Yeniden başlamak zor değil. Sadece cesaret, inanç ve özgüven gerekli.
İyi günde öyle çok dostunuz vardır ki. Sizin iyi gününüzde yanınızda olan dostlarınız, kötü gününüzde aniden ortadan kaybolurlar. Herkes birden bire sizden daha zor durumda olur.
Birde zor günde onları arayıp bir istekle bulunduysanız, sizi dünyanın en kötü insanı ilan edip, dostluklarını bitirmeye bahane ararlar. Vicdanlarını rahatlamak için de sizin geçmişinizde hata arar, bunları da aleyhinize kullanmaktan çekinmezler. Oysa yaşanması kaçınılmaz durumlar sadece sizi etkilemiştir, kimseye zarar vermemişsinizdir. O güne kadar sizinle gurur duyan sözde dostlarınız, birdenbire içinde biriktirdiği kıskançlığı, kompleksi kusmaya başlar. O gülen yüzlerin ardındaki gerçek yüzleri o zaman fark edersiniz. İşte tam bu durumda gelişirsiniz. Olgunlaşır, uyanır, hayata ve insanlara çıplak gözle bakarsınız. Gördükleriniz her ne kadar acı olsa da sizi büyütür. O yüzdendir ki hayata sil baştan başlamanın ve pek çok şeyi değiştirmenin yaşı yoktur. Beden ne kadar yer çekimine yenik düşse de, ruh yaşlanmaz ve umutlar hep tazedir.
“Güven” bazen hayatımızın en büyük hatası, bazen de en büyük şans’ıdır. Yeni başlangıçlara hazırlanıyorsak, en idareli kullanmamız gereken duygudur güven.
Hayatınıza birilerinin dokunmasını beklemekle en büyük hatanızı başlatmış oluyorsunuz. Siz hayata yeni bir sayfayla başladığınızda, zaten birileri tevafuken sizin hayatınıza dokunacaktır. Ama daha önceki deneyimlerinizden dolayı, bu defa hayatınıza dokunacak insanları özenle seçer ve sınırlı şekilde güvenirsiniz. Beklemek, umut etmek insanın ömründen, hayallerinden en önemlisi zamanından çalar. O yüzden, beklentiler ne kadar az olursa, hayal kırıklıkları da o kadar az olur.
Leonard Cohen’ın bir sözü var; “içimdeki o bütün dün’lerle yeni bir şeye nasıl başlayabilirim”
İşte asıl mucize de tam bu noktada başlıyor. İçimizdeki dün’lerle savaşmak yerine cesaretimizi kullanıp sırtımızı dönmeyi başarmalıyız. Geçmişte bıraktığımız herşeyi önümüze taşırsak öfkemizi kontrol edemeyiz. Öfke, insana hata yaptırır. Kin, nefret ve acı duyguları bizi ilerletmez. Geçmişte yaşadığımız çok güzel anılarımızda vardır tabi ki ama onlarla da sürekli yaşamak yeni anılar biriktirmemize engel olur.
Değişim hiç kolay değildir. Her ne kadar hepimizin alışkanlıkları, yaşam tarzları, ekonomik durumları, sorumlulukları, aileleri, değerleri, bulunduğu toplumun bakış açısı bu durumları zorlaştıran etkenler olsa da, bunlara zarar vermeyecek, düzeni çok etkilemeyecek, ama kendimizi mutlu edecek değişimler imkansız değildir. Korkularımızla yüzleştiğimiz gün kendi yolunuzu çizmeye başlayacağız.
Yeniden başlamanın ilk kuralı “affetmek” .İnsan ancak affettiği zaman gözündeki öfke perdesini kaldırıyor, ruhunu özgür bırakıyor. Öfke pranga gibidir, bir adım öteye götürmez insani. Oysa özgür kalan ruh mutluluğa da açıktır, şansa da açıktır, kazanmaya da açıktır.
Hayat ne kadar yorarsa yorsun, sonunda hepimizin eşit olacağı bir yer var. O yüzden geriye bakarak yürürken, taşa takılıp düşmenin anlamı yok. Her gün güneş yeniden doğuyor ve yeni bir gün başlıyor. Neden biz bu güzel hayatı yeniden başlamaya korkarak ziyan edelim?