20.1 C
İstanbul
Cumartesi, Haziran 14, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 38

Verimli Enerji Kullanımı İçin İpuçları Verilecek

Türkiye’de enerji sektörünün öncü şirketi CK Enerji, kaynakların bilinçli kullanımına destek veren Enerji Okuryazarlığı Projesi’ni “elektrik faturalarına” taşıdı. Türkiye’nin üç bölgesinde 7 ilde, 15 milyondan fazla nüfusa hizmet veren CK Enerji’nin görevli tedarik şirketlerinin gönderdiği elektrik faturalarında enerjinin verimli kullanılmasına yönelik öneriler de yer alacak.

Türkiye’nin üç bölgesinde, 7 ilde hizmet veren CK Enerji, kaynakların bilinçli kullanımına destek veren Enerji Okuryazarlığı Projesi’ni, “elektrik faturaları” ile 15 milyondan fazla tüketiciye ulaştıracak. CK Enerji’nin İstanbul, Antalya, Burdur, Isparta, Sivas, Tokat ve Yozgat’ta hizmet veren üç görevli tedarik şirketi, her ay abonelerine gönderdiği elektrik faturalarında, artık verimli enerji kullanımına yönelik ipuçlarına da yer verecek. Ayrıca elektrik faturalarına eklenen “QR kod”u akıllı telefonlarına okutan tüketiciler, elektrikli ev aletlerinin ne kadar enerji tükettiğini gösteren “tüketim hesaplama” sayfasına da bağlanabilecek.

Sürdürülebilir bir dünya için enerji kaynaklarının bilinçli kullanımının giderek daha önemli hale geldiğini ifade eden CK Enerji Regülasyon Direktörü Fidan Öztürk, her ay tüketicilerin evine giden elektrik faturalarını da bu yönde değerlendirmek üzere grup olarak yeni bir adım attıklarını kaydetti.

Aydem Perakende ve JTI Türkiye’den Temiz Enerji Güç Birliği

Aydem Perakende ve JTI Türkiye, I-REC sertifikalı %100 temiz enerji anlaşması imzaladı. Daha yaşanabilir bir dünya için iklim değişikliğine çözüm sunan, temiz enerji sertifikalı anlaşma kapsamında, yıllık yaklaşık 4 bin 500 ton CO2 (karbondioksit) eşdeğeri sera gazı emisyonlarının önüne geçilmesi hedefleniyor.

Aydem Perakende ve JTI Türkiye, yenilenebilir enerji dönüşümü için bir anlaşmaya imza attı. Anlaşma ile Aydem Perakende 2021 yılında JTI’nın İzmir Torbalı fabrikasında tüketilecek yaklaşık 10 milyon kWh elektrik enerjisini I-REC sertifikalı yenilenebilir kaynaklardan tedarik edecek. 2015 yılında kurulmuş ilk uluslararası yenilenebilir enerji sertifikası standardını geliştiren dernek olan I-REC; Türkiye’yi de kapsayan geniş bir coğrafyada yenilenebilir enerji sertifikalandırma faaliyetlerinde bulunuyor.

İş birliği kapsamında; elektriğin tamamı Aydem Yenilebilir Enerji’nin tamamı yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim santrallerinden karşılanacak.

Yapılan anlaşma kapsamında Aydem Elektrik Perakende Pazarlama ve İş Geliştirme Direktörü Gülin Sontuna konuyla ilgili olarak: “Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabilmek amacıyla sürdürülebilirlik çalışmalarımızı kurumsal bir misyon olarak görüyoruz ve ‘İşte Yeşil Enerji Kampanyamız’ ile bizimle aynı vizyonu taşıyan kurumsal müşterilerimizin enerji ihtiyacının tamamını I-REC sertifikalı temiz enerji ile karşılıyoruz. Japan Tobacco International ile tüm kurumlara örnek olacak bir iş birliği gerçekleştirdik. Bu anlaşma çerçevesinde JTI’ın yıllık karbon ayak izinin 4 bin 500 ton kadar azaltmasını hedefliyoruz. Sürdürülebilir bir dünya için odağımıza aldığımız ve yatırımlarını yaptığımız temiz enerji çalışmaları kapsamında gücümüzü; 1.020 MW kurulu gücü ve 3,2 TWh elektrik üretimiyle Aydem Yenilebilir Enerji’den alıyoruz” dedi.

Sontuna, “2020 ve 2021 yılları için şimdiye kadar kurumsal müşterilerimize tedarik ettiğimiz yaklaşık 90 Milyon kWh  I-REC sertifikalı temiz enerjiye ek olarak; 2020 başından beri Aydem ve Gediz Perakende olarak hizmet verdiğimiz İzmir, Manisa, Aydın, Denizli ve Muğla illerinde faaliyet gösterdiğimiz tüm Müşteri İlişkileri Merkezlerimizde ve genel müdürlük binalarımızda da I-REC sertifikalı temiz enerji kullanıyoruz. 2020 yılı enerji tüketimimiz olan 4.250 MWh karşılığında yaklaşık 2.550 ton karbon salınımının önüne geçmiş olduk” şeklinde konuştu.

Barış Tevattepe sözlerine söyle devam etti: “İzmir Torbalı fabrikamızda sadece en son teknoloji ürünlerle üretim yapmıyoruz, aynı zamanda tüm faaliyetlerimizi çevreye katkı sağlayacak bir anlayışa taşıyoruz. 2017 yılında üretim alanında 500 kWh güneş enerjisi panelleri kullanmaya başladık ve kurduğumuz güneş enerjisi panelleri sayesinde o tarihten beri 44 bin ağacı doğaya geri kazandırdık. Güneş enerjisi sistemimiz ile 250 evin bir aylık elektrik tüketimini fabrikamızda karşılayabiliyoruz. 2011’de kurulan “Trigen” santralimizde ise sadece doğal gaz kullanarak toplamda 4 Mwh elektrik enerjisi üretiyoruz. Bu da Torbalı’daki tüm evlerin yaklaşık bir aylık elektrik harcaması demek. “Trigen” santralinin bir yıllık enerji üretimi, fabrikanın yıllık toplam ihtiyacının %60’ına, denk geliyor.

Bosch’tan Serinleten Klima Bakım Kampanyası

İklimlendirme sektörünün öncü markalarından Bosch Termoteknik, indirimli periyodik klima bakım kampanyası ile öncelikle sağlık çalışanları ve 65 yaş üstü müşterilerini ve tüm kullanıcılarının tasarruf etmelerini sağlıyor.

Bosch Termoteknoloji, klimaların ömrünü uzatan ve kirlilikten dolayı cihazda oluşabilecek mikroorganizmaların bulaşma riskini azaltacak yıllık bakım işlemlerinin en uygun fiyatlarla gerçekleştirilebilmesi için 1 Haziran-1 Ağustos tarihleri arasında geçerli olacak yeni klima bakım kampanyasını kullanıcılarına duyurdu. 260 TL olan yıllık klima bakım ücreti, kampanya kapsamında yalnızca 180 TL olarak belirlendi. Sağlık çalışanları için en özel indirimin sağlandığı kampanyada klima bakımı indirimli olarak 130 TL’ye yaptırılırken, 65 yas üstü müşteriler için ise 150 TL’ye indirildi. Bosch Yetkili Servisleri tarafından gerçekleştirilen klima bakımı kapsamında; Evaporatör, kondenser ve filtrelerinin kontrolü ve kimyasal ile temizliği, iç ve dış ünite fan temizliği, drenaj hatlarının kaçak, eğim ve temizlik kontrolleri, gerekli ise temizliği, bakır boru hattı izolasyon kontrolleri, gerekli ise onarımı, iç veya dış ünitelerde bulunan elektronik kartların, soket ve klemenslerin kontrolü, kumanda ayarlarının kontrolü, performans testinin yapılması bulunmaktadır.

Bosch profesyonelleri, klimaların yıllık bakımını düzenli bir şekilde yaptırılmasının cihazların daha uzun süre kesintisiz çalışması ile birlikte enerji verimliliği adına önemli olduğunu belirtiyor.

Son kullanıcılar, daha fazla bilgi almak ve yaz aylarına özel kampanyadan faydalanmak için resmi web sitesinden detayları inceleyebilir, kendi lokasyonlarına en yakın Bosch yetkili servislerinin iletişim bilgilerine ulaşabilirler.

Enerjisa Enerji’den Enerjide İlk Patentli Dönüşüm Modeli

Elektrik dağıtım ve perakende satış sektöründe Türkiye’nin lider şirketi Enerjisa Enerji, müşterilerine 7/24 sağladığı hizmet ve çözümlerini dijitalleştirerek her gün güçlenmeye devam ediyor. Şirket, dijitalleşme sürecini tüm dünyada enerji alanında patent koruması alınan ilk dijital dönüşüm modeli olan ‘E-TERNAL’ adıyla markalaştırarak tasarladı ve yürürlüğe koydu. 2009’dan bu yana bünyesindeki geniş teknoloji ekosistemi ile birlikte gerçekleştirdiği dijital dönüşüm sürecini 1,5 milyar TL’nin üzerinde yatırımla hayata geçiren Enerjisa Enerji, şimdiye dek olduğu gibi bundan sonra da tüm paydaşları ile birlikte değer yaratmaya devam edecek.

%20’si halka açık olan ve ana sermayedarları Sabancı Holding ve E.ON SE olan, Türkiye’nin lider elektrik dağıtım ve perakende satış şirketi Enerjisa Enerji, faaliyet gösterdiği bölgelerde yaşayan 21 milyonu aşkın nüfusa yönelik 7/24 sürdürdüğü hizmet ve çözümleri dijitalleştirerek, yarattığı değeri her gün daha da güçlendirmeye devam ediyor. Dijitalleşme vizyonunda “Müşterilerimize Enerji Ulaştırırken, Dünyamıza, İnsanımıza ve İşimize, Teknolojinin Gücü ile Daima Değer Katmak” anlayışıyla hareket eden Enerjisa Enerji, 2009’dan beri bünyesindeki geniş teknoloji ekosistemi ile birlikte sürdürdüğü ve 1,5 milyar TL’nin üzerinde yatırımla hayata geçirdiği, tüm dünyada enerji alanında patent koruması alınan ilk dijital dönüşüm modelini markalaştırarak E-TERNAL adıyla yürürlüğe koydu. Enerjisa Enerji’nin itici gücü olan ve olmaya devam edecek bir yapıda tasarlanan E-TERNAL, ismindeki E harfi ile bir üçlemeyi temsil ediyor; Elektron, Enerji ve Enerjisa Enerji.

Geleceğe Taşıyan Dijital Dönüşüm Modeli

Enerjisa Enerji’nin vizyonundaki en önemli noktalardan biri olan dijitalleşmenin global trendler ile güçlenerek atılan her adımda verimliliğin de artırılması hedefleniyor. Bu anlamda, enerji sektörü için sürdürülebilirlik göz önünde tutularak şirketin dijitalleşme yolculuğu sürecinde  farklı departmanlar ve  iş alanları için özgün programlar oluşturuldu. Dijital dönüşümün tüm detayları gözetilerek ortak çalışma alanları ve iş yapış doğası da düşünüldü. Müşteri, operasyon, enerji piyasası ve teknolojiyi odağına alan 4 temel yapıya yayılan 12 boyutlu bir model çerçevesinde oluşturulan 14 program altında, önümüzdeki 5 yıl için 500 yeni dijital inisiyatif kapsama alındı. Enerjisa’nın dünü, bugünü ve geleceğini şekillendirecek bu programlarda, kendi coğrafyamızdan ve dünyada büyük etkiler yaratmış bilim insanlarının ilgi alanlarına paralel olarak adlarıyla eşlik edilmesi sağlandı.

Dijital dönüşüm projesi E-Ternal’ın tüm şirket yapısına sirayet eden bir değişim sağladığını belirten Enerjisa Enerji Bilgi Teknolojileri ve Dijital İş Yönetimi Bölüm Başkanı Mehmet Fırat, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada; ‘Hayatımıza dokunan ve bizleri geleceğe taşıyacak dijitalleşme modelimizin merkezinde ve yaptığımız her şeyin içinde, dünyamız, insanımız ve işimizi kapsayan şirketimizin üst amacı yer alıyor. Varoluş amacımız elektrifikasyon ve şehirleşme gibi global trendler ile güçlenirken, attığımız her adımda verimliliği sağlayarak ilerliyoruz. Uzun vadeli planlarımızda ve alacağımız konumda, enerji sektörü için dekarbonizasyon, dağıtık üretim, dijitalleşme, demokratikleşme ve deregülasyon olmak üzere 5D olarak adlandırdığımız trendleri dijital dönüşüm bakış açımızda da değerlendiriyor olacağız’ dedi.

PepsiCo Türkiye Enerjisini Güneşten Alıyor

Tüm iş süreçlerini sürdürülebilirlik odaklı olarak yürüten PepsiCo Türkiye, global olarak belirlenen hedefler doğrultusunda yenilenebilir enerji kaynaklarını etkin olarak kullanırken, yeni güneş enerjisi yatırımlarıyla PepsiCo ekosistemi içerisinde de örnek olmayı sürdürüyor.

Tüm iş süreçlerini ve üretim faaliyetlerini Fayda Gözeterek Kazanma vizyonu doğrultusunda sürdürülebilirlik odaklı olarak yürüten PepsiCo Türkiye, karbon salınımını azaltmak için doğrudan operasyonlarındaki yenilenebilir enerji kullanımını artırmaya devam ediyor.

2021 yılı itibariyle tüm fabrikalarındaki elektrik ihtiyaçlarını “yenilenebilir enerji” sertifikasyonu olan kaynaklardan kullanmakta olan PepsiCo Türkiye, güneş enerjisi alanındaki yatırımlarını da her geçen gün daha da büyütüyor. Bu kapsamda şirket, toplamda onaylanmış yıllık yatırımı olan 575 Megawatt saat kapasiteli GES projesi ile İzmir ve Çorlu fabrikalarındaki yatırımlarını bu yıl sonuna kadar tamamlamayı hedefliyor. Bu yatırımın tamamlanmasıyla birlikte yıl sonuna kadar 1190 megawatt saat elektrik üretimine ulaşmayı hedefleyen PepsiCo Türkiye, bu sayede 800 evin elektrik ihtiyacına karşılık gelen 5000 ton karbon emisyonu azaltımı sağlayacak.

Yenilenebilir enerjiyle karbon emisyonu azaltımı

Tüm fabrikalarında sıfır atık olarak faaliyetlerine devam eden ve Avrupa bölgesinde sıfır atık hedefine en hızlı ulaşan iş birimlerinden biri olan PepsiCo Türkiye, Adana fabrikasındaki yıllık 615 megawatt saat elektrik üretimi kapasitesi yaklaşık 414 evin elektriğine karşılık gelen 2585 ton karbon emisyonunu azaltıyor.

Enerji verimliliğinde Avrupa’da ilk 3’te

Global sürdürülebilirlik yol haritası çerçevesinde kendisine belirlediği karbon emisyon hedefleri doğrultusunda güneş enerjisi yatırımlarına hız veren PepsiCo Türkiye, Tarsus, Suadiye ve Manisa fabrikalarında toplam 2151 kWp kurulu güce sahip bulunuyor. Tarsus fabrikası aynı zamanda son 10 yılda birim ürün başına enerjide ve su kullanımında sağladığı tasarruf oranlarıyla PepsiCo’nun Avrupa’daki ilk 3 fabrikası arasında yer alıyor.

PepsiCo Türkiye, halihazırda içecek fabrikalarında, global olarak yüzde 100 yenilebilir enerji odağına daha güçlü bir katkı verme hedefi doğrultusunda elektrik enerjisi yatırımlarında kullandığı malzemeleri de yenilenebilir enerji sertifikalı tedarikçilerden sağlıyor.

Avrupa’nın en büyük güneş enerjisi kurulu gücü

PepsiCo Türkiye yiyecek fabrikaları, PepsiCo’nun globalde yer alan toplam 26 yiyecek fabrikası arasında en büyük kurulu güce sahip güneş enerjisi santraline sahip bulunuyor. Aynı zamanda Avrupa yiyecek fabrikaları içerisindeki 26 fabrika arasında güneş enerjisi santralinden ürettiği elektriği iç tüketimde kullanan fabrikalar arasında Türkiye yiyecek fabrikaları olarak 2751 kWp kapasitesine ulaşan gücüyle toplamda yine birinci sırada yer alıyor.

Adana’daki içecek fabrikası ise üretilen litre başına harcadığı toplam enerji ile PepsiCo Avrupa’da ilk 3’te yer almakta. Avrupadaki ilk ReCON Continuous Excellence sertifikasını alan Adana fabrikası, 2025 yılı global sürdürülebilirlik hedeflerini şimdiden yakalamış bulunuyor.

Membran çatı üzerine çelik konstrüksiyon kullanmadan yapılan yapıştırmalı panel sistemini ilk defa Avrupa’da hayata geçiren PepsiCo Türkiye, global olarak belirlenen yüzde 100 yenilenebilir enerji kaynakları kullanma hedefi doğrultusunda güneş enerjisi yatırımlarına önümüzdeki dönemde de devam edecek.

Arçelik, Nokia ve Türk Telekom Güçlerini Birleştirdi

Türkiye’nin lider beyaz eşya üreticisi Arçelik, Türkiye’nin ilk özel kablosuz ağını kurmak için Nokia ve Türk Telekom ile stratejik ortaklık anlaşması imzaladı. Arçelik’in üretimin dijitalleşmesi çalışmalarının önemli bir adımı olacak iş birliği kapsamında kurulacak olan geleceğe uyumlu 5G’ye hazır Nokia ve Türk Telekom’un özel kablosuz ağı, Arçelik’in video tabanlı üretim süreçleri analizini, iç mekan konumlandırmasını ve AGV performansını destekleyecek. Nokia ve Türk Telekom, Türkiye’deki ilk ticari özel 4.9G/LTE ağını devreye alacak.

Arçelik, Nokia ve Türk Telekom ile Türkiye’nin ilk 5G’ye hazır özel kablosuz ağının kurulması kapsamında stratejik ortaklık anlaşması imzaladı. Yapılan anlaşma kapsamında Nokia’nın özel kablosuz ağı, Arçelik’in video tabanlı üretim süreçleri analizini, iç mekan konumlandırmasını ve AGV performansını destekleyecek. Bunun yanı sıra Nokia ve Türk Telekom, Türkiye’deki ilk ticari özel 4.9G/LTE ağını da devreye sokacak. Endüstriyel 5G’ye hazır özel kablosuz ağ, Arçelik’in ileri teknolojiye sahip Çayırova’daki çamaşır makinesi üretim tesisinde kurulacak. Geleceğe uyumlu ve 5G’ye hazır Nokia ağı, Arçelik’in dijital dönüşümünü hızlandırırken Endüstri 4.0 kullanım senaryolarının uygulanmasını kolaylaştıran bir platform haline gelecek.

Nokia ve Türk Telekom ile yapılan bu ortaklık anlaşmasının önemine değinen Arçelik Strateji ve Dijitalden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Utku Barış Pazar, “Arçelik olarak, yeni teknolojileri iş modelimize entegre etme konusunda kararlıyız. Bu uygulama sayesinde Arçelik üretimin dijitalleşmesi alanında ön saflarda konumlanıyor. Nokia ve Türk Telekom’un da bu iş birliğine dahil olmasından son derece memnunuz. Yaptığımız anlaşmayla ilk etapta bu ağ, otomatik yönlendirmeli araç (automated guided vehicle – AGV) performansını artırmak için tesis genelinde yaygın, güvenilir ve düşük gecikmeli bir kapsama alanı sağlayacak. AGV’lerin parça lojistiği kapsamında üretim süreci boyunca kullanılmasıyla birlikte, AGV hızı, kontrolü ve operasyonel verimlilik artırmayı hedefliyoruz. Bu ağ aynı zamanda iç mekan konumlandırma sistemimizi yüksek doğrulukta destekleyerek gerçek zamanlı varlık konumu takibi sağlayacak. Ayrıca video analitiğine dayalı yeni uygulamaları sayesinde fabrika güvenliğini de artıracak. Gelecekte devreye alınabilecek kullanım senaryoları arasında artırılmış ve sanal gerçeklik, dijital ikizler, envanter kontrolü, güvenlik ve tesis yönetimi, kalite-kontrol, uzaktan denetim için yüksek çözünürlüklü video ve tesis genelinde sesli ve görüntülü iletişim yer alıyor” dedi.

Bu özel kablosuz ağın Arçelik’in dijital üretim sistemleri stratejisinin ayrılmaz bir parçası olacağını, bu noktada Nokia ve Türk Telekom ile çalışmayı dört gözle beklediklerini söyleyen Pazar, “Yeni 5G’ye hazır özel kablosuz ağın üretkenliği, verimliliği ve güvenliği artırmaya yardımcı olabilecek 30’dan fazla kullanım durumu belirledik” dedi.

Türk Telekom Kurumsal Satış Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Eser ise konuyla ilgili şunları söyledi: “Türk Telekom’un, Türkiye’deki ilk özel kablosuz ağın uygulanmasındaki rolü önemli bir dönüm noktasıdır. Arçelik’in dijital üretimde zirvede olan yetkinlikleri, Türk Telekom’un bağlanabilirlik ve şebeke teknolojilerindeki öncülüğü ve Nokia’nın uluslararası deneyimi bir araya gelerek yeni nesil “Akıllı Fabrika” projesini oluşturdu. Türkiye’nin sanayi alanında dijitalleşmesinin göstergelerinden biri olacak bu proje; verimi, esnekliği, kaliteyi ve üretkenliği yüksek seviyelere taşıyarak, Endüstri 4.0’ın en gelişmiş uygulamalarına ev sahipliği yapacak.

Eser sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk Telekom olarak, Nisan 2019’da Nokia ile birlikte gerçekleştirdiğimiz ‘Akıllı Fabrika’ denemesiyle Türkiye’nin ilk Endüstri 4.0 Mobil Şebeke denemesini hayata geçirmiştik. Amacımız, kritik endüstriyel uygulamalarda hataları minimuma düşürmek, üretimi ve verimliliği arttırmak hedefiyle mobil şebekenin sağladığı düşük gecikme süresi, yüksek bant genişliği ve yüksek veri iletim hızı ve güvenilirlik kabiliyetlerinin kullanıldığı akıllı fabrika uygulamalarını gerçek hayata taşımaktı. Bugün bu hedefin gerçekleştiği çok önemli bir ana tanıklık ediyoruz. Türkiye’nin dijital dönüşümünün lideri olarak, 5G’ye uyumlu yeni nesil şebeke ile sektöründe lider şirket Arçelik’in üretimde dijitalleşmesine katkı sağlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz.

Nokia Global Bulut ve Ağ Hizmetlerinden Sorumlu Genel Müdür Raghav Sahgal, “Arçelik, iş akışlarına ve üretim uygulamalarına en son yenilikleri getirme konusunda oldukça ilerici bir yaklaşıma sahip. Türkiye’de bir ilk olan 5G’ye hazır özel ağın Arçelik için uygulanması, hem üretimde dijitalleşme yaklaşımında önemli bir adım hem de bölgedeki inovasyon uygulamaları için ilham verici bir örnek.

Hedef Yıllık 100 Ton Altın Üretimi

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) kayyım olarak görev aldığı Koza Altın, Ağrı’nın Diyadin ilçesine bağlı Mollakara köyünde altın ve gümüş madeni için temel attı. Mollakara Altın Madeni için toplam 160 milyon dolar yatırım yapılacak. İşleme tesisinin de olacağı maden ilk altın dökümünün 2022 yılının son çeyreğinde yapılması hedefleniyor. 500 kişinin istihdam edileceği maden sahasında, dolaylı etkiyle bölgedeki 2300 kişiye ayrıca fayda sağlanacak.

Törende konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Geçen yıl Türkiye’de 42 ton altın ürettik. Son 20 yılda toplam üretilen altın miktarı 382 ton. Bunun 76 tonluk kısmı doğrudan ya da dolaylı olarak devlete geldi. Bu yıl 45 ton altın üretim hedefimiz var. 5 yıl içinde ise hedefimiz yıllık 100 ton altın üretmek” dedi. Temel atma törenine katılan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ise, Mollakara’da uzun arama çalışmaları sonunda piyasa değeri 1.2 milyar dolar olan 20 ton altın ile piyasa değeri 2.8 milyon dolar olan 3.5 ton gümüş rezervi tespit edildiğini açıkladı. Bakan Varank rezerv olarak daha büyük bir potansiyel olduğuna dikkat çekti.

Tesisin kurulacağı ruhsat alanında 125 sondaj noktaları olduğunu belirten TMSF Başkanı Muhiddin Gülal, “Ağrı ve Van’daki 16 ruhsat alanında 210 nokta için de mera izinlerinin gelmesiyle arama çalışmalarına vakit kaybetmeden başlayacağız. İnşallah diğer sahalardan da olumlu sonuçlar elde ederek tesisimizin işletme ömrünün en az 15-20 yıla kadar çıkarılmasını hedefliyoruz” dedi.

Karadeniz’de keşfedilen doğalgaz rezervi müjdesinden sonra bir müjde de Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’ndan (TMSF) geldi. TMSF yönetimindeki Koza Altın, Ağrı’nın Diyadin İlçesi’ne bağlı Mollakara Köyü’ndeki 20 ton altın, 3,5 ton gümüş rezervin ekonomiye kazandırılması için yatırıma başladı. İşleme tesisinin de yer alacağı Mollakara’da ilk altın dökümünün 2022 yılının son çeyreğinde gerçekleşmesi hedefleniyor. Madenin geliştirilmesi ve işleme tesisi için toplam 160 milyon dolar yatırım yapılacak. 

Gerçekleştirilen temel atma törenine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Ağrı Valisi Dr. Osman Varol, TBMM Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi, TMSF Başkanı Muhiddin Gülal, Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan, Koza Altın Genel Müdürü İsmet Demir ve çok sayıda davetli katıldı.

Törende konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye’nin artık kendi teknolojisi, kendi enerjisi, kendi insan kaynağı ile bu tip yatırımları gerçekleştirebildiğini vurguladı. Yeraltı zenginliklerini değerlendiremeyen ülkelerin sanayilerinin dışa bağımlı hale geleceğine dikkat çeken Bakan Dönmez, “Bizim tek gayemiz sanayimizin ihtiyaçlarını kendi kaynaklarımızdan karşılamaktır. Geçen yıl Türkiye’de 42 ton altın ürettik. Son 20 yılda toplam üretilen altın miktarı 382 ton. Bunun 76 tonluk kısmı doğrudan ya da dolaylı olarak devlete geldi. Bu yıl 45 ton altın üretim hedefimiz var. 5 yıl içinde ise hedefimiz yıllık 100 ton altın üretmek” dedi.

Rezervin piyasa değeri yaklaşık 1.5 milyar dolar

Temel atma töreninde konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Mollakara’da uzun arama çalışmaları sonunda piyasa değeri 1.2 milyar dolar olan 20 ton altın ile piyasa değeri 2.8 milyon dolar olan 3.5 ton gümüş rezervi tespit edildiğini açıkladı. Bulunan rezervin 0.92’lik tenör değeri ile Türkiye’deki benzer madenlere kıyasla çok daha zengin bir içeriğe sahip olduğunu anlatan Bakan Varank, şöyle devam etti: “Yaklaşık 160 milyon dolarlık bir yatırımla bu rezervin çevreye duyarlı bir şekilde ekonomiye kazandırılmasını sağlayacağız. 2022 yılı son çeyreğinde ilk altın dökümünü Sayın Cumhurbaşkanımızla yapmak istediğimiz bu tesis, işletme döneminde doğrudan 500 insanımıza ekmek kapısı olacak. Hesaplamalara göre ilk etapta 6 yıllık ömrü olan bu madende bir yandan da arama çalışmaları hala devam ediyor. Rezerv olarak daha büyük bir potansiyel söz konusu. Bulunacak yeni rezervlerle işletme ömrünün 15-20 yıla ulaşmasını bekliyoruz. Proje çerçevesinde kurulacak ileri teknolojili sensörler vasıtasıyla, toz, gürültü, patlatma ve havada gaz ölçümleri düzenli olarak yapılacak. Bu tesiste altın üretimi konusunda kullanılacak en modern yöntemler sayesinde hem rezerv verimli şekilde değerlendirilecek hem de çevresel etkiler minimuma indirilecek. Şirketin Kayseri, İzmir, Gümüşhane ve Eskişehir’deki madencilik yatırımları için toplam 8 teşvik belgesi düzenledik. Başvuru gelmesi halinde burası için de teşvik belgesi düzenlenecek.

Belarus NGS’nin İlk Güç Ünitesi Devreye Girdi

Genel tasarımını ve yükleniciliğini Rosatom’un Mühendislik Birimi’nin üstlendiği Belarus Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) 1’inci güç ünitesinin ticari amaçlı çalıştırılmasına dair onay belgesi, Rus ve Belaruslu taraflarca imzalandı. Güç ünitesi, Belarus NGS’nin inşaatına dair sözleşme ile Belarus yasalarında belirtilen şartlara uygun olarak transfer edildi.

Söz konusu sözleşmeye göre projenin genel yüklenicisi, güç ünitesinin garanti süresi boyunca çalışır halde tutulmasından sorumlu.

Konuyla ilgili açıklama yapan Rosatom Genel Müdürü Alexey Likhachev, “Bugün tarihi bir olaya tanıklık ediyoruz. Rosatom tarafından Rusya dışında inşa edilen ve en son 3+ nesil teknolojiyle donatılmış ilk güç ünitesi devreye alındı. Her iki ülkeden son derece nitelikli uzmanların kapsamlı çalışmaları sonucunda gelinen bu aşama, Rus nükleer teknolojisinin güvenirliliğinin ve verimliliğinin yanı sıra, ortak başarımızın da kanıtıdır” şeklinde konuştu.

Rosatom’un Nükleer Enerjiden sorumlu Birinci Direktör Yardımcısı ve ASE EC Şirketi Başkanı Alexander Lokshin, Belarus’un ilk nükleer santralinin sembolik anahtarını Santral Genel Müdürü Mikhail Filimonov’a takdim ederek, “Belarus’un en modern ve en güvenli tesise sahip olduğunu tüm inancımla söyleyebilirim” dedi. Filimonov da “Bu anahtara bir daha ancak 80 yıl sonra santrali kapatmak için ihtiyacınız olacak” şeklinde karşılık verdi. Belarus NGS’nin 1’inci güç ünitesi ilk olarak 7 Ağustos 2020 tarihinde çalıştırılmış; 3 Kasım 2020’de şebekeye bağlanan ünite 22 Aralık 2020’de deneme amaçlı devreye sokulmuştu. Güç ünitesinin hizmete girmesine dair izin belgesi ise, Belarus Acil Durum Bakanlığı tarafından 2 Haziran 2021 tarihinde düzenlenmişti.

Rus Atomflot ile Kuzey Star Tersanesi Arasında Büyük Anlaşma

Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom bünyesinde faaliyet gösteren FSUE Atomflot ve Türkiye Kuzey Star Shipyard Denizcilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, 22220 Projesi kapsamındaki evrensel nükleer buzkıranlar için yüzer liman inşa edilmesini öngören anlaşmayı imzaladı.

Satın alma prosedürü, Rusya Federasyonu’nun 223-FZ sayılı “Belirli Türdeki Tüzel Kişiliklerin Mal, İş, Hizmetlerin Satın Alınması Hakkında” Federal Kanun çerçevesinde ve Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom Birleşik sanayi satın alma standartlarına uygun olarak gerçekleştirildi. Sözleşme değeri 4 milyar 981 milyon Rubleyi; yani yaklaşık 69 milyar Doları bulan anlaşmanın satın alma sonuçlarını özetleme protokolü 27 Mayıs 2021 tarihinde yayınlanmıştı.

Atomflot Genel Müdürü Mustafa Kaşka konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Anlaşmanın imzalanması, 22220 Projesi’ndeki evrensel nükleer buzkıranların bakımı için kıyı altyapısı hazırlama programının uygulanmasında önemli bir adım. Türk tersanesi gerekli yeterliliklere ve gemi inşa pazarında iyi bir itibara sahip. Anlaşma şartlarına göre, Murmansk Limanı’na teslimatı da dahil yüzer iskelenin inşaatı 29 ay sürecek” dedi.

Kuzey Star Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay İmral da yaptığı değerlendirmede, “Rusya Federasyonu’nun en önemli devlet şirketlerinden biri olan Atomflot FSUE ile sözleşme imzalamaktan dolayı çok memnunuz. Böyle prestijli bir proje için ihale kazanmak bir Türk tersanesi için büyük bir onurdur. Bu projeye katılmak Kuzey Star için yeni başlangıçlar ve fırsatlar yaratacaktır. Proje, Türkiye ile Rusya Federasyonu arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesine de yardımcı olacaktır” ifadelerini kullandı.

30 bin ton yük kaldırma kapasitesine sahip olacak olan yüzer liman, 220 metre uzunuluğunda ve 48 metre genişliğinde olacak. Kızak güvertesi boyunca en az 200 metre uzunuluğa ve 6 metre duba yüksekliğine sahip olacak yüzer limanda dizel yakıt ve içme suyu stokları, atık su ve evsel su toplama kapasitesine göre aynı anda 30 kişi, 7 gün boyunca karaya ayak basmadan görev yapabilecek.

Doğadaki Enerji Teknolojinin Yardımıyla Evlere Taşınıyor

Yaşam alanları olan evler için en önemli konuların başında iç mekanların iklimlendirilmesi geliyor. İç mekanların doğru iklimlendirilmesi, hem konforu artırıyor hem de bütçeyi koruma altına alıyor.

Sürdürülebilir yaşam, sürdürülebilir gezegen ve sürdürülebilir gelecek bilinciyle; her alanda olduğu gibi, iklimlendirme sektöründe de farklı alternatifler yaygınlaşamaya başladı. Bu noktada yaygın olarak kullanılmaya başlayan ısı pompası teknolojisi de bunların başında geliyor. Isı pompalarının Avrupa ve ABD’de yoğun olarak kullanıldığını, Türkiye’de de kullanımın arttığını belirten Fortes Mühendislik A.Ş. Teknik Operasyonlar ve İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı, aynı zamanda Makine Mühendisi Muhammet Güngören, konu hakkında merak edilenleri açıkladı.

Avrupa ve ABD’de yoğun olarak kullanılıyor

Sürdürülebilir iklimlendirme çözümleri arasında dikkat çeken bir seçenek olan ısı pompalarının yenilikçi, doğayla uyumlu ve verimli iklimlendirme çözümlerinden biri olduğunu söyleyen Fortes Mühendislik A.Ş. Teknik Operasyonlar ve İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı, aynı zamanda Makine Mühendisi Muhammet Güngören, şöyle konuştu: “Kullanım alanı geniş olan ısı pompaları sayesinde ısıtma ve sıcak su kullanımının yanı sıra soğutma ihtiyaçları da karşılanabiliyor. Isı pompaları, ısıtma, soğutma ve sıcak su kullanımını tek bir alanda topladığından dolayı, diğer ısı kaynaklarına göre yüksek enerji tasarrufu sağlayabiliyor. Isı pompasının kullanım sürecinde, doğaya herhangi bir zararlı gaz salınımı olmadığından, çevre dostu bir çözüm sunar. Isı pompaları, tüm bunları yaparken elektrik enerjisine ihtiyaç duyar. Isı pompalarının doğa ile uyumlu çalışma sistemi, geleceğin çevreci iklimlendirme ürünü olarak kabul ediliyor. Avrupa ve ABD başta olmak üzere, ülkemizde de yenilikçi iklimlendirme çözümü olarak karşımıza çıkıyor” dedi.

Doğadaki enerjiden yararlanılıyor

Isı pompası kavramının teknik detayları hakkında da açıklama Fortes Mühendislik A.Ş. Teknik Operasyonlar ve İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Muhammet Güngören: “Isı pompası kavramı, ısının çevreden çekilip yüksek sıcaklık bölgesine transfer edilebileceği fikri ile ortaya çıkmıştır. Isı pompaları bir kaynaktan aldığı enerjiyi, diğer kaynağa aktararak; ısıtma, soğutma ve sıcak su ihtiyaçlarına cevap veren cihazlardır. Bu aktarımı soğutma devresinde kullanılan, soğutucu akışkan vasıtası ile yapar. Isı pompaları, enerji alışverişi yaptıkları kaynaklara göre havadan havaya, havadan suya, sudan suya, sudan havaya şeklinde dörde ayrılır. Ülkemizde yaygın olarak kullanımı olan ısı pompaları, havadan havaya ısı pompalarıdır. Bu sistemde genel olarak tüm soğutma çevrimlerinde yer alan kompresör, evaparatör, kondenser, genleşme vanası ve sistemde dolaşan bir soğutucu akışkan gibi temel elemanlar kullanılmaktadır” diye ifade etti.

Güneş Enerjisi Destekli Isı Pompasının Verimi Ölçüldü

Yaşadığımız konutlarda, iş yerlerinde, alışveriş merkezlerinde ve okul gibi alanlarda, ısınma ve sıcak su üretiminde kullanılan güneş enerjisi destekli ısı pompası uygulamaları ile iş gücünü düşürmeden daha az enerji kullanıp, daha az maliyet ve çevresel etkileri de minimuma indirerek çevre dostu bir sistemin evlere kurulabileceğini belirten Fortes Mühendislik A.Ş. Teknik Operasyonlar ve İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Muhammet Güngören şöyle devam etti: Konutlarda ısınma ve sıcak su üretiminde aynı işi daha az enerji kullanarak yapmak, sonuçta daha az yakıt kullanmak, daha az para ödemek ve çevreyi aynı oranda da az kirletmek demektir.

Güneş enerjisi destekli ısı pompası için yapılan bir çalışmada İzmir’de 120 m2 net kullanım alanına sahip bir işyerinde, güneş enerjisi destekli ısı pompası kullanarak ısınma ve sıcak su üretimi amaçlanmış ve 5 ay süre ile 7gün 24 saat çalıştırılmıştır.

Çalışma sürecinde her gün, sabahları güneş enerjisi sirkülasyon pompası ilk çalıştığında ve akşamüzeri pompa durduğunda ölçümler yapılmıştır.

Sistemden elde edilen sonuçlar, tasarlanan amaçlara ulaşıldığını göstermektedir. Güneş enerjisinin sisteme desteği bazı aylarda %49’a ulaşır iken yıllık ortalamada %22 olmuştur.

İnci Akü’ye Bir Altın Ödül Daha

İnci Akü, Türkiye’nin en prestijli sosyal medya ödülü olan Social Media Awards Turkey 2021’in ‘Otomotiv Yan Sanayi’ kategorisinde bu sene de Altın Ödül’ün sahibi oldu. İnci GS Yuasa Kurumsal İletişim ve Pazarlama Müdürü Gökçe Yılancıoğlu Tellici, “Dijital kanallarda hayata geçirdiğimiz çalışmaların, böylesine saygın bir platformda tescillenmesinden gurur duyuyoruz” dedi.

Dünyanın enerji uzmanı İnci Akü, Türkiye’nin en prestijli sosyal medya ödülleri Social Media Awards Turkey 2021’de ‘Otomotiv Yan Sanayi’ kategorisinde bu sene de Altın Ödül’e layık görüldü. Marketing Türkiye ve Boom Sonar iş birliğiyle bu yıl beşincisi düzenlenen ödül töreninde 1 Nisan 2020-1 Nisan 2021 tarihleri arasında sosyal medyada yayınlanan en başarılı çalışmalar ödüllendirildi. 50’den fazla sektörde toplam 55 binden fazla sosyal medya hesabının bir yıllık dönemdeki performansının ölçümlenerek kazananların belirlendiği Social Media Awards Turkey 2021 ödül töreni bu yıl da pandemi nedeniyle online olarak gerçekleştirildi.

Canlı olarak yayınlanan ödül töreninde konuşan İnci GS Yuasa Kurumsal İletişim ve Pazarlama Müdürü Gökçe Yılancıoğlu Tellici, “Dijital kanallarda hayata geçirdiğimiz çalışmaların, böylesine saygın bir platformda, profesyonel ve objektif bir jüri tarafından tescillenmesi bizi daha iyisini yapmak için motive ediyor. Sosyal medyada tüketicilerimizin düşüncelerini, beklentilerini ve değerli yorumlarını takip ederek iç görü odaklı bir süreç yürütüyoruz. Bu kıymetli iç görüleri, doğru zamanda yeni hizmet ve ürünlere dönüştürüyoruz ki bu da bize yenilikçi bakış açımızı yansıtma fırsatı sunuyor” ifadelerini kullandı.

Doğalgaz ve Kömür İthalatı 9 Yılda Sıfırlanabilir

  • Solar3GW, güneş enerjisi yatırımları için önerdiği iki yeni iş modeliyle her yıl 362,7 GWh kaybın önüne geçilebileceğini açıkladı. Söz konusu kayıp 100 bin kişinin bir yıllık elektrik tüketimine eşit
  • Solar3GW Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Bahadır Turhan: “Modeller hızla hayata geçirildiğinde, benzer dokuz yılda kömür ithalatı sıfırlanabilir, takip eden sekiz buçuk yılda da doğal gaz ithalatını bitirebiliriz”
  • Bu modellerle birlikte üretime her yıl 3 GW güneş enerjisi eklenmesi halinde doğal gazdan 10 senede 3,4 milyar dolar tasarruf edilebilecek. Aynı süre içinde 39,4 milyon ton CO2 gazı emisyonunun önüne geçilebilir

Her yıl ivme kazanarak büyüyen güneş enerjisi sektörünün Türkiye’deki toplam kurulu gücü Mayıs 2021 itibariyle 7 GW’ı aştı. Raporda, bu gelişmede Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) kapsamında verilen teşvikler ve hızla ucuzlayan panel ve işçilik maliyetlerinin önemli rol oynadığı vurgulanırken, bundan sonra güneş için YEKDEM’e ihtiyaç kalmadığı, ancak güneş enerjisi yatırımlarının önünü açmak için yeni iş modellerinin gerekli olduğu belirtildi.

Türkiye’nin yerli enerji politikasına uyumlu modeller

Solar3GW Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Bahadır Turhan, Öztüketim Modeli’yle birlikte YETA ve İhalesiz, Teşviksiz, Lisanslı Model’in elektrik talebine uygun olarak, serbest piyasa dinamikleri çerçevesinde şekillendiğine dikkat çekti. Turhan şunları söyledi: “Önerdiğimiz bu üç model, özellikle henüz Türkiye’de uygulanmayan YETA ve İhalesiz, Teşviksiz, Lisanslı Model, Türkiye’nin yerli ve temiz enerji kaynaklarının kullanımını arttırmayı amaçlayan politikasıyla tam uyumlu. İklim değişikliğiyle mücadelede de güneş enerjisinin son derece etkin bir şekilde kullanılması öngörülüyor. Serbest piyasa dinamikleri çerçevede herhangi bir teşvike ihtiyaç duymadan işleyebilecek bu modeller sayesinde Türkiye elektrik piyasası çağın ihtiyaçları doğrultusunda gelişimini sürdürebilecek.

İki modelle Türkiye’nin doğalgaz ithalatı yüzde 25,5 azalır

Rapora göre, YETA sayesinde elektrik ihtiyacı olan taraf ile elektrik üreten taraf ‘kamu kaynakları’ olmaksızın buluşturuluyor. Piyasaya somut bir talep vasıtasıyla giren bu santrallerin öngörülebilir bir mekanizmayla finansmanı sağlanıyor ve üretilen temiz enerji fiyat garantisiyle tüketiciye ulaştırılıyor. Model herhangi bir teşvik içermediğinden, serbest piyasa fiyat oluşumlarını negatif etkilemesi söz konusu değil.

İhalesiz, Teşviksiz, Lisanslı Model ise tamamen özel sektör tarafından ilgili bölgedeki elektrik ihtiyacının analiz edilmesiyle, bölgenin şebeke yeterliliği ve ihtiyaçlarına göre şekillendirilecek ve projelendirilecek. Bu model ihalesiz olduğundan, kapasite tahsisi gibi pek çok farklı devlet kurumunun koordinasyonunu gerektiren uzun bürokratik süreçler olmayacak, kamu kaynakları asgari düzeyde kullanılacak. Turhan, elektrik santrallerinin YETA veya İhalesiz, Teşviksiz, Lisanslı Model’le kurulması halinde Türkiye’ye sağlayacağı faydaları şöyle sıralıyor: “Mesela sadece yıllık 675 MW YETA ile 10 yılda Türkiye’nin enerji ihtiyacının yüzde 5’ini karşılamak mümkün. Bu sayede 10 yılda yüzde 24 kömür veya yüzde 25,5 doğal gaz ithalatının önüne geçilebilir. Engellenen karbon emisyonu ise 8.6 milyon tona ulaşır.”

Maspo Enerji’ye Uluslararası Onay

Maspo Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası I-REC’i almaya hak kazandı. Maspo Enerji I-REC ile birlikte müşterilerine üretim ve ticari faaliyetler sonucunda oluşan sera gazı emisyonunu azalttığını kanıtlayan yenilenebilir enerji sertifikaları sunmaya başladı.

Gürmen Group şirketlerinden Maspo Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş. yenilenebilir enerji yatırımlarını Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası (I-REC) ile taçlandırarak alanında büyük bir değer yarattı. Dünya genelinde sadece yenilenebilir enerji santrallerine verilen International Renewable Energy Certificate, kısa adıyla I-REC sertifikasını alan Maspo Enerji bu başarısıyla Manisa Alaşehir’de kurulu jeotermal enerji santralinde yenilenebilir enerji ürettiğini uluslararası düzeyde de teyit etmiş oldu. I-REC sertifikası ile şirket olarak tamamıyla yenilenebilir enerji ürettiklerini ve yenilenebilir enerji sertifikaları ticareti gerçekleştirmeye başladıklarını uluslararası düzeyde belgelemiş olmanın gururunu yaşadıklarını belirten Gürmen Group Yönetim Kurulu Üyesi ve Maspo Enerji Genel Müdürü Murat Solmaz, “I-REC sertifikası yenilenebilir enerjideki yatırımlarımızın sürdürülebilirliği anlamında önemli bir adımdı” dedi.

“Yenilenebilir enerjide kurulu gücümüz 40 MW”

Maspo Enerji olarak dünyada tükettiği enerjinin tamamını yenilenebilir kaynaklardan üreten şirketlerin yer aldığı RE100 platformuna Türkiye’den kabul edilen ilk ve tek şirket olduklarını da hatırlatan Solmaz, “Manisa Alaşehir’de kurulu jeotermal enerji santrali yatırımlarımız ile yenilenebilir enerjide 40 MW kurulu güce ulaştık. Maspo Enerji olarak sürdürülebilirlik vizyonumuz doğrultusunda tüm gücümüzle yenilenebilir enerji alanında büyümeye odaklanmaya devam ediyoruz” açıklamasında bulundu.

Ahlatcı Holding’ten Türkiye Ekonomisine Büyük Katkı

Altın, finans, enerji, sağlık, otomotiv ve gayrimenkul sektörlerinde faaliyet gösteren ve Türkiye’nin en büyük holdingleri arasında yer alan Ahlatcı Holding, üretim ve ihracat hedefleriyle Türkiye ekonomisine katkı sağlamaya devam ediyor. 2021 yılında ihracat rakamını 2 milyar doların üzerine çıkarmayı hedefleyen Ahlatcı Holding, yerli aşı çalışmalarıyla da adından söz ettiriyor.

Altın, finans, enerji, sağlık, otomotiv ve gayrimenkul sektörlerinde faaliyet gösteren ve Türkiye’nin en büyük holdingleri arasında yer alan Ahlatcı Holding, 43 şirketiyle hizmet veriyor. Faaliyet gösterdiği sektörlerde, öncü şirketler arasında yer alan Ahlatcı Holding, geleceğe yönelik hedeflerini büyüttü. Türkiye’nin altın üretimi ve ihracatı konusunda en üst sıralarda yer alan Ahlatcı Holding, altın rafinerisi ve ihracatını İstanbul’a taşımayı hedefliyor. Şirketin, faaliyet ve gelecek dönem hedefleri hakkında önemli açıklamalarda bulunan Ahlatcı Holding Genel Müdürü Kasım Kahraman, “En büyük hedefimiz güçlü bir Türkiye. Ülkemiz için tüm gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz” dedi.  Kasım Kahraman, aşı, enerji, üretim ve ihracat alanlarında önemli konu başlıkları hakkında açıklamalarda bulundu.

2021 ihracat hedefi 2 milyar dolar

Ahlatcı Metal Rafineri’nin bugün dünyadaki 10 rafineri içerisinde yerini aldığını vurgulayan Kasım Kahraman, “Türkiye’de çalışan 3 rafineriden biriyiz. Anadolu’da ise tek rafineriyiz” dedi. 2021’in ilk 4 ayında 1,3 milyar dolar ihracat rakamına ulaştıklarını vurgulayan Kahraman, “29 ülkeye ihracatımız var. 2019 yılında 1,3 milyar dolara yakın bir ihracat gerçekleştirdik. 2020 yılında ise pandeminin etkisiyle birlikte dünya piyasalarında ciddi problemler oldu ve ihracatımızda bir düşüş yaşandı. 2021 yılı ilk 4 ayında 1,3 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. Yılsonuna kadar ise 2 milyar dolar ihracat sınırını aşmayı hedefliyoruz” dedi.

İkinci rafineriyi İstanbul’da kurma planı

Altın ihracatını İstanbul’a taşıma hedefleri olduğunu belirten Kahraman, ikinci rafineriyi İstanbul’da kurma planları olduğunu aktardı. İhracatı artırmak ve zirveye taşımak için çalıştıklarını ifade eden Kasım Kahraman, “Bugün katma değeri yüksek ürünlerin geliştirilmesi ve üretilmesi için yoğun gayret gösteriyoruz. Cari açığı kapatmaya ant içtik” açıklamalarını yaptı. Çorum’da bulunan altın rafinerisi hakkında da bilgiler veren Kahraman, “Türkiye’deki diğer imalathanelere baktığımızda bu boyutta bir tesis yok. Günde 1 ton altının işlenebileceği kapasiteye sahibiz. Ülkemizde benzeri olmayan bir tesis Çorum’da bulunuyor. Bu tesis vizyoner bir düşüncenin sonucunda faaliyete geçti” dedi.

Covid-19 için özel aşı geliştirdik

Pandemiyle birlikte aşı çalışmalarına da yatırım yaparak, bu alanda yerli aşı geliştirme çalışmalarının tüm hızıyla devam ettiğini belirten Kasım Kahraman, “Ankara’da bulunan Nanografi isimli şirketimiz ile aşı çalışmalarını başlattık. ODTÜ, Hacettepe, Gazi ve Ankara Üniversitesi’nden 40 bilim insanı geçen yıl Mart ayında çalışmalarına başladı. Dışarıdan destek almadan, tamamen Ahlatcı Holding kaynakları ile birlikte aşı çalışmalarımızı hızlandırdık. Temmuz ayında dünyada eşi benzeri olmayan nazal tüp dediğimiz, buruna sprey olarak sıkılan özel bir aşı geliştirildi” bilgilerini verdi. Üretilen aşının tamamen protein esaslı bir aşı olduğunu vurgulayan Kahraman, aşının insan deneyleri aşamasında olduğunu ve bu yıl içerisinde üretimine başlanacağı bilgisini verdi.

Bosch’a Social Media Awards’tan 2 Ödül Birden

Hayatı kolaylaştıran ürün ve hizmetleriyle sektörünün öncü markalarından Bosch Termoteknoloji, Türkiye’nin en büyük ve prestijli sosyal medya ödülleri Social Media Awards Turkey 2021’de, Veri Analitiği kategorisinde iklimlendirme alanında ve Mikrosite Kategorisinde ödüller aldı.

Üstün teknolojili ve yüksek tasarruf sağlayan, kaliteli ve uzun ömürlü ürünleriyle öne çıkan Bosch Termoteknoloji, pazarlama aktiviteleriyle de dikkat çekiyor. Bosch Termoteknoloji Facebook, Instagram ve Twitter hesaplarındaki etkili ve  yaratıcı içerik yönetimi ve etkin moderasyonu ile sektörünün en prestijli ödüllerinden Social Media Awards’ta bu yıl da iklimlendirme sektöründe Veri Analitiği kategorisinde ödüle layık görüldü. Türkiye’nin en büyük sosyal medya ödüllerinden biri olan Social Media Awards Turkey, hem rakamsal veriler hem de sektör önderlerinin fikirlerine göre değerlendirmelerini gerçekleştiriyor. Veri Analitiği Ödüllerinin sonuçları, markaların Social Brands sosyal medya marka endeksi çıktılarına göre belirleniyor. Bu kapsamda başarılı verileri ve marka imajıyla öne çıkan Bosch Termoteknoloji, yenilikçi ve trendleri takip eden bakış açısını bir kez daha göstermiş oldu.

Bununla birlikte Mikrosite Kategorisinde Tasarruf Candır projesiyle de ödül alan Bosch Termoteknik Pazarlama Direktörü Ali Aktaş sosyal medyada yakaladıkları başarı ile ilgili: “Sosyal medyada yaptığımız her aksiyonun müşterilerimizde karşılık görmesi ve bunu gözlemleyebilmek bizim için çok değerli” dedi.

Hızlı Nötron Reaktörlü Güç Ünitesinin Yapımına Başlandı

BREST-OD-300 hızlı nötron reaktörlü benzersiz güç ünitesinin yapımına, Rosatom’a bağlı yakıt şirketi TVEL’in Rusya’nın Tomsk bölgesi Seversk şehrinde yer alan Sibirya Kimyasal Tesisi’nde başlandı. Önceki gün düzenlenen beton dökme törenine Tomsk Bölgesi Valisi Sergey Zhvachkin, Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom’un Genel Müdürü Aleksey Likhachev, Rusya Ulusal Araştırma Merkezi “Kurchatov Enstitüsü” Başkanı Mikhail Kovalchuk ve diğer davetliler katıldı. Rusya Bilimler Akademisi Başkanı Alexander Sergeev, UAEA Başkanı Rafael Grossi ve OECD Nükleer Enerji Ajansı (NEA) Genel Müdürü William Magwood da törene video mesaj gönderdi.  Tören, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kararnamesi ile ilan edilen Bilim ve Teknoloji Yılı kapsamında gerçekleşti.

Hızlı nötron reaktörlerinde kullanıma uygun MNUP (karışık uranyum-plütonyum nitrür) yakıtıyla çalışan reaktör, 300 MW kurulu güce sahip olacak. Yeni güç ünitesi, küresel nükleer sanayinin en önemli tesisi olan Pilot Demonstrasyon Enerji Kompleksi’nde (PDEK) yer alıyor. Bu kompleks, birbiriyle bağlantılı üç tesis olan uranyum-plütonyum nükleer yakıt üretimi (üretim/yeniden üretim) tesisi, BREST-OD-300 güç ünitesi ve ışınlanmış yakıtın yeniden işlendiği tesisten oluşuyor. BREST-OD-300 hızlı nötron reaktörlü güç ünitesinin yapımıyla dünyada ilk kez kapalı nükleer yakıt döngüsüne sahip ve hızlı reaktörlü bir nükleer santral kurulmuş olacak. Yeniden işleme sonrası, reaktörden çıkan ışınlanmış yakıt yeniden üretime (yani taze yakıt üretimine) gönderilecek ve bu sayede sistem yavaş yavaş özerk ve harici enerji kaynaklarından bağımsız hale gelecek.

Rosatom Genel Müdürü Alexey Likhachev törende yaptığı konuşmada, nükleer yakıtın sonsuz kere yeniden işlenmesi sayesinde nükleer enerjinin kaynak tabanının neredeyse tükenmez hale geleceğini belirterek, “Aynı zamanda, gelecek nesiller için kullanılmış nükleer yakıt biriktirme sorunu ortadan kalkmaktadır. Bu projenin başarılı bir şekilde uygulanması, ülkemizin çevre dostu olma, erişilebilirlik, güvenilirlik ve kaynak kullanımının verimliliği açısından sürdürülebilir kalkınma ilkeleriyle tam olarak uyumlu dünyanın ilk nükleer teknolojisine sahip olmasını sağlayacaktır. Bugün, insanların yaşamlarını iyileştirmek için benzersiz çözümler sunarak dünyada nükleer teknoloji alanındaki liderliğimizi bir kez daha teyit ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Rosatom’un Uluslararası Bilimsel ve Teknik Projeler Özel Temsilcisi ve ‘Atılım’ Projesi Müdürü Vyacheslav Pershukov ise, BREST-OD-300 kurşun soğutmalı reaktörün tasarımının doğal güvenlik ilkelerine dayandığını belirterek, “Reaktörün özellikleri, eriyik kapanından ve büyük hacimli destek sistemlerinden vazgeçilmesini, ayrıca reaktör dışı ekipmanın güvenlik sınıfını düşürmeyi mümkün kıldı. Reaktör tesisinin tasarımı ve fiziki özellikleri, halkın tahliyesini gerektiren kazaların da bertaraf edilmesini sağlıyor” diye konuştu.

YASED, Dünya Yatırım Raporu’nun Türkiye Lansmanını Gerçekleştirdi

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD) Dünya Yatırım Raporu Türkiye lansmanı, Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) ev sahipliğinde gerçekleşti. Rapora göre, 2020 yılında küresel uluslararası doğrudan yatırımlar yüzde 35 daralırken, Türkiye’ye yapılan yatırımlar da bir önceki yıla göre yüzde 15 azaldı.

YASED Küresel Yatırım Günleri etkinliğinin ilk gününde UNCTAD Dünya Yatırım Raporu Lansmanı gündemiyle düzenlenen webinarda konuşan YASED Başkanı Ayşem Sargın, “2020’de küresel uluslararası doğrudan yatırımlar yüzde 35, küresel ticaret hacmi de yüzde 7,6 daraldı. Ancak 2021’in ilk yarısında, aşının yaygınlaşmasıyla birlikte pandemiyi kontrol altına alan büyük ekonomilerin iyileşme yoluna girdiğini görüyoruz” dedi.

UNCTAD Yatırım Araştırmaları Bölüm Başkanı Richard Bolwijn, “2020’de yıl içerisinde daralma çok daha yüksek iken hem Türkiye hem de Dünya için ikinci yarısında ciddi bir toparlanma gördük. Birleşme ve satın almalar ile uluslararası proje finansmanında önemli bir iyileşme görülürken gelişmekte olan ülkeleri yakından ilgilendiren sıfırdan (greenfield) yatırımlarda 2021’de de aşağı gidişin devam etmesi bekleniyor. Yatırım promosyon ajansları ve kamu politikaları açısından sürdürülebilir kalkınma hedefleri ile uyumlu proje finansmanı konusuna daha fazla öne çıkacak.

Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD) bu yıl “Sürdürülebilir Toparlanmaya Yatırım” temasıyla hazırladığı Dünya Yatırım Raporunun Türkiye lansmanını gerçekleştirdi. YASED ve UNCTAD işbirliği ile düzenlenen lansmanda duyurulan rapora göre; küresel uluslararası doğrudan yatırımlar yüzde 35 daralırken, Türkiye’ye yapılan yatırımlar da bir önceki yıla göre yüzde 15 azaldı.

UNCTAD’ın hazırladığı raporda Türkiye ile ilgili şu veriler yer aldı: Küresel doğrudan yabancı sermayeli yatırım akımları 2020 yılında bir önceki yıla göre yüzde 35 oranında daralırken, Türkiye’nin aldığı yatırımdaki daralma yüzde 15 düzeyinde gerçekleşti. Gelişmekte olan ülkeleri daha çok ilgilendiren ve geçtiğimiz yıl yüzde 35 daralan yeni yatırımlarda (greenfield investments) iyileşme sürecinin daha uzun süreceği tahmin edilmekte. Hassas sektörlerde ulusal güvenlikle ilgili endişeler nedeniyle UDY akımlarına yönelik sınırlayıcı uygulamaların payı yüzde 41 ile en yüksek seviyeye ulaştı. Yatırımlarda, önümüzdeki dönemde dayanıklılık ve sürdürülebilirlik gibi temaların öne çıkması bekleniyor. Rapor, aynı zamanda küresel tedarik zincirlerinin dayanıklılığının güvence altına alınabilmesi için yatırımların yer değiştirmesi, bölgeselleşme ve çeşitlendirme yoluyla üretim ağlarının yeniden yapılanması gibi trendlere de dikkat çekiyor. UNCTAD’ın tahminlerine göre sürdürülebilirlik temalı finansal ürünlerin sermaye piyasalarındaki büyüklüğü 2019’a göre yüzde 80 artışla 3,2 trilyon ABD Doları’na ulaştı. Bu ürünler arasında, sürdürülebilirlik fonları, yeşil bonolar, sosyal bonolar ve karma-sürdürülebilirlik bonoları yer alıyor. COVID-19’la mücadele kapsamında Afrika Kalkınma Bankası ve AB gibi kuruluşların öncülüğünde çıkan bonolar, sosyal ve sürdürülebilirlik temalı bono piyasasının büyümesine büyük katkı verdi ve bu sayede diğer toplumsal kriz ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne (SKH’ler) yönelik finansman olanaklarının önünü açtı. Önümüzdeki dönemde, borsa ve türev piyasalar, emeklilik fonları, varlık fonları, sigorta şirketleri ve bankaların yatırımları artan oranda sürdürülebilirlik ve SKH odağına yönlendirilmesi bekleniyor.

Raporda ayrıca Türkiye’nin serbest bölge programını yazılım ve bilişim ile diğer yüksek katma değerli ve teknoloji-yoğun faaliyetlere odaklanarak genişletmesine ve Ford Otosan’ın Kocaeli’de 2,6 milyar ABD Dolarlık yeni elektrikli araç ve batarya yatırımına dikkat çekildi.

‘Pandemi kaynaklı krizin etkilerinin uzun süreli olması muhtemel’

YASED Küresel Yatırım Günleri etkinliğinin ilk gününde “UNCTAD Dünya Yatırım Raporu Lansmanı” gündemiyle düzenlenen webinarda konuşan YASED Başkanı Ayşem Sargın, “2020 yılı küresel ekonomi, ticaret ve yatırımlar için zor bir yıl oldu. 2020’de küresel uluslararası doğrudan yatırımlar yüzde 35, küresel ticaret hacmi de yüzde 7,6 daraldı. Ancak, 2021’in ilk yarısında aşının yaygınlaşmasıyla birlikte pandemiyi kontrol altına alan büyük ekonomilerin iyileşme yoluna girdiğini görüyoruz. Bununla birlikte, pandemiyi geride bıraksak da, pandemi kaynaklı krizin ekonomiye ve iş hayatına etkilerini uzun vadede yaşamaya devam edeceğimiz muhtemel” dedi. Pandeminin yalnızca dijitale geçiş sürecini hızlandırmakla kalmayıp, küresel değer zincirlerinin yeniden tasarlanmasını dahi gündeme getirdiğini ve iklim değişikliği gibi tüm dünyayı etkileyen konularda harekete geçmemizi de sağladığını belirten Sargın, “Bugün, iş iletişimlerimizin çoğunun dijital olarak yapılabileceğini görüyoruz” diye konuştu.

KGK, Türkiye’nin kamu diplomasisine destek verecek

Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) tüm seçilmiş kurullarıyla pandemi sonrasında ilk genişletilmiş toplantısını Alanya’da gerçekleştirdi. Toplantının sonuç bildirgesinde “Türkiye’nin her ilinde bulunan temsilcileri ve 45 ülkedeki dış temsilcileri ile KGK, ülkemizin kamu diplomasisi faaliyetlerine destek vermek amacıyla çalışmalarını arttırarak sürdürecektir” ifadelerine yer verildi.

Yönetim, Denetim, Onur, Etik, Danışma Kurulları ile Yerel, Yaygın ve Dış Medya Meclis üyelerinin yanı sıra 19 ülke ve 66 vilayetten katılan KGK temsilcileri Alanya’da bir araya geldi.

Küresel Gazeteciler Konseyi’nin tüm kurulları ve meclisleri; küresel dünyada ülkemizin üstlendiği önemli rollerin daha iyi yansıtılması için yapılması gereken stratejiler, ulusal ve yerli basının işlevsel ve evrensel değerler üretmek için alacakları pozisyonlar, medya sektöründe yaşanan etik sorunlar için çözümcül öneriler ve dijitale dönüşüm sürecinde rekabetten uzak kalmamak için sektörel tutum içinde yapılması gerekenler gibi önceden belirlenen konu başlıkları üzerinden, KGK temsilcilerinin görüş ve önerilerine başvurmak için gün boyu farklı salonlarda çeşitli çalıştaylar düzenlediler.

Farklı bakış açılarını bir araya getiren bu çalıştaylardan çıkan sonuçlar, KGK Genel Başkanı’nın yönetiminde tüm üyelerin katılımı ile yapılan büyük bir genel toplantıda değerlendirildi. KGK’nın tüm temsilcileri tarafından fikri bir bütünlük sağlanarak kamuoyuyla paylaşılmasına karar verilen konular şöyledir:

1) Medyanın yaygın ve yerel medya düzeyinde kamu gündeminin oluşumuna büyük bir etkisi vardır. Bu etki doğru kullanıldığında adalete, refaha, çağdaşlığa ve huzura katkı sağlar. Her türlü ülke ve toplum meselelerinin aktarıcısı olan medya mensupları; bu katkıların üretimi için çalışmalıdır. KGK bu doğrultuda çalışmanın farkındalığında olan üyelerden oluşmaktadır.

2) Küresel iklim değişikliği, kuraklık ve çevre kirliliği konusunda farkındalıklı projeler geliştirerek önde gelen, öncü ve referans sivil toplum kuruluşlarından birisi olma amacı taşıyan KGK; huzurlu, refah ve bütün canlıların üzerinde hakça paylaşımla yaşayacağı bir dünya için her türlü iş birliğine hazırdır.

3) Özellikle çevre gibi günümüzün en önemli sorununa yeni yaklaşımlar getirmek için çalışacak olan KGK, bünyesinde oluşturacağı bir çalışma komisyonu ile kamuoyunda bilinç ve farkındalık oluşturma, yetkililere tavsiyelerde bulunma, çevre kirliliğiyle mücadele etme konusunda öncül rol üstlenecektir. Bu amaçla projeler hazırlanacak, Avrupa Birliği başta olmak üzere uluslararası kuruluşlarla ortak çalışma imkanları gözden geçirilecektir.

4) Türkiye’nin her ilinde bulunan temsilcileri ve 45 ülkedeki dış temsilcisi ile KGK, ülkemizin kamu diplomasisi faaliyetlerine destek vermek amacıyla bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Sayın Fahrettin Altun başta olmak üzere, ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticileriyle istişare ve iş birliğini arttırarak sürdürecektir.

5) Faaliyet alanı medya olan ve bu konuda temsil yetkisine sahip olan KGK; sektörünün hem toplumsal hem bireysel birçok sebeple değişmeye, etik değerlerden uzaklaşmaya hatta yozlaşmaya maruz kaldığının farkındadır. Oysaki “Medya’da Etik”, her türlü iyileşmenin sırrıdır. Özellikle son dönemde sosyal medyada da afişe edilen, ülke gündemimizi fazlasıyla meşgul edip itibarını bozan konu ve olaylar, bu değerin korunması için herkesi tetiklemelidir.

6) Ülkenin geleceğini olumsuz etkileyebilecek çıkar sahibi bir takım güç odaklarının, medyayı ele geçirme sorunsalına, bazı yanlış uygulamalar zemin hazırlar gibi görünse de mesleki profilin olumsuz şekilde değişmesi aslında bu duruma gelinmesinin temel nedenidir de. Medya kuruluşları ve medya çalışanlarının ekonomik kaygılarının olduğu gerçeğinden hareketle, gazeteciliğin bir zenginleşme aracı olarak görülmemesi noktasında etik ve ahlaki değerlerin sağlam eğitsel ve hukuksal temellere sahip olması gerekir. İtibarı kadar sorumlulukları da yüksek olan bu sektörün inandırıcılığa zarar gelmemesi ve anlamına oturması için Konsey’in her bir temsilcisi zorunlu görevlidir ve bu amaç doğrultusunda çalışır.

7) Asli görevini yerine getirirken, her türlü çıkar gruplarına karşı sağlam duracak, bu şekilde gelecek inşasında mesleği birikimiyle görev alacak genç medya mensuplarının yetişmesinde KGK gönüllü bir kuruluştur. Konsey, temsilcilerinin deneyim ve referansları aracılığı ile sektörün olumlu gelişimine katkı sağlayacak yeni nesillerin oluşumunda her türlü yardımı yapacaklardır. Bu nedenle KGK bünyesinde sertifikalı “İletişim Akademisi” kurulması hedeflenecektir. Medya sektöründe çalışmaya başlayanlar başta olmak üzere, başarılı iletişim öğrencilerini de bu eğitim programına dahil edecek bir meslek içi eğitim programı başlatılması planlanacaktır.

8) Yeni iletişim teknolojilerinin gelişimi ve sosyal medya platformlarının ortaya çıkışıyla beraber son dönemlerde algı; bilgi ve ilginin önüne geçti. Kısacası algıyı yöneten dünyayı yönetiyor. Ülkemiz aleyhinde, haksız, yersiz ve dezenformasyon kampanyalarına karşı KGK tüm unsurlarıyla küresel çapta mücadelesini sürdürecektir. Ayrıca, özellikle sosyal medya üzerinden yapılan operasyonel faaliyetlere karşı, ‘temiz sosyal medya’ kampanyasının hayata geçirilmesi noktasında rol üstlenilecektir.

9) Basın İlan Kurumu yerel gazete sahipleri temsilcileri seçiminin, bundan sonraki süreçte daha katılımcı ve daha adil, temsiliyet ve hakkaniyet ölçüsünde yapılması temennimizdir. Pandeminin getirdiği ekonomik sorunlarla daha da zor günler yaşayan gazetelerden Basın İlan Kurumunun aldığı yüzde 15’lik ilan komisyonunun yüzde 7,5 seviyesine çekilmesi can çekişen yazılı medyaya bir destek olacaktır. Yerel gazetelerin zorunlu kadrosu, illerin nüfus ve gelir durumuna göre yeniden belirlenmelidir.

10) Yıllardan beri, yasal altyapısı olmadan yayın yapan internet yayıncılığının yaşadığı sorunların çözümü sürekli ertelenmektedir. Dijital medya mecrasına yönelik yasal düzenlemeler en kısa sürede hayata geçirilmelidir. Aksi halde bu alan (yasa dışı) korsan yayıncılığın ve dezenformasyonun cirit attığı bir mecra olarak tehdit oluşturmaya devam edecektir.

11) Sektörün, kanayan yarası haline gelen örgütlenme kaosuyla ilgili yaşanan sorunlara kalıcı çözüm üretilmesi, diğer meslek kuruluşlarında olduğu gibi oda veya benzeri bir düzenlemenin yapılması kaçınılmazdır.

13) Dünyadaki tüm ülkeler gibi, memleketimizin ekonomik yapısına ciddi zarar veren pandemi sürecinin yarattığı hasarın onarılması için tüm toplum kesimlerinin elini taşın altına kayması kaçınılmazdır. Ancak, Cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan tasarruf genelgesinde pandemi koşullarını en ağır yaşayan sektörümüzden istenilen fedakârlık hakkaniyet ölçüsünde değildir. Tasarruf denince akla ilk medya sektörünün gelmesi, demokrasinin akciğeri ve nefes darlığı çeken basın sektörünün bitkisel hayata girmesine neden olur. Bu nedenle, abone, ilan ve reklamlara kısıtlama getiren genelgenin basınla ilgili bölümü yeniden gözden geçirilmelidir.