23.4 C
İstanbul
Perşembe, Haziran 19, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 54

Kimyasal yapı içindeki sağlığımız

Belçika’nın başkenti Brüksel’e bağlı Namur şehrinde bulunan Namur Expo’da yapı endüstrisinde enerji verimliliği başlıklı özel bir toplantıya davet edilmiştik.

Batireno ve Energie& Habitat konferans programında konutların enerji tasarrufu, ekolojik ve yüksek enerji performansı gibi bir dizi çözümler ele alındı.

Enerji tasarrufunda önemli rol oynayan ısıtma ve yalıtım malzemeleri göz ardı edilmeyerek, tüm yenilikler enerji sektörünün önde gelen firmaları tarafından fuarda sektör temsilcilerine sergilendi.

Fuarın önemli etkinliklerinden birisi de Philips standında Led aydınlatmanın avantajlarının tanıtılması oldu.

Energy& Habitat Fuarı’nda enerji kullanımı ile ilgili konferanslar da düzenlendi. Koronavirüs engeline rağmen etkinliklere katılımın yüksek olduğunu da belirtmek isterim.

Ralph Baden ile enerji ve sağlık hakkında yaptığımız görüşme ise bilgi ve istifade yönünden hayli verimli geçti. Öncesinde görüştüğümüz hemen her enerji mühendisleri enerjiden nasıl ve ne kadar para kazanılacağını ve hangi miktarda tasarruf yapılacağı konusunda beyanlarda bulunurken, Baden tüm bunların aksine bu konulara hiç girmeden enerjinin daha nasıl verimli ve sağlıklı biçimde kullanılacağını ifade etti. Yine nasıl üretileceği hususunda çok önemli tespit ve analizlerde bulundu.

Belçika Sağlık Bakanlığı’nda görevleri olan Mühendis Ralph Baden, “Konut yaşamında kimyasal kirleticiler, küfler ve/veya elektromanyetik alanlar insanların sağlığını çok ciddi tehdit etmekle birlikte, yaşam kalitesi artırımını her geçen gün daha da kötü bir hale getirmektedir. Buna engel olmak için sağlam yapı kültürü ve/veya yenileme/sanitasyon çözümlerinin uygulanması gereklidir” diyerek enerji verimliliğinin sağlık olmadan bir avantaj sağlayamayacağını da ifadelerine ekledi.

Ralph Baden’in farkındalık oluşturmaya çalıştığı husus göz ardı etmememiz gereken fikir genişletmeleri barındırıyor. Depreme dayanıklılık ve ihtişam tercihleri ile ticari karlılığın önceliklendirildiği inşaat sektörü sağlık, enerji ve pek tabi ki geleceğin genetiğine ne şekilde katkı ve risk sağlıyor?

Ülkemiz deprem süreçleri ile inşaat alanında kabuk değiştirirken, kentsel dönüşümler hızlandırılmışken ve enerjide attığımız milli gelişmelerin ışığında “Sağlam Yapı” kavramını yeni baştan ele almamız gerekmektedir. Bir yapının sağlamlığı sadece fiziki koşullar ele alınarak değerlendirilmemeli, biyolojik ve kimyasal süreç takibinin de “Sağlam Yapı” kavramının konusu içinde yer alması gerekmektedir.

Ülkemiz şehirlerinde her geçen gün sayısı artan “Toplu Konutlar” toplumu oluşturan tüm bireyleri toplumsal yaşam kültürü adaptasyonuna neden oluyor. Peki ama bu konutlar sadece insanların psikolojik ve kültürel yönelimlerine mi etki ediyor?

Konut ve Toplu Konut yaşamında içinde bulunduğumuz “kimyasal yapı” bizlerin psikolojik, biyolojik ve genetik ne gibi değişimlerimize neden olmaktadır?

Bu soru ve sorunların tahlil edilebilmesi, yapılarımızın insan sağlığını da önceleye bilmesi, gelecek kuşakların iş bu sorunlardan azade daha da yaşanabilir bir dünya oluşturmasını sağlamak, bizlerin önceliğinde olduğu gibi yapısal süreçlerin yönetim erkliğini üstlenmiş olan tüm kurumların yükümlülüğünde olması gerekir. Bu yükümlülük ki geleceğin inşasındaki belki en değerli süreçlerin ilk adımları.

Evimizde yaşıyoruz, yaşlanıyoruz.

Evimizde mutasyon, radyasyon, tansiyon… … niçin var olsun ki?

CK Enerji, insan kaynakları stratejilerini genişletiyor

CK Enerji’de İnsan Kaynakları Direktörlüğü’nü, İK alanında ödüllü projelere imza atan Barış Müstecaplıoğlu üstlendi. Müstecaplıoğlu, “İnsan kaynakları stratejilerinin yalın, çevik ve tasarım odaklı bir bakış açısıyla yenilenmesi adına heyecan verici bir dönüşüm yolculuğuna çıktık” dedi.

Türkiye’nin 7 şehrinde, 8,4 milyon elektrik tüketicisine hizmet veren, İstanbul’un Avrupa Yakası’nı aydınlatan CK Enerji’nin İnsan Kaynakları Direktörlüğüne Barış Müstecaplıoğlu atandı. 20 yılı aşkın süredir Yapı Kredi, Arkas Holding, TAV Havalimanları gibi farklı sektörlerin lider firmalarında İnsan Kaynakları yöneticiliği yapan Müstecaplıoğlu, CK Enerji’ye katılmadan önce Koç Topluluğu’nda Divan şirketler grubunda görev yapıyordu.

Yalın, çevik ve tasarım odaklı bir bakış açısı oluşturulacak

Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği’nden mezun olan ve kariyerinde Aon Hewitt En İyi İşverenler Ödülü ve Brandon Hall İK Uygulamalarında Mükemmellik Ödülleri’ne layık görülen projelere imza atan Müstecaplıoğlu, aynı zamanda Hayallere Ulaşma Rehberi isimli kişisel gelişim kitabıyla ve dünyanın pek çok ülkesinde verdiği eğitimlerle de biliniyor.

Barış Müstecaplıoğlu, CK Enerji olarak enerji sektöründe en çok çalışılmak istenen şirket olmayı hedeflediklerini, insan kaynakları stratejilerinin yalın, çevik ve tasarım odaklı bir bakış açısıyla yenilenmesi adına heyecan verici bir dönüşüm yolculuğuna çıktıklarını belirtiyor.

Salgın enerji sektöründe tahribat yarattı

Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol, “Tüketici enerji verimliliğiyle faturasını azaltırken ülkenin cari açıkla olan mücadelesine de katkı sunacak. Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyeli kadar enerji verimliliği potansiyeli var.” dedi.

Enerji verimliliğindeki en büyük teşvikin faturanın azalması olduğunu dile getiren Birol, “Tüketici enerji verimliliğiyle kendi enerji faturasını azaltıyor ama bunu yaparken ülkenin cari açıkla olan mücadelesine de katkı sunacak. Bu kapsamda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyeli kadar enerji verimliliği potansiyeli var.” diye konuştu.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, Türkiye’nin enerji verimliliğinde büyük potansiyeli olduğunu ifade etti.

Birol, mevzuattaki önerileri yerine getirerek enerjinin verimli kullanılabileceğine dikkati çekerek, “Özellikle sanayide motorların daha verimli hale getirilmesi büyük bir fark yaratacaktır. Bir sanayi şirketi, hiçbir şeyi düşünmeyip sadece kendi cebini dahi düşünse enerji verimliliğini bir numaralı gündem maddesi haline getirmeli.” değerlendirmesinde bulundu. Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektöründe attığı adımların önemine işaret eden Birol, yenilenebilir enerji teknolojilerinde Orta Doğu, Afrika ve Kafkas ülkelerine ihracat yapılabileceğini anlattı.

Birol, Türkiye’nin elektrik talebinin gelecek yıllarda artmasının beklendiğini belirterek, “Yenilenebilir enerjinin yanı sıra kesintisiz elektrik tedariki için nükleer enerji olmazsa olmaz bir teknoloji. Güvenilir partnerler ve doğru bir ekonomik çerçeve içinde anlaşarak Türkiye’nin nükleer enerjiyi mutlaka hayata geçirmesi gerektiğini düşünüyorum.” dedi.

Türkiye’nin Karadeniz’deki doğal gaz keşfine de değinen Birol, Sakarya Gaz Sahası’nın “dev gaz sahaları” kategorisinde yer aldığını ve en kısa sürede ekonomiye kazandırılması gerektiğini vurguladı.

“Salgının yaralarını sarmak 10 yıllar alacak”

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının dünya enerji sektöründe büyük tahribat yarattığını aktaran Birol, “Dünya ekonomisi birkaç yıl içinde toparlansa bile enerjideki yara izlerinin 10 yıllar boyunca devam edeceğini düşünüyorum.” dedi. Birol, bu yıl enerji talebinde ciddi düşüş yaşanacağını ve bunun içinde en büyük darbeyi petrolün alacağını dile getirdi. Dünyadaki enerji yatırımlarının bu yıl yüzde 20 seviyesinde düşüş göstereceğini ifade eden Birol, salgında sadece yenilenebilir enerji kaynaklarının büyüme gösterdiğini, güneş ve rüzgar enerjisinin büyümeye devam edeceğini sözlerine ekledi.

Binalarda “enerji verimliliği” mantolama ile sağlanabilir

Dünyayı tehdit eden en önemli sorunların başında gelen küresel ısınma, farklı bölgelerde farklı şekillerde kendini hissettirmeye başladı. İklim değişikliğinin sağlık ve besine erişme noktasında önemli bir parametre olmasının dışında sürdürülebilir bir dünya için vazgeçilemez olan enerji kaynaklarına etkisi ise tartışılmaz. Enerji tasarrufu denince bugün hala ısı yalıtımı konusu,en son akıllara gelen bir konu. Oysa bir konutta enerjinin yüzde 40’ı duvarlardan kaybediliyor. Tüm konutlar üzerinden düşündüğümüzde bu enerji kaybı çok önemli bir nokta olarak karşımıza çıkıyor.

Rakamlar gösteriyor ki bireylerin yanı sıra şirketlerin de önemli derecede bu tasarrufu yapması gerekiyor. Avrupa’nın mantolama devi Baumit, doğru mantolamayla yapılarda yüzde 50 oranında enerji tasarrufu sağlamanın mümkün olduğunu belirtiyor. Enerji verimliliğine dikkat çeken Baumit, konut ve iş yerlerindeki ısı yalıtımının dünyada küresel ısınmanın engellenmesindeki en önemli gündem maddelerinden biri olduğunun altını çiziyor. 

İklim değişikliği, dünyamızı tehdit eden en önemli sorunların başında geliyor. Hayatımızın her alanında olmasa olmaz bir olgu olan “enerji”kaynakları da iklim değişikliğinden etkileniyor. Enerji tasarrufu dediğimizde bugün hala ısı yalıtımı aklımıza gelmese de bir konutta enerjinin yüzde 40’ının duvarlardan kaybediliyor. Dünyada küresel ısınmanın engellenmesindeki en önemli gündem maddelerinden biri olan ısı yalıtımı ile hem daha sürdürülebilir bir dünya inşa etmek hem de yaşam alanlarında yüzde 50 oranında enerji tasarrufu sağlamak mümkün.

“Türkiye’deki mevcut binaların yüzde 85’inde yalıtım maalesef bulunmuyor”

Son teknoloji kullanarak enerjiden tasarrufu nasıl yaparız sorusu üzerine ürünler geliştiren Avrupa’nın mantolama devi Baumit, sürdürülebilirliği şirket DNA’sına işlemiş durumda. Konu özelinde açıklamada bulunan Baumit Satış ve Pazarlama Direktörü Erdil Dinçer, doğanın bize verdiği tepkilerin küresel ısınmanın günümüzde hangi boyutlara ulaştığının en önemli göstergesi olduğunu söyledi. Ülkelerin karbon salınımı ile ilgili kısıtlamalara gitmek için mevzuat ve standartlarını tekrar gözden geçirdiğini anımsatan Dinçer, “Seragazı emisyonları mevcut şekilde devam ettiğinde, küresel ısınmanın 2030 ile 2052 yılları arasında 1,5ºC sınırını geçmesi bekleniyor. Küresel ısınmayı 1,5ºC ile sınırlandırmak, yaşam alanlarımız üzerindeki kalıcı etkilerinin önlemesi anlamına geliyor. Türkiye’nin BM’ye sunduğu taahhüt 2030 yılı itibarıyla referans senaryoya göre sera gazı salınım artış miktarını yüzde 21 azaltmaktır. Küresel ısınmanın önüne geçmek için fosil yakıt kullanımı azaltılmalıdır. Bu da ülkemizde yalıtım kalınlıklarının artırılması ve sistem kullanımının teşvik edilmesi ile mümkündür. Enerjide dışa bağımlı bir ülke olarak yalıtımlı binalar üretmek ve mevcut binaları yenilemek hem ülke ekonomisine hem de tüketicilerin kendi ekonomilerine büyük katkı sağlamaktadır. Zira günümüzde Türkiye’deki mevcut binaların halen yüzde 85’inde yalıtım maalesef bulunmuyor. Dolayısı ile yalıtım konusunda bilinçlenmemiz oldukça önemli. Enerji tasarrufu dendiğinde ısı yalıtımının ilk akla gelen uygulama olması için farkındalık yaratmak öncelikli hedeflerimiz arasında. Ek olarak her geçen gün bu konudaki farkındalık düzeyinin arttığını da söyleyebilirim.” açıklamasında bulundu.

Çekil git 2020

2021 yılına sayılı günler kaldığı bu zamanda kanımca 2020 yılı ile alakalı tüm Türkiye insanları bitsin artık diyor hatta buna dünya insanları da katılıyor. Benim iç dünyamdan ise 2020 yılına çekil git diye haykırmak 2021 yılına da dünya adına yalvarmak güzel dileklerde bulunmak geliyor.

Başımıza gelmeyenin kalmadığı bu yılda en büyük bela olan Covid-19 ve yaşanılan acılarımız unutulacak gibi değildir. Tüm dünyayı etkisi altına alan binlerce insanın ölümüne sebep olan bu illet umarım bir an önce son bulur ya da çaresi bulunur. Verdiğimiz kayıplar yaşadığımız acılar çektiğimiz çileler ve bizlere hissettirdiği çaresizlikler tarihin sayfalarında her zaman kara bir sayfa olarak kalacak.

Doğa felaketleri, önü alınamayan seller, gökten boşanırcasına yağan yağmurlar, cevizden büyük dolular, yerle bir eden hortumlar, fırtınalar, orman yangınları ve daha neler neler…

Çöken ekonomi, kapatılan fabrikalar, tükenen esnaf, patlayan kredilere paralel çaresi imkânsız borçlar, perişan olan halk, yıkılan yuvalar, dağılan aileler, güvensizleşen ülkemiz, dövizin yükselmesi, enflasyonun çıkması, paramızın değersizleşmesi, eğitimin durması, çileye dönüşen sistem, perişan olan öğrenciler ve birçok can acıtasıca olaylar olaylar…

Ölen doktorlarımız, yetersiz kalan sağlık sistemimiz, hastaların ve hastanelerin durumu ile fedakâr sağlık çalışanları…

Sokağa çıkma yasakları, 65 yaş çilesi, 18 yaş mağdurları…

Bitmek bilmeyen zamlar,her gün yenisi eklenen tarifeler,elektriği, suyu, marketi, benzini, telefonu,interneti ve kabarasıca bir sürü faturalar…

Fırlayan araba, ev, arsa fiyatları, artan dışa bağımlılık, duran üretim,işsizlik, emeklilikte yaşa takılanlar, hep değişen sistem ve bir türlü uygulanmayan kanunlar…

Yaşanan operasyonlar,vatan için canını veren şehitler, yıkılan aileler, analar, babalar, kardeşler, eşler, evlatlar…

Bitmek bilmeyen mülteciler, verilen kimlikler,atanılan devlet kadroları, kat karşılığı verilen pasaportlar…

Bitsin artık bu 2020, gelsin artık 2021 umut olsun bizlere diye haykırıyoruz.2020 yaşattıklarıyla ders olsun bizlere ve el ele verelim güzel Türkiye’mizi umudun ışığında yüceltelim. Yaşanan hatalardan dersler alalım ve ayrışacağımıza birleşelim, üretelim, yeşili koruyalım, hayvanları sevelim, çalışalım, üretelim, kendi kendimize yetelim, tarıma hayvancılığa önem verelim, depremlere karşı hazırlıklı olalım, lüks tüketimden ve özellikle israftan uzak duralım, doğamızı koruyalım, birbirimizi sevelim, okuyalım, bilime, ilime, teknolojiye ayak uyduralım, uluslararası diyaloglar kuralım, barışalım komşularımızla,herkesle ve her kesimle iyi geçinelim, tersine beyin göçünü tesis edelim, emeklilerimizi yaşatalım, asgarî ücretlerini, sağlık hizmetlerini ve eğitim olanaklarını iyileştirerek dünya standartlarına getirelim, Türk Lirası değer kazansın ve cennet vatan Türkiyemizin her yeri güzelliklerle dolsun.

2021 umut olsun, güzel bir yıl olsun, bolluk, bereket, huzur, sağlık ve mutluluk getirsin hem ülkemize hem tüm dünyamıza inşallah. Kalın sağlıcakla güzel günlerde görüşmek dileğiyle…

Petrol Ofisi iki ödül birden aldı

Petrol Ofisi, IPSOS ile gerçekleştirdiği ‘İstasyonlara Bir de Ziyaretçinin Gözünden Baktık’ araştırması, Türkiye Araştırmacılar Derneği – TÜAD tarafından düzenlenen Baykuş Ödülleri’nde hem ‘İnovatif Baykuş’, hem de ‘Usta Baykuş’ kategorilerinde ödüle layık görüldü. 

Türkiye akaryakıt ile madeni yağlar sektörlerinin lideri Petrol Ofisi, imza attığı başarılı çalışmalarla ödüller almaya devam ediyor. Petrol Ofisi’nin son ödülleri, Türkiye Araştırmacılar Derneği – TÜAD tarafından; araştırmanın iş süreçlerinde ve kararlarında sağladığı katma değeri, yarattığı etkiyi ve önemini vurgulamak üzere düzenlenen 8. Baykuş Ödülleri’nden geldi. Bu yıl 16 farklı kategoride 49 araştırmanın ödüllendirildiği Baykuş Ödülleri’nde Petrol Ofisi, istasyonlarında IPSOS tarafından istasyonlarda gerçek müşterilerle gerçekleştirilen ‘İstasyonlara Bir de Ziyaretçinin Gözünden Baktık’ araştırması ile iki ödüle birden uzandı. 

Ödüller; ‘İnovatif Baykuş’ ve ‘Usta Baykuş’ kategorilerinden

Petrol Ofisi’nin ‘İstasyonlara Bir de Ziyaretçinin Gözünden Baktık’ araştırması; kalitatif ve kantitatif araştırma alanında, yenilikçi araştırma yaklaşımlarıyla sektörün büyümesine ya da genişlemesine katkıda bulunan yenilikçi projelerin değerlendirildiği ‘İnovatif Baykuş’ kategorisinde gümüş ödül aldı. Petrol Ofisi’nin araştırması ayrıca, fiyat, ambalaj, ürün ve reklam, promosyon, POP ve benzerleri gibi ürün, dağıtım kanalları, iletişim araçlarının ölçümlenerek seçilmesi, optimize edilmesi ve geliştirilmesine yönelik araştırmaları kapsayan ‘Usta Baykuş’ kategorisinde de gümüş ödüle layık görüldü. 

“Müşterilerimizle farklı yöntemlerle ve sürekli konuşuyoruz”

Petrol Ofisi’nin odağında müşterinin yer aldığına vurgu yapan Petrol Ofisi CMO’su Beril Alakoç, “Faaliyet gösterdiğimiz her alanda, attığımız her adımda ilk önceliğimiz müşterilerimiz ve memnuniyetleridir. Bu yaklaşımla, her alanda olduğu gibi pazarlamada da analize ve analitiğe dayalı çalışmalar yürütüyoruz. Bu sistemi de gerçekleştirdiğimiz çok sayıda ve farklı araştırmalarla besliyoruz.” dedi.

“Güvenli binalarda yaşam yalıtımla mümkün”

Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği İZODER, ‘Dünya Konut Günü’ dolayısıyla yaptığı açıklamada binalarda yalıtımın önemine dikkat çekti. İZODER Başkanı Levent Gökçe, “Yalıtımın sağlık, güvenlik, konfor ve ekonomik açıdan tüm toplumu ilgilendiren ciddi bir boyutu var. Ülke olarak güvenli ve sağlıklı yapılara sahip olmamız ancak tüm binalarımızın yalıtımlı olmasıyla mümkün” dedi. Her yıl ekim ayının ilk pazartesi günü kutlanan ‘Dünya Konut Günü’nün barınma hakkını tüm insanlığa hatırlatmak için ilan edilmiş bir gün olduğunu belirten Levent Gökçe, “Tüm dünyada  yeterli konut üretimi gerçekleştirilirken çevreye duyarlı kentleşmeye özen gösterilmeli. Barınma ihtiyacının karşılandığı noktada, yalıtım uygulamaları büyük önem taşıyor. Yalıtımın sağlık, güvenlik ve ekonomik açıdan tüm toplumu ilgilendiren ciddi bir boyutu var” dedi. Gökçe, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın açıkladığı ‘Kentsel Dönüşüm Eylem Planı’ ile ülkemizde uygulanan yalıtım mevzuatlarının AB ülkeleriyle aynı seviyeye getirilmesi konusunda önemli bir adım atıldığını belirtti.

Dijitalleşmede güvenle ilerlemek mümkündür

Enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümünde dünya çapında uzman olan Schneider Electric, COVID-19 küresel salgını ile birlikte artan IT ve dijital teknoloji ihtiyaçlarının karşılanmasında geniş çaplı ekosistemlerin ve iş birliklerinin önemini vurguluyor.

Dünyanın en güçlü ekosistemlerinden birine liderlik eden Schneider Electric, bu sayede iş ortaklarının her ölçekteki ihtiyaçlarını karşılayacak bir uzman ağına sahip. Bu kapsamda sunulan hizmetlerden biri uçtan uca veri merkezi yönetimi.

Schneider Electric ve kanal ortakları, müşterilerini veri merkezi yaşam döngüsü boyunca tasarımdan bakım ve yükseltmeye kadar uzanan bir ölçekte, kesintisiz güvenilirlik ve çalışma süresi sağlayacak şekilde ve uzaktan izleme özelliği ile destekliyor.

Ayrıca veri merkezlerinin geleceğe hazır, verimli ve esnek olmalarını sağlamak için otomasyon ve Yapay Zeka (AI) alanında şirket içi ekiplerin kısıtlı olduğu durumlarda müşteriler, Schneider Electric’in güvenilir uzmanlığından yararlanıyor. Yetenek açığının büyük bir kısmı, bu ekosisteme katılarak gideriliyor.

Isomer, Viessmann ile hedef büyütüyor

Postmodern toptancılık sisteminin iklimlendirme sektöründeki öncüsü olan ISOMER Isıtma Soğutma Merkezi, dünyanın lider ısı teknolojisi üreticilerinden Viessmann ile hedeflerini büyütüyor. Türkiye genelinde bin 400’e yakın bayisi bulunan şirket, Alman teknoloji devi Viessmann’ın gelişmiş ürün gamıyla 2021 hedefini, 2 bin 500 bayi olarak açıkladı. İklimlendirme ve güneş enerjisi sistemlerinde faaliyet gösteren ISOMER Isıtma Soğutma Merkezi, Alman devi Viessmann ile hedef büyütüyor. Türkiye çapında bin 400’e yakın bayisi olan ISOMER Isıtma Soğutma Merkezi, 2021’de 2 bin 500 bayiye ulaşmayı planlıyor. Bayilerine ürün haricinde mühendislik, pazarlama ve eğitim desteği de sağlayan şirket, küçük ve orta ölçekli işletmeleri,Alman teknoloji devi Viessmann’ın gelişmiş ürün gamıyla büyütmeyi hedefliyor. İklimlendirme sektöründeki toptancılık anlayışını değiştirdiğini belirten ISOMER Isıtma Soğutma Merkezi Genel Koordinatörü İlgin Eray, “Sektöre getirdiğimiz yeni anlayış ile Türkiye genelindeki bin 400’e yakın KOBİ ölçekli bayimize kombi, radyatör, yoğuşmalı kazan, VRF/klima, yerden ısıtma, güneş enerjisi sistemleri ve ısı pompası gibi teknik alt yapı gerektiren ürün gruplarında tam teşekküllü mühendislik desteği sunuyoruz.” şeklinde konuştu.

Wilo, akıllı şehirlere yönelik teknolojilerini tanıttı

Dünya kaynaklarını koruyan yeni nesil ürün, sistem, hizmet ve çözümler geliştiren Wilo, 8 Ekim 2020 tarihinde online olarak gerçekleşen Kamu Bilgi ve İletişim Teknolojileri Konferansı’nda dijital standıyla yer alarak ziyaretçileri ile buluştu.“5G, IoT, AAI ve CoT Hizmetleri Altyapısı ile Akıllı Şehir Çözümleri” panelinde katılımcılarla bir araya gelen Wilo Türkiye Altyapı ve Endüstri Satış Müdürü Şanver Demirata, Wilo’nunakıllı şehir çözümlerinin yanı sıra akıllı şehirlerde öne çıkan teknolojiler ve dünyada teknolojinin geleceği üzerine konuşma yaptı. Demirata konuşmasında, geleceğin akıllı şehirlerinde tasarımların odak noktasında teknolojinin olacağını vurguladı.

Suya ve geleceğe yön verme hedefiyle yol alan Wilo, Bilişim Vadisi organizatörlüğünde 8 Ekim 2020 tarihinde online olarak gerçekleşen Kamu Bilgi ve İletişim Teknolojileri Konferansı’ndaki dijital standında ziyaretçilerini ağırladı. Etkinliğin 4. oturumu olan “5G, IoT, AAI ve CoT Hizmetleri Altyapısı ile Akıllı Şehir Çözümleri” panelinde konuşma yaparak katılımcılarla bir araya gelen Wilo Türkiye Altyapı ve Endüstri Satış Müdürü Şanver Demirata, Wilo’nun akıllı şehir çözümlerinin yanı sıra akıllı şehirlerde öne çıkan teknolojileri ve dünyada teknolojinin geleceğini anlattı. 

“Wilo olaraksuyun etkin ve verimli dağıtımı için çalışıyoruz”

Konuşmasında geleceğin akıllı şehirlerinde tasarımların odak noktasında teknolojinin olacağını vurgulayan Demirata, “İnsanların yaşam kalitesini arttıracak akıllı şehirler, teknolojinin yardımıyla sürdürülebilir kentsel gelişimi sağlayacak. Şu anda 3 buçuk milyar insan şehirlerde yaşıyor ve öngörü bu sayının 2050 yılında 7 milyara ulaşacağı yönünde. Bu nedenle geleceğin şehirlerini inşa ve dizayn etmek için insan merkezli yapılar tasarlamak artık zorunluluk haline geldi. Tasarımların odak noktasında sadece teknoloji olacak. Gelecekte tüm akıllı şehirler internete bağlı nesneler ile donatılacak. Bu sebeple gelecekteki şehirlerin odak noktasında, şehrin neye ihtiyacı olduğunu kısa sürede tespit eden teknolojiler olacağını düşünüyoruz. Akıllı şehirlerdeki5G alt yapısı ve ileri teknoloji sensörler düşünüldüğünde kesintisiz ve hızlı bir internet alt yapısı büyük önem taşıyor. Nesnelerin İnterneti (IoT) teknolojisinden bahsedebilmek için hızlı bir internet alt yapısına ihtiyacımız var. Çünkü gelecekte çok fazla bilgi alışverişi ve bilgi yoğunluğu olacak. Çok fazla nesne internete bağlanacak. Yeni teknolojiler ve kullandığımız yeni ekipmanlar birbiri ile haberleşecek. Bu nedenle internet alt yapısını geliştirecek projeler ileride daha da fazla konuşulacak. Ek olarak, kuracağımız akıllı şehirlerde sahip olduğumuz kaynakları optimize etmemiz gerekiyor. Örneğin; şu anda şehirlerimizde kullandığımız suyu verimli olarak tedarik edip etmediğimiz öncelikli olarak düşünmemiz gereken konulardan biri. Akıllı şehirlerde de su temini konusu yine öncelikli gündem maddelerinden biri olacak” açıklamasında bulundu.

Elektrikte tasarruf etmenin püf noktaları

Elektriğe zam gelmesiyle tüketiciler nasıl tasarruf edeceklerini düşünmeye başladı. Korona virüs nedeniyle evlerde daha çok vakit geçirildiği için mesken faturaları zaten yükselmişti. Şimdi kışın da yaklaşmasıyla tüketiciler de elektriği tasarruflu kullanma yolunda adımlar atmaya başladı. Elektrik tarifeleri karşılaştırma ve tedarikçi değiştirme internet sitesi encazip.com, evde elektriği hem verimli hem de tasarruflu kullanmanın 11 yolunu anlattı.

Elektriğe zam gelmesiyle birlikte mesken kullanıcılarının kafasında nasıl tasarruf ederim sorusu oluşmaya başladı. Henüz kışın kendini tam hissettirmemesi ve ısıtıcıları açma gereği duyulmaması elektrik kalemlerini bir nebze azaltsa da artık evlerde daha çok vakit geçirildiği için sürekli prizde olan eşyalar günlük tüketimin büyük bir kısmını oluşturuyor.

Elektrik tarifeleri karşılaştırma ve tedarikçi değiştirme internet sitesi encazip.com tarafından sağlanan bilgilere göre beyaz eşyalar evde tüketilen elektrik enerjisinin yüzde 61,8’ini kullanıyor. Beyaz eşyalar kendi içinde incelendiğinde buzdolabı yüzde 18’lik tüketim oranı ile ilk sırada. Onu yüzde 7,5 ile televizyon ve yüzde 7,3 ile çamaşır makinesi takip ediyor. Bu da beyaz eşyaların verimli enerji sınıfının önemini gösteriyor. Ev geneline bakıldığında beyaz eşyalardan sonra elektrik kullanımı dağılımında sıralama yüzde 11 ile aydınlatma, yüzde 9 ile mutfak içi kullanım, yüzde 7,5 ile sıcak su ve yüzde 7,4 ile ısınma şeklinde devam ediyor. Elektrik tarifeleri karşılaştırma ve tedarikçi değiştirme internet sitesi encazip.com, kış aylarında hem elektrik hem de doğalgaz faturalarında nasıl tasarruf edilebileceği konusunda tavsiyelerde bulunuyor.

Airbus, NASA’ya destek veriyor

Airbus, Columbus, Mississippi’deki Airbus Helicopters, Inc. üretim ve tamamlama tesisinden Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’ne (NASA) iki yeni H135 helikopterin teslimatı ile uzay keşiflerinin geleceğini destekleyen ürün portföyünü genişletmeye devam ediyor. Önümüzdeki yılın başlarında teslim edilmesi planlanan üçüncü H135’le birlikte helikopterler, NASA’nın Florida’daki Kennedy Uzay Merkezi’nde konuşlandırılacak ve roket fırlatmalarında hava güvenliği, acil tıbbi hizmetler, araştırma ve nitelikli yolcu taşımacılığı dahil olmak üzere çeşitli görevler için kullanılacak. NASA Kennedy Uzay Merkezi Uçuş Operasyonları Şefi David Ramsey, “Airbus helikopterlerini filomuzda görmekten dolayı çok memnunuz. NASA, eskiyen helikopter filosunu yenilemeye çalışırken, performansı, yetenekleri ve ihtiyaçlarımızı karşılama becerisi nedeniyle H135’i seçti. Önümüzdeki yıllarda, bu helikopterler sadece Kennedy Uzay Merkezi’nde güvenlik ve rutin görevleri desteklemekle kalmayacak, aynı zamanda astronotlarımızı ve mürettebatı Uluslararası Uzay İstasyonu’na (UUİ), Ay’a ve ötesine önemli görevler başlatırken destekleyecek” dedi. H135’lerden biri, SpaceX’in UUİ’ye 6 aylık keşif gezisine çıkacak Crew Dragon üyelerinin 39A’daki tarihi fırlatma rampasına kadar götürecek. Helikopterler ayrıca, 2024 yılına kadar insanlı Ay seyahati programı olan Artemis projesinin hazırlık ve yürütme çalışmalarını da destekleyecek. Airbus Helicopters Kuzey Amerika Başkanı Romain Trapp, “NASA ile çalışmak, çocukluğumuzdan beri çoğumuzun -ben de dahil olmak üzere- hayalini kurduğumuz bir şey ve yeni H135’leri tam olarak desteklemeye hazırız.” dedi.

TOTAL’den araç bakımında hızlı ve güvenilir hizmet

Total Turkey Pazarlama, Türkiye genelinde 111 noktada TOTAL QUARTZ AUTO CARE (TQAC) uzman servis merkeziyle, sürücülere kaliteli ve güvenilir hizmet sunuyor.Pandemi nedeniyle özel araç kullanımındaki artış ve ikinci ele olan talebin araç bakım ihtiyacını da beraberinde getirdiğini söyleyen Total Turkey Pazarlama Genel Müdürü Emre Şanda, “Uzman eller tarafından yapılan araç bakımı güvenli bir sürüş sağlamakla kalmıyor olası masrafları da azaltıyor” dedi.

İstanbul, 17 Ekim 2020 – Pandemi nedeniyle binek araç sahibi olmak ihtiyaçlar arasında üst sıraya çıkarken ikinci el araca olan talep de büyüyor. Düzenli araç bakımı ise güvenli bir sürüşün yanı sıra masrafları azaltırken aracın performansını artırıyor. Türkiye’de madeni yağ sektöründe 30 yıldır faaliyet gösteren ve sektörün lider şirketlerinden Total Turkey Pazarlama, TOTAL QUARTZ AUTO CARE uzman servis merkezleriyle araç sahiplerine kaliteli ve güvenilir servis hizmeti sunuyor. Türkiye genelinde 111 noktada hizmet veren servis merkezlerinde periyodik bakım ve yağ değişiminin yanı sıra mekanik onarım, elektrik, karoseri onarımı ve lastik değişimi gibi ek hizmetler bulunuyor. TOTAL’in geniş hizmet ağıyla araç sahiplerinin beklentilerini karşıladığını belirten Total Turkey Pazarlama Genel Müdürü Emre Şanda, “Araç bakımını zamanında ve uzman ellerde yaptırmak çok önemli. Düzenli olarak bakımı ve onarımı yapılmış araçlar güvenli bir sürüş deneyimi yaşatırken aniden çıkabilecek yüksek masrafların da önüne geçiyor. Bunun yanı sıra aracın performansındaki düşüş de önleniyor.” şeklinde konuştu.

Mesele Al-Bayrak

Muhalefetin gündem zavallılığına bakar mısınız?

Sayın Berat Albayrak’ı ve hükümeti yıpratmak için hemen her fırsatta başarılarına bakmaksızın “Damat gitsin!” naraları atan acizler şimdi de kalkmış “böyle gidilir mi?” gevezeliği ile muhalefet ettiğini sanıyorlar.

Amaçlarının hiçbir zaman üzüm yemek olmadığı ve bağcıyı dövmek ile koltuk bulduğu aşikâr olan muhalefet kalabalığı, iktidarın sözde yumuşak karnı olarak nitelediği ailesine saldırmaktan hiçbir zaman ar etmediği gibi edebi de kuşanmadı.

Ne oldu?

Damat gitti…

27 saat boyunca herhangi bir açıklama yapılmamış, medya susmuş, aile içi kargaşa varmış, falanmış, filanmış…

Ekonomiden bir haber olan ve parti tabelalarının dahi parasını ödeyemeyen muhalifler, başımıza iktisatçı kesildiler. İktisatçı kesildikleri yetmezmiş gibi muhasebeciliğe de soyunan bu kalabalık, meselenin ne olduğunun farkında dahi değil.

Bu memleketin ekonomik sorunları mı yoksa bu memleketin beka sorunlarımı önceliğimiz?

Hedefe koyuyor ve hiçbir ahlak barındırmaksızın yok etmek için her şeyi yapıyorlar. Buna karşı akılcı ve istikrar ile hem ülkemiz dışında hem de topraklarımız içinde dik durmaya çalışan iktidar bu yıpratmalardan daima güçlenerek çıkıyor.

Muhalefet bu çürümüşlüğü ile iktidarı onarma vazifesini aslında layığı ile yerine getirdiğini söyleye biliriz.

Fakat mesele “damat” değil mesele “Albayrak…”

Sismik araştırma gemilerini tüm “gemicik” geyiği çeviren muhalefete rağmen ülkemize kazandıran, neredeyse kibirdendir denecek mütevaziliği ile saygınlığı ve kalitesini hiçbir zaman bozmamış olan Sayın Sadık Albayrak’ın oğullarına karşı bir operasyon tertip ediliyor.

Bunlara pirim vermeyen iktidar erki, bu ailenin yetiştirdiği evlatlardan bu memleketin faydasına birçok kazanım elde etmiştir. Dolayısı ile ülkemiz ve milletimizedir bu kazanım. Fakat yorgunluk dinlenmeyi gerektirir.

Evet…

Yorulduğunda dinlemesi ve dinlenmesi gerekir insanın…

Koltukçu değil, Rantçı değil, Vahşi değil, İllacı değil…

İnsan kalabildiğimizin hakikatidir vazgeçişlerimiz. Vazgeçebilme ferasetinden dolayı hürmet görmeli insan. Hatadan azade olmaz ya insan.

Hele ki genç bir bedene yüklenirse yaşlı ve hatta kanlı belalar… Belamların naraları elbette ki incitir.

Damat gitti efendiler…

Peki şimdi kim gitsin istiyorsunuz?

Rüzgar enerjisinde adım adım dijitalleşme

Geleceğin enerjisi olan rüzgar enerjisinin her ayağında dijitalleşme ve Endüstri 4.0 yer almaya başlıyor. Üretimden işletme süreçlerine, bakım ve onarımdan sürdürülebilirlik performansına kadar rüzgar enerjisindeki teknolojik gelişmelere dikkat çeken Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın,türbin bakım ve onarımlarında verilerin değerlendirilmesinde makine öğrenmesinden faydalanıldığını aktarıyor.

Enerjiye olan talebin ve fosil yakıtların kullanımına bağlı olarak da sera gazı emisyonlarının hızla artması, temiz rüzgar enerjisinin rolünü daha da önemli hale getiriyor. Rüzgar türbinlerindeki verimlilik oranlarının artması için de dijital yaklaşım ve veri işleme gün geçtikçe sektör içerisinde daha güçlü yer ediniyor. Yurtiçi ve yurtdışındaki rüzgar enerjisi santrallerine çok çeşitli yelpazede servis hizmetleri sunan Ülke Enerji’nin Genel Müdürü Ali Aydın, devasa ekipman parçalarından oluşan rüzgar türbinlerinden elektrik üretiminin devamlılığı ve verimliliğinin uzun vadeli sağlanması adına makine öğrenmesinin türbinlerin bakım ve onarımlarında kullanıldığına dikkat çekiyor.

Türbinlere dijital dokunuşlar

Türbinler, rüzgar enerjisi potansiyelinden yararlanmak için aşırı iklim şartlarını barındırabilen konumlara kuruluyor. Uzun vadeli geri dönüşleri sürdürmek için türbin ekipmanlarının düzenli ve önleyici bakımlara ihtiyaç duyduğunu belirten Ali Aydın, elektriksel ve mekanik sorunların olası arızalara ve hasarlara neden olabileceğine dikkat çekerek enerji verimliliğinin elde edilmesi adına türbin duruş sürelerinin kısaltılmasına ve enerji üretimi kaybına yol açabilecek etkenlere teknolojinin avantajlarını kullanarak engel olabildiklerini belirtiyor.

Sahadan elde edilen veriler makine öğrenmesi ile işleniyor

Tüm sektörlerde olduğu gibi rüzgar enerjisi sektöründe de dijital gelişmelerin yer edindiği zemin sağlamlaşıyor. Fiziksel ve dijital nesneler arasındaki uyumun getirdiği dinamizm ve etkileşimin rüzgar enerjisinde de vücut bulduğuna dikkat çeken Ali Aydın, kurulu bir santralin önleyici bakımları ve retrofitlerinde makine öğrenmesinden faydalanıldığının altını çiziyor. Sahadan elde edilen verilerin daha önceden toplanmış veri grubu üzerinden çalıştırılan makine öğrenmesi yöntemleri ile anlamlandırıldığını ve böylelikle henüz sinyalleri dahi görünmeyen ve ileride yaşanabilecek sorunlara dair kestirimler yapılabildiğini aktaran Aydın, tam kapsamlı rapor sunumlarından türbinlere yapılacak müdahalelere kadar dijital ve fiziksel iş birliğinin sağlandığına dikkat çekiyor.

Daha akıllı, daha hızlı ve daha fazla veriye dayalı 

Makine öğrenmesi, rüzgar santrallerinin güç üretimlerinin elektrik talebini nasıl karşılayabileceğine dair daha akıllı, daha hızlı ve daha fazla veriye dayalı değerlendirmeler yapılmasına yardımcı oluyor. Sağlanan bu faydaların Endüstri 4.0 özelinde rüzgar enerjisi sektörünü de bir adım daha öteye taşıdığını dile getiren Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, üretimden işletme süreçlerine, bakım ve onarımlardan verimlilik akışına kadar her bir adımda dijital ayak izleriyle karşılaşılan rüzgar enerjisi sektörünün teknolojinin geldiği en son noktaları barındırdığına dikkat çekiyor.

TOGG ve Farasis’ten stratejik ortaklık

TOGG ürün gamında kullanacağı batarya paketinde iş ortağı olarak dünyanın önde gelen Li-Ion batarya üreticilerinden Farasis’i seçti. Varılan anlaşmaya göre TOGG’un batarya modülü ve paketi Türkiye’de üretilecek. İki şirket, batarya hücresi tedarikinin yanında imzaladıkları kapsamlı niyet mektubuçerçevesinde Türkiye ve çevresindeki ülkeler için enerji depolama çözümlerini bir ortak girişim şirketi çatısı altında sunarak iş birliğini genişletecek.  

TOGG geliştirmekte olduğu elektrikli araç ürün gamı içindeki en temel bileşenlerden biri olan batarya için dünyanın önde gelen Li-Ion batarya üreticilerinden Farasis’i iş ortağı olarak seçti. Bilişim Vadisi’nde TOGG Yönetim Kurulu üyelerinin de katılımıyla imzalanan kapsamlı niyet mektubu sonrası yapılan açıklamada Farasis ile birlikte geliştirilen batarya modülü ve paketinin Türkiye’de üretiminin yanında, Türkiye ve çevresindeki ülkeler için enerji depolama çözümlerini bir ortak girişim şirketi çatısı altında sunacak stratejik ortaklık seçeceğinin de titizlikle değerlendirildiği ifade edildi. 

TOGG Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu imza sonrası yaptığı açıklamada “Farasis ile birlikte kurulacak ortak girişim şirketi de ülkemizin enerji sisteminin verimliliğini artırmaya aday bir girişim olacak, ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını azaltacak, temiz ve verimli bir enerji sistemi geliştirmemizi hızlandıracak. Bu sayede TOGG’un mobilite ekosistemi, teknoloji geliştiren, ciddi ekonomik değer yaratan, önemli bir bölgesel oyuncu haline gelecektir” diye konuştu.

İlk yerli elektrikli bisiklet bataryası Vestel’den

Türkiye’nin önde gelen teknoloji üreticilerinden Vestel, ilk yerli elektrikli bisiklet bataryasının üretimine başladı. Donanım, yazılım, mekanik tasarımları ile üretim ve test altyapısı tamamen Vestel mühendisleri tarafından üretilen bataryalar, güvenilirliği, uzun ömürlü kullanım imkanı ve online servis hizmeti ile avantaj sağlıyor. Metropollerde yaşanan trafik sorunu ve sağlıklı yaşam bilincinin artması ile talebin yükseldiği elektrikli bisikletler, tüketicilerin tercihi olmaya devam ediyor. Avrupa’da ciddi pazar büyüklüğüne ulaşan elektrikli bisikletlere, Türkiye’de de ilgi her geçen gün artıyor. Ancak bataryaların yüksek maliyetli, kısa ömürlü olması ve güvenlik riskleri,kullanıcılar açısından engel oluşturuyor. Türkiye’nin önde gelen teknoloji şirketlerinden Vestel’in tasarlayıp ürettiği ve ilk kez geçen yıl düzenlenen IFA’da görücüye çıkarılan yerli tasarım ve üretim bataryalar bisiklet üreticilerine kalite, maliyet, teslimat süreleri ve satış sonrası hizmetlerde büyük avantaj sağlayacak. İlk siparişini Salcano’dan alan Vestel, tüm yerli bisiklet üreticileri ve dünyaya batarya üretmeyi hedefliyor.

Geleceğin teknolojilerine yatırım yapmaya devam ettiklerinin altını çizen Vestel CEO’su Turan Erdoğan, “Bir teknoloji şirketi olarak daima en iyi ve en yeniyi tasarlamaya odaklanırken, Akıllı Evler, Akıllı Şehirler ve Nesnelerin İnterneti konsept çatısı altında, hem birbirleriyle haberleşebilen hem de mobil cihazlar aracılığıyla kontrol edilebilen akıllı ürünleri piyasaya sunarak, tüketici deneyimine değer katacak teknolojileri geliştiriyoruz. Ülkemizin Akıllı Şehirlerinde Vestel’in imzası olacak. Geçtiğimiz sene görücüye çıkardığımız Vestel tasarım ve donanımına sahip bisiklet bataryalarımızın üretimine başladık. Bisiklet bataryalarımızı bisiklet üreticileri ve e-bisiklet sistem üreticilerinin kullanımına sunarak sektörde bir ilke imza atmış olduk” açıklamasında bulundu.

Hızlı şarj ve yüksek güvenlik

Otomotiv baz alınarak elektrikli bisikletlere uyarlanan bataryalar, EN50604-1 güvenlik sertifikalarını almayı başararak,  müşteriler tarafından özellikleri ve tasarımı ile beğeni topluyor. Vestel’in ürettiği bu bataryalarda yüksek enerji yoğunluğuna sahip NCA hücreler kullanıyor. Bluetooth üzerinden batarya-cep telefonu bağlantısı ile online servis hizmetine olanak sağlayan sistem, aynı zamanda kullanıcının bataryanın durumunu aplikasyonla takip edebilmesini mümkün kılıyor. Vestel mühendislerinin tasarladığı bataryalar,IP66 seviyesinde su geçirmez tasarımı ile EN50604-1 onayının gerektirdiği  şok, darbe ve ezilme testlerinden başarıyla geçerek diğer ürünlerin önüne geçiyor.

Mesele ışık olunca devletin ışıkları hiç sönmez

0

Değerli Dostlarım,

Bu ülkede din adına ahkam kesenleri de gördük, bilim adına atıp tutanları da gördük. Kendini ilgilendirmeyen konularda, her alanda her şeyi söyleyebilme hakkını kendinde gören pek çok kişinin varlığına şahit olduk.

Bu hafta yine böyle açıklamalardan biriyle gündeme gelen bu defa devletin koskoca AYM üyesi Engin Yıldırım bir tweetinde AYM binasının dış cepheden çekilmiş bir resmiyle birlikte “Işıklar yanıyor” ifadesini kullanarak provakatif bi açıklama yapmıştı.

2018 yılında Anayasa Mahkemesi Başkan vekiliyken HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunun devamına karşı çıkmasıyla bilinen Yıldırım’ın bu tweeti akıllara genellikle darbe dönemlerinde kullanılan “Genelkurmay’ın ışıkları yanıyor” şeklindeki ifadeye benzetildi ve o anlamda kullanıldığı düşünülerek büyük tepki çekti.

Yıldırım’ın paylaşımına hükümetten art arda tepkiler geldi.

Sayın Başkanımız Erdoğan’dan “Talihsiz bir paylaşımdı, keşke yapmasaydı. Kaldı ki bir üyenin üzerine böyle bir şey düşmezdi. AYM üyesinin böyle bir sürecin içerisinde farklı bir şekilde yer alması adeta siyasete soyunması… Çok arzu ediyorsan siyasete girersin bunu ve daha ötesini da söyleyebilirsin.” Diyerek tepkisini dile getirdi.

İçişleri Bakanlığı da bu tweete bir gönderme yaparak: “Işıklarımız hiç sönmüyor” yazan bir tweet attı.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ise Yıldırım’ın paylaşımı ile ilgili olarak, yargı mensuplarının “geçmişte de örneklerini gördüğümüz gibi aktivizm içerisine girecek bir kurum değildir” dedi.

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan da “AYM üyesi olmuş birinden devlet adabı, yargıç ağırlığı ve ciddiyeti beklemek hakkımız!” diyen Turan, “Bu imalı ifadenin ne demek olduğunu bilmiyor muyuz?! Bu ne saçmalık, kendinize gelin!” ifadelerini kullandı.

Elbette bir AYM üyesinin bu sözlerin vakti zamanında ne anlamda kullanıldığını bilmemesi imkansız. Şimdi büyük tepki üzerine her ne kadar yanlış anlaşıldığını, aslında darbe imasında bulunmadığını söylese de bu millet bu tarz meselelerde ne düşüneceğini, neyin ne amaçla söylendiğini bilecek basirete sahiptir ve bunu unutmayacaktır.