24.7 C
İstanbul
Çarşamba, Ağustos 13, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 48

Deniz ticaretinde konteyner savaşları

Deniz Ticareti uluslararası ticaretin en önemli kilit noktasını oluşturmaktadır. Kara ve hava yoluyla yapılan ticarete nazaran çok daha ucuz ve güvenli bir ticari yoldur. Dünya ticaretinin yüzde seksen gibi büyük bir kısmı deniz yolu ile gerçekleştirilmektedir. Pek çok insan evinde kullandığı ürünlerin yüzde doksanının deniz yoluyla geldiğinin farkında dahi değildir.

Konteyner, uluslararası standartlara sahip taşımacılık sistemi içinde verimli, güvenli ve hasarsız bir şekilde malzeme taşıması için üretilmiş, yeniden kullanılabilir çelik kutu şeklindeki yapılardır. Konteynerler modern ticaretin hızlı, önemli aynı zamanda da çok kullanışlı bir enstrümanıdır. Deniz dışında trenle taşınabilir, kamyonlarla taşınabilir.  Genel olarak deniz ticaretinin en önemli girdisini konteynerler oluşturmaktadır. Dünya deniz ticaretinde konteyner taşımalarının çok büyük bir kısmı Maersk, MSC, CMA CGM, COSCO, OOCL, HapagLlyod, Hamburg Süd ve Online gibi şirketler tarafından gerçekleştirilmektedir.

Güney Kore’nin küresel konteyner gemi operatörü Hanjin’in iflas ettiği haberi Ağustos 2016’da ilan edilinceye kadar ABD piyasasına hizmet eden trans-Pasifik deniz ticaret yollarındaki hacmin yüzde 7.8’i Hanjin Shipping tarafından karşılanıyordu. Bu iflas, dünya nakliye pazarında etkileri kolay kolay silinmeyecek bir “Konteyner Krizi”ne neden olmuştur. Bu tarihten sonra konteyner sektörünün devleri bir kısmı ya stratejik hat anlaşmaları yaparak birleşmek zorunda kalmış ya da küçülme yoluna gitmiştir. Sonuç olarak denizyolu taşıma ücretleri Ocak 2017’den bugüne neredeyse yüzde 400 artmış ve hala artmaya devam etmektedir. Lojistik firmalarının ihracattaki artışla doğru orantılı şekilde konteyner ve liman seferlerinin sayısında artırıma gitmesi gerektiği bir dönemde yaşanan bu kriz dünyanın iki büyük ticaret devi Çin ve ABD’yi de karşı karşıya getirmiştir.

2019 yılında kısmen 2020 yılında ise tamamen deniz ticaretini olumsuz etkileyen küresel pandemi nedeniyle gemilerin günlerce limanlarda bekletilmesi ve ithalat-ihracat dengesindeki değişim küresel ticarette konteyner arzı sorununu daha da artırmıştır. Özellikle Çin’den ABD’ye giden gemiler yükünü boşaltamadığı için, kısa sürede dönememiş, bu da konteyner arzı sorunu yaratmıştır.

Bugün dünya ticaretinde büyük bir krize sebep olan ve tedariki giderek zorlaşan boş konteynerler, ABD ve Çin arasında stratejik güç olarak kullanılmaya başlanmıştır. ABD limanları üzerinden taşınan tüm konteyner ithalatının neredeyse yarısı Çin’e aittir. ABD ithalatı fazla olan bir ülke olduğu için ülkesine gelen çok miktardaki konteynerleri biriktirmektedir.  Çin ise, bir yandan tüm dünyadan boş konteynerleri toplarken diğer yandan da 2020 yılından beri konteyner arzını artırmak için adımlar atmaktadır. Çin, pazara daha fazla konteyner sağlamak, konteynerlerin geri dönüşünü hızlandırmak ve konteyner üreticilerinin üretkenliği artırmalarına yardımcı olmak için yoğun çaba göstermektedir. Çin, bu alanda teşvikler ve ekonomik hamlelerle üstünlük kurmak istemektedir. ABD ise bu duruma vergiler koyarak ülkesinden mal alma şartı getirerek karşılık vermeye çalışmaktadır.

Küresel deniz ticaretinde yaşanan bu durum, Türk ihracatına da ağır darbe vurmuştur. 2020 yılı haziran ayından sonra normalleşme ile ihracatta artış yaşanırken, boş konteyner bulunamadığı için ihracat yükleri limanlarda ve depolarda kalmıştır. Ürünlerin zamanında sevk edilememesi ödemelerde gecikmelere yol açmıştır. Bu durum Türk firmalarını uluslararası ticarette çıkmaza sürüklemektedir.

Sonuç olarak, yaşanan boş konteyner krizi göstermektedir ki, dünyada birkaç şirketin tekelinde olan konteyner üretimi, stratejik bir sektör olarak ön plana çıkmaktadır. Afro-Avrasya’nın tasarım ve üretim üssü olma hedefindeki Türkiye’nin bu krizi bir fırsata dönüştürerek hızlı bir şekilde sektörde gerekli adımları atması gerekmektedir.

Panasonic Yeni Led Aydınlatma Serisi Türkiye’de

Işığın kalitesini ve aydınlatma armatürlerinin güvenilirliğini geliştirmede yaklaşık bir asırlık deneyime sahip olan Panasonic, şimdi yeni LED lambaları ile teknolojinin aydınlatmada ulaştığı noktayı gözler önüne seriyor.

Işığın gelişiminde ön saflarda yer alan Panasonic, güvenli, konforlu ve verimli LED lambalarla, gündelik hayat için özenle tasarlanan aydınlatmanın önemini bir kez daha gösteriyor. Markanın yeni LED lamba serisi, ülkemizde Panasonic Life Solutions Türkiye ayrıcalığı ile tüketicilerle buluşuyor.

Dünyayı Aydınlatan Panasonic ile Güvenli ve Verimli Aydınlatma

Rahat ve dinlendirici bir atmosfer yaratmak için tasarlanan yeni Panasonic LED Lamba Serisiyle, mutfaktan çalışma odalarına kadar yaşam alanlarının her noktası ideal ışık kalitesinde aydınlatmayla buluşuyor.E27, E14, GU10 duy seçenekleri ve 2700K ile 6500K renk sıcaklığı ile satışa sunulan ürünler;estetik ve çekici tasarımları ile kullanıldıkları her alana şıklık katıyor. Etkileyici ışık ve doğru aydınlatma prensiplerini yansıtan Panasonic LED Lamba Serisi,yüksek verimlilik ve üstün malzeme kalitesi ile de dikkat çekiyor.

Hem aydınlatıyor hem koruyor

LVD direktiflerine uygun olarak üretilen Panasonic LED Lamba Serisi, izolasyonlu dış gövde tasarımı sayesinde elektrik çarpmalarına karşı tam koruma sağlıyor. Ağır metal ve zehirli madde barındırmayan Panasonic LED Lambalar, RoHS Kalite Standartlarına ve geri dönüşüme uygun, çevre dostu bir teknoloji ile geleceği de aydınlatıyor. Panasonic LED Lambalar, EN 62471 Standartlarını sağlamakla beraber UV yaymayan LED’lere sahip, sağlıklı bir ışık kaynağı olarak göz sağlığını da koruyor.

Aydınlatmada bütçe dostu ve uzun ömürlü çözüm

A+ ve A++ enerji sınıfına sahip Panasonic LED Lambalar ile enerji tasarruf edilerek verimli, konforlu ve güvenli bir aydınlatma sağlanıyor. Panasonic LED Lambalar, yüksek kaliteli tasarımı ve etkin sıcaklık yönetimi ile 15.000 saat boyunca mekânları ilk günkü gibi aydınlatıyor.

Panasonic, yeni ErP/Eko-tasarım yönetmeliğine hazır

Eko-tasarım gerekliliklerine ilişkin olarak sürdürülebilirlik anlamında aydınlatmada yeni bir düzenlemeye gidiliyor. Yakın gelecekte yürürlüğe girecek Yeni ErP ve Yeni Verimlilik Sınıfı tanımlamalarıyla aydınlatma ürünlerinde yepyeni bir dönem başlıyor. Panasonic’in LED Lamba Serisi, yeni ErP ve Verimlilik Sınıfı Regülasyonu’na uygun olarak tasarlanmış durumda.Yenilikçi teknolojilerle yeni boyutlar kazanan ve güvenilir aydınlatma sağlayan Panasonic LED Aydınlatma Serisi şimdi Türkiye’de ve Panasonic tüm gücüyle diğer yeni aydınlatma çözümlerini de yakın gelecekte pazara sunarak konforlu geleceğe giden yolu daha da aydınlatmayı planlıyor.

YTÜ Teknopark Kuluçka Merkezi Firmalarından Fiber Games’e Yatırım

Kral Şakir: Macera Adası ve Weld it 3D oyunlarıyla tanınan YTÜ Teknopark Kuluçka Merkezi girişimi Fiber Games, gelişen teknolojilere yatırım yaparak girişim ekosisteminin sürekliliğine katkı sağlayan Boğaziçi Ventures’dan 30 milyon TL değerleme ile yatırım aldı.

Yerli oyun şirketlerine yatırımcı ilgisi devam ediyor. YTÜ Teknopark’ta faaliyetlerini sürdüren Fiber Games, Boğaziçi Ventures’dan30 milyon TL üzerinden yapılan değerleme ile yatırım çekmeyi başardı. Böylece ‘Girişimci Üniversite’ modeli ile sanayi-üniversite iş birliğine odaklanan Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) de YTÜ Teknopark Kuluçka Merkezi girişiminin almış olduğu yatırım ile Türkiye’de oyun sektörünün gelişimine katkı sağladı.

Yılmaz: Girişimci ekosisteminin gelişimine katkıda bulunuyoruz

Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz, Fiber Games’in aldığı yatırıma ilişkin üniversite olarak girişimci ekosisteminin gelişimine katkıda bulunmaktan dolayı gurur duyduklarını belirterek şunları söyledi: “21. yüzyılın girişimci üniversite modeli doğrultusunda; sanayi iş birliği odaklı eğitim modellerimizin yanı sıra üniversitemizin kurucusu olduğu YTÜ Teknopark aracılığıyla başta yazılım ve teknoloji alanlarında olmak üzere çok sayıda girişimciye ev sahipliği yapıyoruz. YTÜ Teknopark Kuluçka Merkezi ile girişimciler arası etkileşimin arttırılması, girişimcilere daha fazla yatırımcının yatırım yapması ve üniversite-sanayi iş birliğinin artırılması da en önemli hedeflerimiz arasında. Dolayısıyla Fiber Games’in almış olduğu yatırım, bu hedefe doğru emin adımlarla yürüdüğümüzün önemli bir göstergesi. İnanıyorum ki, gelecek dönemde girişimcilerimiz yeni başarılara imza atacaktır.

2021 Yılı Kobi’lerde Dijitalleşme Yılı Olacak

e-dönüşüm kavramı, 1 Ocak 2014 tarihinde iş hayatının gündemine girdi. O günden günümüze hayatımızda çok şey değişti. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’in 19 Ekim 2019 tarihinde yayımladığı VUK 509 Nolu Genel Tebliği ile e-dönüşüm uygulamalarının kapsamı 2020 yılında büyük ölçüde genişletildi. 2020 önemli bir dönüm noktası oldu ve birçok sektörden mükellef firmalar, e-belge uygulamaları ile tanıştı.

e-dönüşümdeki gelişmeleri değerlendiren Kolaysoft Teknoloji AŞ Genel Müdürü Kezban Boztürk, şunları söyledi: “Bugünkü mevcut durumda yaklaşık, e-faturada 340 bin, e-defterde 204 bin, e-irsaliyede 92 bin, e-serbest meslek makbuzunda 198 bin, e-müstahsil makbuzunda 27 bin kullanıcı bulunuyor. 2021 yılı da, benzer şekilde çeşitli e-belgelere zorunlu geçişlerin olacağı ve mevcutta kullanılan e-belgelerin kapsamının daha da genişleyeceği bir yıl olacak. Geçmiş yıllarda, Kobi’lerin ticari yazılım kullanımları ve dijitalleşme oranları düşük oranlarda iken, pandemiyle birlikte bu süreç hız kazandı. Gerek e-belge uygulamaları, gerek diğer teknolojik altyapı çalışmalarıyla, 2021 yılı Kobi’lerde dijitalleşme yılı olacaktır” dedi.

70 binin üzerindeki mükellefe hizmet veriyoruz

e-Dönüşüm pazarının yaklaşık %20’nin altyapısını sağladıklarını ifade eden Kolaysoft Teknoloji Genel Müdürü Kezban Boztürk, şunları söyledi: “Kolaysoft Teknoloji ve altyapı hizmetini sunduğumuz 14 özel entegratör ile birlikte, e-dönüşüm pazarının yaklaşık %20’nin altyapısını Kolaysoft olarak biz sağlıyoruz. Diğer bir değerlendirmeyle, Kolaysoft olarak, gerek kendi entegratörlüğümüz, gerekse diğer entegratörlere sunmuş olduğu altyapı hizmeti ile 70 binin üzerindeki mükellefe / son kullanıcıya hizmet veriyoruz. 2019’a damgasını vuran ilk 500 bilişim şirketi arasında e-dönüşüm kategorisinde 7. sırada yer aldık. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, e-dönüşüm dünyasına öncülük ediyoruz. Sektörde söz sahibiyiz ve bu başarımızı doğru değerlendirip, doğru çözümler ile müşterilerimize ve altyapı hizmeti sağladığımız entegratörlere sunuyoruz. Ayrıca, önemli noktalardan birisi şudur ki, diğer entegratörler ile beraber çalışırken, sahadaki rekabeti en nezaketli şekilde yürüten bir firmayız.”

İşletmeler, dijital dönüşüm sürecine “kolay” entegre oluyor 

Dijital dönüşümün kaçınılmaz olduğunu, iş hayatından eğitime, sağlıktan sosyal hayata kadar her alanı dönüştürdüğünü anlatan Kolaysoft Genel Müdürü Kezban Boztürk, konuşmasına şöyle devam etti: “Kolaysoft olarak, yaklaşık 5 yıl önce mottomuzu şöyle belirledik. Evet, dijital dönüşüm hayatımızın bir kaçınılmazı ve içinde bulunmamız gereken bir durum. Bunu zorlaştırarak değil de, en “kolay” haliyle nasıl yapabiliriz diye mühendislik olarak bu konuya eğildik. Regülasyonlar hayatımıza zorunluluk olarak gelmiş ve gelirken de hayatımızı kolaylaştırmayı hedeflemişti. Bizde bu nedenle projelerimizde, friendly uygulamaları hayata geçirdik. Kolaysoft olarak, her uygulamamızda, kullanıcılar için mühendisliğimizin kolay kullanım tarafını ön plana çıkarıyoruz. Muhasebecilerin, mükelleflerin, kullanıcıların ve tüm paydaşlarımızın hayatlarına regülasyonları, sağlıklı ve kolay bir şekilde entegre ediyoruz. Bugün geldiğimiz noktada, avukatlar, mali müşavirler, doktorlar ve eczacıların hayatlarını kolaylaştırarak, bir tuşa basarak tüm işlemlerini rahatlıkla yapabilmelerine imkan sunuyoruz. Kısaca, dijital dönüşüm yolculuğunda, müşterilerimize rehberlik ediyoruz. Onlara yaşamış oldukları veya yaşayabilecekleri problemlerle ilgili önceden bilgiler vererek, kendilerini güvende hissetmelerini sağlıyoruz. Ayrıca, Kolaysoft olarak, sektörel call centerlar ve sektörel portallar oluşturarak, arayan mükelleflerin, call centerda veya portal içinde kaybolmasını engelleyerek, e-dönüşümün kolaylığını müşterimize yansıtıyoruz.”

Hager’den Yaşam Alanlarına Uzaktan Erişim İmkânı

Enerji dağıtım, bina otomasyonu, kablo yönetimi ve enerji verimliliği alanlarında faaliyet gösteren Hager Group Türkiye, cihazları birbirine bağlayan akıllı bina sistemleri sayesinde; aydınlatma, ısıtma-soğutma, jaluzi ve alarm sistemlerini tek bir dokunuşla kontrol etme ve yönetme imkânı sunuyor.

Dijital çözümler, iş hayatında olduğu kadar yaşam alanlarında da benzersiz konfor alanları yaratıyor. Dünya genelindeki 25 fabrikası ile 136 ülkede faaliyet gösteren Hager Group’un üyesi Hager Group Türkiye, Hager KNX akıllı bina sistemleri ile sürdürülebilir yaşam kalitesinin kapılarını açıyor. Hager KNX, tek ekran veya birkaç anahtar ile yaşam alanlarının kendi kendini yönetmesini sağlıyor. Evde olunmayan zamanlarda bile tüm sistemlerin kontrolünü sağlayan Hager KNX; tablet, telefon veya bilgisayar üzerinden kontrol ve enerji yönetimine olanak tanıyor.

Hager KNX ile evler dışarıdan kontrol edilecek

Bünyesinde 760’ın üzerinde Ar-Ge çalışanı olan Hager’in, her yıl cirosunun yüzde 7’sini araştırma ve geliştirme çalışmaları için ayırdığını ifade eden  Hager Group Türkiye Genel Müdürü İlker İşgör, Hager KNX hakkında şu bilgileri verdi:

Yaşam alanlarına daha fazla konfor sunabilmek için yenilikçi çözümlere odaklanmaya devam ediyoruz. Hager KNX de bu çözümlerimizden bir tanesi. Ürünümüz, bireylerin dışarıdayken bile evlerini kontrol etmesini ve fonksiyon yönetimini sağlıyor. Aydınlatma, ısıtma-soğutma, jaluzi ve alarm sistemlerinin yanı sıra sensör ve akıllı anahtarlar sayesinde enerji tasarrufu sağlayan Hager KNX ile artık ‘Ütüyü prizde mi unuttum’, ‘Tüm pencereler kapalı mı’ gibi daha birçok soru tarih oluyor. Bireyler istenilen her an evdeki fonksiyonları tek bir dokunuş kontrol edilebilecek.

Kontrolmatik, Hidroelektrik Santral Projesine İmza Attı

2020’de dünyanın en büyük 37. sistem entegretörü olan ve 24 ülkede 300’ü aşkın projeye imza atan Kontrolmatik, Gürcistan’da yer alan Namakvhani Hidroelektrik Santral Projesi için yaklaşık 4 milyon dolarlık sözleşme imzaladı

Enerji, madencilik, endüstriyel tesis ve ulaşım sektörlerinin ana faaliyet alanlarında yer alan Kontrolmatik; operasyonel teknolojiler, endüstriyel yazılım, haberleşme, bilgi güvenliği, nesnelerin interneti, güç sistemleri ve proje yönetimi çalışmalarının içerisinde yer alarak önemli iş birlikleri için imza atmaya devam ediyor.

Türkiye’nin önde gelen teknoloji enerji ve mühendislik şirketlerinden biri olan Kontrolmatik geçtiğimiz yıl şirketini halka arza açarak 12-13 Ekim tarihlerinde 1,3 milyar TL tutarında 26 kat üzerinde talep toplamış, bireysel ve kurumsal yatırımcıların yoğun ilgisiyle karşılaşmıştı.

Yılın son çeyreğinde ise elektrik ve elektronik cihazların yedek parça imalatı üzerine 1973’te Finlandiya’da kurulan, başta Çin olmak üzere dünyanın birçok noktasında üretim ve montaj fabrikaları olan SALCOMP’un Türkiye’de kuracağı cep telefonu fabrikasındaki tüm teknik çözümleri üstlenen Kontrolmatik, 2 bin kişiye istihdam yaratacak yatırımın teknoloji çözüm ortağı olarak yılı kapattı.

2021’e hızlı girdi, projeler peş peşe geldi

2020 yılını hedeflerinin üzerinde tamamlayan Kontrolmatik, 2021 yılına da başarılı bir giriş yaptı. Geçtiğimiz ay Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. tarafından düzenlenen “AG/OG Elektrik Tesis Yapım İşi” ihaleleri kapsamında kazandığı üç adet ihaleyle ilgili olarak vergiler hariç yaklaşık 65milyon  TL’lik sözleşmeye imza atan Kontrolmatik, yılın ikinci ayına da hızlı girdi.

Yükselen değeri ile başarılı projelerin içerisinde yer almaya devam eden Kontrolmatik, Gürcistan’da yer alan Namakvhani Hidroelektrik Santral Projesi’nin tasarım, imalat, mühendislik hizmetleri, fabrika testlerinin yapılması, sistemin sahaya teslimi, montaj süpervizörlük hizmeti ve sistemin yüksek gerilim testlerinin yapılması görevlerini üstlenerek ENKA İnşaat ve Sanayi A.Ş’ ile vergiler hariç yaklaşık 4 milyon Dolar bedelli sözleşme imzaladı.

Epos 7 ile Birlikte Bolu’dan Gelen Minik Kültür Elçileri, İstanbul’un Tarihi ve Kültürel Yerlerini Gezdi

EPOS 7 Tarih, Kültür ve Sanat Derneği, bu yıl başlattığı “Minik Kültür Elçileri” projesine katılan ilk öğrencileri İstanbul’da ağırladı.

EPOS 7 Tarih, Kültür ve Sanat Derneği, kültürel mirasımızın korunması, tarih bilincinin kazandırılması ve gelecek kuşaklara aktarılması amacı ile  başlattığı “Minik Kültür Elçileri” projesine Bolu’dan katılan ilk öğrenciler İstanbul’un tarihi ve kültürel mekanlarını gezdiler.

Bolu’dan gelen Minik Kültür Elçileri, EPOS 7 Derneği Başkanı Arzu Sabancı, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yonca Ebuzziya,  Yönetim Kurulu Üyeleri  Berna Çebi, Zafer Kozanoğlu, Beste Yurttaş ve Fatoş Mildon ve Dernek İletişim ve Gönüllü İletişim Çalışma Komitesi Başkanı Özgür Doğa Keleş  ile buluştuktan sonra Dernek Gönüllüsü Bolu’dan Görsel Sanatlar Öğretmeni Projenin fikir annesi Elif Topçuoğlu  ile birlikte geziye katıldılar. 

 

Bu kapsamda EPOS 7’nin değerlerimizi geleceğe taşıyacak “Minik Kültür Elçileri” projesine Bolu ilindeki tarihi ve kültürel değerlerle ilgili  kısa video hazırlayan 20 gönüllü çocuk oldu.

Projeye bu yıl Bolu’dan; Suavi Can Topçuoğlu, Kerem Can Topçuoğlu, Haktan Doğan Kocaçalıkoğlu, İnanç Kocaçalıkoğlu, Zeynep Kuru, Zümra Kuru, Kuzey Yılmaz, Nehir Yılmaz, Eylül Bağca, Duru Becikoğlu, Mete Semercioğlu, Kaan Çiçek, Zeynep Çilkara, Kaan Arslan, Ege Arslan, Deniz Özturan, Ece Turan, Nehir Kadıoğlu, Elif Erkan ve Hazar Salih Çiçek adlı öğrenciler katıldı.

Bolu’dan gelen öğrenciler, İstanbul’da, Ayasofya Camii ve Şerefiye Sarnıcı gibi tarihi ve kültürel yerleri  Tur Rehberi Çağla Öztek önderliğinde ve anlatımı ile gezip bilgi aldılar. 

Hollanda ve Polonya’ya 40 Milyon Dolarlık Enerji Yatırımı

Türkiye’nin köklü holdinglerinden Zeren Group, Avrupa’da gerçekleştireceği yenilenebilir enerji yatırımları için harekete geçti. Grup, Hollanda ve Polonya’ya 40 milyon dolar değerinde enerji yatırımı yapacak.

B2PRESS Türkiye’nin köklü holdinglerinden Zeren Group, Avrupa’da gerçekleştireceği yenilenebilir enerji yatırımları için harekete geçti. Mali müşavirlik, inşaat, gayrimenkul, medya, açık hava reklamcılığı, bilgi teknolojileri ve otomotiv sektörlerinde yarım asra yakın süredir çözümler sunan grup, Avrupa’da yenilenebilir enerji yatırımlarına imza atacak. Holdingden edinilen bilgiye göre bu kapsamda Hollanda ve Polonya’da 40 milyon dolarlık güneş ve rüzgar enerjisi yatırımları gerçekleştirilecek.

İngiltere ve Karadağ’dan sonra sıra Hollanda ve Polonya’da

Konuya ilişkin açıklamada bulunan Zeren Group CEO’su Mustafa Yiğit Zeren, grubun İngiltere ve Karadağ’da bulunan yatırımlarına dikkat çekti ve yeni yatırımlar hakkında şu bilgileri paylaştı: “Tüm yatırımlarımızda, potansiyelimizin karşılığını bulabileceğimize inandığımız ve olası fikirleri fırsata çevirebileceğimiz bir anlayışı benimsiyoruz. 2021’de de yurt dışı yatırımlarımıza devam edeceğiz. Uzun süredir gündemimizde olan Hollanda ve Polonya’da yenilenebilir enerji yatırımları konusunu pandemi döneminde hızlandırdık. Bu ülkelerde, güneş ve rüzgar enerjisine yapacağımız yatırımlarla Zeren Group olarak, ülkemize milli gelir sağlama misyonumuzu sürdüreceğiz. En önemlisi de dünya şirketi olma yolunda bir büyük adım daha atacağız.

Hedef önümüzdeki 3 yılda 50 MW’lik portföye ulaşmak

Özellikle enerji ve turizm alanında gerçekleştirecekleri yeni yatırımlarla büyümeye devam edeceklerinin altını çizen Mustafa Yiğit Zeren, “Pandemi sürecinde, uzun vadeli yatırımlarımızı daha geniş çapta ele alarak organize ettik. Zeren Group olarak 2021 yılını uluslararası yatırım ve stratejik alanlarda büyüme hedefindeyiz. Bu kapsamda öncelikle ele aldığımız sektörlerin başında yenilenebilir enerji yatırımları geliyor. Özellikle güneş enerjisi alanında gelişen teknolojilerin getirdiği maliyet avantajları yatırımları pozitif olarak ayrıştırıyor. Şu anda Hollanda, Ukrayna ve Romanya başta olmak üzere birkaç Avrupa ülkesinde yenilenebilir enerji projelerini geliştiriyoruz. Bu alanda enerji sektörünün önemli uluslararası oyuncuları ile işbirliği halindeyiz. Hedefimiz önümüzdeki 3 yıllık dönemde 50 MW’lik bir portföye ulaşmak” dedi. 

“Gelecek yenilenebilir enerjide”

Yenilenebilir enerji kaynaklarının dünyanın geleceği için hayati öneme sahip olduğuna da dikkat çeken Mustafa Yiğit Zeren, “Dünyanın enerji tüketimi giderek artarken fosil yakıt kaynakları da sürekli azalıyor. Her yıl bir öncekinden daha fazla enerji tüketiyoruz. Oluşan bu yüksek talebin karşılanması için yenilenebilir enerji kaynaklarından maksimum düzeyde faydalanmalıyız. Zeren Group olarak biz geleceğin yenilenebilir enerjide olduğuna inanıyoruz. Bu sebeple güneş ve rüzgara yatırım yapmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Oyak Renault, Pandemi Döneminde de Üretim Liderliğini Korudu

Oyak Renault Otomobil Fabrikaları, 2020 yılına damga vuran pandemiye rağmen üretim ve ihracattaki liderliğini sürdürdü. Oyak Renault, geçen yıl 308 bin 568 adet otomobil, 431 bin 337 adet motor üretimi gerçekleştirdi. Şirket, 211 bin 954 adetlik ihracatıyla da Türkiye’nin otomobil ihracatındaki liderliğini devam ettirdi.

Türkiye’nin en büyük entegre otomobil fabrikası Oyak Renault, COVİD-19 salgınının gölgesinde geçirilen zorlu 2020 yılını, 308 bin 568adet otomobil, 431 bin 337 adet de motor üretimi ile tamamlayarak sektördeki liderliğini korudu. Oyak Renault yine geçtiğimiz yıl, 166 bin 991 vites kutusu ve 276 bin 979 adet şasi üretti. Öte yandan Oyak Renault Otomobil Fabrikaları’nın içinde yer alan ve Groupe Renault’nun tüm dünyadaki tesislerine parça ve yedek parça ikmali gerçekleştiren İttifak Uluslararası Lojistik Merkezi’nden (AILN) yapılan taşıma hacmi de geçen yıl 312 bin 769 metreküpe ulaştı.

Oyak Renault Otomobil Fabrikaları, 211 bin 954 adetlik ihracat adediyle de Türkiye’nin binek otomobil ihracatındaki liderliğini sürdürdü. 2020’de yılın otomobili seçilen yeni Clio ile yılın ilk yarısında üretilmeye başlayan Yeni Clio Hibrit modeli de dahil olmak üzere Oyak Renault, ürettiği otomobillerin yaklaşık yüzde 69’unu 50 ülkeye ihraç ederek ülke ekonomisine katkıda bulundu.

Oyak Renault’nun 2020’ye ait üretim ve ihracat rakamlarıyla ilgili değerlendirmede bulunan Oyak Renault Genel Müdürü Dr. Antoine Aoun, şöyle konuştu: “Pandeminin etkisi altında başlayan ve tüm sektörlerde olduğu gibi otomotiv sektörü için de zorlu geçen 2020 yılında, başarılı bir üretim performansı gösterdik. Oyak Renault Otomobil Fabrikaları’ndaki tüm faaliyetlerimizin odağına çalışanlarımızın sağlığını güvenceye alarak, yerel ve ulusal sağlık otoritelerinin talimatlarına uyacak şekilde üretimimize devam ettik.

Görünen o ki otomotiv sektörü bir süre daha pandemi koşullarında çalışmaya devam edecek. 2021’de de çalışan sağlığına önem veren, zorlu üretim koşullarına en iyi adapte olan şirketler öne çıkacak. Bu noktada, 50 Yıllık bilgi birikimi ile kazandığımız çevik ve esnek üretim kabiliyeti fabrikamızın en büyük gücü. Bu çok değerli özelliğimizi pandemi dönemini en etkin şekilde şekilde yönetmemizi sağlıyor.

Oyak Renault Otomobil Fabrikaları olarak, Groupe Renault’nun teknolojik dönüşüm stratejisine uyumlu bir şekilde motor üretiminde yepyeni bir sayfa açtık. Geçen yıl fabrikalarımızda hibrit araçlar için motor seri üretimine başladık. Groupe Renault içinde ve Türkiye’de hibrit araçlar için motor üreten ilk fabrika konumundayız. Groupe Renault’nun dünyadaki en önemli üretim merkezlerinden biri olarak, sahip olduğumuz insan gücüyle ve teknolojimizle bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da başarılarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.

Tüpraş Pandemi Döneminde 806 Milyon TL Yatırım Yaptı

Türkiye’nin lider sanayi kuruluşu Tüpraş, 2020 yılının son dönemine ait finansal sonuçlarını açıkladı.

2020 yılında toplam 23,4milyon ton üretim, 24,5 milyon ton satış gerçekleştiren Tüpraş’ın cirosu 63,2 milyar TL oldu. Tüpraş 2020 yılının dördüncü çeyreğine ilişkin finansal sonuçlarını açıkladı. Buna göre Tüpraş, ürün talebi üzerindeki baskıların azalmasıyla yılın son çeyreğinde,%84’lük kapasite kullanımıyla 6,1 milyon ton üretim ve 6,3 milyon ton satış gerçekleştirdi.

Modernizasyon ve enerji verimliliği konularında yatırımlarını sürdüren Tüpraş, 2020 yılında toplam 806 milyon TL yatırım yaptı. COVID-19’un olumsuz etkisiyle geçen yıla kıyasla Tüpraş’ın yıllık toplam üretimi %17 düşüşle 23,4 milyon ton, toplam satışları ise %16 düşüşle 24,5milyon ton oldu. Pandemi etkisiyle hareketliliğin düşüşü küresel petrol ürünleri talebinde 2020 yılı boyunca baskı yarattı. Uçuş sayılarının küresel çapta sert düşüşü sonucunda özellikle jet yakıtı ürün marjlarında tarihi düşük seviyeler ve ilk kez negatif marjlar görüldü.

Diğer yandan, bu gelişmeler paralelinde üreticilerin jet yakıtı üretimini sınırlandırarak motorin üretimini artırmaları, arz fazlası nedeniyle motorin ürün marjlarınında tarihi düşük seviyeleri görmesine neden oldu. Yıl boyunca çok dalgalı bir seyir gösteren Brent ham petrol fiyatı, özellikle yılın ikinci yarısında etkili olan OPEC+ üretim kısıtları ile yükselmesine rağmen, 2020 yılında geçen yılın %35 altında kalarak ortalamada 41,7USD/v seviyesinde gerçekleşti. Talepte yaşanan gerileme sonrası tarihi düşük seviyelerde daralan marjlar ve ağır ham petrol arzının kısıtlı kalması ile artan maliyetler, rafinaj sektörü kârlılığını olumsuz yönde etkiledi.

Naturelgaz, Petrol Ofisi İstasyonlarında Oto CNG Satışı Yapacak

Petrol Ofisi ile Naturelgaz arasında gerçekleştirilen işbirliği kapsamında Naturelgaz, Petrol Ofisi’nin 12 istasyonunda kendi markası altında OtoCNG satışı yapacak. Doğal gazın ağır ticari araçlar için ekonomik ve çevreci bir alternatif yakıt olduğunu söyleyen Petrol Ofisi CEO’su Selim Şiper, “Bütün alternatif yakıtlarda olduğu gibi Oto CNG’nin de gelişimine katkı sağlamaktan, önemli bir ivme kazandırmaktan memnuniyet duyuyoruz” dedi.

Global Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman, “Naturelgaz olarak daha fazla noktada, daha fazla müşteriye hizmet vermek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Petrol Ofisi ile imzaladığımız bu yeni anlaşma ile stratejik büyüme hedeflerimizi gerçekleştirme yolunda önemli bir adım attık” diye konuştu.

Türkiye akaryakıt ve madeni yağlar sektörlerinin lideri Petrol Ofisi ile Global Yatırım Holding iştiraki ve Türkiye taşımalı doğal gaz pazarının önde gelen oyuncularından Naturelgaz arasındaki protokol, belirli Petrol Ofisi istasyonlarında Naturelgaz’ın kendi marka ve lisansları ile OtoCNG satışı yapmalarına olanak sağlıyor. İlk etapta OtoCNG müşterilerinin mevcut ikmal optimizasyonuna göre şehir çıkışları ve ana arterler üzerindeki 12 Petrol Ofisi istasyonu belirlendi. Bu anlaşmayla birlikte NaturelgazOtoCNG istasyon sayısını 21’e çıkaracak. Ekonomik ve çevreci özellikleri ile ağır ticari araçlar için önemli bir alternatif yakıt kaynağı oluşturan doğalgaz kullanımı, Türkiye’de de yeni gelişmeye başlayan bir alan. Hâlihazırda 25,5 milyonSm3 olan Türkiye’deki OtoCNG satışının 12 milyon Sm3’üNaturelgaz çatısı altında gerçekleştiriliyor.

“Oto CNG ikmali yapılabilen istasyon sayısında önemli bir aşama kaydedilecek”

Petrol Ofisi’nin her alanda lidere yakışır bir şekilde yeniliklere imza atarak, sektörlerine öncülük ettiğine vurgu yapan Petrol Ofisi CEO’su Selim Şiper, “LPG’nin binek ve hafif ticari araçlarda olduğu gibi doğalgaz da ağır ticari araçlar için ekonomik ve çevreci bir alternatif yakıt konumunda. Türkiye’de ağır vasıtalarda doğal gaz kullanımı yeni gelişmekte olan bir alan. Petrol Ofisi olarak Naturelgaz ile gerçekleştirdiğimiz anlaşma kapsamında ülkemizdeki OtoCNG ikmali yapılabilen istasyon sayısında önemli bir aşama kaydedilecek. Bütün alternatif yakıtlarda olduğu gibi OtoCNG’nin de gelişimine katkı sağlamaktan, önemli bir ivme kazandırmaktan memnuniyet duyuyoruz” dedi.

“Oto CNG trendinden Türkiye’nin etkilenmemesi mümkün değil”

Dünyada çevreci özelliği ile ön plana çıkan doğal gazlı araçların yaygınlaşmaya başladığını ifade eden Global Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman, dünyanın elektrikli araçları konuşmasına rağmen özellikle ağır vasıtalarda CNG kullanımının artış gösterdiğini vurguladı. Kutman, Avrupa Birliği’nin çevre politikalarında yer alan hedefler nedeniyle doğal gazla çalışan otobüs ve ticari araç pazarında ciddi bir büyüme beklediklerini hatırlattı.

‘TÜSİED’ ve ‘ULAK’ etkinliğinde başarılar ödüllendirildi

Tüm Sigorta Emeklilik ve Değer Kaybı Derneği (TÜSİED) ve Uluslararası Akreditasyon Organizasyonu (ULAK) işbirliği ile Greenpark Bostancı Hotelde düzenlenen organizasyonda Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk ödül aldı.

Ödül töreninde bir konuşma yapan Timur Erk, organ bağışı ve naklinin önemine değinerek, organ bağışı hakkında gerçekleştirilen sosyal sorunluluk projelerine destek verilmesinin önemine işaret etti.

Sosyal sorumluluk projeleri ile dernekleri hakkında açıklamalarda bulunan Tüm Sigorta Emeklilik ve Değer Kaybı Derneği (TÜSİED) Başkanı Tülay Yağdırma, kazazedelerin danışabileceği, güvenilir ve hızlı çözüm üreten TÜSİED’in başarılı projeleri hızla hayata geçirdiğini söyledi.

Uluslararası Akreditasyon Organizasyonu (ULAK) Genel Başkanı Fatih Sinan Yılmaz, “Türk firmalarının dünya tarafından kabul edilen IAO belgesi ile tanınmalarına katkı vermeye devam ediyoruz. Birçok milli firmamız akreditasyon tanınırlığını üst seviyeye çıkardılar. Ben bu firma yöneticilerimize ülkemize katma değer kattıkları için teşekkür ediyorum” diyerek başarının anahtarının inanmak olduğunu söyledi.

Yapılan sunum ve konuşmaların ardından gerçekleşen ödül töreni ile etkinlik son erdi. 

 

Yüksek Enerji Astrofiziği Araştırma Uydusu Projesi Hayata Geçiyor

Sabancı Üniversitesi, Türkiye Uzay Ajansı (TUA) ve TÜBİTAK Uzay ile yapacağı “Artırılmış X-Işını Zamanlama ve Polarimetri Uydusu Geniş Alan İzleme Uygulama Yazılımı” projesinde Türkiye’de astrofizik amaçlı enstrüman tasarlayan ve üreten tek laboratuvar olan Yüksek Enerji Astrofiziği Algılayıcı Laboratuvarı’na ev sahipliği yapacak.

Türkiye’nin Milli Uzay Programı’nın hayata geçmesi ve açıklanan hedeflere ulaşmaya katkı sağlayacak dört önemli projeden biri olan “Artırılmış X-Işını Zamanlama ve Polarimetri Uydusu Geniş Alan İzleme Uygulama Yazılımı” projesi Türkiye Uzay Ajansı, TÜBİTAK Uzay ve Sabancı Üniversitesi’nin imzaladığı protokol ile hayata geçiyor.

İmzalanan bu protokol ile Sabancı Üniversitesi, uydu verilerinin hizmet edeceği yüksek enerji astrofiziği alanındaki uzman kadrosu ile Türkiye’de astrofizik amaçlı enstrüman tasarlayan ve üreten tek laboratuvar olan Yüksek Enerji Astrofiziği Algılayıcı Laboratuvarı’na ev sahipliği yapacak.

Wide Field Monitor (WFM) algılayıcısına teknik ve bilimsel yönden hakim olan Sabancı Üniversitesi ve uydu yazılımı ve proje yönetimi konusunda önemli tecrübeye sahip olan TÜBİTAK Uzay Enstitüsü projeyi birlikte gerçekleştiriyor.

Bilimsel anlamda proje, Türkiye’de yüksek enerji gökbilimi alanında çalışan tüm bilim insanlarına “Artırılmış X-Işını Zamanlama ve Polarimetri” (The Enchanced X-Ray Timingand Polarimetry-eXTP) uydusunun yeteneklerini tanıtacak ve kendi araştırma alanlarında kullanmalarının yolunu açacak. Bu ön hazırlık Türk bilim insanlarını uydu çalışır hale geldiğinde bilimsel veri girdisi ve yayın çıktısı anlamında camia olarak en uygun konuma getirecek.

Projenin Sabancı Üniversitesi yürütücüsü Prof. Dr. Emrah Kalemci, kurucusu olduğu HEALAB’da eXTP üzerindeki yarı iletken algılayıcıların küçük versiyonlarını geliştiriyor. Türk takımının ESA’ya bağlı diğer ülke takımları ile koordinasyondan da sorumlu olan Kalemci, WFM benzeri kodlanmış maske sistemleri ve x ışını veri analizinde uzman. Sabancı Üniversitesi öğretim üyeleri Doç. Dr. Ayhan Bozkurt ve Doç. Dr. Ahmet Onat projeye güvenli yazılımdan sorumlu sistem mühendisleri olarak destek verecek. eXTP Bilim Takımı’nın bir üyesi olan Prof. Dr. Ersin Göğüş ise projenin Türkiye’deki bilim tarafını üstlenecek ve uydunun bilimsel kapasitesinin Türkiye bilim insanlarına aktarımı için çalıştay ve benzeri etkinlikleri Türkiye Uzay Ajansı ile koordinasyon içerisinde düzenleyecek.

eXTP Projesi, evrendeki en ilginç ve en şiddetli parlamaları yapan gök cisimlerini (kara delikler, nötron yıldızları, gamma ışını patlamaları) tespit edebilen, dev gözlem aletleri ile bu gök cisimlerinin fiziğini hem tayfsal, hem zamansal ve aynı zamanda polarimetrik olarak araştırabilecek bir x-ışını uydu projesidir. Uluslararası Projede uydu platformunu Çin yapacak, dört faydalı yükün ikisi Çin, ikisi Avrupa ülkeleri (European Space Agency – ESA) tarafından gerçekleştirilecek. A fazı tamamlanan projenin B fazı da başladı. Türkiye bu projeye B fazından itibaren dahil olacak. Türkiye’de yürütülecek çalışmaların uzun vadeli amacı, tasarım ve üretim süreci devam eden eXTP uydusundaki dört ana gözlem aletinden biri olan Wide Field Monitor (WFM) algılayıcı sisteminin uygulama kodunu yazmak, böylece eXTP uydusunda hem bilimsel hem teknik olarak Türk bilim insanlarının ve mühendislerinin var olmasını sağlamak.

Capital 500 Ödülleri Sahiplerini Buldu

Capital Dergisi tarafından, Koç Sistem ana sponsorluğunda organize edilen Capital500 Zirvesi ve Ödül Töreni’nde, Capital500 Araştırması sonuçlarına göre dereceye giren şirketler ödüllerini aldı.  Etkinlikte ayrıca iş liderlerine yeni döneme ilişkin vizyon ve perspektif sunan4 farklı başlıkta paneller gerçekleştirildi.

Bu yıl 23’üncüsü gerçekleştirilen “Türkiye’nin En Büyük 500 Özel Şirketi Araştırması”na göre “Türkiye’nin En Büyük Şirketleri”, Tüpraş, Türk Hava Yolları ve Petrol Ofisi oldu. Capital500 Onur Ödülü ise bu yıl Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’a takdim edildi.

Capital500 Zirvesi ve Ödül Töreni’nin açılış konuşmasında, Koç Sistem Genel Müdürü Mehmet Ali Akarca, “Günümüzde kurumların yapısal reformu dijital dönüşümdür. Veribilimini işlerimizin ayrılmaz bir parçası haline getirebilmeli, bunu yapabilmek için de nitelikli işgücüne ve yenilikçi çözümlere olan yatırımlarımızı sürdürmeliyiz” dedi.

İSTANBUL–Capital Dergisi tarafından Koç Sistem ana sponsorluğunda düzenlenen “Capital500 Zirvesi ve Ödül Töreni”,iş dünyası liderlerinin katılımıyla dijital olarak gerçekleşti. “Türkiye’nin En Büyük 500 Özel Şirketi Araştırması” sonuçlarının açıklandığı zirvede açılış konuşmalarını Capital ve Ekonomist Dergileri Yayın Direktörü Sedef Seçkin Büyük ile Koç Sistem Genel Müdürü Mehmet Ali Akarca yaptı. Törene Doğan Dış Ticaret, Odeabank ve Jolly Tur da oturum sponsoru olarak destek verdi.

Türkiye’de ilk defa Capital Dergisi tarafından gerçekleştirilen “Türkiye’nin En Büyük 500 Özel Şirketi Araştırması”nda, ülke ekonomisinin sürdürülebilir zeminde büyümesine katkı sağlayan şirketler, ciro büyüklüğüne göre sıralanıyor. Capital Dergisi’nin Ağustos 2020 sayısında yayınlanan “Türkiye’nin En Büyük Şirketleri” sıralamasında ilk üçte2019 yılı cirolarına göre sırasıyla Tüpraş, Türk Hava Yolları ve Petrol Ofisi şirketleri yer aldı.

“Veribilimi ve nitelikli işgücüne ağırlık vermeliyiz”

Capital500 Zirvesi ve Ödül Töreni’nin açılış konuşmasını yapan Koç Sistem Genel Müdürü Mehmet Ali Akarca, “Girişimcilik ekosisteminin desteklendiği; “nitelikli insan kaynağı”nın yetişmesine yönelik yatırımların hız kesmeden devam ettiği bir süreçle Türkiye, dünyada dijital dönüşüm yolculuğunda örnek gösterilen ülkeler arasında yerini alacaktır” diyerek şunları ifade etti:

“Türkiye ekonomisinin dinamizmini yansıtan Capital500 şirketlerinin küresel rekabete yönelik güçlü faaliyetleri, içinde bulunduğumuz pandemi koşullarına rağmen bizlere gelecek için ümit veriyor. Günümüzde rekabetçiliğin kurallarını, büyük ölçüde, kurumların dijital dönüşümdeki başarılarının belirlediğine tanık oluyoruz. Ben bu gerçeği, birçok platformda, kurumların yapısal reformu “dijital dönüşümdür” diyerek özetliyorum. Küresel ekonominin yüzde 25’ini dijital şirketler oluştururken, artık bugün kültürü ve iş yapma tarzlarıyla dijital ve küresel ekosistemde yer almak, şirketler için “yaşamsal” öneme sahiptir.Capital500 şirketleri büyük oranda dijital farkındalığı yüksek kurumlardan oluşuyor. Bununla birlikte ekonomide büyümeye odaklı bütün kurumlarımızda veribilimini işimizin ayrılmaz bir bileşeni haline getirebilmeliyiz. Veri odaklı karar süreçlerini hayata geçirebilmek için nitelikli işgücüne ve yenilikçi çözümlere yatırımlarımızı sürdürmeliyiz. Dijitalleşmede göstereceğimiz kararlılık; ölçeği fark etmeksizin tüm kurumların ve Türkiye ekonomisinin gelişmesine önemli bir ivme kazandıracaktır. Capital500 sıralamasına giren tüm şirketlerimizi kutlar, bu geleneği dirençle sürdüren Capital ekibine de başarılarının devamını dilerim.”

Türkiye’nin büyüme, kârlılık, ihracat ve istihdam  liderleri

Capital500 Araştırması, en güncel ve net verilerle özel sektörün gücünü ortaya koyan, sektör ve şirket ayrımı yapmaksızın özel sektörü tüm yönleriyle kapsayan tek araştırma olması sebebiyle, iş dünyasında ayrı bir önem taşıyor. “Türkiye’nin En Büyük 500 Özel Şirketi Araştırması”nda şirketler ciro rakamlarına göre listelenirken kârlılık, ihracat ve istihdam rakamlarına göre de değerlendirildi.

Araştırmada “En Çok Kar Eden Şirketler” zirvesine sırası ile Ereğli Demir Çelik, Türk Hava Yolları ve Enka İnşaat yerleşirken, “En Fazla İhracat Yapan Şirketler” sıralaması için ilk üçte Ford Otosan, Toyota Otomotiv ve Arçelik yer aldı. 

Koluman Motorlu Araçlar, Tab Gıda ve Ege Profil sırasıyla “İhracatını En Fazla Artıran Şirketler” olarak duyurulurken, A101 Mağazacılık, BİM Birleşik Mağazacılık ve RC Rönesans İnşaat “En Fazla Çalışanı Olan Şirketler” olarak belirlendi. “İstihdamını En Çok Artıran Şirketler” kategorisinde ise yine ilk üçe Detaş Sac Profil Demir Çelik, Odaş Elektrik Üretimi ve Limak İnşaat girdi. Capital500 Onur Ödülü ise Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’a takdim edildi.

Mitsubishi bir kez daha CDP Çevre Kuruluşu’nun iklim ve su listesinde

Mitsubishi Electric Corporation; iklim değişikliği ve su faaliyetlerinin,kâr amacı gütmeyen uluslararası bir kuruluş olan CDP tarafından “A Listesine” lâyık görüldüğünü açıkladı. En yüksek derecede verilen bu not, Mitsubishi Electric’in ticari faaliyetleri ve hedeflerinin çevreye verdiği önemin yanı sıra gerekli bilgileri zamanında ve uygun bir şekilde kamuoyuyla paylaştığını da kanıtlıyor. Mitsubishi Electric, iklim değişiklik kategorisinde dört farklı yılda ve su kategorisinde arka arkaya beş yıldır A Listesinde yer alıyor. Mitsubishi Electric’in çevre inisiyatifleri; düşük karbonlu, geri dönüşüme dayalı bir toplumun oluşturulması ve biyoçeşitliliğe saygı gösterilmesini vurgulayan2021 Çevre Vizyonu politikasını yansıtıyor. Şirket; Haziran 2019’da 2050 Çevresel Sürdürülebilirlik Vizyonu’nu” Herkes için daha iyi bir gelecek sunmak amacıyla hava, kara ve su kaynaklarını kalbimiz ve teknolojilerimizle korumak”olarak açıkladı. Bu politika; dekarbonizasyon ve daha sürdürülebilir bir gelecek gerçekleştirmek için global değer zincirleri, enerji tasarruflu ürün ve sistemlerle altyapı açısından çevresel etkileri azaltmak amacıyla hazırlandı. CDP, tüm dünyada 106 trilyon USD tutarındaki fonları yöneten 515’i aşkın yatırımcının onayıyla şirket ve hükümetlerin çevre inisiyatiflerini değerlendirmektedir. İklim değişikliği, su ve ormanları etkileyen faaliyetlere ilişkin anketlerin ardından, CDP verileri değerlendirmekte ve sonuçları açıklamaktadır. A’dan D’ye sekiz sıra içeren son değerlendirme9 bin 600’den fazla firma tarafından yanıtlandı.

Tasarruflu peteklerle 8 Milyar tl kasamızda kalacak

1 metreküp doğal gaz için konutlarda ortalama 182,6 kuruş ödeyen tüketiciler, ısınmak için günde yaklaşık 20 TL harcıyor. Konutlarda yıllık ortalama 15 milyar metreküp doğal gazın tüketildiğine ve bunun ekonomik değerinin 28 milyar lira olduğuna dikkat çeken Enover Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Malik Çağlar, geliştirdiği EHP teknolojisinin yer aldığı peteklerin kullanımıyla doğal gazdan %30,5’e varan oranda tasarruf sağlayarak, yılda ortalama 8 milyar TL’nin cebimizde kalacağına dikkat çekiyor. Soğuk havaların gelmesiyle birlikte doğal gaz kullanımı artarken faturalar da cep yakıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2020 yılının ilk yarısına ait açıkladığı enerji tüketim harcamalarına göre, tüketiciler konutlarda 1 metreküp doğal gaz için ortalama 182,6 kuruş harcarken, 24 saat çalıştırdıkları kombilerinin maliyeti ise günlük 20 liraya ulaşıyor. Hem çok para harcayıp hem de verimli ısınamadan şikayetçi olan tüketicilerin kurtarıcısı ise tasarruflu petekler olabilir. Dünyada ilk ve tek, bilinen en hızlı, en verimli, en maliyet etkin ve en basit ısı transfer sistemini peteklerde kullanarak yüksek faturalara son vermeyi hedefleyen Enover Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Malik Çağlar, doğal gazdan %30,5’e varan oranda tasarrufu sağlayan EHP’li peteklerle yılda neredeyse 8 milyar TL’nin kasada kalacağına dikkat çekiyor.

Konutlarda Yılda Ortalama 28 Milyar TL Harcanıyor

Türkiye’de son yıllarda Mart ve Nisan aylarının da soğuk geçmesiyle birlikte doğal gaz tüketimi ciddi artış gösteriyor. Pandemiyle birlikte evlerde izole olmaya çalışan hane halkının bu yıl da yüksek miktarda doğal gaz tüketimi gerçekleştireceği de düşünülüyor. Yıllık ortalama 15 milyar metreküp doğal gazın tüketildiği konutlarda yaklaşık 28 milyar TL’lik bir ödemenin gerçekleştiğine dikkat çeken Dr. Malik Çağlar’a göre, doğal gazdan tasarruf sağlamanın yolu kullanılan peteklerden geçiyor. Özellikle kış mevsimde konutlarda kullanılan eski teknolojiye sahip standart peteklerin tasarruf sağlamak için yeterli olmadığına dikkat çeken Çağlar, 11 yıllık Ar-Ge çalışması ile geliştirdikleri EHP teknolojili EHP’li petekler sayesinde verimli ve ekonomik ısınmanın mümkün olabildiğini aktarıyor.

EHP’li Peteklerle 8 Milyar TL Cepte Kalacak

Soğuk havalarla orantılı biçimde artan doğal gaz tüketimi ile faturalar kabarıyor. Günde ortalama 20 TL’lik doğal gaz tüketiminin gerçekleştiği konutlarda tasarrufun önündeki engeli ise yaklaşık yüz yıldır aynı teknoloji ile donatılan standart petekler oluşturuyor. Bu petekler, gerçek yaşam konforunu sağlayan 21 derecelik oda sıcaklığına yaklaşık 45 dakika gibi uzun sürelerde erişebiliyorken, verimli ısınmayı da sağlayamıyor. İçerisinde nano teknolojik partikülleri bulunduran EHP teknolojili peteklerle ise bir odayı muadillerine oranla 21 dereceye sadece 18 ile 22 dakika içerisinde ulaştırarak daha hızlı, daha verimli ve ekonomik ısınmayı mümkün kıldıklarını aktaran Enover Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Malik Çağlar,tüketicilerin ısınmada tasarruf sağlayabilmesi için geliştirilen EHP teknolojili peteklerle evlerde sadece doğal gazdan yüzde 30,5’e varan oranda tasarruf sağlandığını ve bu sayede yılda ortalama 8 milyar TL’lik harcamanın önüne geçileceğini belirtiyor.

Hastanelerde klimaların önemi arttı

Başta hastaneler olmak üzere, tüm sağlık kuruluşlarında klimalar hayati önem taşıyor. Modern bir HVAC sisteminin uzun vadeli fiziki ve operasyonel etki yaratacağını bilen sağlık kuruluşları, klimaların hastane koşullarına ve hijyen kurallarına uygunluğunun yanı sıra, binanın yapısına uyum sağlaması ve enerji dostu olmasını da önemsiyor. Çok katlı binalar için gelişmiş teknolojileri birleştiren entegre bir çözüm olan LG MULTI V, işletme maliyetlerini en aza indirirken maksimum enerji verimliliği sağlıyor ve İkili Algılama Kontrolü sayesinde nem ve sıcaklığı algılıyor. 2020 yılında ortaya çıkan ve tüm dünyada günlük hayatın yanı sıra, ekonomik hayatı etkileyen pandemi, zaten uzun yıllardır maliyetlerini kısmaya ve verimliliğini artırmaya çalışan sağlık sistemini de etkiledi. Başta hastaneler olmak üzere tüm sağlık kuruluşları artık kaynaklarını daha verimli, daha sürdürülebilir ve daha tasarruflu şekilde kullanmaya çalışıyor. Deloitte’un hazırladığı “2020 Global Health Care Outlook” raporuna göre, dünya genelinde sağlık sistemlerinin bir çoğu finansal anlamda sürdürülebilirliğini sağlayabilmek amacıyla çözüm yolu arayışında. Bir yandan finansal kesintiler, bir yandan düzenli şekilde devam eden işletme giderleri, diğer bir yandan da yenilenme zorunluluğu gelen tıbbi cihaz, demirbaş ve diğerleri… Tüm bu giderlere bir de yeni bina ihtiyacı eklenince iş içinden çıkılamaz bir hal alabiliyor. Bu nedenle, artık sağlık hizmeti sağlayıcıları bütçe kısıtlamalarıyla başa çıkmak amacıyla yeni bina yapmak yerine, var olanı yenileme yoluna gidiyor. Amerikan Sağlık Hizmetleri Mühendisliği Derneği ve Sağlık Tesisleri Yönetimi tarafından yapılan araştırma, hizmet binası renovasyonu ve genişletmelere yatırım yapanların (yüzde 74), yeni inşaat yapımına kaynak ayıranlardan (yüzde 31) daha fazla sayıda olduğunu gösteriyor.

FİNANSAL CHECK-UP’A DİKKAT

Uzmanlar, şirketlerin sürdürülebilirliği ve yeni sistemlere ayak uydurabilmesi için “Finansal Check-up” uyarısı yapıyor.

Bir yıla yakın zamandır tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisinin ekonomik anlamdaki etkileri şirketleri gelecek kaygısına sürüklüyor. Sürdürülebilirliğin büyük önem taşıdığı iş dünyasında, firmalar gelecek öngörüleri yaparak uzun vadeli çözümler arıyorlar. 

Yapılan araştırmalar Türkiye’deki şirket ömrünün ortalama 10-15 yıl arasında değiştiğini gösteriyor. Kayıtlara göre ülkemizdeki en eski şirket 1777 yılında kurulan ünlü lokum ve şekerleme markası. 1900 yılından önce kurulan ve halen faaliyetlerini sürdüren ise sadece 8 şirket bulunuyor. Bu rakamlar değerlendirildiğinde Türkiye’de şirketlerin kısa ömürlü olduğu ve devamlılık arz etmediği kanaatine varılıyor. 

Durum bu şekilde olunca firmaların, COVID-19 krizine karşı doğru stratejiler çerçevesinde profesyonel yöntemlerle ilerlemek durumunda olduğu ortaya çıkıyor. Bu noktada da profesyonel finans danışmanlığı şirketleri firmaların en büyük yardımcıları oluyor. 

Firmaların sadece kriz dönemlerinde değil her zaman finansal check-up yaptırıp mevcut durumları hakkında bilgi sahibi olarak ileriye yönelik stratejiler belirlemesinin sürdürülebilirlik için çok önemli olduğunu belirten, Dinamo Danışmanlık Kurucu Ortağı, Kamu Özel Ortaklığı ve Proje Finansmanı Uzmanı Fatih Kuran, “COVID-19 tüm dünya ekonomisini altüst ederken zaten şirket ömrünün kısa olduğu ülkemizde de panik havası estiriyor. Haliyle firmalar önlerini görebilmek ve yeni sistemlere ayak uydurabilmek için büyük çaba sarf ediyor. Bu tehlikenin farkında olan şirketler ‘büyüme’ kavramının başına ‘sürdürülebilir’ kelimesini eklediler. Kısa vadede hızla büyüdükten sonra devamlılık gösteremeyip büyük kayıplar yaşamak yerine; uzun vadede, kademeli ve istikrarlı bir büyümeye odaklandılar. 

Şirketlerin sürdürülebilir bir büyüme yakalayıp, uzun vadede başarılı olması için pek çok gereklilik söz konusu. Odaklanma, istikrarlı hareket etme, temkinli olma ancak yeri geldiğinde risk de alabilme, yumurtaların hepsini aynı sepete koymama, insan kaynağına yatırım yapma, inovasyon, verimlilik vb. konuları içeren uzun bir liste yapılabilir. Tabi burada en önemli konuların başında doğru finansal yönetim geliyor. İyi bir finansal yönetim şirketlerin uzun vadede istikrarlı şekilde büyümeleri ve mevcudiyetlerine devam etmeleri için kritik unsurlardan birini oluşturuyor. 

Ne kadar sağlıklı olduğumuzu düşünsek de her yıl en az bir kere düzenli sağlık kontrolünden geçip check-up yaptırmamız gerektiğini bilir ve faydalarını kabul ederiz. Peki ya şirketinize en son ne zaman check-up yaptırdınız? Şirketinizin gelecek bir yılını ve ötesini ne kadar sağlıklı tahmin edebiliyorsunuz; kur ve faiz artışı, satışlarda ve/veya karlılıkta azalma, maliyetlerde artış, vergi düzenlemelerinde olası farklılıklar, piyasanın daralması ve işletme sermayesi ihtiyacınızın artması gibi olası risklerin gerçekleşmesi durumunda şirketinizin durumunu öngörebiliyor musunuz?

Türkiye’de faaliyet gösteren pek çok şirketin net olarak önünü göremediği için gerekli önlemleri almadığını deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim. Genelde ilk aşamada pazarda boşluk bulan şirketler, yüksek karlılıklar ile hızlı bir büyüme oranı yakalıyorlar. Bu büyüme ile birlikte kadrolar artıyor, işler karmaşıklaşmaya başlıyor ve pazardaki boşluğu gören diğer şirketler rekabete katılarak kar marjlarını aşağıya indiriyor. İşte özellikle bu noktada şirket iyi bir finansal yönetim politikası geliştirmemiş ise önce sıkışıklıklar, ardından takip eden dar boğazlar ve son aşamada da iflaslar yaşanıyor.