25.1 C
İstanbul
Çarşamba, Haziran 4, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 163

Kömür sektörü olumlu gelişecek

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, kömür işletmecilerinin sorunlarını dinledi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, enerjide hükümetin öncelikleri arasında bulunan kömür sektöründeki işletmecilerle bir araya gelerek sorunlar ve çözüm önerilerini değerlendirdi.

Bakan Albayrak, Dolmabahçe Başbakanlık Ofisi’nde yaklaşık 3 saat süren toplantıda, kömür sektöründeki sorunları bildiklerini ifade ederek, çözüm için ortak çaba gerektiğini vurguladı. Bakan Albayrak, toplantıda yerli kaynakların önemine de işaret etti.

Toplantıya, sektördeki maden ve santral işletmecileri katıldı.

Bakan Albayrak terörü lanetledi

“Birlik ve beraberliğimize yapılan bu saldırılar asla amacına ulaşamayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti devleti teröre karşı asla boyun eğmeyecek, ismi ne olursa olsun tüm terör örgütleri ile kararlı mücadelesinden taviz vermeyecektir.”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sn. Berat Albayrak, Ankara’da meydana gelen bombalı saldırıya yönelik açıklama yaparken, “Birlik ve beraberliğimize yapılan bu saldırılar asla amacına ulaşamayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti devleti teröre karşı asla boyun eğmeyecek, ismi ne olursa olsun tüm terör örgütleri ile kararlı mücadelesinden taviz vermeyecektir.” dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sn. Berat Albayrak, Ankara’da meydana gelen ve Türk Silahlı Kuvvetler personelini hedef alan bombalı saldırı ile ilgili olarak yazılı bir basın açıklaması yayımladı. Açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Ankara’da, akşam saatlerinde gerçekleşen terör saldırısında hayatını kaybeden Türk Silahlı Kuvvetleri personelimize ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Yaralananlara da acil şifalar niyaz ediyorum. Milletimize yapılan bu hain saldırıyı lanetliyorum.

Türkiye bir kez daha terörün hain yüzü ile karşılaşmıştır. Milletimiz müsterih olmalıdır ki, devletimiz bu hain saldırıyı yapan teröristlerle de arkalarındaki güçlerle de mücadele etmeye ve onları alt etmeye muktedirdir. Birlik ve beraberliğimize yapılan bu saldırılar asla amacına ulaşamayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti devleti teröre karşı asla boyun eğmeyecek, ismi ne olursa olsun tüm terör örgütleri ile kararlı mücadelesinden taviz vermeyecektir.

Bir kez daha başta Ankara’da yaşanan saldırıda olmak üzere tüm terör olaylarında hayatını kaybeden Türk Silahlı Kuvvetler personelimize, Emniyet personelimize ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılarımıza da şifalar diliyorum.”

Gelişmemizden rahatsız oluyorlar

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Türkiye’de yaşanan terör olaylarına değinerek, “attığımız adımlar birilerini rahatsız ediyor olabilir” dedi.

“Özellikle son 6 ayda yaşananlar… Son dönem terör olaylarıyla ilgili ülkemizin yaşadığı süreçler özelinde, çok önemli bir süreçle karşı karşıyayız. Belki de son 100 yıldır olmadığı kadar, bu ülkenin birliği ve beraberliği bu kadar büyük önem arz etmemişti. Kesinlikle ve kesinlikle çok hassas ve kırılgan bir dönemden bahsediyoruz ve öyle bir dönem ki bölgemizdeki coğrafyada Suriye, Irak ve bölgede yaşananlar özelinde çok zor bir iklim ufukta, çok sıkıntılı günler belki de ufukta. Böyle bir sıkıntının, fırtınanın yaşandığı dönemde her şeyden daha çok ihtiyacımız olan yek vücut olmak.”

Güçlü bir şekilde ayakta durmak gerektiğini vurgulayan Albayrak, “Hamdolsun iktidarımız döneminde Türkiye’nin birliği ve beraberliği için çok önemli adımlar attık, önemli bir söylem, muhabbet, kardeş birliği geliştirdik ama bugün bundan sonra özellikle son 6 aydır yaşanan operasyonlarla Hükümetimiz çok kararlı bir duruş sergiledi. Başta Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Hükümetimiz, Başbakan’ımız Ahmet Davutoğlu önderliğinde, çok ama çok önemli operasyonlarla hassas bir dönemden geçiyoruz” diye konuştu.

Albayrak, son dönemlerdeki operasyonların başarılı olduğunu dile getirerek, “Bu operasyonlar, Türkiye’de terör unsurlarının sonuna kadar temizlenmesiyle ilgili. Bu ülkede bir daha gözyaşı akmasın, analar ağlamasın, kardeş kardeşe silah çekmesin düsturuyla çok kararlı bir operasyon süreci yaşıyoruz” ifadesini kullandı.

Seçimlerden önce de sonra da terör konusunda kararlı bir tutum sergilendiğini dile getiren Albayrak, “Bu süreç sonuna kadar devam edecek taki bu terör unsurları sonuna kadar temizlenene kadar” diye konuştu.

“Attığımız adımlar birilerini rahatsız ediyor olabilir”

Türkiye’nin ekonomik büyümesini, siyasi ve demokratik gelişimini her geçen gün daha da ileriye taşıyarak çok önemli adımlar attığını belirten Albayrak, şöyle devam etti:

“Bu attığımız adımlar birilerini rahatsız ediyor olabilir. Özellikle kimlerin rahatsız olduğunun farkındasınız. Lafın tamamı herkese söylenmez. Biz bir de Ofluyuz. Lafın tamamını zaten anlıyoruz. Dolayısıyla bu süreçlerde inşallah ülkemizin birliği ve beraberliği açısından hayati günler geçirdiğimiz bu günlerde Türkiye’de Meclis’te 4 tane parti var ama maalesef milli ve manevi değerlere bağlılık anlamında özellikle son bir yıl içinde bu dört partinin nasıl pozisyon aldığını da yaşadık. Bu AK Parti olarak bizlere ayrı bir yük, sorumluluk ve vebal getiriyor.”

Muhalefet partilerinin söylem ve eylemlerinde tutarsızlık olduğunu kaydeden Albayrak, “Çok çalışmamız lazım. Konu milletin, memleketin, özellikle de ümmetin bekasıysa, geleceğiyse, önümüzdeki 3-5 ya da 10 yıl içinde bir tarih yazılıyorsa bu tarih sürecinin içerisinde her bir birey olarak bize büyük bir sorumluluk düşüyor” diye konuştu.

“Bugün Türkiye bir var olma mücadelesi veriyor”

Bakan Albayrak, Türkiye’nin bir var olma mücadelesi verdiğini belirterek, “Bugün Türkiye bir var olma mücadelesi veriyor, gelecek mücadelesi veriyor. Sadece bu ülkenin, bu bölgenin değil, milletin değil, bu ümmetin de bağımsızlık mücadelesini veriyor. Böyle bir mücadeleyi veriyorsa bu mücadelede teşkilatımızın en tepesinden en aşağısındaki arkadaşa kadar hepimizin, bir Ulubatlı Hasan edasıyla bu davayı, bu sorumluluğu, ufku ve vizyonu yüklendiğimizi düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu. Bu sebeple ümmet, millet olma bilincinden hareketle tüm Türkiye’yi, bölgeyi kuşatacak bir vebali omuzlarında taşıdıklarını ifade eden Albayrak, “Bu şuuru kaybetmeyin. Nasıl İstiklal Savaşı’nda olduğu gibi bugün de çok ama çok daha fazla çalışıp bir mücadele ortaya koymamız lazım” dedi.

Belçika’da Maden şehri Beringen

Türkiye’de Enerji Ekibi, Türklerin Belçika’ya ilk iş göçünde çalıştıkları ve şimdi müzeye dönüştürülen, Beringen Maden Müzesinde incelemelerde bulundu. Ekibimize madenin eski bir çalışanı olan Kadir Kısır tercümanlık yaptı.

Geçmiş yıllarda adı madencilik ile anılan Beringen şehrine Türk işçiler 1950’li yıllarda çalışmak için gelmiş. O yıldan bu yana değişik badireler atlatan maden günümüzde çalışmıyor olsa da Türk işçileri ve aileleri şehirde yoğun bir şekilde kendilerini hissettiriyorlar.

Geçmiş yıllarda işçilerin barınması için çamurdan köy evlerinin inşa edildiği maden mahallesi, bugün havuzlu, geniş bahçeli ve şömineli villaları içinde barındıran modern bir şehre dönüşmüş.

Maden yanında bulunan cadde Türk Sokağı olarak bilinirken, Antep kebapçısı, Cafe Vatan tabelalı işyerleri Beringen’de faaliyet gösteriyor.

1907 yılında çalışmaya başlayan ve 1989 yılında kapanan maden ocağı bugün müze olarak hayatını devam ettiriyor.

Soyunma dolapları koruma altına alınırken, ziyaretçilere madene nasıl indikleri ile çalışma şartları rehberler vasıtasıyla müzede anlatılıyor.

Maden de kömür haricinde bir çok değerli taşın çıktığı belirtilirken, tesis 1950’li yıllarda yarı nükleer tesis ile kendi elektriğini kendisi üretiyormuş.

Şehirde Osmanlı mimarisi ile yapılan caminin minaresi ile kilisenin aynı karede resmini almamız objektiflerimize yansıdı.

Beringen çift minareli camisinde imam evi, lokal, çay ocağı, şadırvan ve sosyal etkinlik alanıyla Müslümanlara hizmet veriyor. Türkiye’den geldiğimizi söylediğimizde bizleri çok güzel şekilde ağırlayan gurbetçilerimiz bizleri en güzel şekilde ağırladılar.

Belçika’ya yolunuz düşerse Türk şehri Beringen’e misafir olmayı unutmayın…

 

 

Türkiye enerjide kilit ülke

Dünyada enerji kaynakları tükeniyor mu? Gelecek yıllar enerji savaşlarına mı sahne olacak? Yoksa ekonomik savaşlar mı yaşanacak? Yükselen güçler ve mevcutlar arasında yeni enerji sahaları için rekabet ne kadar kızışacak?

Bu soruların yanıtını vermek çok kolay değil ancak üzerinde düşünmeden geçmek de imkânsızdır. Bu çerçevede, ülkemizin önemli enerji çalışmaları platformlarından Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi tarafından hazırlanan Enerji Raporu’nda ciddi projeksiyonlar yer alıyor. Rapordaki verilere göre gelecek 25 yıl içinde elektrik talebi yüzde 70 artarken enerji kaynaklarının yavaş yavaş tükenmeye yüz tutacağı ortaya konuluyor. Sonraki yıllarda ise dünyayı enerji konusunda sıkıntılı dönemler bekliyor. Raporda yer alan bilgiye göre doğal gaz, petrol gibi fosil yakıtların rezervlerinde 2040 yılına kadar sorun görünmüyor ancak gerek üretici gerekse tüketici ülkeler bu süre içinde yenilenebilir enerji ya da nükleer enerji konusundaki yatırımlarını hızlandırıyor. Diğer taraftan gelişen teknolojilerin etkisi ile de yeni sahaların bulunması için ciddi yatırımların yapılması gerekiyor.

Rapor, gelecek yıllarda da petrolün gözde enerji kaynakları arasında olacağını gösteriyor. Doğal gaz rezervi ise 25 yıllık tüketimini karşılayacak düzeyde. Hatta Uluslararası Enerji Ajansı’nın yaptığı çalışmalara göre dünyada 25 yıllık ihtiyacın üzerinde doğal gaz rezervi mevcut. Söz konusu kaynakların en büyük talibi ise Çin olacak. Son 2 yıldır büyümesi durmasına rağmen Çin 25 yıl sonra dünyanın en büyük enerji tüketicisi olarak AB’nin önüne geçecek. Rusya’nın ise en büyük enerji ihracatçısı konumunu sürdürmesi ve 2035 yılında dünya enerji talebinin yüzde 4.2’sini karşılaması bekleniyor.

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Başkanı Murat Mercan, enerji kaynaklarının yavaş yavaş tükenmesi nedeniyle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler farklı kaynaklara yatırım yapmaya devam edeceğini söylüyor. İşte bu noktada hiç gündemden düşmeyen konu nükleer enerji…

Türkiye dahil 35 ülke 2040’tan sonra tükenmeye başlayacak doğal gaz ve petrolün yerine nükleer enerjiyi koymak için yatırımlarına devam edecek ya da yeni yatırımlar yapacak.

Üzerinde durulan diğer kaynak ise “yenilenebilir enerji” olacak. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkeler rüzgar enerjisi ilk sırada olmak üzere yenilenebilir enerji yatırımlarına ağırlık veriyor.

Mercan, dünya enerji piyasalarının ve beraberinde Türkiye’nin fosil enerji kaynakları yerine yeni enerji kaynakları için yatırım yaptığını vurguluyor. Mercan, “Önümüzdeki 25 yılda çok ciddi anlamda bir sorun yaşanacağını söyleyemeyiz ancak yapılan araştırmalar enerji kaynaklarının azaldığını ortaya koyuyor. Gelecek için tüm dünya ile birlikte Türkiye de tedbirler alıyor.”

Enerji ithalatçısı konumunda bulunan ülkemiz 2040’tan sonra azalacak enerji kaynakları karşısında hangi alternatif kaynaklar üzerinde duruyor? Sorunun yanıtını Mercan veriyor:

“2040 sonrasına yönelik olarak yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımların artarak yapılması planlanıyor. Özellikle rüzgâr enerji yatırımları için devletin verdiği teşvikler var. Piyasanın ihtiyacına göre yenileri de sağlanabilir. Bunun yanı sıra ülkemizin petrol ve doğalgaz ticaretinde sadece bir ‘güzergâh’ değil, enerji piyasasında rol belirleyici konumda olması için çalışmalar yürütüyoruz. Kısaca ifade etmek isterim ki, Türkiye’nin, enerjinin geleceğinin belirlenmesinde ve konuşulmasında sahip olduğu anahtar rol artarak devam edecek. Bu sürecin belki de en bariz göstergesi, 23. Dünya Enerji Kongresi’nin gelecek yıl Ekim ayında Türkiye’de yapılacak olmasıdır. Dünya Enerji Konseyi ile Türk Milli Komitesi 2016’da enerji piyasasının önemli oyuncularını İstanbul’da ağırlayacak. Aralarında en büyük küresel enerji firmalarının CEO’larının, vizyoner enerji liderlerinin ve karar alıcılarının da olduğu 250 konuşmacı, 100 kadar bakanı ve pek çok önemli uluslararası STK’nın yöneticilerini ve 10 bin delegeyi Türkiye’ye bekliyoruz. Bu etkinlik enerjide kamu ve özel sektör tarafındaki tüm önemli isimleri bir araya getirecek ve Türkiye’yi enerji gündeminin merkezine oturtacak.”

Türkiye AB için kilit konumundadır

2

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Avrupa Birliği ile Enerji Faslı’nın açılması için 8 Ocak’ta yapılan güncellemelerle tekrardan sürecin başlatıldığını belirterek, “Önümüzdeki birkaç ay içerisinde bu faslın açılması konusunun Avrupa Komisyonu’ndan Avrupa Konseyi’ne nakledileceğini düşünüyoruz” dedi.

Enerji Bakanı Albayrak ve Avrupa Birliği Enerji ve İklim Komiseri Miguel Arias Canete yaptıkları “Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Enerji Diyaloğu İkinci Toplantısı” sonrasında ortak basın toplantısı düzenledi.
Bakan Albayrak, Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Enerji Diyaloğu toplantısının enerji arz güvenliği, Güney Gaz Koridoru, bölgesel enerji projeleri ve yeni gelişmeler ışığında verimli bir şekilde tamamlandığını dile getirdi.
Türkiye’nin enerji konusunda tıpkı AB gibi dışa bağımlı olduğunu hatırlatan Albayrak, Türkiye ve AB arasındaki işbirliğinin son dönemde yaşanan gelişmeler çerçevesinde daha da önem kazandığını ifade etti.
Albayrak, enerji ve iş dünyasının projelerinin siyasetin olumlu bir ivme kazanması açısından önem arz ettiğini vurgulayarak, “Türkiye’nin güvenilir bir oyuncu olması, 1 Kasım seçimlerinden sonra ortaya çıkan resim, Türkiye’nin AB’nin enerji arz güvenliğine yapacağı katkıları gündeme getirdi. Türkiye olarak biz AB ile ilişkilerimiz noktasında birçok farklı konuyu da gündeme getirdik. Paris İklim Konferansı sonrasında, belirsiz konu olarak gördüğümüz üye ülkelerin sınıflandırılması konusunu gündeme getirdik. Bu konuda bir imza sürecine bağlı olarak hangi ülkenin nasıl sınıflandırılacağı ile ilgili görüşmelerimizi en verimli şekilde neticelendirilmesi noktasında fikirlerimizi paylaştık” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin büyüyen ekonomisi ile ciddi enerji yatırımına ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Albayrak, AB ile Türkiye’nin 15. fasıl olan Enerji Faslı’nı açma sürecinin 2007 başladığını ancak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tavrı sebebiyle gerçekleşmediğini hatırlattı.
Berat Albayrak, şöyle devam etti:
“Avrupa Birliği ile Enerji Faslı’nın açılması için 8 Ocak’ta yapılan güncellemelerle tekrardan süreci başlattık. Önümüzdeki birkaç ay içerisinde bu faslın açılması konusunun Avrupa Komisyonu’ndan Avrupa Konseyi’ne nakledileceğini düşünüyoruz. Konsey’den geçtikten sonra 15. Enerji Faslı’nın açılmasıyla AB üyelik müzakereleri çerçevesinde eskisi gibi ivmeyi yakalamayı umut ediyoruz.”
Canete’yi 9-13 Ekim 2016’da İstanbul’da yapılacak Dünya Enerji Kongresi’ne de davet ettiklerini aktaran BakanAlbayrak, ayrıca şubat ayı içerisinde tarihi kesinleştirilmek üzere Trans Hazar toplantılarını gerçekleştirmeye karar verdiklerini sözlerine ekledi.

“Türkiye AB için kilit”

Canete de Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Enerji Diyaloğu’nun iki taraf adına da önemli bir fırsat olduğunu ve BakanAlbayrak ile enerji arz güvenliği başta olmak üzere birçok konuda fikir alışverişinde bulunduklarını aktardı.
AB’nin sadece 4 ülkeyle bu tür diyalog toplantıları düzenlediğine dikkati çeken Canete, “Türkiye ve AB güçlü partnerler. Türkiye, AB’nin enerji arz güvenliğinde kilit bir rol oynuyor. Gelecekte enerji sektöründe büyük değişimler olacak ve Türkiye bu bölgede önemini sürdürmeye devam edecek. Güney Gaz Koridoru’nun tamamlanması ve genişletilmesi ile de görüşmelerimiz oldu. İran da burada önemli bir role sahip olacaktır” ifadelerini kullandı.
Canete, Türkiye’nin Avrupa Elektrik İletim Ağı’nın (ENTSO-E) ilk gözlemci üyesi olduğunu anımsatarak, iki tarafın elektrik sistemlerinin de birbirine bağlandığının altını çizdi.

Akademik örgüt (!)

Bu suça ortak olmayacağız diye bağıranlara soruyorum !..

Pkk Askerlerimizi, Polisimizi şehit ederken neden kendinizi böylesi ateşe atacak kadar tepki göstermediniz?  Oysa hepsi kendisini şehit edenlerin yakınlarını korumak için oradaydı.

Özgür düşünce adı altında polisimizi, askerimizi şehid edenleri savunmak nasıl bir tarafsızlıktır?

Terörle mücadele ne zamandan beri adını katliama bıraktı?

Sizin bu bildirge dediğiniz şey tarafgirlik, partizanlık değil midir? Üstelik te savunduğunuz bu ülkede 50 bin can almış terör örgütüyse.

PKK, müzakere sürecinde asfaltlara mayın döşeyip haince gencecik evlatlarımızı şehit ederken sesinizi çıkarmadınız da şimdimi hümanist oldunuz?

Üstelik kendi halkına zarar veren bir örgüt olduğunu göremiyor musunuz?

Sadece hükümeti eleştirebilmek için vatanın bölünmez bütünlüğünü tehdit eden oluşuma destek vermek hainlik değil mi?

Bebek katleden apo’ya arka çıkıp, devlet bebekleri vuruyor demek sizce de adaletsizlik değil mi?

Kandil’in hazırladığı bildirgeyi tanıyıp, bu devletin çocuklarına hocalık yapmak ihanet değil mi? PKK gibi hain, kalleş bir örgütün hazırladığı bildirgeye imza atan biri bence zaten bu devletin çocuklarını da sevemez ve doğru bilgi de öğretmez.

Peki, yine soruyorum; bildirgenin içinde neden daha dün halkı silah ve baskılarla sindiren, toplumu terör ize eden, kendilerine destek olmayanları infaz eden, okullara, hastanelere, askerin, polisin lojmanlarını, kamuya ait ne varsa içindeki insanlarla pusu kurarak canlarını alan pkk terör örgütüne yer vermediniz?  Barışsever akademisyenler neden? Terörist eylem yapınca iyi, devlet müdahale edince tu kaka öylemi? Nerde sizin sevimli, adaletli insan hakları bildirgeniz?

Bizler, sadece ülkede kaos bitsin, insanlar refah içinde yaşasın diye mobil mahkemelerle teröristi affetmedik mi? Terörist olduğunu bile bile bu ülke insanları, sadece “herkes eşit şartlarda yaşasın” diye HDP’ye oy vermedi mi? Meclis’e onlarca vekil sokmadı mı? Hak mecliste aranır!. Binlerce gencimizi katletmiş bir hain örgüte karşı tedbir almak ne zamandan beridir katliam sayılıyor!

Hükümetler gelip geçicidir!  Devlet tarafsızca gereğini yapar! Yapmalıdır!

Sizin yaptığınız düşünce özgürlüğü değil iftira! Katliam yapan bir örgüt seviciliği sizin ki. Kılıçlarınızı yanlış tarafa çektiniz. Bizler asla ve asla masum halka zarar gelmesini istemiyoruz. Bir tane bile çocuğun burnu kanamasın. Hiç kimse böyle bir duruma sevinecek kadar insanlıktan çıkmadı.  Ancak asker şehit olduğunda mutlu olacak hainleri de ne bu millet, ne bu tarih, ne bu devlet affetmeyecek!

Rusya ‘neyin’ peşinde!

Bütün dünyayı endişeye düşüren, uçak düşürme operasyonunda ‘tansiyon’ düşer gibi bir görüntü veriyorsa da, Rusya’nın sert ‘misilleme’ yapacağı bekleniyor.

Her ne kadar Rusya, hem siyasi hem ekonomik alanlarda “beklenmedik” girişimleri birkaç gün içinde yaptıysa da, misillemenin daha geniş sahalara yayılması hatta birçok ülkeyi içine almasından korkuluyor.

Oysa, Türkiye ilk defa olarak bir Rus uçağını düşürmüyor.

Yeri gelmişken, ilk Rus uçağını düşüren Vecdi Hürkuş’un serüvenini birkaç cümleyle anlatmak icap ediyor;

Vecihi Hürkuş 1917’de Kafkas Cephesi’nde tek motorlu planör tipi uçağıyla Ruslar’a defaatle hücum ederken, Rus filosuna tek başına kan kusturduğu yeniden hatıra geliyor.

Vecihi Hürkuş’un, çift motorlu Guadron 6 tipi Rus uçağını düşürdüğü biliniyor.

Üstelik Vecihi Hürkuş’un tek motorlu planörü de, Ruslar’dan ele geçirilen uçaktı.

Aslında bu korku, Rusya’nın tam olarak bilinmeyen gücünden hatta sert tavırlarından değil, Orta Doğu’nun içinde bulunduğu bunalımlı durumundan kaynaklanıyor.

Ne var ki, “haklı” olmasına rağmen, Türkiye’nin bu krizden en çok yara alacağı sanılıyor.

Sınırlar namusudur

Bilinmeli ki, bir ülkenin sınırları, o ülkenin “namus”u sayılıyor.

Sınır saldırısıyla karşı karşıya bırakılan bu ülke, Türkiye muhatabı Rusya ise artık kaçınılmaz bir durum ortaya çıkıyor.

Krizin boyutları sanıldığından da fazla gelişmeler göstermesi ne yazık ki, en çok Türkiye’yi ilgilendiriyor.

Başta turizm olmak üzere sebze, meyve ve benzeri gıda maddelerinin ticaretinin üzerinde kara gölgeler dolaşıyor.

İnşaat sektörünün yanı sıra, gaz alımı, nükleer santral ve petrol boru hattı yapımının tehlikeye düşmesi bile ön görülüyor.

Belki çok yeni olmayabilir ama elimizde ki rakamları paylaşmak gerekiyor.

Türkiye ve Rusya, sırasıyla 775 milyar dolar ve 1.858 trilyon dolar gayri safi yurtiçi hâsılalarıyla G20 üyesi ülkeler arasında yer alıyor.

Dünya Bankası kriterlerine göre, her iki ülke de üst orta gelir sınıfı olarak kabul ediliyor.

Dünya Ticaret Örgütü üyesi olan her iki ülke de dünya ekonomisine entegre olma vasfını koruyor.

Ticaret açığımız

Bu özellikleri sebebiyle Türkiye ve Rusya, Avrasya’nın önde gelen ekonomik aktörleri arasında sayılıyor.

Rusya ve Türkiye arasındaki ticaret hacmi, 1996’dan 2000 yılına kadar güçlükle 3.4 milyar dolardan 4.5 milyar dolara yükseliyor.

2001 yılında başlayan iyileşme sonucunda ise 4.3 milyar dolar olan ticaret hacmi, 2008 yılına gelindiğinde 38 milyar dolara ulaşıyor.

Ancak bu dönemde patlak veren küresel finansal ve ekonomik kriz, bir yıl içerisinde ticaret hacmini 22.6 milyar dolara çekiyor.

2009 sonrasında ise gerek Türkiye gerekse Bu çerçevede 2012 yılındaki ticaret hacmi yeniden 2008 yılı rakamlarına yaklaşıyor.

Öte yandan, son on yılda iki ülke arasındaki ticaret hacmi hızlı bir şekilde yükselmiş olsa da ticaret açığı Türkiye aleyhine gerçekleşiyor.

Türkiye ile Rusya arasında ki ekonomik parametreler gittikçe yükselirken, şimdi beklenmedik bir “kriz” her şeyi alt üst etmeye namzet görünüyor.

İşin gerçek tarafı; Türkiye ile Rusya arasında ki, ekonomik ilişkilerin bozulmasını her iki ülke halkı da istemiyor.

Rusya’nın ham hayali

Diplomatik ve askeri saha da ise, krizin derinleşmesi öncelikle ve özellikle Orta Doğu’yu yakından etkiliyor.

Doğrusunu belirtmek gerekirse; uzun yıllardan beri düşmanlığı yaşayan her iki ülkenin yeniden çatışması en çok Türkiye’ye zarar vereceğini peşinen kabullenmek gerçeği ile karşılaşılıyor.

En son aşama olan iki ülke çatışması, Rusya’nın Suriye’de “resmen” toprak ilhakına yol açmasını da mümkün kılıyor.

Rusya’nın Suriye’de toprak kazanması ise, Türkiye’ye “saldırı tehlikesi” niteliğini taşıyor.

Bu gelişme ise Rusya’nın “ham hayali”ni oluşturuyor.

Kazanan birliğimiz ve dirliğimiz olsun

Dünya üzerinde kaos ile kazanç sağlayan kapitalistler ile Bizans oyunlarını sergileyerek bizi uçuruma yanaştıran devletler artık ülkemizde senaryolarını istedikleri gibi uygulamaya koyamıyorlar.

Türkiye için büyümeye, kalkınmaya, özgürleşmeye ve istikrara giden tüm yolları kapatmak için tüm güçleriyle çalışan karanlık iç ve dış güçler iman hareketi karşısında maalesef başarıya doğru yol alamıyorlar.

Ülkemiz ne zaman dünyanın takdirini kazanan bir atılımlar ve fırsatlar ülkesi haline gelse ülkede karışıklık çıkartarak bu iyi gidişatı eksi yöne çevirmek için çirkin oyunlar oynanıyor.

Artık yatırımlarını çürümeye terk eden o eski Türkiye yok, dev eserlerle geleceği inşa eden Türkiye var.

Güzellikler yerine hep yanlışlıkları halkın hafızalarına kazımaya çalışan bir kısım medya ise ümmetin partiler üstü düşünceler ile hareket etmesiyle buhar olma durumuna geldiler.

Yeni kabinemiz kuruldu, inşallah bu ülkenin yavaşlamasını, istikrarını kaybetmesini bekleyenleri hayal kırıklığına uğratacak projelere imza atarlar.

Kabinedeki bakanlarımız, Türkiye için büyümeye, kalkınmaya, özgürleşmeye ve istikrara giden bir yolun üzerindeki araçların iyi birer kaptanı olmalarını temenni ediyorum.

Çünkü devir partizan düşüncelerle futbol takımı tutar gibi parti tutma zamanı değildir. Zaman birlik olma yanlış yollara girmeme, geçmişte yapılan hataları tekrarlamama günüdür. Gün ise Hz. Ömer gibi adaletli, Fatih Sultan Mehmet gibi stratejik, Abdülhamid gibi akılcı, Hz. Ali gibi keskin olma günüdür.

Gün açılım yaparak saçılma günü değil, ekonomik olarak istikrarı sağlama, bu ülkede yaşayan her bireyin nasıl kardeş olduğunu geçmişte bize anlatılmayanları anlatarak sağlama günüdür.

Namert ile merdi ayırt edip, Namertlerin peşinden giden güzel yurdumun insanını birleştirmek asli görevimiz olmalıdır.

Bu ülke hükümetsiz kalmasın diye partizanca düşünmeyip kendi partileri yerine AK Parti’ye oy veren yurdum insanını kucaklamak gerekliliği hiçbir zaman unutulmamalıdır.

Yeni kabine açıklandığı zaman 2002 ruhunun 2023 yılına yansımasını görür gibi oldum. Dayatmalara partizan düşüncelere çizgi çekerek oluşturulan bu kabine ile başarının yakalanacağını ümit ediyorum.

Ekonomi eğitimi vesilesiyle Finans ve bankacılık konularında bilgi ve birikimi üst seviyede olan, Enerji sektörü ile de yakından ilgili olan Berat Albayrak’ın Enerji ve tabi Kaynaklar Bakanı olmasını çok önemsiyorum.

12.Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı olan Berat Albayrak’tan değil, ekonomist, yurt içi ve yurt dışında uygulamaya soktuğu projeleri başarı ile uygulayan Enerji Bakanımız Berat Albayrak’tan bahis ediyorum.

Ülkemiz üzerinde oynanan oyunların, Ortadoğu da akıtılan kanların sebebinin Enerji olduğunu hepimiz biliyoruz.

Bu nedenle böylesine kritik bir bakanlığa getirilen Sayın Albayrak bence keyif için değil, ülkeye hizmet için feda edilmeyi göze alarak bu hassas ve önemli göreve getirilmiştir.

Bu sebeple Allah yar ve yardımcısı olsun, enerjisi daim, birlikte yola çıktıkları da kendisi gibi rahmani olsun, ama ne olursa, olsun, kazanan ülkemiz, birliğimiz ve dirliğimiz olsun…

Bakan Albayrak, EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz ve Kurul Üyelerini Makamında Kabul Etti

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat ALBAYRAK, EPDK Başkanı Mustafa YILMAZ ve kurul üyelerini makamında kabul etti.

Enerji Bakanı Albayrak sözünü tuttu

Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, Zonguldak’ta kömür madeni ocağında çalışan işçileri ziyaret etti.

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğünde Vali Ali Kaban, AK Parti Zonguldak Milletvekilleri Hüseyin Özbakır, Faruk Çaturoğlu, Özcan Ulupınar tarafından karşılanan Albayrak ve Soylu, burada yetkililerden çalışmalarla ilgili bilgi aldı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, gazetecilere yaptığı açıklamasında, elverişsiz hava şartlarına rağmen yeni yıla emek ve iş gücünün merkezi olan Zonguldak’ta girmek istediklerini söyledi.
Zonguldak’a gelmek için söz verdiklerini, hava muhalefetine rağmen geldiklerini ifade eden Albayrak, şöyle devam etti:
“Emek ve iş gücünün merkezi olan Zonguldak’da yeni yıla girelim dedik. Aynı zamanda yerli kaynaklarımıza madenciliğe gerekli ehemmiyeti verme konusunda vekillerimiz, başkanlarımız, valimiz ile birlikte aynı şekilde sağ olsun Süleyman Soylu Bakanımız ile yeni yıla girelim dedik. Son 2 yıldır çok zor sıkıntılı süreçlerden geçtik. Yeni yılın ülkemize, milletimize, kardeşliğimize, dirliğimize katkıda bulunacağı hayırlı bir yıl olmasını temenni ediyorum.”

“1 Kasım seçimlerinden önce verdiğimiz taahhütleri tek tek yerine getiriyoruz”

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Soylu da 2014 ve 2015 yılında Türkiye’nin demokrasi ve milli iradeyi doyasıya yaşadığını belirterek, “1 Kasım 2015’ten, 2019 yılına kadar milletimizin de hükümetimizin de hedefi Türkiye’nin arzu ettiği büyümeyi, gelişmeyi, istihdamı, Türkiye’nin dünyadaki gelişmiş ülkelerle rekabetini sağlayabilecek o atılımı, sıçramayı yakalayabilmesidir” diye konuştu.
“Bizim için 2016 hem reformların yılı olacak, aynı zamanda huzurun ve istikrarın yılı olacak” diyen Soylu, 2016, 2023, 2053 ve 2071 yılının hedefleri açısından önemli bir yıl olduğunu vurguladı.
Bu yıl, 64. Hükümet’in üyeleri olarak milletin beklediklerini yerine getirmek için büyük bir gayret göstereceklerine dikkati çeken Soylu, “Bugün de Enerji Bakanımız ile birlikte yeni yıla emeğin başkentinden, Zonguldak’tan hep birlikte bir mesaj verelim istedik. Aziz milletimiz bilsin ki bu ülkede 1 Kasım’da Türkiye’nin yönetimini emanet ettikleri evlatları hem sıdk-ı sadakat ile hem de büyük bir gayret ve samimiyet ile kendilerine bırakılan emaneti en iyi şekilde temsil etmeye çalışarak, hem de milletin bu büyük emanetini yarınlara götürmeye hep birlikte gayret içerisindeler. İnanıyoruz ki bugün burada kıymetli Enerji Bakanımız ile inşallah 2016 yılında gerek kendi alanında gerek kendi sektöründe vereceği güzel müjdelerle, Zonguldak’ta da güzel gelişmelere vesile olacak adımlar atılacaktır” ifadesini kullandı.
Soylu, 2 gün önce asgari açıkladıklarını, daha önce de emeklilere her ay 100 lira, yıllık1200 lira katkı yapacaklarını söylediğini anımsatarak, 1 Kasım seçimlerinden önce verdikleri taahhütleri tek tek yerine getirdiklerini bildirdi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun işçilere selamlarını ve yeni yılda iyi dileklerini ileten Soylu, “Allah milletimizin memleketimizin tüm insanlığın yardımcısı olsun. Yeni yılda, özelikle dünyanın her noktasında maalesef sıkıntı ile karşı karşıya kalan insanlarımıza hem huzurlu hem barışı hemde bu sorunlardan kurtulmasını Cenab-ı Allah’tan diliyorum. Suriye’de ve etrafımızdaki coğrafyada yaşanan bütün bu insanlık dışı olayların 2016 yılında son bulmasını temenni ediyorum” diye konuştu.
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Berat Albayrakve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, açıklamalarının ardından yeni yılı geçirmek için yerin metrelerce altındaki maden işçilerinin yanına indi.

“(Terör mücadelesiyle ilgili) Devletimiz eskisinden daha güçlü. Maddi, askeri ve ekonomik olarak da güçlü. Bunun sonunu getirecek. Biraz sabredeceğiz. Biraz sürecek. Sonunda bu iş feraha erecek.”

Bakan Albayrak ile Bakan Soylu, Kozlu ilçesindeki TTK Kozlu Müessese Müdürlüğüne ait kömür ocağına girmek için işçi kıyafetlerini giyerek, gaz maskesi, baret ve madenci feneri gibi ekipmanları da yanlarına aldı. İki bakan, kişisel koruyucuların nasıl ve hangi durumlarda kullanıldığına yönelik kurum yetkililerince bilgilendirildi.
Bakanlar Berat Albayrak ile Süleyman Soylu, işçi asansörüyle beraberindeki AK Parti Zonguldak Milletvekilleri Hüseyin Özbakır, Faruk Çaturoğlu ve Özcan Ulupınar, TTK Genel Müdürü Burhan İnan, Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Ahmet Demirci, bakanlık bürokratları, kurum yetkilileriyle eksi 425 koduna indi.
“Fayton” vagon sistemiyle yaklaşık 2,5 kilometre ilerideki galeriye giden Albayrak ve Soylu ile beraberindekiler, yaklaşık 500 metre yürüyerek üretim yapılan kömür damarında incelemelerde bulundu.
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Albayrak ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Soylu, işçilerin kömür çıkarma işlemine katıldı.
Bakan Albayrak ve Soylu, daha sonra yürüyerek başka bir galeriye geçerek, madende hazırlanan sofrada madencilerle yemek yedi. Albayrak ve Soylu, yemeğin ardından, maden işçileriyle sohbet etti.
GMİS Kozlu Şube Başkanı Hüseyin Kolçak, burada yaptığı konuşmada, maden işçileri için Türkiye’nin kalkınmasına katkıda bulunduklarını belirterek, resmi kayıtları göre yaklaşık 5 bin maden şehidi bulunduğunu bildirdi.
Maden işçisinin ülke kalkınması için canlarını feda ettiğini ifade eden Kolçak, “Kurumun 14 bin 500 olan norm kadromuzun tamamlanmasını istiyoruz. Sizlerinde Zonguldak adına elinizi taşın altına koyarak desteklerinizi bekliyoruz” dedi.
Bunun üzerine Bakan Albayrak, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne kadar terör de dahil olmak üzere binlerce şehit verildiğini belirterek, dua okunmasını istedi.

“Sonunda bu iş feraha erecek”

Bu arada GMİS Genel Başkan Yardımcısı İsa Mutlu’nun, maden işçisinin terörle mücadele için maaşlarını verebileceklerini aktarması üzerine Bakan Albayrak, terörün kökü kazınana kadar mücadelenin devam edeceğini kaydetti.
“Güneydoğu’daki operasyonlar çok güçlü gidiyor” diyen Berat Albayrak, şöyle konuştu:
“Hatırlarsanız 1993’te Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Güneydoğu’da PKK belasıyla mücadele etmek için bir tank bile cepheye sürememişti. Hatırlayan var mı? İzin vermedikleri için cepheye süremedik. Niyeymiş? Çünkü PKK terör örgütü değilmiş. Bugün Türkiye Cumhuriyeti öyle bir noktadaki, kendi tankını, tüfeğini, helikopterini, uydusunu ve insansız hava cihazıyla sınır ötesi, üstü ve memleketin içerisinde her noktayı didik didik ederek ama eski Türkiye değil, sivil masum vatandaşı ayırarak titiz, yavaş ve etkili bir şekilde netice alacak çalışma yapıyor. Bu konuda hiçbir şekilde geri adım atılmayacak. Sizin maaşlarınızı vermenize gerek yok. Sizin burada sarf ettiğiniz mücadele, alın teri bu ülkenin kendi yerli zenginliklerini ortaya koyma mücadelesi her şeye şayan. Devletimiz eskisinden daha güçlü. Maddi, askeri ve ekonomik olarak da güçlü. Bunun sonunu getirecek. Biraz sabredeceğiz. Biraz sürecek. Sonunda bu iş feraha erecek.”

“Türkiye iyi bir istikamettedir”

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Soylu da maden işçisinin emrine amade olduklarını vurgulayarak, “Türkiye’yi yaklaşık 3-4 yıldır gittiği istikametten döndürülmeye çalıştılar. Başaramadılar. Bugün Güneydoğu’da da aynısını yapmaya çalışıyorlar. Onu da başaramayacaklar. Buradaki dualar ve azim, attığınız her adım, çıkardığınız kömür inancın sonucudur. Hiç endişeniz olmasın. Türkiye iyi bir istikamettedir. Türkiye hedeflerine de Allah’ın izniyle ve bu milletin gayretiyle ulaşacaktır. Biz dünyadaki 10 büyük devletten biri olacağız” değerlendirmesinde bulundu.
Daha sonra GMİS Genel Başkanı Demirci, Bakan Albayrak ve Soylu’ya madenci heykeli hediye etti.

Sorular

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu ile Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğü’nde, yeni yılı maden ocağındaki işçilerle beraber karşıladıktan sonra, çıkışta gazetecilere açıklamada bulunan Bakan Albayrak, maden işçilerinin alın teriyle ve zor şartlar altında çalışarak, ülke ekonomisine ve gelişmesine hizmet verdiğini belirtti.
Türkiye’nin yerel kaynaklarının ve değerlerinin önemli olduğunu, kömürün bunların başında geldiğini ifade eden Albayrak, Türkiye’de madencilik üzerine bundan önceki hükümetin ve bakanların döneminde çok önemli değişiklikler ve hizmetler yapıldığını anımsattı.

“Bu ay içerisinde çalışma yapıyoruz”

Soma’da yaşanan maden faciası sonrası hükümetin ciddi anlamda çok önemli yasal düzenlemeler getirdiğini vurgulayan Albayrak, şunları söyledi:
“Çalışma şartları, koşulları ile çalışma noktasında asgari ücret iyileştirmesi yapıldı. Asgari ücretteki düzenlemeyle hakikaten madenciliğimize önemli bir katma değer ortaya koyduk. Madenciliğin sorunları devam ediyor. Bununla ilgili bölge milletvekillerimizin yoğun mesai harcadığı bazı konular var. 2016’ya girdik. Bu ay içerisinde inşallah özellikle özel sektör madenciliği noktasında iyi bir çalışma yapıyoruz ve hazırlıyoruz. İnşallah bu yasal düzenleme Meclis’ten geçtikten sonra Bakanlar Kurulumuzun da desteğiyle tüm kesimleri kapsayacak. Yani kamu, özel üzerinde rödevans dahil, maliyetler konusunda yaşanan süreçlerle ilgili bir çalışma yapıyoruz.”
Önümüzdeki 4 yıl içerisinde, 2019 seçimlerine kadar Türkiye’nin enerji sektöründeki stratejik adımlarını atma noktasında çok önemli çalışmalarının bulunduğunu anlatan Albayrak, “Az konuşacağız, çok çalışacağız. Ülkemizin önünü açma noktasında bizden önce çalışan arkadaşlarımızdan daha fazla çalışıp, ülkeye hizmet etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Soylu, bir gazetecinin asgari ücretle ilgili sorusu üzerine de “Hiç kimsenin endişesi ve merakı olmasın, insanlarımız alın terinin karşılığını daha fazla alacaklar” şeklinde yanıt verdi.

ENERJİ BAKANLIĞI

Enerjide dışa bağımlı olmayacağız

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, 99 baraj ve hidroelektrik santralinin toplu açılış töreninde, “Bu santraller enerjide dışa bağımlılığımızı azaltmakta ve ekonomiye kaynak oluşturma noktasında da büyük anlam ifade etmektedir. Tabiatımıza zarar vermeden, çevreyi koruyarak ve daha da güzelleştirerek bu adımları atmak ve bu barajları yapıp santralleri açmak zorundayız” dedi.

Bakan Albayrak, Arena Spor Salonu’nda, “Kamu – Özel Sektör Tarafından Tamamlanan 99 Baraj ve Hidroelektrik Santrali’nin Toplu Açılış Töreni”nde yaptığı konuşmada, yerli ve yenilenebilir enerji kaynakların önemine değindi. Yerli ve yenilenebilir enerjinin arz güvenliği açısından vazgeçilmez olduğunu belirten Albayrak, şunları söyledi:
“2002’de ülkemizde elektrik tüketimi 132 milyar kilovat saatti. 2015 itibarıyla bu rakam yaklaşık iki katına ulaşarak 264 milyar kilovat saate ulaştı. Peki bu artışı biz özellikle Ak Parti iktidarı döneminde nasıl karşıladık? Özellike kurulu gücümüzü 32 bin megavattan bu yıl sonu itibarıyla 73 bin megavata çıkardık. Sanayi, tarım ve hizmet sektörümüz tüm diğer sektörlerimizle hızlı bir şekilde büyürken, kısacası ülkemiz hızlı bir şekilde büyürken, ihtiyaç duyduğu elektriği tüm kamu ve özel bu yatırımlarla karşılamayı başardı.”

– “Enerji yatırımlarının büyümeye katkısı büyük”

Özel sektörün elektrik üretimindeki payının 2002’de yüzde 32 olduğunu hatırlatan Albayrak, bu oranın bugün yüzde 72’ye yükseldiğini söyledi. Enerji yatırımlarının ülkenin büyümesinde büyük katkılarının olduğunu dile getiren Bakan Albayrak, şöyle devam etti:
“Bu santraller aynı zamanda enerjide dışa bağımlılığımızı ve ekonomiye kaynak oluşturma noktasında da büyük anlam ifade etmektedir. Tabiatımıza zarar vermeden, çevreyi koruyarak ve daha da güzelleştirerek bu adımları atmak ve bu barajları yapıp, santralleri açmak zorundayız. Rüzgar, güneş, hidroelektrik, termik ve nükleer santrallerini yapmak durumundayız. Hem elektrik ihtiyacımızı karşılamak ve enerjide dışa bağımılılığımızı azaltmak için hem de kaynak çeşitliliği için bütün bu kaynaklarımızı kullanmak zorundayız. Önümüze hangi engeller çıkarılırsa çıkarılsın, ülkemizi büyütmeye devam edeceğiz.”
Bakan Albayrak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde büyük Türkiye hayalini gerçekleştirmek ve ülkeyi 2023, 2053, 2071 hedeflerine taşımak için bütün enerjileriyle çalışmaya devam edeceklerini de sözlerine ekledi.

ENERJİ BAKANLIĞI

Enerji verimliliği milli kaynaktır

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, enerji verimliliğinin en yerli, temiz ve milli kaynak olduğunu belirterek, “Enerji verimliliği üzerine yaptığımız çalışmalar, enerji harcamalarımızdan en az yüzde 20 oranında tasarruf edebileceğimizi ortaya koyuyor. 50 milyar doları bulan ithalatımız olduğu gerçeğinden hareket edersek bu rakamın büyüklüğünü fark etmiş oluruz” dedi.

7. Enerji Verimliliği Forumu ve Fuarı’nın açılışında konuşanAlbayrak, AK Parti hükümetleri döneminde yenilenebilir noktasında çok önemli yatırımlar yapıldığını, kurulu güç ile yerli ve yenilenebilir kaynaklardaki altyapı kapasitesinin ciddi anlamda arttığını anlattı.
Albayrak, kurulu güç noktasında da 32 bin megavatlardan bugün itibarıyla 73 bin megavatlara ulaştıran yatırımlar yapıldığını belirterek, şunları kaydetti:
“Bu yeterli değil. Sanayi, ekonomi ve nüfus anlamında bu büyümenin devam etmesi için yatırımlar da sürecek. Türkiye ve dünya enerji konusunda çok ciddi bir resimle karşı karşıya. Enerji bağımlılığı ve çeşitliliği konusuna verilen önem her geçen gün artıyor. Bizim tabii ki Türkiye Cumhuriyeti olarak enerji konusunda bu gelişmeleri de yakından takip etmemiz, yatırımları yapmamız gerektiği gibi enerji verimliliğine de eğilmemiz lazım. Bahsettiğimiz mevzular üzerinde enerji konusunda zengin bir ülke değiliz. Bu hususta enerji açısından dışa bağımlılığımız yüzde 75’lerde. Kendi kaynaklarımızla bu talebin yaklaşık 4’te birini karşılayabiliyoruz. Gelişen büyüyen bir ülkeyiz ve enerji ihtiyacımız da aynı şekilde artıyor.”
Önümüzdeki 10 yıllık dönemde enerji talep artışının yıllık yüzde 5 artacağını öngördüklerine işaret eden BakanAlbayrak, bu süreçte yerli kaynaklardan en üst düzeyde yararlanılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının tamamından faydalanılması, arama faaliyetlerinin artarak sürdürülmesi ve özel sektörün de bu yönde önünün açılması gerektiğini vurguladı.
Albayrak, AR-Ge’ye yatırım yaparak yeni enerji biçimleri için adımlar atılması gerektiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Her şeyden önce mevcut enerjinin daha verimli kullanılması için seferber olunmalı. Enerjimizin heba olmaması, verimsiz üretim süreçlerinde kaybolmaması için hepimizin gayret göstermesi gerekiyor. Enerji verimliliği daha az enerji ile aynı yaşam ve üretim kalitesini tutturmak demektir. Bu daha kalitesiz ürünler üretmek anlamına gelmiyor. 2002 yılından beri sorunları çözen AK Parti olarak bizler enerji verimliliği ile de ilgili önemli adımlar attık. 2007’de çıkarılan Enerji Verimliliği Kanunu bu anlamda bir dönüm noktası. Burada enerji verimliliği konusu kapsamlı olarak ele alınmış, bir çerçeve oluşturulmuş, bu kanun ve sonrasındaki yönetmeliklerde binalarda, sanayide, sokak aydınlatmalarında ve ev aletlerinde verimliliği arttırmak için yol haritaları belirlenmiştir.”
Yasal altyapının tamamlanmış olmasına rağmen enerji verimliliğinin yeterince bilinmediğini ifade eden Albayrak, bu anlamda bazı yükümlülüklerin yerine getirilemediğini ve meselenin iyice bilinmesi için gerektiğini belirtti.
Albayrak, enerji verimliliği ile hem makro hem de mikro ölçekte enerji faturasını düşüreceğini vurgulayarak, “Niyetimiz bilgilendirme, bilinçlendirme, eğitim ve teşvik noktasını daha ileri taşımak. Enerji verimliliği üzerine yaptığımız çalışmalar enerji harcamalarımızdan en az yüzde 20 oranında tasarruf edebileceğimiz ortaya koyuyor. 50 milyar doları bulan ithalatımız olduğu gerçeğini düşündüğümüzde rakamın büyüklüğünü farketmiş oluruz.” diye konuştu.
Özellikle elektrikli ev aletlerinin verimli olmasına aynı zamanda da binalarda yalıtım konusunun daha da önemsenmesi gerektiğini anımsatan Albayrak, yalıtımsız binalarda hem ısıtırken hem de soğuturken yalıtımlı binalara göre iki kat enerji tükettiği bilgisini paylaştı.
Albayrak, basit alışkanlıkların değiştirilerek enerji verimliliğinde önemli mesafeler katedilebileceğini söyledi ve ayrıca 35. Enerji Verimliliği Haftası dolayısıyla bu konunun medyada daha fazla yer alması için çağrıda bulundu.

ENERJİ BAKANLIĞI

Bakan Berat Albayrak, EPİAŞ’ta

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Enerji Piyasaları İşletme AŞ’yi (EPİAŞ) ziyaret etti.

EPİAŞ’ın İstanbul’daki genel merkezine ziyarette bulunan Albayrak, burada EPİAŞ Genel Müdürü Hasan Hüseyin Savaş ve diğer yetkililerden kurum hakkında bilgi aldı. Ziyarette, Enerji Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz ile Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Talat Ulussever de hazır bulundu.

ENERJİ BAKANLIĞI

Bakan Albayrak soruları cevapladı

nerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, son dönemde düşmeye başlayan enerji fiyatlarının ilerleyen süreçte doğalgaz fiyatlarına yansıyacağını belirterek, “Devlet olarak bu fahiş artışları yansıtmama konusunda sübvanse ettik, özellikle BOTAŞ uzun yıllar zarar etti. Şimdi kısa bir süre içerisinde fiyatlardaki düşüşü enerji fiyatlarındaki düşüşü inşallah BOTAŞ ile indirim olarak yansıtmak için çalışmaya başladık” dedi.

NTV canlı yayınında soruları cevaplayan Bakan Albayrak, Türkiye’nin ekonomik büyümesinin enerji alanındaki büyümesiyle aynı oranda geliştiğini ve son 13-14 yıldır bu büyümeyi karşılayacak altyapı çalışmalarının sürdürüldüğünü ifade etti.
Türkiye’deki elektrik tüketimininin 2015’te bir önceki yıla oranla 2,6 büyüdüğünü hatırlatan Albayrak, kurulu gücün de 73 bin megavat seviyesini aştığını söyledi. Albayrak, kış şartlarında enerji talebini karşılamak için yoğun bir çaba sarf edildiğine işaret ederek, “Tam teşekküllü şekilde çalışan bir Enerji Bakanlığı var. Tüketimlerde rekorlar kırılıyor. Bunu karşılama noktasında piyasanın oluşması için üzerimize düşen iyileştirme çalışmalarına devam ediyoruz” diye konuştu.

– Doğalgazdaki indirim çalışması

Albayrak, doğalgaza zam olup olmayacağı sorusu üzerine, “Özellikle son 10 yılda enerji fiyatlarındaki artışa dayalı doğalgaz fiyatları arttı. Türkiye ciddi bir maliyetle karşı karşıya kaldı. Devlet olarak bu fahiş artışları yansıtmama konusunda sübvanse ettik, özellikle BOTAŞ uzun yıllar zarar etti. Ciddi bir yük yüklendi. Yeni dönemde enerji fiyatlarında düşme görüyoruz. Şimdi önümüzdeki dönemde, kısa bir süre içerisinde, enerji fiyatlarındaki düşüşü inşallah BOTAŞ ile indirim olarak yansıtmak için çalışmaya başladık” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin son dönemde alternatif kaynaklar konusunda ciddi adımlar attığını vurgulayan Albayrak, gelecek 10 yıl içinde Türkiye’de beklenen yüzde 4-5 büyümeyi ve bununla beraber artacak enerji talebini karşılamak için orta vadede 50- 60 bin megavat daha kurulu güç oluşturmak gerektiğini aktardı. Bakan Albayrak, bu kurulu gücün oluşmasında farklı kaynakların pay sahibi olmaya devam edeceğini ve mevcut işbirliklerinin yanı sıra yeni işbirliklerinin de yapılacağını dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“LNG alternatifi de dahil olmak üzere kaynak çeşitliliğiyle ilgili çalışmalarımızı yapıyoruz. İsrail veya Türkmenistan gazı, Irak gazı ve bu gazın Avrupa piyasalarına da iletilmesi için Türkiye’nin transit ülke olması konuşuluyor. Alternatif kaynaklara olumlu bakıyoruz, sadece Türkiye’nin arz güvenliği için değil, Avrupa Birliği’nin de önemsediği konular bunlar. İsrail ile ilgili siyasi ilişkilerin ve buna dayalı enerji konularının gündeme gelebilmesi için siyaseten bizim bir duruşumuz var. Bizim öne sürdüğümüz üç şart var, özür gerçekleşti. Bizim takip ettiğimiz bununla ilgili bazı gelişmelere dayalı durumlar var, bunu takip ediyoruz. Siyasi normalleşme olursa enerji konusunda da adımlarımızı atmayı düşüneceğiz.”

– Petrol fiyatlarının pompaya etkisi

Haziran 2014’ten bu yana düşen petrol fiyatlarının akaryakıt fiyatlarına neden aynı oranda yansımadığının sorulması üzerine, bu süreçte benzinde 90 kuruş motorinde ise 115 kuruş indirim meydana geldiğini hatırlatan Albayrak, sabit vergiye ve fiyatların dövize endeksli bir şekilde oluşmasına dikkati çekti.
Albayrak, Haziran 2014’te 2,10 lira olan dolar kurunun bugünlerde 3 lira seviyesinde seyrettiğini belirterek, “Dolar kurunda yaklaşık olarak yüzde 40 artış olmasına rağmen benzine 90 ve motorine 115 kuruş indirimi doğru okumak gerekiyor. Bu biraz da Türkiye’deki sistemin vergi toplama metodolojisi ile ilgili bir durum” ifadelerini kullandı.

– Elektrikte altyapı yatırımları

Meydana gelen elektrik kesintilerinde altyapı yetersizliğinin etkisi olduğu hatırlatılan Albayrak, Türkiye’de elektrik ve doğalgaz dağıtım hizmetlerinin uzun dönem stratejisinin parçası olarak özelleştirildiğini anlattı.
Albayrak, daha kaliteli hizmet verilmesi için yapılan özelleştirmelerle ilgili olarak doğalgazda hizmetin daha iyi olduğu fakat elektrikte kaliteli hizmet alınamadığı yönünde şikayetlerin iletildiğini söyledi. Bu noktada altyapıların yaşam sürelerine işaret eden Bakan Albayrak, şöyle devam etti:
“Altyapıların arasında yaşam süreleri itibarıyla fark var, doğalgazda 10-15 yıllık bir geçmiş söz konusuyken, elektrik şebeke altyapısının yaşlılığı 30- 40 yılı buluyor. Bundan kaynaklı tüketimin arttığı dönemlere dayalı arızalar daha fazla olabiliyor. Ayrıca o günkü sistemin mevcut kurulu gücüne göre oluşturulmuş şebeke altyapısı 70-80 bin megavatlık bir kurulu gücü kaldıramayacak noktada arızaları meydana getiriyor. Bakanlık olarak elektrik dağıtım şirketleri ve Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER) yöneticileri ile yaptığımız toplantılar sonucunda, Türkiye’nin önümüzdeki 5 yıl dağıtım döneminde ihtiyacı olan teknik altyapı yatırımlarına 18 milyar liralık yatırım bütçesi belirledik. Özelleştirme sonrası yüzde 10-15 iyileştirme olan altyapı sisteminde, bu oranı yüzde 70-80’e çıkarmak için mutabık kaldık. Mahalle mahalle, semt semt bunun haritası çıkarıldı. Bu da beraberinde daha az kesinti ve dalgalanmaları getirecek.”

– “Önümüzdeki 10 yıl enerji sektörü için zorlu”

Petrol fiyatlarına ilişkin öngörüsü sorulan Albayrak, fiyatlar hakkında bir tahmin yapmanın zor olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
“Bugünkü fiyatların sadece arz-talep dengesi ekseninde oluşmadığını düşünüyorum. Bu durum daha çok siyasi tansiyon ve ilişkilerle alakalı. Bu sürecin enerji fiyatlarına yansıması olacağını değerlendirenlerden biri olarak önümüzdeki birkaç yıl petrol fiyatları bu seviyelerde seyreder. Dünyadaki petrol ve gazın yarısından fazlası bu coğrafyada Ortadoğu’da üretiliyor. Buradaki olayların birçoğu piyasalarla birebir ilişkili. Buradaki sıkıntılar beraberinde birçok süreci etkiliyor, güvenlik psikolojisini ve tüm dünyayı etkiliyor. Bu minvalde enerji fiyatlarını da etkilemeyeceğini düşünmek mümkün değil. Önümüzdeki 10 yıl için enerji özelinde zorlu bir döneme girdiğimizi düşünüyorum, hem bölge ve hem de dünya için.”
Türkiye’nin ilerleyen dönemde enerji yatırımlarına devam edeceğinin altını çizen Albayrak, yenilenebilir enerji alanında teknolojik gelişmeleri yakalamak için çalışmalar yapıldığını aktardı. Albayrak özellikle güneş ve rüzgar enerjisi yatırımlarının önünün açıldığına işaret ederek, bu alanda yerel üretim ve AR-GE merkezi kurulması için bir metodoloji geliştirdiklerini ve rüzgar ve güneş enerjisinde önemli yatırımlara imza atılacağını söyledi.

– “Nükleerde sorun yok”

Türkiye’nin enerji portföyünde nükleer enerjinin de yer alacağına dikkati çeken Albayrak, Rusya ile yaşanan uçak krizinden sonra Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’nde bir sorun olmadığını belirtti. Rus muhataplar ile karşılıklı yükümlülükler çerçevesinde herkesin sorumluluklarını yerine getirdiğini anlatan Albayrak, şunları kaydetti:
“Akkuyu’da yatırım süreci devam ediyor. Bizden yana da bir sıkıntı yok. Türkiye’nin enerji miksine nükleerin dahil olmasıyla ilgili çalışmalarımız devam edecek. Bakanlığımız döneminde bunu da sistemli bir şekilde devam ettireceğiz. Üçüncü nükleer santralin yeriyle ilgili 18-19 kriterinin karşılanması lazım, Türkiye haritası içerisinde bu kriterlere dayalı en uygun yeri seçmek lazım. Bugünden yarına karar verilecek bir konu değil, ama üçüncü nükleer santralin yeri için ihtimallerin 8-10 bölgeye kadar daraltıldığından bahsedebiliriz. Enerji ihtiyacı her geçen gün artıyor. Tek bir kaynaktan karşılanması mümkün değil. Doğru bilinen çok yanlış var bunları halkımıza anlatmak lazım.”
İktidar partisi olarak üzerlerine düşen görevi yaptıklarını, yeni anayasa oluşturulması için Meclis’e bir paket indirmek zorunda olduklarını ifade eden Albayrak, şöyle devam etti:
“Bu konu tartışıla tartışıla bu noktaya geldi. Buradan çıkacak resmi, halkımıza anlatmak zorundayız. Bize verilen yetkiyi biz kullanmak durumundayız, halkımız çok net bir mesaj verdi. 6 aylık fetret döneminde yeni Türkiye eski Türkiye anlaşıldı. Ama bakıyoruz ki her zamanki gibi mesajı en iyi algılayan parti AK Parti. Bunları anlamakta düşünsel olarak çok fakir bir muhalefetle karşı karşıyayız. Başkanlık sisteminin yasal olarak Türkiye’nin daha güçlü ve istikrarlı bir siyasi sisteme kavuşması noktasındaki gerekliliğini ifade ediyoruz ama bunun çözümüne yönelik hiçbir muhatap yok, karşınızda çözümsüz bir siyaset olunca bir şey diyemiyorsunuz. Biz bu fikre baştan beri inanıyoruz, dünyada bunu uygulayan birçok ülke var.”

– “Çukur stratejisi”

Albayrak, Güneydoğu Anadolu’daki operasyonlara ilişkin soru üzerine, AK Parti hükümetlerinin bölgedeki sorunlara çözüm oluşturduğunu söyledi. “Ben bölgedeki duruma çukur stratejisi, siyaseti demek istiyorum” diyen Albayrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Malum bir dil geliştirerek farklı bir dille toplumsal huzuru manipüle eden parti ile yeni bir sürece girdik. Temmuz ortasından sonra başlayan süreçte yine devlet olarak kayıtsız kalmadık. Bu terör örgütünün sözde en büyük derdi Kürt vatandaşlarımız. Terör örgütünün Kürt vatandaşlarımız diye bir derdi yok ama Kürt vatandaşların terör diye bir derdi var. İnsanlar illallah ediyor, bütün örgütün üyelerine karşı ciddi bir tavır koyuyor. Bugün mücadeleyle kararlılığımız anketlerde araştırmalarda görünüyor. Türkiye eski Türkiye değil, önceden uygulanan askeri siyasi politik manevralarla değil hassas bir politika yürütülüyor. Spekülasyonlara, sosyal medyadaki haberlere itibar etmemek lazım. Bu operasyonlar sonuna kadar devam edecek. Şu ana kadar başarılı bir operasyon yürütülüyor, çok hassas bir şekilde oradaki sivillerle de koordineli. Burada temizlik tamamen bitene kadar devam edecek, zaman açısından net bir şey söyleyemeyiz, ama Sayın Başbakan’ımız ve İçişleri Bakanı’mızın da söylediği gibi bahar sürecine kadar önemli bir noktaya gelinmiş olacak.”
Bakan Albayrak, bu sürecin kolay olmayacağını bildiklerini, önemli bir mesafe kat ettiklerini ve sabırlık olmak gerektiğini de vurguladı.

– “Trump neye hizmet ediyorsa Kılıçdaroğlu da aynısına hizmet ediyor”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sözleri hakkında düşüncesi sorulan Albayrak, Kılıçdaroğlu’nu Amerika’nın Cumhuriyetçi başkan adaylarından Donald Trump’a benzettiğini söyledi.
“Trump Amerika’da bugün ne yapıyorsa Kılıçdaroğlu da Türkiye’de aynısını yapıyor” diyen Albayrak, şunları kaydetti:
“Trump neye hizmet ediyorsa Kılıçdaroğlu da aynısına hizmet ediyor. Ana muhalefet partisi Türkiye’nin en eski ve önemli partisi. Ancak ibretle izliyorum son 5-6 yıldır çizgisinden çıkıp, başka bir yere doğru kayıyor. Farklı bir ajandaya hizmet eder bir siyaset izliyor, farklı tohumlar mı ekiyor, farklı bir yapılanmaya, yurt içi ve yurt dışı bir ajandaya mı hizmet ediyor, beni düşündürüyor. Trump bugün ayrımcılık suçunu işliyor, bence seçilme kaygısı olmadan bazı tohumları mı ekiyor diye soru işareti uyandırıyor. Ana muhalefet de mi aynısını yapıyor? Hiçbir farkı yok, toplumu ülkeyi değerleri birleştirecek konularda, edep ahlak çizgisinin dışına çıkarak, ayrışan bir siyaset güdüyor. CHP’nin nereye doğru gittiği ve kurucu felsefesinden ve ana ilkelerden uzaklaştığından ve farklı yapılanmalardan bahsediyorlar. Bence CHP özelinde endişe edilmesi gereken bir konu var, Türkiye üzerinde olumsuz bir etki yaratıyor.

ENERJİ BAKANLIĞI

Mustafa Vehbi Koç’u rahmetle anıyoruz

PORTRE / OGÜN GAZETESİ – Ülkesine aşık bir vatandaş, Büyük bir hayırsever, Aydın ve vizyoner bir iş adamı, Tutkulu bir sporcu ve sporsever, Çalışanlarına güç veren ve her zaman destekleyen bir lider, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Vehbi Koç

Öncelikle, merhum Mustafa Vehbi Koç’a Allah’tan rahmet, değerli ailesi ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.

Mustafa Bey’in bu ayrılışı çok zamansız olduğunu biliyoruz, Lakin takdir yüce Allah’ındır. Bizleri, sevenlerini, ülkemizi derinden sarstı. Tüm sevenleri gibi bende tarifsiz bir hüzün içerisindeyim.

Herkes tarafından çok sevilen, bir o kadar saygı duyulan, kalbi, vicdanı büyük, alçakgönüllü bir insandı. Hayata pozitif bakış açısı ve hoşgörüsüyle her zaman bende ve çevresinde hoş seda bırakmayı başarmıştır.

İş hayatından sosyal hayatına her zaman iletişimde başarılı bir süreç izlediğine yakından şahit olanlardanım.

Mustafa Koç, 32 yıllık çalışma hayatı, 13 yıllık yönetim kurulu başkanlığı ile ülkemize ve bizlere çok büyük, çok başarılı, gurur duyulacak bir miras bıraktı.

Sayın Mustafa Koç’un çalışma arkadaşlarına hitaben yaptığı bir konuşmayı sizlerle paylaşmak istiyorum;

“Vehbi Bey’in hayali ile topluluğumuz, holdingimiz kuruldu. Rahmi Bey’in hayalleri ile topluluğumuz büyüdü, yeni ortaklıklar gerçekleştirdi. Dışa açılmaya başladı. Benim hayalim de rakiplerle arayı açmaktı. Sizlerin liderliği, ekiplerinizin katkısı ile bu hayalleri bir bir gerçekleştirdik. Yeni satınalmalar ile grubumuzu büyüttük. Yurtiçindeki liderliğimizi perçinledik. Bugün sizlerle bundan sonraki hayalimi paylaşmak istiyorum.

Bundan sonraki hayalim: Uluslararası arenada çok daha önemli ve büyük başarılar gerçekleştirmek. Yurtiçindeki uzun vadeli liderliğimizi yurtdışına taşımak. Portföyümüzü küresel arenada da faaliyet gösteren şirketler ve organizasyonlar ile desteklemek”

İşte bu konuşmayı yapan merhum Mustafa Koç hayallerini gerçekleştirerek dedesinin gerçek olan hayalini kendi hayalleriyle birleştirdikten sonra aramızdan ayrıldı sevgili okurlar…

Mustafa Koç’un hayali şirketlerinde, sivil toplum örgütlerinde ve hayır yaptığı vakıflarda sonsuza kadar yaşayacağını da belirtmek isterim.

Sevgili Bir Portre okurları, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, eğer hayatta olsaydı Davos’ta HeForShe’nin etkinliğinde bir konuşma yapacaktı. HeForShe’nin 10 Küresel Etki Şampiyonun biri olan Mustafa Koç’un diğer şirket liderleri gibi toplantıya gelmesi beklenirken ölüm haberini alınması ise Davos’ta da şok etkisi yarattı. HeForShe’nin Davos’taki etkinliğinde onun anısına saygı duruşunda bulunulmasının ardından eğer hayatta olsaydı Mustafa Koç’un toplantıda vereceği mesajların da yer aldığı konuşma metni Koç Ailesi’nin izniyle okundu.

Mustafa Koç kimdir?

1960 yılında Ankara’da doğan Mustafa Koç, Koç Ailesi’nin 3. Kuşak üyesi ve Rahmi M. Koç’un en büyük oğludur.

1980 yılında İsviçre’de Lyceum Alpinum Zuoz’u bitirdikten sonra ABD’de George Washington Üniversitesi İşletme bölümünden 1984 yılında mezun olmuştur.

Çalışma yaşamına 1984’te Tofaş’ta Müşavir olarak başlayan Koç, Ram Dış Ticaret’te Satış Müdürlüğü ve Satış Genel Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulunmuştur. 1992 yılında Koç Holding’e geçerek sırasıyla Başkan Yardımcılığı, Başkan, Yönetim Kurulu Üyeliği ve Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevlerini yürütmüştür. 2003 yılından beri Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı’dır.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği Yüksek İstişare Kurulu Onursal Başkanı ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Üyesi olan Koç, Finlandiya İstanbul Fahri Konsolosu’dur. Genç Başkanlar Organizasyonu üyesi olup, JP Morgan Uluslararası Konseyi’nde, Rolls-Royce Uluslararası Danışma Kurullarına ve Council on Foreign Affairs Uluslararası Konseyi’nde yer almaktadır. Bilderberg Toplantılarının Yürütme Kurulu üyesi’dir. 2005 yılında İtalya Hükümeti’nin Cavaliere D’Industria nişanı ile ödüllendirilmiştir.

Mustafa Vehbi Koç, ekonomik ve sosyal kalkınmaya büyük önem veren ve bu alanda World Monuments Fund ve Carnegie Vakfı ile BNP Paribas gibi saygın kuruluşlarca ödüllendirilen Koç Ailesi’nin sosyal ve kültürel yaşama katkılarını hayata geçiren Vehbi Koç Vakfı’nın Yönetim Kurulu ve Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın Mütevelli Heyeti Üyesi’dir.

Caroline Giraud ile evli olup iki kız çocuğu (Esra ve Aylin) babasıdır. Almanca ve İngilizce bilmektedir.

Mustafa Koç, Abdülhamid’in subaylarından Nuri Paşa tarafından 1895’te yaptırıldığı Beykoz Kanlıca’daki Nuri Paşa Yalısı’nda oturmaktaydı.

 

Osmanlı Hanedanı şeref misafiri

Osmanlı Hanedanı Reisi ve Üyeleri ‘Ogün Gazetesi Geleneksel İftar Yemeği’nin şeref misafirleri oldular. Her Ramazan Ayı’nda geleneksel hale getirilen Ogün Gazetesi İftar Yemeği’nin bu yıl ki organizasyonu Greenpark Hotel Bostancı’da 700 seçkin davetlinin katılımı ile düzenlendi.

Osmanlı Hanedan Üyelerinin Türkiye’deki Reisi Harun Abdülkerim Osmanoğlu ve Haneden Üyeleri Mehter marşı ile karşılanırken, gelen konuklar gül suyu ikramı ile kapıda karşılandı. Darülaceze Sakinleri organizasyona geldiklerinde Osmanlı kıyafeti giymiş bayanlar tarafından karşılandı ve masalarına kadar yaşlı misafirlere eşlik edildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Protokol İmamı Şaban Coşkun davetlilere kuran tilavetinin ardından iftar duası yaptırırken, davetliler Yuşa Camii İmamı Hayrullah Sağır’ın ezan okumasıyla oruçlarını açtılar. İstanbul Mehter Takımının sunduğu eserlerin ardından sahneye çıkan Gazetemiz Yazarlarından Nalan Erbaş’ın Yeğeni Akdeniz Erbaş’ın seslendirdiği Dombra şarkısı geceye ayrı bir anlam kazandırdı.

OSMANLI HANEDAN REİSİNE HEDİYE VE PLAKET TAKDİM EDİLDİ

Gecede, Abdülhamid’in üçüncü kuşak torunu ve Türkiye’deki Hanedan Reisi olarak kabul edilen Abdülkerim Harun Osmanoğlu’na Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Yeğeni İşadamı Haydar Erdoğan Osmanlı Motifli Gümüş İkram Seti ile bir plaket takdim etti.

ABDÜLKERİM HARUN OSMANOĞLU, “BUGÜNE KADAR KATILDIĞIM EN ANLAMLI ORGANİZASYON”

Organizasyondan çok keyif aldığını söyleyerek konuşmasına başlayan Abdülkerim Harun Osmanoğlu, “Şu ana katılmış olduğum organizasyonlardan en anlamlısının bu davet olduğunu söylemek isterim. Kuran tilaveti ve Mehter Marşı geceye çok güzel bir anlam katmıştır. Ben buradan organizasyona emeği geçen herkes ile her kesimi kutlarım” şeklinde konuştu.

ABDÜLHAMİD KAYIHAN OSMANOĞLU, “ADETA BİZE NESLİMİZİ HATIRLATAN GECE OLDU”

Gazetemize iftar yemeği ile ilgili açıklamalarda bulunan Şehzade Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, “Adeta bize neslimizi hatırlatan bir organizasyona katılmanın sevincini bize yaşatan başta işadamı Cengiz Aygün ile Ogün Gazetesi Yöneticilerine teşekkür ediyorum. Bundan sonra seneye yapılacak Ogün Gazetesi İftar Yemeğini sabırsızlıkla bekliyoruz. Rabbim bizi bir daha ki Ramazan-ı Şerife ulaştırırsa inşallah davete icabet edeceğiz” diyerek konuştu. İftar Yemeği’ne katılan davetliler arasında yer alan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) eski Başkanı ve Nuh Çimento yönetim kuruluna Tevfik Bilgin, Ogün Gazetesi iftar sofrasında her cemiyetten önemli isimler bulunuyor. Ülkemizin birlik ve beraberliğe ihtiyacı olduğu bu günlerde burada ki birlik beraberlik hepimizi ümitlendiriyor. Osmanlı Hanedanının değerli üyelerinin ve özellikle Harun Abdülkerim Osmanoğlu’nun bu güzel ortama davet edilmesi takdire şayan bir örnek davranıştır” diyerek Ogün Gazetesi yöneticilerini tebrik etti. Konuyla alakalı gazetemiz muhabirlerine açıklamalarda bulunan Ogün Gazetesi İmtiyaz Sahibi Ferhat Yıldırım, “Her sene geleneksel hale getirdiğimiz iftar yemeğimizde Darülaceze Sakinlerini ağırlıyor ve eşimiz, dostlarımız ve çalışanlarımızla sohbet etme imkanı buluyorduk. Lakin bu sene Osmanlı Hanedanının Türkiye’de Reisi Sayın Abdülkerim Harun Osmanoğlu ve Hanedan üyelerinin davetimize icabet etmesiyle iftar yemeğimizde manevi atmosfer en üst seviyeye çıktı” diyerek hanedan üyelerinin halk ile buluşmasını sağlamaktan onur duyduklarını söyledi.

DARÜLACEZE SAKİNLERİ BU SENE DE DAVETLİLER ARASINDA YER ALDILAR

Kral Grubu Haber Müdürü Utku Görkem Kırdemir’infahri olarak sunuculuğunu üstlendiği Ogün Gazetesi Geleneksel İftar Yemeğine Darülaceze Sakinlerinin 100 kişilik bir grup ile katılmaları organizasyonu daha anlamlı hale getirdi. Sultan Abdülhamid Han’ın yadigârı olan Darülaceze Müessesesi’nin sakinleri, Kuran Tilaveti ve semazen ile keyifli bir vakit geçirdiler. Ogün Gazetesi’nin Geleneksel hale getirdiği iftar yemeği organizasyonuna katılmaktan çok mutlu olduklarını belirten Darülaceze sakinleri, kendilerini buraya davet eden gazete yöneticileri ile bu imkanı sağlayan Darülaceze Müessesesi ile Ogün Gazetesi yöneticilerine teşekkür ettiklerini ifade ettiler. Geleneksel Ogün Gazetesi iftar yemeğine; onur misafirleri olarak, Türkiye’deki Hanedan Reisi Harun Abdülkerim Osmanoğlu’nun yanı sıra Hanedan üyeleri ve Şehzadeler; Harun Osmanoğlu’nun eşi Valide Farizet Osmanoğlu, Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, Valaa Osmanoğlu, Yavuz Selim Osmanoğlu, Muhammed Harun Osmanoğlu, Nurhan Osmanoğlu Sagherji, Halil Sagherji, AmmarSagherji, Berna Osmanoğlu, Halil Sagherji, Halil Sagherji, Sara Sagherji katıldılar.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞANIN MESAJI ALKIŞLAR ALTINDA OKUNDU

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti Erzurum Milletvekili Efkan Ala, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Organ Doku ve Hücre Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Nurettin Heybeli, İstanbul Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Engin Köklüçınar davete katılamadıklarından dolayı üzgün olduklarını telefon ederek, telgraf çekerek ve çiçek göndererek bildirdiler. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajı okunurken, salon alkış sesleri arasında yankılandı. İftar yemeğinde;Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili, Maldivler Cumhuriyeti İstanbul Fahri Konsolosu Nihat Boytüzün, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) eski Başkanı ve Nuh Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Tevfik Bilgin, İşadamı Haydar Erdoğan,Avukat Mehmet Emin Nehrozoğlu, Organ Doku ve Hücre Derneği Genel Başkanı Mustafa Küçükali, Danışman Ahmet Gücüyener,İşadamı Hasan Erdem, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcıları, İstanbul Vali Yardımcıları, Polis Başmüfettişleri, Sanatçı Çağlayan Topaloğlu,Sinema ve Tiyatro Sanatçısı, Sunucu ve Ogün Gazetesi Yazarı Cem Özer, Türk Sineması’nın Gamzeli Güzeli Sanatçı ve Ogün Gazetesi Yazarı Bahar Öztan, Gazeteci, yapımcı ve söz yazarı Can Tanrıyar,Kadıköy Life Dergisi İmtiyaz Sahibi Kadir Toprakkaya, İşadamları, siyasetçiler, Sivil Toplum Örgütü Temsilcileri ve davetlilerde yer aldılar.

Nice 100 yıllara Ogün Gazetesi

Ogün Gazetesinin kuruluşundan bugüne her sayısında tanıdığım ünlü siyasetçi, işadamı, sanatçı ve cemiyet hayatının önemli isimleri arasında yer alan dostlarımı tanıtma fırsatı yakaladım.
Bir Portre Yazarı olarak kimi zamanda dost yazarları sayfamızda konuk ederek benden daha iyi tanıdıklarını
bildiğim önemli değerlerimizi tanıtmalarına vesile olduk.
Yaşayan değerlerimize yer vermeyi ana felsefemiz olarak bazı sayılarımızda ise kaybettiğimiz önemli şahsiyetler ile ilgili portre yazarak okurlarımızla paylaştık.
Gazetemizin 10.yılı nedeniyle gazete yöneticileri olan kardeşlerimi gösterdikleri azim, başarı ve fedakarlıklardan
dolayı tebrik etmek ve verdikleri emeklerden dolayı da teşekkürlerimi belirtmek isterim.
Esasında bu portrede Ogün Gazetesi’nin portresini yapmak isterdim. Lakin geçmiş sayılarımızda yer verdiğim için tekrar etmemek adına bu portrede yazmamayı tercih ettim. Zannedersem bundan 3 yıl kadar önce idi portrede konuğumuz Ogün Gazetesi olmuştu.
Avşa’da yapılan Ogün Gazetesi Parkını, KKTC’de verilen 19 Mayıs Konserini, Tekirdağ’da halk ile buluşma etkinliğini, Kocaelispor’a ve KKTC’de bulunan spor kulüplerine sponsorluk desteklerini ile birçok sosyal sorumluluk projelerine portre de yer vermiştim. Bana tahsis edilen sayfa yetmediğinden 3 ayrı bölüm şeklinde değişik sayılarda
yayınlanmıştı.
Ogün Gazetesi gerçekten benim için ve yönetici kardeşlerim için değeri sözlerle anlatılmayacak kadar önemlidir. Bu önem dolayısıyla hiçbir zaman saygımız ve sevgimiz azalmadı aksine her zaman daha da zirveye ulaştı. Ben yaptım anlayışından ziyade biz düşüncemiz Ogün Gazetesi camiasını bir aile konumuna getirmiştir. ’Kısaca biz bir aileyiz ve
ben bu ailenin bir neferiyim, Liderler her zaman benim can kardeşlerimdir’ Rabbim bizim ailemize zeval vermesin ve birliğimiz daim olur inşallah…
Sevgili Ogün okurları 10. yıl dönümümüz vesilesiyle geçmişte yaptığım birkaç portremden de bahis etmeden geçemeyeceğim.
Kimilerine göre Türkiye’ye, Atatürk’ten sonra gelmiş, geçmiş, en büyük lider, kimilerine göre halkın sesi, kimilerine göre zaferlerin adamı.
Ancak herkes ile her kesimin birleştiği tek nokta var oda Recep Tayyip Erdoğan ve liderliği tartışılmaz.
Ben sevgili büyüğüm ve ülkemin tartışılmaz lideri için başka bir boyut getireceğim. O artık sadece ülkemin
değil, o tüm Dünya’da adı ve sözü geçen büyük bir dünya lideri. Bu duygularımı sayın başkanımızın balkon konuşmasını izlerken kaleme alarak, zihnimdekileri kalemimle satırlarıma yansıtmıştım.
Bu düşüncelerimi tekrar sizlerle paylaşmak istedim. Benim en aanlamlı portrelerimden birisi olmuştur.
Başkanım Recep Tayyip Erdoğan’ın portresi… Ben Portre yazarı olarak Ak Partiye oy verdim ama kesinlikle Ak Partili değilim. Ben Recep Tayyip Erdoğancıyım tüm Türkiye’de ki çoğunluk gibi…
‘iki devlet bir millet’ olarak beraber anıldığımız Azerbaycan’ı ve dolayısıyla Duayen siyasetçi Rahmetli Haydar Aliyev ile Azerbaycan’ın Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’i anlatmıştım.
Başarılı projelerin sahibi ve mütevazı kişiliğiyle son derece saygı duyduğum, Öğretim Üyesi, Siyasetçi olan İlham Aliyev Azerbaycan olmadan, Azerbaycan da Aliyev olmadan düşünülemez. Rahmetli Haydar Aliyev ile Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel vesilesiyle tanışmıştım. Birkaç sefer hem Bakü’de görüşme fırsatımız olmuştu kendisi ile…
Bu diyaloglarımıza yer verdiğimiz portre yazım gibi bir çok önemli değere sayfamızda yer vermiştim.
Popüler kimliğinden sıyrılmış, şöhreti sonuna kadar yaşamış, şimdi sadece kendi için yaşamak isteyen ilk özel televizyonların; ilk talk show sunucusu, oyuncu Cem Özer’i anlattığım portre yazısından sonra sevgili dostum gazetemizde köşe yazısı yazmaya ve ailemize katılmaya karar vermişti.
Halkın dertleriyle dertlenen içimizden birisi olan İdris Güllüce’yi Çevre ve Şehircilik Bakanı olduğu zaman sayfamıza konuk etmiştik.
Özellikle son zamanlarda ülkemize gelen yabancı yatırımcılar ve geliş şekillerini kısaca irdeleyerek ekonomimize zarar vermek isteyenlerin önüne set çekmek için portre yazarı olarak kalemi elime aldığımız zamanları da hatırlıyorum.
Sevgili Dostum Güler Sabancı’yı ve rahmetli büyüğümüz Sakıp Sabancı’yı anlattığım portre gerçekten bende hoş seda bırakan portreler arasında idi.
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Rahmetli Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’i, Sünnetin Profesörü Kemal Özkan’ı, Renkli kişiliğiyle gönül adamı Mustafa Topaloğlu’nu, BDDK eski Başkanı Tevfik Bilgin’i, Gönüllerin adamı Sadettin Tantan’ı, TBMM eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk’u, KKTC’nin önemli değeri İşadamı Avukat
Menteş Aziz’i, eski Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ü, Sanatçı Dostumuz İsmail Türüt’ü, Koç gurubunu varislerinden Ali Koç’u, Tarihin, sanatın, kültürün, mimarinin başkenti İstanbul’un Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı olduğu zamanda Akademisyen, Diplomat, Siyasetçi, Uluslararası İlişkiler Uzmanı olan Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nu, Gazeteci- Yazar, Siyasetçi, Yönetici, Antalya Milletvekili Menderes Mehmet Tevfik Türel’i, Türk akademisyen, yazar ve Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı’yı, Gazeteci, şair, yazar, siyasetçi ve Türkiye Cumhuriyeti eski Başbakanı Mustafa Bülent Ecevit’i, Türk dünyasının bilge lideri, Türk Milliyetçiliğinin kurucusu, Başbuğ Alparslan Türkeş’i, Dünyalık nimet ve etiketleri hiçe sayan hizmet ve siyaset
adamı Necmettin Erbakan’ı, Ak Parti Kurucusu, Merkez Karar Yönetim Kurulu Üyesi Reha Denemeç’i, Çok sevdiğim güzel, babacan bir insanı, lisan-ı haliyle lisan-ı kaliyle ve etrafıyla tam bir muallim, yani günümüz deyişiyle bir öğretmen Ekrem Erdem’i ve birçok önemli değeri siz okurlarım için kaleme aldım ve almaya da Allah’ın izni ile devam edeceğim.
Tekrar Ogün Gazetesinin 10.yılını kutlarken, yeni bir portrede görüşmek üzere sağlıcakla kalın sevgili okurlarım…