23.4 C
İstanbul
Salı, Temmuz 15, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 132

Dijital Devlete Platin Desteği

Veri Koruma, Arşivleme, İş Sürekliliği, IT Altyapı Yönetimi ve Güvenlik konularında profesyonel çözümler sunan Platin Bilişim, Kamu Bilişimcileri Derneği tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Kamu Bilişim Zirvesi etkinliğine katılarak destek verdi. 16-19 Kasım 2017 tarihlerinde Antalya Gloria Golf Resort Hotel’de gerçekleştirilen platformda, kamu kurumlarının bilişim yöneticileri ile üniversite ve özel sektör temsilcileri bilgi paylaşımında bulundular.

KAMU-NET:Güvenlik Bilgi Otobanı teması ile gerçekleştirilen etkinliğe kamuda politika belirleyiciler ve karar alıcıların yanı sıra özel sektör temsilcileri de katıldı. Platin Bilişim, katılımcılara siber güvenlik ile ilgili son trendler ve bu alandaki ürün ve hizmetleri hakkında bilgilendirme yaptı.

Veri koruma, arşivleme, iş sürekliliği ve güvenlik konusunda Türkiye’nin önde gelen kurumlarına çözümler sunan ve siber güvenlik alanında geniş bir know-how’a sahip uzman kadrosu ile hizmet vermekte olan Platin Bilişim, etkinlik alanındaki standını ziyaret eden katılımcılara Güvenlik Bilgi Otobanı temasının kapsamına giren, bilişim alanında nitelikli insan gücü ihtiyacı, bulut bilişimin kamu kurumlarına yönelik faydaları, siber savunma, siber güvenlik, siber suçlarla mücadele ve siber güvenliğin milli güvenliğe entegrasyonu konularında sunduğu hizmetler hakkında bilgi paylaşımında bulundu.

Tehditler her geçen gün daha zeki bir hal alıyor
Yapay zeka hem tehdit hem de fırsat!

Platin Bilişim Genel Müdürü Ayhan Bamyacı, “Kamu kurumlarının bilişim yöneticilerini bir araya getiren Kamu Bilişim Zirvesi gibi etkinliklere ihtiyacımız var. Bilişim ile ilgili konular kamu kurumlarımızın da katılımı ile ne kadar çok ele alınırsa, ülke açısından o kadar faydalı olacaktır. Bu bakımdan Kamu Bilişim Zirvesi bilişim sektörünün en önemli etkinlikleri arasında yer alıyor. Ülke menfaatleri açısından titizlikle üzerinde durulması gerektiğini savunduğumuz siber güvenlik konusunun etkinliğin teması olarak ele alınmasını son derece yararlı buluyorum. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Başbakanlık’a yayınlanmak üzere gönderildiği duyurulan; kamuoyunda Siber Güvenlik Yasası olarak bilinen “5809 Sayılı Elektronik Haberleşme Kanununda ve Diğer kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Taslağı”nın yasalaşmasını beklediğimiz şu günlerde Kamu Bilişim Zirvesi’nde siber güvenlik konularının ele alınması çok yerinde. Zira, siber güvenlik artık günümüzde bir nevi ölüm – kalım meselesi haline geldi. Artık yazılım güvenliğinin temel bileşenleri içerisinde saldırı öncesi önlemler, izleme ve takip, arşivleme, yedekleme, felaket önleme, saldırı anı aksiyonlar, olay yeri araştırma, saldırı sonrası aksiyonlar gibi farklı konseptler bulunmakta. Tehditler her geçen gün daha zeki bir hal alıyor. İnsan benzeri yapay zekâ ürünü zararlı yazılımlara karşı tetikte olmak gerekiyor. Yüksek profile sahip hedeflere karşı çok daha güdümlü siber saldırılar gerçekleştiriliyor. Siber saha önümüzdeki yıllarda ülkelerin çetin mücadeleler yaşayacağı çok kritik bir savaş alanı da olacak. Hatta bunun öncü çatışmalarının günümüzde zaten yaşanmakta olduğunu görüyoruz.” sözleri ile yorumladı.

Türkiye’nin acilen 21 bin siber güvenlik uzmanına ihtiyacı var!

Ayhan Bamyacı, Türkiye’nin yeni kanuni düzenlemeler ile siber güvenlik alanında hukuki mevzuatı da geliştirme çalışmalarının devam ettiğini belirterek, önümüzdeki günlerde çıkması beklenen Siber Güvenlik Yasası’nın her şirkete en az bir siber güvenlik uzmanı istihdam etme zorunluluğu getireceğini hatırlattı. Bamyacı, uzman açığının kritik önemini şu sözler ile değerlendirdi: “İlk etapta 10 bin şirketin yasa kapsamına alınacağını öngörüyoruz. Bazı şirketlerin birden fazla siber güvenlik uzmanına ihtiyaç duyacaklarını göz önüne aldığımızda Türkiye’nin acilen 21 bin siber güvenlik uzmanı ihtiyacı olduğunu görüyoruz. Kamu kurumlarına atanması beklenen 1000 yeni siber güvenlik uzmanı da bu sayıya dahil. Tabii bu ilk etapta kanun kapsamına girecek şirketlerin ihtiyacı. Kanunun dalga dalga tüm şirketleri kapsayacağı düşünüldüğünde bu ihtiyaç katlanarak artacak demektir.

2019 da 6 milyon siber güvenlik uzmanına ihtiyaç olacak

Siber güvenlik uzmanı açığı sadece Türkiye’nin konusu değil. 2019 yılında dünya genelinde 6 milyon siber güvenlik uzmanına ihtiyaç olacağı öngörülüyor. Bu rakamlardan çıkaracağımız sonuçların başında, siber güvenliğin önemi artmaya devam edecek demektir. Öte yandan geleceğin parlak mesleklerinden birisi siber güvenlik uzmanlığı olmaya devam edecek diyebiliriz. Bir diğer sonuç da, siber tehditler de artacak ve güçlenecek demektir.”

Türkiye’nin 21 bin siber askeri olacak!

Ayhan Bamyacı, siber güvenliğin unsurları arasında yer alan Siber Savunmanın Güçlendirilmesi ve Kritik Altyapıların Korunması, Siber Suçlarla Mücadele, Farkındalık ve İnsan Kaynağı Geliştirme, Siber Güvenlik Ekosisteminin Geliştirilmesi, Siber Güvenliğin Milli Güvenliğe Entegrasyonu konularının kritik önemine dikkat çekti. Çıkması beklenen yeni yasanın, gerektiği durumlarda şirketlerdeki ve kamu kurumlarında görevli siber güvenlik uzmanlarının ülke güvenliği için siber orduya da hizmet vermesine dair hükümler içereceğini hatırlatan Bamyacı, kanunun getirdiği bu zorunlu görev halini, “Siber güvenlik uzmanları sadece şirketler için önemli bir görevi ifa etmeyecekler. Yeni yasa ulusal güvenlik söz konusu olduğunda bu kişilerin uzmanlıklarından yararlanılması gerektiğini de öngörüyor. Savaş anında askere alım işleminin yapılması bilinen bir uygulama iken artık bu uygulama siber güvenlik konusunda da söz konusu olabilecek. Günümüzün savaşlarının siber dünyada gerçekleşebileceği konusunda çok ciddi kaygılar var. Çünkü ne kadar ekonomisi büyük devlet olursanız olun, askeriniz, uçağınız, silahlarınızın gücü ne olursa olsun, siber dünyada her devlet tehditlere açık durumda. Her devlet bu yeni saha için savaş ihtimaline yönelik hazırlıklarını yapmaya çalışıyor. Siber ordular teşkil ediyorlar. Türkiye’nin de siber dünyada ülke savunmasını boş bırakması düşünülemez elbette. Ülkedeki yetişmiş nitelikli insan gücü, aynı zamanda siber ordunun potansiyel birer askeri durumunda olacak. Bu da ilk etapta Türkiye’nin 21 bin siber askeri olacağı anlamına geliyor.” sözleri ile değerlendirdi.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Yerli enerji hedeflerimizi güneş enerjisi ile tutturacağız

Prysmian Group Türkiye, enerji sektörünün farklı alanlarından temsilcilerini bir araya getiren 10. Enerji Kongresi ve Fuarı’na (EIF 2017) katıldı. Türkiye’nin yerli enerji politikalarında güneş enerjisinin önemine dikkat çekti.

Enerji sektörünün farklı alanlarından temsilcilerini bir araya getiren 10. Enerji Kongresi ve Fuarı (EIF 2017), 8-10 Kasım 2017 tarihleri arasında Ankara’da Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün katılımı ile gerçekleştirildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın desteğiyle gerçekleşen ve enerji sektörünün temsilcilerinin yoğun ilgi gösterdiği organizasyonda Prysmian Group Türkiye, uzmanlığı ile öncü bir rol üstlendi. 250’ye yakın firmayı aynı platformda buluşturan kongrede enerji sektörünün üst düzey şirket yöneticileri, karar alıcıları, enerji sektörü kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri, akademisyenler ve düzenleyici kuruluşlar bir araya geldi.

Güneş Enerjisinin Yenilikleri Burada Görücüye Çıktı
Enerji ve telekomünikasyon kabloları sektörünün dünya çapında lideri Prysmian Group’un Türkiye operasyonu Prysmian Group Türkiye, kongre ve fuar kapsamında yeni ürün ve teknolojilerini tanıttı. Fuar kapsamında oluşturulan Solar Cadde üzerindeki standında, hedef kitlesiyle birebir görüşme fırsatı yakalayan Prysmian Group Türkiye’den Endüstriyel Kablolar Satış Direktörü Mert Erden, Pazarlama ve İş Geliştirme Direktörü Tamer Yavuztürk, Endüstriyel Kablolar Satış Yetkilisi Canberk Belibağlı, Ürün Müdürü Ender Eraslan fuarda hazır bulundu. Güneş enerjisi sektöründe lider konumda olan 40 firma, burada yeniliklerini Türkiye ve Dünya ile paylaştı. Ayrıca 5. Solarbaba Güneş Enerjisi Konferansı’nda sektörün sıcak gündem maddeleri tartışıldı.

Türkiye’nin Yerli Enerji Politikaları’nda Aktif Rol Alabiliriz
Türkiye’nin yerli enerji politikalarında aktif bir rol alabileceklerine inandıklarını belirten Prysmian Group Türkiye Endüstriyel Kablolar Satış Direktörü Mert Erden, “Türkiye’yi Yarınlara Bağlıyoruz” misyonumuz çerçevesinde, Prysmian Group Türkiye olarak, önemli projelere verdiğimiz destek ile ülkemizin geleceğine yatırım yapmayı sürdürüyoruz. Yine aynı çerçevede yenilenebilir enerjinin, Türkiye’de çok daha iyi bir noktaya gelmesi amacıyla, sektörü ileri seviyelere taşıyan adımlarımızı sürdürüyoruz. Prysmian olarak bu fuarda, 2015 yılında sektöre duyurduğumuz “Dikkat! Her Solar (PV) Kablo Aynı Değildir…” girişimini bir kez daha sektör ile paylaşma fırsatı bulduk. Kaliteli ürün seçiminin öneminin güneş enerjisi sektörünün geleceği için ne kadar kritik olduğunu; Prysmian Group’un kablo sektöründe 130 yıla dayanan tecrübesi ve Ar-Ge çalışmalarının bir sonucu olarak, özel olarak tasarladığı solar kabloların yatırımcılara ve EPC’lere sunduğu avantajları, katılımcılar ile paylaşmış olmaktan mutluyuz.” dedi.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Kömürsüz Bir Geleceğe Doğru

WWF, Bonn’da kurulan Kömür Sonrası Enerji Küresel İttifakı’nı (Global Alliance to Power Past Coal) kömürsüz bir geleceğe atılan önemli bir adım olarak değerlendirdi.

100’den fazla ülkede 5 milyondan fazla destekçisi ile dünyanın en büyük sivil toplum kuruluşlarından biri olan WWF, Bonn’da devam eden 23. İklim Değişikliği Konferansı’nda Kömür Sonrası Enerji Küresel İttifakı’nın kurulmasına ilişkin değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaştı.

Dört yıllık bir duraklamanın ardından, karbon emisyonlarının kömür tüketimi sebebiyle yeniden artmaya başladığı bu dönemde, 20 ülke ve bölgenin birlik olarak kömürden enerji üretiminin sona ermesi için harekete geçtiklerini vurgulayan WWF, ittifakın kömür bağımlılığını azaltmak için ihtiyaç duyulan ortak iradeye iyi bir örnek oluşturduğunu ifade etti.

WWF’in Küresel İklim ve Enerji Programı Lideri Manuel Pulgar Vidal “Bilim açıkça ortaya koyuyor ki, Dünya’nın 1,5 derece ısındığı senaryoda kömüre yer yok. Toplumlar ve ekonomi, gezegenimiz için faydalı temiz enerji kaynaklarından güç almalı. Bu ülkelerin attığı adımları mutlulukla karşılıyoruz. İttifak sayesinde ortak bir gelecek vizyonu hayata geçirilebilir fakat henüz yolun başındayız” dedi.

Düşük karbonlu ve iklim değişikliğine dirençli bir ekonomiye geçiş, kömürden uzaklaşmayı destekleyen ve toplumsal etkiyi azaltmayı hedefleyen iklim finansmanı ve temiz enerji planlamaları gibi örnek uygulamalarla elele yürümek zorunda. Araştırmalar gösteriyor ki dünyada her yıl kömürün yakılmasından kaynaklanan kirlilik sebebiyle 800 bin kişi ölüyor. Kömürü terk etmek çevresel ve ekonomik getirilerinin yanı sıra, insan sağlığını tehdit eden koşulları da ortadan kaldıracak.

Pulgar Vidal sözlerine şu şekilde devam etti: “Kömürden uzaklaşmak daha güçlü bir iklim hareketi oluşturmanın yanında, halk sağlığını iyileştirmek ve toplumlarımızın sosyal refah seviyesini yükseltmek için çok önemli. Enerji pazarı, bizi her gün yenilenebilir kaynakların hakim olduğu dünyaya biraz daha yaklaştırıyor. Yine de, dönüşümün adil olması için hepimizi hızlandıracak bir kıvılcıma ihtiyaç var. Görünen köy kılavuz istemez; herkes için sürdürülebilir bir gelecek yaratmak ancak kömürü terk etmek ile mümkün”.

WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli de “İklim değişikliğiyle mücadele hedeflerinin başarıya ulaşması için enerji altyapısında bir dönüşüm gerekiyor. Ülke olarak sahip olduğumuz yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji verimliliği potansiyeli, Türkiye’nin de bu dönüşümün parçası olması için büyük bir fırsat sunuyor. Küresel ölçekte enerji sektöründeki dönüşüm sonucunda kömürden her geçen gün uzaklaşılıyor. Enerji politikamızı bu fırsat ve dönüşüm çerçevesinde yeniden tasarlamamız gerek” dedi.

Kömür Sonrası Enerji Küresel İttifakı, temiz büyümeyi hızlandırma ve iklim değişikliğinin etkilerinden korunma hedefiyle kömürden hızla uzaklaşmak için hükümetleri, iş dünyasını ve ilgili diğer kurumları bir araya getiriyor.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Geleceğin enerji koruyucuları yetişiyor

AYEDAŞ, enerji kaynaklarının en verimli şekilde kullanılmasını desteklemek amacıyla “Dünyanın Enerjisini Ben Koruyorum!” sloganıyla başlattığı sosyal sorumluluk projesi ile enerji tasarrufunun önemine dikkat çekmeye devam ediyor. Proje kapsamında bu yıl da gönüllü AYEDAŞ çalışanlarının verdikleri enerji verimliliği eğitimleri ile İstanbul Anadolu Yakası’nda yaklaşık 1500 öğrenciye ulaşıldı.

AYEDAŞ, çocuklara enerji tasarrufunu eğlenceli ve öğretici bir yol ile anlatmaya devam ediyor. Sosyal sorumluluk kapsamında ülkemizin enerji alanında en önemli konularından biri olan enerji verimliliği hakkında kamuoyunda ve geleceğimizin elçileri ilkokul öğrencilerinde enerji tasarruf algısını uyandıran ve yaygınlaştıran “Dünyanın Enerjisini Ben Koruyorum!” projesi İstanbul Anadolu Yakası’nda gerçekleştirilen enerji verimliliği eğitimleri ile tamamlandı. İki gün süren eğitimlere toplamda yaklaşık 1500 öğrenci ve 60 eğitmen katıldı.

AYEDAŞ çalışanlarının gönüllülük esasıyla oluşturduğu “Enerjik Gönül”ler oluşumunun desteğiyle hayata geçirilen “Enerjimi Koruyorum” projesi kapsamında ayrıca Bremen Mızıkacıları tiyatro oyunu enerji verimliliği teması ile yeniden uyarlanarak sergilendi. Eğitimlerde anlatılan mesajları da içeren tiyatro oyununu izleyen çocuklar, enerji tasarrufu bilincini eğlenceli bir yolla da kazanmış oldular.
“Dünyanın Enerjisini Korumak Senin Elinde” sloganıyla 2010 yılında başlayan projede bugüne kadar 316 gönüllü çalışanın verdiği eğitimler ile 520 okulda 250 binden fazla ilkokul öğrencisine Enerji Verimliliği ve Tasarrufu konusunda eğitimler verildi.

Faselis/Türkiye’de Enerji

UİP ve Al Attiyah Vakfı Enerji zirvesine imza attı

Abdullah Bin Hamad Al Attiyah Uluslararası Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma Vakfı’nın (ABHA) katkılarıyla Uluslararası İşbirliği Platformu  (UİP) – 8.Boğaziçi Zirvesi çerçevesinde 29 Kasım 2017’de Enerji Günü düzenleniyor.

Ana Teması‘’Geleceğin Tasarlanması, Küreselleşmenin Yeni Sınavı; İstediğimiz Dünya‘’olan Zirvenin açılış konuşmasını T.C Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yapması bekleniyor. Zirve, uluslararası üst düzey işbirlikleri ve çevreler için önemli bir platform sunuyor.

ABHA Vakfı Kurucusu Abdullah Bin Hamad Al Attiyah, Zirve ile ilgili “UİP ile işbirliği yapmak bölgesel ve uluslararası akranlarımızla daha sağlıklı diyaloglar geliştirmemiz adına önemli bir fırsat. Özellikle Katar’ın düşünce liderliği ve uluslararası işbirlikleri ve iletişimi üzerine vurgu yapacağız’’ dedi.

Dünyaca ünlü enerji uzmanlarının bir araya geleceği zirvede, küresel enerji çevresinin nasıl şekilleneceği tartışılacak. Katar’dan ayrıca Katar Petroleum, Katargaz, Woqodve Gulf Helicopters’ta zirvede yer alacak.

“Katar’la Türkiye’nin tarihi ilişkileri daha da derinleşecek”

Katar Petroleum’un CEO’su ve başkanı Saad Sherida Al-Kaabi “Küresel işbirliklerine önemli katkılar sağlayacağını düşündüğümüz ve Katar’la Türkiye’nin tarihi ilişkilerini daha da derinleştirecek olan 8. Boğaziçi Zirvesi’ni desteklemekten çok mutluyuz.‘’dedi.

“Dünya enerji piyasalarına Türkiye’den güçlü bir mesaj”

UİP Kurucusu Cengiz Özgencil ABHA ile olan işbirliği hakında: ‘’ABHA Vakfı ile 5 yıl boyunca sürecek olan anlaşmamızın ilk senesinde küresel enerji devlerini bir araya getirmemiz ve Katar Petroleum’un desteklerini almamız Türkiye’nin dünya enerji piyasalarındaki önemine dair güçlü bir mesaj olacaktır.’’ dedi.

9 Yıldır Türkiye’deki Girişimcilik Ekosisteminin Gelişmesine Öncülük ediyor

Tüm dünyada 160 ülke ile aynı anda kutlanan Global Girişimcilik Haftası kapsamında ülkemizde düzenlenen en önemli etkinliklerinden biri olan G3 Forum, “Altın Yumurtlayan Kafalar” temasıyla gerçekleşti. Habitat Derneği’nin de ev sahipleri arasında olduğu G3 Forum’da, Habitat Derneği Başkanı Sezai Hazır açıklamalar yaptı. Kâr amacı gütmeyen kuruluşlara ilişkin bir yasa tasarısının hazırlanması gerektiğini vurguladı. Öte yandan Hazır, yurt dışından proje ithal etmek yerine, kendi ülke insanımıza uygun sosyal projeler geliştirip, bunu yurt dışına ihraç etme gerekliliğinin önemine dikkat çekti.

Türk girişimcilik ekosisteminin en büyük etkinliği olan Geleceğin Gücü Girişimciler G3 Forum; 160 ülke ile aynı anda kutlanan Global Girişimcilik Haftası kapsamında gerçekleşti. Bu yıl 7’incisi düzenlenecek “Altın Yumurtlayan Kafalar” temasıyla yapılan etkinliğin ev sahipliğini, Habitat Derneği, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve PublicisLive üstlendi. Toplamda 1500 girişimci ve girişimci adayının katıldığı etkinlikte, Habitat Derneği Başkanı Sezai Hazır, geleneksel olarak düzenlenen interaktif yuvarlak masa toplantılarında girişimci adayları ile buluştu.

Açılış konuşması yapan Hazır, Türkiye’de kâr amacı gütmeyen kuruluşlar için bir yasa yapılmasının gerekliliğine vurgu yaptı. 2004 yılından bu yana girişimciliği daha iyi anlatmak için çalıştıklarını belirten Hazır, Altın Yumurtlayan Kafalar’ın umut vaat ettiğini, ülke insanının girişimciliği artık çok daha iyi anladığını kaydetti.

Artık Eski Köye Yeni Adet Getiriyoruz!

Habitat Derneği Başkanı Sezai Hazır, “İcat çıkarma, eski köye yeni adet getirme, elinin hamuru ile erkek işine karışma kültürü ile büyüyen bir toplumduk. Önümüze konulan tek kariyer, kurumsal bir şirkette çalışmak veya kamuda iyi bir iş bulmak idi. Geçmiş 10 yıla baktığımda bu masada staj ve iş bulmak için lobi yapan gençler ile bir aradayken, bugün gördüğüm profil, bir hayali olan ve o hayalinin peşinden gitmek için network arayan ve işi büyütmek isteyen gençlerdi. Bu bana doğru yolda olduğumuzu bir kez daha gösterdi” açıklamasında bulundu.

Küresel Rekabet İçin Yasa Gerekli

Sosyal girişimciler için ne iş yaptığını anlatmanın zor olduğunu belirten Sezai Hazır, 7 yıldan beri kâr amacı gütmeyen bir şirket oluşturma yasasının çıkarılmasının önemine vurgu yaptı. “Sosyal fayda amaçlayan bu yapıları ya ticari bir şirket içerisinde hukuki olmayan bir madde koyarak devam ettirmeye çalışıyoruz. Veyahut da bir dernek çatısı altında faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Ama artık bu kıyafete girmek istemiyoruz. Küresel rekabette yerimizi alabilmemiz için bu yasanın biran önce çıkarılması gerekiyor” dedi.

Başka Bir Dünya Mümkün diyerek Yola Çıktık

Başka bir kariyer başka bir dünya mümkün diye yola çıktıklarını vurgulayan Hazır, “81 ilde, 70 farklı eğitim içeriği, 40 ulusal proje, 14 bölgede gençlik merkezleri, 2000 gönüllü eğitmen, 27 bilişim akademisi, 3 ulusal kampanya ki – bunlardan en sonuncusu yakın tarihte gençlerin 25 yaşında milletvekili olma hakkı kazanmasını sağlamamızdı – 5 uluslararası ödül, 47 fikir üretme kampı ve start up 1 milyon 300 kişiye yüz yüze eğitim verdik. Ama burada bahsettiğimiz uluslararası bir uygulamayı Türkiye’ye getirmek değil kendi ülkemiz için uygulanabilir çalışmalar yapmak. Örneğin, çocukların kodlama eğitimi alması gerektiğini 8 yıl önce milli eğitime taşıdık ama o dönem bu konu üzerinde kimse durmadı. Bugün geldiğimiz noktada çocuklara kodlama öğretmek ve dijital geleceğe hazırlanmak zorundayız” ifadelerini kullandı.

3 Saat Uzağımızda Olan 3 Milyar İnsana Ulaşabiliriz

Kalifiye mülteci gücünden yararlanma konusundan da bahseden Hazır, “Türkiye’ye 3 saat mesafede 3 milyar insan yaşıyor ve bunların yüzde 90’ı Arapça konuşuyor. Ülkemizde mülteci olan, Arapça, İngilizce ve Türkçe’yi çok iyi konuşan kalifiye insan gücünü doğru değerlendirmek istiyoruz. Kapasitelerini geliştirmek için çalışıyoruz” dedi.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Dünyanın en önemli uzmanlarını İstanbul’da buluştu

Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği’nin (TSPB) düzenlediği Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi 14-15 Kasım 2017 tarihleri arasında gerçekleştirildi. İki gün boyunca süren Kongreye başta sermaye piyasaları olmak üzere, finans ve diğer birçok sektörü temsilen 5 bine yakın kişi katıldı.

Sermaye Piyasası Kurulu’nun desteği, Borsa İstanbul Grubu’nun ana sponsorluğunda Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği’nin (TSPB) 14-15 Kasım 2017 tarihleri arasında İstanbul Levent’te gerçekleştirilen, Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’ne yoğun ilgi ve katılım oldu.
Kongreye, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Dr. Vahdettin Ertaş, Borsa İstanbul A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ, dünyaca ünlü yazar ve ekonomist Prof. James Robinson, yazar Chris Skinner, Dünya Bankası Kalkınma Beklentileri Grubu Direktörü Dr. Ayhan Köse, Eski Hazine Müsteşarı Dr. Mahfi Eğilmez gibi önemli isimler katıldı.

Kongrenin Ana Amaçları
Kongrenin açılış konuşmasını yapan TSPB Başkanı İlhami Koç, kongrenin ana amacı hakkında da şu bilgileri verdi: “Kongrenin 3 ana amacı var. İlki, sermaye piyasalarımızın gündeminde olan konuları bütün tarafların etkin katılımıyla tartışmak ve bu tartışmalardan çıkan sonuçları kısa bir rapor haline getirerek ilgili taraflarla paylaşmak. Diğer amaç, sermaye piyasalarına olan ilgiyi artırmak. Son amaç ise, İstanbul’un bir bölgesel finans merkezi olduğu algısını güçlendirmek.”

İlk Gün 9 Ayrı Panel Düzenlendi
İlk gün, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) Başkanı İlhami Koç’un moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Düzenlemelerin Sermaye Piyasasındaki Yansımaları” başlıklı panele; Sermaye Piyasaları Kurulu (SPK) Başkanı Dr. Vahdettin Ertaş, Borsa İstanbul A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ ve Mali Suçlar Araştırma Kurulu (MASAK) Başkanı Osman Dereli konuşmacı olarak katıldı.

İkinci Gün 15 Ayrı Panel Düzenlendi
Kongrenin ikinci gününde gerçekleştirilen CNN Türk canlı yayınına katılan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, sermaye piyasaları ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Yabancı yatırımcılarla yaptığı görüşmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Şimşek, bu tür toplantılara yatırımcıların yoğun ilgi gösterdiğini söyledi.
İkinci günde, sermaye piyasasındaki yenilik ve teknolojik gelişmeler katılımcılarla paylaşıldı. Özellikle, BES, Endüstri 4.0, Sermaye Piyasaları – Teknoloji, Dijital Para, Blockchain, Fintech konulu paneller katılımcılardan yoğun ilgi gördü.

Binlerce Kişi Kongreyi İzledi
Türkiye’nin 2023 vizyonundan hareketle, ana temasının “Geleceğimiz İçin Büyüme” olarak belirlendiği kongrede, başlangıç aşamasındaki yatırımların finansmanından halka arzlara, menkul kıymetleştirme ve İslami finansal ürünlerden altyapı yatırımlarının finansmanına, Endüstri 4.0’dan dijital paraya kadar 24 ayrı konuda 24 ayrı panel ve 25 eğitim programı düzenlendi. Kongrenin sosyal medya hesapları üzerinden canlı yayın yapıldı.
Ayrıca, Entegre Raporlama, Fintech, Dijital Para ve Blockchain gibi uluslararası alanda gündemde olan konular da tartışılmak üzere kongre başlıkları arasına eklendi. 3 yabancı ana konuşmacı Kongre’de yer aldı. Kongrede iki gün boyunca süren panellerde, 27’si yurtdışından olmak üzere toplam 129 konuşmacı yer aldı. Kongreye yurtdışından 100’ü aşkın kişi katıldı.

Prof. James A. Robinson Sunum Gerçekleştirdi
Kongrenin ana konuşmacıları arasında yer alan ve “Ulusların Düşüşü” kitabının da eş yazarı olan Şikago Üniversitesi Öğretim Üyesi ünlü Siyaset Bilimci ve Ekonomist Prof. James A. Robinson, ilgili kitaptan örnekler verdiği bir sunum gerçekleştirdi. Robinson, sunumunun ardından düzenlenen kitap imzalama etkinliğiyle katılımcılarla buluştu.

Chris Skinner Hızla dönüşen Finans Sektörü Dinamiklerini Anlattı
Dijital dönüşümün dünyadaki öncülerinden olan dijital bankacılık gurusu Chris Skinner, Kongre’de, “Oyun Değişiyor: Fintech, Blockchain ve Değer Takası” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. Ayrıca, panel sonrasında Chris Skinner’ın “Value Web” kitabı için yoğun ilgiyle karşılaşılan bir imza etkinliği düzenlendi.

Journal of Capital Markets Studies Dergisi’nin Lansmanı Gerçekleşti
TSPB’nin sektörün akademik dünya ile bağlantı kurmasını geliştirmek üzere, önde gelen yayınevi “Emerald Publishing Group” işbirliğiyle yayımlamaya başladığı, yeni uluslararası hakemli dergisi “Journal of Capital Markets Studies”in lansmanı Kongre’nin gala yemeğinde yapıldı.

Şirketlerarası Görüşme (B2B) Alanında Çok Sayıda Buluşma Gerçekleştirildi
Kongre kapsamında oluşturulan, reel sektör firmaları ile Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği üyesi aracı kurum ve portföy yönetim şirketlerinin bir araya geleceği Şirketlerarası Görüşme (B2B) Alanında, sermaye piyasalarından fon temin etmek, yatırımlarını sermaye piyasalarında değerlendirmek ve faiz/döviz riskini yönetmek isteyen tüm reel sektör firmaları ile 6’sı aracı kurum, 2’si portföy yönetim şirketi, 18 reel sektör firması ile 4 farklı salonda 32 ayrı görüşme gerçekleştirdi.

İki günde yoğun bir ilgiyle takip edilen Kongreye, T. Halk Bankası A.Ş, T. İş Bankası A.Ş. ve Yapı Kredi Yatırım Menkul Değerler A.Ş’nin platin sponsor; Türkiye Sigorta Birliği, Türkiye Katılım Bankaları Birliği, Gedik Yatırım Menkul Değerler A.Ş., Invest- Az Menkul Değerler A.Ş., Oyak Yatırım Menkul Değerler A.Ş., Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. altın sponsor; Noor Capital Market Menkul Değerler A.Ş. gümüş sponsor; Ak Portföy Yönetimi A.Ş., Aktif Yatırım Bankası A.Ş., CFA Society İstanbul, Deutsche Bank A.Ş., Fitch Ratings Finansal Derecelendirme Hiz. A.Ş., NGN ilgi ve İletişim Hiz., Saha Kurumsal Yönetim ve Kredi Der. Hiz. A.Ş., Türkiye Ekonomi Bankası A.Ş., Tradesoft panel sponsoru; CNN Türk TV resmi medya sponsoru; Buka Sofa oturma grubu sponsoru olarak destek verdiler.

Faselis/Türiye’de Enerji

Enerji verimliliğini arttıracak unsurları çoğaltmak tasarımla başlar

Bugüne kadar kurumsal ofis ve konut fonksiyonları başta olmak üzere birbirinden çok farklı tipolojilerdeki yapıların iç mimari tasarımlarını, günümüzün değişen ihtiyaçlarına cevap veren çağdaş bir yaklaşımla ele alan EDDA Mimarlık kurucusu İç Mimar Eda Tahmaz, geleceğin sürdürülebilir yeşil binalarını, “sosyal ve çevresel sorumluluk anlayışıyla bütüncül bir şekilde tasarlanan, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiş, ihtiyacı kadar tüketen ve eko-sisteme duyarlı yapılar” olarak tanımlıyor.

Tasarımlarında sürdürülebilirlik kriterlerini en önemli unsurlardan biri olarak değerlendiren EDDA Mimarlık kurucusu İç Mimar Eda Tahmaz’a göre enerji verimliliğini arttıracak unsurları çoğaltmak, tasarımla başlıyor. Sürdürülebilir yeşil binaları, sosyal ve çevresel sorumluluk anlayışıyla tasarlanan, iklim verilerine ve o yere özgü koşullara uygun olarak ihtiyacı kadar tüketen, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiş, doğal malzemelerin kullanıldığı, bulunduğu arazinin yaşam döngüsü çerçevesinde şekillenerek eko-sisteme duyarlı hale gelen yapılar olarak tanımlayan Tahmaz, geleceği inşa ederken, sadece teknolojik değişimlerin değil, sosyal ve demografik değişimlerin de göz önünde bulundurulması gerektiğini önemle vurguluyor.

Binalarda, doğru malzemelerin tercih edilmesi, bina kabuğunun cephe, çatı ve temel dahil ısı ve su için yalıtılması, amacına uygun cam ve doğrama kullanımının yanı sıra, doğru ısıtma ve soğutma sistemlerinin seçilmesi ve verimli cihazların kullanımının enerji verimliliğini etkileyen unsurlar olduğunu ifade eden Eda Tahmaz’ın görüşü, bu unsurların karbondioksit salınımının azaltılmasında da çok büyük önem taşıdığı yönünde.

Halaman Matbaacılık Yönetim Ofisi, Röle Teknik Merkez Ofisi, Ecostar Merkez Ofisi ve Aktif Group Yönetim Binası’nın yanı sıra gerçekleştirdiği banka iç mekan tasarımlarında ve konut projelerinde gün ışığı kullanımını maksimum düzeyde tutarak, doğal enerji tüketimine katkı sağlamayı hedeflediklerini belirten Tahmaz, aynı zamanda binaların cephelerinde ya da çatılarında kullanılan panellerle artık kendi enerjilerini üretmeleri gerektiğini de dile getiriyor. Tam da bu amaç doğrultusunda, kullanıcı konforundan ödün vermeden binanın enerji harcamalarının en alt düzeyde olmasını sağlayan akıllı binaların tasarımlarında ise, kullanılan malzemelerin özenle seçilmesi, yangın gibi tehlikeli bir felaketle karşılaşıldığında alevlerin büyümesine sebep olacak malzemelerden kaçınılması ve otomatik söndürme ve uyarı mekanizmalarının devreye girmesine dikkat edilmesi gerekiyor.

Eda Tahmaz’a göre önümüzdeki 10 yılın temel toplumsal ihtiyaçları ve gelecekte ihtiyaç duyulacak konut özellikleri dikkate alındığında, inşaat sektöründeki en önemli inovasyon alanları, yapı malzemeleri… Mevcut malzemelere yeni ve üstün özelliklerin kazandırılması veya tamamen yeni ve üstün nitelikli malzemelerin geliştirilmesi, stratejik olarak en önemli inovasyon alanı olduğunu belirten Tahmaz, gelecekte daha hafif, daha esnek, dayanımı daha yüksek, daha uzun ömürlü, hem kullanımı hem de üretimi süresince çevreye daha az zararlı, doğal enerji kaynaklarından daha etkin şekilde faydalanabilen yapı malzemelerine ihtiyaç duyulacağını belirtiyor. Bu yapı malzemelerinin geliştirilmesinde ise, günümüzün en önemli teknoloji alanlarından biri olan nanoteknolojinin çok önemli katkılar sağlayacağını da vurguluyor.

Eda Tahmaz, geleceği inşa ederken teknolojik gelişimlerle beraber sosyal ve demografik değişimlerin de değerlendirilmesi gerektiğinin şu sözlerle altını çiziyor: “Önümüzdeki 10 yıllık süreçte sosyal yapıda, kültürel hayatımızda ve önceliklerimizde yaşayacak olduğumuz değişimler, nasıl binalara ihtiyacımız olacağı konusunda bize önemli ipuçları veriyor. Konut başına düşen birey sayısı azalırken, yalnız yaşamayı tercih eden bireylerin sayısında da hızlı bir artış gözleniyor. Öte yandan şehirleşme ve buna bağlı olarak büyük şehirlerde konut ihtiyacı da hızla artıyor. Çevreyi daha az kirleten, doğaya daha az zarar veren, doğal kaynakları daha etkin olarak kullanabilen yapılara ve binalara ihtiyacımız var…”

EDDA Mimarlık Hakkında:
Restoratör İç Mimar Eda Tahmaz tarafından 2008 yılında İstanbul’da kurulan EDDA Mimarlık ürün tasarımı, mimari ve iç mimari projeler üzerine çalışan bir tasarım stüdyosudur. On yılı aşkın süredir yaratıcı ve ilham verici tasarımlarını, yüksek kaliteli uygulamalarla birleştirerek bireysel ve kurumsal işverenlerinin hizmetine sunmayı ve müşteri memnuniyetine dayalı uzun yıllar süren işbirlikleri geliştirmeyi hedefleyen EDDA Mimarlık, mimari ve iç mimari tasarım ve uygulama konularında tecrübeli ekibiyle her yeni projede beklentileri mimari etik ve mükemmellik çerçevesinde yerine getirme heyecanı hissediyor.

Faselis/Türkiye’de Enerji

​İstihdam Piyasası Son Çeyrekte İvme Kazandı

0

İstihdam piyasasının yılı hareketli kapatacağına dair olumlu sinyaller veriyor. Ekim ayında yeni iş ilanı sayısı ise Ekim 2016’ya göre %35 arttı. Turizm, Üretim-Endüstriyel Ürünler ve Bilişim sektörlerinde geçen yılın aynı ayına göre %30’ların üzerinde ilan yayınlandı.

Türkiye’nin en büyük online istihdam platformu Kariyer.net’in yaklaşık dokuz yıldır aylık olarak yayınladığı İstihdam Endeksi’nin Ekim 2017 dönemine ait verileri açıklandı. İş günü ortalaması baz alınarak yapılan değerlendirmelere göre; Ekim ayında 18.886 adet yeni iş ilanı yayınlandı, ilan sayısında bir önceki yılın aynı ayına oranla %35, geçen aya göre %8 artış kaydedildi.

Kariyer.net Genel Müdürü Fatih Uysal: “İstihdam piyasası yılı hareketli kapatacağının sinyallerini veriyor”
Kariyer.net Genel Müdürü Fatih Uysal, İstihdam Endeksi Eylül ayı verilerini yorumlarken, “Yeni iş ilanı sayısında hem geçen aya göre hem de geçen yılın rakamlarına göre önemli bir artış yaşanıyor. Böylece yaz başından itibaren başlayan yükseliş trendinin, Eylül ayından sonra Ekim ayında da devam ettiğini görüyoruz. Tüm veriler bize, istihdam piyasasının yılın son çeyreğini hareketli kapatacağına dair olumlu sinyaller veriyor” açıklamasını yaptı.

İK Uzmanının yükselişi sürüyor
Ekim ayında öne çıkan pozisyonlar arasında ilk sırayı 8.211 ilanla Satış Temsilcisi alırken, bunu 6.048 ilanla Mühendis, 2.785 ilanla Muhasebe Elemanı, 1.439 ilanla Teknisyen, 1.154 ilanla Satış Müdürü izledi. Tüm pozisyonlarda genel bir artış yaşanırken, teknik pozisyonlara olan ilginin Ekim ayında da devam ettiği görüldü. Geçen aya göre en çok artış gerçekleşen pozisyonların Yazılım Uzmanı (%11,4), Satış Müdürü (%8,6) ve Tekniker (%8,6); geçen yıla göre de Yazılım Uzmanı (%42,6), Teknisyen (%35,9) ve Mühendis (%32,8) pozisyonları olduğu ortaya çıktı. Yine geçen aydan itibaren yükselişe geçen İK Uzmanı pozisyonunun bu ay da yükselişine devam etmesi işe alım döneminin hareketliliğini koruduğunu gösterdi.

Sektörlerdeki canlılık devam ediyor
Ekim ayının lider sektörleri sıralamasında, Tekstil sektörü 6.147 ilanla liderliğini korudu. Bu sektörü 5.616 ilanla Üretim-Endüstriyel Ürünler, 5.397 ilanla Yapı, 4.647 ilanla Bilişim ve 4.634 ilanla Hizmet sektörleri izledi. Ekim 2016’ya göre Turizm sektöründe %39, Üretim-Endüstriyel Ürünler sektöründe %35 ve Bilişim sektöründe ise %33 artış yaşandı.

Sanayi kenti Konya’da dikkat çekici hareketlilik
İl bazında yapılan sıralamada, İstanbul toplam 40.542 ilanla yine ilk sırayı aldı. İstanbul’u 7.505 ilanla Ankara, 5.041 ilanla İzmir, 4.465 ilanla Bursa ve 3.865 ilanla Kocaeli izledi. İller bazında incelendiğinde geçen yıla göre en çok artış yakalayan şehirler Antalya, Tekirdağ, Konya ve Ankara olurken, özellikle Konya’nın hem geçen yıla göre hem de geçen aya göre yükselişte olması dikkat çekici bir gelişme olarak rakamlara yansıdı.

“İşin Olsun” piyasanın nabzını tutuyor
Kariyer.net’in mavi yaka iş ihtiyaçlarını karşılamak için hayata geçirdiği lokasyon bazlı iş arama uygulaması “İşin Olsun”un verilerine göre, Ekim ayında en çok başvuru alan mavi yaka pozisyonlar Şoför/Sürücü, Garson, Sekreter, Aşçı ve Temizlik Görevlisi oldu. Uygulamada en çok aranan pozisyonlar ise Ekim ayında Garson, Komi, Aşçı, Personel ve Temizlik Görevlisi olarak sıralandı.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Yaşam toprakta filizlenir

13-19 Kasım tarihlerini kapsayan Erozyonla Mücadele Haftası’nda TEMA Vakfı, son yıllarda dünya gündeminde önemli bir yer bulan “toprak bozulumu”na dikkat çekiyor ve tüm Türkiye’de “Yaşam toprakta filizlenir” sloganıyla yürüyüş ve etkinlikler düzenliyor.

TEMA Vakfı, bu yıl Erozyonla Mücadele Haftası’nda toprak bozulumu konusuna vurgu yapıyor. Toprak bozulumunun toprak kaybı ve toprağın üretkenliğindeki azalmayı ifade ettiğini söyleyen TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Toprak gıda, ilaç, temiz su temini, üretim, su ve besin döngüsü ile iklim ve su rejimini düzenleme, karadaki tüm canlıların yaşamlarına ortam sağlama gibi çok sayıda hizmet üretiyor. Toprak bozulumu, tüm canlılar için yaşamsal önemi olan toprağın sunduğu hizmetlerin azalmasıdır. Tüm karasal yaşam doğrudan toprağa bağlıdır ve yaşam toprakta filizlenir. Toprak bozulumu insanlığın ve seslerini duyamadığımız tüm canlıların yaşam hakkı ve yaşam kalitesini etkiler. Bu nedenle ülke genelinde toprak yürüyüşleri, tanıtım ve bilgilendirme için stant çalışmaları ve eğitim etkinlikleri yaparak toprak bozulumuna dikkat çekeceğiz” dedi.

Toprak karnemiz zayıflarla dolu
Toprağın yaşamsal önemine rağmen yeterince korunmadığına, Türkiye’de ve dünyada toprak bozulumu görüldüğüne değinen TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı, “Dünyada ekilebilir arazilerin %33’ünün toprak bozulumuna uğradığı biliniyor. Türkiye’de erozyon hala en büyük toprak bozulumu nedenlerinin başında geliyor. Topraklarımızın %86’sında erozyon görülüyor. Erozyonla toprağın en verimli olan ve ona hayat veren üst kısmını kaybediyoruz. Büyüyen kentler ve tarım topraklarının tarım dışı alanlara tahsisi nedeniyle verimli tarım alanları beton ve asfalt ile örtülüyor. Oysa toprak yaşamın kaynağıdır. Sadece insanlar için değil, karada yaşayan tüm canlıların varlığı toprağa bağlıdır. Toprak insanlık için barış, huzur ve zenginliktir. Bugün dünyada fakirlik, savaş ve huzursuzluk olan bölgelere dikkatlice baktığınızda toprağın verimsizleştiği ve çöle dönüştüğü bölgeler olduğunu görürsünüz. Buna rağmen bugün toprak varlığının ekonomik, sosyal ve ekolojik öneminin yeterince anlaşılmadığını görüyoruz. Çünkü dünyada toprakların 1/3’ü insan eliyle bozuluma uğramış durumda. Koruma tedbirleri alınmadan yapılan toprak işlemesi erozyonu arttırırken bilinçsizce yapılan gübreleme de toprağın kimyasını bozuyor. Pestisit olarak isimlendirilen tarım kimyasalları toprak canlılarını yok ediyor. Toprak ekosistemini bozan tüm bu uygulamalarla toprak verimsizleştiriliyor. Ayrıca kentleşme arttıkça toprak ile bağı azalıyor. Toprak bozulumu kentte veya kırda herkesin sorunudur. Bu nedenle Erozyonla Mücadele Haftası’nda tüm bunlara dokunmayı, toprağın yaşamımız ve diğer canlılar için önemine dikkat çekmeyi, toprak hakkında farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz” dedi.

Sürdürülebilir tarım ve toprak yönetimi vazgeçilmez
Toprakların korunması için önlemler alınması gerektiğini ve kötü gidişi tersine çevirmenin mümkün olduğunu söylerek sözlerine devam eden Deniz Ataç, “Erozyon ve toprak bozulumunu önleyebilmek için sürdürülebilir arazi yönetimi yapılması büyük önem taşıyor. Arazi işleyenlerin ve karar vericilerin erozyonu önleyen ve toprağı koruyucu tedbirler alması önem arz ediyor. İşlemesiz tarım yapılması ya da toprak işleme sayısının azaltılması, eğimli arazilerde seki teraslar tesis edilmesi, eğim yönünde sürüm yapılmaması gibi çok temel tedbirler uygulanarak erozyon büyük ölçüde kontrol altına alınabilir. Bireyler de bu kapsamda yürütülen teraslama, ağaçlandırma ve bitkilendirme çalışmalarına, meraların ve ormanların korunmasına destek verebilir, toprak kaybına karşı farkındalık çalışmalarına katkı sağlayabilirler. Kamunun yapması gereken önemli çalışmalar da var. Örneğin; tarım arazilerinde teras tesisi destekleri verilmesi, kontür şeritvari, tarla şeritvari ekim sistemleri ile yeşil gübreleme, ürün rotasyonu gibi uygulamaları teşvik edecek mekanizmalar oluşturulması önemlidir” şeklinde konuştu.

Faselis/Gazete Fısıltı

Yönetim Düşüncesinin Oscar’ları sahiplerini buldu

Organizasyonel Gelişim ve İnsan Kaynakları alanlarının lider danışmanlık şirketi Management Centre Türkiye (MCT), 13 Kasım tarihinde Londra’da düzenlenen “Yönetim Düşüncesinin Oscarları” olarak kabul edilen Thinkers 50 ödül törenini canlı yayınladı. 2 yılda bir gerçekleşen törende, ELU (European Leadership University) Başkanı Alper Utku “Leadership”, Management Centre Türkiye CEO’su Tanyer Sönmezer ise “Digital Thinking” ödüllerini takdim etti.

Dünya çapında “Yönetim Düşüncesinin Oscar’ları” olarak bilinen Thinkers50 Ödülleri’nin üçüncü kez sponsoru olan Management Centre Türkiye (MCT), dünyaya yön veren yönetim düşünürleri ile tanışmak isteyenlere ödül töreni heyecanını www.mct.com.tr/thinkers50 web sitesinden canlı yayınla yaşattı.

9 kategoride ödüller sahiplerini buldu
2001 yılında ekonomi alanında gazetecilik yapan Des Dearlove ile Stuart Crainer’ın, farklı alanlardan düşünürlerin olağanüstü katkılarını takdir etmek üzere oluşturduğu Thinkers50 Ödülleri bu yıl da Ömür Boyu Başarı, Çığır Açan Fikir, Dijital Düşünme, Eyleme Geçen Fikirler, İnovasyon, Liderlik, Radar, Strateji ve Yetenek kategorilerinde sahiplerini buldu.

Liderlik ve Dijital Düşünme ödülleri MCT’den
Gecede; Hal Gregersen “The Leadership Award” (Liderlik Ödülü) ödülünü, ELU (European Leadership University) Başkanı Alper Utku’nun elinden alırken, “Digital Thinking Award” (Dijital Düşünme Ödülü) ise MCT CEO’su Tanyer Sönmezer tarafından Don Tapscott&Alex Tapscott’a takdim edildi.

Ödüller
Ömür Boyu Başarı (Lifetime Achievement Award) : Tom Peters
Çığır Açan Fikir (Breakthrough Idea Award): Susan David
Dijital Düşünme (Digital Thinking Award) : Don Tapscott &Alex Tapscott
Eyleme Geçen Fikirler (Ideas into Practice Award) : Antonio Nieto-Rodriguez
İnovasyon (Innovation Award) : Scott Anthony
Liderlik (Leadership Award) : Hal Gregersen
Radar (Radar Award) : Amy Webb
Strateji (Strategy Award) : Richard D’Aveni
Yetenek (Talent Award) : Amy Edmondson

Managament Centre Türkiye (MCT) Hakkında:
Managament Centre Türkiye (MCT), Organizasyonel Gelişim ve İnsan Kaynakları alanlarında 1992 yılından bu yana hizmet veren bir yönetim danışmanlık şirketidir. 1995 yılından itibaren her yıl düzenlenen “İnsan Kaynakları” ve “Pazarlama Zirvesi” gibi etkinlikler ile binlerce profesyoneli bir araya getiren Managament Centre Türkiye (MCT), Investors in People (IIP) ve Investor in Customers (IIC) gibi insan kaynakları alanında tüm dünyada kabul gören ödülleri almanın yanı sıra, 2012 yılında da The Work Style Magazine tarafından “Dünyanın En İyi Çalışma Kültürüne Sahip 10 Şirketi” arasında gösterilen ilk ve tek Türk şirketi olma başarısını göstermiştir. 2012 yılında Birleşik Krallık merkezli The Insights Group’un, 2013 yılında ise Amerika merkezli 140 ülkede faaliyet gösteren Society For Human Resource Management (SHRM)’ın Türkiye’deki tek resmi iş ortağı olmuştur. Hizmet verdiği alanlarda daima öncü rol oynayan Managament Centre Türkiye (MCT), Mayıs 2012’de İMKB Gelişen Hizmetler Piyasası’nda (Borsa İstanbul A.Ş.) halka açılarak Türkiye’nin halka açık ilk ve tek danışmanlık şirketi olma gururunu yaşamıştır.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Aygaz’a çevreci tesis ödülü

Ürün kalitesi ve üstün hizmet anlayışıyla Türkiye’nin en çok tercih edilen LPG markası olan Aygaz, aldığı ödüllerle başarısını sürdürüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün küresel programının bir parçası olarak, kentlerde yaşanabilir ve sağlıklı çevre koşulları oluşturmak amacıyla kurulan Sağlıklı Kentler Birliği çevreye ve insan sağlığına duyarlı tesisleri ödüllendiriyor. Bu kapsamda Aygaz, Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Çevreci Tesis Ödüllerinde Dörtyol Terminal Müdürlüğü ile ödüle layık görüldü. Ödüller, Sağlıklı Kentler Birliği Başkanlığı ev sahipliğinde 11 Kasım tarihinde İstanbul Four Seasons Hotel’de sahiplerine takdim edildi. Aygaz adına ödülü Dörtyol Terminal Müdürü İsmail Kalkan aldı.
Sağlıklı Kentler Birliği tarafından belirlenen kriterlere göre bu yıl, Türkiye çapında 40 firma 2017 Çevreci Tesis Ödülünün sahibi oldu. 2015 yılında da Aygaz Aliağa Terminal Müdürlüğü ile aynı ödüle layık görülmüştü.
Sağlıklı Kentler Birliği Hakkında
Sağlıklı Kentler Birliği çevre sağlığının korunmasına katkıda bulunmayı, sanayi tesislerinin çevreye olan duyarlılığının artmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün küresel programının bir parçası olarak, kentlerde yaşanabilir ve sağlıklı çevre koşulları oluşturmak amacıyla kurulan Sağlıklı Kentler Birliği çevreye ve insan sağlığına duyarlı tesisleri ödüllendirmektedir. Türkiye’de de kent sağlığı alanında kurulan ilk ve tek birlik olan Sağlıklı Kentler Birliği, kentlerde yaşayan insanların sağlığını etkileyen konularda farkındalık oluşturmak, belediyelere yol göstermek ve onları teşvik etmek amacıyla çalışmalar yapmaktadır.
Aygaz Hakkında
Koç Topluluğu’nun enerji sektöründe faaliyet gösteren ilk şirketi olan Aygaz, Türkiye’nin 14. büyük sanayi kuruluşudur. Kurulduğu 1961 yılından bu yana Türkiye’de LPG (Likit Petrol Gazı) sektöründe liderliğini sürdüren, Aygaz; LPG’nin tüpgaz, otogaz ve dökmegaz olarak dağıtımının yanı sıra LPG basınçlı kap ile aksesuarları üretimi ve satışını da gerçekleştirmektedir. 2.275 tüpgaz bayisi ve 1.700 otogaz istasyonu ile hizmet veren Aygaz ayrıca, 40’a yakın ülkeye gaz aletleri ihracatı yaparak, Avrupa, Ortadoğu ve Afrika pazarlarında da faaliyet göstermektedir. Aygaz tüpleri her gün 60 binden fazla eve ve işyerine girmekte, 1 milyondan fazla araç Aygaz’ın otogaz ürünü Aygaz Otogaz ile yolculuk yapmaktadır. Aygaz merkez, tesisler, bayiler, istasyonlar ve tankerler olmak üzere 25 bini aşkın kişiye yarattığı iş imkânı ile 55 yılı aşkın süredir Türkiye’nin dört bir köşesinde hizmet vermektedir.

Faselis/Türkiye’de Enerji

İklim değişikliğiyle mücadeleye Kadir Has Üniversitesi desteği

Kadir Has Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meltem Ucal’ın yürütücüsü olduğu Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen “Türkiye’de İklim Değişikliği Alanında Kapasitenin Geliştirilmesi” başlıklı hibe programı ile hayata geçirilen proje, Avrupa Birliği’ne katılım öncesi AB tarafından verilen destekleri ifade eden IPA projeleri kapsamında yer alıyor. Bu projeyle Kadir Has Üniversitesi IPA’ya katılmış olurken, aynı zamanda Türkiye’de bir ilk gerçekleştiriliyor.

“BÜYÜME DEVAM ETSİN, ANCAK ÇEVREYE VERİLEN ZARAR EN AZA İNDİRGENSİN”
İstanbul Sanayi Odası ile yapılan işbirliği sayesinde 20 firmaya Kadir Has Üniversitesi’nde eğitimler verileceğini belirten Kadir Has Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meltem Ucal, “Projemiz kapsamında firmaların ticari faaliyetleri sırasında çevre üzerinde baskı oluşturup oluşturmadıkları ya da ticari faaliyetlerine bu baskıyı oluşturmadan ve iklim değişikliği ile mücadele kapsamında ne şekilde devam etmeleri gerektiği konusunda görüşmeler sağlanacak. İklim değişikliğinin negatif etkilerine yönelik farkındalık yaratmayı hedeflediğimiz projemizle firmalara temiz üretim eğitimleri vereceğiz. Aynı zamanda bu eğitimlerde edinilen bilgilerin, pratiğe nasıl dönüşeceği ve nasıl uygulanacağı konusunda da destek vereceğiz. Böylelikle ticari menfaat sahipleri, yani üretici firmalarla sürdürülebilir çalışmalar yürütme kapsamında, üniversite olarak ciddi ve oldukça mühim bir adım atmış olacağız. Projedeki en önemli amaç; ekonomik büyüme devam etsin, ancak çevreye verilen zarar en aza indirgensin” açıklamasında bulundu.
“TÜRKİYE’DE BÖYLE BİR ÇALIŞMA İLK KEZ YAPILIYOR”
İklim değişikliği ile mücadelede uluslararası platformda birçok araştırma yapılıyor, ekonomik faaliyetler sonucu çevre üzerinde oluşan baskının azaltılmasına yönelik çözümler ileri sürülüyor. Bu araştırma ve çalışmalara bağlı olarak son 40 yılda önemi gittikçe artan bir kavram karşımıza çıkıyor: “Ayrıklaştırma (decoupling)”. Ticari faaliyetlerin çevre ile dost şekilde yürütülebilmesi için öncelikle ayrıklaştırmanın ne olduğunun anlaşılması ve bunun fiilen nasıl uygulanabileceği yönünde bilgi sahibi olunması gerekiyor.
“Ayrıklaştırma” kavramının firmalar tarafından uygulayıcı nitelikte anlaşılmasının öncelikli amaçları olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Ucal, firmaların rekabet güçlerini sarsmadan, çevreci uygulamalarda başarı sağlamaları üzerinde çalışacaklarının bilgisini verdi.
Projenin Türkiye’de bir ilk olduğunun altını çizen Doç. Dr. Ucal, “Projemiz, daha önce dünya çapında yapılmış iklim değişikliği konulu kapasite geliştirme projelerinden iki önemli farkıyla ayrılıyor. Bunlardan biri Türkiye özelinde ve İstanbul ili için daha önce böyle bir çalışmanın yapılmamış olması, diğeri ise son 40 yılda önemi gittikçe artan kaynakların korunması kapsamında çözüm olarak sunulan ‘ayrıklaştırma’ uygulamasıyla ilgili, ticari menfaat sahiplerinin bilgilendirilmesi ve üretimde uygulama değişikliğine gidilmesi. Biz firma sahiplerine Kadir Has Üniversitesi’nde vereceğimiz eğitimlerle nasıl temiz üretim yapacakları, büyüme devam ederken çevreye verilen zararı nasıl azaltacakları konusunda bilgilendireceğiz. Uygulama konusunda da her zaman işbirliği içinde olacağız. Proje tamamlandığında ticari menfaat sahipleri üretim yaptıkça hem ekonomik büyümeye katkı sağlayacak, hem de üretim sırasında çevreye marjinal olarak zarar vermemiş ya da çok daha az zarar vermiş olacaklar. İşte projemizin ulaşmak istediği hedef tam olarak bu” ifadelerini kullandı.

“Bu yayın Avrupa Birliği’nin yardımıyla hazırlanmıştır. Bu yayının içeriğinden yalnızca Kadir Has Üniversitesi sorumlu olup, herhangi bir şekilde AB’nin görüşlerini yansıttığı şeklinde yorumlanamaz.”

Faselis/Türkiye’de Enerji

Avrupa’nın havası en kirli 10 şehrinden 8’i Türkiye’de

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre Avrupa’da en kirli havaya sahip 10 şehrin 8’i Türkiye’de yer aldı. Avrupa genelinde büyük şehirler arasında bir sıralama yapıldığında ise İstanbul havası en kötü metropol konumunda yer alırken dünyada her yıl 7 milyondan fazla insanın hava kirliliği nedeniyle yaşamını yitirdiği belirtildi.

Medya takibinin öncü kuruluşu Ajans Press hava kirliliği konulu medya araştırması gerçekleştirdi. Ajans Press’in medya incelemesine göre yıl içerisinde hava kirliliğini konu alan 9 bin 755 yansıma tespit edildi. Hava kirliliğinin bu denli fazla konuşulması, medyanın da bu konuya önem verdiğinin bir göstergesi sayıldı. Öyle ki televizyonda yer alan spotlarla halkta bu bilinç yaratılırken özellikle İstanbul’un ulaşım araçlarında, çevre dostu olma gibi koşullar ön plana çıkarılmaya başlandı.

Basına yansıyan haberlerde ise dikkat çekici ayrıntıların ortaya çıktığı görüldü. Medyada ön plana çıkan başlıklar arasında, dünyada her yıl 7 milyondan fazla insanın hava kirliliğine bağlı nedenlerden hayatını kaybettiği belirtilirken, Türkiye’nin listeye dahil edilmesiyle beraber, Avrupa’nın havası en kirli 10 şehri arasında ise Batman, Hakkari, Gaziantep, Siirt, Afyon, Karaman, Iğdır, Isparta yer aldı. Avrupa’nın havası en kirli şehri ise Makedonya’nın Tetova kenti oldu.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Zorlu Enerji Pakistan’ın ilk hibrit enerji santrali için ön lisans aldı

Pakistan’daki ilk rüzgâr enerjisi santralini kuran Zorlu Enerji, bu yıl açıkladığı 300 MW kapasiteli iki güneş enerjisi projesinin ardından, bu kez aynı sahada rüzgâr ve güneş enerjisini birlikte kullanacak hibrit santral için yaptığı ön lisans başvurusuna onay aldı.

Zorlu Enerji Pakistan’da büyümesini sürdürüyor. Bu yıl toplam 300 MW’lık güneş enerjisi projesi için Pakistan’la anlaşma imzalayan Zorlu Enerji, yeni bir atılımda bulunarak Jhimpir Rüzgâr Sahası’nda kurulacak 30 MW’lık hibrit stantral için yaptığı ön lisans başvurusuna olumlu yanıt aldı.

Pakistan’daki yenilenebilir enerjiye dayalı yatırımlarını büyütmeye devam ettiklerini ifade eden Zorlu Enerji Grubu Başkanı Sinan Ak, “Pakistan, bizim için dost ülke olmasının yanı sıra yenilenebilir enerji yatırımlarımızda önemli bir merkez. Pakistan’da ilk rüzgar enerjisi projesini hayata geçirmiş bir şirket olarak, güneş enerjisinde de kurulu gücü 300 MW’a ulaşan bir yatırım için geçtiğimiz aylarda harekete geçmiştik. Hibrit özelliği ile Jhimpir Rüzgâr Sahası’ndaki mevcut kurulu rüzgâr enerjisi üretim tesisini güneş enerjisi ile destekleyecek bu yeni yatırım ise Zorlu Enerji’nin tüm projelerinde inovasyon odaklı olduğunu gösteren iyi bir örnek olacak” dedi.

Sinan Ak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Toplam 56,4 MW kapasiteli Jhimpir Rüzgâr Sahası’nda 30 MW hibrit santral projemizle, aynı anda iki yenilenebilir enerji kaynağından yararlanmış olacağız. Sürdürülebilir bir dünya için yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı yatırımlara odaklanan bir grup olarak Pakistan’da bu alanda cesaretli adımlar atıyor olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.”

Hibrit santral için Pakistan’ın Alternatif Enerji Geliştirme İdaresi’nden ön lisans alan Zorlu Enerji, bu yıl Pakistan’da ilki 200 MW’, ikincisi ise 100 MW olmak üzere toplam 300 MW kapasiteli iki güneş enerjisi kurulumu için anlaşma imzalamıştı. Yeni Hibrit santral girişimi, Zorlu Enerji’nin Pakistan’daki yenilenebilir enerji projelerinde yeni bir adımı ifade ediyor. Zorlu Enerji, Pakistan’daki rüzgar santralinde ülkenin ilk Gold Standard sertifikasına sahip.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Türkiye’nin ilk yerli ve milli haberleşme uydusu Türksat 6A’nın yapımına başlandı

Türkiye’nin ilk yerli ve milli haberleşme uydusu Türksat 6A’nın yapımına başlandı

Dünya uydu-uzay piyasalarının küresel devlerini bir araya getiren 3. Global Satshow, sektöre yön veren şirketlerin üst düzey yöneticilerinin konuşmacı olarak yer aldığı oturumlarla sürüyor. Türkiye’nin ilk yerli ve milli uydusu olacak Türksat 6A haberleşme uydusu için gerçekleştirilen özel oturumda uydunun 2020 yılı Aralık ayında fırlatılacağı ve şu ana kadar projenin yüzde 41’lik bölümünün tamamlandığı belirtildi.

3.Global Satshow fuarı kapsamında gerçekleştirilen Türksat 6A Milli Uydu oturumunda Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ/TAI) Genel Müdürü Temel Kotil, TÜRKSAT Genel Müdürü Cenk Şen, TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Orkun Hasekioğlu, ASELSAN Uzay Teknolojileri Grup Başkanı Şenol Uzun, TRT Genel Müdürü İbrahim Eren ile CTech Genel Müdürü Cüneyd Fırat konuşmalarıyla yer aldı.

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ/TAI) Genel Müdürü Temel Kotil, TÜRKSAT 6A’nın montajının başladığını belirterek, “Türksat 6A ile Türkiye ilk defa kendi uydusunu yapacak. Uydunun tasarım ve inşa çalışmaları paneller, ısıtma-soğutma sistemleri, enerji sistemleri, kendini konumlandırma sistemleri gibi pek çok alanda devam ederken, Ankara’da bulunan test merkezimizde birçok montaj ve test çalışması yapıyoruz. Bu merkez Avrupa’daki 4 merkezden biri olma özelliği taşıyor. Ayrıca Türksat 6A’nın yanında TAI’nin kendi imkanlarıyla ihracata dönük olarak yapacağı Small-GEO dediğimiz 1 ile 2 ton kütle aralığında uydu versiyonlarına başladık” dedi.

Türksat 6A uydusunun yüzde 41’i tamamlandı

TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Orkun Hasekioğlu, ilk yerli haberleşme uydusu Türksat 6A’nın çalışmalarına ilişkin, “Projenin 2014’te onaylanan bütçesi 546 milyon lira idi. Bugün projenin 187 milyon lirası kullanılmış vaziyette. 6A’nın 2020 yılının Aralık ayında fırlatmaya hazır hale gelmesi planlanıyor. Takvime göre proje süresi 72 ay, yani 6 yıl. Bu süre uzun gelebilir fakat yurt dışındaki örneklere baktığınızda, bir de tamamen yerli imkanlarla bir uydunun geliştirildiği de göz önüne alınırsa bu süre normal. Türksat 6A uydusu için toplam tamamlanma seviyemiz yüzdemiz 41 gibi bir aşamada. Türksat 6A’nın 2020 yılının aralık ayında fırlatmaya hazır hale gelmesi planlanıyor” şeklinde konuştu.

Panelin yöneticiliğini yapan TÜRKSAT AŞ Genel Müdürü Cenk Şen uydu yapımının özgün bir programla yürütülmesi gerektiğini belirterek, “Uydu evet bir güç ama kontrolsüz güç, güç değildir. O yüzden uydunun ömrünü içindeki yakıt belirliyor sanılsa da onu yeryüzünden yönetenin uzmanlığı burada oldukça belirleyicidir” ifadelerini kulandı.

ASELSAN Uzay Teknolojileri Grup Başkanı Şenol Uzun ise üretilen her bir ekipmandan 5 tane de testler için üretim yaptıklarını belirterek, çok yönlü ve geniş programlı bir çalışma yürüttüklerini söyledi.

CTech Genel Müdürü Cüneyd Fırat, şirketlerinin yerli uydunun yer ile olan tüm iletişimini sağlayacak iletişim sistemlerini ve parçalarını tasarladıklarını söyledi. “Şu anda bizler uzaya parça üretmeyi öğreniyoruz. Uyduda nihai uçuş aşamasına gelene kadar birçok test yapılıyor. İnşallah yıllar içinde uydunun birçok alanında kendimizi geliştirmiş olacağız” dedi.

CEO Summit’de uydu devlerinin CEO’ları bir arada

3.Global Satshow, dünya uydu ve uzay ekosistemine yön veren Thuraya, Es’Hailsat, Türksat ve Hellas-Sat gibi dev şirketlerin CEO’larının katıldığı “CEO Summit” etkinliğini düzenliyor. Haliç Kongre Merkezi’nde bugün gerçekleşecek CEO Zirvesi’nde bu yıl yıkıcı eğilimler ve en önemli piyasa sorunları ele alınacak. Liderler başarılı bir gelecek için bugünün yıkıcı pazarından kurtulmak üzere bir yol haritası oluşturacak. Sektörde en büyük farkı yaratan şirketleri, kişilikleri tanımak ve kutlamak için SIL Awards olarak bilinen “Uydu Endüstrisi Lider Ödülleri” verilecek.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Enerjini Depola Geleceğini Kurtar

Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD), global dünyanın önemli öncelikleri arasında yer alan çevre ve küresel ısınma sorununu Küresel Isınma Kurultayı’nda masaya yatırıyor.
Bu yıl dokuzuncusu düzenlenecek olan Küresel Isınma Kurultayı’ında yenilenebilir enerjinin depolama boyutu ile ele alınacak.

Enerjini Depola, Geleceğini Kurtar sloganı ile 17 Kasım 2017 tarihinde saat 13.00-17.00 arasında Pil Teknolojileri ve Elektro-Mobilite Pıltech zirvesi kapsamında İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenecek IX.Küresel Isınma Kurultayı önemli isimlerin katılımlarıyla kamuoyunda farkındalık yaratmaya katkı yapacak.

Aynı zamanda Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) 30 Kasım 2016 tarihinde Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi’nde düzenlediği VIII. Küresel Isınma Kurultayı’nın kitabı yayımlandı. Kitaba ilişkin bilgiler 9 Kasım 2017 Perşembe günü İstanbul’da Daikin Solution Plaza’da Küresel Isınma hazırlık toplantısında verildi.

130 sayfadan oluşan kitapta, Kurultay’a toplumun tüm kesimlerinden katılan konuşmacıların ve programın forum bölümünde söz alan katılımcıların görüş, değerlendirme ve mesajları yer alıyor. Acar Basım’ın katkılarıyla yayıma hazırlanan kitap, küresel ısınmanın Türkiye ve dünyadaki etkileri ve acil alınması gereken tedbirler açısından “rehber” niteliği taşıyor.

Pil Teknolojileri Konuşulacak

Toplantının açılış konuşmasını yapan EGD Başkanı Celal Toprak, amaçlarının toplumda farkındalık yaratmak olduğunu belirterek, “Bu yılki 9’uncu Küresel Isınma Kurultayı, 17 Kasım 2017 tarihinde ‘Pil Teknolojileri ve Elektro-Mobilite Pıltech zirvesi içinde İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilecek” bilgisini verdi.

Toplantının ana komuşmacısı İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Başkanı Murat Akyüz de, “Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin küresel ısınmaya dikkat çekmeyi ve toplumsal farkındalığı artırmayı amaçlayan çalışmalarını takdirle takip ettiğimi bilmenizi isterim. Biz de İstanbul Kimyevi Maddeler ve İhracatçı Birliği olarak, bu tür çalışmalara destek vermekten büyük mutluluk duyuyoruz” dedi.

Ekonomi de eriyecek

Konu küresel ısınma olduğunda, iyi ve güzel şeylerden bahsetmenin pek mümkün olmadığını vurgulayan Murat Akyüz, şu mesajları verdi: “Hepimiz biliyoruz ki, dünyaya iyi davranmadık. Küresel ısınma çevresel olduğu kadar ekonomik, politik ve kültürel bir sorun ve bu nedenle üzerimize düşen büyük sorumluluklar var. Dünyada güzel izler bırakmak için atılacak adımlar, insanoğlunun bu gezegendeki yaşamını sürdürüp sürdüremeyeceğini de belirleyecek. Bizim görevimiz, Çocuklarımıza iyi bir dünya bırakmak ve yapılması gereken zaman kaybetmeden doğru adımların atılması. Şimdi, alınacak tedbirlerin yanında, gözler 2020 Paris İklim Zirvesi’nde. Umarım, bugüne kadarki zirvelerden alınacak derslerle çok daha iyi bir dünya ve gelecek için etkin kararlar alınır. Unutulmamalı ki, dünyayla birlikte ekonomi de eriyecek. Dünyamızı daha yaşanabilir hale getirmek hepimizin görevidir.”

Güldağ’dan Ufuk Turu

Beşiktaş Belediye Başkan Yardımcısı Rifat Örnek’in de konuşmacı olarak yer aldığı toplantıda; Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, ÇEVKO Genel Sekreteri Mete İmer, Çevre Danışmanı Aynur Acar ve Orge Elektirk Taahhüt CEO’su Nevhan Gündüz’ün yer aldığı bir açık oturum düzenlendi. Oturumun ardından Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ, dünyada yaşanan teknolojik gelişmelerin ve atılımların iklime etkisini ele alan bir ufuk turu yaptırdı. Daha sonra EGD Küresel Isınma Kurultayı Yürütme Komitesi, kitap tanıtım toplantısının ardından katılımcılara “Çevre Dostu” sertifikaları verildi.

Faselis/Türkiye’de Enerji

“Dış Girdimiz Ne kadar Azalırsa; Ekonomimiz O kadar Kalkınır”

Fertaş İnşaat A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Yıldırım, 2017 yılı inşaat sektörüne dair görüşlerini paylaştı. 2017 yılının hem inşaat hem de ekonomik açıdan durağan bir yıl olduğunu söyleyen Yıldırım “2018 yılından umutluyuz” dedi.

“2017 yılında fiyatlarda hiç artış olmadı” açıklamasında bulunan Yıldırım “Yüksek faiz oranları inşaat sektörünü olumsuz etkiledi. Ekonomi piyasalarındaki belirsizlik de hem ekonomimizin hem de sektörel anlamda gelişmelerin olumsuz yaşanmasına sebep oldu. Yaşanan bu belirsizlikleri dış etkenlere bağlıyoruz. Komşu ülkelerde yaşanan durumlardan dolayı bir belirsizlik söz konusuydu. 2017 yılı durağan bir dönemdi. Konutta biraz devlet desteğinden dolayı canlanma vardı. Fakat istenen duruma gelemedi. 2018 yılında faizlerin düşmesini umut ediyoruz. Bu sayede yaşanacak olumlu gelişmelerin de ilk adımı atılmış olacaktır” ifadelerini kullandı.

“Demir ve beton fiyatlarındaki artış inşaat sektörünü etkiledi”

Dış ticaret anlamında yaşanan gelişmelerin ülkemizi etkilediğini kaydeden Yıldırım sözlerine şöyle devam etti: “2017 yılında yükselen maliyetlerimize, fiyatları yansıtabilme imkânımızın, arz talep doğrultusunu karşılayabilmesi gerekiyor. Şu an maliyetlerimiz yükseldi. Biz bunu fiyatlara yansıtamadık. Özellikle inşaat firmalarına, Türkiye ekonomisine katma değer üreten firmalara özellik sağlanması lazım. Demir ve beton fiyatları 2017’de inanılmaz yükseldi. Dolar ve Euro da ki fiyat artışından dolayı da ithal ettiğimiz ürünlerde sıkıntı yaşadık. Asansörlerden tutun, elektronik cihazlara kadar bu durumu hissettik. Buradaki asıl sıkıntımız dışa bağlı olmak.”

Yıldırım Kule Yeni Yaşam Alanları Sunuyor

Doğal kaynakların ve çevrenin korunmasına katkı sağlayacak şekilde üçüncü nesil camlar, çevreci ve uzun ömürlü malzemeler kullanılarak hayata geçirilen Yıldırım Kule, iç bükey eğimi ile dikkatleri üzerine çekiyor. Toplamda 46.000 metre kare inşaat alanının 21.000 metre karesi ticari kullanım olarak tasarlanan Yıldırım Kule’de 13.000 metre kare ofis alanının 3600 metre karesi dubleks ofislere ayrılmıştır. Ayrıca 8000 metre karesi cadde mağaza olarak planlanmıştır. Çalışanların kulenin dışına çıkmadan ihtiyaçlarının karşılanmasına özen gösterilen Yıldırım Kule’de, farklı sektördeki kurumsal firmaların olmasına özen gösteriliyor.

Faselis/Türkiye’de Enerji