25.1 C
İstanbul
Pazar, Ağustos 17, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 92

Enerji Dünyası, Enerji Fuarının Medya Sponsoru

Enerji Dünyası Gazetesi (EDG)’nin, bu yıl 12’ncisi düzenlenen Uluslararası Enerji Kongresi ve Fuarı’nda (EIF) açtığı stant yoğun ilgi gördü.

Enerji Dünyası Gazetesi (EDG)’nin, bu yıl 12’ncisi düzenlenen Uluslararası Enerji Kongresi ve Fuarı’nda (EIF) açtığı stantta basılı yayınlarını ziyaretçilere tanıttı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) desteğiyle Ankara Congresium’da açılan fuarın medya sponsoru olan Enerji Dünyası Gazetesi’nin muhabirleri ve yazarları etkinliği takip etti.

Enerji Dünyası Gazetesi’nin fuar alanında bulunan standına yoğun ilgi gösteren ziyaretçiler sektörün tek gazetesi olan Enerji Dünyası’nın tasarımı ile içindeki sektör haberlerini beğendiler.

Stantta ayrıca ziyaretçilere Enerji Dünyası logolu hediyeler dağıtılırken, çevreci geri dönüşümlü cetvel ziyaretçilerden büyük talep gördü.

Enerji Dünyası Gazetesi yöneticileri fuara katılan enerji sektörü temsilcilerine gazeteyi tanıtma şansı buldular.

Fuarın açılışında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaş, TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Muhammet Balta, Ankara Valisi Vasip Şahin, EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, Birleşik Krallık Türkiye Ticaret Elçisi Lord Robin Berry Janvrin, Enerji Verimliliği Derneği Genel Başkanı Murat Kalsın ve ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran’ın konuşmalarını Enerji Dünyası Gazetesi Ekibi okurlarına ulaştırmak için takip etti.

Enerji Sektöründe Kadın Yönetici Sayısı Artmalı

T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı himayelerinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) destekleriyle Enerji Fuarcılık A.Ş tarafından düzenlenen 10.Türkiye Enerji Zirvesi, enerji piyasalarına yön verecek 20 farklı konuda yapılan oturumla öne çıktı. Erkek egemen bir sektör olarak öne çıkan enerji sektöründe kadın çalışanların daha da artmasının gerekliliği ve yaratacağı katma değerlerin gündeme getirildiği; ‘Enerjiye Yön Veren Kadınlar’ oturumu, zirve katılımcıları tarafından büyük ilgi gördü.

Kadın Her Sektörde Çalışabilir…

Moderatörlüğünü EPDK Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı Gülefşan Demirbaş’ın yaptığı oturumun açılış konuşmasını OPET Yönetim Kurulu Üyesi Nurten Öztürk yaptı. Çalışma yaşamında 49’uncu, enerji sektöründe ise 39’uncu yılını kutlayan bir iş kadını olarak 10. Türkiye Enerji Zirvesi’nde böylesi bir oturumun gerçekleşmesinden dolayı büyük bir mutluluk duyduğunu belirterek sözlerine başlayan Öztürk; “Benim iş yaşamım bir kadının her sektörde başarıyla çalışabileceğinin en büyük ispatıdır. Madeni yağ sektörüyle başlayan iş serüvenim her geçen gün farklı görev ve pozisyonlarla arttı ve büyüdü. Geçen süre içinde bu sektördeki kadın algısını yıktım, kadının sektöre katabileceği zenginlikleri ve farklılıkları ve hatta zenginlikleri elimden geldiğince projelerimize yansıtmaya çalıştım. Çünkü kadınlar erkeklerin gördüklerinden farklı şeyleri görebilir ve hatta günün sonunda bir şirkette üst düzey bir kadının varlığı şirketin kaderini dahi değiştirebilir” dedi. Yaptıkları projeler ve ürettikleri sosyal sorumluluk organizasyonlarında kadın algısını ve kadın bakışını uygulamaya çalıştığını belirten Öztürk, firmalarında çalışan kadın sayısının artmasından dolayı da mutlu olduğunu belirterek; “Yarın çok geç olmasın, çocuklarımıza, geleceğimize kulak vermeliyiz.

Kadın İstihdamının Azlığı Küresel Bir Sorun

Bir toplumun gelişmesi için kadına dair önyargıların yıkılması gerektiğini belirten, EPDK Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı Gülefşan Demirbaş, dünya enerji sektöründe de kadın istihdamının çok az olduğuna dikkat çekerek; “Dünya’da da maalesef durum pek iç açıcı değil. Yani sektördeki kadın azlığı küresel bir sorun. Dünya’da sektörümüzde çalışan kadın oranı %19, kadın yönetici oranı ise %1. Bu farkın ortadan kalkması için dünyada da ülkemizde de olumlu adımlar da atılıyor. Anayasada önemli değişiklikler yapılı ama özel sektördeki firmalarımızın da bu anlamda adımlar atması gerekiyor. Zira ben enerji sektöründe kadın liderler, yöneticiler arttıkça başarının daha da artacağını inanıyorum” dedi.

Enerji Sektörü Kadınları İçin Fırsat Olabilir…

“Geleceği İnşa Etmek” temasıyla 10’uncusu düzenlenen Türkiye Enerji Zirvesi’nin ‘Enerjiye Yön Veren Kadınlar’ oturumunun konuşmacılarından Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Edin yaptığı konuşmada, sektördeki kadın sayısının azlığının aslında fırsata da dönüşebileceğine dikkat çekti.Edin, “Enerji sektörü çok eski bir sektör değil özellikle özel sektör geçmişi 15-20 yıla dayanıyor. Bu yüzden bu sektördeki kadın azlığı aslında kadınlarımız için avantaja hatta fırsata da dönüşebilir.”

“Depolamaya 150 milyar dolarlık yatırım yapılacak”

12. Uluslararası Enerji Kongresi ve Fuarı EIF’in 2. günü, “Enerji Depolama Alanındaki Yeni Teknolojiler” başlıklı bir oturuma ev sahipliği yaptı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan’ın açılış konuşması yaptığı oturum, EÜD Başkan Yardımcısı ve İçtaş Enerji Grup Başkanı Korkut Öztürkmen’in moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Oturuma Altınay Elektromobilite ve Enerji Teknolojileri Genel Müdürü Selman Tosunoğlu, Shura Kıdemli Enerji Analisti Yael Taranto ve DNV GL Enerji Danışma Ekibi Lideri Faik Tursun konuşmacı olarak katıldı.

Depolamanın arz güvenliğine önemli esneklik sağladığını belirten Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, bu teknolojilerin yerli ve yenilenebilir enerji kapasitesini sonuna kadar kullanmak isteyen ülkemiz için ciddi fırsatlar getirdiğini ifade etti. Son dönemde yaptıkları çalışmalar sayesinde, frekans kontrolünden kesintili üretim kaynaklarının kesintisiz hale getirilmesine kadar farklı alanlarda büyük ilerlemeler sağlandığını belirten Tancan, Enerji Bakanlığı’nın 2017-2027 döneminde 10 bin megavat rüzgar ve güneş kurulu gücünü elektrik sistemine kazandırma amacıyla çalıştığını; yenilenebilir enerjinin verimli bir şekilde depolanmasının ve ihtiyacı karşılayacak en uygun dönüşümlerin geliştirilmesinin ilerleyen yıllarda Türkiye’ye çok önemli kazanımlar sağlayacağını kaydetti.

“Güneş çatı uygulamaları pil bazlı depolama ile desteklenirse enerji arz talebinde ve fiyat oluşumunda büyük değişiklikler beklenebilir”

EÜD olarak depolama konusuyla ilgili yoğun bir şekilde çalıştıklarını ve bu alandaki mevzuatın yıl sonundan önce devreye girmesini beklediklerini söyleyen EÜD Başkan Yardımcısı ve İçtaş Enerji Grup Başkanı Korkut Öztürkmen de  “Böylece depolama alanındaki yatırımların önü açılmış olacak” dedi. Depolama konusunda dünya genelinde 2025 yılına kadar 150 milyar dolarlık yatırım yapılacağının öngörüldüğünü belirten Öztürkmen, lityum-iyon bazlı pil teknolojisinde maliyetlerin hızla düşüşünün devam edeceğine; 2025 yılında bu teknolojinin fizibilite açısından doğal gaz santrallerinin bile önüne geçebileceğine dikkat çekti. “Ülkemizde güneş çatı uygulamaları pil bazlı depolama ile desteklenirse enerji arz- talebinde ve fiyat oluşumunda büyük değişiklikler bekleyebiliriz” diyen Korkut Öztürkmen, sadece lityum-iyon pil teknolojisinin değil diğer depolama teknolojilerinin de hızla gelişme sağladığının altını çizdi.

İstanbul’dan Anadolu’ya hediye yolculuğu

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehit Polis Mustafa Erdoğan Ortaokulu Okul Aile Birliği Tokat’ın Reşadiye İlçesinde bulunan Hasanşeyh Ortaokulu öğrencilerine kışlık yelek hediye etti. Düzenlenen sosyal etkinliğe Hasanşeyh Belediye Başkanı Recep Külekçi, Cimitekke Belediye Başkanı Ekrem Gül, Hasanşeyh Ortaokulu Müdürü Doğan Uysal ve İBB Şehit Polis Mustafa Erdoğan Ortaokulu Müdürü Oğuz Aydoğan katıldı.

İBB Şehit Polis Mustafa Erdoğan Ortaokulu Müdürü Oğuz Aydoğan, “Bu güzel kardeşlik dayanışmasında emeği geçen okul idareci arkadaşlarımıza, kıymetli başkanımız başta olmak üzere tüm Aile Birliği yönetimimize ve bize çok güzel ev sahipliği yapan Hasanşeyh Belediye Başkanımız Recep Külekçi’ye teşekkür ediyoruz” diyerek konuştu.

Komatsu’dan büyük buluşma

İş ve maden makinaları üretiminde dünyanın lider markası Komatsu’nun Türkiye distribütörlüğünü yürüten Temsa İş Makinaları, Komatsu ve Marubeni yetkilileri ile birlikte 30 Eylül’de Türkiye’nin dört bir yanından katılım sağlayan iş ortaklarıyla bir araya geldi.Etkinlikte, Türkiye’nin en uzun distribütörlüğü olan Temsa İş Makinaları ve Komatsu iş birliğinin kutlanmasının yanı sıra, bu iş birliğinin nasıl daha ileriye taşınabileceği ile ilgili proje ve hedefler aktarıldı.

Komatsu’nun 1983 yılından beri Türkiye ve yanı sıra Azerbaycan, Gürcistan gibi yakın coğrafyalarda distribütörlüğünü yürüten Temsa İş Makinaları, Komatsu’nun önde gelen müşterilerini ağırladı. 30 Eylül’de Esma Sultan Yalısında gerçekleşen etkinlikte 36 yıldır süren ve Türkiye’nin en uzun distribütörlüğü rekoruna sahip bu iş birliği kutlandı. Toplantıda ayrıca bir Marubeni Group şirketi olan ve kısa bir süre önce hisse yapısındaki değişiklikle Marubeni Group içerisindeki yerini sağlamlaştıran Temsa İş Makinaları’nın dönüşüm hikayesine, vizyonuna ve hedeflerine de yer verildi.
Etkinlikte ev sahibi olarak konuşma yapan Temsa İş Makinaları Genel Müdürü Eşref Zeka, Türkiye’nin en köklü iş makinası şirketlerinden biri olmanın önemine değinerek şunları söyledi: “Temsa İş Makinaları olarak iş ve maden makinaları üretiminde dünyanın lider markası Komatsu ile 36 yıldır Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan pazarlarında faaliyet gösteriyoruz. Faaliyetlerimize başladığımız günden bu yana daima en iyisini hedefleyerek size ve işinize değer katmak için çalıştık. Temsa İş Makinaları olarak 1983 yılından beri yürüttüğümüz Komatsu distribütörlüğü bize çok ciddi bir satış ve satış sonrası hizmetler tecrübesi kazandırdı. Bu tecrübe ve birikim ile birlikte sizlere uzun soluklu çözüm ortağı olmak ve ihtiyaçlarınıza özel hizmet sunabilmek, en öncelikli hedefimiz. Hem Komatsu hem Temsa İş Makinaları’nın “müşteri” ve “çözüm” odaklı yaklaşımı ilke edinmesi müşterilerimiz için büyük avantaj. Komatsu markamız ile gerek satış öncesi gerek satış sonrasında sunduğumuz bütünsel hizmet anlayışımızla; yol, havalimanı, köprü yapımı gibi birçok prestijli projede yer aldık ve almaya devam ediyoruz. Birlikte kazanarak, birlikte büyüyerek iş birliğimizin devam etmesini ümit ediyorum.”

“Konut satışında aylık bazda tarihi rekor kırıldı”

Türkiye genelinde Eylül ayında 146 bin 903 adet konut satılarak tüm zamanların aylık satış rekorunun kırıldığını söyleyen Z. Altan Elmas, Bir önceki Ağustos ayına göre konut satışlarında yüzde 33, geçen yılın Eylül ayına göre ise yüzde 15 oranında artış yaşandığını belirtti.

Türkiye genelinde Eylül ayında 146 bin 903 adet konut satılarak tüm zamanların aylık satış rekoru kırıldığını söyleyen Konutder Yönetim Kurulu Başkanı ve Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Z. Altan Elmas, “Bir önceki Ağustos ayına göre konut satışlarında yüzde 33, geçen yılın Eylül ayına göre ise yüzde 15 oranında artış yaşandı. 1 Ağustos itibariyle kamu bankalarının konut kredisi faiz oranlarını 15 yıl vadeye kadar yüzde 0.99’a indirmesinin getirdiği ivmeyle satışlar hız kesmeden artmaya devam ediyor. Bir süredir ertelenen konut talebi konut kredisi faiz indirimi sonrası canlandı ve vatandaşlarımız yeniden konut alımına yöneldi. Hem ülke ekonomisi hem de gayrimenkul sektörü için moral verici bu gelişme neticesinde, yılın ilk yarısında yaşadığımız düşüşü ikinci yarıda telafi edeceğimizi umut ediyoruz” dedi.

Birinci el konut alımı teşvik edilmeli

Türkiye genelinde birinci el konut satışları bir önceki Ağustos ayına göre yüzde 26 artarak 40.634 adet olarak gerçekleştiğini belirten Z. Altan Elmas,  “2019 yılında yeni ruhsat alımlarında çok ciddi bir düşüş gözlemledik, ilk altı ayda yaklaşık olarak 120 bin ruhsat başvurusu yapıldı. Bu düşüşü de göz önünde bulundurursak mevcut konutların değeri artıyor. Maliyet artışlarının ev fiyatlarına yansıtılmadığı bu süreçte ev sahibi olmak isteyen vatandaşlarımız bu fiyat ve oranlardan yararlanarak ciddi bir kazanç elde edeceklerdir.

 Yükselen konut talebinde konut alıcılarını 1. el konut alımına yönlendirecek teşvik mekanizmalarının hızla devreye alınması gerekmektedir. Toplam satış içinde 1. el konut satışının artması inşaat sektörümüzü, sanayimizi, hizmet sektörümüzü ve dolayısıyla ülke ekonomimizi hızlandıracak ve hem büyümeye hem de istihdama katkı verecektir. İnsanlarımız 1. el konutlarda yaşamaya başladıkça enerji verimliliği ve deprem tehdidine yönelik de çok ciddi bir fayda temin edilmiş olacaktır. Ayrıca İstanbul’da 250 bin taşınmaya hazır konut stoku, insanlarımızın sağlam konutlara taşınması için önemli bir imkândır. Bu imkânı hızlıca değerlendirmeliyiz. Bu konutların yenisi yüzde 40 daha maliyetli inşa edilebilecektir” ifadelerini kullandı.

“Özel bankalar da konut kredisi faiz oranlarını kamu bankaları seviyesine çekmeli”

Özel bankaların da konut kredisini faiz oranını kamu bankaları gibi aşağı seviyeye çekmesi gerektiğini söyleyen Altan Elmas, “Türkiye genelinde ipotekli satışlar bir önceki Ağustos ayına göre yüzde 69, geçen yılın Eylül ayına göre ise yüzde 400’ün üzerinde artarak 57.811 adet olarak gerçekleşirken, İstanbul’da da bir önceki Ağustos ayına göre yüzde 99, geçen yılın Eylül ayına göre ise yüzde 368 civarında artış göstererek 8.719 adete ulaştı. Merkez Bankası’nın önce 25 Temmuz 2019 tarihinde, sonra da 12 Eylül 2019 tarihinde faizleri indirmesiyle konut kredisi oranlarında düşüşler başlamıştı, bu indirimler de konut satışlarına olumlu yansıdı. Özel bankaların da konut kredisi faiz oranlarını kamu bankalarının sunduğu seviyeye getirmesi durumunda, piyasa daha da canlanacak ve lokomotif sektör olan konut sektöründeki hareketlilik birçok sektörü olumlu etkileyecektir” şeklinde konuştu.

“Yabancıya konut satışını daha da artırmalıyız”

2019 yılı Eylül ayında yabancıya konut satışı 4 bin 177 adet olarak gerçekleştiğini aktaran Elmas, “Türkiye genelinde ilk 9 ay toplamlarına bakıldığında, geçen yıla göre yüzde 30’un üzerinde artış gözlemliyoruz. 19 Eylül 2018 tarihinde yabancıya konut satışında vatandaşlık imkânının 250 bin dolara çekilmesiyle 2018 yılında yabancıya yaklaşık 40 bin konut satılmıştı. Yıl sonuna kadar yabancıya konut satışında 2018 rakamını rahatlıkla geçeceğimizi düşünüyoruz. 2018 yılında Türkiye genelinde yabancıya konut satışının toplam konut satışı içindeki payı yaklaşık yüzde 3 iken bu oran 2019’un ilk 9 ayında yüzde 3,8’e yükseldi. Bu oranı arttırmak ve ülke ekonomisine döviz kazandırmak için sektör olarak canla başla mücadele ediyoruz” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Sektörün buluşma noktasında yerini aldı

Petrol Ofisi’nin destekçi ve katılımcıları arasında yer aldığı 10’uncu Türkiye Enerji Zirvesi, yine sektörün buluşma noktası oldu. İki gün süreyle sektörün kalbinin attığı zirvede, enerji her yönü ile masaya yatırıldı. Petrol Ofisi, kapsam, katılım, içerik ve sonuç olarak gerçek anlamda bir sektör buluşması konumundaki Türkiye Enerji Zirvesi gibi geleceği destekleyen organizasyonlara katkı sağlamaya devam ediyor.

Türkiye’de elektrik, doğal gaz, akaryakıt ve LPG piyasalarını tek çatı altında toplayan ilk ve tek organizasyon olan Türkiye Enerji Zirvesi’nin 10’uncusu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı himayesinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) desteği ile gerçekleşti. Türkiye akaryakıt ile madeni yağlar ve kimyasallar pazarlarının geleneksel lideri Petrol Ofisi’nin de desteği ve katılımıyla yer aldığı zirve, 7-8 Ekim tarihleri arasında Antalya’da düzenlendi. Katılım çeşitliliği ve gördüğü yoğun ilgi ile enerji piyasasının “En Büyük Aile Buluşması” olarak adlandırılan zirve, 1.500’ü aşkın ulusal ve uluslararası katılımcıyı Türkiye ve bölge ülkelerinin kamu yetkilileri ile buluşturdu. Enerji sektörünün tüm yönleri ile ele alındığı Türkiye Enerji Zirvesi, yeni işbirliği olanaklarına da ev sahipliği yaptı.

Gerçek anlamda bir sektör buluşması

Türkiye Enerji Zirvesi’nin 10’uncusu da, bundan öncekilerde olduğu gibi gerek kapsam, gerek katılım ve gerekse içerik olarak gerçek anlamda bir sektör buluşmasına dönüştü. Zirve, Türkiye’nin demografik yapısı ve büyüme potansiyelinden kaynaklanan enerji kullanımı ve gelecek ihtiyacı doğrultusunda çalışmalar yürüten, başta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm kamu kuruluşları, STK’lar ve özel sektör temsilcilerini bir araya getirdi. Enerjinin verimli kullanılması, kaynaklarının çeşitlendirilmesi, arz güvenliğinin sağlanması, gibi Türkiye’nin geleceği için çok önemli tüm konular, 10’uncu Türkiye Enerji Zirvesi’nde tüm yönleri ile ele alındı. Enerjinin ana segmentlerini tüm yönleri ile ela alan, kamu, özel sektör ve STK temsilcilerini aynı çatı, aynı amaç altında toplayan zirve, ulusal ve uluslararası katılımcıları ile yeni işbirliği olanakları da sundu. Türkiye’nin geleceğine katkı sağlayan Petrol Ofisi, aynı doğrultuda değer yaratan 10‘uncu Türkiye Enerji Zirvesi gibi doğru organizasyonları desteklemeye devam ediyor.

Enerji sektörü tüm yönleri ile ele alındı

10. Türkiye Enerji Zirvesi’nin ilk gününde “Yabancı Yatırımcıların Gözünden Türkiye Enerji Piyasası” başlığıyla düzenlenen oturumda, Petrol Ofisi Direktörleri’nden Mehmet Abbasoğlu da konuşmacılar arasında yer aldı. Abbasoğlu oturumda yaptığı sunumla, “Türkiye ekonomisine yabancı yatırımcı gözünden bakış”, “Türkiye enerji sektöründeki yatırımlar ve yatırımcılar” ve “Türkiye enerji sektöründe yatırım nedenleri” gibi çeşitli başlıklarda açıklamalarda bulundu.

Alanlarında öne çıkmış 80’e yakın ulusal ve uluslararası konuşmacının yer aldığı zirvede, “Ticaret savaşları ve jeopolitik gelişmelerin emtia piyasalarına etkileri”, “Geleceğin elektrik piyasasını inşa etmek: 2030 hedef piyasa dizaynı”, “Doğal gaz 2.0: yeni bir pazar inşası”, “Yenilenebilir Enerjide 2020 Sonrası”, “Yeni Piyasa Kurgusu: YEKA-Mini YEKA-YEKDEM 2.0 ve lisanssız Enerji yatırım finansmanı”, “Akaryakıt ve LPG piyasalarında regülasyonlar ve serbest piyasa”, “IMO 2020 enerji ve ulaştırma sektörlerine etkileri”, “Doğu Akdeniz gazının ticarileştirilmesi”, “Doğu Akdeniz enerji jeopolitiği”, Küresel trendler ışığında Türkiye için LNG’de gelecek stratejileri”, “Türkiye & LNG Bunkering”, “Arama ve üretim sektöründe yabancı yatırım stratejileri” ve “Enerjide depolama-dijitalleşme ve şebeke entegrasyonu” gibi başlıkların da yer aldığı 20 farklı oturum ile enerji sektörü her açıdan masaya yatırıldı.

Garanti BBVA LEED Platinum Sertifikası aldı

Bugüne kadar müşterilerini sürdürülebilirlik alanında pek çok fark yaratan ve yenilikçi uygulamayla buluşturan Garanti BBVA, bu yaklaşımını çevre duyarlı sürdürülebilir tasarıma verdiği önemle de gösteriyor.

Bu yaklaşımı doğrultusunda da inşaat ve işletme kriterlerini ortaya koyarak, geleneksel yapılara göre daha sağlıklı, çevreci ve ekonomik olarak tasarruflu binaları tanımlayan sistem olan LEED Sertifikası’na sahip Türkiye’deki tek banka olan Garanti BBVA, buna bir yenisini daha ekledi. Garanti BBVA Genel Müdürlük Binası, LEED sertifikalardan en yüksek derece olan Platinum Sertifikası’nı almaya hak kazandı.

Türkiye, LEED sertifikasyonunda 2018 yılı itibariyle Çin, Kanada, Hindistan, Brezilya ve Kore’nin ardından 6. Sırada yer alıyor. Yine Dünya LEED sıralamasında da ilk 10 ülke içinde bulunuyor. Mevcut binalar dışında Yeni Binalar kategorisinde ise Türkiye’de 16 adet Platin Sertifikalı yapı var. Garanti BBVA Kızılay Şubesi de bu kategoride bulunan tek banka binası. Garanti BBVA’nın Yeni Binalar kategorsinde yer alan LEED Sertifikalı diğer binaları ise şöyle; Garanti BBVA Pendik Teknoloji Merkezi (LEED Gold), Garanti BBVA Sivas Çağrı Merkezi (LEED Gold) ve Garanti BBVA Karşıyaka İzmir Binası (LEED Gold).

Tüm bunlarla beraber geçtiğimiz yıl itibariyle üç güneş enerjisi santrali yatırımını hayata geçiren Garanti BBVA, santrallerin üretmiş olduğu elektriği öz tüketim amacıyla kullanarak, hizmet sektörü başta olmak üzere tüm yatırımcılara örnek olmayı hedefliyor.

“Rüzgar Enerjisi, Memleket Meselesidir”

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından “Rüzgar Enerjisi, Memleket Meselesi” mottosuyla düzenlenen 8. Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’nin ikinci gününde konuşan Garanti BBVA Kurumsal Krediler ve Proje Finansmanı Yapılandırma Direktörü Emre Hatem, Türkiye’nin enerjide bir başarı hikayesi yarattığını, şampiyon sektörün de rüzgar olduğunu söyledi. “Finanse ettiğimiz 2.500 MW’lık projelerin tamamı kredilerini sorunsuz ödüyor” şeklinde konuşan Emre Hatem, “Demek ki finanse ettiğimiz rüzgar sektöründe işler iyi gidiyor. Bu durum bankaların bundan sonra da sektöre olumlu bakmaya devam edecekleri anlamına geliyor” dedi.

“YEKDEM Sonrası Döneme Genel Bakış” adıyla düzenlenen oturum, TÜREB Yönetim Kurulu Üyesi Tuna Güven’in moderatörlüğünde yapıldı. Garanti BBVA’dan Emre Hatem’in yanı sıra Elektrik Üreticileri Derneği EÜD Başkanı Cem Aşık, RES Group Kıdemli Finansal ve Ticaret Analisti Enes Tatbak ve DNV-GL Enerji Danışmanı Juan José Díaz Gonzalez’in konuşmacı olarak katıldığı oturum, rüzgar ağırlıklı olmak üzere önümüzdeki 5 yıl içerisinde YEKDEM uygulamasından peyderpey çıkacak olan santrallerin durumunu gündeme taşıdı.

“Finansmanda en sorunsuz sektör rüzgar sektörü”

YEKDEM uygulamasına giren yenilenebilir enerji projeleri sayesinde bugün enerjide ithalat maliyetimizin daha az, elektrik faturamızın da daha düşük olduğunu söyleyen Garanti BBVA Kurumsal Krediler ve Proje Finansmanı Yapılandırma Direktörü Emre Hatem, enerji sektöründe yaşanan yeniden yapılandırma sorunlarının arkasında arz-talep dengesine bağlı düşük fiyatların önemli bir faktör olduğunu, bunun temel nedeninin de petrol fiyatlarında özellikle 2015-2018 arasındaki beklenmedik ve çok hızlı düşüşler olduğunu vurguladı. Arz fazlası konusuna da değinen Hatem, “Biz bankalar olarak arz fazlasının olacağını öngördük ve temkinli davrandık çünkü bir dönem bize yağmur gibi proje yağıyordu. Bu nedenle seçici olduk. Bugün bazı projelerin yapılandırılması gerekiyorsa buradaki en büyük sorun bence arz talep dengesinden ziyade petrol fiyatlarındaki düşüştür” şeklinde konuştu. Hala sorunlu krediler olsa da büyük kısmının çözülüyor olduğunu belirten Hatem, “Yine de enerjide bir başarı hikayesi yarattık, burada şampiyon sektör de rüzgar sektörü. Finansmanda en sorunsuz sektör rüzgar sektörü. Demek ki finanse ettiğimiz rüzgar projelerinde işler iyi gidiyor. Bu durum bankaların bundan sonra da sektöre olumlu bakmaya devam edecekleri anlamına geliyor” değerlendirmesinde bulundu. Bundan sonra büyük ölçekli ve sıfırdan bir doğal gaz ya da termik santral yatırımı olacağına çok ihtimal vermediklerini belirten Emre Hatem, önümüzdeki 6 yıl boyunca toplamda 15 bin MW’lık yenilenebilir enerji yatırımının devreye girmesini beklediklerini söyledi. Hatem, “Oranları tartışabiliriz ama biz ekonominin büyüyeceğine inanıyoruz. Bu yatırımlar yapılsa bile artan tüketimle birlikte en geç 2025 yılına kadar mevcut arz fazlası durumu ortadan kalkabilir” dedi.

“Arz fazlası marjı 2023 sonrası hızla eriyecek, beklemeyip şimdiden harekete geçmeliyiz”

Türkiye’nin 90 bin MW’a ulaşan kurulu gücü olduğuna dikkat çeken Elektrik Üreticileri Derneği EÜD Başkanı Cem Aşık, geçen yıla oranla elektrik tüketiminde yüzde 1,4’lük düşüş olduğuna dikkat çekti. Buna rağmen 2023’ten sonra bu arz fazlası marjın hızlı bir şekilde eriyeceğini ve beklemeyip şimdiden harekete geçmenin gerekli olduğunu söyleyen Aşık, sözlerine şöyle devam etti: “Özel sektörde 2020 sonuna kadar yetişecek santraller dışında çok ciddi bir proje yok ama sırf rüzgar tarafında bile küçümsenmeyecek ciddi rakamlar var, sadece 2 ila 3 bin MW rüzgarda devreye girecek görünüyor. Bunun dışında birkaç devlet projesi var, ayrıca bir nükleer projesi var toplam 4.800 MW olmak üzere. İkincisi yerli linyit sahalarını geliştirerek ihale etme düşüncesi var. Eğer bunlar yapılırsa arz düşüşü olmayacaktır. Ama fiyatların nereye gideceği konusu da çok önemli.”

“Rüzgarda önümüzdeki 10 yılda 10 bin MW’ı aşacak ciddi artış bekliyoruz”

Türkiye’de yenilenebilir enerjinin payının şu an toplam 44 bin MW seviyesinde olduğunu hatırlatan Cem Aşık, “Biz de rüzgarda ciddi bir artış olacağını bekliyoruz. Rüzgarda önümüzdeki 10 yılda en az 10 bin MW’ın, umarız 15 bin MW’ın girmesi söz konusu olabilir. YEKDEM’den çıkan rüzgar santrallerinin ne olacağına dair birkaç senaryomuz var” diyerek bu senaryolar hakkında da bilgi verdi. “Öncelikle rüzgar santrallerinin geliri bir anda 73 dolardan 45-47 dolar seviyelerine inecek” diyen Aşık,  devletin, elektrik fiyatlarının oluşumundaki dinamiklerde taraflardan birisi olması ve sanayiyi enerji üzerinden sübvanse etme politikasından vazgeçilmesi gerektiğini vurguladı. “Sanayi tabi desteklenmeli ama bu destek doğrudan olmalı. Bu fiyatlar üzerindeki destek yakın zamanda elektrik üreticilerinin çok daha büyük bir kısmını ilgilendiriyor olacak. Ayrıca öngörülebilirlik eksikliği, döviz belirsizliği ve regülasyon belirsizliği gibi diğer ana başlıklarımız da var” şeklinde konuşan Aşık, YEKDEM sonrası dönem için de şunları söyledi: “YEKDEM’den çıkacak santraller ve yeni yatırımcılar ne yapabilirler hakkında çeşitli senaryolar var. Birincisi kendi boyutuna göre kendi optimizasyonunu yapacak şirketler olacaktır ama gördüğümüz piyasada bu şirketlere hizmet vermek için kurulan ve gelişen şirketler var. Sabit fiyatla alım veya çıkan fiyat üzerinden bir anlaşmayla çalışmak mümkün olabilecek görünüyor. Yeni yatırım için de iki model var, bir YEKA modeli, örneğin açıklanan mini ya da maksi YEKA’lar, diğeri de YEKDEM.”

Enerji zirvesi’ne geleneksel destek

LPG, küresel sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda en önemli geçiş yakıtı

İpragaz ve GO’nun da geleneksel olarak destekçi ve katılımcıları arasında yer aldığı Türkiye Enerji Zirvesi, enerji sektörünün tüm temsilcilerini bir araya getirdi. Bu yıl 10’uncusu düzenlenen Zirve, 1.500’ün üzerindeki ulusal ve uluslararası katılımcısıyla yine yoğun ilgi gördü ve enerji sektörünün en büyük buluşma platformuna dönüştü.

Türkiye’nin artan enerji ihtiyacının karşılanması, kaynak çeşitliliği ve güvenliği için LPG’nin çok önemli bir alternatif olduğuna vurgu yapan İpragaz CEO’su Eyüp Aratay, “Sürdürülebilirlik politikaları kapsamında ve ‘0’ emisyon hedefi doğrultusunda LPG, doğa dostu temiz bir enerji kaynağı olarak çok önemli bir geçiş yakıtıdır” açıklamasında bulundu. Aratay, akaryakıt sektöründeki dinamik markaları GO’nun yeni nesil istasyon zincirindeki kısa vadeli hedeflerinin ise 200 olduğunu belirtti.

Türkiye enerji sektörünün en önemli organizasyonlarından Türkiye Enerji Zirvesi’nin 10’uncusu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı himayesinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun destekleriyle 6-8 Ekim tarihleri arasında Antalya’da düzenlendi. Türkiye’nin köklü, güçlü enerji şirketi İpragaz ile akaryakıtın yenilikçi markası GO’nun da sponsorluk ve katılım geleneğini sürdürdüğü zirve, bu yıl da 1.500’ün üzerinde ulusal ve uluslararası katılımcıyı ağırladı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in de katıldığı 10. Türkiye Enerji Zirvesi, STK’lar, özel sektör temsilcileri, Türkiye ve bölge ülkelerin kamu yetkililerini buluşturdu, enerji sektörünün tüm başlıklarının ele alındığı bir platforma dönüştü. Zirvede alanlarında öne çıkmış 80’e yakın ulusal ve uluslararası konuşmacı, düzenlenen 20 farklı oturumda enerji sektörünü her açıdan masaya yatırdılar. Düzenlenen 10. Türkiye Enerji Zirvesi Golf Turnuvası da katılımcılara renkli ve sportif bir gün yaşattı.

Dünyada LPG, ‘temiz enerji’ olarak kabul görüyor

Türkiye’nin artan enerji ihtiyacına karşın, kaynak çeşitliliği ve güvenliği için LPG’nin çok önemli bir alternatif olduğuna dikkat çeken İpragaz CEO’su Eyüp Aratay, şunları söyledi:

“Verimli, taşınabilir, ekonomik, erişilebilir olmasının yanı sıra dünyada ‘temiz’ enerji kaynağı olarak birçok ülkede LPG kullanımı destekleniyor, teşvik ediliyor. Dünya LPG Birliği tarafından sunulan raporlarda benzin, dizel ve hatta elektriğe oranla sera gazı emisyonun çok daha düşük olduğu belirtilen LPG, muadillerine oranla çok daha düşük karbon ve partikül salınımı ile doğa, çevre dostu, temiz bir enerji kaynağı olarak kabul görüyor. Karbon ayak izine, başka bir ifadeyle sera gazı emisyon toplamına da bakıldığında LPG, mevcut en temiz yakıtlardan biridir.

İnsan sağlığını koruyucu etkisi bulunuyor

LPG çevreci özellikleri ile insan sağlığına da doğrudan katkı sağlıyor. Dünyada ekonomik ya da coğrafi nedenlerle enerji erişimi kısıtlı yaklaşık 3 milyar insanın, yemek pişirirken mutfaklarında açık ateşle odun ya da diğer biyokütle kullanmak zorunda kaldığı belirtiliyor. Bu tür yakıtlar, LPG’ye oranla 150 kat daha fazla karbon monoksit üretiyor. İşte bu koşullarda her yıl yaklaşık 4 milyon insan, ev içindeki pişirme sırasında oluşan hava kirliliği nedeniyle erken ölüyor. Dünyada LPG kullanımının %44 gibi büyük bir bölümünün konutlarda kullanıldığı düşünüldüğünde, insan sağlığını koruyucu etkisi de açıkça ortaya çıkmaktadır.

5.3 milyon çam ağacının etkisine eşdeğer

LPG’nin çevre dostu bir yakıt olmasına yönelik Türkiye’den bir örnek vermek gerekirse; yalnızca 2018 yılında ülkemizde kullanılan 3.3 tona yakın otogaz ile benzine kıyasla CO2 salımında yaklaşık 870.000 ton azalma sağlanmıştır. Bu da; her biri ortalama 25 yıllık ömre sahip 5.3 milyon çam ağacının yarattığı etkiye eşdeğerdir.

LPG, enerji kaynaklarımızın çeşitlendirilmesi
ve güvenliği için çok önemli bir alternatif

Ancak tüm bu yapısına, büyüklüğüne karşın ülkemiz LPG pazarının önemli bir büyüme potansiyeli bulunuyor. Demografik özelliklerimizin yanı sıra büyüyen ülkemizin artan enerji ihtiyaçları karşısında da LPG, kaynak çeşitliliği ve güvenliği açısından en efektif çözüm olarak bir fırsat niteliği ile karşımızda duruyor. Ülkemizin her alanda geleceği için bu fırsatın en iyi şekilde değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum”.

GO, istasyon sayısını en çok arttıran markalar arasında

Akaryakıt sektöründeki dinamik ve yenilikçi markaları GO’nun kısa sürede yolların aranan markaları arasına girdiğine de dikkat çeken Eyüp Aratay, “Titiz bir hazırlık süreci ile küresel standartlarda sıfırdan yaratarak, yeni nesil istasyonlarından ilkini 2013 yılında açtığımız GO, saygılı, adil hizmet yaklaşımı ve kalitesi ile yüksek nitelikli yakıtları ile kısa sürede yolların aranan markaları arasında yerini aldı. Üstün nitelikleri ile müşterilerin olduğu gibi bayilerin de beğenisi kazanan, yoğun ilgi çeken GO’nun hizmet kalitesini, her geçen gün daha da yaygınlaştırıyoruz. Son dönemde bayi sayısını en çok arttıran markalar arasında yer alan GO, yeni nesil yakıt istasyonu sayısında 180’e ulaştı. GO’da kısa vadeli hedefimiz ise 200 yeni nesil yakıt istasyonu” açıklamasında bulundu.

Seyidoğlu Gıda’ya güvenilirlik ödülü

Türkiye’nin geleneksel ürünlerinin üreticilerinden Seyidoğlu Gıda’ya, ürün güvenliğinin yaygınlaştırılması ve toplumsal bilincin oluşturulması çalışmalarına verdiği destekten ötürü Güvenilir Ürün Platformu tarafından teşekkür belgesi verildi.  

Helva, reçel başta olmak üzere geleneksel lezzetlerin üreticilerinden Seyidoğlu Gıda’ya ürün güvenliğinin yaygınlaştırılması ve toplumsal bilincin oluşturulması çalışmalarına verdiği destekten ötürü Güvenilir Ürün Platformu’ndan ödül verildi. Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak ve İTO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Özer tarafından verilen ödülü şirket adına Seyidoğlu Gıda A.Ş. Genel Müdürü Mehmet Göksu kabul etti. Seyidoğlu Gıda Genel Müdürü Mehmet Göksu, konuyla ilgili değerlendirmesinde, “Yarım asırı aşan Seyidoğlu kalitesini gelecek kuşaklara aktarmak için sağlıklı gıda ve güvenilir gıda alanında çok hassas çalışmalar yürütüyoruz. Ürettiğimiz helvalarda fruktoz ve glikoz şurubu kullanımına son vererek ve tamamen doğal hammaddeler kullanarak sektörde önemli bir farkındalık oluşturduk. Seyidoğlu denilince akıllarda salıklı gıda ve güven algısını oluşturmak için titiz bir üretim ve nakliyat zinciri kurduk. Bu plaket güvenli gıda alanındaki çalışmalarımızı destekler nitelikte” diye konuştu.

‘Güvenilir Ürün Güvenilir Hizmet’ konu başlıklı panelde üretici ve tüketicilere seslenildi

Öte yandan, Güvenilir Ürün Platformu desteği ile düzenlenen ‘Güvenilir Ürün Güvenilir Hizmet’ konu başlıklı panel, Bayim Olur musun Franchising fuarında masaya yatırıldı. Konusunda uzman birçok akademisyen, STK ve sanayi kurumunun destek verdiği Güvenilir Ürün Platformu 2009 yılından beri tüketici sağlığını doğrudan ya da dolaylı yoldan etkileyen ürün ve hizmetlerin güvenilir olanını arama ve farkındalık oluşturma çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Bu çalışmalar kapsamında etkinlikler düzenleyen platform, Bayim Olur musun Franchising fuarında ‘’Güvenilir Ürün Güvenilir Hizmet’ isimli oturum gerçekleştirerek üretici ve tüketicilere seslendi. Moderatörlüğünü Güvenilir Ürün Platformu Genel Başkanı Celal Toprak’ın yaptığı panelde, İTO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Ahmet Özer, İstanbul Esenyurt Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özer Ergün, TAB Gıda Franchise Direktörü İlhan Erkan ve ETÜDER Yönetim Kurulu Başkanı ve g2m Dağıtım Pazarlama ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Melih Şahinöz konuşmacı olarak yerini aldı.

Sürdürülebilir ve başarılı girişimciliğin anahtarı

Şirketlerin -insanlar gibi- sürdürülebilir büyüme ile karlılığı güvence altına almak için düzenli checkup yaptırması gerekiyor. Bu sayede şirketin geleceği ile ilgili farklı senaryolar üretilip olası ihtiyaçlar önceden belirlenebiliyor. Şirket iş modeli üzerinde belli aralıklarla yapılan hassasiyet analizleri, şirketlerin ömrünü uzatırken aynı zamanda verimliliğinin artmasını da imkân sağlıyor. Mevcut yapının şirketin stratejik hedeflerini etkin, ekonomik, verimli, güvenli, hızlı, esnek ve kaliteli olarak gerçekleştire bilirliği değerlendiriliyor. Muhtemel riskler, fırsatlar dışarıdan objektif ve profesyonel bir gözle değerlendirilerek şirket üst yönetimine gelişim alanları, iyileştirmeler, en iyi uygulama ve çözüm önerileriyle sunuluyor.

Neden “finansal checkup” yapılmalı?

Finans konusunda global ve ulusal birçok şirkete danışmanlık yapan Dinamo Danışmanlık Kurucu Ortağı, Kamu Özel Ortaklığı (PPP) ve Proje Finansmanı Uzmanı Fatih Kuran, ‘Finansal Checkup’ uygulamasının amacını şöyle açıklıyor: “Türkiye’de 100 yılı devirebilmiş şirketlerimiz parmakla gösterilecek kadar az. Çoğu şirket ikinci kuşağa geçemiyor. Pek azı üçüncü kuşakla yoluna aynı ivme ile devam edebiliyor. Bu yüzden şirketlerin düzenli finansal checkup yaptırıp işler kötüye gitmeden önlem almaları gerekiyor. Finansal checkup işleminin amacı, öncelikle şirket iş yapış şeklinin modelini çıkartıp finansal olarak analiz etmek; nakit akışını etkileyebilecek risk faktörlerini belirlemek ve majör-minör nitelikte olanları kategorize etmek ile nihayetinde şirketin nakit akışına uygun bir borçlanma yapısını oluşturabilmek. Bu çalışmalar şirketin gelişim alanlarının belirlenmesi amacı ile de yaygın şekilde kullanılmakta. Şirketlerin ileriye yönelik kaynak ihtiyacı olabileceği gibi fazlası da olabilir. Kaynak ihtiyacı öz kaynak veya kredi ile sağlanabileceği gibi fazlası olan durumlarda da kaynakların en doğru şekilde kullanılmasını sağlayacak tedbirler alınmalıdır.”

Farklı sektörlerde yer alan pek çok şirket ile yaptığı muhtelif çalışmalarda çoğu şirketin önünü net bir şekilde göremediğine sıklıkla şahit olduğunu belirten Fatih Kuran, “Şirketler genelde günü kurtarmakta ve ileriye yönelik projeksiyon yapmakta sıkıntı yaşamaktalar. Hal böyle olunca da yaşanacak olası bir sıkıntı da bulunacak çözümler de yumurta kapıya dayandığı için yine alelacele yaratılmaya çalışılmakta. Çoğu zaman yaratılan çözümler ancak günü kurtarmakta ve plan program içinde sağlıklı kararlar alınamadığı için şirketin geleceği de ipotek altına alınmaktadır. 

Bu durumu sıklıkla karşılaştığım bir örnek ile açıklamak istiyorum. Şirketler kredi temin ederken en önem verdiği hususların başında finansman (faiz + komisyon) yükünü minimize etmek gelir. Eşit ana paralı ve eşit taksitli geri ödeme planları finans kurumları tarafından yatırımcılara en sık teklif edilen alternatifler arasındadır. Eşit ana paralı geri ödeme planında taksitler başlangıçta daha yüksek başlar ve kredi ana para geri ödemeleri de daha hızlı bir şekilde gerçekleşir. Alınan kredinin ana parası daha hızlı bir şekilde azaldığı için bu tip ödeme planlarında faiz tahakkuku eşit taksitli geri ödeme planlarına göre daha az olur. Özellikle finansal okuryazarlığı düşük olan yatırımcılar daha fazla faiz ödememe kaygısıyla, başka bir değerlendirme yapmaya gerek duymaksızın, bu tip ödeme planlarını tercih edebilirler.

Geleceğin enerjisine sahip çıkıyor

DÜNYANIN EN ZOR MESLEKLERİNDEN BİRİ:

RÜZGAR TÜRBİNİ TEKNİSYENLİĞİ

Son yılların en hızlı büyüyen iş kollarından biri olan rüzgar enerjisi, açtığı yeni iş kapısıyla da dikkat çekiyor. Metrelerce yükseklikte çalışma şartlarına sahip olan rüzgar türbini teknisyenliğinin, gelecek yıllarda en çok tercih edilen meslek dallarından biri olacağı öngörülüyor. Yurtiçi ve yurtdışındaki rüzgar enerjisi santrallerine servis hizmetleri sunan Ülke Enerji’nin Genel Müdürü Ali Aydın, son yıllarda artan rüzgar enerjisi yatırımları nedeniyle sektörün önünün oldukça açık olduğunu belirtiyor.

İklim değişikliğiyle mücadele etmek için temiz enerji kaynaklarına yönelimin arttığı son yıllarda, meslek gruplarına duyulan ilgi de değişim gösteriyor. Son yıllardaki ekonomik hacmi ve çevreye duyarlılığı ile ön plana çıkan rüzgar enerjisi, kendi meslek dallarında da dikkatleri üzerine çekiyor. Rüzgar türbini teknisyenliğinin gelecek yıllarda giderek daha fazla tercih edileceğini vurgulayan Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, artan rüzgar enerjisi yatırımları nedeniyle sektörün önünün oldukça açık olduğunu belirtiyor.

Geleceğin Enerjisi Onlara Emanet

Yapılan araştırmalara göre 2050 yılına kadar dünyanın ihtiyaç duyduğu enerji arzının büyük çoğunluğunu karşılayacak olan rüzgar enerjisinin kurulumu ve bakımı profesyonel çözümler gerektiriyor. Rüzgar türbinlerini kuran, denetleyen, bakımını yapan, çalıştıran ve onaran rüzgar türbini teknisyenleri, türbinin beklenmedik şekilde kapanmasına neden olabilecek herhangi bir sorunu problem yaşanmadan teşhis edip çözebiliyor. Yapılan işin zorluğu ve öneminden dolayı teknisyenlerin gerekli eğitim ve teknolojik bilgiye de son derece hakim olmaları gerektiğini belirten Ali Aydın, “Geleceğin enerjisinin üretiminde önemli paya sahip teknisyenlerin birçok görevi bulunuyor. Kulelerin dışını denetlemek, ekipmanı incelemek, sorunlarını gidermek veya onarmak için kulelere tırmanmak, test ve analiz için türbin verilerinin toplanması, rutin bakımların yapılması, elektrikli bileşenlerin, mekanik ve hidrolik sistemlerin test edilmesi, yıpranmış veya arızalı bileşenlerin değiştirilmesi gibi kritik fonksiyonlarda teknisyenlerin payı çok büyük.” ifadelerinde bulunuyor.

100 Metre Yüksekte 20 Kilodan Fazla Ağırlıkla Çalışıyorlar

Türbin sorunlarını gidermek veya onarmak için kulelere tırmanan rüzgar türbini teknisyenleri çalışmalarının çoğunu, hassas elektronik aletlerin yerleştirildiği ve rüzgar türbini kulesinin üstündeki 3 kısımdan biri olan, nacelle adı verilen motor bölümünde gerçekleştiriyorlar. Teknisyenlerin, 20 kilonun üzerinde teknik ekipman ağırlığı ile yerden metrelerce yükseklikte bulunan ve kompakt bir şekilde tasarlanan kapalı motor bölümünde çalıştığına dikkat çeken Ali Aydın, “Teknisyenlerimiz, rüzgar hızını ve yönünü ölçen aletleri değiştirmek veya büyük vinçlerle çalışmak zorunda kalabilecekleri zamanlarda da motor bölümünün üst kısımlarında çalışıyor. İş sağlığı ve güvenliğinin çok üst düzeyde olduğu bu çalışma ortamında, teknisyenlerimiz son teknoloji koruma kalkanları ile operasyonlarını gerçekleştiriyor.” açıklamalarında bulunuyor.

Teknisyenler Yurtdışında Eğitime Gönderiliyor

Zorlu çalışma ortamında, önemli becerilere sahip olmanın gerektiği rüzgar türbini teknisyenliğinde, dikkat edilen bir diğer önemli konu ise mesleki eğitim yeterliliği. Ülke Enerji olarak çalışan eğitimine büyük bir önem verdiklerinin altını çizen Ali Aydın, bu bakımdan Ülke Enerji teknik ekibine dönük stratejilerini şöyle özetliyor: “Müşterilerimizin tamamı iş güvenliği ve enerji üretim sürekliliğine doğal olarak büyük hassasiyet göstermekte. Dolayısıyla eğitimlerimiz teknik yetkinliklere odaklandığı kadar çalışılan projenin katma değerini de gözetecek şekilde tasarlanıyor. Bu eğitimlerin büyük çoğunluğunu yurt dışındaki kaynaklardan temin ediyoruz. Teknisyen arkadaşlarımız bizzat Avrupa’daki uygulama sahalarında tamamladıkları dönemin ardından sertifikalarına kavuşuyor ve ülkemizdeki santrallerde görev almaya başlıyor. Biz de firma olarak sürekli eğitimlerle uygulamaların tutarlılığını yönetiyoruz. Ancak diğer perspektifte operasyonel verimlilik ile çalışanlarımızın güvenliğini de bir arada değerlendirince, teknolojinin getirdikleri bize büyük bir alan kazandırıyor. Örneğin türbin incelemelerini daha hızlı ve detaylı yapabilmek için bünyemizde bulunan insansız hava araçları ya da onarımlar için yatırım yaptığımız yüksekte çalışma platformları hep bu amaca hizmet ediyor. Bu teknolojiler bize iş sağlığı ve güvenliği açısından büyük avantaj getirirken çalışanlarımıza da yeni ve benzersiz yetkinlikler sağlıyor. Yani bugün bilinçli firmalar için işe katma değer sağlarken aynı zamanda çalışanlarına verdiği değeri maksimize etmek de artık mümkün. Ülke Enerji olarak işimizin uçtan uca kalitesinden ve amaca ulaşmasından sorumluyuz. İnanıyoruz ki memnun müşteriye giden yol, mutlu bir teknik ekibin varlığından geçiyor.”


Ülke Enerji Hakkında:

Yurtiçi ve yurtdışındaki rüzgar enerjisi santrallerine servis hizmetleri sunan Ülke Enerji, dinamik ve tecrübeli kadrosu ile özel çözümler sunmaktadır. Rüzgar enerjisi santralleri alanında Türkiye’nin en deneyimli kadrosunu bünyesinde barındıran Ülke Enerji, santrallerdeki maksimum üretim sürekliliği için önceden belirlenen hizmet seviyelerini daima korumayı amaçlar. Hızlı çözümler üretebilen, dinamik ve tecrübeli mühendislik desteği sayesinde santrallerin yaşam döngülerini en verimli hale getiren Ülke Enerji, oluşabilecek arıza ve problemler için proaktif çözümler hazırlar.

Multi POS’a IDC Türkiye’den ödül

Multinet Up tarafından geliştirilen mobil POS uygulaması MultiPOS, IDC Türkiye tarafından düzenlenen “Finans Teknoloji Ödülleri” değerlendirmesinde “En İyi Teknoloji Servisi Sağlayıcı” kategorisinde ikinci oldu. Ödül töreni, “IDC Finans Summit 2019” etkinliği kapsamında Sabancı Center İstanbul’da gerçekleştirildi.

Multinet Up’ın teknoloji şirketi inventiv’in geliştirdiği MultiPOS mobil pos uygulaması, tamamen dijital ve temassız bir ödeme sağlıyor.MultiNet kart kullanıcıları ister kartları ile temassız ister MultiPay mobil cüzdanları ile karekod okutarak MultiPOS üzerinden ödemelerini yapabiliyorlar. MultiNet üye iş yerleri uygulama ile yalnızca ödeme alımı değil fiziki POS cihazlarında yapılan fatura kesimi, gün sonu alımı, slip gönderimi, ödeme iptali gibi işlemlerin tamamınıkolayca gerçekleştirebiliyor. Sektörde, ödeme sistemi uygulamalarında yeni birdönem başlatan MultiPOS ile fiziki POS cihazına gerek duymaksızın yalnızca cep telefonu ile ödeme almak mümkün. Multinet Up CDO’su Zafer Şafak Tokcanlı:“Teknoloji ve dijital dönüşüm hayatımızın içinde her alanda kendini gösteriyor.Dijitalleşme, maliyetleri düşürüp verimliliği arttıkça, şirketler farklı alanlara yatırım yapabiliyorlar. MultiPOS çözümümüz ile yemek kartı sektöründe bir ilki gerçeklştirerek dijitalleşme yolundabüyük bir adım daha attık. MultiPOS ileüye iş yerlerimizin dijitalleşmesini sağlıyor, kullanıcılara tamamen dijital bir deneyim yaşatıyoruz.Teknoloji şirketimiz inventiv’in 4 ay gibi kısa bir sürede tamamladığı MultiPOS projesi,sektörü plastik kartsız ve POS cihazsız bir yapıya yönlendiriyor ve ekolojik sürdürülebilirliğe de katkı sağlıyor. Bu proje ile finans ve teknoloji dünyasının en önemli ödüllerinden biri olan IDC Teknoloji Ödülleri tarafından ‘En İyi Teknoloji Servis Sağlayıcılığı’ kategorisinde ödüle layık görülmek bizim için gurur kaynağı oldu. Dijitalleşme stratejimiz doğrultusunda üzerinde çalışmakta olduğumuz, yakın zamanda hayata geçireceğimiz projelerimiz ile de benzer başarılara imza atacağımızı umuyoruz.” dedi.

Polikarbonat paneller avantaj sağlıyor

İnşaat sektörünün son yıllarda aranan maddesi haline gelen polikarbonat panel ve levhalar, sağladığı avantajlar nedeniyle, günümüz yapılarının çatı ve cephelerinde yaygın bir şekilde kullanılmaya devam ediyor.

2000 yılında inşaat sektörüne giren Polinet, o zamandan beri sunduğu sektöre özel çözümler ile ürettiği son teknolojiye sahip polikarbon panelleri sayesinde, kısa zamanda sektörün öncü firmalarından biri haline geldi. Kaliteli ürün ve hizmet anlayışından ödün vermeyen Polinet, polikarbonat panel üretiminde gösterdiği başarı ile sektörde fark yaratmaya devam ediyor.

POLİKARBONUN AVANTAJLARI NELERDİR?

Polikarbonun son yıllarda inşaat sektöründe bu kadar fazla tercih edilmesinin sebeplerinin başında, içeriğinde bulunan reçinenin dayanıklılığını artırması ve güneş ışığından en üst seviyede yararlanılmasını sağlamasıdır. Tüm bu faydalarına ek olarak tasarımı ile beraber mimari estetiğinin de üst seviyede olması daha fazla tercih edilmesini sağlıyor. Ayrıca polikarbon maddesinin alev yaymama özelliği de kalite ve estetik katkısına ek olarak güvenlik avantajı da sağlıyor.

YÜZDE YÜZ ÇEVRECİ PANELLER

Polinet’in ürettiği ışık geçirme özelliği yüksek, çok duvarlı ve üstün ısı yalıtım özelliğine sahip transparan polikarbonat panelleri, pratik olması sayesinde yapıların çatı cephesinde güvenli bir şekilde kullanılıyor.

Cama göre beş kat daha hafif ve dayanıklı olan polikarbon ürünler, aynı zamanda esnek yapısı ile de farklı formlara kolayca girebiliyor.

UV korumalı, darbeye ve çizilmeye karşı dayanıklı, her türlü hava koşuluna uygun, alevleri geciktirici özellikte, optik kaliteli ve renkli ürünler tüm bu üstün özelliklerinin yanı sıra renk skalasının da geniş olması sebebiyle polikarbonat çatı ve cephe sistemlerine değer kazandırıyor.

Teknolojiye, AR-GE’ye yatırım yapan ve her yıl bu yatırımını artıran Polinet firmalara, çevreci ve yüzde yüz geri dönüşümlü polikarbonat ürünlerinin yanı sıra alüminyum profiller ve diğer aksesuarlar ile tasarımın ışık ihtiyacını en iyi şekilde karşılayan, kaliteli ve doğru sistemsel çözümler sunuyor.

Konya OSB, en nitelikli OSB olma yolunda ilerliyor

Ortak Akıl Toplantıları’nın 20’inci durağı Konya Organize Sanayi Bölgesi oldu. Turkishtime ve Halkbank ortaklığıyla düzenlenen toplantının moderatörlüğünü Emre Alkin üstlendi. Konya OSB yatırımcılarına; 580 kilometreye ulaşan fiber optik kablo ağı, kesintisiz enerji altyapısı, SCADA sistemi, hava kargo alanı, geçici depolama imkanları, lojistik yatırımları, mesleki eğitim yatırımları ve güçlü tek durak ofis hizmeti sunuyor.

Turkishtime ve Halkbank’ın organize sanayi bölgelerinde gerçekleştirdiği “Ortak Akıl Toplantıları”nın 20’incisi Konya Organize Sanayi Bölgesi’nde yapıldı. Prof. Dr. Emre Alkin’in moderatörlüğünde düzenlenen toplantıda, Konyalı sanayiciler ile Konya OSB’nin potansiyelleri, sorunları ve alınması gereken önlemler masaya yatırıldı.

Konya OSB Ortak Akıl Toplantısı’na; Memiş Kütükcü (OSBÜK YKB, Konya OSB YKB, Konya Sanayi Odası YKB), Emre Alkin (Altınbaş Ün. Rektör Yrd. / Turkishtime Ortak Akıl Toplantı Moderatörü),̈ Özer Torgal (Halkbank Kobi Pazarlama-2 Daire Bşk.), Mustafa Veli Tekelioğlu (Tekelioğlu Cıvata YKB), Mustafa Büyükeğen (Safa Tarım YKB), Mehmet Ali Acar (Ardemir Döküm YKB), Ahmet Şekeroğlu (TOBB-BİS ve Şekeroğlu Kimya ve Plastik YKB), A. Vasıf İnan (MVD İnan Makina Ortağı ve Gn. Md.), Fuat Kunduracı (Sector Tarım Kimya Gıda Pazarlama YKB), Mevlüt Tosunoğlu (Bürotime YKÜ), Mustafa Ceylan (Mustafa Ceylan Endüstri YKB), Muzaffer Büyükyüzbaşıgil (Yüzbaşıgil Prefabrik İnşaat YKB), Necip Çimen (Medikal 2000 YKB), Semih Acar (Yıldız Pul Otomotiv YKB Yrd.) ve Filiz Özkan (Turkishtime YKB) katıldı.

Coğrafya kitaplarında Türkiye’nin tahıl ambarı olarak anlatılan Konya ezberleri bozdu ve Türkiye’nin yeni sanayi merkezlerinden birisi haline geldi. Otomotiv endüstrisi, makine imalat sanayi, gıda sanayi, savunma sanayi, döküm, ayakkabı gibi pek çok sektörde küresel markalar çıkaran Konya artık Anadolu’da Türkiye’nin yeni yatırım ve üretim merkezlerinden birisi. Konya Organize Sanayi Bölgesi ise şehirdeki sanayileşmenin mimarı olarak kabul ediliyor.

Konya OSB, en nitelikli OSB olma yolunda ilerliyor

Yatırımcılarına; 580 kilometreye ulaşan fiber optik kablo ağı, kesintisiz enerji altyapısı, SCADA sistemi, hava kargo alanı, geçici depolama imkanları, lojistik yatırımları, mesleki eğitim yatırımları ve güçlü tek durak ofis hizmeti sunan Konya OSB’nin en güçlü yönlerinden biri de “InnoPark” adıyla faaliyetine devam eden teknokent.

Konya OSB, 23 milyon metrekarelik büyüklüğüyle Türkiye’nin en büyük üçüncü OSB’si. Ancak 6’ıncı genişleme bölgesiyle ilgili yer seçim çalışmalarının tamamlanmasının ardından 40 milyon metrekareye ulaşmış olacak ve Türkiye’nin ikinci büyük OSB’si haline gelecek. Kurulduğu 1976 yılından bu yana sürekli genişleyen KOS’ta, 40 farklı sektörde üretim yapılıyor. Burası yaklaşık 42 bin kişinin istihdam edildiği, şu anda aktif olan 613 fabrikada üretim faaliyetinin gerçekleştirildiği bir üretim üssü. 5’inci kısımdaki yeni tahsislerde de üretime geçildiği zaman istihdam sayısı yaklaşık 47 bine ulaşmış olacak.

Konya OSB’yi geleceğe taşıyacak 10 parametre

Ortak Akıl Toplantısı’nda, Konya OSB’nin hızla değişen küresel rekabet koşullarında güçlü bir oyuncu olabilmesi ve potansiyellerini ortaya koyabilmesi için bölge sanayicilerinin katılımlarıyla aşağıdaki 10 parametrede görüş birliğine varıldı.

1- Sanayicinin ve üretimin önü açılmalı

Üretim çok zor. Zor şartlarda bile üretim yapmayı başaran sanayiciler ülkeyi bugünlere taşıdı. Ancak ülkemiz zor bir dönemden geçiyor. Sanayiciyi motive edecek, onlara moral verecek dokunuşlar yapmaz, sektörleri cesaretlendirmez ve sanayici yatırımlardan uzaklaştırılırsa, gelecekte bu durum ciddi riskler ve sıkıntılar yaratır. Üretimi ve sanayiciyi destekleyen politikalara ve dokunuşlara ciddi oranda ihtiyaç var.

2- İnsan kaynağı

İnsan kaynağı sorunu, Konya’daki dört üniversiteye, onlarca meslek lisesine rağmen en büyük sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Meslek liselerinin müfredatında sanayicilerin istek ve beklentileri, sektörlerin ihtiyaçları dikkate alınmalı. Keza üniversitelerden de analiz ve araştırma yeteneği olan mühendisler mezun olmuyor. Sanayicinin sorgulayan, yorumlayan, gelişmeye ve geliştirmeye açık mühendislik nosyonuna ihtiyacı var. Mesleki eğitimin kalitesi acilen yükseltilmeli.

3- Konya OSB’nin raylı sisteme ihtiyacı var

Konya OSB’de çalışan sayısı 45 binlere yaklaşmış durumda. Personel taşımalarının tamamı şirketler tarafından özel servis araçlarıyla yapılıyor. Bu nedenle yaklaşık 1700 servis aracı hizmet veriyor. Bu durum çevre, ülke ve de şirket ekonomileri için önemli maliyetleri olan bir unsur. Bunun yerine çok daha çevreci ve ekonomik olan raylı sistem ivedilikle gündeme alınmalı. Bölgenin şehirle entegrasyonunu artıracak toplu taşıma çözümleri hayata geçirilmeli.

4- Yenilenebilir enerjiye yönelmek kaçınılmaz

Her geçen gün artan enerji maliyetleri üretim maliyetlerini inanılmaz derecede zorlamakta. Bunun için, rüzgar, güneş, hidrojen, jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanılması gerekiyor. Bunun için ne yapılması gerekiyorsa yapılmalı; teşvikler, yatırımlar hatta yasal düzenlemeler bile gündeme gelebilmeli. Konya OSB’nin yenilenebilir enerji konusundaki farkındalığı yüksek ve güneş enerjisi santral kapasitesini şimdilik 4.5 MW’a çıkardı.

5- Ar-Ge ve markalaşma

OSB bünyesinde markalaşma üzerine komisyonlar ve birimler kurulması gerekir. Markalaşma çok ciddi bir maliyet. Bu maliyetlerin ortaklaşa karşılanabileceği bir konsorsiyum oluşturulabilirse Ar-Ge bütçelerine buradan tasarruf edilecek kısımlar aktarılabilir. Çünkü firmaların Ar-Ge bütçeleri çok zayıf. Oysa dünyadaki rakip firmaların Ar-Ge bütçeleri Konya’nın tüm yatırımından daha fazla.

6- Konya algısı güçlendirilmeli

Konya’nın hem toplumsal alan hem de sanayideki gücüne yönelik algı güçlendirilmeli. Konya günümüzde 200’e yakın ülkeye ihracat yapan bir şehir. Bu güçle ilgili farkındalık hem çalışanlar hem de yöneticiler nezdinde artırılmalı. Çünkü Konya yeteri kadar tanınmıyor. Konya’da da sinema, tiyatro, konser gibi etkinlikler var. Öğretmen, bankacı, doktor gibi birçok yüksek eğitimli profesyonel Konya’da yaşamayı tercih ediyor ve bu insanların gezeceği parklar, kafeler var. Ama Konya hakkında oluşan yanlış algı sorunu nedeniyle iyi bir eğitim almış beyaz yakalıları Konya’ya getirmekte zorluk yaşanıyor.

7- Yapılaşmada personelin yapısı ve ihtiyaçları dikkate alınmalı

KOS çevresinde yapılacak imar projeleri, bölgenin personel ihtiyacına göre yapılmalı. Vasıfsız işçiler için TOKİ onlara göre proje üretmeli, beyaz yakaysa da onların ihtiyaçlarını giderecek imar planları yapılmalı. OSB’lerdeki yapılaşmanın bu tür sosyolojik veriler dikkate alınarak, dikkatli bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekiyor.

8- Çevre sorunun çözümü OSB’lerde

Çevreye duyarlı sanayileşmede ve çevre sorunlarını önlemede OSB’ler önemli bir etkiye sahip. Ancak çevre ve atık yönetimi uygulamalarında sanayicileri teşvik edici yasalar çıkarılmalı. Arıtma sistemlerine teşvik verilmesi, atıklar için imha tesislerinin yapılması gerekiyor.

9- Sanayi Anadolu’ya yayılmalı

Ekonominin sağlığı açısından sanayiyi Anadolu’ya yaymak lazım. İstanbul’un nüfusunu 30 milyon yapmak Türkiye için bir çözüm olamaz. Bu çerçevede OSB’leri sadece sanayi parseli olarak değil, etrafındaki yaşam alanı, okulları, alışveriş merkezleri ve diğer sosyal tesisleriyle bir bütün olarak ele almak gerekir. OSB’leri de stratejik açıdan güçlendirecek bu konuda spesifik politikalar oluşturulmalı.

10- Konya teşviklerden yeterli yararlanamıyorKonya teşviklerden tam anlamıyla yararlanamıyor. Konya’nın sınır illeri teşviklerden çok iyi yararlandı . Artık Konya’ya da yatırım teşvik sisteminde öncelik verilmeli. Madem Konya iyi ilerliyor, önünü açmak lazım. İnsan kaynağının İç Anadolu’ya gelmesini sağlamak için de bu desteklere ihtiyaç var.

TİM’den Eğitim İş Birliği Protokolü’ne tam destek

Milli Eğitim Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı Arasında Dış Ticareti Geliştirmeye İlişkin Eğitim İş Birliği Protokolü İmzalandı. Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle, dün Ankara’da  imzalanan protokolle ilgili değerlendirmelerde bulundu. 

2023 ve sonrasında Türkiye’nin ihracatçı firma sayısını 200 bin firmaya taşımayı hedeflediklerini belirten İsmail Gülle şunları söyledi: “Bu durum, önce 30 bin, ardından 50 bin ve 2030 yılına doğru 100 bin yeni dış ticaret ve uluslararası ticaret uzmanı yetiştirmemizi gerekiyor. Bu hedefi gerçekleştirmek ise, iki temel alanda önemli çalışmaları tamamlamamızı gerektiriyor. Birincisi, dış ticaret ve uluslararası ticaret programlarından mezun olacak olan uzmanlar ile ilgili ‘mesleki yeterlilik’ kriterlerinin belirlenmesi ve tam olarak uygulanması. İkinci önemli başlık ise, farklı düzeyde ara, orta ve üst düzey uzman dış ticaret uzmanı yetiştirebilmek için, öncelikle 1 milyar doları aşan illerimizden, şehirlerimizden başlayarak, Türkiye sathında çok sayıda Dış Ticaret Lisesi açılmasına öncülük etmek.  

Dış ticaret süreçlerinden nitelikli eleman ihtiyacının karşılanmasına yönelik olarak, mesleki yeterlilikleri çok iyi belirlenmiş, en az 2, hatta 3 yabancı dil bilgisi ile güçlendirilmiş, Türkiye İhracatçılar Meclisi ve İhracatçı Birliklerimiz ile birliklerimiz nezdindeki 90 bin mal ve hizmet ihracatçısının sunacakları staj ve burs imkanlarından yararlanarak kendilerini iyi geliştirmiş çok sayıda yeni uzmana ihracatımızın ve dış ticaretimizin kavuşabilmesi adına, Ticaret Bakanlığımız ile Milli Eğitim Bakanlığımız arasında imzalanan “Dış Ticareti Geliştirmeye İlişkin Eğitim İş Birliği Protokolü”ne tam destek veriyoruz ve bu amaçla üzerimize düşen görevleri üstlenmeye hazırız.”

AKSA, jeneratör fuarına ev sahipliği yapıyor

Sektörün lider markası Aksa Jeneratör, sponsor olduğu etkinliklerle adından söz ettirmeye devam ediyor. ABD’nin Louisiana eyaletinde üretim tesisi bulunan Aksa, aynı eyalette bulunan New Orleans’ta 19-21 Kasım tarihlerinde düzenlenen dünyanın en büyük jeneratör fuarı Power-Gen International’a ev sahibi olarak katılıyor.  Aksa Jeneratör Power-Gen International’ın son 10 yıldır üst üste ana sponsorları arasında yer alıyor.  

Bu yıl New Orleans Ernest N. Morial Convention Center’da düzenlenen ve dünyanın en büyük jeneratör fuarı Power-Gen International’a bu yıl da katılan Aksa Jeneratör, kendi şehrinde gerçekleşen fuara ev sahibi olarak damga vuruyor. Her yıl ABD’nin farklı eyaletlerinden gerçekleşen fuar, 30 yıldan fazla bir süredir düzenleniyor. Birçok farklı sektörden şirketin iletişim ağının oluşmasına katkı sağlayan fuara Aksa Jeneratör sekiz yıldır sponsor oluyor ve kaliteli, güvenilir ürün ve hizmetlerinin yanı sıra yenilikçi çözümlerini ziyaretçilere sunuyor. Bu yıl 19-21 Kasım tarihlerinde ABD’nin Louisiana eyaletinde düzenlenen fuar, 50’den fazla ülke ve 1000’e yakın şirket ve 20.000’e yakın ziyaretçiyi bir araya getirmesi planlanıyor.

Amerika’dan Asya’ya, Afrika’dan Okyanusya’ya kadar 170 ülkeye satış yapan; Türkiye, Çin’in yanı sıra fuarın gerçekleştiği Louisiana eyaletinde üretim tesisi bulunan Aksa Jeneratör, dünyanın beş büyük üreticisi arasında yer alıyor. Ayrıca Aksa, ABD’de UL sertifikasıyla satış ilk Türk firması. Uluslararası iş birlikleri ve ortaklıklarla global markasını büyüten Aksa, sektörün bir araya geldiği tüm platformlarda aktif olarak yer alıyor. 

ABD’nin tercih edilen jeneratör markasıyız

Aksa Jeneratör CEO’su Alper Peker, bir Türk markası olarak ABD’de üretim ve satış yapan; bu zorlu pazarda tercih edilen marka olmayı başaran Aksa’nın, Power-Gen International’da Türk bayrağını dalgalandırdığı değerlendirmesinde bulundu. Peker, şöyle devam etti: “Dünya jeneratör sektörünün en önemli fuarlarından biri olan Power-Gen International’a uzun yıllardır katılım gösteriyoruz. Son 10 yıldır da ana sponsoru olarak fuara adım atan her kurum ve ziyaretçinin Aksa markasıyla karşılanmasını sağlıyoruz. 2019’da da yer aldığımız fuarın ilk gününde 139 adet 150 kw’lık ürün satışı gerçekleştirerek fuara olumlu bir başlangıç gerçekleştirdik. Türk ekonomisine büyük katkı sağlayan Aksa Jeneratör olarak 2012 yılında ABD jeneratör pazarına Louisiana eyaletinde üretim tesisi kurarak girdik. Ürettiğimiz ürünlerle ABD’de en çok tercih edilen jeneratör olduk ve 2019 yılında şirketimiz çift haneli büyüme kaydetti. Başarılarımızın devamı için aynı standartlarda üretim yapmaya devam ederken farklı sektörlerin fuarlarına katılım sağlayarak trendleri yakalama fırsatını elde ederek fırsata çevirmeye devam edeceğiz” dedi. 

35 yıldır uzmanlık ve güvenin simgesi olan Aksa Jeneratör, ABD’deki üretim tesisinde ülkenin standartlarına tam uygunlukla üretim yapıyor. 2018 yılında Miami ofisinin de açılmasıyla Aksa Jeneratör, Güney Amerika pazarında daha aktif rol oynayarak jeneratör sektörüne yön veren marka olarak konumlanmaya devam ediyor. 

AKSA Jeneratör Hakkında

1968 yılında Ali Metin Kazancı’nın kurduğu elektrikli motor fabrikasıyla üretim yolculuğuna başlayan AKSA, 1984 yılında ilk jeneratörünü üretti ve kısa zamanda elektrik enerjisi temini için makine ve donanım üretimi konusunda uzmanlaşarak, dünyadaki sayılı jeneratör üreticilerinden biri oldu. 1994 yılında Aksa topluluğunun Kazancı Holding adı altında birleşmesi ve yeni organizasyonu ile Aksa Jeneratör bugünkü yapısına ulaştı. Uzun yıllardır Türkiye jeneratör pazarının lideri olan Aksa, 3 kıtada üretim ile 170 ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Üretiminin yüzde 65’ini ihraç eden Aksa Jeneratör; İstanbul dışında Çin’de ve Amerika’da bulunan üretim tesisleriyle, Asya, Avrupa, Ortadoğu, Afrika ve Amerika’da bulunan 19 ofis ve 4 temsilciliği ile küresel sektörde ilk 5 firma arasındadır. Doğal gazlı jeneratörlerin dünyadaki ilk üreticilerinden biri olan Aksa Jeneratör senkron jeneratör projelerinde tartışmasız üstünlüğünü korurken, Ar-Ge yatırımları ile daha düşük yakıt sarfiyatlı, daha düşük ses seviyeli ve çevre dostu jeneratörler üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.