Ana SayfaKÖŞE YAZARLARIUrfa’nın bereketli toprakların çilesi

Urfa’nın bereketli toprakların çilesi

“Köylü milletin efendisidir. “ demişti Atatürk ve bu yolda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilk temellerini attı. Tarım dedi, üretim dedi, çağdaş medeniyetler seviyesine çıkmalıyız dedi ve dediğini de yaptı.

Yıllar geçti, bu günlere geldik. Bir daha anladık ki üretmeyen bir ülke dışa bağımlı olur, özgür olmaz. Hele tarımda bağımsızlık herşeyin önüne geçmiş. Neden mi? Yemek en büyük ihtiyaç. 

Buralara nereden geldim? Yaklaşık on beş gündür Şanlıurfa’dayım. Köy köy gezdim. Bir çok insanla, çiftçiyle konuştum, dertsiz bir kişi bile tanımadım. Atatürk Barajı’nın yapılmasıyla buralara su gelmiş, toprak değerlenmiş, güzellik inanılmaz olmuş.

Her yer deniz gibi ama bereketli. Topraklarda çile var, oysa ki mutluluk olmalıydı. Binlerce dönüm arazilerde pamuk yetişiyor, beyaz altın diyorlar ama yol desen yol yok. Halen mıcırlı, bozuk yollarda tek şerit işliyor. Yaşamanız lazım. Ben her birinden geçtim. Verilen yüzlerce dilekçe, yüzlerce konuşma ama değişen bir şey yok. 30-40 km hızla gidebiliyorsunuz. Arabalar perişan oluyor. Biri geçerken öbürü bekliyor. İş makinaları, traktörler bile zorlanıyor. Milli servetlerimiz uçuyor, buharlaşıyor bu yollarda.

Bölgede petrol çıkmış. Halen de yeni yüzlerce kuyu açılacak. Sadece buranın yolları beton. Geri kalan yerler çile. Siyah altında yarar getirmemiş, kendisinden başkasına. 

Elektrik her gün defalarca kesiliyor. Tüm sulama buna bağlı. 2021 senesinde olacak gibi değil. Bir de inanılmaz elektrik faturaları var. Diyorlar ki borcunuzu bu hesaba yatırın, yatırmadın gitti. Elektrik ne açıklama, ne detaylı fatura. Hiç bir şey yok. “Borcun bu, öde.” deniyor. Resmen diktatorya hüküm sürüyor. Atatürk Barajı bölgesinde kanallama olduğu için sulama maliyeti çok ucuz. Sulama birliği adı altında yapılıyor. Bu bölgede ise kendi sulama hattını yaptırman, trafo alman, tesisat çektirmek gerekiyor. Bunu da kendi imkanlarınla yapmalısın. Üstüne  bir de büyük faturalar ödüyorsun. Dedim ya: çilesiz bir şey yok.

Tapulaşma adı altında yeni bir sistem çıkmış. Küçük arazileri birleştirip tek tapuya çeviriyorlar. Ama insanların parsellerini kaydırıyorlar ve neredeyse yüzde onunu kamulaştırıyorlar. 

Bir başka yerden kimsenin onayı olmadan ‘yaptık oldu’ mantığında yer değiştiriyorlar. Bu yüzden insanlar ölüyor. Büyük kavgalar, sıkıntılar çıkıyor. Hayatlar sönüyor. Araziler çok ortaklı olduğu için kurumsallaşamıyorlar. Kredi alamıyorlar, ürün tarlada satılıyor, emeği çeken değil aracılar kazanıyor. Olan gene çiftçiye oluyor. Yansımasında şehirde elden ele değişen fiyatlarla market raflarında bizlere yansıyor.

Bölge eski volkanik alan. Tarım yapabilmen için taş temizlemen lazım. Öyle küçük taşlarda değil. Kocaman kocaman bir araba büyüklüğüne varan taşlar var. Günlerce, aylarca sürüyor bu işlemler ve insanlar kendi paraları ve imkanlarıyla yapıyor bu çalışmayı. Sonuç mükemmel. Taşı eksen fidan veriyor. Başarabilenler kazanıyor, başaramayan kaybediyor.

Motoryata benzin ucuz, çiftçiye tam para. Ekebilmek için, teşvikten yararlanabilmek için, yerli tohum kullanmak yasak. Yabancı tohum pahalı. Bunun için ilaç pahalı, gübre can yakıyor. Hangi birine yetişeceğine şaşırmış insanlar. Her gün zam geliyor, daha da ilginci peşin paran yoksa bunlar da hayal.

Pamukla başlayan ekim mısır, arpa, buğday, mercimek ve ayçiceğiyle devam ediyor. Yanısıra biber, domates, patlıcan da ekiliyor.

Ağaç çok az. Zeytin, badem, fıstık var. Üzüm bağları da var, az da olsa.

Hayvancılık… O da yer yer yonca yoksa gene çileye dönüşüyor. Yem pahalı. 

Oysa ki her türlü imkan var. Fakat yapılmaması için uğraşılıyor. Kendi elektriğini üreten, gübresini, yemini yapan, ürününü depolayabilen ve bunu direk son kullanıcıya verebilen, kazanabilen bir yapı olmalıydı. Daha kurumsal, daha modern.

O zaman ne olurdu? Bölge gelişir, insanlar birbirine kaynaşır, eğitim gelir, cahillik kalkar, terör biter, kardeşlik olur, güzel günlere yelken açardık. Fitne yok olur, çekilen çileler acılar biterdi. Karanlıklar aydınlığa dönüşür, bereketli toprakların çilesi sona ererdi.

Köylü milletin efendisi olduğu gün bizler kazanacağız.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img
spot_img

BUNLARI DA OKUYUN