22.3 C
İstanbul
Cumartesi, Haziran 14, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 143

AvivaSA ile, BES’te gayrimenkul dönemi

0

Bireysel emeklilik ve hayat sigortaları sektörünün lideri AvivaSA, BES katılımcılarının yatırım yaptıkları varlıklar arasına, yüksek kira geliri ve değer artışı potansiyeli taşıyan gayrimenkulleri ekleyen ilk şirket oldu. Bu sayede, portföylerinde “Esnek Fonlar”a yer veren katılımcılar, belirli bir miktar gayrimenkule de yatırım yapmış olacaklar.

AvivaSA BES Fonları’nın yatırım yapmakta olduğu, Türkiye’nin ilk gayrimenkul yatırım fonu olan AK Portföy Gayrimenkul Yatırım Fonu, düzenli ve sürdürülebilir kira getirisinin yanı sıra; değer artış beklentisi sunan A sınıfı ofisler başta olmak üzere, ticari gayrimenkullere yatırım fırsatı sunuyor. Fon, kişisel anlamda erişimin kolay olmadığı gayrimenkul piyasasının en cazip segmentine odaklanıyor. AK Portföy Gayrimenkul Yatırım Fonu ilk yatırımlarını, İstanbul merkezi iş alanının kalbinde yer alan Astoria Ofis Blokları ve Pladium Tower’a yaptı.

İlklerin firmasından, gayrimenkul çeşitlendirmesi…

AvivaSA BES katılımcılarının, Türkiye’nin en geniş yatırım evrenine sahip olduğunu belirten AvivaSA CEO’su Fırat Kuruca, “Katılımcılarımız artık emeklilik yatırımlarına gayrimenkul gibi önemli bir varlık sınıfını da ekleme şansına sahip olacaklar. Sektörümüzde ilklerin şirketi olarak, bu konuda ilk olmanın gururunu yaşıyoruz.” dedi.

Kuruca ayrıca, gayrimenkule yatırım yapmanın Türk insanının önemli tercihleri arasında yer aldığını vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti: “Emeklilik sisteminin gelişmiş olduğu Avrupa ve ABD’de gayrimenkul, emeklilik varlıkları arasında önemli bir yere sahip. Ayrıca diğer varlık sınıflarıyla düşük bir korelasyona sahip olması, gayrimenkulü harika bir portföy çeşitlendirme aracı haline getiriyor.”

Gayrimenkul Yatırım Fonu, AvivaSA “esnek” fonlarının içerisinde belirli oranlarda bulunuyor. Emeklilik planlarında bu fonlara yer veren BES katılımcıları, gayrimenkul fonunun avantajından yararlanıyor.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Zorlu Enerji, Filistin’e elektrik sağlayacak

Zorlu Enerji, Filistin’e elektrik sağlayacak olan güneş enerji santrallerinin kurulması ve işletilmesine yönelik olarak Filistin’in elektriğinin dörtte birini tek başına sağlayan elektrik dağıtım şirketi JDECO (Jeruselam Electricity Distribution Company) ile karşılıklı niyet anlaşması (MoU) imzaladı.

Zorlu Enerji, güneş enerjisi alanındaki yatırımlarını büyütmeye devam ediyor. Bu yılın başında; Pakistan’daki 100 MW’lık güneş enerjisi yatırımını, 200 MW’lık ikinci proje için imzaladığı niyet anlaşması ile büyüten Zorlu Enerji, aynı zamanda güneş enerjisi alanında yeni nesil teknolojiler geliştiren First Solar’ın Doğu Avrupa, Avrasya ve Doğu Akdeniz bölgelerinde 26 ülkede en büyük iş ortağı ve tek distribütörü.

Zorlu Enerji bu doğrultuda yepyeni bir anlaşmaya daha hayata geçirerek Filistin’in elektriğinin yüzde 25’ini sağlayan elektrik dağıtım şirketi olan JDECO (Jeruselam Electricity Distribution Company) ile Filistin’e elektrik sağlayacak olan güneş enerji santrallerinin kurulması ve işletilmesine yönelik karşılıklı niyet anlaşması (MoU) imzalamaşı imzaladı.

Yapılan anlaşma ile ilgili duygu ve düşüncelerini dile getiren Zorlu Enerji Grubu Başkanı Sinan Ak, “Zorlu Enerji olarak potansiyeline inandığımız, temiz enerji kaynağı güneş enerji sistemlerine yönelik yatırımlarımızı derinleştirmeye ve çeşitlendirmeye devam ediyoruz. Pakistan’da 300 MW’lık güneş enerjisi yatırımı kararımız ve First Solar’ın 26 ülkede en büyük iş ortağı ve tek distribütörü olmak için imzaladığımız anlaşma Zorlu Enerji olarak bu konudaki ilk girişimlerimiz olarak oldukça anlamlıydı. Filistin’de yapmayı planladığımız bu yatırımla birlikte bölgemizde güneş enerjisinin gelişimine liderlik etme hedefimiz yolunda önemli bir adım daha attık” dedi.

Faselis/ Türkiye’de Enerji

İstanbul’a seli “süper hücreler” getirdi

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Adil Tek, 18 Temmuz 2017 itibariyle özellikle İstanbul’da yaşanan yüksek miktarda kaydedilen yağışlara Kuzey’den gelen serin hava ve yüksek deniz suyu sıcaklıklarının birleşmesi sonucu oluşan ‘’Süper Hücre’’ diye adlandırılan yapıların neden olduğunu açıkladı. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Meteoroloji Laboratuvarı’ndan yapılan açıklamaya göre 18 Temmuz sabahı saat 12:00’ye dek metrekare başına 91 kg yağış düştü, bu yağış değeri son 106 yılın en yüksek 3. yaz yağış değeri oldu.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Adil Tek, yaptığı değerlendirmede İstanbul’da 18 Temmuz 2017 günü yaşanan ve bir afete dönüşen yağışlar hakkında yaptığı değerlendirmede; “18 Temmuz sabahı saat 12:00’ye dek metrekare başına 91 kg yağış düştü, bu yağış değeri son 106 yılın en yüksek 3. Yaz yağış değeri oldu. Bu da son yıllarda görülen iklim değişikliğine bağlı yağış düzensizliklerine eklenen bir ekstrem olarak kayıtlara geçti. Bu yağış çok sık rastladığımız bir yağış biçimi değil. Kuzey’den gelen serin hava ve yüksek deniz suyu sıcaklıkları birleşince ‘’süper hücre’’ dediğimiz yapılar oluşuyor ve bu da bugün yaşadığımız türden şiddetli yağışlara neden oluyor” dedi.

Kandilli olarak önceki tahminlerinde de Marmara Bölgesi ve Karadeniz Bölgesi’nde hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin altında seyredeceğini öngördüklerini ancak 18 Temmuz 2017’de yaşanan türde bir yağışı önümüzdeki günlerde beklemediklerini belirten Tek, “İstanbul’da bizim ölçüm kayıtlarına göre 37.2 oC değerini 30 Haziran günü ölçtük. Bu ölçülen değer 30 Haziran tarihine ait rekor sıcaklıktır. Bunu kısaca açarsak 106 yıl içerisinde 30 Haziran tarihlerinde bu değer daha önce hiç ölçülmemiştir. Diğer taraftan Istanbul için tüm yıl içindeki başka günlere baktığımızda bazı günlerde bu değerin geçildiği görülmektedir ki, 2007 yılı 27 Haziran’ın da 41.7 oC lik sıcaklık ölçülmüştür. Bu değer bizim 106 yıllık ölçümümüzdeki en yüksek değerdir. Haziran Temmuz ve Ağustos ayları için maksimum sıcaklığın 30 oC nin üstüne çıktığı “Tropikal Gün” olarak adlandırdığımız günler sayısı son onlu yirmili yıllara doğru yükselen bir eğim gösteriyor. Özellikle 1998-2003 arası ve 2007 yıllarında sıcak hava dalgalarına sıklıkla rastlanılmış durumda. 2001 yılında bu değer 53 güne çıkmıştır” dedi.

Adil Tek Temmuz ayındaki sıcaklık değişimleri için şu bilgileri verdi: “Her ne kadar Haziran sonu ve Temmuz başı itibari ile sıcak hava dalgasının etkisinde kalınmış Temmuz’un ikinci yarısı için Marmara ve Batı Karadeniz’de yağışların mevsim normalleri ve üzerinde, sıcaklıkların ise bu bölgelerde mevsim normalleri ve altında geçeceği beklenmektedir Ağustos ayı içinde bu bölgelerdeki aynı durum değişmemektedir. Yurdun diğer diğer bölgelerinde mevsim normalleri değerler Temmuz ikinci yarısı ve Ağustos genelinde devam edecek gözüküyor. Yani Ege, Akdeniz, Güneydoğu Anadolu her zaman olduğu gibi yine sıcak. Bu arada mevsim normali dediğimiz değer son 30 yıla ait değerlerin ortalamasıdır. Ve mevsimsel iklim tahminleri bu ortalamalardan sapmalar (anomaliler) şeklinde hesaplanmaktadır. Yaptığımız son uzun vade mevsimsel iklim öngörülerine göre sonbaharda kuzey bölgelerde sıcaklıklar mevsim normalleri ve altı değerlerde seyrederken, yağışlarda normallerin altına düşüyor. Bu şu demek; kurak ve kuru soğuk bir sonbahar bizleri bekliyor. Yine aynı bölgeler için kış ayları tahminleri mevsim normallerinde gözüküyor.”

Hava olaylarındaki ekstrem değişikliklerin enerji kullanımındaki artış ile bağlantılı olduğunu da vurgulayan tek, “Atmosferdeki sera gazları, kirleticiler ve diğerlerinin artması birbirini tetikleyen önemli bir zinciri oluşturmaktadır. Bu zincirin halkalarını sıraya koyarsak enerji talebi, fosil yakıt kullanımının artışına, fosil yakıt kullanımı sera etkisine, sera etkisi sıcaklığın artmasına sebebiyet vermekte. Sıcaklığın artışı, buzulların erimesi, buharlaşmanın artması ve hidrolojik çevrimdeki suyun miktarının artışı ile birlikte döngünün hızlanması demektir. Bu durum düzensiz ve aşırı yağışlara yol açar. Ayrıca sıcaklık artışı yerküre üzerinde homojen olmayan sıcak hava dalgalarına yol açarken, atmosferik gazların moleküler hızlarını arttırarak kuvvetli rüzgar ve fırtınalara neden olur.Sonuç olarak tüm bunlar çeşitli meteoroloji haritalarında net bir biçimde gözlenir” diye konuştu.

Tek şöyle devam etti: “Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizdeki kayıtlarda sıcaklıkların yükselme trendinde olduğunu gösteriyor. IPCC nin yaptığı araştırmada elde edilen Kuzey Yarımküre’deki son 100 yıl içindeki 0.8 oC lık artışın, laboratuvarımız ölçümlerindeki 0.75 oC lık artışla örtüştüğü görülmektedir. Önümüzdeki kısa (onlu, yirmili yıllar) ve uzun döneme (ellili, yüzlü yıllar) ait yapılan kestirimlerde sıcaklıklardaki artışın devam edeceği öngörülmekte. Bu durum ülkemiz ve dünyanın iklim değişikliğinden gittikçe daha çok etkileneceğini gösteriyor.”

Faselis/Türkiye’de Enerji

Enerjisa enerji sektörünü destekliyor

Enerjisa, inovatif ve yenilikçi uygulamaları destekliyor. 2015 yılında kendi çalışanlarıyla enerji ve enerjiyle ilişkili tüm alanlardaki konulara yaratıcı çözüm sağlayabilmek amacıyla başlattığı Nar Programı’nı, İTÜ Çekirdek Erken Aşama Kuluçka Merkezi iş birliğiyle tüm Türkiye ile paylaşıyor. Enerji sektörü ile ilgili yenilikçi fikre sahip girişimciler 19 Ağustos 2017 tarihine kadar merkezin internet sitesi üzerinden fikirlerini paylaşabilecek

Enerjisa, Türkiye’de bir ilki hayata geçirerek enerji sektöründe geliştirilecek projeleri desteklemek amacıyla İTÜ ARI Teknokent Çekirdek ile iş birliği gerçekleştirdi. 2015 yılından bu yana Enerjisa’da çalışan iç girişimcileri NAR Kurumsal Girişimcilik Programı ile destekleyen Enerjisa, bu kez İTÜ Çekirdek ile birlikte tüm Türkiye’den projeleri toplayacak. Açık inovasyon konusuna yeni bir bakış açısı getiren bu yaklaşımla Enerjisa, Kasım ayında gerçekleştirilecek 6’ncı “Big Bang” yarışmasında başarılı girişimlere “Enerjisa Girişimcilik Özel Ödülü” verecek ve toplam 300.000 TL’lik ödül dağıtacak.

Enerjisa Teknoloji ve Müşteri Çözümleri Başkanı Gül Erol, enerji sektörünün, geleceğin şekillenmesinde stratejik ve lokomotif konumda olduğunun altını çizerek “Türkiye’de enerji sektörü hızla gelişiyor ve birçok yeni ve inovatif fikri hayata geçirmeye olanak sağlıyor” dedi. Türkiye’nin her köşesinden yenilikçi fikirlerin çıkacağına inandıklarını belirten Erol, “Enerjisa’yı inovasyonun her aşamasında güçlü bir partner, mentor ve sponsor olarak konumluyoruz. İTÜ Erken Aşama Kuluçka Merkezi ile toplayacağımız fikirler, enerji sektöründe uzman Enerjisalılar’ın mentorluğuyla geliştirilebilecek. Bunun yanı sıra başarılı ve gelecek vadeden projelere maddi destek de sağlayacağız” şeklinde konuştu.

“YENİLİKÇİ FİKİRLERİ SEKTÖRÜMÜZE KAZANDIRACAĞIZ”

Enerjisa’nın inovasyon ve AR-GE süreçlerinin her aşamasında güçlü olduğuna değinen Erol, şöyle devam etti: “Tecrübelerimizle girişimcilere destek olarak hem sektörün gelişimine katkı sağlamayı hem de Türkiye’nin enerji sektöründeki inovatif dönüşümde öncü olmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda sektörde hayata geçirdiğimiz inovatif uygulamaların uzmanlığıyla, yenilikçi fikirleri her nerede olursa olsun bulup keşfetmek ve sektörümüze kazandırmak istiyoruz. Türkiye’de bulunan kuluçka merkezleri arasındaki öncü konumu, bugüne kadar geliştirdiği başarılı girişimcileri ve inovasyon ekosistemindeki engin tecrübesiyle İTÜ ARI Teknokent ile işbirliğimiz sayesinde, enerji sektörüyle ilgili inovatif fikirlerinin seçilmesi ve eğitim programlarına dahil edilmesi süreçlerini yöneteceğiz. Tüm Türkiye’den İTÜ Çekirdek’e gelip desteklenen sayısız girişimci ile birlikte çalışma fırsatı bulacağımız için şimdiden çok heyecanlıyız.”

İş birliğiyle ilgili açıklama yapan İTÜ ARI Teknokent Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Deniz Tunçalp, sağlıklı ve gelişen bir girişimcilik ekosisteminin kurumsal firmaların müşteri, destekçi hatta yatırımcı olarak girişimcilerle işbirliği yapmasıyla mümkün olduğunu söyledi. İTÜ Çekirdek’in de bu anlamda örnek bir model olduğunu belirten Doç. Dr. Tunçalp, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin başlangıç aşamasındaki en iyi girişimcilerini bulup, onları daha da geliştirip, daha kapsamlı işler yapmaları için kurumsal firmalarla ve yatırımcılarla bir araya getiriyor, destekliyoruz. Ayrıca büyük ölçekli firmaların girişimcilerle birlikte çalışabilmeleri için ortak programlar oluşturuyoruz. Girişimcilerimizin ödül ve yatırım niteliğindeki kaynaklara ulaştığı Big Bang yarışması da, toplamda girişimcilere ulaştırdığı kaynak ile dünyanın ilk üç girişimcilik yarışması arasında yer alıyor. Bu anlamda Türkiye’nin en değerli markalarından biriyle daha güçlerimizi birleştirmemiz çok önemli. Enerjisa’nın enerji sektöründeki bilgi ve deneyimini yanımıza alarak enerji ve enerjiyle ilişkili tüm alanlarda yeni teknolojiler, uygulamalar ve iş modelleri geliştirecek girişimcilerin yetişmesine katkıda bulunacağız. Bu yolda sağlayacakları tüm destekler için Enerjisa ailesine teşekkür ederiz.”

İş birliği kapsamında İTÜ Çekirdek’e katılıp, Big Bang 2017’de yarışmak isteyen tüm girişimciler, 19 Ağustos tarihine kadar www.itucekirdek.com adresinden “genel başvuru” kategorisinden enerji sektörüyle ilgili başvurularını gerçekleştirebilmektedirler.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Havalimanı nöbetçileri kutlamalara imza attı

Atatürk Havalimanında hainlere geçit vermeyen vatandaşların kurduğu havalimanı nöbetçileri isimli grup 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünde Atatürk Havalimanında örnek bir organizasyona imza attılar.

Demokrasi ve Milli Birlik Gününe düzenledikleri organizasyon havalimanına toplu olarak gelinmesiyle başladı. Önce hep beraber İstiklal Marşı okunurken, Kuran-ı Kerim Tilaveti, Mehteran gösterisi ve ikramlar ile kutlama programı sabahın ilk saatlerine kadar sürdü.

Havalimanının ana giriş ve çıkış kapısında toplanan vatandaşlar Cumhurbaşkanı için tezahüratlarda bulundu. Eşi ve çocuklarıyla gelen vatandaşların yoğun olduğu gözlemlenirken, çadır kuran aileler de kutlamalara coşkuyla eşlik etti.

Havalimanı kutlamaları hiçbir kurum veya kuruluştan destek alınmadan havalimanı nöbetçileri grubu üyeleri tarafından düzenlenmiş.

GRUP SÖZCÜSÜ ABDULLAH KARACA, “DARBE GÜNÜ CUMHURBAŞKANIMIZIN ÇAĞRISI İLE HAVALİMANINA GELDİK”
Hain darbe girişiminin gerçekleştiği 15 Temmuz günü akşamı Cumhurbaşkanın daveti ile tereddüt etmeden havaalanına geldiklerini söyleyen grup sözcüsü işadamı Abdullah Karaca, “Geçen sene burada omuz omuza darbecilerle mücadele verdiğimiz arkadaşlarımızla gönül bağımız oluştu. Ogünden bu güne hiç ayrılmadık. Kardeş olduk, abi olduk birbirimize. Vatan sevdalısı olarak geçen sene buradaydık. Öğünde böyle idi bugünde böyledir. Allah bir daha böyle bir hainlik yaşatmasın devletimize ve milletimize inşallah” dedi.

Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz günü havalimanına ilk gelenlerden olan Gazeteci-Yazar Ferhat Yıldırım, hain darbe girişiminde yaşananları anlattı.

GAZETECİ-YAZAR FERHAT YILDIRIM, “DARBE YAPMAYA KALKANLARA HALKIN DARBE YAPMASINA HAVALİMANINDA ŞAHİTLİK ETTİK”

Cumhurbaşkanımızın daveti öncesinde havalimanında olduğunu söyleyen Ferhat Yıldırım, B kapısı önünde bulunan tank ile konuştuğumuzda kendisini kışlaya dönmesi konusunda uyardığımızda bize karşı ateş açmadı. Güvenlik tedbiri nedeniyle burada olduğunu söyledi. Belediye aracı ile hareket etmesini engelledik. O an 4 kişiydik. Daha sonra bir anda 50 kişi olduk. 100 metre ilerideki tanka doğru yöneldiğimizde ise Albayın kontrolünde olan tankın bizlere ateş etmesiyle yerlere yattık. Daha sonra da onuda araçlarımız ile sıkıştırdık. Havalimanının araç giriş kapısının dışı asker kontrolünde, araç girişi ile bina girişi arası polis kontrolünde, havalimanının içi ise kısmen asker kontrolünde idi” diyerek havalimanında vatandaşları darbe yapmaya kalkan şerefsizlere darbenin nasıl yapılacağını gösterdiğini de söyledi.

Trump’ın yasaklamalarından ABD’li yetkililer de rahatsız

Çelik İhracatçıları Birliği, ABD Başkanı Donald Trump’ın çelik ithalatını yasaklamaya yönelik adımına karşılık ABD’liler ile ticari ilişkilerini geliştirmeye devam ediyor. Birlik, Petrol Kongresi kapsamında Türkiye’ye gelen Houston Belediye Başkanı liderliğindeki heyet ile çelik sektörü temsilcilerini buluşturdu. Toplantıda iki ülke arasındaki mevcut ticaret hacmini artırabileceklerini belirten ÇİB Başkanı Namık Ekinci, ABD’nin Türk çelik sektörüne karşı yürüttüğü korumacı politikaları eleştirdi. Houston Belediye Başkanı Sylvester Turner ise konunun sakıncalarını bir mektup ile ABD Ticaret Bakanlığına ileterek girişimde bulunacağını belirtti.

ABD Başkanı Donald Trump’ın çelik ithalatını yasaklama getireceğini açıklaması Türk çelik sektöründe de büyük yankı uyandırdı. Başkan Trump’ın planladığı bu adıma karşılık Çelik İhracatçıları Birliği ise ABD’li temsilciler ile ilişkilerini geliştirmeyi sürdürüyor. Birlik, Petrol Kongresi kapsamında Türkiye’ye gelen Houston heyeti ile çelik sektör temsilcilerini buluşturdu. Toplantıya Houston Belediye Başkanı Sylvester Turner, Houston Ticaret Odası Başkanı Bob Harvey, Houston Liman Komiseri Theldon Branch ile Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Namık Ekinci’nin yanı sıra Houston ve Türkiye’den birçok iş insanı katıldı. İki ülke arasındaki dostluğun, ticaret ve sanayi yatırımları ile güçlendirilmesi üzerinde duruldu. Ayrıca ithalat engellemesiyle çelikle bağlantılı sektörlerde iş kayıpları yaşanacağı vurgulandığı toplantıda ABD ve Türkiye arasında enerji sektörü gibi yeni alanlarda da işbirliği yapılması konuşuldu.

Türkiye, Houston’a en fazla ihracat yapan ikinci ülke…

Türkiye, Güney Kore’den sonra Teksas eyaletine miktar bazında en fazla ihracat yapan ülke konumda yer alıyor. Ayrıca Türkiye son 5 yıldır Houston ile beraber ABD’nin inşaat çeliği ithalatında lider konumunda. Houston şehri 2015 yılında Türkiye’den gerçekleştirdiği 1,1 milyon tonluk çelik ithalatı ile rekor kırdı. Bu rakam 2016 yılında 775 bin ton olarak gerçekleşti. 2017 yılı Ocak-Nisan döneminde Houston’a Türkiye’den yapılan çelik ithalatı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10 artarak 313 bin ton oldu. Söz konusu ithalat miktarının yüzde 53’ünü inşaat çeliği oluşturdu.

Heyet toplantısında konuşan Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, “Heyetimiz, her iki ülkenin önde gelen temsilcilerini bir araya getirerek birbirlerini tanımaları, ihtiyaçlarını anlamaları ve bu ihtiyaçlara uygun çözümlerini sunmaları bakımından güçlü bir zemin oluşturdu. Ayrıca dostluk ilişkileriyle birbirine sıkı sıkıya bağlı iki ülke arasında ticari ve ekonomik işbirliğinin güçlenmesi adına çok önemli bir adımı da gerçekleştirdik. İki ülke arasındaki mevcut ticaret hacmini çok daha yukarılara taşıyacak potansiyele ülke olarak sahibiz. Türk çelik sektörü olarak var olan ticaret hacmini genişletmek adına büyük uğraşlar veriyoruz. Türk çelik sektörünün Houston’da önemli yatırımları mevcut. Bu durum yatırımlarımızın giderek artacağının da göstergesidir” dedi.

Haksız korumacı tutumlar nedeniyle zorlandıklarını söyleyen ÇİB Başkanı Namık Ekinci, “AD ve CVD davalarının yanı sıra şimdi bir de Section 232 davası ticaretimize sekte vurmakta. DTÖ’nün öncü kurucularından olan ABD’nin ithalatı haksız yere engellemeye çalışması kabul edilebilir değil. Türk çelik sektörü olarak dampingli ve devlet teşvikli ürünlerin satışına kesinlikle karşıyız. Ayrıca devletten hiçbir şekilde teşvik almıyoruz ve almak da istemiyoruz. Bizler kendi öz sermayemizle ürünler üretiyor ve yatırımlarımız ile büyüyoruz” diyerek sözlerine son verdi.

Toplantıda konuşan Houston Belediye Başkanı Sylvester Turner, “Türkiye ve Houston ticari anlamda önemli bir partnerdir. İki ülke arasındaki mevcut iş birliğinin arttırılması hepimiz için önemlidir. Ancak ABD’ye yapılan ihracata engel konulmak istenmesi çelik sektöründeki iş birliğimizi olumsuz yönde etkiler. Birçok konunun üst makamlara şehirlerden aktarıldığı göz önüne alınırsa sizlere yardımcı olmak isteriz” dedi.

Houston Liman Komiseri Theldon Branch, “Donald Trump’ın yürürlüğe koymaya çalıştığı Section 232 bizler için de endişe vericidir. Bu kararın yürürlüğe girmesi Türkiye ve Houston limanı arasında ticarete de set koyar. Konunun sakıncalarını bir mektup ile ABD Ticaret Bakanlığına ileterek bizler de girişimde bulunacağız” açıklamasında bulundu.

ABD Başkanı Donald Trump’ın ulusal güvenliği korumak amacıyla yerli ürün kullanımından yana olmasının kendileri için de olumsuz etkilerinin olacağını belirten Houston Ticaret Odası Başkanı Bob Harvey ise “Türk çelik üretimine ve ticari başarısına ilişkin bilgiler edindikten sonra, makamlara ulaşılması hususunda biz de yardımcı olmak isteriz” diye belirtti.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Acı ama gerçek

Şimdi FETÖ’nün karalanmış akları meclislerde, evlerde ve hatta cami bahçelerinde kulaktan kulağa oynamaya başladılar.

İŞTE KLASİK KULAKTAN KULAĞA SÖYLENENLER;

– Hakim görevinden alınmış, ‘ne iş olsa yaparım. Yer siler, çöp toplarım’ dedi. Yanıma aldım. Çok üzülüyorum çay kahve getirince…

– Bir dostum gönderdi FETÖ’den ordudan atılmış. Alakası yok. Sekreterlik yapıyor yanımda evlatlarına bakmak için ne kadar acı bir durum.

AKILLI OLUN, DARBE OLSAYDI O HAKİM VATANIN ESAS EVLATLARINI İDAM EDECEK, O ALBAYDA SAYISIZ YARGISIZ İNFAZA İMZA ATACAKTI.

Metin abin He-man mi?

İstanbul Milletvekili Metin Külünk ise dostlar meclisindeyiz. Malum kendisi iyi bir hatiptir ve herkes gibi bende kendisini dinlerken keyif alanlardanım.

Ogün yaptığı espri ile karışık adana kebabı ve baklava kıvamındaki sohbetlerinden birisini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Uyuşturucu kullanan gençlerin olduğu ve satış yapan kişilerin varlığını kendisine bildiren bir vatandaşla arasında geçen diyalogu Metin Külünk aynen şu şekilde aktarıyor.

“Olayı bana anlatıyorsun, sonra bacak bacak üstüne atıp kenarda rahatça oturuyorsun.

Uyuşturucu içenler var ve satan da diye bana söylemek yetmez. Cami derneklerinin yönetimlerine girin. Kulüp kurdurun, basket, futbol, masa tenisi ve etüd merkezi ile gençleri bu bataktan temizleyelim.

Eşe, dosta, hısım akrabaya; ‘Gittim Metin abiye söyledim o halledecek rahat olun’ dersin.

Ne oldu Külünk’e söyledin de.

Metin abin He-Man mi…

Ayrıca Metin Külünk’ün uyuşturucu ile mücadele adına bir dernek kurmak için düğmeye bastığını da belirtmek isterim.

Metin Abi He-man değil ama devrin akıncı Malkoçoğlu olduğunu söyleyebiliriz.

Metin Külünk ile alakalı 14 Haziran 2009 tarihinde Cevahir Kongre Merkezinde düzenlenen toplantı ile alakalı kaleme aldığım yazıyı okuyarak nostalji yapmak isteyen okurlarımız için linki aşağıda paylaşıyorum.

LİNKE TIKLAYINIZ…

Fütürist Metin Külünk sevgisi salonları doldurdu

İşbirlikçileri uyarıyoruz

Baktıkları zaman Ortadoğu’ya petrol, Afrika’ya baktıkları zaman elmastan başka bir şey görmeyenlerin ülkemizdeki uzantıları dünyanın gelecek 500 yılını yeniden şekillendirmek istiyorlar.

Bu sözler bana ait değil, altına imzamı atacağım sözleri zikreden İstanbul Milletvekili namı değer İstanbul’un abisi Metin Külünk’tür.

Metin bey ile bir sabah kahvaltısında dost meclisinde görüştüğümüzde kendine özgü üslubu ile kimi zaman bizleri düşündürdü, kimi zaman güldürdü, kimi zamanda duygusal atmosfere soktu soktu çıkardı bizleri…

15 Temmuzların bitmeyeceğini söyleyen Metin Külünk, “Unutmayın, 28 şubat ‘15 Temmuz’dur. 27 Mayıs’ta ‘15 Temmuz’dur. 12 Eylül’de ‘15 Temmuz’dur. Yerli ve milli kişilerin tasfiye edilmesi ‘15 Temmuz’dur. 15 Temmuz bir güne sıkıştırılmayacak kadar geniştir.

Erdoğan önderliğindeki hareketimiz ve yanlış yapmayı alışkanlık edinen küresel güçlere karşı duruşumuzdan rahatsız oluyorlar. Bizlerde zaten ümmet için insanlık için dik durmaya devam edeceğiz. Almanya bunu öğrendi, Belçika bunu anladı, Fransa bunun farkına vardı.

Ayağa kalkıp zafer kazandığımız bu günü küçük görmeyin. Bu küresel güçlere karşı kazanılmış bir zaferdir.

Bayrak ezan söz konusu olduğunda Anadolu neyi başardıysa, Çanakkale nasıl bir milat ise 15 Temmuz’da ikinci bir milattır” diyerek konuştu.

FETÖ Terör Örgütü mensupları ile yağdanlıklarına hitaben yaptığı, “İşbirlikçileri uyarıyorum. Fotoğraf çok açık anlatıyor. Tarih sizi vatan haini olarak yazacak aklınızı başınıza alınız” sözleri ise ayakta alkışlandı.

‘Avrupa’yı göreve davet eden zihniyet önce vatan önce bayrak önce ezan önce bütünlük anlayışımızdan rahatsız olan güçtür’ ifadesi ile Kılıçdaroğlu ve saz grubunu da çok güzel bir şekilde ifade etti.

Küresel güçlere karşı duruşun parti meselesi değil bir vatan müdafası olduğunun altını çizen Külünk, “Biz fetö ile mücadele etmiyoruz. Yunan’ı İzmir’e çıkaran anlayışla mücadele ediyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.

Gene Sharp’ın okurları yürüyüşünü tamamladı!!

Halkına acımasızca ateş eden ve kendi meclisini bombalayan bir örgütün mensuplarını masum göstermeye çalışanda bu kansızlar kadar suçludur.

Bu sözün sahibi benim altına imza atanlar dostum, onaylamayanlar da diğerleridir.

Olaya mizahi açıdan yaklaşarak; “Ne olmuş bir darbeci bir darbeciye gel beraber bir darbe yapalım demiş” şeklinde adalet için yürüdüğünü zannedenler ile beraber yaşıyoruz.

Hafızalarımıza kazınanlarla alay ederek, şehit annelerini görmezden gelerek, ellerine Türk bayrağı almak yerine kollarına PKKHDP’lileri alan zevatlar ile aynı havayı soluyoruz.

Ağır mı oluyor yazdıklarım.

Hiç ağır değil, çok üsluplu ve yumuşak yazma gayretindeyim.

Gençleri Gene Sharp’ın yöntemlerinin kullanılmasının ardından sokağa çatışmaya iten örgütlerin öncü kuvveti olan yürüyüşlerin ne alama geldiğinin farkındayız vesselam…

Ülkemizde yaşanan tencere ve tava eylemleri, Polise duran adam gibi eylemlerle karşı duruş, sosyal medya örgütlemeleri ve oturma eylemleri de Lidersiz, örgütsüz isyanların fikir babası Gene Sharp’ın yöntemleridir.

Örgüt amaçlarına ters düşene FETÖCÜ damgası vuruyor

Fetöcülerin kendi içlerinde yapılanları onaylamayanları FETÖCÜ diye ihbar ettiğini hepimiz biliyoruz.

Örgüt mensupları kendi amaçlarına karşı tehdit gördükleri kendileri ile hiçbir bağlantısı olmayan masum kişileri de ihbar etmekte sınır tanımıyorlar.

Örgüt bu ihbarların başarılı olup, olmamasına aldırmıyor.

Sebebine gelince çamur at izi kalsın…

Gerginim ülkemizde oynanan Bizans oyunlarının oynandığı anda sessiz sedasız futbol sahasında sağ bekte bekler gibi ne olacağını bekleyen darbe olmayınca ortaya darbe karşıtı olarak çıkanlara kızgınım.

Kırgınım darbe günü marketlere koşanlara, benzin istasyonlarında uzun kuyruk oluşturanlara, bankamatikten devletten hortumladıkları paraları çekmek için seferberlik ilan edenlere kırgınım.

Pardon ne kırgınlığı kızgın hatta kalemimi gözlerine sokacak kadar asabiyim.

Başkomutanın bir emriyle sokağa çıkan tanklara karşı duran canlarını feda edenler objektiflere poz veremezken, darbeye karşı durmadıkları halde darbe karşıtı pozlar verenlere karşıyım.

Hemşeri, akraba, eş-dost hatırına fetö’cülerin ceza almasına engel olanlara da söyleyecek kelime bulamıyorum.

SON SÖZÜM;

Herkes 15 Temmuzda nerede ise yıl dönümünde de orada olsun. Markette olan markete bankamatikte olan bankamatiğe vatan için sokakta olan sokağa…

Av ile avcı birbirine karışmasın

Bırakın 15 Temmuz sonrasını, 17-25 Aralık tarihinden ilerisini çok çok zaman öncesinde FETÖ’cülerin ne kadar ülke için tehlikeli, ne kadar zalim olduklarını söyleyen bir bürokrat dostumun yaşadıkları ile başlamak istiyorum yazıma.

Kanlı ve zalim terör örgütünün sinsi planlarını bundan 3 yıl kadar önce bana aktaran bu bürokrat dostum ekonomiyi nasıl ellerinde tuttuklarını, nasıl çirkin planları olduklarını ve küresel güçlerle nasıl bir keşmekeşin içinde bulunduklarını söyler ve hatta bunları yazılı olarak bana iletirdi.

Bir çok kez bu bilgileri devlet kurumlarına zarar vermeyecek şekilde haber yapmıştık.

Gün geldi darbe olduğunda bürokrat dostumuzun ne kadar haklı olduğunu anlamayanlarda anlamış oldu.

Bürokrat dostumuzu üst makamından bir genel müdür yardımcısı yanına çağırıyor ve sen FETÖ avcısı mısın? Ne oraya buraya yazılar gönderiyorsun diyerek kendisinin artık görev olarak bugüne kadar yöneticisi olduğu çalışanlarının altında görevlendirildiği tebliğ ediliyor.

“EVET BEN FETÖ AVCISIYIM”

Oraya buraya yazılar gönderiyorsun dediği yer sayın cumhurbaşkanımızın makamı olduğunu söyleyen bürokrat dostum, “Bana FETÖ avcısı mısın diyorlar evet sayın cumhurbaşkanımızın talimatı ile ben FETÖ avcısıyım ve sayın cumhurbaşkanımızda FETÖ avcısıdır. Şehitlerimizin akan kanlarının son damlasının hesabı sorulana kadar ava devam edeceğim” diyerek duygularını aktardı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ın konuyla yakından ilgilenmesi ismi bizde saklı bu önemli kurumumuzda av ile avcının birbirinden ayırt edileceğine vesile olacaktır.

TGTV Başkanı Hamza Akbulut: Darbenin mağduru millettir

15 Temmuz hain darbe girişiminin yıldönümünde Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı Başkanı Av. Hamza Akbulut Haliç Kongre Merkezinde düzenlenen basın toplantısında darbe teşebbüsünü bir kez daha kınadı.

Milletine karşı silah kullanılarak çocuk, kadın ve yaşlı demeden milleti katleden hainleri nefretle kınadıklarını belirten TGTV üyeleri adına açıklama yapan yönetim ve icra kurulu başkanı Av. Hamza Akbulut, 15 Temmuz’da gerçekleşen hainlerin girişimine karşı duran milletin yeni Türkiye’nin temellerini de attığını söyledi.

Yaptığı açıklamada 15 Temmuz gecesi yapılan, sinsi ve alçak saldırıyı bir kez daha nefretle kınadıklarını belirten Av. Hamza Akbulut, hain planların içinde yer alanların adalet karşısında en ağır şekilde cezalandırılmasını talep etti.

15 TEMMUZ BATININ İKİYÜZLÜLÜĞÜNÜ BİR KEZ DAHA GÖSTERDİ

Darbeci hainlerin, 15 Temmuz darbe teşebbüsü ile esas amaçlarının ülkemizin tüm kazanımlarını ortadan kaldırmak olduğuna değinen Akbulut, “15 Temmuz batının ikiyüzlülüğünü, Türk ve Müslüman düşmanlığını bir kez daha ortaya koymuştur. Yıllardır bizlere hak-hukuk, insan hakları edebiyatı yapanlar, savundukları değerleri çiğneyerek tıpkı Mısır’da olduğu gibi; 15 Temmuz darbe girişiminde de seçilmiş hükümetin yanında olmak yerine, darbecilerin yanında yer almışlardır. Haçlı zihniyetiyle tarihi hesap peşinde olduklarını ve ülkemizin zayıflamasını, parçalanmasını istediklerini açıkça göstermişlerdir” diyerek 15 Temmuz ve sonrasında Türkiye’nin batıya bakışının da değiştiğine dikkat çekti.

DARBENİN ESAS MAĞDURU MİLLETİN KENDİSİDİR
Darbenin esas mağdurunun millet olduğunu kaydeden Akbulut, “Herkesin hukuku ve hukukun üstünlüğü ilkesi daima korunmalı bunun için gerekli tedbirler alınmalıdır. “Kontrollü darbe”, “Darbe mağdurları var”, “Basın Susturuluyor” denilerek, adalet istismar edilerek, darbeyi ve darbecileri gizlemek isteyenler ihanet içindedirler.Darbecilerle Türkiye’nin hesaplaşma mücadelesi devam etmektedir. Bu sürecin sabote edilmek istendiğinin de farkındayız” dedi.

İNANCIMIZ TERÖR ÖRGÜTLERİ VASITASIYLA SÖKÜLMEYE ÇALIŞILMIŞTIR
Akbulut, “15 Temmuz gecesi milli ruhun yeniden neşet etmiştir. Üzerinde yaşadığımız toprakların İslam kültürü ile yoğrulmuştur. Yerleşik inancın terör örgütleri vasıtasıyla sökülmeye çalışılmaktadır. Bu konuda Millî Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve üniversitelere büyük görev düşmektedir. Terör örgütleri, emperyalist güçler tarafından İslam dünyasına sinsice musallat edilmişlerdir. İslam’a karşı İslam, Müslümana karşı Müslüman projeleri ile İslam dünyası ve ülkemiz terör örgütlerinin saldırı alanı haline getirilmek istenmektedir. Din, milletimize devlet tarafından doğru öğretilmelidir. Din ve inanç istismarının önlenmesi için başta milli eğitim bakanlığımızı, diyanet işleri başkanlığımızı ve üniversitelerimizi duyarlı olmaya ve sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz” dedi.

GÜÇLÜ TÜRKİYE’DEN RAHATSIZ OLANLARI HEPİMİZ BİLİYORUZ
Türkiye’nin, bölgesinde ve dünyada güçlü bir ülke olarak yer almasından rahatsız olanların kimler olduğunun bilindiğini söyleyen Akbulut, “Ülkemiz, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile milli birlik ve beraberliğini sağlayan, istikrar içinde ekonomisini büyüten, mazlum halkların yanında yer alan, lider ülke olarak dünya barışına katkı sağlamaya devam edecektir. 15 Temmuz ile gerçekleşen milli birlik ve beraberliğimizin devletimizi daha da güçlendireceğine inancımız tamdır” diyerek ülkemizi güzel günlerin beklediğine işaret etti.

Milletimizi, birlik ve beraberliğe, tüm hain girişimlere karşı teyakkuz halinde olmaya davet eden Akbulut, 15 Temmuz Şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize sıhhat ve afiyet, yakınlarına metanet diliyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.

Türkiye’de Enerji

Enerjisa Enerji başarıya koşuyor

Fitch; Enerjisa Enerji A.Ş.’ninin AA (tur) olan uzun vadeli kredi notunu teyit ederek görünümünü durağan olarak belirledi. Yapılan açıklamada Enerjisa’nın güçlü yapısına dikkat çekildi.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Enerjisa Enerji A.Ş.’nin ulusal uzun vadeli kredi notunu AA (tur) olarak teyit etti. Görünümünü ise “durağan” olarak belirledi. Fitch tarafından yapılan açıklamada Enerjisa Enerji A.Ş.’nin olumlu piyasa reformları, öngörülebilir nakit pozisyonu, operasyonlarının büyük oranda regüle doğası ve güçlü hissedarları kredi notunun gerekçesi olarak gösterildi.

Enerjisa CEO’su Kıvanç Zaimler, son yıllarda başarılı ve istikrarlı bir performans sergileyen Enerjisa Enerji A.Ş.’nin kredi notuna ilişkin olarak şunları söyledi: “Enerjisa olarak sektörel tecrübemizin ve güçlü finansal yapımızın, bu başarıda büyük rol oynadığını düşünüyorum. Önümüzdeki dönemde de sektörümüze ve paydaşlarımıza değer yaratan, sektörümüzün finansal sürdürülebilirliğine katkı sağlayacak çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

FASELİS / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Enerji için anahtar ülke Türkiye

22. Dünya Petrol Kongresi kapsamında düzenlenen Dewhurst ödül törenine katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak Türkiye’nin barışa, refaha ve arz güvenliğine katkı sağlayacak tüm projelere desteğinin süreceğini belirterek, “Bu yüzden, bu kongrede ‘Enerji için anahtar ülke Türkiye’ sloganını motto olarak belirledik.” dedi.

Burada yaptığı konuşmada Albayrak, 9 ay önce gerçekleştirilen 23. Dünya Enerji Kongresi’nden sonra tekrar İstanbul’da bir araya gelindiğini ve söz konusu kongrenin “petrol ve gaz endüstrisinin olimpiyatları” olarak nitelendirildiğini söyledi.

Bu kongrede petrol ve gaz endüstrisine ilişkin birçok konuyu ve gelecekteki imkanları konuşmak için imkan olacağını ifade eden Albayrak, “Aramızda, bu endüstride çığır açmış ve tecrübeli bir profesyonel var. Kendisinin bu endüstriye katkıları anlatmakla bitmez. Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’u tebrik ediyorum. Burada 41,5 senelik bir çalışma hayatından bahsediyoruz.” diye konuştu.
Albayrak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da bu kongreyi sahiplendiği için teşekkür ederek, son yıllarda petrol ve gaz endüstrisine yapılan yatırımlar azalmasına rağmen önümüzdeki yıllarda bu endüstrinin öneminin süreceğini dile getirdi.

Türkiye’nin enerji sektörüne ve yatırımlarına ilişkin önemli bilgiler veren Albayrak, enerji sektöründe hızlı bir talep büyümesi yaşandığını ve son 15 yılda elektrikteki kurulu gücün üç katına çıktığını anlattı.
Albayrak, bu dönemde ortalama yüzde 5 ekonomik büyüme kaydedildiğini ve Türkiye’nin Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü ülkeleri arasında lider bir ülke haline geldiğini aktardı.

Bu hızlı büyümede arz güvenliğini sağlamak ve öngörülebilir bir piyasa oluşturmak için yatırım ihtiyacının oluştuğunu vurgulayan Albayrak, şöyle devam etti:
“Türkiye özellikle petrol ve doğalgaz arama ve üretim faaliyetlerini, yatırımlarını artırma hedefindedir. Akdeniz ve Karadeniz’de petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine odaklanıyoruz. Şu anda Akdeniz’de sismik arama faaliyetleri gerçekleştirmek için yoğun çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Aynı faaliyetleri Karadeniz’de de gerçekleştirmek istiyoruz. Akdeniz ve Karadeniz’de arama faaliyetlerimize odaklandık. Sismik çalışmalarımıza odaklandık. Bunlara müteakip ileri arama ve sondaj faaliyeleri gerçekleştireceğiz. Böylece, arz güvenliğine katkıda bulunacağız.”

Tuz gölü depolama tesisinin kapasitesi artırılacak
Türkiye’nin yıllık yaklaşık 50 milyar metreküp doğalgaz tüketimi olduğunu ve 81 ildeki konutlar ile sanayideki tüketicilere gaz sağlayabildiğini anımsatan Albayrak, arz güvenliğini sağlamak adına sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) altyapısı ve yatırımlarını hayata geçirdilerini söyledi.

Türkiye’nin ilk sıvılaştırılmış yüzer LNG ünitesini hayata geçirdiğini ifade eden Albayrak, “Yakında ikinci ünitemizi de faaliyete geçireceğiz. Doğalgaz depolama kapasitemizi de arttırdık. Tabii aynı zamanda gaz depolama kapasitemiz de çok önemli. Tuz gölü depolama tesisi ile yaklaşık 3,1 milyar metreküp depolama kapasitesine ulaştık. Bunu da 2023 yılında 11 milyar metreküpe ulaştırmayı düşünüyoruz.” diye konuştu.

Albayrak, Türkiye’nin politik istikrar, iyi yönetişim, tahmin edilebilir piyasa koşulları ve öngörülebilir düzenleyici çerçeve sayesinde ulusal, bölgesel projeler için önemli boyutta özel sektör yatırımlarını harekete geçirdiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Enerji diplomasisi ile ne sadece ticari çıkarlar ne de sadece arz güvenliği yönlendirmektedir. Geçmişte algılandığı gibi çatışmaya ve fakirliğe değil, enerjinin barışı sağlayıcı ve refahı destekleyici rolünü vurgulamalıyız. Türkiye bölgesel enerji projeleri için bir oyun kurucu ve güvenilir bir ortak olarak en önemli bölgesel aktörlerden biridir. Barışa, refaha ve arz güvenliğine katkı sağladığı sürece yatırımları desteklemeye devam edeceğiz. Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı ve Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) bunun en önemli örneklerindendir. Türk Akımı da bu projelerden biri olarak düşünülebilir. 23. Dünya Enerji Kongresi’nde mottomuzu ‘Barış için Paylaş’ olarak belirlemiştik. Bu kongrede ‘Enerji için anahtar ülke Türkiye” sloganını motto olarak belirledik. Bu etkinliğin, bize çok kapsamlı bir öngörü sağlayacağını düşünüyorum. Bölgesel ve küresel konuları tartışma imkanı bulacağız.”

ENERJİ BAKANLIĞI / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Veri Merkezi yerli olmak zorundadır

Yerli firma Canovate Group, komple  veri merkezi  bileşenleri üreten dünyadaki 5 firmadan birisi olurken; uçtan uca fiber optik dağıtım santralleri çözümlerde ise dünyadaki 7 firmadan biridir. Veri merkezi ve fiber optikte sundukları çözümler, teknoloji ve ürün portföyle dünyada devler liginde yer aldıklarını kaydeden Canovate Group Yönetim Kurulu Başkanı Can Gür, bu iki ürün grubunda 4 kıtada 72 ülkeye ihracat yaptıklarını belirtti. 

Siber saldırı düzenlenerek, verilen hizmetler kesintiye uğruyor

Ülkemizdeki veri merkezlerinin neden yerli olması gerektiğini anlatan Canovate Group Yönetim Kurulu Başkanı Can Gür, şunları söyledi:

“Veri merkezleri çok büyük boyutlarda verinin toplanması, depolanması, işlenmesi ve dağıtılması amacıyla, bilgisayar ve ağ donanımlarının yoğun bir şekilde bir merkezde toplandığı yerlerdir. Bilgisayarların hayatımıza girdiği günden itibaren biçim değiştirerek günümüze kadar gelmiştir. Veri merkezini oluşturan temel yapılar; bilgisayar ve veri işleme sistemleri, ağ sistemleri, soğutma ve enerji sistemleri ve fiziksel kontrol ve koruma sistemleridir.

Ülkemizde veri merkezlerini oluşturan bu sistemlerin çoğu, yabancı kaynaklardan tedarik edilmektedir ve kurumlardaki personel yetersizliği gibi nedenlerden dolayı da, genelde buraların kontrolleri ve bakımları yabancı firmalar tarafından yapılmaktadır. Bu zafiyet ise, büyük bir risk meydana getirebilir. Herhangi bir bilgi sistemine saldırmak gibi ileri düzey bir saldırı geliştirmek yerine, bu sistemleri kontrol eden altyapıya basit bir siber saldırı düzenleyerek; kesintisiz güç kaynağı, enerji sistemleri veya kontrol sistemlerini durdurup, böylece bilgisayar sistemlerinin durmasına ve hizmet kesintilerine sebebiyet verilecektir” dedi.

IP-PDU’lar güvenli kontrol edilmezse, uzaktan komut alabilir

Veri merkezleri kurulurken, fiziksel ve operasyonel kontrol sistemleri güvenliğinin de göz önüne alınması gerektiğinin altını çizen Canovate Group Başkanı Can Gür, konuşmasına şöyle devam etti:

“Canovate Grup olarak tasarladığımız veri merkezleri ve ürettiğimiz veri merkezi alt unsurlarında, bu riski görerek yerli çözümlere yönelmiş bulunmaktayız. Örneğin kabinlerde elektrik girişleri, sıcaklık vs gibi alt sistemleri kontrol eden ve IP_PDU olarak adlandırılan birimler yerli olarak üretilmektedir. Çünkü IP-PDU’lar, tamamen güvenli olarak kontrol edilmezse, uzaktan bağlantı yöntemleri ile tüm sistemlerin enerjisini kesecek şekilde komut alabilirler. Yabancı menşeili ürünler, gerek yapılarını, gerekse arayüzlerini açık olarak vermedikleri için hangi noktadan ne tip mesajlar alabileceğini (snmp, smtp, http vs) bilememekteyiz. Bu risk, sadece yerli olarak üretilen IP_PDU ve kabinetler vasıtasıyla önlenebilir. Aynı şekilde, veri merkezlerinin soğutma sistemleri de, artık uzaktan kontrol edilmektedir. Bilgimiz dışındaki tüm endüstriyel kontrol sistemleri, açık arayüzlere sahip olup, fiziksel bağlantılar tanımlanmadığı için kontrol riski altındadır.  Yerli üretim ısı kontrol sistemleri de, bu zafiyeti ortadan kaldırmaktadır. Bu açıdan, bir veri merkezi kurulurken, sadece bilişim sistemlerinin güvenliği değil, aynı zamanda fiziksel ve operasyonel kontrol sistemlerinin güvenliği de göz önüne alınmalıdır. Yerli olarak üretilen ısı kontrol sistemleri, IP_PDU sistemleri, kontrol veri akışında kullanılacak veri güvenliği sistemleri (CanWall şifreleme cihazı gibi) veri merkezlerinin güvenliğini derinlemesine savunma kavramı dahilinde arttıracaktır. Gerek ilgili mevzuat kapsamında kişisel verilerin korunması, gerekse kamu hizmetleri ve özel sektördeki ticari hizmetlerin sürekliliği açısından, milli veri merkezlerinin altyapılarının yerli olarak tasarlanması önem arz etmektedir” diye konuştu.

Canovate Group / Türkiye’de Enerji

“TürkAkım” çalışmalarına hız kesmeden devam

Gazprom, TürkAkım boru hattının Anapa yakınlarındaki derin sularda inşaat çalışmalarına bugün başladı.
Boru hattı döşeme çalışmaları, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından “Pioneering Spirit” gemisini ziyareti sırasında resmen başlatıldı.

Vladimir Putin ve PAO “Gazprom” Yönetim Kurulu Başkanı Alexey Miller geminin teknolojik donanımını inceledi. Putin ve Miller kaynak işlerinin yapıldığı ve borular üzerine koruyucu kaplamaların uygulandığı üretim hattını incelediler.

PAO “Gazprom” Yönetim Kurulu Başkanı Alexey Miller şu açıklamaları yaptı: “Dünyanın en büyük inşaat gemisi olan “Pioneering Spirit” zorlu bir göreve başlıyor. Gemi, TürkAkım Doğalgaz Boru Hattı’nın derin sulardaki bölümünü inşa edecek. Bu, Rus doğalgazının Türkiye’ye ve gelecekte Güney ve Güneydoğu Avrupa’ya sevkiyatının yapılması için öngörülen güvenilir bir güzergahtır.

Doğalgaz, Türkiye açısından önem arz eden bir enerji kaynağı. Türkiye’nin elektrik enerjisinin %38’i doğalgazdan üretiliyor. 12 milyonun üzerinde hane halkı, doğalgaz kullanıyor. TürkAkım’ın inşa edilmesi, bölgenin enerji güvenliğini önemli ölçüde artıracaktır.

Güney ve Güneydoğu Avrupa için de doğalgaz azımsanmayacak bir önem ifade etmektedir. Avrupa’daki doğalgaz üretiminin düşüşü ve enerji alanında kömürün payını azaltma gerekliliği Balkan ülkelerinde doğalgaza duyulan talebin giderek daha fazla artacağını öngörmemize yol açıyor.”

TÜRKAKIM HAKKINDA BİLGİ:
“TürkAkım”, Rusya’dan başlayıp Karadeniz üzerinden doğrudan Türkiye’ye ve daha sonra Türkiye’nin sınır komşusu olduğu ülkelerin sınırına kadar ihraç edilmesi planlanan doğalgaz boru hattı projesidir.

Doğalgaz boru hattının ilk ayağı Türk piyasası için, ikinci ayağı ise Güney ve Güneydoğu Avrupa ülkelerinin doğalgaz temini için öngörülecektir. Her bir kolun kapasitesi yıllık olarak 15,75 milyar m3 doğalgaz teşkil etmektedir.

10 Ekim 2016 tarihinde Türkiye ve Rusya “TürkAkım” Doğalgaz Boru Hattı Projesi için hükümetler arası anlaşma imzaladı. Doğalgaz boru hattının deniz bölümün inşaatı PAO “Gazprom’un %100 iştiraki olan “South Stream Transport B.V.” şirketi tarafından gerçekleştirilmektedir.

7 Mayıs tarihinde “Audacia” gemisi Rusya kıyılarında “TürkAkım” Doğalgaz Boru Hattı inşaatına başladı.

“Allseas Group” şirketi, su altı boru hattı döşeme ve su altı yapıların inşaatı konularında dünya lideridir. Şirket, projelendirme, malzeme ve makinelerin tedarikinin organizasyonu, inşaat ve devreye alma dahil, projelerin sıfırdan gerçekleştirilmesi ile iştigal etmektedir.

“Pioneering Spirit”, derin suda petrol ve doğalgaz platformlarının döşenmesi, kurulumu ve demontajı için öngörülmüş olan, 477 m uzunluğu ve 124 m genişliği ile dünyanın en büyük inşaat gemisidir.

PAO “GAZPROM” BİLGİ DAİRESİ / TÜRKİYE’DE ENERJİ
www.gazprom.ru

Gazi Turgut Aslan’a anlamlı ziyaret

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığında darbeciler tarafından başından vurularak ağır yaralanan Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Aslan’a tedavi gördüğü hastanede ziyarette bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabulünün ardından Bilkent’teki Gaziler Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim Araştırma Hastanesine geçti.

Erdoğan, ilk olarak FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığında darbeciler tarafından başından vurularak ağır yaralanan Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Aslan’ı ziyaret etti. Ziyarette Aslan’la sohbet eden Erdoğan, Aslan’ın sağlık durumuna ilişkin doktorlarından bilgi aldı.
Hastanede tedavileri süren diğer gazileri de ziyaret eden Erdoğan, çıkışta hastane önünde kendisini bekleyen vatandaşları selamladı.

Basına kapalı gerçekleşen ve yaklaşık 2,5 saat süren ziyarette Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl ile diğer yetkililer eşlik etti.

ULKEAGENCİES@GMAİL.COM BÜLTEN / TÜRKİYE’DE ENERJİ