Bosch Home Comfort’un, global #LikeABosch reklam kampanyası kapsamında hazırladığı yeni klima imaj reklam filmi yayına girdi.
Bugünlerde Almanya, İngiltere, İspanya, Fransa, İtalya ve Portekiz gibi pek çok ülkede de mecralara çıkan filmin Türkçe versiyonu, ‘Soğutur ve ısıtır like a Bosch’ sloganıyla yayınlanıyor.
‘Like a Bosch’ kampanyasının dünyada büyük beğeni toplayan müzik ve söz sistemini koruyan reklam filminde, uzaktan kontrol edilebilen akıllı teknolojiye sahip Bosch klimaların hem soğutma hem ısıtma fonksiyonlarına vurgu yapılıyor.
Bosch klimaların sağladıkları kaliteli hava ve sessiz çalışma özelliğiyle kullanıcılara yaşattığı konfor, sevimli, komik ve biraz da çılgın hayvanlar eşliğinde ve akılda kalıcı rap Like A Bosch jingle’ıyla anlatılıyor.
“Anız yakımı kaynaklı yangın sonrası yaptığımız incelemelerde yangının elektrik iletim hatlarından kaynaklanmadığını belirledik”
Dicle Elektrik yetkilileri, Diyarbakır’ın Çınar ilçesi Köksalan ve kırsal Yazçiçeği mahalleleri ile Mardin Mazıdağı ilçesi Yücebağ ve Yetkinler kırsal mahallelerinde çıkan yangına ilişkin açıklamalarda bulundu. Hasat mevsiminin başlamasıyla birlikte bölgede anız yakma olarak bilinen uygulama doğal yaşamı tehdit etmeye devam ediyor. Dün akşam saatlerinde meydana gelen yangının ardından inceleme başlattıklarını belirten Dicle Elektrik yetkilileri yaptıkları açıklamada “Diyarbakır’ın Çınar ile Mardin’in Mazıdağı ilçeleri arasındaki ekili alanlarda çıkan yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar dileriz. Olayın meydana geldiği ilk andan itibaren Dicle Elektrik olarak ekiplerimizle sahada incelemelere başladık. Bazı kanallarda yangının elektrik kaynaklı olduğu belirtilmiş olsa da, yaptığımız incelemelerde yangının elektrik iletim hatlarından kaynaklanmadığını belirledik. Hatta yangının meydana çıktığı bölge olarak belirtilen bazı alanlardan elektrik iletim hatlarının dahi geçmediğini gördük. Tespit çalışmalarımıza ilgili kamu birimleriyle devam ediyoruz. Elimizde bulunan her türlü bilgi ve bulguyu yetkili birimlerle paylaşacağız.” dedi.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin 6 ilinde elektrik dağıtım hizmeti sunan Dicle Elektrik, bölgede verimli tarım uygulamalarını desteklemeye devam ederken oluşan afetlere karşı çiftçileri uyarmayı sürdürüyor. Son olarak Diyarbakır’ın Çınar ilçesi Köksalan ve kırsal Yazçiçeği mahalleleri ile Mardin Mazıdağı ilçesi Yücebağ ve Yetkinler kırsal mahallelerinde çıkan ve rüzgârla büyüyen yangına ilişkin açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik yetkilileri açıklamalarda bulundu.
Açıklamalarında, “Diyarbakır’ın Çınar ile Mardin’in Mazıdağı ilçeleri arasındaki ekili alanlarda çıkan yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar dileriz. Olayın meydana geldiği ilk andan itibaren Dicle Elektrik olarak ekiplerimizle sahada incelemelere başladık. Bazı medya kanallarında yangının elektrik kaynaklı olduğu belirtilmiş olsa da, yaptığımız incelemelerde yangının elektrik iletim hatlarından kaynaklanmadığını belirledik. Hatta belirtilen bazı bölgelerde elektrik iletim hatlarının dahi yangının meydana geldiği bölgelerden geçmediğini gördük. Tespit çalışmalarımıza ilgili kamu birimleriyle devam ediyoruz. Herhangi bir farklı bulgu edindiğimizde yetkili birimlerle paylaşmayı sürdüreceğiz.” ifadelerine yer verildi.
İstanbul, 4-7 Temmuz 2024 tarihleri arasında Blockchain Expo World 2024’e ev sahipliği yaparak blockchain ve kripto para dünyasının kalbinin attığı yer olacak. Dünya genelinde sektör profesyonelleri ve yenilikçilerin buluşma noktası olan bu etkinlik, İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilecek ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından tanınan ilk ve tek blockchain fuarı olma özelliği taşıyor. W2E.MEDIA, bu prestijli etkinlikte Silver Sponsor olarak yer alarak sektördeki konumunu güçlendirecek.
Global Bilişim Derneği (BİDER) Başkanı ve W2E.MEDIA CEO’su Şenol Vatansever, Blockchain Expo World 2024’ün şirketleri için büyük bir fırsat olduğunu belirtti ve heyecanını dile getirdi: “W2E.MEDIA olarak blockchain teknolojisini sadece takip etmekle kalmıyor, aynı zamanda bu teknolojiyi iş süreçlerimize entegre ederek yenilikçi projeler geliştiriyoruz. Blockchain teknolojisinin sunduğu imkanlar sayesinde, medya içeriklerinin yönetiminde ve dağıtımında devrim yaratmayı planlıyoruz. Blockchain Expo World 2024, bu vizyonumuzu paylaşmak ve daha geniş bir kitleye ulaştırmak için mükemmel bir platform sunuyor.”
W2E.MEDIA Token ile Reklam Endüstrisinde Devrim
Şenol Vatansever, W2E.MEDIA Token hakkında da çarpıcı açıklamalarda bulundu: “W2E.MEDIA Token, reklam endüstrisinde devrim niteliğinde bir değişim yaratmayı hedefleyen yenilikçi bir projedir. Token sahipleri, izledikleri reklamlarla etkileşime geçerek token’lar, puanlar ve özel indirimler kazanma fırsatı elde ederler. Bu, sadece finansal kazanç sağlamakla kalmaz, aynı zamanda medya sektörünün geleceğinde de söz sahibi olma imkanı tanır.”
W2E.MEDIA Token, anlaşmalı TV kanalları, sosyal medya platformları, açık hava reklamları, metro istasyonları ve daha birçok reklam yayın platformunda uygulanabilir. Kullanıcılar, mobil uygulama üzerinden reklamlarla etkileşime geçerek ödüller kazanacaklar. Kazanılan token’lar, kripto para borsalarında listelendiğinde kolayca satılabilecek ve kullanıcılar, kazançlarını dönüştürme imkanına sahip olacaklar. Bu, reklam izlemeyi daha cazip hale getiren ve kullanıcıların aktif katılımını sağlayan bir modeldir.
Yakında Ön Satış Başlıyor: Yatırımcılar İçin Fırsat
Şenol Vatansever, W2E.MEDIA Token’ın yakında ön satışının başlayacağını da duyurdu: “W2E.MEDIA Token’ın ön satışı yakında başlıyor. Yatırımcılar, bu fırsatı kaçırmamak için web sitemiz ve sosyal medya hesaplarımız üzerinden gelişmeleri takip edebilirler. Blockchain Expo World 2024’te bu konuda daha fazla bilgi paylaşacağız. Herkesi bu yenilikçi projeye katılmaya davet ediyoruz.”
Basın Mensuplarına Çağrı
W2E.MEDIA CEO’su Şenol Vatansever, basın mensuplarının önerilerine açık olduklarını belirterek, “W2E.MEDIA Token’ın iş modelini geliştirebilecek her türlü öneriye açığız. Basın mensuplarının görüş ve önerileri, projelerimizi daha da ileriye taşıyacaktır. İlgilenen herkesle iş birliği yapmaktan memnuniyet duyarız,” dedi.
İçerik Anlaşmaları ve Stratejik Görüşmeler
Vatansever, konuşmasında ayrıca bakanlıklar, kamu kurumları, üniversiteler, teknoparklar, ve şirketler ile içerik anlaşmaları yapmak üzere görüşmeler yürüttüklerini belirtti. “İçerik ekosistemimizi genişletmek ve medya sektöründe daha güçlü bir konum elde etmek amacıyla stratejik ortaklıklar kuruyoruz. Bu kapsamda, çeşitli bakanlıklar, kamu kurumları, üniversiteler ve teknoparklarla iş birliği görüşmeleri yapıyoruz. Bu adımlar, hem W2E.MEDIA Token’ın değerini artıracak hem de medya sektöründe daha geniş bir etki alanı yaratmamıza yardımcı olacak.”
Blockchain Expo World 2024’te Neler Bekleniyor?
Etkinlik, 12,107 metrekarelik bir alanda düzenlenecek ve Avrupa, Afrika, Körfez ve CIS bölgesindeki en büyük fuar olarak öne çıkacak. Metaverse’de de varlık gösterecek olan fuar, 700’ün üzerinde katılımcı şirket ve 100.000’den fazla ziyaretçiyi ağırlayacak. 40’tan fazla ülkeden sektör profesyonelleri, 150’den fazla sponsor, 360’dan fazla konuşmacı, 31 blockchain kulübü, 20 sivil toplum kuruluşu ve 50’den fazla üniversite katılım sağlayacak.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından onaylanan ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından desteklenen Blockchain Expo World 2024, blockchain ve kripto ekosisteminin yeniliklerle buluştuğu bir platform olarak öne çıkıyor. Etkinlik, hackathonlar, ideathonlar, ticaret alanları, yan etkinlikler, ağ kurma ve iş geliştirme fırsatları sunarak blockchain teknolojisinin tüm spektrumunu kapsayacak.
Blockchain Expo World 2024, sektördeki en son yenilikleri, uygulamaları ve teknolojik ilerlemeleri keşfetmek isteyenler için benzersiz bir fırsat sunuyor. Sektör profesyonelleri, girişimciler, akademisyenler ve teknoloji meraklıları, bu etkinlikte yer alarak geleceğin teknolojilerini ilk elden deneyimleme fırsatını kaçırmamalı.
Türkiye’nin önde gelen yenilenebilir enerji üretim şirketlerinden Akfen Yenilenebilir Enerji A.Ş., 2024 yılının ilk çeyreğinde olumlu bir performans sergiledi. Şirket, toplam 699 MW kurulu güce sahip 53 yenilenebilir enerji santrali ile faaliyetlerine devam ederken, net kârı önceki döneme göre yüzde 163,4 artışla 1 milyar TL, toplam varlıkları 39,9 milyar TL ve özkaynakları 24,6 milyar TL seviyesine ulaştı.
İlk çeyrek sonuçlarını değerlendiren Akfen Yenilenebilir Enerji Genel Müdürü Mustafa Kemal Güngör, “Bu başarı, şirketimizin dengeli ve çeşitlendirilmiş enerji portföyü ile yüksek performansını kanıtlıyor. Önümüzdeki dönemde de faaliyetlerimizden nakit yaratma kapasitemizi artırarak, finansal sağlığımızı korumak ve sektörümüzdeki liderliğimizi sürdürmeyi hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin önde gelen yenilenebilir enerji üretim şirketlerinden Akfen Yenilenebilir Enerji A.Ş., 2024 yılının ilk çeyreğinde olumlu bir performans sergiledi. Şirket, toplam 699 MW kurulu güce sahip 53 yenilenebilir enerji santrali ile faaliyetlerine devam ederken, net kârı önceki döneme göre yüzde 163,4 artışla 1 milyar TL, toplam varlıkları 39,9 milyar TL ve özkaynakları 24,6 milyar TL seviyesine ulaştı.
2024 yılının ilk çeyreğinde şirketin toplam elektrik üretimi, yağışlardaki artışla HES portföyünün üretimindeki artışa neden olması nedeniyle, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 17 artarak 449 GWs oldu. Ayrıca, şirket 1 Nisan 2024 itibarıyla HES portföyünde gerçekleştirdiği 11,2 milyon USD kredi ana para ve faiz ödemesi de dahil olmak üzere toplamda 13,2 milyon USD ödeme gerçekleştirdi.
İlk çeyrekte şirketin satış gelirleri TL bazında yüzde 2,9 artışla 1,15 milyar TL’ye ulaşırken, USD bazlı konsolide satış gelirleri 35,6 milyon USD olarak gerçekleşti. Faaliyet kârlılığı ise TL bazında yüzde 13,3 artış göstererek 743,3 milyon TL oldu ve FAVÖK marjı 6 puan artışla yüzde 64,75 seviyesine çıktı.
Akfen Yenilenebilir Enerji’nin net dönem kârı 1 milyar TL’ye ulaşarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 163,4 artış gösterdi. Bu artışın nedenleri arasında üretim ve faaliyet kârlılığındaki artışın yanı sıra, net finansal gelirlerdeki iyileşme ve ertelenmiş vergi gelirlerindeki artış öne çıktı.
İlk çeyrek sonuçlarını değerlendiren Akfen Yenilenebilir Enerji Genel Müdürü Mustafa Kemal Güngör,“2024 yılının ilk çeyreğinde elde ettiğimiz bu başarı, şirketimizin dengeli ve çeşitlendirilmiş enerji portföyü ile yüksek performansını kanıtlıyor. Elektrik üretimindeki %17’lik artış ve finansal kârlılığımızdaki iyileşme, sürdürülebilir enerji üretimindeki kararlılığımızın bir göstergesi olarak öne çıkıyor. Önümüzdeki dönemde de faaliyetlerimizden nakit yaratma kapasitemizi artırarak, finansal sağlığımızı korumak ve sektörümüzdeki liderliğimizi sürdürmeyi hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
Alçak gerilim tesisatı ekipmanları sektörünün önde gelen firmalarından Günsan Elektrik, Türkiye Çevre haftası kapsamında ÇEVKO Vakfı ve Maltepe Belediyesi iş birliğiyle Çevre Temizliği etkinliği düzenledi. Günsan çalışanlarından oluşan gönüllü grubu, 1 saatte yaklaşık 75 kg atık topladı. Bu atıkların yaklaşık 45 kg’lık kısmı geri dönüşüme kazandırıldı. Yapılan çalışmayla bir aracın İstanbul-Kocaeli arasındaki seyahatine eşdeğer karbon salımının önüne geçildi.
Günsan Elektrik, Türkiye Çevre Haftası kapsamında çevrenin korunmasına katkı sağlamak, atıklardan kaynaklanabilecek çevre kirliliğinin önüne geçmek, geri dönüşüm bilinci oluşturmak, atık yönetiminin ve çevre temizliğinin önemine dikkat çekerek farkındalık yaratmak üzere gönüllü çalışanlarıyla çevre etkinliği düzenledi. Temizlik etkinliği, ÇEVKO Vakfı (Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı) ve Maltepe Belediyesi iş birliğiyle Süreyya Paşa Koruluğu’nda belirlenen güzergahta günü birlik ziyaretçiler tarafından kirliliğe maruz bırakılan alanda gerçekleştirildi. Günsan gönüllü grubu, ÇEVKO Vakfı ve Maltepe Belediyesi tarafından organize edilen etkinlik kapsamında belirlenen güzergahtaki atıkları topladı.
Temizlik etkinliğinde, toplanan 75 kg atıktan 45 kg’lık kısmı Maltepe Belediyesi’nin desteği ile geri dönüşüme kazandırıldı. Geri dönüştürülen atıklarla bir aracın İstanbul-Kocaeli arasındaki seyahatine eşdeğer karbon salımının önüne geçilmiş oldu.
Elektrikli araç dünyasının genç ve hızla büyüyen şarj istasyonu OtoPriz, bu bayramda da kendisini tercih eden elektrikli araç kullanıcılarına özel bir sürpriz daha hazırladı. Bu kapsamda araç kullanıcıları, bayramın ilk günü olan 16 Haziran tarihinde, saat 00:00’dan 23:59’a kadar Türkiye genelindeki tüm OtoPriz istasyonlarındaki şarj işlemlerini ücretsiz gerçekleştirebilecekler.
Yüzde yüz yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapan Eksim Holding’in çatısı altında hizmet veren elektrikli araç şarj istasyonu OtoPriz, 29 Ekim ve Ramazan bayramında sunduğu gibi bu bayramda da kendisini tercih eden sadık kullanıcılarına özel bir bayram hediyesi hazırladı. Elektrikli araç sahipleri bayramın ilk günü olan 16 Haziran tarihinde, saat 00:00’dan 23:59’a kadar Türkiye genelindeki tüm OtoPriz istasyonlarındaki şarj işlemlerini ücretsiz gerçekleştirebilecek.
Yüksek hızlarda şarj seçenekleri ile hizmet veren OtoPriz; mobil uygulaması, müşteri destek hizmetleri ve Türkiye genelinde yatırımlarına kesintisiz devam ettiği elektrikli şarj istasyonu ağıyla elektrikli araç kullanıcılarına kapsamlı şarj çözümleri sunuyor. OtoPriz, devreye aldığı hizmet ve kampanyalarla bireysel araç kullanıcılarından filo çözümlerine kadar elektrikli araç ekosistemi içerisindeki konumunu güçlendirmeyi sürdürüyor.
Elektrikli şarj istasyonları dünyası avantajlarla dolu
Devreye alınan bayram kampanyası hakkında açıklamada bulunan Eksim Holding İş Geliştirme Başkanı Mutluhan Oruncak, “OtoPriz olarak, bayram dolayısıyla sunduğumuz ücretsiz şarj hizmetiyle hem kullanıcılarımıza teşekkür etmek hem de sürdürülebilir mobilite sağlamak için elektrikli araç kullanımındaki fırsatları gözler önüne sermek istedik. Bu özel günde, karbon salımının azaltılması için çalışan ekosistemin bir paydaşı olmaktan ve elektrikli araç kullanıcılarının seyahatlerine eşlik etmekten mutluluk duyuyoruz. Tüm elektrikli araç sahiplerini OtoPriz şarj istasyonlarına davet ediyor, trafik kurallarına uymanın önemini hatırlatarak güvenle seyahat edecekleri hep birlikte nice mutlu bayramlar geçirmelerini temenni ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
OPET, müşterilerine özel sunduğu mükemmel hizmet anlayışına ek olarak kampanyalarıyla da fark yaratmaya devam ediyor. Boş Yok Kampanyası kapsamında, OPET Kart veya aktivasyonlu cep telefonu numarası ile yapılacak akaryakıt alışverişlerinde toplamda 1225 TL’ye varan yakıt puan kazanma fırsatı sunuluyor. Üstelik kampanyaya katılan herkese 50 TL değerinde market, 50 TL değerinde yıkama puan hediye ve Opet markalı seçili cam suyu ürünlerinde yüzde 50 indirim sağlanıyor.
OPET, müşteri deneyimini en üst seviyeye çıkarma hedefiyle düzenlediği kampanyalarına devam ediyor. OPET, “Boş Yok Kampanyası” kapsamında “Yok yok, OPET’te boş yok” sloganı ile müşterilerini puan yağmuruna tutarken indirim fırsatı da sunuyor. 31 Temmuz’a kadar geçerli olacak kampanya ile OPET müşterileri, 1.500 TL ve üzeri akaryakıt alışverişlerinde 50, 250 veya 725 TL değerinde yakıt puan kazanma şansına sahip olabilecek. Farklı günlerde 3 kez tek seferde yapılacak 1.500 TL ve üzeri akaryakıt ödemelerinde, her ödeme için 50 TL, 250 TL veya 725 TL değerindeki yakıt puan ödüllerinden herhangi birisi anında hediye edilecek. Ayrıca kampanyaya katılan herkes, 50 TL market veya 50 TL yıkama puanı ile Opet markalı 1 litrelik yazlık veya 4 mevsim cam suyunda yüzde 50 indirim fırsatını yakalayabilecek.
OPET müşterilerinin kampanyadan yararlanabilmek için 31 Temmuz’a kadar Opet Mobil uygulamasına giriş yaparak, ilgili kampanya sayfasından “katıl” butonunu tıklamaları veya “KAZAN” yazıp boşluk bırakarak aktivasyonlu telefon numaralarını 6738’e mesaj atmaları yeterli olacak. Kampanya boyunca yüklenen puanlar 30 Eylül tarihine kadar tüm OPET bayilerinde kullanılabilecek.
Türkiye’de ilk kez 2019 yılında düzenlenen Elektrikli ve Hibrit Sürüş Haftası’nın 5’incisi, 14-15 Eylül tarihleri arasında, İstanbul – Autodrom yarış pistinde gerçekleştirilecek. Türkiye Elektrikli ve Hibrid Araçlar Derneği (TEHAD) desteğiyle, Electric Hybrid Cars Dergisi tarafından düzenlenen etkinlik kapsamında, otomobil ve teknoloji meraklıları hafta sonu boyunca, elektrikli araçları pist üzerinde deneyimleme şansı bulacak. Türkiye’nin ilk ve tek tüketici deneyim odaklı sürüş etkinliği, halka açık ve ücretsiz olarak gerçekleştirilecek. Elektrikli araç satış rakamlarının 2023 yılında rekor seviyeye ulaştığını söyleyen TEHAD Kurucu Başkanı Berkan Bayram, “Bu rakamlara rağmen elektrikli otomobil ile tanışma şansına ulaşamamış büyük bir çoğunluk, yeni bir otomobil alım evresinde kararsız kalan da büyük bir kesim var. Elektrikli ve Hibrid Araçlar Sürüş Haftası ile bu ihtiyaca cevap vermek konusunda yardımcı olmayı hedefliyoruz. Ziyaretçilerimiz sadece otomobillerle değil, elektrikli motosiklet kullanımı, şarj istasyonları, güneş panelleri ve teknolojisi ile de tanışma şansına sahip olacaklar” dedi.
Otomotiv dünyasında yeni dönemi temsil eden elektrikli araçlar, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızla popülerliğini artırıyor. Geçtiğimiz yıl 65 bin adedin üzerinde elektrikli araç satışla dünyanın dikkatini çeken Türkiye, bu yıl daha şimdiden bu rakamın üzerine çıkacak bir performansla ilerliyor. Türkiye, ana ve yan sanayi yatırımlarıyla otomotivin geleceğine hazırlanırken tüketicilerin önemli bir kısmı hala elektrikli araçlara mesafeli yaklaşıyor. Bu durumu ortadan kaldırmak için bundan 4 yıl önce harekete geçen Electric Hybrid Cars Dergisi ile Türkiye Elektrikli ve Hibrid Araçlar Derneği (TEHAD), 14-15 Eylül tarihlerinde Elektrikli ve Hibrid Araçlar Sürüş Haftası’nı 5’inci kez düzenlemeye hazırlanıyor.
4 yılda 20 binden fazla ziyaretçiyi ağırladı!
Bu yıl İstanbul Autodrom yarış pistinde gerçekleştirilecek olan organizasyonla tüketiciler, Türkiye’de satışa sunulan tüm elektrikli araçları inceleme ve daha da önemlisi deneyimlenme fırsatı yakalayacak. Geçtiğimiz 4 yılda 20 binden fazla ziyaretçiye ev sahipliği yapan Elektrikli ve Hibrid Araçlar Sürüş Haftası’nın, bu yıl da büyük bir ilgiyle takip edilmesi bekleniyor. Elektrikli araç satış rakamlarının 2023 yılında rekor seviyeye ulaştığını söyleyen TEHAD Kurucu Başkanı Berkan Bayram, “Dünya genelinde 2022’ye göre yaklaşık yüzde 35 büyüyen pazarda toplam 14 milyon adetlik elektrikli otomobil satışı gerçekleşti. Ülkemizde de aynı ivme ile 2023 yılını 65 bin 604 adetlik elektrikli araç satışıyla kapattık. Bu yıl sonunda dünyadaki elektrikli otomobil satış rakamının 17 milyon adete, ülkemizde ise 100 bin adete ulaşacağını tahmin ediyoruz” dedi. Bu satış rakamlarına rağmen elektrikli otomobil ile tanışma şansına ulaşamamış büyük bir çoğunluk olduğunu vurgulayan Berkan Bayram, “Aynı zamanda yeni bir otomobil alım evresinde kararsız kalan da büyük bir kesim var. Elektrikli ve Hibrid Araçlar Sürüş Haftası ile bu ihtiyaca cevap vermek konusunda, yardımcı olmayı hedefliyoruz. Ziyaretçilerimiz sadece otomobillerle değil, elektrikli motosiklet kullanımı, şarj istasyonları, güneş panelleri ve teknolojisi ile de tanışma şansına sahip olacaklar” diye konuştu.
Türkiye’nin alanında ilk ve en büyük etkinliği!
Bu yıl 5’incisi düzenlenecek Elektrikli ve Hibrid Araçlar Sürüş Haftası’nın, Türkiye’de satışı bulunan tüm markalara ev sahipliği yapacağına işaret eden Berkan Bayram, şöyle devam etti: “Geçtiğimiz yıl 7 bin 500 kayıtlı ziyaretçiyi ağırlayan etkinliğimiz, son 4 yılda toplam 20 bini aşkın kişiye doğrudan, basın yayın organları aracılığıyla ise yaklaşık 5,4 milyon kişiye dolaylı olarak ulaşmayı başardı. Son 4 yılda 20 bini aşkın ziyaretçi, 40’ın üzerinde markanın 100’e yakın modelini test alanımızda deneyimleme şansına sahip oldu. Bu açıdan etkinliğimiz, elektrikli ve hibrid araçların doğrudan kullanıldığı, tüketici deneyim odaklı, Türkiye’nin ilk ve en büyük etkinliği olmuştur. Daha önce hiç yapılmamış ve her yıl artarak devam eden marka ve katılımcı kitlesi ile büyük bir rekora imza atmıştır. Otomotiv, enerji, teknoloji ve mikromobilite sektörlerini temsil eden, ücretsiz olarak katılabileceğiniz etkinliğimizin kapıları, tüm meraklılara açıktır.”
Sürdürülebilirlik stratejisiyle karbon ayak izini azaltmak ve iklim değişikliğiyle mücadele etmek için yeşil enerji kullanımı ve sıfır karbon uygulamalarının teşvik edilmesi noktasında faaliyetlerini sürdüren Uludağ Elektrik, müşterilerini Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikaları ile destekliyor. Uludağ Elektrik, bu sertifikayla aynı zamanda müşterilerini iş hayatında sürdürülebilirliğe de teşvik ediyor. Dünya genelinde fosil yakıt kullanımı giderek azalıyor. Sürdürülebilir ve karbon nötr doğal kaynaklardan elde edilebilen enerjiye olan ilgi ise giderek artıyor. Uludağ Elektrik, karbon ayak izini azaltmak ve iklim değişikliğiyle mücadele etmek için yeşil enerji kullanımı ve sıfır karbon uygulamalarının teşvik edilmesi noktasında faaliyetlerini sürdürüyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerini aktaran Uludağ Elektrik Genel Müdürü Remezan Arslan, “Günümüzde dünya genelinde yenilenebilir enerji kaynaklarına büyük bir talep var. Düşük karbon ekonomisine geçişle birlikte, fosil yakıt kullanımı giderek azalıyor. Özellikle işletmeler sera gazı salımını azaltmak için çabalıyor. Biz de Uludağ Elektrik olarak şirketimizin sürdürülebilirlik stratejisi kapsamında müşterilerimizi I-REC (International Renewable Energy Certificate) ile destekliyoruz” dedi. Enerjide sürdürülebilirliğe artan ilgi Dünya genelinde yenilenebilir enerjinin payı her geçen gün artarken Türkiye’de de işletmeler, karbon nötr ile ilgili ulusal ve uluslararası düzenlemelere ve standartlara uyma taahhütlerini belgelendirerek enerji üretimi ve tüketimi arasında bir denge sağlanmasına katkıda bulunuyor. Uludağ Elektrik ise yenilenebilir enerji santrallerinde üretilen her 1 MWh’lik enerjiye karşı, müşterilerinin tüketmiş olduğu enerjiyi belgelendiriyor ve sertifikalama işlemini gerçekleştiriyor. Müşterilerinin çevreye duyarlı enerji yolculuğuna destek olduklarının altını çizen Remezan Arslan, “Günümüzde firmaların enerjilerini yenilenebilir kaynaklardan kullanmaları hem bulundukları pazarlarda itibarlarını yükseltiyor hem de rekabet güçlerine katkıda bulunuyor. Biz de sadece faaliyet gösterdiğimiz Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Yalova’da değil; tüm Türkiye’de hizmet verdiğimiz büyük çaplı müşterilerimizin enerji tüketirken ortaya çıkan karbon emisyonunun azaltılması konusunda yenilenebilir enerji çözümü sunuyor ve bunu da Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası IREC ile tescilliyoruz. Uluslararası sertifika sisteminin temelinde yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik enerjisinin piyasada takip edilebilmesini sağlamak yer alıyor. Üretim tesisinin adını, üretim tarihini ve kaynak türünü içeren bu sertifika aynı zamanda ulusal ve uluslararası alanda yenilenebilir enerji hedefini de destekliyor. Uludağ Elektrik olarak biz de hem yenilenebilir enerjiyi destekliyor hem de enerji tüketimindeki fosil yakıtlar kaynaklı karbon salımını azaltmak gibi amaçlara hizmet eden bu sertifikayla sürdürülebilirliği destekliyoruz. Yalnızca I- REC ile değil, satın alınan elektrikten kaynaklı emisyonun azaltılmasına yönelik bir diğer belge olan YEK-G (Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Belgesi) ve üretim süreçlerinden doğan sera gazı emisyonları ve emisyonların hesaplanıp belgelendirilmesine yönelik ticari ve üretim faaliyetlerini de kapsayan VCS olarak adlandırılan Karbon Azaltım Sertifikasını da müşterilerimize sunarak, ülkemizin 2053 sıfır karbon hedefine ulaşmasına katkı sunuyoruz” açıklamalarında bulundu.
‘Türkiye Güneş Enerjisi Sektöründe İstihdam’ raporuna göre lisanslı YEKA ve depolamalı GES projeleri güneş enerjisi sektöründe istihdamı arttıracak
İş gücü devamlılığı ve artışı, güneş enerjisi yatırımlarının önündeki engellerin kaldırılmasına bağlı
Büyümesi kaçınılmaz olan güneş enerjisi sektörünün en önemli sorunu ‘nitelikli iş gücü’, ihtiyaç üniversiteler tarafından yeterince karşılanamıyor
‘Türkiye’de her yıl güneşte 3 GW kurulu güç’ misyonuyla yola çıkan düşünce kuruluşu Solar3GW, ‘Türkiye Güneş Enerjisi Sektöründe İstihdam’ raporunu açıkladı. Bugün İstanbul’da düzenlenen toplantıda tanıtılan raporda, yenilenebilir enerji kaynakları içinde en fazla büyüme potansiyeline sahip olan güneş enerjisinde istihdam inceleniyor.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Solar3GW Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Bahadır Turhan, güneş enerjisi sektörünün hem elektrik üretimi hem de genel olarak sektörün değer zincirinde yarattığı istihdam potansiyeliyle enerji dönüşümüne liderlik eden stratejik önemde bir kaynak olduğunu belirtti. Yenilenebilir enerjiye geçiş hızlandıkça güneş, hidroelektrik ve rüzgar arasındaki kurulu güç ve buna bağlı olarak istihdam rekabetinin artacağının altını çizen Turhan, şunları kaydetti: ”Solar3GW, kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin her yıl en az 3GW güneş enerjisini sisteme dahil edebilecek potansiyeli olduğunu söylüyor. Bu gerçekleştirildiğinde Türkiye’nin istihdamına önemli katkı sağlanacak. Sektörümüz 2015 yılında ivme kazanmaya başlayınca, önce halihazırda oturmuş bir sektör olan inşaattan istihdam desteği aldı, ardından kendi iş gücünü yetiştirdi. İlk yıllarda özellikle proje geliştiren, ekipman tedarik eden ve kurulum yapan taahhüt firmaları istihdam konusunda söz sahibiyken sektörün gelişmesiyle birlikte denetim, üretim ve yazılım gibi alanlar da istihdama önemli oranda katkı sağladı. Lisanssız projeler ise geçmişte olduğu gibi sektörel istihdama katkıda bulunmaya devam edecek. Ancak bundan sonra lisanslı YEKA ve depolamalı GES projeleriyle önemli bir iş gücü talebi doğacak.”
Raporu hazırlayan Solar3GW Genel Sekreteri Özge Özeke ise sektörün büyümesi ve gelişmesiyle birlikte yetişmiş iş gücüne ihtiyacın da arttığını vurguladı. Özeke, “Ancak bu paralel gelişim, her zaman sağlıklı bir şekilde yürümüyor. Bu nedenle sektörel iş gücünün nitelik ve nicelik açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi ve eksiklerin saptanması gerekiyor. Enerji dönüşümünün baş aktörü olan güneş enerjisi sektörü, bir yandan artan kurulu güçle birlikte kurulum ve üretim alanındaki talebe cevap vermeye, diğer bir yandan da yetkinlik ve teknolojilere adaptasyon anlamında kendini tamamlamaya çalışıyor” diye konuştu.
Yatırım Engelleri Kalkınca İstihdam Artacak
Raporda, 2023 itibarıyla güneş enerjisi sektörünün yaklaşık 37 bin kişiye istihdam sağladığıaçıklandı.Bu sayının, kamu, dağıtım şirketleri, belediyeler ve alt yükleniciler tarafında çalışanlar da eklendiğinde, en az yüzde 10-15 daha fazla olacağı tahmin ediliyor. Türkiye’de şimdiye kadar sektörel iş gücünün yetişmesinde itici güç, lisanssız elektrik üretim projeleri oldu. Bu projeler, 2019 öncesi ticari motivasyonla hayata geçirilen yatırımlar iken, 2019 sonrasında öztüketim odaklı, ağırlıklı olarak ticari ve endüstriyel segmentte gerçekleştirilen projeler olarak nitelik değiştirdi.Çalışmada, güneş enerjisi sektörünün yıldan yıla tutarlı gelişiminin sağlanmasının, yatırımların önündeki engellerin kaldırılmasına bağlı olduğu belirtiliyor. Yatırım hedeflerinin belli bir hızda gerçekleşmesiyle iş gücünün devamlılığı sağlanacağı ve niteliğinin de gelişip korunacağı vurgulanıyor.
Konutlarda güneş enerjisi kullanımına özellikle dikkat çekilerek Türkiye’nin konut segmenti uygulamalarında yüksek potansiyeli olduğu ancak bu segment desteklenmediği için gelişme gösteremediği ifade ediliyor. Bu segmente teşvik ve destek verilmesi halinde yapılacak kurulumlar ile küçük ölçekli yerel firmaların artacağı, bunun da bölgesel istihdama katkı sağlayacağı belirtiliyor. Bununla birlikte raporda, ‘Konut kaynaklı istihdamın artışı, dağıtık üretimin önemli bir parametresi olarak MW başına olan istihdamı da yükseltecek’ ifadesine yer veriliyor.
Güneş Enerjisi Sektörü Nitelikli İş Gücü İstiyor
Dünyada, en fazla kurulum ve bakım iş kollarında işe alımlarda güçlük yaşandığı ve ilk sebebinin sektör odaklı bilgi birikimi eksikliği olduğunun ifade edildiği rapora göre Türkiye’de de güneş enerjisindeki kurulu güç hedefleri ve potansiyeli düzenli bir şekilde gerçekleşmesi söz konusu olduğunda kurulum ve bakım işlerinde benzer bir açığın ortaya çıkacağı söyleniyor.
Türkiye’de güneş enerjisi sektörü istihdamında, teknik uzmanlık ve yenilikçi teknolojilere adaptasyonun istihdam gelişiminde önemli odak noktaları olarak ön plana çıktığı vurgulanıyor. Bataryalı depolama teknolojilerinin GES teknolojilerine entegre bir şekilde ele alınmasıyla birlikte tasarım, kurulum, bakım ve onarım konularında detaylı teknik bilgi ve uygulama becerilerine giderek daha fazla ihtiyaç duyulacağı belirtiliyor. Halihazırdaki iş gücü nicelik olarak yeterli ancak nitelik olarak ihtiyacı karşılamıyor. Bazı güneş enerjisi projelerinin sıradan ve sadece fiziki montaj gerektiren kurulumlar olarak ele alınması, nitelik sorunun önde gelen sebepleri arasında. Ayrıca bir sertifikasyon olmaması, kurulumlarda çalışacak kişilerin seçiminde finansman sorunları yaşanması, kimi dar bütçeli projelerde iş yetkinliği ve tecrübe aranmaması diğer sebepler.
Yine rapora göre üniversiteler de nitelikli eleman sorununa yeterince çözüm olmuyor; son yıllarda açılan yükseköğretim programları yetersiz olduğundan, kurulumlarda, ön ve yan hizmetlerde görev alacak nitelikli ara ve teknik elemanlar yetiştirilmiyor. Ayrıca meslek liselerine olan ilginin azalmasıyla sektörün bel kemiği olan ara eleman açısından istihdam sorununun yaşandığı, istihdam edilse dahi yetkinlik yönünden eksiklikler göze çarpıyor. “Güneş enerjisi çalışanlarının temiz enerji bilinciyle yetiştirilmesi, gerekli teknik ve mekanik bilgi ile donatılması, kamuya açık eğitim ve geliştirme programlarının hizmete sunulması, bu sektörde elde edilen sertifika ve lisanslara bölgesel ve küresel düzlemde geçerlik tanınarak işçilerin dolaşımlarının temin edilmesi, iş gücünün verimliliği açısından önem taşımaktadır” deniliyor.
Fosil Yakıtlardaki İş Gücü ‘Yeniden Yeteneklendirme’ ile Güneşe Yarayacak
Çalışmada, güneş enerjisi sektörü iş gücündeki sorunların, kamu-sivil toplum kuruluşları-özel sektör iş birliği ile giderilebileceği vurgulanıyor. Bunun için güneş enerjisine bakış açısının değişmesi, bu kaynağın iklim değişikliğiyle mücadeledeki ve enerji dönüşümündeki önemli rolünün göz önünde bulundurulması gerekiyor. Sektörün önde gelen şirketleri kamuyla işbirliği halinde hazırlayacakları eğitim ve yeteneklendirme programları ile nitelikli iş gücünü yetiştirmekte katkı sağlayabilir. Raporda, nitelikli iş gücü kadar ‘yeniden yeteneklendirme’nin (reskilling) de güneş enerjisi sektörü istihdamında önemli rol oynacağı ifade ediliyor. Yapılan araştırmalara göre fosil yakıt alanında çalışan birçok işçi, güneş enerjisi sektöründeki iş gücü boşluğunu doldurabilmek için gerekli uzmanlaşma ve yeteneğe sahip. Bu alanda çalışan işçiler, kısa süreli yeniden yeteneklendirme eğitimleri ile temiz enerji iş gücünü çeşitlendirebilecek hale getirilebilir.
Türkiye’nin enerji sektöründeki lider firmalarından biri olan Astor Enerji A.Ş., İskenderun Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş. ile iş birliği yaparak önemli bir anlaşmaya imza attı. Şirket, 675 MVA gücündeki transformatörün imalatı için 14 Eylül 2023 tarihinde sözleşme imzaladı. Bu proje Türkiye’nin sayılı en büyük, dünyanın ise sayılı güç transformatörleri arasında yer alırken, ülkenin enerji üretim kapasitesine de büyük katkı sağlayacak. Üretimi tamamlanan 675 MVA güç transformatörü, teslimat töreni ile kullanım yerine ulaştırılmak üzere Astor Enerji fabrikasından yola çıktı. 490 ton ağırlığındaki transformatör yerli imkanlarla 8 aylık çalışma sonucu üretildi…
Astor Enerji A.Ş. fabrikasında düzenlenen tören ile Türkiye’nin sayılı en büyük transformatörlerinden biri olan 675 MVA’nınteslimat için fabrikadan çıkışı yapıldı.
Törene; Astor Enerji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Feridun Geçgel, Yönetim Kurulu Üyeleri, Genel Müdürü Hakan Ünsal, Genel Müdür Yardımcısı / CFO Olcay Doğan, Genel Müdür Yardımcısı Fatih Işık, çalışanlar ve basın mensupları katıldı.
Bu yeni yatırım, sadece Türkiye’nin değil aynı zamanda dünyanın da sayılı güç transformatörlerinden biri olarak ön plana çıkıyor. Astor Enerji A.Ş. ve İskenderun Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş.’nin 01.04.2024 tarihinde gerçekleştirdiği iş birliği, enerji sektöründe sınırları zorlayan ve teknolojiye yön veren bir proje olarak dikkat çekiyor. 675 MVA, 400/21kV transformatörün imalatı, enerji sektöründe büyük bir başarı. Ayrıca, bu proje ulusal ve uluslararası alanda dikkatleri üzerine çekerek Türkiye’nin endüstriyel kapasitesini daha da yükseltecek.
Bu anlaşma, aynı zamanda Türkiye’nin genel olarak enerji sektörü için önemli adım. Bu iş birliği, sektördeki teknolojik gelişmelere ve yeniliklere yön vererek ülkenin enerji dönüşümüne katkıda bulunacak.
ŞİRKET, ENERJİ SEKTÖRÜNDE BÜYÜK ADIMLAR ATMAYA DEVAM EDİYOR
2023 yıl sonu bilançosu, 2022 yıl sonuna göre yüzde 83 oranında artarak 21,6 milyar TL aktif büyüklüğüne ulaşan Astor Enerji, yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Şirket, bu büyüme ivmesini sürdürerek, sürdürülebilir büyüme ve yenilikçi yaklaşımıyla sektörde öncü konumunu daha da pekiştiriyor.
Ankara ASO 2. Organize Sanayi Bölgesi’nde 140.000 m² arsa üzerinde toplam 105.000 m² kapalı alanlı birbiri ile entegre iki ayrı fabrika binasında üretim faaliyetine devam ediyor.
Sabancı Holding, Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı (European Foundation for Quality Management-EFQM) tarafından her yıl geleneksel olarak verilen ve dünyada kendi alanında en prestijli ödüllerden biri olarak kabul edilen Küresel EFQM Ödülü’nün (EFQM Global Award) sahibi oldu.
Dünya çapında çok sayıda kamu kuruluşu, özel şirket ve sivil toplum örgütünün dahil olduğu değerlendirme sürecini başarıyla tamamlayan Sabancı Holding, şirketlerin başarılarının elmaslarla tanımlandığı etkinlikte toplam 6 elmasa layık görüldü. Sabancı Holding ayrıca, ortaya koyduğu sürdürülebilirlik stratejisi ve yaklaşımıyla küresel ölçekte en iyi örnek gösterilirken, “Sürdürülebilirlikte Üstün Başarı” (Outstanding Achievement for Sustainability) unvanıyla onurlandırıldı.
Küresel EFQM Ödülü, bu yıl İstanbul’da düzenlenen EFQM Gala Yemeği ve Küresel Ödül Töreni’nde, EFQM Yönetim Kurulu Başkanı Dr Paul G.K. Little CBE ve EFQM CEO’su Russell Longmuir tarafından Sabancı Holding CEO’su Cenk Alper’e takdim edildi.
“SABANCI TOPLULUĞU, KALİTE YOLCULUĞUNDA HER DAİM EN ÖN SAFLARDADIR”
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Cenk Alper, EFQM ödüllerinin Avrupa’da ilk olarak 1992’de verildiğini hatırlatırken, “Şirketlerin kalite yolculuğunu cesaretlendirmek için başlatılan bu ödüllerde, Sabancı Topluluğu şirketleri ilk günden bu yana her zaman ön saflarda yer almıştır. Türkiye’de ilk kez 1993’te verilen Ulusal Kalite Ödülü’nü kazanan Brisa, 1996’da ise bu kez Avrupa çapında büyük ödülün sahibi olmuş; bu ödüle layık görülen ilk Türk şirketi olmanın gururunu yaşamıştır. Yıllar içinde, Beksa ve Kordsa gibi çok sayıda şirketimiz bu yolculuğun ulusal ve küresel liderleri arasında yer almıştır. Sabancı Topluluğu, EFQM modelinin işaret ettiği kalite anlayışının Türk sanayisine yerleşmesinde her zaman öncü olmuştur. Sabancı’nın açtığı bu yol, Türk sanayi şirketlerine küresel rekabette büyük avantajlar sağlamıştır” dedi.
Küresel EFQM Ödülü’nün, Topluluk çapında EFQM modeline verdikleri önemin en büyük göstergesi olduğunun altını çizen Cenk Alper “Yüksek kalitenin, her zaman daha iyiyi aramanın ve sözden aksiyona geçişin sembollerinden olan bu model, bugün Sabancı’nın açık inovasyon ve iş birliği yaklaşımının da temelini oluşturuyor. Sabancı’nın bu ödüle layık görülmesinde özveriyle çalışan 60 binden fazla çalışanımıza teşekkür ediyorum. Bunun yanında, ‘Sürdürülebilirlikte Üstün Başarı’ unvanıyla, küresel ölçekte örnek olarak gösterilmemiz de bizler için son derece anlamlı. Sürdürülebilirlik alanındaki kararlılığımızın, bu konudaki gerçekçi ve iddialı yol haritamızın Avrupa’nın simge platformlarından biri tarafından takdir edilmesi Sabancı için olduğu kadar ülkemiz için de büyük bir gurur kaynağı” şeklinde konuştu.
“LİDER SADECE YOLU GÖSTEREN DEĞİL, AYNI ZAMANDA O YOLU YÜRÜYENDİR”
Ödül değerlendirmesinin yanı sıra, EFQM Forum’da “EFQM Modeli Gözünden Dönüşümsel Liderlik” temalı bir konuşma gerçekleştiren Cenk Alper, kariyerinin ilk günlerinden bu yana söz konusu modelin her zaman kendisi için bir pusula niteliğinde olduğunu ifade ederken şöyle devam etti: “Bugün dünyanın içinde bulunduğu bu mutlak belirsizlik süreci, liderlik anlayışını da baştan aşağı değiştirmiş durumda. Liderlerin görevi sadece yolu göstermek değil. Bu yolu, yol gösterdiği kişilerle birlikte yürümek aynı zamanda. İçinde bulunduğu organizasyonu, finansal faydanın çok daha ötesinde, yüksek bir amaca doğru yönlendirmek. Mükemmeliyet ve inovasyon vizyonunu ekip arkadaşlarına aşılarken bu anlayışı güven yaratarak, şeffaflık sağlayarak, yetki vererek güçlendirmek. Sadece kendi organizasyonun değil, dünyanın ve insanlığın da nereye gittiğini önemseyen bir iş kültürü yaratmak. Tüm bunlar aslında EFQM modelinin günümüz dünyasındaki iz düşümleri. Bu model, bugün değişimden korkmayan; aksine değişimin gücünden faydalanmayı seçen, bundan heyecan duyan organizasyonlar yaratabilmenin de en büyük destekçilerinden biri.”
Gelecek vadeden bir birliktelik olarak nitelenen “Türk Devletler Teşkilatı (TDT)”; bilindiği üzere Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan’ın üye ülke olarak ve Türkmenistan ile Macaristan’ın gözlemci ülke olarak bulunduğu ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin davetli olarak yer aldığı, Uluslararası Türk Devletleri kuruluşudur (Şekil 1).
Şekil 1 Türk Devletler Teşkilatı Ülkeleri
Dünyanın önemli bir coğrafyasında vücut bulan TDT; kronolojik olarak bakıldığında 1990’lı yıllarda başlayan ilişkilerin sonucu ortaya çıkmıştır denebilir. 3 Ekim 2009 Tarihinde “Türk Dili konuşan Ülkeler” Zirvesinde Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan arasında imzalanan “Nahçıvan Anlaşmasıyla” TDT’nin temelleri atılmıştır. Eylül 2019’da Özbekistan birlikteliğe üye ülke olarak katılmış, Macaristan gözlemci ülke olarak kabul edilmiştir. Kasım 2021’de ise İstanbul Zirvesi’nde, bu birliktelik bugünkü (Türk Devletler Teşkilatı “TDT”) adını almış ve Türkmenistan gözlemci ülke statüsünde katılmıştır. KKTC de Teşkilatın toplantılarına davet almaktadır.
Türk Devletleri Arasında Enerji İşbirliği
TDT ülkeleri arasında işbirliğinin hızlı olarak nitelenebilecek şekilde geliştiği gözlenmektedir. İşbirliği alanları arasında; ekonomi, ticaret, finans, kültür, sosyal, ulaşım, enerji vb. gibi hemen her konu yer almaktadır. Enerji konusundaki işbirliği; dünyada enerjinin giderek önem kazandığı günümüzde, ayrı bir önem taşımaktadır.
Enerji konusundaki önemli vurgulamaların 2023 yılında toplanan zirvede özellikle yapıldığı gözlenmiştir. Söz konusu Zirvede, Türkiye Cumhurbaşkanı tarafından enerji güvenliğinin sağlanması ve bu konuda işbirliği alanlarının belirlenmesinin öncelikli olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca, enerji ve ulaştırma alanındaki işbirliklerinin kalıcı hale getirilmesi ve kazanca dönüştürülebilecek potansiyel fırsatlar da dile getirilmiştir.
Son olarak, 2024 Yılında da yine enerji politik manada gelişmeler yaşanmıştır. Bu bağlamda 11-12 Mart 2024’te Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta gerçekleştirilen “Türk Devletleri Teşkilatı Konseyi”nde katılımcı Türk Devletleri, enerji işbirliği konusunu ele almış bulunmaktadırlar. Konu ile ilgili olarak Türkmenistan’ın enerji kaynakları konusundaki yeri betimlenmiş ve TDT üye ülkelerine doğal gaz ve elektrik ihracatı konusunda sahip olduğu potansiyel üzerinde durulmuştur. Ayrıca, kendi kendine yeterli olma işbirliği modeli de gündeme getirilmiştir.
Takiben Mayıs 2024 başında da yine enerji konusunda önemli bir gelişme yaşanmıştır. Şöyle ki; Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te, Azerbaycan, Kazakistan ve Özbekistan arasında “Enerji Sistemlerinin Entegrasyonu Konusunda İşbirliği Mutabakat”ı imzalandığı duyurulmuş bulunmaktadır. İlaveten, söz konusu devletler arasında, enerji sistemlerinin entegrasyonu ile beraber yenilenebilir enerji kaynaklarının verimli kullanımının sağlanması konusunda da önemli bir aşama kaydedilmiş olmaktadır.
Bu gelişme ile yeşil enerjinin üretimi ve Azerbaycan toprakları üzerinden Avrupa’ya ihracatı konusunda da yol alınmış olmaktadır. Bir başka deyişle, söz konusu Mutabakat’ın TDT ülkeleri arasında, (enerji sistemlerinin entegrasyonu ve yenilenebilir kaynakların verimli kullanımının düzenlenmesi ile) enerji ihracatı için ortak hedeflerin uygulanmasını teşvik edici bir merhale kaydedilmiş olmaktadır denebilir. Bu bağlamda, Hazar Denizi’nin altından döşenecek yüksek gerilim kablosu ile enerji sistemlerini birbirine bağlama olanaklarının incelenmesinin söz konusu olduğu da ifade edilmiş bulunmaktadır.
Öte yandan, TDT ülkeleri arasında bazı enerji bağlantı sistemleri zaten bulunmaktadır. Bunlardan biri Azerbaycan ile Türkiye arasında var olan Bakü-Tiflis Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı’dır. Bu hat 2006’da devreye alınmış olup, günümüzde sadece Azerbaycan’ın değil Türkmenistan ve Kazakistan’dan Hazar Denizi üzerinden (deniz yoluyla) Azerbaycan’a ulaştırılan petrolün de dünya pazarlarına bu yolla ulaştırılabilmesi mümkün olabilmektedir.
Burada üzerinde durulması gereken önemli bir boru hattı “Güney Gaz Koridoru” adıyla anılan doğal gaz boru hattıdır. Bu hat üç bölümden oluşmaktadır. Hattın en uzun bölümü Türkiye’deki kısmı olup bilindiği üzere TANAP (TransAnatolia Pipeline) olarak anılmaktadır. TANAP doğal gaz boru hattı, “Güney Kafkasya Doğal Gaz Boru Hattı” (SCP) ile Azerbaycan’dan Türkiye’ye ulaşan doğal gazı, Anadolu’yu doğudan batıya (baştan başa) 1850 km kat ederek Yunanistan sınırına ulaştırmaktadır.
TANAP ile Yunanistan sınırına varan doğal gaz, TAP (Trans Adriatic Pipelines) doğal gaz boru hattı ile Arnavutluk ve İtalya’ya ulaşmaktadır. Böylece 2020’de devreye alınan “Güney Gaz Koridoru” vasıtasıyla Hazar doğal gazı Avrupa’ya ulaştırılmış olmaktadır. Ukrayna Savaşı’ndan sonra bu hattın önemi daha da artmıştır. Nitekim Avrupa Birliği (AB) – Avrupa Komisyonu Başkanı, Azerbaycan’ı Temmuz 2022’de ziyaret ederek doğal gaz akışının artmasını talep etmiştir.
Burada şunu da belirtmek gerekir ki; Bakü-Tiflis Ceyhan Hattı ve Güney Gaz koridoru ile hem Türkiye’nin ihtiyacı olan enerji kaynağı karşılanmakta ve hem de bölge dışına ihracat gerçekleştirilebilmektedir. Bu bakımdan bu iki hat, biri petrol ve diğeri doğal gaz transferi açısından ehemmiyetle üzerinde durulması gereken enerji hatları olmaktadırlar.
Ayrıca, Bakü-Tiflis- Erzurum doğal gaz boru hattı Türkiye’nin ihtiyacına yönelik olarak inşa edilmiş bir enerji hattıdır. Bu hat, BTC hattına paralel olarak aynı güzergahta inşa edilmiş olup, Hazar Denizi’ndeki Şah Deniz rezervlerini Erzurum’a ulaştırmaktadır. 2007’de gaz akışı başlayan söz konusu bu doğal gaz boru hattından gelen doğal gaz, Erzurum’da Türkiye’nin iç doğal gaz dağıtım ağına bağlanmaktadır.
Bu enerji hatlarından ayrı olarak Iğdır-Nahçıvan doğal gaz boru hattı gündeme gelmiştir. 2. Karabağ Savaşı sonrasında Azerbaycan’ın Karabağ topraklarını geri almasıyla Azerbaycan’a bağlı bir bölge olan Nahçıvan’a, Azerbaycan doğal gazının Türkiye üzerinden ulaştırılmasını sağlayacak bir hat olarak düşünülmüştür. Türkiye Azerbaycan arasında imzalanan anlaşma çerçevesinde söz konusu bu boru hattının 2023’de temeli atılmıştır. Böylelikle, İran’dan doğal gaz ihtiyacını karşılayan Nahçıvan, bu boru hattının hayata geçirilmesiyle artık kendi ülkesi olan Azerbaycan doğal gazını kullanır hale gelecektir.
Bunlara ilave olarak Azerbaycan Türkiye ortaklığında STAR Rafinerisi Aliağa’da kurulmuştur. Rafineri, esas itibariyle jet motor yakıtı üretmek üzere tasarımlanmıştır. 2018 yılında ilk ham petrolü işleyen tesis, 2019 yılında Türkiye’nin beşinci büyük sanayi kuruluşu durumuna gelmiştir.
Sonuç
Görüldüğü üzere; Türk Devletleri, farklı konularda olduğu gibi enerji konusunda da işbirliğini başarı ile hayata geçirmek üzere önemli aşamalar kat etmektedirler. Özellikle Türkiye ile Azerbaycan arasında hayata geçirilmiş olan ve devam eden projeler “Türk Devletler Teşkilatı” için de önemli alt yapı enerji sistemlerini oluşturma niteliği taşımaktadır.
“Türk Devletler Teşkilatı” üye ülkelerinden Türkiye dışındaki ülkeler, enerji kaynağı ülkeleridir. İlaveten gözlemci ülke durumundaki Türkmenistan da yine önemli bir enerji kaynağı ülkesi durumunda olup özellikle doğal gaz konusunda dünyanın en önde gelen ülkeleri arasında yer almaktadır.
Bu bağlamda, Hazar Denizi altından Türkmenistan’ın Azerbaycan’a bağlanması doğal gaz akışını çok daha kolay ve verimli hale getirecektir. Keza Kazakistan ve Özbekistan rezervlerinin de bu hatta bağlantısının sağlanması da mümkün olabilecektir. “TransHazar Enerji Boru Hattı” olarak planlanan böylesi bir hat, “Türk Devletler Teşkilatı” için son derece stratejik önem taşıyacaktır. Zira, Azerbaycan ve Türkiye üzerinden, Orta Asya enerji kaynaklarının Avrupa’ya ulaşması güvenilirlikle sağlanabilmesi mümkün olacaktır.
Burada şunu da belirtmek yerinde olacaktır ki; TDT arasında oluşacak enerji ağı, sadece boru hatları ile olmayacaktır. Özellikle, son dönemde imzalanan mutabakatlarla elektrik iletim hatlarıyla da enerji transferini sağlayabilecek potansiyele sahip olunabileceği anlaşılmaktadır. Bir başka deyişle, TransHazar hattı çok yönlü ve çok amaçlı düşünülmektedir. Nitekim son yaşanan gelişmeler de, TDT ülkelerinin bu yönde inisiyatif kullanmakta olduklarını göstermektedir.
Gelinen bu son durum, özellikle Ukrayna Savaşı ve Gazze’de yaşanan elim olaylardan sonra, enerji geçiş bölgelerinde ve yol güzergahlarında ortaya çıkan sorunlar nedeniyle artan bir konjüktürel ehemmiyet kazanmış bulunmaktadır. Böylelikle, zaman içinde Türk Devletleri, hem kendi aralarında işbirliğiyle iç gereksinimlerini karşılamak ve hem de Avrupa’nın enerji güvenliğinin sağlanmasında anahtar konuma geliyor olabilecektir.
Öz olarak ifade edilmek istenirse; “Türk Devletler Teşkilatı”, enerji konusundaki işbirliği ve alt yapı yapılanmasıyla enerji kaynağı açısından hayli sorunlar yaşayan Avrupa ülkeleri için Türkiye’nin jeopolitik konumunun kazandırdığı konjüktürel durum kapsamında kapalı bir havza olan Orta Asya bölgesinden yeni ve stratejik bölgesel ulaştırma ve tedarik zincirlerinin geliştirilmesini olanak verecek ve aynı zamanda AB ülkelerinin enerji güvenliğinin sağlanmasında da stratejik rol üstlenmiş olacaktır.
Türkiye’nin lider özel sektör elektrik üretim şirketi Enerjisa Üretim, Enercon iş birliği ile kadın istihdamında öncü adım gerçekleştiriyor. “Rüzgarı Enerjiye Dönüştüren Kadın Teknisyenler” programıyla enerji sektöründeki kadın teknisyen sayısını artırmayı ve sektöre yenilikçi bir bakış açısı kazandırmayı hedefliyor.
HABER: Ferhat Yıldırım
Bilgi birikimini sürekli geliştiren, standartları belirleyen ve sektörün geleceğine yön veren enerji şirketi olma amacıyla projeler geliştiren Enerjisa Üretim, enerji sektöründe fırsat eşitliği sağlamak ve kadın istihdamını artırmak amacıyla “Rüzgarı Enerjiye Dönüştüren Kadın Teknisyenler” programını duyurdu. Aday değerlendirme sürecinin ardından 1 Temmuz itibarıyla başlayacak ve 8 hafta sürecek olan teknik eğitim programında, katılımcılar teknik bilgi ve yetkinliklerini geliştirme fırsatı bulacaklar. Program, enerji sektöründeki en yeni teknolojik gelişmeleri yakından tanıma imkanı sunarken, santral gezileri ve liderlerle gerçekleştirilen buluşmalar sayesinde çeşitli öğrenme deneyimleri de kazandıracak. Rüzgar santrallerinde geleceğe yön verirken, bu eğitim ve çalışma imkanları ile katılımcılar kariyer yolculuklarına sağlam bir başlangıç yapacaklar.
Rüzgar santralindeki tüm çalışanların kadınlardan oluşması hedefleniyor
Eğitimler sonunda, sektörde çalışmak üzere kadın teknisyenler Enerjisa Üretim ve Enercon’un işleteceği rüzgar santralinde istihdam edilecek. İşletme teknisyen ekibi ve servis teknisyen ekibi, sadece kadınlardan oluşacak ve çalışanlar, işletme süreçlerinin her aşamasında aktif rol alacaklar. Katılımcılar, Türkiye’nin önde gelen rüzgar enerjisi uzmanlarından eğitim alarak, rüzgar santrallerinde pratik deneyim kazanma şansı elde edecekler.
Enerjisa Üretim İnsan ve Kültür Genel Müdür Yardımcısı Ayşegül Gürkale, ” Enerjisa Üretim olarak 2019 yılında BM Küresel İlkeler sözleşmesi (UN Global Compact) ve Birleşmiş Milletler Kadının Güçlenmesi Prensipleri (WEPs) imzacısı olduk. Yine Enerjisa Üretim olarak kariyerine güçlü bir adımla başlamak isteyen kadın öğrencilere destek vermeyi hedefleyen ‘Womentum’ programını düzenliyoruz. Bir diğer programımız olan ‘Rüzgarı Enerjiye Dönüştüren Kadınlar’ projemizle yeni mezun kadın mühendislerin sektörümüz için yetiştirilmesini amaçlıyoruz. Kadın istihdamı odaklı bu yolculukta ilerlerken yeni yapılacak olan santrallerimizden birini, güvenliğinden işletme operatörüne, bakım teknisyeninden mühendisine tüm kadroları kadınların yönettiği bir santral haline getirmek istiyoruz. Bu da bir pozitif ayrımcılık değil zihinlerdeki önyargıyı kaldırmak, kadınların uçtan uca bu işi yapabileceğini aslında işin kadını erkeği olmadığını göstermek. Toplumsal cinsiyet eşitliği enerji dönüşümü hamleleri adına çok önemli bir yerde duruyor. Enerjisa Üretim olarak, dönüşümün yaşanması ve önyargıların ortadan kalkması için bu konuda kararlıyız ve konuya sahip çıkıyoruz.” dedi.
Ekmob Kurucusu ve CEO’su Sunay Şener, yapay zekada her gün şaşırtıcı gelişmeler yaşandığını belirterek, şirketlerin yapay zekayı hangi süreçlerde işlerine entegre edeceklerini bugünden itibaren tasarlaması gerektiğini belirtti.
HABER: Ömer Faruk Yıldırım
Yapay zekanın algoritmik gelişime göre şu anda 4 yaşındaki bir çocuğun yeteneklerine sahip olduğunu vurgulayan Ekmob Kurucusu ve CEO’su Sunay Şener,” Yapay zekanın önünde daha çok yol var. Yapay zekayı şirketler çok hızlı bir şekilde anlamalı ve hangi süreçlerde işlerine entegre edeceğini bugünden itibaren iyi tasarlamalı.” dedi.
Eskiden tecrübeyle ve zamanla kazanılan yeteneklerin bugün yapay zeka ile elde edebildiğini de sözlerine ekleyen Şener, “Yapay zeka her an yeni gelişmelere gebe. Örneğin; çok büyük bir telefon markası Google ile birlikte yapay zeka üzerinden yeni bir program geliştirdi. Siz Çin’deki birine telefon açtığınızda, sizin konuşmanızı Çince’ye, oradan gelen konuşmayı da sizin dilinize çevirebiliyor. Böylece bir KOBİ olarak global pazarda bir ithalat veya ihracat yapacağınız zaman işleriniz inanılmaz derecede kolaylaşıyor. Dil sorunu da bir şekilde ortadan kalkmış oluyor.
Önümüzdeki dönemde Akıllı Asistanların hayatlarımıza daha fazla gireceğini öngörüyoruz. Günümüzde yapay zeka iş süreçlerimizin içerisine girerek, bizimle beraber çalışmaya ve bize asistanlık yapmaya başladı. Maillerinizi okuyup onlara cevap veriyor, o cevabın içinde ihtiyacı olan bir doküman varsa onu sizin adınıza hazırlıyor ve destek veriyor. Bu da hem işletmelere hem de KOBİ’lere ciddi zaman tasarrufu sağlıyor. Biz de Ekmob olarak bu asistanın AR-GE çalışmalarını bitirmek üzereyiz. KOBİ’ler ve işletmeler telefonuyla konuşarak ve örneğin; “Son 1 ayda ziyaret etmediğim müşteriler kimler” veya 50 bin TL’den fazla borcu olan müşterilerim kimler?” diye sorduğunda, bu cevaplar çok hızlı bir şekilde cep telefonunda önüne gelecek. Önümüzdeki dönemde bu değişimleri çok daha fazla gözlemleyeceğimiz.” şeklinde konuştu.
SOCAR Türkiye grup şirketlerinden STAR Rafineri, TİM’in açıkladığı “2023 İhracat Şampiyonları” listesinde 3. sırada yer alırken, Kimyevi Maddeler ve Mamülleri kategorisinde sektör birincisi oldu.
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) “2023 İhracat Şampiyonları” ödül töreni, Haliç Kongre Merkezi’nde, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle gerçekleştirildi. Törende, 2023 yılında en çok ihracat yapan ilk 10 firmaya ödülleri takdim edildi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) açıkladığı “2023 İhracat Şampiyonları” listesinde, Türkiye’nin en büyük doğrudan dış yatırımcısı ve en büyük entegre endüstri grubu SOCAR Türkiye grup şirketlerinden STAR Rafineri, Türkiye genelinde mal ihracatı tutarına göre belirlenen “2023 İhracat Şampiyonları” listesinde 3. sırada yerini aldı. STAR Rafineri ayrıca, Kimyevi Maddeler ve Mamülleri kategorisinde sektör birincisi oldu.
STAR Rafineri’nin ihracat şampiyonu ödülü, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından SOCAR Başkanı Rovshan Najaf’a takdim edildi. STAR Rafineri’nin, Kimyevi Maddeler ve Mamülleri kategorisinde sektör birinciliği ödülü ise Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanı Ömer Bolat tarafından SOCAR Başkanı Rovshan Najaf’a takdim edildi.
Azerbaycan Ulusal Lideri Haydar Aliyev’in “Tek millet, iki devlet” sözünü temel alan Azerbaycan-Türkiye ilişkileri her alanda hızla gelişmektedir. İki kardeş ülke Azerbaycan ve Türkiye’nin enerji sektörünün gelişimine katkı sağlamak amacıyla SOCAR’ın Türkiye’deki faaliyetleri de kararlıkla devam etmektedir. SOCAR Türkiye’nin aldığı ödüller de SOCAR’ın Türkiye’deki faaliyetlerine verilen desteğin ve önemin ne kadar büyük olduğunun açık bir örneğidir.
SunExpress, 2023 yılında hizmet ihracatına en fazla katkı sağlayan ilk üç şirket arasında yer aldı.
Türk Hava Yolları ve Lufthansa’nın ortak kuruluşu SunExpress, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından bu yıl 31.’si düzenlenen İhracatın Şampiyonları Ödül Töreni’nde, 2023 yılında Türkiye genelinde hizmet ihracatına en fazla katkı sağlayan ilk üç şirket arasında yer alarak ödül almaya hak kazandı.
Geçtiğimiz yıl 12 milyondan fazla yolcu taşıyarak yeni bir rekora imza atan SunExpress’in, Türkiye’ye sağladığı döviz getirisi de 1,8 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Cumhurbaşkanıve bakanların katılımıyla İstanbul’da gerçekleşen törende SunExpress Genel Müdür Yardımcısı Tuncay Eminoğlu’na ödülü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve TİM Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Gültepe verdi.
Ödüle ilişkin değerlendirmede bulunan SunExpress Genel Müdür Yardımcısı Tuncay Eminoğlu, “SunExpress olarak, 35 yıldır Türkiye turizmine, ekonomisine ve istihdama katkı sağlamaya devam ediyoruz. 2023 yılında bir önceki yıla göre yolcu sayımızı yüzde 18 artırarak 12,6 milyon ile rekor yolcu sayısına ulaştık ve ülkemizin turizm hedeflerine katkı sağladık. 2023 yılında Türkiye’ye sağladığımız döviz getirisini de bir önceki yıla kıyasla yüzde 30 artırarak 1,8 milyar dolara ulaştırdık. SunExpress adına aldığım bu ödül ile bu yıl da hizmet ihracatında Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden biri olmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz” dedi.
35 ülkede 200’den fazla noktaya tarifeli seferler sunan hava yolu, bu yıl 15 milyon yolcu taşımayı hedefleyerek Türkiye’nin turizm hedeflerine katkısını sürdürmeye devam ediyor.
Genel Müdürlük ile otomotiv satış ve servis şubelerinde enerji ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan sağlayan Otokoç Otomotiv, son olarak Niğde’de hayata geçirilen 17,4 GWh/yıl üretim kapasiteli GES (Güneş Enerji Santrali) projesi yatırımı ile sıfır emisyonlu elektrik tüketiyor.
Türkiye’nin öncü ve lider mobilite şirketi Otokoç Otomotiv,Koç Holding’in 2050 karbon nötr olma hedefiyle yürüttüğü Karbon Dönüşüm Programı kapsamında, iklim değişikliğiyle mücadele ve karbon emisyonlarının azaltılması için faaliyetlerine kararlılıkla devam ediyor. Genel Müdürlük ve perakende şubelerinde elektrik ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan sağlayan Otokoç Otomotiv, son olarak Niğde’de hayata geçirilen 17,4 GWh/yıl üretim kapasiteli GES (Güneş Enerji Santrali) projesi yatırımı ile sıfır karbonlu elektrik tüketiyor.
“Yolumuz Geleceğe”
İnsanı, toplumu, çevreyi ve dünyayı önemseyen bir şirket olduklarını, sürdürülebilirliği ana işleri olarak konumlandırarak stratejilerinde önceliklendirdiklerini belirten Otokoç Otomotiv Lideri İnan Ekici konuyla ilgili görüşlerini şu sözlerle dile getiriyor: “Güneş Enerji Santrali yatırımı ile 17,4 GWh/yıl elektrik enerjisi üreterek toplamda 19,4 GWh/yıl elektrik enerjisi sağlayabilen yani Otokoç Otomotiv’in Türkiye’deki lokasyonlarının tamamının ihtiyacı olan elektriği güneş enerjisinden sağlayabilen kapasiteye ulaştık. Aynı zamanda gerçekleştirdiğimiz bu yatırımlar ile yıllık 8.411 tonluk CO2e salımının önüne geçiyoruz. Koç Topluluğu şirketleri arasında faaliyete geçen ilk arazi tipi GES tesisi olma özelliği taşıyan bu projede tüm süreçlerin koordinasyonunu sağlayan iş ortağımız EntekSENS’e ve yerli güneş panellerimizin üretimini gerçekleştiren Arçelik’e çok teşekkür ederiz.
Ayrıca, Manisa’da yeni bir GES arazisi kurulumunu 3 Topluluk şirketimiz ile birlikte gerçekleştireceğiz. Koç Holding’in 2050 yılında karbon nötr olma hedefi doğrultusunda şirketimize düşen sorumlulukların bilincinde olarak düşük karbon ekonomisine geçişe yönelik tüm faaliyetlerimizi artırarak devam etmeyi hedefliyoruz. İklim değişikliğiyle mücadele çalışmalarımız kapsamında, Otokoç Antalya’da 550 MWh/yıl, Otokoç Adana’da 1.050 MWh/yıl ve Otokoç İnönü’de 371 MWh/yıl elektrik enerji üretim kapasiteli çatı GES projelerimizi de devreye almıştık.
Otokoç Otomotiv olarak dünyaya karşı sorumluluklarımızın bilinciyle çalışma arkadaşlarımızı, iş ortaklarımızı ve müşterilerimizi odağımıza alarak; içinde bulunduğumuz toplumun ihtiyaçlarını da gözeterek tüm paydaşlarımızla birlikte sürdürülebilir değer yaratmak için ‘Yolumuz Geleceğe’ diyoruz. Sürdürülebilirliği stratejilerimizin temeline yerleştirirken kurumsal anlamda bütüncül bir şekilde ele alınması ve performansın takip edilmesi amacıyla kurduğumuz Sürdürülebilirlik Komitesi, iç ve dış tüm paydaşlarımız için çalışmalar organize ediyor. Bu yıl yayınlayacağımız ilk sürdürülebilirlik raporumuzun hazırlıklarına devam ediyoruz.”
Otokoç Otomotiv’de Enerji Verimliliği
Kurulumu 2023 Ekim’de tamamlanan Niğde’deki 17,4 GWh/yıl elektrik enerji üretim kapasiteli GES yatırımı ile sıfır karbon elektrik üreten Otokoç Otomotiv, iklim değişikliğiyle mücadele ve karbon emisyonlarının azaltılmasına yönelik çalışmalarla öne çıkıyor. Genel Müdürlük ve Antalya şubeleri yeşil bina sertifikası sahibi olan şirketin Antalya şubesi, Amerikan Yeşil Binalar Konseyi’nin değerlendirmesi sonucunda LEED v.4.1 O+M:EB sertifika türünde “Retail: Vehicle Dealership” olarak dünyada ilk Gold sertifikasını almaya hak kazandı.
Genel Müdürlük ve perakende şubelerde kullanılan elektriğin tamamı %100 yenilenebilir enerji kaynaklarından tedarik edilirken, 2023 yılında 13,4 GWh/yıl yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik temini ile 5.803 ton sera gazı salımının önüne geçildi.
Ek Projeler
Mevcut hava kompresörlerinin invertörlü türde kompresörlerle değişimi: Son iki yılda yapılan tespitler sonrasında Otokoç Otomotiv’in 16 şubesindeki hava kompresörlerinin, invertörlü türde kompresörlerle değişimi sağlandı. Bu değişim sonrasında şu ana kadar toplam 515.270 kWh enerji tasarrufu elde edildi. Enerji verimliliği projesi sayesinde 223 ton CO2e emisyonunun önüne geçildi.
Aydınlatmada LED dönüşümü: Son iki yılda Otokoç Otomotiv’in 13 şubesinde gerçekleşen LED aydınlatma dönüşümü sonucunda şu ana kadar toplamda 854.049 kWh enerji tasarrufu sağlandı. Bu sayede 370 ton CO2e emisyonunun önüne geçildi.
Cephe ve çevre aydınlatmalarının belirli saatlerde kapanması: 2022 Ağustos ayında devreye alınan bu proje ile şu ana kadar toplam 347.138 kWh enerji tasarrufu sağlandı. Bu sayede 150 ton CO2e emisyonunun önüne geçildi.