19.5 C
İstanbul
Çarşamba, Haziran 11, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 36

Atlas Copco, Çiftlikten Tabağa Gıda Güvenliğini Destekliyor

Son yıllarda yiyecek ve içecek sektöründeki en önemli kalite standartlarından biri haline gelen ISO 22000, gıda zincirinde çiftlikten tabağa tüm kurumları kapsıyor. Bir kompresör üreticisi için sıra dışı sayılacak bu sertifikayı alan ilk kompresör üreticisi olan Atlas Copco Kompresör Tekniği, gıda ve içecek sektörleri için kritik önem taşıyan bu sertifika ile gıda sektörüne ürün ve ürün geliştirme süreçleri için güvenilir basınçlı hava sunuyor olacak.

Hızlı nüfus artışına paralel olarak artan kaliteli gıda ihtiyacı, gıda standartlarının düzenlenmesine ve önem kazanmasının ana nedeni oldu. ISO 22000 sertifikası, yiyecek içecek endüstrisindeki en önemli uluslararası kalite standardı durumunda. Günümüzde yiyecek içecek üretimi yapan tesislerin, ISO 22000 belgesine sahip olmaları ve muhafaza etmeleri gerekmekte. Atlas Copco Kompresör Tekniği, yeme içme sektörlerinde faaliyet gösteren müşterilerinin elini güçlendirmek için, kompresör üreticisi olarak ISO 22000 sertifikası alan ilk şirket oldu.

Temiz havada standart yükseldi

Atlas Copco Kompresör Tekniği, “TÜV Rheinland” onaylı “Class 0” sertifikası ile temiz hava üreten ilk şirket olma unvanını taşıyor. Bu standart, yağsız kompresörlerin hiçbir şekilde yağ ‘aerosolleri’ ve buharları içermeyen temiz hava üretebileceğini gösteren analizler neticesinde hayata geçirmişti. Atlas Copco Kompresör Tekniği, ISO 22000 sertifikasını da alarak temiz hava standartlarını bir üst seviyeye taşıdı. Basınçlı havanın son ürüne temas eden ve hatta ürünün etkin bir parçasını oluşturan birçok uygulamada kullanılması nedeniyle, gıda sektörü için son derece değerli olan bu sertifikayı alan şirket, müşterilerinin ürün ve ürün geliştirme süreçleri için güvenilir bir basınçlı hava üreticisi olduğunu uluslararası standartlarda belgelemiş oldu.

Yiyecek içecek sektörüne sunulan avantajlar

Atlas Copco Kompresör Tekniği, ISO 22000 sertifikası sayesinde, yiyecek içecek sektöründe faaliyet gösteren müşterilerine, üretim ekipmanlarının en temel parçalarından biri olan basınçlı temiz havanın kontrolü, temiz ve güvenli bir ortamda tasarlandığı ve birleştiğine dair uluslararası garanti vermiş olacak. Önümüzdeki dönemlerde yiyecek içecek sektöründe faaliyet gösteren işletmeler, sağladığı avantajlar nedeniyle ISO 22000 sertifikasını tedarik zincirinde bulunan kurumlardan talep etmeye başlayacak.

Kontrolmatik, Uydu ve Uzay Çalışmaları İçin Kolları Sıvadı

Elektrik dağıtım, endüstriyel ve ulaşım sektörlerindeki şirketlere mühendislik, tedarik, kurulum, dijital dönüşüm ve alt yapı entegrasyonları hizmeti veren Kontrolmatik, uydu ve uzay teknolojileri alanında çalışma yapmak üzere yeni kurulan Plan S Uydu ve Uzay Teknolojileri A.Ş.’nin yüzde 25’ine ortak oldu.

Kurulduğu günden bu yana sadece Türkiye’de değil Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’da 26 ülkede, kamu ve özel sektörde 300’ün üzerinde birçok başarılı projeye imza atan Kontrolmatik, hem uydu ve uzay teknolojileri alanında çalışmalar yapmak hem de uydu ve uzay araçları tasarlamak ve üretmek amacıyla 06 Temmuz’da tescil edilerek kurulan Plan S Uydu ve Uzay Teknolojileri A.Ş.’nin yüzde 25’ine ortak oldu.

Plan S Uydu ve Uzay Teknolojileri A.Ş.’nin ana faaliyet konuları olarak, Uydu ve uzay teknolojileri alanlarında çalışmalar yapmak, uydu ve uzay araçları tasarlamak ve üretmek amacıyla: -Her türlü kurum, kuruluş ve tüketiciye yönelik olarak, kara, hava, deniz ve uzay uygulamaları kapsamında uydu başta olmak üzere; her nevi uzay aracı, elektrik, elektronik, mikrodalga, elektro optik, güdüm, bilgisayar, bilişim, kriptoloji, güvenlik, mekanik, kimya ve benzeri konularda çeşitli yazılım, cihaz, sistem, araç, gereç ve platformlarının araştırma, geliştirme, mühendislik, üretim, test, montaj, entegrasyon ve satışını yapmak, satış sonrası hizmetini vermek, ticaretini yapmak sayılabilir.

Bosch 10.000.000 Kombi Üreterek Yeni Bir Rekora İmza Attı

Dünyanın en büyük kombi üretim fabrikalarından olan Bosch Termoteknoloji Manisa Fabrikası, uluslararası başarılarına kuruluşundan itibaren 10.000.000.kombiyi üreterek bir yenisini daha ekledi.

Pandemi koşullarına rağmen elde edilen gurur verici rekor “Bu Başarı Hepimizin, Birlikte Gururla Kutluyoruz” sloganıyla fabrikanın bahçesinde sınırlı sayıda çalışan katılımıyla kutlandı. Etkinliğe katılamayan çalışanlar Bosch Termoteknoloji Instagram hesabının canlı yayınından etkinliği izleme fırsatı buldu.

Fabrika Teknik Genel Müdürü Haşiman Üsküdar yaptığı konuşmada: “En önemli kaynağımız olan insan kaynağımızın özverili emeği, tutkulu iş yapış şekli ile tüm bu başarıları gerçekleştirebiliyoruz. Kaliteden ödün vermeyen süreçlerimiz, sürekli iyileştirmeye olan bakış açımız ile her geçen gün daha iyiye yoğunlaşıyor, milyonlarca insanın yuvasını ısıtıyor, hayatını kolaylaştırıyoruz” dedi.

Kuraklık Elektrik Üretimini Tehdit Ediyor ve Fiyatları Artırıyor

Dünyayı bekleyen ancak pandemi ile birlikte gündemden düşen bir başka küresel sorun iklim krizi her geçen gün etkisini göstermeye devam ediyor. Elektrik tedarikçileri karşılaştırma internet sitesi encazip.com’un kurucusu Çağada Kırım, giderek artan kuraklık riskinin elektrik üretim kaynaklarını da tehdit ettiğine dikkat çekiyor. Kırım, “Kuralık nedeniyle elektrik üretimi azalıyor ancak tüketimdeki artış durmuyor. Geçtiğimiz günlerde elektrik tüketim rekoru kırıldı. Son günlerde yapılan elektrik zammının arkasında yatan faktörlerin başında ise kuraklık geliyor.” diyor.

İklim kriziyle birlikte gelen kuraklık riski birçok ülkeyi olduğu gibi Türkiye’yi de tehdit ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğünün yayınladığı Yağış İndeksi metoduyla oluşturulan kuraklık haritasına göre, Aralık 2020-Mayıs 2021 tarihleri arasında Batı Karadeniz, Kuzey Ege ve Marmara Bölgesinin bir kısmı haricinde Türkiye’nin tüm şehirlerinde belirli seviyelerde kuraklık görüldü. Bu durum, elektrik kurulu gücünün önemli bir bölümünü oluşturan hidroelektrik santrallerinde elektrik üretiminin aksamasına ve dolayısı ile gerekli elektriğin fosil kaynaklı santrallerden sağlanmasına neden oluyor. Buna geçtiğimiz yıllarda fiyatlandırmadaki dengesizlikler yüzünden kapanan ya da yurt dışına taşınan doğal gaz çevrim santrallerinden dolayı kaybolan kurulu güç, yüksek kömür fiyatları ve rüzgar enerjisi üretimindeki düşüş de eklenince elektrik borsasındaki elektrik birim fiyatları rekor seviyelere ulaştı.

Elektrik maliyeti zamlı fiyatın da üstünde kaldı

Bu nedenlerden dolayı artan elektrik üretim ve tedarik maliyetleri Temmuz ayında tüketicilere elektrik zammı olarak yansıdı. Temmuz ayının ilk 12 günü için borsadaki elektrik birim maliyeti 0,53 TL/kWh olurken buna 0,13 TL/kWh YEKDEM birim maliyeti de eklenince elektrik tedarik maliyeti 0,63 TL/kWh dolaylarında seyrediyor. Temmuz zammı ile birlikte 0,47 TL/kWh’e ulaşan ev ve 0,71 TL/kWh’e yükselen iş yeri elektrik tarife fiyatlarının dahi maliyetlerin altında ya da sınırda kalması kısa zaman içinde elektrik fiyatlarına bir zam daha olması ihtimalini güçlendirdi.

Adil Pelister: Kimya Sektörü İhracatı Son 5 Yılda Yüzde 50 Arttı

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü ile ilgili yazılı değerlendirme yaptı.

Pelister, değerlendirmesinde şunları söyledi: “5 yıl önce 15 Temmuz’da yaşanan ve her yıl 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü olarak andığımız bugünde, darbe girişiminde hayatını kaybeden tüm şehitlerimizi saygı ile gazilerimizi minnetle anıyoruz. Milletimiz, darbe girişimi karşısında gösterdiği birlik ve beraberlik sonucu çok önemli bir demokrasi mücadelesi verdi. Bu mücadeleyi ekonomi ve ticaret alanında iş dünyamız da sürdürerek yanlış olabilecek algıların önüne geçilmesi sağlandı. Aradan geçen 5 yılda Türk ekonomisi büyümeye, üretmeye ve ihracata odaklandı.

Bugün ihracatta rekorlar kıran ülkemizin ekonomisine en çok katkı veren ikinci sektör kimya endüstrisi. Kimya sektörümüzün son 5 yılda ihracatı yüzde 50 arttı.  2016 yılında gerçekleşen 14 milyar dolarlık ihracattan sonra 2019 yılında 20,6 milyar dolar ile ihracat rekoru kırdık. Bu yıl da inşallah 21 milyar doların çok üstünde bir rakamı yakalayacağız. Güçlü bir Türkiye için tüm sektörlerle birlikte çalışmaya ve daha fazla katkı vermeye hazırız. İKMİB olarak sektörümüzün gelişmesi ve ülke ekonomimizin büyümesi için daha çok çalışmaya, üretmeye ve ihracata devam edeceğiz.

SOCAR Türkiye, İmza İşlemlerini LetSign ile Dijitale Taşıdı

İş süreçlerinde dijitalleşme, tasarruf, sürdürülebilirlik ve verimliliği önceliklendiren SOCAR Türkiye, E-GÜVEN tarafından geliştirilen LetSign platformunu tüm grup şirketlerinde kullanarak imza süreçlerini dijitale taşıdı. Tüm çalışanlara e-imza veya mobil imza temini sağlandığında SOCAR Türkiye ve grup şirketleri genelinde 5 bin kişi platformun avantajlarından yararlanmaya başlayacak.

İşlemler 30 günden 3 güne düştü

SOCAR Türkiye’nin 21 ila 30 gün süren sözleşme işlemleri LetSign sayesinde 3 iş gününe düştü. Giden evraklarda ise işlemler 5 iş günü yerine 2 iş gününde tamamlanıyor. Maddi boyutları yüksek olan hak ediş işlemleri de 3 iş gününde hızlı ve düşük maliyetle gerçekleştiriliyor. Aralık ayından bu yana yaklaşık 1.000 adet e-imzalı doküman oluşturan şirket, zaman tasarrufunun yanı sıra kağıt, yazıcı, posta ve arşiv giderlerini de azalttı.

Dijital iş süreçlerinin LetSign platformu üzerinden gerçekleştiğini belirten SOCAR Türkiye İnsan Kaynakları ve Kurumsal Hizmetler Başkanı Sibel Uğur, platformu kullanarak tasarruf etmeyi planladıkları konular hakkında şu bilgileri aktardı: “SOCAR Türkiye olarak iş sürekliliği ve e-dönüşüm önceliklerimiz arasında. Sürdürülebilir bakış açımız doğrultusunda LetSign ile kamu kurumları ve özel kurumlara doküman gönderimi, alımı ve arşivleme bağlamında bir yıl içinde toplam 284 bin 840 TL tasarruf sağlama hedefimiz bulunuyor. Kağıt ortamındaki iş süreçlerini dijital ortama aktaran çevreye duyarlı platform sayesinde 500 bin adet kağıt tasarrufu sağlamayı planlıyoruz. Bu, standart bir A4 kağıdı üzerinden hesaplandığında yılda 30 ağaca denk geliyor. Karbon emisyonu miktarımızı ise 8.258 kg azaltmayı hedefliyoruz.

Sözleşme süreçleri bir haftadan kısa sürüyor

Yapılan iş birliğinin kurum içi ve kurum dışı imza işlemlerinde yavaş ilerleyen süreçlere hız kazandırdığını belirten SOCAR Türkiye IT Direktörü Nurullah Battal, “Şirket olarak dijital dönüşüm sürecimizi tasarruf ve verimlilik konusunda taviz vermeden gerçekleştirmeyi hedefledik. Tüm ekiplerimizi bu sürece dahil ederken LetSign’ın avantajlarından faydalandık. Islak imzayla sözleşme imzalama ve onay süreçlerimiz ortalama bir ay sürüyordu. LetSign’ın iş sürekliliği sağlayan özellikleri sayesinde artık bu tür işlemleri sonuçlandırmak bir haftayı bile bulmuyor” dedi.

İmzalar artık dijitalde

SOCAR Türkiye’nin fiziksel ortamda yapılan tüm imza ve onay işlemlerinin LetSign sayesinde artık dijital ortamda ve mekandan bağımsız gerçekleştiğini vurgulayan E-GÜVEN Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Gönç, “İş süreçlerini dijital ortamda hızlı, tasarruf ederek ve kolay şekilde yapmak isteyen şirketler için e-imza bir gereklilik .SOCAR Türkiye’nin imza ve onay işlemlerine ait süreçlerinde zaman, iş gücü ve işletme giderlerinde tasarruf sağlayan LetSign’ı tercih etmesini e-dönüşümün şirket bünyesinde içselleştirilmesi bakımından önemli bir adım olarak değerlendiriyoruz. LetSign ile işler verimli ve güvenli, imza işlemleri yasal geçerli şekilde gerçekleştiriliyor. E-dönüşümde fikir lideri olan E-GÜVEN olarak, geliştirdiğimiz e-imza ile birlikte ihtiyaç odaklı uygulamalarla yeni yatırımlarımıza devam ediyoruz” açıklamasında bulundu.

Lincoln Electric Türkiye’den MasterMIG 505W

Kaynak sektörünün lider kuruluşları arasında yer alan Lincoln Electric Türkiye; yerli teknolojiyle geliştirdiği yeni kaynak makinesi MasterMIG 505W’i piyasaya sürüyor.

Tel sürme ünitesi güç ünitesinden ayrılabilen, su soğutmalı ve yarı-otomatik gazaltı (MIG/MAG) özelliklerine sahip yerli üretim MasterMIG 505W, karbonlu yapı çeliklerinin ve paslanmaz çeliklerin kaynağında ideal sonuçlar sunuyor. Makinenin tel sürme ünitesinin ayrılabilmesi kaynakçıların güç ünitesinden daha uzak bölgelerde kaynak yapmalarını kolaylaştırıyor. CO2 gazı ile sıçrama sorunu olmadan kaynak yapılmasına imkan tanıyan yeni kaynak makinesi 30 kademeli kaynak gerilimi ve hassas kaynak parametre ayarlarıyla dikkat çekiyor. MasterMIG 505W ve Lincoln Electric Türkiye’nin tüm yenilikçi ürünleri hakkında ayrıntılı bilgiye www.askaynak.com.tr adresinden ulaşılabiliyor.

Yüksek kaliteli ürünlerine bir yenisini ekleyen Lincoln Electric Türkiye; yerli teknoloji kullanarak geliştirdiği yeni kaynak makinesi MasterMIG 505W’ü kaynak profesyonellerinin beğenisine sunuyor. Tel besleme hızı ayarı ve 2/4 tetik seçeneği bulunan makine zorlu kaynak uygulamalarında güçlü ve dayanıklı çözümler sunuyor. MasterMIG 505W; yavaş tel besleme özelliği ile ark oluşumunu kolaylaştırırken aşırı ısıl yüklemeye karşı termal koruma devresi barındırıyor. Makine; geri-yanma süresi ayarı (burnback), gaz akış kontrolü, kaynak yapmadan ve gaz akışı olmadan tel besleyebilme özellikleriyle kaynak profesyonellerinin tüm ihtiyaçlarına cevap verebiliyor.

“Özgür Kuşlar” Projesiyle Göçmen Kuşlar Güvende

Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş., ‘Özgür Kuşlar’ sosyal sorumluluk projesi kapsamında, enerji nakil hatlarındaki izolasyon çalışmaları bu yıl da tüm hızıyla devam ediyor.

Kaliteli ve kesintisiz enerji arzı parolasıyla, sorumluluk bölgesi Bingöl, Elazığ, Malatya ve Tunceli illerinde faaliyetlerini aralıksız sürdüren Fırat EDAŞ, gerçekleştirdiği sürdürülebilir sosyal sorumluluk projeleriyle, hizmet bölgesine değer katmayı sürdürüyor.

Göçmen kuşların önemli yol güzergahına sahip hizmet bölgesinde, enerji hatlarında meydana gelen çarpmalara bağlı kuş ölümlerin önüne geçilmesi hedefiyle gerçekleştirdiği yatırımlarına yönelik çalışmalar yürüten Fırat EDAŞ, 2021 yılı itibarıyla başladığı havai şebekelerinde 2.118 direkte izolasyon çalışmasını tamamladı.

 “Proje ile enerji hatlarında çarpılmadan kaynaklı kuş ölümleri her yıl azalıyor”

Enerji hatlarında çarpılmadan kaynaklı kuş ölümlerinde projenin gerçekleştirildiği ilk yıldan itibaren yapılan çalışmalar sayesinde sorumluluk bölgesinde yaklaşık yüzde 75 oranında azalmanın yaşandığına dikkat çeken Fırat EDAŞ Dağıtım Operasyonları Genel Müdürü Ömer Kandemir, “İklimi ve doğasının yanı sıra barajları, gölleri ve nehirleri ile bölgemiz, göçmen kuşlarının adeta önemli durakları arasındadır. Kuşların önemli yaşamsal alanı haline gelen bu güzergahta, onların gökyüzünde özgürce uçmalarını sağlamak, faaliyet alanımızdaki sorumluluklarımızın başında geliyor. ‘Özgür Kuşlar’ diyerek yola çıktığımız ve sürdürülebilirlik çerçevesinde ele aldığımız projemiz kapsamında, 2021 yılının ilk 6 ayında 1.478 direkte, iletken izolasyonu çalışmaları tamamlanırken; 640 direkte de koruyucu aparatlarla kuşların özgürce uçmaları için gerekli önlemler alındı. Yıl sonuna kadar devam edecek çalışmalar ile bu sayının daha da artırılması hedeflenmektedir” dedi.

“Önceliğimiz doğal yaşama ve çevreye saygı”

Göçmen kuşların yuvalarında da koruyucu önlemler alarak, yavru kuşların da güvenliğini özenle sağladıklarını belirten Ömer Kandemir, “Ekiplerimizin gerçekleştirdikleri tarama faaliyetleriyle belirlenen göçmen kuşların yuva yaptığı direklerde, enerji tamamen kesilerek, alınan koruyucu önlemler ile kuşların güvenli bir ortamda yaşamlarını sürdürmeleri sağlanıyor” dedi. Kandemir, “Fırat EDAŞ olarak, her zaman müşterilerimize kaliteli ve kesintisiz elektrik dağıtım hizmeti sunmanın yanı sıra, bir diğer önceliğimiz de doğal yaşama ve çevreye saygı olmuştur. Bu bağlamda, Özgür Kuşlar projemizde olduğu gibi bölgemize ve ülkemize değer katacak, sürdürülebilir sosyal sorumluluk projelerimizi hayata geçirmeye devam edeceğiz” ifadesiyle sürdürülebilirliğe ve toplumsal faydaya dikkat çekti.

Yenilenen Mobil Uygulaması ile OPET Fark Yaratıyor

Akaryakıt dağıtım sektörünün en sevilen ve en teknolojik markası OPET, mobil uygulamasını yeniledi. “Yeni OPET Mobil Uygulaması”na sektörde bir ilk olan ‘Dijital Cüzdan’ın yanı sıra ‘QR Kod’ ve ‘Plakaya Puan Kazandırma’ hizmetleri eklendi.

Ürün ve hizmetlerini geliştirirken müşterisinin sesine kulak veren ve beklentilerine çözüm bulmaya odaklanan OPET, yeni nesil uygulamalarıyla sektöründeki dönüşüme öncülük etmeye devam ediyor. Üstün müşteri deneyimi hedefi doğrultusunda, değişen tüketici ihtiyaçlarına hızla cevap vermeye odaklanan OPET, mobil aplikasyonu OPET Mobil Uygulama’yı tamamen yeniledi. Ekran yüzü tamamen değişen OPET Mobil Uygulama’da; Dijital Cüzdan ile QR Kod Yaratma fonksiyonunun yanı sıra Plakaya Puan Kazandırma hizmetine yer verildi.

İnovasyon ve dijital dönüşümü kurum kültürünün yapı taşlarından biri olduğunu belirten OPET Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Murat Zengin, “Türkiye’de akaryakıt sektöründe teknolojiyi en iyi kullanan, öncü şirket konumundayız. Birçok teknolojik hizmetle sektörde fark yaratıyoruz. Dijital dönüşüm yaklaşımımızın temelinde, müşterilerimize teknolojide öncü uygulamalar ve daha kişiselleştirilmiş hizmetlerle ulaşmak yatıyor. Tamamen yenilediğimiz OPET Mobil Uygulama ile yenilikçi ürün ve hizmetlerimizi sunmaya, müşterilerimizin hayatını kolaylaştırmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Dijital cüzdan ile temassız ödeme olanağı

Pandemi sürecinde temassız ödeme ihtiyacının ön plana çıkması sonucu hayata geçirilen “Dijital Cüzdan” ile OPET müşterileri, araçta ödeme hizmetine ek olarak,market içindeyken de akaryakıt ve market alışverişlerinde OPET Mobil uygulaması üzerinden Masterpass’e kayıtlı kartları ile temassız ödeme olanağı buluyor. OPET Müşterileri, OPET Mobil Uygulama Dijital Cüzdan sekmesi altında öncelikle ödeme kartlarını Masterpass altyapısı üzerinden kayıt ediyor ve ödeme ayarlarını güncelliyor. Dijital Cüzdan ile market ya da akaryakıt alışverişleri ödemelerinde, müşterilerin kendilerini QR kod, cep telefonu ya da sadakat kartları ile tanıtmasının ve puan bilgisinin paylaşılmasının ardından dijital cüzdana tanımlı kartlar ile ödeme yapma imkanı sunuluyor.

QR kodu marketteki cihazlara okutarak puan kazanılıyor

Yenilenen OPET Mobil Uygulama kapsamında ayrıca, cep telefonu ve sadakat kartları ile tanıtmalı işlem yaparak kendilerine özel fırsatlardan faydalanan müşterilere yeni bir tanıtma kanalı olarak “QR ile Tanıtma” fonksiyonu da eklendi. OPET müşterileri Mobil Uygulama içerisinde bulunan QR Kod tuşuna basarak 45 saniye geçerliliği olan kendilerine özel QR kodu market içerisindeki cihazlara okutarak tanıtma işlemi yapabiliyor. Bu işlemin devamında nakit, kredi kartı ya da dijital cüzdan ile ödeme yaparak puan kazanılabiliyor ya da harcanabiliyor.

OPET Mobil Uygulama kapsamında sunulan bir diğer hizmet olan “Plakaya Puan Kazandırma” hizmeti, akaryakıt alışverişi sonrası herhangi bir tanıtma işlemi yapmayan müşteriler için alternatif bir tanıtma yöntemi. Bu fonksiyon ile Mobil Uygulama üzerinden Plakaya Puan fonksiyonuna kaydedilen plaka ile akaryakıt alışverişleri sonrası istasyondan ayrılmadan mobil uygulamadan “Plakaya Puan Kazan” tuşuna basarak konum ardından plakanın akaryakıt alımı, konum gönderilen istasyon ile tutarlı bilgisi kontrol edildikten sonra 20 dakika için de hak edilen puanın yüklemesi gerçekleştiriliyor.

Yeni Opet Mobil Uygulaması’nda bu özellikler dışında tüketicilere özel kampanyaların sunulduğu Akıllı Kampanya Sistemi bölümü, trafik bilgisine göre en yakın OPET istasyonunun bulunduğu ve istenilen hizmet içeriğine göre filtrelenebildiği İstasyonlar bölümü gibi daha birçok bölüm de yer alıyor.

Plakaya puan kazandırıyor

Opet Mobil Uygulaması’nın yeni özelliklerinden biri olan “Plakaya Puan” aynı zamanda kazandırıyor. Plakaya puan özelliğini kullanarak akaryakıt alımlarını bildiren OPET müşterileri yakıt puan kazanıyor. 31 Temmuz’a kadar Opet Mobil Uygulaması’ndaki plakaya puan özelliği kullanılarak bildirilen 3 adet tek seferde 200 TL ve üzeri akaryakıt ödemelerinde geçerli olacak kampanyada ilk akaryakıt alışverişlerinde 5 TL, ikinci akaryakıt alışverişlerinde 7,5 TL, üçüncü akaryakıt alışverişlerinde 10 TL toplamda 22,5 TL yakıt puan kazanılıyor. Yakıt puanlar, Opet Mobil Uygulaması’na giriş yapılan cep telefonu numaralarına ve cep telefonları ile eşleşen kartlara yüklenecek.

Gelecek Üç Yıl Makine Sektörünün Altın Çağı

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından yapılan açıklamaya göre, Haziran sonu itibarıyla Türkiye’nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı 11,4 milyar dolar oldu.

İhracat siparişlerinin yılın ilk 6 ayında küresel ölçekte hızla arttığına dikkat çeken Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Bu artıştan en çok yararlanan ülkelerden biri olduk ve dünya makine ihracatının yüzde 20’ye yakın arttığı tahmin edilen ilk yarıyılda biz yüzde 40 artış oranına yaklaştık. Gelecek üç yıl makine sektörünün altın çağı olacak” dedi. Yılın ilk yarısı sonunda ihracatını 2019’a göre yüzde 19, 2020’ye göre ise yüzde 38 artıran makine sektörünün serbest bölgeler dâhil toplam ihracatı 11,4 milyar dolar oldu. Almanya ve ABD’ye toplam ihracatı 2 milyar doları aşan sektör, ilk 6 ay sonunda geçen yılın aynı dönemine göre 3 milyar dolar fazla ihracat geliri elde etti. Yılın ikinci yarısında dünya genelinde yaşanacak büyük açılma ile talep artışının toparlanmadan büyümeye hızlı bir geçiş oluşturmasını beklediğini ifade eden Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi:

Makine ve teçhizat yatırımlarında geçmiş krizlere göre iki katı hızlı bir iyileşme oldu. Küresel sanayi üretimindeki büyüme 2015 yılından bu yana en yüksek seviyeye çıktığı için makine imalat sanayiinde de hızlı bir toparlanma yaşandı. Sınırlı da olsa destek paketlerinin sürmesi ve oluşan tasarrufların hızla tüketime dönüşeği beklentisi dünya ekonomisinde güçlü bir büyümeye ve canlı bir yatırım dönemine işaret ediyor. Üç çeyrektir üst üste 5 trilyon doları aşan küresel mal ticaretinin, yılın son iki çeyreğinde hız kesmeyeceği anlaşılıyor. Makine imalatçılarımız da hızla artan talepten daha fazla pay almaya çalışıyor. Paritenin ve ürün fiyatlarındaki artışın da etkileriyle, dünya makine ihracatının yüzde 20’ye yakın arttığı tahmin edilen ilk yarıyılda, biz yüzde 40 artış oranına yaklaştık. Rakiplerimizden daha hızlı ilerlemeye ve görkemli büyüyen bu pazardan daha fazla pay almaya devam edeceğiz.

Gençler üniversite tercihlerinde makineye öncelik versinler

Makine ve teçhizat yatırımlarındaki artışın devam etmesi yönünde tüketici talebi dışında unsurlar olduğuna da dikkat çeken Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi: “Pandemi sonrası süreçte sürdürebilirlikle uyumlu yeşil yatırımlar katlanarak artacak ve imalatçı sektörlerin tamamı baştan aşağı bir dönüşüm yaşayacak. Sanayi 4.0 ve dijitalleşme yönündeki ihtiyaçlar da makine sektörünün önünü açacak. Gelecek üç yılın makine sektörünün altın çağı olacağına inanıyoruz. Büyüme hızımızı koruyacağız ve dünya çapında markalarımızın sayısı artacak. Üniversite tercihlerinin yaklaştığı bu dönemde, gençlerimize sektörümüz ile ilgili alanlara öncelik vermelerini ve parlak bir geleceğin parçası olmalarını tavsiye ediyorum.

Teşvik belgeleri serbest ticaret anlaşmalarına dönüşmüş idi

Son yıllarda arka kapı gibi kullanılıp adeta tek taraflı serbest ticaret anlaşmalarına dönüşen yatırım teşvik belgelerinin maksadına uygun kullanılması için gereken mevzuat değişikliğinin gerçekleşmesinden memnun olduklarını belirten Karavelioğlu şunları söyledi: “Yatırım teşvik belgesi kapsamında temin edilen makine ve teçhizat için gümrük vergisi istisnaları, yerli ve ithal mallar arasındaki farkı ortadan kaldırdığı için, diğer sanayi dallarımız korunurken katma değeri en yüksek sınai dal olan makine imalatı dış tehditlere maruz kalıyordu. Mevzuat değişikliği ile hem asgari yatırım oranları güncellenmiş hem de sınırlı dahi olsa bir kısım makinenin Uzak Doğu’nun haksız rekabetinden korunması yönünde adım atılmıştır. Korumacılığın dünyada tavan yaptığı ve bizim gümrüksüz neredeyse hiçbir ülkeye giremediğimiz bir dönemde makine ithalatını teşvik edip son 12 ayda 31 milyar dolara taşımak sürdürülemez bir durumdu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ile Ticaret Bakanlığımızın da katkılarıyla, bütün baskılara rağmen cesur ve doğru bir karar alınmıştır. Türkiye’nin teknoloji geliştirmesini arzulayan her kesimin bu kararı desteklemesi gerekir. Nihayetinde, gümrük vergileri yatırımın toplam maliyetine ekleneceğine göre, kurumlar vergisi matrahından zaten indirileceklerdir.

Toplam 174 ürünün olduğu listede farklı alt dallardan 88 makinenin yer aldığına ve geçen yıl vergi muafiyetinin de etkisiyle bu makinelerin 1,8 milyar dolar kadar ithal edildiğine dikkat çeken Karavelioğlu, “Bu sınırlı liste 2019’da 500 milyon dolar fazla verirken 2020’de 250 milyon dolar eksiye geçmiş bir alanı tarifliyor. Görülen o ki, Hamle Programı kapsamında yatırımları yapılan stratejik ürünlere de özel bir önem atfedilmiş. Listenin dinamik hale geleceğini anlıyoruz ve makine imalat sektörüne yabancı yatırımcı çekmeye vesile olacak kıymetli bir karar olarak değerlendiriyoruz” dedi.

Osmangazi EDAŞ Dijitale Yaptığı Yatırımlarıyla İşlerine Hız Katıyor

Osmangazi EDAŞ’ın uygulamaya aldığı yeni portalı ile elektrikçiler; süreçlerini online ortamda takip edebilecek, proje dosya gönderimlerini platform üzerinden yapabilecekler.

Afyonkarahisar, Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Uşak illerinin elektrik dağıtım hizmetini sağlayan Osmangazi Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (OEDAŞ), proje müelliflerinin ve tesisatı yapan elektrikçilerin Osmangazi EDAŞ’taki tüm süreçlerini online ortamda takip etmelerini ve proje dosya gönderimlerini dijital ortamda yapabilmelerini sağlayan OEDAŞ Portal’ını hizmete aldı. Portalın tanıtım toplantıları OEDAŞ Dağıtım Hizmetleri Müdürü, OEDAŞ İl Müdürleri, meslek odaları başkanları ve müelliflerin katılımı ile Afyonkarahisar, Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Uşak’ta gerçekleştirildi. Elektrikçilere portalın nasıl kullanılacağı ve faydaları anlatıldı.

Osmangazi EDAŞ Genel Müdürü Fuat Celepci, OEDAŞ portalı hakkında şunları söyledi: “İllerimizde elektrik dağıtım hizmetini karşılamanın yanı sıra, paydaşı olduğumuz toplum ve dünyanın ihtiyaçlarına da yanıt vermek adına çaba sarf ediyoruz. Bu kapsamda OEDAŞ Portalı ile uzun süren evrak süreçlerini daha kısa sürede çözüme kavuşturmuş olacağız. Portalın verimli kullanılabilmesi amacıyla hizmet verdiğimiz 5 ilde gerçekleştirdiğimiz eğitimler ile hem paydaşlarımız hem de tüketicilerimizin memnuniyetini daha da üst noktalara taşımak için yatırımlarımıza ve faaliyetlerimize devam edeceğiz. Projenin hayat bulmasında emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Airbus’ın “Robotik Kolu” Uzaya Gitmeye Hazır

Airbus uzay mühendisleri, Rus Çok Amaçlı Laboratuvar Modülüne (MLM) ESA’nın Avrupa Robotik Kolunu (ERA) monte ederek Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) gitmek üzere hazır hale getirdi. ‘Nauka’ olarak bilinen bu modül ile birlikte ERA ve iki kontrol istasyonu, Kazakistan’daki Baykonur Uzay Üssü’nden bir Proton roketiyle fırlatılacak.

Bir haftalık yolculuktan sonra Avrupa Robotik Kolu, uzay istasyonunun Rus kesimine hizmet vermek üzere ISS’ye varacak. Toplam uzunluğu 11,3 metre olan simetrik, iki elli akıllı robot kolu, bir sabit taban noktasından diğerine bağlanarak ISS’nin dışında ‘yürüyebilecek’. ERA’nın yedi sağlam ve hassas eklemi, hafif uzuvları ve kolun ortasındaki kontrol bilgisayarı, robot kolunun çok yönlülüğünü gösteriyor.

Astronotlar ve kozmonotlar, Avrupa Robot Kolunu gerçek zamanlı olarak kontrol edebilecek, ISS’nin içinden veya dışından önceden programlayabilecek, yükleri hareket ettirebilecek, uzay istasyonunu kızılötesi kameralarıyla denetleyebilecek ve ISS dışındaki operasyonları destekleyebilecek. Robot kendi ucundan elektrik  ve veri gücü , video hattı ve dönen bir  hareket makinesini destekliyor.

ERA, ucuna bağlanan bir araç ile, otomatik veya yarı otomatik olarak gerçekleştirebileceği birçok görevden biri için yönlendirilecek. ERA hafif bir yapıya sahip olduğundan uzaydaki sıfır yer çekimi koşulları sayesinde çok büyük kütleleri rutin olarak 3.000 kg’dan 8.000 kg’a kadar yavaş modda hareket ettirebilecek. Robot kolu 5 milimetre hassasiyetle çalışıyor.

ERA, Hollanda’da Airbus Defence and Space liderliğindeki bir Avrupa konsorsiyumu tarafından Avrupa Uzay Ajansı (ESA) için geliştirildi. Airbus, kolu ve yazılım fonksiyonlarını tasarladı, Avrupa çapında alt sistemlerin gelişimini yöneterek sistemi entegre ve test etti. Son birkaç ayda Airbus, ESA ve Rus ortakları RSC/Energia ile birlikte ERA’yı MLM’ye de entegre etti.

Airbus Defence and Space Hollanda İcra Kurulu Başkanı Rob Postma “Hollanda Uzay Ofisi ve Ekonomik İşler ve İklim Politikası Bakanlığı’nın süregelen desteğiyle sağlanan ve uzun süredir beklenen Avrupa Robotik Kolunun Uluslararası Uzay İstasyonu’na fırlatılması, Hollanda’nın ISS’nin devam eden operasyonuna büyük katkısını gösteriyor. Ayrıca, yıllardır bu operasyonda görev alan birçok uzay profesyonelinin çabasını, bağlılığını ve kararlılığını da kutluyoruz” dedi.

ROSATOM’dan, Türk Medyası İçin Leningrad NGS’de İlk Sanal Basın Turu

Rosenergoatom A.Ş. , AKKUYU NÜKLEER A.Ş. ve Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu ROSATOM’un Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Merkezi’nin katılımıyla, önde gelen Türk basın mensupları için Leningrad NGS’de sanal tur düzenledi. Bu sanal tur, kurulu güç bakımından Rusya’nın en büyük nükleer santrali olan Leningrad NGS’ye düzenlenen ilk sanal medya turu olma özelliği taşıyor.

Leningrad NGS COVID-19 salgınından önce Ruslar ve Rusya dışından gelenler de dahil yılda 4 binden fazla kişi tarafından ziyaret ediliyordu.

COVID-19 salgınından kaynaklanan kısıtlamalar nedeniyle, nükleer santrali ziyaret etmek isteyenler için yeni iletişim yöntemleri geliştirildi. Rus nükleer sanayi uzmanları, bir nükleer enerji santralini ziyaret etmek ve Rus nükleer bilim adamlarıyla, kişisel cihazlardan çevrimiçi iletişim kurma amacıyla sanal tur etkinliklerini başlattı. Bu etkinlikler, yıl içinde Yüzer Nükleer Santral de dahil olmak üzere 5 Rus nükleer santralinde sanal turlar düzenlenmesini kapsıyor.

Leningrad NGS’de 360° formatında gerçekleşen sanal tur, Rus 3+ nesil güç ünitelerini uluslararası arenada tanıtmak için de düzenlenen ilk endüstriyel çalışma oldu.

Leningrad NGS Sanal Turu’na Leningrad NGS Halkla İlişkiler Departmanı Müdürü Andrey Alberti, NGS mühendisi Ruslan Kotykov ve Leningrad NGS-2’nin Teknik İdare Departmanı Uzmanı Pavel Loginov katıldı. Katılımcılara, 3+ nesil VVER-1200 reaktör teknolojisi ile donatılmış ünitelerinden ikisi olan Leningrad NPP-2’nin temel çalışma prensipleri, santralin bölge ekonomisine katkısı, sosyal alanın ve altyapının gelişimi hakkında bilgi verildi. 360° formatında gerçekleşen sanal turda, kontrol odası, türbin alanı, eğitim merkezi ve hatta basın mensuplarının girmesinin genellikle yasak olduğu reaktör bölümü gibi santralin farklı yerleri gösterildi.

Sanal tur sırasında basın mensupları sadece Rusların değil, gelecekte kurulacak olan santrallerin yabancı personellerinin de eğitildiği personel eğitim merkezini de ziyaret etti.

NGS ekipman ve sistemlerinin güvenli bir şekilde çalışmasını sağlayacak olan Akkuyu NGS uzmanlarına yönelik eğitim programları, Rusya’daki nükleer santralde ve ardından Akkuyu NGS’de verilen teorik eğitimlerin yanı sıra, işyerinde staj ve uygulamalı eğitimi de içeriyor. Her uzmanın eğitim programı, AKKUYU NÜKLEER A.Ş’nin NGS’deki mevcut çalışma deneyimi ve elde edilen bilgi seviyesinin kontrolünün sonuçları dikkate alınarak belirleniyor.

2021 yılına kadar 150’den fazla kişi, Rusya Federasyonu’nda yer alan nükleer santrallerdeki eğitim merkezlerinde pozisyon için çeşitli hazırlık aşamalarından geçti. 2021’de 200’den fazla kişi için, Leningrad NGS ve Rusya Federasyonu’nda yer alan diğer nükleer santrallerde staj ve uygulamalı eğitim planlandı.

Sanal turun son bölümünde ise medya mensuplarına, Leningrad NGS’nin kurulu bulunduğu bölge olan Sosnovy Bor şehrinden görüntüler gösterildi. Sosnovy Bor şehrinin özelliklerini ve santralin şehre katkılarını NGS’de uzman olarak görev yapan Ruslan Kotykov şu sözlerle anlattı: “Biz Leningrad NGS’yi aslında ‘şehir yapan bir tesis’ olarak görüyoruz. Nükleer santral, şehrin sosyal, ekonomik ve altyapı gelişimine büyük katkı sağlıyor. Kumsal ve doğa hayatı, şehrimizin incilerindendir. Her yıl Leningrad NGS’nin katkılarıyla sadece şehirde yaşayanlar için değil aynı zamanda St. Petersburg ve diğer çevre illerden gelen misafirler için çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir”.

Yapılan anketler yaklaşık 67 bin nüfusa sahip Sosnovy Bor’da halkın yüzde 90’ınından fazlasının nükleer enerjiye olumlu baktığını gösteriyor. Nükleer santralde yaklaşık 6 bin kişi çalışırken, bölgede nükleer sektörle bağlantılı işlerde çalışanların sayısı 30 bini buluyor.

Leningrad NGS Halkla İlişkiler Departmanı Müdürü Andrey Alberti, santralle ilgili genel bilgileri şöyle aktardı: “Nükleer enerji birçok ülkede elektrik üretim sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır. Artan enerji talebini karşılamakta önemli bir rol oynamaktadır. Aynı zamanda çevre dostudur ve güvenilir bir enerji kaynağıdır. Binlerce evde elektrik sağlamanın yanı sıra binlerce kişiye de istihdam kaynağı olmaktadır. Santral, Monaco’nun 2 katı büyüklüğünde bir alanı kaplamaktadır ve St. Petersburg ve Leningrad bölgesinin enerji tüketiminin yüzde 50’sinden fazlasını temin etmektedir.

Sanal tur, gazetecilerin sorularına ayrıntılı yanıtlar ve yorumlar verilen soru-cevap bölümü ile sona erdi.

İlk Sürdürülebilir Lityum Madencilik Güç Çözümü

Enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümünde lider olan Schneider Electric ile deniz ve enerji pazarları için akıllı teknolojiler ve tam yaşam döngüsü çözümlerinde küresel bir lider olan Wärtsilä, dünyanın en uzak lityum madenleri için sürdürülebilir, kesintisiz bir güç çözümü oluşturmak üzere iş birliği yaptı. Bütünsel amaca yönelik güç sistemi, dünyanın her yerinden maden operatörlerinin kullanımına sunulan özelleştirilmiş güç kaynağı danışmanlığı ve tasarımı, güç altyapısı kurulumu, ekipman teslimatı, montaj, dijital mikro şebeke işletimi ve devreye alma işlemlerini içeriyor.

Schneider Electric ve Wärtsilä tarafından 20 yılı aşkın bir süreyi kapsayan iş birliği içinde geliştirilen çözüm, 200’den fazla projeyi kapsıyor ve enerjinin verimli dağıtımı ile kullanımını optimum hale getiriyor. Madencilik sektörüne minimum çevresel ayak izi ile üst düzeyde uygun maliyetli bir güç çözümü sağlamak için mikro şebekeler, termik enerji üretimi, enerji depolama ve diğer yenilenebilir enerji kaynakları bir araya getiriliyor ve bunlardan yararlanılıyor.

Schneider Electric Madencilik, Mineraller ve Metaller Segmenti Başkan Yardımcısı ve Bölgesel Segment Lideri Vivek Kapoor şöyle konuştu: “Çözümün getirdiği faydalar lityum madenciliğinin çok ötesine geçiyor. Net-sıfır bir gelecek yaratmak için elektrikli araçlar ve yenilenebilir enerji depolama daha uygun fiyatlı ve erişilebilir hale gelmelidir. Bu çözüm, maden operatörlerinin tesislerinin çevreye etkisini azaltmalarına ve üretim maliyetlerini düşürmelerine olanak sağlayacaktır. Yeni nesil teknolojiyi güçlendirme ve sonuç olarak net-sıfır toplumun temelini oluşturma potansiyeline sahiptir.

Tübitak’tan, EIT Inno Energy Etkinliği İçin Seyahat ve Konaklama Desteği

EIT Inno Energy tarafından düzenlenen, Avrupa’nın enerji odaklı en büyük networking etkinliği olan The Business Booster, her sene farklı bir tema üzerinden ilerleyen ve bu konuda çok sayıda panel, atölye ve teknoloji konuşmalarına sahne olan uluslararası bir etkinliktir.

03-04 Kasım tarihlerinde Berlin’de gerçekleşecek The Business Booster 2021’in bu seneki teması: “Yeni Sanayi Devrimi: Sürdürülebilirlik, Dekarbonizasyon ve Dijitalleşme” olacak. Ayrıca, 150’den fazla sürdürülebilir enerji teknoloji girişiminin (startup) tek bir çatı altında toplanacağı bu iki günlük etkinlikte ayrıca diğer katılımcılarla birebir toplantı yapma ve iş ağı kurma imkanlarına da sahip olacaksınız. 3-4 Kasım 2021 tarihlerinde Berlin’de gerçekleşecek etkinlik için TBB biletlerini alan kurumların, seyahat masrafları TÜBİTAK tarafından Çerçeve Programı Seyahat Destek Programı altında karşılanabilecek.

Neden TBB’ye Katılmalısınız?

TBB, enerji sektörü profesyonelleri, yatırımcılar, enerji sektörü şirketleri ve politika yapıcılar için birçok fırsat sunuyor.

Enerji Alanında Çalışan Kurumlar:

– Ürün portföyünüzü geliştirmek için en son teknolojik çözümleri keşfetme şansınız olur.

– Şirketiniz için yeni fırsatları ve iş modellerini görme ve deneyimleme imkanınız olur.

– Teknolojiler ve yenilikler dikeylere ve pazarlara göre bölümlere ayrıldığı için işinize en uygun çözümü kolayca bulabilirsiniz.

– Farklı kurumlarla ve organizasyon temsilcileriyle birebir toplantı imkanıyla birlikte, birçok ortaklık fırsatı yakalayabilirsiniz.

– Standlarda ve pilot proje sergi alanlarında Avrupa’nın enerji alanındaki en yenilikçi ürünleri tanıma ve test etme şansınız olur.

– İş kolunuzla alakalı sorunları ve zorlukları Avrupa’daki en yenilikçi startuplara sunma imkanı bulabilirsiniz.

– Ayrıca, Açık İnovasyon alanında stand açarak marka bilinirliğinizi arttırabilirsiniz.

Yatırımcılar:

– EIT Inno Energy’nin yatırım yaptığı ve desteklediği, enerji ve temiz çevre teknolojileri alanında faaliyet gösteren 150’den fazla startupla tanışma fırsatınız olur.

– Startup ve scale-up seviyesindeki teknoloji girişimleriyle iş ağı kurma imkanınız olur.

– Standlarda ve pilot proje sergi alanlarında Avrupa’nın enerji alanındaki en yenilikçi ürünleri tanıma ve test etme şansınız olur.

– Avrupa’nın önde gelen melek yatırımcıları, VC’leri ve kurumsal yatırım şirketlerinin yanı sıra sanayi kuruluşlarıyla tanışma fırsatınız olur.

– Mevcut portföyünüzü büyütmek adına fırsatlar yakalayabilirsiniz.

Politika Yapıcılar:

– EIT Inno Energy’nin yatırım yaptığı ve desteklediği, enerji ve temiz çevre teknolojileri alanında faaliyet gösteren 150’den fazla startupla tanışma fırsatınız olur.

– Avrupa’nın enerji alanındaki önemli politika yapıcılar, piyasa düzenleyicileri ve endüstri liderleri ile tanışma fırsatınız olacak.

Sıfır Emisyon İçin Dünyada 5 Trilyon Dolarlık Enerji Yatırımı Yapılmalı

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi’nin (IICEC) düzenlediği “Dünyada ve Avrupa Özelinde Net Sıfır Emisyon Geleceği ve Türkiye’ye Etkileri’” konulu webinar yapıldı

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından düzenlenen “Dünyada ve Avrupa Özelinde Net Sıfır Emisyon Geleceği ve Türkiye’ye Etkileri’” başlıklı webinar gerçekleşti. T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) Bakan Yardımcısı Dr. Alparslan Bayraktar’ın onur konuşmacısı olarak yer aldığı webinar, IICEC Yönetim Kurulu Üyesi Kıvanç Zaimler ve Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol’un katılımıyla yapıldı

Çevrimiçi olarak gerçekleşen toplantıda, net sıfır emisyon kararlarının dünyayı ve Türkiye’yi sanayi, ticaret, ihracat ve enerji dönüşümü başta olmak üzere birçok alanda nasıl etkileyeceği ele alındı. 2050 yılında hedeflenen net sıfır emisyona ulaşılabilmesi için dünyada yılda 2 trilyon dolar olan enerji yatırımlarının 5 trilyon dolara çıkması gerektiğine dikkat çekildi

Toplantının açış konuşmasını yapan IICEC Yönetim Kurulu Üyesi Kıvanç Zaimler, dünyada ve Türkiye’nin yakın ticarette ortağı olan ülkelerde net sıfır emisyonun öne çıkması ve bunun etkilerinin sektörü yakından etkileyeceğini hatırlatarak, çok stratejik olan enerji sektöründe ve ilişkili sektörlerde küresel  ve bölgesel dinamiklerin de hızla öne çıktığı bu günlerde hem riskleri yönetebilmek hem de fırsata çevirebilmek, enerjinin tüm paydaşlarına sürdürülebilir bir değer yaratmak konularının önemine dikkat çekti.” dedi. Toplantıda konuşan Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol, iklim değişikliği ve çevre konusundaki duyarlılığın her ülkede ve toplumun her kesiminde çok hızlı bir şekilde arttığına dikkat çekerek, “Bu duyarlılık hızla artıyor, dönüşü yok. Bilimsel olarak kanıtlandı ve kamuoyuna mal oldu” dedi. İklim değişikliğine neden olan emisyonların yüzde 80’inin enerji sektöründen geldiğini hatırlatan Fatih Birol, şunları söyledi:

“Böyle olunca çözüm de enerji sektöründen olacak. Enerji sektöründe 2020-2050 yılları arasında karbon emisyonunu indirmeden bilim insanlarının öngördüğü net sıfır seviyesine gelinmesi mümkün değil. Dünyadaki en önde gelen ekonomilerin hepsi, Avrupa Birliği ülkeleri, ABD, Kanada, Brezilya, İngiltere, Japonya, Kore, gibi ülkeler 2050 yılında net sıfır yapacaklarını taahhüt ettiler. Dünya enerji sektörünün dönüşümü mümkün mü? Oraya gidilecek patika son derece dar ama imkansız değil. Bunun için ekonomikliği kanıtlanmış mevcut enerji teknolojilerinden en fazlayı üretmek ve yeni teknolojilere hız kazandırmak gerek. Bunun için yatırım gerekiyor.”

Dünyadaki enerji yatırımlarının yılda 2 trilyon dolar olduğuna işaret eden Dr. Fatih Birol, “2050 hedeflerine ulaşılması için bunun 5 trilyon dolara çıkması ve bunun da büyük kısmının temiz enerji teknolojilerine gitmesi lazım. Bu yatırımlar içinde de gelişmekte olan ülkelerin payının artması gerekiyor. Dünya 2050’de net sıfır hedefine ulaşırsa, petrol günlük 100 milyon varilden 25 milyon varillere düşecek. Gaz ve kömürde büyük bir düşüş olacak. 2050’de bir numaralı enerji kaynağı güneş enerjisi olacak. Ayrıca şu an dünyada satılan elektrikli araçların oranı % 5 civarında. Net sıfır hedefine ulaşılması için 2030’da dünyada satılan araçların %60’ı elektrikli olmalı.2040’da dünya elektrik sektörü tamamıyla dekarbonize olacak. Yani yenilenebilir enerji, fosil enerjilerin karbon azaltımı ile a kombine edilmesi ve nükleer enerji… Şunu da belirtmeliyim ki, 2050’deki net sıfır hedefine ulaşılması için nükleer enerjinin 2 kat artması lazım” dedi.

Temiz enerji farkındalığı ve dönüşüm

Temiz enerji konusunda her ülkenin kendi koşullarına göre ekonomik gelişmişlik, enerji gerçekleri ve arz güvenliğini göz önüne alarak mutlaka bir yol haritası çizmesi gerektiğini söyleyen Dr. Birol, “Bu küresel soruna çözüm bulma konusunda herkesin mesuliyetleri olduğunu unutmadan hareket etmesi lazım. Hiçbir ülke temiz enerji konusundaki dönüşümün etkilerinden muaf değil. Her ülke bundan etkilenecek. Çünkü dipten gelen çok güçlü bir dalga var. Maliyetlerin düşmesiyle ABD ve Çin dahil büyük ekonomiler bu konudaki dönüşüme dahil olacak” diye konuştu.

“Reformlara devam edip enerji yatırımlarını ülkemize çekeceğiz”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) Bakan Yardımcısı Dr. Alparslan Bayraktar, pandeminin küresel iktisadi sistemi ve enerji sektörünü de olumsuz etkilemesiyle, özellikle dünya ekonomisinin yüzde 4 oranında daralması nedeniyle ekonomik aktivitelerin azalmasına ve sonucunda da emisyonların düştüğünün görüldüğüne işaret etti. Dr. Alparslan Bayraktar, şöyle konuştu: “2021’i geri dönüşümün başlangıcı olarak adlandırıyoruz. Uluslararası Enerji Ajansı da enerji yatırımlarında yüzde 10’luk bir artış bekliyor. Karbon nötr olmayla alakalı birçok ülkeden 2050 taahhütlerini duyuyoruz. Avrupa Birliği İklim kanunu çok yakın bir tarihte çıktı. Hukuki bir baza oturdu. Bu hedeflere nasıl ulaşılacağı konusunda çok ciddi bir işaret aldığımızı söyleyemiyorum. Türkiye gelişmekte olan bir ülke olarak Paris Anlaşması’nın şartlarını yerine getirmeye gayret ediyor. Bununla birlikte yenilebilir enerji alanında çok önemli yatırımlar gerçekleştirdik. Türkiye’nin elektrikteki toplam kurulu gücünün yüzde 53’ü yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşuyor. Geçen yıl elektrik üretiminin yüzde 43’ü bu kaynaklardan sağlandı. Yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimi ABD, Çin, Almanya ve Birleşik Krallık gibi bu alanda önde gelen ülkelerde yüzde 17 ile yüzde 36 arasında. Dolayısıyla, yenilenebilir enerjide oldukça ileri bir noktadayız. 2020’de yenilenebilir kaynaklı elektrik üretimiyle yaklaşık 73 milyon ton karbon emisyonu salımının önüne geçebildik. Kısa ve orta vadede mutlak emisyon azaltımıyla ilgili Türkiye’nin önünde ciddi zorluklar var ve bu anlamda bir hedef koymak çok mümkün görünmüyor. Bunun ekonomik boyutunda ise örneğin, 2020’de 46 milyar liralık bir yenilenebilir enerji desteğinden bahsediyoruz. 2017 ile 2020 arasında enerji verimliliğine yapılan yatırım 5 milyar dolara yakın. Bu rakamlara baktığımızda enerji dönüşümünün faturasının ne kadar büyük olduğunu da görüyoruz.

Kendi Elektriğinizi Ücretsiz Üretebilirsiniz

Türkiye üzerinde gerçekleştirilen bir uçuşta göze ilk çarpan, ışığı geri yansıtan güneş panelleriyle kaplı fabrika çatıları ve tarlalar oluyor.

Yakın zamana kadar atıl duran bu alanlarda şimdi güneş enerjisi santralleri (GES) kurulu. Enerjinin üretim ve ekonomik büyüklük anlamına geldiği günümüzde, Türkiye yenilenebilir enerji kaynaklarından güneşi sonuna kadar kullanmaya kararlı. Dünyanın en çok güneş alan ülkelerinden biri olan ülkemizde devletin devreye aldığı 750 bin ile 1.5 milyon TL arasında değişen GES yatırım hibe ve destekleri her geçen gün artan enerji maliyetlerini en aza indirmenin ve kâra geçmenin bir numaralı çözümünü oluşturuyor. Birçok haneyi, fabrikayı ve işletmeyi GES ile tanıştırarak ekonomik kalkınmalarına imza atan ISOMER Isıtma Soğutma Merkezi’nin Genel Koordinatörü İlgin Eray “Bize sunulan bu enerji zenginliğini sonuna kadar kullanmalıyız. Sunulan devlet destek ve hibeleri GES yatırımlarının ekonomimiz için güneş gibi parlamasını sağlıyor” dedi.

Fabrika, tarla ya da konut. Fatura maliyetlerinin yüzde 50’si elektrik tüketiminden geliyor. Bu faturalar da günden güne katlanarak büyüyor. Öte yandan güneş ile elektrik üretmek ise şirketleri ve bireysel kullanıcıları daha ilk günden kâra geçiriyor. Üstelik devletin güneş enerjisi santrali (GES) için verdiği maddi destek en az 25 yıl boyunca bedava elektrik üretecek sisteme can suyu oluyor. Devletin GES’in çeşitli modelleri için verdiği farklı tutarlarda destek ve hibeler söz konusu. Soğuk hava depoları, zeytinyağı, un, çeltik fabrikaları, muz sarartma tesisleri, çiftlik ve seralar için belirli şartları yerine getirmek kaydıyla devlet tarafından GES için hibe ve maddi destek sağlanıyor.

Rüzgar Enerjisi AB’de GSYİH’e 37 Milyar Euro Katkı Sağlıyor

Rüzgar enerjisi, Avrupa’da elektrik ihtiyacının %16’sını, Türkiye’de ise yaklaşık %9’unu karşılıyor. Temiz ve ucuz enerji olan rüzgarın aynı zamanda AB’de 300 bin kişilik istihdamı temsil ettiğini belirten Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, yeni kurulan her rüzgar türbinin 10 milyon euroluk ekonomik faaliyete yol açtığını da dile getiriyor.

Rüzgar estikçe, gelecek ve ekonomi şekillenmeye devam ediyor. Öyle ki rüzgar enerjisi sektörü tek başına milyar euroluk ekonomik değerler oluşturup, dünyayı daha temiz ve ucuz enerji ile buluşturuyor. WindEurope verilerini baz alarak Avrupa’da bugün 300 bin işi temsil eden ekonomik alana sahip rüzgar enerjisinin her yıl AB’nin gayri safi yurt içi hasılasına 37 milyar euro katkı sağladığını aktaran Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın’a göre, kurulan her yeni rüzgar türbinle birlikte oluşan 10 milyar dolarlık ekonomik faaliyet binlerce türbine sahip ülke ekonomilerine geleceği şekillendirebilecek düzeyde katkı sağlıyor.

Son yıllarda ulusların ekonomi, enerji ve iklim planlarının en başındaki olgu yenilenebilir enerji oluyor. Özellikle rüzgar enerjisinin temsil ettiği ekonomik değerler ve temiz gelecek misyonu, dünya için ciddi önem arz ediyor. Bu anlamda başta rüzgar enerjisi yatırımlarının artırılması ve rüzgardan maksimum verimliliğin sağlanması için teknolojilerin geliştirilmesinde de önemli atılımların yapıldığı görülüyor. Atılan adımlarla rüzgar enerjisinin bugün Avrupa’da ve Türkiye’de önemli bir enerji kaynağı konumuna geldiğini ve kayda değer bir ekonomik faaliyet hacmi oluşturduğunu aktaran Ali Aydın, hem geleceği kurtaran hem de ekonomik kalkınmayı sağlayan rüzgar enerjisinin AB’de 300 bin işi temsil ederken, Türkiye’de ancak yaklaşık 20 bin kişiyi istihdam edebildiğini belirtiyor. Ülkemizde yerli ve milli istihdam atağının da Ülke Enerji tarafından yürütüldüğüne dikkat çeken Aydın, rüzgar türbinlerinin bakımı ve onarımında hem teknolojik altyapı hem de çalışan istihdamı konusunda yerliliğe büyük önem verdiklerini, alanında uzman rüzgar türbini teknisyenlerinin ülkemiz gençlerinden olması ve eğitimlerinin yüksek standartlarda olmasına adına da ciddi efor harcadıklarını dile getiriyor.

Bir Türbinin Tek Başına Yarattığı Ekonomik Değer 10 Milyon €

Rüzgar eserken sadece enerji üretmiyor, arkasında milyar euroluk bir sektörün oluşmasına ve ekonomik katkılar sağlamaya yardımcı oluyor. Sadece yeni kurulan her yeni türbin AB’de 10 milyon euroluk bir ekonomik faaliyet hacmi oluştururken, rüzgar enerjisinin AB’de yıllık GSYİH katkısı da 37 milyar euro. Kurulan yeni santrallerin, rüzgar enerjisi sektöründeki yeni iş olanaklarının önünü açarken aynı zamanda yerli enerji arzına da doğrudan katkı sunduğunu aktaran Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, Enerji ithalatında dışa bağımlılık ile mücadele eden Türkiye’nin 2023 hedeflerinde anahtar rolün kendi doğal ve yerli kaynağı rüzgar enerjisi olduğunun altını çiziyor. Ciddi bir ekonomik faaliyet alanının türbin komponent üretiminden nakliye ve lojistik operasyonlarına, servis bakım ve inceleme hizmetlerinden danışmanlık dikeylerine kadar rüzgar enerjisi ile yakalanabildiğine de dikkat çeken Aydın, rüzgar enerjisi alanında büyük potansiyele sahip olan Türkiye’nin rüzgarı arkasına alıp, ekonomik iyileşme ve ek istihdam ile birlikte GSYİH hedeflerini yukarılara çekebileceğini de aktarıyor.