25.1 C
İstanbul
Pazartesi, Haziran 16, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 43

Nehir Kağıtçılık Fabrikası Projesi Tam Gaz İlerliyor

Güvenli, fonksiyonel ve estetik yaşam alanları inşa eden Home Yapı’nın, Nehir Kağıtçılık Fabrikası projesi aksaksız ilerliyor. Projelerin tasarım aşamasından itibaren optimum çözümler sunan Home Yapı,  pandeminin en çok etkilediği sektörlerin başında gelen inşaat sektöründe projelerine hız kesmeden devam ediyor. Toplam inşaat alanı 24.000 m2 olacak şekilde projelendirilen Nehir Kağıtçılık Fabrikası projesinin Kasım 2021 tarihinde teslim edilmesi öngörülüyor.

Müşterilerinin ihtiyaçları ve talepleri doğrultusunda onlar için en uygun projeleri gerçekleştirdiklerine değinen Home Yapı Kurucu Ortağı İnşaat Mühendisi Nevzat Ülküseven, “Projelerimizi oluştururken de tamamen şeffaflık ilkesine bağlı kalarak; optimum projelendirme, sürprizlere meydan bırakmayan, doğru ve yerinde malzeme seçimi, fiyat analizinin yapılması, bütçenin yönlendirilmesi, imalat projeleri, uygulama, kalite kontrol ve zamanında teslim gibi tüm süreçleri titizlikle yürütüyoruz” dedi.

Proje hakkında teknik ve mimari bilgiler veren Home Yapı Kurucu Ortağı Mimar Hasan Aksel Yağcıoğlu,“Yeni fabrikamız 2 bodrum, 2 normal kat ve çatı katından oluşmaktadır. Binanın 3 katına da araç giriş çıkışı sağlayarak ham madde taşıma ve sirkülasyonunda verimlilik sağlamayı amaçlıyoruz. Bunun için ayrıca 3 yük asansörü, 1 insan asansörü ve 1 mamül asansörü tasarlandı. Bu sayede dikey taşımalarda enerji ve zamandan tasarruf sağlanacak. Projemizde, fabrikanın ihtiyacı olarak 4 adet zemin kat, 4 adet -1 bodrum kat olmak üzere toplam 8 tır yanaşma rampası mevcut ve 2 yük asansörüne dışarıdan tır yanaşabilecek şekilde tasarlandı. Fabrikanın çatısı, kemerlerin araya gelmesiyle oluşan tonoz çatı şeklinde tasarlandı. Böylece teraslar ve sahadaki yağmur suyu yeraltındaki su depolarında toplanıp filtreleme işleminden geçirildikten sonra tekrar kullanılacaktır” dedi.

Depozito İade Sistemi, Türkiye’ye Kazandıracak

Türkiye’de 2022 tarihinde başlaması planlanan Depozito İade Sistemi, kaynakların verimli kullanılması, çevre kirliliğini önleme ve atık toplamada düşük maliyet avantajlarının yanı sıra var olan hammaddeyi ülkemizde tutarak ekonomiyi güçlendirmeye destek olacak.

Türkiye’de cam, metal, pet ve karton olmak üzere yıllık ortalama 20 milyar içecek ambalajı ortaya çıkıyor. Tüketim bu şekilde devam ettiğinde 2041 yılında 52 milyar adet içecek ambalajının atık olarak yönetilmek zorunda kalınacağı ön görülüyor. Tüketim alışkanlıklarında yaşanan değişikliklerle de tek kullanımlık ambalaj tüketiminin arttığı görülüyor. Bu nedenle tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kaynakların ülke ekonomisine temiz bir şekilde kazandırılmasını sağlayan döngüsel ekonominin en önemli örneklerinden biri olan Depozito İade Sistemi’nin yürürlüğe girmesi planlanıyor.  Depozito iade sistemi olarak bilinen bu uygulama kapsamında içeceğin fiyatına küçük bir depozito bedeli ekleniyor. Boş ve sağlam içecek ambalajlarını geri dönüşüm için iade eden tüketicilere, bu bedelin tamamı geri veriliyor. Türkiye Çevre Ajansı tarafından yönetilecek sistem, içecek üreticileri, perakende sektörü oyuncuları ve tüketiciler gibi çoklu bir yapıdan ve çeşitli faktörlerden oluşuyor.

Geri dönüşüm amaçlı olarak içecek ambalajlarının toplanmasında dünya lideri olan TOMRA Collection Solutions’ın Türkiye Genel Müdürü Metin Tek, konuyla ilgili olarak;“WWF’in 2019’da yaptığı bir araştırma,sistemin GSYİH’ya katkısının 1 milyar 400 milyon TL’yi bulabileceğini ve 5 bin kişiye istihdam yaratabileceğini gösteriyor. TOMRA olarak 50 yıla yakın süredir her gün depozito sistemleri için faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Deneyimlerimiz, dünyadaki çoğu içecek ambalajları depozito iade pazarını kapsıyor. Bu nedenle, en düşük maliyetle maksimum çevresel fayda sağlayan modelleri barındıran farklı sistemlerde edindiğimiz çeşitli deneyimlerinden yola çıkarak, Türkiye’de sağlanabilecek başarıları ön görebiliyoruz. Artık tüm dünyada tüketicilerin içecek ambalajını ödünç, içindeki ürünü satın aldığı bir düzene geçildiğini söyleyebiliriz” diyor. Ambalaj Depozito tanımının Türkiye’de ilk defa 2004 yılında Ambalaj Atıkları Kontrol Yönetmeliği ile mevzuata girdiğine ve anlamından bir şey kaybetmeden yürürlükte kalmaya devam ettiğine değinen Metin Tek, depozito sisteminin birçok amacı olduğunu belirtiyor; “Bunların en önemlisi, aslında bir kaynak olan karton, cam, metal, plastik vb. atıkların diğer atıklar ile karışık şekilde olmasının önlenmesi, büyük miktarda boş içecek ambalajını tekrar kullanım ve yüksek kalitede geri dönüştürme amacıyla ekonomik değerini koruyarak başarılı bir şekilde toplanması oluyor. Böylece hem atıkların toplanması, ayrıştırılması konusunda maliyetler düşürülebiliyor, hem de kaliteli hammaddeye dönüştürülecek kaynak sağlanıyor.” Metin Tek; “Depozito İade Sistemleri ile ülkemizde yerli üretim yapan önemli sektörlerden olan plastik ve cam sektörü, hammaddesini yine ülkemizde temiz ve kayıtlı bir şekilde ayrıştırılmış ve toplanmış atıklardan karşılayabilecek. Bu döngüsel ekonomi bağlamında, ülkemizde örnek ve belki de en büyük uygulama olacak diye düşünüyoruz” şeklinde açıkladı.

Başkent EDAŞ’tan Ankara’ya 411 Milyon TL Yatırım

Ankara’da sürdürülebilir ve kaliteli enerji arzı sağlamak için var gücüyle çalışan Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş, her yıl en iyi ve en kaliteli hizmeti müşterilerine sunmak amacıyla şebeke yatırımlarına kararlılıkla devam ediyor.

Başkent EDAŞ 2020 yılında Ankara’da kesintisiz elektrik dağıtımı kapsamında 411 Milyon TL yatırım gerçekleştirdi. Başkent EDAŞ, Ankara’da sürdürülebilir ve kaliteli enerji sağlamak üzere bakım, onarım ve yenilemenin yanı sıra kesintisiz enerji için yeni yatırımlar gerçekleştirecek.

2021 yılında yaklaşık 616 Milyon TL yatırım yapılacak. Başkent EDAŞ, şebekenin güçlenmesi ve kesintisiz enerji sağlanabilmesi amacıyla 2020 yılında bakım, yenileme ve yatırım çalışmalarını sürdürdü. Ankara’da 120.066 adet aydınlatma armatürünün bakımını gerçekleştirirken, 10.102 adet pano, 9556 adet trafo, 583 adet dağıtım merkezi ve 6413 kilometrelik hattın bakımı tamamlandı.

Ayedaş’tan Anadolu Yakası’na 227 Milyon TL Yatırım

İstanbul’un Anadolu Yakası’nda sürdürülebilir ve kaliteli enerji arzı sağlamak için var gücüyle çalışan AYEDAŞ, her yıl en iyi ve en kaliteli hizmeti müşterilerine sunmak şebeke yatırımlarına kararlılıkla devam ediyor. AYEDAŞ 2020 yılında İstanbul Anadolu Yakası’nda kesintisiz elektrik dağıtımı kapsamında 227 Milyon TL yatırım gerçekleştirdi.

AYEDAŞ, Anadolu Yakası’nda sürdürülebilir ve kaliteli enerji sağlamak üzere bakım, onarım ve yenilemesinin yanı sıra kesintisiz enerji için yeni yatırımlar gerçekleştirecek. 2021 yılında yaklaşık 347 Milyon TL yatırım yapılacak. AYEDAŞ, şebekenin güçlenmesi ve kesintisiz enerji sağlanabilmesi amacıyla 2020 yılında bakım, yenileme ve yatırım çalışmalarını sürdürdü. Anadolu Yakası’nda 47760 adet aydınlatma armatürünün bakımını gerçekleştirirken, 3295 adet pano, 54 adet trafo, 5183 adet dağıtım merkezi ve 1718 kilometrelik hattın bakımı tamamlandı. AYEDAŞ ekipleri olarak, hizmet bölgelerimizde kesintisiz enerji hizmeti sağlamak için tüm gücümüzle çalıştığımızı belirtir, müşterilerimizin tüm taleplerini, Ayedaş Mobil 186 Uygulaması, 186 Çağrı Merkezimiz veya AYEDAŞ’ın devreye alınan 0212 186 0000 numaralı WhatsApp müşteri iletişim kanalı üzerinden iletebileceklerini hatırlatırız.

Akkuyu NGS’nin Güç Ünitesi İçin Nükleer Reaktör Üretimine Başlandı

Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom’un Volgodonsk’ta bulunan Mühendislik Birimi Atommash, AkkuyuNGS’nin3’üncü güç ünitesi için nükleer reaktör üretimi çalışmalarına başladı. Atommash, bu kapsamda reaktör basınç kabının üretimine geçti. Ekipman üretiminde, 3D tarayıcı ile yapılan ölçümler dahil olmak üzere muayene aşamaları tamamlandı.

İşleme merkezlerinde, ilk koruyucu yüzey işlemi için boru ve flanş bölgesi çıtalarının mekanik olarak işlenmesi yapılıyor. Uzmanlar ayrıca, çekirdek acil soğutma sisteminin borularını da üretiyor. Kontrol önlemleri, yüzey kaplaması ve kaynak boruları ise, daha sonra yapılacak.

Konuyla ilgili açıklama yapan AEM Teknoloji Genel Müdürü Igor Kotov, “Türkiye’nin ilk nükleer santrali Akkuyu NGS için ekipman üretmek, sipariş portföyümüzdeki en önemli işlerden biridir. Ekipman üretiminin tüm ana aşamaları Türkiye Cumhuriyeti Nükleer Düzenleme Kurumu tarafından yakından takip edilmektedir. Bu da, doğal olarak bize özel bir sorumluluk yüklemektedir. Ancak, yabancı ortaklarla etkin işbirliği konusunda zaten çok büyük bir deneyime sahibiz ve en karmaşık teknolojik ve organizasyonel konularda her zaman diyaloğa açığız. Akkuyu NGS’nin ilk güç ünitesi için ekipman ürettik ve bu ekipmanlar şu an inşaat sahasına ulaşmış durumda. Bu da, diğer 3ünite için üretimin planlanan programlara uyulacağına ve Türk meslektaşlarımız ile yakın profesyonel etkileşime göre ilerleyeceğimize olan inancımızı destekliyor” ifadelerini kullandı.

Reaktör, içine çekirdek ve iç kısımların yerleştirildiği eliptik bir tabana sahip dikey silindirik bir gövdeden oluşuyor. VVER-1200 reaktör basınç kabı ise, 330 tonluk ağırlığa, 4,5 metrelik çapa ve 12 metrelik bir yüksekliğe sahip.  Reaktörün tepesi, kurulu mekanizmalar, kontroller, reaktör koruması ve reaktör içi kontrol için sensör kablolarının çıkışını sağlayan branşman borularını barındıran bir kapakla hava geçirmez şekilde kapatılıyor.

Volvo Trucks’ın Akıllı Şanzımanı I-Shift 20 Yaşında

Geniş ürün gamı ve akıllı teknolojileriyle inovatif nakliye çözümleri sunan Volvo Trucks’ın, 20 yıl önce geliştirdiği ve devrim niteliğindeki otomatikleştirilmiş manuel şanzımanı I-Shift, sektörün öncüsü olmaya devam ediyor. 2020 sonu itibarıyla dünya genelinde I-Shift teknolojisi ile satılan kamyon sayısı 1 milyona ulaştı.

Volvo Trucks mühendisleri her geçen gün yeni özellikler ve avantajlar ekleyerek, yakıt tasarruflu, güvenli ve konforlu sürüş sunan bu akıllı teknolojiyi geliştirmeyi sürdürüyor.

Türkiye distribütörlüğünü Temsa İş Makinaları’nın yürüttüğü ve dünya genelinde inovatif kimliğiyle tanınan Volvo Trucks, 2001 yılında I-Shift teknolojisini ilk kez piyasaya sürdüğünde sektörde büyük yankı uyandırdı. Devrim niteliğindeki bu yenilik, otomatik vites değiştirmede debriyaj temelli şanzıman sisteminin en verimli tasarımı olduğunu ortaya koydu. O günden bu yana,I-Shift teknolojisi ile dünya çapında 1 milyondan fazla kamyon satıldı. Volvo FH, FH16, FM ve FMX kamyonların neredeyse tamamında sürücü dostu I-Shift şanzıman teknolojisi standart olarak bulunuyor. Konforlu ve güvenli sürüşün yanı sıra,daha düşük yakıt tüketimi sebebiyle olumsuz çevresel etkilerin azalmasına katkıda bulunuyor.

Volvo’nun müşteri ihtiyaçlarına kulak vererek, yıllar süren çalışmalar sonucu sektöre kazandırdığı I-Shift, “klasik” bir manuel şanzıman sistemini temel alıyor. I-Shift sisteminin debriyaj ve vites geçişlerini yöneten elektronik kontrol ünitesi; hız, ağırlık, yol verisi ve tork gereksinimi hakkında tüm verileri değerlendirerek, her vites geçişinin son derece hassas ve doğru zamanda gerçekleşmesini sağlıyor.  Sistem ayrıca, motorla ve tüm araçla iletişim halinde olması sayesinde motor devrini en uygun performans için ayarlıyor.

Isıtma ve Soğutma Sisteminde Atık Isıyı Geri Kazandırıyor

Evlerden fabrikalara, yollardan seracılığa kadar birçok alanda ısıtma ve soğutma sistemleri büyük rol oynuyor. Özellikle ısıtma sistemlerinde enerji tasarrufu sağlanmasına yönelik yıllardır süregelen araştırmalarda en büyük kazanımı sağlayan Enover Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Malik Çağlar, stratejik maden boru nano teknolojiyle buluşturdukları EHP teknolojisi ile birçok ısıtma ve soğutma sisteminde devrim yarattıklarını aktarıyor.

Tasarruflu ve verimli ısınma konusu konutlarda, ofislerde, fabrikalarda ya da seracılıkta gün geçtikçe önemli hale geliyor. Enerjide tasarruf elde edilmesi için maliyet etkin projelerin hayata geçirilme çabalarına büyük önem veren uluslararası birçok şirket arasından dünyada ilk ve tek, bilinen en hızlı, en verimli, en maliyet etkin ve en basit ısı transfer sistemi EHP teknolojisini geliştirerek sıyrıldıklarını belirten Enover Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Malik Çağlar, EHP teknolojisinin fabrikalarda atık ısıyı geri kazanmadan sera ısıtma sistemlerine, yol ısıtma sistemlerinden ev ve ofis ısıtma sistemlerine kadar her yerde kullanabildiklerinin altını çiziyor.

Birçok Alanda EHP Devrimi

11 yıllık Ar-Ge çalışması sonucunda Türk mühendisler tarafından geliştirilen EHP teknolojisinin birçok farklı alanda ısıtma ve soğutma sistemlerinde kullanılabildiğine dikkat çeken Enover Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Malik Çağlar, enerji ve ekonomik tasarruf sağlayan EHP’nin getirdiği büyük çözümleri sıralıyor.

1. Atık ısıyı %62’ye varan oranda enerji tasarrufu sağlayarak geri kazandırıyor. Dünyadaki birçok endüstriyel tesisin enerji tüketiminin yaklaşık 4’te 1’inin atmosfere atılan atık gazlar tarafından kaybedildiğine dikkat çeken Dr. Malik Çağlar, EHP teknolojisi ile endüstriyel yapılardaki atık ısının geri kazanımı sağlanarak elektriğe çevrilebildiğini ve üretim süreçlerinde yeşil enerjiyi kullanarak fosil yakıtlardan %62’ye varan oranda enerji tasarrufu sağlandığını aktarıyor.

2. Yollardaki gizli buzlanma sorununu ortadan kaldırıyor. Özellikle gizli buzlanmaya karşı tuz ve diğer kimyasalların kullanımı gerçekleşse de kazalar yaşanmaya devam edebiliyor. Bakıma ihtiyaç duymayan ve nano teknolojiye sahip EHP’li yol ısıtma sistemleri ile gizli buzlanma sorunu ortadan kalkıyor.

3. 18 dakikada odayı ısıtıyor, %65’e varan oranda ekonomik tasarruf sağlıyor. Standart peteklerin 45 dakika gibi uzun bir sürede eriştiği gerçek yaşam konforu olan 21 derecelik oda sıcaklığına EHP teknolojisinin kullanıldığı peteklerle sadece 18 ile 22 dakika arasında ulaşılıyorken, %65’e varan oranda da ekonomik tasarruf sağlanıyor.

4. Peteklerin ağırlığı 13,8 kg’ye düşerken, üretim maliyetlerinde %66’ya varan ekonomik tasarruf sağlıyor. Uzun yıllardır 31 kg ağırlığından 1 gram dahi kaybedemeyen ve yüksek faturalara neden olan eski tip petekleri11 yıllık bir Ar-Ge çalışması sonucunda 13,8 kg’ye düşüren Enover Enerji’nin mühendisleri, üretim maliyetlerinde %66’ya varan oranda tasarrufun elde edilmesini de sağladı.

5. Seracılıkta homojen sıcaklık sağlanıyor. EHP’li sistemlerde su borularının miktarı ve içlerindeki su miktarı çok daha az olduğu için basınç kayıpları çok daha düşüktür. Bu sayede hızlı bir ısıtma sağlarken su pompasına daha az yük binerken, sera içi sıcaklık istenilen değerde tutulabiliyor ve seranın her yerinde homojen bir sıcaklık elde edilebiliyor.

Şişecam’dan Tüm Sağlık Çalışanlarına V-Block Hediyesi

Türkiye’nin en köklü sanayi kuruluşlarından biri olan Şişecam, küresel salgına karşı mücadeleye destek olmak amacıyla geliştirdiği cam yüzeylerde virüs ve bakterilere karşı etkili V-Block Teknolojisi’nin fayda alanını genişletmek için kapsamlı bir bağış kampanyası başlatıyor. Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü’nün koordinasyonu ile yürütülecek bağış kampanyası kapsamında Şişecam, Türkiye’de kamu hastaneleri bünyesinde pandemiye karşı mücadele veren tüm sağlık çalışanlarına yüzde 100 yerli V-Block Teknolojisi’ne sahip Paşabahçe cam kupaları hediye edecek. 14 Mart Tıp Bayramı’nda başlatılan ve 4 ayda tamamlanacak olan kampanya kapsamında  Covid- 19 dahilvirüs ve bakterilere karşı etkili kupalar, pandemiye karşı 81 ilde ön saflarda mücadele veren sağlık çalışanlarının tamamına ulaştırılacak.

Şişecam Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Küresel salgını sonlandırmaya yönelik önemli gelişmelerin yaşandığı bugünlerde dünya, bilimin ve teknolojinin yolunda tünelin ucundaki ışığa doğru yürürken, biz de bu zorlu mücadeleye kendi teknolojimizle katkı sağlıyor olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Tüm paydaşlarımız için değer yaratarak büyüme stratejimiz ve sürdürülebilir bir geleceğin inşasında rol alma tutkumuzla, V-Block Teknolojisi’nin yarattığı faydayı artıracak çalışmalara ağırlık veriyoruz. Şişecam için büyük bir gurur vesilesi olan V-Block Teknolojisi’nin Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü  koordinasyonunda başlattığımız bu geniş kapsamlı bağış kampanyası aracılığıyla, pandemiye karşı mücadelenin en ön saflarında yer alan ve büyük özveriyle çalışan tüm sağlık çalışanlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi.

Philips Hedeflerine Ulaştı ‘Sağlıklı İnsan, Sürdürülebilir Gezegen’

Royal Philips (NYSE: PHG, AEX: PHIA) Sağlık teknolojilerinde global bir lider olan Royal Philips, “Sağlıklı İnsan, Sürdürülebilir Gezegen 2016-2020” programında belirlediği tüm hedeflere başarıyla ulaştı. Programın ulaşılan en önemli hedefleri; operasyonlarda karbon nötrolma, elektriğin %100’ünü yenilenebilir kaynaklardan sağlama, satışların %70’ini yeşil ürün ve hizmetlerden, [1], %15’ini döngüsel ürün ve çözümlerden elde etme, operasyonel atıkların %90’ının geri dönüştürülmesi ve sıfır atık oluşturmadır.

Royal Philips CEO’su Frans van Houten “Philips’i, operasyonlarında karbon nötr hale gelen dünyadaki ilk sağlık teknolojileri şirketlerinden biri haline getirdiğimiz ve ‘Sağlıklı İnsan, Sürdürülebilir Gezegen 2016-2020’programında belirlediğimiz tüm hedeflere ulaştığımız için gurur duyuyorum. Mevcut çevresel, sosyal ve yönetim stratejilerimizle bu başarının üzerine yenilerini ekliyoruz. Çevresel, sosyal ve yönetim önceliklerimizi yaygınlaştırmak ve küresel boyutta bir etki yaratmak için hem kamu hem de özel sektörde yer alan tüm paydaşlarımızla güçlerimizi birleştirmek istiyoruz. İnsan sağlığı ve kaliteli sağlık hizmetine erişim açısından tehdit oluşturan COVID-19 salgını ve iklim değişikliğini de göz önüne alarak,doğal kaynaklara bağlılığımızı azaltırken kendimizi kapsayıcı ve güçlü sağlık sistemleri oluşturmaya adıyoruz”dedi.

Philips’in Çevresel, Sosyal ve Yönetim stratejileri,2020 Yıllık Philips Raporu’nun ayrılmaz bir parçasını oluşturuyor. Raporda yer alan önemli başlıklardan bazıları:

Çevresel:

• Philips,konsorsiyum öncülüğündeki sanal Güç Satın Alma Anlaşmaları ile Avrupa’daki operasyonlarında kullandığı elektriği yenilenebilir kaynaklardan elde etmeyi garanti altına aldı.

• Döngüsel ekonomi: Philips, Global Eylem Planları belirleyerek ve değişimi döngüsel düşünce ve çalışma biçimlerine adapte ederek Döngüsel Ekonomiyi Hızlandırma Platformunda (PACE) lider bir rol üstleniyor. Ayrıca Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Sermaye Donatımı taahhüdü doğrultusunda doğal kaynakları daha az tüketerek daha çok insanın hayatını iyileştirmeyi hedefliyor.

• Tedarik zinciri: Philips tedarikçilerinin operasyonel kapasitelerinin artmasına yardımcı olarak, tedarik zincirindeki şeffaflık ve verimliliğe katkıda bulunarak karbon emisyonlarını daha da azaltmalarını sağlamak için programa 2019’da giren tedarikçilerinin sürdürülebilirlik performanslarını bir önceki yıla kıyasla %36 oranında artırdı.

Sosyal:

• Hayatı iyileştirme: Philips hayatı iyileştirme hedefi doğrultusunda 2020 yılında ürün ve çözümleriyle dezavantajlı toplumlarda yaşayan 207 milyon insanı da kapsayan 1,75 milyar insanın hayatını iyileştirdi. Bu doğrultuda devletler, sivil toplum kuruluşları ve hastanelerle birlikte çalışarak, pratisyenlerin yanı sıra COVID-19 hastalarının acil ihtiyaçlarının karşılanmasına yardımcı olmak ve medikal ekipman ile uzmanlık sağlamak amacıyla Afrika Birliği için sağlık hizmetlerinde çözümler geliştirecek.

• Tedarik zinciri:2020 yılında tedarik zincirinde çalışan 302 bin çalışanının hayatını iyileştirdi.

• Adil ve kapsayıcı çalışma ortamı: Sosyal fayda oluşturmanın yanında iş yerinde adil ve kapsayıcı bir ortam oluşturmayı öncelikleri arasına alan şirketin 2020 yılı içerisindeki çalışan bağlılık oranı %79. Düzenli olarak çalışan anketleri yapan Philips’te çalışan katılımının sürekli arttığı ve global yüksek performans normunun %71’i aştığı görülüyor. Ayrıca, üst düzey liderlik pozisyonlarındaki cinsiyet çeşitliliği 2020 sonunda Philips’in %25’lik hedefini aşarak %27 olarak gerçekleşti.

Yönetim:

• Plan, eylem ve raporları oldukça şeffaf bir şekilde kayıt altında tutan şirketin tüm çevresel, sosyal ve yönetim verileri en üst düzey firmalar tarafından denetleniyor. Şirketin 2020 yılı raporunda vergi katkılarıyla ilgili teamül bildirimlerine ilave olarak faaliyette bulunduğu tüm ülkeler için vergi katkılarını detaylandıran ilk 2020 Ülke Etkinliği ve Vergi Raporu yayımlandı.

McKinsey, 2021 ve Sonrasına Yön Verecek Trendleri Paylaştı

McKinsey&Company, 2021 yılına ve daha da ötesine yön verecek trendleri, ‘küresel ekonomi’,‘iş dünyası’ ve ‘toplumsal yapı’ ana başlıkları altında topladı.

Pandemi şartları tamamen geride kaldığında, oluşacak yeni normalin 2019’un hâkim koşullarına geri dönmek anlamına gelemeyeceğine vurgu yapan McKinsey&Company Türkiye Ülke Direktörü Can Kendi, 2021 ve sonrasına yönelik trendlerle ilgili yaptığı açıklamada; “McKinsey olarak, COVID-19 salgınının, Nisan 2020’de ‘ekonomik ve sosyal düzende ciddi bir yeniden yapılanma’ getirebileceğini belirtmiştik. Bugün aşılama çalışmaları hızla sürüyor. Pandemi bir günde geride kalmasa da yeni normalin bu sene ya da önümüzdeki sene oluşacağı konusunda, dikkatli bir şekilde iyimser olmak mümkün. Bu çerçevede, 2021’in dönüşüm yılı olması bekleniyor” dedi.

Küresel Ekonomi Trendleri

1. Güvenin geri dönüşü

Tüketicilerin de geri dönmesini sağlayan bu trendle, harcamaların artması bekleniyor. Biriken talebin açığa çıkışı, daha önceki bütün ekonomik krizlerde olduğu gibi, bir ‘intikam alışverişi’ hareketine neden oluyor.

2. Tatil amaçlı seyahatlerin yeniden başlaması

Uluslararası seyahatte, pandemiye bağlı sınır kısıtlamaları nedeniyle kriz sürse de Çin’de otel doluluğu ve yurt içi uçuşlardaki yolcu sayısı, Ağustos sonunda geçen seneki seviyelerinin yüzde 90’ını geçti. Ekim’deki Altın Hafta tatili sırasında, 2019’a oranla yüzde 20 düşüşle, 600 milyondan fazla Çinli seyahat etti. Lüks yurtiçi seyahat ise eski düzeyini geçti. Tatil amaçlı seyahatler hızla geri dönerken, makalede; iş seyahatlerinde toparlanma sürecinin, daha önceki kriz dönemlerinde de olduğu gibi farklı olacağı belirtiliyor.

3.İnovasyon dalgası ve başlattığı yeni girişimciler nesli

İhtiyaçlar, icatları doğuruyor ve kaos girişimciler için alan açıyor. Daha önce yaşanan ekonomik krizlerin tersine, bu sefer yeni açılan küçük işletmelerin sayısında önemli oranda artış görülüyor.

4. Dördüncü endüstri devriminin hızlanması

Bu hızlanmanın temelinde, dijital destekli verimlilik artışının yer aldığı vurgulanıyor.

İş Dünyası Trendleri

1. Online Perakende

‘Online perakendeye geçiş’in hızla devam edeceği ve kalıcı olacağını vurgulanıyor. Makalede; ABD’de 2019 senesinde, e-ticaretin 2024’e gelindiğinde yüzde 24’lük bir yaygınlığa ulaşacağı öngörüsü hatırlatılıyor ve bu tahminlerin ötesindeki gerçekleşmeye dikkate çekiliyor. ABD’de e-ticaret, Temmuz 2020’de toplam perakende satışlarının yüzde 33’üne ulaşmıştı.

2. Tedarik zincirinde yeniden dengelenme

COVID-19, çoğu şirketin, uzun ve karmaşık tedarik zincirlerindeki zayıf noktalarını açığa çıkardı. Tek bir ülke, hatta tek bir fabrikanın kapanması, şirketlerin küresel üretimini durma noktasına getirince, ‘tedarik zincirindeki yeniden dengelenme’ başladı. McKinsey uzmanları bu trend sonucunda; küresel mal ihracatının dörtte birinin, 2025’e kadar yön değiştirebileceğini öngörüyor. Bu, yaklaşık 4,5 trilyon dolarlık bir ihracat hacmi anlamına geliyor.

3. ‘İşimizin Geleceği’ beklenenden önce geliyor

Pandemi, farklı endüstrilerdeki on milyonlarca insanı, bir günde evden çalışmaya geçmek zorunda bıraktı. Böylece, önündeki kültürel ve teknolojik bariyerler yıkılan uzaktan çalışma modelinin, kısıtları ve faydaları geçen kısa zaman içinde daha da netleşti.

4. Biyofarma devriminin güçlenmesi

Pandemi, genel olarak iş dünyasında süreçleri hızlandırdığı gibi, medikal inovasyona da ciddi bir ivme kazandırabilir. Zorunluluk söz konusu olunca bunun mümkün olduğu görüldü. COVID-19 genom sekanslaması birkaç haftada gerçekleşmekle kalmadı, aşılar da bir yıldan kısa sürede geliştirildi. McKinsey uzmanları, daha büyük bir değişim potansiyelinin; biyomühendislik, genetik dizileme, programlama, veri analitiği, otomasyon, makine öğrenimi ve yapay zekâ gibi çeşitli becerilerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkacağını belirtiyor.

5. Portföylerin yeniden yapılanması hızlanıyor

Pandemiyle birlikte bazı endüstriler yükselişe geçerken bazıları da ciddi şekilde düştü. Ekonomi yeni normaline oturunca, yaşanan sektörel farklılıkların daralması ve endüstrilerin kriz öncesine yakın pozisyonlarına dönmeleri beklenebilir. Bununla birlikte, sektörler içindeki dinamiklerin nasıl değişeceğini öngörmek daha zor olabilir.

6. Yeşil İyileşme

Avrupa Birliği 880 milyar dolarlık COVID-19 kriz planının yüzde 30’unu iklim değişikliği ile ilgili tedbirlerde kullanmayı planlıyor. Kanada toparlanmayı iklim hedefleriyle birleştiriyor. Kolombiya 180 milyon ağaç ekiyor. Japonya ve Güney Kore 2050’de, Çin ise 2060 yılında, net karbon emisyonunu sıfıra indirme sözü verdi. Bütün bunlar, sürdürülebilirliğin hükümetler düzeyinde yeni normal’in öncelikli konusu olduğunu gösteriyor.

Toplumsal Yapı Trendleri

1.Sağlık sisteminin yenilenmesi

COVID-19 salgınıyla mücadele sürecinden alınan dersler, daha kuvvetli sağlık sistemleri inşa etmeye yol açabilir.

2. Ülkelerin normalleşme süreci

McKinsey uzmanları, uzun vadeli ve etkili cevabın büyüme ve verimlilik olduğunu belirtiyor.

3. Paydaş kapitalizmi

Paydaş kapitalizminin; şirketlerde kâr amacı güdülmemesi olarak anlaşılmaması gerektiğini vurgulayan McKinsey uzmanları, önemli olanın, zaten değerlendirilebilen bir ölçüt olan kâra bir ‘amaç’ kazandırmak olduğunu söylüyor.

Doğuş İnşaat, Ukrayna’nın En Büyük Projesine İmza Atıyor

İnşaat ve müteahhitlik sektöründe gerçekleştirdiği altyapı ve üstyapı projeleriyle dünyanın önde gelen şirketleri arasında yer alan Doğuş İnşaat, büyük bir projeye daha imza atıyor.

Ukrayna’nın önemli projelerinden olan ve Kremençuk şehrinde yapılacak köprünün inşası Doğuş İnşaat tarafından gerçekleştirilecek. Yaklaşık 1,6 km uzunluğundaki karayolu köprü projesiyle, Kremençuk Bölgesi’ne 720 metre açıklığında eğik askılı bir adet köprü ve yaklaşım viyadükleri kazandırılmış olacak. Yeni Kremençuk Köprüsü, Doğuş İnşaat’ın Ukrayna’da gerçekleştirdiği; Dinyeper Demiryolu ve Otoyol Köprüsü, Borispol Uluslararası Havalimanı, Zaporizhzhya Leftbank Atıksu Arıtma Tesisi’ne yönelik çalışmalarının ardından dördüncü büyük proje konumunda.

Ulusal ve uluslararası alanda gerçekleştirdiği önemli projelerle dünyanın önde gelen inşaat firmaları arasında yer alan Doğuş İnşaat, yurtdışında önemli bir projeye daha imza atıyor. Türkiye’nin yanı sıra Orta Doğu, Kuzey Afrika, Doğu Avrupa ve Körfez ülkelerinde de mega projeleri hayata geçiren Doğuş İnşaat, Ukrayna’nın en büyük projeleri arasında yer alan“Kremençuk Köprüsü” için gerçekleştirilen ihaleyi kazanan firma oldu.

“Ukrayna Büyük İnşa” programı kapsamında, Ukrayna Karayolları tarafından ihalesi gerçekleştirilen Kremençuk Köprüsü, Doğuş İnşaat’ın; Dinyeper Demiryolu ve Otoyol Köprüsü, Borispol Uluslararası Havalimanı, Zaporizhzhya Leftbank Atıksu Arıtma Tesisi’ne yönelik çalışmalarının ardından Ukrayna’da gerçekleştireceği 4’üncü büyük proje olacak.

Yeni Kremençuk Köprüsü, Ukrayna’nın Kremençuk şehrinden geçen Dnipro nehri üzerinde bölgedeki tek karayolu ve demiryolu nehir geçişini sağlayan Tarihi Kremençuk Köprüsü’nün yakınına inşa edilecek.

Bugüne kadar Dinyeper Demiryolu ve Otoyol Köprüsü projesiyle Doğuş İnşaat, 6 karayolu şeridi ve 2 demiryolu hattını içeren bir demiryolu ve karayolu köprüsünün yapımının yanı sıra 13 ila 17 arası iskeleler ve bu iskelelerin üst yapıları da dâhil olmak üzere köprünün geçişe uygun kısmının inşasını gerçekleştirdi. Dinyeper Demiryolu ve Otoyol Köprüsü inşası, bir Türk müteahhitlik şirketinin 2007 yılına kadar Ukrayna’da gerçekleştirdiği en büyük proje olarak tarihe geçti. Borispol Uluslararası Havalimanı projesinde ise D Terminali’nin mimari, yapısal, mekanik ve elektrik işlerinin yanı sıra terminaldeki drenaj tesisleri ve apronun iyileştirilmesi, inşaat işleri, bekletme havuzu, peyzaj ve geçitler de projede yer aldı. Zaporizhzhya Leftbank Atıksu Arıtma Tesisi projesinde de günlük atıksu arıtma kapasitesi 200.000 m³ olan mevcut biyolojik atıksu arıtma tesisi kapasitesinin günlük 280.000 m³’e çıkarıldı. Bugüne inşaat ve müteahhitlik sektöründe toplam değeri 28,2 milyar doları aşan 250’den fazla alt ve üstyapı projesini hayata geçirdiklerine dikkat çeken Doğuş İnşaat ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Akhan, “Ukrayna’nın en büyük projelerinden birini daha Doğuş İnşaat olarak üstlenmenin gururunu yaşıyoruz. Üstlendiğimiz her projede ve gittiğimiz her bölgede ekonomik, kültürel, sosyal ve çevresel gelişime katkı sağlıyor, bölgeyi dönüştürüyor, geliştiriyoruz. Ukrayna’da bu hayata geçireceğimiz dördüncü büyük proje olacak. 1951 yılında inşaat sektörü ile Türkiye’de ve dünyanın farklı noktalarında gerçekleştirdiğimiz büyük altyapı ve üstyapı projeleriyle başlayan serüvenimiz, hız kesmeden devam ediyor. Sürdürülebilir büyüme ve sürekli gelişime önem veren grubumuzun lokomotifi Doğuş İnşaat, temeli modern çalışma metotlarına dayalı deneyimlerini yüksek teknoloji ile birleştirerek insanlığa ve modern hayata hizmet eden eserler inşa etmeye devam edecek” dedi.

Endüstriyel Haberleşme Sistemleri Üretime Maksimum Katkı Sağlıyor

Evden uzaya kadar çok sayıda sektörde ileri teknoloji ürünleriyle dikkat çeken Mitsubishi Electric, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası(EMO) iş birliği ile düzenlediği webinarlara hız kesmeden devam ediyor. Son olarak gerçekleştirilen etkinlikte Mitsubishi Electric Fabrika Otomasyon Sistemleri Ürün Yönetimi ve Pazarlama PLC Ürün Takım Lideri Merve Sarıhan, CC-Link Network Ailesi ve Yeni Nesil Endüstriyel Network CC-Link IE TSN hakkında bilgiler paylaştı.

Türkiye’deki sanayiciler ve alt yapı projeleri için iddialı bir çözüm ortağı olduğu dijital dönüşüm alanında önemli yatırımlar ve çalışmalar hayata geçiren Mitsubishi Electric, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) iş birliğiyle online olarak düzenlediği etkinliklere bir yenisini daha ekledi. Etkinlikte CC-Link Network Ailesi ve Yeni Nesil Endüstriyel Network CC-Link IE TSN konusunu ele alan Mitsubishi Electric, katılımcılara bu alandaki güncel gelişmelerle ilgili önemli bilgiler verdi.

Ethernet tabanlı networkler teknolojiyle gelişmeye devam ediyor

CC-Link endüstriyel haberleşme sistemlerinin gelişiminden bahseden Mitsubishi Electric Fabrika Otomasyon Sistemleri Ürün Yönetimi ve Pazarlama PLC Ürün Takım Lideri Merve Sarıhan, şu bilgileri paylaştı: “1990’lı yılların ortasında Japonya’da kurulmuş olan CLPA (CC-Link Partner Association) tarafından ilk olarak CC-Link networkü geliştirip piyasaya sunuldu. Daha sonra Mitsubishi Electric, CC-Link networkünü destekleyen ürünler üretmeye başladı. CC-Link network seri haberleşme tabanlı bir network sistemidir. Teknoloji geliştikçe 2000’li yıllardan sonra Ethernet tabanlı networkler hayatımıza girmeye başladı ve bu noktada CLPA, CC-Link networkünü geliştirerek CC- Link IE (Industrial Ethernet) networklerini tasarladı. Ethernet tabanlı networklere giriş yaptıktan sonra ilk olarak kontroller arası haberleşme için CC-Link IE Control hayatımıza girdi. Daha sonra da saha verileri toplamak için kullanılan CC-Link IE Field piyasaya sürüldü. Bu networkler zamanla teknoloji geliştikçe ve müşterilerin ihtiyaçları da arttıkça daha da geliştirilmeye devam ediliyor.

Endüstriyel haberleşme sistemi CC-Link IE ile maksimum verimlilik artışı sağlanıyor

CC-Link IE’nin seri haberleşmenin endüstriyel networke entegre edilmiş hali olduğunu söyleyen Merve Sarıhan, CC-Link IE’nin fonksiyonlarına değinerek sözlerini şöyle sürdürdü: “CC-Link IE, 1 Gigabit’lik yüksek hızlı haberleşme sağlayan endüstriyel bir network sistemi olarak geliştirildi. Yüksek hızlı iletişim, endüstriyel süreçlerde çok daha kısa ve kararlı çalışma döngüsü sağlıyor. Bu da kullandığımız ürün ve sistemlerde maksimum verimlilik artışına olanak tanıyor. Mitsubishi Electric’in PLC ürünlerinden MELSEC iQ-R, Q, L ve iQ-F Serisi, CC-Link IE Field ve CC-Link IE Control master ürünlerine sahip. Sadece PLC değil inverter, servo, HTMI ve robot gibi ürünlerimiz de CC-Link networkünü desteliyor. CC-Link IE networkü, 1 gigabitlik yüksek hızlı Ethernet alt yapısı sayesinde üretim hattındaki verilerin gerçek zamanlı olarak toplanmasına imkan tanıyor. Makinelerdeki verileri bütün ürünlerden bir kontroller yardımı ile toplayıp, kesintisiz networkü ile Ethernet tabanı üzerinden IT sistemlerine veri aktarımını sağlıyor. Yakın zamanda CC-Link IE networkü, gelişmiş hareket kontrolü için de kullanılabilir hale geldi. Yüksek doğrulukla senkronizasyon performansı sağlayan bu gelişim sayesinde tek bir modülde tüm eksenleri senkron olarak kullanabiliyoruz. Güvenlik sistemleri içinde tek bir network kullanımına fırsat veren CC-Link IE ile güvenlik modülleri ve kontrolörler için farklı networkler kullanmanıza gerek kalmıyor.

Rüzgar Türbinleri Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Desteğiyle Dönüyor

Yenilenebilir enerjiye verdiği desteğe hız kesmeden devam eden Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası, Bursa’da kurulacak olan ve yıllık üretim kapasitesi 353.000.000 kWh olan Güriş Ulu RES projesine finansman kredisi sağladı.

Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası,Güriş Grubu tarafından,Bursa’nın Keles ve İnegöl ilçe sınırları içerisinde inşa edilmekte olan120,4MW’lıkkurulu güce sahip Ulu Rüzgar Enerjisi Santrali’ne12 yıl vadeli finansman desteği sağladı. Yerli enerji kaynaklarının ekonomiye kazandırılmasında önemli rol oynayacak olan santralde yıllık 353.000.000kWh elektrik üretimi öngörülmektedir.

Küresel iklim değişikliğiyle mücadelede yenilenebilir enerji kaynaklarının ve rüzgar enerjisi yatırımlarının önemine dikkat çeken Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdürü İbrahim Öztop, “Finanse etmiş olduğumuz RES yatırımlarının, çevresel ve sosyal etkilerini her yönüyle inceliyor ve titizlikle değerlendiriyoruz. Bankamız için temiz ve yenilenebilir enerji yatırımlarını yurt dışı kaynaklarla buluşturmak,söz konusu sektörlerin gelişmesini sağlamak, yerli ve milli projeler geliştirerek istihdam oluşmasını desteklemek önem arz ediyor. Düşük karbonlu bir gelecek için yenilenebilir enerji yatırımlarını destekliyoruz. Kredi desteği verdiğimiz enerji projeleri arasında rüzgar enerjisi santrallerinin payı yüzde 31. Bu oran, bize gelecek yıllarda bu alana yönelik finansmanların daha da güçleneceğini gösteriyor” dedi.

Öztop, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası tarafından finanse edilmiş ve üretime geçmiş RES tesislerinden yıllık ortalama 850 milyon kWh temiz ve yenilenebilir enerji elde edildiğini ve böylece yaklaşık 285 bin hanenin yıllık enerji ihtiyacının karşılandığını ifade etti.

TOTAL’den Özel Servislere Uygulama: ‘TOTAL Ustaya Özel’

Türkiye’de 31 yıldır madeni yağ üretimi ve pazarlaması alanında faaliyet gösteren Total Turkey Pazarlama, araç bakım ve onarım ustalarının önceliklerini göz önüne alarak onlara sektörde benzeri olmayan özel bir deneyim sunmayı hedeflediği mobil uygulama ve web sitesini hayata geçirdi. “Ustaya Özel” dijital platformu, “En iyi yağ, en özel ustayla buluştu” sloganıyla TOTAL ve ELF madeni yağlarını tercih eden ustalara özel ayrıcalıklar sunuyor.

İster mobil uygulama ister web sitesi üzerinden kullanılabilen platform, ustalara özel kampanyalar ve nitelikli hizmetler sağlıyor. Ustalar, kampanya dönemlerinde yaptıkları madeni yağ alımlarından yağ puanı kazanıyor, puanlarını uygulamada takip edebiliyor ve kazanılan bu puanlarla bir sonraki siparişlerini ücretsiz alabiliyorlar. Galeri ve forum alanında yaptıkları profesyonel içerik paylaşımları ve katıldıkları yarışmalardan ise aktivite puanı kazanıyor, aktivite puanlarını hepsiburada.com hediye çeklerine dönüştürerek diledikleri ürünü ücretsiz alabiliyorlar.

Dahası platformu takip eden, nitelikli içerikler paylaşan ve uygulamanın farklı özelliklerini aktif olarak kullanan ustalar, haftalık ve aylık usta sıralamasında zirveye yerleşip sürpriz hediyeler de kazanabiliyor.

Ayrıca bu platform sayesinde ustalar, Türkiye’nin dört bir yanındaki diğer “Ustaya Özel” program üyesi ustalarla iletişim kurup bilgi alışverişinde bulunabiliyor veya zorlu teknik konularda TOTAL tarafından sağlanan danışmanlardan destek alabiliyorlar. TOTAL Teknik Servisler ekibi ve Türkiye’nin önde gelen uzman eğitmenleri tarafından özenle hazırlanan eğitim videoları ve sürekli güncellenen teknik içeriklere de her an saniyeler içinde mobil telefonlarıyla ulaşabiliyorlar.

Total Turkey Pazarlama ve Teknoloji Direktörü Fırat Dokur, “Hedefimiz TOTAL ve ELF markalarıyla madeni yağlar alanındaki global uzmanlığımıza, Türkiye’deki inovasyon ve teknolojiyi değerlendirme kabiliyetimizi de katarak değerli bir platform ortaya çıkarmaktı, bugün bu hedefimizi gerçekleştirip portföyümüzün önemli bir bölümünü teşkil eden özel servislerde çalışan değerli ustalara böyle ayrıcalıklı bir uygulama sunabildiğimiz için heyecanlı ve gururluyuz. Yakın zamanda uygulamayla bağlantılı olarak devreye alacağımız “TOTAL Servis Bul” web sitesi ile son kullanıcıları da “Ustaya Özel” program üyesi servislere yönlendirerek ekosistemdeki tüm kullanıcılara önemli bir hizmet daha sağlamaya başlayacağız, tüm bu özellikleri, farklı kullanıcı gruplarını, web ve mobil kullanım arayüzlerini, ticari faydaları, eğitim ve danışma olanaklarını, yarışmaları ve belki de en önemlisi tüm bunları yaparken eğlenceli bir kullanıcı deneyimi vadedildiğini göz önüne aldığımızda Ustaya Özel uygulaması Türkiye’de madeni yağlar alanında ilk ve tek, bu sebeple belli illerde pilot seviyesinde canlıya alınmasına rağmen yalnızca birkaç hafta içinde bine yakın üyeye ulaştı, 2021 sonuna kadar 2 bin 500’den fazla özel serviste 10 binden fazla üyeye ulaşmayı hedefliyoruz, önümüzdeki yıllarda bu sayı katlanarak artmaya devam edecek” dedi.

Yağmur Suyu Kadıköy’e Hayat Verecek

Kadıköy’de inşa edilecek binalarda ‘yağmur suyu ve gri su toplama tankı’ yapılmasına yönelik uygulama ilk önce Kadıköy Belediyesi Ekolojik Yaşam Merkezi’nde hayata geçti. Ekolojik Yaşam Merkezi’nin çatısında biriken yağmur suyu depolanarak bahçedeki sebze ve meyvelerin sulanmasında kullanılıyor.

Kadıköy’de inşa edilecek binalarda ‘yağmur suyu ve gri su toplama tankı’ yapılması Kadıköy Belediye Meclisi’nden oybirliği ile geçti. Yağmur suyu ve gri su toplama tankı ilk önce Kadıköy Belediyesi Ekolojik Yaşam Merkezi’nde uygulandı. Ekolojik Yaşam Merkezi’nin çatısında biriken yağmur suyu, binanın hemen yanında bulunan su haznesinde birikiyor. Daha sonra, özel borularla döşenen bahçenin damlama sitemi ile sulanmasında kullanılıyor.

“Günlük kullandığımız suyun yüzde 20’si sifona gidiyor”

Proje hakkında bilgi veren Kadıköy Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Şule Sümer, “Dünyadaki su miktarı sabit. Sanıldığının aksine suyun sadece yüzde 2,5’i içilebilir nitelikte. Bu suyu ne kadar korursak, ne kadar yeniden kullanabilirsek su döngüsüne o kadar destek vermiş oluruz. TUİK 2018 verilerine göre İstanbul’da kişi başına düşen su miktarı günlük 189 litre. Bunun yüzde 20’si sifonlardan kanalizasyona akıyor. Bu proje ile yağmur suyu ve gri su sistemlerini kullanarak özellikle rezervuarlarda, sifonlarda ve bahçe suyu olarak kullanmayı, böylelikle korumamız gereken temiz su kullanımını azaltmayı amaçlıyoruz” dedi. Yağmur suyu dışında gri su kullanımının da önemli olduğunu belirten Sümer, “Gri su duş, banyo ve el yıkamadan gelen az kirli suyun, basit filtre sistemlerinden geçirilerek yeniden kullanılmasıdır. Gri su, sifon, bahçe sulanması, itfaiyenin talep ettiği depoların doldurulması, ortak alanların temizliği gibi amaçlarla rahatlıkla kullanılabilir” dedi.

“Amacımız yağmur suyunu geri kazanmak”

Kadıköy Belediye Meclisi’nden geçen kararla ilgili konuşan Plan ve Proje Müdürü Zerrin Karamukluoğlu, “İklim şartlarındaki değişiklik nedeniyle doğal kaynakların daha verimli kullanılması gerekiyor. Biz de bu amaçla yağmur sularının geri kazanılması ile ilgili çalışma yaptık. Aldığımız meclis kararı ile bundan sonra Kadıköy’de yapılacak inşaatların yarısından fazlasında bu sular kazanılmış olacak. Yeni inşa edilecek 400m2’den büyük alanlara inşa edilecek binalarda asansör, otopark gibi yağmur suyu ve gri su tankları da yer alacak. Bu depolama alanları binaların bodrum katları veya bahçelerinde yer alabilecek. Amacımız yağmur suyunu kullanıma dahil etmek, geri kazanmak. Gri sularda ise ikincil olarak kullanabilmek” dedi.

Elder’de Kıvanç Zaimler Dönemi

Türkiye’de faaliyet gösteren Elektrik Dağıtım şirketlerinin çatı örgütü olan Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER)’in, 9. Olağan Genel Kurulu Ankara’da gerçekleştirildi. Genel Kurul sonucunda Serhat Çeçen, Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini Kıvanç Zaimler’e devretti. Zaimler 2021-2024 yılları arasında, üç yıl süre ile ELDER Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapacak. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevlerini ise Batuhan Özdemir ve Barış Erdeniz üstlenecek.

Genel Kurul sonrası açıklamada bulunan ELDER Yönetim Kurulu Başkanı Kıvanç Zaimler, “Elektrik Dağıtım sektöründe sürdürülebilir, kaliteli ve kesintisiz elektrik dağıtım hizmeti verme misyonumuzu devam ettireceğiz. Yeni dönemde yatırımlarımız ile tüketici odaklı çalışmalara imza atacağız” ifadelerini kullandı.

KIVANÇ ZAİMLER KİMDİR

Kıvanç Zaimler İstanbul Erkek Lisesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünde öğrenim gördükten sonra kariyerine 1992 yılında başladı. Ticaret Direktörü olarak 2008 Enerjisa’ya katılan Zaimler, 2013 yılına kadar Enerjisa’nın Doğal Gaz iş kolunun koordinasyonunu üstlendi. 2013-2015 yılları arasında Enerjisa Dağıtım Şirketleri Genel Müdürü olarak görev aldı. Bu görevinde 14 ili kapsayan 3 dağıtım bölgesinde, 9 milyon müşteri ve 20 milyon nüfusa elektrik dağıtımını üstlenen bir organizasyonun yeniden yapılanma ve entegrasyon sürecini yönetti. Ağustos 2015 – Mart 2016 tarihlerinde Enerjisa Satış Şirketleri Genel Müdürlüğü görevinde Enerjisa’nın serbest piyasaya hazırlık sürecinde tüketici odaklı yeni marka konumlandırma çalışmalarını yürüttü. Ardından Türkiye’nin özel sektör tarafından yapılan en büyük halka arz süreci olan Enerjisa Enerji’nin halka arzını başarıyla yönetti. Temmuz 2018 tarihinden itibaren Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı olarak görev yaptı.

Yeni Nesil HYBRID SOLAR UPS’i ile Enerjinizi Güneşten Alın

Güç elektroniği alanında 40 yıla yakın tecrübeye sahip İnform, Hybrid Solar UPS ile hastane, konut, okul, benzin istasyonları gibi tüm işletmelerin güvenliğini en doğru çözümlerle buluşturmaya devam ediyor. Yüklerin ihtiyaç duyduğu enerjiyi güneşten sağlayan sistemi ile sürdürülebilir dünyaya katkı sağlayan Hybrid Solar UPS, kompakt tasarımıyla da sıradanlığa meydan okuyor.

Geliştirdiği ürünlerle Türkiye UPS sektöründe yeniliklere her zaman öncülük eden İnform’un mühendisleri tarafından tasarlanan Estia Hybrid Solar UPS, on-grid inverter çalışma modu ile yüklerin ihtiyaç duyduğu enerjiyi güneşten sağlıyor, güneş enerjisinin yetmediği noktada şebekeden karşılanıyor. Yükün düşük olması durumunda Solar panellerden üretilen enerji şebekeye aktarılıyor.

Hibrit inverter çalışma modu ile de yüklerin ihtiyaç duyduğu enerji, öncelikli olarak güneşten sağlanarak, güneş enerjisinin yetmediği noktada şebekeden karşılanıyor.

Şebekenin de kesilmesi veya arızalanması durumunda da ihtiyaç duyulan enerji Estia Hybrid’in içindeki akü grubundan sağlanıyor. Estia Hybrid Solar, yeni nesil teknolojisi sayesinde işletmelerin karbon ayak izini küçültüyor ve böylece çevresel etkileri de en aza indiriyor.

Maliyetleri Düşürmek için Güneş Enerjisine Yatırım Zamanı

Gelişen solar teknolojilerin fabrika ve büyük tesislere kendi elektriğini üretme imkanı sunduğunu belirten ISOMER Isıtma Soğutma Merkezi Genel Koordinatörü İlgin Eray, minimum 25 yıl kullanılan sistemlerin 5 senede kendi maliyetlerini çıkardığını söyledi. İşletmeler için elektriğin önemli bir gider olduğunun altını çizen Eray, bazı sektörlere özel teşvikler ve güneş enerji santralleri hakkında önemli bilgiler paylaştı.

Güneş enerjisi yatırımlarının bir dönüşüm yaşayarak topraktan çatıya kaydığını belirten ISOMER Isıtma Soğutma Merkezi Genel Koordinatörü İlgin Eray, “Eskiden toprak üzerine kurulan güneş enerji santralleri (GES) artık fabrika, otel, hastane, AVM ve okul gibi büyük yapıların atıl durumdaki çatılarına kuruluyor. Gelişen teknolojiler sayesinde GES’ler artık hem daha uygun fiyatlara yapılıyor hem de daha verimli çalışıyor. Ömrü ortalama 25 yıl olan güneş enerji santrallerinin işletmeler için amortisman süresi 5 yıl olarak hesaplanıyor. Kalan 20 sene boyunca fabrika çatısından elde edilen elektrik, işletmenin cirosuna kar olarak yazılıyor. Özellikle yoğun elektrik kullanımı yapılan işlerde GES yatırımları çok büyük avantajlar içeriyor” dedi.

100 KİLOWATTLIK PROJE 60 – 70 BİN DOLAR

GES yatırım maliyetlerinin giderek makul seviyelere geldiğini dile getiren İlgin Eray şu bilgileri paylaştı: “Piyasada 100 kilowatta kadar olan projelerde maliyet, 600-700 dolar/kilowatt olarak seyrediyor. Örneğin 100 kilowattlık bir proje 60 ila 70 bin dolar arası maliyetle sonuçlanıyor. Her işte olduğu gibi burada da iş hacmi büyüdükçe maliyet düşüyor. Halihazırdaki mevzuata göre tesisin tükettiği elektrikten fazlasını üretmek makul değil. Fakat gelecek günlerde mevzuatın değişeceğine ve herkesi üretime teşvik edeceğine inanıyorum.

GES YATIRIMI YAPAN BAZI SEKTÖRLERE YÜZDE 50 DESTEĞİ HİBE VAR

Fabrikasına güneş enerji santrali (GES) kuran bazı sektörlere yüzde 50 hibe desteği olduğunu belirten Eray, “Bu sene Bolu bölgesinde kümes hayvancılığı yapan üreticilere, proje bedeli 3 milyon TL’ye kadar olan GES yatırımlarında yüzde 50 hibe veriliyor. Ayrıca Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu, Avrupa Birliği’nin IPARD programı kapsamında bazı sektörlere özel GES yatırım desteği sunuyor. İşletmeler bu desteklerden faydalanarak kendi enerjisini üretebilir” bilgisini paylaştı.