26.2 C
İstanbul
Salı, Ağustos 12, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 34

Çocuklar, ‘Sürdürülebilirliği’ Konuştular

Ege Çağdaş Eğitim Vakfı (EÇEV)’nın SOCAR Türkiye’nin desteğiyle düzenlediği ‘2021 Yaz Okulu Oyun Tabanlı Sürdürülebilirlik Atölyeleri’ tamamlandı.

Çevrimiçi olarak düzenlenen atölyelere katılan 50 ilkokul öğrencisi, BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı konuştu. Çevre ve doğal kaynaklara duyarlı sürdürülebilir üretimi, faaliyetlerinin odağına alan SOCAR Türkiye, sürdürülebilirlik konusunda farkındalığın artması ve gelecek kuşakların bilinçlendirilmesi adına önemli bir çalışmaya daha destek oldu.

SOCAR Türkiye’nin katkılarıyla Ege Çağdaş Eğitim Vakfı (EÇEV) tarafından düzenlenen“Dünyanın Geleceği Oyun Tabanlı Sürdürülebilirlik Atölyesi” yoğun geçen bir programla tamamlandı.

BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı oyunlaştırma yöntemiyle anlatarak çocuklara, çevresel, toplumsal ve ekonomik sorunları anlama ve çözüm geliştirme bilincini aşılamayı amaçlayan atölyeler çevrimiçi olarak düzenlendi.

Yeni Türk Öğrenci Grubu Rusya’da Eğitime Gidecek

Bu yılın sonbaharında başlayacak Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) personel yetiştirme eğitim programına katılarak Rusya’da yüksek lisans eğitimine başlayacak öğrenciler, seyahatleri öncesinde Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nda düzenlenen ve Akkuyu temsilcilerinin de hazır bulunduğu toplantıya katıldı.

Lisans eğitimlerini Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde tamamlayarak mezun olan ve gerçekleştirilen sınav sonuçlarına göre seçilen 24öğrenci, St. Petersburg Büyük Petro Politeknik Üniversitesi’nde (SPbPU) “Isı Enerjisi ve Isı Mühendisliği” ve “Elektrik Enerjisi ve Elektrik Mühendisliği” uzmanlık alanlarında yüksek lisans eğitimi almak üzere Rusya’ya gönderilecek.

Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürlüğü Nükleer Altyapı Geliştirme Dairesi Başkanı Salih Sarı, programa katılacak SPbPU yüksek lisans öğrencilerinin de katıldığı toplantıda şunları söyledi: “Akkuyu NGS, birçok açıdan Türkiye için stratejik öneme sahip bir projedir. Nükleer enerji, diğer baz yük santralleri gibi enerji arz güvenliğinin artırılmasına önemli katkıda bulunur. Ayrıca, NGS sayesinde doğal gaz ithalatına olan bağımlılığımızı büyük ölçüde azaltabileceğiz. Ayrıca NGS’ler, atmosfere sera gazı salımı yapmayan az sayıdaki elektrik üretim seçeneklerinden biridir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın ve ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşlarının temel görevi NGS’yi en az 60 yıl boyunca güvenilir ve emniyetli bir şekilde işletilmesini sağlayacak olan geleceğin işletme personeline, yani sizlere devretmektir. Bu açıdan Rusya’daki eğitim süreci, gerekli bilgi ve becerinin yanı sıra güçlü bir nükleer güvenlik kültürünün de edinilmesi açısından proje için son derece önemlidir.

AKKUYU NÜKLEER A.Ş. temsilcisi olarak toplantıda hazır bulunan Nükleer Düzenleme Kurumu ile İlişkiler Direktörü Ahmet Çelik ise, Eylül başında yüksek lisans eğitimine başlayan Türk öğrencilere yönelik olarak yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “AKKUYU NÜKLEER A.Ş. ve Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, proje için nitelikli personel yetiştirmeye özel önem atfetmektedir.

GEBKİM, Adana’da OSB Yatırımına Hazır

Adana, Yumurtalık’ta kurulması planlanan yeni kimya ihtisas OSB için Kocaeli Gebze V Kimya İhtisas OSB (GEBKİM) heyeti Adana Valisi Süleyman Elban ile görüştü. GEBKİM’in kimya ihtisas OSB’ler için rol model oluşturduğunu ifade eden GEBKİM Yönetim Kurulu Başkanı V. İbrahim Aracı, “Akdeniz’in en önemli limanlarından biri sayılan Yumurtalık’ta yapılacak kimya ihtisas OSB yatırımı yalnızca bölgemiz için değil, Türkiye için bir değer yaratacaktır” ifadelerini kullandı.

GEBKİM Yönetim Kurulu Başkanı V. İbrahim Aracı, Yönetim Kurulu Başkan Vekili Şafak Türkay, Yönetim Kurulu Üyesi Cem Yelten ve Eralp Erdem, Adana’da kurulması planlanan Ceyhan Yumurtalık Kimya İhtisas OSB’sine yönelik Adana Valisi Sayın Süleyman Elban’a ziyarette bulundu. Görüşmede, GEBKİM Yönetim Kurulu Başkanı V. İbrahim Aracı, Adana’da kurulması planlanan Ceyhan Yumurtalık Kimya İhtisas OSB’sine yatırım yapmaya hazır olduklarını Sayın Vali’ye iletti.

Yeni OSB ile yabancı yatırımcıyı bölgeye çekmek mümkün

Petro-kimya devi Tatneft ile imzalanan yatırım anlaşmasının ve Özbekistanlı kimya grubu Uzkimyosanoat ile imzalanan iş birliği protokolünün de değinildiği görüşmede, GEBKİM Heyeti tarafından Ceyhan Yumurtalık Kimya İhtisas OSB’si için yer talebinde bulunuldu. GEBKİM Yönetim Kurulu Başkanı V. İbrahim Aracı, GEBKİM’in son dönemde gerçekleştirdiği uluslararası anlaşmalar ve protokoller ile yalnızca ülkemizde değil, yurtdışında da kimya alanında büyük bir saygı ve beğeni kazandığını belirtti.

Kimya alanında geniş bir tecrübe ve bilgi birikimine sahip Türkiye’nin ilk Kimya İhtisas OSB’si GEBKİM Sanayicilerinin, Ceyhan Yumurtalık Kimya İhtisas OSB’ye yatırım yapmak için hazır olduğunu belirten Vefa İbrahim Aracı, yabancı yatırımcılarında bu bölgeye ilgilerini çekebileceklerini iletti.

Adana’nın kalkınmasına katkıda bulunacak projeler

Görüşmede ayrıca, GEBKİM’in sanayicilere sunduğu olanakların yanında bölgesinin gelişimine de fayda sağlayan GEBKİM Eğitim, Araştırma ve Sağlık Vakfı’nın hizmete sunduğu GEBKİM Anaokulu ve GEBKİM Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi gibi faaliyetleri ile bölgede bulunan sosyal çevrenin de zenginleştirildiğine değinildi.

Adana Valisi’nden yatırım için yeşil ışık

Adana Valisi Süleyman Elban, Ceyhan Yumurtalık Kimya İhtisas OSB’nin altyapı ve izin çalışmalarının sürdüğünü, yakın bir tarihte sonuçlanarak tahsis vermeye başlayacaklarını belirtti. GEBKİM Heyetinin taleplerini olumlu karşıladığını ve prensipte anlaşıldığını belirten Elban, GEBKİM gibi alanında uzman OSB’lerin bu bölgeye yapacağı yatırımların Adana ve kimya sanayi için çok önemli olduğunu ifade etti.

Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) 2. yaşını İstanbul’da kutladı

Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) 2. kuruluş yıl dönümü konseyin İstanbul Cihangir’deki ofisinde kahvaltı etkinliğiyle kutlandı.

Etkinliğe konsey üyelerinin yanı sıra medya ve sivil toplum kuruluşlarından çok sayıda davetli katıldı. Küresel Gazeteciler Konseyi adına Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) 2. kuruluş yıl dönümü konseyin İstanbul Cihangir’deki ofisinde kahvaltı etkinliğiyle kutlandı.

Etkinliğe konsey üyelerinin yanı sıra medya ve sivil toplum kuruluşlarından çok sayıda davetli katıldı. Küresel Gazeteciler Konseyi adına Genel Başkan Mehmet Ali Dim’in yanısıra Genel Başkan Yardımcısı Kahraman Halisçelik, Mali Başkan Yardımcısı Gürsel Eser, yönetim kurulu üyeleri Mehmet Duran Özkan, Yusuf Ziya Çakır ve Sertaç Virancık ile Yaygın Medya Meclis Başkanı Buse Biçer Akbaş, Dış Medya Meclis Başkan Vekili Benan Kepsutlu, Giresun İl Temsilcisi Mustafa Demir, Bulgaristan Temsilcisi Nahide Ali Yumer, yaygın medya meclis üyeleri Ahmet Coşkunaydın, Ferhat Yıldırım ve Genel Başkan Başdanışmanı Erdal Güven ile TV100 Haber Araştırma Müdürü Özkan Tamirak, Bahçelievler Belediyesi Basın Danışmanı Vehbi Güleş, Yeniçağ Gazetesi’nden Buğra İlikçi, Cumhuriyet Yazarı Nalan Yazgan Eriş, Avukat Atilla Diler, Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Selim Han Yeniacun, Avrasya Gazeteciler Konfederasyonu (AVKON) Genel Başkanı Şakir Gürel, İç Mimar İbrahim Aydoğan, Aydınlık Gazetesi’nden Mustafa İlker Yücel ve Osman Erbil, El Cezire İngilizce’den Umar Farooq, AVKOM Başkan Yardımcıları Nizamettin Bilici ve Adnan Onay, Türk Dünyası Gazeteciler Federasyonu (TDGF) Genel Başkanı Menderes Demir, Türk Dünyası Kültür ve Sinema Vakfı Genel Sekreteri Erdoğan Erdoğdu, Türkiye İnternet Medyası Federasyonu (TİMEF) Genel Başkan Vekili Sultan Tapdık kahvaltı programına katılım gösterdi.

Küresel Gazeteciler Konseyi Genel Başkanı Mehmet Ali Dim 2. yıl konuşmasında, konseyin faaliyetleri hakkında konukları bilgilendirirken yılbaşından itibaren eğitime başlayacak Küresel Medya Akademisinin heyecanını yaşadıklarını dile getirdi. Davetlilerin fikir alışverişi yapma fırsatı bulduğu kahvaltının ardından KGK’nin 2. yıl pastası alkışlarla kesildi.

Happy Center’ın İklimlendirmesi Form’a Emanet

Form MHI Klima Sistemleri, üstün Japon teknolojisi ile yüksek enerji verimliliği sunan ürünleriyle ticari alanların iklimlendirmesine değer katıyor.

Mitsubishi Heavy VRF klima sistemlerini tercih eden Happy Center’ın 16 şubesinin iklimlendirmesini rüzgarsız iklimlendirme konforu sunan Airflex kanat teknolojisine sahip Mitsubishi Heavy kaset tipi klimalara ve HeatPump VRF ünitelerle gerçekleştirilecek.

Form Şirketler Grubu ve Japon teknoloji devi Mitsubishi Heavy ortaklığında kurulan Form MHI Klima Sistemleri, Happy Center’ın 16 şubesinin iklimlendirme ihtiyacını FDT serisi kaset klimalar ve HeatPump VRF ünitelerle karşılıyor.

Happy Center’ın şubelerine satışı gerçekleşen yeni nesil draft panelli, dört yöne üflemeli Airflex kaset tipi klimalar, çoklu kanat kontrolü teknolojisiyle, mekanı rüzgarsız iklimlendirme konforuyla buluşturuyor.

Mitsubishi HeavyFDT serisi kaset tipi klimalar, bağımsız kanat kontrol sistemi sayesinde dört yöne farklı açılarda hava akışı sağlayabiliyor. Ayrıca normal kaset tipi klimalardan farklı olarak 4 standart kanata ek olarak 4 adet de ekstra Airflex kanadı sayesinde havanın yere değil, tavana paralel akışını sağlayarak ortama doğal ve homojen biçimde dağılmasına imkan veriyor.

Turizm Cenneti Nevşehir’e ZES’le Kesintisiz Seyahat

Hayata geçirdiği yeni nesil teknolojilerle “geleceğin enerji şirketi” olma yolunda hızla ilerleyen Zorlu Enerji, elektrikli araç şarj istasyon ağı (ZES) ile elektrikli araçlar için şarj istasyonlarını yaygınlaştırarak yatırımlarını büyütmeye devam ediyor.

Pandemi dönemine rağmen hız kesmeden gerçekleştirdiği yatırımlarla 81 ilde 600’ün üzerinde noktada 1100’den fazla soketle hizmet veren ZES, Türkiye’de elektrikli araç sürücülerinin seyahat rotalarını ciddi anlamda genişleterek, turizm destinasyonlarında elektrikli araç kullanıcılarına büyük kolaylık sağlıyor.

Dorak Holding ve ZES işbirliği

Elektrikli araç ekosistemine yönelik yatırımları ile sektöre liderlik eden Zorlu Enerji, Türkiye’nin pek çok bölgesinde önemli turizm projelerinin altında imzası bulunan Dorak Holding’le yaptığı işbirliği kapsamında Nevşehir’de Göreme Kaya Otel, Avanos Hilton Otel, Venessa Seramik, Ramada By Wyndham Cappadocia; Ankara’da Sur Çankaya; Aydın Kuşadası’nda Le Bleu Hotel; Çanakkale’de Troia Dinlenme Tesisi olmak üzere toplam 7 noktada elektrikli araç şarj istasyon ağı ZES kurulumu gerçekleştirecek.

“Ülkemizi elektrikli araç şarj istasyon ağı ZES ile örüyoruz”

Sadece şehir içi kullanım için değil, aynı zamanda şehirlerarası seyahatlerde de elektrikli araç sahiplerinin ulaşımını kolaylaştırmak ve onlara kesintisiz sürüş deneyimi sunmak için yatırımlarına hız kesmeden devam ettiklerini belirten Zorlu Enerji Ticaret Genel Müdürü İnanç Salman “Elektrikli araç ekosistemine yönelik yaptığımız yatırımlarla ülkemizi elektrikli araç şarj istasyon ağı ZES ile örüyoruz. İstanbul, Ankara, Bursa, Eskişehir gibi büyük şehirlerin yanı sıra, elektrikli araç kullanıcılarına Türkiye’nin Ege ve Güney sahilleri başta olmak üzere 81 ilde kesintisiz sürüş yapma imkânı sağlıyoruz. Dorak Holding ile yaptığımız işbirliği sonrasında yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri olan ülkemizin turizm cenneti Nevşehir’e de ZES markamızla hizmet vermeye başlayacağız. Yoğun seyahat bölgelerine yaptığımız yatırımlarla ülkemize turizm alanında da hizmet etmeyi amaçlıyoruz. Seyahat severlerin kesintisiz ve kolay şekilde seyahatlerini planlayabilmeleri için yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Çevre dostu, enerji tasarruflu, düşük emisyonlu ve sessiz olmaları nedeniyle tüm dünyada kullanım oranı artan elektrikli otomobilleri, tüm seyahat destinasyonlarına yaymayı hedefliyoruz. Bu anlamda yaptığımız ve bundan sonra da yapmayı planladığımız yatırımlarımızla turizm sektörüne ve ülkemize katma değer sağlamaya devam etmek istiyoruz” dedi.

Eti Burçak ve WWF-Türkiye “Sağlıklı Toprak Hareketi” Başlatıyor

Türkiye’de tarımın ve buğday üretiminin sürdürülebilirliği ve gelişmesi için yıllardır birlikte çalışan ve önemli projelere imza atan Eti Burçak ve WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı)“Sağlıklı Toprak Hareketi” projesini hayata geçirdi. Proje kapsamında uzmanlardan oluşan bir ekiple birlikte “Türkiye’de Tarım Topraklarının Dünü, Bugünü ve Geleceği” raporu hazırlandı.

Türkiye’de tarımın topraklarının sorunlarıyla birlikte çözümlere de yer verilen raporda, toprak koruma ve iyileştirme yöntemlerine, buğday tarımı özelindeki koruyucu uygulamalardan,toprağın iyileşmesi için önerilere kadar uzanan önemli teorik ve pratik bilgiler aktarılıyor. Proje kapsamında ayrıca Eskişehir’de yürütülen pilot tarımsal üretim çalışmalarında ise uygulanan anıza ekim yöntemi ile dekar başına mazot tüketimi 6 litreden 0,9 litreye düşerken, su veriminde artış sağlandı. Pilot bölgede uygulanan yöntem ve teknikler videolar ve eğitim kitapları aracılığıyla binlerce çiftçiye iletilerek farkındalıkları sağlanacak.

2008yılından bu yana Türkiye tarım sektörünü ve buğday tarımını geliştirmek için iş birliği yapan ve çok önemli projeleri hayata geçiren Eti Burçak ve WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ortak çalışmalarında yeni bir sayfa açtılar. Türkiye’deki tarım topraklarının sağlığına kavuşmasına katkıda bulunmayı hedefleyen “Sağlıklı Toprak Hareketi” projesi kapsamında uzmanların katılımı ile “Türkiye’de Tarım Topraklarının Dünü, Bugünü ve Geleceği” başlıklı bir rapor hazırlandı. Raporda tarımın temeli olan toprağın karşı karşıya bulunduğu sorunlar, Türkiye topraklarının durumu ve toprağı koruyan tarım yöntemleri ele alınıyor.

Rapora göre, dünya ortalamasının neredeyse iki katı erozyona maruz kalan Türkiye’de yaklaşık 5 milyon hektar arazi tarıma elverişli olmadığı halde yanlış tarımsal uygulamalar kullanıldığı için daha da tahribata uğruyor. Raporda Türkiye’nin tarım ve gıda üretim yöntemlerine ilişkin sürdürülebilir yaklaşımlar ve toprağın iyileştirilmesi için yapılması gerekenler de aktarılıyor.

“Sağlıklı Toprak Hareketi”projesinin bir parçası olarak hazırlanan “Türkiye’de Tarım Topraklarının Dünü, Bugünü ve Geleceği” başlıklı rapor ve bu rapora istinaden Eskişehir’de pilot çiftliklerde toplam 50 dekar tarım arazisi üzerinde gerçekleştirilen uygulamalar Eti Gıda İcra Kurulu Başkanı Hakan Polatoğlu, Eti Gıda Pazarlama Grup Başkanı Zeynep Dipçin Akdoğan ve WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Genel Müdürü Aslı Pasinli’nin katıldığı bir basın toplantısıyla tanıtıldı.

Basın toplantısında konuşan Eti Gıda İcra Kurulu Başkanı Hakan Polatoğlu, Türkiye’nin ilk lifli bisküvisi olarak 1978 yılında pazara sundukları Eti Burçak’ın uzun yıllardır en sevilen markalardan biri olmasında, ciddi bir bilgi birikimi ve üst düzey bir uzmanlığın yanı sıra çiftçinin alın teri ve özveriyle yetiştirdiği buğdayın yüksek kalitesinin de önemli rol oynadığını vurguladı. Hakan Polatoğlu sözlerine şöyle devam etti; “Tarımın ve özellikle de buğday tarımının gelişimi ve sürdürülebilirliğine odaklanarak, sorunların çözümüne katkıda bulunmak amacıyla WWF-Türkiye ile 2008 yılından bu yana sürdürdüğümüz bu iş birliği bizim için büyük bir önem taşıyor. Küresel iklim krizi günümüzde tüm gerçekliğiyle karşımızda duruyor. Gezegenimiz ve insanlığın geleceği için iklim değişikliği ile mücadele ederken, aynı zamanda sürdürülebilir bir yaklaşımla gıda güvencesini de sağlamak zorundayız. Bu amaçla WWF-Türkiye ile süregelen birlikteliğimizi iklim krizi ile mücadele ve gıda güvencesinin sağlanması kapsamında önemli bir kaynak olan “toprak” özelinde yoğunlaştırma kararı aldık.

Eti Burçak desteği ile başlattıkları Sağlıklı Toprak Hareketi Projesi hakkında bilgi veren ve bu çalışmanın önemini vurgulayan Pasinli, “Bu proje kapsamında bizler gezegenimizin iyiliği, topraklarımızın sağlığı için, tek sağlık bakış açısı ile özel sektör, kamu, sivil toplum birlikteliği ile harekete geçtik. Umuyorum ki tüm bu çabalar, yaşayan, dayanıklı, bereketli topraklarımızda sağlıklı gıda üretimi yolculuğuna ışık tutacak” dedi.

Avrupa’nın En Büyük Güneş Paneli Fabrikası Yapımı Limak Marash’ın

Rus şirketi Unigreen Energy, Kaliningrad’taki Chernyakhovsk şehrinde inşa edeceği güneş paneli fabrikası için Limak’ın Rusya’daki iştiraki Limak Marash’ı seçti.

Toplam yatırım tutarı 24.7 milyar ruble (285.2 milyon euro) olan tesis Avrupa’nın en büyük güneş paneli üretim fabrikası olacak tesis dünyanın da bu alandaki önde gelen yatırımlarından birisi olacak.

Unigreen Energy’nin bir iştiraki olan ve ‘EnCore’ adını taşıyacak yeni fabrika, Rusya’nın batı şehirlerinden birisi olan Kalningrad’taki Chernyakhovsk’un Sanayi Bölgesi içinde yer alacak.

Yatırımın tamamlanması ile birlikte Avrupa’daki güneş enerjisi sektörünün de değişime uğraması ve tedarik zinciri ile ilgili risklerin azalması bekleniyor. 2022 yılı sonuna doğru üretime geçmesi hedeflenen fabrika 1.3GW’lık silikon n-typemono kristal kütük ve plakanın yanı sıra 1 GW’lık HJT güneş hücresi üretim kapasitesine sahip olacak.

Bu fabrikada üretilecek güneş panelleri son dönemde yüksek talep gören ve verimliliği çok yüksek HJT teknolojisi ile üretilecek. HJT, fotovoltaik panel pazarındaki en gelişmiş ve potansiyeli en yüksek teknoloji olarak gösteriliyor. Şuanda verimliliği yüzde 24 civarında olan HJT’nin önümüzdeki yıllarda verimliliğinin yüzde 25’e çıkması bekleniyor.

Fabrikada üretilecek güneş panellerinin önemli bölümü ise Avrupa, Asya-Pasifik ve diğer yerleri de içeren deniz aşırı bölgelere ihraç edilecek. Toplam 7 hektarlık alan üzerinde inşa edilecek tesis iletişim altyapısı ile birlikte 14 binadan meydana gelecek.

Teksan Geleceğin Tarımının Enerjisini Bugünden Tasarladı

Tehlike çanlarının çaldığı küresel iklim krizinde enerji ve gıda arz güvenliği öncelikli başlıklar olarak kabul ediliyor. Enerjinin verimli ve çevre dostu yöntemlerle üretildiği örnek projeler ise sürdürülebilir bir gelecek için çözüm umutlarını artırıyor. Ar-Ge çalışmaları ile öne çıkan Teksan, bu örnek projelerden biri olan topraksız sera sistemine kurduğu biyogazlık ojenerasyon sistemi ile seranın elektrik ve sıcak su ihtiyacını karşılıyor. Çevre dostu tarım yapılan serada senelik 16 ton metan ve 10 ton karbondioksit salınımının önüne geçilmesi hedefleniyor.

Ege Üniversitesi Biyokütle Enerji Sistemleri ve Teknolojileri Merkezi (BESTMER) öncülüğünde, TEKSAN ile BHK Yapı ortaklığında ‘Biyokimyasal-Termokimyasal Hibrit Biyokütle Enerji Üretim Teknolojilerinin Kullanımıyla, Sıfır Atıklı, Düşük İşletim Maliyetli, Esnek Üretim Sistemli Modern Seraların Geliştirilmesi’ projesi hayata geçirildi. Tarım ve Orman Bakanlığı-Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) Ar-Ge Destek Programı tarafından desteklenen proje ile tam otomasyonlu; karbondioksit gübrelemesi, led aydınlatma, ısı kontrolü, nem kontrolü, gübreleme ve topraksız dikey tarımın gerçekleştirildiği sera sistemine Teksan tarafından yenilenebilir enerji teknolojisi entegre edildi. Teksan Ar-Ge Merkezi ve BESTMER iş birliği sayesinde projeye özel biyogaz yakıtlı kojenerasyon sistemi ve biyogaz temizleme sistemi tasarlanarak kurulumu gerçekleştirildi.

Dünyanın geleceğine yenilenebilir enerji çözümleri ile yatırım yapan Teksan’ın yenilenebilir enerjinin farklı alanlardaki kullanımına örnek olan bu projeye özel geliştirdiği biyogaz yakıtlı kojenerasyon ünitesi, topraksız dikey tarım yapılan seranın iklimlendirme, aydınlatma ve otomasyonu için gereken tüm enerji ihtiyacını karşılarken kışın da sıcak su ihtiyacını gideriyor. Ayrıca kullanılan hibrit sistemin çıktılarından olan fermente gübre topraksız tarım sisteminde besin solüsyonu olarak, kojenerasyon sisteminin egzoz gazı ise karbondioksit gübrelemesinde kullanılabiliyor.

Kesintisiz enerjinin olmazsa olmaz olduğu günümüzde küresel ısınma ile mücadelede enerji sektörünün kritik öneme sahip olduğunu belirten Teksan Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Ata Tuncer şunları söyledi: “Enerjiye duyulan ihtiyaç her geçen gün artıyor, enerji kaynakları ise aynı hızla tükeniyor. Dünyanın sınırlı kaynakları 7 milyar civarındaki nüfusa yetmiyor. Enerji arz güvenliği için yenilenebilir enerjiye dayalı alternatif kaynaklar büyük önem taşıyor.  Yaşama bir bütün olarak saygı duyan bir marka olarak dünyanın geleceğine yenilenebilir enerji çözümlerimiz ile yatırım yapıyoruz. Topraksız sera projesine kurduğumuz biyogaz kojenerasyon sistemi ile yenilenebilir enerji alanında yapılabilecek çalışmalara güzel bir örnek oluşturmuş olduk. Projede kullanılan kojenerasyon sistemimiz seranın kesintisiz enerjisini sağlarken, kışın sıcak su ihtiyacını da karşılayacak. Kojenerasyon sisteminin egzoz gazı ise karbondioksit gübrelemesinde kullanılabilecek. Böylece elde edilen ekonomik kazanımın yanı sıra sistemin kurulduğu alanda senelik 16 ton metan ve 10 ton karbondioksit salınımının önüne geçerek çevrenin korunmasına katkı sağlayacak. BESTMER öncülüğünde hayata geçirdiğimiz bu örnek projenin yaygınlaşmasını ve biyogaz yakıtlı sistemlere ilgiyi artırmasını diliyoruz.

Şişecam, Türkiye’ye 4 Milyar TL’lik İki Yeni Yatırım Müjdesi Verdi

86 yıllık geçmişiyle Türkiye’nin en köklü kuruluşları arasında yer alan Şişecam, Avrupa’nın düzcam üretim üslerinden biri haline getirdiği Ankara Fabrikası’ndaki ikinci fırınının resmi açılışını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Şişecam Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kırman, Şişecam Genel Müdürü Görkem Elverici, Şişecam yöneticileri ve Şişecam Ankara Fabrikası çalışanlarının katılımıyla gerçekleşen törende, Şişecam ülkemize mimari camlar ve otocama yönelik iki yeni float hattı yatırımı müjdesi verdi.

Erdoğan: “Şişecam’ın atılımları zirvede kalma iradesinin güçlü birer işaretidir”

Açılışta konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: “Şişecam’ın 86 yıldır istikrarlı bir şekilde artan pazar payı firmamızın üretime, ihracata ve sağlıklı büyümeye verdiği önemi de gösteriyor. Bugün resmi açılışı için bulunduğumuz Ankara üretim tesisi, Şişecam’ın küresel vizyonunun yeni bir halkasını oluşturmaktadır. Biz her stratejimizde olduğu gibi nitelikli cam ürünlerinde de talebin kendi iç piyasamızdan karşılanmasını arzu ediyoruz. Şişecam’ın engin tecrübesi, ileri teknolojisi, kalifiye personeli ve güçlü kapasitesi ile bunu giderebileceğine inanıyorum” dedi.

Şişecam Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kırman, Ankara Fabrikası TR8 fırınının resmi açılış töreninde yaptığı konuşmada, Şişecam’ın mimari camlar ve otomotiv hamcamı alanlarında gerçekleştireceği yeni yatırım planlarını açıkladı. Prof. Dr. Ahmet Kırman, Şişecam’ın ülkemizde hızla yükselen cam talebini karşılama ve tüm paydaşları için sürdürülebilir değer yaratma hedefi doğrultusunda mimari camlar ve otomotiv ham camına yönelik iki dev float hattı yatırımı yapacağını ifade etti.

DemirDöküm, Eğitime Desteğini Sürdürüyor

DemirDöküm, iklimlendirme sektörünün geleceğini şekillendirecek gençlerin eğitimine destek olmayı sürdürüyor. Bu yıl Mesleki ve Teknik Anadolu Meslek Liseleri öğrencileri için altıncı kez hayata geçirilen ücretsiz mesleki eğitim ders kitabı dağıtım projesi ile 20 bine yakın Meslek Liseli 11’inci sınıf öğrencisi, DemirDöküm sponsorluğunda hazırlanan kitaplar ile yüz yüze eğitime başladı.

İklimlendirme sektörünün öncü markalarından DemirDöküm, kurulduğu günden bu yana “eğitim” ve “gelecek nesillerin en iyi şekilde hazırlanması” konularında duyduğu sorumluluk çerçevesinde bu alanda da çalışmalarını aynı heyecanla sürdürmeye devam ediyor. Mesleki ve Teknik Anadolu Meslek Liseleri öğrencileri için ücretsiz ders kitabı dağıtım projesini 2016 yılında desteklemeye başlayan DemirDöküm, projenin altıncı yılında da gençlerin yanında yer aldı.

Türkiye genelinde 20 bine yakın Meslek Liseli 11’inci sınıf öğrencisi, bu yıl altıncı kez DemirDöküm sponsorluğunda hazırlanan “Isıtma Tesisatı”, “Doğal Gaz Bina İçi Tesisatı” ve “Gaz Yakıcı Cihazlar” kitapları ile 2021-2022 eğitim öğretim yılına başladı.

67 yıldır gerçekleştirilen yatırımların her zaman geleceğe yönelik planlar içerdiğini belirten Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ufuk Atan, bu yatırımların yanında eğitim alanında da çalışmalar gerçekleştirdiklerinin altını çizdi.

Başta iklimlendirme sektörü olmak üzere mesleki eğitimin birçok sektör için çok değerli olduğunu aktaran Atan, “DemirDöküm olarak Türkiye’nin sanayileşme ve modernleşme sürecinde yeni bir başarı hikayesi yazma hedefiyle yola çıktık. Sektördeki değerli çalışanlarımızdan aldığımız güçle hayata geçirdiğimiz birçok cihaz, sistem ve hizmette tüketicilerimize ilkleri sunduk” dedi.

Borçelik Geleceğe Bugünden Hazırlanıyor

Borusan Holding ve Arcelor Mittal ortaklığı ile faaliyetlerini sürdüren Borçelik, sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda ING Türkiye’den 10 milyon Euroluk kredi sağladı.

Türkiye’nin en büyük ve en yüksek kaliteli galvanizli çelik üreticisi Borçelik, ING Türkiye’den toplam 2 yıl vade ile tek dilimden oluşan 10 milyon Euroluk kredi sağladı. Sağlanan kredi Borçelik’in, Borusan Grup sürdürülebilirlik stratejileri kapsamındaki iklim kriziyle mücadele hedefiyle, enerji verimliliğinin sağlanması ve karbon emisyonlarının azaltılmasına yönelik kullanılacak. Kredi ile gerçekleştirilecek yatırım, şirketin sürdürülebilirlik performansını da artıracak.

“Çeliğin geleceği sürdürülebilir üretimden geçiyor”

Çeliğin enerji yoğun bir sektör olduğunu belirten Borçelik Genel Müdürü Kerem Çakır, önümüzdeki süreçte “Emisyon Ticareti Sistemi” çevresinde şekillenecek karbon vergileri ve değişen müşteri beklentileri ile sürdürülebilir üretimin karlılığı etkileyecek en önemli unsurlardan biri haline dönüştüğünü söyledi. Dünyada farklı ülkelerin karbon emisyonu teknolojileri üzerine çalıştığını ve Türkiye’de de sektörün bu konuda ortak hareket etmesi gerektiğini belirten Çakır şu değerlendirmede bulundu: “Çelik sektörü olarak Yeşil Mutabakat ve Sınırda Karbon Düzenlemesi ile ilgili olarak tüm paydaşlar ile iletişim halindeyiz. Bu konuda sektörümüzün bir yol haritası oluşturması büyük önem taşıyor. Önümüzdeki süreçte müşterilerimizin sürdürülebilir üretim beklentilerini karşılayan ve karbon kaynaklı vergilerden asgari derecede etkilenen bir sektör yapılanmasını inşa etmemiz gerekiyor çünkü çeliğin geleceği sürdürülebilir üretimden geçiyor.

ING Türkiye Kurumsal Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Ayşegül Akay da, sürdürülebilir bir dünya hedefinde hem bireylerin hem kurumların sorumlulukları bulunduğunu vurgulayarak “ING Türkiye olarak, sürdürülebilir bir dünya hedefinde bankacılık sektörünün dönüştürücü gücüne inanıyoruz. Sürdürülebilir ve sorumlu bankacılık temelleri üzerine inşa edilen iş modelimiz ile ekonomik, çevresel ve toplumsal sürdürülebilirliğe öncelik veriyor ve sürdürülebilirliği tüm iş yapış biçimimize yön veren bir anlayış olarak görüyoruz. Bu kapsamda sürdürülebilirliğe önemli katkı sağlayacağını düşündüğümüz bu iş birliğini gerçekleştirmekten mutluyuz” diye konuştu.

Yatırımın odağında sürdürülebilirlik var

Borçelik’in kuruluşundan bu yana yüksek katma değerli malzemeler üreterek Türkiye’nin lokomotif sektörlerini destekleyen, global arenada kendinden söz ettiren bir marka hedefi ile hareket ettiğini belirten Çakır, sürdürülebilirlik alanında 2030 yılına kadar önemli bir dönüşümü tamamlayacaklarını söyledi. Çakır; “Kullandığımız enerjinin yenilenebilir kaynaklardan elde edilmesi, düşük karbonlu yeni teknolojilere yatırım yapılması ve proseslerimizde enerji verimliliğinin sağlanması konularında pek çok uygulamayı önümüzdeki süreçte kademeler halinde hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Bu doğrultuda, tüm küresel belirsizliklere rağmen sağladığımız kredinin Borçelik’e ve sürdürülebilirlik hedeflerimizi gerçekleştirmek adına yapacağımız yatırımlara duyulan güveni teyit etmesinden büyük mutluluk duyuyoruz” dedi.

Doğadan ilham alıp, geleceğe ilham veriyor

Borusan Holding ve Grup şirketleri sürdürülebilirliği iş süreçlerinin temel taşı olarak görüp kapsayıcı bir şekilde ele alırken iklim, insan ve inovasyon odak alanlarında çalışmalarını yürütüyor. Odak alanları kapsamında toplumsal cinsiyet eşitliğinden toplumsal faydaya, iklim krizinden biyoçeşitlilik kaybına, yetkinlik kazanımından eşit çalışma şartlarına, iş sağlığı ve güvenliğinden inovasyona kadar birçok konuyu sürdürülebilirlik perspektifinden ele alırken sürdürülebilirliği, paydaş temelli bir yapılanma olarak görüyor ve doğayı da süreçlerimizin içine katarak, tüm yaşam için “fayda” üretmek adına çalışıyor.

Körfez Ulaştırma, Türkiye’nin İlk Hibrit Lokomotiflerini Teslim Aldı

Tüpraş’ın demiryolu taşımacılığındaki iştiraki Körfez Ulaştırma, İsviçreli demiryolu araçları üreticisi Stadler ile 2019’da imzaladığı anlaşma çerçevesinde; çevreci yönüyle öne çıkan, Türkiye’nin ilk çift yakıtlı, Euro Dual hibrit lokomotiflerini teslim almaya başladı.

Sürdürülebilirliği tedarik zincirinden, satış sonrası operasyonlarına kadar tüm süreçlerinde iş modelinin bir parçası haline getiren Tüpraş, demiryolu taşımacılığındaki iştiraki Körfez Ulaştırma ile değer zincirinin önemli bir bileşeni olan lojistik operasyonlarının çevresel etkilerini iyileştirmeye devam ediyor.

Türkiye’nin ilk özel demiryolu işletmecisi Körfez Ulaştırma, İsviçreli demiryolu araçları üreticisi Stadler ile iki yıl önce imzaladığı anlaşma çerçevesinde çift yakıtlı, dizel/elektrikli modda çalışabilen Euro Dual tipteki CoCo hibrit lokomotifleri teslim almaya başladı.

Yedi adet hibrit lokomotif ve 8 yıllık yedek parça ve tam servis bakımı dahil olacak şekilde  imzalanan anlaşma kapsamında,  ilk iki lokomotif 3 Eylül tarihinde İzmit Derince limanına vardı. Kalan 5 lokomotif ise Kasım- Aralık aylarında Türkiye’ye gelmiş olacak. Euro Dual lokomotiflerle birlikte, Körfez Ulaştırma’nın lokomotif filosu 12 adede ulaşacak.

Lokomotiflerin, tip onay süreci kapsamında, bağımsız denetim şirketi ve Ulaştırma Hizmetleri Düzenleme Genel Müdürlüğü (UHDGM) yetkililerinin TCDD hatlarında yapacağı testler sonrasında ticari kullanıma alınması planlanıyor.

Hem dizel, hem elektrikli modda çalışabilen Euro Duallo komotiflerin hizmete alınmasıyla birlikte, elektrikli hatlarda bu lokomotiflerle yapılan taşımalarda sıfır karbon emisyonu ile taşıma yapılması hedefleniyor.

Türkiye’nin ilk çift yakıtlı lokomotifleri

Türkiye’nin ilk çift yakıtlı Euro Dual hibrit lokomotifleri, son teknoloji ürünü olan sürüş kontrol sistemi sayesinde 500 kN’ye (kilonewton)varanüstünbirçekişgücüsağlayabiliyor.6 akslı CoCo çekiş sistemine sahip,123 ton ağırlığında ve 23 metre uzunluktaki lokomotifler 2000 tona kadar trenleri çekebiliyor.

Euro Dual lokomotifler, dizel modda 2.800 kW ve elektrikli modda 7.000 kW’ye varan gücü ile saatte maksimum 120 km hıza ulaşabiliyor.

Daha çevreci taşıma modeli

Demiryolu ile taşımada elektrikli işletmecilikte, karayoluna kıyasla dokuz kat daha az emisyon ortaya çıkıyor.

Körfez Ulaştırma, Euro Dual hibrit lokomotiflerle çevreci bir taşımacılık modeli olan demiryolu taşımacılığını daha da çevreci bir hale getiriyor. 

7 adet Euro Dual hibrit lokomotifin tamamının faaliyete geçmesiyle birlikte toplam 12 adetlik Körfez Ulaştırma filosu, CO2 emisyonunu her yıl yaklaşık 35 bin ton azaltacak.

Daha emniyetli taşımacılık

Euro Dual lokomotifler demiryolu sektöründe en ileri dijital haberleşme sistemi olan,  “Avrupa Tren Kontrol Sistemi” (ETCS – European Train Control System) ile trenleri merkezden kontrol edebilen sinyalizasyon yöntemine uygun çalışma sistemi sayesinde daha emniyetli bir işletim imkanı sağlıyor.

Lokomotifler, ayrıca AB standartları kapsamında demiryolu sektörü için belirlenmiş en yüksek standart olan “Karşılıklı İşletilebilirlik Teknik Şartnamesi” (TSI – Technical Specifications for Interoperability) sertifikasyonunun gerekliliklerini de sağlıyor.

SOCAR Türkiye, Ödülünü Bakü’de Ekonomi Bakanları Zirvesi’nde Aldı

Türk dili konuşan ülkeler arasındaki işbirliğini teşvik amacıyla uluslararası faaliyetlerini sürdüren Türk Konseyi’nin Ekonomi Bakanları 10.Toplantısı, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de yapıldı.

Toplantı sonrası düzenlenen Türk İş Ödülleri Töreni’nde, Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi SOCAR’ın Türkiye’deki iştiraki olan SOCAR Türkiye ”Türk Konseyi Yatırım Ödülü”nü aldı. Konsey üyesi ülkelerde yatırımların artırılmasında önemli rol oynayan şirketlerin değerlendirildiği ödüllerde SOCAR Türkiye, stratejik sektörlerde üretimin gerçekleştirildiği büyük ölçekli yatırımlarıyla ödüle layık görüldü. Üye ülkeler Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Macaristan ve Türkiye’nin ekonomi/ticaretten sorumlu Bakanlarının katıldığı toplantıda SOCAR Türkiye adına ödülü, İletişim ve Kamu İlişkileri Başkanı Mikayil Yusifov, Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un elinden aldı.

Türk İş Ödülleri, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ve Ticaret Bakanlığı’nın kararıyla, Türkiye’de yatırım yapan konsey üyesi ülke şirketleri arasında yapılan değerlendirmeyle veriliyor. Azerbaycan ve Türkiye’nin kurucuları arasında yer aldığı Türk Konseyi, üye ülkeler arası ekonomik işbirliğinin artırılmasının yanı sıra Türk dünyasının tarihi ve kültürel birikimlerinin karşılıklı paylaşımı ve geliştirilmesine yönelik projeler de yürütüyor.

Aldıkları ‘Türk Konseyi Yatırım Ödülü’nü değerlendiren SOCAR Türkiye İletişim ve Kamu İlişkileri Başkanı Mikayil Yusifov, şunları söyledi: “Türk Konseyi, aynı dili konuşan, aynı idealleri paylaşan ülkelerimizin potansiyelini tüm dünyaya ilan eden güçlü bir birliktelik.

Makine İhracatı 8 Ayda 15 Milyar Dolar Oldu

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından yapılan açıklamaya göre, yılın ilk 8 ayında Türkiye’nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı 15 milyar dolar oldu.

Ağustos ayında ihracatın 2 milyar dolara ulaştığını ve geçen yılın aynı ayına göre yüzde 43 artış sağlandığını belirten Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu “Rakip ülke sektörlerinden hızla ayrışmaya ve dünya makine ticaretindeki payımızı artırmaya devam ediyoruz. İlk 8 aylık ihracatımız 2019’un yüzde 18,4 üzerinde. Dünyada kalkınma stratejisi içinde makineye en büyük önceliği veren ülke Çin. Biz kişi başı ortalama olarak, Çin’e yakın seviyede makine ihraç ediyoruz. AB için tedarik güvenliği ve yakın coğrafya yatırımları özellikle İkiz Dönüşüm kulvarında en hassas konu haline geldi. Türkiye ve Rusya’nın dış ticaret ve yatırım analizlerine yakından bakıldığında da bilhassa makine sektörünün, ikili ilişkilerin büyümesi perspektifinde özel bir konuma sahip olduğu görülecektir” dedi.

2021 yılı Ağustos sonu itibarıyla ihracatını, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 32,5, Ağustos ayına göre yüzde 43 artıran makine sektörünün serbest bölgeler dâhil toplam ihracatı 15 milyar dolar oldu. Ağustos ayında Almanya, ABD ve Birleşik Krallık’a yapılan makine ihracatı 500 milyon dolara yaklaştı. Makinecilerin geçtiğimiz yılın aynı ayına göre ihracat artışı Fransa’da yüzde 96’yı, Rusya’da yüzde 63’ü geçti. Makine ihracatındaki yükselişin sadece pandeminin baz etkisiyle açıklanamayacağına dikkat çeken Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi:

Gelişmiş ülkeler makine ihracat rakamlarında 2019 yılını yakalamakta güçlük çekiyorlar. Üstelik bu sıkıntıyı, emtia ve lojistik maliyetleri nedeniyle fiyatlarda meydana gelen ciddi artışa rağmen yaşıyorlar çünkü dünyada ihraç edilen makine miktarı 2019’un hâlâ çok gerisinde. Fakat biz rakip ülke sektörlerinden hızla ayrışmaya ve dünya makine ticaretindeki payımızı artırmaya devam ediyoruz. İlk 8 aylık ihracatımız 2019’un yüzde 18,4 üzerinde. Dünyada kalkınma stratejisi içinde makineye en büyük önceliği veren ülke Çin ve biz kişi başı ortalama olarak, Çin’e yakın seviyede makine ihracatı yapıyoruz.

AB ile istikrarlı, Rusya ile yakın ilişki

ABD, Çin ve AB’nin yeni dönem stratejilerinin Türkiye’ye etkisini değerlendiren Karavelioğlu, bu süreçte Rusya’nın konumunun özellikle teknolojik ve ticari işbirlikleri bakımından önemini artırdığını belirterek şunları söyledi: “Çin yerlileşme konusunda tedbirlerini sıkılaştırarak yabancı sermayeli şirketleri giderek daha fazla dışlayan bir kalkınma stratejisine yöneliyor. Vergi artırımı ile ticaret ve sermaye savaşlarına devam eden ABD kanadı ise üretimde hız kesmemeye çalışıyor. Giderek derinleşen kamplaşmada Rusya, yapacağı tercihlerle, kendisine  ticari ayrıcalıklar tanıyacak karşılıklar dahi bulabilecektir. Bizim için bu ayrışmada stratejik merkez Avrupa Birliği. Çünkü dış ticaretinin yüzde 65’ini kendi içinde yapsa da, AB için tedarik güvenliği ve yakın coğrafya yatırımları özellikle İkiz Dönüşüm kulvarında en hassas konu haline geldi. Makinelerimize giderek artan rağbetin gerisinde, bizim de arzu ettiğimiz şekilde istikrarlı ve sürdürülebilir ilişkiler kurmak tercihi yatıyor.

Akkuyu NGS’de Çalışmalar Devam Ediyor

Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) ikinci güç ünitesinin reaktör binasına iç koruma kabuğunun (İKK) ikinci katmanı kuruldu. Nükleer güç santralinin güvenlik sisteminin ana unsurlarından biri olan ve reaktör binasının korunmasını sağlayan İKK, boru ve polar vinç girişleri için destek görevi görüyor. Bu sayede NGS’nin işletim aşamasında nükleer reaktörün bakım operasyonları gerçekleştiriliyor.

İKK, reaktör binasının sızdırmazlığını sağlayan çelik katmandan ve özel betondan oluşuyor. İKK’nin ikinci katmanı, her biri 12 bölümden oluşan iki katman olmak üzere, 24 bölümden oluşan kaynaklı bir metal konstrüksiyon olma özelliğine sahip. Ağırlığı 5-7 ton arasında değişen 6 metre yüksekliğindeki bölümler birbirine kaynaklanarak bağlantı parçaları ve gömülü parçalarla donatılmış tek bir silindirik konstrüksiyona monte ediliyor. Konstrüksiyonun toplam ağırlığı 321,9 ton, yüksekliği 12 metre, çevre uzunluğu ise 138 metreden oluşuyor.

İKK katmanının kurulumu, karmaşık ve zaman alan teknolojik bir operasyon olduğundan ikinci katmanın Liebherr LR 13000 tipi ağır paletli vinç ile tasarım konumuna monte edilmesi 12 saat sürdü.

İkinci katmanın kurulumundan sonra ikinci ünitenin reaktör binasının yüksekliği 12 metre artarak 16,95 metreye ulaştı. İnşaat ustaları, birinci ve ikinci katmanı birbirine kaynaklayıp kabuğu güçlendirdikten ve beton döktükten sonra İKK’nin silindirik bölümünün beton duvarlarının kalınlığı 1,2 metre olacak. Tüm parçaların montajı ve koruyucu kabuğun betonlanması tamamlandıktan sonra sızdırmazlık testi yapılacak.

AKKUYU NÜKLEER AŞ. Genel Müdür Birinci Yardımcısı – Yapı İşleri Direktörü Sergey Butckikh şunları ifade etti: “2021 yılının önemli olaylarından biri daha tamamlandı ve ikinci ünitenin reaktör binasının ikinci İKK katmanı tasarım konumuna kuruldu. Uzmanlar, birkaç ay boyunca bölümlerin tek bir konstrüksiyona kurulum işlemini gerçekleştirdi ve kurulumuna başlamadan önce, tüm kaynaklı bağlantıların kusurları ultrasonik yöntemle kontrol edildi. İç koruma kabuğunun katmanlarının büyütülmüş montaj teknolojisi, Leningrad NGS-2’nin yapımında kendini kanıtlamıştır. Birinci ünitenin ikinci ve üçüncü İKK katmanlarını bu yöntemle kurduk. Teknoloji, konstrüksiyonların kurulum hassasiyetini artırmayı ve güç ünitelerinin yapım süresini optimize etmeyi sağlar, ayrıca yüksekte yapılan kurulum operasyonlarının sayısını azalttığından, iş güvenliği açısından da uygundur. İkinci ünitenin reaktör binasında reaktör çeperinin yapım çalışmaları devam etmektedir. Türbin binasının zeminleri güçlendirilmektedir.

İç koruma kabuğunun bölümleri, Leningrad Bölgesi’nde (Rusya) bulunan bir fabrikada üretildi. Bağımsız bölümler, deniz yoluyla St. Petersburg’dan Akkuyu NGS inşaat sahasına teslim edildi ve burada tek bir katman halinde monte edildi. İkinci ünite için İKK’nin ikinci katmanının bölümlerinin büyütülmüş montajı, 2021 Nisan ayının ortalarında başladı.

Akkuyu NGS güç ünitelerinin reaktör binaları, çift koruma kabuğu ile donatıldı. Betonarme dış koruma kabuğu, 9 büyüklüğüne kadar depreme, tsunamiye, kasırga ve bunların kombinasyonlarından oluşan dış etkilere de dayanacak şekilde tasarlandı.

Gurbet…

Avrupa’da yaşayan ve Türkiye’ye tatile gelen gurbetçi kardeşlerimiz ile yapılan sokak röportajlarının sosyal mecralarda nasıl servis edildiğini gördük.

Peki servis edilen görüntüler ne mesaj vermek için yapıldı?

Ülkemizi öven gurbetçi kardeşlerimiz tabiri caizse yerden yere vuruldular ve linç edilmek için planlı olarak sosyal hesaplarda paylaşıldılar. 

Türkiye’de yaşayanların aç, Avrupa’da yaşayan Türklerin de dok olduğu mesajı verilirken, gurbetçiler resmen hedef seçildi.

Gurbetçiler ile alakalı bir başka paylaşımlarda ülkemize gelen mültecilerle kıyaslanmalarıydı. Avrupa’da bulunduğum bu günlerde, Hollanda ve Belçika’da yaşayan gurbetçi dostlarımızla yaptığım sohbetlerde bu durumdan çok rahatsız olduklarını belirttiler.

Türkiye’de Almancı, batıda Türk olarak anılan Almanya’ya ilk giden gurbetçilerimiz bu ifadelerden o zamanlar ne kadar rahatsız olduklarını hepimiz bilmekteyiz.

Gurbetçi kardeşlerimizin içinde vatan hasretinin oldukça yoğun olduğunu ve günün birinde vatanlarına geri döneceklerinin hayalini kurduklarını söyleyebilirim.

Belçika’da Nike fabrikasında çalışan bir Türk vatandaşı ile yaptığım sohbet esasında tüm gerçeği bizlere aktarıyor. Mutlu olmanın resmini çizmem istense Türkiye’de yaşamamızın resmini çizerdim diyor. Her ne olursa olsun Türkiye bizim vatanımız ve ülkeme dönmem orada yaşamam en büyük hayalimdir diyerek ekliyor. Ve Avrupa’yı beğenenlere de şaşırdığını üstüne basarak anlatıyor.

Değerli okur, Gurbetçilerimiz zengin, domuz eti yiyen, Avrupa’da çok şaşalı bir hayat süren ve Türklüğünü kaybederek yaşadığı ülkenin tebası olmuş kişiler değildir. 

Peki Gurbetçi nedir?

Gurbette, Diaspora’da, göç etmek, anayurdundan uzaklaşması, bir ülkede yabancı olarak yaşaması anlamları taşımaktadır. Garaba fiilinden gelmektedir.

Gurbetçiler yıllarca yaşadıkları Avrupa’da, Muhafazakâr, dindar, örtülü, yoksul, şiddet uygulayan, toplumla bütünleşmeyen kişiler olarak anılmalarından rahatsız olmadıklarını, Türkiye’de son zamanlarda değişik platformlarda gurbetçileri ötekileştiren paylaşımların yapılmasından ise oldukça üzüntü duyduklarını belirtiyorlar.

Kamu Diplomasisi faaliyetleri yürütüyoruz ve dünya genelinde de bu faaliyetlerimize en büyük destek verenlerin gurbetçiler olduğunu herkes bilmektedir.

Her bir gurbetçi yeri gelir turizm elçimiz olur yeri gelir ticaret ataşesi gibi çalışır.

Avrupa Birliğinin veya AB ülkelerinin ülkemiz ile alakalı olumsuz eleştirilerde bulunduğu vakitler biz sinirlenirken, gurbetçilerimiz durumun böyle olmadığıyla alakalı ellerinden geldiğince haksız eleştirileri yok etme gayreti içindedirler.

Ülkemiz karşıtı olan uluslararası lobilerin karşısında dimdik duran gurbetçilerimize karşı duruş sergileyen sokak röportajı yapanları yoksa bu Türk ve Türkiye karşıtı lobiler mi finanse ediyor?

Durumun farkındayız.

Gurbette değiliz ama gurbette olmanın ne demek olduğunu iyi biliriz.

Bir yanımız Türkiye diğer yarımız ise Avrupa’dadır bizim.

Biz çılgın Türkleriz…

Mitsubishi Electric 5G Açık İnovasyon Laboratuvarı Kuruyor

Mitsubishi Electric Corporation “yerel 5G” özel mobil iletişim sistemlerinin araştırma ve test gösterimleri konusunda müşteriler ve ortak şirketlerle iş birliği yapmak için 5G OPEN INNOVATION LabTM’i yakında kullanmaya başlayacağını duyurdu.

Şirketin Kanawaga eyaleti Kamakura şehrinde bulunan Bilgi Teknolojileri Ar-Ge Merkezi’nde kurulan 132 metrekarelik tesis, 30 Haziran’da faaliyetlerine başladı. Mitsubishi Electric, kısa bir süre önce Japonya İçişleri ve İletişim Bakanlığı (MIC) tarafından, belirli ihtiyaçları karşılamak üzere belirlenmiş alanlarda belediyeler ve şirketler tarafından özel kullanım için tasarlanmış yerel 5G mobil iletişim sistemlerini işletmek üzere lisans aldı.

Laboratuvarın 4.8GHz–4.9GHz test ortamı, ilk aşamalardan itibaren belirli iş vb. ihtiyaçlara yönelik çözümleri araştırmak ve göstermek için kullanılacak. Özellikle, her uygulama ve amaç için en iyi iletişim yöntemini belirlemek adına, yerel 5G ile Wi-Fi 6 ve özel LTE gibi diğer kablosuz yöntemlerin karşılaştırmalı doğrulamaları yapılacak.

2019 Aralık ayında işletmeler ve belediyeler tarafından yerel 5G sistemlerinin özel kullanımına izin veren Japonya İçişleri ve İletişim Bakanlığı (MIC), 2020 Aralık ayında ise geniş alanlarda yerel 5G sistemlerinin kurulabilmesi için alt 6Ghz bandı olarak 4,6GHz-4,9GHz kullanımına müsaade etti. Bu gelişmeyle birlikte Japonya’da özel 5G sistemleri ve ilgili çözümlerinin hayata geçirilmesi ve büyümesi için gerekli ortam hazır hale geldi.

Mitsubishi Electric, 2020 Mayıs ayında Aicihi eyaleti Nagoya kentindeki Nagoya Works tesislerinde milimetre dalga bantlarını kullanarak ilk yerel 5G demonstrasyonunu gerçekleştirdi ve o zamandan beri bu teknolojinin imalatta uygulanabilmesi için doğrulama çalışmalarını sürdürüyor.