28.4 C
İstanbul
Çarşamba, Haziran 18, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 51

Depremde elektrik, su ve gaza dikkat

Bir deprem ülkesinde yaşıyoruz ancak gerek önlemler gerek deprem sonrası yapılması gerekenler konusunda yetersiz kalabiliyoruz. Sağlam bir bina hayati önem taşırken deprem öncesi, sırası ve sonrasında da dikkat edilmesi gereken noktalar var. Bazen binalar sağlam kalsa bile gaz, su ve elektrik hatları zarar görebiliyor. Gerekli kontrolleri yapıp önlemleri alarak oluşabilecek kazaların önüne geçmek mümkün. Elektrik tedarikçileri karşılaştırma sitesi encazip.com, deprem öncesinde, anında ve sonrasında yapılması gerekenlere değindi.

Depremden önce

Depremden önce de hazırlık yapmak mümkün. Deprem çantasının hazırlanması, toplanma alanının belirlenmesi, bina içindeki elektrik ve doğal gaz tesisatlarının nasıl kapatılacağı ve deprem sonrasında ne gibi aksiyonların alınacağı konularında karara varıp deprem olduğunda uygulamaya geçilebilir. Bu önlemlere ek olarak deprem sonrasında elektrik, gaz ve su gibi konularda sorun yaşamamak için şunlara dikkat edin:

• Su, elektrik ve gaz düğmelerinin hangi konumda açık hangi konumda kapalı olduğunu işaretleyin.

• Başta yüksek voltajlı aletler olmak üzere kullanmadığınız zamanlarda elektrikli aletlerin fişini çekin.

• Kombilerinizi düşme ve buna bağlı olarak gaz ve su bağlantılarını kırma olasılığı nedeniyle duvara sabitleyin.

• Benzer şekilde beyaz eşyalarınızı ve büyük elektrikli aletleri de duvarlara sabitleyin. 

• Televizyon, bilgisayar ve diğer küçük ev aletlerinin altına kaymayı önleyici pedler yerleştirin. 

• Gaz kaçağı ve yangına karşı, gaz vanası ve elektrik sigortalarını otomatik hale getirin.

Deprem anında

• Yaralanmayı önlemek için kabloların kopma ihtimaline karşı elektrik hatlarından en az 10 metre uzakta durun.

• Direkler üstünde görünürde elektrik hattı yoksa elektrik hattının toprak altında olabileceğini unutmayın. Toprak altındaki kanalizasyon, elektrik ve gaz hatlarından gelebilecek tehlikelere karşı dikkatli olun.

Depremden sonra

• Deprem sonrasında elektrikler güvenlik amacıyla kesilebilir. Güç geri geldiğinde olası bir yangının başlamasını önlemek için zarar görmüş ışıkları kapatın ve hasarlı aletleri fişten çekin.

• Hem gaz kaçağı ihtimaline karşı hem de bacanın yıkılması durumunda şöminenizi ve sobanızı kullanmayın.

• Herhangi bir gaz sızıntısı veya dökülmüş yanıcı sıvı olmadığından emin olana kadar çakmak ya da kibrit yakmayın, ışık düğmelerini açmayın. 

•Etrafı kontrol etmek amacıyla el feneri kullanın. Eğer gaz sızıntısı olduğunu fark ederseniz pencereleri ve kapıları açarak alanı havalandırın.

• Gaz sızıntısından şüpheleniyorsanız hiçbir elektrikli aleti kullanmayın, ocak ya da soba yakmayın.

• Evinizde doğal gaz varsa ve gaz kokusu alıyorsanız hemen derhal gaz tedarikçinizi arayın. Bu sırada gaz vanasını kapatın, tekrar da açmayın. Yalnızca gaz teknisyeni gazı güvenli bir şekilde açabilir. Kendinizi ve çevrenizdekileri tehlikeye atmayın.

• Sarsıntı geçtikten sonra kombinizi, doğal gaz ile çalışan tüm ekipmanları, varsa elektrikli ısıtıcılarınızı ve yangına sebep olma ihtimali olan tüm cihazları kapatın.

• Depremden hemen sonra musluk suyu hala mevcutsa, suyun kesilmesi ihtimaline karşı kapları doldurun. 

• Kanalizasyon kanallarında, su borularında sorun olduğunu düşünüyorsanız sifonu çekmeyin.

• Gerçekten acil bir durum yoksa 112 acil yardım servisini aramayın ve meşgul etmeyin. 

Acil durumlar için:

Doğal gaz acil hattı: 187

Elektrik kesinti hattı: 186

Su şebekesi ile ilgili ihbarlar: 185

Bu numaraları mutlaka kaydedin.

EHP teknolojisi yüksek faturalara son veriyor

Konutlarda ve iş merkezlerinde ısınma için doğal gaz tüketimi arttıkça faturalar da kabarıyor. Bunun en temel nedeni ise kullanılan eski teknolojiye sahip standart petekler olarak görülüyor. Geliştirdikleri EHP teknolojisiyle dünyada ilk ve tek, bilinen en hızlı, en verimli, en maliyet etkin ve en basit ısı transfer sistemini ısıtma ürünlerinde kullanarak yüksek faturalara son vermeyi hedefleyen Enover Enerji, EHP teknolojisi ile %65’e varan oranda ekonomik tasarruf sağlıyor.

Kış mevsiminin yaklaşması ile birlikte havalar soğuyor. Buna bağlı olarak ısınmak için de artan doğal gaz tüketimi, yüksek faturalarla karşılaşılmasına neden oluyor. Yüksek faturaların oluşmasında 100 yılı aşkındır kullanılan eski teknoloji peteklerin rolü ise büyük paya sahip görülüyor. Isıtma ve soğutma sistemlerinde devrim yaratacak teknolojiyi geliştiren Enover Enerji, nano teknolojik partikülleri içerisinde barındırdığı EHP teknolojisinin kullanıldığı ürünlerinde %65’e varan tasarruf ile yüksek faturalara son veriyor.

11 Yıllık Ar-Ge Çalışmasının Ürünü

Tüm dünyada enerji verimliliğine yönelik birçok çalışma gerçekleştiriliyor. Özellikle enerjide tasarruf elde edilmesi için maliyet etkin projelerin hayata geçirilmesi çabalanıyor. 11 yıllık Ar-Ge çalışması ile birlikte başta Gazi Üniversitesi olmak üzere birçok uluslararası akredite enstitü ve kuruluş tarafından tescillenen ve tamamı patentlenen EHP teknolojisi, Türkiye’nin önemli stratejik madeni borun, nano teknolojiyle buluşmasını sağlayarak enerji verimliliğinde çok ciddi kazanım sağlıyor.

Pandemi sonrası “Yapay Zekâ” yatırımları zirveye çıkacak

Kurumlar; önümüzdeki üç yıl içinde makine öğrenmesi ve yapay zekâ için ayıracakları yatırım bütçelerinde belirgin bir artış yapmayı planladıklarını belirtiyorlar.

Experian’ın öncülüğünde; her yıl Forrester Consulting tarafından yürütülen,  araştırmanın bu yılki konusu “Kurumsal Çeviklik ve Dijital Dönüşüme Giden Akıllı Yollar” 

Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’da; bankacılık, finansal hizmetler, perakende, e-ticaret ve telekomünikasyon sektörlerinden, 1000’den fazla üst düzey karar vericinin katıldığı araştırmada,yapay zekâ ve yeni teknolojinin, başarının kritik anahtarları olduğu belirtiliyor.

Araştırma;Türkiye’deki firmaların yarısından fazlasının (%64), önümüzdeki 12 ay içinde, salgın öncesinde sahip oldukları gelir ve kâra tekrar dönmeyi beklediklerini ortaya koyuyor. %80’den fazlası 18 ay içinde pazardaki pozisyonlarını geri kazanmayı hedefliyor. Ancak bu iyimserliğe rağmen, karar vericilerin üçte birinden fazlası (%34), şu anda finansal olarak risk altındaki müşterileri belirlemek için mücadele ettiklerini kabul ediyorlar.

Artık çevrimiçi müşteri deneyimi hepimiz için öncelik

Bugüne kadar gerçekleştirilen yatırımlara rağmen, karar vericilerin çoğu, çevrimiçi müşterilerle etkileşim becerilerinin yeterince gelişmediğini ve artan tüketici beklentilerine ayak uyduramadıklarını kabul ediyor. Çoğunluk (%85), iyileştirilmiş müşteri deneyimini öncelik haline getireceğini belirtiyor.

Raporda dikkat çeken bir başka konu ise ticari fonksiyonlardaki otomasyon eksikliği. Bu sorun ürünün üretiminden nakliyesine, satışından paketlenmesine kadar ticaretin her aşamasında görülüyor. Pandemi döneminde Türkiye’deki işletmelerin yaklaşık dörtte biri (%25) bu eksik nedeniyle ciddi sorunlar yaşıyor. Araştırmada artık pandemi öncesi iş modellerine geri dönüşün olmayacağı da belirtiliyor.

Experian Türkiye Genel Müdürü Samile Mümin yaptığı açıklamada, pandeminin küresel ekonomi üzerindeki derin etkileriyle birlikte, birçok karar vericinin işletmelerinin geleceğini yönetmek için farklı şekillerde harekete geçme ihtiyacında olduğunu, artık eski iş yapış modellerine geri dönüşün mümkün olmadığını belirtti ve sözlerine şu şekilde devam etti:

“Covid-19 krizinin dijitalleşmeyi önemli ölçüde hızlandırdığı bir gerçek. Araştırmalar, pandemi döneminde dijital kanalları ilk kez kullanan işletmelerinin büyük çoğunluğunun işler normale döndüğünde de bu kanalları kullanmaya devam edeceklerini gösteriyor. Karar vericilerin yaklaşık dörtte üçü (%70) için,dijitalleştirme stratejilerinin hızlandırılması ve çevrimiçi kanalların iyileştirilerek yaygınlaştırılması yüksek öncelik arz ediyor.

Diğer taraftan; gelinen noktada, kurumların iç ve dış ortamdaki değişikliklere kendi stratejilerine paralel olarak hızlı bir şekilde yanıt vermeleri her zamankinden fazla önem taşıyor. Bu noktada makine öğrenmesi yöntemleri, sık ve çabuk değişen koşullara hızlı adaptasyon, doğru müşteri profillemesi ve isabetli aksiyon belirleme anlamında-, elimizdeki en güçlü araç olarak ön plana çıkıyor.

Rosatom’un ‘Küresel Atom Testi’ ilgiyle izlendi

Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom Dünya Bilim Günü’nde tek günlük düzenlediği eğitim projesi Küresel Atom Testi (Global Atomic Quiz) büyük ilgi gördü. Antarktika hariç dünyanın tüm kıtalarını kapsayan 70’den fazla ülkede 12 binin üzerinde katılımcıyı bir araya getiren ve 11 farklı dilde yapılan küresel test, gördüğü yoğun ilgi nedeniyle ikinci kez yeniden düzenlendi. Testin Türkçe konuşan katılımcıları ise cevapların ayrıntılı açıklamalarını İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Senem Şentürk Lüle’den dinleme fırsatı buldu. Nükleer uygulamalar ve reaktör teknolojisi konusunda yetkin isimlerden biri olan Lüle, Dünya Bilim Günü’nde düzenlenen bu önemli etkinlik ile ilgili düşüncelerini şu sözlerle anlattı: “Günümüzde pek çok şehir efsanesi mevcut. Asimetrik bilgi, öğrenmeyi arzulayan insanların gerçeklere ulaşmasına engel oluyor. Tüm dünyadan katılımcı bulan Küresel Atom Testi nükleer enerji ile ilgili bilimsel gerçeklerin eğlenerek öğrenilmesine olanak sağlayan bir platform sunuyor.  Ben de nükleer alanda çalışan bir uzman olarak bu projenin bir parçası olabildiğim için çok memnunum.”

200 bin TL destek ve ücretsiz eğitim şansı

TÜBİTAK’ın genç girişimcilere geri ödemesiz destek sağladığı 1512 Bireysel Genç Girişim Programı’na (BİGG) yeni dönem başvuruları başladı. Program ile teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirleri olan genç girişimcilere 200 bin TL’ye varan hibe desteği veriliyor. Genç girişimciler iş fikirlerini katma değer ve nitelikli istihdam oluşturma potansiyeli yüksek, uluslararası ölçekte rekabet gücü olan teşebbüslere dönüştürebilmeleri için TÜBİTAK tarafından desteklenmeye devam ediyor. 2012 yılında başlatılan BİGG programı, yenilikçi iş fikirlerine sahip gençleri hayalleriyle buluşturuyor. İş fikrini ticarileştirmek isteyen girişimcilere programa kabul edilen projeleri için 200 bin TL’ye kadar hibe veriliyor. Genç girişimciler hibe desteğinin yanı sıra iş planı hazırlama, sunum eğitimleri, ticari ve iş planı mentorlukları gibi alanlarda da destek imkânı bulabiliyorlar.

2020 yılı 1. çağrısı için 21 Ekim’de başlayan başvurular, içinde üniversite teknoloji transfer ofisleri, bankalar ve sanayi şirketlerinin bulunduğu 63 uygulayıcı kuruluş tarafından alınacak. Yeni dönemde 21 ilden başvuru yapılabilen programda6 tematik alandaki iş fikirlerini değerlendirecek. Bu alanlar; akıllı ulaşım, enerji ve temiz teknolojiler, akıllı üretim sistemleri, iletişim ve sayısal dönüşüm, sağlık ve iyi yaşam, sürdürülebilir tarım ve beslenme olarak belirlendi. BİGG proragmınaörgün öğrenim veren üniversitelerin lisans programından bir yıl içinde mezun olabilecek durumdaki öğrenciler, yüksek lisans veya doktora öğrencileri ve lisans, yüksek lisans veya doktora derecelerinden birini en çok 10 yıl önce almış mezunlar başvurabiliyor. Programdan daha fazla gencin yararlanabilmesi için kuluçka merkezi ve uygulayıcı kuruluşlara mali alanda mentor olarak BİGG’in tüm süreçlerini içine alan ücretsiz bilgilendirme seminerleri düzenlediklerini söyleyen IFASTURK Mali Müşavirlik ve Denetim Kurucusu Mesut Şenel, verdikleri hizmetler hakkında şu bilgileri paylaştı: “Genç girişimcileri teknoloji odaklı iş fikirlerini ticarileştirme yolunda 200 bin TL’ye varan hibe desteğine ulaşmalarını sağlamak için tüm aşamalar hakkında bilgilendiriyoruz.”

Yeni sanayi devriminin yapı taşı yapay zekâ olacak

Türkiye’de fabrika otomasyonu ve ileri robot teknolojileri alanında iddialı bir oyuncu olarak dijital dönüşüm alanında önemli yatırımlar ve çalışmalar hayata geçiren Mitsubishi Electric,Otomotiv Mühendisliği Derneği (OTOMDER), Mekatronik ve Kadın Derneği (MEKADIN) ve Dijitalleşme ve Endüstri 4.0 Derneği (Dıgıt4Turkey) öncülüğünde düzenlenen “Üretimde Teknoloji Zirvesi Mühendislik-1.0”etkinliğinde sektör paydaşlarıyla bir araya geldi. Etkinlikte “Engineer Talks” başlıklı panelde “Dijital Fabrikalar ve Robotlar Zamanı” sunumuyla konuşmacı olarak yer alan Mitsubishi Electric Türkiye Fabrika Otomasyon Sistemleri Ürün Yönetimi ve Pazarlama Bölümü Departman Müdürü Tolga Bizel, markanın ileri teknolojiye sahip yeni nesil ürün ve çözümleri hakkında bilgi verdi. Yapay zekâ, Nesnelerin İnterneti (IoT) ve robot teknolojilerinin geleceği konusunda açıklamalarda bulunan Bizel, dijital dönüşümün ve yeni sanayi devriminin yapı taşının yazılım ve yapay zekâ olacağını ve teknolojiye olan ihtiyacın giderek artacağını vurguladı. Otomotiv Mühendisliği Derneği (OTOMDER), Mekatronik ve Kadın Derneği (MEKADIN) ve Dijitalleşme ve Endüstri 4.0 Derneği (Dıgıt4Turkey) tarafından düzenlenen “Üretimde Teknoloji Zirvesi-Mühendislik 1.0” etkinliği; sektör profesyonelleri, mühendisler, akademisyenler ve öğrencileri online platformda bir araya getirdi. Etkinlik kapsamında “Dijital Fabrikalar Zamanı ve Robotlar” sunumuyla “EngineerTalks” panelinde konuşan Mitsubishi Electric Türkiye Fabrika Otomasyon Sistemleri Ürün Yönetimi ve Pazarlama Bölümü Departman Müdürü Tolga Bizel,Nesnelerin İnterneti (IoT-Internet of Things), yapay zekâ (AI-Artificial Intelligence) ve robot teknolojilerinin geleceği konusunda bilgiler verirken, yeni endüstri evresine hazırlıklı olabilmeleri için geleceğin mühendislerine tavsiyelerde bulundu.

Gelecekte yapay zekâ ile üretim yapan fabrikalar olacak

Dijital dönüşümde yeni bir evre yaşandığını, günümüzde robot kullanımının hızla yaygınlaştığını ve fabrikalarda yapılan işlerin değiştiğini söyleyen Tolga Bizel,“Bundan önceki endüstri evrelerinin yapı taşları elektrik, makine ve otomasyon şeklindeydi. Bu endüstri evresinin yapı taşı ise yazılım ve yapay zekâ olacak. Gelecek, yapay zekâ teknolojileriyle şekillenecek,hatta şimdiden yapay zekânın hayatımızdaki yeri her geçen gün hızla artıyor. Yapay zekânın en popüler yansımaları ise internet aramaları, PID döngüleri, otomatik pilot ve vizyon tanıma olarak karşımıza çıkıyor. Üretime de dâhil olan yapay zekâ, parametreleri ayarlamanın yanı sıra sorunları arama, yardımlı bakım, ses ve yüz tanıma gibi birçok beceriye sahip. Gelecekte bizi kendi kendine karar veren, aldığı bilgileri yerinde işleyen ve bunu yapay zekâ teknolojileriyle taçlandıran, hareket serbestliğine sahip otonom sistemlerin birlikte çalıştığı fabrikalar bekliyor. Robotların üretimdeki rolünün hızla artacağı yönündeki gelecek vizyonundan hareketle Mitsubishi Electric olarak biz de ileri robot teknolojileri alanında yeni nesil ürün ve çözümler geliştiriyoruz. Yapay zekâ ile geliştirdiğimiz yeni nesil kolaboratif robotlarla şirketlerin robotik sistemlerini hızlı, sezgisel ve daha düşük maliyetlerde kurmalarına, hızla değişen iş ortamları ve sosyal ihtiyaçlara esnek bir şekilde yanıt vermelerine imkân sağlıyoruz.” dedi.

Maisart teknolojisi ile fabrikalarda verimlilik artacak

Mitsubishi Electric’in tescilli AI markası “Maisart” teknolojisini kullandıklarını belirten Bizel, “Fabrika içinde her bir katmanda yapay zekâ algoritmalarının kullanılması ve olayın buluta kadar taşınmaması için Maisart dediğimiz bir teknoloji kullanıyoruz. Mitsubishi Electric’s AI creates the State-of-the-ART in technology (Mitsubishi Electric’in AI’sı ile en yeni teknoloji) ifadesinin kısaltması olan ‘Maisart’ ile yapay zekâ tabanlı fabrikalarda ve tesislerde ekipman duruş süresi azalırken verimliliğin artırılması sağlanıyor. Makine öğrenmesi algoritmasını kullanan bu teknoloji, sensör verilerini analiz ettikten sonra farklı operasyonel durumlar arasında üretim makinesi geçişine ilişkin bir model oluşturuyor. Biz de fabrikanın her katmanında yapay zekâ algoritmalarını işleyebileceğimiz şekilde değiştirmeyi başardık. Bu alandaki yatırımlarımıza artan bir ivmeyle devam ediyoruz.” dedi.

Elektrikli araç testlerinde OTAM tercih ediliyor

Otomotiv Teknolojileri Araştırma Geliştirme Merkezi (OTAM)’da elektrikli ve hibrit araç testleri de başarıyla gerçekleştiriliyor. Bu yıl 4 firmanın elektrikli araç testlerini merkezlerinde yaptıklarını belirten OTAM Genel Müdürü Ekrem Özcan, “Otomobil ve hafif ticari araçtan oluşan toplam 4 araca yönelik; Enerji Tüketimi, Menzil ve Motor Performans Testleri gerçekleştirildi. Her test süreci yetkinliğimizi artırırken hedeflerimizi de büyütmemize yardımcı oluyor. Önümüzdeki günlerde Türk otomotiv sanayisinin yurtdışında yapmayı planladığı testleri de OTAM’a çekmek için yoğun çalışmalar yürütüyoruz” dedi.  Elektrikli ve hibrit araçlara olan talep her yıl giderek büyümeye devam ediyor. TÜİK verilerine göre 2020’nin ilk 9 ayında trafiğe kaydı yapılan otomobil sayısı 409 bin 538 adet. İlk 9 ayda kaydı yapılan otomobillerin yüzde 3,1’i elektrikli ve hibrit otomobillerden oluşuyor.  İlk 9 ayda trafiğe kaydı yapılan elektrikli vehibrit otomobillerin sayısı 12 bin 572 adet. Bu rakam 2019’un ilk 9 ayında 8 bin 700 adetti. Geçen yıla göre bu yıl yüzde 44.5 oranında artış yaşanmış durumda.  2019-2018’in yıl bazında toplam otomobil kıyaslamasına baktığımızda ise, 2019’da trafiğe kaydı yapılan elektrikli ve hibrit otomobillerin sayısı, 2018’e göre yüzde 180 artarak 15 bin 53 adet olmuştu.

Pazardaki elektrikli ve hibrit araç dönüşümünde OTAM yerini aldı

Toplam araç parkındaki değişimin ve elektrikli ve hibrit araçlara olan ilginin her yıl giderek artmasının geleceğe yönelik çok önemli sinyaller verdiğini belirten OTAM Genel Müdürü Ekrem Özcan, “OTAM olarak bu dönüşüme yönelik adımlarımızı biz de hızlıca attık ve her yeni süreçle birlikte merkezimizin yetkinliğini artırmak için yoğun çalışmalar yürütüyoruz. Yaptığımız çalışmalardaki elde edilen başarının en önemli göstergelerinden birisi de elektrikli araç testinde tercih edilen bir merkez olmamız. Son 1 yılda yapılan 4 ayrı firmanın elektrikli araç testlerini OTAM olarak laboratuvarlarımızda gerçekleştirdik. Testleri yapılan araçlar hafif ticari araç ve binek otomobildi. Merkezimizde bu 4 araca yönelik; Enerji Tüketimi, Menzil ve Motor Performans Testleri gerçekleştirildi” dedi.

Teksan enerji sektöründe ilklere imza atıyor

Turkishtime Dergisi’nin şirketlerin Ar-Ge karnesini çıkardığı geleneksel araştırması “Ar-Ge 250” sonuçlandı. Kesintisiz güç sektöründe ilk 250 arasına girmeyi başaran tek şirket olan Teksan, 2019 yılındaki yaklaşık 6,4 milyon TL’lik Ar-Ge harcaması ile listenin 219. sırasında yer aldı. Türkiye’nin Ar-Ge’ye bütçesinden en çok pay ayıran şirketleri arasında yer alan Teksan, Ar-Ge’yi geleceğe yatırım olarak görüyor. Türkiye’nin ilk hibrit jeneratörü, yerli Kojenerasyon ve Trijenerasyon sistemleri gibi pek çok başarılı projeyi hayata geçiren şirket, Turkishtime Dergisi’nin “Ar-Ge 250 Listesi”ne kesintisiz güç sektöründen girmeyi başaran ilk ve tek kuruluş oldu. Teksan 2019 yılında 6,4 milyon TL. Ar-Ge harcaması ile ilk 250 içinde 219. sırada yer aldı. 2005 yılında kurduğu Ar-Ge departmanı ile sektörde pek çok ilke imza atan Teksan, 2017 yılında  Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Ar-Ge Merkezi olarak tescil edildi ve sektörün ilk özel Ar-Ge Merkezi oldu. Kurulduğu günden bu yana teknolojideki gelişmeleri izleyen ve enerji çözümleri sektörüne yenilikçi ürünler kazandıran Teksan, bu vizyonuyla Türkiye’nin Ar-Ge’ye  en çok yatırım yapan şirketleri arasında sıralanıyor.

Enerjide 2020 böyle geçti

Türkiye ve dünyada 2020 enerji sektörü önemli gelişmelere sahne oldu

Türk Akım Doğal Gaz Boru Hattı açıldı

Rus doğal gazını Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya nakledecek Türk Akım Doğal Gaz Boru Hattı 8 Ocak’ta törenle hizmete açıldı. Törene, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç ve Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov katıldı.

Bu dönemde Türkiye’nin enerji karnesinde kayda değer iyileşmeler gerçekleşti. Türkiye’nin elektrik kurulu gücü haziran sonu itibarıyla 92 bin 97 megavata ulaştı. Toplam kurulu gücün 6 bin 482 megavatı lisanssız elektrik santrallerinden oluştu.

Bu yılın ilk yarısında devreye giren elektrik üretim kapasitesi 978 megavat oldu. Bu kapasitenin tamamına yakınını çevreye duyarlı yenilenebilir kaynaklar oluşturdu.

Yeni kapasitenin 652,6 megavatı HES’lerden, 286,7 megavatı da rüzgar enerjisi santrallerinden sağlandı. Aynı dönemde hizmete giren biyokütle, jeotermal ve atık ısı santrallerinin kapasitesi 29 megavat olurken, 10 megavatlık lisanslı güneş enerjisi santrali devreye alındı. Söz konusu dönemde, termik santral kapasitesi oluşmadı.

Petrol fiyatları tarihte görülmemiş düşüş yaşadı

Ayrıca, tüm dünyada birçok sektörü etkileyen yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını enerji alanında da çeşitli buhranları beraberinde getirdi. Küresel enerji piyasaları, 21 Nisan’da Batı Teksas (WTI) tipi ham petrol fiyatlarındaki tarihte görülmemiş düşüşün şokuyla sarsıldı.

WTI tipi ham petrolün mayıs vadeli ve fiziki teslimli sözleşmelerinde, vade sonuna bir gün kala düşük hacimle de olsa tarihte ilk defa eksi fiyattan işlemler gerçekleşti. Kontrat sahiplerinin, depolama zorlukları nedeniyle fiziki teslimattan kaçınması, pozisyonlarını kapatmak isteyen yatırımcıların da vade sonuna bir gün kalan kontratlarda alıcı bulamaması nedeniyle fiyatlar, eksi 37,63 dolardan işlem gördü. Petrol fiyatındaki hızlı düşüş ve piyasada yaşanan panik sonrası bir açıklama yapan ABD Başkanı Donald Trump, Kovid-19 salgınının etkisiyle ülkede ham petrol fiyatlarının sıfır doların altını görmesinin “kısa vadeli” olduğunu belirterek, 75 milyon varil ham petrol alacaklarını kaydetti. Açıklama sonrası WTI’nın aktif vadesi 15 dolara kadar yükseldi.

Brent petrol fiyatları da gün içinde 18,02 dolara kadar inerek günlük yüzde 29,27 kayıp yaşadı. Brent petroldeki bu geri çekilme Şubat 2002’den bu yana en düşük seviye olarak kayıtlara geçti. Bunun ardından ilerleyen günlerde, küresel çapta faaliyet gösteren büyük petrol şirketleri finansal tablolarında büyük düşüşler yaşandığını bildirdi.

Türkiye altın üretiminde Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı

Türkiye’de altın üretiminin 2019’da bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 40 artışla 38 tona çıkarak, Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdığı açıklandı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, konuğu olduğu Anadolu Ajansı Editör Masası’nda, Libya ile imzalanan ve deniz yetki alanlarını sınırlayan mutabakat muhtırasıyla Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz kaynaklarının paylaşımı konusundaki denklemin bozulduğunu belirterek, “Hem bizi hem Libya’yı oyunun dışında tutmaya çalışıyorlardı. Biz, ‘Hayır burada haklarımız var sonuna kadar gözeteceğiz. Bu oyunda biz de varız.’ dedik.” ifadelerini kullandı.

Cezayir Enerji Bakanı Muhammed Arkab, Cezayir milli enerji şirketi Sonatrach ile Türkiye’den Rönesans Holding ortaklığıyla Adana’da bir petrokimya fabrikasının kurulacağını açıkladı.

Maduro “Enerjide Acil Durum” kararnamesi çıkardı

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, ABD’nin uyguladığı yaptırımlar sonrası ülkenin petrol üretiminin artırılması amacıyla devlet petrol şirketi PDVSA’nın, Devlet Başkanlığına bağlı kurulacak komisyon tarafından yönetilmesi için “Enerjide Acil Durum” kararnamesi çıkardı. 

Petrol fiyatları, Kovid-19 salgını kaynaklı talep endişeleri sonrası, 4 yılın en düşük seviyesine gerileyerek, yaklaşık yüzde 27 kayıpla işlem gördü. Brent petrolün varil fiyatı 31,27 dolara, WTI tipi petrolün varil fiyatı da 27,34 dolara kadar geriledi. Böylece her iki petrol türünün varil fiyatı 12 Şubat 2016’dan beri en düşük seviyesini kaydetti.

Kanuni Mersin açıklarında

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, Türkiye’nin üçüncü sondaj gemisi Kanuni’nin Taşucu Mersin açıklarındaki liman sahasına ulaştığını açıkladı.

Dünya genelinde Kovid-19 salgınının yayılması ve petrol piyasasındaki arz fazlası nedeniyle Brent türü ham petrolün varil fiyatı 30 doların altına düştü. Brent türü ham petrol, gün içinde 29,55 dolar seviyelerinden işlem görerek, Ocak 2016’dan bu yana en düşük seviyesine geriledi.

Benzin ve motorin satışında 81 milyon litreyle tarihi rekora imza atıldı

Türkiye’de ilk Kovid-19 vakasının açıklandığı 11 Mart’ta, petrol fiyatlarındaki düşüşe paralel olarak akaryakıt pompa fiyatlarının da gerilemesiyle benzin ve motorin satışında yaklaşık 81 milyon litreyle tarihi rekora imza atıldı. Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası (EPGİS) verilerine göre, Türkiye’de bu tarihte 70 milyon 9 bin 355 litre motorin ve 10 milyon 897 bin 598 litre benzin satışı gerçekleşti. 

Enerji, maden, iyonlaştırıcı radyasyon, parçacık hızlandırıcıları ve nükleer teknoloji alanlarında faaliyet göstermek üzere Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK) kuruldu. Brent türü ham petrolün varil fiyatı, Kovid-19 kaynaklı kaygılar sonucunda 23 dolar ile Kasım 2002’den bu yana en düşük seviyeye geriledi.

Spot doğal gaz piyasasındaki işlem hacmi, 21 milyon 590 bin 924 liraya ulaşarak yılın en yüksek seviyesini gördü.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, dünyanın en büyük petrol ve doğal gaz üreticilerinden Shell, BP, Total ve Equinor’un kredi notu görünümlerinin negatife çevrildiğini bildirdi.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, bu yıl ve 2021’e yönelik ham petrol varil fiyatları öngörüsünü, piyasalara ilişkin Kovid-19 kaynaklı komplikasyonlar nedeniyle aşağı yönlü revize etti.

Fatih’in yeni durağı Karadeniz

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Fatih sondaj gemisinin teknik hazırlıklarının tamamlanmasının ardından yeni durağının Karadeniz olacağını bildirdi. OPEC+ olarak nitelendirilen OPEC ve OPEC dışı bazı ham petrol üreticisi ülkeler, mayıstan itibaren günlük ham petrol üretimlerini 9,7 milyon varil azaltma kararı aldıklarını duyurdu. İki ay sürecek bu kesintinin ardından, 1 Temmuz’dan 2021’in başına kadar ise kesinti miktarının 7,7 milyon varile çekilmesi ve sonrasında ise Nisan 2021’in sonuna kadar günlük kesinti miktarının 16 ay boyunca 5,8 milyon varil olması kararlaştırıldı.

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansının (İRENA) “Küresel Ölçekte Yenilenebilir Enerjinin Görünümü” başlıklı raporunda, dünya ekonomilerinin kapsamlı şekilde karbondan arındırılması stratejileri için yaklaşık 130 trilyon dolarlık enerji yatırımı gerektiği belirtildi.

İtalyan ENI ve Fransız Total enerji şirketleri, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin sözde münhasır ekonomik bölgesinde planlanmış sondaj çalışmalarını yaklaşık 1 yıl ertelediklerini Rum yönetimine bildirdi.

EIA, dünyanın en büyük petrol üreticisi ve tüketicisi ABD’de, düşük petrol fiyatları nedeniyle sektörde 200’den fazla şirketin iflas ettiğini ve gelecek yıl da devam etmesi beklenen bu süreçte endüstrinin kayıplarının şimdiden milyarca doları bulduğunu açıkladı.

ABD yönetiminin eski Başkan Barack Obama döneminde yapılan anlaşma kapsamında İran’a uygulanan yaptırımlara yönelik sağlanan muafiyetlerin kalan kısmını da sonlandırdığı ve iki İranlı yetkiliye yaptırım uygulayacağı bildirildi.

Fatih İstanbul’un fethinin 567. yıl dönümde sefere çıktı

Türkiye’nin ilk milli sondaj gemisi “Fatih”, Karadeniz’de sondaj faaliyetlerini gerçekleştirmek üzere İstanbul’un fethinin 567. yıl dönümü olan 29 Mayıs’ta sefere çıktı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye’nin yerli ve yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretiminin, ocak-mayıs döneminde yüzde 66 olarak gerçekleştiğini bildirdi.

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı petrol üreticisi ülkeler, nisan ayında alınan günlük 9,7 milyon varillik petrol kesintisi anlaşmasını temmuz ayının sonuna kadar uzatma kararı aldı.

Azerbaycan’ın Şah Deniz 2 sahasındaki doğal gazı Avrupa’ya taşıyacak Trans Adriyatik Doğal Gaz Boru Hattı’nın (TAP), 105 kilometrelik deniz geçişi tamamlandı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan müjdeyi verdi

Fatih sondaj gemisi Karadeniz’deki Sakarya Gaz Sahası’nda yer alan Tuna-1 lokasyonunda Türkiye tarihindeki en büyük doğal gaz keşfini gerçekleştirdi. Keşfedilen gaz miktarı 21 Ağustos’ta 320 milyar metreküp olarak açıklanırken, 17 Ekim’de aynı bölgede bulunan 85 milyar metreküp doğal gaz rezerviyle bu rakam 405 milyar metreküpe ulaştı. Yapılan hesaplamalara göre, söz konusu keşfin potansiyel ekonomik değeri mevcut fiyatlarla yaklaşık 85-90 milyar dolar seviyesinde bulunuyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “müjde” olarak açıkladığı keşif, bu yıl dünyada gerçekleştirilen en büyük ikinci, açık denizlerde ise en büyük gaz keşfi olarak kayıtlara geçti. 

Ülkenin son dönemde denizlerde yoğun bir şekilde yürüttüğü sismik arama ve sondaj faaliyetlerinin ilk somut meyvesi olan keşif, Türkiye’nin bugüne kadar kara ve deniz sahalarında gerçekleştirdiği 16,6 milyar metreküplük toplam üretiminin 25 katı seviyesinde bulunuyor. 2023’te başlaması hedeflenen doğal gaz üretimiyle Türkiye’nin yıllık doğal gaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 30’unun karşılanabileceği hesaplanıyor. 

Türkiye’nin geçen yıl sonu itibarıyla 12 milyar doları aşan doğal gaz ithalatının bu üretimle yılda yaklaşık 4 milyar dolar azalması bekleniyor. 

Söz konusu keşfin uluslararası şirketlerin Karadeniz’e olan ilgisini artırması beklenirken, bölgedeki dengeleri değiştirebilecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Türkiye yenilenebilir enerjide Avrupa ülkelerini geride bıraktı

Türkiye’nin geçmiş yıllarda yenilenebilir enerjide yaptığı yatırımlar ve yerli kaynaklara yönelim çabaları sayesinde yılın ilk 10 ayında üretilen 252 milyar kilovat/saat elektriğin yaklaşık yüzde 60’ı yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılandı. Bu dönemde devreye alınan 2 bin 950 megavat kurulu gücün tamamına yakınını yenilebilir enerji kaynakları oluştururken, bu miktar Avrupa’daki 20 ülkenin toplam yenilenebilir enerji kurulu gücünü geride bıraktı.

Enerji talebinde daha “temiz” kaynaklara yönelim artarken, özellikle yenilenebilir enerji yatırımlarında kullanılan teknolojinin millileştirilmesi konusu ajandanın ilk sıralarındaki yerini korudu.

Türkiye’nin ilk nükleer güç santrali (NGS) projesi Akkuyu NGS’nin üçüncü ünitesi için inşaat lisansı verildi. Santralin ilk ünitesinin 2023 yılında devreye alınacağı açıklandı.

OPEC+ ülkelerinden günlük petrol üretimini artırma kararı 

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı petrol üreticisi ülkelerden oluşan OPEC+ grubu, 3 Aralık’ta ocak ayı için günlük petrol üretimini 500 bin varil artırma kararı aldı. OPEC+ üyesi 23 ülkenin enerji ve petrol bakanlarının, video konferans yöntemiyle bir araya geldiği 12. Bakanlar toplantısında alınan kararla mevcut durumda uygulanan günlük 7,7 milyon varillik üretim kesintisi 7,2 milyon varile düşürüldü.

Piyasa beklentisi mevcut kesintilerin 3 ay daha devam etmesi yönündeyken, OPEC+ grubu nisandaki anlaşma uyarınca 1 Ocak 2021 itibarıyla üretim miktarını 2 milyon varil artırma planından vazgeçmiş oldu. Grup ayrıca, gelecek yılın ilk çeyreğinde her ay yapılacak toplantıyla bir sonraki ay için üretimini günlük 500 bin varili geçmeyecek şekilde artırabilecek.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından işletmeye alınan 52 hidroelektrik santralin toplu açılış töreni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın video konferans yöntemiyle katılımıyla gerçekleştirildi.

OPEC, ham petrol üretim kesintisi miktarını günlük 2 milyon varil azaltma kararı aldı. 

Fatih ilk sondajına başladı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Fatih sondaj gemisinin Karadeniz’deki ilk sondajına Tuna-1 lokasyonunda başladığını duyurdu.

Avrupa Yatırım Bankası tarafından Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) için Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ’ye (BOTAŞ) 270 milyon dolar kredi verildiği bildirildi.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Yeşil Tarife uygulaması devreye alındı. Uygulamayı kullanan tüketicilerin elektrik faturalarında, kullanılan enerjinin temiz kaynaklardan üretildiğini gösteren özel bir işaret bulunacak.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, 36 ilde güneş enerjisine dayalı küçük ölçekli 74 Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ihalesi gerçekleştirileceğini açıkladı.

Oruç Reis Akdeniz’de

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, MTA Oruç Reis sismik araştırma gemisinin yeni görevi için Akdeniz’de çalışma yapacağı alana ulaştığını bildirdi.

Dünyanın en büyük 12 petrol şirketi, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkisiyle yılın ilk yarısında 80 milyar dolar zarar açıkladı.

Türkiye’nin ilk entegre güneş paneli üretim fabrikası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in katıldığı törenle açıldı. Türkiye’nin ilk, Avrupa ve Orta Doğu’nun tek entegre güneş paneli üretim tesisi olan Kalyon Güneş Teknolojileri Fabrikası 400 milyon dolar yatırımla devreye alındı. 

Fatih, Türkiye tarihindeki en büyük doğal gaz keşfini gerçekleştirdi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fatih sondaj gemisinin Karadeniz’deki Sakarya Gaz Sahası’nda Türkiye tarihindeki en büyük doğal gaz keşfini gerçekleştirdiğini açıkladı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Sakarya Gaz Sahası’nda yaklaşık 40 kuyu açılmasının planlandığını belirtti.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, 3 Eylül’de günlük elektrik üretiminde 1 milyar kilovat/saat aşılarak tüm zamanların en yüksek değerine ulaşıldığını kaydetti.

Türkiye’nin ilk nükleer enerji santrali Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) ilk güç ünitesinde yer alacak reaktörün üretiminde son aşamaya geçildiği bildirildi.

İtalyan enerji şirketi ENI, Mısır açıklarında yaklaşık 120 milyar metreküplük doğal gaz sahası keşfettiğini duyurdu. 

Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması’ndan (YEKDEM) yararlanmak isteyen üretim tesislerinin 31 Aralık 2020’ye kadar devreye girme şartında süre, 30 Haziran 2021’e uzatıldı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’nda gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu. Dönmez, geçen yıl 120 kara sondajı yapıldığını ve günlük 47 bin varille son 20 yılın en büyük yurt içi üretiminin gerçekleştirildiğini, dünkü günlük üretimin ise 55 bin 260 varil olduğunu bildirdi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye ve Libya hükümeti arasında imzalanan deniz sınırı anlaşmasının BM tarafından tescil edilmesiyle, Türkiye’nin Akdeniz’de yürüttüğü politikanın daha da güçlendiğini ifade etti.

Türkiye’de ilk defa lityum üretilecek

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Eskişehir’de yapımına başlanan tesiste Türkiye’de ilk defa lityum üretileceğini belirterek, “Türkiye’nin yaklaşık 1200 ton lityum ithalatı söz konusu. Burada lityumun pilot ölçekte yıllık 10 ton üretim kapasitesi var.” dedi.

Azerbaycan’ın Şah Deniz 2 sahasındaki doğal gazı Avrupa’ya taşıyacak Trans Adriyatik Doğal Gaz Boru Hattı’nda (TAP) inşaat 4,5 yılın ardından tamamlandı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Oruç Reis sismik araştırma gemisinin Doğu Akdeniz’de faaliyet göstereceği lokasyona ulaştığını bildirdi.

TPAO, Türkiye’nin Karadeniz’de Tuna-1 kuyusundaki ilk ultra derin deniz keşfindeki rezerv miktarında 85 milyar metreküp artış saptandığını ve toplam rezerv miktarının 405 milyar metreküpe ulaştığını duyurdu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, yerli su altı robotu Kaşif’in, Fatih sondaj gemisinde görevine başladığını bildirdi.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) tüketicilerin kullandığı elektriğin yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiğini garanti eden Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti (YEK-G) Sistemi, Kurul onayından geçti.

Fatih sondaj gemisi Türkali-1 kuyusunda sondaja başladı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Fatih sondaj gemisinin Türkali-1 kuyusunda sondaja başladığını bildirdi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, yenilenebilir enerjide kurulu gücün eylül sonunda yaklaşık 47 bin megavata ulaştığını ve toplam kurulu gücün yarısından fazlasını oluşturduğunu açıkladı.

Bakan Dönmez, Kanuni sondaj gemisinin 2021’in ilk aylarında Karadeniz’de faaliyete başlayacağı bilgisini verdi.

Dönmez, Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) üzerinden eylül sonu itibarıyla Türkiye’ye yaklaşık 7 milyar metreküp gaz sevkiyatı gerçekleştiğini bildirdi. 

Uluslararası Enerji Ajansının Yenilenebilir Enerji Raporu’na göre, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesi geçen yıl sonu itibarıyla 44,6 gigavata ulaştı.

Kanuni Karadeniz’e uğurlandı

Kanuni sondaj gemisi, Haydarpaşa Limanı’nda düzenlenen törenle doğal gaz ve petrol aramaları için Karadeniz’e uğurlandı.

Bakan Dönmez, “Türkiye’nin bugüne kadar ürettiği toplam doğal gaz miktarının 16,8 milyar metreküp. Tuna-1 kuyusundaki keşfimizle bunun 24 katını tek bir sondajda yakaladık. Sadece hanelerin 20 yıldan fazla ihtiyacını tek başına karşılayabilecek devasa bir rezervden bahsediyoruz.” dedi.

Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi (TÜREK) Başkanı Hakan Yıldırım, ekim sonu itibarıyla Türkiye’nin rüzgar enerjisi kurulu gücünün 8 bin 288 megavata ulaştığını bildirdi.

Azerbaycan’ın Şah Deniz 2 sahasından çıkarılan doğal gazı Avrupa’ya taşıyacak Trans Adriyatik Doğal Gaz Boru Hattı (TAP) ticari olarak işlemeye başladı. 

Akkuyu’ya yeni lisans

Akkuyu NGS’nin 3. ünitesi için inşaat lisansı verildi. Rus şirketi Gazprom Export, Türkiye’ye ilk kez Elektronik Satış Platformu üzerinden spot boru gazı satmak için ihale düzenledi.

Türkiye’nin elektrik üretim sektöründe 9 ayda gerçekleştirilen yeni yatırımların yüzde 99,6’sını hidroelektrik ve rüzgar enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir kaynaklar oluşturdu. 

Rus enerji şirketi Gazprom Export’un Türkiye’ye spot boru gazı satmak üzere elektronik ortamda gerçekleştirdiği ilk ihaleyi Engie Enerji kazandı. 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, rüzgardan elektrik üretiminde 153 bin 35 megavat/saat ile 25 Kasım’da rekor kırıldı. Böylece, rüzgar santrallerinden bir günde elde edilen elektrik ilk defa tüm yenilenebilir enerji santralleri toplamından fazla gerçekleşti. 

OPEC ve OPEC dışı bazı petrol üreticisi ülkelerden oluşan OPEC+ grubu, ocak ayı için günlük petrol üretimini 500 bin varil artırma kararı aldı.

Eskişehir Kırka Eti Maden Tesisleri’nde lityum karbonat üretimine başlandı.

TOGG banttan inmeden şarj alt yapı çalışmaları tamamlanacak

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Yerli elektrikli otomobilimiz TOGG banttan inmeden şarj alt yapı çalışmalarımızı büyük oranda tamamlamış olacağız.” dedi.

Bakan Dönmez, Fatih ve Yavuz sondaj gemilerinin bugüne kadar toplam 9 derin deniz sondajı yaptığını, 1 derin deniz sondajına ise devam edildiği bilgisini verdi.

Çalışanlar “Fikrinle Enerji Kat” ile ödüllendirildi

CK Enerji tarafından elektrik sektörünü geliştirecek yenilikçi fikirleri teşvik etmek için 2016 yılından bu yana düzenli olarak gerçekleştirilen “Fikrinle Enerji Kat Yarışması’nın kazananları belli oldu. Jüri, grup bünyesindeki farklı şirketlerinden 8 çalışan tarafından geliştirilen 4 projeyi ödüle layık gördü. Elektrik sektörünün öncü şirketi CK Enerji tarafından 2016 yılından bu yana düzenli olarak verilen “Fikrinle Enerji Kat Ödülleri”sahiplerini buldu. Grup bünyesindeki farklı şirketlerin Genel Müdürleri ve üst düzey yöneticilerinden oluşan Fikrinle Enerji Kat Jürisi, grubun farklı şirketlerinden8 çalışan tarafından geliştirilen 4 projeyi ödüle layık gördü. Dereceye girenlere ödüllerini vermek üzere düzenlenen törende CK Enerji İnsan Kaynakları Direktörü Barış Müstecaplıoğlu, “Yenilikçi fikirleri ve gelişmeyi teşvik etmek için grup bünyesinde başlattığımız Fikrinle Enerji Kat Yarışması, çalışma arkadaşlarımız tarafından büyük ilgi ile karşılandı. Çalışma arkadaşlarımız tarafından geliştirilen bu projeler, hem şirketimize hem de sektörün gelişmesine katkı sağlıyor. Verimlilik odaklı, sektöre yeni uygulamalar kazandıran, müşteri ve çalışan memnuniyetini artıran ‘fikirler’in yarıştığı bu platformda yer alan tüm çalışma arkadaşlarımı kutluyor, projeleriyle bize kattıkları değer için teşekkür ediyorum. CK Enerji olarak yepyeni yarışmalar ve öneri sistemleri ile yenilikçi fikirleri, gelişmeyi teşvik etmeye tutkuyla devam edeceğiz” diye konuştu.

Arçelik sürdürülebilirlikte bir kez daha sektör lideri oldu

Arçelik, sürdürülebilirlik alanındaki liderliğini küresel endekslerdeki başarılarıyla da kanıtlıyor. Şirket, Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde 2’nci kez Dayanıklı Ev Aletleri Kategorisinde “Endüstri Lideri” oldu.  Ayrıca, Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi Gelişmekte olan Piyasalar Kategorisinde dört yıl üst üste listelenen ilk ve tek Türk sanayi şirketi olmaya devam ederek de başarısını korudu. Arçelik CEO’su Hakan Bulgurlu, “Kurumsal sürdürülebilirlikte altın standardı temsil eden Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde bir kez daha sektör lideri seçilmemiz doğru yolda olduğumuzu gösteren önemli bir başarı. Tüm çalışanlarımızla birlikte elde ettiğimiz bu başarıyla gurur duyuyoruz. Kendi geliştirdiğimiz karbon kredisi ile küresel üretimde karbon nötr hale gelerek başta sektörümüz olmak üzere sanayi şirketlerine örnek teşkil edebilecek bir ilerlemeye imza attık.” dedi.

Arçelik,dünyanın en büyük şirketlerinin sürdürülebilirlik performanslarını değerlendiren Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde, bu yıl 2’nci kez Dayanıklı Ev Aletleri Kategorisinde “Endüstri Lideri” seçildi. “Dünyaya Saygılı, Dünyada Saygın” vizyonuyla sürdürülebilirliği en önemli öncelikleri arasında belirleyen Arçelik, Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nin Gelişmekte Olan Piyasalar kategorisine 4 sene üst üste girme başarısını sağlayan ilk ve tek Türk sanayi şirketi oldu.

Arçelik, 2017 yılından bu yana Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde (DJSI) yer alıyor. DJSI’da şirketler yönetim, finansman, tedarik zinciri, şeffaflık, insan hakları, iklim değişikliği ile mücadele gibi sürdürülebilirlik alanını tüm yönleriyle kapsayan çeşitli başlıklardaki performansıyla değerlendiriliyor. S&P Dow Jones Indices ve Robeco SAM ortaklığında oluşturulan Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi, 61 sektörden en sürdürülebilir şirketleri seçiyor ve sürdürülebilirlik konularını portföylerine entegre eden yatırımcılar için referans noktası görevi görüyor. Şirketin endeksteki yerini değerlendiren Arçelik CEO’su Hakan Bulgurlu, “Kurumsal sürdürülebilirlikte altın standardı temsil eden Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde bir kez daha sektör lideri seçilmemiz doğru yolda olduğumuzu gösteren önemli bir başarı. Tüm çalışanlarımızla birlikte elde ettiğimiz bu başarıyla gurur duyuyoruz. Türkiye’de Enerji Verimli Buzdolapları Karbon Finansmanı projesi kapsamında kendi geliştirdiğimiz karbon kredisi ile küresel üretimde karbon nötr hale gelerek başta sektörümüz olmak üzere sanayi şirketlerine örnek teşkil edebilecek bir ilerlemeye imza attık. Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji alanında yatırımlarımız devam edecek. Doğa dostu ürünler tasarlıyor, markalarımızla birlikte gıda israfı ile mücadele ve sağlıklı yaşam konularında sosyal projeler hayata geçiriyoruz. Sürdürülebilirlik yolculuğumuzu sadece çevre alanında değil, sosyal ve yönetişim alanlarına da yayarak hedeflerimizi büyütüyor, gezegenimizin korunmasına ve daha sürdürülebilir bir yaşama katkı sağlamaya devam ediyoruz” dedi.

Aşının petrol talebine etkisi zaman alacak

Enerji Piyasaları Uzmanı Tolga Uysal, BAE ve Rusya gibi ülkelerle Suudi Arabistan arasındaki fikir ayrılığının gelecek aylarda petrol fiyatlarını baskılayabileceğini belirtti.

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı petrol üreticisi ülkelerden oluşan OPEC+ grubunun ocak ayı için toplam petrol üretim miktarını günlük 500 bin varil artırma kararı piyasa beklentisini karşılamasa da uzmanlar, karar sonrasında petrol fiyatlarının 2021’in ilk çeyreğinde 40-50 dolarda sabitleneceğini öngörüyor.

OPEC+ üyesi 23 ülkenin enerji ve petrol bakanlarının bir araya geldiği toplantı da, grubun, ocak ayı için toplam petrol üretim miktarını günlük 500 bin varil artırarak günlük 7,7 milyon varillik mevcut üretim kesintisini 7,2 milyon varil olarak sürdürmesi yönünde karar çıkmıştı. 

Piyasa beklentisi mevcut kesintilerin 3 ay daha devam etmesi yönündeyken, grup gelecek yılın ilk çeyreğinde her ay yapılacak toplantıyla bir sonraki ay için üretimini günlük 500 bin varili geçmeyecek şekilde artırma kararı almıştı.

Deriva Danışmanlık Kurucu Ortağı ve Enerji Piyasaları Uzmanı Tolga Uysal, gazetemize yaptığı açıklamada, OPEC+ grubu toplantısında bir anlaşmaya varılsa da toplantının üye ülkeler arasındaki fikir ayrılıklarını gün yüzüne çıkardığına dikkati çekti.

Uysal, “Üretim kesintilerinin azaltılması veya sonlandırılması gerektiğini savunan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Rusya gibi ülkeler ile Suudi Arabistan arasındaki fikir ayrılığı gelecek aylarda petrol fiyatlarını baskılayabilir. Toplantılarda BAE’nin OPEC içinde liderliğe soyunma hevesi yaptığı hamlelerle hissedilirken, Suudi Arabistan’ın OPEC eş başkanlığından ayrılmak istediği haberleri bunu doğrular nitelikteydi. Petrol üreticisi birçok ülkenin ileriye dönük petrol yatırım planlarında düşüş görülürken, BAE’nin gelecek 5 yılda bu yatırımlarını artırmak için onay alması da ayrı bir gösterge olarak karşımıza çıkıyor.” dedi.

OPEC+ ülkeleri arasında üretim kesintisine ilişkin uzlaşı sağlanmasına rağmen anlaşmaya uyum noktasında bazı soru işaretlerinin devam ettiğini belirten Uysal, “Genel anlamda daha önce planlanan üretim kesintisine yakın bir kesinti sağlansa da Rusya, BAE ve Irak gibi kotalarını aşarak fazla üretim yapan ülkelerin bunu nasıl telafi edecekleri ayrı bir tartışma konusu.” diye konuştu.

Uysal, OPEC+ grubu cephesinde yaşanan tüm bu gelişmelerin yanı sıra Libya’da hızla artan petrol üretimi, yeni dönem ABD-İran ilişkileri, yenilenebilir enerji yatırımlarına yöneliş ve ABD’deki aktif kuyu sayılarındaki artışın petrol fiyatlarını aşağı yönlü baskılayabileceğini vurgulayarak şunları söyledi:

“Kovid-19 salgınında artan vaka sayıları, salgınla mücadele kapsamında ABD’de yeni kısıtlamaların gelme ihtimali petrol talebini negatif etkileyecektir. ABD’deki artan petrol stoklarını bunun bir göstergesi olarak kabul edebiliriz. Ülkenin en önemli depolama merkezlerinden Cushing’de kapasitenin yüzde 82’lere ulaşması ve mart ayında yaşanan kriz seviyelerine yaklaşması fiyatların yukarı yönlü hareketlenmesini kısıtlayabilir.”

Yakın zamanda aşıya erişim sağlansa da bunun petrol talebine etkisinin biraz zaman alacağını ifade eden Uysal, “Petrol talebinin, dünya ekonomilerinin bir toparlanma içine gireceği beklentisiyle 2021’in ancak ilk çeyreğinden sonra, hatta ilk yarısından sonra artması bekleniyor. Bu durum Brent petrolün varil fiyatının bir süre daha 40-50 dolar bandında seyretmesine yol açabilir ancak ilk çeyrekten sonra 50-60 dolar bandı gündeme gelebilir. Petrolde geçen yıl başında gördüğümüz 65 dolar seviyesine ise 2021 ve hatta daha sonraki yıl ulaşılması güç.” dedi.

Ekstra variller küresel arzdaki azalmanın yanında küçük bir miktar

Rapidan Energy Group Başkanı Robert Mc Nally de OPEC+ grubunun kararının ham petrol fiyatlarını 40-50 dolar aralığında sabitleyeceğini belirterek, “OPEC+ grubu gelecek yılın ilk çeyreğinde yaşanabilecek stok artışına karşı hamle yaptı.” ifadesini kullandı.

Price Futures Group Kıdemli Piyasa Analisti Phil Flynn de şirketlerin sermaye harcamalarında ciddi kesintilere gitmesiyle birlikte petrol piyasasının yeni bir döneme girdiğine işaret ederek, “OPEC+ grubunun petrol üretimini kademeli olarak artırma kararı petrolde taban fiyatların sağlamlaştırılmasına yardımcı olacaktır. Grubun toplam kesinti miktarıyla karşılaştırıldığında gelecek yıl eklenecek ekstra variller, küresel arzdaki azalmanın yanında küçük bir miktar.” değerlendirmesinde bulundu.

2021 Siber Güvenlik Trendleri açıklandı

Platin Bilişim,  2021 yılına ait siber tehditler ve en yeni güvenlik trendlerine dair öngörülerini açıkladı. Platin Bilişim Genel Müdür Yardımcısı Pınar Bamyacı 2021 Siber Güvenlik Raporunda üst düzey koruma için çok faktörlü kimlik doğrulama ve yapay zeka destekli çözümlerle bilinmeyen tehditlere karşı önlem almanın önemine dikkat çekti. Veri Güvenliği alanında uçtan uca çözümler sunan Platin Bilişim,  2021 yılına ait siber tehditler ve en yeni güvenlik trendlerine dair öngörülerini açıkladı. Platin Bilişim Genel Müdür Yardımcısı Pınar Bamyacı’nın verdiği bilgiye göre; yapay zekâ, bulut bilişim,MFA (Multi-Factor Authentication), IoT (Internet Of Things), EDR (Endpoint Detection And Response)ve fidye yazılımlar siber güvenliğin temel konuları olacak. 

“Dünyanın önde gelen siber güvenlik araştırma şirketlerinden Cybersecurity Ventures’ın araştırmasına göre, siber saldırıların dünya ekonomisine verdiği zarar 2015 yılında 3 trilyon dolardı. Şirket, 2021 yılında bu rakamın 6 trilyon dolara çıkacağını öngörüyor. 2021’de büyük şirketlerinin ekranlarının kilitlenip fidye istenmesi ile uğranılacak zararın 20 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor” şeklinde konuşan Bamyacı; 2020’de siber korsanların yüzde 43’ünün küçük işletmeleri hedef aldığını ve COVID-19 ile birlikte siber suçlarda yüzde 300 artış yaşandığını hatırlattı. Siber güvenlik vakalarının her 39 saniyede bir yaşandığına dikkat çeken Pınar Bamyacı, son dönemde finans, kamu, perakende ve teknoloji sektörlerinin ana hedef haline geldiğini sözlerine ekledi.  

“Dünyada siber saldırılardan en çok etkilenen ülkeler arasında Türkiye 5.sırada yer alıyor. Gartner raporlarına göre 2022 yılı itibarıyla dünya çapında siber güvenlik harcamalarının 133.7 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.” diyen Bamyacı Dünya genelinde şirketlerin ve kurumların sadece %5’inin tam anlamıyla korunduğuna dikkat çekti. Pınar Bamyacı 2021 yılına dair güvenlik trendlerini ise şöyle sıraladı: 

Bulut Bilişim Güvenliği ve Bulut İhlalleri 

İşletmeler, Covid-19 salgını sürecinde esneklik ve maliyet avantajı sunması nedeniyle iş süreçlerini hızla buluta taşıdı. Bulut hizmeti sunan şirketlerin büyük bölümünün sunucularının yurt dışında olması, verilerin yurt dışına çıkmasına neden oldu. 2020 yılının Ocak ve Nisan ayları arasında dünya genelinde bulut tabanlı siber saldırıların yüzde 630 oranında arttığı gözlemledi. Bulut bilişime geçişteki bu yükseliş veri güvenliği altyapısı yatırımlarını da arttıracak. Vanson Bourne araştırma verilerine göre kurumların yüzde 96’sı genel bulut güvenliğiyle ilgili endişe duyuyor. 

Yapay Zeka, Kendisi ile Mücadelesini Sürdürecek

2021’de siber saldırganlar,  bilgi işlem ağlarına ve şirketlerin altyapılarına yönelik saldırıları hızlandırmak için makine öğreniminden daha çok yararlanacak. Makine öğrenmesi ve yapay zekâ teknolojileri; izleme, denetim, tehdit algılama ve alarm sistemlerini kapsayan otomatize siber savunma teknikleri için kritik öneme sahiptir. Kullanıcı davranışlarını analiz edip sınıflandırarak iyi ve kötü aktiviteleri birbirinden ayırabilme, birbirinden bağımsız gibi görünen saldırı göstergelerini yorumlayıp korelasyon kurallarına göre alarm üretme gibi çeşitli kritik işlevlere sahip olan siber güvenlik odaklı yapay zekâ uygulamalarının siber savunma ekiplerinin işini kolaylaştırdığı için önümüzdeki yıllarda önemi daha da artacak. Riskleri algılayarak alarm üreten otomatize çözümlerin ötesinde tehditleri saptayarak müdahale gerektirmeden kendi kendine kontrol altına alabilen ve güvenlik sürecinin baştan sona verimli bir şekilde yürütülmesine katkı sağlayan sistemler olarak tanımlanan otonom güvenlik sistemleri; yeni nesil savunma teknolojisi olarak görülüyor. Yapay zekâ ve makine öğrenmesi üzerine temellendirilmiş otonom sistemler, özellikle bulut teknolojilerinde uygulama alanı bulacak. Tehditleri algılama ve aynı zamanda etkisizleştirme işlemlerini gerçekleştirebilen otonom sistemler bilişim personelinin yükünü azaltmaya daha çok yardımcı olacaklar. 

Deep Learning – Derin Öğrenme

Birçok yanlış alarm üreten ve güvenlik ekiplerinin uzun zaman harcamasına neden olan geleneksel imza tabanlı tehdit tespit yöntemleri, yerini daha gelişmiş özellikler sunan Deep Learning yöntemine bırakacak. Deep Learning yapay zekâ modeli, trafiği daha hassas bir doğruluk derecesiyle analiz edip yanlış alarm sayısını düşürerek daha nitelikli IDS/IPS sistemlerinin geliştirilmesine olanak tanır. Deep Learning; aynı zamanda diğer tehdit algılama çözümleri olan yeni nesil güvenlik duvarı (NGFW), web uygulama güvenlik duvarı (WAF), kullanıcı ve varlık davranış analitiği (UEBA) sistemlerinde de geniş uygulama alanı bulacak.

Yapay zeka ile metin seslendirme: ‘VOİSER’

Platformda Türkçe’nin yanı sıra İngilizce, Arapça, Almanca, Çince, Fransızca, İtalyanca, Japonca, Korece, Rusça dil seçenekleri de mevcut. Videolar için seslendirme yapmak, ciddi manada para harcamayı gerektiriyor. Zira bu süreçte pahalı mikrofonlara, ses stüdyolarına ve seslendirme sanatçılarına ihtiyaç duyuluyor. Ancak gelişen teknoloji, seslendirme sektöründe de bazı değişikliklere gidilerek maliyetlerin düşürülmesine olanak sağlıyor.

51 DİL VE 220 SES SEÇENEĞİ

Metinlerin doğal, akıcı ve gerçekçi bir ses tonuyla seslendirilmesini sağlayan yapay zeka ses sentezleme platformu Voiser da bu kapsamda karşımıza çıkan girişimlerden biri. Toplamda 51 dil ve 220 ses seçeneğine sahip platform, bir süredir kitap seslendirme, web ve mobil uygulama seslendirme, anonslar, sesli yanıt sistemleri (IVR) gibi kurumsal alanlara hizmet veriyordu. Voiser, Nisan 2020’de SaaS modelli yeni web sitesi voiser.net ile seslendirme hizmetlerini tüm kullanıcılara açtı. Site üzerinde bulunan Voiser Studio’nun sesleri ile YouTube videoları, sosyal paylaşım ve reklam içerikleri, eğitim ve sunum videoları, podcast yayınları gibi tüm alanlar için ses dosyaları oluşturabilmek mümkün. Hafzullah Yıldırım ve Fatih Sönmez tarafından hayata geçirilen ve şu anda 6 kişilik ekibiyle hizmet veren Voiser, insan sesine çok yakın olan bu doğal sentezleme işlemini, yapay sinir ağları ile gerçekleştiriyor. 3 yıllık AR-GE çalışması sonrası hayata geçirilen girişim, her geçen gün yapılan iyileştirmeler, geliştirilen algoritmalar ve servisler ile seslendirmenin ihtiyacı olduğu her alanda yeni hizmet ve ürünler sunmaya devam ediyor.

ROBOTSU SESTEN UZAK, İNSAN SESİNE YAKIN DİL SEÇENEKLERİ

Şu anda Voiser’ın Türkçe dil seçenekleri olan Hakan, Aylin, Melis ve Berk, çatallaşma ve robotsu bir sesten uzak, insan sesinden ayırt edilemeyecek düzeyde doğal bir sentezin ürünü diyebiliriz. Platformda Türkçenin yanı sıra İngilizce, Arapça, Almanca, Çince, Fransızca, İtalyanca, Japonca, Korece, Rusça dil seçenekleri de mevcut. Ayrıca stüdyo editöründe sunulan ses hızı ve ses perdesi ayarları ile yeni tarzda sesler oluşturma imkanı da sağlanıyor.  Platformda, ilk günden bugüne 300 bin adet her biri ortalama 20 saniyeden oluşan sentez oluşturuldu. Voiser.net ise açıldığı günden bugüne 2 haftada 33 kullanıcıya erişti. Abonelik ve satış modeliyle gelir elde eden platform, ilerleyen dönemde sadece Türkiye ile sınırlı kalmayıp hizmet verdiği tüm dillerdeki kullanıcı arayüzleri ile globalde genişlemeyi planlıyor. Şu anda Sabancı Üniversitesi’nin websitesi içerisindeki tüm haber, makale içerikleri Türkçe ve İngilizce olarak Voiser’ın ilk versiyonu Engine 1.0 tarafından seslendiriyor. Ayrıca kitap analizi ve sonrasında uygun şekilde seslendirilmesi için özel olarak geliştirilen algoritma ile Hiperkitap Uygulaması için kitap seslendirme AR-GE çalışmaları devam ediyor. Ayrıca okumaya vakit bulamayan ve dinlemeyi seven kişiler için metinleri dinleyebilmelerine olanak sağlayan Voiser Metin Seslendirme mobil uygulamasının kısa bir zaman sonra Google Play ve Apple Store’da yerini alacağını belirtmiş olalım.

Sağlık sektörünü geleceğe taşıyacak 10 hedef

SANKO Üniversitesi ve Turkishtime’ın iş birliğinde düzenlenen “Sağlık Sektörünü Geleceğe Taşıyacak Ar-Ge Stratejileri” Ortak Akıl Toplantısı sağlık sektörünün temsilcilerini bir araya getirdi. Toplantıda, sağlık sektörünü dünyaya entegre edecek bir tablonun oluşabilmesi için sektör temsilcilerinin katılımıyla aşağıdaki 10 hedef konusunda görüş birliğine varıldı.

1- Sağlık teknolojileri odaklı kuluçka merkezlerine duyulan ihtiyaç 

Sağlık alanındaki girişimcilerin en kırılgan ve zayıf oldukları ilk dönemlerde ihtiyaç duydukları destekleri sağlamak çok kritik; bu amaçla belirli temalarda uzman kuluçkaları dünyada hem devlet kurumları, hem de özel sektör kurabiliyor. Mevcut pandemi sürecinde özellikle ihtiyacı hissedilen; aşı, tanı ve teşhis gibi alanlarda girişimcilere gerekli bilgi ve kaynak desteği vermeyi hedefleyen sağlık teknolojileri odaklı kuluçka merkezlerinin sayılarını; yola çıkanların kapasite ve etkinliklerini artırmamız gerekiyor.

2-Öngörülebilir/saydam bir sağlık sistemine dönüşmek

Sağlık sektörünün küresel gelişimine bağlı olarak ülkemizdeki yatırımların artırılması için kamu sağlık politikalarımızın, sektörün tüm temsilcilerinin ortak aklı ile oluşturulması ve geleceğe yönelik öngörülebilir, saydam ve finansal açıdan sürdürülebilir olmasına özen gösterilmeli.

3-Global iş birlikleri için tabandan örgütlenme 

Sağlık alanında mevcut üreticilerimizi bir araya getiren kümelerin, gerek sektör tarafından  gerekse de kamu nezdinde sahiplenilmesi ve desteklenmesi, bu alanda hem ulusal hem de uluslararası  iş birliği faaliyetlerinin artırılması gerekiyor. Uzmanlar, pandemi şartlarında gerekli hazırlıkların tabandan yapılması, bu zor günler sonrası çıkış aşamasında daha kapsamlı global iş birliklerine yoğunlaşılması gerektiğine dikkat çekiyor. Daha geniş bir çerçeveden bakıldığında  da, sektörün daha kapsamlı bir şekilde tabandan başlayarak örgütlenmesini güçlendirmesi, sağlık politikalarında ve ekonomisinde yetkin aktif düşünce kuruluşları haline dönüşmeleri gerekiyor. 

4- Altyapıları destekleyici girişimler oluşturulmalı 

COVİD – 19 pandemisinde tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de sağlık altyapılarının yetersizliği dikkat çekti. Bu nedenle, hücre kültürü laboratuvar çalışmaları, hayvan deneyleri vb.  sağlık araştırma projelerine daha çok bütçe ayrılması ve teşviklerle destekleyici girişimlerin gerekliliği kaçınılmazdır.

5-Bölgesel mükemmeliyet merkezleri kurulmalı 

Sağlık alanındaki mükemmeliyet merkezlerinin, üniversitelerdeki mevcut uygulama ve araştırma merkezleri (UYGAR) formatından farklı bir anlayışla kurulması, özel sektör dahil olmak üzere bulunduğu bölgedeki ilgili akademisyenlere, araştırmacılara açık bir yapının oluşturulması gerekiyor.  

6-Disiplinlerarası çalışma gerekliliği 

Hiçbir bilim dalı sağlık alanında tek başına etkin bir varlık gösteremez, çözüm sunamaz. Her bilim dalı, başka bilim dallarının verilerinden, araştırmalarından sunmuş olduğu kanıtlardan beslenir ve varlığını sürdürür. Bu nedenle de uzmanlar, sağlık sektörünü çevreleyen ekosistemin etkin ve inovasyona elverişli hale getirilmesi için hedeflenen ürün ve hizmetlerde disiplinlerarası çalışılması gerektiği üzerinde duruyor. Bu ruhta hazırlanmış geniş çerçeveli ve uzun soluklu çalışmalar mutlaka teşvik edilmeli.

7-Kamudaki verinin ortak kullanıma açılması 

Sağlık sektöründeki temsilciler, kamudaki mevcut sağlık verilerinin daha iyi kullanılabilmesi gerektiğini önemle vurguluyor. Temsilciler; hastaneler, ilgili sektörler ve kamunun bir araya gelerek, ülkemizde bu değerli ve eşsiz verinin potansiyelini çıkaracak ve mevcut mevzuata uygun ortak yapılar/mekanizmalar kurgulayarak, teknolojik ve inovatif gelişme için kullanmak için çözümler bulması gerektiğini belirtiyor.

8-Yüksek katma değerli ürüne duyulan ihtiyaç 

Uzmanlar, bir çok sektörde olduğu gibi, sağlıkta da yüksek katma değerli ürün araştırma/geliştirme yetkinliklerimizi geliştirmeye ve bunların da üretimine geçmeye ülkemizde ihtiyaç duyulduğunu ifade ediyor. 

9-Regülasyonların yeniden düzenlenmesi 

Rekabet kuralları da dikkate alarak, özellikle bazı yeni alanlarda, küçük ve yerli girişimciyi koruyacak şekilde regülasyonların sürekli olarak ve hızla düzenlenmesi gerekli olduğu vurgulanıyor. Diğer yandan sağlık alanındaki araştırmaları destekleyen kamu ve özel kuruluşların mali gücünün ve bağımsızlığının artırılması, aralarındaki koordinasyonun gelişmesi de acil ve öncelikli beklentiler arasında yer alıyor.

10-Global pazardan alınan payın artırılması 

Uzmanlar, 3 milyar doları geçmesi beklenen tıbbi cihaz pazarımızın 300 milyar dolar üzerine çıkan dünya pazarındaki payının sadece yüzde bir olduğunu belirtiyor. Bu noktada kurulması gereken ulusal temel çerçevenin; “mevcut potansiyeli, insan gücünü, üniversitelerin gelişen alt yapısını, kamunun artan motivasyonunu ve desteklerini kullanarak, bu 300 milyar dolarlık pazardan daha fazla nasıl pay alabiliriz” şeklinde kurgulanması ifade ediliyor.

Atık pil dönüştürme projesi başladı

Sürdürülebilirlik projelerine her yıl milyonlarca Euro yatırım yapan dünyanın lider pil üreticisi Duracell ve Türkiyenin yeni nesil online süpermarketi istegelsin, çok önemli bir iş birliğine imza attı. Projenin operasyonel tarafının üstlenen istegelsin’in dağıtım ekipleri, siparişleri getirdiklerinde kullanıcılardan atık pilleri alacak, daha yaşanabilir bir dünya için bu pillerin geri dönüşümü sağlanacak. Böylece hem çevre korumaya yönelik hem de ekonomiye katkıda bulunan bir proje hayata geçmiş olacak. Dünyanın bir numaralı pil üreticisi Duracell ile 7 binden fazla çeşit ürünüyle #çoksüpermarket olarak faaliyet gösteren, Türkiye’nin yeni nesil online süpermarketi istegelsin, çok özel bir sürdürülebilirlik projesi için güç birliği yapıyor. istegelsin’in dağıtım ekipleri, sipariş getirdiklerinde atık pilleri kullanıcılardan alacak. Özel olarak depolanacak bu pillerin geri dönüşümü ise daha sonra Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Derneği (TAP Derneği) tarafından gerçekleştirilecek. Duracell’in önderliğinde hayata geçecek proje kapsamında, İstanbul, Kocaeli, Ankara ve Bodrum’da hizmet veren ve teknolojiden süt ürünlerine, taze meyve-sebzeden tekstile kadar 7 bin çeşitten fazla ürünü kullanıcılarına sunan istegelsin’in dağıtım ekipleri, siparişi getirdiklerinde kullanıcıların hijyen kuralları gereği kapıya astığı kullanım ömrü bitmiş pilleri alacak. Özel olarak üretilen atık pil muhafaza çantasına konulan bu piller depolanacak. Son aşamada ise TAP Derneği tarafından pillerin geri dönüşümü gerçekleştirilecek.

Doğal dengeyi bozmanın bedeli

Bozduk bozduk…

El atmadık bir şey bırakmadık; el attığımız her şeyi bozduk.

İçtiğimiz suyu,

Soluduğumuz havayı,

Yediğimiz gıdayı,

Yaşadığımız çevreyi, bozduk…

İnsan neslini de, hayvanatın doğalitesini de, bitkilerin genetiğini de…

Bozduk; gözü dönmüşcesine hem de…

Dur durak bilmedik; hala da bilmiyoruz.

Acımasızca devam ediyoruz.

Kirlettik, her şeyi kirlettik.

Havayı, doğayı,

Yediğimizi, içtiğimizi,

Ağacı, hayvanatı,

Kısaca her şeyi; hatta yerin altını bile, kirlettik..

Kirlendik kirletirken de…

Ruhumuza kadar hem de..

Vicdanımıza değin; insafsızca ve insansızca…

Düşünsenize…

Sevgili  kardeşim 26.Dönem Kastamonu vekilimiz Murat Demir’in babası vefat etti; gidemedim.

Kardeşim Fırat evlendi; şahitlik edemedim.

Dostlarla muhabbet edemiyor, kimsenin elini sıkamıyor, çocuğuna bile sarılamıyor, sevdiklerinin acısını sevincini paylaşamıyorsun..!

Neden mi..!

Biliyorsunuz..?  Koronavirüs…

Ne hale düştük Allah’ım…

Peki bunların sebebi ne/kim…?

Köpekler mi,

Ağaçlar mı,

Böcekler mi,

Bulutlar mı,

Ay mı, güneş mi,

Denizler mi,

Yağmurlar mı..?

Tabi ki hayır.

Ve en büyük sorumlu; insan denen kirletici, bozucu ve öldürücü…

Sen, ben, o, onlar, ötekiler…

Öldürdük ve öldürüyoruz…

Umarsız, acımasız ve kendimizi öldürürcesine.

Vahşice,

Canice ve kendi topuğumuza sıkarcasına…

Aşı aşı aşı diye meliyoruz,

Yakaran gözlerle, çaresiz ve acizce çare gözlüyoruz.

Utanmazca, aymazca ve doğaya riyakarca…

Biz neyiz biliyor musunuz, neyiz..?

Hani en şerefli mahlukat insanız biz; diyoruz ya…

Biz yaptığımız ve yapmadıklarımızla, önce “virüs”ü yaratıp sonra da yarattığımız canavarı yok etmek için “antivirüs” arayan zavallı akılsızlarız.

Aşıymış..!

Onu, öldürürken, doğayı katlederken, İlahi dengeyi bozarken  düşünecektik…

Korkuyoruz bir de, utanmazca..

Gerçi utanacak yüz de yok ki; insanoğlunda…

Size söyleyeyim; şimdi tırsık, sinik, korkak ve panik haldeyiz ya..

Bu pandemik süreç geçsin, bitsin; kaldığımız yerden öldürmeye devam edeceğiz.

Halbuki kendimizi öldürdük/öldürüyoruz; farkında bile değiliz.

Bağışıklık sistemimizi çökerttik; çökertirken doğayı,

Vücut direncimizi yıktık; yok ederken havayı,

Sentetikleştik; bozarken doğalları…

Geldiğimiz nokta; mikroskobik bir virüs karşısında düşülen acziyet…

“Kurşun adres sormaz” derler ya…

Peki soruyorum hepimize; virüs adres soruyor mu kimseye..

Fakir-zengin ayrımı yapıyor mu,

Okumuş-okumamış,

Köydeymiş-şehirdeymiş,

Bekarmış-evliymiş,

Şahmış-gedaymış,

Erkekmiş-kadınmış,

Gençmiş-yaşlıymış; soruyor mu, ayırıyor mu, farkediyor mu hiç…

Güya akıllıyız ya,

Tabiatın hakimleri,

Muktedir varlıklarız ya,

Her şey insanlar için ya,

Hadi oradan, hadi…

Depremi geçtim,

Denizin kabarmasını geçtim,

Sel, heyelan demiyorum,

Fırtına-boranı, karı-kışı geçtim…

Bir virüs yahu… mini minnacık bir virüs; evden çıkamazlaştırdı, hapsetti bizi..

Kendi nesline yabancılaştırdı,

İnsanı insana kurt etti.

Seni  senden uzaklaştırdı,

Seni, senle yok etmeye başladı.

Bence, hiç şikayet etmeyelim.

Yapan da insan, ölen de insan, bu hale getiren de insan…

Kendimiz ettik, kendimiz bulduk/buluyoruz…

Olan bu…

Kimse kızmasın; eden bulur.

Ettik ve bulduk.

Yok ettikçe de yok olduk.

Devam da edecek..!

ABD’nin gerçek yüzü

0

Değerli dostlarım, Türkiye’ye istediklerini yaptıramayan ABD nihayet gerçek yüzünü göstermeye başladı. Geçtiğimiz hafta Türkiye’nin S400 alımına karşı ABD’nin almış olduğu ambargo kararını açıklandı.

Yaptırım ölçeklerinin Basında da çok sık yer aldığını görüyoruz, hafif dereceli yaptırım, orta dereceli yaptırım gibi. Yaptırımın derecesi olmaz bu yaptırım müttefikliğe zarar verir.

Dünyada bir ilk olarak, ilk defa bir NATO ülkesine böyle bir ambargo uygulanıyor. Bu ambargo kararı bizim için sürpriz olmadı. Beklenen bir karardı çünkü biz onlar için o kadar çok olduk ki, elbette S400 gibi bir bahane de onlara fırsat oluşturdu.

Evet çok olduk. Mesela Suriye’de hem masada hem sahada söz hakkı aldık ve onlar pkk-ypg-pyd gibi terör örgütleriyle birlikte hareket etmemizi beklerken biz tamamen kendi sistemimizi kurduk. Askerimiz Kuzey Suriye’de çok seviliyor, oralarda bulunduk gittik gördük Türkiye olarak bütün varlığımızla oradayız.

Sonra Libya meselesi, Akdeniz ve Karadeniz’de yapılan enerji çalışmaları, Azerbaycan’ın yanında durmamız, İha’larımız-Siha’larımız, yerli ve milli ordumuz ve her şeyden önemlisi de Ayasofya’nın açılışı. Bundan iki yıl önce Devlet Başkanımız Sayın Erdoğan “Cami olarak açmanın belli bir getirisi götürüsü var. Bunu açmanın faturası ağır olur, siyasi bir bedeli olur, vakti geldiğinde biz bunu gerçekleştiririz.” demişti.

Ülkemiz siyasi ve askeri alanda bölgenin en güçlü ülkelerinden biridir. Elbette ambargolarla gelecek bir zorluk vardır ama üzülmek yeise düşmek yok. Özellikle gençlerimize söylüyorum. Peygamber (sav) Efendimizin çağları aşan şu sözünü unutmayalım “La tahzen innallahe meana /üzülme ye’se kapılma Allah bizimledir!”

Ben buradan muhalefet partilerine seslenmek istiyorum. En azından böyle bir süreçte ülkenizin, devletinizin yanında yer alın. Bir kere olsun ülkenin yanında durun, milletin hissiyatıyla hareket edin.

Evet dostlarım burada Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar’ın bir sözünü zikretmek istiyorum “Ülkemiz aleyhine verilen her haksız karar bizi geliştirmeye, üretmeye ve savunma teknolojilerinde tam bağımsızlığa bir adım daha yaklaştırıyor”

Bizler öyle bir milletiz ki tarih boyunca bir Anka Kuşu gibi küllerimizden yeniden doğduk. Allah’ın izniyle bu zor günler elbette geçecek, özlenen bahar gelecektir. Yeter ki biz bir olalım, birlik olalım.

Allah’a emanet olunuz!