18.4 C
İstanbul
Pazar, Kasım 9, 2025

GÜNEY KARAYİPLERDE YAŞANANLARA ENERJİ POLİTİK BİR BAKIŞ

Must read

Prof. Dr. A. Beril TUĞRUL

Giriş
Son dönemlerde Güney Karayiplerde dikkat çekici riskli gelişmeler yaşandığı görülmektedir. Burada; “Güney Karayipler” ifadesiyle Venezuela, Guyana, Kolombiya, Trinidad, Togo ve Panama kastedilmektedir. Bir başka deyişle Karayip denizine kıyısı olan ve/veya bölge adası durumunda olan bu ülkelerin son dönemde krizli gelişmeleriyle dikkat çektikleri gözlenmektedir.
Bu bölgede yer alan özellikle Venezuela ve Kolombiya, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu tutularak gerilimli gelişmeler yaşamaktadırlar. Bu bağlamda, Ağustos 2025’te ABD’nin Venezuela Başkanı’nın tutuklanması veya mahkûm edilmesine ilişkin bilgi sağlanması karşılığında daha önce vereceğini bildirdiği 25 milyon dolarlık ödülü 50 milyon dolara yükselttiğini duyurmasıyla birlikte iki ülke arasında siyasi gerilim artmış bulunmaktadır. Bilindiği üzere, hayli uzun bir süredir Venezuela ile ABD arasında çoğu kez krizli durumlar yaşandığı gözlenmiştir. Bununla beraber bu gerilimin son olarak hayli yükseldiği görülmektedir.

Ağustos 2025 sonunda ABD Başkanı’nın talimatıyla Karayiplere, bir denizaltı ile yedi savaş gemisinden oluşan deniz savaş grubunun gönderilmesiyle bölgede tansiyon yükselmiş ve kriz boyutu hayli artmış görünmektedir. Son olarak da ABD’nin en büyük uçak gemisi de bölgeye gönderilmiş olduğu ve özellikle Venezuela deniz trafiğinin gözetim altında tutulduğu izlenmektedir. Ayrıca uyuşturucu taşıdığı gerekçesiyle bazı Venezuela gemilerine karşı engellemeler yapıldığı da bildirilmektedir.

Bütün bu gelişmelerden sonra Venezuela bu hamlelerin ülkesine ilişkin “rejim değişikliğini” amaçladığı yorumunu yaparak ülkede (geniş çaplı olarak nitelenebilecek) seferberlik ilan ettiğini duyurmuştur. Ayrıca, Venezuela Başkanı: “Karayipler’de benzeri görülmemiş bir askeri hareketlilik olduğunu, nükleer denizaltıların bölgede konuşlandırıldığını ve ülkesini hedef alan binin üzerinde füzenin varlığını ve (yine Karayip ülkesi olan) Porto Riko’nun da ABD planına dahil edilmesinin söz konusu olduğunu” ifade etmiş bulunmaktadır.

Gerçekte, ABD ile Venezuela arasındaki sorunlar çok da yeni değildir. Hayli uzun bir süredir ABD ile Venezuela arasında genellikle de giderek tırmanan sorunlar, ABD’nin yaptırım uygulamasına neden olmuştur. Son olarak (Ağustos 2025’teki gelişmelerden sonra) Ekim 2025 başında Venezuela, BM Güvenlik Konseyi’ne resmi bir mektupla müracaat ederek konunun acil olarak ele alınmasını talep etmiş ve ABD’nin ülkesi üzerinde artan baskılarına ilişkin olarak uluslararası toplumun dikkatini çekmeye çalışmıştır. İlaveten Venezuela Başkanı ABD’nin Karayipler’deki askeri faaliyetleri bağlamında Papa’dan destek talebinde de bulunmuştur. Tüm bu girişimlerde Venezuela, ABD’nin uyuşturucu ile mücadeleyi bahane ederek ülkesini işgal planları olduğunu öne sürmektedir.
Öte yandan, Kolombiya ile yine ABD arasında da uyuşturucu sebebiyle ciddi boyutlarda diplomatik gerilim yaşanmaktadır. ABD Hazine Bakanlığı’na bağlı Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi (OFAC), Kolombiya Cumhurbaşkanını, eşi ve oğluyla birlikte İçişleri Bakanını yaptırım listesine katmış olup bu kişilere mali yaptırımlar uygulanmasını gündemine almış bulunmaktadırlar.
Kolombiya, ABD ile diplomatik gerilimi çözmek için toplantı yapıldığını ve iki ülkenin dış ilişkileri bağlamında uyuşturucuyla mücadele stratejilerini geliştirme konusunda kararlılık gösterildiğini duyurmuş olsa da Kolombiya Cumhurbaşkanı’nın sert söylemleri ve ABD’nin yaptırımları, iki ülke arasındaki gerilimin kısa vadede yatışmayabileceği izlenimini vermektedir.
Ayrıca Venezuela Parlamentosu, ABD’ye ait bir savaş gemisinin Karayipler’de konuşlandırılmasına izin verilmesinin ardından, (Venezuela açıklarındaki ada devleti olan) Trinidad ve Tobago Başbakanını ülkede “istenmeyen kişi” ilan etme kararı almış bulunmaktadır.
Her ne kadar ABD’ye giren uyuşturucu maddenin önemli bir kısmı Kolombiya üzerinden giriyor olarak bilinse ve Venezuela’nın da uyuşturucu temininde rolü olduğu ifade edilse de bu durum yeni ortaya çıkmış bir husus değildir. Ayrıca konu uzmanları, ABD yetkilileri istemese hiçbir uyuşturucunun ülkelerine girişinin mümkün olamayacağını da ifade etmektedirler. Son olarak ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), bir uçak gemisi saldırı grubunu Kolombiya sahillerine bakan Pasifik Okyanusu’na sevk etmiş bulunmaktadır.
En son olarak ise ABD Başkanı, Venezuela’ya yönelik operasyon olabileceğini ima eder ifadeler kullanmış olup Venezuela Başkanının günlerinin sayılı olduğu yönündeki söylemi de dikkatleri çekmiş bulunmaktadır.

Hal böyle olunca son dönemde yaşanan krizli gelişmelerin arkasında, farklı nedenlerin olabileceği akla gelmektedir. Bu bağlamda konu ve bölge irdelendiğinde, arka planda enerji politik konseptlerin yadsınamaz bir olgu olarak cesametle kendini gösterdiği de görülmektedir. Konuyu enerji politik açıdan ele almadan önce, Güney Karayipleri hızlıca gözden geçirmek yerinde olacaktır.

Güney Karayipler
Güney Karayiplerin önemli bir ülkesi Venezuela (resmi adıyla Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti) olup Karayip Denizi kıyısında; batısında Kolombiya, güneyinde Brezilya, doğusunda ise Guyana ile çevrelenmiş bir ülkedir. Ülke, Karayip Denizinde bazı ada ve adacıklara da sahiptir. Buna karşın yüzölçümü 900.000 km2’den fazla olan Venezuela açıklarında (güney Karayipler içinde yer alan) Trinidad ve Tobago gibi ada devletçiği ile Hollanda Krallığı’na bağlı olan Aruba, Curacao, Banaire adaları da yer almaktadır (Şekil 1).

Şekil 1 Güney Karayipler Bölgesi ve Bazı Petrol Sahaları


Bölgede önemli bir diğer ülke olan Kolombiya, 50 milyonun üzerinde nüfusuyla dil ve etnisite bakımından dünyada çeşitliliği bol olan ülkelerden biridir. Panama, Venezuela, Brezilya, Peru ve Ekvatorla da komşudur ve Karayip Denizinden ayrı olarak Büyük Okyanusa da kıyısı bulunmaktadır.
Tarihsel olarak bölge incelendiğinde; Güney Karayipler bölgesinde yaşayanlar, 16. Yüzyılda bölgeye gelen Avrupalılara karşı önemli direniş gösterseler de önemli bir kısmı İspanya tarafından sömürgeleştirilmiştir Bununla beraber, 19. Yüzyılda İspanya’dan bağımsızlığını ilan eden ilk bölgeler de yine buralar olmuştur. Önceleri (bugünkü Kolombiya, Ekvador, Panama ve Venezuela’yı içine alan) “Büyük Kolombiya Devleti” kurulmuş olsa da daha sonra bağımsız, farklı ülkeler ortaya çıkmıştır. Ancak, bölge ülkelerinde çoğu kez istikrasızlıklar görülmüş ve siyasi kargaşalar yaşanmıştır.

Enerji Politik Açıdan Güney Karayipler
Bölgenin enerji politik açıdan öne çıkan önemli ülkesi Venezuela’dır. Yeraltı kaynakları açısından hayli zengin rezervlere sahip olduğu görülmektedir. Maden kaynakları olarak; demir, bakır, boksit, altın, elmas, nikel, çinko, titanyum ve (kolumbit ve tantalit minerallerinin bir karışımı olan ve çoğu kez niyobyum ve tantal da içeren) koltan sayılabilir. Özellikle altın, bakır ve demir gibi ana cevherlerde, dünyanın %10 ila %23’ü gibi önemli bir kısmına sahip bulunmaktadır.
Enerji kaynakları açısından Venezuela’nın, dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip olduğu belirlenmiştir. ABD Jeoloji Servisi’nin araştırmalarına göre muhtemel rezervlerle birlikte 513 Milyar varil rezervin bulunduğu anlaşılmış olup bu miktar, Suudi Arabistan rezervlerinin iki katı mertebesindedir. Petrol ise Venezuela’nın GSYH’nin yaklaşık yarısını oluşturmaktadır. Ayrıca ülkede farklı petrol bölgeleri ve bu bölgeleri kıyıya bağlayan enerji boru hatları ve rafinerilere de sahip bulunmaktadır.
Venezuela petrolden ayrı olarak kömür ve doğal gaz rezervlerine de sahiptir. Doğal gaz rezervlerinin 5,8 Trilyon m³ mertebesinde olduğu ifade edilmektedir. Ancak bu kaynakların tam kapasiteyle kullanıldığı söylenemez.
Öte yandan Kolombiya da önemli petrol ve doğal gaz rezervlerine sahiptir. Kolombiya doğal gaz rezervi; yeni keşfedilenlerle birlikte yaklaşık olarak 170 Milyar m3 olduğu tahmin edilmektedir. Petrol rezervleri olarak ise 2,3 milyar varil kadar kanıtlanmış petrol rezervi bulunduğundan bahsedilmektedir.
Venezuela’nın ticaret portföyüne bakıldığında; ihracatının %95’ini aşkın bir kısmını petrol satışı oluşturmaktadır. Burada şunu da belirtmek gerekir ki; Venezuela, yıllık enerji kaynağı ihtiyacının yaklaşık %250’si kadarını her yıl çıkarmaktadır. Dolayısıyla ülkenin enerji ihracat kapasitesinin gerçekten hayli yüksek olduğu görülmektedir. Kolombiya ise doğal gaz üretiminin %1’ini ihraç edebilmektedir.
Her iki ülke de (uyuşturucu ticareti ile ilişkili olarak) ABD’nin yaptırımları ile karşı karşıya olup bu durum tüm ticaretlerini olumsuz etkilemektedir. Yapılan enerji ihracatının daha çok Panama Kanalı üzerinden Uzak Doğuya yapıldığı gözlenmektedir. Ancak bilindiği üzere ABD Başkanı 2025 Ocak ayında görevi devraldıktan sonra Panama’ya ve Panama Kanalı’na yönelik olarak ABD’nin bu bölgeye etkin olması gerektiği gibi açıklamalar yapmıştır. Böylesi bir durum, Uzak Doğu ülkelerini olduğu kadar Karayip ülkelerini de dolayısıyla Venezuela ve Kolombiya’yı da yakından ilgilendirmektedir.

2022 yılı sonuna yaklaşılırken ABD çıkışlı önemli bir çokuluslu petrol şirketi, Venezuela’da enerji kaynağı üretimine başladığında ABD ile Venezuela ilişkileri ılımanlaşmış ve petrol yaptırımları bir miktar hafifletilmiştir. 2024’te de Venezuela yönetiminin, muhalefetle anlaşmaya vardığını duyurmasından sonra ise petrol, doğal gaz ve altın sektörlerine yönelik ABD, uyguladığı bazı yaptırımları askıya almıştır. Böylelikle, 2025 yılı başı itibarıyla Venezuela’nın önemli miktarda petrol ihraç ettiği ülkeler arasında ABD, İspanya, Fransa, Hindistan ve İtalya bulunduğu gözlenmiştir.
2025 yılı başında yeni ABD Başkanı’nın göreve başlamasından sonra Venezuela’ya uyuşturucu ticareti konu edilerek yeni yaptırım kararları alınmıştır. Bu durum, Venezuela’nın uluslararası petrol ticaretinden izole edilme riskini artırmış görünmektedir.
Öte yandan Venezuela, doğu komşusu Guyana ile hayli eski bir geçmişe sahip sorunlar da yaşamaktadır. Şöyle ki; Venezuela Guyana’nın Essequibo bölgesi üzerinde hak iddia etmekte olup Essequibo Nehri’nin iki ülke arasında doğal sınır olması gerektiğini savunmaktadır (Şekil 1). Guyana tarafından konu 2018’de Birleşmiş Milletlerin yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanına (ICJ) taşınmıştır. Buna karşın, konuyla ilgili olarak Venezuela’nın 2023 yılında düzenlediği referandumda %95 gibi yüksek bir oranla Essequibo’nun Venezuela’nın bir parçası olması gerektiği desteklenmiştir.
Esequibo’da, zengin petrol rezervlerinin yanı sıra altın, kömür ve değerli taşlar bulunduğu bilinmektedir. Son olarak Esequibo’da özellikle 2015’te keşfedilen yüksek kaliteli büyük miktardaki petrol rezervleri ihtilafı artırmış görünmektedir.
Guyana’nın, ABD çıkışlı önemli bir çokuluslu enerji şirketine verdiği petrol arama ve çıkarma izninin ardından Venezuela verilen bu izne tepki göstererek yasa dışı ilan etmiştir. Guyana’da günlük 1200 varil olan petrol üretimi (2023’ten sonra giderek artmış ve) 400 bin varile çıkmış bulunmaktadır.
Bunlardan ayrı olarak Guyana ve Venezuela açıklarında ve bu bölgede yer olan ada ülkeleri ve sömürgelerinin arasında Münhasır Ekonomik Bölge belirleme sorunu bulunduğu da anlaşılmaktadır. Bu bağlamda, Trinidad ve Tobago’nun 294 milyar m³ doğal gaz rezervine sahip olduğundan bahsedilmektedir. Esequibo açıklarında, (sorunlu) Venezuela-Guyana Münhasır Ekonomik Bölgesi’ndeki denizde, hayli önemli olduğu ifade edilen enerji kaynağı rezervlerinin bulunması da sorunu büyütmekte ve kriz boyutuna getirmektedir.

Sonuç
Burada öncelikle şunu belirtmek yerinde olur ki; uyuşturucu sorunu tüm dünya ülkeleri için yadsınamaz önemde bir sorun durumundadır. Kolombiya’nın konuya ilişkin oynadığı rol de küçümsenemez. Ancak bu durum yıllardan beri süregelen bir sorundur ve daha önce günümüzdeki gibi bir siyasi ve askeri kriz boyutuna ulaşmamıştır.
Zamanlamaya bakıldığında (yukarıda açıklandığı üzere) tam da devasa enerji rezervlerinin bölgede keşfedildiği ve ABD kaynaklı çokuluslu şirketlerin bölgede çalışma yapmak istemelerine karşın özellikle de Venezuela’nın bu istekleri kabul etmediği bir sürece rastlaması dikkat çekmektedir.
Bu bağlamda, Güney Karayiplerin ve özellikle de Venezuela’nın enerji zenginliğinin, ekonomik ve jeopolitik açıdan büyük bir öneme sahip olması, konuyu ve bölgeyi vazgeçilmezlik boyutuna taşımaktadır. Ancak, bu kaynakların verimli ve sürdürülebilir şekilde kullanılmasının her zaman mümkün olmadığı da gözlenmektedir. Burada, ABD’nin (uyuşturucu bağlamında da olsa) uyguladığı yaptırımların ciddi etkisinin olduğu görülmektedir.
Dolayısıyla bölgede devasa petrol ve doğal gaz rezervleri olsa da ülke ekonomilerinin olumsuz etkilendiği gözlenmektedir. Bu bağlamda durumun (radikal değişimler olmazsa), giderek artan bir kriz yumağına evrilebileceği de söylenebilir.
Öz olarak belirtmek gerekirse; ABD’nin, Güney Karayiplerde uyguladığı gerilimli ve militarist gelişmeler her ne kadar uyuşturucu sorunu kapsamında ortaya çıkmış gibi görünse de arka plandaki önemli nedenin enerji politik olduğu izlenimi edinilmekte olup ideolojik çatışmalardan öte jeopolitik ve enerji temelli konjektürel bir sorun bağlamında konunun tehlikeli şekilde tırmanıyor olduğu ifade edilebilir.

- Advertisement -spot_img

More articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisement -spot_img

Latest article