15.1 C
İstanbul
Perşembe, Ekim 30, 2025

Afro-Avrasya’nın Kalp Kapakçıkları: Türk Boğazları

Must read

Türk Boğazları, Karadeniz’i dünya deniz ticareti sistemine bağlayan tek doğal çıkış hattı olması sebebiyle 21. yüzyıl güvenlik mimarisinin merkezinde yer almaktadır. Boğazlar, yalnızca coğrafi bir geçiş rotası değil; enerji koridorları, ticaret yolları, gıda tedarik zinciri, dijital iletişim kabloları ve bölgesel güç projeksiyon kabiliyetlerini kesen çok katmanlı bir jeopolitik düğüm noktasıdır. Bu nedenle Boğazlar meselesi, devletlerin hukukî argümanları kadar, donanma teknolojileri, ekonomik çıkarlar ve jeoekonomik rekabet düzlemlerinde de şekillenmektedir. Osmanlı İmparatorluğu ve devamında Türkiye Cumhuriyeti’nin son üç asırlık tarihsel hafızası incelendiğinde, Boğazlar üzerinde kurulan hassas denge siyasetinin, devletin varlığını sürdürme kapasitesinde hayati bir rol oynadığı, hatta çoğu durumda devletin bütünlüğünü muhafaza eden stratejik mihver işlevi gördüğü söylenebilir. Nitekim bu suyolları, yalnız Türkiye için değil, giderek bütünleşen Afro-Avrasya’nın kalp kapakçıkları gibi işlev görmekte; kıtalar arası ticaret, güvenlik ve enerji akışının ritmini düzenlemektedir.

Ukrayna-Rusya savaşı sonrasında Karadeniz, küresel güç mücadelesinin yeniden ısınan sahalarından biri hâline gelmiştir. Savaş, NATO’nun bölgedeki varlık talebini artırırken, Rusya’nın deniz kontrolü için daha agresif stratejiler geliştirmesine yol açmıştır. Türkiye, Montrö Sözleşmesi kapsamında savaşan devletlere ait savaş gemilerinin Boğazlardan geçişini kısıtlayarak, uluslararası dengeleri gözeten dikkatli bir diplomasi yürütmüştür. Bu karar, Karadeniz’deki askerî gerilimin kontrol altına alınmasına katkı sağlamış, bölgenin küresel enerji akışları ve tahıl ticareti açısından ne kadar kritik olduğunu açık biçimde göstermiştir. Böylece Türkiye, Boğazlar üzerindeki yetkilerini kullanarak hem çatışmanın yayılmasını önlemiş hem de Karadeniz’in dünya için önem taşıyan stratejik bir istikrar bölgesi olduğunu teyit etmiştir.

Küresel tahıl piyasalarında yaşanan dalgalanmalar, Boğazların yalnız askerî değil, aynı zamanda stratejik ekonomik bir arter olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması’nın kesintiye uğraması, Afrika ve Orta Doğu’da gıda tedarikini tehdit ederek insani kriz ihtimalini artırmış; buna karşılık Türkiye’nin anlaşmayı hayata geçiren arabuluculuk rolü, Boğazlardaki gemi akışının artık insani güvenlik perspektifiyle ele alınması gerektiğini göstermiştir. Bu girişim, Türkiye’nin Afro-Avrasya vizyonunun somut çıktılarından biri olarak değerlendirilebilir; zira Ankara, kıtalar arası gıda güvenliğini koruyarak uluslararası sistemde yapıcı bir denge üretmiştir. Dolayısıyla, bu yeni boyut gelecekte Boğazların diplomatik müzakerelerde daha geniş, çok katmanlı ve insani hassasiyet içeren gündemlerle anılacağını işaret etmektedir.

21. yüzyılın yükselen deniz harp konseptlerinden insansız deniz araçları, yapay zekâ destekli gözetim sistemleri ve uzaktan kumandalı mayın temizleme dronları, mevcut deniz hukukunun sınırlarını zorlamaktadır. Bu durum, Boğazların geçiş rejiminde tonaj, bayrak ve seyrüsefer sürelerine dayalı geleneksel ölçütlerin ileride yetersiz kalabileceğini ortaya koymaktadır. Teknoloji, deniz üstünlüğünü sadece donanma varlıklarıyla değil, düşük maliyetli asimetrik platformlarla da mümkün kılmaktadır.

Enerji boyutunda ise Türkiye’nin Karadeniz gaz keşifleri, Türk Akımı ve TANAP gibi hattın devamlılığı açısından Boğazların jeoekonomik koridor niteliği güçlenmiştir. Avrupa’nın Rus fosil yakıtlarına bağımlılığı azalırken, alternatif enerji senaryolarının tam ortasında Türkiye, enerji nakil güvenliğini kontrol eden aktör konumunu pekiştirmektedir.

Kanal İstanbul projesi, Boğazlar üzerine yeni bir stratejik boyut getirmiştir. Projenin Montrö’ye tabi olup olmayacağı yönündeki hukuki tartışmalar, aslında bir jeopolitik niyet okumasıdır. Bazı küresel aktörlerin projeyi desteklemesi, kimilerinin ise karşı çıkması; Karadeniz’e kimin, ne kadar ve nasıl erişim sağlayacağı sorusunun gelecekte daha sık gündeme geleceğini kanıtlar niteliktedir.

Bununla birlikte mavi ekonomi perspektifi, Boğazların ekonomik değerini artırmaktadır. Balıkçılık hakları, deniz turizmi, kıyı ötesi rüzgâr santralleri, yapay ada projeleri ve karbon yutak alanları yeni stratejik öncelikler yaratmıştır. Bu alanların yönetimi, ulusal güvenlik kadar mavi diplomasi gerektirir.

Türkiye’nin önündeki temel stratejik hedef, çok vektörlü dış politika dengelemesini koruyabilmektir:

  • NATO ittifakı üzerinden bölgesel güvenlik koordinasyonu,
  • Rusya ile kriz yönetimli iş birliği,
  • AB ile enerji arz entegrasyonu,
  • Orta Asya ile lojistik bağlantı,
  • Orta Doğu ile gıda–enerji ticaret entegrasyonu.

Bu çoklu denge, Boğazların Türkiye açısından sadece askerî bir emanet değil, jeopolitik bir kaldıraç olduğunu göstermektedir.

Sonuç olarak, Türk Boğazları; 21. yüzyılın değişen tehdit kümeleri, arabulucu güçlerin projeksiyon yetenekleri, gıda–enerji güvenliği dinamikleri, yapay zekâ tabanlı deniz harp araçları, uluslararası hukuk tartışmaları ve iklim diplomasisi başlıklarının kesişiminde durmaktadır. Türkiye’nin Montrö rejimini koruma hassasiyeti, statükoya saplanmış bir refleks değil, jeopolitik akılcılığın ve stratejik olgunluğun dışa vurumudur.

Boğazlar, geçmişte olduğu gibi bugün de bir coğrafya değil, küresel düzenin sinir uçlarıdır. Bu sinir ucuna dokunan her güç, yalnız suya değil; tarihe, hukuka, ekonomiye ve güvenliğe temas etmektedir. Türkiye ise bu temas noktasının stratejik anahtarı olmaya devam edecektir.

Yazar Hakkında

Doç. Dr. Hakan Arıdemir, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesidir. Uluslararası Hukuk, Bölgesel Deniz Jeopolitiği meseleleri ve Uluslararası Deniz Hukuku alanında çalışmalarını sürdürmektedir. Afro-Avrasya Araştırmaları Enstitüsü’nün kurucu başkanıdır. Ulusal ve uluslararası düzeyde birçok akademik projeye, çalıştaya ve yayın faaliyetine öncülük etmektedir. Türkiye’nin Afro-Avrasya vizyonu ve Türk dünyası stratejileri üzerine analizler üretmektedir.

- Advertisement -spot_img

More articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisement -spot_img

Latest article