağımsız siyasal yapıların Nazi Almanyası veya SSCB tecrübesi gibi diktatöryel sonuçlar doğurması olduğu değildir.

Hukuk aynı zamanda Siyasal Gücün elinde toplum üzerinde bir baskı ve dizayn aracı, toplumsal mühendislik aracı olarak ta kullanılmıştır. Hukuk ve siyaset arasında düzensiz ve olumsuz etkileşim ve ilişkinin anlattığımız şekilde bu iki yönlü tehlikesi mevcuttur.

Hukuksal düzenlemeler ile bir toplumsal mühendislik çalışması ile toplum düzeninde adil bir hukuk sisteminin yerleşmesi de mümkün olmayacak, hukuk toplumun sosyolojisi ile çatışacak ve hukuk bizatihi toplumsal düzensizliğin kaynağı ve sebebi olacaktır. Dünyanın ve ülkemizin yakın geçmişi bu duruma en güzel ve taze örnek olarak halen hafızalardadır.

Hal böyle iken, İnsanın bireysel ve toplumsal hayatı ile birebir ilgili olan Sosyoloji, Hukuk ve Siyasetin birbirlerinden bağımsız, etkileşimsiz olduğunu söylemek, eşyanın tabiatına aykırı, saflık ve aymazlıktan başka bir şey değildir.

‘ICCI 2019’ sektöre katkı sunuyor

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK desteğiyle düzenlenen Türkiye’nin alanında lider enerji fuarı “ICCI” 2019 – Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı, 28 – 30 Mayıs 2019 tarihleri arasında 25. kez İstanbul’da uluslararası enerji şirketlerini bir araya getirecek.

Sektöre dair ilklerin gerçekleştirildiği Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı; ICCI içeriğinde yer alan birçok etkinlik ile enerji sektörü profesyonellerine ve enerji sektörünün gelecek nesillerine 25. kez ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 24 yıldır düzenlediği Fuar, Konferans ve İkili İş Görüşmeleri ile enerji sektörünün en önemli buluşma noktalarından biri olan ICCI, 2018 fuarı kapsamında bünyesine kattığı ve başarıyla gerçekleşen Diplomatik Alan, Generation X Programı ve Start Up etkinlikleri 2019 yılında da 28 – 30 Mayıs tarihleri arasında fuar kapsamında yer alıyor olacak.

Türkiye’nin enerji işbirliklerinin güçlendirilmesi amacıyla geçtiğimiz fuar kapsamında ilk kez hayata geçirilen ve Türkiye’deki yabancı konsoloslukların katılımı ile gerçekleştirilen “Diplomatik Alan” ile uluslararası işbirlikleri geliştirilerek yatırım hedefleri güçlendirilmeye devam edecek. ICCI 2019’ da yerli ve yabancı enerji şirketlerinin yanı sıra konsolosluklar düzeyinde ülkeler arası yeni görüşmelere de ev sahipliği yapacaklarını belirten Sektörel Fuarcılık Genel Müdürü Feraye Gürel “ICCI, çeyrek asrı geride bırakacağı 2019 yılında da Türkiye’nin uluslararası yeni yatırım ve işbirliklerinin gerçekleştirileceği önemli bir etkinlik olacak” dedi.

BORON gücünü doğadan alıyor

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez bor madeninden üretilen doğal mineralli temizlik ürünü BORON’un tanıtım toplantısında, ürünün, Ar-Ge çalışmaları ve müşteri geri bildirimleri sonucunda son halini aldığını söyledi.

Bor madeninden birçok ürün üretildiğini ama BORON’un günlük hayata dokunan bir ürün olduğunu dile getiren Dönmez, temizlik sektöründeki birçok ürünün, farklı zararlı kimyasallar barındırması sebebiyle birçok hastalığın temel sebepleri arasında yer aldığını ifade etti.

Dönmez, artık tüm dünyada kaynağını doğadan alan çevre ve insan dostu, organik ürünlere yönelişin söz konusunu olduğunu ve BORON’un da diğer temizlik ürünlerinden bu noktada ayrıldığını anlattı.

Doğal olmayan ürünlerin insan vücudunda yarattığı tahribatın sıklıkla görüldüğüne dikkati çeken Dönmez, “Toplumun bütün fertleri bu durumdan doğrudan veya dolaylı olarak etkileniyor. BORON’un içeriğinde insan ve çevre sağlığını tehdit eden petrol türevi kimyasallar ve fosfat bileşimi yer almamaktadır. İçeriğinin yüzde 50’den fazlası doğal mineral ve borakstan oluşuyor. Böylelikle, kullanımdan sonra açığa çıkan su ile çevremizi de korumaya alıyoruz.” diye konuştu.

Dönmez, bordan temizlik ürünü çalışmalarının 2012’ye kadar gittiğini anımsatarak, o dönemde piyasaya sürülen Eti Matik ürününün de herkesin takdirini kazandığını kaydetti.

Bu dönemden sonra ürünü ve teknolojiyi yenileyerek BORON markasıyla tüketicilerin karşısına çıktıklarını dile getiren Dönmez, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“BORON’unlansmanıyla artık çok daha güçlü bir pazarlama ve satış faaliyetine de girmiş oluyoruz. Burada bir hedef belirledik ve pazar payımızı artırarak devam edeceğiz. BORON, yerli ve milli bir ürün. Ar-Ge faaliyetlerinden pazarlama ve satış ağına kadar her şey yerli ve milli imkanlarla, kendi insan kaynağımızla yapıldı. Halkımızın BORON’a teveccühünün bu anlamda oldukça yoğun olacağını düşünüyorum. Temizlik ürünleri pazarı oldukça rekabete açık bir alan. BORON bu pazarda diğer markalardan yüzde 100 doğal mineralli ve yerli ürün özellikleriyle ayrılacak. Çevre ve insan dostu, doğal mineralli temizlik ürünü BORON’un 4 kilogramlık paketi yıl boyunca aynı fiyattan satılacak. BORON’un pazar payının artmasıyla ithal ettiğimiz temizlik ürünleri azalacak ve bunun için dışarıya ayırdığımız kaynak da ülkemizde kalacak.”

110 ülkeye bor ihracı

Dönmez, Türkiye’nin borda ham madde ve ürün olarak öncü ülke konumunda yer aldığını ve dünya bor rezervlerinin yüzde 73’ünden fazlasının Türkiye’de bulunduğunu söyledi.

Türkiye’nin dünya bor pazarındaki payının yüzde 59 olduğunu dile getiren Dönmez, “2018’de bor ihracatında 1 milyar dolar ile rekor kırdık. İnşallah önümüzdeki yıllarda bu rakamı artırarak devam edeceğiz. 110 ülkeye bor ihracı gerçekleştiriyoruz. Bu ülkelerin arasında en büyük rakibimiz Amerika ile en büyük müşterileri olan Çin ve Hindistan da yer alıyor.” dedi.

Dönmez, Türkiye’nin borda dünyanın en güvenilir tedarikçisi konumunda bulunduğuna dikkati çekerek, aynı zamanda borun büyümeye ve gelişmeye açık bir alan olduğunu anlattı.

Yeni bor stratejisinin geçen yıl açıklandığını hatırlatan Dönmez, bu strateji kapsamında bordan “uç ürün” elde edilerek ihracat gerçekleştirileceğini ve yatırımcı dostu bu modelin, istihdamı da artıracağını vurguladı.

Dönmez, nihai ürüne bağlı olarak bire beş yüz ve bire iki bin değer katacak uç ürün üretileceğini ifade ederek, “Burada en önemli çıktı ise yüksek teknolojinin Türkiye’de üretilmesi ve kullanılması. Bor madeninde geleneksel ürünlerden ileri teknoloji kullanılan ürünlerin üretimine geçerek, pazar payımızı artıracağız.” değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Dönmez, BORON’u ilk satın alanlardan oldu

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, eşi Zeynep Dönmez ile yaptığı market alışverişinde deterjan olarak BORON temizlik ürününü aldı. Zeynep Dönmez, ürün piyasaya sürülmeden önce evde denediğini ve fiyat olarak diğer deterjanlardan daha ucuz olan BORON’dan çok memnun kaldığını dile getirdi.

Bakan Dönmez de BORON’un 4 kilogramının yıl boyunca 24,90 liradan satışta olacağını ve böylece Enflasyonla Topyekün Mücadeleye de destek verileceğini dile getirdi. BORON’u, yerli ve milli olduğu için tercih ettiklerini vurgulayan Dönmez, bu akşam misafirliğe giderken de hediye olarak bir paket götüreceklerini söyledi.

Dönmez, tanıtım toplantısı yapılan ve Türkiye’nin ilk ve tek doğal mineralli temizlik ürünü BORON’un piyasada önemli bir rekabet içinde olacağını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Aslında buradan bir çağrı yapmakta fayda var ki bor mamulünü diğer temizlik ürünü üreticilerinin de kullanması gerekiyor, bunu tavsiye ediyoruz. Aslında Eti Maden bir öncülük yapmış oldu. Borun, demir çelik ürünlerinden cama kadar birçok alanda kullanım alanı var. Temizlik ürünü olarak da geçmişte bazı kullanan markalar olmuştu ama kimyasal ürünler çıktıkça o tarafa doğru bir eğilim oldu. Şimdi doğal ürünlere geçiş açısından Eti Maden ile bir çıkış yapmış olduk. Diğer temizlik firmaları da böylece bor kullanabilirler. Eti Maden normalde bu ham maddeyi üretiyor ve dolayısıyla borun diğer markalar tarafından kullanılmasında da bir problem yok. Diğer firmalar da geliştirebilirler, farklı ürünler de ortaya çıkabilir. Burada çamaşır yıkandıktan sonra bir atık söz konusu ve kanal sistemiyle bunlar atılıyor. Onların arıtılması da ciddi bir maliyet. BORON’un atığı çevre açısından da olumlu. BORON’u çevre açısından da değerlendirdiğimizde, 10 numara bir ürün.”

Şu anda BORON ile ilgili iç pazara dönük çalışıldığını söyleyen Dönmez, Eti Maden’in 100’ün üzerinde ülkeye bor ihracatı gerçekleştirdiğini ve bu ülkelerde de distribütörleri olduğunu aktardı.

Dönmez, distribütörlere BORON’dan da bahsedildiğini ve onların da heyecanla karşıladıklarını dile getirerek, “Öncelikle iç pazarda belli bir müşteri memnuniyetini sağladıktan sonra, dışarıya da bu ürünü ihraç etmek suretiyle pazarlanabilir veya oralarda üretimi düşünülebilir. Bunları da hep birlikte önümüzdeki günlerde göreceğiz.” diye konuştu.

Poşet kampanyasına destek

Market alışverişi sonrasında bez torba kullanan Dönmez, alışverişlerde poşet kullanımının azaltılması yönünde alınan kararın çok olumlu olduğunu anlattı.

Dönmez, petrol türevi ürünlerin yüzyıllar geçse bile geri dönüşünün mümkün olmadığına dikkati çekerek, “Bu yüzden geri dönüşümlü ambalaj malzemelerini kullanmak vatandaş olarak, insan olarak herkesin sorumluluğu. Dolayısıyla bu kampanyayı da destekliyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız önemli bir adım atmış oldu.” ifadesini kullandı.

Dönmez, alışveriş sonrasında çalışanlarla sohbet edip fotoğraf çektirdikten sonra marketten ayrıldı.

Fatih ile Türkiye’de yeni bir çağ açılacak

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Fatih sondaj gemimiz ile ilk sondajımıza başladık. İnşallah önümüzdeki 2-3 ay içerisinde ilk neticeyi almayı ümit ediyoruz. Biz ümitliyiz, ilk sondajda doğal gaz ya da petrolü bulmak için dua bekliyoruz, özellikle enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için.” dedi.

Gazetemize açıklamalarda bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, yerli ve yenilenebilir kaynakların ülke ekonomisi açısından son derece önemli olduğunu söyledi.

Bakanlık olarak 2018’de hedefledikleri projeleri gerçekleştirdiklerine, özel sektörün de hedeflerini büyük oranda tutturduğuna dikkati çeken Dönmez, “2019, 2018’den devreden projelerin bitirilmesi açısından önem arz ediyor. İnşallah devam eden projeleri önümüzdeki yıl tamamlamış olacağız” dedi.

Bakan Dönmez, bu yıl hayata geçirilen projelere de değinerek, bunlardan birinin Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) olduğunu dile getirdi.

Doğal gazı ağırlıklı olarak komşu ülkelerden aldıklarını vurgulayan Dönmez, TANAP ile Azerbaycan’dan 16 milyar metreküp taşıma kapasitesine sahip yeni hat çektiklerini, bunu Haziran ayında işletmeye aldıklarını kaydetti.

“İlk sondajda doğalgaz bulunması halinde dışa bağımlılıktan kurtulacağız”

O hattın bir kısmının Türkiye’den Avrupa’ya doğru gideceğini anlatan Dönmez, şunları kaydetti:

“Söz verdik, yaptık. Yine STAR Rafinerisi Türkiye’deki 4.-5. rafinerimiz olarak hizmete girdi. Aşağı yukarı 6 milyar dolarlık bir projeyi hayata geçirmiş olduk. Diğer önemli projemiz de Türk Akımı. İnşallah önümüzdeki yılın sonlarına doğru onu da işletmeye açacağız. Deniz kısmındaki işlemleri tamamlanmış durumda. Orada da ilerleme söz konusu. Ama asıl beklentimiz tabii, bunları yurt dışından değil, kendi kaynaklarımızdan, topraklarımızdan, denizlerimizden çıkartmak. Onun için de Fatih sondaj gemimiz ile ilk sondajımıza başladık. İnşallah önümüzdeki 2-3 ay içerisinde ilk neticeyi almayı ümit ediyoruz. Biz ümitliyiz, ilk sondajda doğal gaz ya da petrolü bulmak için dua bekliyoruz, özellikle enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için.”

Bakan Dönmez, ikinci sondaj gemisinin de Şubat ortalarında geleceğini aktararak, “Daha önce zaten iki sismik araştırma gemimiz vardı. Bunlar da faaliyetlerine devam ediyor. İki sondaj, iki araştırma gemisiyle inşallah gece gündüz demeden ‘Varsa bulacağız’ sloganıyla hareket ediyoruz.” diye konuştu.

Madencilik alanında havadan jeofizik görüntüleme alanında büyük mesafe kaydettiklerini anlatan Dönmez, ülkenin yüzde 80’inin adeta havadan röntgenini çektiklerini söyledi.

Dönmez, bunu gelecek yıl tamamlayacaklarını belirterek, “Madencilikte hakikaten önemli bir atılım yılı geçirdik. Sadece MTA olarak 1 milyon 500 bin metre sondaj yaptık. Geçtiğimiz yıl bu rakam 1 milyondu, tarihi rekor var. İnşallah önümüzdeki yıl da iş programına uygun olarak bu sondajlara devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Dr. Fatih Birol’a pozitif enerji ödülü verildi

Schneider Electric Türkiye ve Orta Asya Bölge Başkanı Bora Tuncer, şirketin Pozitif Enerji Ödülü’nü takdim ettiği Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Dr. Fatih Birol ile enerji dünyasındaki gelişmeleri ve yeni fırsatları konuştu.

Enerji yönetimi ve otomasyonda dünya çapında uzman olan Schneider Electric, sürdürülebilirlik odaklı gelişim hedefiyle 100’ü aşkın ülkede faaliyet gösteriyor. Bu global perspektifin Türkiye’ye yansıması olarak, Schneider Electric Türkiye, son 4 yıldır enerji dünyasında değişim yaratan, pozitif enerji sağlayan liderlere Pozitif Enerji Ödülü’nü takdim ediyor. Şirketin Innovation Summit Istanbul etkinliğinde duyurduğu üzere 2018 yılında bu ödül, sürdürülebilirlik odaklı çalışmaları, enerji dünyasında üstlendiği güçlü rol ve global enerji platformunda yarattığı değişim rüzgarı dolayısıyla Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Dr. Fatih Birol’a sunuldu.

Schneider Electric ve Uluslararası Enerji Ajansı’nın pek çok farklı platformdaki omuz omuza çalışmaları ve bu ödül kapsamında bir araya gelen Dr. Fatih Birol ve Schneider Electric Türkiye ve Orta Asya Bölge Başkanı Bora Tuncer, enerji gündemini masaya yatırdı.

Tuncer yaptığı konuşmada; “Enerji ihtiyacı hızla artıyor. Önümüzdeki 25 yıl içinde enerji tüketiminin %40 artacağı tahmin ediliyor. Enerji olmadan ise gelişimi sürdürmek mümkün değil. Dolayısıyla temiz, yenilikçi ve sürdürülebilir enerji kaynaklarını ve iş modellerini uygulamaya sokmak hayati bir zorunluluk. Schneider Electric olarak bu alanda çözümlerimiz ve teknolojilerimiz kadar güçlü sürdürülebilirlik hedeflerimizle de öncü çalışmalara imza atıyoruz. Bu kapsamda, COP24 öncesinde taahhütlerimizi güncelledik ve 2030 yılında sadece kendimiz karbon nötr bir şirket olmayacağız, aynı zamanda tedarikçilerimizin de aynı platforma taşındığı bir ortam kuracağız, enerjimizin %100’ünü yenilenebilir enerjiden sağlayan bir noktaya geleceğiz” dedi.

Dr. Birol ise “Türkiye enerji verimliliği konusunda en ciddi adımları atması gereken ülkelerin başında geliyor. Türkiye’nin rakamlarına baktığımız zaman, arabalardan binalardaki ısı yalıtımlarına ve elektrikli lambalara dek her alanda kat edilmesi gereken çok fazla yol olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin enerji müsrifi olma lüksü yok. Bu konuda büyük bir gayretle çalışan Schneider Electric tarafından Pozitif Enerji Ödülü’ne layık görülmek ise oldukça mutluluk verici. Dünyadaki şirketler arasında enerji verimliliği ve sürdürülebilir enerjiye en fazla emek veren ve memnuniyetle beraber çalıştığım birçok uluslararası şirketten biri olan Schneider Electric’e bu ödül için şahsım ve kurumum adına teşekkür ederim” dedi.

Genç malatyalılar ekonomiye katkı sağlıyor

Genç Malatyalı İş Adamları Derneği (MİAD) geleceğe yatırım yapıyor

Genç Malatyalı İş Adamları Derneği’nin organize ettiği II. İş Geliştirme ve Tanışma Toplantısı’na katılan İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekip Avdagiç gençlere tavsiyelerde bulundu.

Programın açılış konuşmasını yapan Genç MİAD Yürütme Kurulu Başkanı Murat Gönültaş katılımcılardan alkışlarla destek aldı.

Programın ilk etabında kuruluşlarından İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç tecrübelerini paylaşırken, ikinci kısmında toplantılar ve ikili görüşmeler gerçekleştirildi.

Genç Malatyalı İş Adamları Derneği (MİAD) üyelerinin katıldığı toplantıda tanışma sonrasında ticari iş birlikleri oluşturmak için ikili görüşmeler gerçekleştirildi.

İkincisi düzenlenen iş Geliştirme ve Tanışma Toplantısı’na katılan marka firmalarının satınalma temsilcileri Genç Miad üyeleriyle kurulan çalışma masasında B2B görüşmeleri gerçekleştirdiler.

Gençlere hitaben konuşma yapan İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, gençler ne yaparsanız aşk ile yapın diyerek aşk olmadan sevgi olmadan başarının yakalanmasının çok zor olduğunu söyledi.

Avdagiç, “Hayatınızı aşan hedefleriniz ve hayallerinizin olması gereklidir. Tarihinize dost olun, işinizi aşk ile yapın, sürekli sorunlarla kendinizi meşgul etmeyin ve en önemlisi kendinize güvenin” diyerek gençlere tavsiyelerde bulundu.

 ŞEKİB AVDAGİÇ’TEN GENÇLERE 5 ÖNEMLİ TAVSİYE:

Hayatınızı aşan hedefleriniz ve hayâlleriniz olsun,

Tarihinize dost olun,

İşinizi aşkla yapın,

Sürekli sorunlarla uğraşmayın,

Kendinize güvenin.

Genç MİAD Yürütme Kurulu Başkanı Murat Gönültaş: Ticaret odamız bizden desteklerini hiçbir zaman esirgemedi. Ülkemize katma değerler eklenmesi için üzerimize düşen görevi yapacağız. Malatyalı iş adamlarının yurt dışında nasıl iş yapabilecekleri hakkında da konuşuyoruz.

MURAT GÖNÜLTAŞ: TİCARET GENÇLERLE DİNAMİZM KAZANACAK

Geçen sene bir arada olabilmek, “Ne yapabiliriz?” diye görüş alışverişinde bulunmak için daha küçük bir toplulukla başlamıştık. Sizden gelen taleplerin sonucunda bu toplantıların ikincisini düzenledik. İnşallah ileride daha da geliştireceğiz. Biliyoruz ki, ticaret gençlerle birlikte daha çok dinamizm kazanacak. Böylece ülkemize katma değerler eklenerek devam edecek. Bu noktada üzerimize düşen görevi yapacağız. Ticaret odamız bizden desteklerini hiçbir zaman esirgemedi. Genç MİAD olarak elçiliklerle ve ticari ataşeleriyle görüşerek, Malatyalı iş adamlarının yurt dışında nasıl iş yapabilecekleri hakkında da konuşuyoruz. Son zamanlarda Türkiye’nin daha fazla globalleşmesi gerektiğini gördük. Yurt dışı ziyaretlerimiz olacak. “Yurt dışında Genç MİAD’lı, Malatyalı iş adamlarının birlikte iş yapabilmesi için de ortak ofisler nasıl oluşturulmalı?” üzerinde bir çalışmamız olacak.

‘KATAR İLE TİCARET YAPABİLMEK İÇİN SÖZ ALDIK’

Kanada Ticari Ataşesi ve Konsolosluğu ile Katar Büyükelçimiz ve Ticari Ataşesi ile görüşmemiz oldu. Katar davetimizi aldık. (Salim Mübarek El-Şafi) 2 aylık gibi bir yoğunluğunun olduğunu söyledi ve bu süreçte Katar ile ticaret yapabilmek için söz aldık. Ülkemiz için çalışacağız ve “Ülkemize nasıl katma değer sağlayabiliriz?”, bunun derdine düşeceğiz. İnşallah bu konuda da başarılı olacağız. Malatyalılar olarak şunu biliyoruz ki, Sayın Yunus Akdaş’ın bize öğrettiği gibi kendi şehrimizden başlayarak, ülkemizi daha güzel hale getirelim. Bu noktada üzerimize düşeni dinamik ve genç bir şekilde sizin tecrübelerinizden faydalanarak yerine getireceğiz. Bu arada başkanımdan bir söz istiyorum. Ticaret Odamız, “İstanbul Genç Girişimciler Kurulu” için bizden liste istedi. Sizin de desteklerinizle Malatyalı genç iş adamlarının sayısının artmasını talep ediyoruz.

GENÇ MİAD KATILIMCILARININ ALFABETİK LİSTESİ:

Baki Budakoğlu – Denge Değerleme Yönetim Kurulu Başkanı

Enes Kaya – Genç MİAD Yürütme Kurulu Üyesi

Erhan Erkuş – Genç MİAD Yürütme Kurulu Üyesi

Ferhat Ayhan – Genç MİAD Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı

Fırat Karadoğan – Avukat

Gülçin Yıldırım – Anaokulu İşletmecisi

Hasan Karaca – Genç MİAD Başkan Yardımcısı

Murat Güler – Hizmet Alanları/İnşaat Birimi ve Sosyal Tesis

Mustafa Tari – Petrol Kimya Ürünleri İthalatı

Nurdan Işık Heybeli – Marka Koordinatörü

Tuğba Fırat – Matematik Mühendisi

Genç MİAD Yürütme Kurulu Üyesi Erhan Erkuş: 3 senedir İstanbul’da robot ve teknoloji festivali düzenliyoruz. Gençleri yönlendiren ödüllü yarışmamız… Bu etkinliğe NASA’dan mühendisler katılıyor ve konuşmalar yapılıyor. Üniversitelerle iş birlikleri gerçekleştiriyoruz.

ERHAN ERKUŞ: ROBOT VE TEKNOLOJİ FESTİVALİMİZE NASA MÜHENDİSLERİ KATILIYOR

İstanbul Ticaret Üniversitesi ile protokol imzaladık. MİAD üyelerine plaka kodumuz olan yüzde 44 indirim istedik. Bunu da sağ olsun rektörümüz kabul etti. MİAD üyeleri lisansüstü eğitimlerinde yüzde 44 indirim alıyor. Yine İstanbul Ticaret Üniversitesi ile sertifika programı gerçekleştirdik. 3 senedir İstanbul’da robot ve teknoloji festivali düzenliyoruz. Gençleri robotik teknolojilere yönlendiren ödüllü yarışmamız… Bu etkinliğe NASA’dan mühendisler katılıyor ve konuşmalar yapılıyor. İşverenlerimizin SGK teşviklerinden sağlıklı yararlanması için eğitim gerçekleştirdik. Büyükelçilik ziyaretlerimiz oldu.

“GENÇ MİAD FİKİR PLATFORMU”NDAN ÖNEMLİ GİRİŞİMLER…“

Perşembe Buluşmaları” kapsamında Sefa Merve kurucusu Mehmet Metin Okur bizleri girişimcilik hakkında bilgilendirdi. Yine “Perşembe Buluşmaları” kapsamında imar barışıyla ilgili bilgilendirme toplantıları yaptık. “Genç MİAD Fikir Platformu”nun “Zirvedekiler Buluşması”nda Prof. Dr. Ramazan Özdemir’i ağırladık. Yine Karaca Home’un Yönetim Kurulu Başkanı Arif Karaca’yı misafir ettik. Sayın Bakanımız Bülent Tüfenkçi’yi ziyaret ederek, projelerimiz hakkında istişarelerde bulunarak, desteklerini almıştık. Kızılay Merkezi’ne ziyaret gerçekleştirdik. Milletvekillerinden Mehmet Fendoğlu ve Serap Yaşar’ı ziyaret ettik. Bahçeşehir Üniversitesi ile protokol imzalayacağız. Seminerlere Genç MİAD üyelerinin ücretsiz katılma hakkı var. Bahçeşehir’in Roma ve Berlin programlarına Genç MİAD üyelerinin katılımlarını sağlayacağız.

MİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Akdaş: Biz başkaları gibi “Malatyalı olsun, çamurdan olsun” demiyoruz. Hiçbir yerde çıkar sağlamak için bulunmuyoruz. Sadece ülkemi, milletimi, insanlığı yükseltmek, yüceltmek, barıştırmak ve diyalog içerisinde olmak için oradayız.

“YUNUS AKDAŞ: HİÇBİR YERDE ÇIKAR SAĞLAMAK İÇİN BULUNMAYIZ!”

Bir babanın en onurlu ve en gururlu olduğu zaman, evladını en iyi yerlerde gördüğü zamanlardır. Siz gençlerin güzel işler yaptığınızı, onurlu bir şekilde yürüdüğünüzü ve muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak için heyecanlı olduğunuzu görünce çok gururlandım. Genç MİAD Yürütme Kurulu Başkanıma ve üyelerine, hepinize ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. İstanbul Ticaret Odası Başkanımız aramızda. Genç kardeşlerim çok ciddi çalışmalar içerisinde. Sıkıntınız olduğu zaman gidip kapılarını çalabileceğiniz, yardım isteyebileceğiniz kardeşlerim… Biz başkaları gibi “Malatyalı olsun, çamurdan olsun” demiyoruz. Hiçbir yerde çıkar sağlamak için bulunmuyoruz. Sadece ülkemi, milletimi, insanlığı yükseltmek, yüceltmek, barıştırmak ve diyalog içerisinde bulunmak için orada bulunuyoruz. Siyaseti televizyondan olduğu gibi izleyin; ancak onlar gibi düşünmeyin. Mezhepçilik yüzünden Suriye örneğini aklınıza getirmeyin. Birinin inancını ölçmek sizin hakkınız olmamalı.

‘BİRLİK VE BERABERLİK OLDUĞU MÜDDETÇE KALKINIRIZ’

Biz birlik ve beraberlik olduğu müddetçe kalkınırız. Biz birbirimize tahammül ettiğimiz müddetçe ilerleriz. Bunun ötesindeki iş dünyasının tek bir derdi vardır. Çok çalışmak, ülkesini kalkındırmak, vergi vermek ve ülkesini muasır medeniyetler haline getirmek. Sizlerden çok şey bekliyoruz. Ticaret Odası dünyanın sayılı ticaret odasındadır. Bizlere yol gösterici olacaksınız. Yurt dışına giderken, STK’lardan adam çağırın. Biz de size adamlarımızı gönderelim. Böylece sizlerle birlikte daha iyi çalışmış olacağız. Bugün iş geliştirme konusunda güzel işler yapıyorsunuz. Ben MİAD ile ilgili bir şey anlatmıyorum. İnternete girerseniz MİAD’ın çalışmaları hakkında bilgi alabilirsiniz. Geleceğin yıldızlarını oluşturma projemiz var. Bunu muhakkak yapmalıyız. Burada amacımız üstün zekâlı çocukları eğitmek ve geleceğin yıldızlarını oluşturmak. Bu konuda MEB ile çalışmalarımız olacak.

İTO Başkanı Şekib Avdagiç: “Gençlik” deyince benim aklıma daha çok “değişim” sözcüğü geliyor. Toplumu, yaşadığı şehri ve ülkeyi değiştirmesi… Aslında her şeye önce kendimizden başlamalı. Gençlerimizi, geleceği tarif ediyor.

ŞEKİB AVDAGİÇ: GENÇLİK BİTİREMEDİĞİMİZ HAYÂLLERİMİZİ GERÇEKLEŞTİRECEK

Gençlerle beraber olduğumuz zaman biz de kendimizi genç hissediyoruz. Sanki göreceli olarak “Kanımız daha hızlı akıyor” diye düşünüyoruz. Çok keyifli ve dinamik bir toplantı yapma imkânı bulduk. Gençlik çok önemli. Sizlere hitap ederken bizler de ister istemez gelecekle ilgili konuşuyoruz. Gençlerimizi, geleceği tarif ediyor. Gençlik bizim başlayıp bitiremediğimiz, ya da hiç yapamadığımız hayâllerimizi gerçekleştirecekler. Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi “Zaman bendedir, mekân bana emanettir” şuurunda bir gençlik, bunu ancak başarabilecektir. Size gerek iş gerek sosyal hayatınızda yol gösterecek 5 konuyu paylaşmak istiyorum. Önce bir benzerliğe dikkat çekmek istiyorum. “Gençlik” deyince benim aklıma daha çok “değişim” sözcüğü geliyor. Toplumu, yaşadığı şehri ve ülkeyi değiştirmesi aklıma geliyor. Aslında değişime önce kendimizden başlamalı. Yaşadığımız hayatı belirtmek için “ömür”, çevremizi geliştirmek için “imar” sözcüğünü kullanıyoruz. İkisi de Arapça, aynı kökten geliyor.

“ÖMÜR, KİŞİNİN KENDİNİ İMAR ETMESİDİR!”

İmar kelimesini daha çok yaptığımız inşaatlarda, altyapı hizmetlerinde çevremizi güzelleştirmek için kullanıyoruz. Ömür de kişinin yaşadığı süre içinde kendini imar etmesidir. İmar etmenin kişinin kendi iç dünyasıyla ilgili de bir yönü olduğunu ifade etmek istiyorum. Dolayısıyla her değişim, kişinin kendisini değiştirmesiyle başlar.

İTO Başkanı Şekib Avdagiç: Başaracağınıza olan inancınızı ve ümidinizi, hayâl gücünüzü asla yitirmeyin, her zaman gayret gösterin. Unutmayın ki, cesaretiniz en önemli sermayenizdir. Kaybetseniz bile yeniden başaracağınıza hep inanmalısınız.

“HAYATINIZI AŞAN HEDEFLERİNİZ OLSUN”

Size ilk tavsiyem; Hayatınızı aşan hedefleriniz ve hayâlleriniz olsun”. Bir insanın kendisini aşan ve hayatını feda edebileceği bir hayatı yoksa aslında kendi hayatının da bir değerinin olmadığını düşünüyorum. İnsanın kendini aşan hedefleri hayâlleridir. Hayatı anlamlı kılan bu hedeflerdir. Hayatınızın hiçbir döneminde cesaretinizi yitirmeyin. Hayâl gücünüzü kaybetmeyin. Yaşadığınız hiçbir olay sizi yıldırmasın. Başaracağınıza olan inancınızı kaybettirmesin. Yeter ki, gayret gösterin ve ümidinizi kaybetmeyin. Cesaretiniz en önemli sermayenizdir. Kaybetseniz bile yeniden başaracağınıza inanmalısınız. Çünkü insanlar öldüğü vakit inançsızlıklarından dolayı hayatı yaşanmaz hale getirdikleri zamandır. Biz de gençlerimizin hayâllerine yatırım yapıyoruz. İstanbul Ticaret Odası olarak fikirlerin hayata geçirilmesini sağlamaya çalışıyoruz. Yenilikçi iş fikirlerinin ticarileşmesi için her türlü desteği sunmaya çalışıyoruz. Bilgiyi ticarileştirme merkezimiz bugüne kadar desteklediği girişim sayısıyla Türkiye’nin en önde gelen girişimci merkezlerinden biri olmuştur. Buradaki faaliyetlerimiz güçlendirilmiş hızlanma kampı, kuluçka merkezimiz başarılı bir şekilde devam ediyor. Bugüne kadar 5 bine yakın girişimci kapımızı çaldı. Bunlardan 650’si bu merkezlerdeki imkânlardan istifade etmeye hak kazandı. 100’ün üzerinde fikri olan gencimiz de bu merkezlerimizde süreçlerini devam ettiriyorlar.

İTO Başkanı Şekib Avdagiç: Her genç arkadaşım Türkiye’nin iktisat ve sanayi geçmişini okumalı, iyi de incelemelidir. Bizim sanayileşmemiz, aynı zamanda bağımsızlık mücadelemizin de tarihidir. Siz iş insanıysanız zaten ve mutlaka okumak durumundasınız.

“TARİHİNİZE DOST OLUN”

Tarihle dost olmak yakın geçmiş ve tüm geçmişi bilmektir. Geçmişi bilmek işinize çok yarayacaktır. Oku daha ileriye fırlatmanın şartı, yayı daha fazla geriye doğru germektir. Yayı ne kadar geriye doğru gererseniz, oku da o kadar hızlı bir şekilde ileriye atma şansınız olacaktır. Onun için tarihçilerin bir kısmı tarihi gelecek birimi olarak adlandırıyor. Ne kadar geçmişe giderseniz gelecekte o kadar başarılı olursunuz. Buradaki her genç arkadaşım Türkiye’nin iktisat tarihini, sanayi tarihini okumalı ve incelemelidir. Bizim sanayileşme tarihimiz bağımsızlık mücadelemizin de tarihidir. Siz iş insanıysanız, sanayici iseniz zaten ve mutlaka okumak durumundasınız. Çünkü siyasi tarihimizde yaşadığımız facia diyebileceğimiz konuların arkasında bu durum yatıyor.

“NURİ DEMİRAĞ, TÜRKİYE’DE UÇAK İMAL ETMİŞTİ; AMA!”

Bununla ilgili somut bir örnek vermek isterim. İstanbul Ticaret Odası olarak çok önemli bir Türk sanayicisinin hayatını anlatan bir kitap yayınlamıştık. Nuri Demirağ, 1941 yılında 2. Dünya Savaşı’nın devam ettiği en şiddetli dönemde Türkiye’de uçak imal etmişti. Hatta bunları yurt dışına satmak için sipariş de almıştı. Dönemin Cumhurbaşkanı fabrikayı geziyor. Demirağ da büyük bir keyifle uçağı anlatmaya çalışıyor. Demirağ bir ara dışarı çıktığında İnönü diyor ki; Bunun burnu çok büyümüş, haddini bildirmek lazım.” Ama emin olun ki, o zaman haddi bildirilen Türkiye olmuştur. Tarihi ve coğrafyasına dost olmak, herkesten çok Malatyalıların vazifesi olmalıdır. Çünkü bu ülkeyi sizin gibi olan Malatyalı bir gönül adamı Malatya Arapgirli Fethi Gemuhluoğlu şöyle söylüyor: “Tarih ve tarihe dost olun, coğrafyaya dost olun.” Tarihe dost olmak, geçmişe saplanıp kalmak değildir. Yarını inşa edecek enerjiyi elde etmektir.

İTO Başkanı Şekib Avdagiç: İşini aşkla yapan başarı merdivenlerini tırmanır. Aşk yoksa tökezler. Mevlana Hazretleri aşksız eylemler için şöyle der: “Kimin aşkı yoksa o kanatsız kuş gibidir. Kim yaptığı işi aşkla yapamıyorsa kanadı kırıktır.”

“İŞİNİZİ AŞKLA YAPIN”

Gençliğe huzur veren aşktan bahsetmeden olmaz. Yaptığınız her işi aşk ve şevk ile yapmanız lazım. Büyük aşkların olduğu yerde olağanüstü şeyler çıkar. Olmazlar, aşkla olur hale gelir. İşini aşkla yapan başarı merdivenlerini tırmanır. Aşk yoksa tökezler. Mevlana Hazretleri aşksız eylemler için şöyle der: “Kimin aşkı yoksa o kanatsız kuş gibidir. Kim yaptığı işi aşkla yapamıyorsa kanadı kırıktır.” Lübnanlı ünlü şair bir ifadesinde şöyle diyor: Dokuduğunuz kumaş parçanızı sevgiliniz giyecekmiş gibi dokumalısınız. Yaptığınız yüksek binayı sevgiliniz oturacakmış gibi inşa etmelisiniz. Eğer seve değil de üzüle üzüle yapıyorsanız o işi bırakın. Aşkla yapılmayan işe en alt seviyeye başlanır. Hangi işi yapmak istiyorsanız önce çırak sonra usta sonra da patron olursunuz. Çırak olmadığınız bir işin patronu olamazsınız. İş dünyasında en makbul şey, bir işi birkaç seviyede yapmaktır. elde etmektir.

İTO Başkanı Şekib Avdagiç: İş ve kişisel hayatımızda olumsuzlukların sizi esir almasına asla izin vermeyin. Zihnimizi hep meşgul edersek bizi düşürmek istedikleri tuzağa düşmüş oluruz. Bunun tam tersini yapmalıyız. “Üşüye üşüye kış, ısına ısına yaz gelir”

“SÜREKLİ SORUNLARA EĞİLİRSEK OLUMLU ŞEYLERİ ISKALARIZ”

“Sürekli sorunlarla uğraşmayın”. Bir olay üzerindeki sorunlara eğilirsek sürekli o noktada kalırsak olumlu şeyleri ıskalarız. İş hayatında, kişisel hayatımızda olumsuzlukların sizi esir almasına asla izin vermeyin. Söz gelimi en son yaşadığımız ekonomik gelişmeler. Ülke olarak hassas bir dönemden geçtik. Dünyadaki olumsuz gelişmeler Türkiye’yi etkiledi. Olumsuzlukların üstesinden gelip daha iyi günlere ulaşabiliriz. Bu noktada tüm enerjimizi ağlamaya ve sitem etmeye ayırmamalıyız. Bu konunun uzmanlarının da dediği gibi zihnimizi hep meşgul edersek bizi düşürmek istedikleri tuzağa düşmüş oluruz. Bunun tam tersini yapmalıyız. Yeni bir çıkış yolu bulmamız gerekiyor. “Üşüye üşüye kış, ısına ısına yaz gelir”. Kendi işimize sarılıp sürecin üstesinden geleceğiz. İnsanın mutluluğu ve ülkenin mutluluğu aynıdır. Önemli bir Alman filozof diyor ki; “En mutlu ülke, en az ithalat yapan ya da çok ithalat yapması gerekmeyen ülkedir. Eğlenmek için az ya da çok bir şeye gereksinim duymayan insan da en mutlu insandır.

İTO Başkanı Şekib Avdagiç: Babam, Şekib Arslan’ın, “Müslümanların Geri Kalma Sebepleri” kitabını okuduktan sonra benim adımı koymuş. Yazar, en çok ihtiyacımız olan konuyu 100 sene evvel tespit etmiş. Milet olarak özgüvenimizin yerinde olması için de katkı verin.

“KENDİNİZE GÜVENİN”

Milet olarak özgüvenimizin yerinde olması için de katkı verin. Saraybosna’da bir ailenin çocuğu olarak doğdum. Babam Şekib Arslan’ın “Müslümanların Geri Kalma Sebepleri” kitabını okuduktan sonra oradan esinlenerek benim adımı koydu. 100 yıl evvel yazılmış bir kitap. Merak edip üniversite yıllarında bu kitabı okudum. Kitabın yazarı en çok ihtiyacımız olan konuyu 100 sene evvel tespit etmiş. Şöyle diyor; “Son asırlarda Müslümanların en büyük gerileme sebeplerinden biri kendilerine güvenlerini kaybetmeleridir. Bu hastalık yakaladığı insanı öldürür, musallat olduğu cemiyeti de çökertir.” Müslümanların kabiliyetsizliklerine dair sık sık söylenen şudur: “Müslümanların imar ile ilgili şeyleri hesapla kitapla yapıp başarmaları mümkün değildir.” Emir Şekib, bu algıyı yok etmek için Sultan Abdülhamit’in başarıyla uyguladığı Hicaz Demiryolu’nu bir örnekle anlatıyor: “Sultan Abdülhamit’in yaptığı bu proje çok garipsendi. Hatta ‘Biz araba yolu yapmaktan aciziz, nerede kaldı demir yolu yapmak?’ denildi.” Böyle büyük bir projeyi gerçekleştirmek için ne paramız var, ne de birikimimiz…

“HİCAZ DEMİRYOLU’YLA ŞAHESER ORTAYA ÇIKARAN SULTAN ABDÜLHAMİT’E DE İNANMAMIŞLARDI!”

Müslümanların kara kara düşünmeleri ve bu işi başaramayacaklarına inanmalarından daha garibi şu ki, Sultan Abdülhamit’in başmühendis olarak davet ettiği Alman mühendis ilk aşamada inanmadı. Yazar devam ediyor: “Ama ben diğerleri gibi düşünmüyordum. ‘Burada hakkından gelinmeyecek bir müşkülat yoktur’ diyordum. Şam’ı Hicaz’a bağlayan 40 günlük yolu 4 güne indirgeyen bu büyük yolu desteklediğim için sanki küfür ettim gibi algılandım. Benimle alay ettiler. Fakat bu felsefenin onlara faydası olmadı. Bu yol tamamlandı. Sultan Abdülhamit tahttan indirilmeseydi bu yol devam ederdi.” Sonra bu hat bir şaheser olarak ortaya çıktı. Daha sonra İngiltere’de bile böyle bir hattın bulunmadığını söylediler. Müslümanlar bu durumla dalga geçtiler; ama tam tersi oldu. 21. yy’a girerken de toprağı silkeleyecek olan da siz umut bağladığımız gençlersiniz. Şu an önünüzde herhangi bir engel kalmadı. Sene 1993. Turgut Özal’ı ziyaret ettik. İki bilgisayar vardı. Birinde golf oynanıyordu. Bilgisayar programında atış yapılıyordu. Diğerinde ise New York’taki sanal kütüphaneye giriliyor ve her koridoru geziliyordu. Oradaki bir kitabı alıp, açıp okuyabiliyordunuz. Bu o zamanlar çok müthişti. Böyle vizyona sahip Malatya’da yetişmiş güzel bir insan size de örnek olmalı.

İTO Başkanı Şekib Avdagiç: İTO olarak 2019’u ‘İhracat yılı’ olarak adlandırdık. Firmalarımızı 2019’da Almanya, İngiltere, ABD, İspanya, Fransa, Çin, İspanya, Kanada, Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri’nin de içinde olduğu 38 fuara taşıyacağız.

“FİRMALARIMIZI YURT DIŞINDA 38 FUARA TAŞIYACAĞIZ”

Hep beraber üretimi oturtmamız gerektiğini görmeliyiz. Hedefimiz Türkiye’yi yüksek faizle değil, üretim gücüyle çekici hale getirmek olmalıdır. Bu yüzden İTO olarak 2019 yılını ihracat yılı olarak adlandırdık. Firmalarımızı 2019 yılında Almanya, İngiltere, ABD, İspanya, Fransa, Çin, İspanya, Kanada, Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri’nin de içinde olduğu 38 fuara taşıyacağız. Buradaki tüm ş insanlarını İTO’nun faaliyetlerine davet etmek istiyorum. İnşallah sene sonunda bu fuarlara kaç Malatyalı geldiğini de burada paylaşmış oluruz. Biz de mutlaka analitik düşünmek zorundayız. İstanbul Genç Girişimciler Kurulu kuruluyor. 261 kişiden oluşan girişimciler kuruluyor. İstanbul’da yaşayan Malatyalı iş adamlarımızı davet ediyoruz. İki kız babası olarak memnun olduğum bir konuyu da belirtmek istiyorum. Burada iş kadınlarını görmek beni ziyadesiyle memnun ediyor. Bir riskten bahsedeyim. Eğer erkekler yeteri kadar performans göstermezse iş kadınları fırsatları ellerine geçirebilirler. Daha çok çalışmaları gerektiğinin de altını çizmek gerekiyor. Bugün Türkiye’den çıkmış bir tane bile Yunikom (oto yedek parça üretimi ve toptan satışı) yok. Genç MİAD’ın bu konuda çalışmalar yapacağına inanıyorum.

“BAYEZİD DER Kİ: BEN KORKUYU MİRAS BIRAKMAM!”

Markalar oluşturmamız lazım. Bu anlamda uluslararası uzmanlarını da İstanbul’a getirdik. Bu konuda çalışmalarımız var. Sizlerin gayretiyle ilerleyen zamanlarda Türkiye’den dünyaya açılan şirketlerimizin olacağına inanıyorum. Hepinizin bildiği bir savaş vardır. Yıldırım Bayezid ile Timurlenk arasında. Ankara Savaşı henüz başlamak üzere… İki ordu karşılaştığında Yıldırım Beyazıt’ın komutanları diyorlar ki; “Timur’un orduları çok büyük. Bu orduyla savaşıp kendi ordumuzu zorlamayalım” Bayezid çok tarihi bir cevap veriyor: “Ben gelecek nesillere korkuyu miras bırakmam” İnşallah cesaretiniz ve dürüstlüğünüzle çok önemli projelere imza atacaksınız. En önemlisi de kazanacaksınız. MİAD tüm yelpazeyi kapsayan, uzlaştırıcı ve birleştirici bir kurum. Duruşunu hiç bozmadan hareket ediyor ve örnek oluyor. MİAD’ın duruşunu çok seviyor ve destekliyorum, herkesi tebrik ediyorum.

İklim değişikliği için radikal önlemler alınmalı

COP24 (Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 24. Taraflar Toplantısı) Polonya’da gerçekleşti. Ana çalışma alanlarından biri iklim değişikliği olan İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)-Sabancı Üniversitesi-Stiftung Mercator Girişimi’nin bu önemli organizasyonun ardından düzenlediği “2018 Katowice İklim Zirvesi-COP24’ten İzlenimler” paneli İstanbul’da yapıldı. COP24’ün değerlendirildiği panelin katılımcıları, “İklim değişikliği çığırından çıkmadan samimi ve radikal önlemler alınması gerektiği” mesajını verdi

COP24 (Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 24. Taraflar Toplantısı) 2-14 Aralık 2018 tarihleri arasında Katowice, Polonya’da gerçekleşti. Bu önemli organizasyonu takiben, ana çalışma alanlarından biri iklim değişikliği olan İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)-Sabancı Üniversitesi-Stiftung Mercator Girişimi, “2018 Katowice İklim Zirvesi-COP24’ten İzlenimler” başlığıyla bir panel düzenledi.

Panelin moderatörlüğünü ve ilk sunumunu, İPM Kıdemli Uzmanı ve İklim Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin yaptı. Ardından Mercator-İPM Araştırmacıları Pınar Ertör Akyazı ve Cem İskender Aydın ile Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Semra Cerit Mazlum, COP24’ü değerlendirdikleri sunum ve konuşmalarını gerçekleştirdi.

Polonya’daki konferansa katılan ve gelişmeleri yerinde takip eden panelistler; Katowice’de ortaya çıkan sonucu, Türkiye’nin iklim değişikliği rejimi altındaki mevcut durumunu ve diğer izlenimlerini bu alanda çalışan akademisyenler ve kamuoyu ile paylaştı. Panelde, Katowice’de Paris Anlaşması’nı tüm devletler için uygulanabilir kılacak kuralları belirlenmesinin ve devletlerin iklim koruma çabalarını güçlendirmek için her ülkenin takip edebileceği bir yol haritası çizmesinin amaçlandığı ifade edildi.

3M Türkiye, yerli girişimi destekliyor

3M Türkiye tarafından verilen 50 bin TL’lik ödülün sahibi olan Laska Enerji, kauçuk bazlı atıklardan termo-kimyasal yöntemle değerli hammaddeler ve elektrik enerjisi elde ediyor.Laska Enerji bu yöntemle ortalama 1 milyon ağacın bir yılda temizlediği Co2 kadar salımı engelleyecek.

3M Türkiye, Türkiye’nin girişimcilik ve inovasyon üssü İTÜ ARI Teknokent ile gerçekleştirdiği işbirliği çerçevesinde ödül ve yatırım kazanan girişimcilerin belirlendiği Big Bang’de, destek verdiği Laska Enerji firmasına ödülünü sundu. 29 Kasım’da gerçekleştirilen törende 3M Türkiye Pazarlama ve Satış Operasyonları Direktörü Burcu Şat’ın elinden 50 bin TL’lik ödül çekini alan Laska Enerji, kauçuk bazlı atıklardan termo-kimyasal yöntemle değerli hammaddeler ve elektrik enerjisi elde ediyor ve böylece karbon salımının azaltılmasına katkı sağlıyor.

29 Kasım’da gerçekleştirilen Big Bang’de Laska Enerji, 20 girişim arasında ilk 10’a girdi. Ödül töreninde konuşan 3M Türkiye Pazarlama ve Satış Operasyonları Direktörü Burcu Şat, şunları söyledi. “3M olarak yüz on yılı aşkın süredir yeni fikirler geliştiriyor ve bu fikirleri yenilikçi ürünlere dönüştürüyoruz. 3M’de büyümenin lokomotifini; 3M™ Bilimi. Hayatın Her Anında. yaklaşımı oluşturuyor.  3M’de bilimin, inovatif yaklaşımlarla insan yaşamını kolaylaştıracak çözümlere dönüştürülmesi işimizin temelidir. Geliştirdiğimiz her yeni ürünün temelinde “bilim” yatıyor ve inovasyon aslında bu bilim ve teknolojilerin iş alanlarımıza uygulanması olarak hayata geçiyor. İnovasyon, DNA’mızın kritik bir parçasını oluşturuyor. Desteklerimiz ile “bilim”i daha geniş kitlelere iletiyoruz.

İtalya’dan Kastamonu Entegre’ye ödül var

İtalya’ya şu ana dek 180 milyon USD tutarında yatırım yapan Kastamonu Entegre, İtalyan Ticaret Odası tarafından özel bir ödüle değer görüldü. Törende, Kastamonu Entegre CEO’su Haluk Yıldız’a ödülünü, İtalya İstanbul Başkonsolosu Elena Sgarbi takdim etti. Firma, ikinci etap tamamlandıktan sonra devreye girecek tesisleriyle İtalya’da %20 pazar payı hedefliyor. Geçtiğimiz yıl İtalya’nın üçüncü büyük yonga levha üreticisi Gruppo Trombini’yi satın alarak üretim haritasını genişleten Kastamonu Entegre, gerçekleştirdiği bu yatırımla birlikte “İtalya’daki En Büyük İki Türk Yatırımcı”dan biri oldu. Türkiye ve İtalya arasında ticari ve kültürel ilişkilerin gelişmesi için, 130 yılı aşkın süredir faaliyetlerini sürdüren İtalyan Ticaret Odası tarafından verilen ödül, Pera Palace’da İtalya İstanbul Başkonsolosu Elena Sgarbi, İtalyan Ticaret Odası Başkanı Livio Manzini ve eşi Giovanna Manzini, İtalyan Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Demet Sabancı’nın ev sahipliğindeki gala gecesinde takdim edildi. Türkiye’nin sanayi ve ticaret odalarından üst düzey katılımın gerçekleştiği geceye, Hayat Holding İcra Kurulu Başkanı Avni Kiğılı, Kastamonu Entegre CEO’su Haluk Yıldız ve çok sayıda seçkin davetli katıldı.

“2019 yılında ihracat hedefimiz 180 milyon dolar!”

İhracat rakamlarıyla öne çıkan Kastamonu Entegre’nin, 2017 yılında 135 milyon dolar olarak gerçekleşen ihracat rakamları, bu yıl %33 artışla 180 milyon USD’a ulaştı. Yıldız, ihracat oranlarını her yıl %20’nin üzerinde arttırdıklarını ekledi: “İhracat hedeflerimizi her yıl üstlere taşıyoruz. 2019 yılında Türkiye’de yaptığımız üretimin %25-30’unu ihraç etmeyi; global olarak da toplam satış gelirlerimizin %60’ının yurtdışı operasyonlarından ve Türkiye’den ihracattan gelmesini hedefliyoruz.”

Uluslararası piyasada söz sahibiyiz

Bir süre önce kurduğu Nimaş AŞ ile madencilik sektöründe yeni bir soluk getiren Niziplioğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Niziplioğlu, “Madenciliğin önündeki en büyük engel finansman sorunu. Altın başta olmak üzere bir dizi madenin rezerv tespitini yapıp uluslararası piyasaya açılacağız” dedi.

Türkiye’nin madencilik konusunda çok ciddi bir potansiyeli olduğunu belirten Niziplioğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Niziplioğlu, “Türkiye’de madencilik sektörünün geliri yaklaşık 4,5 milyar dolar. Bunun 2 milyarı doğaltaş, diğer 2,5 milyar dolar ise tüm madenlerden elde edilen gelir” dedi.

Türkiye’de oran düşük

Söz konusu rakamların dünya ortalamasının gerisinde kaldığına işaret eden Niziplioğlu “Gelişmiş ülkelerde milli gelirin yüzde 8-10 aralığında. Ülkemizde ise bu oran yüzde 1 civarında. Yine ton başına üretime bakıldığında ise ABD’de 21 ton, AB’de 16 ton iken ülkemizde 4 ton seviyesinde. Sanayi için gerekli malları ülkemizdeki madenlerden çıkarmadığımız sürece dışa bağımlılıktan kurtulamayız, dış ticaret açığını düşürme istihdama ve ekonomiye katkısı tartışılmaz bir gerçektir” dedi.

30 milyar dolar lazım

Niziplioğlu konuya ilişkin değerlendirmesinin devamında “Madenciliğin önündeki en büyük engel firmaların finansmana erişimi… İhtiyaç olan 20-30 milyar dolarlık kaynağı bankalardan sağlamak mümkün değil. Kredilerin vadesinin kısalığı ve teminatların yüksekliği sektörü çıkmaza sokuyor. Düşünün bir altın madeninin çıkarma tesisi 40 milyon dolara, doğaltaş ocağının çıkarma aşaması için gerekli kaynak ise 3-5 milyon dolarlık bir kaynak gerektiriyor.” dedi.

İrfan Ülkü ve Nevzat Yalçıntaş unutulur mu?

0

Gazetemizin kuruluşunun 12.’ci yılında değişik sebeplerle birlikte olamadığımız Ogün ailesi mensuplarımızda var. Seçimlere gözlemci olarak katılmak için gittiği Azerbaycan’da geçirdiği kalp krizi sonucu hakkın rahmetine kavuşan gazetemiz yazarlarından İrfan Ülkü’yü rahmetle anıyoruz.

Onun Turan diyarı ile alakalı bizlere aktardığı tecrübesi ile yolumuza devam ediyoruz. Ayrıca yine hocaların hocası olan gazetemiz yazarlarından Nevzat Yalçıntaş’a Allahtan rahmet diliyoruz.

Hocamızın da bizlere, gazetemize ve ülkemize büyük katkıları olmuştur. Kendilerine teşekkür borcumuz var. Hepsini sevgi ve saygıyla anıyoruz.

Azerbaycan’da PKK cirit atıyor

Kardeş ve dost ülke Azerbaycan’da PKK sempatizanları cirit atıyor. Son seçimde bütün sandıklarda HDP’nin ikinci parti çıktığı ülkede PKK her geçen gün varlığını arttırıyor. Türk vatandaşları ve sivil toplum kuruluşları acil önlem istiyor.

Azerbaycan Türkiye yakınlaşması dünyada parmak ısırtıyor. Fakat kardeş ülkede Türkiye’ye karşı oluşan gizli bir terör yapılanmasından bahis ediliyor. Son seçimlerde HDP’nin tüm sandıklarda ikinci parti çıkması ‘ülkede neler oluyor’ sorularının sıkça sorulmasına neden oldu. Tarihi geçmişe sahip Bakü üniversitelerin bahçelerinde PKK istediği gibi örgütleniyor ve destekçileri rahatlıkla sloganlar atma cüretini gösterebiliyor. OGÜN Gazetesi, ülkede Türkiye güvenliğinin aleyhine gelişen durumu incelemek için Bakü sokaklarında araştırma yaptı. Devlet üniversitelerinin bahçelerine girdi ve iddiaları yerinde araştırdı. Herkesi şok edecek bilgilere ulaşan Ogün Gazetesi ülkede faaliyet gösteren Türk sivil toplum örgütleriyle de görüşmeler gerçekleştirdi. Hazar’ın kenarında kartopu gibi büyüyen PKK ve yeşertilen terör örgütü sempatisi için artık dur denilme zamanının geldiği ifade ediliyor. Türk Büyükelçiliğinin ve misyon şeflerinin gözlerinden kaçan bilgileri tüm gerçekliği ile sizler için araştırdık.

ÜNİVERSİTELERİN BAHÇELERİNDE PKK SLOGANLARI

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Bakü Temsilciliği Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Yapar çarpıcı uyarılarda bulundu. Yapar, Türkiye’den üniversite okumak için Azerbaycan’a gelen gençlerin eczacılık ve doktorluk diploması almasının ardından nerelerde görev yaptıklarının araştırılmasının gerekli olduğunu ifade etti. Yapar, “Türkiye’de devlet hastanelerinde mi yoksa özel hastanelerde mi görev alıyorlar. Yada dağ kadrolarında mı görevlendiriliyorlar?” dedi.

OYLARDA HDP OYUNU

4 bin öğrencinin Türkiye’den gelerek Azerbaycan’da eğitim aldığını söyleyen Hüseyin Yapar şunları söyledi:  “Gelen öğrencilerin büyük bölümünün Güneydoğu illerinden olması dikkatlerden kaçmıyor. Eczacılık Fakültesi ve Tıp Fakültesinde okuyan öğrenciler burada eğitim aldıktan sonra diplomalarını alarak Azerbaycan’dan ayrılıyorlar. Son yıllarda tüm seçimlerde bazı sandıklardan neredeyse HDP’nin 1. Parti olarak çıkması bir planlı organizasyonun olduğu şeklinde vatandaşlarımız tarafından sık sık dillendiriliyor. Hatta burada okuyup tıp fakültesi diploması alan öğrenciler nerede görev yapıyor. Türkiye’de devlet hastanelerinde mi yoksa özel hastanelerde mi görev alıyorlar. Yada dağ kadrolarında mı görevlendiriliyorlar? Tabi Güneydoğu’dan veya başka bir bölgemizden buraya sadece okumak için gelen öğrencilerimizde var. Ama art niyetli bir organizasyon veya güç tarafından buraya gönderilen gençlerin olduğunu üniversite bahçesinde attıkları PKK sloganlarından anlıyoruz. Bu sorunları sekiz ay önce eğitim müşavirimize de bildirdik”

ÖĞRENCİLERİMİZ KONTROL ALTINA ALINMALI

Türkiye’den Azerbaycan’a gelen öğrencilerin kontrol altına alınarak, güvenli bir ortamda eğitim almalarını sağlamak için MÜSİAD Bakü olarak bir proje geliştirdiklerini açıklayan Hüseyin Yapar, “Öğrencilerimize barınma, sağlık ve yemek konusunda destek olabilmek için 24 saat havalimanında karşılama ve danışma birimi kurulması konusunda büyükelçilik eğitim müşavirliğine teklifimizi sunduk. Bu projenin hayata geçmesi ile eğitim için gelen çocuklarımıza destek olurken, art niyetli kişilerinde çirkin organizasyonlar kurmasına engel olacağımızı düşünüyoruz. Gence, Nahçıvan ve Bakü şehirlerine eğitim için gelen gençlerimizin kaderini terör örgütleri ile onların destekçilerinin ellerine bırakamayız. Otokontrollü şekilde burada eğitim gören gençlerimizin eğitimlerinin bitmesinin ardından nerede çalıştığını da takip edebilir ve gençlerimizin terör örgütlerinin ellerine düşmesine engel olabiliriz” şeklinde çarpıcı açıklamalarda bulundu.

SIZMALARI ENGELLEDİK

Terör örgütü ve şaibeli kişilerle ilişkileri olan kurum temsilcisi veya kişilerin MÜSİAD’a sızmak istediklerini söyleyen Murat Eroğlu, “Geçtiğimiz senenin şubat ayından itibaren MÜSİAD Bakü Temsilciliği olarak üye kabul etmeye başladık. Derneğimizin açılışını gerçekleştirdiğimizde bazı kesimler ile yakın ilişkide olan kişiler kendilerine sığınacak liman arıyorlardı ve o kişilerin üye olma tekliflerini kabul etmedik. Terör örgütleri ve şaibeli kişilerle bağlantısı olan kişileri bünyemize üye olarak almamak adına üye kabul çalışmalarımızı yavaş hareket stratejisi ile gerçekleştirdik. Birde sakıncalı kişiler olmamalarına rağmen iştigal ettiği sektörler nedeniyle bazı arkadaşlarımızı da derneğimize üye olarak kabul edemedik. Dernek olarak alkol, faiz gibi kırmızı çizgilerimizi her daim muhafaza etmek adına çok hassas davrandık” dedi.

HABER: OGÜN GAZETESİ

Gine Körfezi enerji denklemi

Atlas Okyanusu’nun güneybatısında kalan girintisi, Gine Körfezi olarak adlandırılmaktadır. Gine Körfezi yaklaşık 600 kilometre karelik bir alanı kaplamaktadır ve bölge çok zengin doğal kaynaklara sahiptir.  Körfez, Kuzeybatı Afrika’dan başlayarak; Senegal, Gambia, Gine Bissau, Gine Conakry, Sierra Leone, Liberya, Fildişi Sahilleri, Gana, Togo, Benin, Nijerya,  Kamerun, Ekvator Ginesi, Sao tome ve Principe, Gabon, Kongo, Demokratik Kongo ve Angola ülkelerinden oluşmaktadır. Gine Körfezi, deniz ticaretinde yoğun olarak kullanılan bir bölge olmasından dolayı birçok güvenlik sorununa sahiptir. Bunlardan bazıları, korsan faaliyetleri, petrol kaçakçılığı, kaçak avlanma, ilaç kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı, sigara kaçakçılığı, silah kaçakçılığı olarak sıralanabilir.

Dünya petrolünün yaklaşık %10’unu Afrika kıtasından sağlanmaktadır. Kıtada üretilen petrolün yarısı Gine Körfezi’nden, diğer yarısı ise Kuzey Afrika ülkelerinden elde edilmektedir. Bölgedeki tüm büyük petrol şirketleri Gine Körfezi’nde yer almaktadır. Gine Körfezi’nin küresel enerji arzındaki payı son 20 yılda giderek artmıştır.  Afrika kıtasında ispatlanmış petrol ve doğal gaz rezervlerinin yaklaşık %86’sı bu bölgede toplanmıştır. Nijerya ve Angola bölgenin en büyük hidrokarbon rezervlerine sahip ülkeleridir. Nijerya’nın ülke gelirlerinin %80’inden fazlası, Angola’nın ise ülke gelirlerinin %80’i hidrokarbon kaynaklarından elde edilmektedir. Ayrıca körfez enerji tüketicisi olan ülkelerin enerji kaynakları ithalatında oldukça önemli bir hisseye sahiptir. Bu yüzden küresel düzeyde politika üreten güçlerin bölgeye ilgisi her geçen gün artmaktadır.

Avrupa Birliği Konseyi, 17 Mart 2014’te yayınladığı “Avrupa Birliği Gine Körfezi Strateji Belgesi”nde bölgenin Avrupa Birliği’nin petrol ithalatındaki payının %10, doğalgaz ithalatındaki payının ise %4 olduğunu belirtmiştir. Özellikle Ukrayna kriziyle başlayan Avrupa Birliği’nin Rusya’ya olan enerji bağımlılığının sorgulanması Avrupa Birliği’nin ilgisini bu bölgeye çekmektedir.  Avrupa Birliği 2013’te ilan ettiği Gine Körfezi’nde Kritik Deniz Yolları Programı ile bölge ülkelerine eğitim desteği vermiş ve istihbarat paylaşım ağı kurmak suretiyle bölge güvenliğine katkı sağlamayı hedeflemiştir.

Çin için bölge önemli bir tedarik sahasıdır. Çin petrol ithalatının %19’unu Gine Körfezi’nden yapmaktadır. Ayrıca Çin’in devlet destekli şirketlerinin bölgedeki hidrokarbon yataklarına yaptığı yatırımlar, Çin’in bölge ülkeleri ile olan ikili ilişkilerini artırmaktadır. 

ABD’ye baktığımızda, ABD’nin son yıllarda enerji kaynaklarında dışa bağımlılığı azaltma çabaları nedeniyle Gine Körfezi’nden yaptığı hidrokarbon ithalatı azalmıştır. Buna rağmen ABD’nin ithalatı Basra Körfezi’nden yaptığı ithalatın neredeyse iki katıdır ve bu oran ABD petrol ithalatının %15’ine tekabül etmektedir. ABD’nin, Chevron, Exxon Mobil gibi şirketlerinin bölgedeki hidrokarbon yataklarındaki faaliyetleri nedeniyle ABD bölgedeki istikrarın sağlanması için çaba harcamaktadır. 2012 yılında ABD öncülüğünde AB ülkeleri ve bölge ülkelerinin katılımıyla gerçekleştirilen Obangame Egzersizi buna örnektir. ABD 2006 yılından bu yana Afrika İşbirliği İstasyonu Programı çerçevesinde bölgeye eğitim ve maddi destek sağlamaktadır. Washinghton bölgedeki her ülkeye devriye botu temin etmiştir.

Fransa bölge ülkelerine eğitim desteği sunarak Ekvator Ginesi’nde bir deniz akademisi kurmuştur.

Son olarak Türkiye’nin bölgeye ilgisi çok yenidir. Buna rağmen  Türkiye, 2014 yılında Barbaros Türk Deniz Görev Grubu ile Batı Afrika’da; Senegal, Gambia, C.I, Nijerya,Togo, Orta Afrika’da; Kamerun ve Gabon’u ziyaret etmiştir. Gambia ve Nijerya’da güvenlik konusunda eğitim vermiş ve ülkelere insani yardımda bulunmuştur. Ayrıca ABD öncülüğünde Senegal’de başlatılan, deniz güvenliğini sağlamak üzere yapılan çalışmalardan biri olan Saharan Express Tatbikatı’nda, Türk Deniz Kuvvetleri askeri eğitim veren personeli ile katkı sağlamıştır.

Tarvenn’den akıllı yatırım

Ev, depo, ofis gibi kapalı alanlarda sebze, meyve ve çiçek yetiştirmenize olanak sağlayan IOT tabanlı tarım teknolojileri girişimi For Farming 1,4 milyon TL değerleme ile ilk yatırımını Tarvenn’den aldı. For Farming, çevreye duyarlı yerel çiftliklerin kurulmasını ve dikey tarım tekniğiyle herkesin; taze, zirai ilaçsız ürünlere hızlı, kolay ve düşük maliyetle ulaşmasını amaçlıyor.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) iştiraki olan Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (BTM) çatısı altındaki girişimlerden biri olan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki İstanbul Bilişim ve Akıllı Kent Teknolojileri A.Ş. (İSBAK) tarafından da desteklenen For Farming girişimi, bireylerin ve gıda sektöründe faaliyet gösteren firmaların kendi ürünlerini üretebileceği akıllı topraksız tarım çözümleri sunuyor. Tarıma elverişsiz atıl alanları verimli ve katkısız bitki yetiştirilebilen alanlara dönüştürebilen girişim, geliştirdiği yazılım ve kullandığı sensörler aracılığıyla her bitki tipi için gereken su ve besin miktarlarını otomatik olarak belirliyor ve farklı spektrumda aydınlatma sağlayabiliyor. Böylece akıllı telefon veya bilgisayar üzerinden kontrol edilebilir bir ortamda sağlıklı ve katkısız ürünleri daha verimli şekilde üretmenizi sağlıyor.