En önemli yenilenemez enerji kaynakları; petrol, kömür, doğal
gaz ve nükleer olup bu kaynaklar dünya enerji üretiminin
büyük bir kısmını oluşturmaktadır. Fosil kaynaklı yakıtların
rezerv miktarları ve kullanılabilme süreleri ile 2011 yılı sonu
itibarıyla bu kaynaklardan üretilen ve tüketilen toplam enerji
miktarları Tablo 1’de verilmektedir. Petrol, taşkömürü, linyit
gibi katı yakıtların rezerv miktarları ağırlık (milyar ton) olarak
ifade edilirken, gaz halinde bulunan doğal gazın rezerv
miktarı ise hacim (trilyon m3) olarak belirtilmiştir. Üretim-tüketim
durumu değerlendirilirken enerji kaynaklarının birimi
Mtep (milyon ton eşdeğer petrol) olarak verilmiştir.
2011 yılı dünya petrol rezervi 225.4
milyar ton, doğal gaz rezervi 208.4 trilyon
m3, kömür rezervi ise 860.94 milyar ton olarak
tespit edilmiştir. Petrol, doğal gaz ve kömürün
kullanılabilme süreleri sırasıyla; 54
yıl, 64 yıl ve 112 yıl olarak öngörülmektedir.
Dünyada fosil yakıtlardan toplam enerji üretim
miktarı 10905.9 Mtep olurken; tüketim
miktarı 10689 Mtep olarak gerçekleşmiştir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB)
tarafından yayınlanan Mavi Kitap Raporu’na
göre; ülkemizin taşkömürü rezervi 1334.6
milyon ton, linyit rezervi 11444.9 milyon
ton, petrol rezervi 44.3 milyon ton, doğal gaz
rezervi 6.2 milyar m3 olarak belirlenmiştir.
2011 yılı itibarıyla Türkiye’deki elektrik
santrallerinin toplam kapasitesi 52911
MW’dır. Bu kurulu gücünün %64’ünü
(33931 MW) termik santraller, %36’sını
(18980 MW) ise hidroelektrik, jeotermal ve
rüzgar enerji santralleri oluşturmuştur.
Ülkemizdeki petrol durumu incelendiğinde;
2011 yılı ham petrol üretiminin 2.4 milyon
ton, ortalama günlük üretimin 45 bin varil
olduğu belirlenmiştir. Buna karşılık aynı yıl
ithal edilen ham petrolün 18.1 milyar ton ve
ithal edilen petrole ödenen tutarın 21 milyar
$’ı aştığı görülmektedir. Kaynak ülke
olarak bakıldığında İran, Rusya, Sudi Arabistan,
Kazakistan ve Irak’ın toplam ithalat
içindeki payı %97’den fazladır. Bu oranın
azaltılması ve farklı kaynaklardan petrol
ithalatının yapılması enerji politikalarımız
açısından son derece önem arz etmektedir.
Türkiye’de doğal gaz tüketimi 1987 yılından bu yana sürekli
artan bir eğilim içindedir. 1987 yılında 500 milyon m3
olan doğal gaz tüketimi 2011 yılı sonunda, 87.75 kat artarak
43.874 milyar m3e ulaşmıştır. Aynı yıl içerisinde ithal edilen
doğal gaza ödenen toplam tutar 16 milyar $’ı bulmaktadır.
İthal edilen doğal gaz büyük oranda; Rusya (%57.9), İran
(%18.7), Cezayir (%9.5) ve Azerbaycan (%8.7)’dan temin
edilmektedir. Buna karşılık 2011 yılı doğal gaz üretimimiz
793.4 milyon m3, ortalama günlük üretim 2.17 milyon m3 olup
üretimin tüketimi karşılama oranı ise yalnızca %2’dir.
Ülkemizdeki linyitin ve taşkömürünün durumu incelendiğinde;
1974–2011 yılları arasındaki 37 yıllık süreçte linyit üretiminin
yıllık 8.4 milyon tondan 73 milyon tona çıkarak 8.7 kat
arttığı tespit edilmiştir. Türkiye’de 1974 yılında yıllık yaklaşık
5 milyon ton olan taşkömürü üretimi 2010 yılına kadar
olan süreçte yaklaşık %48 oranında düşerek 2.59 milyon ton
düzeyine inmiştir. 2011 yılı taşkömürü üretimi de 2010 yılı
taşkömürü üretimine yakın bir düzey olan 2.62 milyon ton
seviyelerinde gerçekleşmiştir. Ülkemiz taşkömürü açısından
yeterli kaynağa sahip olmadığından dışa bağımlı konumdadır
ve bu nedenle son yıllarda ülkemizin kömür ithalatı hızla artış
göstermiştir. Bu durumu kömürün konut ve sanayi de kullanımının
artmasına ve yeni devreye giren ithal kömürlü termik
santrallere bağlayabiliriz. Türkiye’de 2010 yılında 173 bin
ton kok ve 2.75 milyon ton petrokok ithal edilmiştir. Kömür
ithalatının faturası 2010’da 3.225 milyar dolar, 2011’de 4.1
milyar dolar düzeyinde seyretmiş olup, 2012 yılı içinde ise 5
milyar dolara ulaşması söz konusudur.
Nükleer enerji üretiminde kullanılan çekirdek kaynaklar;
uranyum ve toryumdur. Dünyada 2011 yılı için çıkartılabilir
uranyum rezervi 5327.2 bin tondur. Rezerv açısından en zengin
ülkeler; Avustralya (1661 bin ton), Kazakistan (629 bin
ton), Rusya (487.2 bin ton) ve Kanada (468.7 bin ton) olup
Türkiye’nin uranyum rezervi bu ülkelere kıyasla çok daha düşük
seviyededir (9129 tondur). Dünyada 2011 yılı için çıkartılabilir
toryum rezervi 5385 bin tondur. Toryum rezervi açısından
önde gelen ülkeler; Hindistan (846 bin ton), Türkiye (744
bin ton), Brezilya (606 bin ton), Avustralya (521 bin ton) ve
ABD (434 bin ton) şeklinde sıralanmaktadır.
Nükleer enerjinin dünyadaki durumu Tablo 2’de özetlenmiştir.
Dünya Nükleer Enerji Kurumunun 2011 yılı verilerine
göre; dünyada nükleer santrallerden elektrik enerjisi üretimi
2518 milyar kWh olup elektrik enerjisi üretiminde nükleer
enerjiden en fazla yararlanan ülke Fransa (%77.7)’dır. Aralık
2012 itibarıyla dünyada işletmede bulunan nükleer reaktör
sayısı 436 ve bu reaktörlerin kurulu gücü 374135 MW’dır.
Ayrıca inşa halinde 65 nükleer reaktör ve planlama aşamasında
168 nükleer reaktör bulunmakta olup bunların toplam
güç kapasiteleri sırasıyla 65159 MW ve 185495 MW’dır.
Türkiye’de 2013-2014 yılında Mersin Akkuyu’da yapımına
başlanacak dört reaktörden oluşan toplamda 4800 MW kapasiteli
nükleer santralin 2018-2021 yılları arasında faaliyete
geçmesi planlanmaktadır. Ayrıca Sinop’a 5600 MW kapasiteli
bir nükleer santralin kurulumu da proje aşamasındadır.