23.4 C
İstanbul
Perşembe, Ağustos 14, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 36

OEDAŞ’ın Mobil Uygulaması ile Bilgi Parmakların Ucunda

OEDAŞ 186 mobil uygulamasını ücretsiz olarak abonelerinin kullanımına sunan OEDAŞ, planlı çalışmaların harita üzerinden görülmesini, arıza bildirimi yapılmasını ve arıza kayıtlarının sorgulanmasını daha da kolaylaştırdı.

Afyonkarahisar, Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Uşak illerinin elektrik dağıtım hizmetini sağlayan Osmangazi Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (OEDAŞ), abonelerinin diledikleri an bilgiye ulaşabilmeleri için yeniliklerine ve yatırımlarına devam ediyor.

OEDAŞ 186 uygulamasını akıllı telefon ve tabletlere uygulama indirmeye yardımcı olan AppStore ve Google Play Store üzerinden aboneleri ile buluşturan OEDAŞ, abonelerine günün her saati, evden dahi çıkmadan arıza bildiriminde bulunabilme, planlı çalışmaları harita üzerinden görebilme, arıza kayıtlarını sorgulayıp görebilme kolaylığını sağlamış oldu. 

Aboneleri OEDAŞ hakkındaki haberlere de uygulama sayesinde diledikleri an ulaşabilme imkanı tanındı. Abonelerin kolay, güvenilir ve hızlı çözümler sunan uygulama hakkında değerlendirmelerde bulunan OEDAŞ Genel Müdürü Fuat Celepci, “Bir yandan hizmet verdiğimiz illerde elektrik dağıtımı alanında bölgenin en büyük yatırımlarına imza atarken diğer yandan abonelerimize diledikleri her an bilgiye ulaşabilmeleri için yatırımlarımıza devam ediyoruz” dedi.

Aksa Enerji, KKTC Süper Lig ve 1. Lig’in İsim Sponsoru Oldu

Aksa Enerji, faaliyette bulunduğu coğrafyalara değer katmaya ve sorumluluk almaya devam ediyor. Şirket, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu ile gerçekleştirdiği sponsorluk anlaşması kapsamında KKTC Süper Lig ve 1. Lig’in isim sponsoru oldu.

Sponsorluk anlaşması kapsamında 2021 – 2022 ve 2022 – 2023 sezonlarında ligler Aksa Süper Ligi ve Aksa 1. Ligi olarak anılacak.

İki kıta ve beş ülkedeki faaliyetleri ile global bir enerji şirketi olma yolunda hızla ilerleyen Aksa Enerji, operasyonlarının bulunduğu coğrafyalara değer katmaya devam ediyor.

Verimlilik ve sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımıyla faaliyetlerini sürdüren şirket; biyoçeşitlilik, kültür, sanat ve spora verdiği destekle de dikkat çekiyor. Düzenlenen imza töreniyle birlikte KKTC Futbol Ligi’ni destekleyeceğini açıklayan şirket, Aksa Süper Ligi ve Aksa 1. Lig isim haklarıyla iki sezon boyunca Kuzey Kıbrıs’ta futbolun gelişimine destek olacak.

Vaillant Yetkili Ziyareti Gerçekleştirdi

Vaillant Türkiye, yetkili satıcılarını motive etmek, onların görüş ve önerilerini dinlemek amacıyla düzenlediği ziyaretler kapsamında 2021 yılının ikinci çeyreğinde 9 ilde toplam 17 buluşma gerçekleştirdi.

Vaillant Group Türkiye Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Erol Kayaoğlu, “Her sene büyüyen, birbirini daha iyi anlayan, ortak hedefleri gerçekleştirmede kararlı olan güçlü bir iletişim ağına sahibiz. Yetkili satıcılarımızla son kullanıcı kararlarını merkeze alan bir paydada buluşuyoruz” dedi. Vaillant Türkiye, her yıl düzenli olarak gerçekleştirdiği yetkili satıcı ziyaretleri ile kurduğu iletişim sayesinde faaliyet gösterdiği bölgelerdeki konumunu güçlendiriyor. Ziyaretlerini pandemi önlemleri doğrultusunda sürdüren Vaillant, gelecek vizyonu, ürün ve kalite vurgusu yaptığı ziyaretlerinde yetkili satıcılarına sahada da beraber oldukları mesajını vererek motivasyonlarını katkı sağlamayı hedefliyor. 2021 yılının ikinci çeyreğinde gerçekleştirilen buluşmalar kapsamında; İstanbul, İzmir, Konya, Sakarya, Kocaeli, Bursa, Ankara, Kayseri, Antalya illerine giden Vaillant, toplam 17 yetkili satıcı ile bir araya geldi. Yetkili satıcıları motive etmek, onların görüş ve önerilerini dinlemek amacıyla düzenlenen ziyaretler, Vaillant Group Türkiye Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Erol Kayaoğlu ve yönetim ekibinin katılımıyla düzenlendi. Söz konusu illerdeki yetkili satıcılar ile pazarın genel durumu ile ilgili değerlendirme yapılan ziyaretlerde Vaillant’ın pazar payı ve devreye alım adetleri ile ilgili de bilgi alışverişinde bulunuldu. Vaillant’ın pusulasının orta ve uzun vadeli hedeflere dayalı bir stratejiyi kapsadığına dikkat çeken Erol Kayaoğlu “Yetkili satıcı ziyaretleri markamızın gelecek stratejisine katkıda bulunuyor” dedi.

Suyun Dünyaya Açılan Kaynağıyız

Dünya üzerindeki su kaynaklarına genel olarak bakıldığında; evsel, tarımsal ve sanayi amacı ile güvenli olarak kullanılabilecek su kaynakları dünyadaki toplam su kaynaklarının ancak %2.5 gibi küçük bir kısmıdır. Bununla birlikte, su kaynaklarının dünya üzerinde tüm insanlar ve ülkeler için dengeli dağılmadığı göz önünde bulundurulduğunda, su ve su kullanımının ülkelerin politikaları üzerindeki etkileri kaçınılmaz olmaktadır. Ülkemiz su kaynakları açısından; kişi başına düşen 1500 m3 kullanılabilir su miktarı ile su kısıtı bulunan ülkeler kategorisinde yer almaktadır. Bu nedenle, mevcut su kaynaklarının korunması, alternatif su kaynaklarının geliştirilmesi, ekolojik çevre ile uyumlu teknolojilerin kullanılması ve yaygınlaştırılması, sürdürülebilir su politikalarının oluşturulması ve dolayısıyla sürdürebilir kalkınmanın bir girdisi olarak ülke gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. Bu kapsamda Pimtaş Plastik değerli projelere imza attı.

Pimtaş plastik projelere imza attı

Dünyada yaşanan bu sıkıntılara yoğunlaşan Pimtaş Plastik, suyun tasarruflu kullanılması için yıllık yaklaşık 400 ton tasarruf sağlayacak perlatör üretti. Bu ürün dünyada bio plastik hammaddeden oluşan tek perlatör olarak Pimtaş’ ın kuruluşlarından HGT ve PİMARGE’ nin imzasını taşıyor. Su tüketiminde tasarruf sağlamak için harekete geçen Pimtaş Plastik, musluklara takılabilen bu ürün ile günlük 2 saat sürekli kullanılan bir muslukta yıllık300-400 ton arasında su tasarrufu yapıyor. 1 yılda sebze ve meyveleri açık musluk altında yıkanan sudan 16 ton su tasarrufu ve dişlerimizi fırçalarken açık bıraktığımız musluktan 1 yılda 10,5 ton su tasarrufu sağlıyor.

Perlatör sayesinde, herhangi bir kimyasal işleme gerek kalmadan doğada kompost işlem de yapılabiliyor. Yönetim Kurulu Başkanı Şamil Tahmaz, “Herhangi bir kimyasal işleme gerek kalmadan doğada kompost işlem yapılabiliyor. Bu ürünün her okul, ev, hastane ve sanayi tesisleri gibi kurumlarda bulunması gerektiğini ve suyun geleceğine önemli ölçüde etki edeceğini düşünüyorum” dedi.

Tarıma yeni bir adım: İzlenebilirlik

Tarımda sulama da yanlış ve bilinçsiz yöntemler kullanılmaktadır. Tarım da yanlış sulama yöntemi ile gereğinden fazla su tüketimine neden olunuyor hem de toprak ve ürün verimliliğini düşürüyor. Pimtaş Plastik bu soruna da çözüm bulabilmek adına modern sulama sistemlerine yönelerek ürettiği damla sulama borularını sarılabilir yapabilmek için ARGE çalışmalarını yürütüyor. Pimtaş Plastik ve HGT Tarım, çiftçiyi verimli tarım ve tasarruflu su kullanımı konularında bilgilendiriyor. Şimdiye kadar 150 bin kişiyi bilgilendiren Pimtaş, bilinçsiz tarım ve bilinçsiz su kullanımın önüne geçmek için her geçen gün yeni bir projeye imza atıyor ve atmaya da devam edecek. HGT Tarım, kuracağı dikey tarım fabrikasında kullanacağı dikey tarım sistemi sayesinde de, tarım arazisine ihtiyaç duymadan, suyun devir daim sistemiyle sürekli kullanılmasını sağlayacak. Yani, daha az su kullanımıyla daha çok verim elde edecek. Pimtaş Plastik, su dostu projeleriyle hem ekonomiyi canlandıracak hem de ekonomiyi canlandırarak en büyük hazinemiz olan suyun kullanılmasında tüm dünyaya kapılarını açmaya devam edecek.

Rusatom Overseas, Nükleer Tesis İnşaatı İçin Lisans Aldı

Rus Nükleer Düzenleme Kurumu Federal Çevre, Teknoloji ve Nükleer Denetim Servisi, (Rostekhnadzor) Rusatom Overseas A.Ş’ye şirketin nükleer santrallerde nükleer tesisler inşa etmesine olanak tanıyan bir lisans verdi. Bu lisans, Yakutistan’da (Rusya) hayata geçirilecek RITM-200N reaktörlü yerleşik küçük modüler reaktör tesisi (SMR NGS) inşaatı projesi kapsamında elde edildi.

Rusatom Overseas A.Ş Başkan Yardımcısı Oleg Sirazetdinov konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Yakutistan’daki SMR projemiz için Rostekhnadzor lisansını alarak çalışmalarımızda bir dönüm noktasında daha ulaştık. Bu, 2028 yılında tamamlanması planlanan projenin başarılı bir şekilde hayata geçmesi yolunda atılmış önemli bir adım” dedi.

Yakutistan’daki SMR projesi, Rus nükleer buzkıran filosunda küçük reaktör işletiminden yıllar boyunca elde edilen uzun deneyimi Rosatom referanslı RITM-200 reaktörleri teknolojisiyle birleştirmeye dayanıyor. Halihazırda son teknoloji ürünü buzkıranlar Arktika, Sibir ve Ural’da 6 RITM-200 reaktörü kurulu durumda. İki reaktörü liman ve deniz denemelerini başarıyla geçen Arktika buzkıranı, 21 Ekim 2020’de hizmete girdi. Yapım aşamasında olan buz kırıcılara 4 RITM-200 reaktörü daha kurulacak.

Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom ve Saha Cumhuriyeti Yönetimi (Yakutistan) Rusya’nın kuzeydoğusunda FOAK SMR NGS inşası için 23 Ekim 2020’de anlaşma imzalamıştı. Anlaşma uyarınca Yakutistan, 50 MW’a kadar SMR elektrik alımı garantisi vermenin yanı sıra SMR NGS’nin kurulmasına yardımcı olmaya hazır olduğunu teyit etmişti. Çevresel Etki Değerlendirmesi ve geliştirilen materyallerin saha ruhsatının doğrulanması ile sahadaki mühendislik araştırmalarının çoğu tamamlanmış oldu.

Türkiye İMSAD Dış Ticaret Endeksi Sonuçları Açıklandı

Türkiye İMSAD tarafından hazırlanan İnşaat Malzemeleri Sanayi Dış Ticaret Endeksi’nin Haziran 2021 sonuçlarına göre, haziran ayında 2,89 milyar dolar seviyesine ulaşan inşaat malzemeleri ihracatı ile endeksin ölçülmeye başlandığı 2013 yılı ağustos ayından bu yana en yüksek aylık ihracatı gerçekleşti. İnşaat malzemeleri ortalama ihracat birim fiyatlarının da önemli ölçüde yükseldiği haziran ayı itibarıyla yıllık (son 12 aylık) inşaat malzemeleri ihracatı değer olarak 25,86 milyar dolar ile tarihin en yüksek seviyesine çıktı.  

Türkiye İMSAD İnşaat Malzemeleri Sanayi Dış Ticaret Endeksi,haziran ayında pazarlardaki iyileşme ve canlanma ile son yılların en yüksek performansını gösterdi. Haziran ayında özellikle yurtdışı pazarlardaki ‘büyük açılma’ ile talepte yüksek bir artış yaşandı. Bu gelişmeler doğrultusunda haziran ayında 2,89 milyar dolar seviyesine ulaşan ihracat, değer olarak aylık rekorunu kırdı. Haziran ayında değer olarak endeksin ölçülmeye başlandığı 2013 ağustos ayından bu yana en yüksek aylık ihracat gerçekleşti. Haziran ayında inşaat malzemeleri ihracatı miktar olarak da 5,85 milyon tona ulaştı. Böylece miktar olarak tüm zamanların en yüksek ikinci aylık ihracatı yapıldı.

Aynı zamanda 2021 yılı haziran ayı itibarıyla yıllık (son 12aylık) inşaat malzemeleri ihracatı 25,86 milyar dolar ile tarihin en yüksek seviyesine çıktı. Pazarlarda, salgındaki dördüncü dalgaya rağmen büyüme beklentileri ile talep artışı sürüyor. Dış pazarlarda artan talebin yıl sonuna kadar devam etmesi, dolayısıyla ihracatta yüksek seviyelerin sürmesi bekleniyor. Temmuz ayındaki uzun tatil nedeniyle ihracat verisinin zayıflayacağı, ağustos ayından itibaren ise ihracat artışının hızlanacağı öngörülüyor.

Ortalama ihracat birim fiyatları yükseliyor

İnşaat malzemeleri sanayisinin ortalama yıllık ihracat birim fiyatı haziran ayında geçen yılın haziran ayına göre yüzde 48,5 arttı. 2020 yılı haziran ayında ortalama ihracat fiyatları gerilemiş ve 0,33 dolar/kg olmuştu. İhracat birim fiyatı 2021 yılı haziran ayında 0,49 dolar/kg oldu. Ayrıca haziran ayında 2018 yılı aralık ayından bu yana en yüksek ortalama ihracat birim fiyatı gerçekleşti.   

İhracat rekoruna tüm alt sektörler katkı sağladı

2021 yılı haziran ayında inşaat malzemeleri ihracat performansı alt sektörler itibarıyla birbirlerine benzer eğilimler gösterdi. Değer, miktar ve birim fiyat olarak ihracatta eğilimler artış yönünde oldu. Geçen yılın haziran ayı Covid-19 salgınının etkilerinin hissedildiği bir ay olmuştu. Bu nedenle bu yılın haziran ayında baz etkileri sürdü. Ancak esas etki pazarlardaki yüksek talepten kaynaklandı.

2021 yılı haziran ayında 8 alt ürün grubunun tamamında ortalama ihracat birim fiyatları 2020 yılı haziran ayına göre yükseldi. Küresel emtia ve nihai ürün fiyatlarındaki artış etkili olmaya devam etti.2021 yılı haziran ayında demir çelik ürünlerinin ortalama ihracat birim fiyatları geçen yılın aynı ayına göre yüzde 42,6yükseldi.Mineral, taş ve toprak ürünlerin ortalama ihracat fiyatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 35,1 arttı. Elektrik malzemeleri ve teçhizatları ortalama ihracat birim fiyatı yüzde 29, ağaç ve ahşap ürünleri ortalama ihracat birim fiyatı yüzde 21,3, metal bazlı ürünlerin ortalama ihracat birim fiyatı yüzde 16 yükseldi.

YEDAŞ’tan Arge Yatırımı

Samsun, Ordu, Çorum, Amasya ve Sinop illerinde Kaliteli, kesintisiz ve sürdürülebilir elektrik hizmeti kapsamında 7/24 faaliyet gösteren YEDAŞ, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından her yıl düzenlenen AR-GE Proje yarışması ile enerji kalitesinin artırılması ve verimlilik sağlanmasına yönelik buluşlarıyla dikkatleri üzerine çekiyor.

Ağaç direklerin ömrünü uzatıyoruz

YEDAŞ’tan yapılan açıklamaya göre Dünya bor rezervlerinin %73’üne sahip olan ülkemizde, bor madeninin kullanımına yönelik Ar-Ge projeleri her geçen gün artıyor. Yerli ve milli kaynaklarımızı dikkate alarak geliştirdiğimiz “Bor Madeni İle Ağaç Direklerin Korunması, Ürün Tasarımı ve Pilot Uygulamaların Yapılması” Ar-Ge Projelerinin EPDK’dan onay alması ile çalışmalara başlanılmıştır.

Bu proje ile YEDAŞ sahasında 500 ağaç direkte yapılacak çalışmayla, ağaç direklerin toprak ile temas ettiği noktada, üretimini YEDAŞ’ın yapacağı ve doğa ile uyumlu olan bor katkılı bulamaçla direklerin çürümesi önlenecektir. Yerli hammadde, yerli üretim, yerli ürün anlayışı ile ağaç direklerin çürümesinin önüne geçilecektir denildi.

Hedefimiz yerli ve milli ürün

Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş. (YEDAŞ) Genel Müdürü Hasan Yasir Bora, “Bu proje ile elektrik dağıtım sektöründe bor madeninin, ağaç direklerde çürümeyle mücadele noktasında görünürlüğü ve bilinirliğinin artırılması amaçlanmaktadır. Etkinliği kanıtlanmış ürün tip ve karışımının ticari olgunluğa kavuşturulmasıyla yerli ve milli ürün elde edilmesi hedeflenmektedir. Günümüzün rekabetçi koşullarında sürdürülebilir başarının sırrı, yenilikçi düşünce, değişim-gelişim ve yeni teknolojiye sahip olmaktan geçmektedir. Bu sürecin anahtarı ise Ar-Ge çalışmalarına verdiğimiz önemdir” dedi.

Sıcak Havalar Elektrik Kullanımını Artırdı: Şikayetler Yüzde 46’ya Çıktı

Pazartesi günü sabah saatlerinden itibaren yaşanan elektrik kesintileri Türkiye’nin birçok noktasında hayatı olumsuz etkiledi. Şikayetvar verilerine göre, tüketiciler en çok kesintilerin habersiz yapılmasından, ilgili kurumlara ulaşamamaktan ve kesinti nedeniyle elektronik eşyalarının bozulmasından şikayet etti. Araştırma sonuçlarına göre elektrik dağıtım firmalarının şikayetleri son bir günde yüzde 46 arttı.

Türkiye’nin dört bir yanında Pazartesi günü sabah saatlerinden itibaren yaşanan elektrik kesintileri hayatı olumsuz etkiledi. İstanbul, İzmir, Ankara, Gaziantep, Konya, Bursa, Adana, Mersin, Kırklareli, Hatay, Uşak, Manisa başta olmak üzere çok sayıda şehrin elektriksiz kalması tüketicileri sosyal medyada harekete geçirdi. Ülke çapında yaşanan elektrik kesintileri Şikayetvar verilerine de yansıdı. Türkiye’nin en çok merak edilen markalarının sıralandığı Trend 100’de, Alo 186 en çok aranan kurum olurken, listenin ilk sıralarında elektrik dağıtım şirketleri de yer aldı. Tüketicilerin bir türlü ulaşamadıklarını belirttiği Alo 186’nın son bir günde ziyaret artış oranı yüzde bin 169’a yükseldi. Öte yandan elektrik dağıtım firmalarının şikayetleri son bir gün yüzde 46 arttı.

“Elektrik kullanımı rekor seviyede”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı konuyla ilgili yaptığı açıklamada kesintilerin nedenini mevsim normalleri üzerinde seyreden hava sıcakları yüzünden aşırı artan elektrik talebi olarak değerlendirirken son birkaç haftada elektrik tüketiminde Cumhuriyet tarihinin rekor seviyelerine ulaşıldığı bilgisi verildi. Açıklamada ayrıca elektrik tedarikinde kısmi kesintilerin yaşandığını, kesintilerin yaşandığı bölgelere acil müdahale ekipleriyle ilk müdahalelerin yapıldığı belirtildi.

Elektrik kesintileriyle ilgili gelen şikayetlerin bazıları şöyle sıralandı: Online derslerinde aksaklıklar yaşadığını ifade eden bir tüketici, “Derslerimi yapamıyorum. İzmir Buca’da ikamet ediyorum. Sabah 10 civarı elektrikler kesildi. Sitede planlı kesinti gözükmüyor. Bilgi için 186’yı arıyorum ancak ulaşılamıyor. Numara çalmıyor bile. Canlı derslerim var, elektrik olmadan hiçbir şey yapamıyorum” dedi. Şehrin merkezinde elektrik kesintisinden şikayet eden başka bir vatandaş da, “Bıktık artık elektrik kesintisinden. Sanki köydeyiz… Şehrin merkezinde elektrik yok. Planlı kesinti yok, bilgi verilmiyor. 186’ya ulaşamamak daha facia. En azından bilgi verilsin üç saatten fazla bir elektrik mi gider? Hafta sonları perişan oluyorduk şimdi hafta içine de denk geldi” ifadelerini kullandı.

“Tüm işlerim aksadı”

Kuaför dükkânı işleten bir başka tüketici ise elektrik kesintileriyle ilgili şunları söyledi: “Geçen haftadan beri enerji yetersizliği yaşıyorum kadın kuaförüyüm bütün işlemlerim elektrikle yapılıyor. Klima çalışmıyor, cihaz kendini kapatıyor. Arıyorum arıza talebi oluşturuluyor ama hiçbir şekilde dönüş sağlanmıyor. Her aradığımda aynı. Lütfen gereğini yapın.

Mitsubishi Electric’ten Enerji Tasarrufu İçin Önemli Girişim

Sürekli teknolojik yenilik ve kesintisiz yaratıcılıkla etkin ve rahat bir toplumun oluşmasına katkıda bulunma amacıyla hareket eden Mitsubishi Electric, SUSTIE test merkezinde inovatif teknolojilere ev sahipliği yapıyor.

Mitsubishi Electric, net sıfır enerjili bina test merkezi SUSTIE tesisinde yapı teknolojisinde oyunun kurallarını değiştiren projelere öncülük ediyor. Şirket, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına (SKA’lar) verdiği desteğin bir parçası olarak bu tesiste; gerçekleştirilen araştırma ve uygulama deneyleriyle, “sıfır enerjili bina uyumlu enerji tasarrufu teknolojilerinde” artan talebin geliştirilmesi için çalışmalarına devam ediyor. Sürekli teknolojik yenilik ve kesintisiz yaratıcılıkla etkin ve rahat bir toplumun oluşmasına katkıda bulunma amacıyla hareket eden Mitsubishi Electric; SUSTIEtesisini38 milyon dolarlık yatırımla, Ekim 2020’de Japonya Kamakura’daki Bilgi Teknolojileri Ar-Ge Merkezinde hayata geçirdi. SUSTIE adı, enerji tasarrufu ile işçi sağlığı ve konforunu araştıran ve gösteren ofis fikrini ifade etmek için “Sürdürülebilirlik” ve “Enerji” kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Building-Housing Energy-efficiency Labeling System (BELS-Bina-Konut Enerji Verimliliği Etiketleme Sistemi) tarafından en yüksek derece olan 5 yıldız ve net Sıfır Enerjili Bina (ZEB) sertifikasına sahip olan SUSTIE; ayrıca sağlık ve konfor alanında bir sertifika sistemi olan CASBEE Wellness Office’ten en yüksek S derecesini taşıyor.

SUSTIE tesisi ile yeni nesil binaların önü açılacak

Yarının dünyasında enerji verimliliğini esas alan yapı teknolojilerine daha fazla ihtiyaç duyulacak. Şirketin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına (SKA’lar) verdiği destek doğrultusunda SUSTIE; giderek yaygınlaşan sıfır enerjili bina uyumlu enerji tasarrufu teknolojilerinin hızlandırılan geliştirilme ve test aşamalarını kolaylaştıracak ve daha konforlu, enerji açısından verimli iç ortamların gerçekleştirilmesine katkıda bulunacak.

Mitsubishi Electric’in net sıfır enerjili bina konsepti: ZEB+

Mitsubishi Electric; bir binanın yaşam döngüsü boyunca üretkenlik, konfor, rahatlık ve iş sürekliliği açısından değeri korumaya yönelik hizmetler de dahil olmak üzere bina işlevselliğini geliştirme konseptini “ZEB+” ismi altında konumlandırıyor. Net Sıfır Enerjili Bina veya ZEB, yıllık bazda sıfır veya neredeyse sıfır net birincil enerji tüketimi olan bir bina demek. Bu, konforlu bir iç ortam ortamını korurken, güneş panelleri gibi yenilenebilir enerji kaynakları veya binadaki yüksek verimli yalıtım, güneş perdeleri, doğal enerji kullanımı veya yüksek verimli ekipman gibi enerji tasarruflu teknolojiler aracılığıyla sağlanabiliyor.

Mitsubishi Electric’in benzersiz yüksek verimli ekipmanları kullanılıyor

SUSTIE tesisinde daha iyi enerji tasarrufu için özel olarak üretilen üst sınıf değişken soğutucu akışlı VRF Klima modeli olan Gran Multi®(Japon pazarı için) kullanıldı. Odadaki insan sayısını tespit eden hareket ve CO2sensörleri sayesinde havalandırma düzeylerini kontrol altına alan Commercial Lossnay® ısı geri kazanımlı havalandırma cihazları da tesiste yer alıyor. Lossnay, ısı alışverişi yoluyla klima ısı yükünü azaltıyor. Geleneksel AC güç dağıtımına göre düşük dönüşüm kaybıyla enerji tasarrufu sağlayan D-SMiree®doğru akım dağıtım sistemi de SUSTIE’nin bazı deney odaları ve asansörlerinde yer alıyor.

Tesis doğal enerjiyle çalışıyor

Tesiste tüm çatıda ve binanın güney tarafındaki her katın saçaklarında yer alan güneş panelleri sayesinde güneşten gelen doğal enerji kullanılıyor. Doğal rüzgârlar ayrıca her katın güney tarafında bulunan otomatik havalandırma pencerelerinden geçiyor. Bu sayede, ısıtma ve soğutma panelleri odaları önceden ısıtarak veya soğutarak doğru sıcaklığa getiriyor. Isınan hava, orta avlunun üst kısmında birikiyor; bu sıcak hava salındığında ise kaldırma kuvveti havalandırma sürecini destekliyor. Yaz aylarında da giriş havası sıcaklıklarını düşürmek için ayrıca sıcak su ısı pompasının soğuk çıkışı kullanılarak borudan geçiriliyor ve havalandırma sıcaklığı düşürülüyor.

“Türkiye’de Bankalar KYC’ye Sadece IT Projesi Olarak Bakmamalı”

Identify Türkiye, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) tarafından açıklanan 2 aylık uzaktan müşteri edimini istatistiklerini değerlendirdi. TBB’nin 14 bankanın verilerinden yararlanarak hazırladığı rapora göre, bankalarda uzaktan- müşteri temsilcisi ile sonuçlandırılan müşteri sayısı 63 bin oldu. Bu dönemde uzaktan müşteri olmak üzere başvuranların sayısı ise 220 bin olarak açıklandı.

Başvuru sayısına rağmen başarıyla sonuçlandırılan işlem sayısının düşük olmasını sürecin Türkiye’de henüz emekleme aşamasında olduğundan kaynaklandığını ifade eden Identify Türkiye Genel Müdürü Ali Haydar Ünsal: “2 aylık istatistiklere baktığımızda karşılaşılan düşük rakamların en önemli nedeninin bankaların bu süreci teknolojik ve sadece IT bazlı bir proje olarak görmeleri olduğunu söyleyebiliriz. Oysa ki KYC ya da digital onboarding dediğimiz süreçler en nihayetinde mutlu bir müşteri yolculuğunu etkiliyor. Identify Türkiye olarak son 5 yılda Almanya’da KYC ve digital onboarding gibi süreçlerde yüzbinlerce kimlik doğrulama işlemini başarıyla tamamladık. Tecrübelerimize dayanarak sürecin en başında bankalara elimizden geldiğince tavsiyelerde bulunmaya çalıştık. Onları doğru şekilde yönlendirmek, dönüşüm oranlarına odaklanmaları gerektiğini her fırsatta dile getirmeyi sürdürdük. Bu süreçlerde teknoloji kritik evet ama müşteri temsilcinizin eğitimi, sürecin hızlı işlemesi, ses kaybı, görüntü donması gibi sorunları da potansiyel müşterilere yaşatmamak gerekiyor” dedi.

2030’a Kadar Her Yıl 505 GW Rüzgar Enerjisi Kurulması Gerekiyor

BloombergNEF’in (BNEF) hazırladığı yeni bir rapora göre, 2050 yılına kadar dünyanın net sıfır karbon emisyonuna ulaşması için 173 trilyon dolar yatırıma ihtiyacı bulunuyor. 2050 yılına kadar birincil enerji arzında rüzgar ve güneş enerjisinin %85’lere çıkabilmesinin en iyi senaryo olduğuna dikkat çeken Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, emisyon salınımında net sıfır noktasına ulaşmak için raporda vurgulanan her yıl 505 GW rüzgar enerjisi kurulumu hedefine dikkat çekiyor.

BloombergNEF’in enerji ekonomisinin geleceğine ilişkin yıllık uzun vadeli senaryo analizi Yeni Enerji Görünümü 2021 raporu yayınlandı. Paris Anlaşması’nı ve 2050’de net sıfır karbon emisyonu hedeflerini barındıran üç iklim senaryosunu sunan raporda, en iyi ihtimallere ulaşmak için 173 trilyon dolarlık enerji geçişi yatırımına ihtiyaç duyuluyor. Özellikle 2030’da emisyon seviyelerinin 2019’a göre %30 altına düşmesi için rüzgar ve güneş enerjisine çok iş düştüğünü belirten Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın’a göre, önümüzdeki dokuz yıl içinde emisyonları azaltma çabasının dörtte üçünden fazlasının rüzgar ve güneş enerjisinin daha hızlı devreye alımına bağlı olduğuna dikkat çekiyor.

Düzenli bir geçişle 2050’de net sıfır karbona ulaşmak için sektör sektör emisyon bütçeleri oluşturmak gerekiyor. Bunlar birlikte, 2050’de net sıfıra ulaşmak için küresel enerjiyle ilgili emisyonların 2030’a kadar 2019 seviyelerinin %30 altına düşmesi gerekirken, birincil enerji arzında rüzgar ve güneş enerjisini %85 seviyesine gelmesi için ciddi yatırımlara ihtiyaç bulunuyor. Bu nedenle BNEF’in son raporundaki bütçelere dikkat çeken Ali Aydın, önümüzdeki otuz yıl içinde enerji arzı ve altyapısına yapılan toplam yatırımın 92 trilyon ile 173 trilyon dolar arasında olacağının tahmin edildiğini belirtiyor. Aydın, bugün yılda yaklaşık 1,7 trilyon dolardan, önümüzdeki otuz yılda ortalama olarak yılda 3,1 trilyon dolar ile 5,8 trilyon dolar arasında bir yere yükselecek bu yatırımlar için, finansman ve bürokratik yardımların muhakkak sağlanması gerektiğini dile getiriyor.

2030’a Kadar Yılda 505 GW Rüzgar Enerjisi Kurulumu Gerekiyor

2050’ye kadar net sıfır karbon emisyonu yolunda ilerlemek, bu on yılda her sektörde ticari olarak mevcut azaltım teknolojilerinin kullanılması anlamına geliyor. Önümüzdeki dokuz yıl içinde emisyonları azaltma çabasının dörtte üçünden fazlasının rüzgar ve güneş enerjisin daha hızlı dağıtımına bağlı olduğunu aktaran Ali Aydın, yüzyılın ortasına kadar net sıfıra ulaşma yolunda olmak için raporda vurgulanan2030 yılına kadar rüzgar enerjisinde her yıl 505 GW kurulum gerçekleşmesi gerektiği bilgisine dikkat çekiyor. Aynı zamanda AB Komisyonu’nun da “Fit-for-55” paketi özelinde %55 karbon emisyonu hedefi için 2030 yılına kadar yılda 30 GW kurulum istediğini hatırlatan ve bu nedenle Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımını artırması gerektiğine inanan Aydın’a göre, birçok devletin yönünü yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneltmesi, imzalanan çevre anlaşmaları, gelecekteki enerji talebinin artması, teknolojilerin geliştikçe yatırımların hızlanması ve enerji fiyatlarının artmasının Türkiye’nin de yönünü, rüzgar ve güneş gibi temiz ve yenilenebilir kaynaklara çevirmesi gerektiğini gösteriyor.

Kimya Sektörü İhracatı Yüzde 21,44 Arttı

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) verilerine göre, kimya sektörünün Temmuz ayı ihracatı 1,92 milyar dolar oldu. Sektörün ihracatı, geçen yıl Temmuz ayına göre yüzde 21,44 arttı. Bu yıl Ocak-Temmuz döneminde ise yüzde 37,16 artışla 13,9milyar dolarlık kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatı gerçekleştirildi.

Kimya sektörünün Temmuz ayı ihracat rakamlarını değerlendiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “Kimya sektörümüz küresel tedarik zinciri sıkıntıları, lojistik sorunlar ve hammadde arzı sıkıntılarına rağmen bu yıla güzel bir başlangıç yaptı. Türkiye’nin en çok ihracat yapan ikinci sektörü olan kimya sektörümüz, Mayıs ve Haziran aylarında lider oldu. Haziran ayında 2,3 milyar dolarlık kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatı ile sektörel bazda aylık yeni rekorumuzu kırdık. Temmuz ayı ihracatımız ise geçen yıla kıyasla yüzde 21,44 artışla 1,92 milyar dolar olarak gerçekleşti. İlk yedi aylık ihracatımız yüzde 37,16 artışla 13,9milyar dolara ulaştı. Temmuz ayında alt sektörlerimizde en çok ihracat yapılan ürün grupları “plastikler ve mamulleri”, “mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünleri” ve “anorganik kimyasallar” ilk üç olarak sıralandı. Temmuz ayında yüzde 354 artışla en çok Yunanistan’a ihracat yapılırken onu Hollanda ve Almanya ilk üç olarak takip etti. Bir yandan küresel ekonomideki aşılamaya bağlı olarak normalleşme süreci ile talepte artış olurken bir yandan ise Covid-19’un delta versiyonu risk yaratmaya devam ediyor. Bu nedenle tedbiri elden bırakmadan çalışmaya devam ediyoruz. Diğer yandan ekonomik büyümenin öncü göstergesi olan Türkiye İmalat PMI’ın (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) Temmuz ayında güçlü bir şekilde arttığını ve 54’e yükseldiğini görüyoruz. Bununla birlikte Türkiye’nin ilk 500 ve ikinci 500 büyük sanayi kuruluşuna baktığımızda kimya sektörümüzden ilk 500 sıralamasında 65 firma ve ikinci 500 sıralamasında 72 firma olmak üzere ilk 1000 arasında sektörümüzden toplam 137 firma yer alıyor. Bu 137 firmadan ismi açıklananlar arasında 101 firmamızın ise İKMİB üyesi olmasından büyük gurur duyuyoruz. Kimya sektörümüz üretim ve ihracat gücüyle büyümeye ve ülke ekonomisine katkı sağlamaya devam ediyor” dedi.

Temmuz ayında ilk onda yer alan ülkeler ise Yunanistan, Hollanda, Almanya, İspanya, İtalya, Irak, ABD, Romanya, Lübnan ve İngiltere oldu. Temmuz ayında Yunanistan’a yapılan kimya ihracatı 113 milyon 587 bin dolar olarak gerçekleşti ve geçen yıl aynı döneme kıyasla yüzde 354,02 arttı. Temmuz ayında Yunanistan’a en çok “mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünler”, “plastikler ve mamulleri”, “organik kimyasallar” ihraç edildi.

2021 yılı Ocak-Temmuz döneminde en çok kimya ihracatı yapılan ülkeler ise sırasıyla Hollanda, Almanya, İtalya, ABD, Irak, Yunanistan, İspanya, İngiltere, Belçika ve Romanya olarak ilk onda yer aldı.

Temmuz ayında en çok “plastikler ve mamulleri” ihracatı gerçekleştirildi

Temmuz ayında kimyevi maddeler ve mamulleri ürün gruplarında plastikler ve mamulleri ihracatı, 694 milyon 871 bin dolarla kimya ihracatında ilk sırada yer aldı. İkinci sırada 417 milyon 472 bin dolarlık ihracatla mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünler yer alırken, anorganik kimyasallar ihracatı 159 milyon 783 bin dolarla üçüncü sırada yer aldı. ‘Anorganik kimyasallar’ı takiben ilk onda yer alan diğer sektörler ise; ‘eczacılık ürünleri’,‘kauçuk, kauçuk eşya’, ‘uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun’, ‘boya, vernik, mürekkep ve müstahzarları’, ‘organik kimyasallar’, ‘muhtelif kimyasal maddeler’ ve ‘gübreler’ oldu. Temmuz ayında alt sektörlerde en çok ihracat artışı yüzde 113,83 ile mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünler sektöründe gerçekleşti.

Tüpraş İkinci Çeyrekte Uluslararası Satışlarını %53 Artırdı

Türkiye’nin lider sanayi kuruluşu Tüpraş, 2021 yılının ikinci çeyreğine ait finansal sonuçlarını açıkladı. Yılın ikinci çeyreğinde toplam 6,5 milyon ton üretim, 6,9 milyon ton satış gerçekleştiren Tüpraş’ın ikinci üç aylık dönemde cirosu 33,7 milyar TL oldu.

Tüpraş 2021 yılının ikinci çeyreğine ilişkin finansal sonuçlarını açıkladı. Buna göre Tüpraş, yılın ikinci çeyreğinde %91’lik kapasite kullanımıyla 6,5 milyon ton üretim ve 6,9 milyon ton satış gerçekleştirdi. Tüpraş’ın ikinci üç aylık dönemde cirosu 33,7 milyar TL oldu.

Modernizasyon ve enerji verimliliği konularında yatırımlarını sürdüren Tüpraş, 2021 yılının ikinci çeyreğinde %51’i sürdürülebilirlik yatırımları olmak üzere toplam 335 milyon TL yatırım harcaması yaptı.

Yılın ikinci üç aylık döneminde, küresel çapta aşılamanın artmasını takiben gevşetilen kısıtlamaların etkisiyle petrol ürünleri talebi iyileşmesini sürdürdü.

Ayrıca, OPEC+ ülkelerinin arz kontrolü konusundaki kararlı tutumlarının da etkisiyle Brent ham petrol fiyatı 2021 yılı Mart ayındaki 63,8 $/v seviyesinden Haziran ayı sonu itibarıyla 76,2 $/v seviyesine yükseldi.

Global çapta kısıtlamaların azalması mobilitenin artmasına fırsat verdi ve bu gelişme neticesinde küresel benzin stokları ikinci çeyreğin başında 5 yıllık ortalamalarının altına düşerek, ürün marjlarını yukarı taşıdı.

Motorin ürün marjlarındaki toparlanma ise piyasadaki arz fazlasının henüz taleple tamamen karşılanamaması sonucu sınırlı kaldı. Yılın ikinci çeyreğinde, jet yakıtı talebinde kademeli iyileşme görülürken, küresel uçuş sayılarının halen pandemi öncesi seviyelerinin altında olması jet yakıtı marjlarını baskılamaya devam etti.

Masdaf, Pompa Seçim Programının Yeni Versiyonunu Kullanıma Sundu

Pompa sektörünün öncü markası Masdaf, pompa seçim programı Smart Select’i kullanıcı talepleri doğrultusunda geliştirerek, kullanıma sundu. Sezgisel işletim konseptine ve kullanıcı dostu bir ara yüze sahip olan Smart Select, modern bilişim teknolojilerinin gereksinimlerini karşılamak üzere dizayn edildi. Web tabanlı olarak geliştirilen program, bilgisayar ile başlayan süreci; laptop, tablet ve akıllı telefon gibi mobil cihazlara taşıyor.

Pompa sektörünün lider markası Masdaf, “Smart Select Pompa Seçim Programı”nın geliştirilmiş yeni versiyonunu kullanıma sundu.

Kullanıcı talepleri doğrultusunda geliştirilen program; santrifüj pompaların seçimi ve konfigürasyonunda satış sürecinin merkezi bir parçası olarak hizmet verecek.  Smart Select’in akıllı veritabanı sistemi sayesinde ürüne özgü tüm veriler, görselleştirilerek, satış sürecinde kullanılabilecek. Seçim çıktıları ve hazırlanan teklif, doğrudan e-posta ile gönderilerek, zamandan tasarruf sağlanacak. Ayrıca PDF dosyaları, ek yazılıma ihtiyaç duyulmadan dışa aktarılabilecek.

Sezgisel İşletim Konsepti

Sezgisel işletim konseptine ve kullanıcı dostu bir ara yüze sahip olan Smart Select, modern bilişim teknolojilerinin gereksinimlerini karşılamak üzere dizayn edildi. Web tabanlı olarak geliştirilen program, bilgisayar ile başlayan süreci; laptop, tablet ve akıllı telefon gibi mobil cihazlara taşıyor.

Hidrolik seçim özelliği

Özel pompa tasarımlarının nitelikli boyutlandırılmasını ve yapılandırılmasını sağlamak için çok çeşitli ek modüllere de sahip olan Smart Select’in önceden tanımlanmış seçim parametreleri ve hesaplama yöntemleri, kullanıcılarının hızlı ve doğru bir şekilde pompa seçimi yapmalarına yardımcı oluyor. Programın hidrolik seçim özelliği ise doğrudan ürün seçimi ve hızlı seçim yapılmasına olanak tanıyor. Hidrolik seçim aynı zamanda; uygulama alanı, akış, akış hızı ve basma yüksekliği gibi çalışma koşullarına göre pompaların boyutlandırılmasına ve yapılandırılmasına da izin veriyor.

QuickSearch özelliği

Smart Select’in seçim yöntemlerinden biri olan ve ana ekranda bulunan Quick Search’te kullanıcıların doğru pompaları daha hızlı bulmasını sağlıyor. Bu yöntem ile hâlihazırda hızlı olan seçim süreci daha da hızlandırılıyor ve kullanıcılara zamandan tasarruf imkânı sunuluyor.

Ürün yapılandırma özelliği

Ürün yapılandırma özelliği ise kullanıcıyı, seçim yaparken destekliyor. Program, verilen pompa verilerinin, girilen kriterleri karşılayıp karşılamadığını bağımsız olarak kontrol edebiliyor. Pompa eğrileri, ilgili çalışma koşullarına uyacak şekilde yazılım tarafından otomatik olarak hesaplanıyor. İstenilen viskozite dönüştürme yöntemi, veri tabanındaki her bir görev çizelgesi için ayrı ayrı seçilebiliyor ve istenirse devre dışı bırakılabiliyor. Smart Select, kullanıcıya özel pompa tiplerinin, hidrofor setlerinin ve drenaj pompalarının verimli bir şekilde boyutlandırılmasını da sağlıyor.

Depozito İade Sistemi’yle Hem Çevre Hem Tüketici Kazanacak

Çevresel sorunları azaltacak Depozito İade Sistemi sayesinde atıkların, hammaddeye dönüşeceğini söyleyen PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, “20 milyar adet içecek ambalajı geri dönüştürülerek ekonomiye yıllık 1.4 milyar lira kazandırılacak” dedi

Plastik, cam, metal-alüminyum ve karton atıkların çöpe değil, geri dönüşüme gitmesini sağlayacak Depozito İade Sistemi (DİS), 2022 yılında devreye girecek. Çevresel sorunları azaltması beklenen DİS’in, geri dönüşüm sektöründeki yatırımları hızlandırması bekleniyor. Çevreyi korurken, ekonomiye katkı sağlayacak DİS hakkında bilgi veren PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, sistemin doğru işlemesi halinde Türkiye’de her yıl 1 milyon ton ilave atığın oluşmasının önüne geçilebileceğine dikkat çekti. Depozito İade Sistemi ile tüketicinin, geri dönüşüme teşvik edileceğini belirten Eroğlu “Önümüzdeki yıl yürürlüğe girecek uygulamayla birlikte tüketiciler, ürünleri satın alırken ürün bedeliyle birlikte belirlenen depozito iade ücretini de satış noktasına ödeyecek. Depozito sistemi, tüketiciyi ürünün fiyatı dışında ödenen bedeli geri alabilmek için sistemin belirlediği market veya diğer toplama noktalarına yönlendirecek, tüketici depozite bedelini geri alabilmek için atığı iade edecek. İade bedeli para ya da alışveriş puanı olabilir. Depozito sistemiyle birlikte tüketici için parasal değer ifade edecek atıklar, çevreye çöp olarak atılmayacak ve böylece toplama merkezlerine götürülüp hammaddeye dönüştürülebilecek. Hem çevre korunacak hem ülke ekonomisi kazanacak. Depozito uygulaması, temiz ve geri dönüşüme uygun hammadde elde edilmesine olanak sağlayarak sektörün gelişimini hızlandıracak” şeklinde konuştu.

HEDEF 20 MİLYAR İÇECEK AMBALAJI DÖNÜŞTÜRMEK

Parklara, bahçelere, denizlere atıldığında çevresel kirliliğe yol açan atıklar, Depozito İade Sistemi’yle birlikte parasal değer kazanacağından tüketiciler açısından kıymete binecek. Türkiye’de yıllık 20 milyar adet içecek ambalajının kullanıldığını ve bunun 9 milyarının PET ambalajlardan oluştuğunu dile getiren Eroğlu, DİS ile söz konusu atıkların geri dönüşüme kazandırılması halinde ekonomiye yılda 1.4 milyar lira katkı sağlanabileceğinin altını çizerek sözlerine şöyle devam etti: “Depozite sisteminin 3 sonucu olur. Birincisi ürünü satın alırsınız, kullandıktan sonra atığını iade edip depozito bedelinizi geri alırsınız. İkincisi ürünü alırsınız, kullandıktan sonra iade etmezsiniz ve depozito bedeli sisteme yani devlete kalır. Devlet o parayı, geri dönüşüm sisteminin büyümesi ve çevrenin korunması için kullanır. Üçüncü şıkta ise ürünü alırsınız ve kullandıktan sonra iade etmeseniz ama depozito bedeli için atık toplayan birilerine verirsiniz. O kişi de depozito bedelini almak için atığı toplama merkezine götürür ve depozito iade parasını kendisi alır. Her üç şıkta da ambalajların etrafa atılması engellenerek çevrenin korunması sağlanırken hem tüketicinin hem geri dönüşüm sektörünün kazandığı sistem çalışmış olur.

Türkiye’deki genç nüfusun tüketim alışkanları sebebiyle her yıl kullanılan içecek ambalajı miktarının arttığını ve rakamların kişi başı yılda 279, toplamda ise 20 milyar adet olduğunu ifade eden Eroğlu, “2030 başlarında rakamın toplamda 30 milyara çıkacağı öngörülüyor. Dolayısıyla çevreyle uyumlu büyüme modeli için depozito sistemi zorunluluktur. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, sisteminin altyapısını oluşturmak için uzun süredir detaylı çalışma içerisinde. Bu süreçte 30 Aralık 2020 tarihli Resmi gazetede, depozito ile ilgili Çevre kanununda değişiklik yapıldı. Çevre Ajansı kuruldu ve Zorunlu Depozito uygulamasına geçiş kararı alındı. Türkiye Çevre Ajansı, sürecin mali ve idari denetimini yaparak sürdürülebilirliğini ve güvenliğini sağlayacak yetkilerle donatıldı. Ambalaj atıkları kontrolü yönetmeliğine göre 1.1.2022 tarihinde cam, alüminyum ve pet ambalajlarının, zorunlu depozito kapsamına girdiği kesinleşti” açıklamasında bulundu.

Akkuyu NGS’nin 4. Ünitesinin Temel Çalışmalarına Başlandı

Türkiye’nin ilk nükleer güç santrali (NGS) olan Akkuyu NGS sahasında 4. Ünite’nin inşası için hazırlıklara başlandı.

Çalışmalar, Türkiye Cumhuriyeti Nükleer Düzenleme Kurumu’nun 30 Haziran 2021’de verdiği Sınırlı Çalışma İzni uyarınca yürütülüyor. 4. Ünite’nin reaktör binası inşası, türbin binası, yardımcı reaktör binası ve diğer ana tesislerinin inşası için başlayan çukur kazma çalışmaları, 655 m2’lik bir alan üzerinde yapılıyor. En alçak noktada çukur derinliği yaklaşık 12,5 metre olacak. İşçilerin toplamda yaklaşık 600 bin metreküp toprağı taşıması bekleniyor. Çukur kazma çalışmaları, kayalık zeminin arındırılması ve kazılmasının yanı sıra drenaj kurulumunu da kapsıyor.4. Ünite inşaat alanında halihazırda ekskavatörler, damperli kamyonlar, sondaj makineleri gibi 20’nin üzerinde iş makinesi bulunuyor.

AKKUYU NÜKLEER A.Ş Genel Müdür Birinci Yardımcısı ve NGS Yapı İşleri Direktörü Sergei Butckikh konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada “Bu yıl, 4. Ünite için inşaat lisansı almayı ve önümüzdeki yılın başlarında ünitede tam ölçekli inşaat çalışmalarına başlamayı umuyoruz. Yılsonuna kadar reaktör ve türbin binalarının temel plakaları için beton dökme işlemine başlanacak, ardından plakalar güçlendirilecek. Böylelikle Akkuyu NGS, aynı anda dört güç ünitesinin inşa edileceği dünyanın en büyük nükleer inşaat merkezi olacak. Bu, dünya nükleer sanayi tarihinde benzeri olmayan bir durum. NGS’nin dört güç ünitesinin eşzamanlı inşası, yüksek kaynak konsantrasyonu gerektirecek ancak bunun için tamamen hazırız” dedi.

Çukur kazma süreci kapsamında, zemin iyileştirme çalışmaları da yapılıyor. Bu kapsamda, masife su-çimento karışımı pompalanıyor ve bazı alanlarda jet grouting yöntemi kullanılıyor.

Kömürlü Termik Santraller Elektrik Üretiminin Lokomotifi

Özellikle son günlerdeki orman yangınlarıyla birlikte gündeme gelen kömürlü termik santraller, yeniden tartışma konusu oldu. Elektrik tedarikçileri karşılaştırma internet sitesi encazip.com termik santrallerin Türkiye’de elektrik üretimindeki yeri ile ilgili veriler derledi. encazip.com’un aktardığı bilgilere göre, Türkiye’de kullanılan elektriğin üçte biri kömürlü termik santrallerden karşılanıyor. encazip.com’un kurucusu Çağada Kırım, elektrik üretiminde kaynak olarak kömür kullanımının geçmişe göre çok daha çevreci olduğunun ve yakıt ve kurulum maliyeti düşük olduğu için bu santrallerin ileride de tercih edilmeye devam edileceğini söylüyor.

Son birkaç haftadır termik santraller yeniden ülkenin gündeminde. Yaşanan orman yangılarının termik santrallere sıçrama riski ve endişesi, tartışmaları da beraberinde getirdi. Bu santrallerin kurulduğu bölgeler ve çevreye olan potansiyel zararı yeniden tartışılmaya başlandı. Özellikle kaynak açısından kömürden elektrik üretimi çevresel etkileri nedeniyle tüm dünyada tartışma konusu. Ancak elektrik üretimi açısından potansiyeline bakıldığında diğer enerji kaynaklarına göre daha kolay ve ucuza bulunabilen kömürün, global elektrik üretiminde önemli bir rol üstlendiği görülüyor. Ucuz yakıta ilave olarak diğer santrallere kıyasla yatırım maliyetinin görece düşük olması, ucuz elektrik üretiminde kömürlü termik santrallerin kritik bir öneme sahip olmasına neden oluyor. Elektrik tedarikçileri karşılaştırma internet sitesi encazip.com, kömürlü termik santrallerin elektrik üretimindeki önemini ve merak edilenleri aktardı.

Maden ocaklarının yakınlarına kuruluyor

Türkiye’de elektrik üretiminde kömür, ilk kez 1914 yılında İstanbul’da Silahtarağa Elektrik Santralinde kullanıldı. Burada Zonguldak’tan getirilen taş kömürden elektrik üretildi. Osmanlı Devleti’nin kent ölçekli ilk elektrik santrali olan bu tesis, İstanbul’un en eski endüstri bölgesi olan Haliç’te kurulduğu 1914’ten itibaren 1983’e kadar İstanbul’a elektrik sağladı. Burada üretilen elektrik ilk olarak İstanbul tramvayları ile Osmanlı sultanının o dönemde yaşadığı Dolmabahçe Sarayı’na verildi. İthal kömürlerin kullanıldığı santraller ise 2000’li yıllardan itibaren kurulmaya başlandı. Türkiye’nin en büyük kömür yakan santralleri arasında Çatalağzı Termik, Afşin-ElbistanTermik, Cenal Termik, İskenderun İthal Kömür, Bekirli Termik ve Atlas Termik santralleri yer alıyor. Ulaşım maliyetini düşük tutmak için tüm dünyada kömürlü termik santrallerin birçoğu maden ocaklarının yakınına inşa ediliyor. İthal kömür ile çalışan santraller ise genellikle limanlara yakın yerlere ya da kıyılara kuruluyor. Bu santrallerin çalışma prensibi, kömürün suyu ısıtmasına dayalı olduğundan su kaynaklarına yakınlık da dikkat edilen noktalar arasında. Çevreye olan potansiyel etkileri azaltmak için de genellikle şehir merkezinden uzakta yer alıyorlar. Kömürlü termik santrallerin, iklim değişikliğinin ve hava kirliliğinin en büyük nedenlerinden biri olarak gösterilmesiyle birtakım önlemler de alınmaya başlandı. Teknolojik gelişmelerden faydalanarak karbon salınımı azaltılıyor. İleri teknoloji filtreleme sistemleri ile zararlı gazların önemli bir çoğunluğunun filtrelendikten sonra atmosfere salınması sağlanıyor.

İklim Değişikliğini Sınırlandırmak İçin Derhal Harekete Geçilmeli

Tüm dünyanın “en büyük küresel sorun” olarak kabul ettiği iklim değişikliği, etkilerini artırmaya devam ediyor. Son dönemde dünyanın pek çok noktasında olduğu gibi Türkiye’de de ortaya çıkan ve ülkenin tamamını üzüntüye boğan orman yangınları ve seller gibi doğal afetler de, iklim değişikliğinin en önemli sinyalleri olarak görülüyor.

Uzmanlar, özellikle fosil yakıtların neden olduğu küresel ısınmanın önüne geçebilmek için ‘karbonsuz gelecek’ çağrıları yapıyor. Ülkelerin enerji karmalarında fosil yakıtların payını azaltması gerektiğinin altını çizen uzmanlar, yenilenebilir enerji kaynaklarına ve nükleer enerjiye yönelmenin gelecek için önemini her fırsatta hatırlatıyor. Halen enerji ihtiyacının büyük bölümünü fosil yakıtlardan sağlayan Türkiyede, temiz bir gelecek için yenilenebilir enerjinin payını artırma yolunda adımlar atıyor. Ülkenin elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10’unu karşılayacak olan ve Mersin’de inşası hızla devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) projesi, bu adımlardan en önemlisi olarak görülüyor.

Türkiye gibi tüm dünya ülkelerinin çözüm aradığı iklim değişikliği konusunda bir çağrı da Birleşmiş Milletler’den geldi. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) son raporunda, sera etkisine yol açan gaz emisyonlarının derhal, hızlı biçimde ve geniş ölçekte azaltılmaması halinde küresel sıcaklık artışını yaklaşık 1,50C ve hatta 20C dereceyle sınırlandırmanın çok uzak bir ihtimal olduğuna dikkat çekildi. İklim değişikliğinin fiziki temelinin değerlendirildiği yeni IPCC Çalışma Grubu I raporu, seneye tamamlanacak IPCC’nin Altıncı Değerlendirme Raporu’nun (AR6) ilk bölümünü teşkil ediyor.

Çalışma Grubu I, iklim sistemi ve iklim değişikliğine ilişkin en güncel bilgileri ele alıyor, iklim bilimindeki son gelişmeler ile paleoiklim, gözlemler, süreç bilgisi, küresel ve bölgesel iklim simülasyonları konusunda pek çok kanıtı bir araya getiriyor. Rapor, bugüne dek iklimin nasıl ve neden değiştiğini, uç noktadaki durumlar da dahil insanların daha geniş yelpazede iklimin özelliklerine etkisi konusunda daha fazla bilgi sunuyor.

İklim Değişikliği 2021: Fiziksel Bilimi Temeli 2021 başlıklı rapor, 66 ülkeden 234 uzman tarafından kaleme alındı. Nisan 2021’de öngörülen raporun yayımlanma zamanı Covid-19 pandemisi nedeniyle birkaç ay gecikti. Rapor, 26 Temmuz’da başlayan ve iki haftadan uzun süren, sanal olarak düzenlenen genel kurulun onay oturumunda IPCC’ye üye 195 hükümet tarafından kabul edildi. IPCC ilk kez raporlarından biri için sanal onay oturumu düzenlemiş oldu.

Raporda, insan faaliyetlerinden kaynaklanan sera etkisine yol açan gazların emisyonunun1850-1900’den bu yana yaklaşık 1.10C ısınmaya neden olduğu kaydedildi. Önümüzdeki 20 yıl boyunca ortalama olarak küresel sıcaklığın 1.50 C artışa ulaşacağı ya da bunun üzerine çıkacağı tahmininde bulunulan raporda, iklim değişikliğinin etkilerinin dünya genelinde zaten görüldüğü vurgulandı.

“Etkiler geri döndürülemez hale geldi”

Raporda “İklimde gözlemlenen değişikliklerin çoğunun benzeri, binlerce hatta yüz binlerce yılda olmasa öncesinde yok ve deniz seviyesindeki süregelen artış gibi değişikliklerden bazıları artık yüz binlerce yıl boyunca geri döndürülemez halde” ifadesi kullanıldı.

Önümüzdeki yıllarda iklim değişikliğinin tüm bölgelerde artacağının vurgulandığı raporda, 1.50Clik küresel ısınmayla, sıcak hava dalgalarının artacağına, daha uzun yazların ve daha kısa kışların olacağına dikkat çekildi. Raporda, 20Clik küresel ısınmada, yakıcı sıcakların tarım ve sağlık alanlarında daha sık kritik tahammül sınırına ulaşmaya yol açacağı da belirtildi. Ancak IPCC, karbondioksit (CO2) ve diğer sera etkisine yol açan gazların kararlı ve sürdürülebilir biçimde azaltılmasının iklim değişikliğini sınırlandırabileceğini açıkladı. Hava kalitesindeki iyileşmenin hızla görülebileceğinin belirtildiği raporda, küresel sıcaklıklarda istikrarın görülmesinin ise 20-30 yıl alabileceği vurgulandı.  Değerlendirme, iklim sisteminin insan kaynaklı emisyonlara verdiği karşılığa ilişkin bilimsel bilgilerdeki gelişmenin yanı sıra geçmişteki ısınmayla ilgili geliştirilmiş verilere dayanıyor.

IPCC Çalışma Grubu Eşbaşkanı Panmao Zhai yaptığı açıklamada “İklimi istikrara kavuşturmak, sera gazı emisyonlarının kararlı, hızlı ve sürekli azaltılması ve net sıfır CO2 emisyonuna ulaşılmasını gerektirecektir” diyerek “Başta metan olmak üzere diğer sera gazlarını ve hava kirleticilerini sınırlamak hem sağlık hem de iklim için fayda sağlayabilir” ifadesini kullandı.