Ne yazık ki günümüzün çocukları, gençleri bir çeşit kobaylık yapıyor.
İletişim çağının araçlarına…
Artık çocuklarımızın ayda beş bin SMS’lik on bin SMS’lik mesaj paketleri kullanmasını doğal karşılar olduk. Bilgisayar başından kalkmasını istediğimizde gösterdikleri agresif tepkileri, sokakta arkadaşlarıyla oynamak yerine facebook başında sohbet etmelerini de maalesef doğal karşılamaya başladık. Araştırmalara göre her 10 çocuktan 9’u sosyal zamanının büyük bölümünü bilgisayar veya cep telefonu başında geçiriyor.
Teknoloji ve ekran bağımlılığının uç örneklerini de görmeye başladık artık. Bilgisayarın başından zorunlu ihtiyaçları dışında hiç yerinden kalkmayan, ailesine karşı şiddet kullanma eğilimi gösteren gençlere çevremizde sık sık rastlar olduk. Bu korkunç gidişatı durdurmak için hastanelerimizde özel klinikler bile açmaya başladık.
Iphone’lar, ipad’ler, netbook’lar, notebook’lar ve daha birçokları… Bu araçlar hayatımızın bir parçası olmakla beraber çocuklarımız ve bizim için bilemediğimiz tehlikeleri acaba beraberinde getiriyor mu ?
Kitap okumayan, mektup yazamayan, sohbet etmeyen gençler elbette güzel Türkçemizi de doğru konuşamıyor. Benim üniversitemde (İTÜ) örneğin, en başarılı öğrencilerin devam ettiği bilgisayar mühendisliğinde okuyan bir öğrenci, karşıma geçip bir türlü kendini ifade edemiyor, derdini anlatamıyor, ve ancak “yaaa”, “şey” diyebiliyor. Ben de “şu anda” kaybol ve karşıma Atatürk’ümüzün güzel bir Türkçesi ile tekrar gel diyorum.
Japonya’da çocukların ayakkabılarının altına konan özel bir cihazla o gün yürüdükleri yol ölçülmekte, yaşına göre 1, 2 veya 3 kilometre yürümeden çocuğun bilgisayarı açılmıyor.
İspanya’da yapılan bir çalışma genç yetişkin nüfusun %40’ının günde dört saatten fazla cep telefonu kullandığını açıkça gösteriyor. İletişim çağı teknolojik araçlarının gelişim hızını göz önüne alırsak bu oranın bir on – onbeş yıl sonra nerelere varacağını hesap etmek hiç de zor değil.
Cep telefonlarının ilk kullanılmaya başlandığı İskandinav Ülkelerinde 10 yılın üzerindeki cep telefonu kullanımlarında beyin kanseri görülme sıklığının en az iki kat arttığını biliyoruz. Ancak her gün saatlerce cep telefonu kullananlar için bu oranın ne olacağını henüz bilimsel yönden bilinemiyor.
Cep telefonu ve ağ sinyallerinin DNA yapısına zarar verdiği için sadece beyin kanseri değil diğer kanser türlerini de tetiklediği artık bilim dünyasında gayet iyi biliniyor. Ancak cep telefonu sektörünün reklam piyasasındaki önemli payları nedeni ile bazı bilimsel gerçekler basın kanalı ile kamu oyuna etkin olarak maalesef aktarılamıyor. Sektör, sponsorluklarını üstlendikleri bazı bilim adamlarının lehlerine hazırladığı raporları basında duyurmayı yeğlemekte.
Çocukları Nasıl Etkiliyor!
Türkiye’de ortalama her iki evden birinde bilgisayar ve internet var. Video oyunlarında öldürülen insan sayısı ve kanlı sahneler arttıkça çocukların düşmanca tavırları da yüksek bir ivme ile artıyor. Hatırlayın, özellikle Kuzey Amerika’da sık sık öğrenciler okullarında katliam gerçekleştiriyor. Oysa çocuklar, çamurla oynamalı, yemek yapmalı, koşmalı, düşmeli, kızlar bu arada örgü de örmeli. Bir eser yaratmanın zevkini yaşamalılar.
Beynimizin çalışması onu oluşturan sinir hücrelerinin birbirine gönderdiği sinyallerle gerçekleşir. Özellikle çocukluk ve yetişme döneminde beyin hücreleri arasında ne kadar çok bağlantı kurulursa zeka ile beceriler o kadar hızla gelişir. Oysa sürekli televizyon, bilgisayar veya cep telefonu ekranına bağlı çocuklar kendilerini geliştirecek diğer etkinliklere vakit ayıramadıkları, toprakla buluşmadıkları için diğer alanlardaki beceri ve yeteneklerinin gelişimi sınırlı kalıyor.
İnternet bağımlılığı her yaşta ve cinsiyette görülen ciddi bir rahatsızlık. Çok hızlı gelişen bir teknoloji, ev, okul ve işyerlerinde yaygın kullanımı var. En önemli sorunlardan biri ise sosyal ve psikolojik olanları. Yapılan çalışmalar daha çok internet kullanan çocukların aileleriyle ve arkadaşlarıyla çok daha az zaman geçirdiğini, daha sinirli olduklarını ve şiddet eğilimlerinin daha fazla olduğunu gösteriyor. Yine bu çocuklar bedensel etkinliklerden hoşlanmayan, güven eksikliği yaşayan çocuklar olarak karşımıza çıkıyor. Dikkatleri çabuk dağılıyor. Her şeyden çabuk sıkılıyorlar. Mutsuz ve dağınık bir yaşama doğru hızla sürükleniyorlar.
Bir bakıyorsunuz bir sırada yan yana beş kişi oturuyor. Birbirlerine bakmıyorlar bile, her biri cep telefonları ile meşgul.
Bir an önce ulusal bazda çok daha ciddi uyarılar olmalı, okullarda eğitimin içinde sık sık bu konular yer almalı çocuklar bilgilendirmeli ve çok daha geç kalmadan gerekli tedbirleri almanın çabası içinde olmalıyız!