22.3 C
İstanbul
Cumartesi, Haziran 14, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 142

Temmuz ihracatı yüzde 31,2 artışla 11,4 milyar dolar oldu

0

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre Temmuz 2017 ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31,2 artışla 11 milyar 474 milyon dolar oldu. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “TÜİK verilerine göre 2011 yılı Ağustos ayında yakaladığımız yüzde 31,9’luk artıştan sonra gelen en yüksek oran. Yani son 6 yılın en iyi, son 8 yılın en iyi 2. performansı. İhracat artış oranında çok önemli bir rekora imza atmış olduk. 15 Temmuz’dan sonra ne demiştik: ‘Çarklar dönüyor, üretim devam ediyor’. Büyük bir ülkeyiz, sağlam bir ekonomiyiz. İştahlı yatırımcılarımız, kendini adamış çalışanlarımız var” dedi.

TİM Başkanı Büyükekşi: “Almanya uzun yıllardır ihracatımızda zirveyi kimseye kaptırmıyor. Bu ay da yüzde 28,2 artışla yerini sağlamlaştırdı. Son dönemde yaşanan geçici kriz ortamının ticaretimizi etkilememiş olması bizleri mutlu etti. İki ülke birbirinin rakibi değil, tamamlayıcısı. Temennimiz, bu gergin ortamın bir an evvel olağan seyrine geri dönmesi.”

TİM verilerine göre temmuz ayında en fazla ihracat yapılan ilk 20 ülke arasında en yüksek artış yüzde 95,7 ile Rusya’ya kaydedilirken, tek düşüş yaşanan ülke Mısır oldu. En fazla ihracatı sırasıyla otomotiv, hazır giyim-konfeksiyon ve kimyevi maddeler sektörleri yaparken, en fazla artış kaydeden sektörler Gemi ve yat, Mücevher, Zeytin ve Zeytinyağı oldu.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Temmuz 2017 ihracat rakamlarını Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin katılımıyla Avrupa’nın en büyük üretim komplekslerinden olan ve TİM 1000’de 6. sırada yer alan Manisa’daki Vestel City’de açıkladı.

TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin açıkladığı verilere göre, Türkiye’nin temmuz ayı ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31,2 artışla 11 milyar 474 milyon dolar oldu. İlk yedi ayda ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,7 artışla 88 milyar 926 milyon dolar olurken, son 12 aylık ihracat da bir önceki yıla göre yüzde 7,5 artışla 150 milyar 22 milyon dolar olarak gerçekleşti.

TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “TÜİK verilerine göre 2011 yılı Ağustos ayında yakaladığımız yüzde 31,9’luk artıştan sonra gelen en yüksek oran. Yani son 6 yılın en iyi, son 8 yılın en iyi 2. performansı” dedi. İhracatta 2010 yılının başından bu yana yüzde 30’luk artış oranının aşıldığı sadece iki ay olduğunun altını çizen Büyükekşi, “2011 Ağustos haricinde bir de 2010 Mayıs ayında yüzde 33,4’lük bir artış kaydetmiştik. İhracat artış oranında çok önemli bir rekora imza atmış olduk. 15 Temmuz’dan sonra ne demiştik: ‘Çarklar dönüyor, üretim devam ediyor’. Biz büyük bir ülkeyiz, sağlam bir ekonomiyiz. İştahlı yatırımcılarımız, kendini adamış çalışanlarımız var. TİM verilerine göre Kasım ayından bu yana, yani tam 9 aydır ihracatta artış açıklıyoruz. Atılım Yılı ilan ettiğimiz 2017’nin başından beri istikrarlı bir artış elde etmemiz bizler için büyük bir mutluluk kaynağı” diye konuştu.

Ekonomi Bakanının kaptanlığa devam etmesinden mutluyuz
Büyükekşi, geçtiğimiz haftalarda yaşanan Kabine değişikliğinde Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin ihracat gemisinin kaptanlığına devam etmesinden mutlu olduklarını da ifade ederek “Çünkü dış ticaretimizin başında ihracatçıyı yakından tanıyan bir liderin olması ihracatımızın gelişmesine büyük katkılar sağlıyor. Bunun yanında, revizyonla birlikte ekonomi yönetiminin tek elde toplanmasını, ihracatçılarımız adına olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Çünkü Hükümetimizden taleplerimize baktığımızda, ilk sırada bürokrasinin azalması geliyor” dedi.
İhracatta Atılım Yılı ilan ettikleri 2017’nin Temmuz ayında da emeklerinin karşılığını gördükleri belirten Büyükekşi, “Ülkemiz için alın teri dökmeye devam edeceğiz. TİM olarak temmuz ayında Tahran Türk Ticaret Merkezimizin açılışını Sayın Bakanımızın teşrifleriyle gerçekleştirdik. İran ve Tanzanya’ya ticaret heyeti düzenledik. Tüm etkinliklerimiz ve Hükümetimizin çok değerli destekleri ile, Atılım Yılı ilan ettiğimiz 2017 yılı gücümüze güç katacak.” dedi.

Sektörel bazda otomotiv yine lider
Temmuz ayında en fazla ihracatı, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 41.1 artışla 2 milyar 434 milyon dolar ihracat gerçekleştiren otomotiv sektörü yaptı. Otomotivi 1 milyar 483 milyon dolarla hazır giyim ve konfeksiyon ve 1 milyar 190 milyon dolarla kimyevi maddeler sektörleri takip etti. Temmuz ayında en fazla artış kaydeden sektörler ise ihracatını 4 katına çıkaran Gemi ve yat ile 3 katına çıkaran Mücevher ve 2 katına çıkaran Zeytin ve Zeytinyağı sektörleri oldu. Genel ihracatta, Tarım ihracatı yüzde 22, Sanayi ürünleri ihracatı yüzde 32 ve Madencilik ürünleri ihracatı da yüzde 42 arttı. Yılın ilk yedi aylık döneminde ise ihracatı sırtlayan sektör yine otomotiv oldu. Sektör, ilk yedi ayda 193 ülkeye ihracat gerçekleştirerek yeni bir rekora da imza attı.

En büyük pazar Almanya’ya ihracat yüzde 28,2 arttı
İhracat pazarları bazında, 173 ülke ve bölgeye ihracat artarken, 54 ülke ve bölgeye ise geriledi. En fazla ihracat yapılan ilk 5 ülkeden Almanya’ya ihracat yüzde 28,2; İngiltere’ye yüzde 37; İtalya’ya yüzde 27,9; Irak’a yüzde 55,7 ve ABD’ye yüzde 48,3 arttı. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Almanya uzun yıllardır ihracatımızda zirveyi kimseye kaptırmıyor. Bu ay da yüzde 28,2’lik ihracat artışıyla yerini sağlamlaştırdı. Son dönemde yaşanan geçici kriz ortamının ticaretimizi etkilememiş olması bizleri mutlu etti. Sayın Bakanımızın da dediği gibi; iki ülke birbirinin rakibi değil, tamamlayıcısı. Temennimiz, bu gergin ortamın bir an evvel olağan seyrine geri dönmesi” dedi.
Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı 20 ülke arasında en yüksek ihracat artışı ise yüzde 95,7 ile yine Rusya’ya gerçekleşti. Rusya’ya ihracat artışında, yaş meyve, deri ayakkabı ve kürkten giyim eşyası ihracatı öne çıktı. En çok ihracat yapılan ilk 20 ülke arasında ihracatın düştüğü tek ülke ise Mısır oldu. Mısır’daki temel düşüş, kimyevi maddeler sektöründen kaynaklandı.

AB’ye ihracat yüzde 29,1 arttı
Ülke grubu bazında AB’ye ihracat, temmuz ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 29,1 artarken, AB’nin toplam ihracattaki payı yüzde 51,1 olarak gerçekleşti. Kuzey Amerika’ya ihracat yüzde 46,1; Ortadoğu’ya yüzde 33,9; Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerine yüzde 44,1; Uzakdoğu’ya ise yüzde 25,1 arttı. İlk yedi ayda ihracat AB’ye 4,3 milyar dolar artış kaydetti.

Miktar bazında artış, değer bazındakini geçti
TİM verilerine göre temmuz ayı ihracatı miktar bazında yüzde 17,7 artarken, ilk yedi ayda yüzde 12,8 artış gösterdi. Büyükekşi, “Temmuz’da 8,4 milyon ton ağırlığında ürün ihraç ettik. Böylece bu ay, tüm temmuz ayları içerisinde, miktar bazında en fazla ihracat yapılan ay oldu.” dedi.

İstanbul’da artış yüzde 27,4 oldu, en yüksek artışı Sakarya yaptı
İller bazında ise temmuz ayında 71 şehir ihracatını artırırken, 9 ilde gerileme görüldü. En fazla ihracat yapan ilk 5 il ve artışlar şu şekilde gerçekleşti: İstanbul’un ihracatı yüzde 27,4; Bursa’nın yüzde 29,8; Kocaeli’nin yüzde 25,3; İzmir’in yüzde 25 ve Ankara’nın yüzde 31,9. En fazla ihracat yapan ilk 10 ilin tamamı ihracatını artırırken, en yüksek ihracat artışını yüzde 175 ile yine Sakarya gerçekleşti.

Manisa tarımda Türkiye’nin can damarlarından biri
Konuşmasında Manisa ilinin ve Vestel City’nin ihracatlarına da değinen Büyükekşi, şunları söyledi: “Manisa, geçen yıl 1,84 milyar dolar ile en fazla ihracat yapan 9.ilimiz. Tarım sektöründe Türkiye’nin can damarından biri olan Manisa, çekirdeksiz kuru üzüm ve kiraz ihracatında ön sıralarda yer alıyor. Vestel gibi fark yaratan firmalarımızın başarılarıyla sayesinde ise beyaz eşya ihracatında dünyanın önde gelen ülkelerinden biriyiz. Küresel ölçekte rekabetçi olan ürünlerimiz, bugün yaklaşık 200 ülkeye ihraç ediliyor. Rakamlarla ifade edecek olursak; Türkiye buzdolabı ihracatında dünyada 8., Avrupa’da 3.; çamaşır makinesi ihracatında dünyada 5., Avrupa’da 2.; bulaşık makinesi ihracatında dünyada 12.ve Avrupa’da 9. sırada yer alıyor. Ar-Ge ve inovasyona dayalı üretim yapısı ile Türkiye’nin önde gelen ihracatçılarından biri olan Vestel, her zaman en fazla ihracat yapan ilk 10 firma arasında yer alıyor. Geçen sene Vestel’in ihracatının kg fiyatı 6,2 dolara ulaştı. Bu rakam, Türkiye ortalamasının neredeyse 5 katı. Bu başarının sırrı nerede gizli derseniz; Vestel, Ar-Ge, İnovasyon, Tasarım ve Markalaşma’ya Yerel Üretim gücümüzü de dahil ederek çıtayı üst seviyelere taşıyor.”

Vestel City’den 155 ülkeye ihracat yapılıyor
Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu ise şunları söyledi: “Büyük bir gururla ifade etmek isterim ki Vestel City’nin doğması, büyümesi ve bugünlere gelmesi hep ihracatla olmuştur. 1995 yılında 150 milyon dolar olan Vestel’in ihracatı bugün 2 milyar doları aştı. Bugün Vestel City’den 155 ülkeye ihracat yaparak kendi alanımızda 19 yıldır üst üste ihracat şampiyonu oluyoruz. Vestel olarak tesislerimizi en üst düzey teknoloji ile donatmamız, bu teknolojiyle uyumlu bir şekilde çalışacak insan kaynağını yetiştirmemiz gerektiğine inanıyoruz. Bu kapsamda Endüstri 4.0’a uyum çalışmalarımız Vestel City’de son hızla devam ediyor. Robotlarla insanların birlikte çalıştığı bu kompleks seneye Türkiye’nin Endüstri 4.0’a geçen ilk fabrikası olacak. Geçen yıl mükemmelliğimizi Avrupa’da da tescil ettirerek Endüstriyel Mükemmellik Ödülleri’nde (Industrial Excellence Award) Avrupa Şampiyonu olduk. Beş farklı sektörde faaliyet gösteren bir grup olarak biz bugün Türkiye’de en çok istihdam yaratan 3 gruptan ve en büyük 6 ihracatçıdan biriyiz. Dün olduğu gibi, bugün ve yarın da yaptığımız ihracat ile ülkemiz için katma değer yaratmaya devam edeceğiz.”

Faselis/Türkiye’de Enerji

Elektrikte rekor tüketim kısıntısız aşıldı

Türkiye’de elektrik tüketiminde arka arkaya rekorlar kırılıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak rekor tüketimlere ilişkin açıklamasında 3 Temmuz Pazartesi hem günlük, hem de anlık elektrik tüketiminde rekor kırılırken enerji talebini “kısıtsız, kesintisiz karşıladık” demişti. Türkiye elektrik tüketim rekorunun 26 Temmuz’da yeniden kırıldığını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez “Bugün yeni bir rekor daha kırdık, puant yükümüz 47 bin 569 megavat olarak kısıt talimatı verilmeden gerçekleşti” diyerek açıkladı.

Aynı gün dağıtım bölgesinde yaşanan tüketim rekorunu kısıtsız gerçekleştiren Dicle Elektrik’in Yönetim Kurulu Başkanı Memet Atalay da Dicle bölgesinde iklim şartları ve tarımsal sulamadan kaynaklanan aşırı kaçak tüketimin etkisi ile arka arkaya yaşanan rekor tüketime rağmen şirketin hiçbir kısıntı yapmadığını belirtti. Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak’ta elektrik dağıtım hizmeti veren Dicle Elektrik bölgesinde, 26 Temmuz 2017 tarihinde gerçekleşen 85.962 megavatlık tüketim, şirketin özelleştirildiği 2013 yılından bu yana rekor günlük tüketim olarak kayıtlara geçti. Dicle Elektrik Yönetim Kurulu Başkanı Memet Atalay son yıllarda elektrik altyapısında sürdürülen planlı yatırımlar ve iyileştirmeler sayesinde, rekor tüketimin yaşandığı günlerde bir kısıntıya gerek kalmadığını ifade etti.

Dicle’de Özelleştirme Dönemi Rekoru Kırıldı

Konuyla ilgili açıklamada bulunan Dicle Elektrik Dağıtım Yönetim Kurulu Başkanı Memet Atalay, “26 Temmuz günü dağıtım bölgemizde günlük bazda 85 bin 962 megavat elektrik tüketildi. Bu güç, Dicle’yi özelleştirmeden aldığımız günden bu yana gerçekleşen günlük bazda en yüksek tüketim değeri. Bu seviyelere hiçbir elektrik kısıntısına gitmeden ulaşıldı” dedi.

Özelleştirme sonrasında geçen 4 yılda Dicle Elektrik’in sorumluluk bölgesinde toplam 1 milyar 200 milyon liralık altyapı ve iyileştirme yatırımını hayata geçirdiğine vurgu yapan Atalay, bu yatırımların vatandaşların da günlük hayatta artan taleplerine olumlu bir katkı sağlayacak güce ulaştığını ifade etti. Rekor tüketimlerin elektrik sistemi ve altyapısı için önemli bir test olduğuna dikkat çeken Atalay, elektrikte kalitenin her geçen gün daha iyiye gittiğini vurguladı.

Rekor tüketime bağlı hiçbir kısıntı yaşanmazken, bölgelerinde kaçak elektrik kullanmayı alışkanlık haline getiren vatandaşlar da bulunduğunu hatırlatan Memet Atalay, bazı mahallelerde kaçak elektrik kullanımına bağlı aşırı yüklenmeler olabildiğini ve bu nedenle arızalar oluştuğuna da dikkat çekti.

Atalay yaşanan arızalarla ilgili vatandaşları daha sorumlu davranmaya davet ederek şöyle konuştu:

“Üzülerek takip ediyoruz ki, aldığımız tüm teknik ve hukuki önlemlere rağmen bazı vatandaşlarımız kaçak elektrik kullanmayı alışkanlık haline getirmiş. Kaçak elektrik kullananlar sebep oldukları zarardan kendini sorumlu görmüyor. Ancak tüm abonelerimiz şunu bilsin ki, bir yerde planlı bir kesinti duyurulmamış ise orada yaşanan kesinti elektriği kaçak kullananların yarattığı arızadır. Dicle Elektrik kanun neyi gerektiriyorsa yapmaya kararlıdır. Kaçak elektrik kullananlar, en çok kendi komşusunun, hemşerisinin, çocuklarının hakkını kullanmaktadır. Sorumlu abonelerimiz, kendi haklarını korumak ve kaçağı önlemek için her zaman şirketimize destek olmalıdır.”

Faselis/Türkiye’de Enerji

İşsizlik oranındaki olumlu görünüm sürecek

0

Temmuz ayı SAMEKS verileri İstanbul’da açıklandı. SAMEKS Bileşik Endeksi, bir önceki aya göre 3,7 puan artarak 59,2 değerine yükseldi. Endekste gözlenen bu artışta sanayi endeksinin 6,3 puan artarak 62,4 puana yükselmesi etkili olurken, hizmet endeksi de 2,7 puan artışla 58,5 puana yükseldi. Böylece SAMEKS, 59,2 puanlık değeriyle Temmuz ayında ekonomik aktivitedeki ivmelenmeye işaret etti. MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, bu aya ilişkin verilerin ‘SAMEKS’in tarihi zirvesi’ olarak kayıtlara geçtiğini ifade etti.

2017 yılı Temmuz ayında mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış SAMEKS Bileşik Endeksi, bir önceki aya göre 3,7 puan artarak 59,2 değerine yükseldi. Endekste gözlenen bu artışta sanayi endeksinin 6,3 puan artarak 62,4 puana yükselmesi etkili olurken, hizmet endeksi de 2,7 puan artışla 58,5 puana yükseldi. Böylece SAMEKS, 59,2 puanlık değeriyle Temmuz ayında ekonomik aktivitedeki ivmelenmeye işaret etti.

Kaan: İşsizlik oranındaki olumlu görünüm sürecek
MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, yılın ikinci çeyreğini 55,3 puan ortalamasıyla kapatan SAMEKS Bileşik Endeksi’nin, yılın üçüncü çeyreğinin ilk dönemi olan Temmuz ayına 59,2 puanla girdiğini ve bu döneme ilişkin büyüme oranı için oldukça olumlu bir işaret verdiğini belirterek: “Bu seviye SAMEKS’in tarihi zirvesi olarak kayıtlara geçerken, endekste gerçekleşen artışta sanayi sektöründe gözlenen hızlanma belirleyici bir rol oynadı.

Hem sanayi hem de hizmet sektörüne ait İstihdam alt endeksinin 50 referans puanı üzerindeki seyrini sürdürmesi, Nisan 2017 dönemi itibariyle %10,5’e gerileyen işsizlik oranındaki olumlu görünümün önümüzdeki dönemde de süreceğine işaret etti. Temmuz ayında her iki sektörde de girdi alımlarının artması, reel sektöre yönelik olumlu görünümün devam eden aylarda da süreceğinin sinyalini verdi.

Buna karşın TCMB tarafından açıklanan verilere göre yurt içinde imalat sanayiinde kapasite kullanım oranının Temmuz ayında bir önceki aya göre 0,2 puan azalarak %78,4 düzeyine inmesi, SAMEKS Sanayi Endeksi’nin Ağustos ayında bir miktar ivme kaybetse de referans puanın üzerinde seyredeceğine işaret ediyor” şeklinde konuştu.

Sanayi Endeksi 6,3 puan arttı
SAMEKS Sanayi Endeksi, 2017 yılı Temmuz ayında, bir önceki aya göre 6,3 puan artarak 62,4 seviyesine yükseldi. Bu seviye, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış SAMEKS Sanayi Endeksi’nin tarihi zirvesi olarak kayıtlara geçti.

Hizmet Endeksinde olumlu görünüm sürüyor
SAMEKS Hizmet Endeksi; 2016 yılı Temmuz ayında, bir önceki aya göre 2,7 puan artarak 58,5 değerine yükseldi. Endeks böylece 2017 yılı Temmuz ayında 58,5 puana yükseldi ve sektöre yönelik olumlu görünümün sürdüğünü gösterdi.

TÜRKİYE EKONOMİSİ
Yılın ilk çeyreğinde %5 oranında büyüyerek 2017 yılına oldukça iyi bir giriş yapan Türkiye ekonomisinde, Temmuz ayı içerisinde açıklanan makroekonomik verilerde pozitif büyüme sürecinin sürdüğü gözlemlendi. Yılın üçüncü çeyreğinin ilk dönemi olan Temmuz ayında açıklanan makroekonomik veriler, Türkiye ekonomisine pozitif büyüme sürecinin ara vermeden sürdüğüne işaret ediyor.

İhracat ve ithalat ve dış ticaret açığı yükseldi
2017 yılı Mayıs ayında ihracat, önceki yılın aynı ayına göre %12,5 oranında artarak 13,6 milyar dolara yükselirken, ithalat da %21,7 oranında artarak 20,9 milyar dolar olarak gerçekleşti. Böylece bu döneme ait dış ticaret açığı, önceki yılın aynı dönemine göre %43,3 oranında artarak 7,3 milyar dolara yükseldi.

Bu dönemde dikkat çekici noktaların başında Türk Lirası üzerinden yapılan ihracatta gözlenen artış oldu. TL üzerinden yapılan ihracat 2017 yılı Ocak-Mayıs döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %113 oranında artarken, TL üzerinden ithalattaki artış %24’te kaldı.

Cari açık arttı
2017 yılı Mayıs ayına ilişkin cari işlemler açığı, piyasa beklentilerini aşarak, geçtiğimiz yılın aynı ayına göre %68,4 oranında artmış ve 5,2 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Sanayi üretimi önceki yıla göre arttı
Büyümenin öncü göstergelerinden sanayi üretimi, Mayıs 2017 döneminde, bir önceki aya göre %1,5 azalırken, bir önceki yılın aynı ayına göre %3,5 artış kaydetti.

Son 10 ayın en düşük işsizlik oranı
Mart, Nisan ve Mayıs dönemlerinin ortalaması alınarak hesaplanan Nisan 2017 dönemi işsizlik rakamları, geçtiğimiz aya göre 1,2 puan azalmış ve arındırılmamış veriye göre %10,5 seviyesinde gerçekleşti. Böylece işsizlik oranı Şubat 2017 döneminden itibaren üst üste üçüncü ayında da geriledi. %10,5’lik bu oran son 10 ayın en düşük işsizlik oranı olarak kayıtlara geçti.

Yılın ilk 4 ayında istihdamda sağlanan artış ise yaklaşık 1,5 milyon oldu. İstihdamın Nisan ayı itibariyle 28,2 milyon seviyesine yükselmesinde, Şubat ayında başlatılan İstihdam Seferberliğinin etkisi hissediliyor. Şubat ayında önceki aya göre 284 bin olarak gerçekleşen istihdam artışı devam eden aylarda daha da hızlanmış ve Mart ayında 553 bin, Nisan ayında ise 668 bin artış kaydetmeyi başardı.

Yıllık enflasyonda düşüş eğilimi sürdü
2017 yılı Haziran ayına ilişkin tüketici fiyatları, aylık bazda artış beklentisine rağmen olumlu bir görünüm arz ederek 0,27 puan azaldı. Yıllık bazdaki fiyat artışı ise piyasa beklentilerinin gerisinde %10,90 seviyesinde gerçekleşti. Böylece yıllık enflasyonda Mayıs ayında başlayan düşüş eğilimi Haziran ayında da sürdü.

DÜNYA EKONOMİSİ
2017 yılı Temmuz ayında küresel ekonominin gündemi; IMF’nin Küresel Ekonomik Görünüm raporu, ABD’de son açıklanan büyüme ve istihdam verileri, Avro Bölgesi’ndeki toparlanma süreci ve Çin ekonomisinde büyümenin hızlanması olarak özetlenebilir.

IMF, geçtiğimiz hafta yayımladığı Küresel Ekonomik Görünüm raporunda küresel ekonomi için 2017 ve 2018 yılına ilişkin büyüme tahminlerinde değişiklik yapmayarak, sırasıyla %3,5 ve %3,6’da tuttu. Raporda 2017 yılı için Avro Bölgesi’ne ilişkin büyüme tahmini %1,7’den %1,9’a, Çin ekonomisi için %6,6’dan %6,7’ye, ABD ekonomisi için %2,3’ten %2,1’e revize edildiği görüldü.

Avro Bölgesi’nde ise toparlanma sürecinin hızlanarak devam ettiği görülüyor. Bölge’de Ekonomik Güven Endeksi’nin son 10 yılın en yüksek seviyesine yükselmesinin yanı sıra Mayıs ayına ilişkin sanayi üretiminin yıllık bazda %4 seviyesinde artış kaydetmesi, toparlanmanın hızlandığına işaret ediyor. Büyümenin devam etmesine karşın enflasyonda beklenen düzeyde gelişmenin sağlanamaması ise Avrupa Merkez Bankası’nın varlık alımlarına bir müddet daha devam edeceğine işaret ediyor.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Güneş paneli enerjisinde rekor kırıldı

Panasonic Corporation bugün itibariyle seri üretimdeki silikon esaslı fotovoltaik modülleri için %-0.258/°C1 ile dünyanın en yüksek Pmax sıcaklık  katsayısına2 ulaştığını açıkladı.Panasonic Corporation bugün itibariyle seri üretimdeki silikon esaslı fotovoltaik modülleri için %-0.258/°C1 ile dünyanın en yüksek Pmax sıcaklık  katsayısına2 ulaştığını açıkladı.Bu zamana kadar sıcaklık katsayısı %-0.29/°C değerlerindeydi. Mevcut çalışmalar sayesinde seri üretim seviyesinde 0.032 puanlık teknik iyileştirme ile %-0.258/°C seviyesine ulaşılarak heterojunction(HIT) güneş hücrelerinin pozitif sıcaklık özelliği ortaya konulmuş oldu.

Modüller, verimliliği sıcaklık arttıkça düşen ve böylece çıkış gücünü de düşüren güneş hücrelerinden oluşur. Sıcaklık katsayısı bu düşüşün miktarını belirtir. Genel olarak bir silikon güneş hücresinin Pmax sıcaklık katsayısı %-0.50,3 seviyesindedir ve bu da modül sıcaklığı 1°C arttığında verimlilikdeki %0.50 düşüşe karşılık gelir. Örneğin yaz aylarında ulaşılması beklenen modül sıcaklığındaki (75°C) verim, 25°C ortam sıcaklığındaki verim ile karşılaştırıldığında %25 oranında azalacaktır. Panasonic’’in iyileştirilmiş Pmax sıcaklık katsayısına sahip HIT® modülleri verimlilikteki düşüşü neredeyse yarı yarıya azaltmaktadır.

HIT®’in özelliklerinden biri olan yüksek verimlilik ve sıcaklık özelliklerinin kombinasyonu genel silikon ürünler ile karşılaştırıldığında 75°C’deki dönüştürme verimliliği %464 oranında artacağından, güneş hücrelerinin verimliliğinin düştüğü bilinen yaz aylarında Panasonic modülleri güvenilir şekilde güç üretmeye devam eder. HIT®’in en önemli özelliği olan Panasonic’in eşsiz heterojunction teknolojisinin 5 daha da geliştirilmesi ile mevcut sonuçlar elde edilmiş ve bu geliştirilmiş teknoloji ürüne entegre edilmiştir.
Panasonic daha yüksek güç üretimi, verimlilik ve güvenilirlik alanlarında iyileştirmeler yapmak amacı ile teknoloji geliştirme ve kitlesel ticarileşme üzerinde çalışmaya devam edecektir.*HIT, Panasonic Group’un tescilli bir markasıdır.

Notlar:1. *Ölçülen değerlere göre bir üçüncü taraf ölçüm kurumu ile elde edilen ortalama değer (IEC 61853-1 ile uyumlu olarak)2. Panasonic’in, yoğunlaşmayan silikon fotovoltaik modülleri için 18 Mayıs 2017 tarihinde yapmış olduğu araştırmaya istinaden.3. Alıntı yapılan kaynak:  Japonya Fotovoltaik Enerji Kurumunun Gösterge Yönergelerinde (FY2017) tanımlanan “Referans değer:(1) Kristal silikon güneş hücreleri”.4. Genel silikon güneş hücreleri için %15.6 (%-0.50/°C çıkış sıcaklığı katsayısı) dönüştürme verimliliği ve HIT® için %19.6 (-0.258%/°C çıkış sıcaklığı katsayısı) dönüştürme verimliliği temel alınarak hesaplanmıştır.5. Güneş hücresi için gerekli olan, kristal silikon esaslı yüzeyin amorf bir silikon tabaka ile kaplanmasına dayalı teknoloji. Bu teknoloji, hücrelerdeki silikon esaslı yüzey alanında yaşanan birçok teknik sıkıntıyı ortadan kaldıran üstün pasifize etme özelliğine sahiptir.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Enerji piyasasında yeni dönem başlıyor

Enerji tedariğinde yeni dönem başlıyor. Enerji piyasalarındaki fiyat dalgalanması, tüketici ve tedarikçiyi yeni arayışlara yöneltiyor. Enexion Enerji Danışmanlık Genel Müdürü Ceren Özdal, “Büyük ölçekli sanayi şirketleri için uzun dönemli sabit fiyat artık sürdürülebilir değil” dedi

Enerji yoğun sektörlerde enerji maliyetleri, toplam maliyetin yaklaşık yüzde 50’sine ulaşabiliyor. Enerji tüketimi yüksek olan çimento, alüminyum, ambalaj gibi sektörler başta olmak üzere birçok sektör enerji fiyatlarındaki dalgalanmalardan olumsuz etkileniyor. Maliyetleri düşürmek için enerji tedarik sürecini ve riskleri doğru yönetebilmenin son derece kritik ve önemli olduğuna dikkat çeken Enexion Enerji Danışmanlık Genel Müdürü Ceren Özdal, bu konuda büyük ölçekli tüketicilerin ve tedarikçilerin eski tedarik yöntemlerinden uzaklaşarak tedariklerini toptana yakın piyasalara kaydırmaları gerektiğini belirtti.

Sabit fiyat sürdürülebilir değil
Dalgalı piyasa koşullarında özellikle büyük ölçekli sanayi şirketlerinin enerji tedariğinde uzun dönemli sabit fiyatın tedarikçiler açısından sürdürülmesinin zorlaştığını açıklayan Özdal, sabit fiyatın artık sürdürülebilir olmadığını ve hem tüketiciyi hem de tedarikçiyi mağdur durumda bıraktığını belirtti. Enerji piyasalarının geldiği bu koşullar nedeniyle büyük ölçekli tüketiciler için sabit fiyatın sürdürülebilir olmadığını ifade eden Özdal, tüketicilerin perakende elektrik alım sözleşmelerini toptan piyasa fiyatlarına yakın koşullarda gerçekleştirmeleri gerektiğini vurguladı.

Tüketici için rekabetçi anlaşmalar dönemi
Özdal, yüksek hacimlerde elektrik tüketen şirketlerin, piyasadan pahalı elektrik almamaları için yıllık tüketim öngörülerinin profesyonel bir şekilde yapılması ve piyasa fiyatlarını iyi takip etmesi konusunda uyardı. Şirketlerin rekabet gücünü artırmaları için enerji maliyetlerinin önemli olduğunun altını çizen Özdal, güvenilir enerji tedarikçileriyle risklerin enerji piyasası uzmanları tarafından doğru şekilde yönetildiği anlaşmalar yapılmasını tavsiye etti.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Paris Anlaşması ile fosil yakıt endüstrisini güçlendirecek

KPMG Türkiye Enerji Sektör Lideri Ümit Bilirgen, ABD Başkanı Donald Trump’ın Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesinin, kömür, gaz ve petrol şirketlerine yarayacağını söyledi. Anlaşmayı imzalayan Türkiye’nin halihazırda beyan edilen karbon emisyon hacminin, küresel hacmin sadece yüzde 1’i olduğunu hatırlatan Bilirgen, hedeflerin tutturulması konusunda sorun beklemediğini kaydetti.

KPMG Türkiye Enerji Sektör Lideri Ümit Bilirgen, ABD Başkanı Donald Trump’ın seçim vaadini yerine getirip Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesinin olası sonuçlarını değerlendirdi. ABD’nin, Paris Anlaşması’nda beyan edilen karbon emisyon değerlerinin yüzde 18’ini temsil ettiğini belirten Bilirgen, dengeleri coğrafya ve nüfusun belirlediğini vurguladı. Bilirgen, “Emisyon hacminde Çin yüzde 20’yi, AB ülkeleri yüzde 12’yi, Rusya yüzde 8’i, Hindistan yüzde 4’ü, Japonya yüzde 4’ü, dünyadaki diğer ülkeler yüzde 34’ü oluşturuyor. Türkiye’nin tablodaki payı yüzde 1” dedi. Bilirgen’e göre, Amerika’nın iklim hamlesinin etkileri şöyle olacak:

-Emisyon hacmi tablosunun yüzde 18’ini temsil eden ABD’nin kararı, öncelikle anlaşmanın yürürlüğe girmesi için gereken çoğunluğun sağlanması şartına ulaşılmasında zorluklar çıkaracak.
-Amerika Paris Anlaşması’ndan ayrılarak kaya gazı ve kaya petrolü başta olmak üzere yerli kaynaklarını sınırlama olmadan kullanabilecek ve bu konuda finansal yükümlülük altına girmeyecek.
-Bu durum özellikle kömür, gaz ve petrol şirketlerinin yararına olacak. Fosil yakıtlar Amerika’da azaltılmadan kullanılmaya devam edecek ve eğer anlaşma yürürlüğe girmezse tüm dünyada da kullanım azaltılamayacak.

-Son dönemde teşviklerle desteklenen yenilenebilir enerji teknolojileri ile baş etmeye çalışan fosil yakıtlar endüstrisi, Amerika’nın anlaşmaya girmemesi ile tekrar güç kazanacak.

-Türkiye Paris Anlaşması’nı 22 Nisan 2016’da imzaladı, ancak hükümet henüz nihai onay vermedi. Bu anlaşmanın ülkeler için hukuki bağlayıcılığı bulunmuyor. Nitekim Amerikan hükümeti nihai onay vermiş olduğu halde anlaşmadan çekilebildi. Bu nedenle Türkiye için de bir bağlayıcılığı yok.

-Bu anlaşmada önceki COP (Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı) toplantıları sonrası çıkarılan metinlere göre Türkiye açısından bir farklılık bulunuyor. Türkiye bir OECD ülkesi olarak gelişmiş ülke kabul edildiğinden Paris Anlaşması, Türkiye’yi gelişmekte olan ülkelere finansal destek olma görevi veriyor.

-Paris Anlaşması için sunulan Türkiye’nin 2013 yılı emisyon bilgilerine göre, 459 milyon ton CO2 eşdeğeri belirlendi. Bu emisyon rakamının yüzde 68’i -ulaşım ve ısınma dahil olmak üzere- enerji sektöründen, yüzde 16’sı endüstriyel proseslerden, yüzde 11’i tarım ve yüzde 6’sı da atıklardan kaynaklanıyor.

-Anlaşma dâhilinde beyan edilen UNFCCC INDC dokümanında Türkiye 2030 yılı için öngörülen 1.175 milyon ton CO2 eşdeğeri emisyonunu 929 milyon CO2 eşdeğerine düşürmeyi taahhüt etti.
-2013 yılı karbon emisyonunun 62.3 milyon tonu kömür ve linyit kullanımından kaynaklandı. (2013 yılında 12.500 MW kömürden elektrik üretim kapasitesi ile 57.9 milyon ton kömür kullanımı gerçekleşti)

-Enerji arz güvenliğinin sağlanması çerçevesinde yerli kaynakların kullanılması stratejisi çerçevesinde 2030 yılında elektrik üretim kurulu gücüne 2013’e kıyasla 16.500 MW kömür santrali kapasitesi eklenecek. Bu durumda 2030’da elektrik üretiminde fazladan 80 milyon ton kömür tüketimi öngörülebilir. Bu nedenle 2030’da yerli kömürün elektrik üretiminde daha fazla kullanımı yüzünden yıllık yaklaşık 82 milyon ton karbon eşdeğeri emisyon artışı olmasını bekliyoruz. Bu artışın 2030 emisyon hedefini azami 1.011 milyon ton seviyesine taşıyacağını düşünebiliriz.

-Ayıca son aylarda gerçekleştirilen ve planlanan güneş ve rüzgar YEKA ihaleleri, büyük çaplı güneş ve rüzgar santrallerinin verimli bir şekilde kurulması ve işletilmesine olanak sağlayacak. Bu da karbon emisyon hedeflerinin tutturulmasını destekleyen bir gelişme olacak.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Petrol Ofisi, madeni yağ sektöründe bir ilke imza attı

Petrol Ofisi Madeni Yağlar, Türkiye çapındaki tüm distribütörleri için Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi ile iş birliği yaptı.

Yönetici gelişim programının ilk adımını tamamlayan Petrol Ofisi Madeni Yağ distribütörleri, düzenlenen kep töreni ile katılım sertifikalarını aldı. Eğitimin devamı olan ikinci bölümün ise yılın son çeyreğinde tamamlanması hedefleniyor.

Petrol Ofisi Satış Direktörü Ulvi Kılıç, madeni yağ sektöründe distribütörlere yönelik bu denli nitelikli bir eğitimin ilk defa düzenlendiğini, iş ortaklarına sürdürülebilir katkı ve fayda sağlamayı hedeflediklerini belirtti.

Petrol Ofisi Madeni Yağlar, Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi (BÜYEM) ile iş birliği yaparak Türkiye çapındaki tüm distribütörleri için ‘Yönetici Gelişim Programı’ düzenledi. Distribütörlerin büyümelerine destek olmak ve satış yönetiminden finans yönetimine kadar birçok alanda şirketlerinin gelişimine katkı sağlamayı amaçlayan eğitimlerin ilk bölümü tamamlandı. Eğitimin ilk aşamasını tamamlayan distribütörler için düzenlenen sertifika törenine Petrol Ofisi Satış Direktörü Ulvi Kılıç katıldı.

Boğaziçi Üniversitesi eğitmenleri tarafından verilen Yönetici Gelişim Programı kapsamında 21 farklı eğitim konusu bulunuyor. Eğitimler yıl içinde iki bölüme ayrılarak toplam 34 günlük programla tamamlanıyor. Eğitimin devamı olan ikinci bölümün ise yılın son çeyreğinde bitmesi hedefleniyor.

“İş ortaklarımıza sürdürülebilir katkı sağlamayı hedefliyoruz”
Petrol Ofisi Satış Direktörü Ulvi Kılıç, düzenlenen eğitimlere ilişkin olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Petrol Ofisi olarak madeni yağ alanında 7 yıldır liderliğimizi sürdürüyoruz. Lider marka olmamızın verdiği misyonla nitelikli iş gücünü artırmayı, iş ortaklarımıza sürdürülebilir katkı ve fayda sağlamayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda sektörümüzde bir ilki gerçekleştirerek, ülkemizin önemli eğitim kurumlarından Boğaziçi Üniversitesi’nin Yaşamboyu Eğitim Merkezi ile iş birliği yaptık. İş ortaklarımızın faaliyet gösterdikleri alanda kendilerini geliştirmelerine katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Bu eğitimlerle, lider marka şemsiyesi altında yer alan her kuruluşun, kendisini geliştirip kendi alanında lider olması için onlara eğitim desteği veriyoruz.”

Kılıç ayrıca, “Gelişen teknoloji ve bu doğrultuda yenilenen ürün gamımıza ilişkin eğitimlerimiz yıllardır devam ediyor. Madeni yağ alanında faaliyet gösteren iş ortaklarımız için bu denli nitelikli bir eğitim fırsatı sektörde ilk defa yaratıldı. Sektör içerisinde daha da güçlü durabilmenin ve bir aile olabilmenin parçaları olarak gördüğümüz bu eğitimleri başlatmak bizim için önemli bir adımdı.
İş ortaklarımızın gösterdiği ilgiden çok mutluyuz, katılımlarından dolayı kendilerine teşekkür ediyoruz. Petrol Ofisi Madeni Yağlar olarak bu eğitimleri önümüzdeki dönemde de devam ettireceğiz” dedi.

Eğitimlerde hem yönetimsel hem de kişisel gelişime önem veriliyor
16 günlük süreçte tamamlanan ve 24 Petrol Ofisi madeni yağ distribütörünün katıldığı eğitimin ilk bölümü kapsamında; İlişki yönetimi ve iletişim, aile şirketlerinde kurumsal yönetime geçiş, finans yönetimi ve finansal performans, insan kaynakları yönetimi, müşteri odaklı satış yönetimi, liderlik becerileri, kişisel imaj, yetenek yönetimi, iş geliştirme ve finansal risk yönetimi konuları ele alındı.

Eğitimin 18 günlük programa sahip ikinci bölümü ise; İnovasyon ve yaratıcılık, strateji uygulama, takım yönetimi, müşteri odaklı düşünme ve davranma, bütçeleme planlama ve kontrol, süreç iyileştirme, iş güvenliği, çatışma yönetimi, değişim yönetimi, performans arttırılması ve tahsilat yönetimi, iknanın 7 gücü başlıklarından oluşuyor.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Tüpraş’tan risklerinin yönetimine yönelik işbirliği

Dünyanın lider alacak sigortası şirketi Euler Hermes, Türkiye’nin rafinaj sektöründeki lider şirketi Tüpraş ile güçlerini birleştirdi. İşbirliği kapsamında, Tüpraş’ın 2,2 milyar TL’lik cirosu, Euler Hermes’in dünya devlerine hizmet verdiği Dünya Programı (World Agency) kapsamındaki özel koşullu poliçe ile sigortalanacak.

İmzalanan alacak sigortası vasıtası ile Tüpraş portföyündeki alacakların sigorta güvencesine alınmasının yanı sıra, iki şirketin risk yönetimini de ortak yürüteceklerini belirten Euler Hermes Türkiye Genel Müdürü Özlem Özüner: “Türkiye pazarında, ticari alacak sigortasına olan talep her gün artıyor. Türkiye’nin devleri alacak risklerinin yönetiminde bizlerle işbirliği yaparken, strateji ve ciro gelişimine daha fazla odaklanabiliyorlar. Tüpraş gibi ülke sanayisinde yarattığı katma değer ile Türkiye ekonomisinin nitelikli büyümesine katkı sağlayan bir kuruluşla işbirliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz. Türkiye’de örneğine az rastlanan bu işbirliğimiz sayesinde, küresel liderliğimizin ve güçlü yerel uzmanlığımızın getirdiği faydaları sunarak Tüpraş’ın ticari alacaklarını olası risklere karşı koruyarak, işlerini daha güvenli ve istikrarlı bir şekilde büyütmelerini sağlayacağız” dedi.

Tüpraş CFO’su Doğan Korkmaz, alacak sigortasının sektörde çok önemli bir boşluğu dolduracağını belirterek,”Güçlü teminat yapımızdan ödün vermeden müşterilerimizin alımlarını destekleyecek kaynakları çeşitlendirme çabalarımızdan biri olan alacak sigortası, müşteri banka limitlerini zorlamayarak satışlarımızı garanti altına almada önemli bir enstrüman olacak, aynı zamanda karşı taraf riski değerlendirme süreçlerimize çok değerli bilgi girdisi sağlayacaktır ” dedi.

Euler Hermes; Dünya Programı kapsamında iş ortaklarına özel “butik çözümler” sunuyor. Euler Hermes tarafından 2007 yılında hayata geçirilen Dünya Programı, bünyesinde çok uluslu şirketlere yönelik, sağlıklı risk yönetimi sağlanması konularında danışmanlık hizmeti veriyor.

Tüpraş ve Euler Hermes poliçe kapsamında lider sigorta brokerlığı ve risk yönetimi şirketi Marsh Türkiye ve Ram Sigorta tarafından bir araya getirildi.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Sel felaketine çözüm: Poroz beton

Dünyada 20-30 yıl kadar, Türkiye’de ise son yıllarda kullanılmaya başlanan su geçirme özelliğinden dolayı çevreci beton olarak da adlandırılan “poroz beton”, İstanbul’da yaşanan sel felaketi sonrası tekrar gündeme geldi. Birleşik Devletler Çevre Koruma Dairesi (EPA) tarafından yollarda en iyi “yağmur suyu yönetim çözümlerinden biri” olarak öne çıkan ve yerleşim yoğunluğu düşük bölgelerde uygulama yükümlülüğü getirilen poroz beton hakkında açıklamalarda bulunan Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği TÇMB Başkanı M. Şefik Tüzün:“Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan sel felaketi hayatı felç etmiş ve maalesef maddi hasarlara yol açmıştır. Herhangi bir can kaybının yaşanmamış olması bizi mutlu etse de özellikle alt yapı sorunu ve yollarda, asfalt ve beton yüzeyli geniş alanlarda kullanılan malzemeler felaketin boyutunu artırmıştır. Yollarda ve geniş yüzey alanı bulunan parklarda, otoparklarda poroz beton kullanımının yaygınlaşmasıyla bu tarz olumsuzlukların yaşanmasının önüne geçilebilecektir. Poroz beton uygulamaları geçirimsiz klasik kaplama yüzeylerinin aksine yağmur suyunun kaplama yüzeyinden geçişine izin vererek suyu kirletmeden yeraltı suyuna ulaştırmaktadır” dedi.

Temiz su kaynaklarına olumlu etki
Poroz beton uygulamalarının kaplama yüzeyinde istenmeyen suyu uzaklaştırmasının yanı sıra, temiz su kaynağı bulmak için ayrılan bütçenin de daha etkin kullanımına katkı sağladığını belirten Tüzün:“Poroz beton kaplamaların her m2’sinden yaklaşık 200 litre suyun bir dakika içerisinde geçişine izin vererek suyu adeta içmektedir. Bu nedenle poroz betonun,geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan ve son 32 yılın en yoğun yağışı olarak kayda geçen yağışlarda bile, yağmur suyunun kaplama yüzeyinden tahliye edilmesinde etkili sonuçlar verdiği görülmüştür. Poroz betonun özel boşluklu yapısı sayesinde yağmur suyu kaplama yüzeyinden alttaki tabakalara geçerek hızlıca son varacağı adrese, yeraltı suyuna ulaşmakta ve yeraltı suyunu beslemektedir. Bu sayede pahalı ve büyük drenaj altyapısı yatırımlarına duyulan ihtiyacı da azaltmaktadır” diyerek poroz beton kaplamaların ekolojik sisteme katkısını da dile getirdi.

Ülkemizde, 2011 yılından bu yana Denizli’de 110 km poroz beton uygulaması gerçekleştirilmiş ve 2015 yılında da altyapısı tamamlanmış yollarda 70 km daha poroz beton temel uygulaması geçen ay ihale edilmiştir.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Avrasya Tüneli’ne yeşil bina sertifikası

Sahip olduğu gelişmiş teknoloji ve ileri mühendislik ürünü bütüncül projesinin yanı sıra çevreye duyarlılığıyla da örnek teşkil eden Avrasya Tüneli, aldığı ödül ve belgelere saygın bir çevre sertifikası ekledi. Avrasya Tüneli İşletme ve Bakım Binası, dünya genelinde sürdürülebilir enerji ve çevre dostu yapılara verilen Leed Altın Sertifikası’nı aldı.

Zorlu kriterleri başarıyla aştı

USGBC (Amerikan Yeşil Binalar Konseyi) tarafından oluşturulmuş yeşil bina sertifikası LEED (Leadership in Energy and Environmental Design-Enerji ve Çevre Dostu Tasarımda Liderlik), dünyada tanınırlığı ve kabul edilebilirliği en prestijli yeşil bina sertifikası olarak biliniyor.

LEED sertifikası için ‘Sürdürülebilir Araziler’, ‘Su Verimliliği’, ‘Enerji ve Atmosfer’, ‘Malzeme ve Kaynaklar’, ‘Yerleşim ve Ulaşım’, ‘İç Mekân Kalitesi’, ‘İnovasyon’, ‘Bölgesel Öncelik Kredileri’ kriterleri üzerinden değerlendirme yapılıyor.

Çevreyi gözeten, inovatif proje

Asya ve Avrupa arasında kıtalar arası yolculuğu 5 dakikaya indiren Avrasya Tüneli, çevreye, topluma ve şehre olan duyarlı yaklaşımıyla uluslararası standartlarda örnek olan, ekolojik dengeleri gözeten, çevre dostu özellikleriyle ön plana çıkıyor. Avrasya Tüneli için uluslararası standartlara uygun bir Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi (ÇSED) süreci uygulanarak, Çevre ve Sosyal Yönetim Planı (ÇSYP) hazırlandı. ÇSED sürecinde geliştirilen tüm etki azaltıcı önlemler tanımlanarak, nihai tasarım, inşaat ve işletme aşamalarında uygulama yöntemleri ortaya koyuldu. Bununla birlikte LEED standartları kapsamında su ve elektrik verimliliğini sağlayan sistem ve uygulamaların kullanıldığı Avrasya Tüneli İşletme ve Bakım Binası’nda doğal aydınlatmadan da maksimum düzeyde faydalanılıyor. Ayrıca bisiklet parkı, elektrikli araç ünitesi ve ısı tasarrufu sağlayan camlar gibi çevreye duyarlı uygulamalara LEED Altın Sertifikalı binada özellikle yer verildi. Çevresel ve toplumsal çalışmalarıyla Avrasya Tüneli Projesi, daha önce Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) tarafından ‘En İyi Çevresel ve Sosyal Uygulama’ ödülüne de layık görülmüştü.

Faselis/Türkiye’de Enerji

TANAP bölgede barış ve refah sağlayacak

Dumlupınar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Hakan Arıdemir, Türkiye’de Enerji Dergisi’ne Bölgesel Barış Köprüsü TANAP Projesi konusunda açıklamalarda bulundu.

Enerji projesi olmanın yanında bir barış projesi olan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP)’ın Kafkaslar ve Balkan coğrafyası arasında bir köprü vazifesi gördüğünü söyleyen Dr. Hakan Arıdemir, “TANAP iki kardeş ülke olan Türkiye ve Azerbaycan’ın iş birliğiyle ortaya çıkmış ve bu dev proje ile Avrupa ve Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacını karşılamanın yanı sıra bölgede gaz çeşitliliğinin sağlanması hedeflenmiştir.

TANAP sayesinde Türkiye ve Azerbaycan bölgesel enerji projeleri için bir oyun kurucu ve güvenilir bir ortak olarak en önemli bölgesel aktörler haline gelmişlerdir. TANAP’ın barışa, refaha ve arz güvenliğine sağlayacağı katkı sayesinde bölgede bir istikrar ve güven ortamı tesis edilmektedir” dedi.

TANAP’ın AB tarafından Güney Gaz Koridoru’nun önemli bir parçası olarak görüldüğünü söyleyen Arıdemir, “Avrupa için enerji arzı güvenliğinin sağlanması açısından önemli bir projedir. Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan kriz nedeniyle de enerji güvenliğini sorgulayan Avrupa ülkeleri, her ne kadar ihtiyacın tamamını karşılayacak kapasitede olmasa da Azeri gazına, önemli bir alternatif olarak ihtiyaç duymaktadırlar” diyerek konuştu.

Arıdemir sözlerini şu şekilde tamamladı; “TANAP, Türkiye için hem arz çeşitliliğinin sağlanması, hem siyasi olarak ülke topraklarından geçecek boru hattının katacağı değer hem de yatırımın yaratacağı istihdam açısından önem taşımaktadır. TANAP ile Türkiye hem enerjinin transit merkezi hem de enerji ticaretinde merkez ülke konumuna yükselmektedir. Mayıs 2017 tarihi itibariyle projenin yüzde 72’si tamamlanmış olup 2018 yılında faaliyete başlanması beklenmektedir”

 

Dr. Hakan Arıdemir, Rumların gizli enerji planlarını açıkladı

Türkiye’de Enerji Ekibi’ne özel açıklamalarda bulunan Dumlupınar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Öğretim Görevlisi Dr. Hakan Arıdemir, Kıbrıs Rum Kesimi ile İsrail’in enerji konusunda nasıl bir birlikteliğe giriştiklerini ve planlarını aktardı.

Dr. Hakan Arıdemir, İstanbul’un iki kapısı vardır, biri Kırım, diğeri Kıbrıs’tır. Son 300 yıllık tarihte Kırım ve Kıbrıs’ın jeopolitik kaderleri kesişmiştir. Türkiye’nin çok yönlü deniz jeopolitiği açısından her iki toprak parçasının önemi yadsınamaz. Türk Boğazlarını kontrol etmek isteyen her güç yarımada ve adada hakim olmak istemiştir. Bugün için Kırım’ın statüsü ile ilgili durum ortadadır. Kıbrıs meselesi ise neredeyse bir yüzyıldan fazla süredir hem bizim hem de dünyanın gündemini meşgul etmektedir. Yavru vatan Kıbrıs mavi vatanın bir garantörü ise mavi vatanımız denizlerimiz de ana vatanımızın garantörüdür. Bu sebeple doğu Akdeniz bölgesinde Türkiye’ye ait bir uçak gemisi konumunda olan Kıbrıs’taki Türkiye’nin çıkarları hayati önemdedir” dedi.

“RUMLAR VE İSRAİL AB’YE ULAŞTIRMAK İÇİN ÇALIŞIYOR”

Son gelişmeler değerlendirildiğinde, Kıbrıs Rum Kesiminin bölgenin enerji kaynaklarını İsrail ile birlikte AB’ye ulaştırmak için çalıştıklarını belirten Siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler öğretim görevlisi Dr. Hakan Arıdemir, Rumların bu kaynaklardan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin pay almaması için özel planlar içerisinde olduklarını söyledi.

“KIBRIS’IN ANA GÜNDEMİ ENERJİDİR”

2000’li yılların ardından bölgenin enerji konusunda sıkça anılmaya başlamasının Kıbrıs gündemini de değiştirdiğini belirten Arıdemir, “Rum kesimi İsrail ile birlikte yaptığı araştırmalarda yeni rezervler buldular. Bunun üzerine Rumlar birleşmekten ziyade önceliği enerjinin kendi yararlarına nasıl kullanacaklarına odaklandılar. Politikalarını da bu düşünceyle yeniden şekillendirdiler. Burada bulunan gazın AB’ye ulaştırılması için bir dizi anlaşmalara da imza attılar. Rumlar bu kaynakları KKTC ile paylaşmamak için bu planları devreye koydular” dedi.

“KABUL EDİLMEYECEK TALEPLERİN NEDENİ ENERJİDEN TEK FAYDALANMA AMACIDIR”

Arıdemir, “Rumlar, KKTC’ninde hakkı olan kaynakları kendisi ve AB yararları için kullanma amacındadır. Türklerin Ada’nın güneyinde bulunan zengin enerji yataklarından hak iddia etmelerinin önüne bir dizi engeller koydular. Kabul edilemeyecek talepler koyarak BM ve Türk tarafını da oyalama planları da bu engeller arasındadır” diyerek sözlerini tamamladı.

Arçelik 2020 sürdürülebilirlik hedeflerini açıkladı

Arçelik A.Ş., 2020 yılı hedeflerini ilk kez açıkladığı ‘Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladı.

Arçelik A.Ş. CEO’su Hakan Bulgurlu, “Sosyal, etik, çevresel ve ekonomik alanlarda paydaşlarımız için artı değer yaratmaya devam ediyoruz. Dünyamızın geleceği için iş planlarımızı sürdürülebilir modeller üzerine kurguluyoruz. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ ne uyumlu olarak belirlediğimiz 2020 hedeflerimizi ilk kez bu raporda paylaşıyoruz” dedi.

Arçelik A.Ş., gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için tüm iş süreçlerini sürdürülebilirlik temelli olarak şekillendiriyor. Bu yıl 9’uncusu yayımlanan Sürdürülebilirlik Raporu’nda 2020 hedeflerine dikkat çekiyor. 2016 yılında Sürdürülebilirlik Raporunun kapsamını genişleten şirket; sosyal, çevresel, etik ve ekonomik alanlardaki faaliyetlerini paydaşlarına aktarıyor.

Arçelik A.Ş., uzun yıllardır yürüttüğü sürdürülebilirlik çalışmalarını; küresel olarak yoksulluğu sonlandırmak, dünyayı korumak, tüm insanların barış ve refah içerisinde yaşamasını sağlamak adına atılması gereken adımları belirleyen Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile uyumlu şekilde devam ettiriyor.

Hedef 2020’de tamamen yenilenebilir enerjiye dayalı kaynaklardan elektrik sağlamak
Arçelik A.Ş., BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında yer alan iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki çalışmalarıyla; üretimden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını 2010 yılından bu yana yarı yarıya azalttı. Bilim Temelli Hedefler girişimini (Science Based Targets) imzalayarak, üretimde sera gazı salımını bilimsel verilere dayanarak hesaplamayı ve azaltmayı da taahhüt etti.

2016 yılında 270’e yakın enerji verimliliği projesi gerçekleştiren Arçelik A.Ş, üretimde kullandığı enerji tüketimini 2010 yılına göre ürün başına yüzde 34 düşürdü. Şirketin 2020 hedefi ise enerji tüketimini yüzde 45 oranında azaltmak. Ürün başı su çekiminde 2012 yılına göre yüzde 31 tasarruf sağlanırken, 2020’de bu oranın yüzde 35’e yükseltilmesi amaçlanıyor. Türkiye’deki fabrikalarında yenilenebilir enerji kaynaklarından temin edilen elektrik payını yüzde 88’e çıkartan Arçelik A.Ş., 2020’de kullandığı elektriğin tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlamayı planlıyor. Arçelik A.Ş.’nin planları arasında 2020 sonuna kadar 6 MWp gücünde yenilenebilir enerjiye dayalı enerji tesisi kapasitesine ulaşmak da bulunuyor.

Sürdürülebilir kalkınma için toplumsal cinsiyet eşitliği
Sürdürülebilirlik raporunda toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemine dikkat çeken Arçelik A.Ş., bu alandaki öncü projeleriyle kadın yönetici oranını yüzde 16’dan 2020 yılında yüzde 24’e yükseltme taahhüdünde bulunuyor. Dünyanın geleceği için sorumlu üretim ve tüketim anlayışını benimseyen Arçelik A.Ş., gıda israfına karşı farkındalığı artırmak üzere projeler yürütüyor. Tüm stratejik tedarikçilerinin sürdürülebilirlik performanslarını denetlemek için ‘Tedarikçi Sürdürülebilirlik Endeksi’ oluşturmayı planlayan Arçelik A.Ş., ön hazırlıklarını 2016’da tamamladı. 2018’e kadar “Sürdürülebilir Tedarikçi” kategorisi oluşturarak, 2020’de ise rakamsal hedefler belirleyecek.

“Referans noktamız BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri”
Arçelik A.Ş. CEO’su Hakan Bulgurlu “Sosyal, etik, çevresel ve ekonomik alanlarda paydaşlarımız için artı değer yaratmaya devam ediyoruz. Dünyamızın geleceği için iş planlarımızı sürdürülebilir modeller üzerine kurguluyoruz. Sera gazı emisyonlarımızı, su tüketimimizi ve atıklarımızı sürekli olarak azaltıyor, üretimden tüketime geri dönüşüme odaklanıyoruz. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ ne uyumlu olarak belirlediğimiz 2020 hedeflerimizi ilk kez bu raporda paylaşıyoruz. 2020 yılı itibariyle üretimde ürün başına kullandığımız enerji tüketimini yüzde 45 azaltmayı, Türkiye’deki fabrikalarımızda kullandığımız enerjiyi tamamen yenilenebilir kaynaklardan sağlamayı hedefliyoruz” dedi.

Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin 17’sinden dokuzuna katkı sağlamayı hedeflediklerini belirten Bulgurlu şöyle devam etti: “‘Nitelikli Eğitim’, ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’, ‘Temiz Su ve Sıhhi Koşullar’, ‘Erişilebilir ve Temiz Enerji’, ‘İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme’, ‘Sanayi Yenilikçilik ve Altyapı’, ‘Sorumlu Tüketim ve Üretim’, ‘İklim Eylemi’ ve ‘Hedefler için Ortaklıklar’ stratejik yol haritamız için başlıca referans noktamızı oluşturuyor. Hedeflerimize ulaşmak için bilimdeki gelişime ve inovasyona odaklanıyor, küresel inisiyatifleri aktif şekilde izliyor ve destekliyoruz.”

Çocuklardan mesaj var
Bu seneki raporda ilk defa çocukların mesajlarına da yer verildiğine dikkat çeken Hakan Bulgurlu, “Sürdürülebilirlik Raporu’muzda iyi bir gelecek bırakmakla sorumlu olduğumuz hayal gücü sınırsız, yarının umut dolu büyüklerinden ilham aldık” dedi.

Arçelik A.Ş. çalışanlarının çocuklarının dünyanın geleceğine dair mesaj verdiği raporda; 10 yaşındaki Ceylin Su Gültekin, dünyanın değerli kaynaklarını korumak için herkese görev düştüğüne vurgu yaparken, 9 yaşındaki Ada Altun, “Teknolojiyi iyilik için daha çok kullanmalıyız” diyor. 10 yaşındaki Arda Turan’ın hayalinde “Enerjinin güneşten, sudan, rüzgârdan üretildiği; çöplerin değerlendirildiği mutlu bir dünya” var. 13 yaşındaki Nil Altun’un mesajı ise şöyle: “Teknoloji, insan ve doğa arasında denge kuralım. Tasarruf bilincini yayalım.”

Faselis/Türkiye’de Enerji

Boğaziçi Üniversitesi’nden enerjide akademik işbirliği

Boğaziçi Üniversitesi Enerji Politikaları Araştırma Merkezi (EPAM) Başkanı ve Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, Tahran Üniversitesi Enerji Yönetimi ve Planlama Araştırma Enstitüsü (RIEMP) ve İran Sanayi ve Ticaret Odası Eğitim Enstitüsü (ICCIMA) olarak üçlü bir işbirliği mutabakatı (MoU) imzaladıklarını açıkladı.

Anlaşma, Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu’nun yanı sıra, Tahran Üniversitesi Enerji Yönetimi ve Planlama Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. S. Hossein Iranmanesh ile İran Sanayi ve Ticaret Odası Eğitim Enstitüsü Müdürü Prof.Dr.Hossein Mirmohammdsadeghi tarafından imzalandı.

Söz konusu işbirliği kapsamında ortak araştırma ve eğitim programları geliştirileceğini belirten Prof. Dr. Kumbaroğlu, Tahran Üniversitesi Enerji Yönetimi ve Planlama Araştırma Enstitüsü’nün ülkenin ulusal enerji istatistiklerini ve projeksiyonlarını oluşturduğunu ve İran’ın resmi enerji plan ve programlarının bu eksende geliştirildiğini kaydetti. Kumbaroğlu, Boğaziçi Üniversitesi Enerji Politikaları Araştırma Merkezi olarak yürüttükleri benzer çalışmaları iki kurum arasında kurulacak bilimsel işbirliğiyle ortak projeler ve araştırmacı değişimleri yoluyla geliştireceklerini ifade etti.
Kumbaroğlu ayrıca, İran’da enerji şirketlerinin mühendis ve yönetici kadrolarının uluslararası standartlarda eğitim ihtiyacı olduğunu ve bu kapsamda Tahran Üniversitesi ile birlikte Boğaziçi Üniversitesi’nde bu kadrolara yönelik eğitim programları düzenleyeceklerini bildirdi. Ayrıca, İran Sanayi ve Ticaret Odası’nın İstanbul Ticaret Odası ile iş birliği anlaşması olduğunu anımsatan Kumbaroğlu, söz konusu mutabakat kapsamında KOBİ’lere yönelik eğitim, çalıştay ve konferans etkinliklerinin de düzenlenmesinin hedeflendiğini ekledi.

Prof. Dr. Kumbaroğlu, bu ay Roma’da düzenlenen 5. Uluslararası İran Enerji Zirvesi’nde Beşinci Uluslararası İran Enerji Zirvesi İtalya’nın başkenti Roma’da başladı! Uluslararası İran Enerji Zirvesi İtalya’nın başkenti Roma’daimzalanan üçlü iş birliği mutabakatının önemine dair ise şu görüşleri dile getirdi: ‘’İran’a yönelik ambargonun kalkmasından sonra komşumuzla duvarların yıkılıp köprülerin kurulmasına, iki ülke arasında iş birliğin gelişmesine öncülük edecek bir işbirliği mutabakatı imzaladık. İran’ın ve Türkiye’nin en prestijli iki üniversitesi arasında kurulan enerji köprüsü iki üniversitenin, akademinin ve iki ülkenin ötesine taşacak bölgesel bir sinerji potansiyeli içeriyor. İşbirliği kapsamında Boğaziçi Üniversitesi’nin ev sahipliği yapacağı ortak eğitim programları ve etkinlikler özellikle iş dünyasına da yönelik olacak ve sağlıklı ticari işbirliklerinin gelişmesinde katalizör vazifesi görecek.’

Faselis/Türkiye’de Enerji

GAZDAŞ’a “Uluslararası Mükemmellik ve Liderlik Ödülü”

Zorlu Enerji Grubu şirketlerinden GAZDAŞ, The Global Trade Leaders’ Club tarafından bu yıl 12’ncisi düzenlenen organizasyonda “Uluslararası Mükemmellik ve Liderlik Ödülü”ne layık görüldü.

Doğal gaz sektöründeki faaliyetlerine 2006 yılından bu yana devam eden Zorlu Enerji Grubu şirketlerinden GAZDAŞ, Trakya ve Gaziantep bölgelerindeki dağıtım faaliyetlerinde sunduğu hizmet kalitesi ile The Global Trade Leaders’ Club tarafından “Uluslararası Mükemmellik ve Liderlik Ödülü”ne (International Award For Excellence&Leadership) layık görüldü.

The Global Trade Leaders’ Club tarafından bu yıl 12’ncisi düzenlenen ödül törenine GAZDAŞ adına; GAZDAŞ Trakya Bölge Müdürü Tanju Koçak ve GAZDAŞ Kıdemli Yönetici Erdem Çakır katıldı. İspanya’nın başkenti Madrid’de düzenlenen törende, global ticaretin liderleri arasında yer alan çok sayıda şirket temsilcisi de yer aldı.

Kazanılan ödül ile ilgili duygu ve düşüncelerini dile getiren Zorlu Enerji Grubu Başkanı Sinan Ak, “Bir Zorlu Enerji Grubu şirketi GAZDAŞ ile 2006 yılında üstlendiğimiz Gaziantep ve Trakya bölgelerinin doğal gaz dağıtım hizmetiyle vatandaşlarımızı temiz, güvenli ve ekonomik yakıt olan doğal gaz ile buluşturmaya devam ediyoruz. 10 yılı aşkın sürede 800 milyon TL düzeyinde yatırımla 6000 km’lik bir doğal gaz hattı oluşturarak 6 binden fazla aboneye hizmet sunar hale geldik. Titizlikle sürdürdüğümüz çalışmalarımızı önümüzdeki dönemde de devam ettirerek, daha çok sayıda konut ve sanayi kullanıcılarımızın temiz, güvenli ve uzun vadede tasarruflu yakıt doğal gazla kesintisiz ve yüksek hizmet kalitesiyle buluşmasını sağlayacağız. Kazandığımız bu ödül ile hizmet kalitemizdeki mükemmeliyetçi anlayışımız ve sektörümüzde ortaya koyduğumuz liderlik vizyonu uluslararası alanda da tescil edilmiş oldu. Böylesine anlamlı ve değerli bir ödüle layık görüldüğümüz için mutlu ve gururluyuz” dedi.

95 ülkede, hizmet sektöründe faaliyet gösteren 7500 şirketin üye olduğu Global Trade Leaders Club, dünyanın önde gelen şirketlerini bir araya getirerek tüketicilere daha kaliteli ve yenilikçi ürün ve hizmetler sunulmasına katkı sağlıyor.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Küresel ısınma tehdidi yaklaşıyor

Küresel ısınmanın kontrol altında tutulabilmesi için öngörülen azami sıcaklık artışının, önümüzdeki on yıl içerisinde aşılabileceği uyarısında bulunuldu. Melbourne Üniversitesinde yapılan araştırmaya göre ortalama küresel sıcaklık artışının okyanus-iklim örüntüsü sebebiyle 2026 yılına kadar ortalama artış eşiğini geçeceği belirtildi.

Medya takibinin öncü kuruluşu Ajans Press, küresel ısınma ile ilgili araştırma gerçekleştirdi. Ajans Press’in araştırmasına göre iklim değişikliği artık geleceğin değil günümüzün en önemli sorunları arasında nitelendiriliyor. İnsanlar dâhil tüm canlıları yaşam alanlarını tehdit eden küresel ısınma sebebiyle fırtına ve sıcak hava dalgası gibi aşırı meteorolojik koşullara daha sık maruz kalacağımız belirtiliyor. Ajans Press’in 2017 yılı içerisinde gerçekleştirdiği medya araştırmasına küresel ısınma ile ilgili 3 bin 591 haber yapıldığı tespit edildi.2015 yılının aynı döneminde bin 908 habere konu olan küresel ısınma, 2016’nın aynı döneminde ise 2 bin 463 habere konu oldu.

Her yıl üzerine koyarak artan haber adetleri medyanın küresel ısınma tehdidini gündemine taşıdığının bir göstergesi sayıldı. Küresel ısınma ile ilgili medyaya yansıyan en önemli başlık ise sera gazı emisyonu oldu. Sera gazı emisyonları ile ilgili yılbaşından beri 606 haber yansıması tespit edilirken, sera gazı emisyonları düşürülmezse ekolojik sistemde yaşanacak esaslı değişikliklerin ömrümüz süresince görmemizin mümkün olacağı belirtiliyor.

Faselis/Türkiye’de Enerji

“Kentsel dönüşümle 50 bin abone tahliye edildi”

Perakende elektrik satışında sektörün lideri olan CK Boğaziçi Elektrik’in 3 ayda bir düzenli olarak açıkladığı ‘Gayrimenkulün Enerjisi Raporu’, 2017 yılının ilk yarısında İstanbul’un Avrupa yakasındaki büyümenin hız kesmeden devam ettiğini gösterdi. Rapora göre mega kentte ilk 6 ayda toplam taşınma hareketi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 26 artarak 285 bini aştı. Bu hareketin yaklaşık yüzde 30’u ise ‘yeni konut’ ve ‘yeni işyeri’nden geldi. Yani 2017’nin ilk yarısında 83 bin yeni gayrimenkul, kapılarını ilk kez açarak oturumcusu ile buluştu.

GAYRİMENKUL SEKTÖRÜNDEKİ FIRSAT KAMPANYALARININ ETKİSİ SÜRÜYOR
Gayrimenkulün Enerjisi Raporu 2017 ilk yarı sonuçlarını açıklamak üzere basın mensupları ile bir araya gelen CK Boğaziçi Elektrik Genel Müdürü Halit Bakal, yılın ilk çeyreğinde başlayan gayrimenkulde fırsat kampanyalarının ikinci çeyrekte de etkisini gösterdiğini dile getirerek, “İstanbul her geçen gün büyüyor ve yenileniyor. Depreme dayanıklı, planlı ve şehrin çehresini pozitif yönde değiştiren yeni projelerin kapılarını açması, kentsel dönüşüm ile kentte sürekli bir taşınma hareketi, yer değiştirme gözleniyor. Bölgede görevli elektrik perakende satış şirketi olarak biz de bu harekete hızla yanıt veriyoruz. Gayrimenkul sektöründe yaşanan bu gelişmeler, İstanbul’un ve Türkiye’nin durmadığını, her geçen gün büyüdüğünü gözler önüne seriyor” dedi.

HER GÜN 463 YENİ GAYRİMENKUL OTURUMCUSU İLE BULUŞTU
CK Boğaziçi Elektrik’in ‘sektörde ilk ve tek olma’ özelliğine sahip ‘Gayrimenkulün Enerjisi Raporu’na göre yılın ilk 6 ayında toplam taşınma hareketi 285 bini aştı. CK Boğaziçi Elektrik’in teknolojiye yaptığı yatırımlarla anlık olarak izlediği abonelerinin başvuru ve ikamet bilgileri baz alınarak hazırladığı raporda, mega kentteki bu dev hareketin 83 bininin yeni gayrimenkullerin oturumcusu ile buluşmasından kaynaklandığı görüldü. Yılın ilk yarısında her gün yeni konutuna, işyerine taşınanların ortalama sayısı 463 oldu. Aynı dönemde ikinci elde taşınma hareketi 201 bini aştı. Günde ortalama 1.113 kişi ikinci el gayrimenkule geçti. İlk yarıda en hareketli bölge yine Esenyurt olurken, onu Başakşehir ve Büyükçekmece takip etti.

KENTSEL DÖNÜŞÜMLE 1,5 YILDA 50 BİN ABONE TAHLİYE EDİLDİ
CK Boğaziçi Elektrik tarafından Şubat 2016’dan itibaren takip edilen konut yıkım istatistikleri de kentsel dönüşümde kat edilen yolu ortaya koydu. Son bir buçuk yılda tahliye edilen abone sayısı 50 bini bulurken, kentsel dönüşüm nedeniyle tahliyesi yapılanların 45 bini meskenlerden oluştu. Bu da her gün ortalama 6 daireli 14 apartmanın kentsel dönüşümle yıkımının yapıldığı anlamına geliyor. Şubat 2016’dan bu yana meskenlerin yanı sıra toplam 5 bin 398 ticarethane ve 49 sanayi abonesi de tahliye edildi. Kentsel dönüşümde öne çıkan bölgeler ise Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa ve Küçükçekmece oldu.

DÜNYA ŞEHRİ İSTANBUL’UN AVRUPA YAKASINDA 141 ÜLKENİN VATANDAŞI YAŞIYOR
2017 yılında da yabancıların İstanbul’a olan ilgisi devam ederken, tarihi kentte yaşamayı tercih edenlerin sayısı da giderek arttı. Dünya kenti ve Türkiye’nin cazibe merkezi İstanbul’un Avrupa yakasında 141 ülkenin vatandaşı yaşarken, Haziran 2017 itibarıyla yabancı abone sayısı 54 bini aştı. Yabancı uyruklu abonelerde rekor artış Mayıs 2017’de yaşandı. Mayıs’ta 3 bin 837 yeni yabancı abone İstanbul Avrupa Yakası’na yerleşti.

HEMŞERİM, MEMLEKET NERE?
4,5 milyon müşteriye elektrik perakende satışı yapan CK Boğaziçi Elektrik, Gayrimenkulün Enerjisi raporunda bu kez abonelerinin nüfusa kayıtlı olduğu illerinin dağılımını da ilk kez açıkladı. İstanbul’un Avrupa yakasında yaşayan 4,5 milyon abonenin 599 bini İstanbul nüfusuna kayıtlı iken ikinci sırada 167 bin kişi ile Sivaslılar geldi. Sivaslıları 126 bin kişi ile Kastamonulular, 104 bin kişi ile de Malatyalılar izledi. İlk 10 içinde Karadeniz Bölgesi’nden 7 kent yer alırken, İstanbul’un Avrupa yakasında 2 bin kişi ile en az Burdurluların elektrik aboneliği olduğu görüldü.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Doğalgaz ülke genelinde yaygınlaşıyor

Türkiye genelinde 27 il, 135 ilçe ve beldede doğal gaz dağıtım yatırımları gerçekleştiren Aksa Doğalgaz, Gümüşhane Bayburt lisans bölgesinde yer alan Kelkit ilçesine doğal gaz ulaştırmak için çalışmalara hızla devam ediyor.

Kelkit Belediye Başkanı Ünal Yılmaz’ı makamında ziyaret ederek Aksa Gümüşhane Bayburt Doğal Gaz Dağıtım Projesi hakkında bilgi veren Aksa Doğalgaz CEO’su Yaşar Arslan, “Öncelikle Kelkit doğal gaz yatırımlarımızın bölge halkına ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Türkiye’nin dört bir yanına doğal gaz dağıtım hizmeti veren Aksa Doğalgaz olarak, faaliyet gösterdiğimiz bölgelerin tümünde alanında uzman kadromuzla, ülkemiz ve vatandaşımızın doğal gaz hizmetinden en kaliteli ve güvenli şekilde yararlanması için çalışıyoruz. Türkiye’de yaşayan herkesin, ekonomik ve çevreci bir yakıt olan doğal gaz konforundan en iyi hizmet kalitesiyle faydalanması en büyük arzumuz. Doğal gaz dağıtımı konusundaki uzmanlığımız, Gümüşhane, Bayburt, Kelkit ve Şiran bölgemiz için önemli bir avantaj olacak” dedi.

Kelkit bu kış doğal gazla ısınacak

Kelkit’te bu yılsonuna kadar 10 milyon TL yatırım yapmayı hedeflediklerini söyleyen Arslan, bu yatırımla kurulacak 75 kilometre şebeke altyapısıyla 3 bin konuta eşdeğer aboneye doğal gaz arzı sağlamayı planladıklarını belirtti. Kelkit halkının, doğal gaza dönüşümlerini sonbahardan önce gerçekleştirmelerini ve bu kış doğal gaz konforunu yaşamaya başlamalarını arzu ettiklerini belirten Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kelkit ilçemizde önümüzdeki 5 yılda 20 milyon TL yatırım yapmayı planlıyoruz. Bu yatırımlar neticesinde, Kelkit’te doğrudan ve dolaylı olarak 80 milyon TL’lik bir ekonomik büyüklük oluşacak. Bölgedeki istihdama ve ekonomik hareketliliğe katkıda bulunmak bizim için çok önemli.”

Faselis/Türkiye’de Enerji