30.1 C
İstanbul
Cumartesi, Temmuz 19, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 127

İstihdam piyasası 2017’yi büyümeyle kapattı

Türkiye’de istihdam piyasasının nabzını tutan Kariyer.net, 2017 yılı değerlendirmesini yayınladı. Buna göre; 2017’nin gözde sektörü Sağlık ve gözde mesleği Satış Danışmanlığı olurken ilan sayıları yılın son aylarına doğru artışını sürdürdü. 2017’de başvuru sayısında bir önceki yıla göre yüzde 19, yeni iş ilanı sayısında ise yüzde 17’lik bir artış yaşandı. Bu veriler, 2018 istihdam piyasası için umutlu bir tablo çizdi.

Dijital teknolojileri kullanarak daha fazla aday ve işvereni insan kaynakları ve kariyer süreçlerinde doğru işle buluşturma vizyonuyla hareket eden Kariyer.net, istihdam piyasasının 2017 değerlendirmesini yayınladı. 9 yıldır her ay hazırladığı İstihdam Endeksi ile istihdam hakkında öncül göstergeleri paylaşan Kariyer.net’in 2017 yılının geneline ilişkin topladığı veriler, 2016’da ekonominin yavaşlamasına paralel olarak ciddi bir fren yapan istihdam piyasasının geçmiş yılın etkilerini sildiğini gösterdi. Piyasada özellikle bahar aylarından itibaren canlanmanın başlaması ve ardından yaz döneminde de canlılığın devam etmesi yüzleri güldürdü.

Türkiye’de iş arayanların ve işverenlerin en çok tercih ettiği online insan kaynakları platformu Kariyer.net’in verilerine göre, 2017 yılında başvuru sayısı yüzde 19 arttı; toplam iş ilanları ise yüzde 17 artış kaydetti ve 270 binden fazla ilan yayınlandı. En çok ilan yayınlanan sektörler ise Tekstil, Yapı, Üretim ve Sağlık oldu. İstihdam piyasasındaki canlılık Kariyer.net başvuru sayılarına da yansıdı. 100 milyondan fazla başvuru Kariyer.net üzerinden gerçekleştirildi.

Kariyer.net Genel Müdürü Fatih Uysal: “2018’e umutlu giriyoruz”

Kariyer.net Genel Müdürü Fatih Uysal, sektörde 19 yıllık tecrübeye sahip Kariyer.net’in 25 milyon özgeçmiş ve 83 bini aşkın firmadan oluşan veri tabanıyla istihdam piyasasındaki gelişmeleri sıcağı sıcağına takip etme ve değerlendirme şansı bulduğunu söyledi. Uysal, 2017 yılında istihdam piyasasındaki gelişmeleri ise şöyle özetledi:

“İstihdam piyasasında bahar aylarından itibaren artan bir ivme gözlemledik. Piyasa, Haziran-Ağustos dönemini hareketli geçirirken sonbaharla birlikte canlanmasını da sürdürdü. Tüm yılı değerlendirdiğimizde Kariyer.net’te başvuru sayısı geçen yıla göre yüzde 19, iş ilanı sayımız ise yüzde 17 arttı. Özellikle Teknisyen, Yazılım Uzmanı, Mühendis gibi teknik pozisyonlar yükselişe geçerken; Üretim, Otomotiv ve Tekstil sektörlerinde yoğun bir hareketlilik yaşandı. Geçen yıla göre artan ilan sayısı, bazı sektörlerde ve pozisyonlarda gerçekleşen artışlar bize 2018’in daha hareketli geçeceğini gösteriyor. 2018’e umutlu girdiğimiz için mutluyuz.”

Faselis/Türkiye’de Enerji

İGDAŞ Doğalgaz Faturalarına Taksit

0

İGDAŞ, soğuklarla birlikte artan tüketim miktarı nedeniyle doğalgaz faturalarına vade farksız 3 taksit kampanyası başlattı. Kampanyaya bu yıl 14 banka katıldı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki olan İGDAŞ, her kış düzenlediği vade farksız 3 taksit kampanyası için bu yıl 14 banka ile anlaştı. 31 Mayıs 2018 tarihine kadar devam edecek olan kampanyada Garanti Bankası, TEB, Deniz Bank, A Bank, Türkiye Finans, ING Bank ve Burgan Bank bir alt sınır olmaksızın tüm faturalara vade farksız kredi kartına 3 taksit uyguluyor.

Vakıfbank 100 TL- 20.000 TL arası, Kuveyt Türk 50 TL-2.000 TL arası, QNB Finansbank 3.000 TL’ye kadar olan, İş Bankası ve Yapı Kredi Bankası ise 100 TL ve üzeri faturaları 3 taksite bölüyor. Akbank 100 TL ve üzeri faturalara 4 taksit, Halkbank 100 TL- 50.000 TL arası faturalara 5 taksit uyguluyor.

Garanti Bankası, İş Bankası, Yapı Kredi Bankası, Vakıfbank, TEB, QNB Finansbank, Halkbank, Denizbank, Kuveyt Türk, A Bank, Türkiye Finans, ING Bank ve Burgan Bank kredi kartlarıyla hem İGDAŞ veznelerinden hem de www.igdas.istanbul üzerinden online olarak, Akbank kredi kartlarıyla ise sadece İGDAŞ veznelerinden kampanya dahilinde taksitle ödeme yapılabiliyor.

Katılım şartları ve üst limitleri bankadan bankaya farklılık gösteren kampanya hakkında daha detaylı bilgiye www.igdas.istanbul adresinden ve bankaların şubelerinden ulaşılabilir.

İGDAŞ Genel Müdürü Mehmet Çevik, kampanyayla ilgili yaptığı açıklamada; “İGDAŞ olarak tüm İstanbul genelinde abonelerimize güvenli ve düzenli doğalgaz ulaştırıyoruz. Doğalgazın en önemli özelliği diğer fosil yakıtlara göre çok daha temiz, çevreci ve konforlu bir yakıt olması. Doğalgaz, İstanbul’un havasına sağladığı büyük katkının yanı sıra kullanım kolaylığıyla, hayatımızı da çok kolaylaştırıyor. Soğuyan havalar nedeniyle artan doğalgaz tüketimini ve ısınma giderlerini göz önüne alarak vade farksız 3 taksit kampanyamızı başlattık. Bankalarla işbirliği yaptık. Amacımız, kolaylaştırmak. Her zaman olduğu gibi abonelerimize kolaylık sağlamak” dedi.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Türkiye’nin en büyük şirketi bir kez daha Tüpraş oldu

0

Capital Dergisi tarafından Vodafone Türkiye ana sponsorluğunda ve Aşçıoğlu co-sponsorluğunda düzenlenen “Türkiye’nin En Büyük 500 Özel Şirketi Araştırması” ödül töreni, The Swiss Hotel Istanbul’da gerçekleşti. Açılış konuşmasını T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü’nün yaptığı gecede, bu yıl 20’ncisi yapılan “Türkiye’nin En Büyük 500 Özel Şirketi Araştırması”na göre, Türkiye’nin en büyük şirketleri Tüpraş, Petrol Ofisi ve Türk Hava Yolları olarak belirlendi. İş dünyasının önde gelen isimlerini bir araya getiren görkemli gecede “Türkiye’nin En Büyük 500 Özel Şirketi Araştırması” kapsamında ciro, kârlılık, ihracat ve istihdam rakamlarına göre değerlendirilen şirketlere toplam 8 kategoride 24 ödül verildi. Fiba Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin “Onur Ödülü”nün, Borusan ise Vodafone Dijitalleşme Özel Ödülü”nün sahibi oldu.

“Capital 500 şirketleri Türkiye’nin dijitalleşmesine ve büyümesine önemli katkılar sağlıyor”

Capital Dergisi’nin 20 yıldır büyük bir istikrar ve başarıyla gerçekleştirdiği “Türkiye’nin En Büyük 500 Özel Şirketi Araştırması’nda yer alan şirketlerin gösterdiği başarının, Türkiye’deki tüm şirketlere ilham verdiğini vurgulayan Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Bakiler Şahin şunları söyledi:

“Şirketler, yeni dünya düzeninde ancak dijitalleşme aracılığıyla büyümelerinde ivme yakalayabiliyor. Biz de Vodafone olarak Türkiye’nin dijitalleşmesine liderlik etme vizyonumuz doğrultusunda, ülkemizdeki işletmelerin telekomünikasyon ve teknoloji ihtiyaçlarına yönelik çözümler geliştiriyoruz. Tek çatı altında sunduğumuz bu çözümlerle, kurumlar için dijital bağlantılı bir hayatı kolay ve erişilebilir kılmayı hedefliyoruz. Bu hedef doğrultusunda gelecekte de iş yapış şekillerini değiştirmeye ve müşterilerimizin ‘dijital iş ortağı’ olarak verimliliklerini artırmaya devam edeceğiz. Tüm Capital 500 şirketlerini gösterdikleri üstün performanstan ötürü kutluyor, ülkemizin dijitalleşmesine ve büyümesine sağladıkları önemli katkılardan dolayı teşekkür ediyoruz.”

Türkiye’nin en büyük şirketi bir kez daha Tüpraş oldu

Türkiye’de ilk defa 1998 yılında Capital Dergisi tarafından gerçekleştirilen, özel sektörü tüm yönleriyle kapsayan “Türkiye’nin En Büyük 500 Özel Şirketi Araştırması”nda, Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir zeminde büyümesine katkı sağlayan şirketler ciro büyüklüğüne göre sıralanıyor. Capital 500 Araştırması, en güncel ve net verilerle özel sektörün gücünü ortaya koyan, sektör ve şirket ayrımı yapmaksızın özel sektörü tüm yönleriyle kapsayan tek araştırma olması sebebiyle iş dünyasında ayrı bir önem taşıyor. “Türkiye’nin En Büyük 500 Özel Şirketi Araştırması”nda bu yıl da şirketler ciro, kârlılık, ihracat ve istihdam rakamlarına göre değerlendirildi.

Buna göre, Tüpraş, Petrol Ofisi ve Türk Hava Yolları “Türkiye’nin En Büyük Şirketleri” olurken; “Cirosunu En Çok Artıran Şirketler” kategorisinde Çelikler Taahhüt İnşaat, Nurol Makine ve YSE Yapı Sanayi ödülün sahibi oldu.

“En Çok Kâr Eden Şirketler” kategorisinde Enka İnşaat, Ereğli Demir Çelik ve Turkcell; “Kârını En Çok Artıran Şirketler” kategorisinde ise Anadolu Cam, Kaptan Demir Çelik ve Çelikler Taahhüt İnşaat ödül aldı. “En Çok İhracat Yapan Şirketler” kategorisinde Ford Otosan, Tofaş Oto Fabrika ve Arçelik, “İhracatını En Çok Artıran Şirketler” Tepe İnşaat, Sanko Pazarlama ve Enerji Petrol Ürünleri olarak belirlendi.

BİM Birleşik Mağazalar, LC Waikiki Mağazacılık ve Türk Telekom “En Fazla Çalışanı Olan Şirketler” olurken, “Çalışan Sayısını En Çok Artıran Şirketler” kategorisinde Sinpaş Yapı, Aras Elektrik Dağıtım ve Altın Ateş Kimya yer aldı.

Faselis/Türkiye’de Enerji

2018 Yılı İnşaat Sektörünün Yılı Olacak

Geride bıraktığımız 2017 yılı inşaat sektörüne dair değerlendirmelerde bulunan MiaVita Beytepe Yatırımcısı Nurettin Yılmaz “Her sene olduğu gibi bu senede Türkiye ekonomisinin lokomotifi inşaat sektörü olacak” ifadelerini kullandı.

MiaVita Beytepe Yatırımcısı Nurettin Yılmaz 2017 yılının inşaat sektörü açısından olumlu gelişmelerin yaşandığı bir yıl olduğunu söyledi. Gayrisafi yurtiçi hasılayı (GSYH) oluşturan faaliyetlere dair açıklamalarda da bulunan Yılmaz “2017 yılının üçüncü çeyreğine baktığımızda bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; tarım sektörünün toplam katma değerinin yüzde 2,8, sanayi sektörünün yüzde 14,8 ve inşaat sektörünün ise yüzde 18,7 artmış olduğunu görüyoruz. Bu durum inşaat sektörünün büyüyen yapısının 2018 yılında da devam edeceğini gösteriyor” ifadelerini kullandı.

‘Yatırımcılar desteklenmeli’

2017 yılının iş dünyasını kısmen zorladığına vurgu yapan Yılmaz “Dış ülkeler ile yaşanan ilişkiler her sektörü olduğu gibi inşaat sektörünü de etkiledi. Yatırımcılar olabildiğince yükselen maliyet fiyatlarını inşaat sektörüne yansıtmamaya çalıştı. Sağlanan özveriler ile 2017 yılı inşaat sektörünün çok yara almadığı bir yıl oldu. Bu noktada yetkililerin de ellerinden gelen özeni ve teşviki gerçekleştirmeleri gerekiyor. Bu ortamlar, normal şartlarda yapılmayacak kampanyaların, ele geçirilemeyecek fırsatların ortaya çıktığı dönemlerdir. Temel amaç, yatırımı teşvik etmek, ülkemizi güzel günlere ulaştırabilmek için durmaksızın çalışmak olmalıdır ”diye konuştu.

“MiaVita yaşam alanları sunuyor”

Projede hayata geçirdikleri tavan yüksekliği ile de Ankara’da fark yarattıklarının altını çizen Yılmaz “Net 3.05m’lik tavan yüksekliğimiz Ankaralı yatırımcılara sunulmuş önemli özelliklerimizden birisi. Dairelerimizin tamamında rahat ve kullanışlı alanlar ve yüksek tavanlar sayesinde ferahlık hakim” dedi. Projede kullanılan malzemelerin kalitesine de vurgu yapan Yılmaz “Kullandığımız kaliteli, ithal ürünler ve yerden ısıtma sistemimiz, kapı ve pencerelerin de tavan yüksekliğine oranlı özel üretim olması bizi diğer projelerden ayırıyor. Aidatlar ise ev sahiplerinin daire metrekarelerine oranlanarak belirlenecek ve bölge rayiçlerinin üzerinde olmayacak” açıklamasında bulundu.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Güneydoğu’nun Elektriğine 2018’de 400 Milyon Liralık Yatırım

Dicle Elektrik Dağıtım, Güneydoğu’daki altı ilde yer alan 1 milyon 700 bin müşterisine kaliteli ve kesintisiz elektrik enerjisi verebilmek için 2013 yılındaki özelleştirmeden bu yana hayata geçirdiği 1 milyar 200 milyon liralık yatırıma ek olarak, 2018 yılında 400 milyon liralık yatırım gerçekleştirecek.

Dicle Elektrik Dağıtım Genel Müdürü Murat Karagüzel, sorumluluk bölgelerinde bulunan Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak illerinde hayata geçirdikleri toplam yatırım tutarının 2018 yılı sonunda 1.6 milyar liraya yükseleceğini belirtti. Karagüzel, 2013 Temmuz ayından bu yana başta il merkezleri olmak üzere enerji altyapısını yenileme yolunda önemli adımlar attıklarını, teknolojiye en çok yatırım yapan şirketlerden biri haline gelerek Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge merkezi kurma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduklarını hatırlattı.

Dicle Elektrik’in, kaçak elektrik ile mücadelede sahada büyük özveri ve gayretle çalıştığına değinen Murat Karagüzel, kaçak elektrik kullanma oranlarının sürekli olarak azaldığını, kaçak kullanıma karşı verilen mücadelede yanlış bilinenler yüzünden şirketin ciddi anlamda mağdur durumda olmasına karşın yılmadan ve bıkmadan israfa ve enerji istismarına karşı çalıştıklarını sözlerine ekledi.

Karagüzel, enerji kalitesini yükseltmek için iletim kablolarını yerin altına aldıklarını, trafoları yenilediklerini, şebekelerde güç artışları gerçekleştirdiklerini ve yeni teknolojiler geliştirerek yatırımları çeşitlendirdiklerini de ifade etti. İl ve ilçelerde cadde ve sokak aydınlatmaları geliştirilirken, aydınlatma çalışmalarının köylere kadar yayıldığına değinen Karagüzel, kaçak kullanıma karşı mücadeleden taviz vermediklerini ve bunun hem ülke ekonomisine, hem de sorumluluk bölgelerinde yaşayan vatandaşların yaşam kalitesine çok büyük kazanımlar getirdiğine dikkat çekti.

2018’de 400 Milyonluk Yatırım

Genel Müdür Karagüzel, 2018 yılından itibaren yatırımların ciddi bir kısmını kırsala kaydırmaya başlayacaklarını vurgulayarak, son 4 yılda 1.2 milyar liralık yatırımın il ve ilçelere dengeli dağıtıldığını söyledi.

2018 yılında şehir merkezlerindeki yatırımların yanı sıra kırsal kesimde ekonomik ömrünü tamamlamış enerji nakil hatlarının yenileneceğini de kaydeden Karagüzel, “Enerji Bakanlığı ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) hizmet kalitesi yönetmeliği çerçevesinde yaptığımız yatırım planlamasına göre, 2018 yılında Güneydoğu’daki altı ilde gerçekleştirilecek 400 milyon liralık yatırımda en büyük pay 95 milyon lira ile Şanlıurfa’ya ayrıldı. Şanlıurfa’yı, 75 milyon liralık yatırım ile Diyarbakır ve 70 milyonluk yatırım ile Mardin izleyecek. Toplam 160 milyon liralık yatırım da Batman, Siirt ve Şırnak’ta planlanan yeni yatırımlara ayrılacak” dedi.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Türkiye artık yanlız değil..

Rahmetli Mahir Kaynak derdi ki: ‘Bir olay olduğunda, olayın failini bulmak istiyorsanız olayın sonucunun kime yaradığına bakın. bu olay kimin işine yarar? bunu bilirseniz bu işi kimin yaptığını da bilirsiniz.’

Bu sözü her olaya teşmil edebilirsiniz.

Mesela Trump’ın  Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi…

İlk başta hemen başlıyoruz;

Trump, NeoCon-Pentagon-Evangelist-Yahudici kesimin istediğini yaptı” demeye…

Ama kazın ayağı aslında hiç de öyle değil.
Oyun kurucu “akıl”, müthiş bir “akılla” hareket ediyor.

Birkaç adım sonrasını düşünüyor, planlıyor ve adımı da, başka birine attırıyor.

Oyunu kuran başka,
Oyunda, adımı atan başka.
Burada, perdenin önündeki Trump.

Adımı attıran ise; sanıldığı gibi, NeoCon-Pentagon-Yahudi cephesi değil.

Adımı attıran, ABD’ye yeni bir çehre, yepyeni vizyon, yeni bir yönetsel hiyerarşi kazandırmak ve revize edilmiş güç  haline dönüştürmek isteyen “yeni yüzyıl” planlayıcısı bir akıl.

Gelin Kudüs olayını birlikte irdeleyelim.

Ve bunu da, BM’de oylamada “evet” diyen 128  ülkeye bakarak değerlendirelim.

ABD gibi bir ülkeye, 128 ülkenin tamamının karşı çıkması sizce mümkün mü.?

ABD’nin bütün tehditlerine rağmen 128 ülkenin bunu takmaması nasıl bir şey.?

Üstelik, ABD’nin uhdesine almış gibi görünen, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin bile, ABD karşıtı oy kullanması sadece halkın tepkisinden çekinildiği için mi.?

Ve özellikle, ABD’nin mali yardımlarına bağımlı kalmış ülkelerin karşıt oy kullanabilmelerinin nedeni sadece özgür davranmaları mı..?

Hayır, hayır hayır…
Oyun kurucu, oyunu çok güzel kurguluyor ve kurguladı.
Önce Trump’a Kudüs konusunda böyle bir adım attırdı.

Sonra aynı Trump’a ülkeleri mali yardımları kesmeyle tehdit ettirdi.

Ve bu karar Pentagon-NeoCon-Evangelist-Yahudi ABD’sinin isteğiymiş gibi  lanse ettirdi.

Peki geldiğimiz noktada durum ne…

Daha önceki yazılarımda “Merkeziyetçi” kesim diye söylediğim cephenin küresel bazlı hakimiyet olgusunda, bir adım daha ilerlediği görüldü.

Bu oylama ile, bu kesimin oluşturmaya çalıştığı ve tüm dünyayı kapsayan cephe genişledi, saflar sıklaştı ve adeta, oylamayla deklarasyona dönüştü.

İlk başta mağlup görünenler galipleşti.

Bu başarıda, Erdoğan’ın İslam-Hristiyan ayırt etmeksizin; mazlum ve mağdur ülkeler ve milletler nezdindeki itibar ve liderlik karizmasının etkisi asla yadsınamaz. Bu sonucun alınmasında İngiltere ve organizasyonun arka planındaki “aklın” payı ne kadar çok ise; Erdoğan’ın da etkisi o derece önemli ve kıymetlidir.

Peki, Kudüs olayıyla sıkıntıya düşen kim? Hangi cephe.?

Pentagon-NeoCon-Evangelist-Yahudi ABD’si….

Mahir Kaynak formülasyonunu bu olaya uyarlarsak;

Olayın sonucu kime yaradı; Merkeziyetçilere, yani karşı cepheye…

Olayda fitili ateşleyen/ateşletilen has oğlan kim; Trump…
ABD seçimleri konusundaki yazımda bahsetmiştim.

Son onbeş güne kadar önde giden Clinton’un, kaybedeceğini ve Trump’ın kazanacağını dile getirmiştim.

Ve Trump’ın, göreve getirenler için “en sadık başrol oyuncusu” olacağını, verilen görevleri yapacağını, kendi kafasından birşeyler yapamayacağını ve görevini tamamlayınca da, o görevden gideceğini  söylemiştim.

Evet…

Şuanda Trump tam da bu işlevini ifa ediyor.
Yani, sadece verilen görevi yerine getiriyor.

Katar ambargosu kararına, Kuzey Irak referandumuna ve son olarak da Kudüs olayına bakınca;

Pentagon ABD’sinin üçüncü golü yediğini görürüz.

Hatta gol, Trump tarafından adeta kendi kalesine atıyor/attırılıyor.

Peki bunlar tesadüfi veya Trump’ın özgür iradesiyle mi oluyor..?

Ya da, Trump’ın narsist, bencil ve ben bilirimci şekilde afili imza atmanın şehvetine kapılmasıyla mı.?

Tabi ki, hiç biri…

İnce ince, kilim gibi dokuyarak bir noktaya gelmek isteyen, planlarını karşıt cephenin adeta elini kolunu bağlayarak realize eden ve “akılla” hareket etmeyi prensip edinmişlerin pratiklerinden başka bir şey değildir.

Sadece, biz görünenle amel edip, görünenin arkasına nüfuz edemeyince;  kimin neyi, niçin, nasıl ve kimin direktifiyle yaptığını anlamıyoruz.

Oyunun sonunda ne olacaktır..?

ABD hayatiyetine devam edecektir.
Ama nasıl bir ABD..?

Yönetimde ve karar süreçlerinde Pentagon-Evangelist-NeoCon-Yahudi  etkisi azalmış bir ABD.

Yani hakimiyet aracı olarak, terör, silah, kaos ve savaşı birincil alternatif düşünmeyen  ABD.

Kurumlararası acımasız çatışmaları bitirmiş ve bir noktada, kamusal uzlaşmayı sağlamış bir ABD.

Finansın ciddi el değiştirdiği, doların belki de yeniden basılarak, sanal, elektronik (aslında olmayan dolar) dolarların minimize edilip büyük ölçüde kontrol altına alındığı bir ABD.

FED’de gücün ciddi anlamda el değiştirdiği ve yeni ekonomik dinamiklerin oluştuğu bir ABD.

Hakimiyet yolunda coğrafyaların ve milletlerin varlıklarını yok saymayarak, küresel ölçekte bölgesel başat devlet ve liderlerle uzlaşıyla yol almak isteyen bir ABD.

Yakarak, yıkarak, yokederek değil de; yaparak, inşa ederek imha etmeyi tercih eden bir ABD.

Çin, Rusya, Fransa, Türkiye gibi ülkelerin bölgesel öncü lider ülkeler olarak kabul edildiği, “Tek güç benim” aforizmasından uzak, ama yine büyük güç olmaya devam eden bir ABD.

Özgürlükler ülkesi benim” demeye devam eden, ama başkalarına  özgürlük cimrisi olup; farklı coğrafyalara “özgürlük, demokrasi ve insan hakları” sloganıyla işgale daha usturuplu giden bir ABD.

İngiliz Siyasa’sının hakim olduğu, diplomatik reveransların emperyalizme kamuflaj yapıldığı, ama “ABD Ötesi Dünya”nın şimdiki kadar, yok sayılmadığı bir ABD.

Kısaca, yenilenmiş, revize ve disipline edilmiş;  farklı güç, oluşum ve temerküzlerin inisiyatifine teslim olmayan, biraz daha akılla ve uzlaşıyla hakimiyet kurmayı hedefleyen bir ABD.

Bugün ve yarın Türkiye’nin ve Erdoğan’ın pozisyonu

Son Kudüs olayı Türkiye’nin pozisyonunu netleştirdi.

Safı belli oldu.

Şu bir gerçektir ki; bu ikili cepheleşmede başına buyruk kalabilmek zaten mümkün değildi. Rusya, Çin, Fransa, İngiltere gibi ülkelerin bile bağlantısız hareket edemediği bir ortamda, bizim “onurlu yalnızlık” refleksiyle hareket ederek, tercih yapmamamız makul bir diplomasi olmazdı.

Gerçekçi olmak zorundayız.

Küresel konjonktörün ve coğrafyanın bize sağladığı avantajlara rağmen pek çok konuda; savunma sanayi, sağlık, enerji, petrol, bilişim vb. gibi alanlarda ve hatta tarımda bile, hala  çok yetersiz haldeyiz.

Hal böyleyken; “Merkeziyetçi aklın” başını çektiği cephede yer almamak “Don Kişot”luk olur ve olurdu.

Türkiye ve Erdoğan yönetsel ve Devlet aklıyla hareket ederek, asgari müştereklerde ittifak esasına dayalı adımlar atarak safını belli etti. Bunun en bariz pozitif sonucunu da, BM Kudüs oylamasında aldı.

Bu “müşterek cephe oluşumu” olmasa idi; BM’den bu sonucun çıkması –kimse kusura bakmasın ama- “İslam Alemi ittifakı” romantizmiyle filan asla mümkün olamazdı.(Arap dünyasının ne halde olduğu apaçık ortada.)

Kudüs oylaması sonrası, Erdoğan nezdinde Türkiye ve tarihimize yönelik bazı Arap Prensleri eliyle saldırıları hepimiz görüyor ve yaşıyoruz.

Erdoğan geldiği noktada bunu; “Kudüs sorunu İslam-Hristiyan ortak sorunudur” yaklaşımıyla, safında yer aldığı cephenin müşterek karşıt hamlesiyle başarıya ulaştırdı.

Şuanda Türkiye yalnız değildir.

Oluşan “Müşterek Cephe” Erdoğan’la ve dolayısıyla, belki de İslam Alemi’yle kahir çoğunlukta bir ittifaka varmış görünüyor.

Bu durum, Erdoğan’a iç siyasette güç devşirmesini ve iktidarını konsolide ederek, 2019 seçimlerini kazandıracak  ve hem de, Ortadoğu’da çok ciddi, bireysel ve devlet boyutlu liderlik rolü verecektir.

Ki; Erdoğan’ın, Sudan, Çad ve Tunus seyahatlerini ve özellikle Sudan’da Sevakin Ada’sının imarına ilişkin diyaloğu bu bağlamda düşünmek gereklidir.

Bu yeni ittifak ve mutabakat sayesinde, önümüzdeki günlerde Suriye, Irak, Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde Türkiye etkinliğinin hiç olmadığı kadar arttığını ve liderliğinin pekiştiğini göreceğiz.

İç politika bağlamında ise; artık, Erdoğan alternatifi ihtimalinin minimize olduğu, yeni siyaset ve siyasi figürlerin önemsizleştiği bir döneme girdik.

Medya tarafından dillendirilen Abdullah Gül vb. gibi isimlerle, İyi Parti ve Meral Akşener’in hiçbir belirleyiciliğinin olmadığını/olmayacağını çok yakın gelecekte hepimiz müşahede edeceğiz.

Bu yeni ittifak ve diplomaside ekstrem bir durum sözkonusu olmadıkça, 2018 yılında ülkemizde ciddi ekonomik rahatlama olacağını, 2019 arefesinde tam bir icraat yılı olacağını söyleyebilirim. Bu bağlamda; yurtdışından finansal transfer ve yatırımcı gelişleri de hız kazanacaktır.

2018 ve 2019 içinde yabancı medyada ve ülkelerde, Erdoğan’ın bölgesel önemi ve liderlik karizmasına ilişkin övücü makale ve söylemlere şahit olacağız.

Erdoğan Rejimi, Erdoğan diktatörlüğü, ekseni kayan Türkiye” vb. gibi söylemlerin son yıllarda dillerden düşmediği bir dünyada; bu söylemler değişerek yerini, Türkiye ve Erdoğan övücü yazı ve sözlere bırakacaktır.

Sonuç olarak; oluşan “yeni ittifak” için Türkiye konusu netleşmiştir. ABD ile vize sorununun bile sonlanması bunun son işaretidir.

Artık Erdoğan alternatifi düşüncesi sona ermiştir denebilir.

Önümüzdeki yıllar Erdoğan liderliğinde bir Türkiye’nin, liderleşmesi boyutlu gelişmelere gebedir.

Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah’a emanet olun sevgili okurlarım…

BEDAŞ 1.586 personel ile sahada

0

İstanbul Avrupa Yakası’nda 5 milyonu aşkın aboneye hizmet veren BEDAŞ, İstanbul’u etkisi altına alması beklenen kar yağışına karşı tüm önlemlerini aldı. BEDAŞ, 1.586 çalışanını olası arızalara anında müdahale etmek üzere sahada görevlendirirken yeni yılda tüketicilerinin enerji sorunu yaşamaması için 31 Aralık yılbaşı gecesi ve 1 Ocak günleri bakım ve yatırımdan kaynaklı planlı kesintileri de iptal etti

Meteoroloji Genel Müdürlüğü, yurdun büyük bir bölümünü etkisi altına alan kar yağışının İstanbul’da da etkisini göstereceğini açıklarken İstanbul Avrupa Yakası’nda 5 milyonu aşkın aboneye hizmet veren Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. (BEDAŞ) da olası arızalara karşı erken alarma geçti. BEDAŞ, 1.586 çalışanını arızalara anında müdahale etmek üzere 7/24 çalışma prensibi ile sahada görevlendirirken kış şartlarına özel koruyucu malzemeleri artırdı. Bu arada BEDAŞ yeni yılda abonelerinin enerji sorunu yaşamaması için 31 Aralık gecesi ve 1 Ocak tarihlerinde bakım ve yatırım kaynaklı planlı kesintileri de iptal etti. Şirket, Alo 186 Çağrı Merkezi, BEDAŞ Destek Twitter hesabı ile gelen talep ve şikâyetlere yanıt verirken personelini de sahada olası arızalara karşı hazır tutacak.

ŞEBEKE BAKIM ÇALIŞMALARI TAMAMLANDI

İstanbul’un Avrupa yakasındaki 22 bölgede, 3.573 km² alanda, 26 milyar kWh elektrik dağıtımı yapan BEDAŞ, yıl içinde sert hava koşullarına yönelik bakım ve onarım çalışmalarına büyük önem vererek hazırlıklarını tamamladı. Kış hazırlıkları kapsamında yer altı ve üstü hatların genel kontrolleri yapıldı. BEDAŞ, tarama işlemlerine paralel olarak dağıtım şebekesinin müdahale gerektiren yüzde 65’lik kısmında bakım çalışmalarını tamamladı. Son 3 ayda arıza kaynaklı kesinti sayısında da geçen yılın aynı dönemine kıyasla %18 oranında iyileşme sağlandı.

BEDAŞ, rutin bakım çalışmaları ve kış hazırlıklarının yanı sıra meteorolojiden gelen olası fırtına, yoğun kar yağışı gibi uyarılar doğrultusunda da bir dizi önlem aldı. BEDAŞ, kış şartlarına özel olarak kullanılan koruyucu malzemelerden olan kimyasal izolasyon malzemesi, izole klemens, trafo bara koruma malzemesi, iletken koruyucu malzemeleri de artırdı.

‘HAZIRLIĞIMIZI YAPTIK’

Kış aylarında elektrik tüketimin bahar aylarına göre yüzde 19’a varan oranda arttığına işaret eden BEDAŞ Genel Müdürü Murat Yiğit, “Hava koşulları nedeniyle yaşanabilecek arızalara karşı ekiplerimiz aralıksız görev yapıyor. 1.586 saha çalışanımız ve 205 aracımız arızalara anında müdahale ederek müşterilerin herhangi bir sorun yaşamaması için her türlü hava koşulunda hizmet vermeye devam ediyor. 2013 yılından 2016 yılına kadar bölgemize yaptığımız yatırım miktarı 1 milyar 107 milyon TL’ye ulaştı. 2017 yılını da 365.1 milyon liralık yatırımla tamamlayacağız. 2013-2020 arasında İstanbul Avrupa Yakası’nda elektrik dağıtım hizmetine yapacağımız toplam yatırım tutarı ise 2.1 milyar TL’yi bulacak” dedi.

Yeni yılın tüm Türkiye’ye barış ve huzur getirmesi temennisinde de bulunan BEDAŞ Genel Müdürü Murat Yiğit, “Biz şirket olarak 2018’de de yatırım yapmaya, ülkemize istihdam yaratmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Honda’dan elektrikli araç teknolojisinde “Çift Yönlü Şarj” devrimi

Honda, EVTEC ve The Mobility House işbirliğiyle geliştirdiği ve Avrupa’daki Ar-Ge Merkezinde kurduğu çift yönlü şarj teknolojisi sayesinde, şebekeden aldığı elektrik enerjisinin, ihtiyaç halinde şebekeye geri gönderilebilmesine imkân tanıyor.

Otomotiv endüstrisinin öncü markalarından Honda, Almanya’nın Offenbach kentindeki Avrupa Ar-Ge Merkezinde, gelişmiş çift yönlü şarj teknolojisini kullanmaya hazırlanıyor. Honda’nın Eylül ayında 2017 Frankfurt Otomobil Fuarında lanse ettiği, Honda Power Manager konseptinin devamı niteliğini taşıyan bu yeni konsept, ‘Vehicle-toGrid’ veya ‘V2G’ teknolojisi ile şebekeden enerji çekebilen ama aynı zamanda elektrikli araç (EV) bataryalarında depolanan enerjiyi tekrar şebekeye gönderebilen tamamen entegre bir enerji transferine dayanıyor.

Çift yönlü enerji aktarım teknolojisine yapılan bu yatırım, şarj edilebilir hibrit araçlara yönelik dünyanın en gelişmiş kamusal şarj istasyonu ağının geliştirilmesine de sağlıyor. Güncel teknolojinin gereksinimlerine uygun olarak 940V kapasiteye sahip sistem 150 kW’a kadar enerji sağlayarak, farklı bağlantı tipine sahip dört aracı, aynı anda şarj edebiliyor. İki yönlü enerji transferi sayesinde elektrik şebekeden çekiliyor veya güneş panelleri tarafından sağlanıyor ve sisteme bağlı elektrikli araçları şarj etmek için kullanılıyor. Bir elektrikli araç şebekeye bağlı olduğunda, şebekede fazla talep olması halinde şebekedeki enerjiyi dengelemek için elektrikli aracın bataryasındaki enerji şebekeye transfer edilebiliyor.

Honda geliştirmiş olduğu bu teknoloji ile Avrupa Ar-Ge Merkezi’nin enerji yönetimini optimize etmeyi ve özellikle yenilenebilir güneş enerjisi kullanımını en üst düzeye çıkarmayı hedefliyor. Söz konusu yeni proje yenilenebilir enerji hücreleri ve elektrikli araç pilleri dâhil olmak üzere, belirli elektrikli bileşenler arasındaki etkileşimi, uyumluluğu ve güç akışını test ediyor. Honda, elektrikli araç şarj istasyonunu kurduğu Haziran ayından bu yana, 447 şarj seansı için güç sağlarken, 3,87 tonluk CO2 salınımını da engellemiş oldu.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Çatılarda Güneş Enerji Santrali Uygulama Fırsatları Semineri gerçekleşti

Güneş enerjisi yatırımlarının hızlı bir şekilde canlanması için en önemli etkenlerden biri olarak gösterilen çatı uygulamaları, Zorlu Enerji Grubu şirketlerinden Zorlu Solar desteğiyle, Bursa’da düzenlenen Çatılarda Güneş Enerji Santrali (GES) Uygulama Fırsatları Semineri’nde masaya yatırıldı

Çatılarda Güneş Enerji Santrali (GES) Uygulama Fırsatları Semineri, 20 Aralık 2017 Çarşamba günü, Zorlu Enerji Grubu şirketlerinden Zorlu Solar sponsorluğunda Bursa’da gerçekleştirildi. Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği (GENSED) ve Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) tarafından düzenlenen seminerde; güneş enerjisinde en önemli büyüme alanlarından biri olarak görülen çatı uygulamaları tüm yönleriyle ele alındı.

Yurt içi ve yurt dışında güneş enerjisine dayalı yatırımları ile dikkat çeken Zorlu Solar, özel sponsor olduğu Çatılarda Güneş Enerji Santrali (GES) Uygulama Fırsatları Semineri’ne üst düzey katılım gösterdi. Çatı Mevzuatındaki Gelişmeler ve Çatı Pazarı konulu oturumda Zorlu Solar Direktörü Evren Evcit, Çatı Uygulamalarındaki Teknolojik Gelişmeler konulu oturumda ise Zorlu Solar Teknik Müdürü Halil Oral konuşmacı olarak yer aldı. Evren Evcit ve Halil Oral, çatılara güneş paneli kurulumu ve yaygınlaştırılması konusunda hem mevzuat hem de teknoloji konularında bilgi ve tecrübelerini aktararak, Türkiye’de güneş enerjisine dayalı sistemlerin gelişimine katkıda bulundu.

Öz tüketim modeliyle, endüstriyel tesisler 2018 yılında çatı kurulumlarına hızlı başlayacak

Çatı Mevzuatındaki Gelişmeler ve Çatı Pazarı konulu oturumda konuşan Zorlu Solar Direktörü Evren Evcit, sektörün gitmekte olduğu yönden ve trendlerden bahsetti. Güneş enerjisi tesislerindeki gelişmiş kontrol mekanizmaları ve depolama sistemlerinin yaygınlaşmasıyla sektörün gelişip, katma değerin artırılacağını anlattı. Çatı pazarıyla ilgili mevzuatsal durumlar ve başvuru süreçlerine değinen Evren Evcit, konuşmasına şöyle devam etti: “Çatı üstü güneş enerjisi sistemleri uygulamalarını bireysel ve endüstriyel olmak üzere iki segmentte değerlendirmek gerekiyor. Endüstriyel segmentte 350 milyon metrekarelik bir pazar var. Bu, 25 GW kurulum potansiyeli anlamına geliyor. 1 milyon metrekareye 80 MW’lık bir kurulum yapılabiliyor ve mevzuat konusunda herhangi bir pürüz bulunmuyor. Ekonomik trendler doğrultusunda öz tüketim modeli, endüstri kuruluşları için en uygun çözüm olarak görünüyor. Öz tüketim modeliyle endüstriyel tesislerde yatırımın geri dönüş süresinin 6-7 yıllara kadar ineceğini ve endüstriyel çatı pazarının 2018’e çok hızlı başlayacağını öngörüyoruz.”

Çatı Uygulamalarındaki Teknolojik Gelişmeler konulu oturumda konuşan Zorlu Solar Teknik Müdürü Halil Oral ise Zorlu Solar’ın çatılara özel uygulamaları hakkında bilgiler verdi. Oral, “Elektrik üretebilen membran, kiremit gibi birçok inovatif çözüm pazara sunulmaya başladı. Yeni teknolojilerle Türkiye’de solar çatı uygulamalarına çok hızlı geçiş yapılabileceğini düşünüyorum. Biz de Zorlu Solar olarak bu konuda yenilikçi ürün ve uygulamalarımızla sektörümüze öncü olmayı sürdürüyoruz. Konstrüksiyona ihtiyaç duymadan ve çatıya hiçbir zarar vermeden monte ettiğimiz, klasik güneş modüllerinden farklı, çatı kurulumlarına özel yeni ürünlerimizle güneş enerji sistemlerinin yaygınlaşmasına katkı sağlıyoruz” dedi.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Çelik ihracatının 2018 yılında da artması bekleniyor

Yıl boyunca dünyada ve ülkemizde yaşanan siyasi, ekonomik ve sektörel sorunlara rağmen son birkaç yılda meydana gelen düşüşleri toparlayan çelik ihracatçıları, 2017 yılında 17,7 milyon tonluk ihracata ulaşmayı planlıyor. 2018 yılında ise özellikle Çinli çelik üreticilerinin ürünlerini ağırlıklı olarak kendi iç piyasasına vermeye devam etmesi ile ihracata sunacağı ürünlerin azalmasının, Türk çelik sektörünün ihracatını olumlu yönde etkilemeye devam edeceği öngörülüyor. İmalattaki ithal girdilerde yaşanan fiyat artışının 2018 yılında da devam edeceğini söyleyen Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Namık Ekinci, “İhracatta yaşanan tüm olumlu gelişmelere rağmen çelik üretiminde kullanılan ve ithalatla temin edilen elektrot, refrakter, hurda, ferroalyaj, kömür gibi sarf ve hammadde fiyatlarında meydana gelen önemli artışlar sektörümüzü zorlamaya devam edecektir” dedi.

Türkiye ekonomisinin en önemli sektörlerinden biri olan çelik sanayi, 2016 ve 2017 yılı Ocak – Kasım dönemi karşılaştırıldığında yüzde 12,7 artış ile yakaladığı 34,2 milyon tonluk üretimi ile dünya sıralamasında 8’inci oldu. Sektörün bu yılı rekor sıvı çelik üretimi ile kapatacağı ön görülüyor. 2017 yılının Ocak – Eylül döneminde ise çelik sektörü geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7 artış ile 13,1 milyon tonluk ihracat gerçekleştirerek dünya 9.’su oldu. Dünya çelik piyasalarında ulaştığı bu konumu daha yukarıya taşımak isteyen Türk çelik sektörü, 2018 yılında ihracattaki olumlu gelişmelerin devam etmesi ile sıralamada daha yukarılara çıkmayı hedefliyor.

Yurtiçinde ve yurtdışında karşılaşılan sorunlara rağmen Türk çelik sektörünün 2017 yılında iyi bir performans ortaya koyduğunu söyleyen Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, “Çin hükümetinin ülkedeki hava kirliliğinin yüksek boyutlara ulaşmasından dolayı üretimini azaltması, dünya ticaretinde uyguladığı haksız rekabetine karşı yapılan küresel baskıların yankı bulmasıyla ihracatını azaltma yoluna gitmesi ve ülkedeki ekonomik büyümenin etkisi ile yatırımlarına ağırlık vermesi, Türk çelik ürünlerine olan talebin artmasını sağladı. Böylece Çin’in arka bahçesi Hong Kong, Malezya, Singapur ve Endonezya gibi ülkelere önemli miktarlarda çelik ihracatı gerçekleştirdik. Ayrıca AB ülkelerinin Türk çeliğine olan taleplerinde yaşanan dikkate değer artış ihracatımıza olumlu yansıdı. 2017 yılı genelinde küresel çelik piyasalarında ağırlığını hissettiren sektörümüzün bu yılı miktar bazında en az 17,7 milyon ton seviyelerinde ihracatla kapatacağını düşünüyoruz” dedi.

Hammadde fiyatlarındaki artışların 2018 yılında da sektörü zorlamaya devam edeceğine dikkat çeken Namık Ekinci, “İthalata bağımlı olduğumuz elektrot, refrakter, hurda, ferroalyaj, kömür gibi sarf ve hammadde fiyatlarında meydana gelen önemli artışlar sektörümüzü olumsuz olarak zorlamaktadır. Global piyasalarda yaşanan elektrot kıtlığı sebebiyle yılbaşında ton başına 1.500 dolar seviyesinde olan elektrot fiyatları bugün 18 bin dolar seviyesine çıktı. Piyasadan alınan son duyumlarda 2018 yılı Şubat ayı teslim elektrot fiyatlarına ton başına 27-30 bin dolar seviyesinde tekliflerin verildiği tespit edildi. İthal girdi malzemelerinin fiyatlarında yaşanan yükselişin önümüzdeki yıl da devam etmesi bekleniyor. Bu durumu sektörümüzü olumsuz etkileyecek en önemli unsurlar arasında görüyoruz. Sektörümüzün hammadde ve sarf malzemelerinde meydana gelen dalgalanmalardan daha az etkilenebilmesi için cevherden üretim yapan tesislerin yüzde 30 olan seviyesini artırması ve üretimde daha dengeli hale gelmesi gerekiyor. Dünya ile daha iyi rekabet edebilmek ve yüksek katma değerli ürün çeşitliliğimizi arttırabilmek için cevhere dayalı üretime geçmemiz büyük önem arz ediyor. Bu durum daha rekabet edici fiyatlarla ve ürün çeşitlenmesi yönünden ihracatımızın artmasına fırsat sağlayacaktır. ” diye konuştu.

2018 yılında Çinli çelik üreticilerinin ürünlerini ağırlıklı olarak kendi iç piyasasına vermeye devam etmesi ve özellikle 2017 yılında yüksek oranda düşüşlerin yaşandığı inşaat çeliği ihracatının toparlanmasına bağlı olarak sektör ihracatında artış öngördüklerini de dile getiren Ekinci, “Cevhere dayalı üretime geçmemiz iç piyasada başta inşaat, otomotiv, beyaz eşya gibi güçlü çelik talebinde bulunan sektörlerin çelik maliyetlerini düşürmesine ve ihracatlarının artmasına fırsat verecektir. Bu sebeple de bahsi geçen sektörlerimizin büyüme oranlarını yakından takip ediyoruz” dedi.

Yurtdışı pazarlarda kendilerini bekleyen risklere de değinen ÇİB Başkanı Namık Ekinci açıklamalarına şu sözlerle son verdi: “Çin başta olmak üzere Ukrayna, Rusya gibi ülkeler ihracat pazarlarımıza dampingli mal yollayarak yurt içi ve yurt dışında pazar payımızı alıyor. Buna paralel olarak İran’ın da yakın zamanda en büyük pazarlarımız olan Irak, Suriye ve Kuzey Afrika ülkelerinde bizi zorlayacağını düşünüyoruz.”

Faselis/Türkiye’de Enerji

Genç iş dünyasının gözü sanal para birimlerinde

0

Genç Yönetici ve İş Adamları Derneği’nin (GYİAD) üyelerinin katılımıyla gerçekleştirdiği 2018 Yılı Beklentileri Araştırması’na göre, yeni yılın en büyük fırsatlarını sanal para birimleri ve dijital dönüşüm barındırıyor. Genç iş dünyası, ülke bağımsız yatırım için kripto paraların büyük bir fırsat olduğu düşüncesinde. Araştırmaya göre, 2018 yılsonu dolar kuru beklentisi 4,3 TL, Euro kuru beklentisi 5,2 TL olarak şekillenirken, yeni yatırımlar ve istihdamı artırmaya yönelik çalışmalar da yolda. Her üç GYİAD üyesinden ikisi 2018’de seçim olmayacağı düşüncesinde.

Genç Yönetici ve İş Adamları Derneği (GYİAD), üyelerinin 2018 yılına yönelik beklenti ve tahminlerinin değerlendirildiği araştırmasının sonuçlarını açıkladı. GYİAD üyelerinin katılımıyla gerçekleşen çalışmaya göre, yeni yılda en büyük fırsatları dijital dönüşüm ve sanal para birimleri getirecek. Çalışmaya katılanların yüzde 50’sinden fazlası, kripto paralarla ülke bağımsız yatırım yapabilmeyi 2018’in en büyük fırsatı olarak görürken, yüzde 20’lik bir kesim de dijital dönüşümle birlikte yaşanan değişimi yakalamanın yeni fırsat kapıları açacağı görüşünde birleşiyor.

Dövizde beklenti yukarı yönlü

Genç iş insanlarının 2018 yılsonu dolar kuru beklentisi 4,3 TL, Euro kuru beklentisi 5,2 TL olarak şekillenirken, enflasyona ilişkin görüşler farklılık gösteriyor. Yeni yılda enflasyonun artacağını düşünenlerin oranı yüzde 53 iken, azalacağı yönünde görüş belirtenlerin oranı yüzde 20. Katılımcıların yüzde 70’i “Faiz oranlarında nasıl bir gelişme bekliyorsunuz?” sorusuna ‘Artacak’ yanıtını verirken, düşüş bekleyenlerin oranı yüzde 10.

Yatırımlar ve istihdam sürecek

GYİAD üyeleri, 2018 yılında yeni yatırım ve istihdam çerçevesinde olumlu görüş belirtiyor. Buna göre, yeni yılda yeni yatırım planladığını belirtenlerin oranı yüzde 60 seviyesinde bulunurken, istihdam artışına gideceğini belirtenlerin oranı yüzde 57’ye ulaşıyor. Her üç üyeden ikisi 2018 yılı içinde seçim beklemediğini ifade ederken, en önemli iki risk kaynağı ekonomi ve dış politik ilişkiler olarak sıralanıyor.

“Büyüme morali iyi kullanılmalı”

GYİAD Başkanı Yiğit Savcı, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, büyümede çift hanelere ulaşmanın verdiği moralin önümüzdeki dönemde iyi kullanılmasının gerektiğinin altını çizerek şunları söyledi:

“İş dünyası ülkemize olan inancını koruyarak büyümenin hızlanmasına büyük katkı sağladı ancak daha yapılacak çok iş olduğuna inanıyoruz. İki haneli büyümenin rehavetine kapılmadan, işlerimize dört elle sarılmalı, inovasyona ve ARGE’ye daha çok önem ve ağırlık vermeli, katma değeri daha yüksek ürünlere geçişi hızlandırmalıyız. Bu esnada da işgücümüzü sürekli eğitmemiz, dijitalleşme sürecinin dışında kalmadan ihracatta daha çok ülkeye ve müşteriye ulaşmayı hedeflememiz gerekiyor. Böylece işlerimizde daha sağlıklı bir altyapı kurarak ve rekabet gücümüzü artırarak hızlı ekonomik büyümeyi de kalıcı ve sağlıklı hale getirmiş oluruz.”

2018 yılı için en büyük fırsat nedir?

Sanal para birimleri 52,8
Dijital dönüşüm 19,7
İnovasyon 12,2
Teşvikler 9,6
Diğer 5,7

2018 yılında yeni yatırım yapacak mısınız?

Evet %60
Hayır %40

2018 yılında şirketinizde istihdam artışı planlıyor musunuz?

Evet %56,7
Hayır %43,3

Dövizde yılsonu beklentiniz nedir?

Dolar 4,3 TL
Euro 5,2 TL

2018 yılında enflasyon nasıl bir seyir izleyecek?

Artacak %53,3
Aynı kalacak %26,7
Azalacak %20

2018 yılında faizlerde nasıl bir değişiklik bekliyorsunuz?

Artacak 70
Aynı kalacak 20
Azalacak 10

Faselis/Türkiye’de Enerji

 

Ağaoğlu 2018’de 1 milyar liralık yenilenebilir enerji yatırımı yapacak

Ağaoğlu, 2018’de 1 milyar liralık yenilenebilir enerji yatırımı yapacak

Ağaoğlu, 735 milyon lira yatırım bedeli olan Balıkesir RES için ilk imzayı attı. 2020 yılına kadar yaklaşık 5 milyar liralık yatırım tamamlanmış olacak

Ağaoğlu Enerji Grubu, 125 MW Kurulu güce ve 735 milyon liralık yatırım değerine sahip Balıkesir RES projesinin rüzgâr türbinleri için Alman Nordex Energy GmbH ile sözleşme imzaladı. 2018 yılında yenilenebilir enerji yatırımlarının büyüklüğü toplam 1 milyar lira olacak.

Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu “Türkiye ekonomide durgunluk psikolojisine yenilmemeli. İş adamı günlük kararlarla değil, ülkesinin geleceğine güvendiğini gösteren yatırımlarla hareket etmelidir. Geçen yıl 700 milyon liralık enerji yatırımını tamamlamıştık bu yıl ki hedefimiz 1 milyar liranın üzerinde.”

Ağaoğlu Enerji Grubu Başkanı Hakkı Ağaoğlu “2020’ye kadar Konya Sertavul’da 450 MW kapasiteli tek sahada Türkiye’nin en büyük RES projesi olan şu anda lisanslama aşamasında bulunan projemizde Ağaoğlu Enerji Grubu 1.000 MW kapasiteli kurulu güce ulaşacak ve yenilenebilir enerji alanında yaklaşık 5 milyar liralık yatırımı gerçekleştirmiş olacağız.”

Ağaoğlu Enerji Grubu yenilenebilir enerji alanındaki yatırımlarına devam ediyor. Grup, geçen yıl Alman Nordex’ten 68,4 MW kapasiteli 19 rüzgâr türbini siparişi vermişti. 2016 yılının Aralık ayında 330 milyon liralık yatırıma imza atan Ağaoğlu Enerji 2016 yılını toplam 700 milyon liralık enerji yatırımıyla kapatmıştı. Bursa ve Yalova’daki 2 RES projesi tamamlanarak işletmeye açıldı. Bu iki projeden 160 bin hanenin elektrik ihtiyacı karşılanıyor.

Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu; “Her zaman söylüyorum Türkiye ekonomide durgunluk psikolojisine yenilmemeli. İş adamı günlük kararlarla değil, ülkesinin geleceğine güvendiğini gösteren yatırımlarla hareket etmelidir. Geçen yıl 700 milyon liralık enerji yatırımını tamamlamıştık bu yıl ki hedefimiz 1 milyar liranın üzerinde. 2017’de 400 milyon liralık yatırım değerine sahip Bursa ve Yalova’daki 2 RES projemizi tamamlayarak işletmeye açtık. Toplam 68.4 MW Kurulu güce sahip bu iki RES 160 bin hanenin elektrik ihtiyacını karşılıyor”.

Enerjide yerli üretime gereken önemi göstermeliyiz

Ali Ağaoğlu sözlerine şöyle devam etti; 2017 Ekim ayı itibari ile Türkiye’nin cari açığının 42 milyar dolar seviyesinde olduğunu ve en büyük payın enerji girdisine ait olduğunu biliyoruz. Yenilenebilir Enerji alanındaki her yatırım cari dengeye olumlu etki yapacaktır. Ayrıca rüzgâr türbinlerinin kule kanat ve jeneratörleri yerli imal edilmesi de ülke ekonomisine katkıdır.

2017’de hedef 1 milyar liralık yenilenebilir enerji yatırımı

Ağaoğlu Enerji Grubu Başkanı Hakkı Ağaoğlu; “Geçtiğimiz yıl Nordex Energy GmbH ile imzaladığımız sözleşme ile Bursa ve Yalova RES projeleri için 330 milyon liralık yatırıma imza atmıştık. Bu yatırımla birlikte geçen yıl toplam 700 milyon liralık enerji yatırımı gerçekleştirmiştik. 68,4 MW Kurulu güce sahip Bursa ve Yalova RES projelerini işletmeye aldık. Bu iki RES projesinden 160 bin hanenin elektrik ihtiyacı karşılanıyor” dedi.

2020’ye kadar yaklaşık 5 milyar liralık yatırım tamamlanmış olacak

Ağaoğlu Enerji Grubu Başkanı Hakkı Ağaoğlu sözlerine şöyle devam etti; “ 2020’ye kadar Konya Sertavul’da 450 MW kapasiteli tek sahada Türkiye’nin en büyük RES projesi olan şu anda lisanslama aşamasında bulunan projemizde Ağaoğlu Enerji Grubu 1.000 MW kapasiteli kurulu güce ulaşacak. Bununla birlikte yenilenebilir enerji alanında yaklaşık 5 milyar liralık yatırımı gerçekleştirmiş olacağız.

2018’in ikinci yarısında 39 MW Kurulu güce sahip. Kartal RES projesi de işletmeye alınacak. Bugünkü rakamlarla 230 milyon liralık bir yatırım değeri oluşacak. Böylece 2018 yılında toplam enerji yatırımımız yaklaşık 1 milyar lirayı bulacak.

Toplantıda konuşan Nordex Energy GmbH Türkiye Satış Müdürü Habib Babacan;

“Yenilenebilir enerji alanında önemli gruplardan biri olan Ağaoğlu’nun bize karşı olan güveni ve teveccühlerinden dolayı teşekkür ediyoruz. Yatırımlarımız uzun vadede devam edecek” dedi.

Faselis/Türkiye’de Enerji

2017 Büyüme Oranı, 2018 Ticaretini Tetikleyecektir

Yıldırım Grup Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Yıldırım, 2017 yılı inşaat sektörü değerlendirmesinde bulundu. Yıldırım, 2017 ekonomik büyüme oranının, 2018 yılı ticaretini olumlu yönde etkileyeceğinin altını çizdi.

‘’2018 ‘e kadar KDV bizden’’

“Küresel ve ülkesel gelişmelerin etkilerini yaşadığımız durağan bir yıl geçirdik.” Açıklamasında bulunan Yıldırırım şunları söyledi: “Bu durağanlık her sektörü olduğu gibi inşaat sektörüne de yansıdı. Türkiye inşaat sektörü temsilcileri olabildiğince bu durumu fiyatlarına yansıtmamaya çalıştı. Yaptığımız kampanyalarla biz de bu durumu desteklemeye çalıştık. Türkiye ekonomisine destek sağlamak amacıyla kampanya çalışmalarına hız verdik. Ofis, dükkân, mağaza, ticari mallar artı KDV ile fiyatlandırıldığından, müşteri bir de ekstra KDV ödemek zorunda kalıyor. Bizim amacımız, sene sonuna geldiğimiz bu dönemde çoğu şirketin ihtiyacı olan bu tür yapılarda vatandaşımızın cebinden çıkacak olan parayı azaltmak. Yüzde 18 KDV kısmını şirket bünyemizden karşılayarak başlattığımız kampanyayı yatırımcılarımıza sunarak karar verme sürecini hızlandırmış oluyoruz. Sektörümüzdeki canlanmayı desteklemek, satışların devamlılığını sağlamak, ticari alan alışverişini hızlandırmak ve ülkemize katma değer üretebilmek için böyle bir noktada taşın altına elimiz koymaya çalıştık.”

“Alım- satım oranları artacaktır”

Alım- satım oranlarının büyüme oranları ile paralel olarak ilerlediğini kaydeden Zafer Yıldırım “Söz konusu büyüme oranları, konut ve ofis satışlarını da etkileyecektir. Ekonomimizde yaşanan büyüme ile paralel olarak inşaat sektörü de bu büyümeden nasibini alacaktır. 2018 yılının hem büyüme hem de satış anlamında olumlu geçeceğini ve inşaat sektöründe güzel gelişmelerin yaşanacağını düşünüyorum” açıklamasında bulundu.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Türk İşadamları Heyeti Kuveyt’e çıkarma yaptı

0

Key2Kuwaıt’in organize ettiği Kuveyt iş seyahatine katılan Türk İşadamları Heyeti Kuveyt Ticaret ve Sanayi Bakanlığı Genel Müsteşarı Sheikh Nemer Alfahad Almalek ALSABAH ile buluştular.

Özel davetlilerin kabul edildiği divan’da gerçekleşen toplantıya Türk heyetini temsilen Yalvaç Gruba bağlı Yalvaç Enerji Temsilcisi Oktay Korkmaz, Ofton İnşaat İş Geliştirme Koordinatörü Serkan Kızılyar ile Key2Kuwaıt Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Şengül katıldılar.

Kuveyt Ticaret ve Sanayi Bakanlığı Genel Müsteşarı Sheikh Nemer Alfahad Almalek ALSABAH Türk İş adamları ile beraber olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, iki ülkenin birbirine derin bağlarla bağlı olmasının ticaretteki birlikteliğe de olumlu yansıdığını söyledi.

2018 yılı içerisinde gerçekleşecek projelerin konuşulduğu toplantıda konuşan Key2Kuwaıt Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Şengül, “Değerli bakanımız ve Emirimiz ile değerli yöneticilerin Türk işadamlarına verdiği büyük değerin farkındayız. BU gerçekten bizim için çok önemli. Bugün işadamlarımızla önemli misafirlerin ağırlandığı divanda Kuveytli yöneticilerle buluştuk. Bizde kendilerini ülkemize geldikleri zaman aynı şekilde özenle karşılıyoruz. Umarım 2018 yılında yapılacak önemli projeler her iki ülkeye hayırlar getirir” şeklinde konuştu.

KEY2KUWAİT / TÜRKİYE’DE ENERJİ

 

 

 

 

696 Sayılı KHK ve Savunma Sanayinde yenilikler..

Bilişim, yazılım ve savunma sanayi ürünleri konusunda yerli ve milli beyinler oldukça üretken bir hale geldi.

Askeri teknoloji ve savunma sanayi konusunda, bugüne kadar, sürekli  ithalatçı ülke olduk.

Yerli üretime dair adımlar bir şekilde engellendi.

Savunma Sanayi kurumlarımızda mühendislerimiz faili meçhul şekilde şehit edildi.

Her şeyi göze alarak üretkenlik gösterenler ise bastırıldı, sesi kısıldı veya bilinçli/bilinçsiz görmezden gelindi.

Art niyetli ve dış kaynaklı lobicilik engellemeleri haricinde, sürekli kurumsal bürokratik manilerle karşılaşıldı.

Özellikle son zamanlarda karşılaştığımız “örtülü ambargolar” sonrası, “yerli ve milli” savunma sanayinin önemi iyice öne çıktı.

Erdoğan, bu konuyu sürekli gündemde tutarak “yerli savunma sanayinin” gelişiminin vazgeçilmezliğine vurgu yaptı.

Erdoğan’ın bu yaklaşımından cesaret bulan “yerli yaratıcı beyinler” ithal savunma ürünlerine ikame nitelikli, oldukça ciddi Ar-Ge çalışmaları yaparak, somut üretim noktasına gelindi.

Fakat ne hikmetse, hala bu yerli ve milli kişi ve kurumlar istenilen zemine kavuşamadı/kavuşamıyor.

Atılan her adım, savunma sanayine hakim  ve maalesef  hala var olan bir kısım “engelleyici bürokrasiyi” aşamıyor.

Biliyor ve görüyordum ki, Erdoğan bütün bunların farkında idi ve sonunda; “artık vaktidir”diyerek duruma el koydu.

696 Sayılı KHK ile bu konuda sürpriz adımlar atıldı.

Savunma Sanayi Müsteşarlığı Cumhurbaşkanlığı’na bağlandı.

Aselsan, Roketsan, Havelsan başta olmak üzere savunma sanayinde başat pek çok kuruluşa sahip, Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı’nın  Mütevelli Heyeti Başkanlığı da Cumhurbaşkanlığı’na tevdi edildi.

Askeri Fabrika ve Tersane İşletme Anonim Şirketi (ASFAT AŞ) kuruldu. Böylece, Askeri tersane ve fabrikalar verimlilik, kalite ve üretkenliğin artırılması amaçlı tek çatı altında toplandı.

Peki bütün bunların anlamı nedir.?

Türk savunma Sanayi yeni bir evreye girdi.

Artık savunma sanayi konularında pratiklik, yerli ve millilik, kalite ve verimlilik esas olacak.

Bu konularda yapacak bir şeyi olan, tasarım ve proje sahibi ithal ikame edici ürün sahipleri, devletin bu kurumlarıyla işbirliğine girme konusunda engellerden ve lobisel manilerden daha az etkilenecektir.

Proje ve tasarımı olan vatan evlatları, çalışmalarını realize etmek için, “illa Cumhurbaşkanı’na ulaşmalıyım, yoksa tasarım ve projelerim heba olur gider” demeyecektir.

Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla bile olsa, başlayan kimi projeler maalesef ki, sonuca ulaştırılmadı. Artık böylesi iş ve işlemler unutulmaya terkedilerek gözardı edilemeyecek ve ithal ikameci, “yerli-milli” yaklaşım hakim kılınacaktır.

Eminim ve inanıyorum ki; Külliye bünyesinde bu hiyerarşinin hızlı ve sonuç odaklı çalışabilmesi için, yeni bir yapılanmaya gidilecek ve Cumhurbaşkanlığı’na bağlanan bu kurum ve kuruluşlarımız yeni bir hız ve heyecanla aktive olacaklardır.

Bağlı fabrika, kurum ve kuruluşlar yeni bir zihniyet ve ciddiyetle işlerine sarılacak, “yerli ve milli” olana karşı, artık kem gözle bakılmayacaktır.

Artık, kimse ümitsiz olmayacak; yerli proje ve çalışmaların takipçisi bizzat Cumhurbaşkanı’mızın kendisi olacaktır.

Atılan adım, geç kalınmış bile olsa, oldukça isabetli ve olması gereken vetiredir.

Ve inanıyorum ki; yeni sistemde, suistimale yer verilmeyecek, sen- ben kavgalarına  son verilecek, kişisel ego ve benlikle hareketler minimize olacak, “beka”mızın en önemli umdesi olan savunma sanayimiz daha  güçlenecek, millileşecek ve üretkenleşecektir.

Taşeron yasasıyla daimi kadroya geçen çalışanlarımıza hayırlı olsun diyorum.

Taşeron uhdesinde çalışan ve sürekli işini kaybetme korkusu yaşayan vatandaşlarımız için atılan bu isabetli adımdan dolayı karar alıcıları kutluyorum.

TPDK ve Şeker Kurumuna dair yeni sürecin işlevselliği artıracağına ve kamu yönetiminde, bir ara moda haline gelen “bağımsız üst kurul” fantezisinin sona ererek,  gerçekliğe dönülmesine katkı sunacağından dolayı memnuniyetimi dile getirmek istiyorum.

Bankacılık sektörünün kendi içinde bağımsızlığının gün be gün arttığı günümüzde, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Vakıfbank hissedarlığından  alınarak, hisselerin Hazine’ye devri  günümüz koşullarının bir gereğidir.

Bu bağlamda; yeni sürecin Vakıfbank açısından başarı getireceğine inanıyorum.

17-25 Aralık sonrası FETÖ ile mücadelede ciddi fedakarlıklarda bulunuldu.

Resmi veya değil, bu konuda çaba gösteren, taşın altına elini sokan, kişiselliğini riske atan öyle çok vatanperverler oldu ki…

Hele de; 15 Temmuz gecesi ve sonrası tüm tehdit ve aba altından sopa göstermelere rağmen; “ille de vatan, ille de vatan” diyerek, kişisel istikbalini ve hayati tehlikeleri görmeksizin, cansiperane mücadele edildi.

Bu fedakar ve yurtseverlerin, yaptığı iş ve işlemlerden dolayı, Kamu Otoritesince bir şekilde, art niyetli ve sinsi planlara karşı korumaya alınması gerekirdi.

696 sayılı KHK ile, bu konuya da parmak basılması ve kamusal güvencenin sağlanmış olması isabetli bir adım oldu.

Bu yapılanla; özellikle, bu süreçte mücadelede  yer alanların; asker, polis, sivil veya sivil kamu görevlisi, “Muğlalı Paşa Sendromu” yaşamalarının önüne geçilmesi sağlandı.

Bu maddenin yer, zaman, kişi, olay vb. gibi çerçevesinin net bir şekilde mutlak anlamda belirlenmesi şarttır. Aksi taktirde kaos ve kargaşaya sebebiyet vermek isteyenlerin kullanabileceği bir enstrumana dönebilir.

Bu bağlamda yetkililerin KHK’nın bu maddesine dair uygulama yönetmeliklerini sarih şekilde ortaya koyarak muğlak ve müphem nokta bırakmayacaklarına inanıyorum.

Yoksa bu madde çok su götürebilir. Bu uyarıyı yapmayıda çok önemli buluyorum..

Bütçe sona erdi.

Ocak ayıyla birlikte ciddi kamusal değişiklikler gelecektir.

696 sayılı KHK ile Savunma sanayi Kurumlarıyla başlayan süreç, sanıyorum ki; Kabine, Külliye kadroları ve bürokratik değişikliklerle devam edecektir.

Ve bu süreç çok hızlı görülecektir.

Hızla yapılmalıdır ki; 2018 yılı icraat yılı olabilsin.

Hızla yapılmalı ki; akıllı, cesur, devlete sadakati esas alan ehliyet ve liyakat sahipleri göreve gelerek, taşın altına ellerini değil, gövdelerini soksun.

Çünkü artık vakit kaybına tahammül kalmamıştır.
Çünkü; ülkemiz, coğrafyamız ve dünya konjonktürü, cesaret ve akıl sahiplerinin göreve gelmesini iktiza etmektedir.
Çünkü ateş çemberindeyiz.
Çünkü müttefikler hasımlaşmış,
Komşular yangın yerine dönmüş,
Çünkü dost yüzlü yalancılar kapımıza dayanmış,
Kurt gövdenin içine girmiş,
Millet, can damarını koparan, kanını emen en büyük hasmını dost zanneder olmuş,
Kısaca; At izi it izine karışmış.
Çünkü ve ne yazık ki; “beka” sorunuyla karşı karşıyayız.
Kenetlenmeliyiz. Bir ve beraber olmalıyız.
Dahili ihtilafları bir kenara koyup harice karşı tek yumruk mücadeleye hazır olmalıyız.
Çünkü; “Anadolu son kale”dir.
Gidecek bir yerimiz yoktur.
Ya olacağız, ya öleceğiz

Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.
Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi.
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâm’ın.

Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah’a emanet olun sevgili okurlarım…

Enerji piyasasında spot fiyatları düşmeye devam ediyor

Enexion Haftalık Enerji Piyasa Raporu verilerine göre spot piyasa fiyat ortalaması bir önceki haftaya göre %2,3 oranında düşüş göstererek 18 Aralık haftasında 155,3 TL/MWh olarak gerçekleşti.

Enerji piyasasında gün öncesi spot piyasada fiyatlar 18 Aralık haftasını da düşüşle kapattı. Bir önceki hafta 158,9 TL/MWh olarak gerçekleşen spot piyasa fiyat ortalamasının %2,3 oranında düşüş göstererek 155,3 TL/MWh olarak gerçekleşti.

Haftalık enerji piyasa raporunda açıklamalar yapan Enexion Enerji Danışmanlık Türkiye Genel Müdürü ve Enerji Uzmanı Ceren Özdal, aralık ayında fiyatların düşük gelmesinin en önemli nedeninin beklenenden yüksek gelen yenilenebilir enerji üretimi olduğunu, rüzgar üretiminin kasım ayına göre neredeyse %100 yükselerek fiyatların düşük kalmasındaki en büyük etken olduğunu vurguladı. Özdal, geçtiğimiz hafta toplam üretim içinde yenilenebilir kaynakların payının %33, doğalgazın payının %32, kömürün payının ise %34 oranında yer tuttuğunu açıkladı.

Tezgahüstü piyasalar ile ilgili de açıklamalar yapan Özdal, “Geçtiğimiz hafta Ocak ayı baz yükü 196 TL/MWh, Şubat ayı baz yükü 189 TL/MWh, Mart ayı baz yükü 173 TL/MWh seviyelerinden işlem gördü. Böylece 2018 birinci çeyrek fiyatı 186 TL/MWh olarak gerçekleşti. Aralık ayı bazyükü 194 TL/MWh seviyelerinden kapanmıştı. Aralık ayı spot ortalaması ise ayın son haftasına girerken ile beklenenin %20 aşağısında 156 TL/MWh seviyelerinde” dedi.

Faselis/Türkiye’de Enerji

Petrol piyasalarında elektrikli araç korkusu

0

KPMG’nin petrol ve gaz piyasaları analizine göre, bu ay dünyada yükselen elektrikli araç trendi gündemde öne çıktı. Analize göre petrol piyasaları elektrikli araçların giderek artan popülaritesi karşısında endişeli. Analizi yorumlayan KPMG Türkiye Enerji Sektör Lideri Ümit Bilirgen, “OPEC üyeleri ve onlara destek veren OPEC dışı ülkeler, küresel arz fazlasını gidermek amacıyla getirilen üretim kısıntılarını 2018 yılının sonuna kadar uzatma kararı alsa da elektrikli araçların yol açacağı fırtına şimdiden sektörü endişelendiriyor” dedi.

KPMG’nin petrol ve gaz analizine göre, OPEC üyesi ülkeler ile onlara destek veren OPEC dışı ülkelerin üretim kısıntılarını 2018 yılının sonuna kadar uzatma kararı gönüllere su serpmedi. Üretim kısıntısına yönelik anlaşmasının uzatılmasının piyasaya etkilerini yorumlayan KPMG Türkiye Enerji Sektör Lideri Ümit Bilirgen, “Bu anlaşma petrol piyasalarının bir yıl daha rahat edeceği anlamına geliyor. Ancak elektrikli araçların popülaritesi giderek artıyor. Bu nedenle uzun vadeli talebe yönelik belirsizlikler, petrol üreticisi firmaların yatırım kararlarını zorlaştırıyor, sektör genelinde endişe yaratıyor.” dedi.

Kusursuz fırtına korkusu

“Bu durum petrol piyasalarının, önümüzdeki 10 yıl içinde bir kusursuz fırtına yaşama ihtimalini güçlendiriyor” diyen Bilirgen, şöyle devam etti:

Elektrikli araç teknolojisinde yaşanan gelişmeler ve yatırım haberleri fosil yakıt üretim yatırımlarının yavaşlamasına yol açıyor. Örneğin Tesla elektrikli kamyonunu tanıttı.Elektrikli araçlarla yük taşımacılığının da yapılabileceği vizyonu somutlaştı. Diğer tarafta ise bu gelişmeler fon yatırımcıları tarafından yakından takip ediliyor. Örneğin Norveç Ulusal Varlık Fonu fosil yakıtları portföyünden çıkarma sinyali verdi. Norveç gibi bazı ülkeler, fosil yakıt kullanan araçların satışını tamamen sona erdirme planlarını şimdiden yaptı. Bunlara karşılık OPEC ülkelerinin elinden gelen ise üretimde kısıntıya giderek fiyat istikrarını sağlamak ve arz fazlasını engellemek. Hatta bu defa alınan karara, daha önce muaf tutulan OPEC üyeleri Nijerya ve Libya da dâhil edildi. Kısa vadede kısıntının devam etmesi olumlu karşılansa da bu, söz konusu hedeflerde gerçek bir fikir birliğinin ya da sürekli uyumun sağlanacağı anlamına gelmiyor.”

Stoklar 5 yıllık ortalamalar seviyesinde

OPEC’in arz talep tahminlerine de değinen Bilirgen “Arz ve talep OPEC’in tahminine ve hedeflerine göre ilerlediği takdirde, ticari ham petrol stoklarının düşüşü devam ederek 2018’in üçüncü çeyreği sona ermeden 5 yıllık ortalama seviyesine gerileyecek. Başta Rusya olmak üzere diğer önemli oyucular ise temkinli davranıyor. Öte yandan Suudi Arabistan’ın politikası, Veliaht Muhammad bin Salman’ın iktidarını sağlamlaştırmaya dönük kısa vadeli hedeflere yoğunlaştı. Bu durum muhtemelen kesintileri 2018’de kaldırmama ısrarının süreceği anlamına geliyor” diye konuştu.

Kaya petrolü dengeleri bozabilir

Bilirgen, 2018’in ilk çeyreğiyle ilgili şu perspektifi çizdi:

“ABD kaya petrolünde üretimi artırarak rekabeti daha da hızlandırma niyetinde. Petrol fiyatlarında artışla birlikte ABD’li üreticiler de üretimlerini artırıyor. Bu gelişme karşısında OPEC üyelerinin verebileceği tepki, kısıntı kararlarını kademeli olarak geri almaya başlamak ya da üretim hedeflerini daha sık gözden geçirmeyi içeren bir stratejiyi hayata geçirmek olabilir. Böylece stok tehdidi ortadan kalktıktan sonra pazar payını aşamalı olarak geri alma politikası izleyebilirler. Ancak Suudi Arabistan’ın üretim kısıntısının 2018 yılı sonuna kadar devamında ısrarcı olması ve hiçbir tarafın anlaşmayı 2018’in ilk çeyreğinin sonunda aniden kesmeyi istememesi nedeniyle, anlaşmayı aynı üretim hedefleriyle 2018 sonuna kadar uzatma kararı alındı.

2018’de hileye başvuranlar olabilir

Bununla beraber pazar paylarını geri almak isteyen anlaşma katılımcıları 2018’de muhtemelen daha fazla hile yapmaya başlayacak, fiyat artışlarını sınırlandıracak ve yılın ikinci yarısında Suudi Arabistan’ı üretim hedeflerini gerçekleştirme yolunda daha yalnız bırakacak.

Analist tahminleri: petrol

2017 2018 2019 2020
Minimum 51,5 50,0 55,0 55,0
Ortalama 53,0 56,1 58,4 62,4
Medyan 53,1 55,2 58,9 63,3
Maksimum 54,4 65,0 63,0 70,0
2017 2018 2019 2020
Ekim Ortalaması 52,9 54,8 58,4 63,3
Kasım Ortalaması 53,0 56,1 58,4 62,4
Ekim Medyanı 53,2 55,0 58,9 63,3
Kasım Medyanı 53,1 55,2 58,9 63,3

Analist tahminleri: gaz

2017 2018 2019 2020
Minimum 2,9 2,9 2,9 3,1
Ortalama 3,0 3,1 3,2 3,2
Medyan 3,0 3,0 3,2 3,1
Maksimum 3,2 3,8 3,5 3,5
2017 2018 2019 2020
Ekim Ortalaması 3,1 3,1 3,2 3,2
Kasım Ortalaması 3,0 3,1 3,2 3,2
Ekim Medyanı 3,0 3,0 3,2 3,1
Kasım Medyanı 3,0 3,0 3,2 3,2

Not: Brent & Henry Hub kuruluşundan alınan yukarıdaki tahminler/analist tahminleri, üçüncü taraf kaynaklara ve bilgilere dayanmaktadır. Bunlar KPMG’nin kendi görüşlerini yansıtmamaktadır.

KPMG Hakkında

Denetim, vergi ve danışmanlık hizmetleri sunan ve sektöründeki en büyük dört uluslararası şirketten biri olan KPMG, geçmişi 1867 yılına dayanan, üye firmalar ağı sistemiyle 154 ülkede, 200 bine yakın çalışanıyla finansal hizmetler, tüketici ürünleri ve endüstriyel sektörlerden, gıda, perakende, enerji, telekomünikasyon, kimya gibi pek çok sektöre danışmanlık hizmeti veriyor. KPMG Türkiye ise İstanbul merkez ofisinin yanı sıra Ankara ve İzmir ofisleriyle, 1982 yılından beri 1.200’den fazla çalışanıyla her sektörden 4.000’in üzerinde firmaya sektörler özelinde hizmet verirken, rekabette ihtiyaç duydukları endüstriyel trendler hakkında değer yaratan çözümler sunuyor. Detaylı bilgi için www.kpmg.com.tr adresine başvurabilirsiniz.

Elektrik tasarrufu eğitimi seferberliği

Okul öncesi miniklere enerji tasarrufu bilincini aşılamak üzere okullarda eğitimler vermeye başlayan, elektrik enerjisi piyasasının güçlü oyuncularından KOLEN; proje kapsamında son olarak, İTÜ Geliştirme Vakfı Anaokulu, Ankara Gürçağ Koleji ve Afyon TED Koleji öğrencileri ile beraberdi. KOLEN Genel Müdürü Kaya  ” Enerji tasarrufu eğitimini kendimize misyon edindik. Eğitim kurumlarımızın çok değerli yöneticilerine sesleniyorum. Biz hazırız. Çağırın gelelim. Enerji tasarrufunu çocuklarımıza birlikte anlatalım’’ dedi.

KOLEN’in okul öncesi miniklere enerji tasarrufunu, verimliliği, yenilenebilir enerji kaynaklarının önemini anlatmak ve bu bilinci çok erken yaşlarda oturtmak amacıyla başlattığı proje tüm Türkiye’ye yayılarak büyüyor.

Elektrik enerji sektöründe, yenilikçi bakış açısı, abone memnuniyetine verdiği önem, içinde bulunduğu çevre ve topluma duyarlı yaklaşımı ile öne çıkan ve okul öncesi çocuklara “Enerji Tasarrufu” eğitimleri vermeye başlayan KOLEN; konuyu misyon edindiklerini, talep eden her bir okula yetişmeye çalışacaklarını söylüyor. Bilinçlenmenin çok genç yaşlarda başlaması kişiyi o konuda çok daha hassas, çok daha duyarlı hale getiriyor. KOLEN yönetimi; ‘’iş bu sebeple enerji tasarrufunu anlatmaya okul öncesinden başladık’’ diyor.

EĞİTİMLER TÜRKİYE’YE YAYILIYOR

İstanbul, Ankara ve Afyon’da bölge yöneticileri Tuğba Karaca, Fatma Niğdelioğlu ve Mine Gül Yılmaz tarafından gerçekleştirilen sunum ve eğitimlerde minik öğrencilerin katılımları, anlatılanlara ilgileri son derece yoğundu. Eğimin her aşamasına bizzat iştirak ettiler, katıldılar, fikirlerini dile getirdiler. Herhangi bir konuda farkındalığın, bilincin oluşması için yapılacaklara erken yaşlardan başlamanın ne kadar doğru olduğu da bir kez daha kanıtlanmış oldu.

Afyon TED Koleji Genel Müdürü Hayrettin Balıkçı, bu sorumlu davranışı ve gayretlerinden dolayı KOLEN’e teşekkürlerini belirtti. Gürçağ Koleji Müdürü Selma Erturan projeden dolayı memnuniyetlerini dile getirerek, özellikle okul öncesi yaş grubuna yönelik bu yaklaşımın geleceğe dair umutlarını artırdığını arttırdığını söyledi ve KOLEN’e teşekkür etti. Ayrıca okul öncesi ile ilk ve ortaokullarda çevre bilinci, çevre yönetimi ve sürdürülebilir kalkınma eğitimi veren bir uygulama olan Eko-okullar programı kapsamında olan İTÜ Özel Doktor Sedat Üründül Anaokulu Eko okul öğrenci komitesi minik enerji dedektifleri Tuğba Karaca ve KOLEN’e teşekkür sertifikalarını sundular.

‘’ÇAĞIRIN GELELİM’’

KOLEN Genel Müdürü Kaya Uğur Karayurt: ‘’İçinde bulunduğumuz zaman dilimi ve sonrasında artık gelişmişlik enerjinin etkin kullanımı ile ilgilidir. Malum öncesinde yüksek tüketim ya da tüketimdeki artış ekonominin büyüdüğüne, gelişmişlik düzeyinin yüksekliğine işaretti. Şimdi yalnız başına gerçekten anlamsız. Verimli olmak zorundayız, daha az tüketimle, daha çok üretmek zorundayız. Yine unutmamalıyız ki bunun pratiğe dökülmesi, hayata geçirme için bu anlayışın topluma hakim olmasıyla ilgilidir. Toplumsal pratik ise kültür, eğitim ve zamanla oluşur. Başlanacağı yer ise alabildiğine erken yaşlardır. Bu yüzden erken bir yaştan okul öncesinden başladık. Gerisi eğitim kurumlarımızın çok değerli yöneticilerine kaldı. Onlara sesleniyorum. Biz hazırız. Çağırın gelelim. Bildiklerimizi küçük hanımlarla, beylerle paylaşalım. Bize 0555 056 56 56 nolu WhatsApp numarasına mesaj, [email protected] adresine mail göndererek veya 444 9 556 nolu telefonu arayarak taleplerini iletebilirler.’’

Faselis/Türkiye’de Enerji