26.2 C
İstanbul
Salı, Ağustos 5, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 32

Thea Modüler Ailesi, Mekanlara Tarz Katıyor

Elektrik anahtarı ve priz sektörünün lideri Panasonic Life Solutions Türkiye, Thea Modüler serisi ile mekanlara şık bir hava katıyor, işlevsellik sunuyor.

Günümüzün çok konuşulan akımlarından minimalizmi destekleyen Thea Modüler serisi, fonksiyonel kimliğini İtalyan tasarımıyla birleştiriyor.

Panasonic Life Solutions’ın Optima, Ultima ve Sistema serileri duvarları dekore ediyor. Ultima cam, metalik, eloksal, ahşap; Sistemaantique, inoxmatt, chrome, una; Optima ise gri, beyaz gibi farklı seçenekleriyle; tüketicilere zengin renk, tasarım ve malzeme çeşitliliği sunuyor.

Ofis ve konutların yanı sıra restoran, otel hatta yatlarda kullanılan; şık ve kompakt tarzıyla dikkat çeken Optima, Ultima ve Sistema serileri, temel fonksiyonların yanı sıra üniversal priz, energysaver, USB konvektör, DND/MUR, tıraş ve kombi prizi gibi birçok son teknoloji elektronik ürünlere de hizmet ediyor.

SGS Türkiye, Enerjisini Üreten Fabrikalar Zirvesi’ne Katıldı

SGS Türkiye, Enerjisini Üreten Fabrikalar Zirvesi’ne katıldı. SGS Türkiye’nin Endüstri ve Çevre Bölümü ile Bilgi ve Denetim Hizmetleri Bölümü tarafından temsil edildiği Enerjisini Üreten Fabrikalar Zirvesi ViaPort Marina Expo Center Tuzla’da gerçekleştirdi.

Endüstriyel üretimin en büyük gider kalemlerinden biri olan enerji maliyetlerini düşürerek verimliliği arttırma konusunda en özel örneklerin ve bu alanda yatırım yapan fabrikaların deneyimlerinin paylaşıldığı Zirve’de SGS Türkiye Endüstri ve Çevre Bölüm Müdürü Erhan Aydın, Avrupa Yeşil Mutabakatı Kapsamında Karbon Ayak İzi Hesaplama Çalışmaları konusunda bir konuşma yaptı.

SGS Türkiye’nin Avrupa Yeşil Mutabakatının açıklanması ile günden güne önem kazanan karbon ayakizi ve su ayakizi çalışmalarını anlatan Erhan Aydın, söz konusu çalışmaların şirketler açısından önemini anlattı.

Erhan Aydın, “SGS dünyanın dört bir yanında Enerji Yönetim Sistemi ve Sürdürülebilirlik ile ilgili çok çeşitli yelpazede hizmet sunuyor. Bu kapsamda karbon ayakizi envanter ve doğrulama çalışmaları, Su ayakizi envanter ve doğrulama çalışmaları, Ürün Yaşam Döngüsü (LCA) çalışmaları, sürdürülebilirlik raporlaması, PAS 2050 ISAE3000 ve AA1000 standardlarına göre doğrulama çalışmaları yürütüyoruz. Bu çalışmalar firmaların, ürünlerin ve hizmetlerin sürdürülebilirliğinin kanıtlanmasına ciddi anlamda destek verirken, ulusal ve uluslararası çevre standartlarına ulaşılmalarına da yardımcı oluyor. Tüm bunların yanı sıra sera gazı ve yaşam döngüsü değerlendirme hizmetlerimiz ile şirketlerin ürün geliştirmesini teşvik ediyor ve rekabette söz konusu markaların öne çıkmasını sağlıyoruz” diye konuştu.

Üniversiteler Arası Proje Yarışması’nın Kazananı Belli Oldu

Pompa sektörünün lider markası Masdaf tarafından düzenlenen ve sektörde bir ilk olan üniversiteler arası ödüllü proje yarışmasının kazananı belli oldu.

İklim kriziyle mücadele kapsamında enerji ve su kaynaklarının etkin kullanımı amacıyla üniversitelerin makine mühendisliği bölümü 4. sınıf ve yüksek lisans öğrencilerine yönelik olarak düzenlenen “Şehirleşmede Atık Enerjinin Geri Kazanımı ve Pompanın Rolü” konulu yarışmada zafer, Kocaeli Üniversitesi ekibinin oldu.

İnovatif pompa teknolojileri ile enerji ve su kaynaklarının verimli kullanılmasını hedefleyen Masdaf, üniversite-sanayi işbirliği kapsamında hayata geçirdiği projelerle de farkındalık yaratmaya ve iklim krizi ile mücadelede etkin rol oynamaya devam ediyor.

Pompa sektöründe bir ilk

Masdaf’ın iklim kriziyle mücadele kapsamında enerji ve su kaynaklarının etkin kullanımı amacıyla 15 Kasım 2020 tarihinde üniversitelerin makine mühendisliği bölümü dördüncü sınıf ve yüksek lisans öğrencilerine yönelik olarak başlatmış olduğu “Şehirleşmede Atık Enerjinin Geri Kazanımı ve Pompanın Rolü” konulu üniversiteler arası ödüllü proje yarışmasının kazananı belli oldu.

Pompa sektöründe bir ilk olan proje yarışmasının ödül töreni 12 Ekim 2021 tarihinde Masdaf’ın Tuzla’da bulunan Genel Müdürlük binasında gerçekleştirildi. Masdaf Pazarlama ve Marka Yöneticisi Duygu ERTEKİN’in moderatörlüğünü üstlendiği törene; Türkiye genelinden çok sayıda öğrenci, akademisyenler ve jüri üyeleri katılım sağladı.

15.000 Türk Lirası, Kocaeli Üniversitesi Öğrencilerinin

Yarışmaya Kocaeli Üniversitesi’nden katılan; Hamide ÖZEN, Beyzanur YAVUZ ve Tevrat SEVİNÇ, 15.000 Türk Lirası değerindeki birincilik ödülünün sahibi oldu.

Finalist takıma ödül çekini takdim eden Masdaf Genel Müdürü Vahdettin YIRTMAÇ, zorlu pandemi koşullarına rağmen yarışma için gayret gösteren tüm öğrencilere, onlara ihtiyaç duydukları her an hem akademik hem de teknik destek sağlayan değerli akademisyen hocalara ve yarışmanın seçkin jürisinde yer alan: Kocaeli Üniversitesi Makine Fakültesi Öğretim Üyesi Pof. Dr. Kadri Süleyman Yiğit (Jüri Başkanı), Uludağ Üniversitesi Makine Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Alaattin Metin Kaya, Çakmanus Mühendislik Genel Müdürü Dr. İbrahim ÇAKMANUS ve Masdaf İş Geliştirme Müdürü ve Makine Mühendisi Ahmet Yılmaz’a değerli katkıları için teşekkürlerini iletti.

“Sürdürülebilir kalkınma için üniversite-sanayi işbirliğini desteklemeye devam edeceğiz”

Konuşmasında Masdaf’ın üniversite-sanayi işbirliğine verdiği öneme de değinen YIRTMAÇ: “Masdaf olarak yarım asra yaklaşan tarihimiz boyunca daima üniversitelerdeki bilimsel potansiyelin, sanayiye aktarılmasına ve böylece çıktıların, ekonomik değere dönüşmesine katkıda bulunmayı amaçladık. Aynı zamanda yarınlarımızı inşa edecek olan geleceğin mühendislerini, sektörümüze kazandırmayı görev edindik. Çünkü biliyoruz ki üniversite – sanayi işbirliği kapsamında hayata geçirilen bilimsel çalışmalar, sürdürülebilir kalkınmanın, ekonomik ve sosyal boyutları açısından büyük önem taşıyor. Bu kapsamda hayata geçirdiğimiz “Şehirleşmede Atık Enerjinin Geri Kazanımı ve Pompanın Rolü” konulu yarışmayla da hem gençlerin kazanmasını hem de şehirlerine katkı sağlayacak projeler geliştirmelerini ve toplumsal değişime öncülük etmelerini hedefledik. Bundan sonra da sürdürülebilir kalkınma için üniversite-sanayi işbirliğini desteklemeye devam edeceğiz” dedi.

Program kapsamında Masdaf Müşteri Geliştirme Müdürü Ahmet Yılmaz, öğrencilere, pompa sistemlerini anlatan bir sunum gerçekleştirdi. Sunumun ardından öğrenciler, Ahmet Yılmaz eşliğinde üretim alanlarını gezerek, pompanın üretim süreçleri ve fabrikanın işleyişi hakkında bilgi edindi.

Kombi Tamir ve Petek Temizliği Taleplerine Yoğun İlgi

Havaların soğuması ile birlikte kış hazırlıkları başladı. Türkiye’nin en büyük online hizmet platformu Armut.com, kışa hazırlık ile beraber öne çıkan hizmetleri inceledi. Verilere göre, Kombi Bakım taleplerinde Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 140, Radyatör ve Petek Temizliği talepleri ise yüzde 319 büyüme gösterdi.

Türkiye’nin en büyük online hizmet platformu Armut.com, yaklaşan soğuklarla birlikte kış hazırlıkları için hizmet taleplerini inceledi.

Çatı İzolasyon, Çatı Tamiri ve Aktarma, Çatı Yapımı ve Tadilatı, Dış Cephe Mantolama, Kalorifer ve Doğalgaz Tesisatı, Kombi Bakım, Kombi Montaj, Kombi Tamiri, Pencere Kapı ve Pimapen Tamiri, PVC Pencere Kapı ve Radyatör Petek Temizliği gibi kışa hazırlık için alınan hizmetlerde, Eylül ve Ekim ayıyla birlikte yüzde 63’lük bir talep artışı yaşandı.

Kullanımı kış aylarında sıklaşan kombilerin bakımlarına da başlandı. Kombi Bakım talepleri Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 140 büyürken geçen sene aynı dönem ile karşılaştırıldığında talep artışının yüzde 37 büyüdüğü gözlemlendi.

Bir yandan Radyatör ve Petek Temizliği taleplerinde de ciddi bir talep artışı yaşanarak Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 319 büyüme gösterdi. Geçen sene alınan Radyatör ve Petek Temizliği hizmeti önceki yılın Eylül ayına göre kombi bakım hizmetindeki artışa paralel olarak yüzde 38 artış gösterdiği dikkat çekti.

Borusan’dan Geleceğin Mühendislerine Destek

Türkiye çelik boru pazarının lideri Borusan Mannesmann, kendi yaptıkları araçlarıyla çeşitli yarışmalara katılan üniversite öğrencilerine ürün desteği sağlıyor.

Borusan Grup şirketlerinden Borusan Mannesmann, geleceğin mühendislerinin mesleki gelişimlerine katkı sağlıyor. Şirket, mühendislik becerilerini kullanarak geliştirdikleri araçlarla uluslararası arenada yarışan öğrencilere2008 yılından beri ürün desteği veriyor. Borusan Mannesmann bu sene de İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi ve Kocaeli Üniversitesi mühendislik öğrencilerinin yanında yer aldı.

Üniversite Kampüsünden Formula 1 Pistine

Borusan Mannesmann, üniversite öğrencilerinin araçlarında kullanacakları çelik boruları uygun şekil ve ölçülerde hazırlayarak ücretsiz olarak teslim etmenin ötesinde, kimyasal ve mekanik değerlerine istinaden çelik kaliteleri konusunda öğrencilere yönlendirmede bulunuyor. İlgili departman çalışanları genç mühendislerin başarılarına destek olmak için ayırdıkları zaman içerisinde onların ihtiyaçlarına uygun, en kaliteli ürünü teslim etmek adına çalışıyor.

Bu sene destek olunan projeler içerisinde Yıldız Teknik Üniversitesi’nin YTU Racing takımı Borusan Mannesmann ürünleriyle hazırladıkları araç ile Formula Student Czech yarışı hızlanma etabında 1.’lik ödülünü aldı. İstanbul Teknik Üniversitesi’nin ITU Racing ekibi ise Macaristan’da Formula 1 yarışlarının düzenlendiği Hungaroring pistinde düzenlenen Formula Student East’e ilk kez katılma fırsatı yakaladı.

Üniversite öğrencilerinin uluslararası platformlarda deneyim kazanmasının yanında takım çalışması, strateji ve planlama gibi pek çok beceriyi kazanmaları için bu tür yarışmalar büyük yarar sağlarken Borusan Mannesmann, ürün desteği ve paylaştığı deneyim ile hem öğrencilerle yakın etkileşimde oluyor hem de gelecekteki meslektaşlarıyla bir araya geliyor.

Şirket son olarak Formula SAE Michigan’da yarışacak Kocaeli Üniversitesi öğrencilerinin elektrikli araç projesine destek olurken,önümüzdeki dönemde İtalya’da yarışlara katılacak Sabancı Üniversitesi Formula Student takımı olan Sabancı Motorsport takımına ihtiyaç duyulan ürünlerin teslimini gerçekleştirecek.

Bosch Termoteknik’ten Tasarruf İpuçları ve Bakım Önerileri

Isıtma-soğutma sektörünün öncü markalarından Bosch Termoteknik, soğuk havaların gelmesiyle beraber ısıtma sisteminizden daha fazla verim alabilmeniz ve tasarruf edebilmeniz için dikkat edilmesi gereken noktaları açıklıyor.

Türkiye genelinde soğukların etkisini gösterdiği şu günlerde kullanıcılar yüksek faturalardan, verimi düşen ve yakıt tüketimi artan ısıtma sistemlerinden şikayet ediyor. Sektörün öncü markalarından Bosch Termoteknik, cihazlarda periyodik bakım yapılması ve oda sıcaklığı ayarının bilinçli bir şekilde uygulanması gereğine özellikle dikkat çekiyor. Bosch Termoteknik profesyonelleri, evlerde bireysel ısıtma cihazlarını kullanırken hem güvenlik hem de yakıt tasarrufu amacıyla yapılabilecekleri hatırlattı.

Gazla çalışan cihazlarda yılda bir kez bakım yaptırmak hem güvenlik hem de cihaz verimliliği açısından oldukça önem taşıyor. Cihazlar ne kadar temiz ortamda çalışsalar dahi yanma için gerekli havayı dışarıdan alırken toz ve çeşitli partikülleri yanma odasında fan vasıtasıyla ya da doğal yöntemle emer. Bu durum cihazın yanma odasında kirliliğe ve yanma veriminin düşmesine yol açar. Kapalı devre tesisat sistemlerinde yıl boyunca oluşan oksijen korozyonu ve sisteme sık su basılması sonucu oluşan kireç gibi dış etkenler, kombi ekipmanlarında verimsizliğe yol açar ve ısıtma konforunu bozar.

Türkiye’de son yıllarda %98 oranında hermetiktip kombiler satılmaktadır. Bu kombiler yapısı gereği, yanma için gerekli taze havayı dışarıdan alır, yanma sonucu çıkan baca gazını tekrar dışarı verir. Baca gazının ev ortamına sızması çok tehlikelidir ve bu yüzden baca ekipmanlarının kesinlikle sızdırmaz olması gerekir. Her yıl sezon öncesi baca ekipmanları ve gaz ekipmanları sızdırmazlığı profesyonel yetkili servis teknisyenleri tarafından kontrol edilmeli ve yıpranan parçalar orijinalleri ile değiştirilmelidir. Bacalı kombilerde ise, bacanın çekişi ve baca sensörünün doğru çalışıp çalışmadığı mutlaka kontrol edilmelidir. Kombinize her yıl bakım yaptırmak lüks değil, kesinlikle gerekli ve şarttır.

Bosch Termoteknik Satış Sonrası Hizmetler Direktörü Nazif Özakıncı, “Özellikle yaz aylarında düzenli bakım alışkanlığı kazandırmak için müşterilerimize özel kampanyalar yapıyoruz ve bakımlarını mutlaka yetkili servislere yaptırmalarını, kombilerinde orijinal yedek parça kullanmalarını hatırlatıyoruz. Isıtma cihazları su, doğalgaz, elektrik ve hava ile iç içe çalışan cihazlardır. Kullanım güvenliğini ve cihaz verimliliğini garanti altına almak için bu cihazların yılda en az 1 kez yetkili teknisyenler tarafından bakım ve kontrolünün yapılması çok çok önemlidir” dedi.

Yakıt tasarrufu için ipuçları

Eski konvansiyonel kombilerle yoğuşmalı kombiler arasında yanma verimleri açısından %15’e kadar varan yakıt sarfiyatı farkı vardır. Bu yüzden yoğuşmalı kombilerin tercih edilmesi önemlidir. Tercihen modülasyonlu oda termostatı da kullanılmadır. Oda termostatsız bir kombi sadece kendi iç ayar sıcaklığına göre ve oda sıcaklığından bağımsız olarak çalışır. En çok zaman geçirilen odada oda termostatı kullanılmasıyla; On/Off termostatlarda minimum %10, modülasyonlu oda termostatlarında ise minimum %15 yıllık yakıt tasarrufu sağlanır.

Oda sıcaklığı ise konfor sıcaklığında olmalıdır. Mühendislik açısından ideal oda sıcaklığı değeri 22°C’dir. Oda sıcaklığını 1°C artırmanız durumda, bulunduğunuz şehre göre aylık yakıt sarfiyatınız %8 ila %10 arasında artar. Ayrıca çok sık kullanılmayan ya da aşırı sıcak olan odaların radyatörlerine termostatik vana taktırmak yakıt tasarrufuna katkı sağlar. Kullanma sıcak suyunun ekonomi modunda kullanılması ve sıcak su kullanımına özen gösterilmesi, gece uyurken oda sıcaklığının 1-2°C düşük ayarlanması gibi faktörler de tasarrufa etki etmektedir.

Bunların haricinde kombinize sık sık su ekliyorsanız tesisattaki su kaçağı giderilmelidir. Sisteme sık sık şebeke suyu basmak, kapalı devre içine kontrolsüz bir şekilde kireç, ağır metaller ve oksijen almamızı sağlar. Bu da tesisat korozyonu ve kireç yani yakıt sarfiyatına neden olur. Her yıl düzenli bakım yaptırılması yakıt tasarrufunuzu olumlu yönde etkiler.

OEDAŞ’tan Plastik Kapak Seferberliği

Pek çok sosyal projede yer alıp öncülük eden OEDAŞ, Plastik  Kapak Toplama” kampanyasıyla omurilik felçlilerine destek verecek.

Türkiye Omurilik Felçliler Derneği yararına “Plastik Kapaklar Tekerlekli Sandalyeye Dönüşüyor” sloganı ile harekete geçen OEDAŞ bu projeyle tekerlekli sandalyeye ihtiyacı olanlara umut olacak.

Afyonkarahisar, Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Uşak illerinin elektrik dağıtım hizmetini sağlayan Osmangazi Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (OEDAŞ), Türkiye Omurilik Felçliler Derneği (TOFD) yararına ‘Plastik Kapak Toplama’ kampanyası düzenlendi.  Omurilik Felçliler Derneği’nin kampanyasında ortalama 350 kg plastik kapak toplandığı zaman 1 adet manuel tekerlekli sandalye, 3,5 ton kapak ise akülü tekerlekli sandalyeye dönüşüyor.

Hizmet verdiği il merkezlerine yerleştirdiği kumbaralarla TOFD tarafından gerçekleştirilen plastik kapak toplama kampanyasına destek veren OEDAŞ’ın 1.300 çalışanı da kampanyaya destek oluyor. Kampanya ile plastik kapakları toplayarak çevrenin de korunmasını sağladıklarını  belirten OEDAŞ Direktörü Muzaffer Yalçın “Ana işimiz olan elektrik dağıtım hizmeti vermenin yanı sıra, paydaşı olduğumuz toplum ve dünyanın ihtiyaçlarına da yanıt vermek adına çaba sarf ediyoruz.‘Plastik Kapak Toplama’ kampanyasıyla geri dönüşüm ile birlikte çevre bilincini artırmayı ve omurilik felçlileri konusunda farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz. Bu strateji doğrultusunda beş merkezimizde kampanyaya destek veren tüm çalışma arkadaşlarımıza kamuoyu nezdinde de bir kez daha teşekkür ediyorum. Toplum ve dünya yararına gerçekleştirilen projelere katkı sağlamaya önümüzdeki dönemde de devam edeceğiz” dedi.

Yakıt Tasarruf İçin Soğuklar Bastırmadan Isı Yalıtımı

Evde daha çok zaman geçirdiğimiz pandemi döneminde hem bireyler hem de işletmeler için doğalgaz ve elektrik faturalarını azaltmanın yolu da ısı yalıtımından geçiyor. Yanmaz özelliğe sahip Multipor ile evlerde en üst düzeyde yangın güvenliği de sağlanıyor. Türkiye, koronavirüs salgını sebebiyle evde daha çok vakit geçireceği üçüncü kış mevsimine yaklaşıyor. Serin havanın bu yıl daha erken başladığı dönemde evlerde ve binalarda soğuk hava şartları için hazırlıklar hızlandı.

Soğuklar başladığında evlerde hem yakıt maliyetlerini aşağı çekmek isteyenler, hem yanmaz malzeme ile yangın güvenliği sağlamak isteyenler Multipor Mantolama Sistemi’ni uygulamayı tercih ediyor. Multipor aynı zamanda nefes alan bir malzemeden üretildiği için odalarda küf, nem ve rutubet sorununu da ortadan kaldırıyor.

Faturalar kabarmasın

Türkiye’de ısı yalıtımı yoluyla enerji tasarrufu sağlanması için çalışan Türk Ytong, Multipor Mantolama Sistemi ile binalarda ısınma amaçlı enerji kayıplarını önleyerek, doğalgaz faturalarının kabarmasına engel oluyor. Kış aylarının en büyük gider kalemini oluşturan ısınma maliyetlerini düşürmenin ve bütçeden tasarruf etmenin yolu doğru ısı yalıtımı yaptırmaktan geçiyor.

Duvarlarda nem ve küfe son

Türk Ytong Genel Müdür Yardımcısı Tolga Öztoprak, yapılan araştırmalarda ülkemizdeki konutların en önemli sorunlarının başında odalardaki rutubet, nem ve küfün geldiğine dikkat çekerek “Rutubetli evler hayat kalitesini olumsuz yönde etkiliyor. Ülkemizdeki evlerin yaklaşık yüzde 40’ı iyi ısınamıyor ve bu durum insanların sağlığını bozuyor. Ayrıca yetersiz ısı yalıtımına sahip binalarda yaşayanların, ısı kayıpları sebebiyle doğalgaz ve elektrik faturaları artıyor. Bu sorunlara hızlı, sağlıklı ve kesin çözüm için ürettiğimiz Multipor Mantolama Sistemi ile binalarda ısı yalıtımı yapılması için en uygun zaman” dedi.  Tolga Öztoprak ayrıca Multipor ile binaların uzun yıllar bakım gerektirmeyecek yüksek performanslı bir yalıtıma kavuştuğunu belirterek, “Multipor’u tamamen doğal ve yerli hammaddelerle üretiyoruz. Mineral esaslı olması nedeniyle kullanıldığı binaların nefes almasına olanak sağlıyor, duvarlarda nem ve küf oluşumunu engelliyor. Ayrıca Multipor Mantolama Sistemi ile dış ortamdan ısı alışverişine izin vermeyen, yüksek ısı yalıtımına sahip cepheler elde ediliyor” dedi.

Dünyanın Tek Yüzer Nükleer Santraline Çevrecilerden Övgü Yağdı

Rusya’nın Chukotka Özerk Bölgesi’nin Pevek kentinde bulunan Rosatom’un yüzer nükleer santrali Akademik Lomonosov, kamusal bir gezi kapsamında ilk kez ziyarete açıldı. Rusya Bilimler Akademisi Ural Şubesi Endüstriyel Ekoloji Enstitüsü’nün önde gelen araştırmacılarından Alexey Yekidin liderliğindeki inceleme gezisine ekolojistler, akademisyenler ve kamu derneklerinin temsilcileri katıldı.

Katılımcılar, yüzer nükleer santralin çevre ve radyasyon güvenliği ile ilgili verilerin toplanması ve analiz edilmesinin yanı sıra, tesisin ve genel işleyişinin değerlendirilmesi ile, elde edilen sonuçların halkla paylaşılmasını sağlamak amacıyla ziyarette bulundu. Çevreciler hem istasyonda ve çevresinde, hem de Pevek şehrinde çeşitli ölçümler yaptı.

Elde edilen bulgular, hem yüzer nükleer santralin çevresindeki hem de Pevek şehrindeki artalan radyasyonuna doğal radyonüklidler ve kozmik radyasyon gibi yalnızca doğal kaynakların neden olduğunu ortaya koydu. Bulgulara göre ayrıca, söz konusu radyasyonun ortalama değerinin her iki bölgede de 0.12 Sv/h’yi aşmadığı da tespit edildi.

Rusya Bilimler Akademisi Ural Şubesi Endüstriyel Ekoloji Enstitüsü’nün önde gelen araştırmacılarından Alexey Yekidin, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Yüzer Nükleer Güç Santrali’nin (FNPP) sanayi bölgesinde, çevresinde ve Pevek şehrinde 20’den fazla ölçüm yapıldı ve incelenen alanlarda yapay radyonüklid tespit edilmedi. Dolayısıyla yüzer nükleer santralin işletilmesinin bölgenin radyoekolojik durumunu olumsuz etkilemediği sonucuna varıldı.

Yeşiller Partisi üyesi ve biyolog Larisa Kosyuk ise, şu değerlendirmelerde bulundu: “FNPP Projesi, AB tarafından getirilen karbon emisyonları düzenlemesi bağlamında yeşil teknolojilere enerji sektöründe örnek teşkil edebilir. Bu tür güç santralleri, hidrolojik enerji kaynaklarının bulunmadığı, kömür ve petrol ürünleri gibi yakıt sevkiyatının maliyetli olduğu Rusya’nın özellikle Kuzey Kutup ve Uzak Doğu bölgelerinde faydalı olacaktır. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na göre, nükleer enerji, dünyanın elektrik üretiminin %10’unu oluşturan dünyanın en büyük ikinci enerji kaynağıdır.

İnceleme gezisine katılanlara yüzer nükleer santralin şebekeye bağlanmasından bu yana kasabada meydana gelen değişiklikleri anlatan Rosenergoatom A.Ş’nin Bölge Müdür Yardımcısı Kirill Toropov da şunları dile getirdi: “Yüzer nükleer santral sadece ek bir enerji kaynağı getirmekle kalmamış, bölgenin enerji sektöründe ve genel olarak ülkenin enerji sektöründe Küçük Modüler Reaktörler (SMR) teknolojilerinin geliştirilmesinde de yeni bir sayfa açmıştır. FNPP, işletime alınmasından bu yana, güvenilir ve yenilikçi bir termal ve elektrik enerjisi kaynağı olduğunu göstermiştir. FNPP’nin, Chaunskaya CHPP’den (birleşik ısı ve elektrik üretimi yapan santral) kaynaklanan kömür kurum emisyonlarında %30’luk bir azalmayla hem Pevek şehrinde hem de Chaunskaya Körfezi’ndeki flora ve faunanın restorasyonu ve fokların ve diğer deniz hayvanlarının geri dönüşüyle çevredeki su kütlelerinde çevresel durumun iyileştirilmesine olan olumlu katkısını fark etmemek mümkün değil.

İnceleme gezisinin bölge sakinlerini nükleer üretimin güvenliği hakkında bilgilendirme açısından büyük bir önem taşıdığına dikkati çeken Pevek Belediye Başkanı Ivan Leyushkin de, NGS’nin bölgenin kalkınmasında da oynadığı önemli role ilişkin şu açıklamaları yaptı: “Yüzer nükleer santralin devreye alınmasından bu yana Pevek şehrinde sosyal açıdan önemli, 107 milyon ruble değerinde projeler hayata geçirildi. Rosatom ile işbirliğimiz gelecekte de devam edecek. Bu yılın Eylül ayında, Chukotka Özerk Bölgesi Valisi Roman Kopin ile Rosatom’un Genel Müdürü Alexey Likhachev arasında bir iş birliği anlaşması imzalandı.

İstanbul Çöpünün Enerjisi, İklimin Dostu Oldu

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ana desteğinde Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D), 7. İstanbul Karbon E-Zirvesi’ni çevrimiçi gerçekleştirdi.

Dijital etkinliğin öncesinde ve etkinlik süresince elektrik tüketimi kaynaklı sebep olunan sera gazı miktarını saptamak için SÜT-D Zirve Kurulu ve İSTAÇ Karbon Dengeleme Ekibi çalıştı. E-posta trafiği, dijital platform tasarımı, web sitesi çalışmaları, etkinlik firması ve Zirve Kurulu faaliyetleri için elektrik tüketimlerine karşılık gelen sera gazı salım miktarları hesaplanarak, 31,80 ton karbondioksit eşdeğeri sera gazına sebep olunduğu, bu emisyonun %99,6’sının ise etkinlik öncesinde veri için tüketilen elektrikten kaynaklandığı saptandı.

Küresel sıcaklık artışına neden olan bu emisyon, İSTAÇ Çöp Gazından Elektrik Üretim Tesisi’nden elde edilen karbon kredisi ile sıfırlanarak, Doğrulanmış Emisyon Azaltım Sertifikası (VER) ile 7. İstanbul Karbon E-Zirvesi iklim dostu oldu.

İTÜ Öğretim Üyesi ve SÜT-D Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu “SÜT-D kuruluş hedefi ile ülkemizde karbon yönetimi kapasitesinin artırılması için çalışmakta, yaygın etki için ilkleri başarmaktadır. Türkiye’nin ilk ve tek ISO 20121 Sürdürülebilir Etkinlik Yönetim Sistemi belgesine 2015 yılında zirvemiz için sahip olduk. Dijital zirvemizde de mühim bir ilki, adında İstanbul olan zirvemizin karbon nötr olmasını, adında İstanbul olan, İstanbul’umuzun çöpüne değer katan İSTAÇ ile başardık. Yeşilin böylesi bizlere, İstanbul’umuza pek yakıştı. Kuruluşunun ilk gününden beri yakın iş birliğinde olduğum İSTAÇ, İTÜ mezunumuza emanet. Genel Müdür M. Aslan Değirmenci özelinde İSTAÇ Karbon Dengeleme Ekibi’ni kutluyor ve iklim dostu karbon yönetimindeki atık yolculuğumuz için teşekkür ediyorum“ dedi.

Türkiye’nin İlk Sosyal Sukuk İhracı Gerçekleştirildi

Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası, sürdürülebilir kalkınma amaçları doğrultusunda yatırım bankacılığı ve sürdürülebilir finansman alanında yeni bir ilke daha imza atarak Türkiye’nin ilk sosyal sukuk ihracını başarı ile gerçekleştirdi. Banka sürdürülebilirlik teması çerçevesinde, 50 milyon TL tutarında sosyal sukuk ihraç etti.

Güçlü temelleri ve istikrarlı yapısıyla Türkiye’nin kalkınma hedeflerine ulaşmasında önemli bir role sahip olan Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası, tarım sektöründe kullandırılmak üzere 50 milyon TL tutarında Türkiye’nin ilk sosyal sukuk ihracını gerçekleştirdi.

Satış aracılığı Ziraat Yatırım Menkul Değerler tarafından yürütülen ihracın, sürdürülebilirlik raporlaması bağımsız bir danışmanlık kuruluşu tarafından gerçekleştirildi. İhracın İslami finans ilke ve esaslarına uygun olarak yapılandırılmasında İslami Finans Danışma Komitesi (ISFA)rol aldı. Kalkınma Yatırım Varlık Kiralama A.Ş. (VKŞ) ihraççı kuruluş olurken, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası da kaynak kuruluş olarak yer aldı.

İhraç, uluslararası standartlara uygunluğu konusunda ilgili tüm çalışma ve raporlamaları tamamlanmış halde, Türkiye sermaye piyasalarına yenilikçi ve sürdürülebilir bir ürün getirmesi açısından dikkat çekiyor. Söz konusu ihraç, Türkiye’nin ilk sosyal sukuk ihracı olma özelliği taşıyor. Tarımın ve tarım üreticilerinin üretim aşamalarının desteklenmesi ve nihai ürünün son tüketiciye ulaşmasına kadar tüm süreçlerin, bütüncül ve sosyal katkısı hedeflenmiş bir iş modeli çerçevesinde kurgulanan sukuk, yapısı ile de sermaye piyasaları açısından bir ilki teşkil ediyor.

İhracın Türkiye’nin ilk “sosyal sukuk”u ve Bankanın da ilk sürdürülebilir finansman ihracı olduğuna dikkat çeken Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdürü İbrahim Öztop “Bankamıza ve sermaye piyasalarımıza bir ilki daha kazandırmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz. Banka olarak, sürdürülebilir kalkınmaya ve sermaye piyasalarımızın geliştirilmesine katkı sağlama amacımız doğrultusunda, sermaye piyasalarında örnek olabilecek yenilikçi ve sürdürülebilir ürünler geliştirilmesi konusunda aktif rol almaya devam edeceğiz” dedi.

Uluslararası standartlar çerçevesinde gerçekleştirilen ve sosyal olma niteliği kazanan bu ihracın; ICMA Sosyal Tahvil Prensipleri, LMA Sosyal Kredi Prensipleri uygunluğu bağımsız bir kurum tarafından da teyit edildi. İhraç, ek olarak BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın çok çeşitli alt hedeflerine destek veriyor.

İntermodal Taşımacılığı ile Yeşil Alanlar Korunuyor

Lojistik faaliyetlerinde intermodal taşımacılık sistemini duygulamaya başlayan REHAU Türkiye, bu yeni sistemi ile 19 bin 143 litre yakıt tasarrufu gerçekleştirmiş oldu. Böylece; REHAU Türkiye yılda 2 bin 324 ağacın, yani 8 futbol sahası yeşil alanın korunmasını sağladı. 2022 için intermodal taşımacılığını arttırarak daha fazla ağaç kurtarmayı planlamaktadır.

REHAU Türkiye, manyetik şerit yüklemelerinin büyük çoğunluğunu Almanya 95. bölgede bulunan fabrikasından Bilecik’teki fabrikasına süpalan yani araç değiştirmeden intermodal olarak sevk etmeye başladı. Bu yöntem ile sadece 7 ay gibi bir sürede CO2 gazı salınımını azaltarak REHAU Türkiye çevre dostu bakış açısını bir kez daha göstermiş oldu.

Intermodal sistem ile yaklaşık 7 ay gibi bir sürede 606 bin 837 kg polimer taşıyan REHAU Türkiye, ulaşımını 56 bin 304 km azaltarak 19 bin 143 litre yakıt tasarrufu sağladı. Bu da 51 bin 132 kg CO2 azalımı anlamına geliyor. Bu yeni sistem ile REHAU Türkiye yıllık olarak bakıldığında ise yılda 2 bin 324 ağacın yani 8 futbol sahası yeşil alanı korumuş oldu.

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan REHAU Türkiye Stratejik Satın alma Uzmanı Alkan Karahan “Biz marka olarak çevreye ve sürdürülebilirliğe büyük önem veriyoruz. Geçtiğimiz yıllarda Sürdürülebilirlik ve İklim Liderliğindeki 50 Şirket’ten biri seçildik. Ayrıca şirketlerin sürdürülebilirlik performansını çevre, çalışma, insan hakları, etik ve sürdürülebilir satın alma kategorilerinde değerlendiren bağımsız derecelendirme kuruluşu olan Eco Vadis’ten de altın ödül aldık. Döngüsel ekonomiler söz konusu olduğunda şirket olarak her zaman öncü ve lider olmak istiyoruz.  Zaten 2025 yılına kadar grup genelinde geri dönüşüm oranını yüzde 15’in oldukça üzerine çıkarmayı ve aynı zamanda CO2 emisyonlarını en az yüzde 30 azaltmayı planlıyoruz. Bu nedenle çevre ve sürdürülebilirlik konusu REHAU Türkiye olarak iş hedeflerimizin öncelikleri arasında yer alıyor” dedi.

“Enerji Verimliliği İçin Mevcut Binaların Yenilenmesini Hızlandırmalıyız

İklim değişikliğiyle mücadele hedefiyle 2016’da imzalanan Paris Anlaşması’nın TBMM’de onaylanmasının Türkiye için önemli bir adım olduğunu vurgulayan İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, “İklim değişikliği ile mücadelede en etkin uygulamalardan biri binaların yalıtımla enerji verimli olmasının sağlanmasıdır. Türkiye’de tüm binaların enerji verimli ve çevre dostu bir yapıya kavuşması için başta kamu, ilgili sektörler ve tüketiciler olmak üzere tüm tarafların sorumluluklarını yerine getirmesi hayati önem taşıyor. Emisyon azaltım hedeflerine ulaşmak için öncelikle mevcut binaların yenilenmesini hızlandırmalıyız” dedi.

İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, “Gelecekte çok daha farklı bir dünya olacak ve bu konuda şimdiden gerekli adımların atılması yaşamsal önemdedir. Böylece Türkiye, 2050’ye kadar sera gazı emisyonlarının sıfırlanmasının hedeflendiği Paris Anlaşması’nda, 2030 yılı itibarıyla sera gazı emisyonlarını mevcut durumdan yüzde 21’e kadar azaltacağını beyan etti” diye konuştu.

Türkiye’nin emisyon azaltım hedefine ulaşması için mevcut binaların yenilenme oranlarının hızla artırılması gerektiğini ifade eden İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, şunları söyledi: “İZODER olarak yaptığımız çalışmaya göre, ülkemizde yürürlükte olan enerji limitleri ve U değerlerinin (ısıl geçirgenlik değeri) maliyet etkin bir şekilde yaklaşık 2-2,5 kat iyileştirilmesi halinde; nihai enerjiden 2023’e kadar yaklaşık yüzde 7, 2030’a kadar yaklaşık yüzde 14 ve 2050’ye kadar yaklaşık yüzde 28 oranında tasarruf edilebileceği ortaya çıkıyor. 2030’a kadar sağlanması öngörülen bu tasarruf, yaklaşık olarak ancak yüzde 12’lik bir emisyon azaltım potansiyeline karşılık geliyor.

“Türkiye Ekonomisine Değer Katmaya Devam Edeceğiz”

Çukurova Isı, Türkiye çapındaki bayileri ile 28 Eylül’de Double Tree by Hilton Hotel Avcılar’da bir araya geldi. 2020 ve 2021 yıllarının değerlendirildiği toplantıda, yeni döneme ilişkin hedef ve stratejiler de konuşuldu.

Radyant Isırma sektörünün öncü ve lider markası Çukurova Isı,  bayileri ile İstanbul’da bir araya geldi. Türkiye’de bayi teşkilatıyla büyümeye devam eden Çukurova Isı, bayi toplantısında; 2020 ve 2021 yıllarının değerlendirmesini, yeni döneme ilişkin hedef ve stratejilerini bayileri ile paylaştı. Çukurova Isı’nın Türkiye genelini kapsayan bayi satış ekiplerinden yaklaşık 80 temsilcinin katıldığı toplantı, 28 Eylül’de Double Tree by Hilton Hotel Avcılar’da gerçekleştirildi.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Çukurova Isı Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan, pandeminin gölgesinde geçen 2020 ve 2021 yıllarında başarılı performans sergileyen bayilerini kutladı. Zorlu koşullar altında, hep birlikte azimle çalıştıklarını belirten Vardan “Bundan sonra da aynı ivme ile büyümemizi sürdürerek, pazardaki lider konumumuzu koruyup, Türkiye ekonomisine değer katmaya devam edeceğiz” diye konuştu. Konuşmasında Çukurova Isı’da ki son gelişmelere de değinen Vardan,  Çukurova Isı olarak 30 yılı aşkın bir süredir Türkiye ve Orta Doğu distribütörlüğünü sürdürdükleri Amerikan Roberts Gordon LLC firması ile “Blackheat borulu radyant ısıtma sistemleri”nin imalatına yönelik lisans anlaşması imzaladıklarını ve Roberts Gordon’ın Blackheat marka ürünlerinin tamamının bundan sonra Çukurova Isı tarafından Türkiye’de üretileceğini açıkladı. 

Vardan’ın sunumunun ardından Satış Müdürü Kerem Ünlü, satış rakamlarına göre 2020-2021 yıllarının kısa bir değerlendirmesini yaptı. Pazarlama Müdürü Osman Ünlü ise 2020-2021 yıllarında gerçekleştirdikleri pazarlama faaliyetleri hakkında bilgiler verdi.

Toplantının ikinci oturumunda Pazar Geliştirme Müdürü Eren Ünlü, ihracat faaliyetleri, 2020 yılında hedef pazarlardaki iş sonuçları ve 2021 yılı hedeflerini, Bölge Satış Yöneticisi Yasin İlkiz ise sulu radyant panel ürün grubu hakkında bilgiler paylaştı. Toplantı, Bilgi İşlem ve Veri Sorumlusu Tuba Vardan Erenay’ın satış sonrası hizmetler için geliştirdikleri özel yazılımı anlattığı sunumla sona erdi. 

Çukurova Isı, Türkiye’nin dört bir yanından toplantıya katılan bayilerini, toplantıdan bir gün sonra da katılımcısı olduğu ISK Sodex Fuarı’nda ki standında ağırladı.

Kararı Siz Verin

Bilindiği üzere devletlerarası ilişkilerde temel prensip ‘karşılıklı mütekabiliyet’tir. Diğer bir ifade ile ne ile muhatap olursanız, aynısını veya benzerini yapma hakkınız vardır.

Mesela bir ülke sizin ülkenizde vize muafiyeti verdiyse siz de o ülke halkına vize muafiyeti tanırsınız. Veya sizin ülkenizde konsolosluk açtı ise siz de o ülkede konsolosluk açabilmelisiniz. Listeyi tabi ki uzatmak mümkün lakin konuyu fazla dağıtmadan okuyucularımızın bir noktaya dikkat çekmek istiyorum.

Malum son dönemlerde ülkemizde Çin güzellemeleri yapanların sayısı hayli artmış gözüküyor. Bir ülke vatandaşı bir başka ülkenin güzellemesini yapıyorsa aklıma “acaba ne beklentisi veya ne kazancı var ki bunu yapıyor?” soruları gelmekte, sonuçta herkesin kendisine yakıştırdığını yaptığına kanaat getirerek çok da üzerinde durulmaması gerektiğine karar vermişimdir. Aslolanın bizler, kendimiz neler yapıyor veya neler yapmıyoruz sorusuna samimi cevaplar vermektir. Kötüyü alıp iyiyi kimse bize vermeyeceğine göre, iyiyi hatta daha da iyiyi yapmak bizlerin sorumluluğu olmalıdır.

 Çin güzellemesi yapanların tekerlemeleri “Çin ile olan ilişkilerimizi geliştirmeliyiz” cümlesidir. Ağzını açan bunu söylemesine söyler de birisi de çıkıp “neden” sorusunu, gerekçeleri ile beraber sormaz veya sorulmasına imkan verilmez.

Evet, ben de Türkiye’nin bütün dünya devletleriyle ilişkilerinin gelişmesini tabi ki isterim. Lakin bir şartla. O şartımız da bu ilişkinin “keser” gibi değil “hızar” gibi olması koşuluyla. Yani yazımızın başında ifade ettiğimiz şekliyle devletlerle olan ilişkilerimiz “karşılıklı mütekabiliyet” esasına dayanmalı. Hadi “hızar” gibi olması mümkün değil derseniz bari “mehter” gibi olmasını temenni edelim. Yani iki veriyorsak en azından bir almalıyız. Yok, dokuz verip bir alacaksak hatta onu da almak için binbir takla atacaksak o ilişkiyi geliştirmenin bize ne faydası var sorusunu başta devleti yönetenlerin, millet adına kendilerine sorması gerekir.

Evet, ülkemizde Çin’le ilişkileri geliştirelim diyenler yanında, sayımız az olsa da, “bu ilişki sürdürülemez ve büyük riskler barındırmaktadır” diyen bir kitle de şükürler olsun ki hâlâ var.

Peki, neden sürdürülemez ve riskleri nelerdir?

Şayet bu soruya makul ve mantıklı cevaplarımız yoksa “Çin’le ilişkilerimizi geliştirmeliyiz” diyenlerden özür de dilememiz gerekir.

Bir kanaat oluşması adına özet olarak Çin-Türkiye ilişkilerine hep beraber göz atalım ve kararı siz değerli okuyucularımızın kanaatine bırakalım …

-Son 20 yıllık süreçte Türk-Çin ithalat-ihracat dengesi 1’e 10 Çin lehine. Yani Çin’e bir satmışız Çin’den 10 almışız.

-Kabul edelim ki üretim, lojistik, nakliye vb. alanlarda Çin ile rekabet edecek bir durumumuz yok. Yani bizim 10’a mal ettiğimizi Çin 5’e, bizim 5’e taşıdığımızı Çin 1’e taşıyacak bir pozisyonda.

-Türkiye’nin ihracatının yaklaşık %50’si AB ülkeleriyle ve biz Kuşak Yol Girişimini destekleyerek aslında en büyük pazarımıza en büyük rakibimizi, hem de kendi üzerimizden, buyur ediyoruz.

-Sadece AB’de değil Afrika’da, Orta Asya’da, Orta Doğu’da da pazarlarımıza göz diken ve ihracatçımızı ciddi manada zora sokan bir Çin ile karşı karşıyayız.

-Çin’in Türkiye’de 5 Konfüçyüs Enstitüsü bulunurken, muadili diyebileceğimiz Yunus Emre Enstitüsü Çin’de, uzun mücadeleler ve diretmelerden sonra sadece Pekin’de Mayıs 2020’de açılabildi.

-Türkiye’de Çin’in radyo, gazete ve internet siteleri her geçen gün artmakta ve bu alanlarda Çin, 5. Kol Faaliyetlerini hız kesmeden sürdürürken Türkiye’nin bu alanda Çin’de henüz bir girişimi bile yok.

-Çin, BM’nin 5 daimi ülkesinden biri olmasına rağmen Ermeni tehciri, Kıbrıs meselesi veya PKK terör örgütüyle ilgili Türkiye’nin lehine tek bir adım atmış değildir. Suriye’deki tutumunda İran, Rusya, AB veya ABD’den aşağı kalır yanı da olmamasına rağmen neden ilişkilerimizi geliştirmeliyiz sorusuna cevap aramak en doğal hakkımız olmalıdır.

-Çin, İstanbul’da başkonsolosluk açabilirken, 30 milyonu mütecaviz Müslüman-Türk’ün yaşadığı Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de dahi konsolosluğu bırakın açmayı teklif bile edememiş durumdayız.

İşin özü kaşıkla bile vermeden kepçe ile alan bir Çin devlet yönetimi ile karşı karşıyayız. Yazıyı uzatmamak adına daha Kuşak Yol Girişimini, Şangay İşbirliği Örgütünü, Çin’in Türkiye’nin Türkistan’da olmamasını istemesini, radikal İslam ve pan-türkist yakıştırması ve ithamında bulunulan Türkiye’ye bakışını, ihalelerdeki tutumunu, borç tuzağı diplomasisini, Tekirdağ ve Edirne’de arazi satın almasını, Antalya ve İzmir’de seracılık yapmasını veya balık çiftliği kurmasını bu yazımıza ilave etmedik. Doğu Türkistan’daki soykırıma ise değinmedik bile. Yarının Pakistan’ı, Srilanka’sı, Cibuti’si, Kenya’sı, Kırgızistan’ı, Tacikistan’ı, İran’ı  … vb. gibi olmamak adına aman dikkat diyelim. Bütün bunlar yaşanırken “Çin’le ilişkilerimiz gelişmeli mi geliştirilmemeli mi soruların cevabını ise siz değerli okuyucularımızın kanaatlerine bırakalım .

Koç Topluluğu ‘Anadolu Buluşmaları’nı 29’uncu Kez Düzenledi

Türkiye’nin dört bir yanındaki Koç Topluluğu bayileri ve yetkili servislerini bir araya getiren geleneksel Anadolu Buluşmaları’nın 29’uncusu bu yıl ilk kez dijital ortamda gerçekleşti.

Koç Holding’in Nakkaştepe’deki merkezinden Topluluk bünyesindeki 11 bine yakın iş ortağına seslenen Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, “Koç Topluluğu olarak mevcut şartlar içinde risklerimizi basiretle yönetirken; uzun dönemli hedeflerimizi de göz ardı etmiyoruz. Tüm belirsizliklere ve olumsuzluklara rağmen, memleketimizin geleceğine inanıyor ve yatırımlarımıza devam ediyoruz. 2015-2020 döneminde 11,3 milyar dolar yatırım harcaması gerçekleştirdik. Bu sene bu rakam daha da artacak. Kombine ciromuz, milli gelirin yüzde 6,4’ü mertebesinde. Şirketlerimiz, ülkemiz ihracatının yaklaşık yüzde 7’sini gerçekleştiriyor. Koşullar nasıl olursa olsun, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da başarılarımızı daha da arttıracağız. Ülkemize olan inancımızla, hep birlikte katma değer yaratmaya, yatırım yapmaya, istihdam sağlamaya ve gücümüzü aldığımız ülkemizin kalkınması için omuz omuza çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

Koç Topluluğu’nun pandemiden çok önce başladığı kapsamlı dönüşüm programları, pandeminin başında hızla aldığı önlemler ve paydaşlarının gayretiyle belirsizlikle dolu bu süreçte üstün bir performans gösterdiğini belirten Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu ise “Biliyoruz ki sorumluluğumuz sadece hissedarlarımıza karşı değil. Başta sizlerin dâhil olduğu çok büyük bir ekosistemin merkezindeyiz. İşte Koç’u Türk ekonomisinin asırlık kuruluşu yapan; sahip olduğu bu üstün sorumluluk bilincidir. Gururla ifade etmeliyim ki; pandemi döneminde çalışan sayımız azalmadı, tam tersine arttı. Dünyadaki örneklerin aksine; böylesine zor bir dönemde, çalışan bağlılığı skoru yükselen nadir gruplardan biri olduğumuzu kıvançla belirtmek isterim” dedi.

Koç Topluluğu’nun bayileri ve yetkili servisleri ile fikir alışverişinde bulunmak üzere düzenlediği geleneksel Anadolu Buluşmaları’nın 29’uncusu bu yıl dijital ortamda gerçekleştirildi. Pandemi nedeniyle bir yıllık aranın ardından ilk kez dijital ortamda düzenlenen ve Türkiye’nin 81 ilinden 11 bine yakın iş ortağını bir araya getiren etkinliğe Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu ve Koç Holding Grup Başkanları katıldı. Koç Holding Kurumsal İletişim ve Dış İlişkiler Direktörü Oya Ünlü Kızıl’ın moderatörlüğünü üstlendiği oturumda ise Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Soli Özel ve ekonomi yazarı Uğur Gürses, dünya siyaseti ve ekonomisindeki son gelişmeleri değerlendirdi.

Konuşmasında küresel ekonomik ve politik gelişmeleri değerlendiren Ömer M. Koç, Covid-19 pandemisinin, insanlığın İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gördüğü en acı küresel felaket olduğunu vurguladı. “Bu fevkalâde güç dönemi artık geride bıraktık diyebilmeyi çok arzu ederdim; ancak, en azından önümüzdeki senenin ortalarından evvel, bunun mümkün olamayacağı anlaşılıyor” diyerek sözlerini sürdüren Ömer M. Koç şöyle devam etti: “Zira, bilim insanlarının geçmişe nazaran çok daha süratle geliştirdiği aşılar; her türlü bilimsel veriyle etkinlikleri kanıtlanmasına rağmen; henüz küresel bağışıklığı sağlayabilecek kadar insana uygulanamadı. Bunun nedenlerinden biri; büyük bir sorumsuzlukla dillendirilen aşı karşıtı söylem. Ayrıca, yoksulluk içindeki ülkeler aşıya dahi ulaşamıyor. Aşılanmadığı için virüse yakalananlar mutasyon ihtimalini artırıyor. Pandemi, insani acıları ve ekonomik sıkıntılarıyla birlikte sürüyor. Faaliyet gösterdiğiniz yörelerde itibar sahibi bireyler olarak; sizlerin de hurafelere, batıl inançlara karşı bilimsel gerçeğin sözcülüğünü yapmanızı ve bu konuda toplumsal farkındalığın artmasına yardımcı olmanızı bilhassa rica ederim.

Ömer M. Koç: “Pandemi, maalesef mevcut sosyal eşitsizlikleri daha da derinleştirdi. Bu dönemde gelişmiş ekonomilerle diğerleri arasındaki farkın açıldığı görülüyor” diyerek sözlerini sürdürürken, şöyle devam etti: “Son 20 yıldır küresel yoksulluk ilk kez arttı. 120 milyondan fazla insan yoksullaştı. Kadınlar bu dönemde hem işyerlerinde, hem de evde erkeklere göre çok daha fazla yük üstlendiler. UNICEF’e göre, neredeyse yarım milyar öğrenci; temel bir hak olan eğitimden faydalanamadı. Sosyal ve ekonomik adaletsizliğin yarattığı gerilim ve kutuplaşma daha da artıyor.

Akıllı şehir yolculuğu 16: İNTETRA

İNTETRA

Geleceğe giden yolda, ‘yapılmayanı yapan’ global yüksek teknoloji şirketi…

“Akıllı Şehir yolculuğu dizisini Özel Sektör ve Büyükşehirler içinden Akıllı Şehir Bileşenlerinin bir/birkaçına odaklanmış olanları, bu konularda projeler üretenleri, hayata geçirilmesine katkı koyanların kimler/hangileri olduğunu başarı hikayeleri ile sizlere tanıtmak ve bu projelerin sağlayacağı faydaların analizini yapan/yapacak olan üçüncü gözlere yani Akıllı Şehir yapılanmasını bilen/yeni öğrenen kullanıcılara ve gelecek nesillere akıllı teknolojilerle sürdürülebilir fayda sağlamanın yollarını göstermek için yazıyoruz/paylaşıyoruz”.

Akıllı şehir yolculuğu yazı dizimizin bu sayıdaki konuğu; 2005 yılında Akıllı Ulaşım Sistemleri alanında faaliyet göstermek amacıyla kurulmuş olan ve kurulduğu günden bu yana ürün çeşitliliğini hızla geliştirerek, global çapta hizmet vermeye başlamış olan “İNTETRA”. Ve İNTETRA, Akıllı Ulaşım Sistemlerinin üretiminde inovatif çözümler geliştirmek için gelirinin %7’sini AR-GE çalışmalarına ayıran, böylece AR-GE departmanı ile geleceğe giden yolda “yapılmayanı yapma” mottosu ile gelişmiş bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak, sürekli daha iyi, daha yararlı, daha özgün ürün ve projeler geliştiren bir teknoloji şirketi.

Bu kapsamda geliştirdiği bütün ürünleri, ISO 9001 kalite standartlarına uygun olup CE sertifikalı olan İNTETRA;

•Değişken mesaj ve trafik işaretleri,

•LED Trafik Şeridi & Hız Kontrol İşaretleri, Kırmızı Işık ve Hız Yaptırım Sistemleri,

•Tünel İçi Acil Durum Bilgilendirme Levhaları,

•Elektronik Gabari Kontrol ve Uyarı Sistemi,

•Trafik Sinyalizasyon Sistemleri,

•Solar ve Elektrik Yol Butonları

•Ve Trafik işaretlerinin üretimini ve uygulamasını yapmaktadır.

İNTETRA, kaliteye verdiği önem ve kullandığı son teknoloji sayesinde, ve ayrıca 2015 yılında grup şirketi TETRA HGS kurularak Otoyol Ücret Toplama Sistemi çalışmaları gerçekleştirilmiş ve Türkiye’deki tüm otoyollarda hizmet vermeye başlanmış, 2019 yılında Batı Avrupa ve İskandinavya Pazarında Entegre Akıllı Ulaşım Çözümleri sunacak, Proje ve İş Geliştirme yapacak SAI (Scandinavian Automation Intelligence) şirketi Danimarka’da kurulmuş ve tüm bu şirketler Akıllı Ulaşım Sistemleri alanında tasarımdan geliştirmeye, üretimden projelendirmeye, uygulamadan entegrasyona kadar uçtan uca çözüm sağlayan yüksek teknoloji entegratörü grup şirketleri olarak yurt içinde ve yurt dışında faaliyetlerini başarı ile sürdürmektedirler.

İNTETRA’nın ana faaliyet alanı Akıllı Ulaşım Sistemleri (AUS)’dir ve Ülkemizde ve dünyadaki teknolojik gelişmeleri yakından takip etmektedir.

Önümüzdeki dönemlerde AUS alanında yapay zeka tabanlı ürünlerin yaygınlaşacağını öngören İNTETRA öngörülerinde özellikle sürücüsüz araçlar ve toplu taşıma sistemlerinin gündemde olacağını, bunun için gereken altyapı ve insan davranışları üzerindeki çalışmaların daha da hızlanacağını, bunların yanı sıra yakın gelecekte araç içi gelişecek olan üniteler ile yol kenarındaki sensörlerin haberleşerek birbirleri ile konuşuyor olacaklarını ortaya koymakta ve dolayısıyla, tüm bu konulardaki yenilikçi ürün geliştirme çalışmalarına devam etmektedir.

SONUÇ:

İNTETRA “Geleceğe Giden Yolda” Akıllı Şehir yapılanmalarının önemli olan bir noktasında Akıllı Ulaşım Sistemlerinde oldukça önem verdiği AR-GE çalışmalarıyla “yapılmayanı yapan” mottosu ile sektöründe önde gelen ve tercih edilen bir firma olmayı başarmış, gerçekleştirdiği global büyüklükteki projeler ile gelecek odaklı, akıllı şehir ulaşım sistemleri oluşturmak için teknolojinin tüm olanaklarından yararlanarak üretimlerini gerçekleştiren/gerçekleştirmeye devam eden Ülkemizin bir firması… Bu bağlamda baktığımızda, COVID-19 ile beraber yeni normallerin konuşulduğu global pazarlarda İNTETRA gibi kendi geliştirdikleri bilgi teknolojilerini uygulayan/uygulatan yenilikçi, sürekliliği olan firmalarımızın çoğalmasının önemli olduğu gerçeği ile hareket ettiğimizde bu Ülke olarak Dünya ölçeğinde Akıllı Şehir altyapı çalışmalarında, Akıllı Ulaşım / Akıllı Trafik Sistemleri pazarlarında daha iyi yerlerde olmamızın önünü açacaktır.

5. İstanbul Ekonomi Zirvesi Basın Toplantısı Gerçekleşti

“Yeşil Ekonomi” ana temasıyla 10 Aralık’ta Kalyon PV ana sponsorluğuyla Çırağan Sarayı’nda gerçekleştirilecek olan İstanbul Ekonomi Zirvesi öncesi, İstanbul Ekonomi Zirvesi Yönetim Kurulu Başkanı Kürşad Tüzmen, İstanbul Ekonomi Zirvesi İcra Kurulu Başkanı Abdullah Değer ve İstanbul Ekonomi Zirvesi Yönetim Kurulu Üyesi Demet Sabancı Çetindoğan basın mensupları ile bir araya geldi.

“Yeşil Ekonomi” temasıyla 10 Aralık Cuma Günü gerçekleşecek olan 5. İstanbul Ekonomi Zirvesi öncesi Devlet Eski Bakanı, İstanbul Ekonomi Zirvesi Yönetim Kurulu Başkanı Kürşad Tüzmen, İstanbul Ekonomi Zirvesi İcra Kurulu Başkanı Abdullah Değer İstanbul Pera Palas Hotel’de İstanbul Ekonomi Zirvesi Yönetim Kurulu Üyesi Demet Sabancı Çetindoğan ev sahipliğinde basın mensupları ile buluştu. Toplantıda Sürdürülebilir Kalkınmada Yeşil Ekonominin Önemi, Dünyanın Yenilenebilir Enerjide Değişim ve Dönüşüm Süreci, Covid-19 İle Birlikte Kırılan Tedarik Zincirinde Yeni Dengeler Dijital Tarım Ve Temel Gıda gibi konu başlıkları ele alındı. Açılış konuşmasını yapan ve Türkiye’nin en büyük ekonomi organizasyonları arasında yer alan İstanbul Ekonomi Zirvesi hakkında konuşan İstanbul Ekonomi Zirvesi Yönetim Kurulu Başkanı Kürşad Tüzmen “Yeşil Ekonomiyi Yeşil tahvilleri ve yeşil konulardan bahsederek iklim şartlarında ileriye dönük çalışmalarımızı nasıl yapabiliriz bunu konuşacağız. Bu sene 5. Yapacağız. İklim kapanmaları bütün ülkeleri etkileyecek. Emisyon karbondioksit ve sera gazı salımında ülkelerin farklı yüzdeleri olsa da ülkeler etkilenecek. Tedbirlerimizi almalıyız. Fosil yakıtların çıkartılması durdurulabilir” dedi.

YEŞİL MUTABAKAT İLE ORTAYA ÇIKAN FIRSATLARI DEĞERLENDİRMELİYİZ

Farkındalık yaratmayı amaçladıklarını söyleyen Kürşat Tüzmen sözlerine şunları ekledi: “Yeşil Mutabakat ile ortaya çıkacak bu fırsatları değerlendirebilmemiz ve olası riskleri bertaraf edebilmemiz için yol haritalarına ihtiyacımız var. Düşük karbonlu ekonomiye geçiş ile önemli kazançlar elde edebiliriz. Küresel iklim gündemi pandemi sürecinde bile önceliğini yitirmedi, aksine AB başta olmak üzere birçok ülkede daha da önem kazandı. Bu dönemde Çin de dahil olmak üzere ülkelerin karbon nötr hedeflerini açıkladığını, ABD’nin Paris Anlaşması gündemine geri döndüğünü görüyoruz. Tüm bu gelişmeler çerçevesinde hem iklim değişikliği ile mücadelede güçlü adımlar atmak hem de küresel rekabette geride kalmamak Türkiye açısından oldukça önemli. Bu sebeple AB’nin yeni nesil ticaret anlaşmalarında da referans aldığı Paris Anlaşması’nı stratejik bir öncelik olarak ele almamız gerektiğini düşünüyoruz. Sanayimize, ihracat yoğun sektörlerimize, hizmet sektörlerimize yön gösterecek yol haritası ihtiyacını hem kamu hem de uluslararası paydaşlarımızla paylaşıyor; mevzuat çalışmalarına görüşlerimizle katkı sağlıyoruz. Aynı zamanda özel sektöre ilham verebilecek iyi örneklerin çoğalması konusunda da farkındalık çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Abdullah Değer ise “Son on yılda yeşil ekonomi hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde sürdürülebilir kalkınma için önemli bir politika çerçevesi olarak ortaya çıkmıştır. Özellikle küreselleşme ile coğrafi olarak fazlasıyla uzak hale gelmiş olan tarım ve sanayinin bir kısmı yeniden yerelleşmelidir. Devlet ve özel sektör iş birliği noktasında ise istihdam dostu yeşil işlere yatırım yapılması ile karbon temelli ekonomiden, yenilenebilir enerji temelli bir ekonomiye geçişin önü açılmalıdır” açıklamasında bulundu. İstanbul Ekonomi Zirvesi Yönetim Kurulu Üyesi Demet Sabancı “Şu an içinde bulunduğumuz salon 1900’lerden günümüze önemli organizasyonlara ev sahipliği yaptı. Seneler çok hızlı geçiyor. İnşallah bu yılda çok başarılı bir zirve gerçekleştireceğiz” dedi.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ TURİZMİ ETKİLİYOR

TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya iklim değişikliği başta olmak üzere dünyada yaşanan çevre sorunlarının gelecekte en çok tehdit edeceği alanların başında turizmin geldiğini ifade ederek “Küresel ısınma nedeniyle deniz seviyelerinin yükselmesi, dünya genelinde orman yangınlarının artması gibi birçok sorunun, zaman içinde turizm hareketleri üzerinde olumsuz bir etki oluşturacağı çok açık biçimde görülüyor. Turizmdeki duraksamanın küresel ekonomi üzerinde nasıl yıkıcı bir domino etkisi yarattığına pandemi sürecinde hep birlikte şahitlik ettik. Turizmin; ekonomileri harekete geçiren lokomotif niteliğindeki yapısıyla birçok farklı sektörü beslediği, istihdam yarattığı ve sağladığı döviz girdisi ile ülke ekonomilerine büyük katkı sağladığı gerçeği, pandemi sürecinde çok daha belirgin biçimde ortaya çıktı. Bundan sonraki dönemde çevre duyarlılığını gözeterek turizm sektöründe çarkların sürdürülebilir şekilde dönmesine odaklanmamız daha da önem arz ediyor. Turizm strateji ve politikalarını bundan sonra bu temelde şekillendirilmemiz gerekiyor” açıklamasında bulundu.