Bu israfat ve ihtirasat ile dolu şerait tahtında milletin ve memleketin harbe tahammülü kalmamıştır. İstanbul’dan gelen ve tevkif edildikleri şayi olan sula tavassut hey’etinin muvafık ve müsait şerait tahtında geldikleri beynennas şayi olduğuna göre hey’etimüşarüileyhanın serbest bırakılarak müzakerat-ı sulhiyenin teşriini menafi-i memleket namına ihbarı – keyfiyet eylerim. Ankara’da içtima eden Meclisin ne şekilde içtima ettiğini tabiî hepimiz biliyoruz.
İlk icraatları da bu fakir milletin sırtından kendilerine senede üç bin küsur lira tahsisat yapmaları olmuştur ki senede içlerinde yüz lirayı bir arada gören pek azdır. Şimdi bol bol dalkavuklukla me’lufturlar.
Gelen hey’etiâliyenin hemen İstanbul’a iadesi ehemmiyetle maruzdur.
****
Bu sözler Kuvayi Seyyare ve Kütahya Havalisi Umum Kumandanı Çerkez Ethem’e ait sözlerdir.
Bu değerli sözleri Harp dairesi Başkanlığı Arşivinden ulaştığım bu resmi tutanak 29 Kânunuevvel 1336’da Çerkez Ethem TBMM’ne göndermiş.
Köşe yazıma bu özel resmi belge ile başlamamın nedeni eski Türkçemizin gelişmesi değildir.
Çerkez Ethem’in “Vatanı için savaşan, canını feda etmekten bir an olsun çekinmeyen ve düşmanla cenk ederken defalarca yaralanan, yılmadan mücadele eden milli bir kahraman Çerkez Ethem’e hain diyen zındıklara cevap olsun” diye Milli Kahramanımızın sözleri ile başladım yazıma…
Yunan kuvvetleri ile birleşerek hareket eden bir vatan haini olduğunu ileri süren geri kafalılara meclis tutanakları ile de bir şamar gibi cevap vermek istedim.
İsmet Paşa ile bir çekişmesinin olduğu doğrudur. Lozan’da bize ihanet etti diyerek İsmet Paşa’yı eleştirenler ne kadar vatan haini ise Çerkez Ethem’de o kadar vatan hainidir. Eleştirmek veya bir konuda anlaşmazlık sonucu bir çekişme yaşanması hainlik ile eş anlamlı değerlendirilemez. Vatan hainliği ülkeyi düşmanla bir olup parçalama planlarının içerisinde olmaktır. Çerkez Ethem cesur ve inançlı birisidir. Kendisini vatanına adamıştır.
EVET HAİNDİR!!!!
Çerkez Ethem, Birinci Dünya Savaşı’nda önce Ruslara, daha sonra da İran’ın güneyindeki İngilizlere karşı savaştığı için haindir…
Afganistan sefer heyetinde askerleriyle beraber hilal için canlarını ortaya koydukları için haindirler…
Silah sıkıntısı olduğu zamanlarda silahlı düşmana karşı silahsız dövüşerek kahramanlık yaptıkları için haindir.
Ülkenin zor durumda olduğu halde rüşvet, gasp ve hırsızlık olayları tezgahlayanları idam ettiği için haindir…
Adapazarı tüccarlarından elli bin lira ve Karacabey eşrafından aldığı beş bin lira alarak itilaf devletlerinin işgali altındaki mühimmat depolarından bu paraları kullanarak gizlice cephane aldığı için haindir…
Evet haindir ama hain olan Çerkez Ethem değildir, hain olan kahramanımızı tarihte ihanetle anılması için çirkin planları devreye sokanlardır.
Atamızın kendi el yazısı ile bizlere birde vasiyeti var, bizlere vatan haini olmadığını ispatlamamızı söylemiş.
Gelin bu vasiyeti yerine getirelim.
MİLLİ MÜCADELEMİZE DARBE VURMAK İÇİN BAŞLATILAN 3 BÜYÜK İSYANI DURDURDU
- Mustafa Kemal Paşa’nın ricası üzerine Kasım-Aralık 1919 tarihinde I. Aznavur ve Nisan 1920 tarihinde II. Anzavur ayaklanmalarını bastırır.
- Mustafa Kemal Paşa’nın ricası üzerine 22-26 Mayıs 1920 tarihlerinde Düzce Ayaklanmasını bastırır.
- Mustafa Kemal Paşa’nın ricası üzerine 20 Haziran 1920’de I. Zile-Yozgat İsyanını da bastırır.
- Kahramanlıkları sonucu halk tarafından Ankara’da “Münci-i Millet” sloganları ile karşılanan Ethem Bey’e gösterilen sevgiden Ankara’da bir takım zevatlar korkmuştur.
- Kahraman seslerini kesmek için oyunlarla Milli Mücahit Çerkez Ethem, “Hain Çerkez Ethem”e dönüştürülmek için düğmeye basılır.
Anzavur Ayaklanması Hakkında;
Bölgedeki olayların ortaya çıkardığı huzursuzluklardan ve İngilizler ile temasta bulunan bir takım menfaat düşkünü kimseler tarafından meydana getirilmiştir. Ahmet Anzavur da daha önce elde ettiği küçük muvaffakiyetlerine dayanarak, bir türlü dinmeyen kininin ve hırsının etkisiyle bu ayaklanmanın başına geçmiştir. Bunun üzerine bütün hazırlıklarını tamamlayan birlikler Çerkez Ethem komutasında olmak üzere 15 Nisan 1920’de Balıkesir’den hareket ederek Susurluk-Gönen istikametinde yürüyüşe geçmiş ve aynı gün ileri kuvvetler Susurluk ile Mustafakemalpaşa arasında Yahyaköy sırtlarında Anzavur kuvvetleri ile karşılaşmışlardır. 16 Nisan 1920 sabahından akşamına kadar devam eden şiddetli bir çarpışmadan sonra, Anzavur kuvvetleri darmadağınık bir halde kaçmışlardır. Anzavur, Bandırma’ya doğru kaçmaya başlamıştır. Sakarya Savaşı’ndan sonra da Ahmet Anzavur yakalanarak öldürülmüştür.