24.7 C
İstanbul
Cumartesi, Ağustos 9, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 13

Sermaye Piyasalarında Yeşil Finansman Hamlesi

Azerbaycan’ın enerji devi SOCAR, sürdürülebilir finansman alanındaki hamlelerine bir yenisini daha ekledi. 7 Mart 2025 tarihinde Bakü Fon Borsası’nda düzenlenen törenle, SOCAR’ın “Yeşil Tahvilleri” resmen işlem görmeye başladı. Böylece şirket, çevresel sürdürülebilirlik ve yenilenebilir enerji yatırımlarına olan bağlılığını sermaye piyasaları üzerinden de güçlendirmiş oldu.

SOCAR Tower’da gerçekleştirilen törende, Azerbaycan Cumhuriyeti Ekonomi Bakanı ve aynı zamanda SOCAR Denetim Kurulu Başkanı Mikayil Cabbarov, SOCAR Başkanı Rovshan Najaf, Bakü Fon Borsası, MDM, banka, sigorta ve yatırım şirketlerinden temsilciler ile akademik çevrelerden birçok isim yer aldı. Yoğun katılımla gerçekleşen organizasyonda, yeşil finansman araçlarının küresel enerji dönüşümündeki önemi bir kez daha vurgulandı.

Yeşil tahviller, yalnızca finansal getiri sağlamayı değil; aynı zamanda çevre ve toplum üzerindeki olumlu etkileri desteklemeyi amaçlayan araçlar olarak öne çıkıyor. SOCAR’ın ihraç ettiği bu yeşil tahviller de, şirketin sürdürülebilir kalkınma stratejilerinin önemli bir ayağını oluşturuyor. Törende yapılan açıklamalarda, SOCAR’ın yenilenebilir enerji projelerine ve çevre dostu girişimlerine sağlanan finansmanın, yeşil tahviller yoluyla daha şeffaf ve hesap verebilir hale getirileceği ifade edildi.

SOCAR Başkanı Rovshan Najaf, yaptığı konuşmada, “Yeşil tahvillerimiz, yalnızca finansal bir ürün değil, aynı zamanda geleceğe olan taahhüdümüzün somut bir göstergesidir. Bu adım, sadece SOCAR için değil, Azerbaycan sermaye piyasaları için de dönüm noktasıdır” değerlendirmesinde bulundu.

SOCAR’ın daha önce 2016 yılında başlattığı tahvil ihracı programı, yerel piyasalarda güçlü bir yatırımcı güveni oluşturmuştu. Uzun vadeli ekonomik değer sağlayan bu tahviller, şimdi “yeşil” niteliğiyle ekolojik sorumluluğu da öncelik haline getiriyor. Yetkililer, yeşil tahvillerin yatırımcılar açısından da sürdürülebilir ve sorumlu yatırım modellerine olan ilgiyi artıracağını belirtiyor.

Azerbaycan Ekonomi Bakanı Mikayil Cabbarov ise törende yaptığı konuşmada, “Yenilenebilir enerjiye geçişte finansal yenilikçilik, ekonomik kalkınma stratejimizin merkezinde yer alıyor. SOCAR’ın yeşil tahvilleri, Azerbaycan’ın küresel yeşil dönüşümdeki yerini güçlendiren önemli bir adımdır” ifadelerini kullandı.

SOCAR’ın yeşil tahviller yoluyla elde edeceği fonların, özellikle yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği projelerinde kullanılacağı açıklandı. Bu kapsamda güneş ve rüzgar enerjisi santralleri, enerji verimliliği uygulamaları ve düşük karbonlu teknolojilere yatırımlar önceliklendirilecek. Şirket yetkilileri, bu yatırımların SOCAR’ın karbon ayak izini azaltmaya ve Azerbaycan’ın iklim değişikliği ile mücadele hedeflerine katkı sağlayacağına dikkat çekti.

Yeşil tahvillerin ihraç edilmesiyle birlikte, Azerbaycan sermaye piyasalarında sürdürülebilir finansman araçlarının çeşitliliği de artmış oldu. Uzmanlara göre bu hamle, bölgesel ölçekte diğer enerji şirketlerine de örnek teşkil edebilir.

SOCAR’ın yeşil tahvil ihracı, sadece şirketin değil, Azerbaycan’ın da sürdürülebilir kalkınma yolculuğunda önemli bir eşik olarak değerlendiriliyor. Küresel finans piyasalarında artan yeşil finansman trendlerine uyum sağlayan bu adım, Azerbaycan’ı bölgesel enerji liderliğinden, yeşil dönüşüm liderliğine taşıma potansiyeline sahip.

SOCAR yetkilileri, yeşil tahvil ihraçlarının önümüzdeki dönemde daha geniş ölçekli ve uluslararası piyasalara da açılabileceğinin sinyalini verdi. Şirketin stratejik planları arasında, Avrupa ve Asya pazarlarında yeşil finansman olanaklarını artırmak da bulunuyor.

Enerji sektörü, dünyada yaşanan iklim krizi ve karbon salınımı problemleri nedeniyle dönüşüm geçiriyor. Sürdürülebilir finansman, bu dönüşümde kilit bir rol üstleniyor. SOCAR’ın yeşil tahvilleri ise sadece bir finansman aracı değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal sorumluluğun somutlaşmış hali olarak görülüyor.

Uzmanlar, yeşil tahvil piyasasının büyümesinin yatırımcıların ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) kriterlerine duyarlılığını artıracağını ve daha fazla şeffaflık ve hesap verebilirlik getireceğini belirtiyor. SOCAR’ın bu hamlesi, bölgedeki diğer enerji şirketlerine de sürdürülebilir finansman yolunda öncülük edebilir.

SOCAR’ın Bakü Fon Borsası’nda yeşil tahvilleriyle işlem görmeye başlaması, şirketin çevresel sürdürülebilirlik stratejilerini finansal araçlarla desteklediği yeni bir dönemi işaret ediyor. Bu girişim, hem Azerbaycan’ın ulusal enerji politikaları hem de küresel yeşil dönüşüm süreci açısından stratejik bir örnek teşkil ediyor.

Batarya Depolama Enerji Dönüşümünü Hızlandırıyor

Türkiye’nin enerji dönüşüm sürecinde kritik rol üstlenecek olan batarya enerji depolama sistemleri, hem enerji arz güvenliği hem de yenilenebilir kaynaklardan maksimum fayda sağlanması açısından stratejik öneme sahip hale geliyor. SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi tarafından yayımlanan SHURA GÜNDEM Mart 2025 sayısı, bu alandaki yeni gelişmeleri ve önerileri detaylı biçimde ortaya koyuyor.

Yenilenebilir enerji kaynaklarının artışıyla birlikte, Türkiye elektrik şebekesinde esneklik ihtiyacı hızla artıyor. Özellikle rüzgar ve güneş gibi değişken üretime sahip kaynakların şebekeye entegrasyonu, şebeke işletmecileri açısından yeni bir yönetim stratejisini zorunlu kılıyor. Batarya depolama sistemleri ise tam da bu noktada devreye giriyor; üretim ve tüketim arasındaki dengesizlikleri minimize ederken, yenilenebilir kaynaklardan sağlanan enerjinin şebekeye daha verimli bir şekilde aktarılmasını sağlıyor.

2035 Hedefleri İçin 10 GW Depolama Kapasitesi

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2024 sonunda duyurduğu 2035 hedefleri doğrultusunda Türkiye, rüzgar ve güneşte 120 GW toplam kurulu güce ulaşmayı planlıyor. Bu büyüme, sistemdeki değişken üretimin payını artıracak ve doğal olarak şebeke esnekliğine olan ihtiyacı daha da kritik hale getirecek. Bakanlık, 2028 yılına kadar toplam 10 GW batarya enerji depolama sistemi kurulumunu öncelikli hedef olarak belirledi.

SHURA’nın simülasyon verileri, batarya sistemlerinin doğru teknoloji ve coğrafi konumla planlanması halinde, şebekedeki hat yüklenmelerini ve yenilenebilir enerji kesintilerini (curtailment) belirgin oranda azalttığını gösteriyor. Özellikle rüzgar ve güneş üretiminin yoğun olduğu bölgelerde konumlandırılacak depolama sistemlerinin, enerji arzını dengelemede kritik rol oynayacağı değerlendiriliyor.

Bataryalarla “Sanal Güç Hatları” Dönemi

Raporda dikkat çeken önerilerden biri, batarya sistemlerinin “sanal güç hattı” mantığıyla değerlendirilmesi. Bu yaklaşım, yoğun yük altında çalışan iletim ve dağıtım hatlarındaki tıkanıklıkları azaltmak amacıyla, bataryaların lokal enerji depolama ve aktarım birimi gibi kullanılmasını öneriyor. Böylece ilave hat yatırımı yapılmadan, mevcut hatların daha verimli çalışması sağlanabiliyor.

Yatırımcı İçin Teşvik Şart

Ancak batarya yatırımları yalnızca sistem faydası odaklı planlandığında yatırımcı açısından sürdürülebilir olmayabiliyor. SHURA, bu nedenle depolama sistemlerinin hem sistem hem de yatırımcı perspektifinden birlikte ele alınması gerektiğini belirtiyor. Eğer maliyetler yatırımcı açısından yüksek kalırsa, kamu destekli sübvansiyonlar ve özel teşvik mekanizmaları devreye alınabilir.

Ayrıca, mevcut tarifeler nedeniyle depolama tesislerinin hem enerji alımında hem de şebekeye enerji vermesinde iki kez iletim/dağıtım bedeli ödemesi uygulaması, yatırım cazibesini azaltıyor. SHURA, bu bedellerin ülke ekonomisine katkılar dikkate alınarak yeniden düzenlenmesini öneriyor.

Negatif Fiyatlar ve Yan Hizmetler Piyasası İçin Adımlar

Raporda yer alan bir diğer dikkat çekici öneri ise, toptan satış elektrik piyasasında negatif fiyatların oluşumuna izin verilmesi. Bu sayede depolama sistemlerinin enerji arbitrajından daha fazla gelir elde edebilmesi ve yeni yatırımların teşvik edilmesi amaçlanıyor. Ek olarak, Yan Hizmetler Piyasası’na daha küçük kapasiteli depolama tesislerinin katılımını kolaylaştıracak düzenlemeler yapılması öneriliyor.

Kesintiler Asgariye İnecek

SHURA’nın 2035 yılı projeksiyonuna göre, yenilenebilir enerji santrallerine entegre edilecek toplam 4,3 GW kapasiteli ve 4 saatlik depolama imkanına sahip batarya sistemleri, yıllık bazda yaklaşık 4 TWh yenilenebilir enerji üretim kesintisinin önüne geçebilecek. Bu kazanım, hem kaynak israfını önleyecek hem de enerji arz güvenliğini artıracak önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Türkiye İçin Kritik Bir Dönemeç

Enerji dönüşümünde dünya ile yarışan Türkiye, batarya enerji depolama teknolojilerini sistemine entegre ederek, hem şebeke güvenliğini hem de yenilenebilir enerji yatırımlarının sürdürülebilirliğini garanti altına alabilir. Bu süreçte oluşturulacak net ve kapsamlı bir yol haritası, hem yatırımcıya hem de enerji sistemine kazandıracaktır.

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin yayımladığı “Türkiye için Batarya Enerji Depolama Seçenekleri” raporu ve Enerji Bakanlığı’nın 2035 vizyonu, Türkiye’nin bu alanda güçlü bir sıçrama yapabileceğinin göstergesi. Şimdi sıra, bu stratejileri sahada etkin uygulamalarla hayata geçirmektedir.

İklimlendirme sektöründe başarılar ödüllendirildi

Bosch Home Comfort Group Türkiye, iş ortaklarını “İklimlendirmenin Yıldızları” ödül gecesinde bir araya getirerek, 2024 yılının başarılarını kutladı ve 2025 yılına yönelik öngörülerini paylaştı. Bosch ve Buderus markalarının iş ortaklarının buluştuğu bu özel organizasyon, sektörün başarılı temsilcilerini ödüllendirmek ve geleceğe dair stratejileri paylaşmak amacıyla düzenlendi.

Sait Halim Paşa Yalısı’nda 28 Şubat’ta gerçekleştirilen etkinlik, konukların karşılanmasıyla başladı. Bosch Home Comfort Group Türkiye, Ortadoğu, Kafkasya ve Orta Asya Satış Genel Müdürü Kıvanç Arman, “Hep Birlikte Nasıl Başardık?” başlıklı sunumunda, şirketin 2024 yılındaki başarılarını ve iş ortaklarıyla kurulan güçlü bağların sektördeki önemini vurguladı.

Arman’ın sunumunun ardından, Pazarlama Direktörü Ali Aktaş’ın moderatörlüğünde ekonomist ve akademisyen Doç. Dr. Derya Hekim ile birlikte Türkiye ve dünya ekonomisinin genel durumu ve 2025 yılına yönelik ekonomik beklentiler üzerine bir söyleşi gerçekleştirildi.

Gecenin en heyecanlı anlarından biri, sektörün en başarılı iş ortaklarının ödüllendirildiği “İklimlendirmenin Yıldızları” ödül töreni oldu. Bosch Home Comfort Group, Bosch ve Buderus markalarıyla başarılı iş birliklerine imza atan iş ortaklarını çeşitli kategorilerde ödüllendirerek sektörün gelişimine katkı sunan firmaları onurlandırdı.

Ödüllerin sahiplerini bulmasının ardından konuklar, Sait Halim Paşa Yalısı’nın tarihi atmosferinde gala yemeğine katılarak geceyi keyifli bir şekilde noktaladı.

Bosch Home Comfort Group Türkiye, “Birlikte Yenileniyor. Birlikte Büyüyor. Birlikte Kutluyoruz.” mottosuyla düzenlediği bu özel gece ile iş ortaklarıyla olan güçlü bağını bir kez daha pekiştirdi. 2025 yılına dair yeni hedeflerin konuşulduğu, sektörün geleceğine yönelik değerli görüşlerin paylaşıldığı bu organizasyon, markanın yenilikçi vizyonunu ve iş ortaklarıyla birlikte büyüme kararlılığını gözler önüne serdi.

İş ortaklarını ödüllendirerek başarılarını taçlandıran Bosch Home Comfort Group, iklimlendirme sektöründeki yenilikçi çözümler ve iş birlikleri ile gelecekte de sektöre yön vermeye devam edeceğini bir kez daha ortaya koydu.

Viranşehir GES sürdürülebilir kalkınmaya katkı sunuyor

Yenilenebilir enerji yatırımlarıyla Türkiye’nin sürdürülebilir enerji hedeflerine katkı sağlayan Eksim Enerji, Şanlıurfa Viranşehir Güneş Enerji Santrali’nin ilk fazını devreye aldı. 191,4 MW kapasiteye ulaşacak santralin 45 MW’lık ilk fazı tamamlandı ve ticari işletmeye başladı. Eksim Enerji CEO’su Arkın Akbay, “Yaklaşık 2.800 dönümlük alanda gerçekleştirdiğimiz projede, 1 milyon saatlik mesai harcayarak ilk fazı devreye aldık. Bu başarı, hem şirketimizin hem de ülkemizin temiz enerji hedefleri açısından önemli bir adım” dedi.

Tamamlandığında 135 bin hanenin elektrik ihtiyacını karşılayacak olan Viranşehir GES, sadece enerji üretimiyle değil, bölgesel kalkınmaya yönelik sosyal sorumluluk projeleriyle de dikkat çekiyor. Tarıma elverişsiz taşlık alanların temizlenerek verimli hale getirilmesi gibi projelerle, yöre halkına doğrudan fayda sağlanması hedefleniyor.

1 milyon saatlik mesai ve büyük ölçekli yatırım

Eksim Enerji, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde rüzgar ve hidroelektrik santralleriyle önemli yatırımlar gerçekleştiren lider şirketlerden biri olarak dikkat çekiyor. Şirket, Viranşehir GES ile yenilenebilir enerji portföyüne güneş enerjisini de ekleyerek üretim kaynaklarını çeşitlendiriyor.

Zorlu arazi koşullarında büyük ölçekli bir projeyi hayata geçirdiklerini belirten Arkın Akbay, “Bakanlığımızın kabulüyle ticari işletmeye başlayan bu proje, ülkemizin enerji dönüşümüne katkı sağlamak açısından büyük bir öneme sahip. Kısa sürede mevcut 45 MW kapasiteyi artırarak toplam 191,4 MW’a ulaşacağız” dedi.

Bölge halkına sosyal ve ekonomik destek

Eksim Enerji’nin Viranşehir GES yatırımı, bölge halkına istihdam olanakları sunmanın yanı sıra, sosyal sorumluluk projeleriyle de fark yaratıyor. Santral sahasındaki taşlık alanların temizlenmesiyle, tarıma uygun yeni araziler oluşturuluyor. Akbay, “Yatırımlarımızı gerçekleştirirken, bulunduğumuz bölgelere uzun vadeli katkı sunmaya özen gösteriyoruz. Viranşehir’de de ekonomik gücü zorlayan taşlık alanları temizleyerek tarıma uygun hale getirdik. Yerel halkın bu alanlardan en verimli şekilde yararlanmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Yenilenebilir enerji hedefi: 2029’a kadar 2.200 MW kapasite

Eksim Enerji, sadece mevcut projeleriyle değil, geleceğe yönelik planlarıyla da sektörde fark yaratmaya devam ediyor. Şirket, 2029 yılına kadar ilave 1.463 MW kapasite hedefi doğrultusunda çalışmalarını hızlandırdı. Geçtiğimiz yıl Sakarya Geyve’de gerçekleştirdiği 80 milyon Euro’luk yatırım ile 9 yeni rüzgar türbinini devreye alan Eksim Enerji, şimdi de Şanlıurfa’daki güneş enerjisi santralinde büyümesini sürdürüyor.

Arkın Akbay, “Türkiye’nin yeşil enerji hedeflerine katkıda bulunarak, hem yurt içinde hem de yurt dışında stratejik projelerimizi devreye alacağız. 2029’a kadar 2.200 MW’ı aşan bir kurulu güce ulaşma hedefimize adım adım ilerliyoruz” dedi.

Eksim Enerji: Türkiye’nin yeşil geleceğine katkı sağlıyor

Eksim Enerji, rüzgar, hidroelektrik ve güneş enerjisi yatırımlarıyla Türkiye’nin temiz enerji dönüşümüne yön veren şirketlerden biri olarak konumlanıyor. Viranşehir GES projesiyle, karbon salımını azaltarak çevresel sürdürülebilirliği desteklerken, bölgesel kalkınmaya da önemli katkılar sunuyor.

Temiz enerjiye yapılan yatırımlar, Türkiye’nin enerji bağımsızlığı hedefleri açısından kritik bir rol oynarken, aynı zamanda daha yaşanabilir bir gelecek için önemli bir adım niteliği taşıyor. Eksim Enerji’nin hayata geçirdiği bu projeler, sadece bugünü değil, yarını da şekillendiren vizyoner yatırımlar olarak öne çıkıyor.

Sektörde ilk sürdürülebilir mobilite kredisi sağlandı

Operasyonel araç kiralama ve filo yönetiminde sürdürülebilir çözümleriyle dikkat çeken TEB Arval, Türkiye’de yeşil ulaşım dönüşümünü hızlandırmak adına Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan (EBRD) 50 milyon Euro’luk sürdürülebilir mobilite finansmanı alıyor. Sektörde bir ilk olma özelliği taşıyan bu kredi anlaşması, düşük karbonlu ulaşım çözümlerine geçişi hızlandırmayı amaçlarken, TEB Arval’in elektrikli ve şarj edilebilir hibrit araç filosunu genişletmesini sağlayacak.

TEB Arval, bu yatırım kapsamında bataryalı elektrikli araçlar (BEV) ve şarj edilebilir hibrit elektrikli araçlar (PHEV) dahil olmak üzere 1.200’den fazla yeni aracı filosuna katacak. Bu adım, sadece şirketin sürdürülebilirlik taahhütlerini güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda Türkiye’de operasyonel filo kiralama sektöründe karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik atılmış en büyük adımlardan biri olacak.

Türkiye’de kentleşmenin hızlanması ve ulaşımın çevresel etkilerinin artması, düşük karbonlu mobiliteye olan ihtiyacı her zamankinden daha önemli hale getiriyor. TEB Arval, 2027 yılına kadar filosundaki elektrikli araç oranını artırarak daha çevreci bir filo dönüşümünü desteklemeyi hedefliyor.

TEB Arval Genel Müdürü Kağan Yaşa, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “TEB Arval olarak sürdürülebilir mobilite çözümlerimizle operasyonel araç kiralama sektörünü dönüştürmeyi hedefliyoruz. Müşterilerimize sunduğumuz elektrikli araç kiralama hizmetleri yalnızca karbon salımını azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda sürdürülebilir ve yenilikçi çözümler geliştirme misyonumuzu da güçlendiriyor. EBRD ile gerçekleştirdiğimiz bu iş birliği, ülkemizde düşük karbonlu ulaşımın teşvik edilmesine önemli bir katkı sağlayacak.” ifadelerini kullandı.

EBRD Türkiye Başkan Vekili Mehmet Erdem Yaşar ise, “EBRD olarak, TEB Arval’in sürdürülebilirlik hedeflerini desteklemekten gurur duyuyoruz. Elektrikli araçları filosuna dahil etmek, sadece karbon ayak izini azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda sektöre de örnek teşkil ediyor. Bu yatırım, sürdürülebilir ulaşım çözümlerine geçişi hızlandırırken çevresel sorumluluğu artırma konusundaki kararlılığımızı ortaya koyuyor.” dedi.

EBRD, Türkiye’nin en büyük yatırımcılarından biri olarak 2009 yılından bu yana sürdürülebilir kalkınma projelerine 22 milyar Euro’nun üzerinde yatırım yaptı. TEB Arval ile yapılan iş birliği, bu vizyonun bir parçası olarak öne çıkarken, aynı zamanda Türkiye’de sürdürülebilir mobilite dönüşümünü destekleyen öncü projelerden biri olarak dikkat çekiyor.

TEB Arval’in hayata geçirdiği bu proje, operasyonel araç kiralama sektöründe daha çevreci ve düşük emisyonlu çözümler sunma yönündeki önemli bir adım olarak kabul ediliyor. Elektrikli araç kullanımının yaygınlaşmasıyla, şirketlerin karbon salımını azaltma hedeflerine ulaşmaları daha kolay hale gelirken, bu tür yatırımlar sürdürülebilir bir ulaşım sisteminin temel taşlarını oluşturuyor.

Türkiye’de yeşil dönüşüm hız kazanırken, TEB Arval’in sürdürülebilir mobiliteye yönelik bu yatırımı, sektörde çevre dostu bir dönüşümün başlangıcı olarak yeni bir dönemin kapılarını aralıyor.

Polisan Kansai’den Dayanıklı Çözüm

Polisan Kansai Boya, kullanıcı dostu yaklaşımıyla boya sektöründe ezber bozan yeni ürünü X1 All yenileme boyasını piyasaya sundu. Isıya, suya, neme ve kimyasallara dayanıklı yapısıyla dikkat çeken X1 All, ön hazırlık veya astarlama gerektirmeden her yüzeye uygulanabiliyor. Ev dekorasyonunu kolayca yenilemek isteyenler için geliştirilen bu inovatif ürün, mekanlara modern ve estetik bir dokunuş sağlarken, büyük tadilatlara gerek bırakmadan pratik çözümler sunuyor.

Boyama öncesi yüzey hazırlığı, astar kullanımı ve zorlu uygulama süreçleri artık geride kalıyor. X1 All, mutfak dolaplarından tezgahlara, fayanstan beyaz eşyalara kadar her yüzeye doğrudan uygulanabilme avantajı sunuyor. Üstelik, çizilmeye ve lekelere karşı üstün dayanıklılığı sayesinde, sık kullanım alanlarında bile uzun ömürlü bir koruma sağlıyor.

Su bazlı, kokusuz ve yarı mat yapısıyla kullanıcıların konforunu ön planda tutan X1 All, çocuklu aileler için güvenli bir alternatif sunarak, evde pratik yenileme yapmayı keyifli hale getiriyor. Özellikle dekorasyonunu sık sık yenilemeyi sevenler için hem ekonomik hem de yaratıcı çözümler sunuyor.

Boya sektöründe devrim niteliğinde bir özellik sunan X1 All, vernikle uygulandığında 200 dereceye kadar ısı dayanımı sağlayarak mutfak ve banyo gibi zorlu kullanım alanlarında fark yaratıyor. Sıcak tencere ve çaydanlıkları mutfak tezgahına koyarken yaşanan endişeler son buluyor. Kimyasal maddelere ve temizlik ürünlerine karşı yüksek dayanıklılığı sayesinde banyo ve mutfaklarda uzun ömürlü bir kullanım sunuyor.

X1 All yalnızca iç mekanlarda değil, yüksek UV dayanımı sayesinde dış cephelerde de üstün performans sunuyor. Renklerin uzun süre canlı kalmasını sağlayarak güneş ışınlarına karşı koruma sağlıyor. Çatlama ve kabarma yapmayan özel formülüyle, her mevsime uygun bir çözüm sunarak uzun ömürlü bir kullanım vadediyor.

Boya sektöründe her yüzey için ayrı ürün kullanma zorunluluğunu ortadan kaldıran X1 All, fayanstan seramiğe, mermerden cama, ahşaptan metal ve plastiğe kadar geniş kullanım alanına sahip. Kullanıcılar, mutfak dolaplarını, beyaz eşyalarını veya aksesuarlarını tek bir ürünle yenileyerek, maliyet ve zamandan tasarruf edebiliyor.

Kullanıma hazır olarak sunulan X1 All, boyama sürecini zahmetsiz hale getiriyor. Boyayı uygulamadan önce yüzeyi temiz bir bezle silmek yeterli oluyor. İlk kat uygulandıktan sonra yalnızca 45 dakika bekleyerek ikinci kat atılabiliyor ve işlem tamamlanıyor.

Core-Shell teknolojisi ile üretilen X1 All, dekoratif görünümüyle mekanları özgün bir atmosfere kavuşturuyor. Geniş renk seçenekleriyle farklı zevklere hitap eden bu ürün, her tarza uyum sağlayarak kişisel dekorasyon tercihlerini ön plana çıkarmayı sağlıyor.

X1 All, dekorasyon tutkunlarına ve yeniliği sevenlere yaratıcı bir alan sunuyor. Dolapların rengini değiştirerek mekana modern bir hava katmak, ev aksesuarlarını boyayarak yeni bir atmosfer yaratmak artık çok daha kolay.

Oyuncak Güvenliği Standardı’na (EN71-3) uygun olan X1 All, çocukların temas ettiği yüzeylerde güvenle kullanılabiliyor. Özellikle ailelerin ve dekorasyon severlerin favorisi olmaya aday bu ürün, boyama sürecini zahmetsiz hale getirerek herkesin kolayca yenilik yapmasını sağlıyor.

X1 All ile boya yapmayı zahmet olmaktan çıkaran Polisan Kansai, sektörde büyük bir dönüşüm başlatıyor. Artık herkes, mekanlarını pratik bir şekilde yenileyerek hayatına renk katabilecek.

Borusan, mesleklerin cinsiyeti olmadığını gösterdi

Borusan Grubu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için hazırladığı farkındalık kampanyasıyla yapay zekâ teknolojilerindeki cinsiyetçi önyargılara dikkat çekti. “Mesleğin Cinsiyeti Olmaz” başlıklı kampanya filmi, algoritmaların toplumsal kalıp yargılarla nasıl şekillendiğini gözler önüne sererek, teknoloji dünyasında kadınların daha fazla yer alması gerektiğini vurguluyor.

Dijital Dünyadaki Eşitsizlik

Borusan’ın kampanya filminde, yapay zekâdan “ofiste çalışan biri”, “başarılı bir CEO”, “bir mühendis” ve “bir teknisyen” görselleri üretmesi isteniyor. Ancak sonuçlar çarpıcı: Yapay zekâ, tüm bu meslekler için sadece erkek görselleri sunuyor. Alternatifler istendiğinde bile yapay zekânın ürettiği görüntüler yine erkek odaklı oluyor.

Bu durum, yapay zekânın eğitildiği veri setlerinin ve algoritmaların, toplumun mevcut cinsiyet rollerini ve eşitsizliklerini nasıl yansıttığını açık bir şekilde ortaya koyuyor. Yapay zekâ tarafsız değildir, onu eğiten insanlar gibi önyargılar taşır. Algoritmalar, geçmişte kadınların belirli meslek gruplarında daha az temsil edilmesinden etkilenerek, bu önyargıları devam ettiren sonuçlar üretmeye devam ediyor.

Borusan: “Kadınlar Teknolojide Güçlenmeli”

Borusan Grubu, yapay zekânın sadece bir yazılım değil, insan algılarının ve toplumsal kabullerin bir yansıması olduğunu hatırlatıyor. Teknoloji dünyasında daha fazla kadının yer almasının, bu tür önyargıları kırmak için kritik olduğuna dikkat çekiyor. Kadın mühendisler, yazılım geliştiriciler ve veri bilimciler, yapay zekânın eşitlikçi ve kapsayıcı bir şekilde gelişmesinde kilit bir rol oynayabilir.

Borusan, bu filmle yalnızca bir farkındalık yaratmayı değil, aynı zamanda “Kadınlar her meslekte yer alabilir, teknolojiye yön verebilir ve toplumu dönüştürebilir” mesajını güçlü bir şekilde vurgulamayı amaçlıyor. Geleceğin teknolojisini inşa ederken, yapay zekânın sadece verilerden değil, eşitlikçi bir anlayıştan beslenmesi gerektiğini belirtiyor.

Kampanya Ses Getirdi

Borusan’ın Havas Engage iş birliğiyle hazırladığı kampanya, dijital platformlarda büyük ilgi gördü. Film, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yalnızca sosyal yaşamda değil, teknoloji dünyasında da nasıl devam ettirildiğini gözler önüne sererek önemli bir tartışma başlattı.

Borusan Grubu, kadınların eğitimde, iş dünyasında ve toplumsal alanda daha fazla yer almasının sadece eşitlik değil, aynı zamanda daha adil ve gelişmiş bir gelecek için zorunluluk olduğunu vurgulamaya devam ediyor. Yapay zekâ ve dijitalleşmenin şekillendirdiği yeni dünyada, kalıp yargıları yıkan ve kadınların gücünü öne çıkaran projeler önemini koruyor.

Reklam Kampanyası Linki: Mesleğin Cinsiyeti Olmaz

Kadın Mühendisler Nükleer Güce Katkı Sağlıyor

Türkiye’nin ilk nükleer enerji santrali olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde (NGS), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında anlamlı bir etkinlik düzenlendi. Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom tarafından Mersin’de inşa edilen santralde çalışan kadın mühendisler, bu özel günde sahadaki kritik noktaları ziyaret ederek mesleklerindeki deneyimlerini paylaştılar.

Etkinlik boyunca, Akkuyu NGS sahasının en yüksek noktasından dünyanın en güçlü paletli vinçlerinden birinin bulunduğu alana, 1’inci Güç Ünitesi’nin kara pompa istasyonundan NGS işletme personelinin eğitim gördüğü merkezlere kadar birçok önemli nokta gezildi. Bu organizasyon, kadın mühendislerin nükleer enerji sektöründe oynadığı önemli role dikkat çekti.

Kadınların Nükleer Enerjideki Gücü

Akkuyu Nükleer A.Ş. Genel Müdürü Sergey Butckikh, etkinlik vesilesiyle yaptığı konuşmada, santralde çalışan kadınların projeye katkılarını vurguladı. Akkuyu NGS sahasında 4.000’den fazla kadının çalıştığını belirten Butckikh, şirket çalışanlarının yaklaşık üçte birinin kadınlardan oluştuğunu ifade etti. Kadınların sadece teknik işlerde değil, araştırma-geliştirme ve proje faaliyetlerinde de yer aldığını söyleyen Butckikh, “Kadınlarımız resmi görevlerini en verimli şekilde yerine getirmenin yanı sıra, Rosatom’un çeşitli girişimlerinde de aktif olarak rol alıyor. Uluslararası mentorluk programlarından, Nükleer Endüstride Kadın Forumu toplantılarına kadar pek çok prestijli platformda etkinlik gösteriyorlar” dedi.

Akkuyu NGS’de görev yapan kadın mühendisler de etkinlik boyunca kendi deneyimlerini paylaştılar. Elektrik Birimi Röle Koruma Uzmanı Elif Başak Günay, Türkiye’nin ilk nükleer santralinde çalışmanın hem bir gurur hem de büyük bir sorumluluk olduğunu vurguladı. “Nükleer endüstri, ileri teknolojiyle çalışma fırsatı sunuyor ve kadınlar için bilgi yoğun mesleklerde yeni ufuklar açıyor” diyen Günay, bu alanda kariyer hedefi olan kızları zorluklardan korkmamaya ve kendilerini geliştirmeye davet etti.

Çevre Koruma Birimi Kıdemli Uzmanı Merve Kolukısaoğlu ise Akkuyu NGS sahasında çevre güvenliğinin en yüksek standartlarda uygulandığını belirtti. Çevresel izleme sistemleri ve radyolojik güvenlik önlemlerinin titizlikle takip edildiğini ifade eden Kolukısaoğlu, düzenli kontrol ziyaretleri ve sıkı çevre denetimlerinin santral sahasında öncelikli olduğunu dile getirdi.

Devreye Alma ve Ayarlama Bölümü Uzmanı Canan Hayran Alatlı, Akkuyu NGS’de çalışan eşinden ilham alarak nükleer sektöre adım attığını anlattı. Kariyer ve aile hayatını dengelemek konusundaki deneyimlerini paylaşan Alatlı, santralin bölge kalkınmasına ve Türk ekonomisine sağladığı katkıların altını çizdi.

Kadınlara Özel Kutlama

Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle Akkuyu NGS’de çalışan kadın mühendislere ve etkinlik katılımcılarına çiçekler takdim eden Sergey Butckikh, kadınların nükleer sektördeki varlığının giderek güçlendiğini belirtti. Kadın mühendislerin enerjisi ve azmi, Türkiye’nin ilk nükleer santralinde sadece iş gücü açısından değil, geleceğe yön veren bir vizyonun şekillenmesinde de belirleyici bir rol oynuyor.

Akkuyu NGS’de kadınların sahadaki etkinliği, nükleer enerji sektörünün artık erkek egemen bir alan olmaktan çıktığını ve kadın mühendislerin teknolojinin en ileri noktalarında başarıyla görev aldığını gözler önüne serdi. Bu etkinlik, nükleer enerji alanında çalışmak isteyen genç kadınlar için de ilham kaynağı oldu.

Kadın teknisyenler rüzgar türbinlerine yön veriyor

Enerji sektöründe toplumsal cinsiyet eşitliğini güçlendirmeyi amaçlayan Enerjisa Üretim, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde önemli bir dönüşüme imza atıyor. REDKA (Rüzgarı Enerjiye Dönüştüren Kadınlar) programıyla kadın mühendis ve teknisyenleri sektöre kazandıran şirket, Türkiye’nin ilk tamamen kadın ekibiyle yönetilen rüzgar santrali olan Ovacık RES’i hayata geçirerek bir ilki gerçekleştiriyor.

Kadınların enerjideki gücü Ovacık RES’te hayat buluyor

Enerjisa Üretim’in yenilenebilir enerji yatırımları arasında yer alan Ovacık RES, sadece enerji üretmekle kalmıyor, kadın istihdamına sağladığı katkıyla sektörde dönüşüm yaratıyor. Manisa’daki santral, teknik bakım, işletme yönetimi ve güvenlik dahil olmak üzere tamamen kadın çalışanlardan oluşan ekibiyle fark yaratıyor. Avrupa’nın en büyük rüzgar enerjisi projelerinden biri olan YEKA RES-2 kapsamında hayata geçirilen santral, kadın istihdamına verdiği önemle sektörde örnek teşkil ediyor.

REDKA programı: sahada kadın gücü

Enerjisa Üretim’in yürüttüğü REDKA programı, kadın mühendis ve teknisyenleri yenilenebilir enerji sektörüne kazandırarak sahada aktif rol almalarını sağlıyor. Program kapsamında kadınlar, rüzgar enerjisi teknolojileri, bakım-onarım süreçleri ve operasyon yönetimi gibi kritik alanlarda eğitim alarak sektöre adım atıyor. Ovacık RES’te görev yapan kadınlar, bu süreçte hem teknik bilgilerini geliştiriyor hem de sektörde güçlü bir yer edinme fırsatı buluyor.

Kadınların potansiyelini açığa çıkarmak zorundayız

Enerjisa Üretim İnsan ve Kültür Genel Müdür Yardımcısı Ayşegül Gürkale, kadınların enerji sektöründe daha fazla yer alması gerektiğini belirterek şunları söyledi:

“Uzun yıllardır erkek egemen bir sektör olarak görülen enerji alanında önemli bir değişim başlattık. Ovacık RES, tamamen kadınlardan oluşan ekibiyle Türkiye’de ve çevre coğrafyada bir ilk. Kadın istihdamını artırmak bir sosyal sorumluluk projesi değil, sürdürülebilir bir geleceğin gerekliliğidir. REDKA programımızla mühendis ve teknisyen kadınları sektöre kazandırdık, bugün Ovacık RES tamamen onların yönetiminde. Yenilenebilir enerji alanında kadın istihdam oranını yüzde 60’a çıkarmayı hedefliyoruz. 8 Mart’ın sadece sembolik bir gün olmasının ötesinde, kadınların yeteneklerini ortaya koyabileceği fırsatlar yaratmak gerektiğine inanıyoruz.”

Kadın çalışanlar deneyimlerini paylaşıyor

Ovacık Santrali İşletme Mühendisi Saadet Çekemoğlu, bu projede yer almaktan duyduğu gururu dile getirerek şunları söyledi:

“Enerji sektörü fiziksel zorluklar içerebilir ama biz kadınlar her sektörde başarı gösterebiliriz. Ovacık RES’te çalışmak benim için büyük bir anlam taşıyor. Rüzgar türbinleriyle iç içe olmak, enerji üretimine katkı sağlamak ve bu projede öncü olmak benim için büyük bir gurur kaynağı.”

Ovacık Santrali İşletme Teknisyeni Zelihanur Güler ise enerji sektörüne adım atma sürecini şöyle anlattı:

“Bu sektörü hep erkeklere özgü bir alan olarak görüyordum. Ancak Ovacık RES’in kadınlar tarafından yönetileceğini duyduğumda, ‘Ben de yapabilirim’ dedim. REDKA programı sayesinde türbin bakımı ve yüksek gerilim sistemleri gibi teknik konularda eğitim aldım. Başta türbin kulelerinin yüksekliği beni korkutuyordu, ama eğitimlerle korkumu yendim ve artık bu işi tutkuyla yapıyorum. Kadınların bu sektörde güçlü olabileceğini herkese göstermek istiyorum.”

Enerji dönüşümünde kadınların rolü artıyor

Enerjisa Üretim, Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi ve Kadının Güçlenmesi Prensipleri (WEPs) doğrultusunda kadınların sektörde daha fazla yer almasını sağlamak için çalışmalarını sürdürüyor. Ovacık RES ve REDKA programı, enerji sektöründe kadınların güçlenmesine yönelik somut adımların atıldığı başarılı projeler olarak öne çıkıyor.

Türkiye’nin enerji sektöründe eşitliği teşvik eden bu dönüşüm hareketi, yalnızca bir istihdam projesi değil, aynı zamanda kadınların yenilenebilir enerji alanında daha fazla yer almasını sağlayacak bir model sunuyor. Enerjisa Üretim, kadınların enerjisiyle geleceğe yön vermeye devam ediyor.

AVM’lerde yenilenebilir enerji kullanımı hızla artıyor

Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği (AYD) ile Akademetre Research tarafından hazırlanan “Sürdürülebilirlik ve Enerji Endeksi”nin sonuçları kamuoyuyla paylaşıldı. Maslak Orjin Plaza’da düzenlenen lansmanda, sektörde enerji tüketimi ve karbon salınımının ilk kez sistematik bir şekilde ölçüldüğü endeksin detayları açıklandı.

AVM’lerin çevresel etkilerini somut verilerle analiz etmeyi amaçlayan bu çalışma, elektrik, su ve doğalgaz tüketimini değerlendirerek karbon ayak izinin belirlenmesine olanak sağlıyor. Türkiye genelinde 13,9 milyon metrekare kiralanabilir alan baz alınarak oluşturulan endekste, sektörün karbon salınımı şeffaf bir şekilde raporlandı. Verilere göre, Türkiye’deki AVM’lerin ortalama karbon ayak izi yıllık 65,4 kgCO₂e/m² olarak hesaplandı. Elektrik kaynaklı karbon salınımı 63,6 kgCO₂e/m²/yıl olurken, doğalgaz kaynaklı emisyon 1,56 kgCO₂e/m² olarak belirlendi.

AYD Başkanı Nuri Şapkacı, iklim krizinin etkilerine dikkat çekerek, AVM’lerin sürdürülebilirlik adımlarını hızlandırması gerektiğini vurguladı. Geçtiğimiz yıl başlatılan kapsamlı sürdürülebilirlik çalışmalarının ikinci fazının tamamlandığını belirten Şapkacı, bu raporun sektöre yol gösterici olacağını ifade etti. AYD Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Cem Eriç ise sektör genelinde ortak hareket etmenin önemine değinerek, karbon ayak izinin azaltılması için kolektif çözümler üretilmesi gerektiğini belirtti.

Alışveriş merkezlerinde yenilenebilir enerji kullanımı da endeksin öne çıkan konularından biri oldu. Güneş Enerji Sistemleri (GES) kullanan AVM’lerde, ortak alan elektriğinin yüzde 40,3’ünün yenilenebilir kaynaklardan sağlandığı ortaya kondu. Yapılan analizler, GES yatırımları ile AVM’lerin karbon ayak izinde yıllık yüzde 20’ye kadar azalma sağlanabileceğini gösterdi.

Türkiye’deki AVM’lerin karbon salınımı uluslararası kriterlerle kıyaslandığında, dünya genelinde enerji verimliliği önlemi alınmamış AVM’lerin karbon ayak izinin 100-150 kgCO₂e/m²/yıl seviyelerinde olduğu belirtiliyor. Türkiye’deki alışveriş merkezleri bu seviyenin altında kalarak daha iyi bir performans sergiliyor.

Bu endeks, sadece sektördeki enerji tüketimini ölçmekle kalmayıp, aynı zamanda AVM’lerin sürdürülebilirlik stratejilerine yön verecek bir rehber niteliği taşıyor. Gelecek dönemlerde enerji verimliliğini artırıcı önlemler ve karbon salınımını düşürmeye yönelik stratejilerin daha fazla gündeme gelmesi bekleniyor.

Yeşil alüminyum stratejisi güçlenmeye devam ediyor

Eti Alüminyum, üretimde sürdürülebilir enerji kullanımını artırmak için üç yeni güneş enerjisi santrali yatırımı yapıyor. Türkiye’nin alüminyum ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayan şirket, mevcut enerji projelerine ek olarak Gaziantep, Sivas ve Çumra’da yeni GES yatırımlarını hayata geçirerek yenilenebilir enerji kapasitesini genişletecek.

Konya’da düzenlenen iftar programında yerel basınla bir araya gelen Eti Alüminyum Genel Müdürü Mehmet Arkan, şirketin üretimde yenilenebilir enerjiye verdiği önemi vurguladı. Arkan, Seydişehir’deki mevcut dört güneş enerjisi santralinin ardından, haddehane yatırımıyla birlikte yeni santrallerin devreye alınacağını belirtti. Gaziantep’teki santralin bu yıl temmuz ayında tamamlanacağını, Sivas ve Çumra’daki santrallerin ise 2026’da faaliyete geçeceğini açıkladı. Üç yeni santralle birlikte şirketin güneşte toplam kurulu gücü 334 megavata ulaşacak.

Eti Alüminyum’un planladığı haddehane yatırımı da stratejik sektörler için kritik öneme sahip. Mehmet Arkan, savunma sanayii, uçak gövdeleri, gemi endüstrisi gibi alanlarda kullanılan alüminyum hadde ürünlerinin ithalatını azaltmayı hedeflediklerini belirterek, yeni tesisin yıllık 100 bin ton üretim kapasitesiyle faaliyete başlayacağını, ilerleyen dönemde bu kapasitenin 250 bin tona kadar çıkabileceğini söyledi.

Yatırımlarının hem ülke ekonomisine katkı sunduğunu hem de cari açığın kapanmasına destek olduğunu belirten Arkan, Eti Alüminyum’un yenilenebilir enerjiyle entegre üretim modelini sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda büyütmeye devam edeceğini ifade etti.

Solarex, iş birliklerine ev sahipliği yapıyor

Güneş enerjisi teknolojilerinde yeniliklerin ve uluslararası iş birliklerinin merkezi olan Solarex İstanbul, 17. kez sektör profesyonellerini bir araya getirmeye hazırlanıyor. 10-12 Nisan 2025 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenecek fuar, büyüyen sektörle birlikte genişleyen alanları ve güçlü katılımcı listesiyle dikkat çekiyor.

Sektörün en büyük üç güneş enerjisi fuarından biri olarak kabul edilen Solarex İstanbul, 65 bin metrekarelik geniş fuar alanında, üreticilerden yatırımcılara, sektördeki en önemli isimleri buluşturarak yeni iş fırsatları yaratıyor. Fuar, ticari anlaşmaların yanı sıra konferanslar, paneller ve özel oturumlarla sektörün geleceğine dair önemli tartışmalara da ev sahipliği yapacak.

Bu yıl fuar kapsamında güneş enerjisinde depolama çözümleri için özel bir salon da yer alacak. Yenilenebilir enerji alanındaki dönüşüme liderlik eden bu bölüm, gelişmiş depolama teknolojileri ve enerji verimliliği üzerine odaklanacak. Aynı zamanda, uluslararası akademisyenler ve sektör liderlerinin sunumlarıyla gerçekleşecek enerji kongresi, küresel enerji dönüşümüne ışık tutacak.

500’den fazla firmanın 1000’e yakın dünya markasıyla temsil edileceği Solarex İstanbul, sürdürülebilir enerji yatırımları için uluslararası ticaretin buluşma noktası olmaya devam ediyor. Düşük karbonlu ekonomiye geçişin hızlandığı günümüzde, sektör profesyonelleri, yeni iş birlikleri ve stratejik ortaklıklar için bir araya gelecek.

Enerji sektörünün en önemli etkinliklerinden biri olan Solarex İstanbul’da yerinizi almak için geç kalmayın. Detaylar ve kayıt için: www.solarexistanbul.com

Enerji sektöründe yapay zeka devrimi başladı

Getac, yapay zeka destekli ve tamamen dayanıklı yeni nesil B360 ve B360 Pro dizüstü bilgisayarlarını duyurdu. Kamu hizmetleri, saha operasyonları ve savunma sektörlerine yönelik geliştirilen bu modeller, Intel® Core™ Ultra Serisi 2 işlemciler ve Intel® AI Boost teknolojisi ile yüksek performans sunuyor.

B360, saha hizmetlerinde hızlı ve güvenilir veri işlemeye olanak tanırken, B360 Pro savunma alanında gelişmiş güvenlik çözümleri sunuyor. Her iki model de gerçek zamanlı işleme, veri gizliliği ve çevrimdışı yapay zeka desteği sağlayarak operasyonel verimliliği artırıyor.

Dayanıklılık ve Gelişmiş Bağlantı Seçenekleri

MIL-STD-810H ve IP66 sertifikalarıyla dayanıklılığı kanıtlanan cihazlar, zorlu koşullarda bile kesintisiz çalışabiliyor. Thunderbolt™ 4 bağlantı noktaları, WiFi 7 desteği ve LifeSupport çalışırken değiştirilebilir pil teknolojisi, uzun süreli ve verimli kullanım sağlıyor.

B360 Pro, ek olarak yüksek kapasiteli çift pil, NVIDIA Quadro RTX A500 grafik kartı ve genişletilebilir depolama seçenekleri ile daha güçlü bir donanım sunuyor. Ayrıca, güvenli kimlik doğrulama için akıllı kart okuyucu, RFID ve parmak izi tarayıcı desteği içeriyor.

Sektörel Özelleştirme Seçenekleri

B360 ve B360 Pro, farklı sektörlerin ihtiyaçlarına göre özelleştirilebiliyor. Saha hizmetlerinde hızlı veri işleme, kamu sektöründe hassas ölçüm ve haritalama, savunma alanında ise komuta ve kontrol operasyonları için optimize edilebiliyor. Getac’ın sunduğu donanım ve yazılım entegrasyonları, işletmelerin operasyonel gereksinimlerine tam uyum sağlıyor.

Getac Technology Corporation Başkanı James Hwang, yapay zekanın sektörlerdeki önemine vurgu yaparak, yeni modellerin AI kullanımını hızlandıracağını belirtti. B360 ve B360 Pro’nun Nisan ayında satışa sunulması planlanıyor.

Daha fazla bilgi için: www.getac.com

OPET’ten Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Hamlesi

OPET, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü, toplumsal dönüşümde kadının gücüne vurgu yapan yeni reklam filmiyle karşılıyor. Kadın Gücü Projesi’nden ilhamla hazırlanan film, tek bir adımın nasıl büyük bir harekete dönüşebileceğini anlatıyor.

Enerji sektöründe kadın istihdamını artırarak önemli bir değişime öncülük eden OPET, bu özel günde yayınladığı filmde, “Kadınların gücüyle değişen yollar, geleceğe açılan kapılardır” mesajını veriyor. Hikâye, akaryakıt satış yetkilisi bir kadının OPET Kadın Gücü üniformasıyla yürüyüşe başlamasıyla ilerliyor. Yolda kendisine katılan kadınlarla birlikte güçlenen bu hareket, değişimin kolektif bir çabayla mümkün olduğunu vurguluyor. Filmin sonunda OPET, “Gücünüzle değiştirdiğiniz yolda yürümekten gurur duyuyoruz. Kadınlar Gücünüz Kutlu Olsun!” mesajıyla kadın emeğine olan desteğini ifade ediyor.

Tatbiki İstanbul Reklam Ajansı tarafından hazırlanan filmin yapımcılığını Hokus Film üstlenirken, yönetmen koltuğunda Aslı Çelikel oturuyor. Çekimlerinde 70 kadın oyuncunun yer aldığı film için özel bir beste de yapıldı.

Kadın Gücü Projesi ile 81 İlde 4 Bini Aşan Kadın İstihdamı

OPET, 2018 yılında “Mesleğin cinsiyeti olmaz” anlayışını toplumda yaygınlaştırmak amacıyla Kadın Gücü Projesi’ni hayata geçirdi. Kadın istihdamına yönelik bu adım, enerji sektöründe büyük bir dönüşümün kapısını araladı.

Projenin başlangıcında OPET istasyonlarında 1.541 kadın çalışan bulunurken, bu sayı %164’lük artışla 4.066’ya yükseldi. Kadın çalışan oranı ise %8’den %23’e ulaştı. Türkiye’nin 81 ilinde kadın çalışanlarıyla hizmet veren OPET ve Sunpet, sektörde kadın istihdamını teşvik eden önemli aktörlerden biri haline geldi.

Kasım 2023’te ise OPET, Kadın Gücü Projesi’nin kapsamını genişleterek, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) iş birliğiyle “Eşitsek Fark Eder” Projesi’ni başlattı. Bu proje ile BM Kadının Güçlenmesi Prensipleri (WEPs) doğrultusunda, hem genel müdürlük bünyesinde hem de tüm istasyonlarda toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyen politikalar geliştirilmesi amaçlanıyor.

Reklam Filmi Künyesi

Reklamveren: OPET

Reklamveren Yetkilileri: Mehmet Alpinanç, Ceren Saygıner, Buse Yılmaz, Tuğçe Sak, Gökçin Mert

Kurumsal İletişim Yetkilileri: Gül Altan Yeltik, Tümay Ergezen, İpek Duman Ökek, İrem Koçtaş Çalışır

Reklam Ajansı: Tatbiki İstanbul

Yapım Şirketi: Hokus Film

Yönetmen: Aslı Çelikel

Reklam Müziği: MCE Müzik & Jingle Can

Medya Planlama/Satınalma: Media Connect

PR Ajansı: MESE Halkla İlişkiler ve İletişim Danışmanlığı

Reklam filmini izlemek için: https://youtu.be/aKTLops0GqA?si=Q3JtRgzXhVlaeZZB

Dijital ile güvenlik operasyonları güçleniyor

Havacılık sektöründeki köklü deneyimiyle güvenlik alanında fark yaratan TAV Güvenlik, profesyonelliğini sahaya taşıyarak hizmet yelpazesini genişletmeye devam ediyor. Yalnızca havalimanlarıyla sınırlı kalmayan şirket, limanlardan elçiliklere, enerji santrallerinden alışveriş merkezlerine kadar stratejik noktalarda güvenlik çözümleri sunuyor. Aynı zamanda ev ve ofisler için de 7/24 koruma hizmeti sağlıyor.

TAV Güvenlik, 1997 yılından bu yana, fiziki güvenlikten elektronik sistemlere, VIP koruma hizmetlerinden risk analizine kadar geniş kapsamlı çözümler geliştiriyor. Gelişmiş güvenlik teknolojileriyle entegre edilen hizmetleri sayesinde, biyometrik tanıma, akıllı kameralar ve elektronik güvenlik sistemleriyle donatılmış operasyonlar yürütüyor. Şirket, bugün 150’den fazla tesisin güvenliğinden sorumlu olarak sektör standartlarını belirlemeye devam ediyor.

Güvenlikte İnsan Odaklı Bütüncül Yaklaşım

TAV Güvenlik, güvenliği yalnızca teknolojik çözümlerle değil, insan odaklı bir anlayışla ele alıyor. Çalışanlarının uzmanlığını artırmayı amaçlayan şirket, TAV Akademi çatısı altında düzenli eğitimler sunarak sektöre nitelikli profesyoneller kazandırıyor. Kamera izleme sistemlerinden biyometrik doğrulama teknolojilerine kadar birçok yeniliği operasyonlarına entegre eden şirket, dijitalleşmeyi iş süreçlerinin merkezine alarak güvenlik hizmetlerini sürekli güncelliyor.

Dünya çapındaki güvenlik trendlerini yakından takip eden TAV Güvenlik, her proje için özel risk analizleri yaparak, proaktif güvenlik stratejileri geliştiriyor. Bu yaklaşım, tehditlerin önceden tespit edilmesine ve hızlı çözümler üretilmesine olanak tanıyor.

Risk Analizi ile Çözüm Odaklı Hizmet Anlayışı

TAV Güvenlik Genel Müdürü Turgay Şahan, güvenlik sektöründe değişen dinamiklere vurgu yaparak, şirketin risk analizi temelli hizmet anlayışına dikkat çekiyor. Şahan, “Sektördeki yenilikçi projeler ve iş birlikleriyle lider konumumuzu güçlendirmeyi hedefliyoruz. Risk analizi odaklı güvenlik çözümleri geliştiriyor, dijitalleşme ve siber güvenlik entegrasyonu gibi alanlarda projeler yürütüyoruz. Kriz yönetimi ve eğitim konularındaki gelişmelerle, müşteri ihtiyaçlarına yönelik çözüm odaklı bir hizmet sunuyoruz.” ifadelerini kullanıyor.

Dijitalleşme, Güvenlik Operasyonlarının Ayrılmaz Parçası

TAV Güvenlik’in dijitalleşmeye verdiği öneme değinen Şahan, “Teknoloji, güvenlik sektöründe giderek daha kritik bir rol oynuyor. Guardware gibi dijital devriye ve raporlama sistemleriyle, yapay zeka destekli güvenlik çözümleri geliştiriyoruz. Devriye planlama, takip ve otomatik raporlama sunan sistemler sayesinde operasyonel verimliliği artırıyor, ekiplerin daha etkin çalışmasını sağlıyoruz.” dedi. Şirket, önümüzdeki dönemde de dijital dönüşüme yatırımlarını sürdüreceğini belirtiyor.

Her Projeye Özel Güvenlik Çözümleri

Güvenlik hizmetlerinin temel taşlarından biri olan risk analizinin önemini vurgulayan Şahan, operasyonel süreçlerin optimize edilmesi adına detaylı saha analizleri, tehdit ve zafiyet değerlendirmeleri gerçekleştirdiklerini ifade ediyor. TAV Güvenlik, müşteri ihtiyaçlarına özel çözümler üretmek için dijital sistemlerden simülasyon testlerine kadar birçok yöntemi kullanıyor.

Stratejik Hedef: Sektörde Daha Geniş Bir Kapsama Alanı

Gelecek planları doğrultusunda tersane, AVM, terminal ve lojistik alanlarında faaliyet gösteren işletmeleri

Borçelik, CDP Su Güvenliği Programı’nda Liderlik Seviyesinde

Borusan Grup şirketlerinden Borçelik, sürdürülebilirlik yolculuğunda önemli bir başarıya daha imza attı. Şirket, dünyanın en saygın çevresel raporlama platformlarından biri olan CDP’nin (Carbon Disclosure Project) 2024 değerlendirmesi sonucunda Su Güvenliği Programı’nda A skoru ile “Liderlik” seviyesinde, İklim Değişikliği Programı’nda ise B skoru ile “İyi Yönetim” seviyesinde yer aldı.

CDP, şirketlerin çevresel etkilerini şeffaf bir şekilde raporlamalarına ve sürdürülebilirlik performanslarını ölçmelerine yardımcı olan küresel bir değerlendirme platformu olarak öne çıkıyor. 2024 yılında 24.800’den fazla şirketin çevresel verilerini analiz eden CDP, Borçelik’in su yönetimi ve iklim değişikliği konularındaki kararlılığını ödüllendirerek, şirketin sürdürülebilirlik konusundaki güçlü taahhüdünü bir kez daha teyit etti.

Sürdürülebilirlikte Küresel Standartlara Uygunluk

Borçelik’in CDP değerlendirmesindeki başarısı, şirketin su yönetimi ve iklim değişikliğiyle mücadele konularında attığı somut adımların bir sonucu olarak öne çıkıyor. Su Güvenliği Programı’nda A skoru ile en yüksek liderlik seviyesinde yer alan Borçelik, su kaynaklarının korunması, geri dönüşüm ve sürdürülebilir kullanım alanlarında hayata geçirdiği projelerle fark yaratıyor. Şirket ayrıca karbon emisyonlarını azaltma hedefleri doğrultusunda düşük karbon ekonomisine geçiş sürecinde aktif rol alarak, çevresel riskleri minimize eden yenilikçi uygulamalar geliştiriyor.

Bağımsız değerlendirmeler ışığında yapılan CDP skorlama sisteminde A’dan F’ye kadar bir derecelendirme uygulanıyor. Borçelik’in Su Güvenliği Programı’nda en yüksek seviyeye ulaşması, şirketin çevresel sorumluluk konusundaki proaktif yaklaşımını gözler önüne seriyor.

Gelecek Nesillere Sürdürülebilir Bir Dünya Bırakma Vizyonu

Borçelik İcra Kurulu Başkanı Kerem Çakır, CDP tarafından verilen yüksek skorlara ilişkin değerlendirmesinde, şirketin çevresel sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda kararlılıkla çalışmaya devam edeceğini belirtti. Çakır, “Sürdürülebilir su yönetimi, düşük karbon ekonomisi ve çevresel risklerin azaltılması konularında öncü olmaya devam ediyoruz. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma hedefimiz doğrultusunda, yenilikçi çözümler geliştirerek sürdürülebilirlik alanındaki liderliğimizi güçlendirmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

CDP tarafından sağlanan bağımsız değerlendirme süreci, şirketlerin çevresel etkilerini şeffaf bir şekilde paylaşmalarını ve sürdürülebilirlik politikalarını geliştirmelerini sağlıyor. Borçelik’in bu alandaki üstün performansı, şirketin küresel çevresel standartlara olan bağlılığını ve sürdürülebilirlik alanındaki liderlik vizyonunu pekiştiriyor.

Bu önemli başarı, Borçelik’in çevresel sorumluluk ve sürdürülebilirlik anlayışını bir kez daha ortaya koyarken, şirketin gelecek yıllarda da bu alandaki yatırımlarını artırarak ilerleyeceğinin sinyallerini veriyor.

SOCAR ve Siemens, Petkim’in Enerji Altyapısını Yeniledi

SOCAR Türkiye ve Siemens Türkiye, Petkim’in enerji altyapısını modernize etmek amacıyla 2017 yılında başlattıkları iş birliğini, 2021 yılında 5 yıllık bir anlaşma ile güçlendirdi. Bu kapsamda, toplamda 18 fabrikanın enerji altyapısı yenilenerek modernizasyon süreci tamamlandı. Aliağa’daki 15 ana tesisin enerji sistemleri değiştirildi ve projeye 150 adet orta gerilim panosunun değişimi, alçak gerilim panolarının yenilenmesi ve SCADA sistemlerinin modernizasyonu gibi kapsamlı çalışmalar dahil edildi. Siemens’in mühendislik alanındaki global deneyimi, projeye duyulan güveni artırdı.

2024 yılında, Siemens Türkiye ve SOCAR Türkiye iş birliğiyle petrokimya sektöründe bir ilk olan Petkim Electrical Health Check projesi gerçekleştirildi. Bu proje kapsamında, Petkim’in elektrik altyapısı detaylı şekilde analiz edilerek gelecekteki yatırım planları şekillendirildi. Analizler sayesinde enerji verimliliği artırılırken, sistemlerin daha güvenli ve sürdürülebilir hale getirilmesi sağlandı.

Dijitalleşme ve Verimlilikte Önemli Adımlar

Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis, iş birliğiyle ilgili olarak, “SOCAR Türkiye ile gerçekleştirdiğimiz bu ortaklık, yalnızca enerji altyapısının modernizasyonunu değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik ve dijitalleşme alanlarında önemli kazanımlar sağlamıştır. Üretim süreçlerinin daha verimli hale getirilmesiyle birlikte çevresel etkiler de minimize edilmiştir.” dedi.

Siemens Türkiye Elektrifikasyon ve Otomasyon Birimi Ülke Yöneticisi Cengiz Bozbey ise, “Petkim gibi 60 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren tesislerde modernizasyon ihtiyacı kaçınılmazdır. Günümüz üretim teknolojileri, enerji kayıplarını azaltma ve çevresel riskleri bertaraf etme gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu proje kapsamında SCADA sistemleri ve modern enerji çözümleriyle Petkim’in üretim verimliliğini artırarak, iş güvenliği standartlarını yükselttik.” ifadelerini kullandı.

Güçlü Ortaklık, Sürdürülebilir Gelecek

Siemens, Petkim’in enerji altyapısını her aşamada güçlendirmek için ileri mühendislik çözümleri sunarak enerji kayıplarını minimize etti. Proje sürecinde toplamda 500’den fazla personel sahada çalışarak modernizasyon sürecine katkı sağladı. Tüm süreçlerde iş sağlığı ve güvenliği ön planda tutuldu.

SOCAR Türkiye Rafineri ve Petrokimya İş Birimi Başkanı ve Petkim Genel Müdürü Kanan Mirzayev, “Petkim olarak, yaklaşık 60 yıldır sanayinin en önemli hammadde tedarikçilerinden biri olmanın yanı sıra çevre dostu üretim süreçlerimiz ve enerji verimliliği yatırımlarımızla sürdürülebilir kalkınmayı destekliyoruz. Siemens ile gerçekleştirdiğimiz bu iş birliği, bu vizyonun en önemli örneklerinden biri oldu. Birlikte hayata geçirdiğimiz projeler yalnızca iki şirket için değil, tüm sektör için örnek teşkil etmektedir.” dedi.

SOCAR Türkiye ve Siemens iş birliği ile gerçekleşen enerji altyapı modernizasyonu projesi, hem dijitalleşme hem de sürdürülebilir enerji kullanımı açısından sektörde önemli bir kilometre taşı olarak öne çıkıyor. Bu tür projelerin gelecekte farklı endüstrilere de ilham vermesi bekleniyor.

Corendon Airlines ile Havacılıkta Yeni Bir Dönem

Avrupa’nın önde gelen tatil hava yollarından biri olarak hizmet veren Corendon Airlines, 20 yıllık havacılık serüvenini kutluyor. 12 Nisan 2005 tarihinde ilk uçuşunu gerçekleştiren şirket, geçen yıllar içinde büyüyerek uluslararası arenada önemli bir konuma ulaştı. Hollanda’nın Eindhoven Havalimanı’ndan İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’na yapılan bu ilk uçuş, aynı zamanda Anadolu Yakası’ndaki yeni havalimanına iniş yapan ilk ticari sefer olarak tarihe geçti. Bugün Corendon Airlines, yılda 10 milyon yolcu taşıyan, geniş bir uçuş ağına sahip uluslararası bir hava yolu şirketi konumunda.

Bu özel yıl dönümünü ITB Berlin Fuarı’nda kutlamaya hazırlanan Corendon Airlines, 4-6 Mart 2025 tarihlerinde düzenlenecek organizasyonda turizm sektöründeki yeniliklerini ve genişleyen uçuş ağını paylaşacak. 20. yıl coşkusunu iş ortakları ve sektör temsilcileriyle buluşturacak olan Corendon Airlines, fuara Antalya’dan Berlin’e özel bir sefer düzenleyerek katılım sağlayacak.

Hava yolunun büyüme sürecine dair değerlendirmelerde bulunan Corendon Airlines Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Karaer, “20 yıllık bir uçuş operasyonunu geride bırakmak bizim için büyük bir gurur kaynağı. 2005 yılında iki uçakla çıktığımız bu yolda istikrarlı büyümemiz sayesinde Avrupa’nın önde gelen tatil hava yollarından biri haline geldik. Bu başarıda emeği geçen 2.000’den fazla çalışma arkadaşımıza, yolcularımıza ve iş ortaklarımıza en içten teşekkürlerimizi sunuyorum” ifadelerini kullandı.

Genişleyen Uçuş Ağı ve Güçlü Konum

Corendon Airlines, dünya çapında 50’den fazla havalimanına gerçekleştirdiği uçuşlarla Akdeniz’in en gözde tatil destinasyonlarına ulaşımı sağlıyor. Şirketin filosu 31 adet Boeing 737-800 ve Boeing 737-800 MAX uçaklarından oluşuyor.

Özellikle Almanya ve Birleşik Krallık pazarında büyük bir başarı yakalayan Corendon Airlines, Almanca konuşulan ülkelerde güçlü bir varlık gösteriyor. Almanya, Avusturya ve İsviçre’den Antalya başta olmak üzere popüler tatil destinasyonlarına düzenli seferler gerçekleştiriyor. 10 Nisan 2006’da Almanya’dan Antalya’ya yapılan ilk uçuşla başlayan süreçte, Corendon Airlines uçakları Almanya’daki havalimanlarından bugüne kadar yaklaşık 55.000 kez havalandı.

Almanya’daki ilk operasyon noktası 2019 yılında Köln Bonn Havalimanı’nda açıldı. Ardından Nürnberg, Hannover ve Düsseldorf üssü olarak belirlenerek operasyonlar genişletildi. Almanya’dan hareket eden seferler; Türkiye, Yunanistan, Mısır, İspanya ve Fas gibi tatil bölgelerine yolcu taşıyor.

Son 20 yılda Avrupa genelinde önemli bir uçuş ağı oluşturan Corendon Airlines, Birleşik Krallık pazarında da güçlü bir konuma ulaştı. Londra, Manchester, Birmingham ve Glasgow gibi şehirlerden Antalya ve Heraklion’a doğrudan uçuşlar gerçekleştirerek İngiliz tatilcilerin tercih ettiği hava yolu şirketlerinden biri oldu. İngiltere’deki önde gelen tur operatörleri ve seyahat acenteleriyle yapılan iş birlikleri sayesinde, binlerce yolcuya konforlu ve güvenilir seyahat seçenekleri sunuyor.

Spor Yatırımları ile Marka Değerini Güçlendiriyor

Sporu desteklemeyi ve spor turizmine katkı sağlamayı kurumsal bir vizyon olarak benimseyen Corendon Airlines, bu alanda önemli yatırımlara imza attı. Nisan 2024’te Antalya’nın Kemer ilçesinde 14 toprak zeminli tenis kortuna sahip Corendon Tennis Club’ı hizmete açarak bölgedeki turizm sezonunun 12 aya yayılmasını hedefledi. Bu tesis, Kemer’i tenis sporu açısından cazibe merkezi haline getirmeyi amaçlıyor.

Ayrıca, 2024 yılı sonunda Antalya Lara’da hizmete giren Corendon Football Center, profesyonel futbol takımları için modern antrenman sahaları sunarak Lara-Kundu bölgesinin en kapsamlı futbol tesislerinden biri oldu. Tesiste 41.797 m² alan üzerine kurulu üç çim saha yer alıyor.

Spor dünyasıyla kurduğu iş birlikleri arasında Anadolu Efes Spor Kulübü, Corendon Airlines Park Antalya Stadyumu, Corendon Alanyaspor, Hull City Futbol Takımı, Muratpaşa Belediyespor Takımları ve uluslararası bisiklet yarışları gibi etkinlikler bulunuyor. Ayrıca, Corendon’un yelken, voleybol, basketbol, kürek ve koşu takımları da kurumsal turnuvalarda mücadele ediyor.

Büyüyen Corendon Grubu

Corendon Airlines, çok uluslu Corendon Turizm Grubu’nun bir parçası olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Gruba bağlı olarak Malta’da kayıtlı 13 uçaktan oluşan Corendon Europe Airlines ve Amsterdam merkezli Corendon Dutch Airlines da hizmet veriyor. Corendon Dutch Airlines, Karayipler’deki Bonaire ve Curaçao adalarına uzun mesafe uçuşlar düzenliyor. Ayrıca, Corendon’un Curaçao’da dört tatil köyü işletmesi bulunuyor.

Türkiye ve Avrupa’daki otel yatırımları da büyüyen Corendon Grubu’nun bir diğer güçlü yanını oluşturuyor. Grup, Amsterdam ve Schiphol Havalimanı’nda oteller işletirken, Türkiye’nin Antalya ve Kemer bölgelerinde de konaklama tesisleriyle turizme katkı sağlıyor.

20 yıllık havacılık yolculuğunda istikrarlı bir büyüme sergileyen Corendon Airlines, müşteri memnuniyeti odaklı hizmet anlayışı ve uluslararası pazardaki stratejik hamleleriyle tatil hava yolu sektöründe öncü konumunu sürdürmeye devam ediyor.