Ana SayfaEKONOMİYosunlar ve enerji

Yosunlar ve enerji

Geçmiş dönemde yapılan araştırmalar, dizel yakıtına göre sera etkisini % 41 oranında azaltan, tarımda yeni fırsatlar sunduğundan dolayı hızla yayılan, bitkisel ve hayvansal yağ kökenli alkil esterleri ön plana çıkarması ve sağladığı avantajlar nedeniyle birçok ülkede yasal olarak vergiden muaf tutularak üretimi ve tüketimi arttırılan biyodizel, dağıtım şirketlerinin alım zorunluluğunun olmaması ayrıca genel anlamda tarım maliyetlerinin yüksekliği gibi faktörlerin eklenmesiyle de cazibesini kaybetmiş ve üniversitelerin ilgili bölümlerinin yaptıkları araştırmalar ölçüsünde ilerleyebilmiştir.

Son dönemde yapılan araştırmalar ise, ekosistemde CO2/O2 dönüştürücüsü ve biyokütlenin birinci üreticileri konumunda olan mavi, kırmızı, yeşil vb. renklerde alg kültür sistemleri üzerine yoğunlaşmıştır. Algler üzerine yapılan araştırmalar ise yetiştiricilik ve yakıt olarak kullanılabilirliği başlıkları altında sürdürülmektedir.

Ancak algler ile enerji üretimini irdelemeden önce alg nedir? Bunu bir tanımlayalım.

Algler veya genel ismiyle yosunlar, uzun yıllar alternatif bir enerji kaynağı olarak gündeme gelmesinden çok, hayvan yetiştiriciliğinde besin katkısı olarak üretilip değerlendirilmişlerdir.

Son yıllarda artan petrol fiyatlarının da etkisiyle hızlanan biyokütle enerjisi araştırmaları sonucu algler, umut vadeden bir enerji kaynağı olarak görülmeye başlanmıştır.

Üçüncü nesil biyoyakıt teknolojisi olarak da adlandırılan ve doğada yer alan birçok alg türünü enerji kaynağı olarak kullanmayı hedefleyen geçmişte başlayan çalışmalar günümüzde de devam etmektedir.

 Mikroalgler son derece zengin karbonhidrat, protein ve özellikle yağ asidi içeriğine sahiptirler. Besin değeri yüksek olan algler sudaki canlılar için besin maddeleri, vitamin ve iz elementlerin en önemli kaynağıdırlar. Aynı zamanda balık ve diğer su canlılarında renklenmenin gelişmesinde gerekli temel pigmentleri sağlarlar.

Deniz ve tatlı sulardaki su ürünlerinin aşırı miktarda avlanması ve çevre kirliliği sorunlarının artışı ile deniz ve iç suların kirlenmesi buralarda yaşayan organizmaların azalmasına neden olmuştur.  Bu nedenle yetiştiricilik çalışmaları hız kazanmıştır. Yetiştiricilik yapılan tesislerde larva beslenmesinde alg kültür üniteleri sistemin kaçınılmaz ve en önemli basamağıdır. Bu ünitelerdeki başarı kurulan zincirin diğer halkalarına yansır.

Bu bilgiler göz önüne alınarak dünyada mikroalgler tarafına da bir bakalım:

Mikroalglerin alternatif bir enerji kaynağı olarak kullanılması birçok araştırmacı tarafından yıllardır önerilmektedir. Uzun yıllar hayvan yetiştiriciliğinde besin katkısı olarak üretilen mikroalgler son yıllarda artan petrol fiyatlarının da etkisiyle hızlanan biyokütle enerjisi araştırmaları sonucu umut vadeden bir enerji kaynağı olarak görülmeye başlanmıştır.

Tilman ve ark. (2006), mikroalgleri enerji alternatifi olarak rakipsiz görmüş, aynı zamanda gaz emisyon sonuçlarına da katkısını vurgulamışlardır. Çok az bir su ile, mikroalgler sadece gün ışığını kullanarak popülasyonlarını bir günde iki katına çıkarmaktadırlar. Hatta bazı mikroalgler bu büyümeyi sadece birkaç saat içinde tamamlamaktadırlar. Dolayısıyla mikroalgler biyoyakıt hammaddesi olarak şu an en gözde seçenekler arasındadır.

Mikroalgler konusunda dünyada yapılan çalışmalar da biyodizel üretimine uygun olması nedeniyle laboratuvar şartlarında kolay üretilebilen tatlı su algi (Chlorella) üzerindeki çalışmalar yoğunlaşmıştır. Converti ve ark. (2009), mikroalgdeki yağ içeriğini arttırmak için sıcaklık ve azot içeriğinin arttırılması üzerine çalışmalar yapmışlardır.

Bir ton algin büyüyebilmesi için 1,8 ton CO2’e ihtiyaç duyulmaktadır. Bu açıdan algler büyük bir CO2 tutucudur. Bölge seçiciliği olmayıp her yerde yetiştirilebilme özelliklerine de sahiptirler.

Türkiye’de mikroalgler konusunun ele alınmasında önemli çalışmalardan biriside Nisan 2010 yılında başlamış olan ve Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsünce yürütülen TÜBİTAK destekli “Mikroalgal Biyokütle Üretiminde Yenilikçi Yaklaşımlar” isimli projedir.

Bu projede mikroalglerden biyodizel üretiminde karşılaşılan maliyet sorunlarının çözümü ile birlikte küresel ısınmanın en büyük sorumlusu olarak gösterilen CO2 emisyonunun algler tarafından kullanılarak azaltılması ve biyolojik arıtım deşarj suyu kullanılarak alg üretimiyle azot, fosfor giderimi sayesinde deşarj suyunun verildiği alıcı ortamlarda ötrofikasyon riskinin düşürülmesi amaçlanmaktadır.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img

BUNLARI DA OKUYUN