25.1 C
İstanbul
Perşembe, Ağustos 7, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 26

Elektrik Faturalarını Düşürmenin Anahtarı Tedarikçi Değişikliğinde

Yılbaşında yapılan elektrik zamları ülke gündeminde ilk sıralardaki yerini hala koruyor. Kimileri elektrik zamlarından enerji yönetimini suçlarken kimileri de sorunun kaynağının elektrik şirketlerinin özelleştirilmesi olduğunu ifade ediyor. Ancak özelleştirmelerin ve elektrik piyasasının serbestleşmesinin en önemli nimeti olan rekabet, tüketiciler tarafından pek bilinmiyor. Oysa elektrik piyasasında, cep telefonu operatörü değiştirir gibi elektrik tedarikçisi değiştirmek ve bu yolla yüzde 35’lere varan oranda daha ucuz fiyatlı elektrik kullanmak mümkün. Elektrik tedarikçileri karşılaştırma ve değiştirme sitesi encazip.com, tedarikçi değişikliğinin ve rekabetin tüketicilere katkılarını açıkladı.

Elektrik zamları yılbaşından beri ülke gündemindeki yerini koruyor. Kamuoyunda ciddi tepkiyle karşılanan elektrik zamları konusunda hemen hemen herkes görüşünü dile getirirken elektrik zamlarının sebepleri ve elektrik piyasası hakkında bilgi kirliliği de beraberinde geliyor. Zira son zamlardan önce elektrik faturaları bu kadar dikkat çekmemiş ve kamuoyunda bu kadar konuşulmamıştı. Eleştirilerin hedefinde ise en çok elektrik piyasası otoriteleri ve özelleştirmeler yer alıyor. Ancak elektrik fiyatlarının belirlenme mekanizması tüketicilere doğru aktarılamazken birçok tüketici, elektrik piyasasının serbestleşmesinin esas faydası olan cep telefonu operatörü değiştirir gibi elektrik tedarikçisi değiştirme haklarından haberdar değiller. Vatandaşları bu konuda bilgilendirmek isteyen elektrik tedarikçileri karşılaştırma ve değiştirme sitesi encazip.com, elektrik piyasasındaki fiyatlandırmaları ve numara taşır gibi tedarikçi değiştirerek yüzde 35’lere varan oranda tasarruf edebilmenin detaylarını aktardı.

EPDK, sadece tedarikçi değiştirmemiş tüketiciler için fiyat belirler

Elektrik piyasasının serbestleşmesiyle birlikte elektrik tedarikçisi değişikliğinin önü açılırken elektrik enerjisinin stratejik önemi nedeniyle son kaynak tedariki adı verilen bir mekanizma devreye alındı. Bu mekanizma tüketicilerin elektrik tedarikçisi değiştirmemesi veya elektrik alacak bir tedarikçi bulamaması halinde elektriksiz kalmasının önüne geçmek için kuruluyor ve bu durumda olan tüketicilere uygulanacak olan fiyat Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından belirleniyor. Bunun haricindeki tüketiciler için ise fiyatlar, 50 civarındaki aktif serbest elektrik tedarik şirketi tarafından serbest piyasa koşullarında belirleniyor. Ancak elektrik piyasasındaki iniş çıkışlar nedeniyle zaman içinde serbest piyasaya katılan tüketici sayısının azalmasıyla birlikte tüketicilerin ezici bir çoğunluğunun elektrik faturaları için son kaynak tedarik tarifeleri belirleyici oluyor.

Elektrik fiyatlarındaki artışın sebebi nedir?

2021 yılının ocak ayında 40 kuruş seviyelerinde olan elektrik piyasasındaki elektrik maliyetleri yüzde 296’lık bir artış göstererek içinde bulunduğumuz şubat ayında 1,40 TL seviyelerine yükseldi. Bu yükselişin arkasında yatan en büyük sebep ise döviz kurlarındaki artış oldu. Ancak diğer taraftan kurak bir sezon geçirilmesi nedeniyle yerli kaynaklı hidroelektrik santrallerinin elektrik üretimi önemli ölçüde düştü ve buradaki açık, yabancı kaynaklı doğal gaz ve kömür santrallerinden karşılanmaya başlandı. Bir diğer taraftan enerji kaynaklarındaki küresel fiyat artışının da eklenmesiyle birlikte elektrik üretim maliyetleri ciddi oranda arttı. Dolar bazında elektrik maliyetleri 2021 yılı ocak ayında kWh başına 0,055 Amerikan doları iken bu maliyet 2022 yılının ocak ayı için 0,09 Amerikan doları seviyesine geldi. Bu veri, elektrik maliyetlerindeki artışın sadece kurdaki artış kaynaklı olmadığını ve başta kuraklık olmak üzere çeşitli faktörlerin bir araya gelmesiyle meydana geldiğini gösteriyor.

Elektrik fiyatlarını düşürmenin tek yolu serbest piyasadan yararlanmakta

Elektrik piyasasında serbest piyasa dinamiklerinin yeteri kadar iyi işlememesine rağmen tüketicilerin elektrik tedarikçisi değiştirerek tasarruf etmeleri mümkün. Farklı şekilde elektrik üretimi gerçekleştiren elektrik üreticilerinin ya da farklı yöntemlerle üreticilerden elektrik alarak portföy oluşturan elektrik tedarikçilerinin elektrik tedarik maliyeti de birbirinden farklı oluyor. Bu şekilde elektrik tedarik şirketleri tüketicilere farklı birim fiyattan elektrik tedariki gerçekleştirebiliyor. Örneğin, yerli kömür ve yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektrik ile portföy yapmış olan bir tedarikçi, doğal gaz ile üretim yapan tedarikçiden çok daha ucuza elektrik tedariki yapabiliyor. Böylece tüketiciler, rekabetten ve serbest piyasadan yararlanarak yüzde 35’lere varan oranda daha ucuz elektrik kullanabiliyor.

Elektrik tedarikçisi nasıl değiştirilir?

Aylık 125 TL ve üzerinde elektrik faturası ödeyen evler ve aylık 250 TL üzerinde elektrik faturası ödeyen iş yerlerinin tamamı elektrik tedarikçisini değiştirebilir. Elektrik tüketicilerinin tamamına yakını bu seviyenin üzerinde elektrik tükettiği için neredeyse tüm tüketiciler elektrik tedarikçisi değiştirebiliyor anlamına geliyor. Elektrik tedarikçisi değiştirmek ise oldukça kolay. Tüketicilerin farklı elektrik tedarikçilerinin tarifelerini, tedarikçi şirketlerle iletişime geçerek ya da encazip.com gibi elektrik tedarikçileri karşılaştırma ve değiştirme sitelerini kullanarak öğrenebilir. Tedarikçi seçimi yapıldıktan sonra ise geçiş işlemleri oldukça kolay, evrak veya bürokrasiyle uğraşılmadan internet ya da çağrı merkezleri üzerinden kurulan sözleşmelerle birlikte geçiş işlemleri hızla tamamlanabiliyor. Tedarikçi değiştiren tüketiciler daha ucuz elektrik kullanmanın yanı sıra eski tedarikçilerine ödedikleri güvence bedelini de geri alabiliyor. Bu konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, yaptığı açıklamada elektrik piyasasının serbest bir piyasa olduğunu vurgulayarak elektrik tedarikçisi değiştirmenin mümkün olduğunu ifade etti. Şubat ayı için iş yerleri ve sanayi kuruluşlarının tedarikçi değişikliği ile yüzde 20’lere varan oranda tasarruf etmesi mümkün hale geldi. Evler için ise tedarikçi değişikliği ile tasarruf şu an için kısıtlı olmakla birlikte önümüzdeki günlerde çok daha cazip fiyatların serbest piyasada oluşması bekleniyor. Hem iş yeri hem de ev tüketicilerinin piyasa fiyatlarını takip etmesi ve en cazip tasarruflu tarifeye geçiş yapmaları öneriliyor.

Dağıtım şirketi değil, tedarik şirketi değişir

Elektrik piyasasında özetle şebeke ve tedarik olmak üzere iki yapı var. Şebeke hizmeti veren şirketler sadece kablo, trafo, sayaç işlemleri gibi teknik konularla ilgilenirken elektrik üretimi ve tedariki konuları tedarik şirketlerinin sorumluluğunda oluyor. Elektrik kablolarının içinin boş olduğu düşünüldüğünde bu kabloların sorumluluğu dağıtım ve iletim şirketlerinde oluyor. Bu kabloların içini elektrikle doldurmak ise tedarik şirketlerinin görevi. Sistem bu şekilde olduğundan elektrik tedarikçisi değiştirirken kablo, sayaç gibi teknik altyapının değişmesine gerek olmuyor, sadece faturayı kesen şirket değişmiş oluyor.

5 milyon kişi elektrik tedarikçisini değiştirmişti

Elektrik tedarikçisi değiştirmek küçük tüketiciler için 2013 yılından beri teknik olarak mümkün. Ancak tedarikçi değiştirebilecek tüketicilerin tüketim limiti görece yüksek olduğundan kapsam dahilindeki tüketici sayısı daha düşüktü. Buna rağmen 2018 yılının başına kadar yaklaşık 5 milyon tüketici elektrik tedarikçisini değiştirmiş ancak elektrik piyasasında serbest piyasa dinamiklerinin bozulması nedeniyle tedarikçi değiştiren tüketici sayısı önemli ölçüde düşmüş ve bu imkân gündemden çıkmıştı. Son yapılan zamlarla birlikte tedarikçi değişikliği yeninden gündeme gelecek, yapılan düzenlemelerle birlikte serbest piyasa dinamikleri çok daha iyi işleyecek, böylece önümüzdeki aydan itibaren elektrik faturalarındaki en önemli gündem tedarikçi değişikliği olacak.

Serbest piyasaya müdahale edilmezse elektrik fiyatları düşer

Elektrik piyasasındaki serbest piyasa dinamiklerini ve rekabet koşullarını değerlendiren enerji ekonomisti ve encazip.com kurucusu Çağada Kırım, serbest piyasa dinamiklerinin çok daha iyi işletilmesinin önemini vurgulayarak son kaynak tedarik tarifesi fiyatının asla maliyetlerin altında belirlenmemesi gerektiğini aktardı. Piyasada geçmişte yapılan hatalardan ders alınması halinde gerçek anlamda rekabetin işleyeceğinin ve fiyatların düşeceğinin altını çizen Kırım, sözlerine şu şekilde devam etti:

Özellikle 2017 yılından beri elektrik fiyatları baskı altında tutuldu ve bu nedenle serbest piyasa dinamikleri bozuldu. Çapraz sübvansiyon adını verdiğimiz yöntemle sanayi, tarım ve iş yeri elektrik fiyatları yüksek tutuluyor, böylece ev fiyatları sübvanse ediliyor. Bunun ekonomiye etkileri son derece olumsuz oluyor ve bu olumsuz etki makroekonomik verilerde de açıkça görülebiliyor. Elektrik faturalarındaki tek çözüm maliyet bazlı tarife yapısını evler de dahil tüm abone grupları için uygulamak ve rekabeti bozmamak. Ancak bu yöntemle tüm Avrupa ülkelerinde uygulanmış ve kanıtlanmış olan bir sistem ile nihai tüketicilerin elektrik fiyatları düşürülebilir. Aksi halde her ay yeni kademe, yeni tarife gibi konuları konuşuyor oluruz.

Metaverse Pazarının 5-10 Yıl İçinde 8 Trilyon Dolara Ulaşması Bekleniyor

Metaverse evrenine dair keşfetme arzusu ve teknolojide geride kalma korkusu, sektöre dair pazarı ve yatırımları büyütüyor. Facebook’un adını Meta’ya çevirmesi ve sanal arsa satışlarında yaşanan talep patlaması ile çok hızlı giriş yaptığımız metaverse pazarının5-10 yıl içerisinde küresel ekonomiye 8 trilyon dolar kazandıracağı öngörülüyor.  Bugünün ve geleceğin teknolojisi ‘Metaverse, kaçırılmaması gereken bir yatırım fırsatı mı, riskler, olası kazanımlar nelerdir?’ gibi cevaplanması gereken sorular, Denge Değerleme’nin konunun uzmanlarının katılımıyla Digital Network Alkaş platformu üzerinden online olarak düzenlediği Gelecek Mars’ta Değil Metaverse’te mi’ webinarında cevaplandı.

“Meta-evren”in kısaltması olan metaverse, gerçek ve sanal dünyanın bir bilim kurgu vizyonunda birleştiği, insanların farklı cihazlar arasında hareket etmesine ve dijital bir ortamda iletişim kurmasına olanak sağlayan alternatif gerçeklik olarak hayatımıza çok hızlı bir giriş yaptı. Öyle ki; metaverse evrenine olan ilginin artış hızına bakarak 2022’nin kelimesinin metaverse olabileceğini ön görmek çok da zor değil.  İnsanlık bir yandan aya yolculuk ile başlayan uzay serüveninde turizm amaçlı seyahatler ve başka galaksileri keşfetme arzusu ile maceracı ruhunu beslerken, bir yandan bulunduğu ortamdan hiç ayrılmadan yeni keşiflere yelken açmasını sağlayan metaverse evreninde yolunu bulmaya çalışıyor. Sanal arsaların yüksek bedellerle alınıp satılması ile bir anda daha büyük kitlelerin dikkatini çeken bugünün ve geleceğin teknolojisi ‘Metaverse, kaçırılmaması gereken bir yatırım fırsatı mı, riskler, olası kazanımlar nelerdir?’ gibi cevaplanması gereken pek çok soru var.

Yaklaşık 20 yıldır gayrimenkul sektöründe değerleme hizmeti sunan Denge Değerleme, bu sorulara cevap bulmak ve her gün gelişen, değişen ve evrilen, metaverse evrenini birlikte keşfetmek adına konunun uzmanları ile ‘Gelecek Mars’ta Değil Metaverse’te mi’ webinarı düzenledi. Digital Network Alkaş platformu üzerinden online olarak gerçekleşen etkinliğin moderatörlüğünü deneyimli Ekonomi TV Programcısı Hande Berktan üstlenirken, UiPath, Avrupa Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen, Türkiye’nin ilk Metaverse Ajansı STANDBY ME Ajans Başkanı Can Yurdakul, Ödüllü Yazar, Podcaster Konuşmacı ve Girişimci Bora Özkent ve Denge Değerleme Yönetim Kurulu Başkanı Baki Budakoğlu konuşmacı olarak yer aldı.

Moderatör Hande Berktan, insanlığın ilerlemesini sağlayan merak ve keşfetme arzusunun son meyvesi metaverse evrenini daha kolay keşfetmek; dahası onu daha iyi anlamak için yapay zekanın geldiği noktanın incelenmesi gerektiğini gündeme getirerek, ‘Metaverse, yapay zekanın bugünü ve yarınını’ UiPath, Avrupa Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen’e sordu.

“Yapay zeka o kadar çabuk ve hızlı hayatımıza girdi ki; buna neredeyse engel olamıyoruz”

İnsanoğlunun son yıllarda farkında olmadan özellikle sosyal medya üzerinden yapay zekayı oldukça fazla kullandığına dikkat çeken UiPath, Avrupa Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen, özellikle gelecek 20 yıl içinde bu sürecin daha da kendini hissettireceğini belirtti. 2021 yılında yapay zekanın dünya pazarına 3 trilyon dolarlık bir katkı yaptığını ve bu rakamın 2030 yılında 15.7 trilyona ulaşacağını söyledi. Yeğen; “Yapay zeka o kadar çabuk ve hızlı hayatımıza girdi ki; buna neredeyse engel olamıyoruz. Robotlar artık, servis hizmeti veriyor, otomobiller yapıyor, hatta insanın yapamadığı yumurtanın sarısını beyazından dahi ayırabiliyor. Buna yapay zeka da eklenince, adeta günümüzde robotlar beynimiz gibi oldu. Borsada bizim adımıza alım satım yapıyorlar. Bu da özellikle bireysel alım gücünün belirlenmesinde çok etken bir rol üstlenmiş durumda. Özellikle yapay zeka ile tüketime, alışverişe doğru itiliyoruz. Geldiğimiz noktada yapay zekayı dışlayamayız ya da reddedemeyiz. Yapılması gereken hayatımızı kolaylaştıracak yönlerine evriltmeyi öğrenmekten geçiyor. Çünkü hayatımızı kolaylaştıran bir unsur. İnsanların vakitlerini çalan, bilgisayar başında zaman harcamasına neden olan pek çok işi artık yapay zeka ile çözer olduk. Bizim yerimize sunum yapan, rapor hazırlayan hatta verdiğiniz üç kelime ile makale yazan yapay zeka uygulamaları var” dedi.

İleride fiziki olarak araba ya da ev değil bunların NFT’sini alacağız

Yapay zeka ile metaverse ilişkisinin daha emekleme aşamasında olduğunu ama yine de metaverse kavramının özellikle insanoğlunun hayal gücü ile giderek geliştiğini de belirten Tansu Yeğen, çocukların bilgisayar oyunları sayesinde bu yeni metaverse evrenine hızlı bir giriş yaptıklarını da dikkat çekti. Yeğen sözlerini şöyle sürdürdü: “Farkında olmadan da olsa bu dünyaya giriş yaptık, ben 5-10 yıl içerisinde 8 trilyon dolarlık bir metaverse pazarının bizi beklediğini düşünüyorum. Çok önemli bir araştırma şirketinin verilerine göre geçen yıl dijital ürünler özelinde 54 milyar dolarlık bir harcama yapılmış. Fiziksel emlağın yerine artık NFT üzerinden emlak alımlarının olacağını ve emlak sektörünün de bu durumdan ciddi anlamda etkileneceğini öngörüyorum. İleride fiziki olarak araba ya da ev değil bunların NFT’sini alacağız.” Webinarın bir diğer konuşmacısı olan Ödüllü Yazar, Podcaster Konuşmacı ve Girişimci Bora Özkentise, Z ve Y kuşaklarının metaverse evreninde halihazırda oyunlarla yer aldığını, metaverse’in son dönemde büyük ilgi çekmesinde teknoloji ile arsa alınabilir fikrinin etken olduğuna vurgu yaptı. Özkent konuşmasında şunları söyledi; “Öteden beri oyun evreni hep vardı. Facebook bu sürece dahil olunca çok heyecan yarattı. Çünkü parasal bir güç de ortaya koymuş oldu. Bu da diğer oyuncuları peşinden sürükledi ve bir anda metaverse kavramı hızlı bir ivme yakaladı. Özellikle internette ara yüzlerin kolaylaşması ve devrim niteliğindeki dokunabilirlik ve gözlüklerin çıkmasıyla normal bir hayattan farksızlaşan bir hayata merhaba demiş oldu insanlar. Yani durumun üç boyuta taşınması insanların daha kolay anlamasına, yaşamasına, deneyimlemesine olanak sağladı. Ben yakın bir gelecekte Metaverse’in internetin kendisine dönüşeceğine inanıyorum. Çünkü bu evrende para kazabiliyor olmak, hayal gücünü zorlamak, üç boyutlu deneyimi yaşamak insanlara heyecan veriyor.

Temel ihtiyaçların gerçek dünyadan sağlandığı, ama sosyal, kültürel ve diğer tüm ihtiyaçların sanal dünyadan karşılanmaya başladığı ‘metaverse’ün hızlı yükselişinde insanların giderek zorlaşan gerçek hayat yüzünden bu yeni geleceği ve gerçekliği kucaklamak için oldukça istekli oluşlarının etkisinin büyük olduğunu belirten webinar moderatörü Hande Berktan, yeni düzende emlak sektörünün nasıl etkileneceğini, Metaverse’de arsa alım satımlarının nasıl olacağını, olası riskleri Denge Değerleme Yönetim Kurulu Başkanı Baki Budakoğlu’na sordu.

“Metaverse’te satın alınan arsa değil, arsanın NFT’si”

Öncelikle bu platform üzerinden bir düzeltme yapmak gerekir, alınan arsa değil arsanın NFT’si. İnsanlar sonuçta fiziki bir arsa almıyor” diyen Denge Değerleme Yönetim Kurulu Başkanı Baki Budakoğlu; “Ama yine de bu tür yatırımlar yaparken  fiziki olarak baktığımız değerler iyi incelenmeli. Burada en önemli konu güvenilirlik ve bilişim altyapısının net olması. Popüler bir yaklaşımla, ünlülerin oturduğu yerlere yakın evler ya da önemli caddeler veya önemli markaların olduğu yerlere yakın lokasyonlar gibi seçenekler üzerinden insanlar kararlar veriyorlar. Ancak bu durumun metaverse kavramındaki emlak alımlarında tam olarak bir karşılığı yok.  İnsanlar hızlı bir reaksiyonla, önemli AVM’lerdeki dükkanları aldılar ama, burada dikkat edilmesi gereken şey nasıl yönetildiği, nasıl işlediği ve nasıl güvenilir olduğu. Maalesef şu an için bunun bir anayasası, kuralı yok, yakın bir zamanda şekillenecektir, ancak dikkat edilmesi gereken popüler yerler değil onların nasıl işlediği, yönetildiği” şeklinde konuştu.

Metaverse’de arsa alımında dikkate alınması gereken parametreler hakkında da webinar dinleyicilerini uyaran Baki Budakoğlu, unutulmaması gereken konuları şu sözlerle sıraladı; “Öncelikle bu dünyada yaşadığımızı, yaşayacağımızı unutmamamız gerekiyor. Metaverse geleceğinde yatırım yaparken ihtiyaç ve beklentiler doğru belirlenmeli. Çünkü bir yerde yatırımdan bahsediyoruz, bunlar boşa gitmemeli. Arsa beklentileri, yatırım beklentileri şu an için çok oturmuş değil. Nihayetinde bizler orada avatar dediğimiz benliklerimizle temsil edileceğiz. Onlar, beslenmeyecek, üşümeyecek, barınma için özellikli bir alanlara ihtiyaç duymayacak. O nedenle gerçek hayattaki beklenti ve isteklerle metaverse alanındaki isteklerin doğru analiz edilmesinde yarar var. Şu an satılan arsalarda gündeme getirildiği için çok popüler ve çekici hale geldi.  Bu tür yatırımlar büyük şirketler, markalar için bir sıkıntı olmayabilir ama daha küçük yatırımcılar için ciddi kayıplara neden olabilir. Bu yüzden insanların metaverse evreninde yapacakları satın almaları bilinçli yapmaları gerekir.

“Metaverse, kendi değerini yaratmak isteyenler için önemli bir fırsat”

Metaverse kavramının şirketler için yeni bir alternatif mecra olduğuna dikkat çeken ve kendi değerlerini yaratma adına önemli bir fırsat olarak görülmesi gerektiğine vurgu yapan Türkiye’nin ilk Metaverse Ajansı STANDBY ME Ajans BaşkanıCan Yurdakul, konuşmasında kendi sektörlerinde Metaverse pazarının 420 milyar dolar değerinde olduğunu ve birkaç yıl içinde bu rakamın iki üç katına rahatlıkla çıkabileceğini söyledi. Firma olarak markalara ‘bu evrende nasıl değerler yaratabiliriz?’ noktasında çalışmalar yaptıklarını belirten Can Yurdakul, buradaki ana kriterlerini ‘sıcaklık haritası’ olarak tabir ettikleri uygulama ile yönettiklerini belirtti.

Güneş Enerjisi Teşvikleri Yatırımların Artmasını Sağlayacak

Enerji Piyasası Denetleme Kurulu (EPDK) tarafından Ocak 2022’de belirlenen ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni elektrik tarifesine göre elektriğin birim fiyatı ilk kademe kullanımda yüzde 50, ikinci kademede ise yüzde 125 zamlanmış oldu.

Artan fatura maliyetleri ile ülkemizde yenilenebilir enerjinin önemi her geçen gün daha çok ön plana çıkıyor. 2023 yılında yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payının %30’a yükselmesi ve Türkiye’nin güneşte kurulu gücünün 10.000 MW olması öngörülüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada yeşil büyüme stratejisi çerçevesinde yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimine ağırlık verdiklerini, bu amaçla rüzgar ve güneş enerjisi yatırımlarına KDV istisnası ve gümrük vergisi muafiyeti uyguladıklarını söyledi.

Mevcut desteklerin kapsamını genişleterek, güneş enerjisinden elektrik üreten lisanssız faaliyetler kapsamındaki yatırımların dördüncü bölge desteklerinden yararlanabilmesini temin ettiklerini dile getiren Erdoğan, “Böylece güneş ve rüzgar enerjisi yatırımcılarına KDV istisnası ve gümrük vergisine ilave olarak yüzde 30 oranında vergi indirimi, 6 yıl boyunca sigorta prim işveren hissesi desteği sağlamış oluyoruz” dedi.

Yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde dünyanın en yüksek güneş enerjisi yoğunluklarından birine sahip ülkemizin güneş enerji endüstrisindeki potansiyeli şaşırtıcıdır. Bu potansiyeli performansa çevirme yolunda 14.Uluslararası Solarex İstanbul Fuarı, Türkiye’nin güneş enerjisi alanında üretim merkezi olması yolunda büyük adımlar atmasına destek olmak için tüm gücüyle çalışıyor.

T.C. Ticaret Bakanlığı, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı başta olmak üzere birçok resmi ve medya kuruluşunun desteklediği fuar, 07 – 09 Nisan 2022 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde kapılarını açacak.

200 yerli ve yabancı katılımcı 500’e yakın dünya markasının yer alacağı, 20.000’in üzerinde uluslararası ziyaretçiyi ağırlayan fuar, sempozyumlar ve firma konferanslarının yanı sıra ziyaretçilerin katılacağı farklı etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Özelikle üretim, yatırım ve finansman alanında seminerlerin düzenlendiği fuarda sektörün önde gelen uzmanları sektöre ışık tutuyor.

Solarex İstanbul Ortadoğu ve MENA ülkelerinden alım heyetlerini ağırlayacak

Solarex İstanbul’a özellikle Ortadoğu ülkelerinden yoğun ilgi var. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Irak, Yemen, Mısır, Makedonya, Tunus, Sırbistan, Fas gibi ülkelerin yanında Kuzey Afrika ülkelerinden başta olmak üzere toplam 20 ülkeden üst düzey heyetler fuarı ziyaret edecek. Solarex İstanbul süresince gelecek olan alım heyetleriyle milyonlarca dolarlık iş hacmine ulaşılması bekleniyor.

MÜSİAD Solarex İstanbul’da vereceği konferanslarla yatırımcılara ışık tutacak

MÜSİAD ve Solarex İstanbul işbirliği çerçevesinde; 11.000’i aşan üyesi, temsil ettiği 60.000’e yakın işletmeye, yurtiçinde 88 irtibat noktasına, yurtdışında 74 farklı ülkede 169 ağı olan MÜSİAD ENERJİ KONSEYİ eşliğinde değerli sanayicilerimizi Solarex İstanbul’a davet eden MÜSİAD, fuarla eş zamanlı gerçekleştireceği konferanslarla yatırımcılara ışık tutacak.

Rusya – Ukrayna Savaşı’nda Dijital Çatışmalar

Aslı ÜNAL
Prof. Dr. Levent ERASLAN

 

İçinde bulunduğumuz yıl içerisinde çok yakın bir süre önce Rusya ve Ukrayna arasında uzun yıllardır devam eden kriz büyük bir patlak vermiştir. 24 Şubat 2022 sabahında Rusya’nın Ukrayna’yı işgali başlamıştır. 21. Yüzyıl içerisinde yaşarken hiç beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan bu işgal ve fiziki savaş durumu tüm dünyanın ilgisini üzerine toplamıştır. Gelişen teknoloji ve iletişim araçları sayesinde iki ülke arasında yaşanan her türlü gerilime ve savaş anına tüm dünya neredeyse aynı anda tanıklık etmektedir. Daha önce tarihin hiçbir döneminde yaşanmamış olan bu anında etkileşimli savaş süreci yine sosyal medya üzerinden çok daha uzun zaman önce ayak seslerini duyurmuştu. Savaş devam ederken ise dijital ortamlarda ve platformlarda çok sayıda gelişme yaşanmaktadır.

  • Savaşın başlamasından önce Rusya tarafından sosyal medyada Ukrayna halkının moral ve motivasyonunu bozmak amacıyla sosyal medya paylaşımları yapıldı.
  • Sosyal medyada binlerce asılsız haber paylaşıldı ve dağıtıldı.
  • Rusya on binlerce bot ve smart bot hesap ile savaş propagandası yaptı.
  • Twitter sohbet odaları savaşın sosyal medyada tartışma aracı olarak kullanılmıştır.
  • Sosyal medya üzerinden savaşa ilişkin 10’dan fazla algı yönetimi tekniği kullanıldığı saptanmıştır.
  • Sosyal medya platformları hackerların elde ettiği bilgiler paylaştığı bir alan haline gelmiştir. İki ülkenin karşılıklı olarak birbirine ilişkin elde ettiği özel bilgileri sosyal medyada ifşa ettiği görülmüştür.
  • 53 ülkeden yabancı askerlerin Ukrayna safında savaşa katılması sosyal medya üzerinden yoğun bir şekilde paylaşılmıştır.
  • Ukrayna Başbakan Yardımcısı Mykhailo Fedorov Cloudflare’den Rusya’daki hizmeti kapatmasını istedi, ancak bu talep savaşa ilişkin bilgi almak için Rus halkının daha fazla İnternet’e ihtiyacı olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.
  • Sosyal medyanın kitleler üzerindeki etkilerinin farkında olan Ukraynalı, Rus, Avrupalı ve ABD’li yetkililer dev teknoloji şirketleri Google, Facebook, Twitter ve Telegram başta olmak üzere birçok sosyal medya platformu üzerinde baskıyı artırmıştır.
  • Ukraynalı yetkililer, Apple, Meta ve Google’dan Rusya’daki faaliyetlerini kısıtlamasını istedi. Ardından, Google ve Facebook, Rusya merkezli medya kuruluşlarına reklam vermeyeceğini duyurmuştur.
  • Apple`ın Rusya`daki resmi internet sitesinden yapılan bütün satışlar durdurulmuştur.
  • Meta, Rus devlet medyasının tüm Facebook ve Instagram kullanıcılarına önermeyi bırakmıştır.
  • Netflix, Rusya`da gelecekteki tüm projeleri ve satın almaları geçici olarak durdurmuştur. Ayrıca Ukrayna`da devam eden kriz nedeniyle, Rusya`nın yayın düzenlemelerini kabul etmeyeceğini açıklamıştır.
  • Youtube, Sputnik ve RT`nin kanallarını Avrupa`da erişime kapattı, ayrıca Rus kanallarının gelir elde etmesini askıya almıştır.
  • Twitch, Rus devlet medyasının zararlı yanlış bilgi yayıcılarına karşı hareket etmesini yasaklamıştır.
  • Dezenformasyonun yoğun olarak yaşandığı ve bu nedenle tepkileri üzerine çeken Telegram, “yanlış” bilgi paylaşımı nedeniyle savaşa ilişkin içerikleri servis eden sayfaların kapatılacağını duyurmuştur.
  • Spotify, Ukrayna`ya yönelik saldırıya yanıt olarak Rusya`daki ofisini kapamıştır.
  • Rusya’ da Apple Pay ve Google Pay hizmetleri çevrimdışı olmuştur.
  • FIFA 22, FIFA Mobile ve FIFA Online oyunlarından Rusya milli takımı ve Rusya kulüp takımlarının kaldırılacağı açıklanmıştır.
  • Mastercard ve Visa, yaptırımların ardından Rus finans kurumlarını engellemiştir.
  • Kripto borsası Binance, yaptırım uygulanan Rus bankalarının kartlarını kabul etmeyeceğini açıklamıştır.
  • Microsoft, Rusy`da tüm hizmetlerini durdurmuştur.
  • Twitter, Rusya yanlısı haber sitelerine ve Kremlin yanlısı yayın yapan kişisel hesaplara “Rusya devletine bağlı medya” etiketi ekleyeceğini, Facebook ve YouTube ise savaş propagandasını önlemek için Avrupa’daki hesapların bazılarına erişim engeli getireceğini açıklamıştır.
  • Ukrayna’da Rusya’nın siber saldırıları ile mücadele etmek için binlerce BT Uzmanı ve hacker tarafından bir Bilişim Ordusu kurulmuştur.
  • Hackerlar özellikte Telegram grupları aracılığıyla bir araya gelerek hedef stratejilerini belirlemektedir.
  • İki ülke arasında hükümet kaynaklarına, alt yapı kaynaklarına ve idarecilere yönelik DDoS saldırıları yapılmıştır.
  • Rus sistemlerine Ransomware adlı bir fidye yazılımı bulaştırılmaya çalışılmıştır.
  • Savaşın ilk günlerinde Rusyaya ait Sberbank’a yapılan saldırı sonucu banka hizmet kesintisi yaşanmıştır.
  • Google, Haritalar bölümünde Ukrayna’ daki trafik bilgilerini insanların nerede toplandığını gösterebileceği ve güvenlik riski oluşturabileceği gerekçesi ile kaldırmıştır
  • Anonymous, Putin’in 97 milyon dolarlık yatını hackleyerek rotasını ‘Hell (Cehennem)’ olarak değiştirmiştir.
  • Ukranya’ya Rusya tarafından siber saldırı gerçekleşti 53 Milyon Kişinin Bilgilerini ele geçirdiler. Hacker’lar Dark Web de açık bir şekilde bu verileri paylaşmıştır.
  • Ukrayna, Rusya Federasyonu’na ait kamu hizmetleri portalının (gosuslugi.ru) kaynak kodlarını paylaşmıştır.
  • Ukrayna ve Ukraynaya destek veren hacker grupları Rusya Savunma Bakanlığı web sitesinin (mil.ru) veri tabanını ele geçirerek bu verileri sızdırmıştır
  • Hackerların, DDoS saldırılarını 4 milyar kat artırmak için mitel cihazlarını kötüye kullandığı iddia edilmiştir.
  • Ancak erişim kısıtlaması olduğu için devlet sitelerine şu anda iki ülke arasında DDOS ataklar gerçekleştirmiyor. Bankalar, holdingler, telekomünikasyon ve özel şirketlere DDOS ataklar yapılmaktadır.
  • Ukrayna’daki Rus Siber Saldırılarının SpaceX’in Mars Roketini Geciktirdiği iddia edildi. Elon Musk, Starlink’in Ukrayna’nın bazı bölgelerinde Rus olmayan tek iletişim sistemi olduğunu ve bunun onu Rus bilgisayar korsanları için çekici bir hedef haline getirdiğini söyledi. SpaceX, hükümetin talebi üzerine, Rus işgalinden sonra ülkenin internet bağlantısını sürdürmesine yardımcı olmak için Ukrayna’ya ücretsiz Starlink terminalleri göndermiştir. Starlink cihazlarının ilk sevkiyatı 28 Şubat’ta Ukrayna’ya ulaştı. SpaceX CEO’su Elon Musk’a göre, o zamandan beri görünüşe göre Rus siber bilgisayar korsanları için potansiyel bir hedef haline geldiler. Musk, şirketin bu sorunla o kadar meşgul olduğunu ve insanları Ay ve Mars’a taşımak için tasarlanan uzay gemisi Starship’in ilk uçuşunu ertelemesi gerektiğini söylemiştir.

SODİMER Meta Okulu Başlıyor

Günümüzde teknolojinin sürekli olarak geliştiği ve bireylere yeni sanal ortamlar sunulan dijital çağ içerisinde son günlerde en çok konuşulan ve merak edilen konu Metaverse haline geldi. Henüz çok yeni bir kavram olan Metaverse her yaştan bireyin ilgisini çekiyor ve merakla bekleniyor. Eğitimden iş hayatına kadar birçok alanda kullanılması beklenen Metaverse ile ilgili çalışmalar devam ederken bireyler bu konuda bilgilenmeye ve kendisine bu alanda nasıl bir yer açacağına öğrenmeye ihtiyaç duyuyor.

Dijital yaşam ve sanal ortamlara ilişkin birçok çalışmaya öncülük eden SODİMER, Metaverse Derneği iş birliğinde SODİMER Meta Okulu’nu hayata geçirmeye hazırlanıyor. 14 Mart Pazartesi günü açılış konuşmalarıyla başlayacak SODİMER Meta Okulu’nda ilgili ve katılmak isteyen herkese bir ay sürecek eğitimler verilecek. Haftanın üç günü farklı konularda alanında uzman kişilerce eğitimler yapılırken katılımcılara farklı deneyimler sunulacak.

SODİMER Meta Okulu’nun açılışında Metaverse Derneği Başkanı Alphan Manas,

Yapımcı, senarist ve yönetmen Birol Güven ve SODİMER Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan’ın konuşmalarına yer verilecek. Açılış programında farklı konulara değinecek konuşmacıların ardından ilk yerli ve milli Metaverse uygulamaları katılımcılar ile birlikte deneyimlenecek.

Yaklaşık bir ay sürecek eğitimlerin ardından ilgili katılımcıların Metaverse’e ilişkin var olan tüm bilgilere sahip olması beklenirken, Türkiye’nin ilk Metaverse Okulu eğitimini tamamlayan katılımcılara sertifikaları verilecek.

Açılış Dersinin ardından yapılacak derslerin başlıkları ise şu şekilde olacak;

  • Metaverse ve Temel Kavramları
  • Metaverse’in Teknolojik Alt Yapısı
  • VR-AR ve Meta Dünya
  • PreMetaverse ve Ticarileşme
  • Merkeziyetsizlik Temelleri ve Metaverse’de Merkeziyetsizlik
  • Metaverse ve Eğitim Olanakları
  • Metaverse ve Hukuk
  • Metavese, Sanat ve İletişim Dünyası
  • Yapay Zeka ve Meta Dünyası
  • Metaverse Girişmciliği
  • Metaverse ve Gelecek Projeksiyonları
  • Metaverse Bir Ütopya mı, Distopya mı Yaratacak?
  • Metaverse’ten Tekilliğe – Meta İnsan • Panel

ULUTEK ve TÜBİTAK BUTAL Arasında Teknolojik İş Birliği

ULUTEK Teknopark, firmaların ihtiyaç duyduğu test, analiz ve muayene hizmetlerinden avantajlı şekilde faydalanabilmeleri amacıyla TÜBİTAK BUTAL ile iş birliği protokolü imzaladı.

ULUTEK Teknopark, 160’ı aşkın firmanın küresel pazarda rekabet güçlerini artırmak ve yüksek kaliteli üretim gerçekleştirmelerini sağlamak amacıyla TÜBİTAK Bursa Test Analiz Merkezi (BUTAL) ile iş birliği protokolü imzaladı. Protokol kapsamında firmalar, TÜBİTAK BUTAL’de çok sayıda akredite laboratuvardan oluşan test, analiz ve muayene kompleksinden avantajlı olarak faydalanabilecek.

Bilgiyi teknolojiye dönüştüren protokollerin ortak aklın yolunda önemli adımlar sağladığını belirten ULUTEK Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Karagöz, “ULUTEK olarak, bilim ve teknolojiye dayalı yöntemlerin ağırlıkta olduğu iş birliklerimizde, kentimizin ve ülkemizin küresel ekonomide rekabet gücünü artırmayı hedefliyoruz. Firmalarımız, niteliklerini ve yetkinliklerini aldıkları başarı ödülleriyle birçok kez kanıtlayarak Teknoparkımızı gururlandırdı. Biz de bu başarıyı teşvik etmek gerektiği düşüncesiyle, firma yetkililerimize üretimde kolaylık sağlamak için TÜBİTAK BUTAL ile iş birliğine gitmek istedik. Kurumlar arası bilgi ve tecrübe paylaşımlarının da olacağına inandığımız protokolümüz, akademik tecrübeleri bir araya getirdi” dedi.

ULUTEK Teknopark’ın bilişim sektöründe gelişen yenilikçi çalışmalara öncülük ettiğini kaydeden TÜBİTAK BUTAL Genel Müdürü Sedat Aktaş da “ULUTEK ile imzaladığımız protokolümüz, paydaşlarımızla birlikte sürdürülebilir ilişkiler kurarak uluslararası standartlarda bir merkez olmak için ilerlediğimiz yolumuzda stratejik bir adım oldu” diye konuştu.

Bursa’nın Suyuna ‘Yeşil Çevre’ Koruması

Bursa’nın doğusunda atık suları arıtarak temiz su kaynaklarını doğaya kazandıran Yeşil Çevre, yeni yatırımlarla bölgenin daha yeşil bir görünüme kavuşmasına katkı sağlayacak.

Evsel ve endüstriyel faaliyetler sonucu oluşan atık suları arıtarak, temiz su varlığını korumak amacıyla faaliyetlerini sürdüren S.S. Yeşil Çevre Arıtma Tesisi İşletme Kooperatifi, kentin doğusunda çevre dostu üretime katkı sağlarken kapasite artırıcı yatırımlarını da hayata geçiriyor. Çevre, hava ve su kirliliğini önleyecek projeler geliştiren Yeşil Çevre, günlük arıtma kapasitesini 100 bin metreküpten 150 bin metreküpe çıkaracak.

GÜNLÜK 150 BİN METREKÜPE ÇIKACAK

Yeşil Çevre’de üretim ve Kestel ve Gürsu İlçelerindeki nüfus artışına yönelik çevreci adımları erkenden öngörüldüğünü belirten Genel Müdür Mehmet Aydın “Halihazırda günlük 100 bin metreküp olan arıtma kapasitemizi bu yıl altyapımıza uygun olarak günlük 150 bin metreküpe çıkarma çalışmalarına yönelik uygulama projelerinin hazırlanması sürmektedir. Projelerin hazırlanması sırasında teknolojik trendleri yakından takip ederek, Paris İklim Anlaşması ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum noktasında önemli katkılar sağlayacağız. İleri biyolojik arıtma gerçekleştirdiğimiz tesisimizde çevremizi iyileştirmek için ambalaj atıklarının toplanması ve ayrışması noktasında fizibilite kontrollerimizin ardından bu projemiz de tamamlanacak” dedi.

KENDİNİ 2 YILDA AMORTİ EDECEK

Arıtma tesislerinde sorun teşkil eden en büyük faktörlerden biri olan çamurun bertarafına yönelik çevreci çözümler geliştirdiklerini de belirten Mehmet Aydın “Çamur yakma tesisimizdeki revizyonlarımız kapsamında, daha verimli sonuçlar elde etmek amacıyla yenilikçi teknolojilere uygun bir şekilde ekipmanlarımızı değiştireceğiz. Doğal gaz yerine yakma tesisinde oluşan atık ısı kullanacağımız ve atmosfere salınan zararlı gazların etkisini önleyeceğimiz proje, tesisimize ciddi anlamda ekonomik değer katacak ve zamanla kendini 2 yılda amorti edecek. Buhar enerjisiyle ön kurutma yapılarak daha sağlıklı sonuçlar alacağımız projemizi ihale ettik. Yeşil Çevre olarak arıtma konusunda hassas bir şekilde bölgemizdeki sorumluluklarımızı yerine getirirken faaliyet alanımızda rol model olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

EİB ve SKD’den Sürdürülebilir Kalkınma İçin Güç Birliği

Ege İhracatçı Birlikleri, 2019 yılında dünyanın en büyük sürdürülebilirlik inisiyatifi BM Global Compact ile attığı küresel adımı, ulusal ve uluslararası fonlar aracılığıyla projeler yürüterek genişletmeye devam ediyor. 

Sürdürülebilirlik odaklı ihracat stratejisiyle 2021 yılı hedefini aşarak yüzde 25 artışla 16 milyar 325 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren Ege İhracatçı Birlikleri, İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği ile iş birliği protokolüne imza attı.

Küresel sürdürülebilirlik yatırımlarının 30 trilyon doları aştığını söyleyen Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, her aşamada işleyişlerin yeniden tasarlanması gerektiği görüşünde:

Sürdürülebilirlik ekosisteminde yer alan kurum ve kuruluşlar ile iş birliklerimiz devam ediyor. İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği ile imzaladığımız iş birliği protokolüyle üyelerimizin, sıfır atık ilkelerine ve döngüsel ekonomi stratejilerine bağlı kalarak, ülke çapındaki döngüsel dönüşüme öncülük etmelerini sağlayacağız. 2020 yılında sektörlerin uyum sürecine destek olmak, yeni projeler geliştirilmesi için Sürdürülebilirlik Çalışma Grubumuzu, 2021 yılında da yine bir ilke imza atarak Türkiye’de İhracatçı Birlikleri arasında Sürdürülebilirlik Proje ve Eğitim Departmanımızı kurduk.

Eskinazi, Ege İhracatçı Birlikleri’nin kurumsal sürdürülebilirlikten, sektörel saha çalışmalarına, insan kaynağının sürdürülebilirliğinden, firmaların Sürdürülebilirlik Ur-Ge projeleriyle desteklenmesine kadar birçok süreci yönettiğini sözlerine ekledi:

Geçtiğimiz günlerde İhracatçı Birliği olarak ilk kez Global Compact sorumluluk bildirim raporumuzu hazırladık. Çok yakın zamanda da tüm Türkiye’ye örnek teşkil edecek, Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik Raporunu kamuoyuna duyuracağız.

Rosatom Flot Arktika Doğu-Batı Refakati Görevine Başladı

Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom’un çatısı altında faaliyet gösteren Atomflot FSUE’nin önde gelen nükleer enerji ile çalışan buzkıran gemisi Arktika, Pevek limanından denize açılan Engineer Trubin ve Polar King gemilerine eşlik etmeye başladı.

Şimdiye dek ilk kez, 22220 projesinin parçası olan ve nükleer enerjiyle çalışan bir gemi, bir konvoyun doğu-batı refakatinde görev alıyor. Kuzey Kutbu’nun bu bölümünde gemilere kılavuzluk etme işi normalde Kasım ayında sona eriyordu.

Nükleer enerji ile çalışan Rosatomflot’un buz kıran gemisine dizel-elektrikli buz kıran gemisi Kapitan Dranitsyn yardımcı olacak.

Atomflot Genel Müdür Yardımcısı Leonid Irlitsa konuya ilişkin olarak, “Konvoya kılavuzluk etme işi, Kara Denizi’nin batı ucundaki buzula yakın bir yerde sona erecek” dedi. Arktika, diğer gemileri doğudan alıp Kuzey Denizi Rotası boyunca onlara eşlik edecek. Yolculuk sırasında buzkıranın kaptanı, Atomflot’un Deniz Operasyonları Genel Merkezi tarafından yönlendirilecek. Bu benzersiz tecrübenin gemi kaptanları tarafından incelendikten sonra Kuzey Denizi sularında sürdürülecek daha sonraki refakat planlamalarına rota oluştururken temel bir bilgi kaynağı olması bekleniyor.

Nükleer enerjiyle çalışan buzkıran Arktika, Baim Cevher Bölgesi’nin geliştirilmesi ve Chukotka Geliştirme Bölgesi için büyük ölçekli yük taşıyan gemilere refakat etmek amacıyla sözleşmeli olarak faaliyet gösteriyor.

GDK Baimskaya Ltd Şti İcra Direktörü Georgy Fotin, konuya ilişkin açıklamasında şunları belirtti: “Proje 22220 nükleer enerjili buz kırıcılar, Kuzey Kutbu’ndaki Rus liderliğini sağlamlaştırmaktadır. Baim bakır projesinin hayata geçirilmesi, Kuzey Denizi Rotasının daha da geliştirilmesine de katkıda bulunacaktır. Maden yatağının geliştirilmesi, kargo trafiğini 2 milyon ton artıracaktır. Proje çerçevesinde Çukotka’da yıl boyunca bir liman, otoyol ve yeni enerji hatları inşa edilecektir. 2027’den itibaren, yılda toplam 70 milyon ton cevher kapasiteli bir madencilik ve işleme tesisi faaliyete geçecektir. Baimsky Madencilik ve İşleme tesisinin inşası, Uzak Doğu’nun sosyoekonomik kalkınma stratejisinin bir parçasıdır.

Şu anda Kuzey Deniz Rotası’nın doğu bölgesinde zorlu koşullar gözlemleniyor. Buzun kalınlığı yer yer iki metreyi buluyor.

Konuyla ilgili açıklama yapan Arktika’nın Kaptanı Vasily Gubkinda, “Evrensel nükleer enerjili buz kırıcılar, önceki projelerin nükleer enerjili gemilerinden daha üstün. Güç, manevra kabiliyeti, buz kırma yeteneği, hava çekişini değiştirme yeteneği gibi özellikle önemli avantajları olarak sıralanabilir. Eşlik ettiğimiz gemilerin kaptanları, evrensel bir nükleer buz kırıcıyı takip etmenin çok daha uygun olduğunda hemfikir. Buzkıranın arkasındaki kanal, geniş, düz ve daha açık, bu da nükleer güçle çalışan geminin gerisinde kalan buzul koşullarında seyrin daha güvenli olduğu anlamına geliyor” dedi.

Koç Holding 17,3 Milyar TL Kombine Yatırım Gerçekleştirdi

Koç Holding, 2021 yılında konsolide bazda toplam 346,7 milyar TL gelir elde ederken, 17,3 milyar TL kombine yatırım gerçekleştirdi.

2021 yılı finansal sonuçlarını değerlendiren Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, “Ekonomik, siyasi ve toplumsal alanlarda tüm dünyada belirsizliklerin hâkim olduğu bir yılı daha geride bıraktık. Bilim insanlarının olağanüstü bir gayretle ve görülmemiş bir hızla sunduğu aşılara rağmen pandeminin etkileri devam etti. Böyle zorlu bir yılda Koç Topluluğu olarak çalışma arkadaşlarımızın özverili gayretleri, çevik yönetim anlayışımız, sağlam bilançomuz, portföy yapımız, kuvvetli bayi teşkilatımız, geniş tedarik zincirimiz ve dijital yetkinliklerimiz sayesinde başarılı sonuçlar elde ettik. Ülkemize olan kuvvetli inancımızla yatırımlarımızı kararlılıkla sürdürdük. 2021 yılında yaptığımız 17,3 milyar TL’lik kombine yatırımla, toplam yatırımlarımızın son 5 yılda 53 milyar TL’ye ulaştığını gururla ifade etmek isterim. Bu başarılı tabloda en büyük pay sahibi olan çalışma arkadaşlarıma, bayilerimize, tedarikçilerimize ve markalarımızı tercih eden müşterilerimize şükranlarımı sunuyorum. Koç Topluluğu olarak insanı odağımıza alarak, dünyayı ve toplumu gözeten yaklaşımımızla çalışmaya ve değer yaratmaya devam edeceğiz” dedi.

2021 yılında stratejik plan sürecini farklı yönettiklerini ve özellikle şirketlerin büyük hamle yapabilecekleri fırsatların üzerinde durduklarını belirten Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, “Yapı Kredi hisselerinin yüzde 18’ini UniCredit’ten 3,5 milyar TL bedelle satın almak üzere anlaştık. Güçlü sermaye yapısı, uzun yıllara dayanan tecrübe ve bilgi birikimiyle, Yapı Kredi’nin performansı müspet yönde ayrışıyor. Bu satın alma Yapı Kredi’ye, bankacılık sektörüne ve uzun vadede ülkemizin potansiyeline olan inancımızın bir göstergesi” dedi.

“2021 yılında önemli satın almalar gerçekleştirdik”

Topluluk şirketlerinin faaliyet gösterdikleri sektörlerdeki lider pozisyonlarını 2021 yılında pekiştirdiklerini belirten Levent Çakıroğlu, küresel büyüme vizyonları doğrultusunda stratejik yatırımlara kararlılıkla devam ettiklerini söyledi.

Çakıroğlu sözlerine şöyle devam etti: “Arçelik, Hitachi’nin Japonya dışındaki ev aletleri işinin yüzde 60’ını satın alma işlemini tamamladı. Yaklaşık 1 milyar dolar ciroya sahip yeni şirketimiz, Asya Pasifik, Avrupa ve Ortadoğu coğrafyasında 12 iştiraki ve 3 üretim tesisini bünyesinde barındırıyor. Yakın zamanda imzalanan iş birliği anlaşmalarıyla bu bölgenin stratejik öneminin artarak devam edeceğine inanıyoruz. Ayrıca Arçelik, Whirlpool’un Türkiye’deki şirketini satın alarak ihracat odaklı yerel üretim kapasitesini kuvvetlendirdi. Bir diğer iş alanımız olan yenilenebilir enerjide ise düşük karbon ekonomisine geçişimizi hızlandıracak stratejik bir adım attık. Entek, 60 MW kurulu gücü olan Süloğlu Santrali’ni satın aldı. Böylelikle portföyümüze ilk defa bir rüzgâr enerjisi santralini dâhil etmiş olduk. Önümüzdeki dönemde yenilenebilir enerjinin önemi daha da artacak. Biz de bu alandaki yatırımlarımıza Türkiye’de ve yurt dışında kararlılıkla devam edeceğiz.

Koç Topluluğu olarak, çok geniş bir ekosistemi etkileme potansiyelimizin verdiği güçle, daha yaşanabilir bir dünya için üzerimize düşeni yapmaya kararlıyız” diyerek sözlerini sürdüren Levent Çakıroğlu, “Çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim (ESG) alanlarındaki çalışmalarımıza kararlılıkla devam ediyoruz. Varoluşsal bir kriz haline gelmesi bakımından küresel iş birliği gerektiren iklim krizi konusunda başlattığımız ‘Karbon Dönüşümü Programı’nı Topluluk genelinde yürüttüğümüz kültürel dönüşümün çok önemli bir parçası olarak görüyoruz. Topluluk şirketlerimizden Tüpraş da bu alanda önemli bir adım atarak, 2050 yılında karbon nötr olma yolunda, geleceğin enerjisinde de liderliği hedeflediği ‘Stratejik Dönüşüm Planı’nı açıkladı” şeklinde konuştu.

Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu: “2021 yılı, pandeminin etkilerinin devam ettiği, buna bağlı olarak da ekonomik, siyasi ve toplumsal alanlarda belirsizliklerin hâkim olduğu bir sene olarak kayıtlara geçti. Böyle zorlu bir yılda koç topluluğu olarak çalışma arkadaşlarımızın özverili gayretleri, çevik yönetim anlayışımız, sağlam bilançomuz, portföy yapımız, kuvvetli bayi teşkilatımız, geniş tedarik zincirimiz ve dijital yetkinliklerimiz sayesinde başarılı sonuçlar elde ettik. Çalışma arkadaşlarımızın yetkinliklerini güçlendirmek ve profesyonel gelişimlerini küresel ölçekteki programlarla desteklemek amacıyla öncü uygulamaları hayata geçirmeye devam ettik. Ülkemize olan kuvvetli inancımızla yatırımlarımızı da kararlılıkla sürdürdük. Yurt içinde ve yurt dışında önemli satın almalar gerçekleştirdik. Aynı zamanda 2021 topluluğumuzun yeni ekonomiye dokunan iş alanlarında stratejik adımlar attığı önemli bir yıl oldu. Netice itibarıyla 2021 yılında yaptığımız 17,3 milyar TL’lik kombine yatırımla, toplam yatırımlarımızın son 5 yılda 53 milyar TL’ye ulaştığını gururla ifade etmek isterim. Bu başarılı tabloda en büyük pay sahibi olan çalışma arkadaşlarıma, bayilerimize, tedarikçilerimize ve markalarımızı tercih eden müşterilerimize şükranlarımı sunuyorum. Koç topluluğu olarak insanı odağımıza alarak, dünyayı ve toplumu gözeten yaklaşımımızla çalışmaya ve değer yaratmaya devam edeceğiz” dedi.

Tüpraş’tan 1,3 Milyar TL Yatırım, 27,6 Milyon Ton Satış

Türkiye’nin lider sanayi kuruluşu Tüpraş, 2021 yılının son dönemine ait finansal sonuçlarını açıkladı. Yılın son çeyreğinde, 2050 yılında karbon nötr hedefiyle yeni iş alanlarına yönelik ‘Stratejik Dönüşüm Planı’nı açıklayan Tüpraş, 2021 yılında %55’i sürdürülebilirlik alanında olmak üzere toplam 1,3milyar TL’lik yatırım gerçekleştirdi.

Tüpraş 2021 yılının dördüncü çeyreğine ilişkin finansal sonuçlarını açıkladı. Şirket, yılın dördüncü çeyreğinde %98’lik kapasite kullanımıyla 7milyon ton üretim ve 7,7 milyon ton satış gerçekleştirdi. Böylece Tüpraş, 2021 yılında toplam25,1 milyon ton üretim ve 27,6 milyon ton satış ile 151 milyar TL ciroya ulaştı.

Modernizasyon ve enerji verimliliğine yönelik yatırımlarını sürdüren Tüpraş, 2021 yılında %55’i sürdürülebilirlik hedefine yönelik olmak üzere toplam 1,3milyar TL’lik yatırım harcaması gerçekleştirdi.

Yılın son çeyreğinde, OPEC+ ülkeleri, arz kontrolünü gevşetmeye yönelik aldıkları kararı korurken Omicron varyantının küresel petrol talebine ilişkin yarattığı belirsizlik ve ABD’nin stratejik petrol rezervlerini kullanacağına yönelik açıklamalar, Brent ham petrol fiyatında dalgalı bir seyre yol açtı. Brent ham petrol fiyatı Eylül ayı sonu itibarıyla geldiği 78,8 $/v seviyesinden, çeyrek içinde dalgalı bir seyir göstererek yılı 77$/v seviyesinde kapattı.

Dördüncü çeyrekte, Avrupa’daki rafinerilerin bakımları sebebiyle arzdaki kısıntılar ve Omicron varyantının etkisine rağmen güçlü seyreden talep profili yanında yükselişini sürdüren enerji maliyetlerinin ürün fiyatlarına yansıması sonucunda benzin, motorin ve jet ürün marjları güçlü seyirlerini sürdürdü; her üç ürünün marjı da Aralık ayı içerisinde pandemi öncesi dönemlerindeki seviyeleri yakaladı.

Son çeyrekte ürün marjlarındaki yükseliş ve güçlü satışlar şirketin faaliyet kârını desteklerken, doğalgaz maliyetlerindeki artışlar, rafinaj faaliyetlerindeki iyileşme üzerinde sınırlayıcı bir etkiye sebep oldu. Brent ham petrol fiyatındaki artışa bağlı olarak oluşan stok kârının etkisi ile Tüpraş yılın dördüncü çeyreğinde669 milyon TL vergi öncesi kâr kaydetti. Şirketin2021 yılı vergi öncesi kârı ise 2,2 milyar TL olarak gerçekleşti.

Disiplinli ve etkin finansman politikaları ve iyileşmeye devam eden faaliyet kârlılığıyla güçlü bilanço korunurken, finansal performans rasyoları bakımından da pandemi öncesindeki seviyelere ulaşıldı.

Kurulduğu günden bu yana Türkiye’de enerjinin öncüsü olan Tüpraş, 24 Kasım 2021 tarihinde “Stratejik Dönüşüm Planını” açıkladı. Şirket, enerji sektörünün geleceğinde de liderliği hedefleyen planı doğrultusunda yeni enerji kaynaklarına yönelik yatırımları ve enerji verimliliği projelerinin katkısıyla, 2030 yılı itibarıyla faaliyetlerinden kaynaklanan karbon salımını, 2017 yılına göre yüzde 27 oranında azaltmayı, 2050’de ise karbon nötr olmayı taahhüt etti. Tüpraş, 2022 yılından 2050 yılına kadarki yol haritasını belirleyen Stratejik Dönüşüm Planı kapsamında Sürdürülebilir Rafinaj, Biyoyakıtlar, Sıfır Karbonlu Elektrik ve Yeşil Hidrojen olmak üzere dört iş alanına odaklanacağını açıkladı.

Tüpraş, ülkemizin akaryakıt ihtiyacını karşılama görevini yerine getirirken enerji sektörünün geleceğinde de liderliği hedeflediği dönüşüm yolculuğu boyunca, tüm faaliyetlerini emniyetli işletme anlayışıyla yerine getirmeye odaklanarak, yetkin insan kaynağı ve küresel rekabet gücüyle hissedarları, iş ortakları, tüm paydaşları ve ülkemiz için katma değer oluşturmaya devam edecek.

Yusufeli Barajı Türkiye’nin Enerjisine Katkıda Bulunacak

Tamamlandığında Türkiye’nin en yüksek, dünyanın ise üçüncü büyük barajı olacak olan Yusufeli Barajı’nda su tutma işleminin gerçekleşmesi için çalışmalar sona gelindi. Barajın son halinin çekilmiş görüntüleri kendine hayran bırakıyor.

Çoruh Nehri üzerinde, 275 metre gövde yüksekliği ile çift eğrilikli beton kemer kategorisinde Türkiye’nin birinci, dünyanın üçüncü en yüksek barajı olacak Yusufeli Barajı su tutma işlemi için çalışmalar sona gelindi.

Gövde yüksekliği tamamlanan barajda su tutma işlemi gerçekleşmesi için yoğun mesai harcanıyor. DSİ Çoruh Projeleri 26. Bölge Müdürlüğünce edinilen bilgiye göre, gövde enjeksiyon çalışmalarında fiziki gerçekleşme yüzde 95 seviye gelindi.  Gövde dolu savak hidro-mekanik imalatları ve dip savak vana odası inşaat çalışmalarının ise devam ettiği belirtildi.

Tünelli dolu savak kaplama betonu tamamlanırken, giriş, çıkış ve havalandırma bölgesinde çalışmalar sürüyor. Santral binasında idari ve ünite bloklarında mimari işler, trifükatör bölgesinde tıkaç çalışmaları sürerken, mansap düzenlemesi su altı kazı çalışmalarında yüzde 32 fiziki gerçekleşme sağlandı. Su tutma işleminin kısa sürede gerçekleşeceği bildirildi.

Yusufeli Barajı

Temelden yüksekliği 275 m, çift eğrilikli beton kemer kategorisinde Türkiye’nin birinci, dünyanın üçüncü en yüksek barajı olan Yusufeli Barajı, 2023 yılında elektrik üretimine geçtiğinde 558 megavat kurulu gücüyle yıllık ortalama 1 milyar 888 milyon kilovatsaat enerji üreterek ekonomiye yılda 1,9 milyar lira katkı sağlayacak.

Yusufeli Barajı, havzadaki diğer barajların enerji üretimini de yüzde 10 artıracak. Baraj gövdesinde kullanılan 4 milyon metreküp beton, Artvin’den Edirne’ye 13 metre platform genişliğinde beton yol yapılmasını sağlayacak kapasiteye sahip bulunuyor. Baraj tamamlandığında 2 milyar 130 milyon metreküp su depolama hacmine sahip olacak.

İdare: LİMAK İnşaat San. ve Tic. A.Ş.

Finansman: Yerel Kaynak

Hizmetlerin Süresi: 03/2013 – Devam

Projenin Kısa Açıklaması: Yusufeli Barajı, Artvin İli’nin yaklaşık 40 km güneybatısında ve Çoruh Nehri üzerindeki Yusufeli ilçesinin 10 km akış aşağısında yer almaktadır. Tamamlandığında 275 metre yüksekliği ile Türkiye’nin en yüksek, çift eğrilikli beton kemer baraj tipinde ise dünyanın üçüncü yüksek barajı olacaktır. 2,2 milyar m3 depolama kapasitesine sahip Yusufeli Barajı, Çoruh Nehri üzerinde işletmede olan ve kurulacak baraj ve HES’ler içerisinde en yüksek depolama kapasitesine sahiptir.

Barajın proje karakteristikleri;

Tipi: Çift Eğrilikli Beton Kemer

Kret Kotu: 715 m

Kret Uzunluğu:  490 m

Talvegden Yüksekliği: 220 m

Temelden Yüksekliği: 275 m

Gövde Hacmi: 4.000.000 m3

Ünite Sayısı: 3 adet

Türbin Tipi: Düşey Eksenli Francis

Ünite Gücü: 186 MW

Toplam Kurulu Güç: 558 MW

Yıllık Enerji Üretimi: 1888 GWh/yıl

Proje kapsamında 4.000.000 m3 gövde kütle betonu ve 1.370.000 m3 konvansiyonel beton olmak üzere toplam 5.370.000 m3 beton dökülmüş olup, baraj ve tesislerine ait uygulama ve detay proje hazırlanması (kalıp, ard soğutma sistemi, enjeksiyon ve ölçüm cihazları) hizmetleri verilmiştir.

275 metre yüksekliğindeki baraj gövdesi her biri 3.0’er m yükseklikteki 1910 adet beton bloktan oluşmuş ve gövde yüksekliği boyunca her 25.0 metrede bir gövdeyi boyuna kat eden toplam 5.0 km uzunluğunda kontrol galerileri imal edilmiştir. Baraj ve tesislerine ait toplamda 8,353.0 m araştırma sondajı, 391,954.9 m kontak konsolidasyon enjeksiyonu ve drenaj delgisi projeleri yapılmıştır. Gövde üzerindeki dolusavak yapısı karşıdan alışlı, her biri 11.50 m uzunluğunda 3 açıklıklı, 8.5 m yüksekliğinde radyal kapaklı ve 2,940 m3/s deşarj kapasiteli olarak tasarlanmıştır.

Baraj gövdesi sağ sahilde projelendirilen 2 x  Ø 8.5m çapındaki T1 ve T2 dolusavak tünellerinden her biri 1,200 m3/s deşarj kapasiteli olup, T1 ve T2  dolusavak tünelleri ile H1 ~ H4 havalandırma şarftları imal edilmiştir.

Mantar kesitli yeraltı santrali 110m x 24m x 55 m ölçülerinde olup; 3 adet üniteyi kapsayan 75.20 m’lik üniteler bloğu, 18.50 m’lik montaj bloğu ve 16.20 m’lik idari bloktan oluşmaktadır. Yeraltı yapılarından Transformatör Bloğu ise 83.25 m x 20.68 m x 20.20 m ölçülerinde projelendirilmiştir. 3 adet bloktan oluşan ve 565.00m kotunda yer alan Gaz Yalıtımlı Şalt Binası (GIS) 16.50 m x 100.0 m ölçülerinde imal edilmiştir.

Baraj gövdesi memba sağ sahilinde ise yatık çan ağzı su alma yapısı, Ø 14 çapında ve 78.0 m yüksekliğinde düşey kapak kontrol şatfı, branşman, enerji tünelleri, alt ve üst dirsek yapıları ile Ø 9.0 m çapında ve 110.50 m yüksekliğindeki düşey enerji şaftını kapsayan ve planda 270.53 m uzunluktaki enerji yapıları projelendirilmiştir.

Proje kapsamındaki düşey şaft imalatları yükselen delgi (raiseboring) metoduyla yapılmıştır. Emme borusu tünelleri, kapak kontrol yapıları, branşman yapısı, kuyruksuyu çıkış yapısı ve Ø 5.7 m ~ Ø 10.0 m çapındaki kuyruksuyu tünellerini kapsayan kuyruksuyu yapıları da planda 128.50 m uzunluğundadır.

Baraj gövdesi üzerinde yer alan 2,940 m3/s deşarj kapasiteli 3 gözlü dolusavaktan bırakılan sular, 130 m uzunluk ve 35 m taban genişliğinde olacak şekilde projelendirilen ve tabanda 3.0 m kaplama kalınlığına sahip, taban ve yan duvarları donatılı olarak imal edilen enerji kırıcı havuzda (EKH) toplanmaktadır.

Hizmetlerin Kapsamı:

  • Uygulama Projelerinin Hazırlanması,
  • İş Sonu Projelerinin Hazırlanması,
  • Danışmanlık Hizmetleri.

YUSUFELİ İLÇESİ YENİ YERLEŞİM YERİ

Bununla birlikte ülkemizin en yüksek barajı olacak olan Yusufeli Barajının göl sahasında kalacak olan Yusufeli İlçesi Yeni Yerleşim Yerinde modern bir İlçe olarak inşa edilmektedir.

DSİ Çoruh Projeleri 26. Bölge Müdürlüğünce inşa edilmekte olan Yusufeli İlçesi Yeniden Yerleşim Üstyapı Çalışmaları İnşaatı 3 ayrı bölgede etaplar halinde yürütülmektedir.

1.Bölgedeki (Sakut Vadisi) Üstyapı Çalışmaları:

1.ETAP: Artvin İli Yusufeli ilçesi 1. Bölge Kamu ve Sosyal Donatılar İnşaatı ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi kapsamında Hükümet Konağı, İlçe Emniyet Müdürlüğü, Adliye, PTT, Kütüphane, İlçe Gençlik Ve Spor Müdürlüğü, Kapalı Spor Salonu, Merkez Camii ve Müftülük Binası, Öğretmenevi ve 16 Derslikli Ortaokul yapımı tamamlanmıştır.

2. ETAP: Artvin İli Yusufeli ilçesi 1. Bölge 2. Etap 357 Adet Konut, 62 Adet Dükkan, 2 Adet Ticaret Merkezi, 1 Adet Belediye Hizmet Binası ve 1. Bölge 3. Etap 161 Adet Konut, 7 Adet Dükkan, 1 Adet 25 Yataklı Hastane İnşaatı ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi tamamlanmak üzeredir.

3. ETAP: Artvin İli Yusufeli ilçesi 4. Bölge 2. Etap 208 Adet Konut, 16 Adet Dükkan ve 6 Adet Ticaret Merkezi (36 Dükkan) İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşinin büyük kısmı tamamlanmıştır.

2.Bölgedeki (Yansıtıcılar) Üstyapı Çalışmaları:

  1. ETAP: Artvin İli Yusufeli ilçesi 2. Bölge 1. Etap 340 Adet Konut ve 16 Adet Dükkan İnşaatı ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi tamamlanmak üzeredir.
  2. ETAP: Artvin İli Yusufeli ilçesi 2. Bölge 2. Etap 248 Adet Konut ve 32 Adet Dükkan İnşaatı ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşinin büyük bölümü tamamlanmıştır.
  3. ETAP: Artvin İli Yusufeli ilçesi 2. Bölge 3. Etap 336 Adet Konut İnşaatı ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi tamamlanmak üzeredir.
  4. ETAP: Artvin İli Yusufeli ilçesi 2. Bölge 4. Etap 250 Adet Konut ve 4 Adet Dükkan İnşaatı ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi tamamlanmak üzeredir.
  5. ETAP: Artvin İli Yusufeli ilçesi 4. Bölge 1. Etap 226 Adet Konut, 4 Adet Dükkan ve 2 Adet Ticaret merkezi 812 Dükkan) İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi tamamlanmak üzeredir.

3.Bölgedeki (Tekkale) Üstyapı Çalışmaları:

  1. ETAP: Artvin İli Yusufeli ilçesi 3. Bölge 334 Adet Konut, 16 Adet Dükkan, İlçe Jandarma Komutanlığı, 24 Derslikli Lise ve Sağlık Ocağı İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi tamamlanmıştır.
  2. ETAP: Artvin İli Yusufeli ilçesi 3. Bölge 2. Etap 224 Adet Konut, 8 Adet Dükkan ve 1 Adet Semt Camii İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi tamamlanmıştır.

Çamurdan Elektrik Enerjisi Üretilmeye Başlandı

Tokat Belediye Başkanı Eyüp Eroğlu, çamurdan yıllık 44 milyon kilovat saatlik elektrik enerjisi üretecek olan tesisin yaklaşık 20 bin hanenin elektrik ihtiyacını karşılayacağını söyledi.  

Tokat Belediyesi tarafından yap-işlet-devret modeliyle Atık Su Arıtma Tesisi’nde elde edilen ham çamurdan elektrik üretimine başladı. Türkiye’de ilk defa yerli ve milli olarak üretilen dönerli yakma kazanı kullanılan tesiste yılda 44 milyon kilovatsaat elektrik elde edilmeye başlandı. Tokat Belediye Başkanı Eyüp Eroğlu, arıtma tesisindeki atık çamurdan metan gazı üreterek kurmuş oldukları 1 megavatlık biyogaz jeneratörü vasıtasıyla elektrik üretimi gerçekleştirildiğini kaydetti. Başkan Eroğlu, “Biokütle enerji santralinin temel ürün kaynakları, Tokat Belediyesi kanalizasyon atık çamuru ve Tokat bölgesinden tedarik edilen kavak ve çam kerestesi üretiminden kalan orman atıklarıdır. Tokat Belediyesi’ne ait şehir kanalizasyon giderlerinin arıtıldığı arıtma tesisinden çıkan çamur, ön kurutma işlemine tabi tutularak kurutulmakta ve yakıt haline getirilmektedir. Bununla birlikte arıtma tesisindeki atık çamurdan metan gazı üretilerek kurmuş olduğumuz 1 megavatlık biyogaz jeneratörü vasıtasıyla ayrıca elektrik üretimi gerçekleştirilecektir. Yıllık 44 milyon kilovat saatlik elektrik enerjisi üretecek olan tesisle Tokat’ta yaklaşık 20 bin hanenin elektrik ihtiyacının karşılanması planlanmaktadır” dedi.

Türkiye’de ilk proje

Projenin Türkiye’de ilk olduğunun altını çizen Başkan Eroğlu, “Sıfır atık projesine çok önemli destek verecek bir yatırım. Önümüzdeki yıllar atık yönetimi için çok önem arz edecek yıllar olacak. Biz de Tokat’ta çevreci bir belediye olarak çok yoğun çalışmalar yapıyoruz. Belediyemize ait atık su arıtma tesisimiz var. Burada biriken çamurlar var. Bu çamurları nasıl bertaraf ederiz diye düşünürken çok ciddi maliyetler ortaya çıktı. Sonrasında yaptığımız araştırmada acaba bundan bir gelir elde edebilir miyiz diye hesaplamalar yaptık. Bu çalışmaların soncunda bu tesisi kurduk. Burada 3 aşamadan oluşan bir sistem var ve atık çamur elektriğe dönüşüyor. Bizim bu projemiz Türkiye’de bir ilk bunun altını özellikle çizmek istiyorum. Bizim tesis de hem çamurdan elektrik üretiliyor hem de çamur bertaraf ediliyor” diye konuştu.

Tesisin yaklaşık 11 milyon dolarlık kurulum maliyetine sahip olduğunu ve aynı zamanda 40 kişiye istihdam sağlayacağını söyleyen Başkan Eroğlu, açıklamalarını şöyle tamamladı:

Saatte 6 megavatlık elektrik enerjisi üretimi yapabilmek için gerekli olan 27 ton/saatlik buharın elde edileceği kazan ünitesi, verimi yüzde 86 gibi oldukça yüksek değerde olan döner ızgaralı yatağa sahip.  Tamamen yerli ve milli sermaye ile Türk mühendislerinin projelendirmesiyle ülkemize kazandırılmıştır. Tesis 45 kişilik personeli ile ilde istihdam açığının giderilmesinde de olumlu katkılar sağlamaktadır. Tesis için orman atıklarının tedarikini yapan firmalar, tesisin bakım/onarımı için gerekli sanayi ekipmanlarının tedariki noktası düşündüğünde bölgesel kalkınmayı da üst düzeye taşıyan bir tesis olma özelliğine sahiptir.

Tesis Müdürü Timuçin Kars ise aktif olarak 7/24 esasına dayalı olarak çalışan tesisle ilgili şu bilgileri verdi: “Saatte 6 bin, yılda 44 milyon kilovat elektrik üretebilen tesisimiz yakıt olarak arıtma çamuru ve biokütle kullanmaktadır. Tokat Belediyesi Atık Su Arıtma Tesisi’nden elde edilen atık çamur kurutulduktan sonra burada yakılmak suretiyle kullanılmaktadır. Ayrıca orman ürünlerinin endüstri haricindeki kalan kısımları da elektrik üretiminde kullanılmaktadır. Yıllık 25 bin hanenin elektrik enerjisini karşılayabilecek tesisimiz aynı zamanda atıkların da bertarafını sağlamaktadır” ifadelerini kullandı.

“Yılın En İtibarlıları” Ödülleri Verildi

Marketing Türkiye ve AKADEMETRE iş birliğiyle düzenlenen ve pazarlama sektörünün en önemli standartlarından biri olarak kabul edilen “The ONE Awards Bütünleşik Pazarlama Ödülleri”nde kazananlar 20 Ocak 2022’de Hilton İstanbul Bomonti’de düzenlenen görkemli bir törenle “Yılın İtibarlısı” ödülüne kavuştu. Bu yıl sekizincisi gerçekleştirilen yarışmada 2021 yılının en çalışkan markaları yine halkoyuyla belirlenirken markaların bu başarısındaki paydaşları olan ajanslar da ödüllendirildi.

Marketing Türkiye adına pazar ve tüketici araştırmaları konusundaki yetkinliğiyle öne çıkan AKADEMETRE’nin gerçekleştirdiği “İtibar ve Marka Değer Performans Ölçümü” araştırmasının sonuçlarıyla hazırlanan “The ONE Awards Bütünleşik Pazarlama Ödülleri”nde sonuçlar belli oldu. 12 ilde toplam bin 200 kişiyle yüz yüze gerçekleştirilen görüşmeler sonucunda 66 kategoride yıl içinde itibarını en çok artıran markalar ve bu başarıya ortak olan paydaşları, Hilton İstanbul Bomonti’de gerçekleştirilen törenle ödüllerine kavuştu.

The ONE Awards’da bu yıl “Kurumsal Sosyal Sorumluluk Kategorisi”nde The ONE Awards Özel Ödülü’nün sahibi “22 Ekim Sağlık Okuryazarlığı Günü” projesiyle “Bayer Tüketici Sağlığı” oldu. Gecede yıl içinde hizmet verdikleri markalara sağladıkları katkıyla öne çıkan ajanslar da ödüllendirildi.

The ONE Awards 2021’de “Yılın İtibar Kazandıran Reklam Ajansı” VMLY&R İstanbul, “Yılın İtibar Kazandıran PR Ajansı” Medyaevi olurken “Yılın İtibar Kazandıran Medya Ajansı” MG Media oldu. Sekizinci gerçekleştirilen The ONE Awards’da 5. defa “Yılın İtibarlısı” ödülünü almayı başaran Burger King, bu yıl “The ONE Awards Büyük Ödülü”nün de sahibi oldu.

İlk kez 2015 yılında 12 sektör üzerinden yapılan “İtibar ve Marka Değer Performans Ölçümü”nde zaman içinde farklı sektörlerden gelen talepler doğrultusunda ölçümlemenin ve ödüllerin kapsamı genişletildi. The ONE Awards sekizinci yılında 66 kategoride yıl içinde itibarını en çok artıran markaları ve paydaşlarını ödüllendirdi. Araştırmada yılın en başarılı markaları ve paydaşları yine her yıl olduğu gibi halk jürisi tarafından seçildi.

The ONE Awards 2021’da Yılın İtibarlısı Ödülünü Kazanan Markalar:

  • Akaryakıt Kategorisi: Petrol Ofisi
  • Aksesuar / Mücevherat Kategorisi: Atasay
  • Araç Kiralama Kategorisi: Garenta
  • Atıştırmalık Kategorisi: ETİ
  • Ayakkabı ve Çanta Kategorisi: FLO
  • Bankacılık Kategorisi: Halkbank
  • Bebek Bakım Kategorisi: Dalin
  • Beyaz Eşya Kategorisi: Arçelik
  • Bilgisayar Kategorisi: Lenovo Türkiye
  • Bireysel Emeklilik ve Hayat Sigortaları Kategorisi: Axa Hayat Emeklilik
  • Binek Otomotiv Kategorisi: Opel Türkiye
  • Çay Markaları Kategorisi: Lipton Türkiye
  • Çocuk Giyim Kategorisi: Joker
  • Dijital Platform / Dijital Yayın Platformu Kategorisi: Digiturk
  • Discount Zincir Marketler Kategorisi: A101
  • Erkek Giyim Kategorisi: Kiğılı
  • Erkek Marka Yüzü Kategorisi: Kıvanç Tatlıtuğ
  • Enerji Kategorisi: Zorlu Enerji
  • E – Ticaret Sitesi Kategorisi: Hepsiburada
  • Ev Bakım Kategorisi: Marc
  • Ev Tekstili Kategorisi: Brillant
  • Gayrimenkul ve İnşaat Kategorisi: MESA
  • Gazlı İçecek Kategorisi: Özkaynak
  • Gazsız İçecek Kategorisi: Lipton Ice Tea
  • Gıda Kategorisi: Dr. Oetker Türkiye
  • Güvenlik Sistemleri Kategorisi: Kale Alarm
  • Havalimanı Kategorisi: İzmir Adnan Menderes Havalimanı
  • Hava Yolları Kategorisi: AnadoluJet
  • Holding Kategorisi: Doğuş Holding
  • Isıtma Kategorisi: Ariston Thermo Group
  • İletişim Kategorisi: Vodafone Türkiye
  • İnternet Servis Sağlayıcısı Kategorisi: İşNet
  • İlaç Kategorisi: Nobel İlaç
  • Kadın Giyim Kategorisi: Stradivarius
  • Kadın Marka Yüzü Kategorisi: Bensu Soral
  • Kafe Kategorisi: Saray Muhallebicisi
  • Karayolu Taşımacılığı Kategorisi: Kamil Koç
  • Kargo Kategorisi: Sürat Kargo
  • Katılım Bankacılığı Kategorisi: Albaraka Türk Katılım Bankası
  • Kişisel Bakım Kategorisi: İpana
  • Kozmetik Kategorisi: Catherine Arley
  • Kredi Kartı Kategorisi: Maximum
  • Kuruyemiş Kategorisi: Tadım
  • Küçük Ev Aletleri Kategorisi: Philips Ev Aletleri
  • Lojistik Kategorisi: Borusan Lojistik
  • Mobilya Kategorisi: Lazzoni Mobilya
  • Motorsiklet Kategorisi: Suzuki
  • Otomotiv Lastiği Kategorisi: Michelin
  • Oyuncak Kategorisi: Fisher-Price
  • Özel Sağlık Kurumları Kategorisi: Acıbadem Sağlık Grubu
  • Özel Temel Eğitim Kategorisi: İstek Okulları
  • Restoran Kategorisi: Bizim Lokanta
  • Sadakat Kartları Kategorisi: Maximiles
  • Self Servis / Fast Food Restoran Kategorisi: Burger King
  • Sigorta Kategorisi: Allianz Türkiye
  • Soğutma Kategorisi: Electrolux
  • Süt ve Süt Ürünleri Kategorisi: SEK
  • Teknoloji Üreticisi Kategorisi: Arçelik
  • Televizyon Kategorisi: LG
  • Ticari Otomotiv Kategorisi: Citroën
  • Turizm ve Seyahat Kategorisi: Etstur
  • Vakıf Üniversiteleri Kategorisi: Sabancı Üniversitesi
  • Zincir Kozmetik Mağazası Kategorisi: Watsons
  • Zincir Market Kategorisi: BİM
  • Zincir Otel Kategorisi: DoubleTree by Hilton
  • Züccaciye Kategorisi: Korkmaz
  • The ONE Awards Özel Ödülü – Kurumsal Sosyal Sorumluluk Kategorisi: 22 Ekim “Sağlık Okuryazarlığı Günü” – BAYER TÜKETİCİ SAĞLIĞI
  • Yılın İtibar Kazandıran Reklam Ajansı: VMLY&R
  • Yılın İtibar Kazandıran Medya Ajansı: MG Media
  • Yılın İtibar Kazandıran PR Ajansı: Medyaevi
  • The ONE Awards Büyük Ödülü: Burger King

Polisan, İklim Değişikliği ve Su Güvenliği Program Notunu B Seviyesine Yükseltti

Polisan Holding, Karbon Saydamlık Projesi’nin (CDP) İklim Değişikliği Programı ve Su Güvenliği Programında büyük bir başarıya imza attı. Holding, boya, kimya ve liman işletmeciliği alanlarındaki grup şirketlerinde hayata geçirdiği ve sürdürülebilir kalkınmaya destek veren çalışmaları nedeniyle global seviyede CDP notunu “B” seviyesine çıkardı.

Polisan Holding CEO’su Mehmet Hacıkamiloğlu konuya ilişkin açıklamasında; “Bütün faaliyet alanlarımızda sürdürülebilirlik politika ve uygulamalarını titizlikle hayata geçiriyoruz. Operasyonlarımızda kullanılan elektrik enerji ihtiyacının tamamını yenilenebilir enerji ile karşılayarak bu kapsamda karbon nötr olmayı hedefliyoruz. Bu sene çalışmalarımızı tedarik zincirini de kapsayacak şekilde genişlettik, 2025 yılı için mutlak emisyon azaltım hedeflerini belirledik” ifadelerine yer verdi.

Küresel birçok çevre problemin çözümüne ilişkin olarak şirketleri SMART hedefler belirlemeye ve aksiyon almaya teşvik eden Karbon Saydamlık Projesi’ne (CDP) dahil olan Polisan Holding, CDP’nin İklim Değişikliği Programı ve Su Güvenliği Programında global seviyede “B” listesine girmeye hak kazandı. Boya, kimya ve liman işletmeciliği ile gayrimenkul sektörlerinde faaliyet yürüten Türkiye’nin köklü şirketler topluluğu Polisan Holding’in not görünümünde yaşanan değişimi değerlendiren CEO Mehmet Hacıkamiloğlu, iklim değişikliği ile mücadele noktasında dokuz yıldır ciddi bir politika yürütüldüğünü ve hedefin not görünümünde bir üst sıra olan “A” listesi olduğunu kaydetti.

Mehmet Hacıkamiloğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Sanayide karbon salınımının olabilecek en düşük seviyeye indirilmesi, enerji başta olmak üzere kaynak yönetiminin doğaya ve verimliliğe destek sunacak politikada yürütülmesi güçlü bir kurumsal duruşla mümkün olur. Doğayı, insanı, sağlığı ve geleceği, doğabilecek her türlü maliyetin önüne koyan ve faaliyetlerini bu öncelikler üzerinden şekillendiren yaklaşımımız dün ve bugün olduğu gibi yarın da devam edecek.

Enerjide yenilenebilir kaynak kullanımını artıracak

İklim değişikliği ile mücadelede Kapsam I-II emisyon yoğunluğunu 9 yılda yüzde 49 oranında azalttıklarını aktaran Mehmet Hacıkamiloğlu, “Kimya ve boya fabrikalarımızın yanı sıra Kocaeli Körfez Bölgesinde bulunan liman operasyonumuzun alanı da dahil olmak üzere bütün operasyonlarımızda kullanılan elektrik enerji ihtiyacının tamamını yenilenebilir enerji ile karşılamayı, bu kapsamda karbon nötr olmayı hedefliyoruz. Bu yıl çalışmalarımızı tedarik zincirini de kapsayacak şekilde genişlettik ve 2025 yılı mutlak emisyon azaltım hedeflerini belirledik” dedi.

Suda kirliliği azaltan çözümlere ve geri dönüşüme odaklanıldı

Dünyanın en büyük on boya üreticisinden Japon Kansai Boya ile olan yabancı iş ortaklıkları Polisan Kansai Boya’nın Türkiye’ye tanıttığı ilk su bazlı miks makinesi ile 3.500 noktada fabrika kalitesinde boya temin ederek yaşam döngüsü boyunca ürünlerinin çevresel ayak izini azalttıklarını ifade eden Mehmet Hacıkamiloğlu açıklamasında Holding’in Türkiye’de faaliyet gösteren bağlı ortaklıkları Polisan Kimya ve Poliport’a da yer verdi:

Polisan Kimya başta olmak üzere bütün üretim alanlarında su tüketimini, kirliliğini azaltacak ve geri dönüşümünü sağlayacak çözüm uyguluyoruz. Suda kaynak kullanımı verimliliği üzerine Ar-Ge faaliyetlerimiz devam ediyor. Türkiye’nin en önemli liman alanı Kocaeli Körfez Bölgesi’ndeki lider bağımsız kimyasal depolama terminallerinden biri olarak dökme sıvı depolama hizmeti, kuru yük ve genel kargo tahliye-yükleme hizmetleri ile antrepo hizmeti sunan Poliport’ta liman otomasyon sistemi AION’u hayata geçirdik. Kaynak kullanımında verimliliği artıracak olan AION ile sürdürülebilirlik politikamızı bir adım öteye taşıyacağız. AION  2022 itibarıyla liman bölgemizde devreye alındı.

Zorlu Elektrik’ten Plastik Kapak Toplama Kampanyasına Destek

Geleceğin enerji şirketi olma vizyonuyla faaliyetlerini sürdüren Zorlu Enerji’nin perakende elektrik satış şirketi OEPSAŞ (Osmangazi Perakende Elektrik Satış A.Ş.), tüm çalışanları ve paydaşları ile birlikte Türkiye Omurilik Felçliler Derneği’nin yararına düzenlenen Plastik Kapak Toplama Kampanyası’na katıldı. Kampanya aracılığıyla biriktireceği tonlarca plastik kapağı geri dönüşüme kazandıracak olan Zorlu Enerji, tekerlekli sandalyeye ihtiyacı olan bireylere destek olmayı amaçlıyor.

Omurilik Felçliler Derneği’nin kampanyası kapsamında ortalama 350 kilo plastik kapak karşılığında 1 adet manuel tekerlekli sandalye, 3,5 ton kapakta ise 1 adet akülü tekerlekli sandalye tedarik ediliyor.

Plastik kirliliğinin bugün en büyük çevre sorunlarından biri olduğunu belirten Zorlu Enerji Osmangazi Elektrik Perakende Direktörü Cihan Ertunç şunları söyledi: “Çalışma arkadaşlarımızın da talebi ile çalışma ofislerimize yerleştirdiğimiz plastik kapak toplama kumbaralarıyla Türkiye Omurilik Felçliler Derneği’nin Plastik Kapak Toplama Kampanyası’na destek vermeye başladık. Hedefimiz, tüm paydaşlarımızla birlikte çalışarak kampanyaya olabilecek en yüksek faydayı sağlamak. Plastik Kapak Toplama Kampanyası aracılığıyla topladığımız kapakların geri dönüşümünü sağlamanın yanısıra elde edilecek gelirle omurilik felçli bireylerin önemli ihtiyaçlarından biri olan akülü ve manuel tekerlekli sandalyelerine kavuşmalarına hizmet etmiş olmaktan büyük mutluluk duyacağız. Böyle güzel amaçlara hizmet eden bir kampanyaya başta çalışma arkadaşlarımız olmak üzere tüm paydaşlarımızın özveriyle destek sunacağına inancım tam. Yaşanabilir bir gelecek ve güçlü bir toplum için, bu kampanyayı anlamlı buluyor, sağlanacak destek için peşinen herkese teşekkür ediyorum.

Buzlar eriyor, Türkiye-BAE İşbirliği Anlaşması

Değerli dostlarım, sevgili okurlarım. resmi bir ziyaret kapsamında Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi’ye giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Veliaht Prens Muhammed Bin Zayed Al Nahyan tarafından resmi törenle karşılandı.

Bu ziyaretten önce aslında bu hafta sizlere 6 Parti’nin yuvarlak masada toplanmasıyla ilgili bir yazımız olacaktı İnşallah birkaç gün sonra sizlerle paylaşacağız o yazımızı, “Masada masanın altında gizlenen kim ?” diye ancak bu haberin önemine binaen hemen bu konuyla ilgili bir yazı paylaşmak istedik.

Evet biliyorsunuz ki dokuz seneyi aşkın bir süredir BAE ile Türkiye arasındaki ilişkiler sıkıntılıydı. İki ülkede de karşılıklı gerginlikler yaşanmış, bunlar sosyal medyaya da yansımıştı. Türkiye’nin mesafeli tutumu olmuş olsa da BAE’nin Türkiye karşıtı tavırları daha fazlaydı.

TV’lerden dizilerimizi kaldırmışlar, hatta yasaklamışlardı. Yunanistan ile görüşmelerini, Libyada’ki darbecilere desteklerini, Türkiye aleyhine tutumlarını, sosyal medyada yürütülen Türkiye aleyhine propagandalarını bilmeyenimiz yoktur.

İşte geçtiğimiz hafta yapılan Türkiye-BAE görüşmesi ile bu sıkıntılı süreçte sona gelindiğini, artık iki ülke arasında buzların erimeye başladığını görüyoruz.

Dokuz sene sonra ilk adımlar BAE Veliat Prensi Muhammed bin Zayed Al Nahyan tarafından atıldı ve Türkiye de buna kayıtsız kalmadı.

Elbette ki biz atalarımızdan aldığımız terbiye ile bize bir adım atana on adım gideriz ve öyle de yaptık. Uzatılan eli geri çevirmedik. Onlar da Türkiye’nin gücünü anladılar artık Türkiye’ye düşman değil dost olurlarsa kazanacaklarını anladılar.

Sosyal medyaya yansıyan haberlerden de görüyoruz ki devletler arasında dokuz yıl süren bir gerginlik yaşanmış olsa da halk arasında Türkiye’yi sevenler de oldukça fazla. Türkiye’ye duyulan bir özlem var. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a tezahüratlar ve sevgi gösterileri var. Erdoğan’ın ziyareti öncesi Abu Dabi’de bulunan ülkenin en yüksek binası Burj Halifa’ya Türk bayrağı yansıtıldı, Türkçe “hoş geldiniz” yazıldı ve İstiklal Marşı çalındı. Meşhur bir Birleşik Arap Emirlikleri sanatçısı Cumhurbaşkanımızın sevdiği bir şarkıyı seslendirdi ,şarkı sonrası sokaktaki insanların Türkiye’ye karşı sevgi konuşmaları sloganları, muhabbetleri oldukça fazlaydı.

Eğer dokuz sene boyunca iki halk düşman olsaydı iki günde bu durum değişmezdi. Halklar arasında sosyal medyaya yansıyan sorunlar nedeniyle bazı gerginlikler yaşanmış olsa da onlarda bizleri seven bizlerde de onlara samimi yaklaşan pek çok insan vardı.

Evet dostlarım, Türkiye Allah izin verirse biz tahmin ediyoruz ki eskisinden çok daha iyi bir konuma gelecek.

BAE ile yapılan 13 anlaşma var bunlardan bazıları:

* Yatırım Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptı,

* Medya ve İletişim Alanlarında İş Birliği Protokolü,

* Savunma Sanayii İşbirliği Toplantılarının Başlatılmasına İlişkin Niyet Mektubu,

* Kara ve Deniz Taşımacılığı Alanlarında İşbirliği Mutabakat Muhtırası,

* Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması Müzakerelerinin Başlatılmasına İlişkin Ortak Bildiri,

* Tarımsal İşbirliği Mutabakat Zaptı,

* Sanayi ve İleri Teknolojiler Alanında İşbirliği Mutabakat Muhtırası,

* Sağlık Alanında İşbirliği Mutabakat Muhtırası….

Ve daha bir çok alanda çeşitli anlaşmalara imza atıldı. Bunların ciddi manada ülkemize getirileri olacak.

Ayrıca Türkiye, BAE’nin 11. büyük ticaret ortağıyken BAE, Türkiye’nin ikili ticaret hacmi en yüksek olan ülkeler sıralamasında 12. sırada geliyor. Bu anlaşmaların yanı sıra “Ticaret hacminin iki katına çıkarılması hedefi” de yer aldı.

Bütün bunlar ülkemiz adına çok ciddi kazanımlardır. Milletimize hayırlı olmasını temenni ediyoruz.

Son olarak söylemeden geçemeyeceğim,Bundan bir yıl önce muhalif partilerden iktidara karşı çatlak sesler çıkıyordu “Siz BAE’yi küstürdünüz, ülkenin de zarar etmesine sebep oldunuz.” diyorlardı. Şimdi bu küslük ortadan kalktı buzlar eriyor ama muhalif partiler yine aynı çatlak seslerle “Siz tükürdüğünüzü nasıl yalarsınız?” diyorlar.

Siz bir senede nasıl böyle dönüyorsunuz yahu?

Bir öyle bir böyle işinize geldiği gibi konuşuyorsunuz.

Evet dostlarım tahmin ediyorum ki önümüzdeki günlerde devletimiz bir Suudi Arabistan çıkartması yapabilir.

Türkiye ve Suudi Arabistan ilişkilerinin eskisinden daha iyi olacağına inanıyoruz. Suudi Arabistan bölgenin en önemli ülkelerinden birisi ve yakın zamanda dostluğumuzun eskisinden daha iyi olacağına inanıyoruz. Mart ayı gibi bu konuda adımlar atılmaya başlanır gibi görünüyor.

Ülkemiz adına her yararlı adım bizleri memnun etmektedir. Dilerim devlet ve millet olarak çok daha yükseklerde layık olduğumuz noktalara çıkalım.

Allah’a emanet olunuz!

Aradaki Fark

Dünya genelinde çalışan bir sistem var. Baş aktörleri de küresel güçler ile ulusal güçler. Arasındaki farkı şöyle anlatabiliriz; örneğin yeryüzündeki trafik lambalarının %90’ı sadece siz durduğunuz yerde fazladan yakıt harcayın diye yapılmıştır. Peki devletler neden kendi halklarına bunun yapılmasına izin verir? Çünkü fazla yakıt harcadığınızda devletlerin benzin istasyonlarından aldığı vergiler de artar. Aynı şekilde sağlık sektörü devlerinin elinde bulunan Dünya Sağlık Örgütü de sürekli ilaç ve tıbbi malzeme satması gerekiyor. Bu yüzden yapay hastalıkların üretilmesi ve devam ettirilmesi örgütün en önemli para kazanma stratejisidir.

Ulusal güçlere gelirsek, buna da en basiti kış saatine geçilmemesini gösterebiliriz. Nitekim buradaki güç ise elektrik şirketlerinin baskısıdır. Çünkü siz karanlıkta uyandığınızda işe gidene kadar veya çocuğunuzu okula gönderene kadar mecburen evin ışıklarını açmak durumundasınız. Belediyeler de cadde ve sokak aydınlatmalarını açmak zorunda kalırlar. Dolayısıyla daha fazla elektrik harcaması yapmanız mecburi kılınır. Sonuçta da daha fazla fatura ödersiniz. Devlet de siz ne kadar çok harcama yaparsanız o kadar çok vergi topladığından bu duruma müsaade eder. Aynı şekilde sizin bir umutla oynadığınız şans oyunlarından futbol karşılaşmalarına kadar her şey ama her şey sadece sizin umutlarınızı devam ettirip cebinizden daha fazla para alabilmek için tasarlanmıştır. Mesela ligindeki 4 futbol müsabakasından 3’ünde hiç gol çıkmaması dahi tesadüfen değildir. Bilerek ve isteyerek gol atılmaz. Böylece hem iddia sitelerinin başındaki isim, hem futbol kulüpleri hem de federasyon sizi her hafta yüz milyonlarca lira söğüşlemiş olur. Sonuçları bilen örgütlenme içindekiler ise yurtdışı sitelerinden bahislerini oynayarak hem paralarına para katarlar, hem de örgüt içindekilerin parasını almamış olurlar.

Şimdi akıllı toplumlar petrol fiyatlarının artışına tepki olarak asla sokağa çıkmazlar. Belediye otobüslerini yakmazlar, polis araçlarını ters düz etmezler. Çünkü bunların terör eylemlerine girerek adli işlem başlatılacağını bilirler. Bu yüzden daha ağır ve cezası olmayan etkili bir eylem kullanırlar. Yani kısasa kısas uygularlar ve kontağı kapatıp toplu taşıma araçlarını kullanırlar. Üç gün sonra şirketler hükümetlere baskı yapar, cirolarının düşmesinden dolayı. Küresel güçler ulusal güçlere her zaman boyun eğdirebilirler. Ulusal güçler de yaptırım uygulanmaması için benzin fiyatlarını vergilerini düşürerek bile olsa geri çekerler. Bahçenizde kendi meyve sebzenizi yetiştiremeseniz bile organik tarım ürünleriyle beslenip steril bir hayat yaşadığınızda zaten Dünya Sağlık Örgütü’nün müşterisi olmazsınız. Yine apartmanlar ve siteler çatı tipi güneş sistemlerine topluca geçiş yaptıklarında elektrik şirketlerinin ellerini kollarını bağlamış olursunuz. Bu tarz halk akımlarının daha fazla yayılmaması adına onlar da mecburen fiyat düşürmeye gider. Eğer keyif için bile olsa iddia tutkunuz varsa  futbol ligi gibi şike üzerine dönen ligler yerine uzak doğu gibi tespit edildiklerinde ağır cezaların uygulandığı liglere oyunlarınızı oynarsanız, futbolunu katleden bahis örgütlerini de nemalandırmayarak birbirine düşürmüş olacaksınız. Artık her takım kendi başının çaresine bakmaya mecbur kaldığında ülkemizin futbolu da mecbur düzelecek!.

Özetle her şey dönen bu sömürü çarkının tek bir dişlisini aradan çekip çıkartmaktan geçer ki o çark bir daha dönemesin. İşte o dişli de halktır !…

‘Ey akıl sahipleri,kısasa kısasta sizin için hayat vardır !’’ 

Bu kısas yakıp yıkmak veya şiddet göstermekle değil, aklınızı kullanarak şerleri hayırlara çevireceğinizi de vurgulamak içindir. Söylediklerimi yapmakla hiç kimse en ufak ceza almayacak, fakat emek ve umut hırsızlarının çarkı da artık çalışmayacak.

Güzel günlere…