31.2 C
İstanbul
Pazar, Temmuz 20, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 140

Akıllı enerji sistemleri enerjinin maliyetini düşürür

Düşük karbonlu bir geleceğin enerji verimliliğine ve yenilenebilir enerji kaynaklarına bağlı olduğu günümüz dünyası artık akıllı enerji teknolojisini ve akıllı enerji sistemlerini gerekli kılıyor. Ama sadece akıllı bir şebekeye değil birleşik, esnek ve geleceğin akıllı enerji sistemlerine ihtiyaç duyuyoruz.

Yarının dünyasında daha az kaynak ile daha fazlasını yapmaya olanak sağlayan teknolojiler geliştiren Danfoss, yenilenebilir enerji kaynağını entegre etmek için akıllı enerji teknolojisine odaklanıyor. Danfoss, bölgesel enerji sisteminin esnekliğini, yenilenebilir enerji entegrasyonu için mutlak çözüm olarak görüyor ve bu konuda yapılacak iş birliğinin önemine inanıyor.

Düşük karbonlu bir gelecekte akıllı enerji sistemleri neden gereklidir?

Akıllı enerji sistemleri, biokütle ve diğer öngörülebilir düşük karbonlu çözümlerden elde edilen baz yük ile rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir enerjilerin istikrarsız tedarikini dengeler. Akıllı enerji sistemleri hem büyük hem de küçük sağlayıcılardan gelen tüm enerji kaynaklarını kullanır ve böylece ek enerji üretme ihtiyacını azaltır. Aynı zamanda akıllı enerji sistemleri, daha az kapasite ve yatırım ihtiyacına bağlı olarak maliyeti baştan düşürür, daha az enerji tüketimi ve atık oluşmasını sağlar.

Akıllı Enerji Sistemleri, yenilenebilir enerjinin maliyetini düşürür

Düşük karbonlu geleceğe giden yol, yalnızca ne kadar rüzgâr veya güneş enerjisi üretebileceğimizle değil, ne kadar rüzgâr veya güneş enerjisi kullanabileceğimizle ilgilidir. Dolayısıyla mümkün olduğunca çok yenilenebilir enerji kaynağını entegre etmek için akıllı enerji sistemleri ve teknolojisine ihtiyaç duyuyoruz.

Bu nedenle, merkezi enerji gibi ısı depolamasına izin veren ve binaları depolama kapasitesi olarak entegre eden enerji sistemleri kilit öneme sahip. Danfoss’un da genel merkezinin de olduğu Danimarka’da elektrik üretiminde rüzgâr enerjisinin oranı, bugün yüzde 40’tan yüksek olup üretim genellikle Danimarka’nın elektrik tüketiminin yüzde 100’ünün üzerindedir.[1]

Yenilenebilir enerji oranı yüksek olduğunda, enerji sisteminin esnek olması çok önemlidir, aksi takdirde daha fazla yenilenebilir enerji eklemenin önemi azalacak ve çözüm muhtemelen etkisini yitirecek. Bu durumda “bölgesel enerji”, gereken esnekliği sağlayabilir.

Giderek artan oranlarda yenilenebilir enerji entegrasyonu sağlamanın en akıllıca yöntemlerinden biri, merkezi enerjiye bağlı ısı depolamadır. Isı depolama, sıcak veya soğuk suyun muhafaza edildiği büyük bir termos sürahi görevi görür, bu da büyük ölçekte enerjinin birkaç gün makul maliyetle depolanmasının tek yoludur. Isı depolama, elektrik depolamaya göre 100 kat daha ucuzdur. BM Stratego projesi kapsamında sağlanan verilere göre, ısı depolamanın maliyeti 0,5 ila 3 Euro/kwh, elektrik depolamanın maliyeti ise 170 Euro/kwh’dir.

“Esneklik Sağlayıcı” işlevi gören binalar

Bugün ABD ve Avrupa’da süpermarketler ve soğuk hava depolarına yönelik iş modeli talep yaratıyor. Kısaca süpermarketler ve soğuk hava depoları, devasa akü işlevi görür. Rüzgâr estiğinde ve elektrik ucuzken, soğutma artar ve rüzgârın daha az olduğu zamanlarda tampon görevi görür. Dolayısıyla süpermarketleri talebi karşılamaya hazır, akıllı ve verimli binalara iyi bir örnek olarak gösterilebilir. Süpermarketlerdeki soğutma “aküsü”, rüzgâr ve güneş enerjisi üretimini daha etkili hale getirir ve işletmeler elektrik tasarruf yapar. Şebeke işletmecileri ve enerji üreticileri açısından yararları ise pik yükün ve enerji depolamasının azalması ile ek esnekliktir.

Örneğin Almanya’da elektriğin yüzde 2 ila 3’ü sadece süpermarketler tarafından kullanılmaktadır. Bu da, akıllı sistemlerin enerji talebi ile arzını dengelemeyi, elektrik şebekesi ve ısı şebekesi için esneklik sağlamayı, daha sonra ısıtma ve soğutma amaçlı kullanmak üzere enerji tasarrufu yapmayı mümkün kıldığı anlamına geliyor. Sonuç olarak, bir bölgesel enerji sisteminin esnekliği, yenilenebilir enerji entegrasyonu için mutlak çözümdür. [2]

Akıllı enerji sistemine su ve atık su arıtımı eklenmesi ise ek faydalar sağar. Günümüzde su ve atık su arıtımı, başta vatandaşlara temiz su sağlamakta ve bunun sonucunda suyun temizlenmesinde kullanılan enerjiden dolayı, neredeyse tüm şehirlere önemli bir maliyet oluşturmaktadır. Ancak Danimarka’nın ikinci büyük kenti Aarhus’ta kamu hizmetleri suyun verimliliğini kökten değiştirdi. Aarhus’ta atık su tesisi, %190 enerji, başka bir deyişle, tesise gereken enerjiden %90 daha fazlasını üretiyor. Bu, kamu hizmetlerinin hem elektrik şebekesine hem de yerel bölgesel ısıtma şebekesine bağlanması, böylece artan ısı ve elektriği satabilmesiyle elverişli ve mümkün olmuştur. Bu sayede akıllı bağlantılı enerji sistemi, suyun maliyetini azaltır ve karbon salınımından tasarruf sağlar.

Elektriği, ısıtmayı ve soğutmayı, talep ve arzı birleştirerek sistem piklerini öngörmek ve dengelemek amacıyla büyük veriden yararlanmak ve tüketicileri üreten tüketici haline getirmek, verimliliği çarpıcı biçimde artıracak. Bunun için daha önce görülmemiş bir boyutta iş birliğine ihtiyaç duyulacak. Bütün bu teknolojiler hali hazırda mevcut ancak genellikle silo tarzında kullanılmaktadır. Bu konuda iş birliğinin getirdiği muazzam sinerji, geleceğin akıllı enerji sistemin ortaya çıkaracak.

FASELİS / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Cezayir ihracatında belirsizlik hakim

Cezayir’in resmi bir açıklama yapılmamasına karşın 24 ürün kaleminde bankacılık kanalıyla ithalatı durdurması ile ortaya çıkan kriz sürüyor. İKMİB, yaşanan sorunları dinlemek ve gelişmeler hakkında bilgilendirmek üzere Cezayir’e ihracat yapan firmalarla bir araya geldi. Cezayir’in uluslararası anlaşmalara aykırı olarak aldığı bu kararın kabul edilemez olduğunu vurgulayan İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, gıdadan plastiğe mobilyadan halıya kadar birçok sektörde bu ülkeye yapılan ihracatın durma noktasında olduğunu belirtti. Belirsizliğin sürdüğüne dikkat çekilen toplantıda karar alınmadan önce ülkeye sevkiyatı yapılan ürünlerin gümrük ve limanlarda bekletilmesinden dolayı firmaların zarar gördüğü, bir an evvel çözüm sağlanması gerektiği vurgulandı.

Cezayir geçtiğimiz günlerde ani bir kararla 24 ürün kaleminde ithalatı durdurmuştu. Resmi bir açıklama olmamasına karşın bu ürünlerin ithalatının bankacılık kanalıyla yapılamayacağı bildirilmişti. Hammadde ve yarı mamuller hariç bitmiş ürünlerin ithalatının önünü kesmeye yönelik uygulama Türkiye’ye özel olmamakla birlikte en büyük zararı görecek ülkelerin başında geliyor. Karar kapsamındaki sanayi ve gıda ürünlerinde 2016 yılında Cezayir’e yaptığımız ihracat 231,7 milyon dolar olurken plastik mamüller 92,7 milyon dolarlık ihracatla ilk sırada yer aldı. Yılın ilk yarısında da Cezayir’e gerçekleşen 128,5 milyon dolar seviyesindeki ihracatta 57,4 milyon dolarla birincilik plastik ürünlere ait. Plastik ürünleri mobilya ve halı izliyor.

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, Cezayir tarafından resmi bir açıklama yapılmadan bankacılık kanalıyla 24 ürün kaleminin ithalatının yasaklanması sonrası belirsizliğin devam ettiğini belirterek, “İhracatçılarımızın işi kolay değil. Dünya genelinde korumacı politikalar artıyor. Cezayir’in son olarak aldığı ithalatı durdurma kararını da bu açıdan değerlendirmek gerek. Resmi olarak bir bildirim yapılmamasına rağmen “bankacılık kanalıyla bu ürünlerde ithalat yapamazsınız” deniliyor. Tarife dışı engel olarak gördüğümüz bu tutum Dünya Ticaret Örgütü kurallarına ve Cezayir’in imza attığı uluslararası anlaşmalara da aykırıdır. Neden bu kararın alındığını analiz ederken büyük oranda petrol ve doğalgaza dayalı Cezayir ekonomisinin petrol fiyatlarındaki gerilemeden olumsuz etkilendiği gerçeğini de göz ardı etmemek lazım. Türkiye ve Cezayir arasındaki ticaret hacmine baktığımızda 2014 yılından itibaren dengenin Cezayir aleyhine işlediğini görüyoruz. Kaldı ki ihracatımız 2014 ile kıyaslandığında neredeyse yarı yarıya azalmış. İthalatın durdurulması Türkiye’ye özel değil ancak en büyük zararı görecek ülkelerin başında geldiğimiz de ortada. Temennimiz bir an önce bu uygulamadan geri dönülmesi ancak şu an tam bir belirsizlik yaşanıyor. Önümüzdeki günlerde ne olacağına dair resmi bir açıklama yapılmış değil. Cezayir’e ihracat yapan firmalarımızı bilgilendirmek amacıyla bir araya geldiğimiz toplantıda yaşanan sorunları yakından dinleme ve krizi aşmak için olası çözüm yollarını değerlendirmek adına verimli görüşmeler yaptık. Belirsizliğin sürmesi nedeniyle haklı olarak firmalarımız risk almak istemiyor. Ayrıca bazı firmalarımız önceden herhangi bir açıklama yapılmadığı için karar öncesi ülkeye sevkiyatını yaptıkları malların gümrükte ya da limanda beklemesinden dolayı zarar gördüklerini bildirdiler” diye konuştu.

Cezayirli ithalatçıların da tepki gösterdiği 24 ürüne yönelik ithalat yasağının çözüme kavuşturulması için çalışmalarının sürdüğünü ifade eden Murat Akyüz, “Ekonomi Bakanımıza yaşanan sıkıntıyı aktardık. Cezayir Ticaret Ataşemiz ile gelişmeler hakkında bilgi almak amacıyla sürekli görüşme halindeyiz. Firmalarımızın zarar görmemesi için bizlerden gelecek bilgileri takip etmelerinde büyük yarar var. Son olarak Cezayir Ticaret Bakanlığı’nın Bankalar Birliği’ne ithalatçı iznine tabii ürünlerle ilgili olarak karardan önce siparişi verilen ancak bekleyen ürünlerin ödemesinin yapılması konusunda bilgi verildiği haberini aldık. Konuyu yakından takip etmeyi sürdürüyoruz, önümüzdeki günlerde yeni gelişmeler ortaya çıkabilir” dedi.

CEZAYİR’İN İTHALATINI DURDURDUĞU ÜRÜNLER LİSTESİ

Endüstriyel Ürünler:

  • 1.Plastik son ürünler
  • 2.Su tesisatı
  • 3.Elektrik trafoları
  • 4.Mermer
  • 5.Granit
  • 6.Kırmızı renkli ürünler (tuğlalar ve fayanslar)
  • 7.Halılar
  • 8.Mobilyalar ve Aydınlatmalar

Gıda Ürünleri:

  • 1.Çorba, haşlama için hazır ürün ya da bulyon
  • 2.Hazır soslar (mayonez, ketçap ve harissa vb. diğer soslar).
  • 3.Hazır hardal
  • 4.Ekmek
  • 5.Pizza
  • 6.Makarnalar
  • 7.Kabuklu ve kabuksuz kuru meyveler, yer fıstıkları
  • 8.Meyve suları
  • 9.Karışık meyve suları
  • 10.Su, mineral ve maden suyu dahil
  • 11.Tatlılar
  • 12.Reçeller ve marmelatlar
  • 13.Dolgusuz tablet çikolata
  • 14.Tatlandırıcı içeren kızarmış ekmek, waffle ve gofretler
  • 15.Çikolata ve kakao içeren diğer hazır gıda ürünleri
  • Konserveler

BU ÜRÜN GRUPLARINDA CEZAYİR’E İHRACATIMIZ

ÜRÜN 2016 ($)
OCAK – ARALIK
2017 ($)
OCAK – HAZİRAN
Plastik mamuller 92.706.495 57.393.400
Mobilyalar ve aydınlatmalar 56.430.908 31.182.916
Halılar 26.994.617 17.830.092
Elektrik transformatörleri (Trafo) 20.356.836 2.375.303
Dolgusuz tablet çikolata; Çikolata ve kakao içeren diğer hazır gıda ürünleri 12.675.420 5.398.679
Tatlılar 9.908.543 5.147.784
Kabuklu ve kabuksuz kuru meyveler, yer fıstıkları; 5.926.371 5.817.688
Tatlandırıcı içeren kızarmış ekmek, waffle ve gofretler 3.293.914 1.568.179
Su tesisatı 1.246.648 743.266
Reçeller ve marmelatlar 1.134.074 471.461
Su, mineral ve maden suyu dahil; 329.368 213.803
Meyve suları; Karışık meyve suları 162.592 47.978
Mermer 161.403 138.841
Çorba, haşlama için hazır ürün ya da bulyon; 141.524 16.875
Pizza (Diğer ekmekçilik mamulleri) 105.766 32.984
Makarna 101.731 24.206
Hazır soslar (mayonez, ketçap ve harissa vb. gibi diğer soslar) 72.812 101.450
KAYNAK: TÜİK

FASELİS / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Ar-ge ve inovasyona yön verenler zirvede buluşuyor

Türkiye’nin yerli yeniliğini temsil eden 2. MMG AR-GE İNOVASYON ZİRVESİ VE SERGİSİ, 6-7 Eylül 2017 tarihleri arasında İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde yapılacak.

Türkiye’nin daha hızlı büyüme için ihtiyacı olan Ar-Ge ve inovasyonun tüm yönleriyle ele alınarak yerli ve milli projelerin konuşulacağı ve sergileneceği 2. MMG AR-GE İNOVASYON ZİRVESİ ve SERGİSİ’nde Türkiye’nin gelecek vizyonunu güçlendirecek panellerde önemli konular, konunun yetkilileri ve sektörün önemli isimleri birlikte masaya yatıracak. KOBİ’lerin dönüşümünden milli gelirimizi dünyadaki ilk on ülkenin seviyesine getirecek yerli yenilik vizyonuna, Türkiye’nin 2023 vizyonundaki atılımlardan dünyaya öncülük eden yerli ve milli teknolojilere kadar önemli konular konuşularak, çözüm yolları üzerinde durulacak.

2. MMG Ar-Ge İnovasyon Zirvesi ve Sergisi’nin açılışına Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan’ın katılarak konuşma yapacaklar. Açılış konuşmalarının ardından, katılımcılarla birlikte sergi alanı ziyaret edilerek milli ve yerli projelerini dolaşacaklar.

Açılışın ardından Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Prof.Dr. Davut Kavranoğlu “Bilgi Ekonomisine Geçiş” ile ilgili bir konuşma yapacak. Milli ve yerli Bayraktar İHA’yı tasarlayan ve üretimini yaparak önemli başarılar kazanılmasını sağlayan Türkiye Teknoloji Takımı (T3) Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve Baykar Teknik Müdürü Selçuk Bayraktarise, “Milli Teknoloji Hamlesi”ni anlatacak. Zirvenin ilk günü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün “İklim Değişikliği Ve Yeşil Teknolojiler” başlığıyla yapacağı önemli bir konuşma ile tamamlanacak.

İkinci günün açılışında, Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof .Dr. Durmuş Günay, “Teknoloji Ve Yenileşme Felsefesi” üzerine ilham veren bir konuşma yapacak.

TÜRKİYE’NİN GELECEK VİZYONUNUN ANLATILDIĞI PANELLER

Zirvenin ilk günü yapılacak ilk panel “Savunma, Uzay ve Havacılık Alanında Milli Projeler” başlığı altında Savunma Sanayi Müsteşar Yardımcısı Dr. Celal Sami Tüfekçioturum başkanlığında düzenlenecek. MKEK Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Taşkın, KALE Grubu Başkan Yardımcısı ve Teknik Bölüm Başkanı Osman Okyay, ASELSAN Savunma Sistem Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Kaval ve FNSS Pazarlama ve Programlar Direktörü Aybars Küçük panele katılarak milli projeleri konuşacaklar.

Türkiye’nin “Yerli Ve Milli Ulaşım Teknolojileri” hakkında bilgiler paylaşılacak panelin oturum başkanlığını İBB Genel Sekreteri Dr. Hayri Baraçlı yapacak. Panele TCDD Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İsa Apaydın, Sanayi Genel Müdürü Prof.Dr. İbrahim Kılıçarslan, ALTINAY Grup Teknoloji Başkanı Dr. Can Bayar ve Derindere Motorlu Araçlar Yönetim Kurulu Başkanı Önder Yol katılacak.

İkinci günün ilk paneli Kalkınma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Fatih Hasdemir’in oturum başkanlığında yapılacak “Yerel Kalkınma: Teknoparklar Ve Sanayi Kümelenmeleri” paneline Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci, SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Büyükdede, MÜSİAD Başkan Yardımcısı Mehmet Akif Özyurt, Marmara Teknokent A.Ş. Genel Müdürü Dr. Orhan Çömlekkatılacak.

Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu ve yatırımların artmaya başladığı “Enerjinin Depolanması Ve Yeni Nesil Batarya Teknolojileri” paneli ise Mimar ve Mühendisler Grubu Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şen’in oturum başkanlığında Yenilenebilir Enerji Genel Müdürü Dr. Oğuz Can, GE İnovasyon Lideri Ussal Şahbaz, GER Partners Strateji ve Araştırma Direktörü Emin Emrah Danış’ın katılımıyla yapılacak.

Milli yerli projeler için hayati önemi olan “AR-GE ve İnovasyonun Finansmanı” paneli ise, Kalkınma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Yılmaz Tuna’nın oturum başkanlığında TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Yard.Doç.Dr. M. Şahin Gök, Mynet Yönetim Kurulu Başkanı Emre Kurttepeli, FIT Solutions Genel Müdürü Koray Bahar, AlbarakaTürk Genel Müdür Yardımcısı Temel Hazıroğlu katılımıyla gerçekleşecek.

Endüstri 4.0’a geçişte çok önemli olan “5G Teknolojilerinin Getirdiği Yerlilik ve Yenilik Fırsatları” paneli alanın en yetkilisi Bilgi Teknolojileri Kurulu Başkanı Dr. Ömer Fatih Sayan’ın oturum başkanlığında yapılacak. TÜBİTAK BİLGEM Başkanı Prof.Dr. Hacı Ali Mantar, ULAK Haberleşme A.Ş.Genel Müdürü Dr. Metin Balcı, Ardıç Teknoloji Yönetim Kurulu Başkanı Tunç Kahveci, Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Gediz Sezgin, NETAŞ İş Geliştirme Direktörü Mesut Şen katılarak bu önemli konu masaya yatırılacak.

HAVACILIKTA YERLİLEŞTİRME VE YENİLİĞİN ÖNDERLERİ KATILACAK

Yerlileştirme projesine başlayarak dünyada ses getiren Turkish Technic Genel Müdür Danışmanı Halil Tokel’in oturum başkanlığı “Sivil Havacılıkta Başarılı Yerlileştirme Ve Yenilik Hikayeleri: Turkish Technic Yerlileşme Ve Yenilik Modeli” 2. MMG Ar-Ge İnovasyon Zirvesi ve Sergisi’nin son paneli olacak. Yerli yeniliğe öncülük eden şirketlerin temsilcileri TCI Genel Müdürü Çetin Tuğtağ, Kadife Teks’ten Mahir Torsun, Sesa Deri’den Sefa Savranoglu, THY Teknik’ten Sedat Karakaş, Medel Elektronik’ten Niyazi Sarımaden, CES Kompozit’ten Selçuk Şentürk’ün katılacak.

Mimar Mühendisler Grubu Başkanı Osman Balta’nın kapanış konuşmasıyla 2. MMG Ar-Ge İnovasyon Zirvesi ve Sergisi tamamlanmış olacak.

2. MMG AR-GE İNOVASYON ZİRVESİ ve SERGİSİ hakkında

İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde yapılacak 2. MMG AR-GE İNOVASYON ZİRVESİ ve SERGİSİ, 6-7 Eylül 2017 tarihlerinde İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenleniyor. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı himayelerinde; Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, TÜBİTAK, DEİK ve TOKİ’nin katkılarıyla yapılan 2. MMG AR-GE İNOVASYON ZİRVESİ ve SERGİSİ’nin ana sponsorları Turkish Technic, TCDD, TOKİ ve Emlak Konut; Altın sponsorları ise İsbak, İstanbul Ticareet Odası, Turkcell, STM, Aselsan, İlbank; Gümüş sponsorları İstanbul Enerji, Ziraat Katılım, Tüpraş, Europower Enerji ve Albaraka Türk; bronz sponsorları ise Elder, TEI, TÜMOSAN, Uyumsoft, Bursa Büyükşehir Belediyesi, TEMSAN, Havelsan, Altınay, İTÜ Arı Teknokent, 3S Kale Holding, EPİAŞ, Kale Aero, Siemens, Maryacht, Gazbir-Gazmer.

2. MMG AR-GE İNOVASYON ZİRVESİ’nde alanlarında yetkili ve yetkin isimleri yerli yenilik için Ar-Ge ve inovasyonu konuşacak. 2. MMG AR-GE İNOVASYON SERGİSİ’nde ise, Türkiye’nin yerli yeniliklerini temsil eden milli ve yerli ürünler, projeler sergilenecek. Katılım için, etkinliğin resmi sitesi ArGeZirvesi.com sitesinden ücretsiz kayıt yaptırılabilir.

FASELİS / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Ege Bölgesi dış ticaret hacminde rekora koşuyor

Türkiye’de ihracatın başladığı yer olan Ege Bölgesi 2017 yılının Ocak – Haziran döneminde 7 milyar 699 milyon dolarlık ithalata karşılık, 8 milyar 509 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. Ege Bölgesi’nin ihracatının ithalatını karşılama oranı yüzde 111’e ulaştı.

2017 yılının ilk yarısında, Türkiye’nin ihracatı 71 milyar 583 milyon dolar, ithalatı ise 99 milyar 658 milyon dolar oldu. Türkiye’nin ihracatının ithalatını karşılama oranı yüzde 71.8 olarak kayıtlara geçti. Ege Bölgesi, Türkiye ortalamasından 30 puan daha iyi bir performans sergiledi.

Türkiye’de ihracatta ikinci sırada yer alan Ege Bölgesi’nin 2017 yılının ilk yarısındaki ihracatı gümrük müdürlüklerinin kayıtlarına göre ise; 10 milyar 467 milyon dolar oldu. Gümrük müdürlükleri kayıtlarına göre Ege Bölgesi’nin ithalatı 10 milyar 449 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ege Bölgesi’nin dış ticaret hacmi ise; 20 milyar 916 milyon dolara ulaştı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerinden yapılan derlemeye göre Ege Bölgesi illeri; İzmir, Manisa, Denizli, Aydın, Balıkesir, Afyon, Muğla, Kütahya ve Uşak 2017 yılının Ocak – Haziran döneminde 8 milyar 509 milyon dolar ihracata imza atarken, İzmir dışındaki 8 ilin ihracatı, ithalatını geçti.

İzmir’in dış ticaret hacmi 9 milyar doları geçti

İzmir, 2017 yılının Ocak – Haziran döneminde 4 milyar 332 milyon dolar ihracat ile Ege Bölgesi illeri arasında ilk sırada yer aldı. İzmir’in ithalatı ise 4 milyar 706 milyon dolar oldu. İzmir’in dış ticaret hacmi 9 milyar 39 milyon dolara ulaşırken, İzmir’in ihracatının ithalatını karşılama oranı yüzde 92 olarak gerçekleşti.

İzmir’i 1 milyar 721 milyon dolarlık ihracatla Manisa izledi. Manisa’nın ithalatı ise 1 milyar 434 milyon dolar, dış ticaret hacmi ise; 3 milyar 155 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. Manisa’nın ihracatının ithalatını karşılama oranı yüzde 120 oldu.

Denizli’nin ihracatının ithalatını karşılama oranı yüzde 145

Bornoz ve havlu üretiminin başkenti Denizli, 2017 yılının Ocak – Haziran döneminde 892 milyon dolarlık ithalata karşılık, 1 milyar 291 milyon dolarlık ihracat yaptı. Denizli’nin ihracatının ithalatını karşılama oranı yüzde 145 olarak kayıtlara geçti.

Rekor Aydın’ın oldu ithalatının üç katı ihracat yaptı

Aydın, 116 milyon dolarlık ithalata karşılık 324 milyon dolar ihracat yaparken, ihracatının ithalatını karşılama oranı yüzde 279’a ulaştı ve Ege Bölgesi’nde ihracatının ithalatı karşılama oranında en yüksek orana ulaştı.

Balıkesir, 246 milyon dolar ihracat yaparken, ithalatı 165 milyon dolarda kaldı. Balıkesir her 100 dolarlık ithalata karşılık 149 dolar ihracata imza attı.

Su ürünleri ihracatının merkezi konumundaki Muğla 2017 yılının ilk yarısında 214 milyon dolarlık ihracat rakamını hanesine yazdırırken, ithalatta ise 105 milyon doları gördü. Muğla’nın ihracatının ithalatını karşılama oranı yüzde 204 oldu.

Türkiye’nin en önemli mermer ve yumurta ihracat merkezlerinden Afyon 2017 yılının Ocak – Haziran döneminde 68 milyon dolarlık ithalat yaparken, ihracatı 155 milyon dolara ulaştı. Afyon’un ihracatının ithalatı karşılama oranı yüzde 227 seyisinde gerçekleşti.

Uşak 122 milyon dolar ihracata karşılık 117 milyon dolar ithalat yaparken, Kütahya 101 milyon dolar ihracata karşılık 92 milyon dolar ithalat gerçekleştirdi.

Aliağa Gümrük Müdürlüğü’nden 4 milyar 779 milyon dolar ihracat oldu

Ege Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü bünyesindeki gümrük müdürlüklerinin 2017 yılının ilk yarısında kayda aldığı ihracat rakamları irdelendiğinde, Aliağa Gümrük Müdürlüğü 4 milyar 779 milyon dolarlık tutarla ilk sırada yer aldı. İzmir Gümrük Müdürlüğü 4 milyar 116 milyon dolarlık ihracat kaydıysa ikinci sıranın sahibi oldu. İki gümrük müdürlüğü Ege Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü’nün kayda aldığı ihracatın yüzde 85’inin işlemlerine imza attı. İthalatta da; Aliağa Gümrük Müdürlüğü 4 milyar 572 milyon dolar ile birinci, İzmir Gümrük Müdürlüğü 4 milyar 214 milyon dolar ile ikinci oldu.

01 OCAK – 30 HAZİRAN 2017 EGE BÖLGESİ İLLER BAZINDA İHRACAT VE İTHALAT RAKAMLARI

İHRACAT (USD) İTHALAT (USD) KARŞILAMA ORANI (%)
Afyonkarahisar 155 446 000 68 473 000 227
Aydın 324 511 000 116 185 000 279
Balıkesir 246 180 000 165 056 000 149
Denizli 1 291 515 000 892 827 000 145
İzmir 4 332 617 000 4 706 659 000 92
Kütahya 101 772 000 92 888 000 110
Manisa 1 721 084 000 1 434 434 000 120
Muğla 214 040 000 105 630 000 204
Uşak 122 510 000 117 191 000 104
TOPLAM 8 509 674 000 7 699 342 000 111

FASELİS / TÜRKİYE’DE ENERJİ

FETÖ, ABD’deki okullardan 730 milyon dolar topluyor

Turkish Heritage Organization (THO) Başkanı Ali Çınar, ABD’de bulunan FETÖ’ye ait sözleşmeli (charter) okulların örgütün finansmanında önemli bir araç olduğunu söyledi. Bu okullar nedeniyle örgütün ülke genelinde ‘yoksul çocukları eğiten yardımsever bir hareket’ olarak tanındığını belirten Çınar, ABD vatandaşlarından toplanan vergilerin bir kısmının, okullar aracılığı ile eğitim dışı amaçlar için kullanıldığını ifade etti.

Turkish Heritage Organization (THO) Başkanı Ali Çınar, FETÖ’nün ABD’deki sözleşmeli (charter) okulları aracılığı ile ülkede kendisine nasıl sempatizan topladığına dikkat çekti. Ülke genelinde ‘Gülen Hareketi’ olarak tanınan FETÖ’yü birçok ABD’linin yardımsever bir oluşum olarak gördüğünü belirten Çınar, şunları söyledi:

“Ne yazık ki Amerikalıların birçoğunun algısı, FETÖ’nün charter okulları ile yoksul çocukların eğitimini sağladığı yönünde. Bu algının oluşmasında örgütün ülkede kesintisiz yürüttüğü halkla ilişkiler faaliyetlerinin büyük bir rolü var. Örgüt, dinler arası diyalog gibi söylemler kullanarak siyasetle iç içe geçmiş bir hareket olduğu gerçeğini gizlemeye çalışıyor. Görüldüğü gibi başarılı da oluyor” dedi.

Halen 50 eyaletin 26’sında FETÖ okulu bulunduğunu söyleyen Ali Çınar, “Özellikle gelir ve eğitim seviyesinin düşük olduğu eyaletleri tercih ediyorlar. Bu sayede ‘yoksul çocukların eğitimi için çalışan iyiliksever insanlar’ olarak tanınmayı da başarıyorlar. Yerel yönetimlere olan yakınlıklarını ve iyi ilişkilerini de halkla ilişkiler malzemesi olarak kullanıyorlar. Burada ilginç olan, vergi ödeyen ABD vatandaşlarının farkında bile olmadan bu okulları finanse ediyor olmaları. FETÖ, bazı hileli yöntemlerden yararlanarak ve yolsuzluk yaparak, okullara ayrılan bütçeleri eğitim dışı amaçlarla kullanıyor. Yani ABD’lilerden alınan vergilerle örgütü finanse etmiş oluyor. Bu şekilde, yılda toplanan yaklaşık 730 milyon doların yüzde 20’sinin örgüte aktarıldığı iddia ediliyor. Bazı ABD’liler, bu paranın hain darbe girişiminin finansmanı için kullanıldığı düşüncesinde” diye konuştu.

Türkiye lehine gelişmeler de oluyor

Öte yandan, ABD’de Türkiye lehine gelişmelerin de yaşandığını ifade eden Ali Çınar, “Bu anlamda, kongrenin Türk Dostluk Grubu üyelerinden Alex Mooney’in Türkiye ve ABD arasında ikili serbest ticaret anlaşması gerçekleştirilmesini öngören bir tasarı sunmasını çok değerli buluyoruz” dedi. ABD’nin bölgesel serbest ticaret anlaşmalarını askıya alması ve kaldırması söz konusu olunca, Trump yönetiminin bazı ülkelerle ikili özel anlaşmalar yapmaya yönelik niyetini ortaya koyduğunu hatırlatan Çınar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunun en son örneğini İngiltere ile başlatılan girişimlerde görmüştük. Zaten Türkiye’nin AB-ABD Serbest Ticaret Anlaşması’na (Trans Pacific Partnership – TTIP) girmeme durumu vardı. Söz konusu ikili anlaşma, Türkiye’nin ABD ile olan mevcut 19 milyar dolarlık ticaret hacmini artıracağı gibi, ikili yatırımların da yolunu açarken girişimcilerin de daha cesur adımlar atmalarını sağlayacaktır.”

Turkish Heritage Organization hakkında:

Merkezi Washington DC’de bulunan Turkish Heritage Organization (THO), tamamen bağımsız ve kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşudur. 2015 yılında kurulan THO, Türk – Amerikan ilişkilerini kapsamlı bir diyalog çerçevesinde, başta Washington olmak üzere Amerikan kamuoyunun gündemine taşımayı hedeflemektedir. Güvenlik, enerji, eğitim, ekonomi, insani yardım ve teknoloji gibi ABD-Türkiye ilişkilerinde büyük öneme sahip altı konu başlığında düzenlediği etkinlikler, yaptığı araştırmalar ve yayınlar ile önemli bir platform oluşturmaktadır. Danışma Kurulu’nun yetkin ve dünyaca tanınmış akademisyenlerden oluştuğu THO, tüm faaliyetlerini açık iletişimin esas alındığı bir çerçevede yürütmeye özen göstermektedir. Böylece Türkiye hakkında doğru bilgi ve içerik üretilirken, çıkarılan kasıtlı veya yanlış bilgiler de temizlenmekte, ABD kamuoyu ve medyasındaki dezenformasyonun önüne geçilmektedir.

FASELİS / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Aytemiz Alanyaspor’a destek vermeye devam edecek

Akaryakıt sektörünün en hızlı büyüyen markası Aytemiz, geçtiğimiz sezon Süper Lig’in en yeni temsilcilerinden biri olan Alanyaspor’a verdiği isim sponsorluğu desteğine, 2017-2018 İlhan Cavcav Sezonu’nda da devam ediyor. İkinci yılına giren iş birliği kapsamında, Süper Lig temsilcisi sezon sonuna kadar tüm mecralarda ‘Aytemiz Alanyaspor’ ismini kullanacak.

Türkiye’nin en hızlı büyüyen akaryakıt markası Aytemiz, Spor Toto Süper Lig’in yeni ve iddialı takımlarından olan Alanyaspor için geçtiğimiz futbol sezonunda başlattığı isim sponsorluğu desteğine bu yıl da devam etme kararı aldı. PTT 1. Lig 2015-2016 sezonunu şampiyonlukla tamamlayarak, Süper Toto Süper Lig’e çıkmayı başaran Alanyaspor, 2016-2017 Turgay Şeren Sezonu’nda gösterdiği başarılı performansın ardından bu yıl da Aytemiz’in desteğini alıyor. İmzalanan iş birliği ile takımın adı 2017-2018 İlhan Cavcav Sezonu boyunca da ‘Aytemiz Alanyaspor’ olarak anılacak.

Aytemiz Hakkında:

2017 itibariyle 500’ü aşan istasyon sayısına ulaşan Aytemiz, yurt çapında akaryakıt dağıtımı ve bayilik oluşturma faaliyetlerini gittikçe artan bir büyüme ivmesiyle sürdürmektedir.

Bugün itibari ile Türkiye’nin tüm bölgelerinde 10 ikmal noktası ve 220.000 metreküp depolama kapasitesi ile önemli bir altyapıya sahip olan Aytemiz, yaptığı operasyonel iyileştirmelerle hizmet standardını her geçen gün yukarıya taşıyarak sürekli müşteri memnuniyeti ilkesiyle tüketicilere hizmet vermeye devam etmektedir.

FASELİS / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Vaillant Türkiye, Zonguldak Kömürspor’a sponsor oldu

Bir yıl süreli sponsorluk anlaşması, Vaillant Zonguldak Yetkili Satıcısı Karaelmas Isı Mühendislik’te imzalandı. Sözleşme gereği verilecek 80 kombine kart, geçtiğimiz ay Vaillant Kombi alan müşterilere dağıtılacak.

Vaillant Türkiye, 2. ligde mücadele eden Zonguldak Kömürspor’la bir yıl süreli sponsorluk anlaşması imzaladı. Vaillant Zonguldak Yetkili Satıcısı Karaelmas Isı Mühendislik’te düzenlenen imza törenine; Vaillant İstanbul Avrupa ve Asya Bölge Satış Müdürü Umut Konak, Zonguldak Kömürspor Başkanı Süleyman Caner, Akmercan Batıkar Bölge Müdürü Bekir Selçuk ile Vaillant Karaelmas Isı Mühendislik’in sahibi Müjdat Akça katıldı.

Vaillant İstanbul Avrupa ve Asya Bölge Satış Müdürü Umut Konak, törende yaptığı konuşmada; “Vaillant ailesi olarak, Zonguldak Kömürspor’a verdiğimiz destekten mutluluk duyuyoruz..Desteğimizi her geçen yıl artırmayı hedefliyoruz” dedi.

Zonguldak Kömürspor Başkanı Süleyman Caner ise Vaillant Türkiye’nin verdiği destekten büyük memnuniyet duyduklarını belirterek, Vaillant ailesine teşekkür etti.

Müşteri memnuniyeti odaklı çalışmalarıyla öne çıkan Vaillant Türkiye, sponsorluğu süresince verilecek 80 adet sezonluk kombine kartın tamamını tüketicilerine hediye edecek. Kombine kartlar, geçtiğimiz ay içerisinde Zonguldak’ta Vaillant Kombi alan müşteriler aranarak, talep edenlere gönderilecek.

FASELİS / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Çelik sektörü güçlerini birleştirdi

Çelik sektörünü temsil eden STK ve üretici firmalar Çelik Federasyonu çatısı altında bir araya geldi. Türkiye ekonomisi açısından kilit öneme sahip olan sektörün gelişimine katkı sağlamak ve işbirliğini geliştirmek amacıyla kurulan Federasyon, çelik sektörünün ulusal ve uluslararası alandaki temsilcisi oldu.

Merkezi İstanbul olan Çelik Federasyonu (ÇELFED); çelik sektörünün ilgili tüm sektörler ile birlikte ilerlemesine ve kalkınmasına katkıda bulunmayı, küresel rekabet gücünü artırmayı ve sektörel bütünleşmeyi sağlamayı hedefliyor. Çelik Federasyonu’nun kurucu üyeleri; Bağlantı Elemanları Sanayici ve İş Adamları Derneği, Çelik Boru İmalatçıları Derneği, Çelik Dış Ticaret Derneği, Türk Yapısal Çelik Derneği ile Yassı Çelik İthalat, İhracat ve Sanayicileri Derneği olarak sıralandı.

ÇELFED temel olarak; üye derneklerin ve kişilerin demokratik, sosyal, kültürel ve mesleki haklarını koruyacak ve geliştirecek çalışmalarda bulunacak. Sektör firmalarına yönelik bilgilendirmeler yapılması, eğitim çalışmaları yürütülmesi, sektörde yaşanan sorunlara çözümler üretilmesi ve ilgili kurumlarla paylaşılması gibi konularda faaliyet gösterecek. Türkiye’de sektörün çatı kuruluşu olacak olan Çelik Federasyonu, uluslararası alanda da çelik sanayiini temsil edecek. Sektörü tanıtmak ve küresel rekabet gücüne katkı sağlamak için sektörel uluslararası kuruluşlarla işbirliği halinde çalışmalar yapacak. Sektörün gelişimine katkı sağlayacak ulusal ve uluslararası fuar ve etkinlikleri de organize edecek.

Çelik Federasyonu (ÇELFED) Başkanı Namık Ekinci, çelik sektöründeki dernekleri ve üretici firmaları bir araya getiren Çelik Federasyonu’nun kuruluşu ile ilgili olarak yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Türkiye ekonomisi ve ihracatına önemli katkılar yapan çelik sektörümüzü temsil eden STK’lar ve üretici firmalarımız güçlerini birleştirmeye karar vermişlerdir. Sektörümüzün bugünü ve geleceği açısından hayati önem taşıyan sorunların çözümü, sektörel yol haritaları ile stratejilerinin belirlenmesi bakımından Ortak Akıl geliştirilmesine duyulan ihtiyaç uzun zamandır gündemimizde yer alıyordu. Bu çalışmaların meyvelerini vermesi ve Çelik Federasyonu’nun kurulmasından dolayı mutluyuz. Çelik Federasyonu, sektörü tek bir çatı altında toplayarak çelik sektörümüzün ulusal ve uluslararası alanda temsilcisi olmuştur. Sektördeki STK’lar ve üretici firmaların Federasyon çatısı altında bir araya gelmeleri ortak rekabeti de sağlayacaktır. Gerek yurtiçi gerekse yurtdışı pazarlarda rekabet gücümüzü artıracak işbirliklerinin geliştirilmesine büyük katkılar yapacağına inanıyoruz. Çelik sektörü ve ülkemiz adına hayırlı olmasını diliyoruz.”

ÇELİK FEDERASYONU KURUCU ÜYE DERNEKLERİ

1) Bağlantı Elemanları Sanayici ve İş Adamları Derneği (BESİAD) (İstanbul)

2) Çelik Boru İmalatçıları Derneği (ÇEBİD) (İstanbul)

3) Çelik Dış Ticaret Derneği (ÇDTD) (İstanbul)

4) Türk Yapısal Çelik Derneği (TUCSA) (İstanbul)

5) Yassı Çelik İthalat, İhracat ve Sanayicileri Derneği (YİSAD) (İstanbul)

ÇELİK FEDERASYONU YÖNETİM KURULU

  • Namık Kemal EKİNCİ – ÇDTD
  • Ahmet Kamil ERCİYAS – ÇEBİD
  • Yener GÜREŞ – TUCSA
  • Mustafa Necati TECDELİOĞLU – BESİAD
  • Hasan Tuncay SERGEN – YİSAD

FASELİS / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Feyyaz Berker Robert Kolej’de düzenlenen törenle uğurlandı

Tekfen Holding kurucu ortaklarından, TÜSİAD’ın Kurucu Başkanı Feyyaz Berker için Mütevelli Heyeti Üyesi olduğu Robert Kolej’de anma töreni düzenlendi. İş dünyasının yoğun katılımıyla gerçekleşen tören aile adına Berker’in torunu Tekfen Holding Yönetim Kurulu Üyesi Sinan Uzan’ın açılış konuşmasıyla başlarken; Tekfen’i temsilen Tekfen Grup Şirketler Başkanı Osman Birgili ile Tekfen Holding eski CEO’su Erhan Öner, Robert Kolej’in temislen mezunlarından Halis Komili, TÜSİAD adına Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri Bahadır Kaleağası ve Berker’in önemli destekleri olduğu Boğaziçi Üniversitesi ile Hisar Okulları’nı temsilen, Hisar Eğitim Vakfı Başkanı Feyyaz Yüzatlı, Hisar Okulları Müdürü David Cardenas ve Hisar Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Emre Gönensay gibi isimler de duayen iş insanı Feyyaz Berker ile ilgili duygu ve düşüncelerini paylaştı.

Sinan Uzan açılış konuşmasında, “Feyyaz Berker, dedem hiçbir zaman tekrarlanmayacak, benzeri bulunmayacak dolu dolu güzel bir hayat yaşadı. İyi bir eğitim ve Atatürk idealleriyle nelerin başarılabileceğinin benim için en güzel ve nadir örneklerinden biridir kendisi. Bu hayat yolcuğunda Robert Kolej’in yeri çok önemliydi. Dolayısıyla onu burada anmak ben ve ailem için çok özel. Bundan sonra bizi burada buluşturan dedemin, Feyyaz Berker’in ışığını ve alevini yansıtmak bizim görevimizdir.” şeklinde konuştu.

Tekfen Grup Şirketler Başkanı Osman Birgili ise, hayatta kendisine örnek aldığı çok önemli bir büyüğünü kaybetmenin üzüntüsü içinde olduğunu belirterek “Feyyaz Berker, Tekfen’e ruhunu ve değerlerini kazandıran üç ana kaynaktan biriydi. Etrafına bolluk ve bereket katmaya odaklanmış kişiliği, her daim insanın içini ısıtan güler yüzü, gençliğe ve sonraki nesillere olan maddi ve manevi adanmışlığı, bizlere armağan ettiği Atatürk fotoğrafları ve en önemlisi Tekfen’e bıraktığı değerlerle bizlere pozitif enerjisini yansıtmaya devam edecek.” şeklinde konuştu.

TÜSİAD Genel Sekreteri ve Yönetim Kurulu Üyesi Bahadır Kaleağası ise “TÜSİAD’ın kurucu başkanı Feyyaz bey ile 1995’te TÜSİAD’da görev almaya başladığım sürecin en başından beri yakın ilişkilerde bulundum. Beni sık sık arar Avrupa Birliği ile ilgili gelişmeleri sorardı. Zaman zaman bürosunda ziyaret ettiğimde yeni bulduğu anıları, belgeleri paylaşırdı. Atatürk’ün okuduğu kitapların üzerine kendi el yazısı ile aldığı notlarla ilgili gözlemleri bana anlatırken heyecanı unutamıyorum. Nitekim daha sonra da rahmetli Talat Halman’a hazırlattığı bir Atatürk kitabını Avrupa’da dağıtmış ve konuyu baştan sona takip etmiştik.” dedi.

FASELİS / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Çinli dev SUMEC güneş paneli üretimine başladı

Smart Energy’nin, Türkiye ve Avrupa’nın en büyüğü olarak kurduğu güneş paneli fabrikası üretime geçerken, stratejik ortak SUMEC de yeni yatırım planlarını açıkladı. İlk üretim gününde Gebze’deki fabrikayı ziyaret eden ve Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Davut Kavranoğlu ile görüşen SUMEC yöneticileri, Türkiye’de büyüme kararı aldı. Çinli yöneticiler, Smart Energy ile birlikte güneş panelinin ardından güneş hücresi üretimini gündeme aldıklarını da açıkladı.

Yenilenebilir enerji sektörünün önde gelen şirketlerinden Smart Energy, stratejik ortağı SUMEC ile beraber, Gebze Organize Sanayi Bölgesi (GOSB) Tembelova’daki fabrikasında yerli güneş paneli üretimine başladı. Yıllık üretim kapasitesi 1.2 GWp olacak şekilde planlanan fabrika, Türkiye’nin yanı sıra Avrupa ve ABD’ye ihracat yapmak üzere faaliyete geçti.

Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük panel üreticisi ünvanına sahip olacak fabrika, ilk üretim gününde önemli konuklara ve önemli kararlara ev sahipliği yaptı. Dünyanın en büyük 500 şirketinden biri olan SUMEC’in en üst düzey yöneticilerinin yanı sıra SINOSURE yöneticisi Difan Wang da Türkiye’ye gelerek ilk üretim gününde Smart Energy’nin yanında yer aldı. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Davut Kavranoğlu da, 19 Ağustos, Cumartesi günü fabrikayı ziyaret ederek Çinli yöneticiler ile bir araya geldi. Kavranoğlu, devletin yerli ve yeşil enerjiye verdiği desteği vurguladı.

Bu ziyaret sırasında Türkiye’ye ilişkin yatırım planlarını da açıklayan SUMEC CEO’su Jibo Cai, Çin’in iki bin yıl boyunca iki kıtayı birbirine bağlayan Doğu ile Batı arasında medeniyet köprüsü olan ‘İpek Yolu’nu yeniden canlandırmak istediğine dikkat çekerek, “Yeni İpek Yolu projesinde Türkiye’yi en büyük ortağımız olarak görüyoruz” dedi. Jibo Cai, Smart Energy ile birlikte Gebze’de hayata geçirdikleri güneş paneli fabrikasının bu açıdan büyük önem taşıdığını vurguladı.

BU İLK ADIM, HEDEFTE HÜCRE ÜRETİMİ VAR

SUMEC iştiraklerinden Phono Solar’ın CEO’su RongKun Li de, bu fabrikada üretilen güneş panellerinin bir alıcısının da Avrupa ülkeleri olacağına dikkat çekerek, “Türkiye bizim için Avrupa’ya açılan bir kapı” dedi. Yenilenebilir enerjinin Türkiye’de gelişimine katkıda bulunacak bu fabrikanın ihracat konusunda da önemli bir rolü olacağına dikkat çeken RongKun Li, sözlerine şöyle devam etti: “Smart Energy ile birlikte gerçekleştirdiğimiz bu yatırımın devamı gelecek. Bu fabrikayı yatırımlarımızın ilk adımı olarak görüyoruz. Önümüzdeki dönemde ikinci, üçüncü hatta dördüncü fabrikayı da açmak istiyoruz. Amacımız güneş enerjisi alanında önemli çalışmalara imza atmak. Smart Energy ile ilk etapta 400 MW’lık hattı devreye alıyoruz. Ancak hedefimiz kısa sürede üretim kapasitesini 1.200 MW’a çıkarmak. Attığımız bu ilk adımın devamı gelecek; en büyük hedefimiz güneş hücrelerini Türkiye’de üretmek.”

İLK YERLİ GÜNEŞ PANELLERİ

Smart Energy Yönetim Kurulu Başkanı Halil Demirdağ ise, Gebze’de 23 bin 500 metrekarelik alanda üretime geçen Smart Solar fabrikası ile ilk yerli üretim panel konusunda önemli bir iş birliğine imza attıklarını belirterek, “Güneş enerjisi alanında Smart Energy ve SUMEC gibi deneyimli iki şirketin güçlerini birleştirmiş olması, sadece bizlere değil ülkemize de katmadeğer yaratacak bir işbirliği” dedi.

Gebze’deki üretim tesislerinde daha başlangıçtan itibaren tüm dünyada kabul görmüş kalite standartlarında PERC, bifacial, çift-cam gibi yeni nesil modüller, yeni jenerasyon çift yönlü güneş panellerinin üretimini yapacaklarını belirten Demirdağ, şu bilgileri verdi: “Bu durum bize ihracatta da büyük avantajlar sağlayacak. İlk üretim panellerimizin alıcıları Türkiye’den, ancak hedefimiz ilk yılın sonunda Avrupa’ya hatta ABD’ye ihracat yapmak. Gebze’de ürettiğimiz panelleri dünyanın birçok ülkesine satarak, ülkemize yeni bir ihracat kapısı açmış olacağız. Phono Solar markasının üretim haklarını devraldık ve Avrupa’ya yönelik tüm satışlarını buradan yapacağız. Bu yatırım stratejik ortaklarımıza hem lojistik hem de maliyet açısından büyük bir avantaj sağlarken, ülkemiz açısından da önemli bir katma değer yaratacak. Hedeflediğimiz kapasite artırımı için gerekli izin ve yatırım teşvik belgemizi aldık. Fabrikamızı kurarken tüm yatırımlarımızı geleceği düşünerek yaptık. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hem kendi güneş enerjisi santrallerimizi (GES) kurarak hem de bu alana girmek isteyen yatırımcılara hizmet vererek yenilebilir enerji sektörünün Türkiye’de gelişimi için çalışmaya devam edeceğiz. Bunlardan biri de hücre üretimi olacak.”

FASELİS / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Karbonsuz otomobiller

İklim hedeflerinin başarılması için, elektromobiliteden daha fazlası gerekiyor.

Bosch CEO’su Denner: “İçten yanmalı motor, karbonsuz güç aktarım mekanizmasına dönüştürülebilir.”

Sentetik yakıtlar konvansiyonel yakıtlara eklenebiliyor ve böylece mevcut araç filosunda CO2 emisyonlarının azaltılmasında doğrudan rol oynayabiliyor.

Sentetik yakıtlar planlandığı gibi kullanılırsa 2050 yılı itibarıyla sadece Avrupa’da 2,8 gigaton CO2 tasarrufu sağlayabilir.

Bugüne kadar karbonsuz içten yanmalı motorlar sadece hayalleri süslüyordu. Artık kısa bir süre içerisinde hayatımıza girebilir. Bunun çözümü, üretim sürecinde CO2‘i yakalayan sentetik veya bir başka deyişle karbonsuz yakıtlarda. Bu şekilde sera gazı bir hammadde haline getiriyor ve yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanan elektriğin yardımıyla benzin, dizel ve ikame doğal gaz üretilebiliyor. Bosch Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Volkmar Denner, “Sentetik yakıtlar, benzin ve dizelle çalışan otomobilleri karbonsuz hale getirebiliyor ve böylece küresel ısınmayı sınırlandırmaya önemli katkı sağlayabiliyor” dedi. Bosch uzmanları, sadece Avrupa’daki otomobiller için yaptığı araştırmada; 2050 yılı itibarıyla, sentetik yakıtlar planlandığı gibi elektrifikasyonu tamamlayıcı olarak kullanılırsa 2,8 gigaton veya başka bir ifadeyle 2.800.000.000.000 kilogram CO2 tasarrufu elde edilebilir. Bu, Almanya’nın 2016 yılındaki karbondioksit emisyonunun üç katıdır.

Düşük kurumlu yanma, egzoz gazı arıtma maliyetini azaltıyor

Paris Konferansı tarafından belirlenen iklim hedeflerinin tutturulabilmesi için, trafiğin neden olduğu COemisyonlarının önümüzdeki kırk yıl boyunca dünya genelinde yüzde 50’den fazla azalması ve gelişmiş ekonomilerde ise en az yüzde 85 azalması gerekecek. Denner, “Geleceğe ilişkin iklim hedeflerimizin tutturulması için elektromobilite dışında başka akıllı çözümler de gerekiyor.” dedi. Sonuç olarak, bir gün tüm otomobiller elektrikli hale gelse de uçaklar, gemiler ve hatta kamyonlar hala ağırlıklı olarak yakıtla çalışmaya devam edecek. Sentetik yakıtlarla çalışan karbonsuz içten yanmalı motorlar bu nedenle üzerinde durulması gereken oldukça ümit vaat edici bir teknoloji. Binek otomobiller açısından da bu geçerli. Buna ek olarak sentetik yakıtlar, neredeyse kurumsuz yanmak üzere tasarlanabilir. Bu şekilde, egzoz gazı arıtma maliyeti de azaltılabilir.

Bir başka son derece önemli avantajı ise mevcut akaryakıt istasyonu ağının kullanılmaya devam edebilecek olması. Aynı durum mevcut içten yanmalı motor uzmanlığı için de geçerli. Ayrıca, önümüzdeki yıllarda elektrikli otomobillerin fiyatları büyük ölçüde daha ucuz olsa da, bu yakıtların geliştirilmesi üzerinde çalışılması değerli. Bosch, sentetik yakıtla çalışan 160.000 kilometre yapmış , bir hibrit aracın toplam satın alma maliyetinin kullanılan yenilenebilir enerji kaynağının türüne bağlı olarak uzun menzilli elektrikli otomobilin maliyetinden daha düşük olabileceğini hesaplamıştır.

Akaryakıt istasyonlarına ve eski araçlara yeni bir soluk

Teknik olarak konuşmak gerekirse, sentetik yakıtları üretmek daha şimdiden mümkün. Elektriğin yenilenebilir kaynaklardan üretilmesi (ve bu nedenle CO2 içermemesi) halinde, söz konusu yakıtlar karbonsuz ve oldukça çok yönlü olur. Üretilen hidrojen ilk olarak ((H2)) yakıt hücrelerine enerji sağlamak için kullanılabilirken, daha fazla işlemenin ardından oluşturulan yakıtlar ise içten yanmalı motorları veya uçak türbinlerini çalıştırmak için kullanılabilir. Hâlihazırda Norveç ve Almanya’da sentetik dizel, benzin ve gazı ticarileştirmek üzere pilot projeler gerçekleştiriliyor. Buna ek olarak, sentetik yakıtların mevcut altyapı ve motor nesline uyumlu olması sayesinde, mevcut araç filosunu elektrikli hale getirmek için gerekenden daha az bir sürede pazar payı elde edilebilir. Ya da, klasik otomobiller hala sentetik benzinle çalışacağından, hali hazırsa otomobili olan sürücüler açısından değişen bir durum olmayacak. Aslında kimyasal yapısı ve temel özellikleri dikkate alındığında bu yakıt hala benzindir.

Soru ve Cevap – Sentetik yakıtlar hakkında daha fazlası

Sentetik yakıtlar satışa sunulmadan önce ne olması gerekiyor?

Her şeye rağmen, sentetik yakıtların satışa sunulabilmesi için üzerinde halen çalışılması gerekiyor, mevut durum yeterli değil. İşleme tesisleri hala pahalı ve sadece birkaç test tesisi bulunuyor. Almanya Ekonomik İlişkiler ve Enerji Bakanlığı, bu nedenle “Ulaşımda alternatif enerjiler” girişiminin bir parçası olarak sentetik yakıtları destekliyor. Bu yakıtların yaygın bir şekilde kullanılmasına, yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektriğin miktarının artması ve bunun neticesinde fiyatların düşmesi yardımcı olacaktır.

Sentetik yakıtlar nasıl üretiliyor?

Sentetik yakıtlar sadece yenilenebilir enerjinin yardımıyla üretilmektedir. İlk aşamada, sudan hidrojen oluşturulur. Sıvı yakıtı üretmek için buna karbon eklenir. Bu karbon, endüstriyel süreçlerden geri dönüştürülebilir, hatta filtreler kullanılarak havadan yakalanabilir. CO2 ve H2‘nin birleştirilmesi, benzin, dizel, gaz ve hatta kerosen gibi sentetik yakıtların üretilmesine olanak sağlar.

Yakıt ne kadar pahalı olacak?

Şu anda, sentetik yakıtların üretimi karmaşık ve pahalı bir süreçtir. Ancak üretimin artması ve uygun elektrik fiyatları, sentetik yakıtların çok daha fazla ucuzlaması anlamına gelebilir. Mevcut çalışmalar, yakıtın kendisinin (özel tüketim vergisi hariç), uzun vadede litresinin 1,00 ila 1,40 Euro arasında olabileceğini gösteriyor.

Sentetik yakıtlar ve biyoyakıtlar arasındaki fark nedir?

Sentetik yakıt üretimi için yenilenebilir enerji kullanıldığı takdirde, biyoyakıt üretimi için gereken geniş tarım alanlarına ihtiyaç duyulmaz. Bu sayede tarım alanlarının yakıt üretimi için kullanılmasının önüne geçilebilir.

BOSCH’U Frankfurt’ta gerçekleştirilecek IAA 2017’DE DENEYİMLEYİN: Bosch, geleceğin mobilitesinin kazasız, emisyonsuz ve stressiz olduğuna inanıyor. Bosch; trafikte otonom, elektrifikasyon ve bağlanabilirlik aracılığıyla sıfır kaza, sıfır emisyon ve sıfır stresi hedefliyor. Bosch, IAA 2017’de bu üç alandaki en son teknolojilerini sergiliyor olacak. Bu teknolojiler sayesinde otomobiller daha emniyetli ve daha verimli hale gelirken üçüncü bir yaşam alanına dönüşecek.

Bosch; 12 Eylül 2017 Salı günü saat 13:15 – 13:40 saatleri arasında Bosch Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Volkmar Denner ve Mobilite Çözümleri İş Sektörü Başkanı Dr. Rolf Bulander’in katılımıyla 8. salon A03 numaralı stantta basın toplantısı düzenleyecek.

Bosch IAA 2017‘nin göze çarpan noktalarını www.bosch-iaa.de ve Twitter’da #BoschIAA adresinden TAKİP EDİN

FASELİS / TÜRKİYE’DE ENERJİ

FETÖ gerçekleri ve 15 temmuz’da ne oldu?

Şair İsmet Özel ‘Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Resmin Arkasındaki Satırlar’ isimli şiirine;
‘’Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında.
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
her şeyi gördüm içim rahat
…’’ dizeleri ile başlar.

İnsan,yaşadığı anın hem faili hem de tanığıdır aslında. Kendi eylemlerimizin faili ve sorumlusu olduğumuz kadar, yaşadığımız anda yaşanılan her şeyin ve zamanın da tanığıyız.
Fetullahçı Terör Örgütü, (FETÖ) 15 Temmuz 2016 günü Türkiye’ye en karanlık gecelerinden birini yaşattı, bizlere.

Ve biz millet olarak bu karanlık gecenin tanıkları olarak, devlet içerisinde kırk yıldır çöreklenmiş bu eli kanlı terör örgütünün ülkemize ve milletimize yaşattığı dehşet dolu geceyi yaşadık.

Büyük Türk Milleti’ni oluşturan tüm dil,din,ırk,mezhep,bölge ayrımı yapmaksızın hepimiz, tek vücut olarak yeni bir destansı direniş ve mücadele ile -bu kez içimizdeki hainlere karşı- , tabir caizse ‘büyük bir Milli Mücadele’ destanı yazdık.

Büyük Türk milleti, Uluslararası Casusluk Şebekesinin En Büyük Organizasyonu olan FETÖ’nün eli kanlı teröristlerine karşı eşine daha önce dünyada rastlanmamış bir direniş gösterdi. 15 Temmuz darbe girişiminde yüzlerce vatandaşımız bayrağı için, ülkesi için, demokrasisi için, evlatları için şehitlik mertebesine yükseldi.

Kurtuluş Savaşı’nda dahi bombalanmayan Türk Milleti’nin iradesinin temsil edildiği Gazi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bombalayacak kadar gözü dönmüş eli kanlı FETÖ terör örgütünün yaşattığı darbe-işgal girişiminin birinci yıldönümünde, o gün tanıklık ettiğimiz ihaneti ve Büyük Milleti’mizin kahramanlık hikayesini tekrar tekrar hatırlamak ve gelecek nesillere aktarmak, yaşadığımız an’ın tanıkları olarak, üzerimize düşen milli ve insani ödevdir.

Bu darbe-işgal girişiminde, 10 binden fazla FETÖ mensubu asker görünümlü ve sivil terörist hainler; 35 askeri uçak,74 tank,246 zırhlı araç,3 askeri gemi,3 bin 992 silah ve 37 askeri helikopter kullandılar.

-136 darbeci-işgalci Fetöcü terörist İstanbul Boğaziçi Köprüsü’nü kapattı. Boğaziçi Köprüsü’nde darbeci-işgalcilere karşı direnen 30 vatandaşımız FETÖ’cü hainlerin kurşunları ile şehit oldu. Boğaziçi Köprüsü, 15 Temmuz’da FETÖ’cü hainlere karşı ilk şehit verdiğimiz yer olarak tarihe geçti ve Darbe-İşgal Girişimi sonrası ismi Boğaziçi Şehitler Köprüsü olarak değiştirildi.

-Genelkurmay Başkanlığı Darbeci-İşgalci hainler tarafından basıldı ve Genelkurmay Başkanı Sayın Hulusi Akar ve kuvvet komutanları silah zoru ile rehin alındı. Asker kılığında şerefli Türk Ordusu içerisine sızmış teröristler, Sayın Hulusi Akar’a zorla darbe bildirisi imzalatmak istedi.

-Daha önce yaşanan 1960-1970 ve 1980 darbesinde olduğu gibi Darbeci-İşgalci FETÖ’cü hainler, TRT’yi işgal etti, TRT spikerine canlı yayında yine silah zoru ile korsan darbe bildirisi okuttu. Bununla yetinmeyen FETÖ’cü hainler , CNN Türk ve Digitürk’ü de hedef aldılar.

-Türk Milleti’nin haber alma hakkını engelleyerek, yapmaya çalıştıkları darbe ve ihanet girişimini kabul ettirmek isteyen FETÖ’cü pilotlar ,Türk Milleti’nin malı olan F-16 uçaklarıyla TÜRKSAT’ı bombalarken, iki kobra helikopterle de TÜRKSAT’ı teslim etmemek için direnen vatandaşlara ateş açtı.TÜRKSAT önünde iki vatandaşımız şehit oldu.

-FETÖ’cü darbeci-işgalci hainler havaalanlarını da hava trafiğine kapattı.58 subay kılığına girmiş darbeci hain, İstanbul Atatürk Havaalanı’nı 4 tank,4 zırhlı araç,4 kamyon ve 4 askeri jeep ile işgal etmek istedi. Bu darbeci-hain işgal girişimine direnen vatandaşlarımızdan 6 tanesi burada şehit oldu.

-FETÖ’cü hainler,Türk Milleti’nin son ve ebedi vatanı olan bu topraklarda yüzbinlerce şehit kanı ile kurduğu son ve ebedi devleti TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nin ve TÜRK MİLLETİ’NİN başı olan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi makamı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni F-16 uçakları ile bombaladı.Tek amacı Türkiye Cumhuriyeti’nin başı olan makama ve iradesine sahip çıkmak olan 29 vatandaşımız burada şehit edildi.

-FETÖ’cü hainler, duvarından ‘Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir.’ yazılı olan Milli Mücadele Şehitlerimizin bize emaneti, milli irademizin tecelligahı olan Gazi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ni tam 11 kez bombalayarak, bu vatan, bu millet ve bu devletin değerlerine dair hiçbir bağlarının olmadığını da göstermiş oldular.

-Ankara Gölbaşı’ndaki Polis Özel Hareket Merkezi de FETÖ’cü darbeci-işgalci hainlerin hedefi oldu. F-16 uçaklarının attığı bombalar, kendilerini ana-baba ve çocuklarını korumak için canlarını ortaya koymaktan bir saniye tereddüt etmeyecek 51’i Özel Hareket Polisi olmak üzere toplam 56 kişiyi şehit ettiler. FETÖ’cü hainler,ayrıca Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’nü de bir kez F-16 ve 6 kez de savaş helikopteri ile olmak üzere 6 kez hedef alarak, bombaladılar.

– Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başı olan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a da suikast düzenlemek için Sayın Cumhurbaşkanımızın tatil yaptığı Marmaris’te konakladığı oteli basan gözü dönmüş cani-darbeci-işgalci FETÖ’cü hainler, biri Sayın Cumhurbaşkanımızın koruması olmak üzere, iki polisi şehit ettiler.

Bu suikast girişiminden kurtulan son ve ebedi yurdumuzun son ve ebedi devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’mizin Cumhurbaşkanı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, televizyon kanallarına cep telefonu ile bağlanarak, tüm vatandaşlarımızı sokaklara ve meydanlara çağırması sonucu, bu FETÖ’cü darbeci-işgalci hainlere direnmeye daha büyük bir azim ve inanç duyan Türk Milleti, sokaklarda, meydanlarda verdiği destansı mücadele ve kahramanlıklarla dosta, düşmana ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalacağını’ bir kez daha kanı ile canı ile bedel ödeyerek göstermiş oldu.

Kökü dışarda FETÖ’cü darbeci-işgalci hainlerin yaşattığı o kara geceyi aydınlatanlar, ırk,dil,din,mezhep,bölge ayrımı olmaksızın tek vücut olarak vatanına sahip çıkan Türk Milleti’nin kahraman insanları oldu.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Başı ve Anayasal olarak Başkomutanı olan Türk Milleti’nin bizzat oy vererek seçtiği Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla dünya üzerinde eşi ve benzeri sadece Türk Milleti’nin tarihinde görülen yeni bir şanlı direniş ile bu hain darbe-işgal girişimi başarısız oldu. Kahraman Türk Milleti tıpkı Malazgirt’te, tıpkı Çanakkale’de, tıpkı Kurtuluş Savaşı’ında olduğu gibi bir kez daha göğsünü kurşunlara, bedenini tanklara siper ederken geride 250 şehit ve 2196 gazi bıraktı, ancak son ve ebedi yurdunu,son ve ebedi Devleti’ni ne kökü dışarıda FETÖ’cü hain darbeci-işgalcilere ne de bu hainleri kontrol eden üst akıla teslim etmedi.

Bu kahpe FETÖ’cü darbe-işgal girişimin ardından, Türkiye Cumhuriyetinin yargı organı olan ve Türk Milleti adına karar vermek vazifesi üstlenen Mahkemelerin Savcı ve Hakimleri, Türk Emniyet Güçleri ve diğer Kolluk Kuvvetleri ile el ele vererek, bu hain FETÖ’cü darbeci ve işgalcileri, yakalayarak Türk Adaletinin önüne çıkarmak için harekete geçti. Teker teker ele geçirilen Darbeci-İşgalci FETÖ’cü hainler aleyhine soruşturmalar yapılarak, haklarında pek çok dava açıldı.

Av.Yurdal KILIÇER

15 Temmuz Darbe Davaları Müşteki Avukatları Platformu Üyesi, Sasam Stratejik Araştırmalar Merkezi İstanbul İl Başkan Yardımcısı, Uluslararası Siber Güvenlik Federasyonu (USGF) Yönetim Kurulu Üyesi

Bağımlı olmaktan kurtulabilirsiniz

0

2017 Avrupa Uyuşturucu Raporuna göre; 2015 yılında, Türkiye de dahil olmak üzere tüm Avrupa’da, eroin ve diğer uyuşturuculardan toplam 8 bin 441 kişi hayatını kaybetti. Uzmanlar, her geçen gün artan ölümleri önlemek ve madde bağımlılığı konusunda başarılı tedaviler geliştirmek amacıyla çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Yapılan açıklamaya göre; bağımlılığa neden olan temel sorun beyindeki kayıt noktaları. Uyuşturucu maddeyi hatırlatan beyindeki kayıtların tespiti ve silinmesi sonucu madde bağımlısı kişi, hayatının sonuna kadar uyuşturucuyu unutarak bu bağımlılığından kısa sürede, kalıcı olarak kurtulabiliyor.

Günümüzde her türlü uyuşturucu maddeye kolay ulaşılabilmesi sebebiyle, hemen her gün sokaklarda uyuşturucu maddenin etkisinde gençler görür hale geldik. Özellikle ailesi ve çevresiyle sağlıklı iletişim kuramayan, duygu ve düşüncelerini ifade etmekte zorlanan gençlerin uyuşturucu kullanımına yöneldiğini söyleyen uzmanlar, yaygınlaşan uyuşturucu madde kullanımının beyin bağlantılarına zarar vererek, hafızayı zayıflattığını, öğrenme ve davranış becerilerine kalıcı hasarlar verdiğini belirtiyor. Madde bağımlılığı nedeni ile beyinde hasar gören noktaların tespit edilip değiştirilmesi ile gerçekleşen Neurofeedback Bilimsel klinik araştırmalar sonucu 3 önemli psikiyatrik tedavi yöntemi arasında sayılmaktadır. Harvard üniversitesinde çalışmalarını sürdüren Psikiyatri Uzmanı Dr. Tanju Sürmeli, ülkemizde de gündemden düşmeyen bağımlılık tedavisiyle ilgili son gelişmeler hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Maddeye Bağımlı Hale Gelen Kişi Değil Beyin

Bilinçaltına farkında olmadan alınan kayıtların, sorun olarak yaşadığımız her şeyin temelini oluşturabildiğini belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Tanju Sürmeli, “Maddeye bağımlı hale gelen kişi değil, aslında beynimiz. Beyin kayıtları kişiye otomatik olarak maddeyi hatırlatıyor ve yönlenmesini sağlıyor. Beyindeki bu noktaların tespit edilip bağlantıların onarılmaması ve kayıtların değiştirilmemesi halinde tedaviler (ayakta, yatarak, psikoterapi ve ilaç tedavisi gibi) kesin sonuca götürmeyebiliyor. Madde bağımlılığı beyindeki bağlantı noktalarının düzeltip, kişiyi bağımlı kılan ve zarar veren kayıtların değiştirilmesini sağlayan ilaçsız Neurofeedback tedavi yöntemi ile genelde kalıcı olarak tedavi edilebiliyor” açıklamasında bulundu.

Başarı Oranı Yüzde 78

Uyuşturucu madde kullanımının beynin yapısını değiştirdiğini belirten Dr. Tanju Sürmeli, “Madde bağımlılığı olan insanlarda yapılan çalışmalar sonucu, beyni rahatlatan alfa beyin dalgalarının eksik ya da hiç olmadığı veya beyne gerginlik veren beta dalgalarının çok fazla olduğu tespit edildi. Beyin kendisine zevk veren maddeyi denedikten sonra alfa beyin dalgalarında geçici artış oluyor. Bu durumu kayıt eden beyin, otomatik bir davranış sistemi geliştirerek, iradesi dışında kişiyi kendisine mutluluk veren bu maddeye yöneltir. Kullanılan diğer yöntemler ve ilaç tedavisi sonrası hastaların yüzde 80’i uyuşturucu kullanımına tekrar başlıyor. İlaçsız tedavi olan Neurofeedback ile alfa dalgası artırılıp beta dalgası azaltılınca, kişiyi maddeye yönelten kayıtlar değişiyor, genelde kalıcı olarak beyin maddeyi istemiyor veya unutuyor. Uyuşturucu ve Alkol bağımlılarına ilaç kullanılmadan veya kullanılan ilaçlara ek tedavi olarak Neurofeedback uygulandığında başarı oranı yüzde 78’dir” dedi.

FASELİS / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Kızıldere III jeotermal santralinin ilk fazı devrede

Türkiye’nin yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını sürdürülebilirlik vizyonu çerçevesinde ekonomiye kazandıran Zorlu Enerji, Türkiye’deki dördüncü jeotermal enerji projesi olan Kızıldere III santralinin ilk ünitesini devreye aldı. Denizli’nin Sarayköy ilçesinde kurulumuna geçtiğimiz yıl itibarıyla başlanan santralin sisteme kabulü Enerji Bakanlığı tarafından gerçekleşti. 99,5 MW kurulu güce sahip ilk ünitenin ticari elektrik satışı başladı.

Konuyla ilgili açıklamada bulunan Zorlu Enerji Grubu Başkanı Sinan Ak, “Faaliyet gösterdiğimiz tüm alanlarda sürdürülebilirliği öncelikleri arasına yerleştiren bir Grup olarak, Türkiye’ye örnek olabilecek yenilenebilir enerji projelerinden birini daha hayata geçirmiş olmaktan kıvanç duyuyoruz. 320 Milyon Dolar yatırımla ilk ünitesini tamamladığımız Kızıldere III jeotermal santralimiz, toplam 99,5 MW kurulu gücü ile yılda 720 milyon KW/saat elektrik üretecek. Önümüzdeki yıl tamamlamayı planladığımız Kızıldere III santral projemiz sahip olacağı toplam 165 MW kurulu güç ile Türkiye’nin en büyük jeotermal santrali olacak” dedi.

Ak, Kızıldere III projesi ile toplam portföylerindeki yenilenebilir enerji kurulu gücünü yüzde 56,6’ya, Türkiye’de ise 75,3’e, çıkardıklarını belirtti.

Zorlu Enerji Grubu Hakkında:

Zorlu Enerji Grubu, elektrik üretimi, dağıtımı ve ticareti, doğal gaz ticareti ve dağıtımı, güneş panelleri ticareti, enerji santrallerinin projelendirilmesi, uzun süreli işletilmesi, servis bakımının gerçekleştirilmesi gibi geniş yelpazede katma değeri yüksek hizmetler sunmaktadır. 6 doğal gaz, 7 hidroelektrik, 4 jeotermal ve 4 rüzgâr santralinden oluşan üretim portföyüyle Türkiye’de toplam 744 MW, Pakistan ve İsrail’deki yatırımlarıyla birlikte ise toplamda 1091 MW’lık kurulu güce sahiptir. Yurt içinde ve yurt dışında güneş enerjisinden elektrik üretmek, solar fotovoltaik (PV) panelleri kiralamak, satmak, satın almak, ihraç etmek, bunları çatılara yerleştirmek ve buna ilişkin her türlü kurulum hizmeti ve danışmanlık hizmeti vermek üzere Mart 2016’da Zorlu Solar Enerji Tedarik ve Ticaret Anonim Şirketi’ni (Zorlu Solar) kurmuştur. Zorlu Solar, güneş enerjisi alanında yeni nesil teknolojiler geliştiren First Solar’ın Doğu Avrupa, Avrasya ve Doğu Akdeniz bölgelerinin dahil olduğu 26 ülkede distribütörlüğünü yapmaktadır. Zorlu Enerji Grubu, GAZDAŞ şirketiyle Trakya ve Gaziantep bölgelerinin doğal gaz dağıtım hizmetini üstlenirken, Zorlu Elektrik şirketiyle de serbest tüketici kapsamındaki kişi ve kurumlara doğrudan elektrik ticareti faaliyetlerini, alternatif fiyatlandırma seçenekleri ve altyapı, mevzuat ve uygulamadaki tecrübesiyle sunmaktadır.

FASELİS / TÜRKİYE’DE ENERJİ

Milli kaynakların kullanımını hedefliyoruz

Türkiye’nin enerjisi Enerjisa, sadece 2,5 ayda inşaatını tamamladığı ilk güneş enerjisi santralini Bandırma’da işletmeye aldı. Yerli ve yenilenebilir enerji portföyüyle milli kaynakların kullanımını önceliklendiren Enerjisa, devreye aldığı Bandırma’daki 2 megavatlık güneş enerjisi santraliyle yılda 1.500 hanenin elektrik ihtiyacını karşılayabilecek enerji üretecek

Güneş enerjisinin Türkiye’nin elektrik üretimindeki payını artırmak amacıyla yerli ve yenilenebilir enerji portföyünü büyütmeye devam eden Enerjisa, ilk güneş enerjisi santralini (GES) Bandırma’da işletmeye aldı. Enerjisa, 2 milyon dolarlık yatırımla 2,5 ayda tamamladığı güneş santraliyle yerli ve yenilenebilir enerji üretimine katkı sağlayacak.

2 megavat kurulu güce sahip Bandırma GES, yılda toplam 3,5 GWh elektrik üreterek 1.500 hanenin tüm enerji ihtiyacını karşılayacak.

Milli kaynakların kullanımını hedefliyoruz

Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına verdikleri önemin altını çizen Enerjisa CEO’su Kıvanç Zaimler, devreye aldıkları ilk güneş enerjisi santralinden sonra bu alanda başlayan yatırımlarına devam edeceklerini, kısa süre içerisinde 7 megavatlık ikinci güneş enerjisi santralini ve diğer iki GES projesini daha devreye alacaklarını belirtti. Zaimler, yatırımları planlarken Türkiye’nin elektrik üretiminde milli kaynakların kullanımı hedefine katkıda bulunmaya devam ettiklerini belirterek, “Türkiye’de cari açığın en büyük kalemlerimden bir tanesini oluşturan enerji ithalatı milli kaynakların daha fazla kullanılarak yaratılacak katma değer ve artırılacak istihdam yanında enerji ithalatımızı ve dolayısıyla enerji bağımlılığımızı önemli ölçüde azaltacak. Cari açığın ve dışa bağımlılığın azaltılması, sektörümüzde milli kaynakların kullanılması, AR-GE ve enerji teknolojilerinin daha da geliştirilmesiyle mümkün olacak. Enerji Bakanlığı’mızın da stratejik odak alanlarından biri olan yenilenebilir enerji alanında rüzgar ve güneş enerjisi santrallerine yatırım yapmaya, büyüme planlarımızda bu alana odaklanmaya devam edeceğiz. Güneş enerjisinde bizim için ilk olan Bandırma’daki santralimizle birlikte yatırımlarımızı sürdürecek ve yılsonuna kadar toplam dört güneş enerjisi santralini devreye alacağız. Yeni santrallerimizin ülkemize hayırlı olmasını dilerim” dedi.

Avrupa ve diğer dünya devletlerine göre ülkemizin güneş enerjisi potansiyeli ve yıllık güneşlenme süresi oldukça yüksek. Güneş Enerjisi Potansiyeli Atlası’na (GEPA) göre ülkemizde, yıllık toplam güneşlenme süresi 2737 saat ve ortalama toplam gelen güneş enerjisi miktarı ise 1527 kWh/m²yıl. Türkiye, konumu itibariyle güneş enerjisi için Avrupa’da İspanya’dan sonra en verimli ülkelerden bir tanesi. Dünyada ve Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynakları arasında oldukça önemli bir yere sahip olan güneş enerjisinin elektrik üretimindeki payı gün geçtikçe artmaya devam ediyor ve Enerjisa’nın da bu alanda yaptığı yatırımlar devam ediyor.

Teknolojiye insan odaklı bakmalıyız

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, dünya gündeminde yer alan yapay zekanın üretim ekonomisi üzerindeki risklerine dikkat çekerek “Sosyal ve siyasal kurumlarımızla olası olumsuzlukları önleyecek tedbirler düşünüyor muyuz? Robotik teknoloji gelişmeleri, gelecekte sanayi kuruluşlarının istihdam yaratma kapasitesini daha da azaltabilir” dedi.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisinin ağustos ayı olağan toplantısına, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız’ın konuk oldu.

Bahçıvan: “Türkiye’de zamanın ruhuna uygun olarak bir sanayileşme perspektifi benimsememiz ve bunu bilim, teknoloji ve inovasyon politikalarıyla entegre bir halde kurgulamamız gerekiyor. Dijital devrime dayanan yeni perspektif, kalkınma stratejimizin merkezinde yer almalı.”

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisinin ağustos ayı olağan toplantısı, ““Küresel Rekabet Ve Nitelikli Üretim İçin Bilim ve Teknolojinin Işığında Yeni Bir Sanayileşme Perspektifi” ana gündemi ile gerçekleştirildi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız konuk olarak katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan açılış konuşmasında, özellikle dünya teknoloji devlerinden Tesla ve SpaceX’in CEO’su Elon Musk ile Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg arasında yaşanan tartışmanın da etkisiyle bir süredir dünyanın gündemine yerleşen yapay zeka konusunun üretim ekonomisi üzerindeki risk unsurlarına dikkat çekti. Tüm dünyada büyük bir hızla ilerleyen teknolojik akıl ve gelişmelerin siyasal ve sosyal aklın ilerisinde koşmasının bazı riskleri de beraberinde getirdiğinin altını çizen Bahçıvan, hayallerin ötesinde teknolojilerin hayatımıza girdiğini, yıkıcı yenilik olarak ifade edilen buluşların her geçen gün başka bir sektörde oyunun kurallarını kökünden değiştirdiğini söyledi.

Bahçıvan “Biz sosyal ve siyasal kurumlarımızla bu gelişmeye gerçekten hazır mıyız? Teknolojik gelişmenin günlük yaşamda getireceği değişimleri yeterince tartışıyor muyuz? Olası olumsuz etkilerini önleyecek tedbirler üzerinde düşünüyor muyuz? Maalesef bu sorulara “evet” diye cevap vermemiz mümkün değil. Dünya nüfusu artmaya devam ederken teknolojik gelişmeler sayesinde daha az işgücüyle daha verimli üretim yapmak mümkün hale geliyor. Özellikle robotik teknoloji gelişmeleri, gelecekte sanayi kuruluşlarının istihdam yaratma kapasitesini daha da azaltabilir” dedi.

Ortak akıl, teknolojiye insan odaklı bakmalı

Silikon Vadisi gibi örneklerin çok daha az çalışanla yüksek ekonomik performansı ortaya koyduğunu dile getiren Bahçıvan “Ancak madalyonun diğer yüzüne bakacak olursak bu gelişme ciddi sosyal eşitsizliklere de neden oluyor. Elbette, olumsuz etkilerini düşünerek teknolojiye karşı çıkmak söz konusu olamaz. Ancak yaklaşan sorunları öngörerek toplumsal yaşamın diğer alanlarında tedbirler alınması gerektiği de açık bir gerçek. O halde siyasal, kurumsal ve toplumsal akıl, teknolojik akıldaki hızlı gelişmeye ayak uydurmaya çalışmalıdır. Siyasal, kurumsal ve toplumsal akıl, gelişmelere “insan odaklı” bakıp teknolojik gelişmeyi bu çerçevede izlemelidir” dedi.

Teknoloji ekonomisi, Finans ekonomisi gibi tehdit olabilir

Buna benzer kontrolsüz bir gelişmenin nasıl bir tehlike oluşturduğuna daha önce 2008 küresel finans krizi sürecinde tanık olduklarını belirten Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsan odaklı olmayan finansal gelişmeler nasıl bütün dünyada dengesiz ve sorunlu bir ekonomik yapının oluşmasına neden olduysa, önümüzdeki dönemde teknolojinin de benzer bir sorunu tetiklemesi tehlikesi bulunmaktadır. Dengesiz gelişen bir teknolojinin beklenen faydayı sağlamaması tehlikesine OECD de son zamanlarda dikkat çekiyor. OECD’nin “Verimliliğin Geleceği” başlıklı raporuna göre, son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmeler, bu gelişmeleri ortaya koyanlar tarafından yeterince paylaşılmadığı için ekonominin bütününe fayda sağlayamıyor. Doğru kullanılmadığı takdirde “Teknoloji Ekonomisi”, aynen “Finans Ekonomisi” gibi bir balona dönüşerek yeni bir tehdit haline gelebilir.”

Yüksek teknoloji yoğunluklu sektörlere ihtiyaç var

Türkiye’deki sanayide yüksek katma değerli ve yüksek teknoloji yoğunluklu sektörlere dönüşüm ihtiyacının ise devam ettiğine dikkat çeken Bahçıvan, şu değerlendirmede bulundu: “Son İSO 500 araştırmasına göre yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler grubunun yaratılan katma değer içindeki payı 2015 yılında yüzde 3,2 iken, çok küçük bir artışla 2016 yılında yüzde 3,7 oldu. Bu veri, bu konuda henüz yeterli ilerleme sağlanamadığını bize gösteriyor. Maalesef yasal düzenlemelerin etkisini uygulamada arzu ettiğimiz derecede göremiyoruz. Küresel rekabetin anahtarı; bilgi ekonomisine dayalı olmaktan ve teknoloji üretmekten geçiyor. Türkiye olarak zamanın ruhuna uygun olarak bir sanayileşme perspektifi benimsememiz ve bunu bilim, teknoloji ve inovasyon politikalarıyla entegre bir halde kurgulamamız gerekiyor. Dijital devrime dayanan yeni sanayileşme perspektifi, kalkınma stratejimizin merkezinde yer almalıdır. Teknolojide de tüketici değil, üretici konumda olmamız gerekiyor. Tarih boyunca kendi özgün teknolojisini, kendi yerli teknik kapasitesini geliştirebilen ülkeler her alanda fark yarattılar. Başkalarının geliştirdiği teknolojiye bağımlı olarak kalkınan bir ülke örneği yok.”

FASELİS / TÜRKİYE’DE ENERJİ

AKEDAŞ çalışmaları incelendi

Kahramanmaraş ve Adıyaman Bölgesi’nin elektrik dağıtım faaliyetlerini yürüten AKEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş (TEDAŞ) yönetimini ağırladı.

TEDAŞ Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Halil İbrahim Leventoğlu, TEDAŞ Denetim Daire Başkanı Soner Korkmaz ve TEDAŞ Göksu Bölge Müdürlüğü yöneticileri AKEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş. yönetimine nezaket ziyareti gerçekleştirdiler.

TEDAŞ Genel Müdürü Leventoğlu ve beraberindeki heyet, AKEDAŞ Dağıtım A.Ş Genel Müdürü Mustafa Yılmaz ve AKEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş Genel Müdür Yardımcısı Hasan Kaşıkçı tarafından karşılandı.

Ziyaret sırasında TEDAŞ Genel Müdürü Halil İbrahim Leventoğlu, AKEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş Genel Müdürü Mustafa Yılmaz ‘dan Kahramanmaraş ve Adıyaman’da yürütülen elektrik dağıtım faaliyetleri hakkında bilgi aldı.

Ziyarette, AKEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş’nin kurulduğu günden bu yana yürüttüğü çalışmalar, alt yapı yatırımları, bölgede karşılaşılan sorunlar, müşteri memnuniyetine ilişkin çalışmalar ile AR-GE faaliyetleri hakkında TEDAŞ Genel Müdürü Leventoğlu’na detaylı bilgi aktarıldı.

Mega projelerle ülkelerin milli gelirini aştık

Son yıllarda ulaşım, altyapı, enerji ve savunma alanlarındaki projelere hız veren Türkiye, gerçekleştirdiği büyük yatırım maliyetleriyle 130 ülkenin milli gelirini geride bıraktı. Türkiye’nin gündeminde olan mega projelerin mali büyüklüğü 138 milyar doları aşıyor.

Türkiye’nin geleceğini büyük ölçüde değiştiren mega projeler, maliyet açısından Macaristan, Bulgaristan, Lüksemburg, Libya, Bulgaristan, Uruguay, Slovenya gibi ülkelerin milli gelirlerini geride bıraktı. Özel sektör ve kamu eliyle yapılan mega projeler mali büyüklüğüyle büyük yankı uyandırırken medyada bu projelere büyük ilgi gösterdi. Medya takibinin öncü kuruluşu Ajans Press, mega projelerin medya karnesini çıkardı. Ajans Press ve ITS Medya’nın gerçekleştirdiği incelemeye göre mega projeler hakkında son yedi yıl içerisinde 27 bin 478 haber yansıması tespit edildi.

MEDYANIN GÖZÜNDEN MEGA PROJELER

Ajans Press’in hazırladığı mega projeler raporunda, son üç yıl içerisinde 32 bin 326 habere konu olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü (Üçüncü Köprü) medyanın en çok konuştuğu proje oldu. Hızlı tren projeleri 25 bin 714 haberle medya tarafından en çok konuşulan ikinci proje olurken, Üçüncü Havalimanı hakkında 19 bin 94, Marmaray hakkında 10 bin 216, Avrasya Tüneli hakkında 9 bin 442,Akkuyu Nükleer Santrali hakkında 8 bin 119, Osmangazi Köprüsü hakkında 4 bin 450, Kanal İstanbul hakkında 3 bin 275, Çanakkale 1915 Köprüsü ile ilgili ise 3 bin 180 haber yansıması tespit edildi.

FASELİS / TÜRKİYE’DE ENERJİ