Uzun zamandır kaleme almak istediğim fakat belki düzelir diye devamlı konuyu yazmayı ötelediğim mülteci sorununu ve ülkemizde yarattığı kaosu buradan sizlere aktarmamın zamanı gelmiştir.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nce paylaşılan verilere göre Türkiye’de 3.6 milyondan fazla Suriyeli, 169 bin Afganistan vatandaşı, 143 bin Irak vatandaşı, 35 bin İran vatandaşı, 4 bin 800 Somali uyruklu, 10 bin diğer olmak üzere 3.9 milyon mülteci Türkiye’de barınıyor.
UNICEF raporlarına göre Türkiye en büyük mülteci nüfusuna sahip ülkedir.
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi verilerine göre3.7 milyon Suriyeli sığındı, 80 bini vatandaşlığa alındı,32 bin civarında Suriyeliye ise çalışma izni verildi. Suriyeli kadınlar ülkemizde 500 bin bebek dünyaya getirmiştir. 2011 yılından bu yana 35 milyar dolar para harcandı,halen 120 bin Suriyeli kamplarda yaşarken, geri kalanlar ise ülke geneline yayıldılar.
Özellikle Suriyelilerin daha çok İstanbul, Şanlıurfa, Hatay, Gaziantep, Mersin, Adana ve Kilis’te barındığı görülmektedir.
Tabi ki bu bilgiler resmi sayılar hepimiz biliyoruz ki! bu rakamların çok üstünde mülteci sayısından bahis etmek mümkündür.
Şimdi gelelim asıl konumuza başlangıçta hepimiz bunun bir insanlık vazifesi olduğunu elimizden geleni yapmamız gerektiğini düşünüyorduk ve destekliyorduk. Bu düşünce ile elimizden gelen ve gereken her şeyi de yaptık. Ama zaman bize gösterdi ki! bunun ne sonu gelecek nede bu insanlar bizim onlara yaptıklarımızı hak edeceklerdi.
“HAYATIMIZA HUZURUMUZA VURULAN BİR DARBENİN ADIDIR; MÜLTECİ SORUNU”
Geçen günler bizlerde bıraktığı kavgalarıyla, öldürdüğü insanlarımızla, tecavüz ettikleri canlarımızla, mafya tipi oluşumlarıyla, açtığı vergi ödemeyen dükkânlarıyla, astıkları Arapça tabelalarıyla, ekmeğinden ettikleri esnaflarımızla, bizim insanımızın işlerini ellerinden almalarıyla, artırdıkları işsizlik sayımızla, sahilde bağıra çağıra yaktıkları mangallarıyla, içtikleri nargileleriyle, başlık parasına sattıkları kızlarıyla, metrolarda,metrobüslerde, trenlerde ve sokaklarda dilenen dilencileriyle kısacası hayatımızın her yerinde getirdiği ‘KAOS’la bize yeter artık dedirttiler.
Türk halkı çarşıda, pazarda Suriyelilerle alakalı; “Ulaşım bedava, işyeri açma ruhsatsız vergisiz, sağlık hakeza ücretsiz ilaç ücretsiz birde üstüne maaş al çocukları yurtlarda bedava kalsın istediği üniversiteye girsin devlet kadrolarına alınsınlar. Bu ne demek bizim zor hayatımızı bunlar daha da zorlaştırdı” diyerek her yerde konuşuyor ve birbirleriyle dertleniyorlar.
“KENDİ ÜLKEMİZDE BİZ Mİ MÜLTECİYİZ YOKSA SURİYELİLER Mİ?”
Şimdi soruyorum;Biz mi “MÜLTECİYİZ” kendi ülkemizde yoksa bunlar mı sığınmacı????
Türkler vergi ödesin, Türkler yokluk çeksin, Türkler askere gitsin, Türkler şehit olsun ama Suriyeliler hiç bir bedel ödemeden vatandaş olsun, sahillerde nargile içsin insanımızı öldürsün, yok böyle bir dünya, buna bir dur demenin zamanı geldi de geçiyor. Ülkemizde huzur kalmadı sayelerinde dünyanın hiç bir ülkesinde buna müsaade etmezler bizim hoşgörümüzün de bir sınırı olmalıdır. Bugün referandum yapılsa eminim ki bir çoğumuz yeter artık der. Konuştuğum her ortamda düşünce aynı yöndedir. Devlet büyüklerimizin de artık bu konuya eğilmesinin zamanı gelmiş ve hatta geçmektedir.
Bitsin artık bu “KAOS “ bitsin artık ülkemizde ihtiyacı olan insanlarımıza verelim hak ettiklerini. Kalın sağlıcakla….