21.2 C
İstanbul
Cumartesi, Haziran 7, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 117

BEDAŞ, 25 proje ile dağıtımda verimliliğe katkıda bulunuyor

ICSG 2018’e katılarak dağıtım sektöründe enerji verimliliği alanında attıkları adımları anlatan BEDAŞ Ar-Ge Müdürü Murat Can Sinim, “Bünyemizdeki 25 proje ile dağıtımda enerji verimliliğine önemli katkıda bulunduk ve bulunmaya da devam ediyoruz” dedi.

Enerji sektörünün buluşma noktası Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler ve Şehirler Kongre ve Fuarı (ICSG 2018) 25-26 Nisan tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Bu yıl 6’ncısı düzenlenen fuarın ikinci gününde ‘Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği’ konulu oturuma katılan Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. (BEDAŞ) Ar-Ge Müdürü Murat Can Sinim, ‘Elektrik Dağıtımında Enerji Verimliliği’ konulu bir sunum yaptı.

BEDAŞ Ar-Ge Müdürlüğü olarak şimdiye kadar EPDK, TÜBİTAK ve Avrupa Birliği fonlarıyla desteklenen 25 proje ile dağıtımda enerji verimliliğine önemli katkılar sunduklarını dile getiren Murat Can Sinim, D-ENVER olarak ifade edilen ‘Dağıtımda Enerji Verimliliği ve Enerji Tasarruf Yol Haritası Çıkarılması’ konusunda da bilgi verdi.

Elektrik dağıtım şirketlerinin bulunduğu lokasyonlarda bölgesel kriterler göz önüne alınarak belirli anahtar performans göstergelere göre gruplandırıldığını anlatan Sinim, sunumunda söz konusu yol haritasını şöyle sıraladı:

“Bu çerçevede ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi standartları incelenerek dağıtım şirketleri için bir altyapı oluşturulacak. Ulusal Enerji Eylem Planı’nda belirtilen kriterlere ve AB direktiflerine göre kurgulanacak. Dağıtım şirketleri uygulamalarının izlenmesine ve raporlanmasına imkân sağlayacak bir platform oluşturulacak. Yapılacak her yatırımın verimlilik endeksi ile girdi oluşturacağı dinamik bir yapı kurgulanacak.”

TANAP’tan sonra Avrupa’nın doğal gaz borularını da Tosçelik sağlayacak

Doğu Avrupa’nın en önemli enerji projelerinden biri olan BRUA Doğal Gaz Boru Hattı Projesi’nin borularını Tosçelik üretecek. Tosçelik, Bulgaristan, Romanya ve Avusturya’yı birbirine bağlayacak olan BRUA Projesi’nde Romanya hattının boruları için düzenlenen ihalede yerli ve yabancı rakiplerini geride bıraktı. 127 milyon Euro’luk ihaleyi kazanan Tosçelik Spiral Boru, 478 km uzunluğunda doğal gaz borusu ve bağlantı ekipmanlarını temin edecek…

Dört ülkede 20’yi aşkın tesisiyle global çelik üreticisi olan Tosyalı Holding, uluslararası bir ihalede daha rakiplerini geride bıraktı. Tosçelik Spiral Boru, Romanya Doğal Gaz İdaresi TRANSGAZ tarafından açılan boru ihalesini kazanarak uluslararası projelerine bir yenisini ekledi. Tedarik sözleşmesi 23 Nisan 2018 tarihinde imzalanan 127 milyon Euro’luk ihale kapsamında Tosçelik Spiral Boru, 478 kilometre uzunluğundaki doğal gaz boruları ve bağlantı ekipmanlarını temin edecek.

Avrupa’nın en önemli enerji projelerinden biri olan BRUA kapsamında 32” çapında ve 478 km uzunluğunda doğal gaz boruları ve bağlantı ekipmanları, Tosçelik kalitesiyle, hat boyunca 14 stok sahasına teslim edilecek; boru hattının 4,4 bcm’lik taşıma kapasitesi olacak.

Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Avusturya’yı birbirine bağlayacak olan ve bu ülkelerin baş harflerinden oluşan BRUA Doğal Gaz Boru Hattı, Bulgaristan ile Romanya’dan 2019 yılına kadar Avusturya’ya 1,75 milyar metreküp, 2022 yılında ikinci etap tamamlandığında ise toplam 4,4 milyar metreküp doğal gaz taşıyacak. Avrupa Yatırım Kalkınma Bankası (EBRD) tarafından finansmanı sağlanan BRUA projesinin Romanya bölümü, 18 ayda tamamlanacak.

Tosçelik, ‘asrın projesi’ TANAP’ın da tedarikçisi

Cezayir’de 500 km, Tunus’ta ise 400 km’lik doğal gaz boru hattı projelerinin ardından Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı’nın (TANAP) 470 km’lik bölümünün boru ve ekipman tedarikçisi olan Tosçelik Spiral Boru, kazandığı bu son ihaleyle uluslararası projelerinin boru tedarikçisi unvanını pekiştirdi. Yurt içinde de birçok altyapı projesinde yer alan Tosçelik Spiral Boru, son olarak Devlet Su İşleri’nin Gaziantep-Trabzon ve Elazığ şehirlerine içme suyu ulaştıran projelerine toplam 200 bin tonluk boru tedarik etti.

ÇEVKO Vakfı 2017 Çevresel Fayda Raporunu Açıkladı

Ambalaj atıklarının geri kazanımı konusunda Türkiye’nin ilk yetkilendirilmiş kuruluşu ÇEVKO Vakfı, çevre sürdürülebilirliğine ve ekonomiye katkı yapmaya devam ediyor. Sürdürülebilir bir geri kazanım sistemi için 27 yıldır öncülük görevi üstelenen ve sanayinin yükümlülüklerini yerine getirmesine yardımcı olan ÇEVKO Vakfı, 2017 yılında da çevre sürdürülebilirliği için önemli değerlere imza attı. Vakfın geri kazanım çalışmaları, ülke ekonomisine 2,6 milyar TL katkı sağladı.

Ambalaj atıklarının geri kazanımı konusunda T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş ilk kuruluş olan ÇEVKO Çevre Koruma ve Ambalaj Atıklarını Değerlendirme Vakfı, geri kazanım çalışmalarını 27 yıldır artan bir ivmeyle sürdürüyor. ÇEVKO Vakfı’nın, öncülüğünü yaptığı sürdürülebilir geri dönüşüm sisteminin gelişimi ve ambalaj atıklarını kaynağında ayrı toplamanın artırılması hedefiyle yaptığı çalışmalar, 2017 yılında da sürdürülebilir çevre için önemli değerler ortaya koydu. Geri kazanım çalışmalarının, ülke ekonomisine olumlu katkısı ise, 2,6 milyar TL düzeyinde gerçekleşti.

Yetkilendirilmiş kuruluş olarak ambalajlı ürün piyasaya süren 1.800’ü aşkın kuruluşun geri kazanım yükümlülüklerini üstlendiklerini belirten ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, “Temsil ettiğimiz üreticiler ve ekonomik işletmelerin adına, ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanması için yerel yönetimler ve lisanslı firmalarla iş birlikleri geliştiriyoruz. Bunun yanı sıra, iletişim, bilinçlendirme ve eğitim çalışmaları düzenliyoruz” dedi.

Cam, metal, plastik, kağıt-karton, kompozit ve ahşap malzemelerden üretilen tüm ambalaj atıklarının teknik ve ekonomik açıdan defalarca geri kazanımının mümkün olduğunu söyleyen Mete İmer, devamında şunları söyledi: “Öncüsü olduğumuz sürdürülebilir geri dönüşüm sisteminin gelişimi için 27 yıldır faaliyetteyiz. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde, 26 milyon kişinin yaşadığı 30 ilde, 168 belediye ile iş birliği içindeyiz. ÇEVKO ile iş birliği içinde olan piyasaya süren firmaların geri kazanım yükümlüklerini üstleniyoruz. Sanayi adına, belediyeler, lisanslı ambalaj atığı toplama-ayırma, geri dönüşüm firmalarıyla iş birliği içerisinde yürüttüğümüz geri kazanım faaliyetleri sonucunda, fosil yakıt, su ve enerji kullanımında tasarruf sağlandı. Daha az doğal kaynak ve enerji tüketildi. Geri kazanım çalışmaları, ülke ekonomisine de 2 milyar altı yüz milyon TL değerinde olumlu katkı yaptı.”

Geri Kazanım; Soluduğumuz Havayı Ve Ormanları Korudu, Su Ve Enerji Tasarrufu Sağladı

Mete İmer, ÇEVKO Vakfı’nın 2017 yılında geri dönüşümünü belgeledikleri ambalaj atıkları ile sağlanan ekonomik ve çevresel faydaları şöyle özetledi:

•Kağıt, karton, ahşap ve kompozit ambalaj atıklarının geri dönüşümüyle yaklaşık 94 bin dönümlük orman alanına denk gelen 4 milyon 715 bin adet ağaç kesilmekten kurtuldu.

•Plastik ambalaj atıklarının geri dönüşümü ile yaklaşık 130 Milyon litre benzin tasarrufu sağlandı. Bu yaklaşık 2,9 Milyon aracın deposunu doldurmaya yetecek bir miktar.

•Geri kazanımı sağlanan kağıt-karton/kompozit ambalaj atıkları ile 41 bin 505 ailenin yıllık su tüketimine eş değer oranda, yaklaşık 7,3 milyar litre su tasarrufu sağlandı.

•Geri kazanımı sağlanan ambalaj atıklarıyla, bir milyona yakın (977 bin) ailenin yıllık elektrik tüketimine denk, 2,7 milyar kW.saat elektrik tasarrufu sağlandı.

•Ambalaj atıklarının depolama sahalarına gömülmek yerine geri dönüştürülmesi ile, yaklaşık 1.457 adet olimpik yüzme havuzu hacminde, 3 milyon 645 bin m3 depolama alanından tasarruf edildi.

•Dünyanın çevresini 16.985 kez dönen bir uçağın ortaya çıkardığı sera gazı salınımına eşdeğer 339 bin 700 ton CO2 eşdeğerinde sera gazı salınımının önüne geçildi.

Geri kazanım kültürü ve kaynağında ayırma alışkanlığı yaygınlaşıyor

Toplumun çoğunluğunun kaynağında ayrı toplama alışkanlığı edinmesi ve geri dönüşüm kültürünün oluşmasıyla sürdürülebilir çevre için çok daha fazla değer üretmenin mümkün olduğunu vurgulayan Mete İmer, “Geri kazanım kültürü ve kaynağında ayrı toplama alışkanlığının yaygınlaşması için çalışmalarımızı, kamu, yerel yönetim, toplum ve sanayi iş birliğiyle sürdürüyoruz. Bu alanda en köklü geçmişe sahip yetkilendirilmiş kurum olarak, farkındalığın artmasına odaklanıyoruz. Bu kapsamda, ilk öğretim öğretmenlerine yönelik eğitim çalışmaları ile çocuklara yönelik tiyatrolar düzenliyoruz. TV kamu spotları, reklam ve haber çalışmalarıyla bireylere sesleniyoruz. ‘Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri’mizle Yeşil Nokta üyesi kuruluşların, yasal sorumluluklarının ötesinde gerçekleştirmekte oldukları örnek çalışmaları ödüllendiriyoruz. ‘Yeşil Nokta Basın Ödülleri’mizle, toplumu çevre ve geri dönüşüm konusunda bilinçlendirmeye, bilgilendirmeye yönelik haberlere öncelik veren basın-yayın kuruluşlarını teşvik ediyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’mızın “Sıfır Atık” projesinin yaygınlaştırılması için başta vakıf üyelerimiz, tüm ilgili taraflarla birlikte çalışıyoruz. 2017 yılında gerçekleşen Döngüsel Ekonomi Kongresi gibi etkinlikler düzenliyoruz. Gerek vakıf olarak gerekse üyelerimizle beraber hayata geçirdiğimiz projelerimizle, bireysel farkındalığın artması ve toplumsal davranış alışkanlığına dönüşmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.

DEĞER KARŞILIKLARI:

Ambalaj atıkları; cam, metal, plastik, kağıt/karton ve kompozit ambalajların atıklardır.

Geri dönüştürülen bir ton metal atıkla 16 ton benzin tasarrufu sağlanır.

Pet şişelerin geri dönüşümünden sentetik elyaf üretiliyor.

Sadece bir metal içecek kutusunun geri dönüşümünden elde edilen enerjiyle 100 Wattlık bir ampul 20 saat çalıştırılır.

Geri dönüştürülen 1 ton kağıt ile 17 ağacın hayatı kurtarılır.

Geri dönüştürülen 1 ton plastik atık ile 612 litre petrol tasarrufu sağlanıyor.

Geri dönüştürülen 1 ton plastik atıkla %95 oranında enerji tasarrufu sağlanıyor.

Plastik ambalaj atıklarının geri dönüşümünden elyaf içeren tekstil ürünleri, atık su boruları, mobilya yan ürünleri ve marley gibi malzemeler üretilir.

670 metal ambalajın geri dönüşümü sonucu bir adet bisiklet elde edilir.

Geri dönüştürülen bir ton cam atıkla 100 litre petrol tasarrufu sağlanır.

Geri dönüştürülen bir ton kağıt/karton/kompozit atıkla 26 m3 su tasarrufu sağlanır.

Kompozit ambalaj atıklarının geri dönüşümünden karton koliler, yalıtım malzemeleri ve mobilya gibi ürünler üretilir.

Türk halkı elektrikli araçlara hazır

Boğaziçi Üniversitesi tarafından Türkiye’de elektrikli araçlar konusunda ulusal ölçekte yapılan araştırma, tüketicilerin genel eğiliminin elektrikli bir araç satın almak yönünde olduğunu ortaya koydu. 2017 yılı sonu itibariyle 2 bin 500 civarında olan elektrikli aracın 4 yıl içinde 140 bine çıkması öngörülürken, 14 bin ticari ve 70 bin ev tipi şarj ünitesinin kurulması bekleniyor. İklim değişikliğine karşı elektrikli araçlarla engellenecek sera gazı salınımın da hesaplandığı araştırmada, ilk defa Türkiye’de güneş enerjisi ile çalışan şarj noktaları ve otoparklar için ideal lokasyonlar belirlendi.

Boğaziçi Üniversitesi, Türkiye’deki elektrikli araçların geleceğini ve enerji altyapısına olası etkilerini incelemek amacıyla anket, yüz yüze derinlemesine görüşme ve analizleri içeren Türkiye’nin ulusal ölçekte en güncel araştırmasını gerçekleştirdi. Boğaziçi Üniversitesi Enerji Politikaları Araştırma Merkezi (EPAM) Başkanı ve Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu ve Araştırmacı Dr. Zafer Öztürk tarafından yürütülen ‘’Türkiye Ulaştırma Sektöründeki Elektrikli Araçların İklim Değişikliği ve Elektrik Talebi Etkileri Projeksiyonu’’ başlıklı araştırma, Türkiye’de elektrikli araçların yaygınlaştırılmasıyla oluşacak çevresel faydalar, altyapı maliyetleri, elektrikli araç optimum pazar payı gibi bilgileriyle ülkemizin elektrikli araç stratejilerini desteklemek üzere bir yol haritası sunuyor. Ülke çapında elektrikli araç konusundaki farkındalığı ve kullanım alışkanlıklarını araştıran bir anket çalışmasını da içeren araştırma kapsamında, her 10 kişiden 8’inin elektrik aracı bildiği ortaya çıkarken, hibrit araç ile elektrikli araç arasındaki farkın bilinirliğinin düşük olduğu görülüyor.

Türk halkı elektrikli araç kullanmak istiyor

Anket sonuçlarına göre elektrikli araç hakkında bilgi sahibi olsun veya olmasın, araştırmaya katılanların çoğu elektrikli araç satın almayı istiyor. Elektrikli aracı bilenlerin yüzde 80’i, bilmeyenlerin ise yüzde 65’i elektrikli araç satın almayı düşünebileceğini net bir şekilde belirtiyor. Elektrikli araç satın almak isteyenlerin bu tercihinin arkasında; elektrikli araçların düşük maliyetli, tasarruflu ve çevre dostu olması gibi nedenler ön plana çıkıyor. Elektrikli araç satın almayı düşünmeyenlerde ise; elektrikli araç hakkında yeterli bilgiye sahip olmamak, Türkiye’de henüz yaygınlaşmamış olması ve teknik özelliklerin yetersiz kalacağı yönünde algıların öne çıktığı görülüyor.

Sera gazı salımından büyük tasarruf

Elektrikli araçlar ve Türkiye’nin durumu ile ilgili yapılan en güncel araştırma özelliğine sahip olan çalışmada, elektrikli araç kullanımının iklim değişikliğine etkisi de incelendi. Araştırmaya göre 2035 yılına kadar elektrikli araçları dolaşımda tutmak için yıllık 2.6 milyar kWh eşdeğerinde enerji ihtiyacı öngörülüyor. Ancak elektrikli araçların şarjı tamamen yenilenebilir enerjiden sağlanırsa, 2022 yılına gelindiğinde yıllık 1.3 milyon ton CO2 kazanımı elde edilecek.

Araştırmanın hem sektörün hem de kamunun faydalanacağı pek çok iç görü ve analiz barındırdığını belirten Boğaziçi Üniversitesi Enerji Politikaları Araştırma Merkezi (EPAM) Başkanı ve Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu şu bilgileri paylaştı:

Gürkan: Elektrikli araçların kaynağı yenilenebilir enerjiden sağlanırsa, pazar daha hızlı büyür

“Boğaziçi Üniversitesi olarak yaptığımız araştırmada Türk halkının elektrikli araçlar konusunda oldukça istekli olduğunu gördük. Araç sahibi olan veya önümüzdeki 2 yıl içerisinde araç satın almayı planlayan 600 kişi ile gerçekleştirdiğimiz anket sonucunda halkımızın elektrikli araçlara büyük ilgi duyduğu, ancak yeterli bilgiye sahibi olmamalarının ve elektrikli araçların şarjına yönelik yeterli altyapı bulunmamasının elektrikli araçlarının yaygınlaşmasının önündeki temel engeller olduğu verisine ulaştık. Bir başka deyişle, elektrikli araç satın almayı düşünmeme sebepleri arasında algıya yönelik bariyerler yüzde 47’lik bir oran oluşturuyor. Bu kişilerin yüzde 19 bilgi eksikliği olanlar, yüzde 18 ise “Altyapısı yok” diyenlerden oluşuyor. Dolayısıyla şarj istasyonlarının yaygınlaşması, bu altyapının gelişmesinde kritik önem taşıyor. Türkiye’de hibrit araçları saymazsak 2017 yılı sonu itibariyle yaklaşık 2.500 elektrikli aracın kullanımda olduğunu biliyoruz. Bugün en lüks araç segmentinden en ekonomik araçlara kadar, tüm otomotiv markalarının elektrikli araçlara yönelik kaçınılmaz çok güçlü bir eğilimi bulunuyor. Tamamen geçişi sağlamasalar bile portföylerinde en az bir temiz araca yer verme gayretleri var. Dolayısıyla hızlı büyümesi beklenen bu endüstride elektrikli araçların kaynağı yenilenebilir enerjiden sağlanırsa, elektrikli araç pazarı gerçek anlamda sürdürülebilir büyüme trendine girecektir.”

Dünyadaki benzer örnekleriyle endüstri hakkında bilgi veren Kumbaroğlu, “Örneğin elektrikli otomobil devriminin öncülüğünü üstlenen Norveç’te elektriğin yüzde 94’ü yenilenebilir kaynaklardan ve yaklaşık 17 g/kWh sera gazı salımı ile üretiliyor. Türkiye’de ise bu oran yüzde 29 ve elektrikle birlikte yaklaşık 520 g/kWh sera gazı salımı üretiliyor. Yani Türkiye’de şebekeden elektrik alan araç Norveç’te şebekeden şarj olan bir elektrikli araca göre yaklaşık 30 kat daha fazla sera gazı salımına neden oluyor. Şarj sistemi kuran şirketlerin yenilenebilir enerji kullanmaları sağlanırsa ancak elektrikli araçlara geçiş sürdürülebilir kalkınma hedeflerini destekler. Çalışmamızı bu vizyonla gücünü doğrudan güneş enerjisinden alan şebeke destekli fotovoltaik şarj istasyonlarına odaklı geliştirdik. Elektrikli araç kullanımına geçişi güneş enerjisiyle birlikte düşünmek gerekiyor. Aksi takdirde ilave elektrik ihtiyacından ortaya çıkan ilave sera gazı salımı, benzin ve dizel kullanımındaki tasarrufun azalttığı sera gazından fazla oluyor. Boğaziçi Üniversitesi Enerji Modelleme Sistemi ile yaptığımız simülasyon sonuçları bunu açıkça ortaya koyuyor. Elektrikli araçların şarjında kaş yaparken göz çıkarmamak için güneşe ihtiyaç var” dedi.

İlk defa Türkiye’de temiz enerji ile çalışan şarj noktaları için ideal lokasyonlar belirlendi

Araştırmada coğrafi bilgi sistemi üzerinde çalışılarak güneş destekli şarj istasyonlarının ve otoparkların kurulumu için de bir analiz yapıldı. Türkiye için güneş sahaları ve güneş potansiyeli de araştırmaya dahil edilerek şebeke ile bağlantıya sahip ve güneş potansiyeli yüksek noktalar belirlendi. Hazırlanan coğrafi bilgi sistemi haritası, elektrik şarj istasyonlarının ve otoparkların güneş enerjisi kullanarak nerelerde kurulabileceği konusunda tüm sektör için rehber görevi görecek. Karayolları haritasının da dahil edildiği ve elektrikli araçların ortalama menzilleri hesaplanarak çıkarılan optimum lokasyonlar sayesinde, elektrikli araçların Türkiye çapında mesafe kat ederken şarjları bitmeden, nerelerde şarj istasyonu kurulabileceğinin haritası çıkarıldı.

Elektrikli araçların yaygınlaşması için teşvik çok önemli

Araştırmada görev alan Dr. Zafer Öztürk de elektrikli araçlarla ilgili çıkan en önemli iki sonucun otopark ve elektrikli şarj istasyonları olduğunun altını çizdi. Öztürk, “Elektrikli parkların nasıl gelişeceği ve elektrikli şarj istasyonlarının nasıl yaygınlaşacağı konusunda şirketlerden, akademisyenlerden, otomotiv sektöründen ve bu alandaki STK’lardan konunun uzmanlarıyla yaklaşık 30 kişiyle derinlemesine yüz yüze görüşmeler yaptık. Bu görüşmeler de araç almayı düşünenlerin istasyon yokluğundan yakındığını, istasyon yatırımı yapmayı düşünen yatırımcıların da elektrikli araca talep olmadığını ve bu alanda teşvik mekanizmasının bulunmadığını belirttiğini gösterdi. Bir şekilde iki mekanizmayı da aynı anda ilerletecek bir teşvik mekanizması oluşturmak gerekiyor. Özellikle kamu ve özel sektörün bu alanda bir araya gelmesi, elektrikli araçların yaygınlaşması konusunda büyük fark yaratacaktır. Örneğin İngiltere’de bu teşvik mekanizması doğrultusunda, elektrikli araçların belirli bölgelere ücretsiz girmesi gibi uygulamalarla öncelikli olarak elektrikli araca olan talep artırıldı ve beraberinde şarj istasyonu yatırımı geldi. Bir diğer yöntem de elektrikli araç şarj istasyonları yatırımları için teşvik getirilmesi ve istasyonların gelişmesiyle elektrikli araç sahipliğinin artmasının sağlanması. Dolayısıyla bu alanlarda teşvik mekanizması geliştirmek, temiz araç kullanımı konusunda kilit öneme sahip” diye konuştu.

2022 yılında Türkiye’de 140 bin elektrikli araç, 14 bin ticari ve 70 bin ev tipi şarj ünitesi

Sektör temsilcileri ve akademisyenlerle yapılan derinlemesine analiz çalışmalarına göre, 2022 yılında 140.000 elektrikli aracın ve 14 bin ticari şarj ünitesinin aktif olarak kullanımda olması bekleniyor. Mevcut elektrik altyapısı ile 14 bin şarj ünitesinin yüzde 25’inin Fast Charger (Hızlı Şarj Ünitesi, DC), geri kalan yüzde 75’inin ise AC şarj ünitesi olacağı öngörülüyor. 2022 projeksiyonunda, ev tipi şarj ünitelerinin ise 70 bin civarında olması bekleniyor.

Tüketiciler elektrikli araçlarını ortalama 15 TL’ye şarj etmeyi düşük maliyetli ulaşım olarak görüyor

Bununla birlikte bugün şarj altyapı sağlayıcıları, hizmet verip işlettikleri ticari şarj ünitelerinde ortalama 15 TL talep ederken, araştırmada tüketicilerin elektrikli aracı şarj etme fiyatı konusundaki algısı da araştırıldı. Çalışmada, ortalamada 150 km için 15 TL gibi bir ücretin, tüketiciler tarafından düşük maliyetli ulaşım olarak kabul gördüğü ve tüketicinin elektrikli araçlardan beklediği faydayı sunduğu ortaya çıktı.

EPDK’nın meclis komisyonuna sunduğu verilere göre 2017 sonu itibariyle aktif olarak kullanımda olan ve halka açık durumdaki şarj istasyonu sayısının 400 olduğunu aktaran Dr. Zafer Öztürk, bu alanda teşvik mekanizmasının önemini vurguladı.

Elektrikli araç kullanımına geçişte en önemli adım şarj istasyonu yatırımı

Elektrik altyapısına neredeyse hiç yatırım yapmaksızın elektrikli ve temiz araç kullanımına geçiş yapılabileceğini vurgulayan Dr. Öztürk, ‘’Burada slow charger’lar için herhangi bir çalışmaya gerek olmayabilir ancak fast charger’lar için elektrik altyapısında minör iyileştirmelere gerek duyulacaktır. Türkiye, elektrikli araç kullanımına geçiş amacıyla şarj istasyonu yatırımı yaparsa, 2022 yılı için öngörülen 140 bin elektrikli aracın çok daha ötesine geçebilir çünkü Türkiye’nin mevcut altyapısı, çok daha fazlasını kaldırabilecek düzeyde. Tek ihtiyacımız olan park olanakları gibi yan teşviklerle sektörün rahatlatılması’’ diye konuştu.

Demir ihracatçılarında Yalçın Ertan dönemi

2018 yılının Ocak – Mart döneminde gerçekleştirdiği 408 milyon dolarlık ihracat rakamıyla Ege İhracatçı Birlikleri bünyesinde zirvede yer alan Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği’nde Yalçın Ertan dönemi.

Ege İhracatçı Birlikleri’nde gerçekleştirilen Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Genel Kurulu’nda Yönetim Kurulu Başkanlığı’na 42 oyla Yalçın Ertan seçildi. Yalçın Ertan, Servet Eröcal ve Halil Şahin’den sonra birliğin üçüncü başkanı oldu.

Yalçın Ertan tek aday olarak seçime girerken, 2007 yılından bu yana Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini sürdüren Halil Şahin iki dönem kuralı gereği aday olmadı.

Sabri Ünlütürk Demir Birliği Yönetim Kurulu’nda

Geçmiş dönemlerde Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği ve Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurullarında görevler üstlenen Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk, 2018-22 döneminde Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu’nda yer aldı.

Genel kurulda konuşan Halil Şahin, 2007 yılından bugüne kadar Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu’nda ve Ege İhracatçı Birlikleri Başkanlar Kurulu’nda uyumlu bir ekip çalışması yaptıklarını, Ege Bölgesi’nin ve demir ve demirdışı metaller sektörünün sorunlarının çözümü için mesai harcadıklarını dile getirdi. Şahin, “Yeni dönemde, yeni yönetim kurulumuzun bizden daha iyi çalışmalarına imza atacağına inanıyorum. Birlikte çalıştığım, yönetim kurulu üyelerimize, birlik başkanlarımıza ve Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği çalışanlarına emekleri için teşekkür ediyorum” diye konuştu.

3 nesil aynı listede

Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği’nin Genel Kurulu’nda seçilen listede 3 nesil aynı listede yer aldı. Norm Holding Onursal Başkanı Nedim Uysal, Yönetim Kurulu’nda yer alırken, Oğlu Norm Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Uysal, Yedek Yönetim Kurulu Listesine girerken, Torunu Nedim Uysal ise; Denetim Kurulu Üyesi oldu.

Yalçın Ertan kimdir?

Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ertan, 1956 yılında Aydın’ın Atça Kasabasında dünyaya geldi.

Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden 1978 yılında mezun olan Yalçın Ertan, 1978-80 yılları arasında Güney Kaliforniya, Los Angeles’ta işletme üzerine master yaptı.

İş hayatına 1981 yılında Efe Tarım Makinaları San. ve Tic. A.Ş.’de İhracat Sorumlusu olarak başlayan Ertan, 1981 yılında 2 milyar dolar seviyelerinde olan Türkiye ihracatının geliştirilmesine uzun yıllar katkı sağladı.

Ülkemizin 1980’li yılların başlarında başlayan dışa açılma ve ihracat hamlesinin bir parçası olan dış ticaret sermaye şirketlerinden MEPTAŞ A.Ş.’nin 1983 yılındaki kuruluşundan itibaren 1992 yılına kadar Ticaret Grup Başkanlığı, Ticaret Genel Müdür Yardımcılığı ve Genel Müdürlük görevlerinde bulundu. Daha sonra 1992 yılından beri Toyas Dış Ticaret A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini sürdürüyor.

1986-92 yılları arasında İstanbul Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği’nde Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapan Yalçın Ertan, 2010-14 yılları arasında Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği, 2014-2018 yılları arasında ise Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevinde bulundu.

Çelik Dış Ticaret Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği görevini sürdüren Yalçın Ertan, Ayşen Ertan ile evli, 2 çocuk babası ve İngilizce biliyor.

EGE DEMİR VE DEMİR DIŞI METALLER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI

TOYAS DIŞ TİCARET A.Ş. – YALÇIN ERTAN

EGE DEMİR VE DEMİR DIŞI METALLER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU

İZMİR DEMİR ÇELİK SANAYİ A.Ş. – HÜSEYİN BAŞTUĞ

NORM CIVATA SAN. VE TIC.A.S. – NEDİM UYSAL

OZKAN DEMIR CELIK SANAYII A.S. – KENAN ÖZKAN

KARDEMİR HADDECİLİK SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ – ÖZLEM BAKIREL

TELMA TEL SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. – EŞREF YAVUZ KAPTANOĞLU

ER-BAKIR ELEKTROLITIK BAKIR MAMULLERI A.S – MACİT TAŞKIN

PETKİM PETROKİMYA HOLDİNG A.Ş. – MEVLÜT ÇETİNKAYA

KOCAER HADDECİLİK SAN. VE TİC. A.Ş. – HAKAN KOCAER

AKD DÖKÜM TİCARET A.Ş. – SİNAN ATİK

TOR DEMİR METAL ÜR.VE MAKİNA PAZ.SAN.TİC.A.Ş. – SABRİ ÜNLÜTÜRK

EGE DEMİR VE DEMİR DIŞI METALLER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ DENETİM KURULU

AYES ÇELİK HASIR VE ÇİT SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ – HALİL DOĞAN

BAYLAN ÖLÇÜ ALETLERİ SANAYİ VE TİCARET LTD.ŞTİ – İBRAHİM BAYLAN

NORM SOMUN SAN.VE TİC.A.Ş. – NEDİM UYSAL

İş Dünyası İklim Değişikliği Risklerini Ve Fırsatlarını Tartıştı

İklim Değişikliği Zirvesi üst düzey iş dünyası temsilcilerinin katılımı ile İstanbul’da gerçekleştirildi. Zirvenin açılışı Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki tarafından yapıldı. İklim değişikliği riskleri ile yarattığı fırsatların yeşil ekonomi ekseninde tartışıldığı Zirve, Capital ve Ekonomist Dergileri ile Dünya Bankası ve Karbon Piyasalarına Hazırlık Ortaklığı Projesi- PMR (Partnership of Market Readiness) işbirliği ile 18 Nisan tarihinde İstanbul’da düzenlendi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki açılış konuşmasında “İklim değişikliği sadece çevre sorunu değildir. Ekonomik ve sosyal boyutu olan önemli bir sorundur. İklim değişikliği fosil yakıtlara bağlı olan büyüme modellerinin bir sonucudur. Bunun doğurduğu sonuçlardan dolayı böyle bir iklim değişikliğinden söz ediyoruz. Enerji, ulaştırma ve sanayinin diğer alanlarındaki firmaların bundan sonra daha düşük kalkınma odaklı bir dönüşümü hedeflemesi gerekiyor. Özellikle iki tane yol var. Tüm dünya buraya doğru ilerliyor. Ne kadar yardım, hibe, fon varsa bu konular dikkate alınarak değerlendirilecek. Atmosfere salınacak sera gazının mutlaka azaltılması gerekiyor. 100 milyar dolarlık bir fondan eski usul üretime devam edenler istifade edemeyecek. Kimse de bu firmalara kredi ve diğer konularda belki de kolaylık sağlamayacak. Herkesin üretiminde bunu dikkate alması lazım. Sanayi devrimi ve dijital devrimden sonra yeni bir devrim kapımızda bunu herkesin bir an önce algılaması gerekiyor. Bu devrimi de “Yeşil ekonomi” olarak adlandırmamız mümkün” diye konuştu.

Küresel olarak rekabetçi olmamız gerekiyor; bunun için de yeşil ekonomiye entegre olmamız gerekiyor. Öncelikle iklim değişikliği risklerini iyi yönetebilmek için kamu ve özel sektör işbirliği içinde olmalı. Unutmayalım riskler her zaman fırsatları da içerir.Temiz üretim yapmak, yeşil ekonomiye adapte olmak ve fırsatlarından yararlanabilmek için özel sektörümüzün, sanayicilerimizin gerekli hazırlıkları yapmaları ve uygulamaları benimsemeleri konusunda biz de destek olacağız” dedi.

İklim Değişikliği Zirvesi’nde“Yeşil Ekonomide Finansman Fırsatları” ve “İklim Risklerini Fırsata Dönüştürmek”başlıklı iki panel gerçekleştirildi. Şekerbank Genel Müdür Yardımcısı Aybala Şimşek moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Yeşil Ekonomide Finansman Fırsatları” paneline TSKB Genel Müdür Yardımcısı Çiğdem İçel, Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin ve EBRD Türkiye Ülke Başkan Vekili Şule Topçu Kılıç panelist olarak katıldı. Pegasus CEO’su Mehmet Nane moderatörlüğünde gerçekleştirilen “İklim Risklerini Fırsata Dönüştürmek” başlıklı ikinci panele ise Akçansa CEO’su Şahap Sarıer, Akkök Holding CEO’su Ahmed Dördüncü, Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili İdil Yiğitbaşı, Nuh Çimento CEO’su Gökhan Bozkurt panelist olarakkatıldı.

Zirvenin kapanışı Türkiye Cumhuriyeti İklim Değişikliği Başmüzakerecesi Prof.Dr. Mehmet Emin Birpınar tarafından gerçekleştirildi. Birpınar, “Küresel yatırımı çekebilmek için yeşil ekonomiye özel sektör ve devlet olarak entegrasyonumuz gerekiyor.Yeşil ekonominin temel unsurları olan emisyon ticaret sistemi ve karbon vergisini içeren karbon fiyatlandırma politikaları giderek daha çok ülke tarafından uygulanıyor. Biz de bu temel unsurlara odaklanarak yeşil ekonominin fırsatlarına ülke olarak paydaş olabiliriz ve bunun için hazırlanıyoruz” dedi.

Karbon Piyasalarına Hazırlık Ortaklığı Projesi- PMR (Partnership of Market Readiness) 2014 yılından bu yana Dünya Bankası hibesi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yürütücülüğünde uygulanmaktadır. İlk Fazı Haziran ayı sonu itibariyle tamamlanacak olan proje kapsamında, emisyon ticaret sistemi ve karbon vergisi gibi karbon fiyatlandırma araçları hakkında kamu ile özel sektör nezdinde kapasite gelişimi amaçlanmaktadır.

Enerji Devinden ABD Dünya Şampiyonası Masraflarına Gönüllü Destek

Çin’de düzenlenen FRC Robot Yarışması’nda Türkiye’yi temsil eden Aydın’lı 14 öğrenciden oluşan Aydın’ın ilk ve tek robot takımı rOctopus 7134, FIRST Robotics Competition (FRC) robot yarışmasında ödül kazandıktan sonra 18-21 Nisan tarihinde ABD’de düzenlenecek 114 ülkenin katıldığı dünya şampiyonasına gitmeye hak kazandı. Türkiye’nin enerji devlerinden GÜRİŞ Holding, gönüllü olarak öğrencilerin ulaşım ve konaklama masraflarını üstlenerek öğrencilere maddi destek sağladı.

Aydın İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı Aydın Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Adnan Menderes Anadolu Lisesi ve Süleyman Demirel Anadolu Lisesi’nden seçilen 14 öğrenci ‘rOctopus 7134’ takımını kurdu. rOctopus 7134 Çin’in Şangay şehrinde gerçekleşen dünyanın en prestijli uluslararası robot yarışmasında ‘Rookie All Star’’ ödülünü kazandı.Tasarladıkları ‘Defans Robotu’ ile Türkiye’yi Çin’de başarıyla temsil ederek ülkeye ödül ile dönen Aydınlı öğrenciler 18-21 Nisan tarihinde ABD’de düzenlenecek dünya şampiyonasına katılmaya hak kazandı.

Aydın’dan çıkıp Çin’den Amerika dünya şampiyonluğuna kadar uzanan başarılarına kayıtsız kalamayan Türkiye’nin önde gelen köklü enerji firması GÜRİŞ Holding’ten gönüllü olarak destek geldi.Öğrencilerin ulaşım ve otel masraflarını maddi olarak karşılayan firma, ülkemizin adını dünyaya duyuran ve başarılarını AFRİN’deki Mehmetçiğimize armağan eden öğrencilerle büyük gurur duyduğunu belirtti.

Bu büyük destek karşısında Aydın’lı öğrenciler, Amerika’ya gitmeden önce Aydın İl Milli Eğitim Şube Müdürü Özden Erdoğan eşliğinde GÜRİŞ’in Aydındaki santrali ziyaret ederek teşekkürlerini bizzat ilettiler. Firma yöneticileri öğrencilerin ABD’deki yarışmada da en iyi şekilde mücadele edeceklerine inandıklarını söyleyerek öğrencilere başarılar dilediler.

İklim Değişimi ile Mücadele Eden Firmalar Ödüllendirilecek

İklim finansmanı başlığıyla enerji verimliliğine odaklanarak sanayinin iklim değişimi ile mücadelesi 5. İstanbul Karbon Zirvesi’nde masaya yatırılacak. İklim değişiminin olumsuz etkilerine dur dememiz gerektiğine dikkat çeken İTÜ Öğretim Üyesi ve SÜT-D Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, “Sera gazı cimrisi, çevresine duyarlı, düşük karbon ekonomisinde ilerleyen kişi ve kuruluşların başarılarını ‘Düşük Karbon Kahramanı’ olarak ödüllendiriyoruz” dedi

Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) tarafından İTÜ ev sahipliğinde düzenlenen 5. İstanbul Karbon Zirvesi, 26 Nisan 2018 tarihinde gerçekleşecek. Kamu, yerel yönetimler, akademi, iş dünyası, banka, finans kurumları, sivil toplum kuruluşları, akademi ve gençler bir araya gelerek; İklim Finansmanı başlığı ile enerji verimliliğine odaklanarak Türkiye sanayisinin iklim değişimi ile mücadelesi 5. İstanbul Karbon Zirvesi’nde masaya yatırılacak.

‘Düşük Karbon Kahramanları’ ödüllerine kavuşuyor

İTÜ Öğretim Üyesi ve SÜT-D Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, “SÜT-D olarak sera gazı salımlarını azaltan, sürdürülebilirlik stratejisi ile ilerleyen projeleri dört yıldır ‘Düşük Karbon Kahramanı’ olarak ödüllendiriyoruz. Bu yıl ödüllere aday sayısında rekora ulaştık. SÜT-D için kişi ve kuruluşların sürdürülebilir yaşam kültürleri, iklim değişimi ile mücadeleleri mühim. Zirvemizde Küçük Karbon Kahramanlarımız da karbon yönetiminin yaygın bilinirliği için biz de varız diyecekler” diye konuştu.

Zirvede sizleri neler bekliyor?

Zirvede banka ve finans kurumları temsilcileriyle “İklim Finansmanı Küresel Gelişmeleri ve Türkiye” oturumunda masaya yatırılırken “Türkiye’nin Sanayide İklim Değişimi ile Mücadelesi” irdelenecek ve “Karbon Yönetimi ve Endüstri” oturumunda enerji ve kimya sektörlerinin lider firmalarının yöneticileri sürdürülebilirlik yönetimlerini, iklim değişimi ile mücadelelerinin en iyi uygulamalarını ortaya koyacaklar.

Aktif Bank’tan güneş enerjisine tam destek

2017 yılında güneş enerjisi santrallerine 300 milyon dolarlık yatırım sağlayan Aktif Bank, bu alana verdiği güçlü desteği yeni imaj kampanyası ile anlatıyor.

Türkiye’nin en büyük özel sermayeli yatırım bankası Aktif Bank, güneş enerjisi alanına sağladığı güçlü finansal desteği anlatmak üzere yeni imaj kampanyasını başlattı. Sunduğu finansman seçeneklerinin yanı sıra ortaklıklarıyla da bu alana yatırım yapan Aktif Bank, reklam filminde “Güneşten ışık gelir, ısı gelir, enerji gelir. Gerisi Aktif Bank’tan gelir.” sloganıyla güneş enerjisine olan inancını, güvenini ve aktif desteğini vurguluyor. Her sektöre özel esnek modeller üreterek gerçek yatırım bankacılığı yapan banka, güneş enerjisi alanına katkı sağlamayı sürdüreceğinin de altını çiziyor.

Banka olarak Türkiye’nin ve dünyanın geleceği için büyük önem taşıyan güneş enerjisi yatırımlarının her adımda, her coğrafyada arkasında olduklarının altını çizen Aktif Bank Genel Müdürü Dr. Serdar Sümer, “’Ülke ekonomisine sağladığımız aktif desteği, yenilenebilir enerji alanında da gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. Geleceğin ana yatırım araçlarından biri olan sürdürülebilir ve temiz enerjiye olan inancımızı, yeni reklam filmimizle duyurmaktan büyük heyecan duyuyoruz. Banka olarak, bu sektöre özel geliştirdiğimiz ve pazarın dinamiklerine uygun modelimiz ile kredi sağlayarak finansal destek sunuyoruz. Ayrıca GES (Güneş Enerjisi Santralleri) projeleri için ortaklıklar kurarak yatırımcı rolü üstleniyoruz. Kurduğumuz bu ortaklıklar ile güneş enerjisi santralleri yapımına da bizzat katkıda bulunuyor, santrallerin üretim standartlarını sigortalayarak gelirleri güvence altına alıyoruz. Güneş Enerjisi Santralleri alanında EPC (Mühendislik, Tedarik ve İnşaat) hizmeti sunan ilk banka olarak, 2017 yıl sonu itibarıyla 300 milyon dolar yatırımla yaklaşık 300 MWp’lık GES projesini hayata geçirdik. Bugüne dek sunduğumuz tüm destekleri önümüzdeki dönemde daha da artırarak, ülkemizin ve dünyanın güneş enerjisinden sürdürülebilir bir biçimde faydalanabilmesi için çalışmaya devam edeceğiz.” dedi.

Toroslar EDAŞ Kesintisiz Enerji için Çalışıyor

Enerji dağıtımı alanındaki çalışmalarına yeni projelerle devam eden Toroslar EDAŞ kesintisiz hizmet verebilmek için bölgedeki 6 ilde gerçekleştirmeye başladığı Yüksek Gerilim İzolasyonu projesi kapsamındaki çalışmalar ile hem kuş ölümlerinin hem de enerji kesintilerinin önüne geçecek.

Adana, Gaziantep, Hatay, Kilis, Mersin ve Osmaniye illerinin elektrik dağıtımını gerçekleştiren Toroslar EDAŞ, bölgede meydana gelen enerji kesintilerinin önüne geçmek ve kesintisiz enerji sağlamak için çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor. Hizmet verilen bölgenin leylek göç yolu üzerinde olması ve leylek göç zamanı çok sayıda kuşun elektrik akımına kapılması sebebiyle, izolatör ve iletkenlerin izolasyon malzemeleri ile kaplanmaları için çalışmalara başladı.

Toroslar EDAŞ bölgesinde her yıl birçok kuş, elektrik iletkenlerine konduklarında, elektrik akımına kapılarak ölüyor ve bu da sıklıkla enerji kesintilerinin meydana gelmesine sebep oluyor. Konuyla ilgili önlem almak amacıyla başlatılan Yüksek Gerilim İzolasyonu Projesi kapsamında 2018 yılı içerisinde 6 şehirde yaklaşık 200 bin TL tutarında izolasyon malzemesinin montajı gerçekleştiriliyor. Yapılacak yeni izolasyon yatırımı ile leyleklerin göç yolu üzerinde yer alan enerji nakil hatlarında kuş çarpılmalarının önünün alınması ve Toroslar EDAŞ’ın öncelikli amacı olan kullanıcılara kesintisiz enerji verilmesinin sağlanması da hedefleniyor.

Enerjisa’dan 162 milyon liralık yeni tahvil ihracı

Türkiye’nin en büyük reel sektör tahvil ihraççısı Enerjisa Enerji, 2018 yılının ilk ihracını da beklenenin üzerinde talep toplayarak başarı ile tamamladı. Beş yıl vadeli, 162 milyon lira tutarında TÜFE’ye endeksli yeni tahvil ihracıyla birlikte Enerjisa Enerji bugüne kadar 1 milyar 350 milyon lira finansman sağladı.

Enerji sektörünün yenilikçi ve lider şirketi Enerjisa Enerji, beş yıl vadeli, 162 milyon lira tutarında, TÜFE’ye endeksli tahvil ihracı gerçekleştirdi. Bu ihraçla birlikte altıncı tahvil ihracını da tamamlayan Enerjisa, Türkiye Özel Sektör Tahvil Piyasası’ndan toplam 1 milyar 350 milyon TL finansman sağladı.

2017 yılında beş yıl vade ile Türkiye’nin en uzun vadeli özel sektör tahvil ihracını tamamladıklarını hatırlatan Enerjisa Enerji CFO’su Sascha Bibert, “Daha önceki ihraçlarımızda olduğu gibi 5 Nisan’daki 2018’in ilk ihracına da yatırımcılardan yoğun talep gelmesinden çok memnunuz. Beş yıl vade süresini ve aynı vadedeki borçlanma maliyetimizi CPI+500 baz puanda sabit tutmak bizim için önemli” dedi.

Enerjisa olarak sermaye piyasalarının gelişmesi ve derinleşmesi amacıyla hareket ederek enerji sektörüne öncülük ettiklerini vurgulayan Bibert, “2017 yılının Mart ayında Türkiye’deki en büyük reel sektör tahvil ihracını gerçekleştirdik. Aynı yılın Ağustos ayında ise 5 yıl vadeyle yine en uzun vadeli özel sektör tahvil ihracına imza attık. Geçen yıl gerçekleştirdiğimiz tahvil ihraçlarına ek olarak, bu yıl gerçekleştirdiğimiz 162 milyon TL’lik beş yıl vadeli ihraçla birlikte, toplam 1 milyar 352 milyon TL’ye ulaşarak sektörde en yüksek miktarı yakaladık.” dedi.

Enerjisa tahvil ihraçlarında reel sektörün öncülerinden

Yılın ilk üç ayında Türkiye’de toplam 46 milyar TL’lik ihraç gerçekleşti. Bunun 31 milyar 700 milyon TL’si bankalar tarafından gerçekleşirken, 12 milyar 200 milyon TL’si banka dışı finans sektöründe, 2 milyar 100 milyon TL’si ise reel sektör tarafından yapıldı. Enerjisa Enerji, 162 milyon TL tutarındaki bu son ihracıyla, tedavüldeki reel sektör tahvillerinin yaklaşık yüzde 15’nin ihraçcısı pozisyonuna ulaşarak reel sektör tahvil piyasasının öncülerinden biri oldu.

TANAP, boru hattı güzergahındaki 10 ile 13 adet ambulans hibe ediyor

0

Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) ile Sağlık Bakanlığı arasında imzalanan Protokol kapsamında Bakanlık tarafından yürütülen çalışmalara katkıda bulunmak amacıyla Boru Hattı güzergahındaki 10 ilde sağlık hizmeti veren İl Sağlık Müdürlüklerine tam donanımlı 13 adet acil yardım ambulansı hibe edilecek

Azerbaycan’daki Şah Deniz-2 Sahası’ndan çıkarılan doğal gazı, Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP), geçtiği güzergah boyunca ekonomik ve sosyal kalkınma ile doğal kaynakların korunmasına katkıda bulunmayı amaçlayan Sosyal ve Çevresel Yatırım Programları (SEIP) kapsamındaki projelerine bir yenisini ekledi.

TANAP Sosyal ve Çevresel Yatırım Programları’nın öncelik alanları arasında bulunan Boru Hattı güzergahındaki kırsal bölgelerde sağlık hizmetlerinin kalitesinin ve etkisinin artırılmasının desteklenmesi amacıyla 11 Nisan 2018 tarihinde T.C. Sağlık Bakanlığı ile protokol imzalandı.

İmzalanan Protokol kapsamında TANAP, T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen çalışmalara katkıda bulunmak amacıyla TANAP Doğal Gaz Boru Hattı güzergahında bulunan 10 ilde, sağlık hizmeti veren İl Sağlık Müdürlüklerine tam donanımlı 13 adet acil yardım ambulansı hibe edecek.

TANAP tarafından hibe edilecek ambulanslar Ardahan, Kars, Erzurum, Erzincan, Sivas, Bayburt, Gümüşhane, Kırıkkale, Kırşehir, Yozgat illerine dağıtılacak.

Projeye ilişkin konuşan TANAP Genel Müdürü Saltuk Düzyol, “TANAP olarak, insan sağlığını koruyacak, iyileştirecek, yaşam kalitesini artıracak ve ülkemiz için katkı sağlayacak bir başka projede daha yer almaktan gurur duyuyoruz” dedi.

Limak Enerji’den Engelsiz Müzik Korosu

Limak Enerji Halk Müziği Korosu, engelli vatandaşlara destek olmak amacıyla “Notalar Engel Tanımaz”konseri düzenledi. Konserin gelirlerinin Engelliler Federasyonuna bağışlanacağı açıklandı.

Limak Enerji Halk Müziği Korosu, “Notalar Engel Tanımaz” isimli ikinci konserini dinleyicilerle buluşturdu. Bursa Merinos Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen konserde Limak Enerji çalışanları ve engelliler, dinleyicilere müzik ziyafeti sundu.

Limak Enerji çalışanlarından ve engelli vatandaşlardan oluşan 20 kişilik koro üyeleri şef Ümit Akkuş eşliğinde konsere hazırlandı. Yaklaşık 3 ay süren prova aşamasında, farklı yörelere ait Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği eserlerine çalışan koro, engelli vatandaşlara destek olmak amacıyla en sevilen türküleri yorumladı.Koronun konuk sanatçısı, Türk Halk Müziği’nin güçlü sesi Gülay oldu. Gülay, “Sen gelmez oldun”, “Sarı Gelin”, “Ahirim” sensin gibi sevilen ezgilerini engellilere armağan etti. Vatandaşların ücretsiz katılım sağladığı konserden elde edilen sponsorluk gelirlerinin, Engelliler Federasyonuna bağışlanacağı açıklandı.

İLK KONSERİN GELİRİ TÜRK KIZILAYI’NA BAĞIŞLANDI

Limak Enerji Halk Müziği Korosu, Kızılay’a destek olmak amacıyla geçtiğimiz yıl düzenlenen konserde binlerce Bursalıyı en güzel türkülerle buluşturdu. Konsere konuk sanatçı olarak, “Ben yoruldum hayat” şarkısını seslendiren sanatçı Mümin Sarıkaya katıldı. Konserden elde edilen gelirler Türk Kızılayı’na bağışlandı.

İnovatif Enerji Startup’larına PowerUp! Yarışması’ndan Son Çağrı!

Türkiye ve 23 Avrupa ülkesindeki startup’lara yönelik, enerji ve temiz teknoloji konulu PowerUp! yarışmasına başvurular 19 Nisan’a kadar devam ediyor. Yarışmaya olan yoğun ilgi ve talep nedeniyle PowerUp!’ın organizatörü EIT InnoEnergy, birincilik ödülünü 20 bin Euro’dan 30 bin Euro’ya yükseltti. Yarışma ile ilgili detaylı bilgi www.powerup.innoenergy.com adresinde katılımcıları bekliyor.

Enerji alanındaki inovasyonları destekleyerek yatırım yapan EIT InnoEnergy, startup’lara yönelik enerji ve temiz teknoloji konulu PowerUp! yarışmasını düzenliyor. Türkiye ve 23 Avrupa ülkesinden startup’lara açık olan PowerUp!’a başvurular, yoğun ilgi ve talep nedeniyle 19 Nisan tarihine kadar uzatıldı. Yarışmanın organizatörü EIT InnoEnergy, birincilik ödülünü de 20 bin Euro’dan 30 bin Euro’ya yükseltti.

Yarışmanın başlıca alanını enerji ve temiz teknoloji sektörü oluşturuyor ancak mobilite, siber güvenlik ve akıllı şehirler de kapsam dahilinde bulunuyor. Birincilik ödülü 30 bin Euro’ya yükseltilen yarışmanın ikincilik ödülü 10 bin Euro, üçüncülük ödülü ise 5 bin Euro. En başarılı projelerin yaratıcıları ise 150 bin Euro’ya varan bir finansman sunan prestijli EIT InnoEnergy Highway® Hızlandırıcı Programı’na davet edilecekler. Yarışmanın Türkiye ayağının sorumlusu ise EIT InnoEnergy’nin Türkiye’deki tek partneri olan Sabancı Üniversitesi.

Yarışmaya başvuran projeler arasında en iyilerin kendilerinin know-how’undan faydalanma imkanına sahip olacağını söyleyen EIT InnoEnergy Orta Avrupa CEO’su Jakub Miler;

“Biz, startup’lara yatırım yapan diğer şirketlerden farklıyız. Ticari hale gelene kadar projeleri sadece finanse etmekle kalmıyor, aynı zamanda destekliyoruz. Örneğin, takım oluşturma, eğitim, koçluk, mentorluk ile ilgili hizmetler sunuyoruz. Buna ek olarak, dış finansman kurumlarına erişimi kolaylaştırıyoruz, risk sermayesi ağlarıyla işbirliğine yardımcı oluyoruz ve ürünün kendisini de geliştiriyoruz. Bunun için araştırma kurumları ve üniversitelerle işbirliği yapıyor, çeşitli alanlardan mühendisleri davet ederek işbirliği ortamı yaratıyoruz.”

EIT InnoEnergy’nin İş Oluşturma Yöneticisi Michał Kraszewski ise PowerUp!’ın aynı zamanda çevre korumanın iyileştirilmesine katkıda bulunmak için de bir fırsat olduğunu vurguluyor:

“Bunun bir örneği de Polonya ekibi tarafından geliştirilen Bin-e. Bu, kentsel atıkları kendi kendine tanıyan ve ayırt edebilen akıllı bir çöp sepeti. Bu girişim, şu ana kadar 100 cihaz sattı ve yakınlarda yaklaşık 500 bin Euro tutarında bir destek aldı!”

EIT InnoEnergy Türkiye Direktörü Başar Kaya Türkiye’deki enerji startup’larının önemine değindi:

“Türkiye’de oldukça yeni ancak hızla gelişen bir girişimcilik ekosistemi var ve hem bölgesel öncelikler hem de global gelişmeler itibariyle ekosistemin en dikkat çeken girişimlerin başında ise enerji startup’ları geliyor. Enerji piyasalarının regülasyonlara tabi süreçleri ve çoğunlukla büyük oyuncuların kontrolündeki pazar dinamikleri, startup’ların pazara girişini engelleyebiliyor. Bu bağlamda InnoEnergy gibi global enerji pazarlarına hakim ve önemli iş ortaklarına sahip bir kurumun desteği, herhangi bir startup’ı bulunduğu yerel pazarlardan global pazarlara çok kolay bir şekilde taşıyabilir. Bu bakımdan PowerUp yarışması, ülkemizdeki enerji girişimcilerinin EIT InnoEnergy ile ilk teması sağlamaları ve global iş ağının bir parçası haline gelebilmek adına çok önemli.”

PowerUp! başvurusunu tamamlayan ve ön değerlendirmede yeterli bulunan startup’lar, 5-6 Mayıs’ta gerçekleşecek Bootcamp’e davet edilecek ve 10 Mayıs’taki ülke finalinde yer alabilecekler. Türkiye’deki finalde kazananlar, 19 Haziran’da gerçekleşecek Büyük Final için Prag’a davet edilecekler. Yarışmanın Türkiye organizasyonunu ise EIT InnoEnergy’nin Türkiye partneri olan Sabancı Üniversitesi yürütüyor.

Ortadoğu’daki petrol ve gaz endüstrisi, siber saldırıların hedefinde

0

Global antivirüs yazılım kuruluşu ESET, Siemens ve Ponemon Enstitüsü tarafından yapılan yeni bir araştırmaya dikkat çekiyor. Buna göre, Orta Doğu ülkelerinde meydana gelen tüm siber saldırıların yarısından fazlasının hedefinde petrol ve gaz endüstrisi var.

“Ortadoğu Petrol ve Gaz Sektörünün Siber Hazırlığını Değerlendirme” başlıklı çalışma, bölgenin petrol ve gaz şirketlerinin güvenlik duruşunu gözler önüne seriyor. Veriler, her bir kuruluşta siber riskin güvence altına alınmasından veya denetlenmesinden sorumlu olan 176 yöneticiyle yapılan ankete dayanıyor.

Çalışmanın sağladığı bilgilere göre, Orta Doğu ülkelerinde yer alan petrol ve doğal gaz endüstrisinin önde gelen dört kuruluşundan üçü, geçtiğimiz 12 ay içinde gizli veri veya operasyonel teknoloji (OT) kesintisi kaybına yol açan bir güvenlik saldırısı yaşadı. Siemens ve Ponemon Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen araştırmanın en göze çarpan bulgularından biri bu yönde.

IT, operasyonel teknoloji ile buluşuyor

Araştırma, fiziksel aygıtları ve endüstriyel süreçleri izleyen ve kontrol eden, IT ağları ve bu IT ağları sayesinde artan şekilde birbirine bağlanan sistemleri kapsayan operasyonel teknolojilere de (OT) dikkat çekiyor. Bu, IT – OT yakınlaşmasının tüm faydalarının yanında saldırılar için yeni yollar açtığı da belirtiliyor. Araştırmaya göre, bölgedeki saldırıların yüzde 30’u operasyonel teknolojileri hedef alıyor.

Önlem alıyorlar

Araştırma, kuruluşların giderek yaygınlaşan saldırılardan kurtulmak için çok önemli tedbirler almaya başladıklarını işaret ediyor. Bu tedbirler, özel OT güvenlik ekiplerinin kurulması, OT güvenlik uzmanlarıyla ortaklıklar oluşturulması, güvenlik analizlerinin kullanılması ve ileri izleme araçlarının değerlendirilmesini içeriyor.

Zararlar büyük

Çalışmaya göre Basra Körfezi’ndeki petrol ve gaz sektöründeki saldırılardan kaynaklanan mali zarar, sadece geçen yıl 1 milyar Euro olarak hesaplandı. Bölgenin petrol ve gaz endüstrisi, uzun bir süredir saldırganların hedefinde. Dünyanın en büyük petrol şirketi olan Suudi Arabistan’lı Aramco, 2012 yılında bir virüsün bilgisayarlarının 35 bin tanesine bulaşmasından sonra büyük bir kesintiye uğradı. Daha yakın bir tarihte, Ağustos 2017’de siber saldırganlar, yine Suudi Arabistan’da, adı açıklanmayan bir petrol ve gaz tesisinin güvenlik sistemini ele geçirmek için Trisis adlı operasyonel teknolojilere özel bir zararlı yazılım kullandılar ve tesisin faaliyetinin durdurulmasına neden oldular.

Karadeniz Enerji Grubu’na 250 Milyon ABD Doları Orta Vadeli Sendikasyon Kredisi

Karadeniz Enerji Grubu, Bank of America Merrill Lynch ve Standard Chartered Bankası’nın liderliğinde Endonezya’nın Medan şehrinde çalışmakta olan KPS14 Karadeniz Powership Onur Sultan enerji gemisinin kısmı finansmanı için 250 Milyon ABD Doları tutarındaki Orta Vadeli Sendikasyon Kredi sözleşmesini imzalamıştır.

Arab Banking Corporation (B.S.C.), Credit Suisse AG, ICBC Türkiye Bankası A.Ş. ve Siemens Bank ana lider düzenleyici bankalar arasında yer alırken, KEB Hana ise lider düzenleyici banka olarak görevlendirildi. Standard Chartered Bankası ayrıca teminat ve hesap bankası olarak da işlemde görev aldı.

Kredi piyasasından gelen yoğun talep sonucunda katılımcı bankalardan 352,5 milyon ABD doları tutarında talep toplanmış olup bankalara taleplerinin altında kalan bir kredi payı verilebilmiştir.

Karadeniz Enerji Grubu’nun Mali İşler Grup Başkanı İbrahim Çolak “Kredi piyasalarından finansmana gelen yoğun talep, Karadeniz’e gösterilen yüksek güvenin göstergesidir. Bu kredi anlaşması global enerji piyasasındaki konumumuzu güçlendirirken küresel bir oyuncu olma yolundaki büyüme hedeflerimizin gerçekleştirilmesinde yardımcı olacaktır,” dedi.

Karadeniz Holding

İstanbul merkezli Karadeniz Holding, dünyadaki ilk ve tek Powership filosunun sahibi ve işletmecisidir. 2010’dan bu yana toplam kurulu gücü 2,800 MW’ı aşan 15 Powership inşa edilmiştir. 2020 yılına kadar Powership filosunun kapasitesinin 7,500 MW’ı aşması planlanmaktadır. Karadeniz Holding, tasarımından, mühendisliğine, inşa sürecinden, saha hazırlama, devreye alma ve yakıt tedarikine kadar birçok faaliyeti kendi bünyesinde yürütmektedir.

Karadeniz Holding hakkında daha fazla bilgiye ww.karadenizholding.com/tr adresinden ulaşabilirsiniz.

Daha fazla bilgi için:

Ayşegül Kulu / Ünite İletişim (212) 272 93 13

[email protected]; www.unite.com.tr

Katılımcı Bankalar:

Kurum

Ünvan

Bank of America Merrill Lynch International Limited

Koordinatör, Ana Lider Düzenleyici Banka

Standard Chartered Bank

Koordinatör, Ana Lider Düzenleyici Banka, Acenta, Hesap Bankası

Arab Banking Corporation (B.S.C.) Bahreyn

Ana Lider Düzenleyici Banka

Credit Suisse AG Singapur Şubesi

Ana Lider Düzenleyici Banka

ICBC Türkiye

Ana Lider Düzenleyici Banka

KEB Hana Bank

Ana Lider Düzenleyici Banka

Siemens Bank GmbH Singapur Şubesi

Lider Düzenleyici Banka

DAF Enerji, Danfoss bünyesinde

Isıtma, soğutma, motor kontrol sistemleri ve güç çözümleri alanlarında dünya lideri Danfoss, 2015 yılında satın alım işlemlerine başladığı DAF Enerji’yi

bünyesine dahil etti

Danfoss, 2009 yılında tamamen Türk sermayesiyle kurulan ısıtma çözümleri firması DAF Enerji’nin satın alımına 2015 yılında başlamıştı. DAF Enerji, yönetim değişikliğiyle bu yıl itibariyle Danfoss bünyesine tamamen dahil edildi.

Danfoss Isıtma Çözümleri Bölge Satış Direktörü Serhan Günel; “Türkiye’de ısıtma segmenti özelinde, kat istasyonu piyasasında yüzde 70’lere yakın bir pazar payı olan DAF Enerji firmasını bünyemize katmak üzere çalışmalarımıza 2015 yılında başlamıştık. Bugün, DAF Enerji’yi bünyemize tamamen katmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Üretim alanı yaklaşık 4 bin m2 olan Tuzla Sanayi Sitesi’ndeki fabrikasında ısı istasyonu üretimi yapan DAF Enerji, müşterinin ihtiyacı ve talebi doğrultusunda özel üretim yapma kapasitesine sahip. DAF Enerji, ısı gider paylaşım sistemi için gerekli olan ısı istasyonu, ısı sayacı, sıcak ve soğuk su sayaçları gibi ürünlerin satışıyla birlikte gider paylaşım sisteminin doğru ve eksiksiz kurulumu için gerekli olan teknik desteği veriyor. Geçen sekiz sene içerisinde Türkiye’nin dört bir yanında 114 binden fazla konut, sistem tedariki konusunda DAF Enerji’yi tercih etti. Aynı zamanda sektörde, ‘Satış Sonrası Hizmetler’ ve ‘Teknik Servis ve Destek’ departmanlarında en fazla personel bulunduran öncü firmalardan biri.

Bu satın alma, Türkiye’nin bölgesel ısıtma dönüşümünü desteklemek için üretim ve tasarım altyapımızı geliştirmemize katkı sağlayacak. Aynı zamanda Türkiye’de bu pazara odaklanan bir Ar-Ge ve tasarım tesisimiz oldu” dedi.

Günel, ayrıca görevden ayrılan Satış Operasyonlarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sibel Taşdemiroğlu’na ve Genel Müdür Tayfun Başaran’a DAF Enerji bünyesindeki azimli çalışmalarından ve sağladıkları önemli katkılarından ötürü teşekkür etti. DAF Enerji satış müdürü görevini ise İbrahim Ayan devraldı.

DAF Enerji bünyesindeki 69 çalışan, önümüzdeki günlerde hem Ankara hem İstanbul’da Danfoss ekibine dahil olarak aynı ofiste çalışmalarına devam edecek.

Otomotiv ve madeni yağ sektörleri, birbirlerinin gelişimini tetikliyor

Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği – OYDER tarafından bu yıl ‘Yeni Dönem’ Otomotiv Perakendeciliği başlığı altında gerçekleştirilen OYDER Otomotiv Kongresi’nde konuşan Petrol Ofisi Madeni Yağlar Direktörü Sezgin Gürsu, otomotiv ve madeni yağ sektörlerinin, birbirinden etkilenen çok iç içe sektörler olduğuna dikkat çekti.

25 yıldır madeni yağ sektörü içindeki bir isim olarak, bir taraftaki teknoloji ve ilerlemenin diğer tarafı tetikleyerek, gelişimin böylece tamamlandığını belirten Sezgin Gürsu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Otomotiv sektörünün paralel gelişimi ve bu etkileşim, madeni yağ sektörünün tarihinde de açıkça görülüyor. 1990’lı yılların başında Yetkili Satış ve Servis pazarında ilk plazalar kurulmaya başladı. Bu yıllarda madeni yağ şirketleri de bu plazaların yapılmasına, ekipmanların kurulmasına ürünlerin seçimine spesifikasyonların belirlenmesine destek oldu ve bugünlere gelindi. Bundan 5 yıl sonra ise bu günlerdeki iş yapış modelimiz, ürünlerimiz tamamen değişecek. Büyük bir hızla başlayan bu değişimi hali hazırda yaşıyoruz.

10 yılda 35 bin farklı spesifikasyona ulaşıldı

Bundan sadece 10 yıl önce, sadece birkaç standartta motor yağları vardı ve bunları her markaya her modele kullanabiliyorduk. Şu anda ise binek ve hafif ticari araçlarda 35 bin tane spesifikasyon bulunuyor. Bu tamamen otomotiv sektöründen kaynaklanan bir ilerleme, bir yenilenme. Bizleri 35 bin spesifikasyona taşıyan 3 temel kriter bulunuyor; egzoz emisyon oranları, motorların daha ağır çalışma şartları ve rekabetin getirdiği yakıt verimliliği.

İlk emisyon oranlarının yayınlandığı 1992 yılındaki kriterlere baktığımızda, Euro normlarına göre bugün %96 sıkılaştırma olduğu görünüyor. Bu daha da zorlayacak, önümüze yeni 2019, 2020 normları da gelecek ve süreç 0 emisyona doğru gidecek. ‘0 emisyon’ demek, ‘havadan daha temiz emisyon’ demek. Bu gelişim sektörü zorladı ve madeni yağlarda tam sentetik yağlara geçiş oldu.

İkinci faktör ise artık daha küçük motorlardan daha yüksek performanslar beklenmesi. Bu da OEM’lerin farklılaştırılmış ürünlere ihtiyaç duymasına sebep oldu. Faklı spesifikasyonlar, her markanın kendine özel ürünlere gitmesi de burada oluştu. Yine formülasyonlar ağırlaştı. Zira bu küçük motorlarda daha fazla koruma sağlanması gerekiyordu.

10W40, 20W50’lerden, 0W30, 0W20’lere yolculuk

Fakat burada tersine çalışan bir denklem de var. Çünkü koruma sağlamak için viskoziteyi arttırmak gerekiyordu. Ancak tüm otomotiv üreticileri için yakıt tüketimi de çok önemli bir kriter. Zira 100 km’de 7-8 litrelerden, bugünlerde artık 4 litreler konuşuluyor. Bu da madeni yağ teknolojisi açısından çok ters bir kriter, daha zor yollara yöneltiyor. Daha ince yağlara doğru gitmeye başladık. Dolayısıyla 70’li – 80’li yıllarda 10W40’lar, hatta 20W50’ler konuşulurken, şimdi 5W30’lar da piyasadan kalkmaya başlıyor, ağırlık 0W30’lara, 0W20’lere doğru gidiyor. Artık çok daha ince yağlar ve her araca, hatta her modele özel yağlar ortaya çıkıyor. Madeni yağ sektörünün işi zorlaşıyor.

Hem bir yandan daha düşük emisyon değerlerine uygun, diğer yandan daha ağır şartlarda çalışan motorlar için daha yoğun koruma yapacak, ama öte yandan da daha düşük yakıt tüketimine hizmet edecek madeni yağlar üretiyoruz.

Petrol Ofisi Teknoloji Merkezi, otomotiv sektörünün hizmetinde

Biz tüm bu zorlu süreçleri Derince tesisimizdeki Petrol Ofisi Teknoloji Merkezi – POTEM’de başarıyla yürütüyoruz. Türkiye’nin en gelişmiş laboratuvarlarından biri olan POTEM’de, tüm global katık üreticileri ile iş birliği içinde Ar-Ge çalışmaları yürütüyoruz. Globalde tüm standartlara uygun ve uluslararası şartnameleri kapsayan, Türkiye’nin tüm ihtiyacını karşılayan ürünler geliştiriyor ve üretiyoruz.

Petrol Ofisi olarak madeni yağlar ve kimyasallar pazarında liderliğimizi 8 yıldır aralıksız olarak koruyoruz. Derince’deki fabrikamızda 140 bin tonluk yıllık üretim kapasitemiz ve 350’den fazla çeşit ürünle hizmet veriyoruz. Petrol Ofisi markalı ürünlerimizi tam 33 ülkeye ihraç ediyoruz. Otomobil ihracatına oranla küçük bir rakam gibi görünse de gerçekleştirdiğimiz ihracat, bu topraklarda doğmuş bir markanın 4 kıtada 33 ülkeye ulaşması anlamı ile bizler için ayrı bir değer taşıyor.

Petrol Ofisi olarak, 77 yıllık bilgi birikimimiz, ileri teknolojimiz ve küresel Ar-Ge gücümüz ile otomotiv sektörünün her zaman yanında olduk, olmaya devam edeceğiz. Otomotiv sektörünün bugünkü ihtiyaçlarında olduğu gibi gelecekteki ihtiyaçlarını da anlayıp, POTEM’de onlara en uygun çözümleri, ürünleri şimdiden yaratmaya başlıyoruz”.

Hem akaryakıtın hem de madeni yağların lider markası: Petrol Ofisi

Konuşmasında hem akaryakıt hem de madeni yağlar & kimyasallar pazarlarının lideri ve Türkiye’nin en büyük ikinci şirketi Petrol Ofisi’nin gücüne de vurgu yapan Sezgin Gürsü, “Petrol Ofisi olarak, halihazırda tüm Türkiye’de yaygın 1.700’ün üzerinde istasyonumuz ile hizmet veriyoruz. Ülkenin en büyük akaryakıt depolama ve LPG tesislerine sahibiz. PO AIR ile havalimanlarında uçaklara yakıt ikmali yapıyoruz. PO Marine ile de denizcilik sektörünün yakıt ve madeni yağ ihtiyaçlarını karşılıyoruz.

e-POwer ile elektrikli araçların gelişimine destek veriyor

Elektrikli ve hibrit araçların gelişiminin önündeki en büyük engeller olan şarj ve menzil sorununu, özel bir sistem ve özgün bir marka olarak yarattığımız e-POwer’lar ile çözüyoruz. Elektrikli ve hibrit araçların şehirlerarası kullanımına olanak sağlamak, bu alanda gelişim sağlamak için öncü olduk, belirlediğimiz güzergahlarda ve belirli aralıklarda açmaya başladık ve devam ediyoruz” dedi.