Günümüzde, Türkiye ile Endonezya arasındaki ilişkilerin hayli ileri boyutlara evrildiği gözlemlenmektedir. Özellikle içinde bulunduğumuz 2025 yılı içinde ilgili diplomatik görüşmelerin hayli yoğunluk kazanmış olduğu dikkat çekmektedir.
Şöyle ki; Şubat 2025 başında Türkiye Cumhurbaşkanının Endonezya’yı ziyaret etmesi ve enerji konusu da dahil olmak üzere birçok alanda işbirliği mutabakatlarının imzalanması ile yılın ilk teması sağlanmıştır. Nisan 2025’te de Endonezya Devlet Başkanı, Türkiye’ye iade-i ziyarette bulunmuş ve yine anlaşmaların imzalanmasıyla ilişkiler daha da ileri seviyelere taşınmıştır. Son olarak ise Haziran 2025’te Endonezya’da, Türkiye’nin geliştirdiği milli muharip uçak olan KAAN’a ilişkin olarak 48 adetinin Endonezya’ya ihracı konusunda önemli bir anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmanın, aynı zamanda Türkiye’den Endonezya’ya havacılık alanında teknoloji transferini de kapsadığı ifade edilmektedir.
Bilindiği üzere KAAN, Türkiye’nin milli bağlamda ürettiği “5. Nesil Muharip Uçağı” olup yüksek manevra kabiliyeti, düşük görünürlük, sensör füzyonu, hava-hava ve havadan yere hakimiyet özellikleri ile ileri teknoloji ürünü bir savaş uçağı niteliği taşımaktadır. 21 Şubat 2024 tarihinde ilk uçuşunu, 6 Mayıs 2024’te ise ikinci test uçuşunu başarı ile gerçekleştirmiştir. 2028 yılına kadar 20 adet KAAN Muharip Uçağının Türk Hava Kuvvetleri envanterine girmesi planlanmaktadır.
Hal böyleyken, KAAN muharip uçağının ilk uçuşundan itibaren 1,5 yıl geçmeden Endonezya ile böylesi kapsamlı bir anlaşmanın imzalanması iki ülke arasındaki ilişkilerin derinliğini göstermektedir denebilir. Gerçekte, Endonezya ve Türkiye arasındaki ilişkiler hayli eskilere dayanmaktadır.
Bu bağlamda Endonezya ile Türkiye arasındaki ilişkiler, tarihi bağlar ve stratejik ortaklık temelinde şekillenmiştir. İki ülke için söz konusu diplomatik ilişkilerin geçmişi 1950’li yıllara kadar dayanmaktadır. Türkiye’nin Cakarta Büyükelçiliği 1957 yılında faaliyete geçmiştir. 2011 yılından itibaren ise ülkeler arasında imzalanan bildiriyle ilişkiler stratejik ortaklık seviyesine çıkarılmıştır. Bu bağlamda olmak üzere Endonezya ile Türkiye ilişkileri “Dost Ülke” kapsamında olup bu ülkeyle Türkiye arasında farklı açılardan ileri derecede yakınlık tesis edilmiş bulunmaktadır. Nitekim, Türkiye ve Endonezya, BM, İslam İşbirliği Teşkilatı, G20, D-8 ve MIKTA gibi çok taraflı platformlarda iş birliğini de sürdürmektedir.
İmzalanan son anlaşmalarla sadece ekonomik değil enerji konusunda da ileri işbirliği konusunda mutabakata varılmış bulunmaktadır. Ancak, öncelikle Endonezya’yı daha yakından tanımak yerinde olacaktır.
Endonezya
Endonezya, 2 Milyon km2 yüzölçümü üzerinde 280 Milyon mertebesinde bir nüfusa sahip olan dünyanın en kalabalık 4. ülkesi ve aynı zamanda en kalabalık Müslüman ülkesi durumundadır. Müslümanlar (% 87 gibi) çok önemli bir çoğunluğa sahip olmakla beraber ülkede Hıristiyan, Budist, Hindu vb. gibi dinlere mensup nüfus da bulunmaktadır. Bu bağlamda tahmin edilebileceği üzere, ülkede çoğu yerli halk grupları olan farklı etnisite yapıları da bulunmaktadır.
Bir adalar ülkesi olan Endonezya, yaklaşık 17 bin adadan oluşmakta olup bu adaların en büyükleri; Sumatra, Cava, Sulavesi ile kısmen Borneo ve kısmen Yeni Gine olmaktadır. Endonezya’nın nüfusunun yarıdan fazlasının üzerinde yaşadığı, dünyanın en kalabalık adası olan Cava adasında ülkenin başkenti Cakarta da yer almaktadır (Şekil 1).

Şekil 1 Endonezya
İnsanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden biri olarak kabul edilen bu bölge, dünyanın stratejik deniz yollarından birinin üzerinde olması nedeniyle hayli uzun bir süredir ileri ölçüde önem taşıyan bir konuma sahip bulunmaktadır.
M.S. 7. ve 8. yüzyıllarda Budistlerin etkin olduğu bölgede 13. Yüzyılda Müslümanlığın yayıldığı görülmüştür. 1511’de Portekiz’in Malakka bölgesini işgal etmesini takiben İspanya, Hollanda ve İngilizler bölgeyi istilâ etmişler ve sömürgeleştirmişlerdir. 20. Yüzyılda Hollanda’ya karşı başlayan mücadele, II. Dünya savaşı sonrasında hızlanmış ve 1950 yılında Endonezya Cumhuriyeti adıyla bir devlet kurulmuştur. 1962 yılında Yeni Gine’nin batısının da kurtarılmasıyla ülkenin sınırları önemli ölçüde betimlenmiştir.
Endonezya’nın Ekonomik ve Enerji Politik Önemi
Endonezya Güneydoğu Asya’nın en büyük ekonomisi olarak görülmektedir. G-20 üyesi olan ülke, yükselen piyasa ekonomilerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda, kişi başı gelirin 15 bin USD üzerinde olduğu ve 1 trilyon doları aşan milli geliri ile dünyanın önde gelen ekonomilerinden biri durumundadır. Ülkede tarım, sanayi, turizm, imalat ve hizmet sektörleri gelişmiştir ve 130 milyona yaklaşan iş gücü ile önemli bir insan kaynağına sahip bulunmaktadır.
Önemli bir uluslararası ticaret oyuncusu olarak nitelenmektedir. İhracatında palm yağı, kömür ve elektronik ürünler öne çıkmaktadır. Bu bağlamda Endonezya, dinamik bir ekonomiye sahiptir denebilir.
Yer altı ve yer üstü zenginlikleri açısından hayli zengin bir ülkedir. Çeşitli madenleri mevcut olup kalay, petrol, doğalgaz, kömür, boksit, manganez, altın ve gümüş yatakları dünya rezervleri arasında önemli yer işgal etmektedir. İlaveten nikel, bakır ve iyot ile tuz da zenginlikleri arasındadır.
Enerji politik açıdan doğal gaz rezervleri önemlidir. Borneo Adasının doğusunda yer alan Doğu Kalimantan (Şekil 1) açıklarında 140 Milyar m3, yine Doğu Kalimantan’daki Mahakam mevkiinde 60 Milyar m3’ün üzerinde rezervi bulunduğu bilinmektedir. Son olarak keşfedilen Sumatra’nın kuzeyindeki Andaman Denizi bölgesinde (Şekil 1) 2 Trilyon m3’den fazla doğal gaz rezervi olduğundan bahsedilmektedir.
Endonezya Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra 2016 yılına kadar ülke, dünyanın petrol ihracatçısı ülkeleri arasındayken (21. Yüzyılda petrol üretiminin düşmeye başlaması ve iç tüketimin de artmasıyla) günümüzde (net değerlendirme bağlamında) petrol ithalatçısı ülke haline gelmiş bulunmaktadır.
Endonezya ayrıca (2016 yılı itibariyle) 24.910 milyon ton kanıtlanmış kömür rezervi ile dünyanın en büyük kömür üreticileri arasında yer almaktadır. Aynı zamanda dünyanın en büyük kömür ihracatçılarından biri durumundadır. Bu bağlamda kömür santralları ülkede kullanılan önemli enerji santrallarıdır.
Bununla beraber, Endonezya, temiz enerjiye geçişi hızlandırmak için milyarlarca dolarlık anlaşmalara imza koymuş bulunmaktadır. Aynı zamanda 2050 yılına kadar tüm elektrik üretim sektörünü “Net Sıfır Karbon Emisyonu”na ulaştırmayı da hedeflemektedir.
Enerji politik açıdan Endonezya’nın sahip olduğu enerji kaynağı rezervleriyle birlikte sahip olduğu düşünülen rezerv potansiyelleri de önem arz etmektedir. Endonezya aynı zamanda LNG ihracatı açısından da önem taşıyan bir ülkedir.
Türkiye ile Endonezya arasında Enerji ve Doğal Kaynaklar Alanında da Mutabakat Zaptı imzalanmıştır. Bu hususun iki ülke ilişkilerini pekiştirici yönde etkisinin olacağı ifade edilmektedir.
Sonuç
Yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda, hayli uzun bir süredir diplomatik ilişkilerini sürdürmekte olan Türkiye ve Endonezya arasındaki işbirliği, 2025 yılı itibariyle daha da yoğunlaşmış ve imzalanan anlaşmalarla ileri seviyelere taşınmıştır.
Burada şunu belirtmek de yerinde olacaktır ki; Türkiye’nin mühendislik bağlamında ilk yerli ve milli haberleşme uydusu olan TÜRKSAT 6A’nın Nisan 2025 sonu itibariyle (Cumhurbaşkanı’nın katılımıyla yapılan bir törenle hizmete alınarak) görevine başlamış olması da Endonezya ile ilişkilerde olumlu rol oynayacak bir hususu oluşturmaktadır. Söz konusu bu uydunun etkileşim sahasının Güney ve Güneydoğu Asya olması ve Endonezya’yı da kapsamı alanına alıyor olması ilişkilerin daha da artmasına olanak sağlayabileceği söylenebilir.
Türkiye’nin enerji ticaretinin nispeten limitli olduğu Güney Asya ve Güneydoğu Asya ülkeleri ile ticaret, enerji konusuyla birlikte birçok konuda artabilecek ve iletişim bu bağlamda TÜRKSAT 6A’nın kullanımı ile daha kolay ve rahat sağlanabilecektir. Burada özellikle LNG ticareti önem kazanabilecektir denebilir.
Ayrıca, bu yıl başında Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Endonezya’yı ziyareti ve enerji konusu da dahil olmak üzere birçok alanda işbirliği mutabakatlarının imzalanması ve de Endonezya Devlet Başkanı’nın da Türkiye’ye Nisan 2025’te iade-i ziyarette bulunması ve yine Haziran 2025 başı itibariye Milli Muharip uçak KAAN ile ilgili anlaşmaların imzalanması ile TÜRKSAT 6A’nın devreye girmesinin zamanlamasının örtüşüyor olması da dikkat çekmektedir.
Fazla olarak 13 Haziran 2025’te İsrail’den İran’a başlatılan hava saldırıları nedeniyle İran’ın karşı bir hamle olarak Hürmüz Boğazı’nı kapatma veya geçişleri engelleme gibi bir riskin baş göstermesiyle Güneydoğu Asya bağlantılı LNG trafiği ve enerji ticaretinin (Körfez bölgesine göre) öne çıkması artık çok muhtemel bir gelişme olarak görülebilmektedir. Bu da, Endonezya ile olan ilişkilerin ehemmiyetini öne çıkaran bir unsur olabilecektir. İlaveten Andaman Denizinde var olduğundan bahsedilen enerji rezervlerinde Türkiye’nin de etkinliğinin bu bağlamda sağlanabilmesi olasılıklar arasında düşünülebilir.
Öz olarak ifade edilmek istenirse; Türkiye için “Dost Ülke” nitelemesiyle anılan Endonezya ile imzalanan anlaşmalar ve gelişen konjüktürel durumlarla iki ülke arasındaki işbirliği ve mutabakatlar farklı alanlarda olduğu gibi enerji konusunda da yeni ufukların açılması ve ilgili ticaretin ve ilgili faaliyetlerin artması beklenti doğrultusunda öngörülmektedir.