Devletimiz tarafından ‘milli görev’ ile petrol ve Musul konusunu araştırmak için Musul’a gönderilen Raif Karadağ 5 yıl yaptığı gözlem ve incelemeler ardından 11 Aralık 1973 tarihinde ülkemize dönüyor.
Belgeleri cumhurbaşkanına sunacağı gün otel odasında ölü bulunması petrol ile alakalı bizim oyun dışına bırakıldığımızı ispatlamıyor mu? Karadağ, ölümünden bir gün önce yakınlarına, “Burada ne Irak kalacak ne de başka ülke. Hepsini tarihten silecekler” demiş.
İyi derecede Osmanlıca-İngilizce bilgisi ile Türk ve İngiliz arşivlerinde Türkiye lehine bulduğu belgelerin ardından Diyarbakır-Musul hattında ‘Petrol araştırmaları’ yapmış. Amerikan ve İngiliz şirketlerinin açtığı kuyularda ve Sultan Abdülhamit’in hazırlattığı raporları inceledikten sonra ‘Türkiye’nin kendisine 100 yıl yetecek petrolü olduğunu’ raporlayan Karadağ, 50 yıl önce adeta bugünün de resmini çekmiş: “Bu petrolü bize vermezler. Bölgede ne Irak kalacak ne de başka bir ülke.”
Şüpheli ölümüne ve ailesinin de talep etmesine rağmen Karadağ’ın cenazesi otopsi yapılmadan aceleyle defin ediliyor.
Raif Karadağ, Ankara Anlaşmasının birinci maddesinde atıf yapılan ‘Brüksel Sınır Çizgisi’ anlaşmasını incelediğinde, BM’nin oybirliği ile aldığı karara göre, 1932’den itibaren Kerkük’ün kuzeyine kadar olan bölgenin Türkiye’ye verilmesini gündeme getirmiş.