18.4 C
İstanbul
Pazartesi, Haziran 9, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 152

Türkiye’nin ilk yüzer terminali Aliağa’da hizmete başladı

Türkiye’nin ilk yüzer LNG (sıvılaştırılmış doğalgaz) depolama ve yeniden gazlaştırma terminali (FSRU) ve Egegaz’ın LNG terminali ilave kapasite yatırımları, Aliağa ilçesinde Etki Liman İşletmelerine ait yüzer terminal iskele sahasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla düzenlenen törenle hizmete girdi

Törende konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Türkiye’nin ilk yüzer LNG depolama ve yeniden gazlaştırma tesisinin (FSRU) 6 ay gibi kısa bir sürede devreye alındığını belirterek, “Bu kez BOTAŞ’ın günlük 20 milyon metreküp kapasiteye sahip ikinci yüzer LNG projesi için düğmeye bastık. Yeni yatırımlarla sisteme verilebilen LNG kapasitesi günlük 107 milyon metreküpe çıkacak.” dedi.

Bakan Albayrak, Kuran-ı Kerim tilavetiyle başlayan törende yaptığı konuşmada, yatırımlarda emeği geçen kamu ve özel sektör yetkililerine teşekkür etti.

Bakan Albayrak, söz konusu tesisin 6 ay gibi kısa bir sürede devreye alındığını ve Türkiye’nin enerji arz güvenliği açısından kritik bir yatırım olduğunu söyledi.

Türkiye’nin enerji alanında yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını değerlendirmenin yanı sıra kazan-kazan ilkesine dayalı ve hem bölge hem de küresel barışa katkı sağlayacak projelere destek verdiğine dikkati çeken Albayrak, şöyle devam etti:

“TANAP bunun yansıması. Türk Akımı projesi 3 kriterimizi de net bir şekilde karşılıyor. Türk Akımı ve TANAP’a nasıl bakıyorsak, Doğu Akdeniz gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasına da aynı şekilde bakıyoruz. Ayrıca, milli para ile ticaret yapmak için düğmeye bastık. Sayın Başbakanımız ile son Rusya ziyaretinde bunun ilk adımı olarak gaz ticaretine de milli paraya geçiş için mutabık kaldık. Sayın Cumhurbaşkanım, kararlı duruş birilerini rahatsız etse de sizin liderliğinizde hedeflere kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz.”

– Pik talep için kritik bir kaynak

Albayrak, Türkiye’nin gaz arz güvenliğinde dünyada yükselen teknoloji olan sıvılaştırılmış doğalgaz alanındaki gelişmelere duyarsız kalmadığını ve bunun meyvesi olarak -163 derecede soğutulan gazın güvenilir yollardan sisteme girişini sağlayan ilk FSRU projesini ülkeye kazandırdıklarını anlattı.

Söz konusu tesisin, artan gaz talebi için önemli kaynak ve özellikle pik tüketimde sistem basınç profilinin korunması ve güvenliğinin sağlanması noktasında kritik bir yatırım olduğunu aktaran Albayrak, denizden kolayca ulaşılabilen bir bölgede bu yatırımı yaparak, sisteme ilave arz esnekliğini de kazandırdıklarını vurguladı.

Bakan Albayrak, bu proje sayesinde LNG’de artan rekabetten faydalanarak enerji maliyetlerinin de düşmesini sağladıklarını dile getirdi.

Tesisin toplamda, 85 milyon metreküp depolama ve günde azami 20 milyon metreküp sisteme gaz basma kapasitesi olduğu bilgisini paylaşan Albayrak, santralin yıllık 2,5 milyar metreküp kapasiteyle herhangi bir kesintiye karşı güvenlik sağladığının da altını çizdi.

Albayrak, Türkiye’nin bu şekilde yeni yatırımlara devam edeceğine işaret ederek, “Bununla yetinmiyoruz. Buna ilaveten, bu kez BOTAŞ’ın günlük 20 milyon metreküp kapasiteye sahip ikinci yüzer LNG projesi için düğmeye bastık. Yeni yatırımlarla sisteme verilebilen LNG kapasitesi günlük 107 milyon metreküpe çıkacak. Bu, iki yıllık yatırımın ardından (LNG kapasitesinde) 3 katından fazlası bir artış anlamına geliyor. Sadece 2016’da attığımız adımlarla LNG kapasitesini yüzde 90’lık bir artışla 34 milyon metreküpten 64 milyon metreküpe yükselttik.” diye konuştu.

– “Her yere doğalgaz gidecek”

Doğalgaz dağıtımında da şu an 78 kente ulaşıldığını söyleyen Albayrak, “2017’de Şırnak ile 2018’de Artvin ve Hakkari’nin de doğalgaza kavuşmasıyla gazın ulaşmadığı il kalmayacak.” dedi.

Albayrak, elektrik politikalarının da enerji stratejisinin ana kolunu oluşturduğunu ve son 14 yılda elektrikte kamu-özel iş birliğinde 75 milyar dolarlık bir yatırım gerçekleştirildiğini kaydetti.

Gelecek 10 yılda elektrikteki kurulu gücün de 50 bin megavat daha artması gerektiğini vurgulayan Albayrak, şunları söyledi:

“2017 de inşallah daha büyük hedeflerle daha büyük yatırımları hayata geçireceğimiz yıl olacak. 15 milyar ton seviyesindeki yerli kömürümüzle önemli bir termik santrali potansiyelimiz var. 2017 ve devamında yerli kömüre dayalı enerji santrali yatırımlarımızı hızlandıracağız. Elektrik üretiminde kömürün payını 12,8’den 16’ya çıkardık. Yenilenebilirde ise yerli üretimi hedef alan bir politikayla güneş ve rüzgarda yerli üretim ve Ar-Ge için bir strateji belirledik. Yeni ve büyük Türkiye idealiyle millete hizmet yolunda yılmadan çalışmaya devam edeceğiz.”

Törene, Başbakan Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı Mustafa Yılmaz ile Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Başkanı Nail Olpak’ın yanı sıra İzmir Valisi Erol Ayyıldız, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, şirket yetkilileri ve enerji sektörü temsilcileri katıldı.

– 50 bin konutun ihtiyacını karşılayabilecek

Kolin Grubu’nun kurduğu, Kalyon Grubu’nun da eylül ayında yüzde 50 ortak olduğu Etki Liman İşletmeleri Doğalgaz İthalat ve Ticaret AŞ tarafından 6 ayda devreye alınan GDF Suez Neptune yüzer LNG depolama ve yeniden gazlaştırma tesisi (FSRU), Türkiye’nin ilk yüzer tesisi olma özelliğini taşıyor.

Toplamda 238 metre uzunluğu, 44 metre genişliği ve 26 metre yüksekliğiyle 145 bin metreküp LNG kapasitesine sahip tesis, 85 milyon metreküp doğalgazı depolayabiliyor. Bu tesisle, ulusal şebeke sistemine günlük 20 milyon metreküp doğalgaz verilebilecek ve 50 bin konutun doğalgaz ihtiyacı karşılanabilecek.

Ayrıca, EgeGaz LNG Terminali’nden de sisteme verilebilen günlük doğalgaz miktarı ilave yatırımlarla 16 milyon metreküpten 25 milyon metreküpe çıkarıldı. Böylece, bu iki yatırımla şebeke sistemine verilebilen günlük doğalgaz miktarı 28 milyon metreküp daha arttı.

Bu arada, GDF Suez Neptune’ün kaptan köşküne, kurdele kesiminden önce canlı yayınla bağlanıldı. Bu sırada kaptan, yarın gün içinde tam kapasite gaz gönderimi yapmayı öngördükleri bilgisini verdi.

ENERJİ BAKANLIĞI / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Büyükelçi Karlov’a yapılan saldırıyı nefretle kınıyoruz

TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un, düzenlenen bir suikast sonucunda öldürülmesi nedeniyle taziye mesajı yayımladı.

TBMM Başkanı Kahraman, mesajında, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin iyileştirilip, ilerletilmesinde büyük katkısı olan Karlov’un, kimliği belli bir saldırgan tarafından gerçekleştirilen suikast sonucunda öldürülmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Karanlık güç odakları tarafından gerçekleştirildiğini düşündüğü saldırıdan, iki ülke ilişkilerinin zarar görmemesini temenni eden Kahraman, mesajında şunları kaydetti:

“Güvenlik güçlerimizin yapacakları çalışmalar sonucunda, saldırının bütün boyutlarıyla aydınlatılacağına inanıyorum. Daha önce meydana gelen benzeri olaylar gibi bu saldırının da ülkelerimiz arasındaki ilişkileri sabote etmeyi hedeflediğini düşünüyorum. Halklarımızın barış, güven ve huzur içinde yaşamaları için bu tür sabotaj girişimlerini karşılıklı işbirliği ile boşa çıkartacağımızdan şüphe etmiyorum. Devletimiz, Rusya Federasyonu ile karşılıklı iyiniyet ve sağduyu ekseninde yürütülen ilişkilerin, karanlık odaklarca sabote edilmesine izin vermeyecektir. Bu konuda gerekli her türlü hassasiyet gösterilecektir. Bu vesile ile Büyükelçi Karlov’a yapılan saldırıyı nefretle kınıyor, ailesine ve tüm Rus halkına başsağlığı diliyorum.”

TBMM / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Bu tasarılar bürokrasiyi ortadan kaldıracak

Serbest bölgelerin mevcut işleyiş problemlerinin bertaraf edilmesi, ülkemizin lojistik potansiyeline katkı sağlayacak biçimde serbest bölgelerde verilebilecek lojistik ve benzeri hizmet sunumunun kolaylaştırılması, ülke ekonomisinin ihtiyaçları ve cari açığın azaltılması bakımından önem arz eden uluslararası yatırımları çekmede serbest bölgelerin bir politika aracı haline getirilmesi amaçlarıyla hazırlanan tasarı ile; – Serbest bölge kuruluş ve faaliyetleri esnasında ortaya çıkan kamulaştırma ihtiyaçlarının karşılanmasında, acele kamulaştırma usulünün kullanılabilmesi; kamulaştırma bedelinin ve buna ilişkin masrafların işletici şirketlerce karşılanabilmesi, çevresel etki değerlendirmesi sürecinin, bölgelerin kuruluş amaçlarına uygun bir işleyiş kazandırılarak hızlandırılmasına yönelik düzenlemeler yapılmıştır. – Serbest bölgelerin 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun uygulamasına yönelik olarak fiziki bir yer biçiminde tanımlanması, serbest bölgelerin yatırım teşvik kararlarından mükerrerliğe yol açmadan yararlanabilmesinin sağlanmasına yönelik düzenlemeler yapılmıştır. – Özel hesap ücretlerinin, bölge faaliyetlerinin yönlendirilmesinde ve kontrolünde bir politika aracı olarak kullanılmasının sağlanmasına yönelik düzenlemeler yapılmıştır. – Bölgelerde yürütülen faaliyetlerin bir parçası olarak ortaya çıkan atık ve hurdaların uzaklaştırılmasına yönelik ihtiyaçlar, bakım-onarım ihtiyaçları ile bölgenin niteliğine göre ortaya çıkması muhtemel özellikli durumlarda, usul ve esasların basitleştirilmesine yönelik hükümlere yer verilmiştir. – Serbest bölgelerde işletme sözleşmelerinde süre uzatımı ve işletici şirketin yeniden belirlenmesine ilişkin usul ve esaslara yönelik düzenlemelere yer verilmiştir. – Bakanlar Kurulu kararıyla Ekonomi Bakanlığınca yurtdışında serbest bölge, dış ticaret merkezi, özel bölge ve lojistik merkez kurulmasının usul ve esasları belirlenmiş, ayrıca buralara yapılacak Türk yatırımlarına yönelik Devlet yardımı verilebilmesine ilişkin düzenleme yapılmıştır. – Bölgelerde faaliyette bulunan işletmelerin, %85 ihracat şartıyla yararlandığı personele ödenen ücretlere yönelik gelir vergisi istisnasına yönelik olarak Bakanlar Kurulunun, %50’ye kadar indirmeye ilişkin genel nitelikteki mevcut yetkisinin, stratejik, büyük ölçekli veya öncelikli yatırımlar özelinde bölge, sektör, faaliyet alanı itibarıyla farklılaştırabilmesine ve kademelendirebilmesine yönelik hükümlere yer verilmiştir. Ayrıca, hizmetin tamamı yurtdışına verilmek, hizmete konu malın Türkiye’ye geri gelmemesi şartlarıyla, lojistik ve benzeri hizmetlere gelir veya kurumlar vergisinden istisnası sağlanmasına yönelik düzenleme yapılmıştır. – Sınır bölgelerinde geçici serbest bölge uygulaması yapılarak kaçakçılığın önlenmesi, bu amaçla ülkemizin komşu ülkelere kara sınırının bulunduğu alanlarda yeri, zamanı ve süresi Bakanlar Kurulunca belirlenmek üzere geçici serbest bölgeler kurulmasına yönelik düzenlemeler yapılmıştır. – Serbest bölgelerin yatırım yeri niteliğinin kuvvetlendirilmesi amacıyla, arazisi özel mülkiyette bulunan serbest bölgelerde, serbest bölge işletici ve kullanıcılarına yönelik emlak vergisi uygulamalarının diğer planlı yatırım alanları ile eşit hale getirilmesine yönelik düzenlemeler yapılmıştır. – Ülke içinden serbest bölgeye yapılan veya serbest bölgeden ülke içine yapılan taşımacılık işlerinin katma değer vergisinden kısmi olarak istisna tutulmasına yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Tüm bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda Tasarının serbest bölgelere yönelik düzenlemeleri ile, serbest bölgelerin ülke ekonomisine daha entegre bir politika aracı haline gelerek ekonomiye katkısının ve katılımlarının artacağı öngörülmektedir. ‒ 6 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) 5910 sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda yapılan değişikliklerle TİM ile İhracatçı Birliklerinin kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu oldukları hususu tanımlar maddesine ilave edilmiş ve mülga Dış Ticaret Müsteşarlığına ve mülga Gümrük Müsteşarlığına yapılan atıflar mevzuata uygun olarak yeniden düzenlenmiştir. Tasarı ile ayrıca; – 21/A maddesi ile Birlik ve TİM organlarının üyeleri ile personelinin, görevlerini yerine getirirken görevleriyle ilgili suç teşkil eden fiil ve hareketleri ile bu kuruluşların paralarıyla para hükmündeki evrak, senet ve sair varlıkları ile muhasebe ve muamelata ilişkin her çeşit defter ve evrak ile ilgili olarak işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi olarak cezalandırılmalarına ilişkin bir hükmün ilave edilmesi; 21/B maddesi ile de seçimle işbaşına gelen Birlik ve TİM organlarının hangi durumlarda görevlerine son verileceği ve faaliyetten men edilebilecekleri hususları düzenlenerek bu konularda gerekli hukuki güvencenin sağlanmasına, – Birlik Genel Kurulunun görevlerine; üyelerin 5910 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önceki Birliğe olan aidat borçları ve tahsili imkânsızlaşan/tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla olduğu alacakların takibinden vazgeçme/ölen, ticareti terk eden ve Birliğe olan aidat borçlarını, yangın, sel, deprem ve benzeri tabiî afetler gibi, iradesi dışında meydana gelen mücbir sebeplerden dolayı ödeme güçlüğü içinde olan üyelerin aidat borçlarının ve gecikme zamlarının affı ve/veya yeniden yapılandırılmaları karara bağlama ve gerekli gördüğünde bu yetkisini yönetim kuruluna devretme hususlarının ilave edilmesine, – Sektör kurullarının oluşumunda ilave temsilcilerin belirlenmesinde aranan performans kriterinin yönetmelikle belirlenmesi hususu ile iştigal alanında birden fazla sektör bulunan birliklerin, en çok ihracat yaptıkları iki sektörün sektör kurulunda temsil edilmesine, ayrıca, sektörler konseyi seçimi neticesinde, aynı genel sekreterliğin hizmet verdiği birliklerin hiçbirinin sektörler konseyinde temsilcisinin yer almadığı hallerde, bu birliklerin koordinatör başkanının, genel sekreterlik tek birliğe hizmet veriyorsa yönetim kurulu başkanının, sektörler konseyinin doğal üyesi sayılmasına, – Bölgesel bazda hizmet veren Birliklerin personel giderlerinin, gider kalemleri arasında önemli bir payı olması nedeni ile yapılan yeni düzenleme ile bu giderlerin gelirlerine oranı azami yüzde elli düzeyine çıkarılmasına, ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Anayasa Mahkemesinin 18/7/2012 tarihli ve E.: 2011/85 ve K.: 2012/109 sayılı Kararı ile Türkiye İhracatçılar Meclisi ve İhracatçı Birliklerinin, 5910 sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile tüzel kişilikleri oluşturulmuş, kendi üyeleri arasından yargı gözetiminde yapılacak seçimle organları belirlenen, Anayasanın 135 inci maddesinde öngörülen özellikleri taşıyan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu itibarla, TİM ile İhracatçı Birlikleri organlarının, görevleriyle ilgili hususlarda genel kurullarına karşı sorumlu olmaları ve Anayasanın 135 inci maddesinde düzenlenen kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının hukuki statüleri, mevcut Kanun kapsamında TİM ve Birliklerin birçok iş ve işlemde Ekonomi Bakanlığından izin/onay alınması hususu ile bağdaşmadığından, 5910 sayılı Kanunda gerekli değişiklikler yapılarak, Kanunun, TİM ile İhracatçı Birliklerinin kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olma statülerine uygun hale getirilmesi öngörülmüştür. Ekonomi Bakanlığının yurtdışı teşkilatına verilen görevlerin daha verimli ve etkin bir şekilde yerine getirilmesinin sağlanması amacıyla 637 sayılı Ekonomi Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede değişiklik yapılmaktadır. 637 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 37 nci maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikle, ihracata yönelik Devlet yardımları kapsamında Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan verilen krediler ile destek ödemelerinden, yapılan fazla ve/veya yersiz ödemelerin destekten yararlanan kişilerden 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmesine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesi amaçlanmıştır. ‒ 7 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) MADDE GEREKÇELERİ MADDE 1- 3218 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile, serbest bölge ilan edilen yerlerde yapılacak kamulaştırmalarda Kamulaştırma Kanununun 27 nci maddesinde yer alan acele kamulaştırma usulünün kullanılabilmesi açık olarak düzenlenmiş; kamulaştırma bedeli ve bu esnada ortaya çıkan masrafların, serbest bölgeyi kurup işletmeye talip işletici şirketlerce karşılanmasına imkân sağlanabilmesi ve bu kapsamda kamu mâliyesine yük getirilmemesi amaçlanmaktadır. 3218 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasına eklenen ibare ile, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki alanlar ile buralarda bulunan bina ve tesislerden, kiralanma yoluyla yararlanılabilmesine yönelik mevcut uygulama Kanuna derç edilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanımına tahsisli arazi ve binalar için Genelkurmay Başkanlığı ve Millî Savunma Bakanlığının görüşünün alınması hususu öngörülmüştür. Ayrıca arazisi özel mülkiyete ait serbest bölgelerde mülk sahibi olan ancak kullanıcı niteliği bulunmayanların aidat ve diğer hizmet karşılıkları bakımından yükümlülüklerinin belirlenmesi amacıyla düzenleme yapılmıştır. 3218 sayılı Kanunun 5 inci maddesine eklenen fıkra ile, serbest bölgelerin çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) mevzuatı kapsamında yürütülen yer tetkiki kararlarından muaf tutulması, ÇED sürecinin yatırım projesi çerçevesinde yürütülmesi ve yatırımcıların ÇED mevzuatı kapsamındaki iş ve işlemlerinin, ÇED raporunun Çevre ve Şehircilik Bakanlığına sunulmasını müteakip üç ay içinde tamamlanabilmesinin sağlanması ve böylece yatırımcılar açısından yatırım planlamalarının öngörülebilirliğinin arttırılması amaçlanmaktadır. MADDE 2- 3218 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklik ile, Katma Değer Vergisi Kanunundaki fiziki serbest bölge tanımı ile Serbest Bölgeler Kanunundaki tanımın uyumlaştırılması amaçlanmıştır. Kanunun 6 ncı maddesinin mevcut dördüncü fıkrasında yapılacak değişiklik, serbest bölgelere yönelik teşvik uygulamaları sisteminden kaynaklanan sorunların mükerrerliğe yol açmadan çözümlenmesi maksadıyla maddeye eklenmiştir. 3218 sayılı Kanuna 29/1/2004 tarihli ve 5084 sayılı Kanunla eklenen geçici 3 üncü maddenin birinci fıkrasıyla, serbest bölgelerdeki vergi destekleri 2008 yılı itibarıyla sonlandırılmış, 12/11/2008 tarihli ve 5810 sayılı Kanunla yapılan düzenleme ile serbest bölgelerde, Avrupa Birliğine tam üyeliğin gerçekleştiği tarihi içeren vergilendirme döneminin sonuna kadar, yalnızca imalatçıların gelir ve kurumlar vergisi istisnası ile %85 ihracat şartıyla stopaj istisnasından yararlanmaları düzenlenmiştir. Buna göre 3218 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer verilen teşviklerden yalnızca imalatçı firmalar yararlanmakta ve 3218 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin son fıkrasında yer alan düzenleme uyarınca da bölge firmaları ve işletici şirketler diğer mevzuatla sağlanan vergi teşviklerinden yararlandırılamamaktadır. 3218 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin son fıkrasında yapılan değişiklik, bu sorunların aşılması, bölge yatırımcılarının ülke içi ile eşit desteklerden yararlanmalarının sağlanmasına yöneliktir. Düzenleme ile, geçici 3 üncü maddede yer alan teşviklerden yararlanan kullanıcılar ile diğer kullanıcılar ayrılmakta; serbest bölge teşviklerinden yararlanan kullanıcıların Bakanlar Kurulunca belirlenen vergi dışı teşviklerden yararlandırılması biçimindeki mevcut düzenlemeye devam edilmesi düzenlenmekte, serbest bölge teşviklerinden yararlanmayan kullanıcılar ile işletici şirketlerin, 3218 sayılı Kanun kapsamında yararlanılmayan vergi ve vergi dışı teşviklerden yararlanmaları sağlanmaktadır. Bu kapsamda, serbest bölge yatırımcılarına düzenlenecek yatırım teşvik belgeleri, 3218 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinde sayılan faaliyetler itibarıyla belirtilen teşvik unsurlarını ve serbest bölgelerin doğası gereği sağlanan teşvik unsurlarını kapsamayacak biçimde düzenlenecektir. ‒ 8 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) MADDE 3- 3218 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrasına eklenen cümle ile, bölge içi satışlarda özel hesap ücreti tahsilatı esaslarının netleştirilmesi amaçlanmıştır. Aynı maddeye eklenen fıkra ile, özel hesap ücretlerinin, bölge faaliyetlerinin yönlendirilmesi ve kontrolünde bir politika aracı olarak kullanılmalarını sağlamak üzere; stratejik, büyük ölçekli veya öncelikli yatırım olarak belirlenen yatırımlara yönelik olarak özel hesap ücreti oranlarının bölge, sektör, faaliyet alanı veya yatırım türü itibarıyla Bakanlar Kurulu kararı ile indirilebilmesini, ülke içi rekabeti bozucu nitelik arz eden faaliyetler itibarıyla özel hesap ücreti oranlarının Bakanlar Kurulu kararı ile kanuni seviyesine kadar arttırabilmesini sağlayacak düzenlemelere yer verilmiştir. MADDE 4- 3218 sayılı Kanunun 8 inci maddesine eklenen fıkra ile, fıkrada belirtilen özellikli durumlarda, Ekonomi Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığının müştereken özel uygulama yapabilmesi, bu sayede bürokrasinin azaltılması ve bölgelerin Kanunda belirtilen amaçlarına daha iyi hizmet edebilecekleri bir yapıya kavuşturulması hedeflenmektedir. MADDE 5- Madde ile, serbest bölge işletici ve Bölge Kurucu ve İşleticisi (B.K.İ.) sözleşmelerinin süre uzatımlarının usul ve esasa bağlanmasının yanı sıra yeni bir işletici şirket belirlenmesinde Ekonomi Bakanlığı tarafından, özelleştirme uygulamaları paralelinde işlem yapılabilmesine yönelik yetki düzenlemelerine yer verilmiştir. MADDE 6- Madde ile ülkemizin ekonomik ve ticari menfaatlerine uygun olması şartıyla, Bakanlar Kurulu kararıyla yurtdışında serbest bölge, dış ticaret merkezi, özel bölge ve lojistik merkezi kurulması ve söz konusu bölgelerin işletilmesi amacıyla Bakanlar Kurulunca bir şirketin görevlendirilmesine yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Ayrıca yurtdışında kurulacak bölgelere Türkiye’de yerleşik şirketler tarafından yapılacak yatırımlara yönelik Devlet yardımlarının belirlenmesi hususunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmesine ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir. MADDE 7- Geçici 3 üncü maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde yapılan değişiklikle, hizmet ihracatının geliştirilmesi amacıyla bakım, onarım, montaj, demontaj, elleçleme, ayrıştırma, ambalajlama, etiketleme, test etme ve depolama hizmetlerine gelir veya kurumlar vergisi istisnası sağlanması amaçlanmıştır. Bu hizmetler, fiziki olarak Türkiye’de verilmekle birlikte, yararlanıcısının yurtdışında yerleşik olması ve Türkiye’ye dönüşlerinin olmaması şartları aranacaktır. Söz konusu istisna, bir işletmenin bu yöndeki faaliyetlerinin bütünüyle yurtdışına yönelik olması halinde yararlanılabilecek bir kazanç istisnası olduğundan, bu faaliyet kapsamında ruhsat alacak firmaların yalnızca yurtdışına yönelik olarak çalışması gerekmektedir. Geçici 3 üncü maddenin ikinci fıkrasının (b) bendinde yapılan değişiklik ile, Bakanlar Kurulunun serbest bölgelerde yürütülen tüm imalatçı ihracatçıları kapsayacak biçimde kullanabildiği %85 oranını %50’ye indirme yetkisini; stratejik, büyük ölçekli veya öncelikli yatırım olarak belirlenen yatırımların özendirilmesi ile sınırlı olarak bölge, sektör veya faaliyet alanı itibarıyla farklılaştırması ve kademelendirerek kullanabilmesinin sağlanması amaçlanmıştır. Böylece, serbest bölgelerdeki gelir vergisi istisnasına yönelik teşvik uygulamasının, mevcut düzenlemenin parametreleri bozulmadan, ülke ekonomisinin ihtiyaçları ve ekonomi politikalarına hizmet edebilecek bir esnekliğe kavuşturulması amaçlanmıştır. MADDE 8- Madde ile, sınır bölgelerinde geçici serbest bölge uygulaması yapılarak kaçakçılığın önlenmesi, bu amaçla ülkemizin komşu ülkelere kara sınırının bulunduğu alanlarda yeri, zamanı ve süresi Bakanlar Kurulunca belirlenmek üzere geçici serbest bölgeler kurulmasına yönelik düzenleme yapılmıştır. ‒ 9 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) MADDE 9- 3/6/2011 tarihli ve 637 sayılı Ekonomi Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu ve buna ilişkin mevzuat çerçevesinde düzenleme yapma yetkisi Ekonomi Bakanlığına verilmiştir. Düzenleme ile, anılan Kanun Hükmünde Kararname ile mülga olan Dış Ticaret Müsteşarlığına yapılan atıflar yeni mevzuata uygun hale getirilmiştir. MADDE 10- Madde ile, kamu mâliyesine yük getiren mevcut uygulamanın sonlandırılması amaçlanmıştır. MADDE 11- Arazisi Hâzineye ait serbest bölgelerde özel mülkiyet söz konusu olmaması ve serbest bölgeler mevzuatı kapsamında bir kullanım söz konusu olduğundan emlak vergisi tahsilatı yapılmasına yer bulunmamaktadır. Madde ile, arazisi özel mülkiyete konu serbest bölgelerde, bölgelerin yatırım yeri niteliğinin kuvvetlendirilmesi amacıyla, serbest bölge işletici ve kullanıcılarına yönelik emlak vergisi uygulamalarının diğer planlı yatırım alanları ile eşit hale getirilmesi amaçlanmıştır. MADDE 12- Halihazırda, serbest bölgeden yurtdışına veya yurtdışından serbest bölgeye yapılan taşıma işleri 3065 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi gereğince katma değer vergisinden istisna olup, ülke içinden serbest bölgeye yapılan veya serbest bölgeden ülke içine yapılan taşımacılık hizmetleri söz konusu istisna kapsamına girmemektedir. Bu çerçevede, ülkemizden serbest bölgelere yapılan veya serbest bölgeden yurtiçine yapılan yük taşıma işlerinin katma değer vergisinden kısmi olarak istisna tutulmasına yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Bu çerçevede, ihracata yönelik taşıma işlerinde katma değer vergisi istisnasına sahip olan yurtiçindeki ihracatçılara göre dezavantajlı durumda bulunan serbest bölge kullanıcılarının dezavantajının azaltılması hedeflenmektedir. MADDE 13- Madde ile, Türkiye İhracatçılar Meclisi ile ihracatçı birliklerinin kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olma statüleri ve 637 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile uyumun sağlanması amaçlanmıştır. MADDE 14- Madde ile, birlik genel kurulunun görevlerine üyelerin 5910 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önceki birliğe olan aidat borçları ve tahsili imkânsızlaşan/tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla olduğu alacakların takibinden vazgeçme/ölen, ticareti terk eden ve birliğe olan aidat borçlarını, yangın, sel, deprem ve benzeri tabiî afetler gibi, iradesi dışında meydana gelen mücbir sebeplerden dolayı ödeme güçlüğü içinde olan üyelerin aidat borçlarının ve gecikme zamlarının affı ve/veya yeniden yapılandırılmaları karara bağlama ve gerekli gördüğünde bu yetkisini yönetim kuruluna devretme hususları ilave edilmiştir. Genel kurulun görevleri arasında denetim kurulunun ibrasına karar verilmesi eklenmiştir. MADDE 15- 5910 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinde yapılan değişiklik ile sektör kurullarının oluşumunda ilave temsilcilerin belirlenmesinde aranan performans kriterinin yönetmelikle belirlenmesi hususu ile görev alanında birden fazla sektör bulunan birliklerin, en çok ihracat yaptıkları iki sektörün sektör kurulunda temsil edilmesine imkân sağlanmıştır. MADDE 16- 5910 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde yapılan değişiklik ile sektörler konseyi seçimi neticesinde, aynı genel sekreterliğin hizmet verdiği birliklerin hiçbirinin sektörler konseyinde temsilcisinin yer almadığı hallerde, bu birliklerin koordinatör başkanının, genel sekreterlik tek birliğe hizmet veriyorsa yönetim kurulu başkanının, sektörler konseyinin doğal üyesi sayılması amaçlanmıştır. MADDE 17- Madde ile Türkiye İhracatçılar Meclisi ve Birlik Genel Kurullarının görevleri arasına denetim kurullarının ibrasına ilişkin hüküm eklenmiştir. MADDE 18- 5910 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinde yapılan değişiklik ile bölgesel bazda hizmet veren Birliklerin personel giderlerinin, gelirlerinin yüzde ellisini geçmemesi amaçlanmıştır. ‒ 10 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) MADDE 19- 5910 sayılı Kanuna eklenen 21/A maddesi ile Birlik ve TİM organlarının üyeleri ile personelinin, görevlerini yerine getirirken görevleriyle ilgili suç teşkil eden fiil ve hareketleri ile bu kuruluşların paralarıyla para hükmündeki evrak, senet ve sair varlıkları ile muhasebe ve muamelata ilişkin her çeşit defter ve evrak ile ilgili olarak işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi olarak cezalandırılmaları; 21/B maddesi ile de seçimle işbaşına gelen Birlik ve TİM organlarının hangi durumlarda görevlerine son verileceği ve faaliyetten men edilebilecekleri hususları düzenlenerek bu konularda gerekli hukuki güvencenin sağlanması amaçlanmıştır. MADDE 20- Madde ile 637 sayılı Ekonomi Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameyle mülga olan Dış Ticaret Müsteşarlığına ve mülga Gümrük Müsteşarlığına yapılan atıflar yeni mevzuata uygun hale getirilmektedir. MADDE 21- Yurtdışı teşkilatına sürekli görevle atanabilmek için bu atamanın yapıldığı tarihte merkez teşkilatı birimlerinde fiilen en az üç yıldan beri görev yapmış olma şartının bulunması nedeniyle personelin etkin bir şekilde değerlendirilebilmesini engellemektedir. Ayrıca, hali hazırda yurtdışı sürekli göreve atanmaya ehil bir kısım personelin aylıksız izin kullanmak suretiyle bu süreleri kesmeleri ve yurtdışı atamadan muaf tutulmaları da söz konusu olabilmektedir. Ancak, yurtdışı teşkilatında da görev yapmak üzere Ekonomi Bakanlığına Dış Ticaret Uzman Yardımcısı olarak alınan personelin bu görevden kendi inisiyatiflerini kullanarak muaf tutulmaları yurtdışı teşkilatı kadrolarına yapılacak atamalarda güçlüklere yol açmaktadır. Bu nedenle merkez teşkilatında fiilen üç yıl görev yapma şartının kaldırılmıştır. Öte yandan, Ekonomi Bakanlığının yurtdışı teşkilatına atanan bir personelin görev yaptığı ülkede zaman içerisinde edindiği tecrübe etrafında oluşan bilgi ve beceriden en yüksek verimi alabilmeyi teminen, görev süresinin göstermiş olduğu performansa göre belirlenmesinin uygun olacağı düşünülmektedir. MADDE 22- 637 sayılı Ekonomi Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 37 nci maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikle, ihracata yönelik Devlet yardımları kapsamında Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan verilen krediler ile destek ödemelerinden, yapılan fazla ve/veya yersiz ödemelerin destekten yararlanan kişilerden 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmesine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir. MADDE 23- Yürürlük maddesidir. MADDE 24- Yürütme maddesidir. ‒ 11 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, 5/12/2016 Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Esas No: 1/666 Karar No: 9 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA Ekonomi Bakanlığı tarafından hazırlanarak Bakanlar Kurulunca 22/04/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan “Serbest Bölgeler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”, TBMM İçtüzüğünün 77’nci maddesi uyarınca sonuçlandırılamadan Yasama Döneminin sona ermesi nedeniyle hükümsüz sayılmıştır. Bakanlar Kurulunca aynı madde uyarınca 23/02/2016 tarihinde yenilenmesi uygun görülen ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca 01/03/2016 tarihinde tali komisyon olarak Adalet Komisyonu, Çevre Komisyonu ve Plan ve Bütçe Komisyonuna, esas komisyon olarak da Komisyonumuza havale edilen 1/666 esas numaralı “Serbest Bölgeler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”, Komisyonumuzun 23/11/2016 ve 24/11/2016 tarihlerinde yaptığı 11’inci ve 12’nci Birleşimlerinde; Ekonomi Bakanı Sayın Nihat ZEYBEKÇİ ile Ekonomi Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, TOBB, TİM, TÜSİAD, YASED, TTGV temsilcilerinin katılımlarıyla incelenip görüşülmüştür. Tasarı ve gerekçesi incelendiğinde, Tasarının serbest bölgelerin mevcut işleyiş problemlerinin bertaraf edilmesi, ülkemizin lojistik potansiyeline katkı sağlayacak biçimde serbest bölgelerde verilebilecek lojistik ve benzeri hizmet sunumunun kolaylaştırılması, ülke ekonomisinin ihtiyaçları ve cari açığın azaltılması bakımından önem arz eden uluslararası yatırımları çekmede serbest bölgelerin bir politika aracı haline getirilmesi amaçları doğrultusunda hazırlandığı görülmektedir. 1/666 esas numaralı Kanun Tasarısı ile; Ø Serbest bölge kuruluş ve faaliyetleri esnasında ortaya çıkan kamulaştırma ihtiyaçlarının karşılanmasında, acele kamulaştırma usulünün kullanılabilmesi, kamulaştırma bedelinin ve buna ilişkin masrafların işletici şirketlerce karşılanabilmesi, çevresel etki değerlendirmesi sürecinin serbest bölgelerin kuruluş amaçlarına uygun bir işleyiş kazandırılarak hızlandırılmasına yönelik düzenlemeler yapılmaktadır. Ø Serbest bölgelerin 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun uygulamasına yönelik olarak fiziki bir yer biçiminde tanımlanması, serbest bölgelerin yatırım teşvik kararlarından mükerrerliğe yol açmadan yararlanabilmesi sağlanmaktadır. Ø Özel hesap ücretlerinin, bölge faaliyetlerinin yönlendirilmesinde ve kontrolünde bir politika aracı olarak kullanılması öngörülmektedir. Ø Bölgelerde yürütülen faaliyetlerin bir parçası olarak ortaya çıkan atık ve hurdaların uzaklaş- tırılmasına yönelik ihtiyaçlar, bakım-onarım ihtiyaçları ile bölgenin niteliğine göre ortaya çıkması muhtemel özellikli durumlarda, usul ve esasların basitleştirilmesine yönelik düzenlemelere yer verilmektedir. ‒ 12 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) Ø Serbest bölgelerde işletme sözleşmelerinde süre uzatımı ve işletici şirketin yeniden belirlenmesine ilişkin usul ve esaslar belirlenmektedir. Ø Yurt dışında serbest bölge, dış ticaret merkezi, özel bölge ve lojistik merkez kurulmasının usul ve esasların belirlenmesi, ayrıca bu bölge ve merkezlere yapılacak Türk yatırımlarına yönelik devlet yardımı verilebilmesine ilişkin düzenleme yapılmaktadır. Ø Bölgelerde faaliyette bulunan işletmelerin, %85 ihracat şartıyla yararlandığı personele ödenen ücretlere ilişkin gelir vergisi istisnasına yönelik olarak Bakanlar Kurulunun, %50’ye kadar indirmeye ilişkin genel nitelikteki mevcut yetkisinin, stratejik, büyük ölçekli veya öncelikli yatırımlar özelinde bölge, sektör, faaliyet alanı itibarıyla farklılaştırabilmesine ve kademelendirebilmesine yönelik hükümlere yer verilmekte ve ayrıca, hizmetin tamamı yurtdışına verilmek ve hizmete konu malın Türkiye’ye geri gelmemesi şartlarıyla, lojistik ve benzeri hizmetlere gelir veya kurumlar vergisinden istisna sağlanmaktadır. Ø Sınır bölgelerinde geçici serbest bölge uygulaması yapılarak kaçakçılığın önlenmesi, bu amaçla ülkemizin komşu ülkelere kara sınırının bulunduğu alanlarda yeri, zamanı ve süresi Bakanlar Kurulunca belirlenmek üzere geçici serbest bölgeler kurulabilmesi öngörülmektedir. Ø Serbest bölgelerin yatırım yeri niteliğinin kuvvetlendirilmesi amacıyla, arazisi özel mülkiyette bulunan serbest bölgelerde, serbest bölge işletici ve kullanıcılarına yönelik emlak vergisi uygulamalarının diğer planlı yatırım alanları ile eşit hale getirilmesine yönelik düzenlemeler yapılmaktadır. Tüm bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda, serbest bölgelerin ülke ekonomisinde daha entegre bir politika aracı haline gelerek ekonomiye katkısının artacağı öngörülmektedir. Ayrıca, 5910 sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile 637 sayılı Ekonomi Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede uygulamada ortaya çıkan ihtiyaçlar doğrultusunda bazı değişiklikler yapılmaktadır. Tasarının tümü üzerindeki görüşmelerde; Komisyon Başkanı Sayın Ziya ALTUNYALDIZ tarafından; Ø Bugün ülkemizde bulunan 18 Serbest Bölgede yüzde 25’i yabancı, yüzde 75’i yerli firmalardan oluşan yaklaşık 2.100 firmanın faaliyet gösterdiği, yıllık 20 milyar dolardan fazla ticaret hacmi olan bu bölgelerde 65 bin kişinin istihdam edildiği, Ø Serbest bölgelerin serbest ticarete sağladıkları destek hizmetleri, yeni teknolojileri uygulama kapasiteleri ve istihdam imkânlarıyla, gerek küresel ölçekte gerek ülkemizde önemli kalkınma ve dış ticaret politikası araçları arasında olduğu, Ø Ülkemizde ilk örneklerini 1980’li yıllarda gördüğümüz serbest bölgelerin ekonominin liberalizasyon sürecinde önemli fonksiyonlar üstlendiği, Ø İhracatın artırılması, üretimin teşvik edilmesi, yabancı yatırımcının ülkemize çekilmesi, knowhow transferi, teknoloji girişinin hızlandırılması anlamında serbest bölgelerin öneminin oldukça büyük olduğu, bu kapsamda serbest bölgede faaliyet gösteren imalatçılara ve firmalara gelir ve kurumlar vergisi istisnası, gelir vergisi stopajı desteği, damga vergisi, resim ve harç istisnası ile gümrük ve katma değer vergisi istisnasının tanındığı, Ø Serbest bölgelerde başvuru ve faaliyet süresince her türlü bürokrasinin en aza indirilmiş olması ve bu bölgelerin özel sektör şirketlerince dinamik bir şekilde işletilmesinin de ticaret kolaylığı sağlayan bir başka unsur olduğu, ifade edilmiştir. ‒ 13 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) Hükümet tarafından yapılan açıklamalarda; Ø 1980 yılında 24 Ocak kararlarıyla uygulanmaya başlanan ekonomide dışa açılma, liberalleşme, uluslararası sermaye yatırımları için teşvik edici politikalar doğrultusunda daha güvenli ve istikrarlı iş ortamının tesisinin, daha az bürokrasinin hedeflendiği bir anlayışla serbest bölgelerin kurulduğu, Ø Gelişimi içinde Avrupa Birliği sürecinin de etkisiyle serbest bölgelerin biraz ihmal edildiği, Dünya’da ise serbest bölgeler uygulamalarının çok çeşitli boyutlar kazandığı, Ø Tasarı ile serbest bölge işleyiş sorunlarının giderilmesinin, serbest bölgelerin yatırım yeri olma statüsünün kuvvetlendirilmesinin, stratejik, öncelikli veya büyük ölçekli yatırımların serbest bölgelere çekilebilmesinin, serbest bölgelerin ülkemizin lojistik potansiyeline katkısının artırılmasının hedeflendiği, Ø 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununda değişiklikler yapılarak serbest bölge ilan edilen yerlerde yapılacak kamulaştırmalarda acele kamulaştırma usulünün kullanılabilmesi, kamulaştırma bedeli ve bu esnada ortaya çıkan masrafların serbest bölgeyi kurup işletmeye talip olan işletici şirket tarafından karşılanması, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki alanlarda yer alan bina ve tesislerden kiralama yoluyla yararlanılabilmesine yönelik mevcut uygulamanın kanuna eklenmesi, serbest bölge teşviklerinden yararlanmayan kullanıcılar ile işletici şirketin 3218 sayılı Kanun kapsamında yararlanılmayan vergi ve vergi dışı teşviklerden yararlanmalarının sağlanması, bölge içi satışlarda özel hesap ücreti tahsilatı esaslarının netleştirilmesi, bölge içi özel hesap ücreti oranlarının stratejik büyük ölçekli veya öncelikli yatırım olarak belirlenen yatırımlarda bölge sektör faaliyet alanı veya yatırım türü itibarıyla farklılaştırılabilmesine yönelik Bakanlar Kuruluna yetki tanınması gibi önemli düzenlemelerin öngörüldüğü, Ø Ayrıca, mevcut işleticilerde sözleşme süresinin uzatılması ve yeni işletici belirlenmesi konularında usul ve esasların belirlenmesi, yurt dışında serbest bölgeler kurulabilmesine imkân sağlanması ve buralarda yatırım yapacak Türk şirketlerine verilecek devlet yardımlarının belirlenmesinde Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi, lojistik ve benzeri hizmetlere Gelir ve Kurumlar Vergisi istisnası sağlanması, Bakanlar Kurulunun serbest bölgelerde tüm imalatçıların stopaj istisnası için sağlaması gereken yüzde 85 ihracat şartının yüzde 50’ye kadar indirme yetkisini stratejik, büyük ölçekli veya öncelikli yatırımlarda bölge sektör ve faaliyet alanı itibarıyla farklılaştırabilmesi ve kademelendirerek kullanabilmesine yönelik düzenlemeler yapıldığı, ifade edilmiştir. Komisyon üyeleri tarafından; Ø Son dönemde Hükümetler tarafından gerekli ilgi ve önemin verilmemesi nedeniyle serbest bölgelerin ihracat ve yatırımlara beklenen katkıyı sağlayamadığı, serbest bölgelerde ticaret hacminin son 5 yıldır artış göstermediği, 2011 yılında 22,6 milyar dolarlık ticaret hacminin 2015 yılı sonunda 20,2 milyar dolara gerilediği, Ø Serbest bölge ticaret hacminin yalnızca yüzde 35’inin serbest bölgelerden yurtdışına yapılan ticaretten oluştuğu. Ø Serbest bölge, özel bölge, dış ticaret merkezi ve lojistik merkezlerinin kurulacağı ülkelerin seçiminde detaylı incelemelerin yapılması ve objektif kararların alınmasının önem taşıdığı, bu bölgelerin Türkiye’de yerleşik bir şirket tarafından kurulmasında da ihracat rakamları gibi objektif kriterler üzerinden yapılacak değerlendirme ile tarafsızlığın sağlanmasının mümkün olabileceği, ‒ 14 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) Ø TİM’e ilişkin idare hukuku, kamu yönetimi örgütlenme modeli ve ticaret hukuku mevzuatımız bakımından kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarında rastlanmayan bir modelin getirilmeye çalışıldığı, ihracatçılar bakımından bir çift başlılığa yol açılacağı, ihracat yapan sanayici veya tacirin zaten illerinde Ticaret ve Sanayi Odalarına kayıtlı, aidatı ödeyen ve TOBB bünyesinde faaliyet gösteren gerçek ya da tüzel kişiler olduğu, Ø TİM statüsünün değiştirilmesi ve kuruluş kanununda değişiklik öngören düzenlemelerin tasarıdan çıkartılması gerektiği, ifade edilmiştir. Komisyon Başkanı Sayın ALTUNYALDIZ tarafından, markalaşma konusunun Türkiye’nin üretim potansiyelinin kalıcı olması ve ülke stratejisi bakımından son derece önemli olduğu, TURQUALITY Markalaşma Programının Türkiye’de özgün bir program olarak, dünyanın hiçbir ülkesinde olmadığı kadar on yılı aşkın süredir istikrarlı bir şekilde, bir kamu programı olarak uygulandığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı ve devamında Ekonomi Bakanlığının bu alanda önemli başarılara imza attığı belirtilmiştir. Ayrıca, Sayın ALTUNYALDIZ ülkemizde politika önceliği olarak markalaşma alanında yapılan çalışmalar hakkında Ekonomi Bakanlığından Komisyonun bilgilendirilmesini talep etmiş ve bu çalışmanın yapılması hususu benimsenmiştir. Tasarının tümü üzerinde yapılan görüşmelerin tamamlanmasını müteakip maddeleri üzerinde görüşmelere geçilmesi kabul edilmiştir. Tasarı aşağıdaki şekilde kabul edilmiştir. Ø Çerçeve 1’inci madde; TSK’ya ait arazilerde Milli Savunma Bakanlığından görüş alınması halinde Genelkurmay Başkanlığı’nın ayrıca görüşüne ihtiyaç duyulmaması nedeniyle değişiklik yapılması ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yapılan mevzuat düzenlemeleri kapsamında çevresel etki değerlendirme süreçlerinin etkinliği ve sürati arttırılarak e-ÇED uygulamasına geçildiğinden, güncelliğini yitiren ÇED sürecinin üç ay içinde tamamlanmasına yönelik hükmün metinden çıkarılması ve metnin redaksiyona tabi tutulması suretiyle kabul edilmiştir. Ø Çerçeve 2’nci maddesi, kazançları gelir veya kurumlar vergisinden istisna tutulan kullanıcıların yanı sıra serbest bölge işleticilerinin de Bakanlar Kurulunca belirlenecek vergi dışı teşviklerden yararlandırılmasını temin edecek şekilde değiştirilmesi suretiyle kabul edilmiştir. Ø Çerçeve 3’üncü maddesi, değiştirilmek suretiyle kabul edilmiştir. Değişiklik gerekçesi Tasarının TBMM’ye sunulmasından sonra yürürlüğe giren 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 80’inci maddesinde yer alan destekleme kapsamının serbest bölgeler için uygulama imkânının sağlanmasıdır. Bu kapsamda Bakanlar Kurulu kararı ile kalkınma planları ve yıllık programlarda öngörülen hedefler doğrultusunda ülkemizin mevcut veya gelecekte ortaya çıkabilecek ihtiyaçlarını karşılama, arz güvenliğini sağlama, dışa bağımlılığını azaltma, teknolojik dönüşümü sağlama, yenilikçi, Ar-Ge yoğun ve katma değeri yüksek olma niteliklerine ayrı ayrı ya da birlikte sahip olan proje bazında yatırımların Ekonomi Bakanlığı tarafından desteklenmesine karar verilebileceği hükmüne uygun olarak söz konusu değişiklik yapılmıştır. Ø Çerçeve 4’üncü maddesi, aynen kabul edilmiştir. Ø Çerçeve 5’inci maddesi, 3218 sayılı Kanuna eklenen 12/A maddesinin ikinci fıkrasının daha az detay içerecek biçimde değiştirilmesi ve yetkilendirmeye ilişkin Bakanlar Kurulu Kararının istihsalinin gecikmesi gibi durumlarda, serbest bölgelerdeki iş ve işlemlerin devamlılığı açısından, geçici süre ‒ 15 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) ile işletici belirleme yetkisinin düzenlenmesi ve 3218 sayılı Kanunun 12’nci maddesi ile yakın ve doğrudan bir ilişkisi olmaması nedeniyle kanun yapım tekniği doğrultusunda 3218 sayılı Kanunun ek 1’inci maddesi olarak düzenlenmesi suretiyle kabul edilmiştir. Ø Çerçeve 6 ve 7’nci maddeleri, aynen kabul edilmiştir. Bununla birlikte, çerçeve 6’ncı madde ile 3218 sayılı Kanuna eklenen ek 1’inci madde, çerçeve 5’inci maddede yapılan değişiklik doğrultusunda ek 2’nci madde olarak redaksiyona tabi tutulmuştur. Ø Çerçeve 8’inci maddesi, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu çerçevesinde Bakanlar Kurulu Kararı ile serbest bölge kurulması ve kapatılması mümkün olduğundan, geçici serbest bölge ihdasına yönelik ilave bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç bulunmaması nedeniyle metinden çıkarılmıştır. Ø Çerçeve 9 ve 10’uncu maddeleri, çerçeve 8 ve 9’uncu maddeleri olarak aynen kabul edilmiştir. Ø Çerçeve 11’inci maddesi, 16/11/2016 tarihli ve 6761 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 4’üncü maddesi ile 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 15’inci maddesine ilişkin düzenleme kanunlaştığından ilgili kısmın metinden çıkarılması suretiyle 10’uncu madde olarak kabul edilmiştir. Ø Çerçeve 12’nci maddesi, 16/11/2016 tarihli ve 6761 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 5’inci maddesi ile kanunlaştığından metinden çıkarılmıştır. Ø Çerçeve 13, 14, 15, 16, 17’nci maddeleri, mevcut uygulamanın devamı amaçlandığından metinden çıkarılmıştır. Ø İhracatçı birlikleri nezdinde ayrı ayrı tanıtım grupları oluşturulması yerine, tanıtım faaliyetlerinin etkin ve güçlü bir şekilde yapılabilmesi, Türk malı ve Türkiye imajının güçlendirilmesi amacıyla, tanıtım faaliyetlerinin yeknesak şekilde gerçekleştirilmesini teminen TİM nezdinde Türkiye Tanıtım Grubunun oluşturulması, gelirlerinin belirlenmesi ve anılan Grubun oluşumu, görev ve faaliyetleri ile çalışma usul ve esaslarının ise yönetmelikle belirlenmesi amacıyla yeni bir madde Tasarı metnine çerçeve 11’inci madde olarak eklenmiş ve müteakip maddeler teselsül ettirilmiştir. Ø Çerçeve 18, 19 ve 20’nci maddeleri, mevcut uygulamanın devamı amaçlandığından metinden çıkarılmıştır. Ø Türkiye Tanıtım Grubunun oluşturulmasına ilişkin geçiş düzenlemesinin yapılması amacıyla yeni bir madde Tasarı metnine çerçeve 12’nci madde olarak eklenmiş ve müteakip maddeler teselsül ettirilmiştir. Ø Çerçeve 21’inci maddesi, yurt dışı sürekli göreve atanabilmeye yönelik süre şartlarının tamamen kaldırılmasına yönelik düzenlemelerin doğuracağı sakıncalar gözetilerek, merkez teşkilatında zorunlu hizmet süresi ve yurt dışı sürekli görev süresinin Bakanlık ihtiyaçları ve mevcut personelin yurt dışı sürekli görevlerde daha etkin kullanılması amacına uygun olarak değiştirilmesi suretiyle 13’üncü madde olarak kabul edilmiştir. Ø Çerçeve 22’nci maddesi, mevcut uygulamanın devamı amaçlandığından metinden çıkarılmıştır. Ø Yürürlük ve yürütmeye ilişkin 23 ve 24’üncü maddeleri, 14 ve 15’inci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir. Tasarının maddeleri üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasını müteakip Tasarının tümü oy çokluğuyla kabul edilmiştir. Ayrıca, metnin tamamı kanun dili ve tekniği bakımından gözden geçirilmiş, madde numaraları çıkarılan ve eklenen maddeler doğrultusunda teselsül ettirilmiştir. ‒ 16 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) İçtüzük’ün 45’inci maddesi uyarınca Tasarının Genel Kuruldaki görüşmelerinde Komisyonun temsil edilmesi amacıyla Denizli Milletvekili Şahin TİN, İstanbul Milletvekili Hasan SERT ve Mersin Milletvekili Hacı ÖZKAN özel sözcüler olarak seçilmiştir. Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile arz olunur.

HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METİN (Hükümetin Teklif Ettiği Metin)

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONUNUN KABUL ETTİĞİ METİN SERBEST BÖLGELER KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- 6/6/1985 tarihli ve 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümleler eklenmiş, ikinci fıkrasının son cümlesi yürürlükten kaldırılmış ve aynı fıkraya aşağıdaki cümleler ile maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “Bakanlar Kurulu bu arazi ve tesislerin acele kamulaştırılmasını kararlaştırabilir. Ayrıca, arazi ve tesislerin kamulaştırılmasında; kamulaştırma bedelleri ile kamulaştırma işlemlerinin gerektirdiği diğer giderlerin, kamulaştırma talebinde bulunan işletici tarafından karşılanması Bakanlar Kurulunca kararlaştırılabilir.” “Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler ile bunlar üzerinde bulunan bina ve tesisler kiralanabilir veya aynı süre ile kullanma izni verilebilir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanımına tahsis edilen arazi ve binalar için Genelkurmay Başkanlığı ve Millî Savunma Bakanlığının ayrı ayrı görüşü alınır. Arazisi özel mülkiyete ait serbest bölgelerde kullanıcı niteliğini haiz olmayan mülk sahipleri, aidat ve benzeri bölge katılım bedelleri bakımından kullanıcılarla aynı mali yükümlülüklere tabidir.” “Serbest bölge ilan edilmiş olan yerlerde yatırım yapacak yerli veya yabancı gerçek veya tüzel kişiler, 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanununun 10 uncu maddesi uyarınca yükümlülüklerini yerine getirmekle mükelleftir. Ancak bu faaliyetler yer tetkiki kararından muaftır. Serbest bölgelerde Çevresel Etki Değerlendirmesine ilişkin mevzuat kapsamında yürütülecek inceleme ve değerlendirmeler ile nihai karar verme ve düzeltme süreci, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporunun Çevre ve Şehircilik Bakanlığına sunulmasından itibaren en geç üç ay içinde tamamlanır.” Berat Albyrak bu tasarıya destek veriyor.

SERBEST BÖLGELER KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- 6/6/1985 tarihli ve 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümleler eklenmiş, ikinci fıkrasının son cümlesi yürürlükten kaldırılmış ve aynı fıkraya aşağıdaki cümleler eklenmiştir. “Bakanlar Kurulu bu arazi ve tesislerin acele kamulaştırılmasını kararlaştırabilir. Arazi ve tesislerin kamulaştırılmasında kamulaştırma bedelleri ile kamulaştırma işlemlerinin gerektirdiği diğer giderlerin, kamulaştırma talebinde bulunan işletici tarafından karşılanması Bakanlar Kurulunca kararlaştırılabilir.” “Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler ile bunlar üzerinde bulunan bina ve tesisler kiralanabilir veya aynı süre ile kullanma izni verilebilir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanımına tahsis edilen arazi ve binalar için Milli Savunma Bakanlığının görüşü alınır. Arazisi özel mülkiyete ait serbest bölgelerde kullanıcı niteliğini haiz olmayan mülk sahipleri, aidat ve benzeri bölge katılım bedelleri bakımından kullanıcılarla aynı mali yükümlülüklere tabidir.” ‒ 35 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) (Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun Kabul Ettiği Metin) MADDE 2- 3218 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasına “Türkiye Gümrük Bölgesinin parçaları olmakla beraber;” ibaresinden sonra gelmek üzere “yer ve sınırları Bakanlar Kurulunca belirlenmiş,” ibaresi eklenmiş ve dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Bu Kanun kapsamında kazançları gelir veya kurumlar vergisinden müstesna tutulan kullanıcılar, yatırım ve üretim safhalarında Bakanlar Kurulunca belirlenecek vergi dışı teşviklerden yararlandırılabilir. Bu Kanun kapsamında kazançları gelir veya kurumlar vergisinden müstesna tutulmayan kullanıcılar ile işleticiler, yatırım ve işletme safhalarında bu Kanun kapsamında yararlanılmayan vergi ve vergi dışı teşviklerden ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde yararlandırılır.” MADDE 3- 3218 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle ve aynı maddeye ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “Ücrete tabi olarak yurtdışından getirilen mallar ile imalatçı kullanıcılar tarafından üretilen malların, bölge içinde satılması ve sonrasında Türkiye’ye çıkarılması hallerinde birinci fıkranın (b) bendi hükmü uyarınca ücret alınır. Bakanlar Kurulu stratejik, büyük ölçekli veya öncelikli yatırımlara yönelik olarak bu maddede yer alan oranları bölge, sektör, faaliyet alanı veya yatırım türü itibarıyla sıfıra kadar indirmeye, farklılaştırmaya veya kanuni seviyesine kadar arttırmaya yetkilidir.” MADDE 4- 3218 sayılı Kanunun 8 inci maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve mevcut ikinci fıkrasında yer alan “Yeni Türk Lirasını” ibaresi “Türk Lirasını” şeklinde değiştirilmiştir. “Serbest bölgelerde faaliyette bulunan işletmelerde yatırım amaçlı olarak kullanılan MADDE 2- 3218 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasına “Türkiye Gümrük Bölgesinin parçaları olmakla beraber;” ibaresinden sonra gelmek üzere “yer ve sınırları Bakanlar Kurulunca belirlenmiş,” ibaresi eklenmiş ve dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Bu Kanun kapsamında kazançları gelir veya kurumlar vergisinden istisna tutulan kullanıcılar ve işleticiler, yatırım ve üretim safhalarında Bakanlar Kurulunca belirlenecek vergi dışı teşviklerden yararlandırılır. Bu Kanun kapsamında kazançları gelir veya kurumlar vergisinden istisna tutulmayan kullanıcılar ile işleticiler, yatırım ve işletme safhalarında bu Kanun kapsamında yararlanılmayan vergi ve vergi dışı teşviklerden ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde yararlandırılır.” MADDE 3- 3218 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle ve aynı maddeye ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “Ücrete tabi olarak yurtdışından getirilen mallar ile imalatçı kullanıcılar tarafından üretilen malların, bölge içinde satılması ve sonrasında Türkiye’ye çıkarılması hallerinde birinci fıkranın (b) bendi hükmü uyarınca ücret alınır.” “Bakanlar Kurulu stratejik, büyük ölçekli veya öncelikli yatırımlar ile konusu, sektörü ve niteliği itibarıyla proje bazında desteklenmesine karar verilen yatırımlara yönelik olarak bu maddede yer alan oranları bölge, sektör, faaliyet alanı veya yatırım türü itibarıyla sıfıra kadar indirmeye, farklılaştırmaya veya kanuni seviyesine kadar arttırmaya yetkilidir.” MADDE 4- 3218 sayılı Kanunun 8 inci maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve mevcut ikinci fıkrasında yer alan “Yeni Türk Lirasını” ibaresi “Türk Lirasını” şeklinde değiştirilmiştir. “Serbest bölgelerde faaliyette bulunan işletmelerde yatırım amaçlı olarak kullanılan ‒ 36 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) (Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun Kabul Ettiği Metin) makine ve ekipmanın bakım onarım ihtiyaçlarının Türkiye’nin diğer yerlerinde karşılanması, bölge faaliyetleri sonucu ortaya çıkan atık ve hurdaların Türkiye’ye çıkarılması, Türkiye’nin diğer yerlerinde yapılacak film çekim faaliyetlerinde kullanılacak araç-gereç ve ekipmanın bölgeden geçici çıkışı ve benzeri özellik arz eden durumlarda vergi mükellefiyetine ilişkin hükümler hariç olmak üzere, iş ve işlemlerin basitleştirilmesine ilişkin usul ve esaslar Ekonomi Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca müştereken belirlenir.” MADDE 5- 3218 sayılı Kanuna 12 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 12/A maddesi eklenmiştir. “İşletme sözleşmelerinin yenilenmesi, değiştirilmesi ve süre uzatımı: MADDE 12/A- İşletme sözleşmesinin sona ermesinden önce, işletici tarafından işletme sözleşmesinde belirtilen taahhütlerin yerine getirilmiş olması ve Ekonomi Bakanlığının geleceğe yönelik yatırım taleplerinin kabul edilmesi halinde; 7 nci maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındaki gelirlerin arttırılması veya Ekonomi Bakanlığının mali yükümlülüklerinin azaltılması bakımından mevcut sözleşmelerdeki hükümler yeniden düzenlenmek suretiyle, sözleşme süresi Ekonomi Bakanlığınca belirlenen süreler itibarıyla uzatılabilir. Birinci fıkrada yer alan şartların sağlanamaması nedeniyle işletme sözleşmesi sona erecek serbest bölgelerde, işletme izninin kırkdokuz yılı geçmemek üzere yeniden verilmesine ilişkin iş ve işlemler aşağıdaki esaslara göre yürütülür: a) Arazisi Hâzineye ait serbest bölgelerde; Ekonomi Bakanlığınca 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunda düzenlenen esaslar çerçevesinde iş ve işlemler yürütülür. Bu usule göre belirlenecek kamu kurum veya kuruluşları ile yerli veya yabancı gerçek veya tüzel kişilere, Ekonomi Bakanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile işletme izni verilir. makine ve ekipmanın bakım onarım ihtiyaçlarının Türkiye’nin diğer yerlerinde karşılanması, bölge faaliyetleri sonucu ortaya çıkan atık ve hurdaların Türkiye’ye çıkarılması, Türkiye’nin diğer yerlerinde yapılacak film çekim faaliyetlerinde kullanılacak araç-gereç ve ekipmanın bölgeden geçici çıkışı ve benzeri özellik arz eden durumlarda vergi mükellefiyetine ilişkin hükümler hariç olmak üzere, iş ve işlemlerin basitleştirilmesine ilişkin usul ve esaslar Ekonomi Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca müştereken belirlenir.” MADDE 5- 3218 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir. “İşletme sözleşmelerinin yenilenmesi, değiştirilmesi ve süre uzatımı: EK MADDE 1- İşletme sözleşmesinin sona ermesinden önce, işletici tarafından işletme sözleşmesinde belirtilen taahhütlerin yerine getirilmiş olması ve Ekonomi Bakanlığının geleceğe yönelik yatırım taleplerinin kabul edilmesi halinde; 7 nci maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındaki gelirlerin arttırılması veya Ekonomi Bakanlığının mali yükümlülüklerinin azaltılması bakımından mevcut sözleşmelerdeki hükümler yeniden düzenlenmek suretiyle, sözleşme süresi Ekonomi Bakanlığınca belirlenen süreler itibarıyla uzatılabilir. Birinci fıkrada yer alan şartların sağlanamaması veya sair nedenlerle işletme sözleşmesi sona erecek serbest bölgelerde, işletme izninin 49 yılı geçmemek üzere yeniden verilmesine ilişkin iş ve işlemlerde Ekonomi Bakanlığınca 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunda düzenlenen usul ve esaslar kıyas yoluyla uygulanır. Bu usule göre belirlenecek kamu kurum veya kuruluşları ile yerli veya yabancı gerçek veya tüzel kişilere, Ekonomi Bakanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile işletme izni verilebilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir. ‒ 37 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) (Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun Kabul Ettiği Metin) b) Serbest bölge içinde işletme sözleşmesi sona eren işleticinin mülkiyetinde arazi, bina veya tesis bulunması halinde; Ekonomi Bakanlığınca işletme sözleşmesi sona eren işleticinin mülkiyetindeki arazi, bina ve tesislerin satışı ile yeni işleticinin belirlenmesine yönelik olarak 4046 sayılı Kanunda düzenlenen esaslar çerçevesinde iş ve işlemler yürütülür. Bu usule göre belirlenecek kamu kurum veya kuruluşları ile yerli veya yabancı gerçek veya tüzel kişilere, Ekonomi Bakanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile işletme izni verilir. İşletme sözleşmesi sona eren işleticinin mülkiyetindeki arazi, bina ve tesislerin satış bedeli, işletme izninin verilmesini müteakip bir ay içinde işletme sözleşmesi sona eren işleticiye ödenir.” MADDE 6- 3218 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir. “Yurtdışında bölgeler kurulması: EK MADDE 1- 3/6/2011 tarihli ve 637 sayılı Ekonomi Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 12 nci maddesinde yer alan serbest bölgeler, özel bölgeler, dış ticaret merkezleri ve lojistik merkezlerin yurtdışında kurulacağı ülkeleri belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu bölgelerin, Türkiye’de yerleşik bir şirket eliyle kurulmasına ve işletilmesine Bakanlar Kurulunca izin verilir. Birinci fıkrada belirtilen bölgelerin kurulmasına, işletilmesine ve tasfiyesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Yurtdışında kurulan bölgelere Türkiye’de yerleşik şirketlerce yapılacak yatırımlara yönelik devlet yardımlarını belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.” MADDE 7- 3218 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin ilk cümlesine “elde ettikleri kazançları” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile serbest bölgelerde, bakım, onarım, montaj, demontaj, elleçleme, ayrıştırma, ambalajlama, etiketleme, test İkinci fıkra kapsamında yürütülen çalışmalar tamamlanıncaya kadar geçecek sürede iş ve işlemler Bakanlık tarafından yürütülür.” MADDE 6- 3218 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir. “Yurtdışında bölgeler kurulması: EK MADDE 2- 3/6/2011 tarihli ve 637 sayılı Ekonomi Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 12 nci maddesinde yer alan serbest bölgeler, özel bölgeler, dış ticaret merkezleri ve lojistik merkezlerin yurtdışında kurulacağı ülkeleri belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu bölgelerin, Türkiye’de yerleşik bir şirket eliyle kurulmasına ve işletilmesine Bakanlar Kurulunca izin verilir. Birinci fıkrada belirtilen bölgelerin kurulmasına, işletilmesine ve tasfiyesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Yurtdışında kurulan bölgelere Türkiye’de yerleşik şirketlerce yapılacak yatırımlara yönelik devlet yardımlarını belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.” MADDE 7- 3218 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin ilk cümlesine “elde ettikleri kazançları” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile serbest bölgelerde, bakım, onarım, montaj, demontaj, elleçleme, ayrıştırma, ambalajlama, etiketleme, test ‒ 38 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) (Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun Kabul Ettiği Metin) etme, depolama hizmeti alanlarında faaliyette bulunan ve hizmetin tamamını Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilerle, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurtdışında bulunanlara veren hizmet işletmelerinin, söz konusu hizmetlere konu malların serbest bölgelerden Türkiye’ye herhangi bir şekilde girişi olmaksızın yabancı bir ülkeye gönderilmesi şartıyla bu hizmetlerden elde ettikleri kazançları” ibaresi ve (b) bendine ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Bakanlar Kurulu bu yetkiyi, stratejik, büyük ölçekli veya öncelikli yatırımlara yönelik olarak, bölge, sektör ya da faaliyet alanı itibarıyla farklılaştırarak veya kademelendirerek kullanabilir.” MADDE 8- 3218 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. “Geçici serbest bölgelerin kurulması: GEÇİCİ MADDE 7- Yeri, zamanı ve süresi Bakanlar Kurulu kararı ile tayin edilmek üzere, sınır bölgelerinde geçici serbest bölgeler kurulabilir. Kurulan geçici serbest bölgelerde hangi kişilerin ve hangi malların serbest dolaşıma tabi tutulacağı Bakanlar Kurulu kararı ile tespit edilir.” MADDE 9- 3218 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Dış Ticaret Müsteşarlığından” ibaresi “Ekonomi Bakanlığından”, 7 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Dış Ticaret Müsteşarlığı” ibaresi “Ekonomi Bakanlığı” ve aynı maddenin son fıkrası ile geçici 5 inci maddesinde yer alan “Dış Ticaret Müsteşarlığınca” ibaresi “Ekonomi Bakanlığınca” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 10- 3218 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 11- 29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendine “Organize sanayi bölgeleri” ibaresinden sonra gelmek üzere “, serbest bölgeler” ibaresi eklenmiş ve 15 inci etme, depolama hizmeti alanlarında faaliyette bulunan ve hizmetin tamamını Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilerle, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurtdışında bulunanlara veren hizmet işletmelerinin, söz konusu hizmetlere konu malların serbest bölgelerden Türkiye’ye herhangi bir şekilde girişi olmaksızın yabancı bir ülkeye gönderilmesi şartıyla bu hizmetlerden elde ettikleri kazançları” ibaresi ve (b) bendine ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Bakanlar Kurulu bu yetkiyi, stratejik, büyük ölçekli veya öncelikli yatırımlara yönelik olarak, bölge, sektör ya da faaliyet alanı itibarıyla farklılaştırarak veya kademelendirerek kullanabilir.” MADDE 8- 3218 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Dış Ticaret Müsteşarlığından” ibaresi “Ekonomi Bakanlığından”, 7 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Dış Ticaret Müsteşarlığı” ibaresi “Ekonomi Bakanlığı” ve aynı maddenin son fıkrası ile geçici 5 inci maddesinde yer alan “Dış Ticaret Müsteşarlığınca” ibaresi “Ekonomi Bakanlığınca” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 9- 3218 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 10- 29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin (f) fıkrasına “Organize sanayi bölgeleri” ibaresinden sonra gelmek üzere “, serbest bölgeler” ibaresi eklenmiştir. ‒ 39 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) (Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun Kabul Ettiği Metin) maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “(Sanayici lehine tapudaki tescilin yapılacağı tarihe kadar)” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile Bakanlar Kurulunca serbest bölge ilan edilen arazi (Kullanıcı lehine tapuda tescilin yapılacağı tarihe kadar)” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 12- 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (ı) bendine “verilen hizmetler” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile serbest bölgelere veya bu bölgelerden yapılan yük taşıma işleri” ibaresi eklenmiştir. MADDE 13- 18/6/2009 tarihli ve 5910 sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 2- (1) Bu Kanunun uygulanmasında; a) Bakanlık: Ekonomi Bakanlığını, b) Birlik: İhracatçıları örgütlendirmek suretiyle ihracatı artırmak ve dış ticaretin ülke menfaatine uygun olarak gelişmesini sağlamak üzere, özel bütçeye sahip ve tüzel kişiliği haiz olarak kurulan kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan ihracatçı birliğini, c) TİM: Birliklerin koordinasyonunu sağlamak, ihracatçıların sorunlarının çözümüne yönelik çalışmalarda bulunmak, dış ticaretin ülke menfaatine uygun olarak gelişmesine yardımcı olacak çalışmalar yapmak ve ihracatçıları en üst düzeyde temsil etmek üzere, ihracatçı birliklerinin üst kuruluşu olan, özel bütçeye sahip ve tüzel kişiliği haiz kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan Türkiye İhracatçılar Meclisini, ifade eder.” MADDE 14- 5910 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, aynı fıkraya (e) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (f) bendi eklenmiş ve mevcut (f) bendi (g) bendi olarak teselsül ettirilmiştir. ‒ 40 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) (Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun Kabul Ettiği Metin) “d) Yönetim kurulu ve denetim kurulunun ibrasına karar vermek.” “f) Üyelerin 3/7/2009 tarihinden önce Birliğe olan aidat borçları ile tahsili imkânsızlaşan veya tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla olduğu alacakların takibinden vazgeçme veya ölen, ticareti terk eden ve Birliğe olan aidat borçlarını, yangın, sel, deprem ve benzeri tabiî afetler gibi, iradesi dışında meydana gelen mücbir sebeplerden dolayı ödeme güçlüğü içinde olan üyelerin aidat borçlarının ve gecikme zamlarının affı ve/veya yeniden yapılandırılmalarını karara bağlamak ve gerekli gördüğünde bu yetkisini yönetim kuruluna devretmek.” MADDE 15- 5910 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 9- (1) Sektörel politikaların belirlenmesi ve geliştirilmesi, ihracat, üretim, ambalaj ve kalite standartlarının uluslararası normlara göre tespiti ile birlikler arasında uyum ve koordinasyonun sağlanması amacıyla çalışmalar yapmak üzere, aynı sektördeki birlik yönetim kurullarınca yönetmelikle belirlenen ihracat performans kriterlerine göre kendi üyeleri arasından belirlenen temsilcilerden ilgili sektör kurulu oluşur. (2) İştigal alanında birden fazla sektör bulunan birlikler, en çok ihracat yaptıkları iki sektörün sektör kurulunda temsil edilir. Sektör kurulu, ilk toplantısında kendi üyeleri arasından başkanı ve aynı birlik yönetim kurulundan olmamak kaydıyla iki başkan yardımcısını seçer. Ancak tek birlik bulunan sektörlerde birlik yönetim kurulu aynı zamanda sektör kuruludur.” MADDE 16- 5910 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Seçim neticesinde, aynı genel sekreterliğin hizmet verdiği birliklerin hiçbirinin sektörler konseyinde temsilcisinin yer almadığı hallerde, bu birliklerin koordinatör başkanı, genel sekreterlik tek birliğe hizmet veriyorsa yönetim kurulu başkanı, sektörler konseyinin doğal üyesi sayılır.” ‒ 41 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) (Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun Kabul Ettiği Metin) MADDE 17- 5910 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (ç) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “ç) Yönetim kurulu ve denetim kurulunun ibrasına karar vermek.” MADDE 18- 5910 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin dördüncü fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Ancak, bölgesel bazda hizmet veren birlikler için bu oran yüzde elli olarak uygulanır.” MADDE 19- 5910 sayılı Kanunun 21 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 21/A ve 21/B maddeleri eklenmiştir. “Cezai takibat MADDE 21/A- (1) Birlik ve TİM organlarının üyeleri ile personeli, görevleriyle ilgili suç teşkil eden fiil ve hareketlerinden, bu kuruluşların paralarıyla para hükmündeki evrak, senet ve sair varlıkları ile muhasebe ve muamelata ilişkin her çeşit defter ve evrak ile ilgili olarak işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi gibi cezalandırılırlar. Organların görevlerine son verilmesi ve faaliyetten men edilmesi MADDE 21/B- (1) Kuruluş amaçları veya bu Kanunda belirtilen asli görevlerini Bakanlığın MADDE 11- 18/6/2009 tarihli ve 5910 sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmış ve maddenin beşinci fıkrasına aşağıdaki cümleler eklenmiştir. “İhracatın geliştirilmesi ve Türk malı algısının dünya pazarlarında güçlendirilmesini teminen TİM nezdinde oluşturulan Türkiye Tanıtım Grubunun gelirleri, ihracat işlemleri üzerinden FOB bedelin onbinde üçüne kadar Bakanlıkça belirlenen oranda kesilen katkı paylarından oluşur. Türkiye Tanıtım Grubunun oluşumu, görev ve faaliyetleri ile çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir.” ‒ 42 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) (Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun Kabul Ettiği Metin) yazılı uyarısına rağmen yerine getirmeyen birlik veya TİM organlarının görevlerine son verilmesine ve yerlerine yenilerinin seçtirilmesine, Bakanlığın veya bunların bulundukları ildeki Cumhuriyet savcısının istemi üzerine, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince karar verilir. Yargılama, basit yargılama usulüne göre yapılır ve en geç iki ay içerisinde sonuçlandırılır. (2) Görevlerine son verilen organların yerine, bu Kanundaki usul ve esaslara göre, en geç iki ay içerisinde yenileri seçilir. Yeni seçilenler, eskilerin görev süresini tamamlar. (3) Bu organların, görevlerine son verilmesine neden olan ve mahkeme kararında belirtilen tasarrufları hükümsüzdür. (4) Yeni organ seçimleri yapılıncaya kadar rutin iş ve işlemlerin nasıl yürütüleceği, Birlikler için TİM’in görüşü ve Bakanlık onayıyla, TİM için Bakanlıkça belirlenir. (5) Millî güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde, gecikmede sakınca varsa, birliklerde vali, TİM’de Bakanlar Kurulu, organların faaliyetten geçici olarak men edilmesine karar verebilir ve bu durum Bakanlığa bildirilir. Faaliyetten men kararı, yirmidört saat içerisinde yetkili hâkimin onayına sunulur; hâkim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar. Aksi takdirde, bu karar kendiliğinden ortadan kalkar. (6) Faaliyetten men kararı, organın görevlerine son verilmesi isteminin nihai olarak karara bağlanmasına kadar geçerlidir. (7) Bu maddede belirtilen veya kanunlarda öngörülen haller dışında, Birlik veya TİM organlarının görevlerine son verilemez, bu organlarda yer alanlar görevden alınamaz.” MADDE 20- 5910 sayılı Kanunun; a) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “, Müsteşarlığın uygun görüşü ve Bakanlık onayı” ibaresi “ve Bakanlık onayı”, üçüncü fıkrasının (c) ve (ç) bentlerinde yer alan “Müsteşarlık” ibareleri “Bakanlık”, ‒ 43 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) (Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun Kabul Ettiği Metin) b) 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Gümrük Müsteşarlığı’nın” ibaresi “Gümrük ve Ticaret Bakanlığının” ve “Müsteşarlık” ibaresi “Bakanlık”, c) 8 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Müsteşarlığın” ibaresi “Bakanlığın” ve üçüncü fıkrasının (c) bendinde yer alan “Müsteşarlıkla” ibaresi “Bakanlıkla”, ç) 11 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (b), (ç) ve (ğ) bentlerinde yer alan “Müsteşarlığa” ibareleri “Bakanlığa” ve (d), (e), (g), (h) ve (ı) bentlerinde yer alan “Müsteşarlık” ibareleri “Bakanlık”, d) 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde yer alan “Müsteşarlık” ibareleri “Bakanlık”, e) 16 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Müsteşarlığın” ibaresi “Bakanlığın”, f) 18 inci maddesini ikinci fıkrasında yer alan “Müsteşarlığın” ibaresi “Bakanlığın” ve üçüncü fıkrasında yer alan “Müsteşarlık” ibaresi “Bakanlık”, g) 19 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Müsteşarlığa” ibaresi “Bakanlığa” ve “Müsteşarlık” ibaresi “Bakanlık”, ğ) 22 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Müsteşarlığın” ibaresi “Bakanlığın”, h) 23 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Müsteşarlığın” ibaresi “Bakanlığın” ve dördüncü fıkrasında yer alan “Müsteşarlık” ibaresi “Bakanlık”, şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 12- 5910 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. “GEÇİCİ MADDE 2- (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte İhracatçı Birlikleri nezdinde faaliyet göstermekte olan tanıtım gruplarının tasfiyesi ile gelirleri ve diğer hak ve kıymetlerinin Türkiye Tanıtım Grubuna devrine ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir.” ‒ 44 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) (Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun Kabul Ettiği Metin) MADDE 21- 3/6/2011 tarihli ve 637 sayılı Ekonomi Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 25 inci maddesinin beşinci ve dokuzuncu fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 22- 637 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 37 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan bu şekilde yapılan destek ödemelerine ilişkin olarak Türkiye İhracatçılar Meclisi, İhracatçı Birlikleri, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı ile Bakanlıkça görevlendirilen ilgili diğer kurum ve kuruluşlar Bakanlığa karşı malî açıdan sorumludur. Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan ihracata yönelik Devlet destekleri kapsamında verilen krediler ile yapılan fazla veya yersiz ödemeler amme alacağı sayılır ve Türkiye İhracatçılar Meclisi, İhracatçı Birlikleri, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı ile Bakanlıkça görevlendirilen ilgili diğer kurum ve kuruluşlar nezdinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilir.” cümleleri “Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan ihracata yönelik Devlet destekleri kapsamında verilen MADDE 13- 3/6/2011 tarihli ve 637 sayılı Ekonomi Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 25 inci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, dokuzuncu fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiş ve onuncu fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(5) Yurtdışı teşkilatına sürekli görevle atanabilmek için bu atamanın yapıldığı tarihte merkez teşkilatı birimlerinde fiilen en az üç yıl görev yapmış olmak zorunludur. Hizmetin gerektirdiği hallerde, Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Genel Müdür ve ek gösterge itibarıyla Genel Müdüre eşdeğer unvanlar için bu süre şartı aranmaz.” “Bakan, bu süreleri yarısına kadar uzatmaya yetkilidir.” “(10) Yurtdışında temsil, hizmet ya da görev gereklerini yerine getirmediği değerlendirilen veya dış görev için belirlenen performans ölçütlerini karşılayamayan veya haklarında ceza kovuşturması başlatılan memurlar, sekizinci fıkra uyarınca oluşturulan komisyonun teklifi üzerine Bakan onayı ile merkeze daimi görevle çağrılabilir. Bunlarla ilgili kararname Başbakanlığa gönderilir.” ‒ 45 ‒ Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 443) (Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun Kabul Ettiği Metin) krediler ile yapılan fazla veya yersiz ödemelerin ödeme tarihinden itibaren 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen oran ve usule göre hesaplanacak faiz ile birlikte bir ay içerisinde ödenmesi, destekten yararlanan kişiye Bakanlıkça yapılacak tebligatla istenir. Bu süre içerisinde ödenmeyen alacaklar, destekten yararlanan kişinin bağlı olduğu vergi dairesine Bakanlıkça yapılacak bildirim üzerine, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilir.” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 23- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 24- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. MADDE 14- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 15- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

TBMM / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Enerji yatırımlarının geleceği

0

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO), AB Bilgi Merkezi ve Dicle Üniversitesi işbirliğinde “AB-Türkiye Güneş Enerjisi Konferansı” düzenlendi.

Konferansın açılış oturumuna, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Talip Gül, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tahsin Kılıçoğlu, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu (DTSO) Başkanı Ahmet Sayar, Karacadağ Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr.Hasan Maral, Ticaret Borsası (DTB) Başkan Vekili Şeyhmus Ayhan, DÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Toprak, DTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Metin Aslan, Mesut Altın, yönetim kurulu üyeleri, akademisyenler, kamu kurum temsilcileri ve öğrenciler katıldı.

Enerji yatırımlarında geleceğe yönelik öngörüler

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO), AB Bilgi Merkezi ve Dicle Üniversitesi işbirliğinde “AB-Türkiye Güneş Enerjisi Konferansı” düzenlendi.

Konferansın açılış oturumuna, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Talip Gül, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tahsin Kılıçoğlu, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu (DTSO) Başkanı Ahmet Sayar, Karacadağ Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr.Hasan Maral, Ticaret Borsası (DTB) Başkan Vekili Şeyhmus Ayhan, DÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Toprak, DTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Metin Aslan, Mesut Altın, yönetim kurulu üyeleri, akademisyenler, kamu kurum temsilcileri ve öğrenciler katıldı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Toprak, petrol ve doğalgaz gibi kaynakların yok denecek kadar az olduğu ülkemizde yenilenebilir enerji kaynaklarının özellikle güneş enerjisinin büyük önem arz ettiğini söyleyerek, bu kaynaktan daha fazla nasıl yararlanabileceğimiz konusunda araştırmalar yapılması gerektiğini vurguladı.

DTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Sayar ise dünya nüfusunun hızla arttığını, buna karşılık gıda ve enerji kaynaklarının sınırlı olduğunu hatırlatarak, önümüzdeki yıllarda bu iki konunun bizlere sorun yaratabileceğini, dolayısıyla sınırlı enerji kaynaklarına sahip Türkiye gibi ülkelerin mevcudu en iyi kullanmak ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmak zorunda olduğunu belirtti.

Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Talip Gül konferansın ev sahibi olarak gerçekleştirdiği konuşmasına, konferansın akademisyenler ve konunun uzmanlarınca yapılan kapsamlı tespit ve önerilerin bilim camiası ve kamuoyu ile paylaşma ortamı oluşturduğunu söyleyerek başladı. Ülkemiz ve dünya genelinde büyük enerji sorunlarının olduğunu, hâli hazırda kullanılan konvansiyonel enerji kaynaklarının hızla azaldığını ve bu enerji türünün çevreye de ciddi zarar verdiğini belirten Gül, güneş enerjisinin diğer türlere göre avantajlarını sıralayarak, bunun bol, tükenmeyen ve en temiz enerji kaynağı olduğunu belirtti ve özellikle ülkemiz örneğindeki gibi petrol ve doğal gaz konusunda dışa bağımlı ülkeler için güneş enerjisinin yaygın bir şekilde kullanımının büyük önem arz ettiğini ifade etti.

Güneydoğu Anadolu Bölgesinin yıllık 3000 saat civarındaki güneşlenme süresiyle bu kaynağın kullanımı için oldukça uygun bir yer olduğu bilgisini veren Rektör, Üniversite olarak, çalışmalarında şehir ve insan yaşamını ilgilendiren, insan sağlığı, doğal çevrenin korunması, enerjinin rasyonel kullanımı gibi kavramları referans aldıklarını, amaçlarının toplumsal gelişme ve çağdaş yaşamın gerektirdiği yeterli enerji tüketim değerlerini ve temiz bir ortamda yaşam kalitesini artırmak için çalışmak olduğunu vurguladı. Dicle Üniversitesi, enerjinin verimli kullanımı, çevrenin korunması bilincinin geliştirilmesi, bilginin paylaşılması ve enerjinin sağlıklı üretiminin önemine inanmakta ve bu doğrultuda çalışmalarını sürdürmektedir diyen Prof. Dr. Gül, konferansın hazırlanmasında emeği geçenlere ve katılımcılara teşekkür ederek, 21. yüzyılda önemi artan güneş enerjisi konusunun kapsamlı olarak ele alınacağı, teorik bilgilerle birlikte uygulamadaki avantaj ve dezavantajların da tartışılacağı konferansın hayırlı olması dilekleriyle sözlerini tamamladı.

“Enerji Politikalarında ve Yatırımlarında Geleceğe Yönelik Öngörüler” adlı bildirisinin sunumun yapan İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Duran Şahin, dünyada toplam elektrik üretiminin %65’ini kömür ve doğalgaz kaynaklı üretimin oluşturduğunu söyledi. Yenilenebilir enerjinin uygulamada iki temel problemi bulunduğunu bunlardan ilkinin kaynak bazında yaşanan süreksizlik, ikincisinin ise teknolojik anlamda karşımıza çıkan düşük verimlilik olduğunu belirten Şahin, özetle süreksizlik ve düşük verim teknolojileri bir anlamda yenilenebilir enerjilerin birlikte kullanımını zorunlu hale getirmektedir dedi.

Makine Mühendisi Murat Kaplaner, “Türkiye’de Yenilenebilir Enerji Potansiyeli, Yatırımları ve İlgili Mevzuat” adlı bildirisinde Türkiye’nin, OECD ülkeleri içerisinde geçtiğimiz 10 yıllık dönemde enerji talep artışının en hızlı gerçekleştiği, dünyada 2002 yılından bu yana elektrik ve doğal gazda Çin’den sonra en fazla talep artış hızına sahip ikinci büyük ekonomi olduğunu belirterek önümüzdeki yıllarda kaçınılmaz biçimde kullanmak durumunda kalacağımız yenilenebilir kaynaklar konusundaki yatırım mevzuatı konusunda bilgiler verdi.

Konferans çeşitli üniversitelerden gelen ve yenilenebilir enerji konusunda uzman akademisyenlerin sunumlarıyla tamamlandı.

DİCLE ÜNİVERSİTESİ / TÜRKİYE’DE ENERJİ

15 temmuz şehitleri şiirleşti

0

İlkokul öğrencisi Sadık Emin Akbulut, ‘darbeye hayır’ deyip meydanlara çıkmakla kalmadı, 15 Temmuz şehitleri için bir şiir yazdı. Minik Sadık’ın yazdığı gözleri yaşartan şiiri dinleyenleri duygusal bir ortama sokuyor.
Şiir kitabı yazdığını da söyleyen Sadık Emin Akbulut, şehitlerin şehadedinin kendisini çok duygulandırdığını ve meydanlara çıkmanın yeterli gelmediğini düşündüğü için şiirler kaleme aldığını söyledi.

Bakan Albayrak bilimsel gelişimin önemini vurguladı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nda (YÖK), enerji ve maden alanındaki eğitim, araştırma ve akademik çalışmalar üzerine düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, akademik camiayla buluşmanın kendisi için güzel bir beyin cimnastiği olacağını ifade etti.

Bakan Albayrak, Türkiye’nin son 10 yılda enerji ithalatına yıllık ortalama 40 milyar dolar ayrıldığını ve maden ithalatının bu miktarın içinde olmadığını aktardı.

Türkiye’de Ar-Ge, bilimsel gelişim ve katma değerli ürünlerin oluşturulması için akademik camiaya iş düştüğünü dile getiren Albayrak, şöyle devam etti:

“Türkiye eğitim alanında büyük bir dönüşüm gerçekleştiriyor. Bütçe sıralamasında eğitim ilk sıraya geldi. Türkiye’nin ihtiyacı olan insan kaynağı ciddi oranda arttı, 15 Temmuz’da zirveye çıkıp 80 milyonun gündemine gelen bir ulusun bağımsızlık mücadelesi içinde olduğu o gün ihanet şebekesiyle yüzleştiği bir gün oldu. FETÖ’nün Türkiye’de her alanda açtığı yaranın en çok hissedildiği, hissedileceği alanlardan birinin akademik camia olduğuna eminim. Son 15 yılda sahip olduğumuz insan kaynağımızı nasıl bir ihanet şebekesine çevirdiklerini görmüş olmaktan hareketle, inşallah bu kaybı telafi etme şansını yakalarız. İş gücümüz, yetişmiş insan kaynağımız var. Bu boşluğu kapatırız ama zaman kaybı oldu. Türkiye olarak bizim çok daha fazla çalışmamız gerekiyor. Bu noktada Türkiye’nin son 14 yılda ortaya koyduğu performansın ötesinde bir performansla gelecek 10 yılı bir millet ve toplum olarak… Sadece bir kesim açısından değil, 15 Temmuz ortaya koydu ki millet olma şuurunu yakaladığımız o günden hareketle artık herhangi bir taassubun içine girmeden sadece bu milletin bir bireyi olarak hangi alanda ilmimizse ilmimiz, yeteneğimizse yeteneğimiz ne varsa bu ülke için kullanmamız gerektiğini bir kez daha hatırladık.”

“İş birliği için elimden geleni yapacağım”

Albayrak, Türkiye’nin bulunduğu bölgenin dünyadaki petrol ve gaz rezervlerinin yüzde 60’ını barındırdığını, şu anda çok kritik krizlerin döndüğü ve haritaların yeniden şekillenme arifesinde olduğu bir süreçten geçildiğini anlattı.

Türkiye olarak enerji ve yerel kaynaklar başta olmak üzere eskisinden çok daha farklı ve milli bir maden kaynakları stratejisi yürütmek zorunda olduklarını aktaran Albayrak, “Bu çerçevede yapılabilecek çok fazla kamu-özel-akademi iş birliğine ihtiyaç var. Dünyadaki en iyi örneklerle birlikte kamu-özel-akademi iş birliğiyle ilgili benzer modelleri hızlı bir şekilde hayata geçirecek adımları atmamız lazım. Tüm akademik camiaya sesleniyorum. Her türlü iş birliğini artırmak için elimden geldiğince uğraşacağım. Bürokraside tıkandığınız yerlerde kapı kapı, telefon telefon bürokrasi yürüteceğimi taahhüt ediyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

Albayrak, Türkiye’nin madencilikte çok bakir bir noktada olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:

“Yer altı zenginliklerimizin henüz yüzde 30’unu keşfetme noktasındayız. Bunun için bir seferberlik başlattık ciddi bir şekilde… 2023 hedefleri doğrultusunda önemli adımlar attık. Ulusal Madenlerde Rezerv ve Kaynak Raporlama Sistemi (UMREK) için bir adım attık. İnsan kaynağı noktasında küresel rekabet edebilecek yetişkinlik için iş birliğine ihtiyacımız var. Bu iş birliğini sağlama noktasında yetkin ve yeterli insan kaynağını yetiştirmek için önemli bir sürece doğru ilerliyoruz. Yerli ve yenilenebilir kaynakların değerlendirilmesi noktasında, artık vagon değil lokomotif olma stratejisinin bir parçası olarak, ‘Gelin Ar-Ge’yi, teknolojiyi burada kurun, üretin’ dedik. Gelişmiş teknolojileri hem iç hem bölgesel pazar için üretilmek için düğmeye bastık. Bununla ilgili yetişmiş insan kaynağı için de her türlü iş birliğine destek veriyoruz. Milyonlarca gencimiz var. Nükleer alanındaki süreç de yoğunlukla gidiyor, ama sadece Hacettepe Üniversitesinde bununla ilgili bir bölüm var. Bence yeterli değil. 2030’a kadar olan süreçte üç nükleer santral için yoğun bir insan kaynağı ihtiyacı var. Bu alanda da lokalizasyon hedefliyorsak, bunu dolduracak insan kaynağı için de gerekli süreci bugün başlatmamız lazım.”

“Bürokrasiye takılmayın”

Albayrak, kurumlar ve üniversiteler arasındaki iş birliğini geliştirmek için yeni modeller ortaya konulabileceğini, bununla ilgili çıkabilecek bürokratik engellere de takılınmaması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Ankara bürokrasisine takılmadan kalıcı çözümlerle neticeye bakarak hızla hareket etmemiz lazım. Ekonomi doğuya doğru kayıyor. Gelecek 10 yılda ekosistemin nasıl şekilleneceği çok önemli. Ben burada rektörlerimizden işletme, uluslararası ilişkiler gibi bölümlerde enerji diplomasisi alanında dersler konulmasını talep ve rica ediyorum. Bölgesel ve küresel anlamda bu alanda da rekabet edecek yetişmiş insan gücümüzün olması için bu derslerin çok faydalı olacağını düşünüyorum. Akıllı insan aklını kullanır, daha akıllı insan herkesin aklını kullanır. Güçlendirdiğimiz vizyonumuzu başkalarının aklıyla daha da geliştirebileceğimize inanıyorum.”

ENERJİ BAKANLIĞI / TÜRKİYE’DE ENERJİ

TGTV Başkanı Av. Hamza Akbulut terörü lanetledi

İstanbul’da gerçekleşen hain terör saldırısı sonrasında açıklamalarda bulunan TGTV Yönetim ve İcra Kurulu Başkanı Av. Hamza Akbulut, halkımıza ve polisimize karşı yapılan terör saldırısını lanetlediklerini belirtti.

Terör karşısında sarsılmayacaklarını söylen Hamza Akbulut, “Beşiktaş’ta bir spor müsabakası sonrasında çevik kuvvet birliği hedef alınarak polisimize ve halkımıza karşı yapılan terör saldırısını lanetliyoruz. Bu hain saldırı sonrasında şehit olmuş polislerimize ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Bu acılı günde, başta şehit veren ailelerimiz olmak üzere, milletimize başsağlığı diliyoruz. İnsanlık düşmanı terör örgütlerini ve onlara hamilik yapanları şiddetle telin ediyoruz. Şehitlerimiz, tam bağımsız bir ülke olmamız için canlarını ortaya koymuşlardır. Ruhları şad olsun” dedi.

Başkan Akbulut sözlerine şu şekilde devam etti:

“Bu saldırı da bundan önceki saldırılarda olduğu gibi Türkiye’nin bağımsızlığına ve istikrarına yapılmıştır. Bölgemizi karış karış işgal eden istilacı güçler, ülkemizi de kendilerine bağlı bir şehir devleti haline getirmek için terör örgütlerini taşeron olarak kullanmaktadırlar. Küresel güçlerin modern silahlarla donatıp, her türlü taktik ve lojistik destek sağladığı terör örgütleri ile karşı karşıyayız. Bu saldırılar karşısında, 15 Temmuz darbe girişiminde olduğu gibi birlik, beraberlik ve tam bağımsızlık inancımızla dimdik duracağız. Bu toprakları milletimize vatan yapan inanç ve mücadele ruhumuz terör karşında asla sarsılmayacaktır.

Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı olarak, terörün birlik ve beraberliğimizi bozamayacağına ve istikbal yürüyüşümüzün devam edeceğine inancımız tamdır. Terör eylemleri karşısında, milletimizi, birlik ve beraberliğimizi muhafaza edip, yekvücut olmaya davet ediyoruz. İstismara yol açabilecek söz ve eylemler konusunda herkesin duyarlı olması gerektiğini hatırlatıyoruz”

TGTV / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Şehitlerimize son görevimizi yerine getirdik

Beşiktaş’ta gerçekleşen terör saldırısında şehit olan Emniyet Amiri Kadir Yıldırım’ın cenaze namazı Kadıköy Fikirtepe İhsaniye Camisi’nde, polis memuru Haşim Ustanın cenaze namazı da Fatih Camii’nde kılınırken, her iki şehidimiz Edirnekapı Polis Şehitliğinde defn edildi.

“Şehit Emniyet Amiri Kadir Yıldırım’ın oğlu ve kızı duygulandırdı”

Beşiktaş’ta gerçekleşen terör saldırısında şehit olan Emniyet Amiri Kadir Yıldırım Kadıköy Fikirtepe İhsaniye Camisi’nde kılınan cenaze namazının ardından Edirnekapı Polis Şehitliğinde defn edildi.

Şehit Yıldırım’ın Fikirtepe’de bulunan baba evine şehidin cenazesi geldiğinde vatandaşlar dev Türk bayrağı açarak, şehitler ölmez sloganları attılar.

Şehit Kadir Yıldırım’ın annesi Perihan Yıldırım, babası Mustafa Yıldırım, eşi Gülümser Yıldırım ve çocukları Buğra ve Dilara Yıldırım’ın üzüntülerine binlerce vatandaş ortak oldu.

Şehit Yıldırım’ın cenazesi, defnedilmek üzere Edirnekapı Şehitliği’ne geldiğinde binlerce vatandaş şehit ailesine moral vermek üzere toplandı.

Minik Dilara’nın babasının mezarına konulan toprağı sevdiği gözlemlendi. Görülen manzara karşısında vatandaşlar gözyaşlarını tutamadı.

“Şehit Haşim Usta’nın kızı babasından ayrılamadı”

Beşiktaş’taki hain terör saldırısında şehit düşen polis memuru Haşim Usta da Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından defn edildi.

İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran’ın kıldırdığı cenaze namazına katılım yoğun oldu. Devletin zirvesinin de katıldığı cenaze törenine polis arkadaşlarının üzüntüleri gözlerinden okunuyordu.

Kılınan cenaze namazının ardından şehit Haşim Usta Edirnekapı Şehitliği’nde vatan toprağına defn edildi.

Hanedan ailesi küçük sultanın doğum gününde buluştu

Cennet Mekan Abdülhamid Han’ın üçüncü kuşak torunu ve Türkiye’deki Hanedan’ın Reisi olarak kabul edilen Abdülkerim Harun Osmanoğlu’nu torunu Harun Osmanoğlu’nun doğum günü merasimi Hanedan ailesini bir araya getirdi.

Bu özel davete Sultanımız Harun Abdülkerim Osmanoğlu’nun yanı sıra Hanedan üyeleri ve Şehzadeler; Harun Osmanoğlu’nun eşi Valide Farizet Osmanoğlu, Şehzade Harun Osmanoğlu’nun annesi ve Şehzade Kayıhan Osmanoğlu’nun eşi Valaa Osmanoğlu, Şehzade Orhan Osmanoğlu (Harun Efendi’nin oğlu), Şehzade Orhan osmanoğu’nun eşi Esra Gürkan Osmanoğlu Şehzade Yavuz Selim Osmanoğlu (Şehzade Osman Efendi’nin oğlu) Nurhan Osmanoğlu Sagherji ve eşi Mohammed Sagherji Sagherji ile özel davetliler katıldı.

Sultanlara yakışır giyimiyle göz dolduran şehzade Harun Osmanoğlu’nun doğum günü yemeğinde Türkiye’de Enerji Ekibi tam kadro hazır bulundu.

Putin, Erdoğan ve Trump’a karşı çirkin planlar

Türkiye nasıl geçmişte sömürge zihniyetini benimseyen yönetim anlayışından Recep Tayyip Erdoğan’ın direksiyona geçmesiyle kurtulduysa, Amerika Birleşik Devletleri de Trump ile halkı görmezden gelen yönetim anlayışından kurtulacaktır.

Bu olumlu değişimin ardından ülkemizde uygulamaya konulan çirkin senaryolar ve Recep Tayyip Erdoğan’a karşı düzenlenen Bizans oyunları şimdi tek tek ABD’de Trump’a karşı yapılacaktır.

PUTİN VE ERDOĞAN’IN DİK DURUŞLARI DÜNYA DÜZENİNİ ŞEKİLLENDİRDİ

Putin, Erdoğan ikilisinin ayakta duruşu Trump’u başkan yapmıştır.  Rusya ve Türkiye’nin yakınlaşması tüm planları altüst etmiş yenidünya düzeninin oluşmasına neden olmuştur.

Rus halkı Putin’e, Türk halkı Erdoğan’a destek olmasa idi, ABD’de Clinton dönemi ile dünya dengelerinde bir değişiklik olmayacaktı.

15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsa dengeler değişecek ve ABD’de başkan Clinton olacaktı. Hain girişim gerçekleşmedi ve bu darbe girişimine destek verenlerin istemediği Trump başkan seçildi. FETÖ örgütü destek verdiği Clinton seçilmediği için çok büyük hüsran yaşadığı da gözlemleniyor.

ÜLKEMİZDE YAŞANAN GENE SHARP YÖNTEMLERİNİ ABD’DE SIK SIK GÖRECEĞİZ

Şimdi ne olacak ABD’de…

Türkiye’de uygulanan Gene Sharp’ın şiddetsiz eylem yöntemleri Trump’a karşı bir bir uygulanacak ve başkanlığı itibarsızlaştırılmaya çalışacaktır.

Ülkemizde yaşanan tencere ve tava eylemleri, Polise duran adam gibi eylemlerle karşı duruş, sosyal medya örgütlemeleri ve oturma eylemleri de Lidersiz, örgütsüz isyanların fikir babası Gene Sharp’ın yöntemleridir.

2000 yılında Sırbistan, 2003’te Gürcistan’da, 2004’te Ukranya’da, 2005 yılında da Lübnan’da başarılı olan şiddet içermeyen eylemler, Belarus, Burma, İran, Batı Papua ve Zimbabwe’de hükümet üzerinde bir baskı oluşturmak için devam etmektedir.

Peki ülkelerde iktidarları değiştiren bazen de yönetimi itibarsızlaştıran Gene Sharp’ın bu yöntemlerini ne kadar biliyoruz?

ŞİDDETİN EYLEM OLARAK KULLANILMASINI RED EDEN BU YÖNTEMLER DEMOKRASİ DÜŞMANIDIR

İngilizcede  “nonvilonace” kavramıyla tanımlanan şiddet içermeyen eylemler sivil itaatsizlikle tam olarak eş değer olmamasına karşın müspet hareket olarak bilinmektedir.

Şiddet içermeyen eylemler hiç bir şey yapmamak, uysallık, korkaklık değil şiddetin bir eylem olarak kullanılmasını reddetmektir.

Güçlü bir çatışma yöntemidir ama her tür şiddetten uzak bir fenomendir.

İkna, psikolojik etkileme gibi yöntemleri zaman zaman kullansa da bunlara indirgenemez.

Şiddet içermeyen eylemler insanların geleneksel olarak miras aldıkları iyi ve kötü kavramlarının anlamına dayanmaz. Bu eylemler için iyi ve kötü kavramları, aşırılık, zulüm ve insanlık dışı davranışlarla tanımlanır.

Etkin olarak kullanımı için insanların pasifist ya da bir aziz olmamaları gerekir. Bu eylemler “sıradan” insanların eylem pratiğidir.

Başarı için ortak paylaşılan standartlar ve prensiplere hatta ortak çıkar ve duygulara sahip olmak gerekmez.

Bu yöntemler Batıya ait olduğu kadar Doğuya da aittir. Buna karşın Batı’da daha fazla yaşanan grev ve protesto gösterileri nedeniyle Batı’lı karakteri ağır basar.

Şiddet ve çatışmada daha hızlı sonuç alınırken şiddet içermeyen eylemlerin uzun bir zamana ihtiyaç gösterdiği yönünde yanlış ve yaygın bir kanaat vardır. Bu doğru değildir. Bazı savaşlar yılarca sürerken bazı şiddet içermeyen eylemlerden haftalar içinde sonuç alındığı görülmüştür. Başarılı olmak için geçen süre kullanılan teknik ve direnişçilerin eylemlerini akıllıca sürdürmelerine bağlıdır.

BU YÖNTEMLERE KARŞI TEDBİRLER ALMAK ZORUNDAYIZ

Bu eylem planları bazen kitap olarak bazen ise fotokopi kağıtları ile halka dağıtılmakta olup, halkın oylarıyla seçilenlerin değişik oyunlarla iktidardan indirilmesini sağlamaktadır.

Devletler bu eylemlere karşı tedbirler almadığı zaman ya siyasetçilerin iktidardan indirilmesine veya yönetenlerin itibarsızlaştırmasına neden olabiliyorlar.

Bu sebeple ülkemizde bu yöntemler ile mücadele edecek bir birimin kurulması ve acilen suç ceza kanununda yapılacak değişikliklerle bu uygulamaları gerçekleştirenlere cezaların üst sınırda verilmesi gereklidir.

Biz tedbirimizi alalım, takdir bozarsa bozsun….

Erdoğan ve Trump’a karşı Gene Sharp yöntemleri

Türkiye nasıl geçmişte sömürge zihniyetini benimseyen yönetim anlayışından Recep Tayyip Erdoğan’ın direksiyona geçmesiyle kurtulduysa, Amerika Birleşik Devletleri de Trump ile halkı görmezden gelen yönetim anlayışından kurtulacaktır.

Bu olumlu değişimin ardından ülkemizde uygulamaya konulan çirkin senaryolar ve Recep Tayyip Erdoğan’a karşı düzenlenen Bizans oyunları şimdi tek tek ABD’de Trump’a karşı yapılacaktır.

PUTİN VE ERDOĞAN’IN DİK DURUŞLARI DÜNYA DÜZENİNİ ŞEKİLLENDİRDİ
Putin, Erdoğan ikilisinin ayakta duruşu Trump’u başkan yapmıştır.  Rusya ve Türkiye’nin yakınlaşması tüm planları altüst etmiş yenidünya düzeninin oluşmasına neden olmuştur.

Rus halkı Putin’e, Türk halkı Erdoğan’a destek olmasa idi, ABD’de Clinton dönemi ile dünya dengelerinde bir değişiklik olmayacaktı.

15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsa dengeler değişecek ve ABD’de başkan Clinton olacaktı. Hain girişim gerçekleşmedi ve bu darbe girişimine destek verenlerin istemediği Trump başkan seçildi. FETÖ örgütü destek verdiği Clinton seçilmediği için çok büyük hüsran yaşadığı da gözlemleniyor.

ÜLKEMİZDE YAŞANAN GENE SHARP YÖNTEMLERİNİ ABD’DE SIK SIK GÖRECEĞİZ
Şimdi ne olacak ABD’de…

Türkiye’de uygulanan Gene Sharp’ın şiddetsiz eylem yöntemleri Trump’a karşı bir bir uygulanacak ve başkanlığı itibarsızlaştırılmaya çalışacaktır.

Ülkemizde yaşanan tencere ve tava eylemleri, Polise duran adam gibi eylemlerle karşı duruş, sosyal medya örgütlemeleri ve oturma eylemleri de Lidersiz, örgütsüz isyanların fikir babası Gene Sharp’ın yöntemleridir.

2000 yılında Sırbistan, 2003’te Gürcistan’da, 2004’te Ukranya’da, 2005 yılında da Lübnan’da başarılı olan şiddet içermeyen eylemler, Belarus, Burma, İran, Batı Papua ve Zimbabwe’de hükümet üzerinde bir baskı oluşturmak için devam etmektedir.

Peki ülkelerde iktidarları değiştiren bazen de yönetimi itibarsızlaştıran Gene Sharp’ın bu yöntemlerini ne kadar biliyoruz?

ŞİDDETİN EYLEM OLARAK KULLANILMASINI RED EDEN BU YÖNTEMLER DEMOKRASİ DÜŞMANIDIR
İngilizcede  “nonvilonace” kavramıyla tanımlanan şiddet içermeyen eylemler sivil itaatsizlikle tam olarak eş değer olmamasına karşın müspet hareket olarak bilinmektedir.

Şiddet içermeyen eylemler hiç bir şey yapmamak, uysallık, korkaklık değil şiddetin bir eylem olarak kullanılmasını reddetmektir.

Güçlü bir çatışma yöntemidir ama her tür şiddetten uzak bir fenomendir.

İkna, psikolojik etkileme gibi yöntemleri zaman zaman kullansa da bunlara indirgenemez.

Şiddet içermeyen eylemler insanların geleneksel olarak miras aldıkları iyi ve kötü kavramlarının anlamına dayanmaz. Bu eylemler için iyi ve kötü kavramları, aşırılık, zulüm ve insanlık dışı davranışlarla tanımlanır.

Etkin olarak kullanımı için insanların pasifist ya da bir aziz olmamaları gerekir. Bu eylemler “sıradan” insanların eylem pratiğidir.

Başarı için ortak paylaşılan standartlar ve prensiplere hatta ortak çıkar ve duygulara sahip olmak gerekmez.

Bu yöntemler Batıya ait olduğu kadar Doğuya da aittir. Buna karşın Batı’da daha fazla yaşanan grev ve protesto gösterileri nedeniyle Batı’lı karakteri ağır basar.

Şiddet ve çatışmada daha hızlı sonuç alınırken şiddet içermeyen eylemlerin uzun bir zamana ihtiyaç gösterdiği yönünde yanlış ve yaygın bir kanaat vardır. Bu doğru değildir. Bazı savaşlar yılarca sürerken bazı şiddet içermeyen eylemlerden haftalar içinde sonuç alındığı görülmüştür.

Başarılı olmak için geçen süre kullanılan teknik ve direnişçilerin eylemlerini akıllıca sürdürmelerine bağlıdır.

BU YÖNTEMLERE KARŞI TEDBİRLER ALMAK ZORUNDAYIZ
Bu eylem planları bazen kitap olarak bazen ise fotokopi kağıtları ile halka dağıtılmakta olup, halkın oylarıyla seçilenlerin değişik oyunlarla iktidardan indirilmesini sağlamaktadır.

Devletler bu eylemlere karşı tedbirler almadığı zaman ya siyasetçilerin iktidardan indirilmesine veya yönetenlerin itibarsızlaştırmasına neden olabiliyorlar.

Bu sebeple ülkemizde bu yöntemler ile mücadele edecek bir birimin kurulması ve acilen suç ceza kanununda yapılacak değişikliklerle bu uygulamaları gerçekleştirenlere cezaların üst sınırda verilmesi gereklidir.

Biz tedbirimizi alalım, takdir bozarsa bozsun…

Türkiye’nin madencileri ziyaretçilerini ağırladı

Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı işbirliği ile hazırlanan 7. Maden Türkiye Uluslararası Madencilik, Tünel İnşa, Makine Ekipmanları ve İş Makineleri Fuarı Tüyap Fuar ve Kongre Merkezinde katılımcı ve ziyaretçilerini ağırladı.

Fuarın açılışı, dernek başkanları ve sektör temsilcilerinin kıymetli katılımı ile gerçekleşti.

Sektörün Avrasya coğrafyasında gerçekleştirilen en kapsamlı fuarı olan Maden Türkiye 2016 Fuarı, Çin, Almanya ve Çek Cumhuriyetinin milli katılımları ile 34 ülkeden 392 katılımcı firmaya ev sahipliği yaptı.

Maden Türkiye Fuarı, 2014 yılında olduğu gibi, bu yıl da organize edilen ikili görüşmeler ile ulusal ve uluslararası arenadan sektör profesyonellerini bir araya getirerek, iş anlaşmalarının gerçekleştiği önemli ve etkili bir organizasyon olmaya devam ediyor.

Fuar katılımcı ve ziyaretçilerine, madencilik dünyasının verimliliğine katkı sağlayan yeni ürünler, son teknolojiler, yeni makine ve ekipmanlar ile hammadde konularında alternatif çözümleri görme fırsatı sundu.

Maden Türkiye 2016, fuar esnasında, Türkiye madenciliğinin gelişimi, madenlerde iş sağlığı ve güvenliği, madencilik ve çevre konularında düzenlenecek olan sektörel etkinlikler sayesinde, kamu yetkilileri, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, ulusal ve uluslararası sektör liderlerinin de içinde bulunduğu, maden sektörünün tüm paydaşlarına, doğrudan fikir alışverişinde bulunabilecekleri ve bilgi sahibi olabilecekleri bir ortam sundu.

TUYAP / TURKİYE’DE ENERJİ

Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Enerji Kulübü ile huzura katkı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Albayrak Adana’da düzenlenen 7. Türkiye Enerji Zirvesi’nde, Şanghay İşbirliği Örgütü Enerji Kulübüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bakan Albayrak, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Enerji Kulübü’nün 2017 dönem başkanlığını Türkiye’nin almasına ilişkin, “Biz Türkiye olarak ülkenin ve paydaşlarının menfaatine olan her türlü iş birliğine açık olmak durumundayız. Dünyanın büyüyen ekonomileri içerisinde yer alan bu kadar önemli bir örgütte bulunmaktan, katkı verip almaktan, olumlu bir gündemle desteklemekten, paydaşı olmaktan memnuniyet duyarız.” dedi.

Şanghay İşbirliği Örgütünün önemli bir örgüt olduğuna değinen Albayrak, “ŞİÖ yakından takip ettiğimiz iş birliği örgütlerinden bir tanesi. Türkiye artık bölgesindeki coğrafyada eskisinden çok daha farklı bir iletişim stratejisi uyguluyor. Her zaman bunu ifade ediyoruz. Kazan-kazana dayalı, bölgedeki enerji, ekonomi ve farklı politikalar üzerinde barışa, huzura katkı yapacak projeler ile işbirliği anlamında ve arz güvenliğine katkı sağlama anlamında her projeye olumlu bakıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Albayrak, Türkiye’nin büyüyen bir ülke olduğunu ve enerji sektörünün de büyümesine katkı sağladığını da belirtti.

ŞİÖ’nin dünya ekonomisinin en önemli birkaç ülkesinden ikisini (Çin, Rusya) içinde barındırdığını hatırlatan Albayrak, “2017’de Pakistan ve Hindistan’ın da yer alacağı bir örgütten bahsediyoruz. Ekonomik olarak üretimden, pazardan bahsedecekseniz her pazar, her ekonomik coğrafyayla iletişim ve diyalog içerisinde olmak zorundasınız. Bizim uzun yıllardır süregelen bir stratejik ortaklığımız var birçok alanda olduğu gibi. Bunun devam ettiği bir süreçte Şangay’la ilgili soru işaretleriyse amaç, biz Türkiye olarak hiçbir konuya negatif gözle bakmayız. Biz Türkiye olarak ülkenin ve paydaşlarının menfaatine olan her türlü işbirliğine açık olmak durumundayız. Dünyanın büyüyen ekonomileri içerisinde yer alan bu kadar önemli bir örgütte bulunmaktan, katkı verip almaktan, olumlu bir gündemle desteklemekten, paydaşı olmaktan memnuniyet duyarız. Dünyanın enerji kulübü olma anlamında da en büyük örgütlerden biri.” diye konuştu.

Türk Akımı

Albayrak, Rus gazını Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak Türk Akımı projesine ilişkin de projenin uzun yıllardır gündemde olduğunu anlattı.

Son dönemde projede ufak tefek değişiklikler olduğunu hatırlatan Albayrak, “Projenin Türkiye için anlamına baktığımızda Türkiye’nin Batı Hattı üzerindeki mevcut güzergahında önümüzdeki dönemde yaşanabilecek Doğu Avrupa üzerindeki teknik problemleri de göz önünde bulundurarak Rusya’dan alternatif güzergah olarak oluşturulmuş bir proje. Biz her projeye kazan kazan olarak bakıyoruz. Türkiye çok yoğun enerji ve doğalgaz tüketen bir ülke. Özellikle kış aylarında en ufak bir gaz tedariğindeki sıkıntıyı elimine etmek için uyguladığımız bir strateji var.Özelikle gaz anlamında arzın istikrarlı bir şekilde tedariği anlamında yatırımlarımızı biliyorsunuz. Bu çerçevede baktığımızda master plandaki Türkiye’nin enerji arz güvenliğine hizmet edecek bir proje.” değerlendirmesinde bulundu.

BOTAŞ’ın yeniden yapılandırılması

Bakan Albayrak, BOTAŞ’ın yeniden yapılandırılmasına ilişkin ise bu adıma olumlu baktığını ifade ederek, “Tüm bu çerçeveyi Türkiye Petrolleri, BOTAŞ ve Enerji Bakanlığı çatısı altındaki tüm kurumlar olarak düşünmek lazım. Enerji sektöründeki kritik kurumların bölgesel olarak da önemli birer oyuncu olması konusu çok önemli. Enerji piyasalarında önemli bir oyuncu olmak için kaynak rezervi ve kapasite gerekmiyor. Bunlar olmadan da önemli oyuncular olunabiliyor, buna şahidiz.” dedi.

Türkiye’nin 2023, 2053 hedeflerine de değinen Albayrak, “Sadece kamu için değil enerji sektöründeki birçok büyük grubumuzun da bu çerçevede kendilerini yapılandırarak bölgesel ve küresel olma yolunda hedef çizebilecek fırsatları olduğunu düşünüyorum. Türkiye artık eski Türkiye değil. Bölge ve dünya da eskisi gibi değil. Tüm bu kurumları değiştirmek ve dönüştürmek zorundayız. Değişime ayak uyduramazsanız isminiz unutulur gider. Devletimizin ismi kadar kurumlarımızın da isminin duyulmasının vakti gelmiştir. Türkiye’de dünya tarihinin son dönemdeki en önemli liderlerinden biri var. Bir vizyon var ve bunun altını doldurmamız lazım.” ifadelerini kullandı.

Adana’daki terör saldırısı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Adana’daki terör saldırısıyla ilgili, “Son yıllarında Türkiye terörle mücadele noktasında çok yoğun bir süreç yaşıyor. Bu olay çok net bir mesaj verdi. Bu saatten sonra, hele özellikle 15 Temmuz’dan sonra bugün yaşanan bu olaylarla birlikte şunu çok net ifade etmek istiyorum. Bu olayların hiçbirisi bizi, Türkiye’nin ulaşmak istediği istikametten alıkoyamayacak” dedi.

Albayrak, saldırının gerçekleştiği Adana Valiliğinde inceleme bulunduktan sonra düzenlediği basın toplantısında, bugün kente 7. Türkiye Enerji Zirvesi’ne katılmak için geldiğini hatırlattı.

Terör saldırısı nedeniyle üzücü bir olayla karşılaştıklarını ifade eden Albayrak, “Son yıllarında Türkiye terörle mücadele noktasında çok yoğun bir süreç yaşıyor. Bu olay çok net bir mesaj verdi. Bu saatten sonra, hele özellikle 15 Temmuz’dan sonra bugün yaşanan bu olaylarla birlikte şunu çok net ifade etmek istiyorum. Bu olayların hiçbirisi bizi, Türkiye’nin ulaşmak istediği istikametten alıkoyamayacak.” diye konuştu.

Albayrak, patlamanın Vali Mahmut Demirtaş’ın dakikalar farkıyla, programına çıkmak için Valiliğe gelmek üzere olduğu sırada meydana geldiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:

“Ben buradan artık maşalara, kuklalara, ihanet noktasındaki piyonlara seslenmeyeceğim. Bunların arkasındaki milletimiz bunları çok iyi biliyor, o kesimlere sesleneceğim. Bu millet bir ölür, bin dirilir. Bu millet dünyaya cesaret nedir, istikamet nedir yüzlerce yıl, binlerce yıl öğretmiş bir millet. Bugün ‘İşte programı iptal edelim, terör, güvenlik…’ İnadına geliyoruz, inadına geleceğiz. İnadına bütün bu Türkiye’nin normal gündemi noktasında bu adamlara prim vermeyeceğiz.”

Albayrak, saldırıda 2 kişinin şehit olduğunu, 1’i ağır diğerleri hafif 33 yaralı bulunduğunu aktararak, şunları kaydetti:

“Her gerçekleşen terör eyleminin arkasında kimlerin olduğunu çok iyi biliyoruz. Dünyayı ve bölgeyi birileri bir yere sürüklemek istiyorsa, bunun için çaba sarf ediyorsa emin olun bu millet bu terör eylemlerini yapanları da maşaları da destek olanları da bu yüzyılda başka bir yere gömecek. Hiçbir şeyden korkumuz yok, Allah’tan başka. Bir canımız var, sonuna kadar bu millet için mücadeleye devam. Bunlar büyük bir doğumun sancıları. Türkiye çok önemli adımlar atıyor, önemli bir gündeme doğru ilerlenirken, birileri bir tarihin yıl dönümüymüş, bir günün gerçekleşmesi miymiş, dün şöyle olmuş, bugün böyle olmuş bunlar Allah’ın izniyle bizleri yıldıramaz. Devletimizi, hükümetimizi ve milletimizi yıldıramaz.”

Albayrak, vefat eden vatandaşlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa dileyerek, terör saldırısını kınadı.

Saldırının aydınlatılmasıyla ilgili tüm ilgili birimlerin olayın üzerinde çalıştığını aktaran Albayrak, gerekli açıklamaların en kısa sürede yapılacağını sözlerine ekledi.

Bakan Albayrak, açıklamasının ardından Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki yaralıları ziyaret etti.

ENERJİ BAKANLIĞI / TÜRKİYE’DE ENERJİ

2023 hedefleri açısından enerji yatırımları önemlidir

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Albayrak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın katılımıyla Beştepe Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen Elektrik Santralleri Toplu Açılış Töreni’ne katıldı.

Türkiye’de bu yıl hizmete alınan elektrik üretim tesislerinin toplu açılışının, 2023 hedefleri açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Albayrak, “2017, 2023 ve 2053 hedeflerimize ulaşma noktasında her yıl Türkiye olarak kamu ve özel hep birlikte çok ciddi yatırım gerçekleştirmek durumundayız. Bugün küresel anlamda baktığımızda birçok krizin, problemin yaşandığı bu ortamda 158 tesisimizin, yaklaşık 5 milyar dolarlık 5 bin 620 megavatlık kurulu gücün açılışını yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Albayrak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olarak Türkiye’nin gelecek hedeflerine ulaşması için ihtiyacı olan enerjinin sağlanmasında çalışmalara büyük özveriyle devam edildiğini dile getirerek, “Türkiye, enerjideki çalışmalarıyla bu alanda sessiz bir devrim gerçekleştirdi. 2002’de 31 bin megavat kurulu gücü olan Türkiye bunu 2,5 kat arttırdı. Bugün 79 bin megavat olan bu kapasite yıl sonunda 80 bin megavatı geçmiş olacak.” diye konuştu.

Türkiye’nin ekonomide 2009 hariç, 29 çeyrek boyunca büyümeye devam ettiğini belirten Albayrak, bu büyümenin aynı oranda enerji alanındaki yatırımlarla desteklendiğini ve bugünden sonra enerji alanında bir üst lige çıkmak için stratejiler hazırlandığını söyledi.

Enerji alanında durmadan yatırımların süreceğine dikkati çeken Albayrak, şunları kaydetti:

“(Durmak yok yola devam) şuuruyla hareket eden bir iktidar olarak bugün geldiğimiz noktayla kesinlikle yetinmiyoruz. Büyük bir özveri gösterdik. Enerji Bakanlığı olarak milletimizden aldığımız güçle politikalarımızda yeni bir sayfa açıyoruz. Ülkemizin büyüme ve kalkınmasının desteklenmesi için enerji alanında da büyümeyi yeni bir stratejiyle hedefliyoruz. Bu stratejiyi iki temel üzerine inşa ediyoruz: Arz güvenliği ve teknoloji transferi. Hem doğalgaz hem de elektrik alanında arz güvenliğini garanti altına almak için makro planlarımız tamam, projelerimizi hayata geçirmeye başladığımız bir dönemdeyiz. Bu kapsamda daha çok yerli ve yenilenebilir sloganıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yerli kömürün ekonomiye kazandırılması için sahaları açık eksiltme yöntemiyle ihaleye çıkarıyoruz. Termik santral kurulum şartını uygulayacak firmalar arasında en ucuz elektriği bize garanti eden firmalara veriyoruz. İş sağlığı, güvenliği ve çevrenin korunması konusunda da dünyanın en ileri yöntem ve teknolojilerinin kullanması amaçlanıyor.”

“Yıl bitmeden FSRU projesi hayata geçecek”

Türkiye’nin doğalgazda kaynak ülkeyle beraber yöntemleri çeşitlendirmeyi hedeflediğine dikkati çeken Albayrak, doğalgaz depolama tesisleri, yüzer sıvılaştırılmış doğalgaz terminalleri (FSRU) gibi birçok projede de adımların atıldığını hatırlattı.

Albayrak, bu yıl bitmeden Ege Bölgesi’nde bir FSRU projesinin hayata geçeceğini vurgulayarak, “Özel sektörle birlikte hayata geçecek projeden sonra benzer ikinci proje BOTAŞ’la gelecek yıl hayata geçecek. Doğalgaz depolamada da çalışmalar hızlandı. Tuz Gölü’ndeki depolama tesisinde ocakta ilk kaverne gaz basarak projenin ilk kısmını hayata geçireceğiz. Yeni yılda depolama alanında depolama-tüketim oranını stratejik olarak amaçladığımız noktaya taşınması için daha büyük bir projenin startını açıklayacağız.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’yi enerji üssü haline getirmek, enerji talep artışına cevap vermek ve vatandaşın aldığı hizmet kalitesini arttırmak için çalışmalara devam ettiklerini belirten Albayrak, “Batıda ne varsa doğuda da olması düsturuyla Türkiye’nin en ücra köşelerine doğalgaz ulaştırılması için var gücümüzle çalışıyoruz.” dedi.

IMF kapılarından bugüne

Bakan Albayrak, Türkiye’nin, Çin’den sonra enerji talep artışında dünyada ikinci sırada bulunduğunu belirterek, “Ülkemizin dışarıdan ithal teknolojiye bağımlı kalarak büyümesini ve gelişmesini beklemek ve yetinmek ülke ve millete büyük bir haksızlık. Bu kapsamda Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) uygulamasıyla Türkiye’nin teknoloji alanında da dünyadaki gelişmelere ayak uydurmasını ve bu alanda bir üretim üssü olmasını amaçlıyoruz.” diye konuştu.

Albayrak, elektrik enerjisindeki üretim portföyünün dengelenmesi için güneş enerjisinden hidroelektriğe, rüzgardan jeotermale, biyokütleden termik santrale kadar toplam bu 5 milyar dolarlık yatırımla Türkiye’nin büyümesine güç kattıklarını anlattı.

Açılışın değişen ve büyüyen Türkiye’nin en önemli resimlerinden biri olduğunu vurgulayan Albayrak, bir zamanlar IMF kapılarında bugün yapılan yatırımın sadece yüzde 10’u kadarlık bir miktar için borç almaya çabalayan bir Türkiye’nin, bugün dev bütçeli projelerin finansmanını kendi kaynakları ve yabancı kaynaklarla gerçekleştiren bir ülkeye dönüştüğünü söyledi.

Dünyada büyüklük olarak örneği olmayan sahaları, elektrik iletim altyapısı açısından hazır hale getirdiklerini ifade eden Albayrak, şöyle devam etti:

“Yatırımcıya bu sahayı bedelsiz olarak vererek fabrika kurma ve 15 yıl süreyle Ar Ge yapma şartını kabul etmek hususuyla yine elektrik fiyatı üzerinden açık eksiltme yöntemiyle önemli bir yarışma modeliyle önemli bir adım atmaya başlıyoruz. Bu modelle 15 yıllık elektrik alım garantisi, Türkiye gibi büyük bir pazarda avantaj elde etme, bölgeye ve bölgedeki yatırım potansiyeline erişme kapasitesiyle yatırımcılar açısından önemli bir altyapı hazırlıyoruz. Ucuzlayacak elektrikle hem vatandaşımız kazanıyor hem de ARGE’yle ülkemiz kazanıyor. Dünyada fotovoltaik teknolojide tek parça olarak en büyük saha olacak bin megavatlık Karapınar Güneş Enerjisi Santrali (GES) bu yıl bitmeden hayata geçirmek için düğmeye basacağız. Bu alanda bir marka haline gelmeyi amaçlıyoruz. Rüzgar alanında da 2017’nin ilk çeyreğinde benzer bir ihale için adımımızı atacağız.”

Albayrak, elektrikte toplam 30 milyar lirayı aşan bir yatırımla elektrik iletim ve dağıtım altyapısını iyileştirmek için önemli adımlar atmaya devam ettiklerini sözlerine ekledi.

ENERJİ BAKANLIĞI / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Kömürden gelen güzellik ve bereket; ‘TKİ HÜMAS’

Yarım yüzyılı aşkın bir süredir ülkemiz linyit kaynaklarını ülke ekonomisine kazandırarak, ülkemizin enerji ihtiyacının karşılanmasında yaşamsal rol oynayan kamu iktisadi teşebbüsü Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) yerli kömürden kozmetik ürün üreterek bir ilke imza attı.

Şampuan, Yara merhemi, tüy dökücü krem ve cilt bakımı gibi birçok kozmetik ürünlerin 1 yıl kadar sonra piyasada tüketici ile buluşacağını belirten TKİ Proje Tesis Müdürü Şahika Yürek, “Ürünlerimiz ‘Hümas’ markası ile üretilmiştir. Leonardit kullanılarak üretilen hümik ve fulvik asit içeren doğal organik toprak düzenleyicisi bir üründür. TKİ HÜMAS’ı diğer toprak düzenleyicilerden ayıran temel özellik leonarditten üretilmesi, hümik ve fulvik asit oranlarının yüksek düzeyde olması, devletin güven duyulan bir kurumu olan Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu tarafından üretilmesidir” şeklinde açıklamalarda bulundu.

Cilt ve güzellik bakımlarının yanı sıra toprağın verimli hale gelmesi için toprak düzenleyicileri de imal eden TKİ Hümas çiftçinin de tercihi olacak.

Türkiye dünyamızı en az kirleten ülkeler arasındadır

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, kömürle ilgili çalışmalarda çevre kriterlerine büyük önem verdiklerini belirterek, “Çayırhan sahası için birçok değerde Avrupa’nın, Batı’nın kriter kabul ettiği değerlerin neredeyse iki katından fazla daha kaliteli hava kriterleri koyduk. Şimdi soruyorum, kim daha çevreci? Türkiye, emisyon noktasında dünyayı en az kirleten ülkeler arasında.” dedi.

Bakan Albayrak, 1. Kömür Eylem Planı Çalıştayı’nın açılışında yaptığı konuşmada, yerli kömür sektörünün Türkiye için istihdam, gelişme, strateji gibi alanlarda büyük önem ifade ettiğini ve AK Parti iktidarında tarihi bir büyüme ortaya koyduklarını anlattı.

Gelecek dönemde doğru yatırım ortamının oluşturulması için daha güçlü bir performans ortaya koymaya ihtiyaç duyulacağını dile getiren Albayrak, Türkiye’nin yerli kaynaklarıyla büyümeye devam edeceğini, kendilerinin de Bakanlık olarak gereken desteği vereceklerini ifade etti.

Albayrak, yerli kömürde önemli bir süreci başlattıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Bu çerçevede yerli kaynaklarımız özelinde kömürde bu performansın ortaya konulması noktasında son 10 yıldaki aramalarımızda 7 milyar tondan daha fazla bir rezerv bulduk. Bunları değerlendirmeyecek miyiz? Birçok havzada büyük oranda kömür rezervi var. Bu rezervin bizim için başka bir anlamı daha var. Eski rezervlere oranla kalorifik değer daha yüksek yeni keşifler bunlar. Bu ekonomik açıdan çok önemli, verimliliği ve kaliteyi artıran bir unsur. Türkiye yeni rezervlerle birlikte çok önemli bir adım attı. Aramacılık açısından da başarılar elde ettik, ama yolun başındayız. Sadece kömür alanında değil, diğer madenler açısından da yeni dönemde Maden Tetkik Arama (MTA) başka rol oynayacak. Çok önemli kararlar aldık. Çünkü ne kadar ararsanız o kadar çok bulursunuz. Bu alanın önemli bir kısmını kömür oluşturacak, ama diğer maden çeşitleri için de yoğun bir seferberlik başlattık. 2017 itibarıyla asgari hedefimiz 1 milyon metre derinde sondaj yapmak. Sonrasında bu miktarın da üzerine çıkmak zorundayız. Çünkü haritada henüz aramadığımız bölgeler var. Bu haritayı tamamlamak istiyoruz.”

Aramacılık faaliyetleri için teknolojinin de en üst düzeyde kullanılacağını aktaran Albayrak, bu dönemde karadan ve havadan aramacılık yapılacağını, havadan yapılacak aramalar için iki helikopterin bulunduğunu söyledi.

Albayrak, MTA’nın, Afrika başta olmak üzere, yurt dışında da aramacılık faaliyetlerine başlayacağını ve daha hızlı netice alabilmek için kamu-özel ortaklığıyla hareket edebileceğini söyledi.

“(Türkiye’nin) Taşı toprağı altın diyoruz, taşında toprağında ne kadar hangi maden var, bunu bilmemiz lazım.” diyen Albayrak, bu verileri en doğru şekilde kullanarak ülkenin büyüme vizyonunu daha güçlü bir şekilde destekleyeceklerini vurguladı.

Çayırhan için AB’nin üzerinde kriterler konuldu

Kömür karşıtı lobi faaliyeti yürütenlere seslenen Albayrak, dünyadaki kömür kullanımının yüzde 40’ın üzerinde olduğunu ifade etti.

Kömürün geçen yıl sonu itibarıyla elektrikte yüzde 12 olan payının bu yılın 9 aylık döneminde yüzde 16’ya çıktığına dikkati çeken Albayrak, şöyle konuştu:

“Biz bu oranı 12’den 16’ya çıkardık diye kıyamet kopuyor. Kimin ne dediği çok önemli değil. Birileri var kömür karşıtı lobicilik yapmaya çalışıyor, ama çok da önemli değil. Hele de dünyanın kömürü çok yoğun bir şekilde kullandığı atmosferde, çok da ne dediklerine bakmayacağız. Biz bu kaynakları sonuna kadar kullanacağız. Nasıl kullanacaksınız? diye sorarsanız her noktada en iyisini en doğrusunu yaparak kullanacağız. Burada Çayırhan’da çevre kriterlerine bakmalarını rica ediyorum. Bugün Avrupa’da 2024 ve sonrası için kriter alınan sınır değerler 1 normal metreküp hava için partikül maddede günlük 40 mikrogram, yıllık 50 mikrogram iken bizim Çayırhan’daki kriterlerimizde bu rakamlar günlük 23, yıllık ise 18,07 mikrogram olarak belirlendi. Yine kükürt için kriter olarak kabul edilen günlük 125, yıllık 350 mikrogram olan üst değerler, günlük 33,72 mikrogram, yıllık 127 mikrogram olarak belirlendi. Hava kalite ölçümlerinde AB’nin baz aldığı azot oranları saatlik 200 mikrogram, yıllık 25,44 mikrogram iken biz buradaki üst sınırı değerleri saatlik 134, yıllık 25 mikrogram olarak belirledik. Birçok değerde Avrupa’nın, Batı’nın kriter kabul ettiği değerlerin neredeyse iki katından fazla daha kaliteli hava kriterleri koyduk. Şimdi soruyorum, kim daha çevreci? Dünyayı daha az kirletmesine rağmen, AB’den çok daha ileri kriter koyan biz mi? Türkiye, emisyon noktasında dünyayı en az kirleten ülkeler arasında.”

Albayrak, ayrıca “Karot Bankası” oluşturulmasıyla ile ilgili önemli adımlar attıklarını, asgari ücretten kaynaklanan sıkıntıları çözerek sektörün daha güçlü ve vizyon sahibi olabilmesi için çalışmalara devam ettiklerini dile getirdi.

Kömür alanında üç kesime çağrı

Yerli kömür kaynaklarının değerlendirilmesiyle ilgili süreçte akademisyenlere, finans sektörüne ve özel sektöre çağrıda bulunan Albayrak, sektörün daha fazla gelişmesi için akademisyenlerin daha çok katkılarını beklediklerini ifade etti.

Albayrak, finans sektörüne, yerli kömür sektörüne daha fazla inanmaları ve katkı yapmaları için çağrıda bulundu.

Özel sektörün daha cesur şekilde büyümeye katkı yapmasını ve yatırımlarına son sürat devam etmesini isteyen Albayrak, şunları kaydeti:

“Madencilik açısından bakıldığında birkaç hassas hususu ifade etmekte fayda var. Burada çevre vurgusunu kesinlikle hiçbir projemizde ihmal etmeyin. İnsan ve istihdam boyutunu, onların ihtiyaçlarını ihmal etmeyin. Üretim hırsına kapılarak, daha fazla üreteyim hırsına aman aldanmayın. Tamamen bilimsellik içinde olması gerektiği kadar üretin. Tüm bunlar çok önemli, tüm bunları birleştirdiğimizde Türkiye için çok önemli bir istihdam aracı olan bu sektörü büyüteceğimize inancım tam.”

Yerli kömür 30 bin megavata çıkabilir

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı ve AK Parti Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız da son 13 yılda Türkiye’nin ortalama yüzde 5, sanayi üretiminin ise yüzde 5,3 büyüdüğüne dikkati çekti.

Altunyaldız, bu kapsamda Türkiye’de toplam dış ticaret açığının yarıdan fazlasını enerji ithalatının teşkil ettiğini belirterek, “Bir paradigma değişikliğine gitmek gerekiyor. Enerji Bakanlığımız bunu yapıyor. İthalat bağımlılığımızı düşürmek, kaynak arzını garanti altına almak, kaynak çeşitliliği yaratabilmek adına yerli ve yenilenebilir kaynaklara yönelmek, sektör aktörleriyle her fırsatta bir araya gelmek…”

2015 yılı rakamlarına bakıldığında, birincil enerji tüketimi bağlamında, kömürün yüzde 31,5 payla doğalgazdan sonra ikinci sırada geldiğini vurgulayan Altunyaldız, elektrik üretiminde ise kömürün payının yüzde 30 olduğunu söyledi.

Altunyaldız, Türkiye’nin yerli kömürdeki mevcut kurulu gücünün 10 bin megavat seviyesinde bulunduğunu, bu miktarın 30 bin megavatlara kadar çıkabileceğini de sözlerine ekledi.

ENERJİ BAKANLIĞI / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Bakan Albayrak elektrik santrallerinin önemini vurguladı

5 milyar dolar tutarında yatırım büyüklüğü, 158 santral, 5.620 MW ilave kurulu güç ile #EnerjimizeEnerjiKatıyoruz