25.1 C
İstanbul
Çarşamba, Temmuz 23, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 113

Ermenistan’dan gelebilecek tehdit ve tehlike

0

Ermenistan’da son seçimler sonrasında yaşanmış protestolar ve iktidar değişikliği öyle bir hızla gerçekleşti ki, ilk aşamada olayların gerçek yüzünün karanlık içinde kalması, şimdiden endişe doğuruyor.

Her şeyden önce, Türkiye ile ilişkilerin daha da “gergin” bir ortama gelmesinden korkuluyor. Aynı zamanda, eski Sovyet coğrafyasında toplumun baskısıyla iktidar değişikliklerine çok sıcak bakmayan Rusya’da bile, Erivan’daki protestolara ilişkin net bir yaklaşım yoktu.

Bugün Rusya medyasındaki yorumlara göre; Nikol Paşinyan, stratejik kurumlara, Savunma ve Dışişleri Bakanlıklarına ve Güvenlik Konseyi Başkanı gibi görevlere ABD’nin etkisi altında olan isimleri yerleştiriyor.

İlk aşamada Ermenistan’da yaşananlarla Ukrayna’daki olaylar arasında paralellikler görülüyor.

Protestolarla iktidarı ele geçirmiş Paşinyan’ın, aslında, ABD projesi olduğunu açık bir şekilde beyan etmekten Rusya çekiniyor. Kremlin, Paşinyan’ın takımında, Soros Vakfı ile ilişkili olanların çoğaldığının farkına vardığını sadece “resmen” açıklamıyor. Soros Vakfı’nın finanse ettiği Transparency International örgütünde görevli diplomat ve teknokratların bir çoğunun şimdi Ermenistan’da önemli görevlere getirildiği öne sürülüyor.

Partiye ABD doğumlu Raffi Ovannisyan’ın Başkanlık etmesi dikkatleri çekiyor.

Diasporadan Sorumlu Bakan Yardımcısı görevine ise Paris’te doğmuş, ABD’de eğitim almış Babken Ter-Grigoryan atanıyor.

Böylelikle, Ermenistan’da iktidara gelen Paşinyan ve onun takımında görev almış isimlerin geçmişi ve siyasi görüşleri doğrultusunda, Soros’cuların Sovyet coğrafyasında hazırladığı ve finanse ettiği yeni bir projenin tanığı olunuyor.

***

Ve bu sürece Türkiye’nin de, Rusya kadar dikkat etmesi gerekiyor.

Çünkü bugün Ermenistan’da yaşananlar ve bu ülkenin tedricen Rusya’nın kontrolünden çıkması, gelecekte Türkiye için baş ağrısına dönüşebileceği sanılıyor.

Oysa Paşinyan, Başbakan olarak göreve başladıktan sonra Türkiye ile ilişkilere değinerek, ön koşulsuz ilişkiler kurmaya hazır olduğunu beyan ediyordu.

Azerbaycan-Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ çatışmasının Ankara-Erivan arasındaki ön koşul olarak gündeme getirilmemesi gerektiğine vurgu yapıyordu. Türkiye, NATO üyesi olarak ABD ile askeri müttefiklik ilişkilerinde olsa da, Washington’ın son yıllarda ve özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında müttefik devlet olarak gördüğü Türkiye ile ilgili politikası, aslında, büyük sorunların olduğunu ortaya koyuyor.

Ve böyle bir ortamda, Ermenistan’da gerçekleşmiş iktidar değişikliği, Türkiye’nin güvenliği açısından da büyük önem taşıyor.

Bazı uzmanlara göre kurulduğu günden bugüne kadar Türkiye’ye karşı toprak ve sözde soykırım iddialarından vazgeçmeyen Ermenistan’ın, ABD’nin kontrolüne geçmesi, Türkiye’ye karşı bir cephenin açılması tehlikesini ortaya getiriyor.

Hatırlatalım ki, yıllardır Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinde ve Ermenistan-Türkiye sınırı civarındaki bölgelerde yüzlerle PKK’lı teröristin eğitim görmesi ile ilgili bilgiler zihinlerden silinmiyor.

Ermeni kaynakları, 1990’lı yıllarda Azerbaycan’a karşı askeri operasyonlarda PKK çetelerinin de savaştığını itiraf etmişler ve birçok kaynak da işgal edilmiş topraklarda bu terör örgütünün eğitim kamplarının varlığını belirtiyorlardı.

Şimdiye kadar Rusya’nın etkisi altında olan Ermenistan’ın Türkiye’ye karşı provokasyon ve askeri operasyona kalkışmadığı da bir gerçektir.

Zira sınırlarının Rus askerleri tarafından korunduğu Ermenistan’la Türkiye arasında herhangi bir gerginliğin oluşması, Rusya’nın çıkarlarına uygun değildir.

***

Son yıllar Kremlin’in, Türkiye ile strateji iş birliği ilişkilerinin kurulmasına önem vermesi ise bu planların gerçekleşmesini imkansız kılmaktadır.

Ne var ki, bugün Ermenistan’daki jeopolitik oyunlar Moskova’nın bu devlet üzerindeki kontrolünü zayıflatabilir bir güçte gösteriyor.

Ermenistan’da güçlenen ABD yanlısı hükümet, Türkiye’ye karşı bir tehlike oluşturuyor.

Yıllar boyu yürütülmüş propaganda ve sözde soykırımla ilgili yalan görüşler sayesinde Ermeni toplumunda “düşman Türkiye” imajı oluşturulduğu gerçeği,

ABD’deki Ermeni yanlısı politikacıların ve lobi gruplarının eseri olduğu biliniyor.

Genel olarak, sözde “Ermeni soykırımı” konusu ABD’nin bazı çevreleri için Türkiye’ye baskı aracıdır ve farklı askeri-politik çevreler tarafından gerekli zamanda gündeme getiriliyor.

Bu konuda Soros Vakfı’nın Türk toplumuna “demokratik açılım” adıyla sunmaya çalıştığı Türkiye-Ermenistan, Türk-Kürt ilişkileri ile ilgili millî çıkarlara uygun gelmeyen teşebbüslerini unutmamak icap ediyor. Dolayısıyla, bugün Ermenistan’da yeni yönetimin oluşturulması ve Soros Vakfı’yla irtibatlı isimlerin en stratejik görevlere atanması ile aynı zamanda, Washington’daki Türkiye karşıtı çevrelerin aktifleşmesi de tesadüf olarak değerlendirilmiyor.

Ermenistan’dan gelebilecek tehdit ve tehlikeyi Türkiye bugünden diplomatik baskı yoluyla ortadan kaldırmanın yollarını aramanın tam zamanı yaşanıyor.

THY’de eğitim şart

Geçen sayımızda, “Havalimanı mı, şantiye mi, uçak mı, yolcu otobüsü mü!” başlıklı köşe yazısını kaleme almıştım. Son günlerde yaşadıklarım nedeniyle önceki yazdığım köşe yazısının gündemini kaybetmediğini gözlemliyorum.

Yurt içi ve Yurt dışına gerçekleştirdiğim seyahatlerimde sorun yaşasam dahi milli duruşumdan dolayı Türk Hava Yollarını tercih etmeye devam ediyorum. Bu tercihimiz nedeniyle de sorunlar eşliğinde uçuyoruz.

Bizim milli gururumuz olan THY ile gerçekleştirdiğimiz seyahatlerde inanılmaz olaylar yaşıyoruz. Ne oldu da sorun yaşamadığımız havayolu şirketimizde son zamanlarda sorunlarla karşılaşmadığımız seyahatimiz olmuyor. Sorunun nedenleri esasında bellidir. Sorun nitelikli ve kaliteli eleman sorunudur. Bu yanlış istihdam düzelirse sorunlarda bir bir ortadan kalkacaktır. İşini güzel yapan THY personellerinin de bu gidişattan memnun olmadıklarını biliyorum. Bu konuda daha duyarlı olacaklarına ve gereğinin yapılacağına inancım sonsuzdur.

Gelelim bu yazıyı neden yazdığıma 20 Temmuz 07:40 uçağı ile Sırbistan’a gittim. 21Temmuz 20:20 uçağıyla da ülkemizde geri dönüş yaptım. 235 2354 0798 70/2 numaralı business gidiş dönüş bileti ile bu seyahatimi gerçekleştirdim. Dönüşte uçağımız 1 saat 20 dakika rötar yaptı.

Uçakta oturduğumuz koltuklar bozuktu buda tamam ama esas yaşadığımız olan bizler için tam bir hüsrandı. Pasaportlarımızla giriş yapmak için hava limanına geldik. Valizlerimizde businessstickerları var ve ellerimiz dolu şekilde zorla ilerlemeye çalışıyoruz. Gurbet ellerde Sırp polisleri girişimizde ve çıkışımızda bizlere hiçbir engel koymaz iken, THY personeli bizi tam anlamıyla çok sıkıntılı bir hale soktu.

Bir THY görevlisi önümüzü keserek,‘biletlerinizi görebiliri miyim’ dedi.

Öndeki bulunan arkadaşım müsait olduğu için gösterdi, bende ellerim dolu ve biletim çantamda. Valizimde sticker var ve business olmasak bu kontuarda ne işimiz var diyerek geçmek istedim. Önümü keserek, bileti göstermeden beni almayacağını söyledi. Bende valiz stickerları var bunu THY verdi bileti atmış olabilirim, bana böyle davranamazsın dedim ve yürüdüm. Yolumu kesen bu THY personeli arkamdan;‘ne biçim insanlar bunlar, parasıyla her şeyi yapacağını zannediyorlar’ dedi. Ben de bunu duydum ve tepkide bulundum bunun üzerine Polise seslendi gelen memura benden şikayetçi olduğunu söyledi. Bende kendisinden şikâyetçi olduğumu belirttim. Pasaport girişi yapıp, karakola gittik durumu anlatınca ve biletimi ibraz edince Polis memuru adının Sefa Temel olduğunu öğrendiğim kontuar görevlisinden ifadeye gerek olmadığını ve barışıp bu konuyu uzatmamızı tavsiye ederek bizi gönderdi sağ olsun.

Eve gelir gelmez THY müşteri hizmetlerini arayarak ismini de vererek, kontuar görevlisinden TK 131 21 19 kayıt numarasıyla şikayetçi oldum umarım gereği yapılır.

Bizler ayrıcalıklı hizmet almak için bu ödemeleri yapıyoruz ama görüyorum ki sadece adı business olmuş. Bence bir an önce THY’nin kendini bir elden geçirmesi lazımdır. Çünkü kurumsal bir firmaya yakışmayan hareketler yaşanıyor ve bildirildiği halde ne dönüş yapılıyor, ne de bir özür dileniyor….

Milli gururumuzun laik olduğu kaliteye yeniden yükselerek o kalitede kalması dileğiyle.

THY yönetimine hitap olunur.

GÜZELVATAN 

Havai fişek denen bela

Hep yazarım, hep konferanslarımda dile getiririm. Havai fişek tam bir ekosistem felaketi. Sessiz havai fişek ürünler bile kuşların göç yolunu yanıltıyor.

Havai fişeklerin ateşlenmesi ile birlikte meydana gelen patlamalardan dolayı travmalar oluşabilmektedir. Ayrıca, havai fişeklerin yanması ve patlaması sonucunda insanlarda en çok zararı eller görmektedir. Ayrıca ömür boyu kalıcı hasarlar da oluşabilmektedir. Bilhassa gözde ezilmeler, göz zarında ve göz bebeğinde sürekli hasarlar oluşabilmektedir. Ortamda uçuşan parçacıkların göze girmesi durumunda insan gözünü kaybedebilir.

Havai fişeklerle ilgili kazalarda her yıl yaklaşık 450 kişi hayatını kaybetmektedir. Avrupa ülkelerinde kilise ve ibadet yerlerine, hastanelere, çocuk yuvalarına, huzurevlerine, dinlenme tesislerine yakın yerlerde havai fişeklerin atılması kesinlikle yasaktır. Bir dakikası ortalama bin dolar. Bütünüyle bir savurganlık. Birkaç dakikalık göz zevki bakın nelere mal oluyor?

Yapılan hesaplamalarla yılda 100 milyon dolar bir bütçe dünyada sadece havai fişek için harcanıyor. Diğer yandan her gün 22 bin kişi açlıktan ölüyor.

Güya havai fişek gösterisi için ilgili kaymakamlıktan izin almak gerekiyor. Takan kim. Kızı evleniyor, tuttuğu takım kazandı, oğlu sünnet oldu. Havai fişek atmalıdır, varsın yangın çıksın, varsın onlarca hayvan can çekişsin. Varsın kültür değerlerimiz zarar görsün, varsın hava kirliliği artsın. Ne fark eder ki?

Meksika’nın Veracuruz kenti, yeni yılda havai fişek faciasıyla sarsıldı. Kutlamalar için hazırlanan Pazar yerindeki havai fişeklerin patlaması sonucu, 37  kişi öldü. Patlamanın ardından çıkan yangında en az 50 yaralı olduğu haber verildi.

Filipinler’in Tacurong kentinde bir havai fişek mağazasının yakınında meydana gelen patlamada 9 kişi öldü, 32 kişi yaralandı.

Tokat’ın Turhal ilçesinde düzenlenen festivalde havai fişek patlaması sonucu bir milletvekili de dahil 13 kişi yaralandı. Pakistan’ın doğusunda düğün alayını taşıyan bir otobüse havai fişek isbet edince çıkan yangında 40 kişi öldü. Diyanet İşleri Başkanlığı, Hz. Muhammed’in doğum günü kutlamaları çerçevesinde havai fişek ve lazer gösterilerine karşı çıkmış. Elbette yerinde bir çıkış. Bu yanlış uygulama, bu aşırı tüketim, Show nasıl dinimiz ile Hz. Muhammed’in öğretileri ile uyuşur ki* 1996 yılında Stockholm’deki bir su şenliğinde havai fişek gösterisi ardından yapılan analizde, cıva, kurşun, kadmiyum, bakır ve krom gibi maddelerin müsaade edilen limitin 5 katı olduğu tespit edilmiştir.

Çin’in kuzeyindeki Zhendig kentinde 16 asırlık tarihi şehir kapıları havai fişek sonucu yanarak kül oldu. Batman’da gece mahalle arasındaki bir düğünden ateşlenen havai fişekler 400 yabani güvercinin ölümüne neden oldu. Soğukta evlerin çatılarına sığınan güvercinler havai fişeklerden ürkerek havalanınca körleşmiş olarak duvarlara, direklere çarparak can verdiler.

ABD’nin Kaliforniya eyaletinin San Diego Körfezi’nde 20 bin havai fişek aynı anda ateşlendi ve bunun için 400 bin dolar ödendi.(Aralık 2012)

Birçok hayvanın kulakları insanlardan daha hassastır. Havai fişek patlaması sonucunda sağır olurlar. Kelebekler, havai fişek patlaması ardından yaralanır veya ölür. Hayvanat bahçesi yetkilileri defalarca hayvanların havai fişek gösterilerinden sonra yaralandığını bildirmişlerdir.

Acaba havai fişekler yeryüzünden neden yasaklanmıyor ki? Belki insanoğlu, tamamen kaybolursa, geri kalan ‘ötekiler’ huzurlu bir yaşam sürebilir.

BESİAD’dan Fikret Orman’ın listesine destek

0

Beşiktaşlı Sanayici ve İş Adamları Derneği’nden (BESİAD) Seçimli Olağanüstü Genel Kurul öncesinde Fikret Ormana ve yeni oluşturacağı yönetim kuruluna destek açıklaması geldi.

Beşiktaş spor kulübüne yaptığı hizmetlerle herkezin sevgi ve saygısını kazanan başkan Fikret Orman yeni seçimlere rakipsiz katılırken, başta Beşiktaş spor kulübü derneği BESİAD’dan tam destek geldi.

16 Eylül 2018 Pazar günü gerçekleştirilecek olan Seçimli Olağanüstü Genel Kurul öncesinde, Beşiktaşlı Sanayici ve İş Adamları Derneği’nden (BESİAD) başkan Fikret Orman ve yeni oluşturacağı yönetim kuruluna destek açıklaması geldi.

BESİAD adına hazırlanan bildiriyi 5 Ağustos 2018 tarihinde paylaşan Dernek As Başkanı Ferhat Pazarbaşı’nın açıklaması şöyle:
Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Aygün yönetimindeki Beşiktaşlı Sanayici ve İş Adamları Derneği olarak, Fikret Orman ve kendisine bağlı yönetim kurullarının 115 yıllık Beşiktaş Jimnastik Kulübü tarihinde önemli bir dönemi temsil ettiğini, göreve geldikleri 2012 yılından bu yana bir taraftan kulübün içinde bulunduğu finansal krizi büyük oranda çözerken, diğer yandan futbol başta olmak üzere bir çok branşta önemli başarılara imza attığını gözlemlemiş ve bu seçimde de Fikret Orman’ı destekleme kararı almış bulunuyoruz.

BESİAD adına, geçtiğimiz 6,5 yıla baktığımızda Beşiktaş’ın artık; dünya çapında bir stadının olduğunu, geçmişten gelen borçları yapılandırdığını, Türkiye’de ve Avrupa’da birçok zafer kazandığını, yıllık yaklaşık 35 Milyon Euro’luk oyuncu satma kapasitesine ulaştığını ve hepsinden önemlisi yurtta ve dünyada Beşiktaşlılık duruşuna yakışır bir “Marka Değeri” yarattığını kimsenin görmezden gelmemesi gerektiğinin altını çiziyoruz.

Fikret Orman ve ekibinin, kulübü amatör bir ruh ve profesyonel bir kurumsallık anlayışıyla yönetmesinin, bu başarılarda büyük payının olduğu düşüncesi ile BESİAD yönetimi, olumlu gidişin güçlenerek devam etmesi için, derneklere de önem veren yeni yönetim kurulu yapılanmasıyla Fikret Orman’a ve Beşiktaş’a tam destek verecek ve bu doğrultuda her tür sorumluluğa da hazır bulunacaktır.

Kamuoyuna ve Beşiktaş camiasına saygıyla duyurulur.

Bizler uyurken dolarla dans ediyorlar

3 gündür takipteyim ve derinlemesine izliyorum. Bir yandan Kapalıçarşı’dan dostlarımla istişare yapıyor, bir diğer yandan da yurt dışında ki ekonomiyle ilgilenen arkadaşlarımla ülkemizdeki dövizin koşar adım zirveye çıkışını konuşuyoruz.

Şu an ülkemizde kur hareketinin açıklaması bulunmuyor. Bir hareket olması normal ama bu hareketin aşırı olması olağan dışıdır.

Bizler uyurken, piyasalarımız kapalı konumdayken, dünyanın bazı ülkelerinde döviz işlem görürken, Asya’dan başlayıp, bize doğru yapılan Bizans oyunlarının yansıması olarak karşımıza çıkıyor.

Oyunun farkındayız, dolar aniden düşecek ve bu oyuna gelenlere ellerindeki dolarlar zarar ettirecek.

Sur Enerji’den 315 milyon TL’lik RES Projesi

Sur Şirketler Grubu bünyesinde yer alan Sur Enerji’nin Kurtini RES Projesi, yaklaşık 315 milyon TL yatırım değeriyle faaliyete başladı. Sur Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Z. Altan Elmas, “Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması için enerjide de yatırımlarımıza devam ediyoruz. Yenilenebilir enerjide her yıl bir yatırımı aktif hale getirme gayretimiz doğrultusunda Kurtini RES Projemizi devreye almanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu santralimizle birlikte Sur Enerji olarak yenilenebilir enerji gelirimiz yıllık 42 milyon TL’ye ulaşmış oldu” dedi.

Sur Şirketler Grubu bünyesinde bulunan Sur Enerji’nin hayata geçirdiği Kurtini RES Projesi, yenilenebilir rüzgar enerjisi üretimine başladı. Mersin ili Gülnar ilçesinde yer alan Kurtini RES Projesi, toplam 14 MW kurulu güce sahip ve yıllık 46 GWh enerji üretimi kapasiteli.

Yeni santral 15 bin hanenin elektriğini karşılıyor

Devreye alınan yeni rüzgar enerji santrali yıllık yaklaşık 15 bin hanenin enerji tüketimini karşılayabilecek kapasiteye sahip.

Yıllık yaklaşık 1200 ağaç kadar karbondioksit salınımı engellemektedir

Yeni rüzgar enerjisi santraliyle yıllık yaklaşık 1200 ağacın azalttığı karbondioksit miktarı kadar emisyon sağlanacak.

Sur Enerji grubunun tüm projelerinin ihtiyacına denk elektrik üretiyor

Sur Enerji’nin yenilenebilir enerji kaynaklı tüm yatırımları devreye alındığında ürettiği elektrik miktarı, Sur Yapı’nın tüm projelerinin ihtiyacı olan enerjiyi karşılayabilecek.

2023 hedefleri için enerjide de yatırım yapıyoruz

Yeni rüzgar enerji santralinin devreye alınmasıyla ilgili açıklama yapan Sur Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Z. Altan Elmas, “Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması için enerjide de yatırımlarımıza devam ediyoruz. Enerji yatırımlarındaki öncelikli hedefimiz memleketin enerji açığının giderilmesine fayda sağlamak ve cari açığı kapatmak için destek olmak” dedi.

Her yıl bir santral hedefi gerçekleşiyor

Doğayı korumak ve gelecek nesillere sürdürülebilir bir çevre bırakabilmek amacıyla yenilenebilir enerjiyi tercih ettiklerini belirten Elmas, her yıl bir enerji santralini devreye alma hedeflerini gerçekleştirdiklerini söyledi. Elmas, “2017 yılında Mersin’de Elmalı rüzgâr enerji santralini devreye almıştık. Yeni devreye aldığımız Kurtini rüzgâr enerji santraliyle 2018 yılındaki hedefimiz de gerçekleşmiş oldu. Yenilenebilir enerji yatırımlarımız 2019 ve 2020 hedeflerimiz şeklinde devam edecek. Her yıl bir santrali devreye almaya gayret ediyoruz” şeklinde konuştu.

İlk LNG’li Kamyonlar, Türkiye Karayollarında!

Türkiye’de bir ilke daha imza atan Shell&Turcas, karayolu taşımacılığında kullanılmak üzere ilk “Shell LNG Dolum Sistemi”ni kurdu

Shell&Turcas, Türkiye’de ilk defa karayolu taşımacılığında alternatif yakıt olarak kamyonlarda LNG kullanımına ilişkin yeni bir dönem başlattı. Shell&Turcas, yakıt maliyetini yüzde 35’lere varan1 oranda düşüren daha ekonomik ve aynı zamanda daha temiz yanma ile yüzde 15’lere varan2 oranda karbon emisyon salınımını azaltan LNG yakıtını Türkiye lojistik sektörünün kullanımına sundu.

Karayolu taşımacılığında bir ilke imza atan Shell&Turcas bu kapsamda, ilk “Shell LNG Dolum Sistemi”ni İsmet Yılmaz Lojistik’in Dilovası’ndaki lojistik operasyon merkezinde kurdu. Fabrika üretimi IVECO Stralis NP460 LNG kamyonu ve üç adet dizelden LNG’ye dönüştürülen kamyonlar Türkiye karayollarında lojistik operasyonlarına başladı. Yakın zamanda Shell&Turcas, “Shell LNG Dolum Sistemi”ni ve LNG’li kamyonları diğer lojistik firmaların da kullanımına sunacak.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın yayınlamış olduğu Enerji Verimliliği Eylem Planı, daha ekonomik ve çevreci alternatif yakıtların lojistik sektöründe kullanımını teşvik ediyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) başta olmak üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşları dünyada karayolu taşımacılığında alternatif yakıt olarak kullanılan LNG’nin Türkiye’de de kullanımı için gerekli mevzuat çalışmalarını hayata geçirdi.

Yaklaşık 50 yıllık tecrübesi ile LNG sektöründe lider olan Shell, maliyet avantajı sunan, daha temiz yanan bir yakıt olan LNG’yi denizcilik ve karayolu taşımacılığı sektöründe kullanımını arttırmaya yönelik önemli atılımlar gerçekleştiriyor. Yeni yakıtlara yönelik araştırma ve geliştirme faaliyetlerine küresel çapta her yıl 1 milyar Dolar yatırım yapıyor. Genç, dinamik nüfusu ve büyüyen ekonomisiyle Türkiye, Shell için öncelikli ülkeler arasında yer alıyor. Bu sebeple Türkiye, “Shell LNG Dolum Sistemi”nin kurulduğu dünyadaki ilk 6 ülkeden biri oldu.

Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem, “Türkiye akaryakıt sektöründe bir ilki daha gerçekleştiriyoruz. Ülkemizde ve dünyada daha fazla ve daha temiz enerji talebi hızla artıyor. Bu talebin farklı enerji kaynakları ile karşılanması gerekli. Bu çerçevede LNG, artık birçok ülkede lojistik sektörü için bir alternatif olarak sunulmaya başlıyor. Ülkemizi bu anlamda yeniliklere hazırlayan tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ederiz. İthalat bedeli motorine göre daha düşük olan LNG, karayolu taşımacılığında yakıt olarak kullanıldığında dizele göre yüzde 35’e varan1 tasarruf sağlayacak ve aynı zamanda cari açığa olumlu etki edecek. LNG ayrıca daha temiz yanan bir enerji kaynağıdır.” dedi.

Shell&Turcas Türkiye’de Shell LNG İstasyon Ağı Kurmayı Hedefliyor

Lojistik sektörünü geleceğin ekonomik ve çevreci yakıtları ile tanıştırarak, Türkiye’de Shell LNG istasyon ağı oluşturmayı hedeflediklerini vurgulayan Shell & Turcas CEO’su Felix Faber: “Türkiye’nin ihracatının belkemiği olan lojistik sektörü dünyada önemli bir yere sahip. Türkiye’yi LNG istasyon yatırımları için öncelikli ve potansiyeli yüksek bir ülke olarak değerlendiriyoruz. Lojistik sektörünün uluslararası piyasalarda rekabetçi konumunu devam ettirebilmesi için geleceğin yakıtı olan LNG’yi Türkiye’de müşterilerimize sunuyoruz. İlk “Shell LNG Dolum Sistemi”ni İsmet Yılmaz Lojistik’in Dilovası’ndaki lojistik operasyon merkezinde kurduk. Shell’in araç üreticisi firmalarla dünyada veya ülke bazında yaptığı iş ortaklıklarının güzel bir sonucu olarak, IVECO ile birlikte fabrika üretim LNG kamyonunu ilk defa Türkiye’ye getirdik. Hem İsmet Lojistik’e hem de IVECO’ya bizimle olan işbirlikleri için teşekkür ediyoruz. Yakın zamanda Shell&Turcas olarak “Shell LNG Dolum Sistemi”ni ile birlikte fabrika üretimi ve dönüştürülmüş LNG’li kamyonları diğer lojistik firmaların kullanımına da sunacağız.” dedi. Projenin hayata geçmesinde aktif rol oynayan tüm paydaşlarına teşekkürlerini sunan Faber, ayrıca Shell’in önümüzdeki yıllarda uluslararası karayollarında faaliyet gösteren lojistik firmalara Türkiye dışında ikmal imkanı sunacak LNG istasyonları için de yatırım yapmakta olduklarını ifade etti.

Shell&Turcas ile işbirliği yaparak, karayolu taşımacılığında ilk LNG’li kamyonların kullanımını gerçekleştirmekten duydukları memnuniyeti dile getiren İsmet Yılmaz Lojistik Genel Müdürü Harun Yılmaz; “50 yıldır lojistik sektöründe faaliyet gösteren firmamız İsmet Yılmaz Lojistik olarak, Türkiye lojistik sektörüne rekabet avantajı getirecek, hem sektör hem de Türkiye için yeni bir yakıt olan LNG’nin ilk projesindeyiz. Grup firmamız İyl Enerji ile de – kamyonlarımızda; yeni, çevreci ve tasarruf potansiyeli yüksek Shell LNG yakıtlarını kullanarak, verimlilikte ve kalitede standartların ötesine geçmeyi amaçlıyoruz. Shell ile iş birliği yaptığımız için çok mutluyuz. Dünyada – LNG sektöründe lider olan Shell’e, bize bu fırsatı sunduğu için teşekkür ediyoruz. Böyle bir projede yer almak İsmet Yılmaz Lojistik olarak bizim için gurur kaynağı.” dedi.

En yeni “Natural Power” teknolojisiyle karayolu taşımacılık sektörüne liderlik eden IVECO’nun Türkiye Genel Müdürü Roberto Camatta “ Alternatif yakıt türlerinde lider olan IVECO’nun şu anda Dünya’da 25.000’den fazla alternatif yakıtlı aracı kullanımdadır ve bunların 6.000’den fazlası ağır yük taşıyan kamyonlardır. IVECO, İngiltere’de Yılın En Düşük Karbon Emisyonlu Kamyonu ödülü alan Stralis NP460 modeliyle sürdürülebilir uzun mesafeli taşımacılığa yön veriyor. Kusursuz Güç (460 beygir), yakıt ekonomisi ve 1.600 km’e varan menzil özelliklerinden oluşan benzersiz kombinasyonu sayesinde özellikle uzun mesafe çalışmalar için geliştirilmiş olan IVECO Stralis NP460 LNG kamyonunu Shell işbirliği ile ilk defa Türkiye’de müşterilere sunacağız. Dünya’da LNG sektöründe lider olan Shell ile işbirliği yaptığımız için çok mutluyuz.” dedi.

Hill + Knowlton Strategies 

 

Panasonic’ten dünyanın en büyük HIT 11.7 MW projesi

Ülkemiz, coğrafi konumu nedeniyle pek çok ülkeyle karşılaştırıldığında güneş enerjisinden yararlanabilme konusunda daha avantajlı konumda. Türkiye’nin güneş enerjisindeki bu yüksek potansiyelini kullanabilmek üzere çeşitli projeler birbiri ardına hayata geçiyor. Bunlardan sonuncusu ise teknoloji devi Panasonic ile Yılsan Yatırım Holding tarafından İzmir, Kiraz’da gerçekleştirildi. Yılsan Yatırım Holding’in enerji yatırımlarında en yeni yatırımı “Sakura GES Projesi” oldu. Sakura GES 11,7 MW ile dünyanın en büyük Panasonic HIT panel kullanılan projesi olma özelliğini de taşıyor.

15 Milyon Euro’luk Dev Enerji Yatırımı

Güneş, saniyede dünyaya yaklaşık 170 milyon MW enerji gönderiyor. Birçok akademik ve bilimsel araştırmada; 1 saniyede gezegenimize gelen güneş enerjisinin, Türkiye’nin yıllık enerji üretiminin 1.700 katı civarında olduğu ifade ediliyor. Dolayısıyla, yenilenebilir enerji kaynağı olarak güneş enerjisi Türkiye açısından büyük önem taşıyor. Yüksek verimli güneş modülü HIT’in mucidi Panasonic ve Yılsan Yatırım Holding iş birliğinde tamamlanan Sakura GES’de bu alandaki en önemli projelerden biri olarak dikkat çekiyor. Finansmanı Türkiye Sınai Kalkınma Bankası tarafından (TSKB) sağlanan 15 milyon Euro’luk bir yatırımla, 211 hektarlık bir alanda gerçekleştirildi. Lisanssız GES desteği kapsamında hayata geçirilen Sakura GES, dünyanın en büyük HIT güneş projesi olarak 11,7 MW enerji kapasitesi ile Türkiye’nin enerji ihtiyacına büyük katkı sağlayacak.

“Yenilenebilir Enerji Alanındaki Yatırımlarımız Devam Edecek”

Konuyla ilgili açıklama yapan Yılsan Yatırım Holding Genel Müdürü Volkan Öztürk, “Türkiye’nin güneş enerjisi alanında potansiyeli çok yüksek. Dev Japon şirketi Panasonic, bu teknolojide lider ve öncü konumda. Biz de şirket olarak her yenilenebilir enerji yatırımımızda sektörün liderleriyle işbirliği geliştiriyoruz. Ülkemizin güneş enerjisi alanındaki konumuna uygun olarak Panasonic ile iş birliği içinde Sakura GES’i hayata geçirdik. Santrallerimizi doğa dostu bir şirket olarak gold standartlarında, hem bölge halkını hem de çevreyi de dikkate alarak tasarlıyoruz. Yenilenebilir Enerji alanında ülkemizi geleceğe taşımak için yatırımlarımız devam edecektir.” Şeklinde konuştu.

“HIT modüllerimiz %27-32 oranında daha fazla enerji üretiyor”

Panasonic Eco Solutions Türkiye Yönetim Kurulu üyesi Tatsuya Kumazawa “Panasonic olarak, en verimli güneş modüllerinden birini ürettiğimiz için gurur duyuyoruz. Benzersiz panel teknolojimiz HIT, aynı birim alanı referans olarak alınarak geleneksel panel teknolojileriyle kıyaslandığında %27-32 oranında daha fazla enerji üretmektedir. Panellerimiz aynı zamanda -0.258%/C gelişmiş endüstri lideri ısı katsayısı özelliği taşımaktadır; bu, bağımsız denetim şirketinin son test sonuçlarını yansıtmaktadır. Bu sonuç, yüksek sıcaklıklarda bile panellerimizin en iyi performansta çalışmalarına olanak sağlar. Sakura GES, Panasonic olarak dünyadaki en büyük projelerimizden biridir. Böyle harika bir projeye imza attığımız için gurur duyuyoruz. Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki potansiyelini olabilecek en iyi şekilde kullanarak, pek çok başka önemli proje gerçekleştirmek istiyoruz,” şeklinde konuştu.

estr.panasonic.com

“Yeşil Dönüşüm Ormanları Projesi ile 4 ilimizi yeşillendireceğiz”

Limak Enerji “Yeşil Dönüşüm Ormanları” Projesi ile müşterilerine iletilen fatura ve abonelik işlemlerinde kullanılan kağıtlara karşılık Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Yalova illerinde fidan dikimi gerçekleştirerek, ormanlar oluşturacak. Tüketilen kağıt miktarını dengelemek için her yıl 1000 fidan dikmeyi hedefleyen projede, 50 ton kağıda denk gelen ağaç doğaya geri dönecek.

Enerji sektörünün öncü şirketlerinden Limak Enerji, faturalarda kullanılan kağıtları doğaya yeniden kazandırmak amacıyla bir sosyal sorumluluk projesi başlattı. “Yeşil Dönüşüm Ormanları” Projesi ile hizmet bölgesi olan Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Yalova illerinde yılda bin fidan dikmeyi planlayan Limak Enerji, oluşturulacak ormanla yaklaşık 50 ton kağıda denk gelen fidanları doğaya kazandıracak.Limak Enerji, bu proje ile kağıt fatura kullanımından dolayı her yıl yüzlerce ağacın kesildiğine dikkat çekerek, sürdürülebilir gelecek için önemli bir adım atmayı hedefliyor.

Müşterilerine ulaşan kağıt faturaların karşılığı olarak her yıl 1 ile bin fidan dikeceklerini belirten Limak Enerji Uludağ Elektrik Genel Müdürü Ali Erman Aytac, “Hizmet verdiğimiz 4 şehirde de Yeşil Dönüşüm Ormanları oluşturacağız. 4 yılın sonunda 4 ilimizde 4 bin ağacı doğaya kazandırmış olacağız.” dedi. Aytac projeye ilişkin şunları söyledi:

“Sektör şirketleri olarak, bizlerin doğaya karşı bazı sorumlulukları var. Kağıt ayak izimizi azaltmak adına doğadan aldıklarımızı doğaya geri vermek, tüketimi düşürmek kadar önemli. Yapacağımız “Yeşil Dönüşüm Ormanları” Projesi ile 5 milyon kişiye hizmet verdiğimiz 4 ilimizi yeşillendireceğiz. Şirketimizde her yıl ne kadar kağıt tüketimi yapıldığını hesapladık, karşımıza çıkan tablo yılda yaklaşık olarak 50 ton kağıt kullandığımızı gösterdi. Her sene ne kadar kağıt tüketiyorsak, bir yandan da bu tüketimin karşılığı olarak ağaç dikelim istedik. Hizmet bölgemizdeki illere her yıl 1000 ağaç dikerek, kendi tüketimimizi karşılayacağız. Projemizin ilk etabını Çanakkale’de hayata geçireceğiz. ”

Elektronik Fatura İle 1 Ton Kağıt İsrafının Önüne Geçildi

Çeşitli projelerle doğanın korunmasına katkı sağlayan Limak Enerji, müşterilerini kağıt fatura konusunda da bilinçlendirerek, kağıt israfının önüne geçmeyi amaçlıyor.Bugüne kadar 77 bin müşterisinin elektronik faturaya geçmesini sağlayarak yılda 1 ton kağıt israfına engel olan Limak Enerji, elektronik faturaya geçmek isteyen aboneleri için online.limakuludag.com.tr adresinden, Müşteri İşlem Merkezleri’nden (MİM) ve 444 6 646 numaralı Çağrı Merkezi üzerinden destek veriyor.

En çok güneş alan, en az güneş enerjisi kullanan ülke : Türkiye

Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyaya bakıldığında, Türkiye ışınım oranları noktasında dünyanın “yatırım yapılabilir” sayılı ülkelerinden biridir. Avrupa’da Türkiye ile eşdeğer ışınıma sahip tek ülke İspanya ve kısmen İtalya’dır.

Buna rağmen üzüntü verici olarak ortaya çıkan gerçek ise güneş enerjisinden çok az yararlanıyor olmamız. Yerli kaynaklarımız ile temiz enerji üretimi başka bir deyişle yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimi olması gereken noktadan oldukça uzaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmemiz hem ülke ekonomisi hem de doğa açısından en kazançlısı.

Her geçen gün Güneş enerjisinin kullanım olanakları artmaktadır. Hesap makinesi gibi küçük aletlerden gelişmiş uydu alıcılarına kadar çeşitli yerlerde kullanılabilir. Bunun yanı sıra sokak aydınlatmalarında sinyalizasyon aletlerinde ve deniz taşıtlarında da kullanılmaktadır.
Güneş ışınlarını kullanmak suretiyle çeşitli teknolojiler geliştirilmiştir. Güneş enerjisi gelişen teknolojiyle birlikte ısı, ışık ve elektrik üretiminde de kullanılmaktadır.
Güneş panelleriyle su ısıtma sistemleri kurulmuştur. Özellikle yazın güneş alan bölgelerde sıcak su bu şekilde elde edilmektedir. Türkiye, güneş enerjisi ile sıcak su elde edimi ve kullanımı açısından dünya genelinde her sene ilk üçe girmektedir.
FİPRONET Elektronik İmalat San. Tic. A.Ş yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili çalışmalarını geliştirerek sürdürüyor. Bunların içinde en önemli yer tutan ise Akıllı Şehir Mobilyaları.
Bu konuda FİPRONET’ten yapılan açıklamada kısaca şunlara değiniliyor.

Akıllı Şehir Mobilyaları

İklim değişikliğinin etkilerinin sıklıkla yaşadığımız bugünlerde, sürdürülebilir çevre konusunda çalışma yapan firmaların sayısında gözle görülür biçimde artış gözlenmekte.
Bunlarda biri de, yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak dış mekan aydınlatma çözümleri geliştiren Fipronet A.Ş. Geçen sene kurulan firma, solar enerji ve LED teknolojisini birleştirerek, müşterilerine şebeke bağlantısı gerektirmeyen, sorunsuz aydınlatma çözümleri sunarak sektöre hızlı bir giriş yaptı. Elektrikten tasaruf eden ve sıfır karbon emisyonlu olan ürünler, IoT uyumlu yapıları ile kullanıcıya farklı kullanım seçenekleri de sağlamakta.
Üründe mevcut olan otomatik dimleme ve bluetooth ile uzaktan erişim özellikleri sayesinde, ışık seviyesi ayarlamaları kullanıcı tarafından kolaylıkla yapılabiliyor. Böylece, özellikle büyük şehirlerde sıklıkla şikayetçi olduğumuz ışık kirliliğinin de önüne geçme imkanı sağlanmış.
İLKA-Solar Enerjili Aydınlatma Sistemi, gün boyu solar panelden ürettiği güç ile gece çalışıyor ve ek olarak 5 gün kapalı hava koşullarında, otomatik dimleme özelliği sayesinde aydınlatma yapmaya devam edebiliyor.
Konuyla ilgili görüşünü aldığımız, Fipronet A.Ş. Genel Müdürü Yılmaz Bingöl, “Sektörde ihtiyaç duyulan bir alanda yaptığımız yatırım ile çok güzel bir ivme yakaladık. Ürünlerimiz, elektronik aksamları dahil olmak üzere, ileri teknoloji kullanılarak, %100 Türk sermayesi ile Türk mühendisleri tarafından üretilmektedir. Bunun gururunu taşımakla birlikte, aldığımız sorumluluğun da bilincindeyiz” dedi.
Ülkemizde, bu tip ürünlerin görünürlüğünün artması, farklı mecralarda yenilenebilir enerji kullanımı konusunda farkındalığı arttıracaktır. Bu kapsamda farklı projeleri destekleyen Fipronet A.Ş., sosyal sorumluluk örneği de göstermektedir.

Fipronet Hakkında:
FİPRONET Elektronik İmalat San. Tic. A.Ş., elektronik ARGE, Yenilenebilir Enerji kaynaklı ürünlerin imalatı ve endüstriyel uygulamalar yapmak amacıyla kurulmuştur.
Elektronik tasarım hizmeti ve yenilenebilir enerji kaynakları ile çalışan küçük güçlü cihazların üretimi konusunda faaliyette bulunan FİPRO Elektronik firması, elektronik, yazılım, donanım, tasarım ve üretim konusunda 20 senedir faaliyet gösteren NET TASARIM Elektronik A.Ş. ile işbirliğine girerek, FİPRONET A.Ş.’yi kurmuşlardır.
FİPRONET A.Ş., imalat sanayinde, elektrik, elektronik ve makine alt dallarının üçünü de kapsayan bir üretim gerçekleştirmektedir. Ürünler, yazılım ve donanım olarak ileri teknoloji içermektedir ve %100 yerli sermaye ve bilgi birikimi ile üretilmektedir.

Güneş Panellerinde Verimliliği Korumanın Sırrı

Alman temizlik devi Kärcher, iSolar ile güneş panellerinin temizliğinde de çözüm sunuyor. Özel tasarım fırçaları, 14 metreye kadar uzayabilen teleskopik borusu sayesinde güneş panellerini hassas ve pratik bir şekilde temizlemeye imkan veren iSolar’ın farklı büyüklüklerdeki yüzeyler için 400 ve 800 olmak üzere iki farklı modeli bulunuyor.

Güneş enerjisi sistemleri ile sürdürülebilir enerji kaynağı olan güneşten yüksek verim elde etmek mümkün oluyor. Ancak güneş enerjisi sistemlerine gereken bakımlar yapılmazsa verimlilik düşebiliyor. Özellikle güneş panellerinin üzerinde biriken kir, elektrik üretimini yüzde 30 varan oranda azaltıyor. Alman temizlik devi Kärcher, iSolar ile güneş panellerini hassas bir şekilde temizleme imkanı sunuyor.

DLG (Alman Tarım Derneği) tarafından test edilip onaylanan iSolar, 14 metreye kadar uzayabilen teleskopik bir püskürtme borusuna bağlı dönen fırçalara sahip bir sistem… 700 I/s veya daha yüksek su debisi sahip tüm profesyonel Kärcher yüksek basınçlı temizleyicilerle kullanılabilen iSolar, düşük basınçta çalıştığı için güneş panelinin yüzeyine zarar vermeden, hassas ve etkili temizlik sağlıyor.

iSolar’ın küçük alanlar için iSolar 400 ve çatı üstlerinde bulunan büyük sistemlerin temizlenmesi için ideal olan iSolar 800 olmak üzere iki farklı modeli bulunuyor. iSolar, panelin tasarımına bağlı olarak günde 1,500 metrekarelik bir alanı ekonomik ve kolay bir şekilde temizlemeye olanak tanıyor.

Haydi bisiklete!

Bisiklet  her yaşa hitap eden “faydalı” bir spordur, gezgin ruhun yakın arkadaşı, geleneksel bir ulaşım aracıdır ve  en önemlisi doğa dostudur. Hayata dair ne çok şey vardır insanla bisiklet arasında. İnsanın doğasına bu kadar uyumlu başka bir araç  yoktur. Bir coşkuyu anlatır. Bir çocuğun alabileceği hediyelerin en değerlisi bize göre  bisiklettir. İyi bir karne hediyesidir. Ancak  kesinlikle  bir oyuncak değil, ulaşım aracıdır.  Bir bisikletli yaya bir insandan 3-4 kat daha hızlı gidebilir. Bu arada beş kat daha az enerji harcanır.  Bisiklet kalp hastalıkları, obezite riskine,  hipertansiyona ve depresyona bir çözümdür. Bisiklete binmek bir kez öğrenildi mi artık asla ömür boyu unutulmaz. Dünya nüfusunun yaklaşık % 90’nın ekonomik gücü bisiklet almaya yetmekte. Dünya üzerinde her altı kişiden biri bisiklet sahibidir. Bu bisikletlerin % 70’i ulaşım, % 29’u eğlence ve spor sadece % 1’i ise yarışma amaçlı kullanılıyor. İşte size bisiklet dünyasından çarpıcı bilgiler.

  • 1850’li yıllarda önce ahşap ardından demir bisikletler üretildi. Bisiklet egzoz gazı salmaz, akaryakıt kullanmaz.
  • Hollanda da 15 bin kilometre bisiklet yolu ve sadece Amsterdam’da, genellikle metro durağı yakınlarında 120 bin bisiklet için otoparklar bulunuyor.
  • Danimarka’da her beş yolculuktan biri bisikletle yapılıyor.
  • Avrupa’nın en popüler yarışmalarından Fransa Bisiklet Turunun 2004 yılında yüzüncüsü düzenlendi. Yirmi bir  gün süren turun her bir etabını ortalama 500 bin kişi izliyor.
  • Belçika’da, işe ve okula bisikletle gidip gelenlere, devlet tarafından kilometre başına 15 euro ulaşım vergi iadesi söz konusu. Motorlu araçlar için ise yüksek vergiler ödeniyor.
  • Çıplak vücutların boy gösterdiği, ter ve toz kokan spor salonları, pilates seansları, fitness merkezleri yerine açık havada bisikletle gezinmek daha akılcı değil mi ?
  • Japonya’da tren istasyonlarına ulaşmak için gerçekleşen ulaşımın % 30’u bisikletle gerçekleşmekte. Bir otomobilin park ettiği yere 18 bisiklet sığmakta.
  • Sadece Çin’de üretilen bisiklet sayısı tüm dünyada üretilen otomobil sayısından daha fazla. Çin’in büyük şehirlerinde merkezi bir kavşaktan saatte 50 bin bisiklet geçiyor. Tek bir otomobilin hareket alanında otuz bisiklet hareket edebilir. Maalesef hızla batı dünyasına ayak uyduran Çin’de bisiklet kan kaybetmekte.
  • Almanya’nın her şehrinde bisiklet sürücülerine ayrılan özel bisiklet yolları, her istasyonda, üniversitelerde ve alışveriş merkezlerinde bisikletlerin park edileceği yerler bulunmakta. Almanya’nın nüfusunun % 80’i bisiklet kullanır.
  • İsviçre ordusunda 1903 yılından beri 50 bin bisikletli askerden oluşan özel bir birlik bulunmakta.
  • Bisiklet ve yelken sporu yakıt ve motor yağı gibi hava kirliliğine yol açan maddeler kullanmaz ! Gürültü kirliliği de yapmaz.
  • ABD başkanının konutu Washington DC’deki “Beyaz Saray’ı ” bisikletli polisler koruyor.
  • Madrid’de çevre kirliliğini ve trafiği protesto eden çıplaklar bisikletle şehrin sokaklarında ve caddelerinde tur atıp “bisiklet yollarının artırılmasını” talep ettiler.
  • Bisiklet yolunun yapım maliyeti normal bir karayolu maliyetinin % 10’una, otoyol maliyetinin de % 12’ sine eşittir.
  • Uluslararası Bisiklet Birliği’nin Dünyanın bisiklet şehri seçtiği Kopenhag’ta şehir içi ulaşımın yükünü bisikletler çekiyor. Yaklaşık 350 kilometre bisiklet yolunun olduğu ve 1,2 milyon kişinin yaşadığı şehirde, halkın % 50’ye yakını sürekli bisiklet kullanıyor. Trafik kurallarının bisiklet kullanıcılarına uygun düzenlendiği Kopenhag’ta, belediye, alışveriş merkezleri, tren garları, otobüs durakları gibi yerlere yüzlerce bisikletin konulabileceği parklar yapıyor.

Bisiklet Nedir?

Kardeşliktir,  Tevazudur, Çocukluktur,  Aylaklıktır, Sükunettir, İdraktir, Hayal gücüdür, Dengedir, Aşktır, Bahardır, Yazdır, Kıştır, Devrimdir, Ütopyadır, Muhaliftir,

Mesttir, Rüzgar gülüdür, İsyandır, Tek kişilik karnavaldır

Acaba biz Türkler  niye bisiklete sıcak bakmıyoruz ? “Festival” adı altında çuvallarla parayı   bir çırpıda rahatça  harcayan belediyeler bisiklet yolları yapıp,  bu faydalı ve  çevre dostu araca destek olmuyor. Üniversiteler, büyük siteler, silahlı kuvvetler,  geniş alana kurulu  fabrikalar da her açıdan doğa ve çevre ile uyumlu bisiklete sırtını  dönmüş durumda. Oysa Türk halkının % 80’i bisiklet kullanımına sıcak bakıyor. Şartlar oluşursa eminim bisiklet üstünde olacaklardır.  Yalova Belediyesi’ne;  sarı bisikletleri kent merkezinde ücretsiz olarak Yalovalı’ların hizmetine yıllar önce sundu, ama maalesef  arkası gelmedi. Benim de kurucu üyesi olduğum Bisikletliler Derneği ve Başkanı Murat Suyabatmaz’ın yıllar yılı gayretleri bisikletin yaygınlaşması açısından daha olumlu neticeler vermeliydi. Toplu Konut İdaresi (TOKİ) bisiklet yollarının yapımını üstlenmeli ve bu çağdaş ulaşım aracına sahip çıkmalı.  Düz şehirlerde bisiklet parkurları inşa edilmeli ulaşım ihtiyacı olan bireyler bu parkurlarda bisiklet kiralayabilir,  hedef noktasına ulaşınca da oradaki parka teslim edebilir. Böylece bisikletin bakımını da üstlenmiş olur.   Nüfusunun % 75’i,  40 yaşının altında olan ülkemiz bisiklet sporu için büyük bir potansiyele sahip. Bugün  yurtdışı gezilerimde her yerde bisiklet sürücüleri görünce imreniyorum. Her şey ama her şey, ne yazık ki   egzoz gazları ile havayı kirleten, binlerce masum insanın hayatına kıyan; yıkanmaları için tonlarca su ve çevre düşmanı deterjan kullanılan motorlu taşıtlar için planlanmış. Ayrıca her gün yenileri inşa edilen karayolları büyük masraflarla yapılıyor. Küresel ısınmanın kendini daha fazla hissettirdiği günümüzde hala bisiklet sevenlere yeterince şans tanımıyoruz, Ne kadar kişi bisikletini alıp sokağa çıkarsa, ne kadar kişi bisiklete binmek isterse o kadar bisikletlilerin sesi çıkar! Bilgiler için Aydan Çelik’e teşekkür ederim.

Trump gün geçtikçe Neron’a benziyor

İsrail’in olmadık istekleri yüzünden Filistin meselesini yeniden gündeme getirmekten kendini alamayan Trump’ın Irak ve Suriye’de giriştiği eylemler ve İran’a karşı yeni stratejisi insanı derin düşünceye düşürüyor.

Her şeyden önce, bir ABD’nin terör örgütleri kuracağını, besleyeceğini ve destekleyeceğini bilmek akıllara durgunluk veriyor. Oysa, ABD’nin yıllardan beri Afganistan’dan başlattığı “örtülü istila” harekatlarının Irak’ta felce uğradığı, şimdi de, bölgemizde paniklediği açıkça görülüyor.

Trump’ın, Çin ile tutuştuğu anlaşmazlıklar, Meksikalılar’a karşı takındığı tavır daha doğrusu “her taşın altından çıkması”, hem karizmasını hem de ABD’nin dış politikasını yıpratması bekleniyor.

Ekonomi alanındaki çıkışları ve vergi kararları ile dünyanın ticari dengesini bozmaya çalışan Trump’ın en büyük hedefinin ise İran’ın olduğu yavaş yavaş ortaya çıkıyor.

Suudi Arabistan’dan petrol üretimlerini süratle artırmasını isteyen Trump, İran’ı ekonomik olarak boğmaya çalışıyor.

İran’ın petrol üretimini ve ihracatını durdurmak isteyen Trump’ın asıl niyetinin ise çizmek istediği yeni Orta Doğu haritası olduğu anlaşılıyor.

Trump’ın Başkan olduğu tarihlerde “Şimdi de Trump sendromu mu” başlığı altında gazetemizde yer alan yazımızda aynen şu satırlar yer alıyor:

Aslında, ABD’nin Orta Doğu’da en büyük işlevi İsrail ve Körfez ülkelerinin güvenliklerini korumak bir yana enerji yollarının denetimi ile özetleniyor.

Bu pozisyonda da Türkiye’nin konumu büyük önem arz ediyor.

Nereden bakılırsa bakılsın, gezegenimizde özellikle bölgemizde hatta sınırlarımızda bir “fırtına” yaşanıyor.

Yıllardır, dünyanın endişeyle odaklandığı Orta Doğu’da, tarihi bir “trajedi” kendini bir kez daha gösteriyor.

Bir yanda, ABD’nin “geleneksel” yani uzun vadeli, çok yanlı, değişken ve tehlikeli Orta Doğu politikası…

Diğer yanda; Rusya’nın havadan ve denizden bir “ahtapot” gibi sardığı Suriye, Irak ve hatta Türkiye’ye karşı açık ve gizli emelleri. Öte yanda; İran ve dostlarından yıllardır korkan, çekinen ve belki de, bu yüzden saldırgan, katı ve istilacı, ABD’nin himayesinde bir ülke İsrail…

Tabii ki, “satranç” gibi oynanan oyunda sıra şimdi İsrail ile İran arasında görünüyor.

Ne var ki, kendisinden büyük petrol üretimi istenen Suudi Arabistan’ın ürkekliği bitmiyor.

Zaten, Orta Doğu aslında insanoğlu tarafından yapılan katliamlara “mekân” olmaktan yorulmuş bezmiş bulunuyor.

Üstelik hem din, hem soy-sop savaşları buranın insanına soluk aldırmıyor.

Her şeyden önce, Orta Doğu’da en büyük çıbanbaşının “Siyonizm” olduğunu kabullenmek gerekiyor.

Gerçekten de “İsrail” maskesiyle “Siyonizm”in altmış-yetmiş yıldan beri giriştiği siyasi ve askeri hareketler bir türlü dinmek bilmiyor.

Filistin ve yöresinde devlet kuran, kendisine toprak bağışlanan İsrail genişlemekten bir türlü doymak bilmiyor.

Kim diyebilirdi veya düşünebilirdi ki, bir ABD Başkanı’nın dünyanın ve özellikle Orta Doğu’nun başına “bela” olacağını ve zaman geçtikçe “barış” için tehlikeli oyunlara girişeceğini.

***

Fuat Sezgin ödül alırken

Hakk’ın rahmetine kavuşan, dünyanın önde gelen tarihçilerinden, İslam Bilim Tarihi Araştırmacısı Prof. Dr. Fuat Sezgin 1978’de “Kral Faysal” ödülünü alırken, töreni takip eden tek Türk gazetecisi olarak o günleri hatırlamak bile insana gurur veriyor.

Gerçekten de, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da sarayda yapılan ödül töreni sırasında tanıştığımız Fuat Sezgin’in konumu yıllar geçse de büyük başarılarla doluydu.

Kendilerine hediye ettiğimiz “Kutsal Vaha” adlı kitabımızı beğenmesi ve hislerini samimi bir şekilde belirtmesinin hazzı halen duyuluyor. Allah Rahmet eylesin…

Uzun ince bir yolda yürüyeceğiz

Kemal Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP bu seçimlerde tam anlamıyla büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Muharrem İnce’nin CHP’den fazla oy alması durumu derin kulislerde CHP’de değişim vaktinin geldiği şeklinde dilendiriliyor.

Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu’na sandıkta çıkan oylar ise seçim öncesindeki iddialarının tam tersi orantıda çıktı ve hatta Karamollaoğlu’nun aldığı sonuç, “bilge kral çıplak krala dönüştü” esprilerine bile neden oldu.

Seçim sonrası iç savaş planları yapıldı ve halk sokağa dökülecek dedikodularına ise en güzel cevabı Muharrem İnce vermiştir.

İnce’nin üslubu demokrasiden yana olması Kılıçdaroğlu’nun tarzından da farklı duruşu CHP’lilerinde kafasında bir takım soru işaretlerine neden olmuştur.

Türkiye seçimlerde kararını vermiş ve uzun adamı Türkiye Cumhuriyeti’nin birinci başkanı seçmiştir.

Muhalefet partisi CHP’de değişimden yana tercih kullanır ve Muharrem İnce’yi genel başkan seçerse, uzun ince bir yolda yürüyeceğiz.

 

Gönüldeki aslanda akıldaki çakalda unutulmaz

Yeni dönemde her şey çok farklı olmalıdır. Süleyman Soylu gibi elini taşın altına koyanlar hiçbir zaman yalnız kalmayacaktır.

Hasan Doğan gibi tertemiz vatan sevdalıları da gönüllerdedir.

Halkın şikayetlerini sumen altı yapanlar, siyasi gücü maddi çıkar için kullananlar da bu halkın aklındadır.

Mağdur edilen vatandaş mağduriyetlere sebebiyet verenleri de unutmamaktadır.

Gazeteci-Yazar Ferhat Yıldırım

Timurtaş Uçar’dan iktidarı uyarıyor

20 Ekim 1991’de Necmettin Erbakan ile Alparslan Türkeş beraber baş başa görüşerek, ‘Seçim bataklığı’nı birlikte aşmayı kararlaştırmışlardı.

Aykut Edibali, Alparslan Türkeş ve Necmettin Erbakan Sultanahmet meydanında 3’lü ittifak temsilcileri olarak miting düzenlediler. O zaman çok gençtim ve Babamın arkadaşı olan Timurtaş Uçar hocamız ile bir ağacın altında sohbet etme şerefine nail olmuştum.

TİMURTAŞ UÇAR HOCANIN ALPARSLAN TÜRKEŞ VE NECMETTİN ERBAKAN BİRLİKTELİĞİ HAKKINDA YORUMU VE UYARISI
Hocama; nasıl değerlendiriyorsunuz, hayırlı olur mu diye sorduğumda; “Bu yiğitler beraber oldular ve tablo harika… Lakin beraber olmalarına izin vermezler hain güçler birbirlerine düşman ederek aralarına nifak sokarlar. Beraber olsalar devletimiz süper bir güç olur” demişti.

Ünlü vaizimiz Timurtaş Uçar Hocamızın dedikleri gerçekleşti adım adım ve ülkücü ile akıncılar birbirlerinden uzaklaştılar yıllar geçtikçe…

O yıllarda gerçekleşen bu birlikteliğin 2018 yılında tekrardan Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli tarafından gerçekleştirilmesi gerçekten çok önemli bir durumdur.

Şükürler olsun ki! üstadın talebelerinin var olduğu iki parti et tırnak biçiminde 2018 yılında seçimlerden zaferle çıktılar.

Rabbim bu ülkenin esas evlatlarının yar ve yardımcısı olsun.

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!..

Necip Fazıl Kısakürek

 

Akıncılar ve ülkücüler ortak noktası; “Türkiye sevdası”

MHP hakkında bir kısım gazetecilerin yazdıkları, çizdikleri ve söylemlerinin, yapılan anketlerin, sosyal medyada yapılan tahminlerin ve siyaset bilimcilerinin tespitlerinin birer balondan ibaret olduğunu 24 Haziran seçimlerinde hepimiz canlı canlı izledik. MHP konusunda büyük yanılgıya düşülmüştür demek bence büyük hata olur. Bu bir yanılgı değil, bir algı operasyonuydu.

Bir şeyi çok iyi biliyorlardı ki! oda Ak Parti ile MHP seçmeninin büyük bir kısmının parti ayırmaksızın hangi parti önde ise ona oy vermeleridir.

MHP hiçbir zaman MHP’lilerin tümünden oy alamamıştır. Sebebine gelince; MHP’li seçmen genel seçimlerde sandıktan karşı zihniyet birinci çıkmasın diye kendi partisinden oy oranı olarak önde olan Refah partisine oy vermeyi uygun görmüştür. Günümüz siyaset arenasında uzun yıllardır ise oy oranı olarak yüksek olan Ak Parti tercih edilmiştir.

Bu sefer MHP’lilerin böyle bir tercihi olmamış ve Cumhur İttifakı ile seçime girildiği için gözü kapalı olarak üç hilale oyunu basmıştır. Hem gönlündeki partiye oy vermiş hem de kardeş parti olan Ak Parti ile güç birliğine açık açığa imza atmıştır.

Bu duruma Tokat’ın Yeşilyurt ilçesinden örnek vermek isterim.

2014 yerel seçimlerinde Yeşilyurt’ta MHP % 48,2, AK Parti % 50, SP % 0,9, BBP % 0,5, CHP 0,4, BTP % 0,1 BDP ise % 0,0 oy almıştır.

Yani Anadolu’nun incisi olan Yeşilyurt ilçesinde ülkücüler ve akıncılar yerel seçimlerde kendi partilerine ve kendilerine yakın olan adaya oy vermişlerdir. Oy oranlarının yarısını MHP, diğer yarısını da AK Parti almıştır.

Lakin 24 Haziran seçimlerinde ise bir olarak % 78.4 oy oranı ile cumhur ittifakına destek vermişlerdir.

Ülkemizin gerçeği milletimiz tarafından sandıklara yansımıştır.

Ömürleri kış mevsimlerinde Nişantaşı ile Beşiktaş, yaz aylarında ise Bodrum ile Çeşme’de tatil yapanlar bu gerçekleri ancak sonuçlar açıklanınca görebilirler.

MHP liderinin tam sayfa gazete ilanına bakınca; gazeteci ve yazarları fişlediğini görenlerde bu durumu anlayamazlar. Ancak onlar her zamanki gibi at gözlüklerinizle bakmaya devam ederler.

Bir reklam siz oradan bakınca farklı, bir başkası bakınca farklı, daha bir başkası da bakınca daha farklı gözükmez.

Reklamda herkesin baktığı zaman tek görebildiği önemli bir gerçek nokta vardır. O da terör partisine destek verip, bebek katillerinin hamilerini mecliste olması için çalışanların ve bu ülkenin esas evladı olan MHP’lilerin mecliste olmaması için çaba gösterenlerin utanç vesikasıdır.

Yazımı MHP Lideri Devlet Bahçelinin esprili olduğu kadar lafı gediğine yerleştirdiği anlamlı ilanındaki sözü ile noktalamak istiyorum.

“Sizin gibiler olmasa hakikat, haysiyet, doğruluk, adamlık, ahlak, insanlık nasıl seçilir, ayırt edici vasfını nasıl gösterirdi”

Dava açan vatandaş hedef gösteriliyor

Çevre ve Şehircilik Bakanlığından satın aldıkları evleri teslim aldıklarında dairelerde bulunan defolar nedeniyle ciddi sorunlarla karşılaşan vatandaşlar, tüm başvurularına rağmen Emlak Konut A.Ş. dairelerindeki kusurları gidermeyince mahkemeye başvurdular. Emlak Konut Başakşehir Evleri 1. Etap 3. Kısım’dan daire alan vatandaşların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na, Emlak Konut A.Ş.’ye ve yüklenici firma Altındağ İnşaat’a yaptıkları yazılı ve sözlü başvurular dikkate alınmaz iken, dairelerdeki hatalar görmezden gelindi.

Mağdur olan daire sahipleri noter kanalıyla ihbarname yollayarak, kusurların düzeltilmesini talep ettiler. Herhangi bir şekilde sorunları çözülmeyen vatandaşlar, Sulh ceza mahkemesine başvurarak tespit yaptırdılar. Daha sonra ise sulh ceza hakimliğine giderek dava açtılar.

Dava açılmasının ardından ise mahkemeye ilk başvuran site sakini hakkında Altındağ İnşaatın yetkilisi tarafından diğer site sakinlerine o kişi kışkırtıyor sizleri diyerek söylemlerde bulunması site sakinleri tarafından hayretle karşılanmıştır.

ÖZEL HABER / GÜZELVATAN GAZETESİ