Ana SayfaGENELUkrayna ve Enerji Politik Önemi

Ukrayna ve Enerji Politik Önemi

Giriş

Bilindiği üzere Ukrayna, Karadeniz’in kuzeyinde yer alan ve son yıllarda dünya gündemine sıkça gelen bir devlettir. Konjüktürel dengeler bağlamında dünyanın dikkatini çeken bu ülke, farklı küresel yapılanmalar açısından da önemle üzerinde durulması gereken bir konuma sahip bulunmaktadır. Coğrafi açıdan ele alındığında 600 bin km2 kadar bir yüz ölçümüne sahip olan Ukrayna; Rusya, Belarus, Polonya, Slovakya, Macaristan, Romanya ve Moldovya ile komşu olan bir Doğu Avrupa ülkesidir (Şekil 1). 

Ukrayna olarak andığımız ülkenin tarihi, gerçekte çok da eski olarak nitelenemez. Buna karşın bugünkü Ukrayna’nın bulunduğu coğrafya (Ukrayna adıyla olmasa da) her dönemde verimli toprakları ve stratejik konumu nedeniyle sahip olunmaya çalışılan bir bölge olmuştur. Söz konusu topraklar, tarihi sırasıyla; İskitler, Hunlar, Hazar Türkleri, Kıpçaklar, Peçenekler, Kumanlar, Oğuzlar, Altınordu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiştir. Hemen anlaşıldığı üzere bölge, birçok Türk kavminin ve ülkelerinin etkisinde kalmıştır.  Günümüzde (Tatar) Türkler daha çok Kırım bölgesinde yaşamaktadırlar. 

I. Dünya Savaşı sonrasında, Rusya’da Bolşevik İhtilali’nin yaşanmasıyla 1919 yılında “Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti” kurularak tarih sahnesine çıkmış ve daha sonra “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)”ne katılmıştır. II. Dünya Savaşı’nda ise Alman işgalini yaşamış ve hayli dramatik şartlara maruz kalarak 5 milyonun üzerinde vatandaşını bu dönemde kaybetmiştir. Sovyetler (SSCB)’in dağılmasıyla Ukrayna, önce “Bağımsız Devletler Topluluğu” içinde yer almış ve nihayet bağımsız bir devlet olarak yapılanmıştır. 

Bundan sonra ülkede çalkantılı olaylar yaşanmıştır. Bunlardan önemli bir tanesi 2004’te yaşanan “Turuncu Devrim”dir. 2014 yılında ise ülkede önemli bir kargaşa (kimilerinin yine devrim olarak nitelediği hadiseler) yaşanmış ve ayrılıkçı olaylar vuku bulmuştur. Rus nüfusun etkin olduğu ve sorunların baş gösterdiği söz konusu bölgeler arasında (Donetska ve Luhanska’nın da yer aldığı) Donbass bölgesi ve Kırım öne çıkmıştır (Şekil 1). Bu dönemde (Rusya’ya bağlanma konusunda) Kırım’da yapılan ( ve Türklerin katılmadığı) referandumdan Rusya’ya bağlanma yönünde karar çıkması ile Rusya Kırım’ı ilhak etmiştir.  

50 Milyon kadar nüfusu olan Ukrayna’nın Başkenti Kiev olup, demografik olarak içinde farklı grupları barındırmaktadır. Bununla beraber ülkede, Ukraynalılardan sonra en büyük grup Ruslardır. Ukrayna coğrafyasında, doğu ve batı bölgeleri arasında yaşam ve kültürel açıdan hayli farklılıklar görülmektedir. Burada şunu da belirtmek yerinde olur ki; Kiev’in Rusya açısından ayrı bir önemi vardır. Zira Rusya tarihinde, eski bir yapılanma 9. Yüzyılda oluşan Orta Çağ Kiev Rus Devleti olarak betimlenmektedir. 

Enerji politik bakış açısıyla Ukrayna 

Ukrayna, verimli tarım topraklarına malik olduğu kadar yer altı kaynaklarına da sahip bulunmaktadır. Söz konusu bu kaynaklar arasında; demir, kömür, demir dışı metaller, petrol, gaz, mineral tuzlar, kil ve potansiyel su gücü gibi doğal kaynaklar bulunmaktadır. 

Ancak belki bu kaynaklardan daha önemlisi, enerji geçiş bölgesi üzerinde bulunuyor olmasıdır. Bu bağlamda, halen Rusya’dan Avrupa’ya yönlenen ana arter enerji hatlarının transit ülkesi konumundadır. Bir başka deyişle, önemli ve aktif ana enerji hatları Ukrayna’dan geçmektedir (Şekil 2). Buna istisna teşkil eden ve son yıllarda döşenen ve aktif olarak hayata geçirilmekte olan iki hat bulunmaktadır. Bunlardan biri; Rusya’dan Almanya’ya Baltık Denizi altından çekilen Kuzey Akım-2 ve ikincisi ise Rusya’nın Anapa limanından Karadeniz altından geçerek Türkiye’ye ve Avrupa’ya ulaşan Tük Akım-2’dir. Her iki hattın da “1” olarak nitelenenleri ulaştığı ülkenin gereksinimini sağlamak üzere çekilmişlerdir. “2” olarak nitelenenler ise ulaştığı ülkeden diğer ülkelere doğal gaz iletmek üzere çekilmektedirler.

Ancak, bu iki enerji hattı da yenidir ve Avrupa arz güvenliği içindeki önem mertebesi önümüzdeki süreçte (diğer ülkelerle kara bağlantılarının, dallanmalarla sağlanmasıyla) belirginlik kazanacaktır. Bu durumda, ana arter enerji geçiş hatları halen Ukrayna üzerindendir denebilir. 

Enerji hatlarının Ukrayna’dan geçişine ilişkin detay harita (Şekil 3) incelendiğinde özellikle ülkenin doğusunda adeta bir geçiş terminal düğüm noktasının bulunduğu görülmektedir. Bir başka deyişle, Donbass bölgesi enerji politik açıdan son derece stratejik bir bölgeyi oluşturmaktadır. 

Öte yandan, bilindiği üzere Rusya’nın önemli gelir kaynağı Avrupa’ya (enerji hatları üzerinden) yapılan doğal gaz ihracatı olmaktadır. Bu bağlamda, konuya Rusya açısından bakıldığında, Ukrayna’nın önemi yadsınamazdır. Özellikle Ukrayna’da, enerji hatlarının düğüm noktası durumundaki yöre olan Donbass bölgesi, Rusya için kritik üstü bir öneme haizdir. Rus nüfusun etkinliğini gösterdiği bu bölgede özellikle son yıllarda ayrılıkçı hareketler gözlenmekte ve referandum yapılarak Rusya’ya bağlanma istekleri dile getirilmektedir.   

Avrupa, açısından da Ukrayna yadsınamaz önemde olan bir ülkedir. Zira Avrupa’ya boru hatlarıyla halen en aktif ve yüksek miktarda doğal gaz akışı Ukrayna üzerindendir. Bu bağlamda Ukrayna’yı, Avrupa Birliği (AB) içine alma niyetleri sıkça dile getirilmektedir. Fazla olarak  bu ülkenin NATO’ya alınma olasılığından da bahsedilmektedir. Ancak, Ukrayna’nın hem AB’ye ve hem de NATO’ya girme ihtimali Rusya tarafından “Kırmızı Çizgi” olarak nitelenmektedir.  

Bir diğer önemli husus ta; Ukrayna’nın Karadeniz’deki Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB)’ndeki potansiyel enerji kaynakları olmaktadır. Bir başka deyişle, özellikle Kırım açıklarında var olması muhtemel enerji kaynaklarına ilişkin rezervler, dünyanın farklı bölgelerinden dikkatleri üzerine çekmektedir. İlaveten deniz yolu ile taşıma açısından da Karadeniz ülkelerinin Münhasır Ekonomik Bölgelerinim durumları önemlidir. 

Ukrayna’da 2014 olaylarıyla birlikte (daha önce de belirtildiği üzere) Kırım’da, 16 Mart 2014’te bölgenin Rusya’ya bağlanmasına ilişkin yapılan referandum ile Rusya Kırım’ı ilhak etmiş bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından referandum geçersiz ilan edilmiş olmasına ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğü teyit edilmiş olmasına karşın Kırım’da fiili olarak Rusya’nın varlığı da bir realitedir. Dolayısıyla, bu durum bir çatışma potansiyeli oluşturmaktadır. 

Nitekim Haziran 2021 sonunda Kırım açıklarında, (ilhak edilen) Kırım MEB alanı (Şekil 4) içinde yol alan İngiltere Kraliyet Donanması’na bağlı bir savaş gemisine Rusya tarafından uyarı ateşi açıldığı duyurulmuştur. Takiben Karadeniz’de NATO tatbikatı yapılmıştır. Buna karşın Rusya karşı hamle olarak füze denemesi yapmış bulunmaktadır. Bu yaşananlar, konunun önemli sorunlar doğurabilecek mahiyette olduğunu göstermektedir.

Sonuç

Açıklananlar doğrultusunda değerlendirme yapılacak olursa; Ukrayna bölgesi dünya konjüktüründe dikkat çeken bir enerji-politik bölge durumundadır. Rusya’nın doğal gaz ihracatı için enerji geçiş bölgesi olarak Ukrayna, kilit taşı önemine haizdir. Bu bağlamda, Rusya’nın Ukrayna’dan özellikle de Donbass bölgesinden vazgeçmesi pek de mümkün görünmemektedir. 

Oysa AB ve NATO; ülkenin sahip olduğu böylesi enerji-politik önem nedeniyle Ukrayna’yı içlerine almak istemektedirler. Buna karşın Rusya böylesi olayların kendisi için “Kırmızı Çizgi” olduğunu ısrarla belirtmektedir. Bu bağlamda Rusya’nın, Ukrayna sınırına hayli büyük miktarda askeri yığınak yaptığı da gözlenmektedir. Rusya’nın Ukrayna topraklarına girmesi halinde harekât, sadece Donbass bölgesi ile bile kısıtlı kalmayabilir. Zira olaya enerji-politik ve stratejik açıdan bakılırsa; enerji hatları düğüm terminal bölgesi olan Donbass’ın, (ilhak edilmiş) Kırım ile birleştirecek şekilde ülkenin güneyine yönlenen enerji hattını içine alarak bölgenin işgali fikri akla gelmektedir (Şekil 3). Bu durumda, kriz Moldavya’ya bile sıçrayabilir.   

Öte yandan, günümüzde “Bir Kuşak Bir Yol (Modern İpek Yolu)” projesi kapsamında Karadeniz’in önemi artmaktadır. Dolayısıyla Rusya tarafından ilhak edilen Kırım’ın Karadeniz’deki MEB alanı, sorun oluşturacak görünmektedir. Bu durumun (Karadeniz’de son yaşananlar göz önüne alınacak olursa) giderek önem kazanacağı anlaşılmaktadır. Burada şunu da belirtmek yerinde olacaktır ki; Modern İpek yolu tek bir güzergâh değildir ve güzergahlar arasında geçişi sağlayabilecek bir bölge Karadeniz’dir. Nitekim son yıllarda bölge dışı aktörler Karadeniz ile yakından ilgilenir olmuşlardır. 

Türkiye açısından konuya bakacak olursak; olaylar, Türkiye’yi yakından ilgilendirmektedir.  Türkiye, Türklerin de yaşadığı Kırım’ın ilhakını (BM kararı doğrultusunda) tanımamıştır ve Ukrayna ile daha çok, ticari olmakla birlikte ilişkilerini sürdürmektedir. Buna karşın AB, NATO ve Rusya ile de ilişkileri süregitmektedir.

Türkiye; Karadeniz’in açık denizlere çıkış noktasına sahip ülke olarak, aynı zamanda Montrö Anlaşması’nın gereklerinin yerine getirilmesini sağlayan ülke konumundadır. İlaveten, Karadeniz’de en büyük MEB bölgesine sahip ülke olarak Türkiye için Karadeniz’deki olaylar yakından ilgilenilmesi gereken olaylardır. Ayrıca, Rusya’nın Avrupa doğal gaz ihracatında bir alternatif boru hattı olan “Türk Akım” hattı, 2020 yılı başında tamamlanmış olup (son olarak) Avrupa’ya doğal gaz ihracatı başlamış bulunmaktadır. Dolayısıyla Ukrayna olayları, Türk Akım’ın enerji-politik önemini artırabilecek niteliğe sahiptir. Bu da, Türkiye’nin “Enerji Merkezi” olma yolundaki hedefleri bağlamında üzerinde durulması gereken bir diğer hususu oluşturmaktadır. Son olarak Türkiye’nin Karadeniz’de bulduğu doğal gaz rezervleri, Kırım MEB bölgesine bitişik bölgede yer almaktadır. Bu bağlamda, deniz bölgelerinde olan ve olabilecek olayların gelişimi Türkiye için son derece önem arz etmektedir.

Bütün bu hususlar ve yaşanan gelişmeler, Ukrayna’nın önümüzdeki süreçte dünyanın kriz bölgesi olmaya devam edeceğini düşündürmektedir. Gerilimlerin yükselmesi ve Karadeniz’de suların (siyasal açıdan) giderek ısınması halinde Türkiye (ilişkileri itibariyle) taraflar arasında etkin rol oynayabilecek potansiyele de sahip bulunmaktadır. Bu bağlamda, kara ve deniz bölgelerindeki olayların takibiyle, önümüzdeki süreçlerde Türkiye’nin bölgede sükûnetin sağlanması bağlamında aktif pozisyon alması da muhtemeldir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img

BUNLARI DA OKUYUN