Ana SayfaEKONOMİIlısu barajı ve enerji politik önemi

Ilısu barajı ve enerji politik önemi

Bilindiği üzere Hidroelektrik Santraller (HES); akan suyun gücünü elektriğe dönüştüren sistemler olup yenilenebilir enerji santraları içinde halen en önemlisini oluşturmaktadırlar. T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) verilerine göre ülkemiz teorik olarak dünya hidroelektrik potansiyelinin %1’ine, ekonomik potansiyel olarak ise Avrupa ekonomik potansiyelinin %16’sına sahip bulunmaktadır. Bu bağlamda, ülkemiz akarsu potansiyelinin değerlendirilmesi ve hidrolelektrik santralların kurulması 1950’li yıllardan beri benimsenmiş olup birçok baraj inşa edilerek hidroelektrik santral da kurulmuş bulunmaktadır,

Barajların teknik parametreleri, HES’lerin enerji üretim kapasitesini belirlemektedir. Dolayısıyla, akarsuyun akışı veya düşüş hızı önemli parametreler olarak nitelenmektedir. Bir başka deyişle Hidroelektrik santralın gücünü, üzerine kurulduğu nehrin debisi ve kurulan barajın düşüm yüksekliği belirliyor olmaktadır. Bilindiği üzere, barajda ayarlanarak düşürülen su, türbinlerin dönmesini sağlayarak türbine bağlı çalışan jeneratörler vasıtasıyla elektrik enerjisi üretmektedirler. Türkiye’nin önemli hidroelektrik potansiyele sahip akarsularından biri olan Dicle nehri üzerinde de barajlar kurulmuş ve/veya kurulması planlanmıştır. Son olarak Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP)  kapsamında Dicle Nehri üzerine inşa edilen önemli bir hidroelektrik santral olan Ilısu Santralı devreye alınmış bulunmaktadır.

Burada Dicle nehrinden de bahsetmek yerinde olacaktır. Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesinde Elazığ yakınlarındaki Hazar (Gölcük) gölünden doğan Dicle nehrinin toplam uzunluğu yaklaşık 1900 km olup Türkiye sınırları içindeki kısmı 523 km kadardır. Dicle Nehri, güneye doğru akarken Cizre’den sonra 40 km uzunlukta Türkiye-Suriye doğal sınırını oluşturmakta ve Habur Çayı ile birleşerek Irak’a geçmekte, güneyde  Fırat ile birleşerek  Şatt’ül-Arab adını alarak Basra Körfezi’nden denize dökülmektedir. Genellikle yaz sonu-sonbahar başında debisi hayli düşmekte olup buna karşın kış sonu-ilkbahar başında debisi yükselmektedir. Bu özellikleriyle tarihte Mezopotamya bölgesinde (Fırat nehri ile birlikte) kadim uygarlıkların çevresinde vücut bulmasına imkân veren Dicle nehrinin birçok kolu da bulunmaktadır.  Halen Türkiye’nin Dicle üzerinde Ilısu Barajı dışında elektrik üreten 4 barajı daha bulunmakta olup Cizre civarında bir baraj daha yapılması planlanmaktadır. Tablo 1’de (Ilısu Barajı dışında)  enerji üreten barajlarımıza ilişkin bilgiler görülmektedir.

Ilısu Barajı’nın Özellikleri ve Önemi

Dicle nehri üzerine inşa edilen Ilısu Hidroelektrik Santralı’nın ilk planlaması 1954 yılına kadar dayandırılabilmektedir. Ortaya çıkan çeşitli sorunlar nedeniyle planlaması ve inşası hayli sıkıntılı geçmiş olsa da barajın inşaatı 2010’dan sonra hız kazanmış olup, 2012 yılında baraja ilişkin derivasyon tünelleri tamamlanmıştır.

Ilısu barajı yapı olarak hayli büyük kapsamlı bir inşaatı gerektirmiş ve yaklaşık 23 milyon m3‘ün üzerinde dolgu kullanılmış bulunmaktadır. Ön yüzü ise beton kaplıdır. Kret (baraj gövde eksenine paralel platform) uzunluğu 1700 m’nin üzerinde ve temelden yüksekliği de 135 m mertebesindedir.

Ilısu Barajının inşaat süreci Ağustos 2019’da tamamlanarak su tutulmaya başlanmış ve nihayet 19 Mayıs 2020 tarihinde Cumhurbaşkanı’nın (video konferansla) yaptığı açılış ile santral devreye alınmış bulunmaktadır (Şekil 1). Barajın inşaatının yerli imkânlarla yapılabilmiş olması da üzerinde durulmaya değer ayrı bir hususu oluşturmaktadır.

Ilısu Barajı; konum olarak Mardin-Şırnak il sınırları arasında olup doğal sınır oluşturmaktadır. Dargeçit ilçesinin 15 km doğusunda, Cizre’ye 35 km, Midyat’a 65 km ve Suriye sınırına yaklaşık 45 km uzaklıkta yer almaktadır (Şekil 2). 

Santralın 6 türbini ile yılda ortalama 4120 GWh enerji üretebilecek kapasiteye ve 1200 MW kurulu güce sahip bulunmaktadır. Barajın maksimum su kotu 526,82 metre, toplam gövde hacmi 23,7 milyon m3 ve rezervuar hacmi ise 10,6 milyar m3 mertebesindedir. Taşıdığı bu özellikler ile Ilısu Barajı öne çıkan bir baraj ve Hidrolektrik santralı durumunda olup enerji-politik öneme sahip bulunmaktadır. Ilısu Projesinin öne çıkan özellikleri Tablo: 2’de bir arada görülmektedir.

Halihazırda ilk türbini çalışmaya başlamış bulunan Ilısu Barajı’nın her ay bir türbini hizmete alınarak 2020 yılı sonunda hidroelektrik santral tam kapasitede çalışmaya başlayabilecektir. Ilısu barajının maliyeti, yeniden yerleşim, tarihi ve kültürel varlıkların korunması, inşaatı ve diğer harcamalarıyla birlikte toplamda 18 milyar TL’sını bulduğu ve santralın ekonomiye yıllık katkısının ise 2,8 milyar TL’sı olmasının beklendiği ifade edilmektedir.

Ilısu barajının 60 yılın üstünde (hatta 100 yıla varabilecek bir kullanım ömrü olduğu düşünülürse), santralın kendisini en fazla on senede amorti edeceği göz önüne alındığında, santralın ekonomik açıdan kârlı bir proje olduğu anlaşılmaktadır. Bir başka deyişle, santralın ekonomiye katkısı önemli boyutlarda olacaktır. Ancak, bundan daha önemlisi ülkeye enerji üretimi bağlamında kazandıracağı faydadır denebilir. Tüm türbinleri devreye alındığında Türkiye’de hidroelektrik santraller vasıtasıyla üretilecek enerjinin %10’unu oluşturacağı düşünülmektedir. Bir başka deyişle, santral tam kapasiteye çıktığında Türkiye’nin yenilenebilir enerji üretimi içinde önemli bir yer tutacaktır.

Ilısu Barajı ve hidroelektrik santralı, enerji-politik olarak düşünülürse stratejik önemde olduğu söylenebilir. Öncelikle, Dicle üzerindeki en büyük baraj durumundadır dolayısıyla ülkeye ve bölgeye önemli katkısı olması beklenmektedir. Yenilenebilir bir enerji santralı olarak Türkiye’nin sera gazı emisyonunu düşürmeye yönelik olarak önem arz etmektedir. Teknik ömrü diğer yenilenebilir enerji santrallerden uzun olması nedeniyle enerji-politik bir avantaja sahip bulunmaktadır. Ayrıca, bu büyüklükteki bir santral istihdam imkânı yaratan bir proje olup işletme ve bakım giderlerinin de düşük olması nedeniyle hem ekonomiye ve hem de enerji-politiğe hizmet edecek bir proje durumundadır. Santralın yakıt giderlerinin olmaması ve yenilenebilirlik bağlamında sürdürülebilirliğe sahip olması da enerji-politik olarak önemlidir. Böylelikle, Türkiye’nin dış alımında en önemli kalemi oluşturan enerji kaynağı alımını azaltacak olması dolayısı ile bütçe açığının düşürülmesi bağlamında da önemli bir enerji-politik hamle niteliği taşımaktadır.

Bunlara ilaveten GAP projesi kapsamında hayata geçirilen proje, çevre sulamasına olanak tanıyan bir proje durumundadır. Bir başka deyişle, çevresi için dolayısı ile kırsal kesimlerde yaratacağı tarım potansiyeli ile ekonomik ve sosyal yapıyı canlandırması açısından ayrı bir ehemmiyet de taşımaktadır. Ayrıca, Ilısu barajı çevresi için turizm potansiyeli taşımakta ve göletinde balıkçılığa da olanak verebilcek bir proje durumundadır. Son olarak, Cumhurbaşkanı tarafından, Ilısu Barajı’na (Eski Çevre ve Orman Bakanı olan) “Prof. Dr. Veysel Eroğlu” isminin verildiği açıklanmış bulunmaktadır.

Sonuç

Görüldüğü üzere, Ilısu (Prof. Dr. Veysel Eroğlu) Barajı ve Hidroelektrik Santralı’nın hayata geçirilmesinin; enerji üretimine katkısı önemli olduğu kadar GAP projesi bağlamında da bölgedeki tarıma yönelik sağlayacağı imkânlar, yaratacağı istihdam ile oluşturacağı yeni olanaklarla kalkınmaya vereceği hizmet ile hayli önemli bir proje olduğu kendini göstermektedir. Burada şunu da belirtmek gerekir ki; son olarak yaşanan pandemik salgın süreci, ülkelerin gıda açısından kendine yeter olmasının ne kadar önemli olduğunu gündeme getirmiştir ki; bu bakımdan da Ilısu Barajı’nın devreye girmesi ayrı bir önem arz etmektedir. Ayrıca, yıllar yılı yapılması planlanan ancak çeşitli sorunlarla karşılaşılan böylesi bir projenin COVID-19 Pandemik salgını sırasında tamamlanabilmiş olması da üzerinde durulması gereken kayda değer bir diğer husus olmaktadır.

Öz olarak belirtilmek istenirse; ülke kalkınmasına ve jeopolitiğine hizmet etme potansiyeli ile enerji-politik olduğu kadar ekonomik ve sosyal bir proje olan Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santralı’nın hayata geçirilmiş olmasıyla ülkenin öz enerji kaynaklarının değerlendirilmesi yolunda önemli bir aşama daha kaydedilmiş olmaktadır. Bir başka deyişle, yerli ve yenilenebilir enerji üretim kapasitesinin arttırılması yönünde enerji-politik dikkate değer bir avantaj sağlandığı söylenebilir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img

BUNLARI DA OKUYUN