26.2 C
İstanbul
Pazar, Haziran 8, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 154

Ne Emniyet, ne Askeriye… Hazırlık ‘Mali Darbe’

Son günlerde en çok konuşulan konu; “İkinci darbe” hazırlığı… İhanet şebekesi Terör Örgütü FETÖ bu defa neye ve nasıl teşebbüs edecek?

Acaba ikinci darbe girişimi Emniyetin içindeki gizli FETÖ’cülerden mi yoksa TSK’daki Kripto’lardan mı gelecek…?Konuyla ilgili hemen herkesin, hatta tüm ülkenin konuştuğu bu ve benzeri senaryoları hepimiz duyuyoruz. Bu noktada ben dikkatleri Maliye, Ekonomi ve Hukuk zemininde ele alıp, asıl tehlikeye dikkat çekmek istiyorum.

Yanılmayalım, aldanmayalım. FETÖ’nün algı operatörlerinin yankesici misali“cambaza bak cambaza” tarzından yanıltıcı tavrına sakın ha sakın kanmayıp uyanık olalım. Çünkü; Üst Aklın FETÖ üzerinden yapmayı düşündüğü ve isteyeceği yeni rota ekonomik parametreler ve kamu maliyesi’dir ve darbe girişimi de olursa buradan olacaktır.

Türk ekonomisi istikrarlı diyen Moody’s’in bir hafta sonra  düşen notu, IMF’in büyüme rakamlarını aşağı çekmesi, uluslararası finans çevrelerinin ülkemizin yatırım için eski cazibesini kaybettiğine dair değerlendirmeleri bu muhtemel saldırının dış parametreleridir.

İçerde ise; CHP’nin ekonomiye dair negatif ve provakatif söylemleri, FETÖ’nün algı operasyonlarının enstrümanları olan  basın yayın kuruluşları ve ona çanak tutan kripto elemanların Türkiye düşmanı değerlendirme kuruluşlarının dilini benimsemeleri,  vatan melali olmayan “Anti Erdoğanist”lerin kamu maliyesine dair art niyetli söylem ve eylemleri“Yeni Nesil Terör Örgütü” FETÖ’nün muhtemel darbe girişimi yönünün işaretleridir.

Yargı, Emniyet ve TSK’da 17-25 Aralık sonrası süreçte başlayan temizlik, 15 Temmuz sonrası epeyce mesafe aldı. Son yapılan operasyonlarla bu kurumların darbe pratiği kısa vadede dağıtıldı. Bu bağlamda artık bu müesseseler menşeli bir darbe beklemek kanımca biraz safdillik olup, FETÖ’nün şeytani algısını idrak edememek olur.

Ama şunu asla unutmamak lazım ki; 15 Temmuz darbe girişiminin yapamadığı tahribat, toplumsal kaos ve karışıklığı ekonomideki bozulma sonuç verebilir. Ekonomik noktada ortaya çıkacak kaygı, endişe ve kötüye gidiş algısı her şeyi alt üst edebilir.

Maliye bürokrasisinde henüz bir FETÖ temizlik ve tasfiyesi yapılmamıştır. Ülkemizin kamu-Özel tüm sektörleri üzerinde teftiş ve denetleme yetkisine sahip bu bakanlıktaki FETÖ’cülerin halen varlığını sürdürmesi işaret ettiğimiz“mali darbe” için işaret fişeğidir.

Maliye’de 15 Temmuz sonrası kısa bir açığa alma ve ihraç haricinde yapılan hiçbir şey yoktur. Maliye bürokrasisinin  temel dinamiği ve etkin personel transferinin kaynağı olan Vergi Denetleme Başkanlığı bünyesindeki müfettişlerin yarısı FETÖ’nün müntesibi, ekonomik tetikçisi ve mali askerleridir. Bu kurumda hala gereken temizlik, gözaltı ve muhakeme yapılmamış; hatta 15 Temmuz’un kuyruk acısıyla kinlenmiş haldeki risk temerküzü artan bir hal almıştır.

VDK’da yapılmadığı gibi bu bakanlığın diğer birimlerinde; Bütçe Mali Kontrol Genel Müdürlüğü, Gelir İdaresi Başkanlığı, MASAK, DMO, Milli Emlak Genel Müdürlüğü, Muhasebat, Özelleştirme İdaresi, Hazine avukatları, İllerde Vergi Dairesi Başkanlıkları ve Defterdarlıklar bünyesinde yönetici veya çalışan konumundaki FETÖ’cüler hala çalışmaya devam etmektedirler. FETÖ’cü unsurların devam eden bu varlığı, kamu maliyesi ve ekonomik istikrar için bugünlerde ve yakın gelecekte  en büyük tehlikeyi oluşturmaktadır.

Bu nedenle de, en kahpe, kalleş ve hain saldırının bu kulvardan gelmesi muhtemeldir. Maliye ve Ekonomi alanında önlem alınması ve bir “Mali Darbe”olasılığını ortadan kaldırılması muacceliyet arz etmektedir.

Bu bağlamda yapılması gerekenlere gelince;

Maliye bakanlığı, ilgili kurumları ve ilintili bakanlıklarda ivedilikle çalışmalar yapılması gereklidir.

Maliye Bakanının bütçe açığına dair yaptığı bizce hata olan açıklaması, muhalif ve art niyetlilerin ekonomik istikrarı bozmaya dair çalışmalarına maalesef koz vermiştir. Bu ve benzeri açıklamalarla zaten istim üstünde  ilerleyen ekonomiye halel getirilmemesi için üst düzey ekonomi yöneticilerinin oto-disiplin tavrıyla hareket etmeleri şarttır.

Maliye Bakanlığında FETÖ temizliğinin acilen hızlandırılması ve  muhtemel“Mali Darbe” tehlike riskinin  ortadan kaldırması gerekmektedir. Buradan hareketle; başta Maliye bakanlığı üst düzey bürokratları dahil; bu bakanlıktaki teftiş ve teftiş kökenli tüm bürokratlar elden ve gözden geçirilmeli, Terör örgütü üyeleri ve tetikçileri hızla ihraç edilerek mahkemelere çıkartılmalıdır.

Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın iyi niyetine ve çalışkanlığına rağmen bakanlık bünyesinden gelen ve bakanlık bürokrasisiyle geçmişe dayalı köken aidiyetinin  bulunması bu mücadelenin hızlandırılması, yapılması ve sürdürülmesi konusunda en büyük sıkıntısıdır. Ama bundan sonra bu tür geçmişe dayalı meslek taassubu refleksini bir kenara atarak, cansiperane  hareketle, yeni bir gayret ve azimle, yeni bir mücadeleye gireceğine inanıyorum. Maliye bürokrasi kökenli olmasının dezavantaj olgusunu  avantaja dönüştürüp; yıllardan beri tanıdığı alt kadrolarını temizleme konusunda önümüzdeki günlerde ciddi adımlarını göreceğimizi düşünüyorum. Bu sayede FETÖ’nün “mali darbe” hazırlıklarının akim kalmasına çok önemli katkı sağlayacağına inanıyorum.

2016 sonlarında finansal piyasalar ve firmalar “denetim kıskacına”alınmamalıdır. Hele de; FETÖ’den arındırılmamış bir Maliye Teftiş elemanlarıyla yapılacak rutin denetimler bile piyasaların karışmasına, tedirginliğe ve “Mali Darbe” sürecinin başlamasına sebebiyet verebilir.

Maliye mevzuatınca süregelen periyodik denetimlerin bile bu seneye mahsus olmak üzere ertelenmesi ve bu yıla dair denetsel verilerin ertesi yılda incelenip değerlendirilmesi yerinde bir karar olacaktır.

Bankalar acilen uyarılmalı ve ikaz edilmelidir. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın bir süre önce yaptığı uyarılara rağmen  yanlış hatta art niyetli iş ve işlemlerine devam etmektedirler. Geçtiğimiz kritik süreçte devlete yardım etmek yerine; kredilerin geri çağrılması, yeni krediler konusunda isteksiz ve olumsuz davranmaları yukarıda işaret ettiğimiz “Mali Darbe”ye çanak tutar şekildedir. Bu yüzden devletin denetim yetkisi çerçevesinde ilgili birimlerden müfettişler görevlendirilerek bankaların dikkatinin çekilmesi, aksi takdirde kanuni yetkiler ve mer’i mevzuat muvacehesinde, kapatma da dahil, en ağır cezaların uygulanacağını hatırlatması mutlak gerekliliktir.

Vakit geçirilmeden devletin piyasaya para sürmesi gerekmektedir. Böylelikle, ortaya çıkacak likidite rahatlığı ekonomi psikolojisine katkı sağlayacak olup; bu konuda gerekeni yapmayan kurum, firma ve bankalara uyarı ve tokat niteliğinde olacak, sektörlerin manipülatif “mali kaygı ve panik tuzağı”na  düşmesini engelleyecektir. Bu bağlamda peyderpey ve sonuçları gözlenerek 40-50 milyar dolar civarı bir miktarın piyasaya  sürülmesi, durgunluğun önlenmesi, finansal istikrar endişesinin giderilmesi ve para piyasalarının rahatlaması açısından çok önemli ve acilen gerekli bir ekonomik enstrümandır.

FETÖ ile mücadele ve bakanlıkların rutin iş ve işlemlerinin hızlı, sağlıklı ve güçlü şekilde yürütüldüğünün takibi amacıyla rutin bürokratik kademeler haricinde, cumhurbaşkanlığının uhdesinde bir nevi “duble-check” niteliğinde takip ve kontrol sistematiğinin kurulması yerinde olacaktır. Her bakanlık ve kurumda doğru, isabetli ve “milli şuuru” önceleyen bürokratik değişikliklerle bu uygulamanın başlatılması yönetsel pratiği ve zindeliği sağlayacaktır. Bu sayede, hiç kimse rehavete, suistimale ve herhangi bir odağın ağına düşmeyecek; herkes yaptığı kötülük ve ihanetin yanına kar kalmayacağını bilecek, ona göre işini sürdürecek, yetkisini kullanacaktır.

Uluslararası hukuk ve Finans çevrelerinde mali ve hukuki diplomasi atağı başlatılmalıdır. FETÖ’cülerin dezenformasyon ve manipülasyonuna fırsat vermeyecek şekilde Türk ekonomisini yabancılara, finansal kuruluşlara ve yatırımcılara en doğru şekilde anlatmak gereklidir.

Ekonomimizin sarsıntılardan etkilenmeyecek güçte olduğunu, ülkemizin halen yatırım yapılabilirliğini hızlı ve yoğun şekilde anlatmamız gerekmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın ülke için çıktığı seferberlik yolunda, Devletimizin bütün birimleri onunla aynı şevk ve ruhla hareket etmek zorundadır. AK Parti’nin tüm oyları Recep Tayyip Erdoğan oyudur. Bu nedenle FETÖ ile mücadelede tüm devlet birimleri de Sayın Cumhurbaşkanımız ayarında bu mücadelenin içinde olmak zorundadır. Bunu göremediğimiz ve gerekli tehlikeyi görmekte gaflete ve rehavete düşen herkesi uyarmakta bizim görevimizdir. Amacım kimseyi kötülemek yada küçük düşürmek değil ancak daha öncede yaptığım gibi geç olmadan uyarmaktır.

Bir sonraki Bir Portrede buluşmak ümidi ile Allah’a emanet olun sevgili okurlarım.

Türk akımı doğalgaz hattı anlaşmasında imzalar atıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 23. Dünya Enerji Kongresi için İstanbul’da bulunan Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Mabeyn Köşkünde bir araya geldi. Görüşme sonrası Rusya doğal gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan ‘Türk Akımı Doğal Gaz Boru Hattı Projesi’ için hükûmetler arası anlaşma imzalandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Federasyonu Başkanı Putin, gerçekleştirdikleri heyetler arası ve baş başa görüşmelerin ardından ortak bir basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.

Açıklama öncesinde Rusya doğal gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan ‘Türk Akımı Doğal Gaz Boru Hattı Projesi’ için hükümetler arası anlaşma imzalandı. Anlaşmanın imzaları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile Rusya Federasyonu Enerji Bakanı Aleksandr Novak tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Federasyonu Başkanı Putin’in huzurunda atıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantıda yaptığı açıklamada, bugün açılış oturumu gerçekleştirilen 23. Dünya Enerji Kongresinin 2 gün daha süreceğini, bakanlar ve uzmanlar arasında yapılacak olan görüşmelerle kongrenin çok daha farklı bir zenginliğe kavuşacağını belirtti.

Kongrenin açılış oturumunda Rusya Federasyonu Başkanı Putin ile birlikte olduklarını, sonrasında ikili görüşmelerini gerçekleştirdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilgili bakanların ve uzmanların görüşmeleri devam ettireceklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerde iki ülke arasında enerji ile ilgili münasebetleri ilgilendiren konuların, ekonomik ve ticari ilişkilerin, savunma, turizm ve kültürel alana ilişkin konuların yer aldığını açıkladı.

putin-2

“TÜRKİYE-RUSYA ARASINDAKİ NORMALLEŞME SÜRECİ HIZLA DEVAM EDİYOR”      

“Türkiye-Rusya arasındaki ilişkiler noktasında bugün gerçekten Sayın Başkanla dolu dolu bir gün geçirdiklerini” ve görüşmelerde imzalanan Türk Akımı projesinin imzaya hazır hale getirildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Türkiye-Rusya arasındaki normalleşme sürecinin hızla devam edeceğine olan inancım tamdır. Tabii birçok alanda, savunma sanayiyle ilgili olsun, siyasi alanda olsun, ekonomik, ticari, turizm, kültür, bütün bu alanları kapsayan bu ilişkilerimizi bundan sonraki süreçte çok daha farklı bir şekilde geliştireceğiz. Üst Düzey İstişare Konsey Toplantımızla ilgili olarak dışişleri bakanlarımıza talimatlarımızı verdik, yıl sonu veya önümüzdeki yılbaşı itibarıyla bu toplantımızı da gerçekleştireceğiz. Bu arada Karma Ekonomik Komisyon Toplantısının da aciliyet kesp ettiğini ifadeyle burada da ilgili bakanlarımız bu çalışmayı gerçekleştirecekler. Ülkemizde yapılacak olan bu toplantı da önem arz ediyor.”

cb1

SURİYE’DEKİ GELİŞMELER VE FIRAT KALKANI

Görüşmelerinde yer alan hassas bir konunun da bölgedeki mevcut gelişmeler olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye konusunu etraflıca ele almak imkanımız oldu. Fırat Kalkanı Operasyonunu kendileriyle görüştük ve bu konuda ne gibi iş birliği yapabiliriz, bunların değerlendirmesini yaptık. Özellikle Halep’teki gelişmelerde insani yardım konusunda ne gibi bir strateji uygulayalım ki oradaki insanlar bir an önce barışa, huzura kavuşsunlar? Bu konuda karşılıklı olarak görevlendirmelerimizi yaptık. Dışişleri bakanlarımız, genelkurmay başkanlarımız ve millî istihbarat teşkilatı müsteşarlarımızın da katılacakları toplantılarla bir araya gelip bu konudaki çalışmayla bir noktaya varılacaktır” açıklamalarında bulundu.

Türk Akımı konusunu da aralarında değerlendirdiklerini dile getiren ve proje ile ilgili olarak sürecin hızlandırılması konusunda atılan imzalara işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabi bir diğer yine çok önemli husus, Akkuyu Nükleer Enerji Santrali. Akkuyu Nükleer Enerji Santraliyle ilgili olarak da yine burada bundan sonraki sürecin hızla devamında mutabakatımız net. Zaman kaybının önümüzdeki süreçte telafi edileceği inancındayım” diye konuştu.

putin4

RUSYA LİDERİ PUTİN: “TÜRKİYE’DEN İHRAÇ EDİLEN VE KISITLAMA OLAN BAZI KALEMLERİN TEKRAR RUSYA’YA İTHALATI AÇILDI”

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin de yaptıkları görüşmeler kapsamında iki ülke için son derece güncel olan çok sayıda konu üzerinde görüş alışverişinde bulunduklarını aktardı.

İkili ilişkilerin tam olarak normalleşme sürecini tamamlaması için ilave çaba gösterecekleri konusunda daha önce mutabık kaldıklarını hatırlatan Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin, Rusya hükûmetinin bir karar alarak, Türkiye’den ihraç edilen ve kısıtlama olan bazı kalemleri tekrar Rusya’ya ithalatını açtıklarını açıkladı. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin, “Bu karşılıklı yarara dayalı bir karar sonuçta. Çünkü Rusya’daki tarım sektörü bu tür tarım ürünleri üretmiyor. Türkiye’den bu kalemleri Rusya’ya ithal edildikten sonra bizdeki fiyatlar düşecektir. Türk ortaklar için de yine Rusya piyasasının açılışı anlamına gelmektedir. Özellikle şuna dikkatinizi çekmek isterim ki; bahsettiğim kalemlerin 2015 yılındaki Türkiye’den ihracatın hacmi 500 milyon dolar civarındaydı. Dolayısıyla önemli karar alındı” diye ekledi.

İki ülke arasındaki ilişkilerin tam olarak normalleşmesi sürecini, önümüzdeki günlerde Karma Ekonomik Komisyonunun takip edeceğini ve Rusya’nın bu konuya ilgi duyduğunu kaydeden Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin,   açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Özellikle enerji alanındaki iş birliğimizi ele aldık. Bu noktada Akkuyu Nükleer Güç Santrali olan büyük projedeki çalışmalara devam edilmesinden bahsediyoruz. Şuna dikkatinizi çekmek isterim: Bu Türkiye açısından sadece yeni nükleer güç santrali ya da ilk nükleer güç santrali anlamına gelmiyor, aynı zamanda Türkiye’de yeni sanayi branşı da ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma, bu proje personel yetiştirme ve teknoloji devrini de kapsıyor. Rusya’da hâlihazırda 200’ü aşkın genç Türk öğrenci ve önümüzdeki günlerde, dönemlerde nükleer güç uzmanı olacak gençler ilgili kurumlarda eğitim görmektedir.”

“Türkiye Cumhurbaşkanının Türkiye’nin bir enerji habı haline getirilmesi planlarını yerine getirmek üzere bu adımlarla ilerliyoruz” diyen Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin, görüşmede uzay çalışmaları alanında iş birliğinin geliştirilmesi konularının da ele alındığını bildirdi.

cb5

RUSYA LİDERİ PUTİN: “RUSYA VE TÜRKİYE OLARAK, SURİYE’DE AKAN KANIN DURDURULMASINDAN YANAYIZ”

Türkiye’nin her iki ülkede karşılıklı olarak kültür ve turizm yıllarının yapılması yönündeki teklifi desteklediklerini ve ilgili bakanlıklar nezdinde gerekli çalışmaları yapacaklarını söyleyen Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin, görüşmede ele aldıkları Suriye konusu ile ilgili olarak şunları aktardı: “Biz hem Rusya, hem Türkiye olarak Suriye’de akan kanın durdurulması en hızlı bir şekilde bunun gerçekleşmesinden yanayız. Biz de Rusya olarak Suriye’deki siyasi çözümün en hızlı bir şekilde hayata geçmesini istiyoruz. Düşünüyoruz ki Suriye’deki barışı isteyen herkes bunu desteklemeli. Halep’e insani yardımların götürülmesi için her türlü çaba göstereceğimiz noktasında görüşümüz aynıdır. Sadece tek konu var, bu insani yardımın ulaştırılmasının güvenliğinin sağlanmasıdır.”

Halep’e insani yardımın ulaştırılması için ana yüzergezer olan Kastillo Yolundan Suriye ordularının ve muhalif gruplarının uzaklaştırılması konusunda ABD’ye önerilerinin olduğunu ve bu öneri ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bilgi verdiğini aktaran Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin, “İnsani konvoylara ateş açılmasın diye ve bir tür provokasyon ortaya çıkmasın diye böyle bir önerimiz oldu Amerikan tarafına. Ama Amerikan tarafı fiilen bunu yapmak istemiyor ya da yapamıyor ya da yapmak istemiyor. Ve ümit ediyorum ki Cumartesi günü İsviçre’de yapılan görüşmelerin en önemli konularından biri bahsettiğim konu olacaktır. Halep’te akan kanın durdurulması için Birleşmiş Milletler Özel Temsilcisi Sayın Mistura’nın önerdiği bu bölgeden silahı bırakmak istemeyen grupları oradan uzaklaştırılması teklifini Sayın Erdoğan’la birlikte buna çaba göstereceğiz ve bunda mutabık kalmıştık” şeklinde konuştu.

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin, savunma sanayi alanındaki iş birliğinin sürdürülmesine hazır olduklarını ve bu alandaki iş birliğinin somut ve önemli projelerle dolu olmasını ümit ettiklerini kaydetti.

TCCB / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Venezuela Devlet Başkanı Maduro Mabeyn Köşkü’nde

İstanbul’da düzenlenen 23. Dünya Enerji Kongresi’ne katılmak üzere Türkiye’ye gelen Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından samimi bir şekilde kabul edildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Devlet Başkanı Nicolas Maduro Moros ile Mabeyn Köşkünde çalışma kahvaltısında bir araya geldi.

Mabeyn Köşkü’ndeki basına kapalı çalışma kahvaltısı, yaklaşık 1,5 saat sürdü.

Mabeyn Köşkü’nde gerçekleşen Kahvaltının ardından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Petrol ve Madencilik Bakanı Eulogio Del Pino arasında tamamlayıcı işbirliği anlaşması imzalandı.

TCCB / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Enerji savaş için değil, dünya barışı için kullanılmalıdır

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, İstanbul’da düzenlenen 23. Dünya Enerji Kongresi kapsamında İstanbul Kongre Merkezinde zirvenin açılış konuşma yaptı.

Albayrak Şemdinli’den şehit haberlerinin geldiği bir günde yapmak zorunda kaldığı açılış konuşmasına “Barış için enerji”, “Barış için paylaşım” sloganları ile başladı.

Bakan Albayrak, “Teröristin iyisi ve kötüsü olamaz. “Benim teröristim, senin teröristin” gibi bir anlayışın olmadığı gerçeğinden hareketle tüm dünyadaki dost ülkelere teröre karşı ortak bir duruş sergilenmesi gerektiğinin nasıl bir ihtiyaç olduğunu söylemek istiyorum. Ben dünyaya samimiyet çağrısında bulunmak istiyorum. Terör her geçen gün dünyayı, bölgemizi yakmaya devam ediyor. Her zamankinden daha fazla samimiyet gösterilmesi gerekiyor” diyerek şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diledi.

Dünya için coğrafi bakımdan Türkiye’nin çok önemli bir konumda olduğunu belirterek konuşmasına devam eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, enerji için savaşların olması yerine insanların huzur içerisinde yaşamlarını sürdürebileceği bir ortamın tahsis edilmesinin gerekli olduğunu söyledi.

Bakan Albayrak, “Dört devlet başkanı, 250’den fazla bakan ve üst düzey katılımcıyla gerçekleşecek Dünya Enerji Kongresi’ni başlatmanın haklı gururunu yaşıyoruz. 82 ülkeden 265 konuşmacının katılımcılarla buluşmasının sağlanacağı zirvemiz dört gün sürecek. Enerji sektörünün önemli isimleri bir araya gelerek enerjinin geleceği planlanacak” dedi.

ENERJİ BAKANLIĞI / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Avrupa Türkiye Lideri Erdoğan’a teşekkür borçludur

Dünyanın ünlü şirketlerinden olan Galeria-Kaufhof’u başarılı yönetimiyle zirveye taşıyan Lovro Mandac, Dünya Enerji Zirvesi açılış töreninde Türkiye’de enerji ekibine özel açıklamalarda bulundu.

Türkiye’yi çok sevdiğini belirten Mandac, Mülteciler konusunda tüm Avrupa’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür etmesinin gerekli olduğunu belirtti.

Media Markt, Saturn, Horten, Galeria Kaufhof, Kaufhalle, Multistore, Vobis, Gemini, Völkner, Reno, Mac Fash, Oppermann, Hawesko, HIT-Holland, Jacques’ Wein-Depot gibi birçok dev kuruluşları bünyesinde bulunduran Galeria-Kaufhof ve Metro Cash & Carry grubunu uzun yıllar başarılı bir şekilde yöneten Lovro Mandac, Türk işadamlarının tekstil konusunda Almanya’da daha etkin olmalarının gerekli olduğunu söyledi.

METRO CASH & CARRY OLARAK TÜRKİYE’DE YATIRIMLARIMIZ VARDIR
Şirketleri olan Metro Cash & Carry ile Türkiye’ye ciddi yatırım yaptıklarını belirten Lovro Mandac, “Biz Türkiye’ye yatırım yapmakla da yetinmeyerek, Alman ve Türkiye Ticaret Odaları işbirliğiyle işadamlarımızı ticari bağlantılar kurmaları için ülkenize çok sık olarak getirdik. Bu ikili görüşmeler ile birçok ticari birliktelikler gerçekleşmiştir. İleride daha büyük yatırımların olacağını da ümit ediyoruz. Türkiye tekstil konusunda ülkemizde ciddi yatırım yapmasını istiyoruz. Çünkü tekstilci işadamlarınız bu konuda çok başarılı bir seviyedeler” diyerek karşılıklı ticaretin daha gelişmesi gerektiğini vurguladı.

TÜRK DOSTUYUM, TÜRKİYE’Yİ SEVİYORUM VE İSTANBUL’A HAYRANIM

Mandac, “1978 yılında ilk defa Türkiye’ye gelmiştim. O zaman buralar bambaşka idi. Uzun yıllar geçmesine rağmen hala o ilk günkü heyecanı İstanbul’a her gelişimde hissediyorum. Türk dostuyum ve Türkiye’yi çok seviyorum. Dünde böyleydi, bugünde böyle yarında böyle olacak. Uluslararası olarak Dünya’da saygın yeri olan Türkiye’de verilen eğitimin kalitesini de çok önemsiyorum. Gençler özellikle üniversitelerde çok güzel eğitim alıyorlar. Almanya ve Türkiye arasında gerçekleşen öğrenci değişim programlarını artırarak ilişkilerimizi eskiden olduğu gibi en güzel seviyeye çıkarmak zorundayız” dedi.

MÜLTECİLER KONUSUNDA TÜM AVRUPANIN SAYIN ERDOĞAN’A TEŞEKKÜR ETMESİ LAZIM

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile şahsen tanışmayı çok istediğini belirten Lovro Mandac, “ümit ediyorum ki! bir gün sayın başkanınızla tanışmak onuruna erişeceğim. Kendisi gerçek anlamda ülkesini çok iyi yönetiyor. Ekonomiyi de çok güzel idare ederek, ülkesini hızlı bir şekilde geliştiriyor. Ayrıca özel olarak hepimizin tüm Avrupa’nın Sayın Erdoğan’a teşekkür etmesi gereklidir. Suriyeli mültecileri fedakarlık yaparak kabul etti. Çok büyük bir yük taşıyor” dedi.

TERÖR KONUSUNDA YAŞANANLARA ÜZÜLÜYORUZ
Birinci Dünya savaşından bu yana Türkiye ile dostluğumuz en üst seviyede devam etmektedir diyerek konuşan Mandac, “Biz dost ülkemize ve vatandaşlarına her zaman pozitif olarak bakmaktayız. Terör konusunda yaşanan olaylara üzülüyoruz. Etnik kimliği ne olursa olsun Türk kimliğiyle ülkemize gelen herkesi Türk görüyoruz. Lakin Almanya’da Türk dediğimiz dostlarımız birbirleriyle karşı karşıya geldikleri zaman üzülüyoruz. Almanya’da turist olarak ülkenize gelen vatandaşlarımız sizlerden çok memnun dönüyorlar. Ve tekrar gitmek istediklerini de belirtiyorlar. Bizde ülkemizde Türk kardeşlerimize aynı şekilde misafirperver olmak adına çaba harcıyoruz” şeklinde açıklamalarda bulundu.

TÜRK B2ÜROKRAT CENGİZ AYGÜN İLE ALMAN YÖNETİCİ LOVRO MANDAC DOSTLUĞU ÖRNEK OLMALI
‘Daha önceden de bahis ettiğim gibi gerçek anlamda Türk dostuyum ve çok güzel Türk dostlarımda var’ diyerek konuşan Mandac, “Bürokrat dostum olan Cengiz Aygün’ü eminim tanıyorsunuzdur. Kendisi ile birlikte ülkelerimiz adına güzel bir gelecek için sık sık görüşüyoruz. Ülkelerimizi birlikte nasıl daha ileriye götürebiliriz in hesaplarını yapıyoruz. Bizim arkadaşlığımız örnek olursa ülkelerimizi dostluklarla birleştirebiliriz. Biz birer örneğiz” şeklinde açıklamalarda bulundu.

FETÖ TERÖRİSTİ BİZİM ORALARDA MEŞHUR DEĞİL
Son yaşanan kanlı terör olaylarına neden olan FETÖ terör örgütü lideri Fetullah Gülen’in ülkelerinde tanınan bir kişi olmadığının altını çizen Mandac, “Biz fetullah denen kişiyi tanımazdık. Bu olaylar ardından medya vasıtasıyla adını duyduk. Demokrasiye karşı çalışan bir adam olarak biliniyor. Türkiye demokrasi ülkesidir. Demokrasi ile cumhurbaşkanı seçilmiştir. Terörist FETÖ hiçbir zaman halkın yanında olmamıştır. Türkiye’nin bağımsız parlamentosu var ve insanlar hür yaşıyor. Terörü abartmaya gerek yok. Halk teröre değil demokrasiye güveniyor” dedi.

TÜRKİYEDE ENERJİ ÖZEL HABER

Berat Albayrak, “Dünya için bu fırsatı değerlendirmeliyiz”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, 23. Dünya Enerji Kongresi’nde yaptığı konuşmada; “Türkiye, Batı ile Doğu’yu buluşturarak doğal kaynakların sorunsuz bir şekilde bölge coğrafyasına ulaşmasında önemli bir rol oynuyor. Türkiye olarak tüm politikalarımızda küresel barış ve istikrar sağlanması yatmaktadır.” dedi.

Bölgesel istikrar ve barışı öncelemeyen hiçbir insiyatifin kalıcı ve sürdürülebilir olacağına inanmadıklarını vurgulayan Albayrak, “Bu kaynakların güvenli bir şekilde taşınması da büyük önem arz ediyor. Enerji alanında da politikalarımız oluştururken enerjiyi yapıcı bir enstrüman olarak kullanmayı amaçlıyoruz. Uluslararası projelerin bölgesel huzur çıtasını yükseltmek için bir fırsat olacağına inanıyoruz.” diye konuştu.

Albayrak, bütün paydaşların ortak çıkarlarının gözetildiği bir ekosistem üzerinde kazan-kazan modelini uygulayarak çalıştıklarını belirterek, “Türkiye ulusal menfaatleri çerçevesinde bu kazan- kazan prensibine dayanan bölgesel arz güvenliğine katkı sağlayacak ve huzuru önceleyen her projenin müttefiki olacak. Türkiye, bu kriterlerdeki her projenin hayata geçmesi için sorumluluk almaktan geri durmayacaktır.” ifadelerini kullandı.

Albayrak, enerjiyi bütüncül bir yaklaşımla ele aldıklarını ve Türkiye’nin büyümesini de bu istikamette sürdürmeye devam edeceğini ve tüm bölgeye hizmet edeceğini aktardı. Bu konuda hiçbir şüpheleri olmadığının altını çizen Berat Albayrak, “Bölgesel enerji projeleri uzun yıllardır kangren haline gelen bölgesel itilafların ve terörist faaliyetlerin önlenmesinde ortak aklı harekete geçirerek refahın sağlanmasında önemli bir işlev görecektir; yeter ki kaynakların daha adil dağılımı, huzurun inşası için ve barış için paylaşalım.” dedi.

Dünya Enerji Konseyi Eşbaşkanı Younghoon David Kim de amaçlarının yepyeni enerji ufuklarını kucaklamak olduğunu aktardı. Yaklaşık 100 ülkenin üyeleri olduğunu ve 3 binden fazla örgütle enerji sektörünü kapsadıklarını anlatan Kim, “Amacımız sürdürülebilir ve ucuz maliyetli bir enerji sistemini herkesin emrine amade kılmak için çalışmaktayız. Enerji sektörü büyük bir dönüşümden geçiyor, önümüzdeki 10 yıllarda müthiş enerji dönüşümü büyük bir değişiklik yaratacaktır. Hükümetler, sanayi sektörü ve toplumun bütünü bu giderek karmaşıklaşan zorluklarla karşı karşıya kalacaklardır. Bugün yeni sanayi devrimini konuşuyoruz, biz vizyonumuzu bu yolda geliştireceğiz. Buradaki mesajlar da yol gösterici olacaktır. Hep birlikte bu yeni enerji dünyasını kucaklayalım.” değerlendirmesinde bulundu.

ENERJİ BAKANLIĞI / TÜRKİYEDE ENERJİ

Yatırımlara hız kesmeden devam etmeliyiz

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı Mustafa Yılmaz’ın katılımıyla gerçekleştirilen, Enerjisa’ya ait Toroslar ve Başkent Elektrik Dağıtım AŞ Çağrı Merkezi’nin açılışında konuştu.

Türkiye’nin yatırımlarına hiçbir şekilde durmadan devam etmek zorunda olduğuna dikkati çeken Albayrak, bu çerçevede bakanlık olarak 10 aydır, AK Parti iktidarının 14 yılda koyduğu sektörü büyütme ve iyileştirme yönündeki hedefleri daha iyi bir noktaya taşımak için önemli projeleri hayata geçirmeye başladıklarını anlattı.
Albayrak, enerjideki büyümenin ekonomik büyümeyle paralel gittiğini ve Türkiye’nin yüzde 4,5’lik büyümeyle enerjide Çin’den sonra en çok büyüyen ülke olduğunu hatırlattı.

Sektördeki anlayışın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde oluşan bir ekol olarak halkın sorunlarına çözüm oluşturma stratejisiyle planlandığını aktaran Albayrak, “Halkımızdan da özellikle elektrik altyapısı noktasında sıkıntıların çözülmesine yönelik yoğun bir talep var. Mayısta Trabzon’da Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği’nin (ELDER) yıllık toplantısında 21 dağıtım bölgemizin temsilcileriyle paylaşımlarda bulunduk, bu konuyla ilgili net bir fotoğraf çektik.” diye konuştu.

Albayrak, açılan çağrı merkezlerinin insanların sıkıntılarını çözmek için telefonda dakikalarca beklememelerini sağlamak açısından önemli bir adım olduğunu ve bu çağrı merkezlerinde kısa vadede 7 bin civarında kişinin istihdam edileceğini ifade etti. Dolaylı olarak da 25-30 bin kişilik bir “iş-aş döngüsü” olacağını belirtenAlbayrak, yıl sonuna kadar 9 çağrı merkezinin daha açılacağını söyledi.

Albayrak, Türkiye’nin elektrikteki kurulu gücünün de her geçen gün büyüdüğünü ve şu anda 79 bin megavat seviyesine ulaştığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Her sene yüzde 4-5 büyüyerek önümüzdeki 10 yılda 50 bin megavat yatırım ihtiyacının oluşacağı bir sürece doğru gidiyoruz. Yerli kömür ve güneş enerjisinde bu yıl sonuna kadar iki ihaleyi gerçekleştireceğiz. Önümüzdeki 5 yılda bu yatırımların hayata geçirilmesiyle ilgili planlamaları ve takvimleri ortaya koyduk. Sadece talimat vermekle olmuyor. Biz sadece talimat vermekle kalmayıp bunların hayata geçmesiyle ilgili süreçleri de takip edeceğiz. Bugün, dünden daha fazla mesai yapmaya başladı enerji bürokrasisindeki arkadaşlarım. Sektör özelleşti, biz devlet olarak yokuz diyemeyiz. Biz düzenleyici ve takip edici rolümüzü, özel sektörün önünü açarak doğal olmayan sıkıntıların çözüme kavuşmasını sağlamak için sürdüreceğiz.”

Enerji sektöründe kurumsallaşmanın çok önemli olduğuna işaret eden Albayrak, Enerjisa’nın bu anlamda sektördeki diğer şirketlere rol model teşkil ettiğini söyledi.

Albayrak, şirketlerin Avrupa mükemmelliyet ödülüne aday olması gerektiğini belirterek, “Adana’nın bu ödülü alması önemli. Bu 4-5 yıllık takvim süreci içinde Enerjisa’ya böyle de bir görev düşüyor. Amaç kurumsal marka değerinin en üst noktaya taşınması. Vatandaşın memnun olduğu, şirketin varlık değerinin arttığı ve çalışanların da maddi olarak faydalandığı bir resim hepimizi memnun eder. Siyasetçiler olarak çözüm üretmek için varız, bu çerçeve büyük bir fırsat ortaya koyuyor.” ifadelerini kullandı.

“İthalat faturası 30-60 milyar dolar arasında değişiyor”
Albayrak, enerji sektöründe önemli gelişmelerin yaşandığını ve yaşanmaya devam edeceğini, enerji üretiminde yatırımların yapılacağını anlattı.

Enerji ihtiyacını karşılama noktasında yerli ve yenilenebilir kaynaklara daha fazla odaklanılacağını vurgulayan Albayrak, Türkiye’nin enerji ithalat faturasının petrol fiyatlarıyla paralel bir şekilde 30-60 milyar dolar arasında değiştiğini kaydetti.

Albayrak, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının ekonomiye kazandırılmasının hem üretim ve ham madde maliyetlerinin düşmesi hem de sanayicinin daha rekabetçi bir ortama kavuşması açısından çok önemli olduğunu aktardı.

Bu yıl itibarıyla yerli kömür ve yenilenebilir enerjiden güneşte ihalelerin yapılacağını ve ihalelere önemli düzeyde talep olduğunu belirten Albayrak, Ankara’nın Çayırhan bölgesinde, kentin elektrik ihtiyacının üçte birinden fazlasını karşılayacak, milyar doların üzerinde bir kömür yatırımı olacağını ifade etti.

Albayrak, yatırımcının önünü açma noktasında önemli bir ihale altyapısı hazırladıklarını ve son noktada tüketiciye daha uygun maliyetli enerjinin ve iyi hizmetin götürüleceğini dile getirerek, şöyle konuştu:
“Güneşte ilk ihaleyi yıl sonunda öyle bir stratejiyle yapacağız ki bu yatırımı ithalata ve istihdam noktasında dışarıya bağlı bir sistemde yapamayız. Bugün itibarıyla ortaya konulan stratejik yatırım planlaması içinde çok önemli bir şart koyduk. Bu, yerli üretim ve yerli Ar-Ge şartı. Bu konuda oranlarıyla çok önemli bir yerlilik kriterini de getireceğimiz bu ihaleyle güneş için ilk aşamadan son aşamaya kadar hepsinin Türkiye’de üretileceği bir model olacak. Ar-Ge de olması lazım. Yetişkin iş gücü çerçevesinde bölge coğrafyasında en kaliteli nüfusa sahip ülkeyiz, bu iş gücünü ekonomimize kazandırmak için dikkat edeceğiz.”

“Algı operasyonlarına geçit yok”
Albayrak, 15 Temmuz sonrasında Türkiye’nin birlik ve beraberliğini bozmaya çalışan algı operasyonlarına 79 milyondan hiç kimsenin geçit vermeyeceğini ve bu çerçevede çok önemli bir döneme girildiğini vurguladı.
Türkiye’nin tarihi günlerden geçtiğini ve halkın yaklaşık 3-4 yıldır ülke üzerinde oynanan oyunların farkında olduğunu anlatanAlbayrak, şunları kaydetti:
“Kim taş üstüne taş koyup, kim millete hizmetkar olup çalışıyorsa birileri bir merkez tarafından karalama yönünde bir operasyona tabi tutuluyor. Bunun halk nezdinde bir hükmü kalmadı, sıfır. Ne idiği belirsiz, ipi tasması kimin elinde olduğu belli olmayan kişiler, kurumlar üzerinden gelen yıpratma kampanyalarına gülüp geçeceğiz. Daha demokratik daha büyük bir noktaya gelmek için gayret ve çaba sarf edeceğiz. AK Parti bu niyetle kuruldu, bu şekilde hizmet etmeye devam ediyor, destek de her geçen gün büyüyor. Oturduğunuz koltuk size vebal, sıkıntı ve sorumlulukları da beraberinde getiriyor. Tüm Türkiye olarak bu oynanan operasyonlara birlik ve bekayı bozmaya yönelik tüm fitnelere karşı resmi çok net okuyup, kimin nasıl pozisyon aldığını görmemiz gereken bir süreçle karşı karşıyayız. Sadece AK Partiye oy verenlere değil, 79 milyona karşı sorumluyuz.”
“Hizmetten memnun musunuz?”

Bakan Albayrak konuşmasının ardından, 10 dakika önce başlayan bölgesel elektrik kesintisi gerekçesiyle çağrı merkezini arayan ve annesinin de rahatsız olduğunu belirten Reyhan Öztoprak isimli vatandaşın çağrısını yanıtladı.
Albayrak, konuya en kısa sürede müdahale edileceğini söylediği Öztoprak’a Enerjisa’nın hizmetlerinden memnun olup olmadığını sordu.

Öztoprak’ın, memnun olduğunu belirtmesi üzerine Albayrak, vatandaşın memnuniyeti için ülkenin dört bir yanındaki firmaların çok daha yoğun çalışacağını belirterek, “Vatandaş olarak sizlerin takdirini almak çok önemli. İnşallah en kısa sürede arkadaşlar sorununuza müdahale edecekler. İlgilenmezlerse, ben telefonunuzu aldım. Bakanlıktan bana ulaşabilirsiniz.” dedi.

Açılışı gerçekleştirilen çağrı merkezi, mayıs ayında Trabzon’da ELDER’in sektör toplantısında başlayan müşteri memnuniyeti odaklı yeni dönemde açılan ikinci çağrı merkezi olma özelliğini taşıyor.

300 kişinin istihdam edileceği çağrı merkezinde, çağrı cevaplama oranının yüzde 95’e çıkarılması ve müşteri temsilcisine bağlanma süresinin 45 saniyenin altına düşürülmesi hedefleniyor.

Merkezde, ayrıca Enerjisa’nın elektrik dağıtım hizmeti verdiği 14 ildeki 20 milyon müşterinin sorunlarına cevap verilecek. Şirketin diğer çağrı merkezi ise Rize’de açılacak.

Elektrik dağıtım sektöründe müşteri memnuniyeti ve hizmet kalitesinin artırılmasının amaçlandığı çağrı merkezleri toplamda 9 ilde açılacak. Denizli ve Adana’daki çağrı merkezlerini takiben, Tekirdağ, Kars, Rize, Trabzon, Konya, Şanlıurfa ve Adıyaman’da da çağrı merkezleri açılacak ve açılışlar kasım ayının ortasına kadar devam edecek.

ENERJİ BAKANLIĞI / TÜRKİYEDE ENERJİ

Türkiye’nin enerji kaynağı kaya gazı umut veriyor

Dünya Enerji Konseyi ve Accenture Strategy tarafından hazırlanan ‘Kaya Gazı Global Bir Fenomen’ başlıklı raporda geleceğin enerjisinin “kaya gazı (shale gas)” olacağı belirtildi.

Dünya Enerji Konseyi Genel Sekreteri Christoph Frei’ye göre kaya gazı dünya enerji pazarının gelişimini belirleyen bir faktör olmaya devam edecek. Rapora göre, Türkiye’nin kaya gazı potansiyeli “umut verici”.

Kaya gazı dünya piyasalarındaki yükselişini sürdürürken, çeşitli pazarların dengesini ve fiyatları alt üst etmeye devam ediyor. Enerji dünyasının gözlerini üzerine çevirdiği kaya gazı (shale gas) özellikle ABD’nin enerji tüketiminde önemli bir paya sahip. Bugünlerde tüm dünyanın cevabını aradığı bir soru gündemde: “Geleceğin enerjisi kaya gazı mı?” Dünya Enerji Konseyi ve proje ortağı Accenture Strategy kaya gazının dünya enerji sektörünü nasıl etkilediği ve gelecekte üstleneceği rolü anlatan bir raporla sorunun yanıtı açıklığa kavuşturuyor. ‘Kaya Gazı, Global Bir Fenomen’ başlıklı araştırma, kaya gazı üretiminin farklı ülkelerdeki ilerleme hızına odaklanıyor.

Araştırmaya göre fiyatların istikrarsızlığına rağmen, büyüme boyutu ve hızı, sadece ABD’yi değil, kaya gazı üretiminde ABD’ye yakın bir potansiyele sahip olan Çin, Arjantin ve Cezayir gibi pazarları da etkiliyor. Çalışma ayrıca, Meksika, Suudi Arabistan, Güney Afrika, Polonya ve Türkiye’de de kaya gazı potansiyelinin umut vadettiğine işaret ediyor.

KAYA GAZI DOĞAL KAYNAKLAR PAZARINI DEĞİŞTİRİYOR
Dünya Enerji Konseyi Genel Sekreteri Christoph Frei, kaya gazının doğal kaynaklar pazarı dinamiklerinde on yıllarca sürecek değişime neden olacağını vurguluyor. Dünyada hızla yayılan kaya gazının tüketiciler için ulaşılabilir fiyatlarda olduğunu söyleyen Frei, kaynakların güvenliği konusundaki endişelerin de azaldığına dikkat çekiyor. Frei sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdiye dek ABD kaya gaza pazarının şaşırtıcı direnci, kaya gazında bir patlama yaşanmasına sebep oldu. Her ne kadar başka ülkeler ABD’nin benzersiz özelliklerine sahip olmasalar da, onlar da LNG üretimini ve ihracatını öğrenecek; bu da enerji pazarının küresel dinamiklerini değiştirecek.”

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Başkanı Murat Mercan ise, Türkiye’nin henüz kaya gazı potansiyelini araştıracak teknik donanıma sahip olmadığını ancak bu konuda çalışmalar yürütüldüğüne dikkat çekti. Mercan, yapılacak araştırmalar sonrasında ortaya konulacak kaya gazı potansiyelinin Türkiye’nin enerji güvenliğinde ciddi bir rol üstlenebileceğini vurguladı.

KAYA GAZI DÜNYA ENERJİ PAZARININ BELİRLEYİCİSİ OLACAK
‘Kaya Gazı, Global Bir Fenomen’ araştırması üç küresel trende işaret ediyor: Buna göre, hali hazırdaki fiyat istikrarsızlığı nedeniyle sermayedarlar, ABD’deki gibi derin sondajlardan ziyade, daha esnek ve kısa vadeli yatırımlara yöneliyor. İkinci eğilim ise kaya gazı operatörlerinin luslararası büyümesini gösteriyor. Dünyanın dört bir yanındaki operatörler küresel fırsatların farkına vararak, Çin, Avustralya ve Arjantin gibi pazarlara yöneliyorlar ki bunun etkisi 2020 yılına gelmeden kendini hissettirecek. Son eğilim ise birbirine bağlı pazarlarını durumunu ortaya koyuyor. Kimi ülkelerdeki arz fazlası, fiyatların normalleşmesine ve Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’nın üç bölgesel merkezini kapsayan pazarı daha küresel ve şeffaf hale getiren yapısal dönüşümlere yol açtı. Düşen petrol fiyatları ve Asya’nın azalan talebi, 2016’da Japon LNG’si ile İngiltere pazarları arasındaki fiyat marjının azalmasına neden oldu. Buna ek olarak, gelişen yerel kaynaklar nedeniyle, ABD’deki fiyatlar da düşük seviyelerde seyretti. ‘Kaya gazı, küresel bir fenomen’ araştırmasında, kaya gazının tüm global potansiyelinden yararlanabilmek için, pazardaki belirsizlikleri giderecek belirli adımların kararlılıkla atılması gerektiğinin de altı çiziliyor:

Endüstri: Portföy dağılımı, risk yönetimi ve verimliliğe daha fazla odaklanılmalı; projeler için yeni ve yenilikçi yatırım ortağı arayışı sürmeli.

Kanun Koyucular: Likit bir marketi, kaynakların güvenliği için rekabeti ve fiyat değişikliği bildirimini teşvik eden politikalar izlenmeli.

Tüketiciler: Endüstride, ulaşım ve kimya sektöründe kullanılan enerji kaynaklarının kaya gazı ile çeşitlenmesinin hem ekonomik hem çevresel faydaları değerlendirilmeli. Kaynakların korunması için yenilikçi yatırım ortaklıklarına gidilmeli.

Çalışma bununla birlikte, sosyal ve çevresel kaygıları gidermenin ulusal petrol şirketlerinin görevi olduğuna, böylece onların da büyüme fırsatlarından daha fazla yararlanabileceklerine işaret ediyor. Frei bu konuda şunları söyledi: “Kaya gazının hızlı yükselişi, küresel ticaret akışını gözle görülür biçimde etkiledi. Fiyat ve güvenlik kaygıları, Kuzey Amerika dışında da kaya gazı kaynakları arayışına yöneltti. Kaya gazı, dünya enerji pazarının gelişimini belirleyen bir faktör olmayı sürdürecek. Özellikle de ABD ve Avustralya’daki büyüme, 2020-2025 yılları
arasında, gelişmekte olan kaya gazı üreticileri olarak Arjantin, Çin ve Suudi Arabistan ile arztalep dengesini etkileyecek.”

Raporu hazırlayan, Accenture Strategy Enerji Endüstri Grubu Genel Müdürü Melissa Stark ise şöyle konuştu: “Rapor, ABD kaya gazının sorunsuz bir alternatif oluşuna odaklanıyor. ABD’nin LNG ihracatı, benzerlerinden çok farklı, çünkü pazarın talebine bağlı olarak çok çabuk kullanıma sunulabiliyor. LNG kaynakları, küresel pazarda köklü bir değişimi ve ticari inovasyonu tetikliyor.” Kaya gazının ne kadar hızla yayıldığını görmek için, ABD’ye bakmak
yeterli: ABD’nin gaz kaynaklarının yüzde 49’unu kaya gazı oluştururken, 2019’da LNG kaynakları küresel kapasitenin beşte birine tekabül edeceği ve ABD’nin üçüncü büyük LNG ihracatçısı konumuna yükseleceği öngörülüyor.

Raporun tamamını görmek için: https://www.worldenergy.org/publications/2016/

WORLDENERGY / TÜRKİYEDE ENERJİ

Rekabet Kurulu TP Petrol’ün özelleştirilmesine izin verdi

Rekabet Kurumu TP Petrol Dağıtım A.Ş.’nin özelleştirilmesine izin verdiğini açıkladı.

2007 yılından bu yana faaliyette bulunan TP Petrol Dağıtım A.Ş’nin 400 bayisi bulunurken, sektörde önemli bir yeri bulunmaktadır.

T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, TP Petrol Dağıtım A.Ş’nin özelleştirilmesi için yatırımcılara ihale ilanı ile davette bulunmuş.

İhale ilanı şu şekilde yatırımcılara ilan edilmişti. Gerçekleşen ihaleyi Zülfikar Holding kazanmıştı.

İŞTE İHALE DETAYLARI:

T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca (İdare), 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde TP Petrol Dağıtım A.Ş.deki %100 oranındaki hisse, blok satış yöntemi ile özelleştirilecektir.

1-  İhale, kapalı zarf içerisinde teklif almak ve görüşmeler yapmak suretiyle pazarlık usulü ile gerçekleştirilecektir. İhale Komisyonu (Komisyon)’nca gerekli görüldüğü takdirde ihale, pazarlık görüşmesine devam edilen teklif sahiplerinin katılımı ile açık artırma suretiyle sonuçlandırılabilir.

2-  İhaleye yalnızca tüzel kişiler ile ortak girişim grupları katılabilir. İhaleye katılabilmek için Gizlilik Taahhütnamesi imzalanması, Şirket hakkında hazırlanan Tanıtım Dokümanı ile İhale Şartnamesi’nin alınması zorunludur. Ortak girişim grubu üyelerinden birinin Tanıtım Dokümanı ve İhale Şartnamesi alması yeterli olup, ortak girişim grubunun her bir üyesinin ayrı bir Gizlilik Taahhütnamesi imzalaması gerekmektedir.

3-  İhale konusu Şirket hakkında hazırlanan Tanıtım Dokümanı ve İhale Şartnamesi, İdarenin aşağıdaki adresinden alınabilecek Gizlilik Taahhütnamesi’nin, tüzel kişi veya ortak girişim grubunun üyelerini temsil ve ilzama yetkili kişi/kişiler tarafından imzalanarak Tanıtım Dokümanı ve İhale Şartnamesi bedelini T.Vakıflar Bankası T.A.O Merkez Şubesi nezdindeki TR220001500158007287550667 nolu Özelleştirme Fonu Vadesiz TL Hesabına yatırıldığına dair üstünde “TP PETROL DAĞITIM A.Ş. için Tanıtım Dokümanı ve İhale Şartnamesi Bedeli” ifadesini içeren ve tüzel kişinin veya ortak girişim grubunun veya üyelerinden birinin isminin de açıkça belirtildiği dekont ibraz edilerek, İdarenin aşağıdaki adresinden “Alındı Belgesi” karşılığında temin edilebilecektir. Yatırılan bedel hiçbir surette iade edilmeyecektir.

4-  Katılımcıların ihaleye katılabilmek için istenen belgeler ile tekliflerinin, İhale Şartnamesi’nde belirtilen hususlar dikkate alınarak hazırlanıp, en geç 30/09/2016 günü saat 17:00’a kadar üzerinde “TP PETROL  DAĞITIM A.Ş. İHALESİNE İLİŞKİN TEKLİF – GİZLİ-” ibaresi bulunan kapalı bir zarf içerisinde İdarenin aşağıdaki adresine elden teslim edilmesi gerekmektedir. Yukarıda belirtilen Son Teklif Verme Tarihi-Saatinden sonra İdareye verilecek başvuru ve teklifler değerlendirmeye alınmayacaktır.

5-  İhale, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na tâbi olmayıp, İdare, ihaleyi yapıp yapmamakta, dilediğine yapmakta ve teklif verme süresini belirli bir tarihe kadar veya bilahare belirlenecek tarihe kadar uzatmakta serbesttir. Hisselerin yurtdışında yerleşik taraflara satışı yürürlükteki yabancı sermaye mevzuatına, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’na ve ilgili diğer mevzuata tâbidir.

6-  İhaleye ilişkin diğer hususlar Şirkete ait İhale Şartnamesi’nde yer almaktadır.

T.C. BAŞBAKANLIK ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ziya Gökalp Caddesi No: 80 Kurtuluş 06600 ANKARA

Tel : 90 312 585 82 70 Fax : 90 312 585 83 54

www.oib.gov.tr

ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Türkiye elektrik üretimi

Türkiye Elektrik Üretimi üretimdeki paylarına göre sırasıyla doğalgaz, hidroelektrik, taş kömürü ve linyit, ithal kömür, rüzgar, motorin ve fuel-oil gibi sıvı yakıtlar jeotermal, biyogaz ve güneş enerjisi ile yapılmaktadır.

Yukarıda yer alan üretim kaynakları, kamu – özel firma ayrımları ile beraber günlük, haftalık, aylık ve yıllık olarak detaylandırdığımız Türkiye elektrik üretimi bilgilerine, ilgili sayfalardan ulaşabilirsiniz.

Kaynaklara Göre Günlük Elektrik Üretimi
30.09.2016 Cuma günü 721.829.030 kilovatsaat elektrik üretimi gerçekleştirilmiştir. Üretimin kaynaklara dağılımı aşağıdaki gibidir.

Doğalgaz 248.263.120 34.39 %
İthal Kömür 146.814.650 20.34 %
Hidrolik 137.758.480 19.08 %
Taş Kömürü ve Linyit 129.025.590 17.87 %
Rüzgar 31.603.220 4.38 %
Çeşitli (Fuel-Oil, Nafta vs.) 11.421.590 1.58 %
Jeotermal 11.256.560 1.56 %
Biyogaz 5.685.820 0.79 %

Kurumlara Göre Günlük Elektrik Üretimi
721.829.030 kilovatsaat elektrik üretiminin gerçekleştiği 30.09.2016 günü üretimin kurumlara dağılımı şöyledir.

Özel Sektör Santralleri 469.407.380 65.03 %
Yap İşlet Santralleri 116.984.000 16.21 %
EÜAŞ Santralleri 85.588.230 11.86 %
Yap İşlet Devret Santralleri 34.970.170 4.84 %
İşletme Hakkı Dev. Sant. 14.879.250 2.06 %
Otoprodüktör Santralleri 0 0.00 %

Son 30 Gün Elektrik Üretimi
Türkiye’de son 30 günde gerçekleşen en düşük elektrik üretimi 502.148.580 kWh, en yüksek elektrik üretimi ise 822.694.150 kWh oldu.

Son Bir Yıl Üretiminin Kaynaklara Dağılımı
30.09.2016 ve öncesi son 365 günde ülke toplam ihtiyacının karşılanması için gerçekleşen elektrik üretiminin ve ithalatının (ithalat, ihracat farkı) kaynaklara dağılımı aşağıda belirtilmiştir. Bu veriler günlük geçici bilgilerden derlenmekte olup birim değeri megavatsaat’tır.

Doğalgaz 92.125.826 33.97 %
Hidrolik 66.583.586 24.55 %
İthal Kömür 44.327.037 16.34 %
Taş Kömürü ve Linyit 39.932.691 14.72 %
Rüzgar 14.337.516 5.29 %
Jeotermal 4.031.549 1.49 %
Diğer Termik 3.156.221 1.16 %
Biogaz 1.824.372 0.67 %
İthalat 4.910.507 1.81 %

2016 Yılı Elektrik Üretiminin Kaynaklara Dağılımı
01.01.2016 – 30.09.2016 tarihleri arası ülke toplam ihtiyacının karşılanması için gerçekleşen elektrik üretiminin ve ithalatının (ithalat, ihracat farkı) kaynaklara dağılımı aşağıdaki gibidir. Bu veriler günlük geçici bilgilerden derlenmekte olup birim değeri megavatsaat’tır.

Doğalgaz 65.786.372 32.09 %
Hidrolik 53.217.766 25.96 %
İthal Kömür 33.561.938 16.37 %
Taş Kömürü ve Linyit 30.875.186 15.06 %
Rüzgar 11.289.853 5.51 %
Jeotermal 3.051.610 1.49 %
Diğer Termik 1.939.598 0.95 %
Biogaz 1.424.737 0.69 %
İthalat 3.852.408 1.88 %

2016 yılı ilk 6 ayında (Ocak-Haziran) güneş enerji santralleri ile ise 363.232 megavatsaat elektrik enerjisi üretilerek enterkonnekte sisteme verilmiştir.

Aylık Elektrik Üretimi
2016 08. ay elektrik üretimi 25.720.639.230 kilovatsaat olarak gerçekleşmiştir.

Veriler Türkiye Elektrik İletim A.Ş.’den alınmıştır.

Doğalgaz indirimi başladı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, doğalgaz fiyatlarına 1 Ekim’den itibaren geçerli olmak üzere yüzde 10 indirim uygulanacağını açıkladı.

Bakan Albayrak, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna (EPDK) gerçekleştirdiği ziyarette, yıl başı itibarıyla özellikle İran tahkim davasıyla ilgili olumlu karar çıktıktan sonra buna bağlı olarak doğalgazda indirim olacağını söylediklerini hatırlattı.

Tahkimle ilgili kararın yılın son çeyreğinde karar aşamasına geldiğini ve yıl sonundan önce uygulanacağını dile getiren Albayrak, “Hali hazırda karar imza noktasına gelmediği için süreç tamamlanmadı ama inşallah kış gelmeden bu süreci başlatacağımızı ifade ettiğimiz için bu kış gelmeden bu indirim 1 Ekim’den başlamak üzere hem tüketiciye hem sanayiye yüzde 10 olarak yansıyacak” ifadelerini kullandı.

Albayrak, doğalgaz fiyatlarındaki indirimin hane halkının gelirine ekstra bir kaynak oluşturmasının yanı sıra sanayideki maliyetleri de düşürerek daha fazla rekabet sağlayacağına dikkati çekti.

Doğalgazdaki indirimin enflasyon da dahil birçok alana zincirleme etkisi olacağına inandıklarını belirten Albayrak, “Elektrikte bir zam öngörmüyoruz, inşallah bu maliyetlerin düşmesine dayalı önümüzdeki dönemde tam tersine elektrik maliyetlerinde düşüş olması yönünde bir hareket de olması muhtemel.” diye konuştu.

Özellikle AK Parti iktidarı döneminde Türkiye’nin önemli mesafeler katettiğini, EPDK’nın da özel sektörün ve piyasanın liberalleşmesiyle ilgili çok önemli gelişmelere imza attığını belirten Albayrak, bu çalışmaların yeni dönemde daha hızlanarak, Türkiye’nin ekonomi ve enerji alanındaki gelişmesine katkı sağlayacağını söyledi.

“Putin, 23. Dünya Enerji Kongresi için Türkiye’ye gelecek”
Albayrak, Türkiye-Rusya ilişkilerindeki normalleşmenin sorulması üzerine Rusya ile ilişkilerin 24 Kasım’daki uçak krizi öncesinden daha iyi noktaya getirilmesi için her iki tarafın da görüş beyan ettiğini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ağustosta St. Petersburg’a yaptığı ziyaretin bu anlamda önemli olduğunu söyledi.

Türk Akımı projesiyle ilgili müzakere sürecinin devam ettiğini aktaran Albayrak, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 9-13 Ekim’de İstanbul’da düzenlenecek 23. Dünya Enerji Kongresi için Türkiye’ye geleceğini belirtti.

Söz konusu konferansın çok önemli bir organizasyon olduğuna işaret eden Albayrak, “Bu konferansta ‘iki taraf olumlu adım atılabilir mi?’ ile ilgili müzakereler devam ediyor. Şahsi kanaatim, önümüzdeki hafta İstanbul’da yapılacak enerji toplantısına kadar önemli bir mesafe katedeceğimiz yönünde.” ifadelerini kullandı.

Albayrak, Rusya ile Türkiye arasındaki Karma Ekonomik Komisyon (KEK) toplantısının Putin’in ziyareti sırasında yapılmasının iki ülke ilişkilerindeki normalleşme sürecine olumlu katkı sunacağını bildirdi.

“Kömür ve güneş için ihaleler yolda”

Yerli kömür ve güneşte yeni ihalelerin yapılacağı bir sürece girildiğini dile getiren Albayrak, yıl sonundan önce gerçekleştirilecek kömür ihalesiyle ilgili 5-6 bölge belirlediklerini, bu bölgeleri iki kritere göre değerlendirdiklerini söyledi.

Birinci kriterin bölgedeki arz talep dengesi olduğunu anlatan Albayrak, şöyle devam etti:
“İkincisi de o bölgedeki rezervlerin kalorifik değeri, yapılacak yatırımın geri dönüşü ve etkisi. Kömür rezervlerimizin kalorifik değeri ortalama 2 bin kalorinin üzerinde. Eski keşifli rezervlerde bin 200 kaloriden bahsederken, AK Parti döneminde bu rakamlar 2 binin üzerine çıktı. Bu çerçevede Özelleştirme İdaresiyle birlikte yürüttüğümüz çalışmalarda özellikle İç Anadolu Ankara bölgesinde Çayırhan öne çıkıyor. Önümüzdeki hafta içinde ilana çıkacağını düşünüyoruz. Buradaki teknik detay da mevcut sahanın işletme devir hakkıyla elektrik alım garantisine dayalı açık eksiltme usulüyle 700-800 megavatlık kapasiteden elektriği kamuya en uygun şekilde sağlayacak bir yatırım olacak. Bir milyar doların üzerinde bir yatırımdan bahsediyoruz. Hem yerli kaynakları hem de istihdamın önünü açıp hem de maliyetleri aşağı çekeceğiz.”

Albayrak, yenilebilir enerji kaynaklarından güneş enerjisi alanında ekimde duyurulmak üzere bir ihale yapılacağını ve bu alanda yerli üretimin yanı sıra bölgedeki pazara da hitap edecek bir strateji izlediklerini anlattı.

Söz konusu güneş ihalesiyle yıl sonu gelmeden belli bir kapasite ölçüsünde alım garantisiyle birlikte eksiltme usulü yöntemiyle bir yatırımın gerçekleştirileceğini dile getiren Albayrak, şunları kaydetti:
“Bu şekilde hedeflediğimiz çok büyük bir başarı hikayesi var. İnşallah yıl sonunda göreceksiniz, bugün itibarıyla yenilenebilir maliyetlerinin çok altında bir ihale süreci bekliyoruz. Yurt içi ve yurt dışından ihalede oyuncu olmak için yoğun talep var. Bölgedeki ihracat kapasitesine yoğun bir yenilenebilir enerji talebi var. Türkiye, bunu karşılayacak ülkelerden birisi. Yabancı yatırımcı da ilgi gösteriyor. En az milyar dolarlık yatırımların olacağı bir ihale yapısından bahsediyoruz. Yıl sonunda ekonominin daha da güçlendiği bir sürece şahit olacağız. Kasım sonu aralık başı gibi bu iki ihaleyi de hayata geçireceğiz inşallah.”

Uluslararası Enerji Ajansı’nın Türkiye Raporu Lansmanı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Başbakanlık Dolmabahçe Ofisi’ndeki Uluslararası Enerji Ajansı’nın Türkiye Raporu Lansmanı’nda, enerjinin gelecek 10 yılda birçok yeni gelişmeye açık olacağını söyledi.

Berat Albayrak, Türkiye’nin 2002’den sonraki süreçte artan büyümesini destekleme amacıyla altyapı yatırımlarına, verimlilik ve iyileştirme noktasında da petrol, doğalgaz ve doğal kaynaklar için birçok yatırıma odaklandığını anlattı.

Türkiye’nin enerji kaynaklarını çeşitlendirmesinin çok önemli olduğunun altını çizen Albayrak, şöyle konuştu:
“Petrol ve gaz ihtiyacımızın yüzde 90-95’ini ithal ediyoruz. Öyle bir ülkeden bahsediyoruz ki bölge coğrafyasında ham madde rezervleri önemli miktarda. Türkiye’nin pazar ülkeleri için transit bir ülke olabilme, kaynak ülkeler için istikrarlı bir yol olabilme rolünü de çok sağlıklı oynaması, ihtiyaç anında hazır olması çok önemli. Türkiye’nin yer altı ve maden zenginliklerini enerji sektörüne verimli bir şekilde kazandırmak yönünde adımlar atılacak. Son yıllardaki arama çalışmalarıyla özellikle yerel kömür konusunda yerli ve yeni stratejimiz çerçevesinde yeni teknolojilerle temiz teknolojiye entegre olmak koşuluyla daha yoğun şekilde çalışacağız ve projeleri hayata geçireceğiz. Çevresellikten taviz veremeyiz ama kimse Türkiye’den yerli kaynaklarını bir kenara koymasını beklemesin.”

“Yıl başından itibaren önemli adımlar atılacak”
Türkiye’nin özellikle doğalgaz konusunda önemli yatırımlara imza attığını vurgulayan Albayrak, “Doğalgaz depolamanın yanı sıra, yüzer LNG terminali diye de adlandırılan floating storage and regasification (FSRU) gemileri ve bölgesel yeni çeşitlendirilmiş boru hattı yatırımlarının, Türkiye’nin gaz piyasasının arz önünü daha da iyileştirme yönünde yılbaşından itibaren çok önemli adımlar atmak için düğmeye bastık.” diye konuştu.
Yıl başından itibaren doğalgaz depolama konusunda neticelerin görülmeye başlanacağını anlatan Albayrak, şöyle devam etti:
“Hedefimiz 2019-2020 sürecinde, önümüzdeki 5 yılda doğalgaz konusunda altyapı iyileştirilmesi. Bunun yanında uluslararası müzakereleri yürüttüğümüz alternatif pazarlar geliştirmek için müzakerelerimiz çok dinamik şekilde devam ediyor. Çok yoğun çalışmaya devam edeceğiz. Altyapı çok önemli. Türkiye uzun yıllar altyapı noktasında mevcut ihtiyaçları karşılama açısından yatırımlarını hayata geçirmekte zorlanmış bir ülke. İktidarımız döneminde, hükümetimiz döneminde sadece bunu karşılama yönünde değil büyümeyi de aynı şekilde destekleme yönünde altyapı yatırımlarına imza attık. Yeterli mi değil. Enerji noktasında Çin’den sonra en hızlı büyüyen ikinci ülkeyseniz, çok daha iyi ve verimlisini yapmak zorundasınız. Özellikle elektrik üretim ve dağıtımı konusunda, mevcut kurulu güç tesisatları noktasında, iyileştirme, kamu ve özel noktasında önemli adımlar attık, atacağız. Tüm bu çerçevede enerjiyi ithal ettiğimiz bir ülkede her bir dolar, sent ve lira ne kadar kıymetli olduğu gerçeğinden hareketle bizim için büyük bir önem arz ediyor.”

Rüzgar ve güneşte önemli potansiyel
Albayrak, yer altı ve maden zenginliklerinin enerji sektörüne çok daha verimli şekilde kazandırılması yönünde de adımlar atılacağını vurgulayarak, “Son yıllardaki arama çalışmaları çerçevesinde, sahip olduğumuz rezervler, özellikle yerel kömür konusunda yerli ve yeni stratejimiz çerçevesinde yeni teknolojilerle temiz teknolojiye entegre olmak koşuluyla daha yoğun şekilde çalışacağız ve projeleri hayata geçireceğiz. Çevresellikten taviz veremeyiz ama kimse Türkiye’den yerli kaynaklarını bir kenara koymasını beklemesin.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin enerjide kurulu gücü çeşitlendirme hedefiyle yerli kaynakların yanı sıra yenilenebilir kaynaklara da yeni bir pencere açacağını dile getiren Albayrak, “Yenilenebilirin güneş ve rüzgar ayağıyla ilgili önemli adımlar atacağız. Yıl başından bugüne kadar çok yoğun bir mesai ortaya koyarak yıl sonu hedefimizi tutturmak için çok başarılı şekilde çalışmalar ortaya koyuldu. Ekim ayında hem güneş hem de yerli kömürle ilgili, takip eden aydan sonra da rüzgarla ilgili ilk adımları atacağız. Hakikaten Türkiye güneş ve rüzgarda çok önemli bir potansiyel ve kapasiteye sahip.” dedi.

“Kamu her şeye burnunu sokan konumda olmayacak”
Hem ülke hem bölge ekonomisinde maliyet avantajı kazanabilmek için tamamen liberal politikalar içerisinde olunacağını vurgulayanAlbayrak, “Liberal politikalar içerisinde kamunun her şeye burnunu sokan her şeye karışan değil, piyasayı düzenleyen, piyasada yatırımcının, özel sektörün önünü açan, tabi ki regüle eden çerçevede olmak koşuluyla rolünü daha fazla oynamak zorundayız. Bunun bilinciyle hareket ederek adımlarımızı atacağız.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’nin uzun vadeli bir enerji ajandası olması gerektiğinin de altını çizen Bakan Albayrak, Fransa’da düzenlenen COP21 iklim zirvesinin önemine değinerek, karbon emisyonuyla ilgili adımların uzun yıllardır Türkiye tarafından desteklendiğini hatırlattı.

Albayrak, gelişmiş ve gelişmekte olan ülke sınıflarının doğru bir şekilde ayrılması gerektiğine dikkati çekerek şunları kaydetti:
“Türkiye’yle ilgili özel durumun altını bir kez daha çizmek istiyorum. Paris’te imzalanan, mutabakata varılan son noktadan sonra 2001, 2009, 2011 gibi Paris’ten önceki süreçteki Türkiye’nin statüsünün devamı çok önemli. Çünkü Türkiye gelişmekte olan bir ülke. Dolayısıyla gelişmiş ve gelişmekte olan ülke sınıfının doğru bir şekilde ayrılarak Türkiye’nin hakettiği gibi bu yeni süreçten faydalanması elzem. Aksi hem adaletsizlik hem haksızlık olur. Bunun için Paris öncesi devlet başkanları düzeyinde hem Fransa, hem Almanya’yla yapılan görüşmeler neticesinde Türkiye’nin sözlü özel durumunun altı bir kez daha çizildi. Her ne kadar Paris sonrası bu süreç zikredilmese de bu sürecin devamında Türkiye’nin özel durumunun devamı Türkiye’yi gelişmiş bir ülke gibi yükümlülük altına finansal yükümlülük altına sokulması hakikaten çok ama çok yanlış olur.”

Türkiye’nin halihazırda kişi başına karbon emisyonu üretimi noktasında çok aşağılarda olduğunu anlatan Albayrak, “Bu temiz ve yenilenebilir enerji kapasitesini mümkün olduğunca korumaya, bu yatırımları desteklemeye ve teşvik etmeye, mevcut yatırımları da, fosil yatırımları da mümkün olan en son temiz teknolojilerle desteklemeye devam edeceğiz.” ifadesini kullandı.

ENERJİ BAKANLIĞI / TÜRKİYEDE ENERJİ

Cumhurbaşkanlığı himayesinde Enerji Kongresi

9-13 Ekim 2016’da İstanbul’da Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın himayesinde gerçekleşecek 23. Dünya Enerji Kongresi’ne geri sayım başladı. Kongreye konuşmacı olarak katılacak 250 uluslararası isim de netleşti.

Enerji dünyasının gözü, 9-13 Ekim 2016’da İstanbul’da Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleşecek 23. Dünya Enerji Kongresi’ne çevrildi. “Yeni Ufukları Kucaklamak” temasıyla düzenlenen kongrede, 70’in üzerinde ülkeden global enerji sektörüne yön veren 250 isim kürsüye çıkacak.

Onursal Başkanlığı’nı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üstlendiği, Başbakan Binali Yıldırım ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın ev sahipliğinde düzenlenecek 23. Dünya Enerji Kongresi, siyaset, iş ve akademi dünyasının ünlü isimlerini buluşturacak.

Zirvenin konuşmacıları arasında İran Enerji Bakanı Hamid Chitchian, Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanlığı Müsteşarı Rainer Baake ve Monako Prensi II. Albert’in yanı sıra Malezya, Belçika, Bulgaristan, İsveç, Irak, Ürdün, Çad, Kongo, Senegal ve Somali enerji bakanları bulunuyor.

BP Grubu İcra Kurulu Başkanı Bob Dudley, E.ON Başkanı ve CEO’su Johannes Teyssen, Gazprom CEO’su Alexey Miller, OMV CEO’su Rainer Seele, Saudi Aramco CEO’su Amin H. Nasser, Siemens Enerji Sektörü CEO’su Lisa Davis, SPIC Başkanı Wang Binghua, Sabancı Holding CEO’su Güler Sabancı ve TANAP CEO’su Saltuk Düzyol ile Total, ENI, SOCAR, GE, RWE, EWE, Bionas, Masdar, Tokyo Gaz, DHL, Nestlé, Econet, Ecopetrol ve Westinghouse gibi şirketlerin üst düzey yöneticileri de çeşitli oturumlardaki sunumlarıyla gündemlerini İstanbul’a taşıyacak. Ayrıca Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Genel Sekreteri Christiana Figueres ile Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Fatih Birol da kongrenin konuşmacıları arasında yer alıyor.

“Enerji Olimpiyatları” olarak da bilinen ve dört gün sürecek olan etkinlikte, enerji endüstrisinin iş modelleri, hükümet politikaları, iklim, finans ve pazar dinamikleri gibi sektörün gündemini belirleyen konular ele alınacak.

SEKTÖRÜN FARKLI ALANLARININ EN YETKİN İSİMLERİ
23. Dünya Enerji Kongresi’nin, global enerji sektörünün geleceğinin belirleneceği bir etkinlik olduğunu vurgulayan Dünya Enerji Konseyi Genel Sekreteri Christoph Frei, şunları söyledi:
“Kongrede, enerji dünyasını tüm yönleriyle masaya yatıracağız. Piyasanın ‘caz’ ve ‘senfoni’ modellerini analiz edeceğiz. İnovasyonun önemini ve emtia fiyatlarını tartışacağız. Zirveye katılacak konuşmacılar da, global enerji endüstrisinin farklı alanlarını temsil eden yetkin ve seçkin isimler.”

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Başkanı Hasan Murat Mercan ise “23. Dünya Enerji Kongresi’ni Sayın Cumhurbaşkanımız himayesinde gerçekleştirecek olmanın gururunu yaşıyoruz.

İstanbul’da düzenleyeceğimiz kongrede söz alacak isimlerin kalibresi, zirvenin enerji dünyası için ne kadar önemli olduğunun bir göstergesi” diye konuştu.

Dünya Enerji Konseyi Hakkında
1923’te kurulan Dünya Enerji Konseyi, sürdürebilir enerjinin geleceği konusunda somut çalışmalar yürüten ve fikir liderliği yapan, global ve kapsayıcı tek forumdur. Dünya Enerji Konseyi’nin 93 milli komitesi, aralarında devletlerin, sektör ve uzman kuruluşlarının da bulunduğu 3 binden fazla üye organizasyonu temsil ediyor. Misyonu, herkesin yararına sürdürülebilir tedarik zincirine dayalı enerji kullanımını teşvik etmek.

Dünya Enerji Kongresi Hakkında
İlki 1924’te olmak üzere üç yılda bir düzenlenen Dünya Enerji Kongresi, lider ve uzmanların enerji konusunu tüm yönleriyle ele aldıkları, dünyanın bir numaralı enerji platformu. Bununla birlikte kongre yöneticilere de teknolojilerini tanıtma ve yeni iş imkanları keşfetme olanağı sağlıyor. Ayrıntılı bilgi ve katılım için: http://www.wec2016istanbul.org.tr

Dünya Enerji Kongresi 2016, World Energy Congress 2016, Türkiye’de Enerji

EIF 2016 enerji kongresine davetlisiniz

EIF 2016 Değerli Katılımcıları ve Ziyaretçileri, 03-04 Kasım 2016 tarihleri arasında Ankara’da bu yıl dokuzuncusu gerçekleştirilecek olan EIF etkinliği kapsamında Uluslararası Petrol ve Gaz Kongre
ve Fuarı’na Türkiye Petrolleri olarak destek vermekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz.

Petrol ve doğal gaz sektörü bu yıl baş döndürücü gelişmelere sahne oldu. Petrol fiyatlarının reel olarak tarihin en düşük seviyelerine gerilemesi, arama ve üretim şirketleri başta olmak üzere petrol endüstrisini derinden sarstı. Şirketler krizden çıkmak için farklı yöntemler geliştirse de sektörde öngörülebilirliğin bu kadar az olduğu bir dönem yaşanmadı.

Enerji, ekonomi ve siyasetin iç içe geçtiği günümüz dünyasında, petrol ve doğal gaz başta olmak üzere, sektörün her alanında sürdürülebilirliğin sağlanması adına, enerji ile ilgili bütün konuların tüm boyutları ile değerlendirilmesi ve sorunlara kapsayıcı çözümler getirilmesi büyük önem arz etmektedir.

Türkiye’den ve farklı ülkelerden birçok üst düzey katılımcıyı bir araya getirecek EIF 2016’nın sektöre ve katılımcılara yeni ufuklar açacağı kanaatindeyim. İnanıyorum ki kongrede ele alınacak konular sektörün ihtiyaç duyduğu işbirliği imkânlarının artırılmasında ve karşılaşılan sorunların çözümünde kolaylaştırıcı bir rol oynayacaktır.

EIF 2016’nın bütün sektör temsilcileri için faydalı geçmesini temenni eder, katılımcılara ilgilerinden dolayı teşekkürlerimi sunarım.

Besim ŞİŞMAN
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel
Müdürü / Turkish Petroleum
General Manager

EIF 2016 PETROL & GAZ KONGRESİ VE FUARI / TÜRKİYE’DE ENERJİ

7. Türkiye Enerji Zirvesi’nde Akdeniz gazı masaya yatırılacak

Geride kalan 6 yılda Türkiye enerji piyasalarının buluşma noktası haline gelen Türkiye Enerji Zirvesi’nin 7’incisi Adana, Hatay, Osmaniye, Mersin illerini ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kapsayacak ve “Doğu Akdeniz” başlığı ile 24-26 Kasım 2016 tarihlerinde Adana’da gerçekleştirilecek.

Elektrik, petrol, LPG ve doğal gaz piyasalarını tek çatı altında bir araya getiren Türkiye’nin en büyük enerji buluşması 7. Türkiye Enerji Zirvesi bu yıl yerli ve yabancı enerji profesyonellerini ve uzmanlarını 24 – 26 Kasım’da Adana’da bir araya getirecek.

2 gün sürecek olan etkinlikte enerji sektöründe yaşanan son gelişmeler ve öne çıkan konularla birlikte önemi giderek artan ve Türkiye’yi çok yakından ilgilendiren Doğu Akdeniz enerji kaynakları tüm yönleriyle masaya yatırılacak.

Zirve kapsamında, bölge ülkeleri arasında var olan güvenlik, diplomatik ve siyasi problemler nedeniyle bölgesel ilişkilerde gerilimlere de yol açan doğu Akdeniz enerji kaynaklarıyla ilgili son gelişmeler uluslararası hukuk, güvenlik, diplomatik, teknik ve ticari açılardan ele alınacak.

Zirveye, Türkiye ve birçok ülkeden bakan, bürokrat, diplomat, enerji uzmanı, akademisyen, bölgede çalışmalar yapan çok uluslu şirketlerin yöneticileri ve sektör profesyonelleri katılım sağlaması ve enerji piyasalarının tüm yönleriyle derinlemesine analiz edilerek tüm bölge ülkelerinin refahı ve barışına katkı sunacak bir uzlaşının sağlanabilmesi için bir yol haritası sunulması hedefleniyor.

Zirvede aynı zamanda Türkiye ve dünya LNG, doğal gaz, petrol, LPG, yenilenebilir enerji ve elektrik sektörlerinde yaşanan son gelişmelerde masaya yatırılacak.

TURKEY ENERGY SUMMİT / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Ekonomik büyüme ile enerji talebi paraleldir

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, 7. Türkiye Enerji Zirvesi Danışma Kurulu Toplantısı ‘nda enerji gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Geçtiğimiz günlerde Meclis’te Enerji komisyonu tarafından genel kurula gönderilen kanun teklifine yönelik değerlendirmelerde bulunan Müsteşar Dönmez, LPG piyasasında beklenen değişikliklerin yapıldığı, özellikle “koku” konusunda karşılaşılan ve lisans iptaline kadar varan sorunların kanun teklifinin yasalaşması ile birlikte çözüleceğini belirtti. Dönmez, koku ile ilgili kriterlere aykırı bir durumun ilk kez tespit edilmesi durumunda lisan iptalinin yapılmayacağını açıkladı. Elektrikte beklenen talebin artmaması ve buna bağlı olarak kapasite fazlasının oluşmasının piyasalarda hareketlenmeye neden olduğunu da vurgulayan Müsteşar Dönmez, daha önce arz güvenliği konusunun komu tarafından çözülmesi beklenirken, bugün kapasite fazlalığının yönetiminin de kamudan beklendiğini ifade etti. Doğal gaz ve LNG konusunda arz güvenliğinde en önemli sorunun depolama alanlarıyla ilgili olduğu görüşünü paylaşan Dönmez, hem BOTAŞ hem de özel sektör eliyle depolama kapasitelerinin artırılacağını duyurdu.

Önceki dönemlerin aksine Türkiye’deki enerji talebinin, ekono0mik büyüme ile paralel seyrettiğine dikkat çeken Müsteşar Dönmez, Türkiye’nin yüzde 3-4 arası bir büyüme ile ilerlediğini dile getirdi. Dönmez, kamu ve özel sektörün kendisini, büyüme ile aynı oranda artış gösteren enerji talebine göre revize etmesi gerektiğini vurgulayarak, “Avrupa’nın uzun süredir, özellikle ekonomik durgunluktan sonra, doygun bir pazara sahip. Gerek fiyatların gerekse tesislerin yenilenmesi konusunda yaşanan bir deneyim ve süreç vardı. Türkiye böyle bir pozisyona gelmiş durumda ancak bunun kalıcı olacağını düşünmüyorum çünkü Avrupa neredeyse bu noktada sıfır büyümeyle giderken, Türkiye hala yüzde 3-4 civarında bir ekonomik büyüme kaydediyor. Geçmiş dönemlerden farklı olarak ekonomik büyümenin üzerinde bir enerji talep artışı yaşanırken son 2-3 yıldır Türkiye’de de enerji talep artışı ekonomik büyümeye paralel olarak artmaya başladı. Dolayısıyla hem kamu tarafı hem özel sektör yeni rakamlara göre kendini revize etmek durumunda. Uzunca bir süredir bakanlığımız ithal kaynaklara bağımlılığı azaltmak ve arz güvenliğini mümkün olduğunca kendi kaynaklarıyla sağlamak, güvence altına almak için de çalışma içerisindeydi. Bu dönemde biz yerli ve yenilenebilir kaynakların elektrik üretimindeki payının artacağını ümit ediyor ve bekliyoruz. Bu kapsamda da yerli kömürün ekonomiye daha fazla kazandırılması için birtakım değişikliklerimiz söz konusu.” Açıklamalarını yaptı.

Geçtiğimiz günlerde Meclis Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’ndan geçerek Genel Kurul’a gönderilen kanun teklifine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Müsteşar Dönmez, teklifin yasalaşmasıyla birlikte hayata geçirilecek değişiklikler konusunda şunlar söyledi: “Bildiğiniz gibi 2 hafta kadar önce Meclis’te komisyonda bazı kanunlarda değişiklik içeren bir paketi tartıştık ve komisyon kararıyla da Genel Kurul’a gönderildi.

Birkaç hafta içinde Genel Kurul’da da onaylandıktan sonra yasalaşmış olacak. O yasayla birlikte yerli ve yenilenebilir kaynakları sisteme dahil edilmesiyle ilgili bazı hususlarda model değişikliğine gitmiş olacağız. Şu anda linyit rezervlerimiz 15 milyar tona ulaşmış durumda. Bunun yarısı hemen hemen son 7-8 yılda yapılan arama ve keşiflerde ortaya çıktı.

Linyit kalitemiz diğer ülkelerle kıyaslandığında fazla olmasa da gelişen teknolojiyle paralel olarak artık düşük kalorilerde de, enerji çevirme ve ilgili emisyon standartlarını yakalama imkanına kavuşmuş durumdayız.

Bizde kamunun, Türkiye Kömür İşletmeleri’nin (TKİ) elindeki bu rezervleri Özelleştirme İdaresi Başkanlığı eliyle ihale yönetimiyle kullanımı için bir model geliştirmiş durumdayız.

“Yenilenebilir kaynaklarda da yarışma modelinde bazı değişikliklere gittik.” Diyen Fatih Dönmez; “Bildiğiniz gibi daha önce kurulacak gücün MW başına düşecek bir teklif verilerek yarışma nihayetlendiriliyordu. Gelinen noktada fiyattan yarışma yöntemiyle, en düşük fiyatı teklif eden firmanın bağlantı hakkını elde edeceği bir yönteme geçmiş durumdayız. Bu kararı vermeden önce dünyadaki son örnekleri uygulamaları da detaylı olarak inceledik. Hemen hemen birçok ülkede artık bu ihale yöntemi gündeme gelmiş durumda. Çok dinamik bir piyasaya sahibiz. Teknoloji gelişiyor, maliyetler düşüyor. Dünkü rakamlarla bugün devam etme imkanımız yok. Burada en adil fiyatı aslında kamu ve yasa belirlememiş olacak. Fiyatı yatırımcının belirleyeceği bir modele geçmiş olacağız. Burada oluşacak kazancıda tüketicinin enerji giderlerini – maliyetlerini azaltma yönünde kullanmış olacağız. Bu da bence yine piyasadaki önemli değişikliklerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Sanırım 76 şehirde doğal gaza ulaşımını sağlamış durumdayız. Doğal gaza bağımlılığımızı herkes biliyor. Yüzde 98 oranında ithal ettiğimiz bir ürün ve ithal kaynakları da Azerbeycan, İran, Rusya olmak üzere 3 yerden boru hattıyla temin ediyoruz.” Şeklinde konuştu.

LNG piyasasına ilişkin FSRU ünitelerinin sisteme dahil edileceğine ilişkin açıklamada bulunan Dönmez, arz güvenliği konusunda da en önemli sorunun depolama da olduğunu ifade etti. Depolama kapasitesinin arttırılmasına yönelik bilgileri paylaşan Dönmez, “LNG’de biraz esnekliğimiz var düzenli kontrat olarak 2 ülkeden LNG getiriliyor. Bu konuda da yeni bir uygulama ile FSRU ünitelerini sisteme dahil edeceğiz. Muhtemelen bunlardan biri ya da ikisi özel sektör eliyle olabilir. Bu konuda çalışma yapan firmalar var. Biri de BOTAŞ eliyle yapılmak üzere girişimlerde bulunduk, Türkiye’nin arz güvenliğinde en büyük kısıtlarından biri yer altı depolamada karşılaştığı sorun.

Orada da şu anda sadece TPAO’nun elinde bir 2.5 BCM’lik yer altı deposu var. Bir taraftan BOTAŞ eliyle yürütülen Tuz Gölü’nde 1 BCM BİR DEPOMUZ VAR. Ancak bunlar yeterli değil. O yüzden şimdi süratle Silivri’de ikinci fazın kararını verdik. BOTAŞ ihale hazırlıklarını yapıyor” dedi

Dönmez sözlerine şöyle devam etti; Silivri’deki deponun kapasitesine yaklaşık 2 bcm daha ilave edeceğiz. Özel sektör eliyle lisansı alınmış birkaç depo var. Onlar bir taraftan devreye girecek. Yasada yüzde 1o’luk bir depolama zorunluluğu vardı ithalatçılar için yeni pakette bunu yüzde 20’ye çıkartıyoruz. Böylece yaz kış dengesizliği yüzünden özellikle kış aylarında pik saatlerde oluşan aşırı talebi karşılayabilmek için depo kapasitesini artırmış olacağız. Eğer yüzde 20’lere çıkacak olursak ortalama 50 BCM civarında bir tüketim bekliyoruz. Demek ki 10 milyar metreküplük bir depo kapasitemiz olmuş olacak.

Doğalgazda bölgesel ticaret merkezi olma hedefi olma kapsamında Irak’tan da doğalgaz alımının gerçekleşmesi için çalışmaların sürdürüldüğünü belirten Müsteşar Fatih Dönmez, aynı zamanda doğal gazda liberalleşme sürecinin devam ettiğini, elektriktekine benzer bir piyasanın oluşturulmaya çalışıldığını söyledi. Dönmez, “Doğal gaz piyasası liberalleşme konusunda biraz daha geriden geliyor. Gün öncesi, gün içi piyasalar açısından EPİAŞ da hazırlıklarını yapıyor. Kurulumuzda çalışıyor. Bu yıl hazırlıkları tamamlarsak belki 2017’de doğalgazda da elektriktekine benzer piyasayı, en azından önce bir sanal ortamda geçici olarak, denemeyi arzu ediyoruz. Bir yandan da doğalgaz piyasasını kanunundaki değişiklik çalışmalarımız devam ediyor. Piyasanın daha da liberalleşmesi ile BOTAŞ’ın bölünmesini içeren bir paketimizde bakanlığımızın gündeminde, üzerinde çalıştığımız konular arasında. Geçtiğimiz dönemde de zirvelerin 1 veya 2 konusundan biri de doğalgazda bölgesel ticaret merkezi olma konusuydu. Çok konuşuldu, çok tartışıldı. Muhtemelen masadaki herkes benim kadar biliyor ama bu istemekle de olmuyor. Önce teknik altyapıyı fiziksel altyapıyı sağlamamız gerekiyor. Sadece 2-3 yerden gazın gelmesi Avrupa örneklerinde olduğu gibi bir ticaret merkezi olmayı da sağlamıyor” dedi.

Dönmez sözlerine şöyle devam etti; “O açıdan Türkiye’ye yeni dönemde yeni boru hatlarıyla yeni kaynak girişlerini sağlayarak kaynak çeşitliliği temin etmiş olacağız. Bu kapsamda da BOTAŞ, Irak sınırında olan boru hattının ihalesini yaptı Artık Irak’tan doğalgaz imkanına kavuşacağız. Irak tarafının üzerine düşen yükümlülükler var. Onlarında sistemlerini geliştirmeleri ve boru inşaatını tamamlamaları gerekiyor. LNG depo kapasitemizi artırıyoruz. Amacımız, Türkiye’ye gelecek doğalgazı çeşitlendirmek. İhtiyacımızın en az 2 katı kadar gazı Türkiye’ye getirebilirsek bir ticaret merkezinden bahsedebileceğimizi düşünüyoruz. Zorunlu depolama alanını artırma nedenlerinden birisi de sadece ulusal arz güvenliği değil, böyle bir ticaret merkezi oluştuğunda ihtiyaç duyulabilecek depolama imkanını da karşılamak gerekli diye düşünüyoruz.”

Müsteşar Fatih Dönmez, Türkiye Enerji Zirvesi’nin sektör üyelerini bir araya getirme özelliğiyle de önemli bir görev üstlendiğini belirtti. Danışma Kurulu Toplantısı’nın, Zirve’nin içeriğini belirlerken sektörün sorunlarını da gündeme getirdiğini kaydeden Dönmez, “İki yıl boyunca Enerji Zirvelerinde Başkanlık yaptım. O dönemde sizlerle birlikte olmanın sorunların iç içe yaşamanın talep ve beklentileri yakinen tanımanın da şimdi yaptığımız işlere büyük bir katkısı olduğunu düşünüyorum.” dedi.

Fatih Dönmez; “ Yaklaşık 25 yıldır sektörün değişik alanlarında çalıştık. Şu anda da başa bir pozisyonda, başka bir sorumlulukla görevimize devam ediyoruz. Bu tip toplantıları hem Bakanlığımız hem de özel sektör hem de kamu açısından önemli buluyorum. Çünkü geçtiğimiz yıllardan biliyorum, Danışma Kurulu aslında gündemi belirlerken sektörün sorunlarını belirliyor ve onların tartışılmasını arzu ediyor. Gerek kamu gerek özel sektör temsilcileri tarafından da bunlar çeşitli yönleriyle toplantılarda dile getiriliyor.” diye konuştu.

7.si düzenlenecek olan Türkiye Enerji Zirvesi’nin Adana’da yapılacak olmasının heyecan verici olduğunu ifade eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, daha önce Gaziantep ve Konya’da gerçekleşen Zirveleri de hatırlatarak, “Zirvelerin İstanbul, Ankara gibi kentlerin dışında Anadolu’nun gelişen, parlayan kentlerinde yapılması da o şehirlere ayrı bir heyecan getiriyor. Sektörde, o kentlerimizi, oradaki paydaşlarımızı tanıma imkanı buluyor. Bu açıdan Türkiye Enerji Zirvesi’nin Anadolu’da yapılıyor olmasının ülke açısından da farklı bir heyecan oluşturduğu kanaatindeyim” şeklinde konuştu

Zirve’nin Danışma Kurulu’nda sektör temsilcilerinin önemlim bir bölümünün bulunduğunun altını çizen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, karşılaşılan sorunların çözümünde “vizyon birliğinin” olması gerektiğine vurgu yaptı. Özel sektör ile kamunun “hedefler” konusunda benzerlik gösterdiğini dile getiren Fatih Dönmez, “Geçmiş yıllardan bildiğim üzere Danışma Kurulu’ a sektör temsilcilerinin hemen hepsi katılıyor ve Zirve’de hangi konuların tartışılacağına karar veriliyor. Şunu unutmamak lazım ki; enerji piyasası var oldukça sorunların bitmesini beklememek lazım. Hepimizin önüne çeşitli boyutlarda farklı sorunlar geliyor. Bu sorunların çözümü için arayış içerisinde oluyoruz. Fakat önemli olan bir vizyon birliğinin ve netliğinin olması. Ben bu noktada hem kamunun hem özel sektörün hedefler ve amaçlar noktasında bir farklılığının olmadığını, yöntemlerde zaman zaman farklılaştığını görüyorum. O açıdan bu 7. Türkiye Enerji Zirvesi’nde belirlenecek ana tema çerçevesinde 4 büyük sektörün, Sertaç Komsuoğlu’nun deyimiyle ‘ailenin’ geniş bir buluşmasına tekrar şahitlik yapacağız” görüşlerini paylaştı.

TURKEY ENERGY SUMMİT / TÜRKİYE’DE ENERJİ

 

Enerji sektörü firmaları altınlarla ödüllendirilecek

Adana’da gerçekleştirilecek olan 7.Türkiye Enerji Zirvesi ödüller geçidine dönüşecek. HiltonSA’da enerji sektörünün önemli isimlerinin katılacağı zirve 23-26 Kasım 2016 tarihinde gerçekleşecek olup, Altın Vana, Altın Voltaj, Altın Varil ve Altın Tüp ödülleri verilecek.

Ödüller enerji firmalarının gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projelerine verilecek olup, geleneksel hale getirilen ödül töreni 24 Kasım 2016 tarihinde gala yemeğinde gerçekleşecek.

Suriye toprakları UAEA denetçilerine açılmalı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Avusturya’nın başkenti Viyana’da Birleşmiş Milletler (BM) Viyana Ofisi’nde düzenlenen Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) Genel Kurulu’na katıldı.

Genel Kurul öncesinde BM Viyana Ofisi’nde çalışan Türk diplomatlar ve vatandaşlarla bir araya gelen Albayrak, Japonya Devlet Bakanı Hirotaka Ishihara ile de ayaküstü görüştü.

Bakan Albayrak, daha sonra Rusya Devlet Nükleer Enerji Şirketi (Rosatom) Başkanı Sergey Kiriyenko ve UAEA Başkanı Yukiya Amano ile ayrı ayrı görüşmelerde bulundu.

Genel Kurul’da yaptığı konuşmada Albayrak, UAEA’nın kurulduğu günden beri önemli misyon yüklendiğini, insanoğlunun ihtiyacı olan barışçıl nükleer enerjinin faydalarını genişletmeye ve nükleer silahların yayılmasını önlemeye çalıştığını ifade etti.

UAEA’nın, üye ülkelerin ihtiyaçlarını başarılı şekilde değerlendirdiğini dile getiren Albayrak, “Bugün UAEA, uluslararası nükleer işbirliğinde merkezi rol üstlenmektedir. Küresel kalkınmaya katkı sağlamakta ve nükleer silahların yayılmamasına her zamankinden daha fazla katkı sağlamaktadır.” diye konuştu.

Albayrak, Türkiye’nin, UAEA’nın görevine uygun hareket etmesini memnuniyetle karşıladığını ifade ederek, “UAEA’nın görevlerini etkili şekilde yerine getirmesi için gerekli siyasal, teknik ve finansal desteğe sahip olmasını sağlamak zorundayız.” dedi.

Nükleer güvenliğe yönelik sınamalar ve tehditlerin çözümü için önemli gelişmeler yaşandığını vurgulayan Albayrak, ABD’nin başkenti Washington’da nisan ayında Nükleer Güvenlik Zirvesi yapıldığını ve zirvede gelecek yıllarda nükleer risk görünümünü artıracak yeni yükümlülüklerin değerlendirildiğini anımsattı.

Albayrak, Türkiye’nin zirvede yayınlanan ve UAEA’nın küresel nükleer güvenlik işbirliğini genişletmeyi hedefleyen bildiriyi memnuniyetle karşıladığını aktardı.

Nükleer güvenliğin sorumluluğu devletlere bağlı iken nükleer tehditlerin ve nükleer terörizmin sonuçlarının uluslararası sınırları aştığına işaret eden Albayrak, şunları kaydetti:
“Bugünün dünyasında bölgesel tehditler çok hızlı şekilde küresel olguya dönüşmektedir. Her ülke kendi nükleer santrali ile ilgili tedbirleri alsa bile sınırlarımızı aşan güvenlik risklerini görmezden gelemeyiz. Bu nedenle yasal çerçeveyle sınırlandırılmayacak geniş güvenlik perspektifine sahip olmalıyız. Muhtemel tehditlere karşı işbirliği içerisinde kararlı hareket etmek zorundayız. Her ülke en iyi çabalarını ortaya koymalıdır.”

Albayrak, Türkiye’nin nükleer güvenliğin artırılmasında ulusal ve uluslararası çalışmalara katkı sunduğunu, Nükleer Terörizmin Önlenmesine İlişkin Uluslararası Sözleşme’yi (ICSANT) yürürlüğe koyduğunu hatırlatarak, bu sözleşmeye uygun olarak ulusal mevzuatın güncellendiğini vurguladı.
Türkiye’nin, dünyanın nükleer silahlardan arındırılması ile güvenli, emniyetli ve barışçıl nükleer enerji kullanımının sağlanmasına yönelik çalışmalar yürüttüğünü ifade eden Albayrak, bu kapsamda Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’na önem verdiklerini bildirdi.

UAEA’nın, Kapsamlı Güvence Denetimleri Anlaşması ve Ek Protokolleri’nin sıkı denetim için gerekli araç olduğunu anlatanAlbayrak, “Ek protokolleri imzalayan ülkelerin 127’ye çıkmasından memnuniyet duyuyoruz. Türkiye, Kapsamlı Güvence Denetimleri Anlaşması ve Ek Protokolleri imzalamayan, onaylamayan ve uygulamayan bütün devletleri ertelemeksizin imzalamaya, onaylamaya ve uygulamaya çağırmaktadır.” dedi.

Türkiye’nin bu protokolleri sonuçlandırdığını kaydeden Albayrak, UAEA’nın, 2012’de Türkiye’deki nükleer materyallerin barışçıl faaliyetler içinde olduğunu onayladığını söyledi.

Öte yandan Albayrak, İran’ın nükleer programıyla ilgili yapılan nükleer anlaşmanın tam şeffaflık içinde ve tartışmasız uygulanmasını beklediklerini aktardı.

UAEA’dan Suriye’de güvence denetimleri anlaşmasının uygulanmasını isteyen Albayrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz, bugünkü Suriye’nin her zamankinden daha fazla kırılgan olduğu gerçeğinin farkındayız. Bu güvence denetimlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu bağlamda Suriye’nin, güvence denetimleri anlaşması ek protokollerini imzalaması ve topraklarını UAEA denetçilerine açması sağlanmalıdır. Bu, Suriye gibi vatandaşları üzerinde kimyasal silah kullanmaya devam eden bir ülkede büyük önem taşımaktadır.”

Türkiye’nin nükleer silahlardan arınmış bir Ortadoğu’ya destek verdiğini kaydeden Albayrak, 2012’de bu yönde yapılacak konferansın toplanamamasının hayal kırıklığı yarattığını hatırlattı.
Albayrak, “Bütün tarafları ileriye dönük bir anlaşma yapmaya çağırıyoruz. Türkiye, Ortadoğu’daki her bir ülkenin nükleerden arındırılmış bölgeye ulaşmak için güvence denetimleri anlaşmasını imzalaması politikasını desteklemektedir.” dedi.

Kullanım tarihi geçmiş nükleer santrallerin emniyetinin Türkiye için endişe kaynağı olduğunu belirten Albayrak, bütün üye ülkeleri bu tür nükleer santrallerini gözden geçirmeye davet etti.

Ermenistan’daki 47 yıllık Metzamor Nükleer Santrali’nin deprem bölgesinde ve Türkiye’nin sadece 16 kilometre uzağında yer aldığını anımsatan Albayrak, koruma yapılarından yoksun bu santralin Türkiye ve Ermenistan’ın komşuları için endişe kaynağı olmaya devam ettiğini bildirdi.

Albayrak, nükleer güvenliğin her şeyden önce geldiğini ve risklerin ortadan kaldırılması için gerekli önlemlerin alınması gerektiğini ifade ederek, “Metmazor Nükleer Santrali kapatılmalıdır. Bölge ve dünya, Çernobil kazasından sonra bir başka nükleer kazayı göze alamaz.” diye konuştu.

Türkiye’nin enerji arzını artırmaya ve çeşitlendirmeye kararlı olduğunu ve bu kapsamda farklı ülkelerle anlaşmalar imzaladığını söyleyen Albayrak, her biri dört reaktörden oluşan üç nükleer santral projesi için çalışmaların devam ettiğini aktardı.

Akkuyu Nükleer Santrali için Rusya’yla, Sinop Nükleer Santrali için de Japonya ile anlaşma imzalandığını hatırlatan Albayrak, üçüncü proje için fizibilite ve yer bakım çalışmalarının sürdüğünü anlattı.

Albayrak, Türkiye’nin nükleer santrallerle ilgili bütün önlemleri aldığını, UAEA güvenlik standartlarını takip ettiğini ve ikili işbirliği anlaşmaları imzaladığını sözlerine ekledi.

ENERJİ BAKANLIĞI/27.9.2016/TÜRKİYEDE ENERJİ