Ana SayfaGENELUkrayna olayları ve yaşananların değerlendirmesi

Ukrayna olayları ve yaşananların değerlendirmesi

Giriş

Bilindiği üzere, yeni yılın ilk günlerinden itibaren (daha önceleri başlamış olan) Ukrayna bölgesindeki gerilim, hızlı bir tırmanma göstererek nihayet 24 Şubat 2022 tarihinde Rusya’nın bölgeye müdahalesiyle sıcak çatışma şartlarına dönüşmüş bulunmaktadır. Önceleri Ukrayna’nın doğusundan başlayan bu müdahalenin genel olarak Rusya Ukrayna sınır bölgelerinden başlayarak genişleme gösterdiği gözlenmiş olup artık “muharebe” ya da “savaş” nitelemesi kazanmış olduğu söylenebilir (Şekil 1). 

Bu gelişmeler yaşanırken Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın müteaddit defalar batı dünyasına çağrı yaptığı görülmüştür. Bu çağrılarda genel olarak yardım istenmekle beraber daha stratejik talepler de belirtilmiştir. Bu istemler arasında savaşa müdahil olunması, Ukrayna’nın “Avrupa Birliği (AB)” ne ve “NATO” ya alınması ve savaş uçağı başta olmak üzere stratejik savaş araç gereçlerinin verilmesi yer almaktadır. Batı dünyasının ise, bu istemlerden ziyade Rusya’ya ekonomik yaptırımlar uygulamak şeklinde bir reaksiyon vermekte olduğu gözlenmektedir. 

Giderek ağırlaştırılan söz konusu ekonomik yaptırımlar arasında; Rusya’nın çok sayıdaki Rus bankası üzerinden SWIFT uluslararası ödeme sisteminden çıkarılması, Rus devlet ve iş adamlarının birçok batı ülkesindeki varlıklarının dondurulması ve el konulması, AB ve ABD hava sahalarının Rusya’ya kapatılması, Rus hava yollarının bu bölgelere ulaşmasının yasaklanması ve AB merkezli şirketlerin yanı sıra ilaç şirketleri, askerî iletişim birimleri ve tersanelerin Rusya’ya teknoloji ihraç etmelerinin yasaklanması, Visa ve Mastercard kullanımının Rusya için durdurulması vb. gibi uygulamalar sayılabilir. Bu uygulamaların hayli etkin ekonomik yaptırımlar olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Ancak, bu yaptırımların hayata geçiriliyor olmasına karşın Ukrayna’daki sıcak çatışma şartları da süre gitmektedir.

Ukrayna’da Yaşanan Sıcak Çatışma Olaylarının Enerji Politik Değerlendirmesi

Bilindiği üzere Ukrayna, yeraltı ve yerüstü kaynakları ile önemli bir ülke olmakla beraber bundan daha önemli bir stratejik argümanı,enerji geçiş bölgesinde yer almasıdır (Şekil 2). Bir başka deyişle Rusya’nın petrol ve doğal gazını Avrupa’ya ulaştıran ana arter enerji hatlarının geçiş ülkesi durumundadır. Bu bağlamda hem Rusya ve hem de AB için stratejik öneme sahip bir ülke niteliği taşımaktadır. 

Ukrayna’da, Rus nüfusun etkinliğinin olduğu ve ayrılıkçı hareketlerin görüldüğü Donetsk ve Lugansk’ın yer aldığı Donnbas bölgesi ayrı bir önem arz etmektedir. Söz konusu bu bölgede son yıllarda referandum yapılarak Rusya’ya bağlanma istekleri sıkça dile getirilmiştir. 2014 yılındaki olaylarla statüsü gündeme gelen bu bölge, aynı zamanda kömür cevheri ve diğer bazı madenler açısından zengin olup Ukrayna’nın ağır sanayisi açısından da öne çıkmaktadır. 

Şekil 1 ve Şekil 2 üzerinden beraberce değerlendirme yapılmak istenirse; harekatın başlangıcının, enerji boru hatlarının giriş bölgelerinden olduğu görülmektedir. Bu bağlamda Summy, Kharkiv, Lugansk’a yapılan ataklar sayılabilir. Ayrıca yine önemli ekonomik ve enerji politik önemi olan Mariupol, Melitopel, Kherson’un da etkin çatışmaların yaşandığı yerler olduğu anlaşılmaktadır. İlaveten enerji politik bağlamda önemi bulunan ve Avrupa’nın en büyük nükleer santralı olan Zaporizhzhia Nükleer Santralı’nın ve ayrıca Chernobyl bölgesinin de kontrol altına alınması yine bu bağlamda değerlendirilebilir. Fazla olarak Zaporizhzhia nükleer santralından ayrı bir nükleer santral ile iki hidrolik santralin kontrol altına alındığı ifade edilmiş olup bir termik santralın da devre dışı bırakıldığından bahsedilmektedir. Ayrıca, (Kiev şehrine hemen girilmemekle beraber) Kiev civarından geçen ana arter enerji hattının gözaltına alındığı da anlaşılmaktadır.

Bir farklı yönden değerlendirmeyle de Mariuopol, Melitopol ve Kherson’un kontrol altına alınmasıyla birlikte Odessa’ya yapılan ataklarla Karadeniz kıyı bölgesine hakim olma ve bölge ticaretinin ele geçirilmesi hedeflemektedir denebilir. Ancak burada aynı zamanda Karadeniz enerji politiğine de hâkim olmak istendiği anlaşılmaktadır. Rusya’nın Ukrayna’nın Karadeniz kıyısına tümüyle hâkim olması halinde Ukrayna’nın Karadeniz’e kıyısı kalmayacaktır. O zaman Ukrayna’nın Karadeniz’de karasuları ve Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB)’nden de bahsedilemeyecektir. Bu durum, gerçekten de Karadeniz ekonomi politiğini olduğu kadar enerji politiğini de ileri derecede etkileyecek şartları oluşturacaktır.

Ukrayna Olayları Nedeniyle Rusya’ya Uygulanan Bazı Yaptırımların Enerji Politik Değerlendirilmesi

Ukrayna’da yaşanan olaylar nedeniyle (yukarıda belirtildiği üzere) batı dünyası Rusya’ya yönelik bazı ekonomik yaptırımları uygulama kararı almış ve önemli bir kısmını da hayata geçirmeye başlamış bulunmaktadır. Rusya’nın SWIFT uluslararası ödeme sisteminden çıkarılmasına ilişkin uygulama,tüm ticareti etkilediği gibi enerji politik bağlamda petrol ve doğal gaz ticaretini de etkilemesi söz konusudur. Her ne kadar SWIFT uygulaması dışında kalan bankalar üzerinden enerji ticaretinin devam ettiği görülse de risk faktörü hayli yükselmiştir.

Burada şunu da özellikle belirtmek gerekir ki; Ukrayna olayları gibi savaşçıl şartlarda bile enerji ticareti devam ede gitmektedir. Zira Rusya, AB için önemli bir petrol ve doğal gaz tedarikçisi ülke durumundadır. Tersine olarak Rusya için de AB ile yapmakta olduğu enerji ticareti hayati önem arz etmektedir. Bilindiği üzere Rusya’nın önemli girdisini, petrol ve doğal gaz satımından gelen gelir oluşturmaktadır. Bu bağlamda, Rusya ile AB arasındaki enerji ticareti halen her iki taraf içinde vazgeçilmezlik ifade etmektedir. 

Ancak Ukrayna ile ilgili olarak gerilimli şartların oluşmasıyla birlikte birçok ülke ve AB için enerji konusunda risk oluşmuştur. Dolayısıyla hem doğal gaz ve hem de petrol ve de türevleri için fiyat artışları söz konusu olmuş ve sonuçta enerji fiyatları 2021 sonbaharında hayli önemli bir artış trendi göstermiştir (Şekil 3). Ukrayna’da çatışmaların başlamasıyla ise enerji fiyatlarında artık takibi güç bir artış ve çalkantılı durumlar görülmeye başlanmıştır. Bu bağlamda, enerji krizi şartları ortaya çıkmıştır denebilir. Nitekim, birçok Avrupa ülkesinde doğal gaz sıkıntısı çekilmekte ve kısıntılardan bahsedilmektedir. Bu bağlamda da fiyatlar rekorlar kırabilmektedir. 

Her iki taraf da Ukrayna üzerinden oluşan sıcak çatışma şartlarında tedbir bağlamında çözümleri üretme yolunda bazı açıklamalar yapmış ve/veya yapmaktadırlar. Bu kapsamda olarak sıcak çatışmalar başlamadan önce Rusya Devlet Başkanı’nın (Kış Olimpiyatları nedeniyle) Çin’i ziyareti sırasında, Çin ve Rusya arasında yeni boru hatları tesisi ile enerji ticaretinin arttırılacağı açıklanmıştır. 

AB tarafı da Ukrayna’ya harekatın başlamasından sonra Rusya’ya enerji konusunda bağımlılığın azaltılması için LNG alımının artırılması,doğal gaz depolama kapasitelerinin yükseltilmesi ve yeni kaynak bölgelerinden (Norveç gibi) alımlara önem verilmesini gündemine almış ve ilgili resmi açıklamalar da yapılmıştır.

Bu bağlamda AB’nin ABD’den alacağı LNG miktarının arttırılacağı duyurulmuştur. Böylelikle Ukrayna olayları nedeniyle Rusya’dan tedarik edilen doğal gaz fiyatlarının artmasıyla AB için kıta dışından gelen (ve pahalı olan) LNG artık tercih edilebilir olmaktadır. Nitekim Şekil 4’ten görüldüğü üzere Avrupa doğal gaz ithalatında Ukrayna krizinin sıcak çatışma riskinin arttığı ve nihayet sıcak çatışmaların başlamasıyla (pahalılığına karşın) LNG olarak doğal gaz alımı hızlı artış göstermiş ve artık en önemli doğal gaz girdisini oluşturur hale gelmiş bulunmaktadır.

Sonuç

Yukarıda açıklananlar üzerinden enerji politik değerlendirme yapılırsa;dünya konjonktüründe dikkat çeken bir enerji-politik bölge olan Ukrayna bölgesi artık enerji kriz odağı olmuştur denebilir. Burada şunu belirtmek gerekir ki; enerji geçiş bölgesinde bulunan dolayısıyla enerji terminali olmuş ülkelerin enerji alıcısı olanlarla enerji kaynak tedarikini sağlayan ülkeler arasında dengeleri iyi gözetmesi gerekmektedir.

Bu bağlamda, daha önce (Ukrayna’nın AB’ye ve NATO’ya entegrasyonun gündemine gelmesinin) kendisi için “kırmızı çizgi” olduğunu beyan eden Rusya’nın, Ukrayna’nın batıya entegrasyon isteminde ısrar etmesiyle bölgeye müdahale etmiş bulunmaktadır. Bir başka deyişle,enerji talep edenlerle enerji arz edenler arasında (bir taraf lehine) tercih kullanmak isteyen bir enerji geçiş ülkesinin yaşadıklarına şahit olmaktayız.

ABD açısından bakıldığında; 2010’dan sonra bol miktarda çıkarttığı kaya gazını özellikle 2016’dan sonra LNG olarak satmak için pazar arayan bir ülke olduğunu hatırlamak yerinde olacaktır. Doğalgazın ve LNG’nin önemli bir pazarı AB olmaktadır. Ancak LNG fiyatı, boru hatları ile alınan doğal gaza göre hayli pahalı olduğundan AB yedekleme bağlamında bir miktar LNG alsa bile bu miktar zora girmiş olan ABD ekonomisi için yeterli olamamaktadır. Bu durumda ABD açısından, AB’nin boru hattı ile doğal gaz aldığı ana arterde sorun anlamına gelen Ukrayna’da yaşanan olaylar önemli ölçüde yararına olmaktadır. 

Nitekim ABD, Ukrayna’da sıcak çatışmalar başlamadan önce savaşı adeta teşvik eder bir strateji izlemiştir. Keza Ukrayna’ya verdiği silah desteğinin de sıcak çatışmayı hızla kesecek (örneğin hava savunma sistemleri ve uçak temini vb. gibi) elemanlar olmayıp, uzun soluklu direnişi destekleyecek mahiyette savunma silahları olduğu gözlenmektedir. Bir başka deyişle, Ukrayna’da sıcak çatışmanın varlığı, AB’nin ABD’den LNG alımını arttırdığı gibi LNG terminallerinin ve ilgili depolama tesislerinin yapılması için gerekli olan zamanı da kazandırıyor olmaktadır.

Rusya açısından olaya bakıldığında; bir enerji geçiş ülkesi olan Ukrayna’da etkin olma ve terminal bölgesine kesin hâkim olma fırsatını yakalamıştır. Bu amacına (süre uzasa da) ulaşacakmış gibi görünmektedir. İlaveten harekatın gidişatı Rusya’nın, Karadeniz’deki Ukrayna kıyı bölgesine hâkim olacağı izlenimini vermektedir (Şekil 1). Bu durumda ise,Ukrayna MEB’inde var olduğu düşünülen petrol ve doğal gaz rezervlerine ilişkin olarak egemen olabilecektir. Keza Karadeniz H2S rezervi için de önemli ölçüde söz sahibi olabilecektir. Dolayısı Rusya hedeflerine bu bağlamda da ulaşabilecektir denebilir.

Ayrıca, uygulanan ekonomik yaptırımlar kendisi için farklı konularda sorun yaratıyor olsa da ve de eskisi kadar doğal gaz satamıyor olsa da Ukrayna olayları nedeniyle doğal gaz fiyatları rekor seviyelere çıkmış olduğundan, yaptırım uygulanmayan bankaları üzerinden ödemelerini alabilmektedir. Böylelikle daha az doğal gaz satarak hemen aynı miktar kazancı sağlayabilmektedir. 

AB açısından olaya bakıldığında ise LNG’ye yönelmesi onu ekonomiklik konusunda zora sokabilecektir. Ekonomik açıdan pandemi döneminin yarattığı dar boğazdan henüz çıkamamışken pahalı enerji temini durumunda kalmıştır. Dolayısıyla önümüzdeki zaman sürecinde AB içinde sorunlar yaşanabilecektir. Ancak, doğal gaz teminindeki yaşanan bu sorunlu durum, hayata geçirmeye çalıştığı “Avrupa Yeşil Mutabakatı” için uygun ortamı da yaratmış olmaktadır. Burada şunu da belirtmek yerinde olur ki; yaşanan bu enerji krizi uzarsa ve göçmen sayısı düşünülenden fazla artarak sorunlara neden olursa, o zaman AB içinde büyük bir ekonomik kriz tetiklenebilir. Bu durumda da ekonominin yanı sıra sosyal ve siyasi çatlamalar görülebilir. O zaman “Avrupa Yeşil Mutabakatı” için gerekli yatırımların yapılabilmesi de riske girebilir.

Türkiye açısından konu ele alındığında; Türkiye’nin halen yürütmekte olduğu Ukrayna’da yaşanan sıcak çatışmaya taraf olan ülkelere eşit mesafede durma stratejisine devam edilmesi halinde, Türkiye’nin bazı kazanımları söz konusu olabilecektir. Özellikle enerji politik açıdan Türkiye için olumlu sonuçlara ulaşılabileceği söylenebilir. Konuya ilişkin bazı işaretler şimdiden kendini göstermiştir. Bu bağlamda, Türkiye’nin var olan enerji hatlarına yenilerinin eklenmesi ve/veya var olanlara yenilerinin bağlanması söz konusu olabilecektir. Zira Ukrayna’daki ana arter enerji hatlarına alternatif oluşturabilecek enerji hatlarının önemli bir geçiş bölgesi, jeopolitiğinin gereği olarak Türkiye olmaktadır.

Ukrayna’da yaşananların, kaybedeni (maalesef) Ukrayna olacak gibi görünmektedir. Hemen görüldüğü üzere birçok yönden kayıp yaşamaktadır ve yaşamaya devam edeceği izlenimi edinilmektedir. Enerji politik açıdan da güvenilir enerji geçiş bölgesi olma şartlarının büyük ölçüde riske girmiş olduğu söylenebilir.

Tüm bu değerlendirmelerden sonra, Ukrayna’da yaşananların arka planında yer alan enerji politik metaforların yadsınamaz boyutlarda olduğu görülmektedir. Yazık ki, enerji politik açıdan bakıldığında; dünyada oluşturulmak istenen yeni enerji politik düzen ve dengeye ilişkin olarak Ukrayna’daki sıcak çatışma şartlarının uzayacağı izlenimi edinilmektedir. Bununla beraber Ukrayna olaylarında etkinliği olan aktörlerin alacağı inisiyatifler, bazı belirsizlikler içerse de riskli şartları da oluşturarak sadece enerji politik değil sosyoekonomik ve siyasi sorunları betimleyebilecek niteliktedir denebilir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img

BUNLARI DA OKUYUN