22.3 C
İstanbul
Pazar, Ağustos 17, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 94

Koç holding dünyanın en iyi işverenleri arasında

Türkiye’nin en fazla istihdam sağlayan Topluluğu olan Koç Holding, dünyanın önde gelen dergilerinden Forbes’un yayınladığı “Dünyanın En İyi İşverenleri” listesinde büyük bir sıçrama yaptı. Bu yıl 50 ülkeden 1,4 milyon yanıtın değerlendirildiği araştırmada Koç Holding 59 basamak yukarı tırmanarak 35’inci sırada yer aldı. Böylece bu sene de “Dünyanın En İyi İşverenleri” listesinde Türkiye’den ilk 100’e giren tek şirket Koç Holding oldu.

90 bini aşkın çalışanıyla Türkiye’nin en büyük şirketler topluluğu olan Koç Holding, Forbes’un yayınladığı “Dünyanın En İyi İşverenleri” listesinde 35’inci sırada yer aldı. Liste, Dünyanın en çok çalışılmak istenen şirketlerini iki aşamalı bir değerlendirme sürecinin sonunda belirledi. Öncelikle çalışanların kendi işverenlerini bir yakınlarına ya da aile üyelerine tavsiye edip etmeyecekleri boyutuyla değerlendirdiği araştırmanın ikinci bölümü sektörlerindeki diğer şirketlere yönelik algıyı ölçtü. Araştırmaya katılanlardan “Kendi sektöründe çekici bir işverendir” ve “Etkili – iyi yönetilen bir şirkettir” sorusunu değerlendirmeleri istendi. Son aşamada ise tüm şirketlerin skorları Forbes Global 2000 listesindeki en yüksek skora sahip ilk 500 işvereni belirledi. Bu yıl 1,4 milyon yanıtın değerlendirildiği araştırmanın sonucunda Koç Holding sıralamada 59 basamak birden yükseldi.

Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, değer, itibar ve topluma hizmet odaklı bir Topluluk olmanın getirdiği sorumlulukla yürüttükleri tüm çalışmaların küresel ölçekte karşılık bulmasından ötürü memnuniyet duyduklarını vurguladı.  Levent Çakıroğlu şöyle devam etti: “Bu kapsamda Dünyanın En İyi İşverenleri listesinde 35’inci sırada yer alarak Ülkemizi ilk 100’de temsil etmenin de bizim için önemli bir gurur vesilesi olduğuna inanıyorum. Her zaman ifade ettiğim gibi, öncelikli sorumluluğumuzun çalışma arkadaşlarımızla, onların ailelerinin hayatlarını ve deneyimlerini iyileştirmek olduğuna inanıyorum. Ayrıca mutlu bir çalışma ortamı yaratmayı ve yeni liderler yetiştirmeyi de en az finansal başarılar kadar önemli buluyorum. Yaşadığımız dünyada çevik ve girişimci bir kültürü sağlamak büyük önem taşıyor. Dijital teknolojiler gibi, nesnelerin interneti, öğrenen algoritmalar ve biyoteknoloji gibi birçok gelişmenin olduğu bir dünyada yeni fırsatlar yaratmaya odaklanmak gerekiyor. Fırsatlar yaratmak için doğru çevresel koşullara da ihtiyaç olduğu bilinen bir gerçek. Bu doğrultuda biz de Topluluk olarak çalışma arkadaşlarımız için daha dinamik, esnek ve çevik iş ortamları yaratıyoruz. Topluluğumuzdaki çalışma arkadaşlarımızın yüzde 70’inden fazlasının Y ve Z kuşağından olduklarını da düşündüğümüzde, onların da beklentileriyle örtüşen bir yönetim şekli olduğunu görüyoruz” dedi.

Koç Holding olarak insan kaynakları alanında deneyim odaklı bir yaklaşımla çalışmalarını şekillendirdiklerine dikkat çeken Koç Holding İnsan Kaynakları Direktörü Özgür Burak Akkol, bu alanda yaşanan dönüşüm ile ulusal ve uluslararası pek çok ödüle layık görüldüklerini belirtti. Özgür Burak Akkol Forbes’un Dünyanın En İyi İşverenleri Listesi’ne ilişkin yaptığı değerlendirmede şu ifadelere yer verdi: “Koç Topluluğu olarak çok farklı sektörlerde, dünyanın neredeyse tüm kıtalarında ve onlarca farklı iş kolunda operasyonlarımız var. Ne mutlu ki, Topluluğumuzun uzun vadeli planlarının kalbinde de çalışma arkadaşlarımız yer alıyor. Biz de bu bakış açısıyla yoğun rekabette fark yaratacak insan kaynağı stratejileri uyguluyor, küresel liderler yetiştirme hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Eşitlikçi uygulamaları merkeze alıyor, çalışma arkadaşlarımızın deneyimini uçtan uca iyileştirecek yenilikçi uygulamaları hayata geçiriyoruz. Her yıl 2,5 milyonun üzerinde iş başvurusu alan bir Topluluk olarak işe alım süreçlerimizi de aday deneyimini iyileştirme bakış açısıyla gözden geçirdik. Diğer yandan, çalışma arkadaşlarımızın Topluluk içindeki gelişim fırsatlarına erişimi konusunda ‘Rotasyon’ projesini devreye aldık. Rotasyona ek olarak çalışma arkadaşlarımızın gelişimi için kritik olan Koç Akademi, LiderSensin gibi eğitim-gelişim programlarımızın içeriğini küresel en iyi uygulamalar doğrultusunda sürekli gözden geçiriyoruz. Harvard Business School, Udacity, Columbia Business School ve Koç Üniversitesi gibi dünyanın en iyileriyle birlikte gelişim programları yürütüyoruz. Yenilediğimiz KoçAilem platformu ve her yıl gerçekleştirdiğimiz Koç Topluluğu Spor Şenliği ile sadece çalışma arkadaşlarımızın değil ailelerinin de sosyal yaşamlarına dokunuyoruz. Ayrıca yılda 4 bine yakın stajyerimizin iş hayatına ilk adımını, unutulmaz bir deneyim olarak konumlamak için staj süreçlerimizi yeniledik. Tüm bu çabalarımızın ve çalışmalarımızın Koç Holding’i Dünyanın En İyi İşverenleri Listesinde zirveye taşımasının gururunu yaşıyoruz.”

Adıyaman Besni Bosch Termoteknik Akademi Uygulama Laboratuvarı’nın açılışı gerçekleştirildi

  • Eğitime verdiği desteklere devam eden Bosch Termoteknik; Adıyaman Besni Osman İsot Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde, Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Seçuk’un da katılımıyla yeni uygulama laboratuvarını açtı.

Bosch Termoteknik, T.C Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü ile Bosch Termoteknik arasında yapılan Mesleki Eğitim İş Birliği Protokolü kapsamında eğitime verdiği desteklerle öğrencilerin daha kapsamlı ve kaliteli eğitim almalarına ve kalifiye insan kaynağının yetiştirilmesine katkıda bulunmayı hedefliyor. Bosch Termoteknik Akademi; eğitim kurumlarına verdiği hizmet içi eğitim, eğitim amaçlı cihaz ve görsel materyal destekleri haricinde, Milli Eğitim Bakanlığı ile 2016 Kasım ayında imzaladıkları “Eğitim Kurumları İş Birliği Protokolü” kapsamında farklı meslek liselerinde yenileme çalışmalarına da imza atıyor.

Bosch Termoteknik Akademi; bu iş birliği protokolü kapsamında Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’un da katılımıyla 27 Eylül’de, Adıyaman Besni Osman İsot Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Bosch Termoteknik Akademi Uygulama Laboratuvarı’nın açılışını gerçekleştirdi. Bosch Termoteknoloji burada, hem eğitim salonunu düzenledi hem de eğitim amaçlı yeni bir laboratuvar kurdu. Son teknoloji cihazlarla donatılmış bu salonda öğrenciler; merkezi otomasyon, kontrol sistemleri gibi konularda eğitim alacak.Açılışa; Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk, Bosch Termoteknik Pazarlama Direktörü Ali Aktaş, Bosch Termoteknik Inovasyon Merkezi ve Teknik Eğitim Müdürü İbrahim Özyeşilova, basın mensupları, öğretim görevlileri ile öğrenciler katıldı.

Bosch Termoteknik Pazarlama Direktörü Ali Aktaş eğitime verdikleri desteklerle ilgili “40 yıldır sürdürdüğümüz eğitim faaliyetlerimizi Bosch Termoteknik Akademi çatısı altında ‘Bilgi paylaştıkça çoğalır’ sloganıyla devam ettiriyoruz. Meslek liselerine yaptığımız yatırımlarla ülkemizin ve sektörün geleceğine katkı sağlamak istiyoruz. İzmir Konak Çınarlı Endüstri Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde kurduğumuz Bosch Akademi Laboratuvarları, İstanbul Kartal Yakacık Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde açılışını gerçekleştirdiğimiz İklimlendirme Sistemleri Eğitim Salonu gibi çalışmalarımıza, Adıyaman Besni Bosch Termoteknik Akademi Uygulama Laboratuvarı’nı da ekleyerek eğitime desteğimizi sürdürüyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı ile imzaladığımız iş birliği protokolüyle üniversitelerin teknik fakülteleri, meslek liseleri ve meslek yüksekokulları ile ilişkilerimizi daha da geliştireceğiz ve farklı kurumlara destek vermeye devam edeceğiz.” dedi.

Bosch Termoteknik Hakkında

Bosch Termoteknik, enerji verimli ısıtma sistemleri ile sıcak su çözümlerinde Avrupa’nın lider tedarikçisidir. 2018 yılında yaklaşık 14.200 çalışan ile 3,5 milyar avroluk (Yüzde 66’sı Almanya dışında) ciro gerçekleştirmiştir. Bosch Termoteknik, birçok güçlü uluslararası ve yerel markaya sahip olup; Avrupa, Amerika ve Asya ülkelerinde çeşitlendirilmiş ürün gamıyla üretim yapmaktadır.

Bosch Grubu, dünyanın önde gelen teknoloji ve servis tedarikçilerinden biridir. Dünya genelinde yaklaşık 410.000 çalışanıyla 2018 yılında 78,5 milyar avro satış gerçekleştirmiştir. Faaliyetleri dört sektöre ayrılmaktadır: Mobilite Çözümleri, Sanayi Teknolojileri, Dayanıklı Tüketim Malları ve Enerji ve Bina Teknolojileri. Bosch dünyanın önde gelen IoT şirketi olarak akıllı evler, akıllı şehirler, ağa bağlı mobilite ve endüstri için bağlantılı çözümler sunmaktadır. Sensör teknolojisi, yazılım ve hizmet alanlarındaki uzmanlığını ve kendi IoT bulutunu kullanarak müşterilerine farklı etki alanları genelinde ağa bağlı çözümleri tek bir kaynaktan sunabilmektedir. Bosch Grubu’nun stratejik amacı; ağa bağlı bir yaşam için çözümler üretmek, yenilikçi ve heyecan uyandıran çözümlerle dünya genelinde yaşam kalitesini yükseltmektir. Kısacası, Bosch ‘Yaşam için Teknoloji’ sunmaktadır.

Bosch Grubu Robert Bosch GmbH ve 60 ülkede 460 bağlı şirketiyle bölgesel şirketlerinden oluşmaktadır. Bosch’un global üretim, mühendislik ve satış ağı satış ve servis ortaklarıyla birlikte dünyanın hemen hemen tüm ülkelerinde varlık göstermektedir. Şirketin gelecekteki büyümesi yenilikçilikteki gücüne dayanmaktadır. Bosch dünya genelinde 130 merkezde 68.700 çalışanla araştırma ve geliştirme çalışmaları sürdürmektedir.

LPG’li araçlardan performans beklentileri

Dünyanın en büyük alternatif yakıt sistemleri üreticisi BRC’den geldi. BRC Platinum yeni fonksiyonları ile 3-4 silindirli sıfır ve ikinci el araçlarda sağladığı maksimum performansla araçta hız kaybı yaşatmadan verimlilik sağlıyor.

Dünyanın en büyük alternatif yakıt sistemleri üreticisi BRC, kurulduğu 1977’den beri yeniliklere öncülük ediyor. 11 farklı lokasyonda 50.000 metrekarelik kapalı üretim alanı ile dünyanın en büyük LPG ve CNG kit üretici markası olarak 70 ülkede faaliyetlerini sürdürüyor. BRC’nin yeni ürünü ‘Platinum’ da var olan EOBD bağlantısı sayesinde en hassas LPG ayarı yapılarak aracın orijinal verileriyle çalışması sağlanır.

Performans kaybı yaşanmadan dönüşüm sağlanıyor

BRC’nin yeni ürünü Platinum ile 3-4 silindirli sıfır ve ikinci el araçlarda EOBD bağlantısının sağladığı hassas ayar sayesinde benzin verileriyle birebir uyumlu çalışması sağlanır. Bu şekilde performanstan ödün verilmeden tasarrufun keyfi yaşanır. Soketli tesisat kullanılarak kablo kesmeden, aracın orijinalliği bozulmadan dönüşüm yapılır.

BRC tesislerinde modern teknolojiyle üretilen ECU (Elektronik Kontrol Ünitesi) sayesinde aracın gerçek zamanlı parametreleri anlık kontrol edilebiliyor. Bu yeni üründe bulunan enjektör, benzin enjektörleri ile aynı çalışma parametrelerine sahiptir. Periyodik bakımlar dışında başka bir ayar gerektirmeyen yapısıyla, en hassas ayarları yapabilme imkanı sunan BRC Platinum,aracın ilk günkü performansıyla çalışmasını sağlar. Kompakt olarak tasarlanan Genius regülatörler ile de kolay montajın yanında yüksek motor gücüne sahip araçlarda herhangi bir performans kaybı olmadan sorunsuz çalışır.

İzmir yeni yatırımlarla yükseliyor

Son yıllarda özellikle beyaz yakalıların birinci tercihi haline gelen İzmir, yeni açılan İstanbul-İzmir Otoyolu’nun sağladığı avantajlarla konut sektörünün parlayan yıldızı haline geldi.

Folkart Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak, son 5 yılda İzmir’de gayrimenkul yatırımı yapanların yüksek gelir elde ettiklerini ve tüm verilerin bu ivmenin hızlanarak süreceğini işaret ettiğini söyledi.

İzmir, son dönemlerde hem Türkiye’de hem de dünyada adından en çok söz ettiren metropollerin başında yer alıyor. ABD’li araştırma kuruluşları Brookings Enstitüsü ve JP Morgan Chase tarafından hazırlanan “Global Metro Monitor 2014” raporuna göre dünyanın en hızlı büyüyen 300 kenti arasında 2. olan İzmir, bu yükselişini gayrimenkul sektöründe de sürdürüyor.

İZMİR DÜNYADA İKİNCİ SIRADA

Ege’nin incisi İzmir, uluslararası emlak danışmanlık ve değerlendirme şirketi Knight Frank’in hazırladığı ve geçtiğimiz ay açıklanan “Global ResidentialCitiesIndex”te de zirvede yer aldı. 2017’nin 2. çeyreği ile 2018’in 2. çeyreği arasında yer alan bir yıllık dönemi kapsayan ve geçtiğimiz aylarda açıklanan çalışmaya göre İzmir, konut fiyatlarındaki yüzde 16,2’lik artışla2. sırada yer aldı. Aynı listede Ankara yüzde 8,4 artışla 29’uncu, İstanbul ise yüzde 3,6’lık artışla ancak 79’uncu oldu.

BEYAZ YAKALILARIN GÖZDESİ

İzmir’de yaşanan bu hızlı yükselişin ardında kent ekonomisinin büyümesi kadar kentin aldığı göçün de önemli bir payı var. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2008-2018 yılları arasında tüm Türkiye içinden toplam 1 milyon 305 bin 384 kişi ikamet adresini İzmir’e taşıdı.

2008-2018 yılları arasında, İstanbul’dan 155 bin 189 kişi, Manisa’dan 106 bin 39 kişi, Ankara’dan 85 bin 850 kişi, Antalya’dan ise 34 bin 646 kişi İzmir’e göç etti.

İzmir aynı zamanda nitelikli göçün de bir numaralı adresi. Yine TÜİK verilerine göre; 2018 yılında ikametgâhını İzmir’e taşıyanların 35 bin 780’i yüksekokul veya fakülte mezunu. 4 bin 368 kişi yüksek lisanslı. 602 kişi de doktoralı.

SANCAK: TÜRKİYE İZMİR’İ KONUŞUYOR

Kentteki değişimi ve sektörün geleceğini değerlendiren İzmir’in en büyük, Türkiye’nin sayılı markalı konut üreticilerinden olan Folkart’ın Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak, şunları söyledi:

“İzmir, hem ekonomik büyüme hem de gayrimenkul sektörü açısından önemli bir ivme yakaladı. Aslında bu durumun 8-10 yıllık bir geçmişi var. Fakat aynı dönemde genellikle İstanbul ön planda olduğu için İzmir yeterince dikkati çekmedi. Oysa kentte istikrarlı bir büyüme söz konusu. Buna rağmen kent fiyat avantajını koruyor. Metrekare fiyatı olarak halen İstanbul’un gerisinde… Özellikle yeni açılan İstanbul-İzmir Otoyolu’nun sağladığı ulaşım avantajı, yapımı devam eden İstanbul-Çanakkale-İzmir Otoyolu ve Çanakkale Boğaz Geçişi Projesi’nin yakın zamanda sağlayacağı imkânlar ile kente olan ilgi artarak sürecek.

Ayrıca İzmir yerel yönetimlerinin yapmış olduğu, kenti geleceğe taşıyacak yatırımlara da dikkat çekmek isterim. İzmir Körfezi’nin temizlenmesine yönelik adımlar, kıyı düzenlemeleri, sosyal etkinlikler gibi konularda kentimize değer katan unsurlar.

Tüm bunlar dikkate alındığında, kente beyaz yakalıların ilgisi de bir hayli yoğun… Son dönemde operasyonlarını İzmir’e taşıyan uluslararası şirketlerin sayısı da hızla artıyor. Giderek daha fazla insan hem yaşamak hem çalışmak için İzmir’i tercih ediyor. Bu ilginin gayrimenkul sektörüne olumlu yansıyacağı kesin… Türkiye son yıllarda İzmir’i konuşuyor, önümüzdeki dönemde de İzmir’in sunduğu fırsatları konuşacak. Biz, İzmir’de yatırım yapmayı planlayanlara geç kalmadan harekete geçmelerini tavsiye ediyoruz.”

“İŞİNİ DOĞRU YAPANLAR ÖNE ÇIKTI”

Gayrimenkul sektörünün son birkaç yılda döviz fiyatlarında yaşanan iniş çıkışlı seyir ile enflasyon ve faizlerin yükselmesinden olumsuz etkilendiğine dikkati çeken Mesut Sancak, “Bu dönemde piyasada bir arz fazlası oluştu. Sağlam adımlarla yol almayan irili ufaklı bazı firmalar sıkıntı yaşadı. 2011’de yüzde 92,18 seviyesini gören inşaat güven endeksi, 2019’un Ocak-Eylül dönemi ortalamasında yüzde 53,9’a kadar geriledi. Bu tür dönemler sektör adına kötü olmakla beraber faydalı yanları da var. İşler yolundayken görülmeyen sorunlar böyle zamanlarda belirginleşiyor. İşini doğru yapanla yanlış yapan net olarak görülüyor. Açıkçası söz konusu dönem bizim açımızdan son derece faydalı oldu” diye konuştu.

“BİZ GÜVEN VE YÜKSEK GETİRİ İNŞA EDİYORUZ”

Mesut Sancak, bugüne kadar İzmir’de 6 milyar liralık yatırım değerine sahip projelere imza attıklarını belirterek, Folkart’ın projelerinin yatırımcıya sağladığı kazançlara vurgu yaptı.

Sancak, şöyle konuştu:

“12 Mayıs 2015’te Folkart Life Bornova’nın lansmanını yapmıştık; Ekim 2017’de teslimlere başladık. Mayıs 2016’da Folkart Time’ınlansmanına çıktık; Ekim 2018’de teslim ettik. Çeşme projelerimizle birlikte 2018 yılında 5 ayrı projemizde anahtar teslimi yaptık. Folkart Incitylansmanına Mayıs 2017’de start verdik, Kasım ayı sonu teslimlere başlıyoruz. Yatırımcılarımız yüksek kâr elde ediyor. Folkart Life Bornova’da lansman fiyatlarıyla bugünkü değer arasında yüzde 88 ila yüzde 107’lik bir artış söz konusu. Folkart Time’da bu oran yüzde 74 ila yüzde 99 arasında. Incity’de ise daha şimdiden yüzde 43 ila yüzde 92 arasında değişiyor.

Bunun bir neticesi olarak da bağımsız araştırma kurumu tarafından bire bir yapılan araştırmaya göre Folkart Yapı’nın marka bilinirliği oranı 2018 yılında yüzde 97,3’e yükseldi. Güvenilirlik puanı yüzde 92,2, tavsiye edilme oranı da yüzde 90 olarak belirlendi.

Isıcam’dan bilinçlendirme kampanyası

DOĞRU CAM SEÇİMİ ISI KAYBINI YÜZDE 50 AZALTIYOR

Isıcam’dan 10 milyon kişiyi hedefleyen bilinçlendirme kampanyası

Şişecam Düzcam’ın her yaşam alanının ihtiyacına yönelik çözümler üreten yalıtım camı markası “Isıcam Sistemleri”, bireysel tasarrufu toplumsal kazanca dönüştürme hedefiyle dijital bir bilinçlendirme kampanyası başlattı. Isıcam’ın marka ajansı BCOM iş birliğiyle hayata geçirilen kampanya kapsamında beş kısa film hazırlandı. Isıcam, ısı kaybını yüzde 50 oranında azaltan cam sistemlerinin avantajlarını anlattığı kampanya aracılığıyla 10 milyon sosyal medya kullanıcısına ulaşmayı hedefliyor. Kampanya ilk filmiyle şimdiden 2 milyon kişiye ulaştı.

02.10.2019 – Şişecam Düzcam’ın her yaşam alanının ihtiyacına yönelik çözümler üreten yalıtım camı markası “Isıcam Sistemleri”, marka ajansı BCOM’un iş birliğiyle dijital bir bilinçlendirme kampanyasına başladı. Toplamda beş filmden oluşan kampanya aracılığıyla ısı kaybını yüzde 50 oranında azaltan cam sistemlerinin avantajlarını anlatan Isıcam, kampanya aracılığıyla 10 milyon sosyal medya kullanıcısına ulaşmayı hedefliyor. Kampanyanın ilk filmi şimdiden 2 milyon kişiye ulaştı.

“Camdan Cama” adlı dijital bilinçlendirme kampanyasıyla tüketicilere nitelikli camın sağladığı avantajları eğlenceli videolarla anlatan Isıcam, gençlere de enerji tasarrufu konusunda bilinç aşılamayı hedefliyor. Isıcam’ın ısı, güneş, gürültü kontrolü, emniyet ve güvenlik sağlayan yüksek nitelikli camlarının özelliklerinin anlatıldığı filmler, tüketicilere doğru cam seçiminin yakıt ve elektrik faturalarına etkisi konusunda da bilgi veriyor. Isınma maliyetlerini düşürme yolları konusunda ipuçlarının da paylaşıldığı filmlerde camların kırılmaya karşı dayanıklılığı ve emniyet özellikleri de anlatılıyor.

Mecra içinde mecra

Başrolünü vlogger Merve Yeşilbaş’ın üstlendiği kısa filmlerin ilki olan “Makyaj YapıCAM” sosyal medya kullanıcılarından büyük beğeni topladı. Sunucunun bir makyaj fenomenini canlandırdığı “Makyaj YapıCAM” adlı kısa filmde Isıcam, fenomene sponsor oluyor. Fenomen videonun bir bölümünde sponsoruna teşekkür ettikten sonra Isıcam ürünlerindeki ısı ve güneş kontrolü özelliğini eksiksiz bir şekilde anlatıyor. Tıpkı, gerçek dijital hayatta olduğu gibi Camdan Cama ile oluşturulan alternatif mecranın içindeki programlara da reklamlar yerleştirilerek mecra içinde mecra yaratılmış oluyor. Camdan Cama projesinin “Sanki BuluCAM” adlı ikinci filminde ise doğru cam seçimi ile yakıt ve klima masraflarında sağlanacak tasarruf anlatılıyor.

Yılda 5 milyar TL tasarruf imkanı

Mevcut konut stokunun yarısının pencerelerinde hala tek camın kullanıldığı Türkiye’de konutların camlarının tamamının Isıcam S veya Isıcam K’ya dönüşmesi durumunda yılda 5 milyar TL enerji tasarrufu imkanı bulunuyor. Tek cam veya standart çift cam kullanımı nedeniyle meydana gelen enerji kaybıyla, her yıl:

900 okul

300 hastane

550 yurt veya

75 bin konut inşa edilebilecekken, bu tutar önlenebilecek bir enerji maliyeti olarak boşa harcanıyor.

Ödüllü yarışma düzenliyor

Camdan Cama dijital bilinçlendirme kampanyası, Facebook’taki takipçilerine hediyeler de kazandırıyorIsıcam Sistemleri Facebook hesabında yayınlanan kısa filmleri izleyenler, ısı yalıtımı ve tasarrufla ilgili sorulara doğru cevap vererek taşınabilir bluetooth hoparlör kazanma şansı yakalıyor. Yarışma, Youtube ve Twitter platformlarından da destekleniyor.

Kampanyanın ilk filmi:

Kampanya Künyesi:

Yaratıcı Proje Yöneticisi: Ozan Arıkan

Yapım Evi: Offline

Yönetmen: Okan Arıkan

Stratejik Planlama: Ozan Demirdelen

Müşteri İlişkileri Yöneticisi: Mine Akdere

Müşteri Temsilcisi: Mehmet Çevikel

Şişecam Düzcam Dijital Pazarlama İletişim Şefi: Pınar Aydın

Şişecam Düzcam Hakkında

Cam sektörünün küresel oyuncusu konumundaki Şişecam Topluluğu bünyesinde faaliyet gösteren Şişecam Düzcam, Türkiye düzcam pazarının lideri ve üretim kapasitesi açısından Avrupa’nın en büyük üreticisi konumundadır. Bugün Türkiye’de Kırklareli, Mersin, Bursa, Ankara yurt dışında ise İtalya, Bulgaristan, Romanya, Almanya, Slovakya, Macaristan, Rusya, Hindistan ve Mısır olmak üzere toplam 10 farklı ülkede üretim yapan Şişecam Düzcam, dünyanın büyük beş düzcam üreticisi arasında yer almaktadır.

“Mimari camlar” (düzcam, buzlu cam, ayna, lamine cam, kaplamalı cam, mimari projelere yönelik camlar), “otomotiv camları”“güneş enerjisi camları” ve “beyaz eşya camları” olmak üzere dört ana ürün grubunda faaliyet gösteren Şişecam Düzcam inşaat, otomotiv, enerji, beyaz eşya, mobilya ve tarım gibi birçok sektöre girdi sağlamaktadır.

Şişecam Düzcam hedeflediği pazarlarda müşteri ihtiyaçlarını tam olarak karşılayan nitelikli ve kaliteli ürünleri, sürekli gelişen teknolojisi ve çevrenin korunması bağlamında enerji tasarrufuna yönelik çalışmalarıyla rekabet gücünü artırarak faaliyetlerini sürdürmektedir.

‘Geleceği Tasarlayanlar’ın dünyasına tanık oluyoruz

Brand Week Istanbul, bu yıl da Türkiye pazarlama ve iletişim endüstrisini, dünyanın en yaratıcı zihinleri ve işleriyle buluşturmayı hedefliyor!

Son yıllarda ekonomi ve finans merkezi olarak hızla yükselen İstanbul’u, sahip olduğu büyük potansiyelle bir yaratıcılık üssü olarak konumlandırmak isteyen Brand Week Istanbul, fikirleri ve markalarıyla geleceği bugünden yaratmak isteyenlere ilham verecek bir haftaya hazırlanıyor!

İletişim ve pazarlama dünyasının inovatif zihinlerini ve yaratıcı projelerini buluşturan Brand Week Istanbul bu yıl yedinci kez 4 – 8 Kasım 2019 tarihleri arasında Zorlu PSM’de kapılarını açıyor. Her yıl farklı bir tema altında kültür, toplum ve iş dünyasını ağırlayan etkinlik, bu yıl “Geleceği Tasarlamak” temasıysa adından söz ettirecek.Brand Week Istanbul, Felis Ödülleri, Lovemarks Ödül Töreni, Fark Yaratan Kadınlar, Brand Academy Sertifika Programı, Marka İkonları Yürüyüşü, Portfolyo Buluşmaları ve özel networking toplantıları gibi geleneksel yan etkinliklerinin yanına bu yıl geleceği belirleyecek teknolojilerin sergilendiği FutureTech ve Instagram yıldızlarını bir araya getiren Insta Day gibi yenilikler ekliyor. Bir başka deyişle, Brand Week Istanbul bu kez de dopdolu!

Yaratıcı endüstrilerin en büyük platformu İstanbul’da yeni bir lider

2013 yılında ilk kez gerçekleşen Brand Week Istanbul’un hedefi ilk günden bu yana İstanbul’u bölgesindeki yaratıcı potansiyellerin ve cesur yeni dünya fikirlerinin başkenti haline getirmekti. Geçmiş ve gelecek, geleneksel ve çağdaş, yerel ve global arasında konumlanan İstanbul’un simgesel bir coğrafya olarak vaat ettikleri, yaratıcı endüstrilerin yetenek ve vizyonuyla buluştuğunda ortaya çıkabilecek gelecek imkanları da çok daha ilham verici oluyor. Bu nedenle Brand Week Istanbul’un açılış konuşmacısı 23 Haziran İBB Başkanlığı kampanyasıyla Türkiye’de adalet ve demokrasi mücadelesinin sembolü haline gelen Ekrem İmamoğlu olacak. İmamoğlu, 6 Kasım’da katılımcılarla bir araya gelerek hepimizin paylaşacağı bir İstanbul resmi çizecek. Kentin Geleceğini Tasarlamak başlıklı konuşmasının ardından da sahneyi psikoloji, sosyoloji, kültürel antropoloji ve pazarlamanın buluştuğu noktada konumlanan uzmanlığıyla öne çıkan Dünya Çapında Arketipik Keşifler Kurucusu Prof. Dr. Clotaire Rapaille’a bırakacak. Rapaille’yı takip edecek isimse 1990’lı yıllardan itibaren yaratıcı endüstrilerin yetenek ve fırsat eşitliği çerçevesinde ülke ekonomisinde yer edinmesi için çalışmalarda bulunan, İngiltere Eski Başbakanı Tony Blair’e, kültür bakanlarına ve Londra belediye başkanlarına danışmanlık vermiş Creative England kurucusu John Newbigin olacak.

Apple’dan NASA’ya, Carnegie Mellon’dan iyzico’ya oyunu değiştiren isimler sahnede!

Geleceği Tasarlamak temasını sanat, teknoloji, iş dünyası, bilim ve eğlence dünyasından farklı perspektiflerle ele alan Brand Week Istanbul’un katılımcıları bu isimlerle sınırlı değil elbette. 1976 yılından itibaren Silikon Vadisi şirketleri başta olmak üzere pek çok Fortune 500 şirketine kurumsal kimlik tasarlayan, Apple’ın efsanevi logo tasarımcısı Rob Janoff; M87 Kara Deliği ekibinden 200 bilim insanı içinde tek Türk bilim insanı olarak yer alan Astronomi ve Astrofizik Bölümü Profesörü Feryal Özel; dijital dönem öncesinde reklam dünyasının en etkili ve yaratıcı isimlerinden biri olan, stratejileri ve içgörüleri bugün de sektöre yön vermeye devam eden Dave Trott; Be More Pirate kitabının yazarı ve girişimci, dünyanın ilk interaktif multi-platform televizyonu Dubplate Drama’nın kurucusu Sam Conniff; NASA’nın komplike kavramlar ve zorlu araştırmalarını yaratıcı hikayelere dönüştürerek insanlığa sunan iletişim profesyoneli Dan Goods; bugün kullandığımız pek çok teknolojinin mimarı ve Carnegie Mellon Üniversitesi Yapay Zeka ve İnsan-Makine Etkileşimi Enstitüsü profesörü Zohn Zimmerman, CERN-ATLAS Deneyi Ülke Temsilcisi ve CERN-CAST Deneyi Takım Lideri Serkant Ali Çetin, Garanti Bankası Eski CEO’su ve Selendi Şarapları Kurucusu Akın Öngör ve iyzico Kurucusu Barbaros Özbuğutu da oyunu bozan ve 20’nci yüzyıldan kalma öğretilere meydan okuyan katılımcılar arasında.

Aktivizm, daha fazla aktivizm!

Pazarlama iletişimiyle sınırlı bir marka idealizminin ötesine geçerek, topluma, çevreye ve geleceğe yönelik sorumluluklarını, eylemleriyle yerine getiren aktivist markalar; eski kuşakların üretim ve tüketim modelini reddeden aktivist genç kuşaklar ve sorunlara yaratıcılıkla dikkat çeken aktivist sanatçılar uzun yıllardır olduğu gibi bu yıl da Brand Week Istanbul gündeminde. «Yatak Performansı – Yükü Taşı» çalışmasıyla dikkat çeken, kadınların yaşadıkları cinsel ve psikolojik tacizleri sanat çalışmalarının merkezine koyan aktivist performans sanatçısı Emma Sulkowicz; Forbes dergisinin kadın liderliği konusunda dünyanın en etkili uzmanı olarak gösterdiği, Thinker ve Global Gurus nazarında en iyi 50 liderlik koçundan biri olan yazar ve konuşmacı Sally Helgesen; ödüllü bir düşünce lideri olan veOgilvy & Mather’ın Global Kültürel Strateji uygulamasını kuran Nazia Du Bois; Laundry Service and Cycle, Globalden Sorumlu Kreatif Başkanı Leo Macias; tasarladığı online ve offline oyunlarla toplumsal farkındalığı artırma çalışmaları yapan New School Parsons Art and Design School profesörlerinden John Sharp; İstanbul’un son 40 yıllık tarihindeki en yüksek yerel seçim oy oranını elde ederek başkanlığa ulaşan Ekrem İmamoğlu’nun kampanya sürecini tasarlayan ve yöneten Necati Özkan; yaşama, kültüre ve doğaya tekil bir tüketici perspektifindense çoğul bir vatandaş perspektifinden yaklaşmayı öneren The New Citizenship Project Kurucusu Jon Alexander geleceğin yalnızca teknolojik imkânlar artırılarak değil; değerler, dayanışma ve yaratıcılık ekseninde tasarlanması gerektiğini savunacaklar.

Markalar ve tüketiciler dünyasında neler değişiyor?

Brand Week Istanbul her yıl olduğu gibi bu yıl da değişen insana, kültüre ve topluma yönelik birçok araştırmanın lansmanına sahne olacak. Future Bright Research Kurucu ve Yönetici Ortağı Akan Abdula, Türklerin Bilinçaltında 20.000 Fersah başlıklı sunumuyla Türk insanının bilinmeyen personalarını açıklarken, Instagram Pazarlama Operasyonları Direktörü Trevor Johnson da görsel kültür platformunun Türkiye’deki yansımalarının izini sürecek.

Dijital dönüşümün liderlerini de unutmadık elbette. Forbes Dergisi’nin en etkili insanları bir araya getiren 30 Under 30 – Europe – Retail & Ecommerce listesinde yer alan, Glovo’nun kurucu ortağı ve CEO’su Oscar Pierre; Bayer Global Pazarlama ve Dijital Pazarlama Direktörü Patricia Korsi ve L’Oréal, Dijital Pazarlama Grup Başkanı & Dijitalden Sorumlu Başkan Yardımcısı Stephan Garandet de geleceğe yönelik öngörülerini paylaşırken dijital dünyanın gelecekte vereceği sınavlara dair pratik çözüm rotaları çizecekler.

Çığır açan isimlerle bir araya gelmek ve yepyeni fikirlerle tanışmak için siz de 4-8 Kasım tarihleri arasında Brand Week Istanbul’da yerinizi alın…

Bulgaristan yönetimi dünyayı şaşırttı

Bulgaristan’a yaptığımız her ziyarette gördüklerimiz ve yaşadıklarımız sonucunda şaşırmaya devam ediyoruz. Hep Türklere karşı etnik grupların saldırıları ile gündeme gelen Bulgaristan bu sefer Türkiye’ye verdiği destek ile gündeme geldi.

Geçtiğimiz ay Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suriye’de silahlı muhaliflerin çatı örgütü Milli Ordu ile birlikte teröristlere karşı başlattığı Barış Pınarı Harekâtı sırasında gazeteci heyeti ile bir dizi planlanmış görevlerimiz vesilesiyle Bulgaristan’da idik.

ABD ile Avrupa ülkeleri ve hatta Arap devletlerinin bile Türkiye’nin Barış Harekatı’na karşı duruş sergiledikleri dakikalarda Bulgaristan devletinde Türkiye’nin operasyonuna destekler gelmesi beni ve gazeteci arkadaşlarımı şaşırttı.

Bulgaristan’da yaptığımız görüşmelerde devlet yöneticileri olsun, vatandaşlar olsun, iş dünyasının insanları olsun hepsi Türkiye’ye destek verecek konuşmalarda bulundular.

Bulgaristan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Ekaterina Zaharieva’nın Bulgaristan devletinin Türkiye’ye yönelik yaptırımlar uygulamasına karşı duruş sergilemesi Sofya’da görüştüğümüz soydaşlarımız tarafından da olumlu karşılandı.

Dost dediklerimiz bize yaptırım uygulamaya çalışırken, hemen komşu ülkemizin bize destek veren açıklamalar yapmasını unutmamalıyız.

Sofya’ya bulunduğumuz sırada Bulgaristan başbakanlık yetkililerinin mülteci sorunu ile alakalı ne düşündüklerini gözlemleme fırsatı yakaladık.

Türkiye’nin sınırları açması durumunda Bulgaristan devletinin buna karşı durması için mültecilere silahlı müdahale edilmesi gerekli olduğunu ama bunun etik bir davranış olmaması nedeniyle bu yolun tercih edilmeyeceğini belirttiler.

Ve özellikle altını çizerek Türkiye dost ülkemizdir ve bu sorunun çözümünün Türkiye’ye AB tarafından verilen sözlerin tutulması ile mümkün olduğunu dile getirdiler.

Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov’un da bu şekilde düşündüğünü belirten yetkililer, sorunun muhatabının AB olduğunu bu konuda Türkiye’yi çok iyi anladıklarını söylediler.

Ayrıca dost ülke Türkiye’ye mültecilerle alakalı verilen sözlerin AB tarafından tutulmasının önemine değindiler.

Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov’un da bu konuda çok net olduğunu kamuoyuna yaptığı açıklamalardan biliyoruz.

Bu sözler ve hareketler çok güzel ve manalıdır o sebeple Bulgaristan yönetimini alkışlıyorum. Fakat bu alkışımızın sürekli olması isteniyorsa son zamanlarda Bulgaristan’da gerçekleşen ırkçı saldırıların suçlularının bir an önce bulunup cezalandırılması gereklidir.

DÜNYA’YI ŞAŞIRTAN BULGARİSTAN’DA TÜRKLERE KARŞI SALDIRILAR DEVAM EDİYOR

Bulgaristan’da bulunduğumuz sırada hep bizde hoş seda bırakan olaylar duyduğumuzu söylersek hata yapmış oluruz. Son zamanlarda gerçekleşen 2 ırkçı saldırıyı sizlerle paylaşmak isterim.

Üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi Sungurlar İlçe Gençlik Örgütü Başkanı Dimitrina Sıbeva’nın eşi Plamen Sıbev saldırıya uğramış.

Sıbeva’nın evine gelen üç kişi ‘Siz Bulgarların HÖH Partisinde, Türklerin yanında ne işiniz var’ diye sorduktan sonra eşini feci şekilde darp etmişler.

Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi yetkililerine geçmiş olsun dileklerimizi iletirken, bu yapılan şiddet olayını protesto ettiğimizi dile getirdik.

Sofya şehrinde Müslümanların dini işlerinin gerçekleştirildiği resmi kurum olan başmüftülük binasına, taşlarla saldırı gerçekleştirilmiş. Gece saatlerinde gerçekleşen saldırıda atılan taşlarla pencere camları kırılmış.

Yapılan saldırı ile alakalı suçluların yakalanması adına savcılığa başmüftülük yetkilileri başvuru yapmışlar.

Son zamanlarda artan ırkçı ve İslamofobik saldırıların arttığını belirten Başmüftülük Genel Sekreteri Celal Faik, “Yapılan saldırılara karşı gereken özenin yetkili makamlarca gösterilmesinin gerekli olduğunu biz biliyoruz ama bazıları bu duruma sadece cam kırıldı diye bakıyor olması bizleri üzüyor. Bu olaydan birkaç gün önce Karlıova’daki Kurşunlu Camii’nin camları taşlarla kırılmıştı. Ve bu olay daha soğumadan Türklerin çoğunluğunu oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) Parti Merkezi’ne taşlarla saldırı yapıldı. Şimdi de bizim genel merkezimize saldırı yapıldı. Kamera kayıtları elimizde var ve yetkililere ilettik. Gereken yapılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Büyükelçimiz olayın ardından hemen bizler ile temasa geçmiştir, kendisine teşekkür ederiz. Fakat Bulgar makamlarından bize bu konuda ulaşan kimse olmadı” diyerek ırkçı şiddet olaylarının artmasından endişe duyduğunu söyledi.

SON SÖZ: Irkçılık ve İslamofobi eylemleri Bulgaristan vatandaşları olan Türk ve Müslümanların hak ve özgürlüklerini tehdit ediyor,bu nedenle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Bulgaristan Başbakanı ile görüşmesinin gerekli olduğu gözlemleniyor.

Aktaş Holding, İMSİAD üyelerini ağırladı

Aktaş Holding, İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve İş Adamları Derneği (İMSİAD) üyelerini Bursa’daki fabrikalarında (OSB-DOSAB) ağırladı.

Şirketin Yapı Grubu’nda bulunan ve EPDM membran üretiminde ülkemizin ilk ve lider üreticisi olan Ak-İzo Yalıtım Sistemleri’nin ürünleriyle ilgili detaylı bilgilerin aktarıldığı ziyaretlerde, İMSİAD üyeleri Aktaş’ın ileri teknoloji ile geliştirdiği Lineflex marka EPDM membranların üretim aşamalarını yerinde incelerken, karşılıklı iş birliklerinin daha da geliştirilmesinin önemine vurgu yapıldı.

Bursa, 02.10.2019 – Faaliyet gösterdiği sektörlerde sahip olduğu markalar ile dünya liderleri arasında yer alan Aktaş Holding, paydaşlarıyla sürdürülebilir ilişkiler geliştirmeye devam ediyor.

Aktaş Holding, İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve İş Adamları Derneği (İMSİAD) üyelerini Bursa’daki fabrikalarında (DOSAB-OSB) ağırladı.

Aktaş Holding’in Yapı Grubu’nda bulunan ve EPDM membran üretiminde ülkemizin ilk ve lider üreticisi olan Ak-İzo Yalıtım Sistemleri’nin (AK-İZO) ürünleriyle ilgili detaylı bilgilerin aktarıldığı ziyaretlerde, İMSİAD üyeleri Aktaş’ın ileri teknoloji ile geliştirdiği Lineflex marka EPDM membranların üretim aşamalarını yerinde inceledi.

Aktaş Holding adına Yönetim Kurulu Onursal Başkanı Şahap Aktaş, İcra Kurulu Başkanı (CEO) İskender Ulusay ve diğer yöneticilerin de yer aldığı görüşmelerde, Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Andıç önderliğindeki İMSİAD üyelerine şirketin kuruluşundan bu yana dünya çapında gerçekleştirdiği çalışmalardan bahsedildi.

Sanayicilerimize katkı sağlamaya devam edeceğiz

Ziyarette; İMSİAD üyelerini ağırlamaktan dolayı duyduğu memnuniyeti ifade eden Aktaş Holding Yönetim Kurulu Onursal Başkanı Şahap Aktaş, ilk günden beri ülkemize katkı sağlamak için çalışmalar yürüttüklerini ifade edip, şirket olarak sürekli gelişim esaslı değer üretmeye devam edeceklerini kaydetti. 80 yıllık bir şirket olarak, daima gelecek odaklı hareket ettiklerini vurgulayan Aktaş, İMSİAD ile her türlü iş birliğine hazır olduklarını ifade etti.

Daha sonra konuşan Aktaş Holding CEO’su İskender Ulusay da “AK-İZO; temelden çatıya, cepheden teras ve gölet tabanlarına kadar birçok farklı uygulama alanında su yalıtım çözümleri sunmaktadır. AK-İZO olarak vizyonumuz, sanayicilerimize ve ülkemize en yüksek düzeyde katkı sağlamak. Bunun için çalışmalarımızı kararlı bir şekilde sürdürüyoruz. İMSİAD gibi sektörün çatı kuruluşlarıyla olan iş birliklerimizin daha da artması, ülkemizin de kazanması demek. Bu anlamda her türlü iş birliğine hazır olduğumuzu ifade etmek isterim” diye konuştu.

Türkiye’ye örnek

Ziyarette açıklamalarda bulunan İMSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Andıç ise “1938 yılında kurulan ve bugün itibariyle 6 kıtada, 100’den fazla ülkede ürünleri satılan bir Türk markası olarak, Aktaş Holding ile gurur duyuyoruz. Şirketin başında bugün itibariyle 3. kuşak var. 4. kuşak da hazırlanıyor. Bu çok ciddi bir başarı ve Türkiye’ye örnek olacak nitelikte. Burada gerçekten büyük bir özveriyle, ülkemiz ve sektör açısından çok önemli katma değer sağlanıyor. Nice 100 yıllara ulaşmasını diliyorum. Bizler de sanayici-müteahhit buluşmalarını çok önemsiyoruz. Sanayicilerimizle müteahhitlerimizi bir araya getirerek, yerli üretimi destekliyor ve paranın dışarıya çıkmasını istemiyoruz. Bu noktada bizlere kapılarını açan ve İMSİAD’ı en güzel şekilde ağırlayan Aktaş Holding’e teşekkürlerimizi sunuyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyoruz” dedi.

Yapılan açıklamaların ardından İMSİAD Başkanı Mustafa Andıç, ülkemize ve sektöre olan katkılarından dolayı Aktaş Holding Yönetim Kurulu Onursal Başkanı Şahap Aktaş’a plaket takdim etti.

İyiliğe giden en kısa yol konuşuldu

Bu sene Türkiye’de altıncısı düzenlenen Sosyal Fayda Zirvesi, 25 Ekim’de Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Siyaset, iş ve sanat dünyasından önemli isimlerin katıldığı Zirve’de, iyiliğe giden en kısa yol “Short-cut” temasıyla konuşuldu.

2013 yılından beri İstanbul’da gerçekleştirilen ve insanlık ilerlerken kimseyi geride bırakmama konusundaki çözümlere odaklanan Sosyal Fayda Zirvesi’nin 6.’sı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye ve TBWA\FORGOOD tarafından, 25 Ekim 2019 tarihinde Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde düzenlendi. Halit Ergenç’in sunumuyla, tüm gün boyu süren etkinlikte, Cumhurbaşkanı Eşi Sayın Emine Erdoğan ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu’nun yanı sıra, Türkiye’den ve dünyadan sosyal fayda odaklı ünlü isimler ile çok sayıda değişim mimarı, iyiliğe giden en kısa yol hakkında konuştu.

UNDP’nin iyi niyet elçisi Mert Fırat’ın yanı sıra Belçim Bilgin, Gökhan Özoğuz gibi sanatçıların katıldığı Zirve’de renkli anlar yaşandı.

Dünyanın kurtuluşunun neresindeyiz?

Sosyal Fayda Zirvesi’nin 2018 İstanbul ayağında sunuculuk yapan Halit Ergenç: “Bütün evrende, üzerinde bu kadar konforla ve sağlıklı şekilde yaşayabileceğimiz başka bir gezegen daha yok. Bir yandan her beş saniyede bir 5 çocuk ölüyor. Kuraklık yüzünden Hindistan’da çiftçiler intihar ediyor. Kaygılanmak veya olumsuzluğa odaklanmak çözüm değil. Yeterli vaktimiz var mı? Buna odaklanmamız lazım” diyerek açılış konuşmasını gerçekleştirdi. “Dünyanın kurtuluşunun neresindeyiz” diye soran Halit Ergenç, dünyanın daha yaşanılabilir bir yer olması için herkesi küçük bir çözüm önerisinde bulunmaya davet etti.

UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Claudio Tomasi: “2030 yılında nasıl bir dünya istiyoruz?”

Dünyanın dört bir yanından gelip Sosyal Fayda Zirvesi için İstanbul’da toplanan alanında yetkin uzmanların daha sürdürülebilir bir dünyada herkesin daha müreffeh, mutlu ve sağlıklı yaşaması için kısa yolları konuşacağını belirten UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Claudio Tomasi ise: “Aslında tek bir basit soruya cevap arıyoruz: 2030 yılında nasıl bir dünyada yaşamak istiyoruz ve bunu nasıl başarabiliriz?” dedi.

UNDP Türkiye İletişim Koordinatörü Faik Uyanık’ın yönettiği ‘Fayda için Genç Gücü’ oturumunda konuşan Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu: “Gençlerimizin çok büyük potansiyeli var. Bu potansiyeli açığa çıkarmak zorundayız. Gençlerle her buluşmamda gönüllülük esaslı katılımlar konusunda konuşuyoruz. Her şeyden önemlisi gençlerimizde bu gönül olduktan sonra hiçbir engel tanımazlar,” dedi. Sayın Kasapoğlu, oturumun ardından Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın standında gençlerle bir araya gelerek sohbet etti.

Emine Erdoğan: “Sıfır Atık Projesi ile 100 bin kişiye istihdam sağlamayı hedefliyoruz”

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Eşi Emine Erdoğan Sıfır Atık Vizyonu kapsamında yaptığı konuşmasında Sosyal Fayda Zirvesi’nde katılımcıların daha iyi bir dünya için iyiliğe giden en kısa yolu bulmak için bir araya geldiğini belirtti. Sayın Emine Erdoğan: “Bugün attığımız adımlarla sadece 2030 veya 2050 değil, önümüzdeki birkaç bin yılı tasarlıyoruz. Bilim insanlarının yakın gelecekle ilgili öngörüleri bizim şimdiki davranışlarımızı da şekillendirmelidir. En önemli uyarılardan biri de gelecekte bizi bekleyen iklim krizidir. Gelecekte bizi bekleyen iklim krizi insanların yaşanabilir yer ve su bulmak için kitleler halinde göç etmesi demek. Biz de 2017 yılında Sıfır Atık hedefiyle yola çıktık. Bilinçsiz tüketimden gelen kirliliği ve doğal kaynakları tüketilmiş bir ülkeyi çocuklarımıza miras bırakamazdık. Sıfır Atık Projesi ile sadece atık geri dönüşümünü değil sürdürülebilir kalkınma ilkelerine uygun üretimin yapılmasını da amaçlıyoruz. 2023 yılına kadar geri kazanım oranımızı yüzde 35 seviyesine çıkarmayı, böylece yıllık 20 milyar lira ekonomik kazanç ve 100 bin kişiye istihdam sağlamayı hedefliyoruz. Sürdürülebilir kalkınmanın anahtarı ise sürdürülebilir zihinlerdir. Bu nedenle sivil toplumla yürüttüğümüz çalışmaları çok önemsiyoruz,” dedi.

TBWA Istanbul CEO’su Burcu Özdemir Kayımtu:”Sosyal Farkındalığın Kitlelere Yayılmasını Hedefliyoruz”

TBWA Istanbul CEO’su Burcu Özdemir Kayımtu katıldığı panelde: “Katılımcılar, reklam ajanslarından biri neden burada ve bu organizasyonu yapıyor diye sorabilir. 2015’te İhtiyaç Haritası ile tanıştık, yaptığı işlerin ne kadar güzel olduğunu ve bu işe katkı sağlamamız gerektiğini düşündük. Bu süreçte yolumuz UNDP Türkiye ile kesişti. Biz, TBWA İstanbul Ofisi olarak bu güzel işlerin etkilerinin artmasına katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Bu nedenle Sosyal Fayda Zirvesi’ni başlattık. Türkiye’nin her ortamda sosyal farkındalığını göstermesini bu hareketin kitlelere yayılmasını hedefliyoruz.” dedi.

UNDP İyi Niyet Elçisi Mert Fırat: “Birlikte eğlenmek mümkün”

UNDP Türkiye İyi Niyet Elçisi, İhtiyaç Haritası Kurucularından ve Oyuncu Mert Fırat ‘Eğlen, İz Bırakma’ panelinde yaptığı konuşmada festivallerin, bıraktıkları izler ile şehirlerine birer ceza olarak gelmeye başladığını belirterek “Birlikte eğlenceli festivaller yapıp, birlikte eğlenmek mümkün!” dedi. Fırat: “Daha fazla insana nasıl ulaşabiliriz diye İhtiyaç Haritası’nı ilk açtığımızda sistemi tanıtmak, kullanıcı geri bildirimleri ile ilerlemek istiyorduk. Altyapıyı geliştirdikçe yüz bin insana ulaştık ve cevap veremediğimiz konular oldu. Yapı oturdu, sistem değişti ve bu ilhamla hareketle ‘sorunları neden yerinde çözmeyelim?’ diye sorduk,” dedi.

Neden mi yerli ve milli olmalıyız…

Yüz yıllardır süregelen bir şey var ki bu topraklarda biz hep var olduk ve var olmaya da devam edeceğiz. Fakat Selçuklu’dan Osmanlı’ya ve Osmanlı’dan da Türkiye Cumhuriyeti’ne yani bugüne kadar değişmeyen tek şey bizim bir avuç dostumuz olduğudur. Esasen bir avuç dost bize yeter de artar bile…

Hakkımız olan sınırlarımızı korumak için başlattığımız ’Barış Pınarı Harekatı’nda tüm dünya karşımıza çıktı. Gittikleri her yere savaşı, kanı, acıyı, ölümü getiren bu ülkeler şimdi karşımızda bir melek endamıyla yaşattıklarını unutarak, akıl hocalığına soyunduklarına şahit olduk.

Bütün dünya bunların kim ve ne olduğunu çok iyi biliyor. Fakat ne yazık ki! düzen onlarla kol kola olmayı gerektiriyor. Bazılarına sizin ne işiniz var bu topraklarda diye kimse mesaj vermiyor. Sadece 3 maymunu oynuyorlar. En son Çanakkale’de öğrendiler ama demek ki yetmemiş. Tüm şantajlara, tehditlere rağmen operasyonlarımızı gerçekleştirdik. Ve güvenli bölgeden teröristleri temizledik.

Biz NATO üyesi bir ülkeyiz nasıl olur da bir başka üye bizim düşman olduğumuz bir terör örgütüne destek olur ve bunu yıllarca dünyanın gözü önünde yapar? Anlaşılır bir durum değildir. Kimsenin sesi çıkmıyor bu haksızlığa ve yanlışlığa ama Türkiye sesini yaptığı operasyonla çok gür şekilde çıkarmıştır. Başarılı operasyonun ardından kaçacak delik arayanların nasıl desteklendiğini bizlerin ise nasıl kınandığını gördük. Onlara en ağır silahları verenler bu kaosu yaratanlar Türk ordusunun gücü ve cesareti karşısında dehşete düştüğünü geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen operasyonumuzda gördük.

Eskiden olsaydı bu operasyonlarda tehditleri dikkate alır ve operasyon gerçekleştiremezdik. Fakat bugün teknoloji ve silah bakımından dışa bağımlı değiliz. En basit anlamıyla kendi silahımız, kendi tankımız, kendi İHA ve SİHA’mız , kendi bombamız, kendi roketimiz kısacası saymakla bitmeyen yerli ve milli bir çok ürünümüz var artık.

Artık zalimin karşısında dimdik durabiliyoruz. Bir düğmeye basıp, bizim elimizdeki silahları kitleyebilecekleri günler geride kalmıştır. Savunma sanayimiz daha da desteklenip hedeflerimizin ilerisine gitmeliyiz. Bunu başardık başarmaya da devam edeceğiz. Dostlarımızı destekleyip onlarla beraber büyümeliyiz. Son operasyon öncesi ve sonrası bize öğretti ki üretim üretim üretim şart…Hele savunma sanayindeki üretim son hızla devam etmelidir. Son gerçekleştirdiğimiz operasyonda kullandığımız ürünlerin neredeyse büyük kısmı yerli ve millî silahlardır. Önümüzdeki süreçte tamamı yerli ve milli olur inşallah…Umarım dünyanın hoşuna gitmese de bu böyle olmak zorundadır.

Dışa bağımlılığın bittiği bir Türkiye görmek istiyoruz. Tekrar özümüze dönmeliyiz. Savunma sanayinde yakalanan bu başarı tarımından ağır sanayisine, denizcilikten hayvancılığa ve havacılığa sıçramalıdır. Kısacası bu ülkenin iyi günleri için her sektörde yerli malına dönülmelidir. Kendi kendine yeter hatta ihraç eder duruma gelmeliyiz.

Bir ülkenin geleceği o ülkenin ihracatına bağlıdır. Üretir ve satar isek para gelir, paranın gelmesi doların düşmesi, ekonominin canlanması, yatırımın artması, bununla beraber eğitimin kültürün yükselmesi demektir. Dünyanın birçok yerinde bizim mühendislerimizin, bilim adamlarımızın, doktorlarımızın, profesörlerimizin başarıları ve yaptıkları konuşuluyor. Ama geliri bize değil düşmanlarımıza yarıyor. Hatta dönüp bize karşı kullanılıyor. Bu sebeple beyin göçüne acilen bir son vermeliyiz. Kendi üniversitelerimizde kendi fabrikalarımızda kendi hastahanelerimizde bu başarılara imza atmalıyız. Bu insanları geri getirmeli imkanlar sunmalı ülkemize katkı sağlamalıyız.

Gün o ki başımızı iki elimizin arasına koyup yanlışlarımızla yüzleşme vakti geldi ve geçiyor bile…derler ya ‘bir musibet bin nasihatten iyidir’ diye… Kim dost kim düşman herkesin yüzü ortada artık ya başaracağız ya da başaracağız. Yoksa bağımlı olan bir ülkenin sonu hep hüsran olur ama biz o ülke değiliz.

Ne Mutlu Türküm Diyene. Kalın sağlıcakla yüce Türk Milleti…

Wipelot ile şantiyelerde anlık takip

Endüstri 4.0 evresinin yapıtaşı olan endüstriyel IoT, gerçek zamanlı kişi, ekipman ve ortam izleme, mobil teknolojiler ve iletişim teknolojileri alanlarında hizmet veren Okyanus Teknoloji, “gerçek zamanlı konum belirleme sistemi” Wipelot ile şantiyelerde anlık ekipman ve işçi takibini kolaylaştırarak görünmeyeni görünür hale getiriyor. Ekipmanların, iş makinalarının ve demirbaşların yeri, ne kadarının kullanılır durumda olduğu, personellerin yeri, verimliliği ve çalışma ortamının güvenliği gibi pek çok farklı unsuru takip eden Wipelot, bu sayede inşaat sektöründe enerji tasarrufu, kalite, hız, verimlilik ve ciro artışı sağlıyor. Şantiyelerde olası kazaları engelleyebilmek için de çözümler sunan Wipelot sistemleri, her türlü koşul ve alanda güvenle çalışabilmeye olanak tanıyor.

İnşaat sektörü, personelin ve ekipmanların yerlerinin inşaat sahası içerisinde sürekli arandığı ve sahadaki ekipman sayısının tespit edilmesini gerektiren oldukça karmaşık iş süreçlerine sahip bir sektör. Bir sonraki aşamaya geçebilmek için yeterli ve uygun ekipman olup olmadığı bilgisine ihtiyaç duyulan sektörde, çalışanların bu sorulara cevap vermeleri için uzun zamana ihtiyaçları oluyor. Onlarca katlı inşaat içinde bir kişi, araç veya ekipmanın yerini bulmak büyük bir zaman kaybına neden oluyor. İşçiler vakitlerinin büyük bir bölümünü hem birbirlerini hem de kullanılan demirbaş ve ekipmanları aramaya harcıyorlar. Endüstriyel ve zorlu çalışma ortamlarına uygun olarak geliştirilen gerçek zamanlı konum belirleme sistemi Wipelot, kişinin veya ekipmanın hangi katta, hangi odada olduğu ve ekipmanın kullanıma uygun olup olmadığını kolayca tespit edebilmesiyle şantiye işlerine büyük kolaylık getiriyor. Kaybolan ekipmanların nerede olduğunu da kolaylıkla bulabilmeyi sağlayan Wipelot, ekipmanlardan en verimli şekilde yararlanarak inşaatı gecikmesiz olarak tamamlamaya yardımcı oluyor.

Wipelot sayesinde pek çok inşaatın en büyük sorunları arasında yer alan; ekipmanlarım, iş makinalarım ve demirbaşlarım nerede, şu an kaç adet demirbaşım var ve kaçı kullanımda, personelim nerede, verimli çalışıyor mu, bir kaza ya da sorun yaşadılar mı, iş makinaları çalışanlarıma çarpabilir mi, ortamdaki sıcaklık, nem, gaz değerleri ne durumda ve çalışanlarım için sorun teşkil edebilir mi, şantiyemin hangi bölümünde kaç adam saatlik iş var gibi soruların cevaplarını bulmak çok kolay hale geliyor. Görünmeyeni görünür hale getiren Wipelot, sunduğu bu sistemle enerji tasarrufu, kalite, hız, verimlilik ve ciro artışına imkan tanıyor.

İş ortamına güven getiren teknoloji

Çalışanların her türlü koşul ve alanda güvenle çalışabilmelerini mümkün kılan Wipelot, Türkiye’nin ilk ve tek kablosuz konum tabanlı çalışan güvenliği sistemi olma özelliğine sahip olan Wipelot ISG sistemi ile iş güvenliği açısından yüksek risk taşıyan tehlikeli ortamlarda çalışanların durumlarından anlık olarak haberdar olabilmek ve müdahale sürelerini kısaltabilmek için çözüm getiriyor. İş ortamının ve çevrenin zarar görmesini engelleyen Wipelot ISG, çalışma ortamının genel güvenliğini sağlıyor. Çalışanın iş yapış anında durumunu gözetim altında tutup çalışan yoklaması yapabilen ve 7 gün 24 saat kesintisiz ve gerçek zamanlı çalışabilen bu Wipelot sistemi ile işgücü ve zaman kaybı da önleniyor. İş makinaları, çalışanlar veya ekipmanlar arasında meydana gelebilecek kazaları önlemeye yönelik bir yaklaşma-çarpışma uyarı sistemi olan Wipelot SafeZone ise iş makinesi ile işçi birbirine fazla yaklaştığında sesli, titreşimli ve görsel uyarı vererek sürücü ve yayaları çarpışmalara karşı uyarıyor.

Wipelot Hakkında

Türkiye’de endüstriyel IoT alanında üretim yapan ilk teknoloji şirketi olan Okyanus Teknoloji, kuruluş tarihi olan 2005 yılından bu yana dijital dönüşümün temelini oluşturan gerçek zamanlı kişi, ekipman ve ortam izleme alanlarında yazılım, donanım ve danışmanlık hizmetleri veriyor. Endüstri 4.0 evresinin yapıtaşı olan endüstriyel IoT, RTLS (Real Time Location System-Gerçek Zamanlı Konum Belirleme Sistemi), RFID (Radio Frequency Identification-Radyo Frekanslı Tanıma), mobil teknolojiler ve iletişim teknolojileri alanında yoğun Ar-Ge çalışmaları gerçekleştiren şirket, yüzde 100 yerli ürünler üretiyor. Global şirketlerin ve Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu konumundaki firmaların dijitalleşen iş süreçlerinde verimlilik, hız artışı ve iş güvenliği sağlayan gerçek zamanlı izleme teknolojileri markası Wipelot ile öne çıkan Okyanus Teknoloji; otomotiv, beyaz eşya, metal, enerji, gıda, sağlık, ilaç, kozmetik ve tekstil gibi sanayi kollarının yanı sıra madencilik, inşaat, havacılık, savunma sanayi gibi pek çok farklı sektöre yüksek katma değer sunuyor. Sahadan alınan gerçek zamanlı verilerden yola çıkarak analiz gerçekleştiren Wipelot; personelleri, araçları, iş makinelerini, ekipmanları, yarı mamul ürünleri ve riskli çalışma ortamlarının sıcaklık, nem, gaz, ışık gibi değerlerini anlık olarak takip ederek verimlilik ve iş güvenliği sağlıyor. 2016 yılında TOBB tarafından belirlenen “Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 firması” arasına giren Okyanus Teknoloji, Türkiye’nin İlk 500 Bilişim Şirketi 2018 araştırmasında ise Türkiye merkezli IoT üreticileri sıralamasında 4. sırada yer aldı. Cirosunun yüzde 20’sini Ar-Ge’ye ayıran şirket, 2017 yılında Tasarım Merkezi Belgesi almaya hak kazanarak Türkiye’nin 48. Tasarım Merkezi oldu. Son 4 yıldır her yıl yüzde 100 büyüyerek cirosunu ve çalışan sayısını ikiye katlayan Okyanus Teknoloji, 2019 yılını da cirosal olarak yine yüzde 100 büyüme ile kapatmayı hedefliyor. Merkez ofisi İstanbul’da bulunan Okyanus Teknoloji, yüzde 70’i mühendislerden oluşan 50 kişilik ekibini 2019 yılı sonunda 60 kişiye çıkarmayı planlıyor. İhracatın ciro içindeki payı yüzde 15 olan Okyanus Teknoloji; ABD, Fransa, Suudi Arabistan, Kanada, Hindistan ve Katar başta olmak üzere 25 ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. İhracat oranını her yıl ikiye katlamayı hedefleyen şirket, 2019 yılının ikinci yarısı ve 2020 için hedef pazarları arasına Güney Afrika ve Afrika kıtasındaki diğer ülkeleri aldı. Hali hazırda dünyanın önde gelen firmalarına gerçek zamanlı izleme teknolojileri markası Wipelot ile çözüm sunan Okyanus Teknoloji, RTLS (konum belirleme), ISG (iş sağlığı ve güvenliği) ve SafeZone (iş makinası-yaya ve iş makinası-iş makinası çarpışma önleme sistemi) alanlarında dünya markası olmaya odaklanmış durumda.Bugüne kadar hayata geçirdiği çok sayıda ilk ve tek olma özelliğine sahip ileri teknoloji çözümü ile dikkat çeken Okyanus Teknoloji, yakın dönemde yeni bir girişime adım atarak Litum Teknoloji ile ortak bir yapay zeka (AI) şirketi kurdu. Resolution AI adlı yeni yapay zeka şirketi, IoT sistemlerini daha akıllı hale getirerek operasyonel verimliliğin ve güvenliğin artırılması konusunda uzman.

Bakan Varank’tan yerli üretici Ermaksan’a övgü

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Bursa’daki ziyaret programı kapsamında Türkiye’nin yüzde yüz yerli ilk lazer çipi, ilk lazer diyot modülü, ilk lazer ışın kaynağı, ilk 3D eklemeli imalat makinesi ve FBG sensör (Fiber Bragg Grating) gibi pek çok yeni nesil teknolojiyi üretip dünyanın dört bir yanına ihraç eden Ermaksan’ın üretim tesislerini gezdi.

Bakan Varank, kilogram değeri 2 milyon doları bulan lazer çip üretiminin de yapıldığı AR-GE Merkezi ile öne çıkan Ermaksan’ın yüksek teknolojili tesislerine hayran kalırken, ülkemizin kalkınması noktasında katma değer odaklı üretimin önemine vurgu yaptı.

‘Yenilikçi teknolojiler’ sloganıyla Endüstri 4.0’a uygun akıllı ve ileri teknoloji çözümler geliştiren Ermaksan,  Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ı Bursa’daki üretim tesislerinde ağırladı.

Bir dizi program kapsamında Bursa’ya gelen Bakan Varank; Türkiye’nin yüzde yüz yerli ilk lazer çipi, ilk lazer diyot modülü, ilk lazer ışın kaynağı, ilk 3D eklemeli imalat makinesi ve FBG sensör (Fiber Bragg Grating) gibi pek çok yeni nesil teknolojiyi üretip dünyanın dört bir yanına ulaştırmaya devam eden Ermaksan’ın üretim tesislerini yakından inceledi.

Bakan Varank, kilogram değeri 2 milyon doları bulan lazer çip üretiminin de yapıldığı AR-GE Merkezi ile öne çıkan Ermaksan’ın yüksek teknolojili tesislerine hayran kalırken, ülkemizin kalkınması noktasında katma değer odaklı üretimin önemine vurgu yaptı ve bu tür firmaların çoğalması temennisinde bulundu.

Ziyarette Ermaksan Yönetim Kurulu Başkanı Erol Özkayan ile Ermaksan Yönetim Başkan Vekili ve Genel Müdürü Ahmet Özkayan, Bakan Varank ile bizzat ilgilendi.

Ziyarette; Geçmiş Dönem Başbakan Yardımcısı ve AK Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu, Geçmiş Dönem İçişleri Bakanı Efkan Ala, AK Parti Bursa Milletvekili Vildan Yılmaz Gürel, Bursa Valisi Yakup Canbolat, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Parti Bursa İl Başkanı Ayhan Salman ve BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay da yer aldı.

Ülkemiz için üretmeye devam edeceğiz

Gerçekleşen programda Bakan Varank’a ileri teknoloji yatırımlarından bahseden Ermaksan Yönetim Başkan Vekili ve Genel Müdürü Ahmet Özkayan, AR-GE’ye çok büyük önem verdiklerini belirterek, tamamen ileri teknoloji geliştirmeye ve katma değere odaklandıklarını kaydetti.

“Ülkemizi teknoloji arenasında gururlandırmaya devam etmeyi hedefliyoruz” diyen Özkayan, bilgiye ve teknolojiye yatırımların hız kesmeden devam edeceğini vurguladı.

Endüstri 4.0’da Türkiye’nin öncüsü vizyonu

Öte yandan Ermaksan, büyük önem verdiği AR-GE çalışmaları kapsamında Endüstri 4.0’a uygun çözümler geliştirirken, bu konuda Türkiye’nin öncüsü olma vizyonuyla hareket ediyor.

Ermaksan; sac işleme makineleri imalatı, yüksek güçlü lazer ışın kaynağı imalatı, 3D katmanlı metal parça üretim makineleri imalatı, katmanlı imalat titanyum tozu imalatı, yarı iletken teknoloji ile lazer çip ve diyot imalatı, CNC kontrolör ve yazılım imalatı ile gömülü sistemler kontrol kartları imalatının yanı sıra, savunma sanayinden yenilenebilir enerjiye kadar pek çok sektöre yönelik özel üretimlerle ülkemiz için katma değer üretmeye devam ediyor.

Panasonıc’ten Comikon’da Tsubasa Fırtınası

Bu yıl 3.sü düzenlenen COMİKON-İstanbul Festivali, Harbiye Askeri Müze Kültür Sitesi’nde gerçekleşti. Elektrik anahtarı ve priz sektörünün güçlü kuruluşu Panasonic Life Solutions Türkiye, festivalde yeni ürünlerini tanıtırken VİKO marka “Kaptan Tsubasa” temalı tasarımlar dikkatleri üzerinde topladı. 

Panasonic Life Solutions Türkiye’nin de yer aldığı COMİKON-İstanbul Festivali, çizgi roman, çizgi film, karakter tasarımı, oyun tasarımı, illüstrasyon, cosplay, bilimkurgu, fantastik edebiyat, anime ve yeni teknolojiler gibi popüler kültür alanlarını bir araya getiren birçok sürpriz organizasyonla ve binlerce kişinin katılımı ile gerçekleşti. “Kaptan Tsubasa” tasarımlı elektrik anahtarlarının da tanıtıldığı Panasonic Life Solutions Türkiye standı, COMİKON-İstanbul katılımcılarından yoğun ilgi gördü.

Kaliteli priz ve elektrik anahtarlarıyla öne çıkan VİKO, yeni tasarımlarıyla Tsubasa’nın minik hayranlarını sevindirdi. VİKO’nun yeni ürün serisi ile Kaptan Tsubasa’nın maceraları şimdi çocukların odalarında devam edecek.

Güneş petrolün saltanatına son vermiştir

İstanbul Kongre Merkezi’nde 11-13 Mart 2020’de gerçekleşecek olan “Solar İstanbul 2020 – Güneş Enerjisi, Enerji Depolama, Elektrikli Ulaşım ve Dijitalleşme Fuarı ve Konferansı” hakkında GENSED Başkanı Halil Demirdağ, ‘Enerji Dünyası Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulundu.

“80 GÜN YAĞAN YAĞMURA GÜVENİP YATIRIM YAPMAK AMA 280 GÜN VAR OLAN GÜNEŞE GÜVENMEMEK ANLAŞILIR BİR DURUM DEĞİLDİR”

Güneş enerjisi hammaddesinin maliyetinin %90’lara varan bir azalma yaşadığını belirten Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği GENSED Başkanı Halil Demirdağ, “Geçmiş zamanlarda güneş enerjisi hammaddesi gerçek anlamıyla pahalı olduğu için belki talep görmüyor diyebiliriz ama şu an maliyetler çok büyük oranda azalmıştır. Güneş enerjisi kullanarak petrol hammaddesi ithalatımızı ciddi anlamda düşürebiliriz. ABD petrol rezervlerini satıyor! Peki neden satıyor diye düşündünüz mü? Petrol artık eski petrol değil ve eskisi kadar da değerli değildir. Güneş petrolün saltanatına son vermiştir. Şu an bulunduğumuz odada yanan ışıkların yarısının doğalgaz ve ithal kömürle elde edilen elektrik kullandığımızı düşünürsek, güneş enerjisini tercih ettiğimiz vakit ne kadar milli ekonomimize katkı sağlayabileceğimizin farkına varmalıyız. Yani 80 gün yağan yağmura güvenip yatırım yapıyoruz ama 280 gün var olan güneşe güvenerek bu konuda yatırımlarımızı yaygınlaştırmıyoruz. Bu anlaşılır bir durum değildir” diyerek güneş enerjisi kullanılmasının teşvik edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

“DÜNYA İLE REKABET EDEBİLMEK İÇİN DESTEĞE İHTİYACIMIZ VAR”

Teşvik konusuna da bir açıklama getiren Halil Demirdağ, teşvik derken biz para verin işletme kuralım demiyoruz. Destek verilmesini istiyoruz ki! Dünya ile rekabet edebilelim. Birçok devlet ülke ekonomisine katkı sağlayan ve sağlıklı olan Güneş enerjisi yatırımları yapan şirketlere destek vermektedir. Bu destek kim zaman üretilen ürünü satın alma garantisi, kimi zamanda küresel pazarda rakiplerine karşı firmaların desteklenmesidir” diyerek güneş enerjisinde Türk şirketlerinin küresel pazarda önemli bir güce sahip olduğunu söyledi.

Fuarı düzenleme misyonları hakkında bilgiler veren Halil Demirdağ sektörün sahip olduğu kapasitenin 2014 yılında sadece 40 MW iken bugün itibarıyla 5.600 MW’ı aştığını dile getirerek bu büyümenin daha etkili bir şekilde gerçekleşmesi için tüm sektörü bir araya getirmek istediklerini vurguladı.

Türkiye’nin bugün kendi kaynaklarıyla kurduğu fabrikalarda çok yüksek yerlilik oranına sahip güneş panelleri üretebildiğine dikkat çeken Demirdağ sözlerine şöyle devam etti: Sektör bu panelleri yalnızca Türkiye’de kullanmıyor, aynı zamanda dünyanın pek çok ülkesine de ihraç ederek ciddi bir ekonomik hareketlilik yaratıyor. Ülkemizde eğitim almış ve yine ülkemizde deneyim kazanmış mühendislerimizin ve teknik kadrolarımızın kurduğu güneş enerjisi santralleri, bugün Türkiye’nin yanı sıra dünyanın farklı coğrafyalarını da çevreci ve temiz enerjiyle aydınlatıyor. Örneğin Türk inşaat firmaları Afrika’da çok güçlü. Onlara ‘Gelin, güneşi Afrika pazarında beraber büyütelim’ çağrısında bulunuyoruz. Bu gibi yerel ve küresel ölçekte gelişmeleri gözeterek, GENSED olarak güneş enerjisi sektörünün çok daha hızlı bir şekilde gelişmesine ve büyümesine katkı yapmak amacıyla bu fuarı TG Expo ile birlikte düzenlemeye karar verdik. Ancak bu sadece bir sektör derneğine mal edilebilecek bir konu değil, bu sebeple güneş enerjisi alanında sektörün gelişimi için çalışan tüm diğer dernekleri de fuarın sahipliğine davet ettik. Bu fuarı ve konferansı bu anlamda da çok önemsiyoruz.”

“30 YIL BOYUNCA HARCANACAK 18 MİLYAR DOLAR ÜLKE KASASINDA KALABİLİR”

Halil Demirdağ ayrıca “Güneş enerjisi gerçekten en ucuz ve tamamen yerli bir enerji kaynağı konumunda. Güneş enerjisi santrallerinin ömrünün 30 yıl olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda şu anda 5.600 MW’ı bulan kurulu güç ile 30 yılda ithal yakıtlara harcanabilecek 18 milyar doları ülkemizin kasasında tutmuş olacağız.” dedi.

“Enerjide kadın lider sayısı yeterli değildir”

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC), Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu (CGFT) ve Hello Tomorrow Türkiye’nin düzenlediği “Temiz Enerji, Bilim ve Teknolojide Kadın Liderler” konulu uluslararası konferans, Türkiye ve dünyanın önde gelen isimleri bir araya getirdi. Konferansın açılış konuşmasını Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı yaptı.

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC), Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu (CGFT) ve Hello Tomorrow Türkiye’nin düzenlediği “Temiz Enerji, Bilim ve Teknolojide Kadın Liderler” konulu uluslararası konferans İstanbul’da yapıldı.

Konferansın açış konuşmalarını Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ile Enerji Geleceği Girişimi Kurucusu (Energy Futures İnitiative)ve ABD Enerji Bakanı Eski Baş Danışmanı Melanie Kenderdine yaparken, Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Dr. Fatih Birol da video mesajıyla katılımcılara seslendi.

Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, “Temiz enerji daha düşük karbon yoğunluklu ve daha sürdürülebilir bir enerji sistemine geçişin merkezindedir. Bu noktada teknoloji ve inovasyon çok kritik kavramlardır. Bu kapsamda kadınların rolüne daha fazla odaklanmak için buradayız. Potansiyelimizi ortaya çıkarmak ve toplumumuza katkıda bulunabilmek adına, kadınlar ve erkekler olarak hepimizin aynı adil fırsatları hak ettiğimize her zaman inandım” dedi.

“KADINLARIN, TEMİZ ENERJİ, BİLİM VE TEKNOLOJİDEKİ İŞ GÜCÜ TEMSİLİYETİ YETERLİ DEĞİL”

Kadınların güçlendirilmesine yönelik önemli girişimler olsa da kadınların, halen temiz enerji, bilim ve teknolojideki işgücünün yarısından daha azını oluşturduğunu ve halen karar verme düzeylerinde yeterince temsil edilmediklerini belirten Güler Sabancı, şöyle konuştu:

“Örneğin, enerji sektöründe kadınlar işgücünün yüzde 20’sini oluşturuyor. Bu oran, temiz enerji alanında yüzde 32 ile nispeten daha iyi durumda. Bu da muhtemelen kadınların sürdürülebilirlik ile ilgili tercihlerini yansıtıyor. Petrol ve gazda ise bu oran, yüzde 22’ye düşüyor. Ayrıca, enerji sektöründe istihdam edilen kadınların yarısı, idari sorumluluklar alıyor. STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) ile ilgili işlerde çalışan kadınların oranı ise, sadece yüzde 8.9. Özetle, enerji sektörü işgücü açısından cinsiyet dengesizliğinin en yüksek olduğu sektör olmaya devam ediyor.”

“KADINLARIN ENERJİDE LİDERLİK POZİSYONLARINDAKİ TEMSİLİ DAHA DA GERİDE”

Kadınların enerjide liderlik pozisyonlarındaki temsilinin daha da geride olduğuna dikkat çeken Güler Sabancı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“2017 yılında, IEA (Uluslararası Enerji Ajansı) tarafından 39 ülkenin katılımıyla düzenlenen Bakanlar Toplantısında, üst düzey görevlerde bulunan sadece 4 kadın vardı. 2018 yılında, dünyanın en büyük 100 petrol ve gaz şirketi arasından sadece biri, bir kadın CEO’ya sahipti. Kadınlar, üst yönetim pozisyonlarının sadece yüzde 15’ini oluşturuyordu .Türkiye enerji sektöründe de oranlar global değerlerle benzerlik gösteriyor. Kadınlar enerji sektörünün yüzde 24’ünü oluştururken, yüzde 17’si yönetsel pozisyonlarda yeralıyor. Ayrıca, dünyanın acilen ihtiyaç duyduğu bir temiz enerji dönüşümünün, ancak yeni bakış açıları ve yenilikçi iş modelleri getirebilecek kadınların daha fazla katılımıyla gerçekleşebileceğine yürekten inanıyorum. Yapılan çalışmalar göstermektedir ki, kadınların  karar alma süreçlerine dahil etmeleri çalışanları daha çok motive ederken ve daha iyi bir çalışma ortamı yaratırken, diğer yandan daha başarılı bir risk yönetimi sağlamaktadır.”.

“KADINLARIN KARAR ALMA SÜRECİNE KATILIMI VERİMLİLİĞİ ARTIRIYOR”

Güler Sabancı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çalışmalar ayrıca, özellikle enerji sektöründeki cinsiyet çeşitliliğinin, kârlılığı artırdığını ve verimliliği yükselttiğini göstermektedir. Bu noktadan hareketle, temiz ve yenilenebilir enerji konusundaki birçok girişim, kadınların güçlendirilmesine katkı ve destek vermektedir.

OECD ülkelerinde üniversitelerden diploma alanların yüzde 50’sini kadınlar oluşturmaktadır. Ancak bu rakamın sadece yüzde 30’u bilim ve teknoloji ile ilgilidir.

Sadece STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) alanlarının mezunlarına bakarak, cinsiyet eşitsizliğinin daha okul seviyesinde başladığı söylenebilir.

Birleşmiş Milletler rakamlarına göre, kadınlar dünya nüfusunun yüzde 52’sini oluştururken, bilimdeki kadın araştırmacıların oranı sadece yüzde 30. Açıkça görülüyor ki, kadınların rolü her kademede ve her sektörde iyileştirilebilir.

Türkiye’nin çeşitli zorluklar ve fırsatlarla birlikte, dünyanın en hızlı büyüyen ve gelişen enerji pazarlarından biri olacağına işaret eden Güler Sabancı, “Türkiye’nin enerji politikası, daha güvenli, rekabetçi ve verimli bir enerji geleceği için dayanak teşkil eden enerji güvenliği, yerelleştirme ve öngörülebilirlikten oluşan üç temele dayanmaktadır. Enerji verimliliği de bu üç temel alandaki başarıyı destekleyecek bir diğer önemli politika alanını oluşturuyor. Türkiye’nin daha çeşitli ve daha rekabetçi insan kaynakları ile birlikte yerel enerji kaynaklarındaki güçlü potansiyeli sayesinde, bu hedeflerin gerçekleştirileceğine gerçekten inanıyorum.” diye konuştu.

“SABANCI TOPLULUĞU OLARAK CİNSİYET EŞİTLİĞİNDE ÖNCÜ VE ÖRNEK OLDUK”

“Sabancı Topluluğu olarak cinsiyet eşitliğinde öncü ve örnek olduk” diyen Güler Sabancı, şunları söyledi:

“Enerji şirketlerimizde çalışan her dört yöneticimizin bir tanesi kadın. Beyaz yaka çalışanlarımızın ise üçte birini yine kadınlar oluşturuyor. Bu sayılar elbette kendi başına yeterli değil, ancak doğru yolda olduğumuzun bir göstergesi. Sabancı Holding, Birleşmiş Milletler’in Kadının Güçlenmesi Prensipleri’ni imzalayan ilk Türk şirketidir. Sabancı Vakfı, cinsiyet eşitliğini teşvik eden programları desteklemektedir. Yapılan çalışmalar bu konuya olan samimi yaklaşımımızı göstermektedir. Cinsiyet eşitliği konusunu bundan sonra da gündemimizde tutmaya ve bu alandaki çalışmalarımızı sürdürmeye kararlıyız.”

“FIRSATLAR HAZIR OLANLARIN KARŞISINA ÇIKAR”

Kadınların da karşılarına çıkan fırsatları değerlendirmeye hazır olması gerektiğini belirten Güler Sabancı, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Müreffeh bir gelecek için, kadınların doğru eğitim ve öğretime, finansal araçlara ve staj olanaklarına erişme hakkına sahip olmaları zorunludur.”

Güler Sabancı konuşmasına şöyle devam etti:

“Ayrıca, bugün burada olduğu gibi, üst kademe yönetici pozisyonunda daha fazla kadın görmeleri gerekiyor. Bugün, Sabancı Üniversitesi’nin bir süre Rektörlüğünü yapmış olan ve yakın zamanda BBC 100 Kadın 2019 listesinde yer alan Zehra Sayers ve yine Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Canan Atılgan aramızda. Konuklarımızın arasında dünya çapında rol model olan kadınlar da var. Az sonra Energy Futures Initiative kurucusu ve ABD Enerji Bakanı eski baş danışmanı Melanie Kenderdine’nın konuşmasını dinleyeceğiz. Kendisine ve bugün burada yer alan tüm konuşmacılara, değerli katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.”

“Bugün, Hello Tomorrow’un katkısıyla birlikte, Sabancı Üniversitesi’nin Istanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) ve Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu’nun işbirliği sayesinde, seçkin konuşmacı ve panelistleri dinleyeceğiz” diyen Güler Sabancı, “burada bizimle birlikte olan genç kadınların, bu büyük konuşmacılardan ilham alacaklarını ve temiz enerji sektöründe kendileri için büyük hedefler belirleyeceklerini umuyorum.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

“Enerji sektöründe cinsiyet eşitliğini destekliyoruz”

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC), Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu (CGFT) ve Hello Tomorrow Türkiye’nin düzenlediği “Temiz Enerji, Bilim ve Teknolojide Kadın Liderler” konulu uluslararası konferans İstanbul’da gerçekleştirildi. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) İcra Direktörü Dr. Fatih Birol video mesajıyla konferansa katıldı.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) İcra Direktörü Dr. Fatih Birol, Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC), Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu (CGFT) ve Hello Tomorrow Türkiye’nin düzenlediği “Temiz Enerji, Bilim ve Teknolojide Kadın Liderler” konferansının açılışında video mesajıyla katılımcılara seslendi. Dr. Fatih Birol, 4 yıl önce IEA Başkanı olarak seçildiğinde başlattığı modernizasyon stratejisinde enerji sektöründe cinsiyet eşitliğini destekleme konusunun da ilk sırada yer alan üç konudan biri olduğunu belirterek, şu mesajları verdi:

“Bugün tüm küresel işgücüne bakıldığı zaman kadınların temsilinin %49 olduğunu görüyoruz. Ancak geleneksel enerjiye bakıldığında kadınların oranı %25’te kalıyor. Yenilebilir enerjide bu oranın çok daha yüksek olduğu düşünülebilir ancak orada da sadece 3’te 1 olduğunu görüyoruz. Yönetim pozisyonlarına bakıldığında kadınların katılımına ilişkin sayılar bu oranlardan bile daha düşük. IEA olarak modernizasyon stratejimiz doğrultusunda bu konuya eğildik ve 4 yılda kadın çalışan sayısının arttığını görüyoruz. Özellikle yönetim kademesinde büyük bir artış oldu. Kadın liderlerin rolünün çok daha arttığını görüyoruz. Bu yöndeki gayretlerimiz sadece adil çalışma koşulları için değil. Aynı zamanda kadınların sonuçları ve karar verme süreçlerini daha iyi etkilediğini görüyoruz.”

Uluslararası Enerji Ajansı’nın uluslararası bir cinsiyet eşitliği ile ilgili özel bir program başlattığını da belirten Dr. Fatih Birol, “Çeşitli ülkelerin de desteklediği bu program ile yıl bazında enerji sektöründeki kadınların istihdam oranlarını izleyerek cinsiyet eşitliğini savunuyoruz” dedi.

KADIN LİDERLER ŞİRKETLERİNDE DAHA İYİ FİNANSAL PERFORMANS SAĞLIYOR

Konferansta konuşan Enerji Geleceği Girişimi Kurucusu (Energy Futures Initiative)ve ABD Enerji Bakanı Eski Baş Danışmanı Melanie Kenderdine, konferansta “Kadınların Enerji Sektöründeki Yerini Neden Yükseltmeliyiz” başlıklı bir sunum yaptı. Melanie Kenderdine, 

“Liderler arasındaki kadınların oranı enerji sektöründe sadece %17. Bu oran otomotiv, ulaşım, endüstriyel üretim ve altyapıda daha düşük. Halbuki istatistiklere göre kadınların daha fazla liderlik pozisyonunda çalıştığı şirketlerde daha iyi finansal performans sağlanıyor” diye konuştu.

Aynı pozisyonda çalışan kadın ve erkeğin aldıkları maaşlar arasındaki farka da dikkat çeken, Melanie Kenderdine, “OECD ülkeleri arasında cinsiyet arası maaş farklılıkları Güney Kore’de %36.6, Türkiye %20.1, ABD’de %17.9, Yeni Zelanda’da da %5.6” dedi.

“Kadınlar iş hayatında daha aktif olmalıdır”

Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, “Temiz Enerji, Bilim ve Teknolojide Kadın Liderler” konferansında Gazeteci-Yazar Ferhat Yıldırım’a açıklamalarda bulundu.

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC), Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu (CGFT) ve Hello Tomorrow Türkiye’nin düzenlediği “Temiz Enerji, Bilim ve Teknolojide Kadın Liderler” konulu uluslararası konferans programı öncesinde Gazeteci-Yazar Ferhat Yıldırım ile görüşen Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, “Bu sene etkinliğimiz geçmiş senelerde organize ettiğimiz konferanslardan farklı oldu. Bu sene temamız kadın liderlerimizdir. Enerji sektöründe bir farkındalık oluşturmayı amaçladık. Ümit ediyorum ki! Konferans amacına ulaşacaktır.  Kadınların karar alma sürecine katılımı verimliliği artırmaktadır” dedi.

“KADINLAR VE ERKEKLER OLARAK HEPİMİZ AYNI ADİL FIRSATLARI HAK EDİYORUZ”

Kadınların rolüne daha fazla odaklanmak için burada olduklarını belirten Güler Sabancı, “Potansiyelimizi ortaya çıkarmak ve toplumumuza katkıda bulunabilmek adına, kadınlar ve erkekler olarak hepimizin aynı adil fırsatları hak ettiğimize her zaman inandım. Enerji sektöründe kadınlar işgücünün yüzde 20’sini oluşturuyor” dedi.

Sabancı Topluluğu olarak cinsiyet eşitliliğinde her zaman öncü ve örnek olduklarının altını çizen Sabancı, “Enerji sektöründe faaliyet gösteren şirketlerimizin her dört yöneticisinden birisi kadındır. Beyaz yaka çalışanlarımızdan ise üçte biri kadınlarımızdan oluşuyor. Bu sayıları daha da artırmak için çalışıyoruz. Kadınlarımızı destekleyecek ve teşvik edecek tüm programların içerisinde olma gayreti içerisindeyiz” diyerek konuştu.

Kadınların doğru eğitim ve öğretim ile iş hayatına adım atmalarının önemine de değinen Güler Sabancı, kadınlarımızın karşılarına çıkan fırsatları değerlendirmeye her zaman hazır olmaları gerektiğini söyledi.

“GELENEKSEL ENERJI SEKTÖRÜNDE KADIN ÇALIŞAN ORANI %25’TE KALIYOR”

 “Temiz Enerji, Bilim ve Teknolojide Kadın Liderler” konulu konferansının açılışında video mesajıyla katılımcılara seslenen Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) İcra Direktörü Dr. Fatih Birol, 4 yıl önce IEA Başkanı olarak seçildiğinde başlattığı modernizasyon stratejisinde enerji sektöründe cinsiyet eşitliğini destekleme konusunun da ilk sırada yer alan üç konudan biri olduğunu belirterek, şu mesajları verdi:

“Bugün tüm küresel işgücüne bakıldığı zaman kadınların temsilinin %49 olduğunu görüyoruz. Ancak geleneksel enerjiye bakıldığında kadınların oranı %25’te kalıyor. Yenilenebilir enerjide bu oranın çok daha yüksek olduğu düşünülebilir ancak orada da sadece 3’te 1 olduğunu görüyoruz. Yönetim pozisyonlarına bakıldığında kadınların katılımına ilişkin sayılar bu oranlardan bile daha düşük. IEA olarak modernizasyon stratejimiz doğrultusunda bu konuya eğildik ve 4 yılda kadın çalışan sayısının arttığını görüyoruz. Özellikle yönetim kademesinde büyük bir artış oldu. Kadın liderlerin rolünün çok daha arttığını görüyoruz. Bu yöndeki gayretlerimiz sadece adil çalışma koşulları için değil. Aynı zamanda kadınların sonuçları ve karar verme süreçlerini daha iyi etkilediğini görüyoruz. Bu nedenle uluslararası bir cinsiyet eşitliği ile ilgili özel bir program başlattık.”

“KADIN LIDERLER ŞIRKETLERINDE DAHA IYI FINANSAL PERFORMANS SAĞLIYOR”

Konferansta konuşan Enerji Geleceği Girişimi Kurucusu (Energy Futures Initiative)ve ABD Enerji Bakanı Eski Baş Danışmanı Melanie Kenderdine, konferansta “Kadınların Enerji Sektöründeki Yerini Neden Yükseltmeliyiz” başlıklı bir sunum yaptı. Melanie Kenderdine, “Liderler arasındaki kadınların oranı enerji sektöründe sadece %17. Bu oran otomotiv, ulaşım, endüstriyel üretim ve altyapıda daha düşük. Halbuki istatistiklere göre kadınların daha fazla liderlik pozisyonunda çalıştığı şirketlerde daha iyi finansal performans sağlanıyor” diye konuştu. Aynı pozisyonda çalışan kadın ve erkeğin aldıkları maaşlar arasındaki farka da dikkat çeken, Melanie Kenderdine, “OECD ülkeleri arasında cinsiyet arası maaş farklılıkları Güney Kore’de %36.6, Türkiye %20.1, ABD’de %17.9, Yeni Zelanda’da da %5.6” dedi.

KONFERANSTA KADIN LIDERLER ILHAM VEREN HIKAYELERINI PAYLAŞTI

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC), Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu (CGFT) ve Hello Tomorrow Türkiye’nin düzenlediği “Temiz Enerji, Bilim ve Teknolojide Kadın Liderler” konulu uluslararası konferans kapsamında dört panel gerçekleştirildi. Türkiye ve dünyanın önde gelen isimlerinin konuşmacı olarak katıldığı panellerde, temiz enerji, bilim ve teknoloji odaklı olarak kadın liderlerin başarılı stratejileri ve tecrübelerine yer verildi.

Sanal ortamda teröristlere karşı başarılı mücadele

TSK’nın operasyon yaptığı zaman, AB ve ABD’nin yaptırım tehditlerinin havada uçuştuğu ve Arap Birliği’nin Barış Pınarı Harekatı’nı kınama bildirisi yayınladığı sırada bu süreci çok iyi analiz eden Cumhurbaşkanlığı iletişim Başkanlığının çok iyi bir enformasyon akışı sağlaması büyük başarıdır.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Fransız haber ajansı AFP’ye Barış Pınarı Harekatı’nı anlatırken, Washington Post Gazetesinde; Batı’nın operasyona destek vermesinin nedenlerini kaleme aldı.

Ayrıca sosyal medyada dolaşan yalan haberlerle yanlış algı oluşturmak adına yapılan tüm çalışmalara anında cevap verilerek, hem Türkiye’de hemde uluslararası arenada sergilenmek istenen oyunları boşa çıkarılmış oldu. Yani silahlı gücümüz teröristlerle savaşırken, iletişim uzmanlarımızda sanal teröristlere karşı başarılı mücadele sergilemiştir.

Tebrikler CİB, Tebrikler Fahrettin Altun…