27.3 C
İstanbul
Pazar, Ağustos 17, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 78

2020 yapay zeka yılı olacak

Nutanix’in 2020 öngörülerine göre abonelik modeli endüstri normu haline gelirken, yapay zeka (AI) destekli otonom veri merkezleri yaygınlaşacak.

Kurumsal bulut hizmetlerinde endüstrinin lider şirketi Nutanix’in (NASDAQ: NTNX) üst düzey yöneticileri, önümüzdeki yıl endüstrinin geleceğine yön verecek konu başlıklarına dair öngörülerini paylaştı. 2020 yılında hibrit bulut yatırımları devam ederken, akıllı bulut stratejileri, blockchain ve yapay zeka destekli otonom veri merkezleri öne çıkan akımlar olarak kurumların gündeminde üst sıralarda yer alacak. 

Nutanix Kurucu Ortağı ve CEO’su Dheeraj Pandey, paylaştığı 2020 öngörüsünde yalnızca bulut sağlayıcılar için değil, bilgi teknolojileri endüstrisinin tamamında abonelik modelinin bir norm halini alacağını ifade etti. Pandey, “2020 yılında daha fazla sayıda kurum, müşterilerinin büyüyen ihtiyaçlarına uyum sağlayacak uygun ve özelleştirilebilir abonelik planları sunmak üzere uzun vadeli yatırımlara devam edecek. Abonelik modeli sadece hizmet sağlayıcılar tarafından özendirilmekle kalmayacak, müşteriler de bu iş modelinden büyük fayda sağlayacak” dedi.

Pandey, blockchain özelinde şu öngörüleri paylaştı: “Blockchain dijital işlemlerin doğasını değiştirecek. 2020 yılında daha çok kurumun operasyonel verimini artırmak ve hata oranını azaltmak için dijital işlemlerde blockchain kullandığını göreceğiz. İşlemlerin optimizasyonuyla blockchain kurumların daha verimli hizmet sunmasına ve müşterileri için değer yaratmasına yardımcı olacak.” 

2020’de hibrit bulut yatırımları, kurumlar için öne çıkacak başlıklardan bir diğeri. Nutanix CTO’su Rajiv Mirani, kurumların buluta özel veya geleneksel tüm iş yükleri için özel ve genel bulut ortamlarında daha fazla uyumluluğa ihtiyaç duyduklarının altını çizdi. “Müşteriler mevcut uygulamalarını yeniden düzenlemeye ve kurgulamaya ihtiyaç duymaksızın, iş yükünden ve konumdan bağımsız yazılımlar sunan hizmet sağlayıcıları arayışı içinde.” diyenMirani, 2020’de bilgi teknolojileri liderlerini bekleyen en önemli problemlerden birinin veri taşınabilirliği olduğunu söyledi. Mirani, uyumluluğa dair kurallar ve CCPA ve GDPR gibi veri koruma kanunlarıyla birlikte, kurumlar için en önemi konulardan birinin bulutlar arasında hareket eden verinin uygun şekilde işlenmesini sağlamak olduğunu ifade etti. 

Rajiv Mirani ayrıca 2020 yılının yapay zeka (AI) destekli otonom veri merkezlerinin yükselişine şahitlik edeceğini söyledi. Böylece otomasyona olan talebin artmasıyla özel bulut, genel buluta yaklaşarak gelişimini sürdürecek. 

Nutanix Türkiye Ülke Müdürü Tarık Ertuğrul, dijital dönüşüm, bilgi teknolojileri altyapısında maliyetlerin düşürülmesi, verimliliğin artırılması ve esnekliğin sağlanmasının kurumlar açısından daha kritik ve öncelikli hale geldiğini söyledi. Ertuğrul, “Nutanix, yazılımla şekillendirilen mimari ve bulut konseptini bir araya getirerek kurumlara dijital dönüşüm yolculuklarında yardımcı oluyor. Geçenlerde yayınlanan IDC araştırması Nutanix’in bilgi teknolojileri altyapı maliyetini yüzde 39 azalttığını, operasyonel giderlerde yüzde 60 tasarruf sağlayarak verimliliği artırdığını ve sunduğu esnek altyapı sayesinde çeviklik sağladığını gösteriyor” dedi. 

Akfen Holding 150 milyon TL’lik tahvil ihracı yaptı

Türkiye’nin önde gelen yatırım gruplarından Akfen Holding’in yurtiçindeki kurumsal yatırımcıların yanı sıra nitelikli bireysel yatırımcılara yönelik çıktığı 100 milyon TL’lik tahvil ihracı gelen yoğun taleple 150 milyon TL’lik satış ile tamamlandı. Bir tahvil ihracında daha gördüğü taleple planlanan satıştan daha fazlasını gerçekleştirme başarısı gösteren Akfen Holding, 2010 yılından bu yana hayata geçirdiği onuncu tahvil ihracı ile toplam 1,58 milyar TL’lik satışa ulaştı.

Tahvil ihracı hakkında bilgi veren Akfen Holding Finanstan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı (CFO) Gülbin Uzuner Bekit, “Piyasalarda faiz oranlarının yatırımcılar için cazibesini kaybetmeye başladığı bugünlerde, tahvil ihracımızla kurumsal yatırımcıların yanısıra daha çok sayıda nitelikli bireysel yatırımcılara da ulaşmayı hedefledik. Daha geniş tabanlı yatırımcı katılımını sağlamak amacıyla gelen yüksek talebi karşılayarak, onuncu tahvil ihracımızı başarıyla gerçekleştirdik” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin önde gelen yatırım gruplarından Akfen Holding’in 100 milyon TL’lik tahvil ihracı yatırımcıların yoğun talebiyle karşılaşınca 150 milyon TL’lik satışla sonuçlandı.

Akfen Holding’in 600 milyon TL tutarındaki ihraç tavanı kapsamında 100 milyon TL tutarında, 2 yıl vadeli, ilk kupon için %13,00 yıllık basit getiri, kalan diğer kuponlar için BİST TRLEF Endeks Değişimi + 200 bps ek getiri faiz/getiri oranındaki tahvil ihracı OYAK Yatırım aracılığıyla gerçekleştirildi. 100 milyon TL olarak planlanan tahvil ihracında çok sayıdaki yatırımcıların yoğun ilgisiyle 150 milyon TL’lik satış yapıldı. 2010 yılından bu yana 10 yılda onuncu tahvil ihracına çıkan Akfen Holding bu işlemlerin sonunda1,58milyar TL’lik ihraca imza attı.

Dr. Bekir Pakdemirli: Yatırımcının önünü açmalıyız

GYODER Yüksek İstişare Kurulu toplantısı, Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli ile Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Dr. Nureddin Nebati’nin katılımıyla gerçekleşti.‘Yatırım Ortamının İyileştirilmesi’ başlığı altında düzenlenen toplantıda konuşan, Tarım ve Orman Bakanı Dr.Bekir Pakdemirli,“Yatırımın önündeki engelleri mutlaka kaldırmalı, yatırımcının önünü açmalıyız” dedi. Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Dr. Nureddin Nebati ise sektör temsilcilerine “Lütfen hesabınızı kitabınızı YEP’e göre yapın” diye tavsiyede bulundu. 

GYODER’in, ‘Yatırım Ortamının İyileştirilmesi’ başlığı altında düzenlediği 2020 yılının ilk Yüksek İstişare Kurulu toplantısı, Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Dr. Nureddin Nebati ve Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey’in katılımıyla 3 Şubat Pazartesi akşamı Radisson Blu Hotel Vadistanbul’da düzenlendi. GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Feyzullah Yetgin, GYODER Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Dr. Avni Çelik, GYODER Yüksek İstişare Kurulu ve GYODER Yönetim Kurulu Üyelerinin bir araya geldiği toplantıda, gayrimenkul sektörünün son durumu değerlendirildi, çözüm önerileri ve Bakanlıkların sektöre yönelik yürüttüğü çalışmalar ele alındı. 

Yatırımcının önünü açmamız gerekiyor

Türkiye’de hala sermaye birikimi ile ilgili problem olduğunu belirten Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli,“Yatırımın önündeki engelleri mutlaka kaldırmamız, yatırımcının önünü açmamız gerekiyor. 21. yüzyılda Türkiye, bölgenin zenginliğinden daha fazla pay alacak bir ülkedir. Bütün istatistikler bize Türkiye’nin önünde önemli bir engel olmadığını söylüyor. Türkiye, İş Yapma Kolaylığı Endeksinde 10 sıra yükseldi. 2017’de 69, 2020 yılında 33’üncü sırada yer alıyorduk. Yeni alınan kararlar ve atılan adamlarla 2020’nin sonunda 33’üncü sıranın altına inmeyi bekliyoruz” dedi. 

Yabancı yatırımcıya vatandaşlık verilmesi doğru bir adım

Tarım Orman Şurası Eylem Planı’nda yer alan 38 maddeden üç maddenin detaylarını sektör temsilcileri ile paylaşan Tarım ve Orman Bakanı Dr. Pakdemirli, “Tarım ve orman ürünlerinde ‘markalaşma’ konusunda dünya ile entegre olmamız gerekiyor. O yüzden 250 bin dolarlık gayrimenkul alan yabancı yatırımcıya vatandaşlık hakkı tanınması doğru bir adımdır. Bizim caddelerimizde de dünyanın her yerinden insanlar dolaşmalı. Böylece sizin ürettiğiniz konutlar, işyerleri, AVM’ler satılsın ve bu gayrimenkuller dünyada para ödemeye hazır kitle tarafından alınsın. Biz 4 saatlik uçuş mesafesinde dünya nüfusunun yüzde 40’ına yakın bir konumdayız. Dünyanın en büyük havalimanına sahibiz. 21. yüzyılda bölgenin zenginliğinden pay almamız lazım. Ülke olarak çok büyük potansiyele sahibiz” diye konuştu.

Limak söylemden eyleme geçiyor

Çevre ve toplumsal sorumluluk bilinciyle, faaliyet gösterdiği tüm alanlarda pozitif etki yaratmayı hedefleyen Limak Şirketler Grubu’nun sürdürülebilirlik stratejisi ve hedeflerinin devamı niteliğinde olan “Daha İyi Bir Dünya İçin Söylemden Eyleme” raporu yayımlandı.

Kurucu değerleri ve çalışma ilkeleri ile sürdürülebilirliği önceliklendiren Limak Şirketler Grubu, faaliyet gösterdiği tüm sektörlerde geçerli olan iş anlayışını, günümüz küresel hedefleri ile de uyumlu olacak şekilde sürdürülebilir ve insani gelişime odaklı, refahın yaygınlaştırılmasını önceliklendiren, gezegen merkezli, adil paylaşımcı bir yaklaşımla kurguluyor. Bu bakışla, yeni dönem sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında hazırlanan “Daha İyi Bir Dünya İçin Söylemden Eyleme” başlıklı rapor, sürdürülebilirlik anlayışını, söylemden eyleme dönüştüren Limak’ın faaliyet gösterdiği tüm sektörlerde 2015 yılından bu yana gerçekleştirdiği projeleri değerlendirerek, paylaşılmasını amaçlıyor.

Limak’ta 2015 yılından bugüne,sürdürülebilirlik odağında 516 proje hayata geçirildi. 

“Daha İyi Bir Dünya İçin Söylemden Eyleme”, Limak’ın faaliyet gösterdiği inşaat, altyapı, çimento, turizm, gıda, enerji sektörleri ile Limak Vakfı’nın 2015 yılından bugüne, tamamladığı ve devam eden sürdürülebilirlik projelerinin kapsamlı bir değerlendirmesini içeriyor.

Sürdürülebilir gelişim ve kalkınmanın, tüm paydaşların katılımı ile mümkün olabileceğine inanan Limak, iş ortaklarından ve tüm paydaşlarından başlayarak, küresel amaçlar ile uyumlu sürdürülebilirlik anlayışının yaygınlaştırılması için, aktif bir rol almayı kendisine görev biliyor. Tüm işbirliklerinde, Limak değer ve ilkelerinin korunmasını esas alırken, Birleşmiş Milletler (BM)Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın ve BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin yaygınlaştırılmasına öncelik veriyor.17 küresel amaçtan oluşan bir eylem çağrısı niteliğindeki Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları; yoksulluğu ortadan kaldırmak, gezegenimizi korumak, tüm insanların barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak, küresel ve yerel sürdürülebilir kalkınma uygulamalarına bir çerçeve oluşturmak amacıyla 2030’da tamamlanacak bir yol haritası ortaya koyuyor. Bu misyonun somut göstergelerinden biri olan “Daha İyi Bir Dünya İçin Söylemden Eyleme” raporunun hazırlanması sürecinde, Haziran – Ağustos 2019 arasında, Limak Vakfı ile inşaat, altyapı, çimento, turizm, gıda, enerji sektörlerinden yetkili toplam 100kişinin katılımıyla, 50 saati aşan bilgilendirme toplantıları ve eğitimler gerçekleştirildi. Bu toplantılarda Limak’ın 2015-2019 yılları arasında tamamlanan ya da devam eden proje, uygulama ve iyileştirme çalışmalarından iyi örnekler; ekonomik, çevresel, sosyal etkilerine göre ve Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları çerçevesinde analiz edilerek durum tespiti gerçekleştirildi.

Rapor çıktılarının küresel boyutta hem sektörel, hem Limak Şirketler Grubu özelinde analiz edilerek, sürdürülebilir iş modeli içerisinde tüm sektörlerde stratejik kararlara destek olması hedefleniyor.

Çalışma kapsamında raporlanan ve sürdürülebilirliği odağına alan 516 proje tespit edildi. Söz konusu projeler 3 temel boyutta değerlendirildi: 

1. BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile uyum;

2. Ekonomik, çevresel ve sosyal analiz; 3. İnsani hedefler, refah hedefleri, gezegen hedefleri,barış ve ortaklıklar. 

Ayrıca rapor, 2014 yılından bugüne Limak Şirketler Grubu’nun imzacısı olduğu BM Küresel İlkeler Sözleşmesi prensiplerine uyumla ilgili örnekleri de içeriyor.

Ebru Özdemir: “Gerçekleştirdiğimiz projelerin sürdürülebilirlik performansları ayrıca BM Küresel İlkeler Sözleşmesi uyumluluğu çerçevesinde analiz edildi. Bu noktada rakamlara baktığımızda, küresel söylemle uyumlu bir performansa imza atarak, anlayışımızı eyleme geçirdiğimizi büyük bir mutlulukla paylaşmak istiyorum.”

Rapora ilişkin Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir,“Daha İyi Bir Dünya İçin Söylemden Eyleme ana başlığıyla yayımladığımız bu rapor, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları perspektifinden, sürdürülebilirliği odağına alan bir yaklaşımla, farklı sektörlerde faaliyet gösteren Limak Şirketler Grubu’nun kapsamlı bir değerlendirmesi niteliğinde. Raporumuz, grubumuzun faaliyetleri, hizmetleri, yönetim anlayışı, sürdürülebilirlik kapsamında yaptığı çalışmalar hakkında bilgi vermek amacıyla BM Küresel İlkeler Sözleşmesi doğrultusunda verdiğimiz taahhütleri, kapsadığı dönem içerisinde gerçekleştirdiğimiz iyileştirmeleri ve hayata geçirdiğimiz projeleri de yansıtıyor. 2015- 2019 dönemi içerisinde hayata geçirdiğimiz ve sayısı 516’yı bulan projelerimizi kapsayan bu geniş envanter çalışmasında, gerçekleştirdiğimiz projelerin sürdürülebilirlik performansları Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın yanı sıra BM Küresel İlkeler Sözleşmesi uyumluluğu çerçevesinde de analiz edildi. Bu noktada rakamlara baktığımızda, küresel söylemle uyumlu bir performansa imza atarak, anlayışımızı eyleme geçirdiğimizi büyük bir mutlulukla paylaşmak istiyorum” dedi.

Rosatom ve Akkuyu tedarikçilere seminer verdi

Enerji Dünyası’nın medya sponsorluğunda gerçekleştirilen 7. Uluslararası Nükleer Enerji Zirvesi NPPES-2020 kapsamında Akkuyu NGS projesinin tedarikçileri için bir seminer düzenledi. ROSATOM Devlet Nükleer Enerji Şirketi ve AKKUYU NÜKLEER A.Ş. seminerde tedarikçilere sunum yaptılar.

Seminere Rosatom şirketinin Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Aleksandr Voronkov, Rusatom Energy International A.Ş.(REIN A.Ş.) Ticaret Müdürü Arseniy Titov, AKKUYU NÜKLEER A.Ş. İnşaat Bölüm Müdürü Denis Sezemin, Rosatom şirketinin Mühendislik Grubunda yer alan İK ASE A.Ş.’nin temsilcileri, İnşaat İşleri Bölümü Sözleşme Yöneticisi Igor Yusupov, İnşaat İşleri Bölümü Satın Alma Yöneticisi Olesya Zolotareva konuşmacı olarak katıldı. Ayrıca Dünya Nükleer Derneği (WNA) Kıdemli Danışmanı Philippe Costes ve İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü Nükleer Araştırmalar Yenilenebilir Enerji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Üner Çolak seminerde konuşmalarını sundu.

Seminerin pratiğe dayalı oturumlarında, AKKUYU NÜKLEER A.Ş. temsilcileri ve proje yüklenicisi olan TİTAN-2 A.Ş. ile IC İÇTAŞ İNŞAAT A.Ş. ortaklığıyla kurulan şirketin temsilcileri tedarik zinciri ile çalışma, satın almayı yerelleştirme ve Akkuyu NGS projesinin Türk tedarikçi firmalarıyla çalışmanın uygulamalı örnekleri hakkında bilgi verdi. Kâr amacı gütmeyen kuruluş olan Rosatom Kurumsal Akademisinin Kalifiyeli Sipariş ve Yolsuzlukla Mücadele Eğitimi Bölüm Başkanı Natalya Medvedeva ise katılımcılara nükleer sanayi tedarikçisi olmak isteyen şirketlerin çalışanlarına yönelik Akademi temelinde eğitim fırsatlarını tanıttı.

Özel oturumlarda, 2020 yılında Akkuyu NGS inşaat projesi kapsamında satın alma usulleri ve fiili satın alma programı, ihale belgelerini hazırlama ve ihaleye katılma kuralları gibi konular işlendi.

İnşaat çalışmaları sırasında genel amaçla kullanılan hazneleri tedarik etme ihalesini kazanan şirket olan EKE ENDUSTRI TESISLERI TAAH. VE TIC. A.S.’nin Yönetici Ortağı Damla Erdem, şunları kaydetti: «Şirketimizin ülkemiz için bir dönüm noktası olan Akkuyu NGS projesinin tedarikçisi olmayı başardığından dolayı bizler gurur duyuyoruz. Şirketimiz, 16 yıldır piyasada faaliyet göstermektedir, ancak ihaleye katılma şartları ve belgelerin fazlalığı başta bizler için zor bir hedef gibi gözüktü. Proje katılımcılarının verdiği açıklamalar, belgelerin hazırlanmasına yardımcı oldu. Başlangıç başarının yarısıdır ve şimdi Akkuyu projesinin diğer ihalelerinde de gücümüzü denemeye hazırız.

Kullanılmış nükleer yakıtların geri dönüşümünde kullanılan ekipmanları tedarik eden Türk GNA firmasının temsilcisi Onur Uztuğ, şunları söyledi: «B2B toplantısında, Akkuyu ihalelerine katılabilmek için belgelere ilişkin şartları ve ihale kuralları hakkında birçok yararlı bilgiyi elde ettik, etkileşim için gerekli olan bağlantıları öğrendik. Kullanılmış nükleer yakıtların geri dönüşümünde kullanılan sistem ve teknolojiler nükleer enerjiye fazla avantaj sağlayarak bu tür üretimi temiz ve güvenli bir hale getirirler. Akkuyu projesi için kullanılmış nükleer yakıtlarını geri dönüştürme alanındaki çözümler şimdilik uzun vadeli olarak görünüyor, ancak tedarikte yer alabilmemiz ve Akkuyu projesi için ekipmanlarımızı sunabilmemiz adına şimdi tanımaya karar verdik».

Türk SMS-TORK şirketinin Pazarlama ve Satış Müdürü Ömer Kaya ise şunları ifade etti: «Tedarikçiler için düzenlenen seminere katılmak bizim için çok faydalı oldu. Şirketimiz zaten teknik denetim aşamasını geçti, ancak proje katılımcılarıyla doğrudan iletişim kurmamız gereklidir. 5 yıl boyunca projenin satın alma süreçlerini özenle takip ediyoruz ve son 2-3 yıldır tedarikçiler için yapılan seminerlere düzenli olarak katılıyoruz. Bu yıl düzenlenen seminerin en yoğun içerikli ve bilgilendirici olduğunu, Titan-2 A.Ş. ile IC İçtaş İnşaat A.Ş. ortaklığıyla kurulan şirketin temsilcileriyle bir araya geldiğimizi ve gerekli tüm bilgileri ilk ağızdan aldığımızı belirtmek isterim».

İki gün boyunca, seminere 200’den fazla NPPES delegesi, Türk ve yabancı tedarikçi şirketlerinin ve nükleer sanayi işletmelerinin temsilcileri katıldı.

Çalışma programı kapsamında, yaklaşık 50 Türk ve yabancı şirket ile AKKUYU NÜKLEER A.Ş. ve ‘TİTAN-2 IC İÇTAŞ İNŞAAT’ ortak girişiminin satın alma bölümü uzmanlarıyla B2B formatında 198 ikili toplantı planlandı.

Rosatom Devlet Nükleer Enerji Şirketi ve AKKUYU NÜKLEER A.Ş. zirvenin ana ortakları oldu ve katılımcılara Rosatom’un enerji ve enerji dışı teknolojilerdeki gelişmiş çözümlerini sundukları NPPES-2020 Fuarına da katıldı. Stant ziyaretçilerine, çok dilli akıllı ekranı kullanarak Rosatom’un faaliyetleri ve Şirketin uluslararası projeleri hakkında bilgi edinme imkânı sunuldu. Rosatom ve AKKUYU NÜKLEER A.Ş. çalışanları konuklara VVER-1200 tipi 3+ nesil reaktör teknolojisi dâhil olmak üzere, Akkuyu NGS projesinde kullanılan güvenlik sistemlerinin özellikleri ve projenin ilerleyişi hakkında bilgi verdi.

NPPES-2020 Fuarında, 121 Türk şirketinin ve Rusya, İspanya, Fransa, Almanya, Ukrayna, İngiltere, Macaristan, Finlandiya, ABD, İsviçre ve diğerleri de dâhil olmak üzere 17 ülkenin standı yer aldı. NPPES-2020 zirvesine toplamda 1900’den fazla delege ve konuk katıldı.

Koç Holding MLMM 4.0 ile atak yaptı

Tüpraş, Milli Eğitim Bakanlığı iş birliğiyle 4 ilde yer alan 30 ortaöğretim okulunda “Robotik Kodlama, Üç Boyutlu Modelleme, Üretim Beceri Sınıfları”nı kurdu. Kocaeli Şehit Alper Al Ortaokulu’ndaki laboratuvarın açılışına katılan Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu,  “Tüpraş bu laboratuvarlar ile henüz ortaokul sıralarındaki öğrencilerin 21’inci yüzyıl becerileri ile tanışmasına aracılık ediyor. Yenilikçi düşünen, hızla değişen dünyaya ayak uydurabilen öğrencilerin, geleceğin dili olan kodlama konusunda da yetkinlik kazanmasını sağlıyor. Koç Topluluğu olarak 2006 yılında Meslek Lisesi Memleket Meselesi projesine başlarken, ülkemizin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi için elimizi taşın altına koymuştuk. Geldiğimiz noktada; mesleki eğitim konusundaki tecrübelerimiz bizi Endüstri 4.0 dünyasında Meslek Lisesi Memleket Meselesi 4.0’a getirdi. Aradan geçen 14 yılın ardından Milli Eğitim Bakanlığımız ve IBM ile iş birliği yaparak yeni bir protokole imza attık. ‘Mesleki Eğitimde 21’inci Yüzyıl Becerilerinin Geliştirilmesi Projesi’ni hayata geçirdik. Gençlerimizin eğitim – öğretim sıralarında 21’inci yüzyıl becerileri ile donatılması hiç şüphe yok ki geleceğimiz için en önemli rekabet avantajlarından birini oluşturacak” dedi. Tüpraş Genel Müdürü İbrahim Yelmenoğlu ise “Çocuklarımızın eğitimlerine yapacağımız yatırımlarla hayatlarına dokunmayı, teknolojiye erişim imkanlarını artırarak kendilerini geliştirebilecekleri fırsatlar sunmayı istedik. Temel motivasyonumuz; değişen dünyaya ayak uydurabilen, üreten nesillerin yetişmesinde öncülük etmek, bu yolda iyi bir örnek teşkil etmek oldu. Ne mutlu ki, bugün hep birlikte hayalimizin gerçek olduğu yerdeyiz” diye konuştu. 

Tüpraş’ın Milli Eğitim Bakanlığı iş birliğiyle rafinerilerinin bulunduğu 4 ildeki 30 ortaöğretim okulunda kurduğu “Robotik Kodlama, Üç Boyutlu Modelleme, Üretim Beceri” sınıflarının Kocaeli Şehit Alper Al Ortaokulu’ndaki açılışı Kocaeli Valisi Hüseyin Aksoy, Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürü Dr. Cem Gençoğlu, Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, Koç Holding Enerji Grubu Başkanı Yağız Eyüboğlu, Koç Holding Dış İlişkiler ve Kurumsal İletişim Direktörü Oya Ünlü Kızıl’ın katılımları ile Tüpraş Genel Müdürü İbrahim Yelmenoğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşti.

Çocukların erken yaşta bilim, teknoloji ve inovasyonla tanışmasına, tasarım alanındaki becerilerinin geliştirilmesine katkı sağlamayı amaçlayan sınıflar, Tüpraş rafinerilerinin bulunduğu Batman, Kırıkkale, İzmir ve İzmit’teki toplam 30 ortaöğretim okulunda 7. ve 8. sınıfların eğitim görmesi için hazırlandı. 2019-2020 öğretim yılında eğitimin başladığı sınıflarda bugüne dek 12 bin öğrenciye eğitim verildi. Proje kapsamında 80 öğretmen yoğun mesleki gelişim eğitimlerine katılırken, sertifikalı eğitici eğitmenler olarak yetişmeleri desteklendi.

Amaç öğrencilerin 21. yüzyılın yetkinliklerine hazır olmalarına katkı sağlamak

Konuşmasında proje hakkında bilgi veren Tüpraş Genel Müdürü İbrahim Yelmenoğlu ise şunları söyledi: “Bizler bir hayalle yola çıktık. Kurumsal vatandaş olma sorumluluğumuzla ülkemize, toplumumuza kalıcı eserler bırakmayı arzu ettik. Geleceğimizi şekillendirecek olan çocuklarımızın, eğitimlerine yapacağımız yatırımlarla hayatlarına dokunmayı, teknolojiye erişim imkânlarını artırarak kendilerini geliştirebilecekleri fırsatlar sunmayı istedik. Öğrencilerimizin 21. yüzyılın yetkinliklerine şimdiden hazır olabilmelerinde katkı sağlamayı hedefledik. Özellikle de rafinerilerimizin bulunduğu illerde kalıcı sosyal katma değer üretmeye odaklandık. Temel motivasyonumuz; değişen dünyaya ayak uydurabilen, üreten nesillerin yetişmesinde öncülük etmek, bu yolda iyi bir örnek teşkil etmek oldu. Ne mutlu ki, bugün hep birlikte hayalimizin gerçek olduğu yerdeyiz.”

“Dördüncü Sanayi Devrimi önemli bir fırsat penceresi…”

Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu açılış töreninde yaptığı konuşmada Dördüncü Sanayi Devrimi’nin getirdiği büyük dönüşüme işaret ederken şöyle devam etti: “Bundan önceki sanayi devrimlerinde olduğu gibi hem fırsatlar hem de tehditler söz konusu. Ben önemli bir fırsat penceresi olduğunu düşünüyorum. Eğer doğru hazırlıklar zamanında yapılırsa ve başta insan kaynağımız olmak üzere, gerekli yatırımlar yapılırsa hem şirketlerimizin hem de ülkemizin rekabetçi gücünü artırmamız mümkün olacaktır. Bu çerçevede, çocuklarımızın, gençlerimizin çağımızın ihtiyaç duyulan beceri ve yetkinlikleriyle iş hayatına hazırlanmaları hayati önem taşıyor. Bu çok önemli konuda devlet- özel sektör iş birliğinin elzem olduğuna inanıyoruz. Bu konu aslında bütün dünyanın en önemli gündem maddelerinden biri. Uluslararası pek çok platformda bu konuları dünyanın önde gelen şirket yöneticileriyle, akademisyenlerle, sivil toplum ve kamu temsilcileri ile değerlendiriyoruz.  Mevcut iş gücüne yeni yetkinlikler kazandırılması kadar, okullardaki müfredatın ve eğitim tekniklerinin çağın ihtiyaçlarına uygun şekillendirilmesi ve eğitim alanında da teknolojiden faydalanılması ihtiyacı öne çıkıyor.”

Selen Zorlu, ‘Herkes için Eşit Bi’Hayat’

Kapsayıcı ve çeşitlilikten beslenen daha iyi bir gelecek hayaline; ancak hayatın her alanında eşitliği yakalamış bir toplum olarak kavuşabiliriz. Endüstri 4.0 çağında nüfusun yarısını oluşturan kadınların değişim gücünü ve yaratıcılığını tüm süreçlere dahil etmeden toplumsal gelişme, kalkınma ve ilerleme sağlayamayız. Bu sebeple 8 Mart’ın özel bir gün olarak kutlanmasına gerek kalmadığı, kadınların her alanda eşit bir hayata ulaştığı bir dünya hayali için birlikte çalışmalıyız. Biz önümüzdeki dönemde Zorlu Grubu’nda, ‘Herkes için Eşit Bi’Hayat’ diyerek hazırladığımız Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Manifestosu’nda yer alan; toplumsal cinsiyet eşitliğinin bir kurum kültürüne dönüşmesinden, bu konudaki farkındalığın söylemlerimize, iletişimimize, müşterilerimiz dahil tüm paydaşlarımıza yansıtılmasına, iş gücüne eşit katılımdan, kadın lider ve yönetici sayısının artırılmasına kadar uzanan birçok taahhüdümüz doğrultusunda çalışmaya devam edeceğiz. Birleşmiş Milletler’in yaptığı bir araştırmada; kadınların istihdam seviyesi, iyi bir örnek olan İsveç seviyesine çıkarıldığında; OECD ülkelerinin gayrisafi hasılasının 6 trilyon dolar daha artırılabileceği ifade ediliyor. Eğer gerekli adımları atarsak 2030’a kadar 6,3 trilyon dolar yatırıma ihtiyaç duyduğumuz BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşma yolundaki en büyük gücümüz, yaratacakları trilyonlarca dolarlık ekonomi ile kadınlar olacak” dedi.

Zorlu Holding, Akıllı Hayat 2030 sürdürülebilirlik vizyonunun önemli parçalarından biri olarak gördüğü çeşitlilik ve kapsayıcılık stratejisi çerçevesinde başlattığı toplumsal cinsiyet eşitliği odaklı çalışmalarını her geçen gün daha da güçlendiriyor.

Zorlu Holding Yönetim Kurulu Üyesi Selen Zorlu Melik önderliğinde, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesi ve gönüllü Zorlu çalışanlarının katılımıyla oluşturulan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu, geçtiğimiz yıldan bu yana bu konuda yaptığı çalışmalarla 30 bin civarında çalışanı bulunan Zorlu Grubu içindeki farkındalığı artırmaya devam ediyor.

Zorlu Holding Yönetim Kurulu Üyesi Selen Zorlu Melik: “Eğer gerekli adımları atarsak, sürdürülebilir kalkınma amaçlarına ulaşma yolundaki en büyük gücümüz, yaratacakları trilyonlarca dolarlık ekonomi ile kadınlar olacaktır”dedi.

Eşitsizliğin küreselleşmenin en temel sorunlarından biri olduğunu ve bundan en fazla etkilenenlerin de kadınlar olduğunu vurgulayan Zorlu Holding Yönetim Kurulu Üyesi Selen Zorlu Melik; “Bugün küresel ekonomik sistem, kadınlar ve erkekler arasında derin eşitsizlikler yaratmış durumda. Toplumun yarısını oluşturan kadınları üretim sürecinin dışında bırakarak, sınırlar ve bariyerler koyarak daha iyi bir geleceğe ulaşamayız. Birleşmiş Milletler’in yaptığı bir araştırmada; kadınların istihdam seviyesi, iyi bir örnek olan İsveç seviyesine çıkarıldığında; OECD ülkelerinin gayrisafi hasılasının 6 trilyon dolar daha artırılabileceği ifade ediliyor.OECD’in yaptığı açıklamalara göre ise küresel sürdürülebilir kalkınma amaçlarına ulaşmak için 2030’a kadar 6,3 trilyon dolar yatırım gerektiğini düşündüğümüzde; bu rakam çok daha anlamlı ve çarpıcı hale geliyor. Eğer gerekli adımları atarsak, bu yoldaki en büyük gücümüz, yaratacakları trilyonlarca dolarlık ekonomi ile kadınlar olacak. Hele ki kadınlar teknoloji ve katma değer odaklı işlere yönlendilirir ve bu alanlarda desteklenirse hepimizin hayali olan herkes için eşit ve daha iyi bir geleceğe çok daha hızlı ulaşabiliriz” dedi.

Zorlu Grubu’nda “Herkes için Eşit Bi’Hayat” diyerek hazırladıkları stratejik yol haritasıyla toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik birçok çalışmaya imza attıklarını dile getiren Selen Zorlu Melik; Kapsayıcı ve çeşitlilikten beslenen daha iyi bir gelecek hayaline; hayatın her alanında eşitliği sağlayacak bir toplum olarak ulaşabiliriz. 8 Mart’ın özel bir gün gibi kutlanmasına gerek kalmayan, kadınların her alanda eşit bir hayata ulaştığı bir dünya hayali için öel sektör, kamu ve sivil toplum olarak hep birlikte çalışmalıyızdedi.

Zorlu Grubu’ndan Eşit Bi’Hayat’Manifestosu

Zorlu Grubu’nda bu anlayışla yılın her günü 8 Mart gibi çalıştıklarını ve bugünün artık kendileri için diğer günlerden özel bir farkı olmadığını söyleyen Selen Zorlu Melik sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle son 1 yılda, eşitlik ve çeşitlilik gibi temel kavramlar ve benimsediğimiz değerler üzerine kurulan çatı stratejimizin bir yansıması olarak; Akıllı Hayat 2030 vizyonumuza paralel Eşit Bi’Hayat markamızı oluşturarak toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik çalışmalarımızı güçlendirdik. Grup şirketlerimize de yaygınlaştırmaya başladığımız çalışmalarla; mentorluk programlarından eğitimlere, atölyelere kadar birçok uygulamayla bilinç ve farkındalığımızı artırmayı sürdürdük. Bununla birlikte kısa bir süre önce Eşit Bi’Hayat Manifestosu’nu da yayınladık. Söylem, eylem, paydaşlarla işbirliği dahil her alanda fırsat eşitliğini gözeterek hareket etmeyi hedefleyen bir iş kültürünü adım adım inşa ediyoruz. Şirketlerimizden Zorlu Enerji ve Vestel’in bu konuda Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ile gerçekleştirdiği işbirliği süreci de bizim toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki çalışmalarımızın ne kadar zamanında ve doğru yolda olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte koyduğumuz hedefleri de geliştirmeye, her gün çıtayı yükseltmeye devam ediyoruz. Bu çerçevede 2022’de kadın çalışan oranımızı yüzde 40’a, üst yönetimdeki kadın oranını ise yüzde 25’e çıkarmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde de manifestomuzda yer alan; toplumsal cinsiyet eşitliğinin bir kurum kültürüne dönüşmesinden, bu konudaki farkındalığın söylemlerimize, iletişimimize, müşterilerimiz dahil tüm paydaşlarımıza yansıtılmasına, iş gücüne eşit katılımdan, kadın lider ve yönetici sayısının artırılmasına kadar uzanan birçok taahhüdümüz doğrultusunda çalışmaya devam edeceğiz.”

Yamaha, Motul ile daha güçlendi

2020 Motul FIM Superbike Dünya Şampiyonası (WorldSBK) sezonunun ilk yarışı ile Avustralya Phillip Island’da başladı. Madeni yağın devi Motul ile Yamaha resmi fabrika takımı ortaklığı bu sezon da mümkün olan en iyi şekilde başladı; zaferle!

Aksiyon dolu ilk yarışta, takımın 2020 pilot kadrosu, sadece kendi potansiyellerini değil, aynı zamanda Motul’un renklerini daha yükseğe çıkarma tutkularını gösterdiler. Pata Yamaha WorldSBK takımının genç Türk pilotu Toprak Razgatlıoğlu, WorldSBK tarihinin en küçük farklarından biri ile zafere ulaştı ve sadece 0.137 saniye farkla damalı bayrağın altından ilk sırada geçti. İlk yarışta galibiyete uzanan Razgatlıoğlu sezonun kalanı ile ilgili heyecan uyandırırken takım arkadaşı Michael van der Mark yarışı 4. bitirdi ve podyumda yer almayı çok az bir farkla kaçırdı.

İkinci yarışta Razgatlıoğlu, mekanik bir sorun onu yarış dışı bırakana dek, zafer mücadelesinde yer aldı. Yarış boyu podyum mücadelesi veren Hollandalı van der Mark, yine 4. sırada yer aldı ve Yamaha takımı ilk yarış sonunda, takımlar klasmanında ikinci sırada yer aldı.

Motul ile Yamaha iş birliği

Motul’un, Yamaha ile 1970’lere dayanan çok uzun, başarılı ve çok değerli bir ortaklığı mevcut. Motul, tüm dünya motosiklet şampiyonalarında Yamaha fabrika takımına tam teknik destek veriyor ve iki takım çok yakın çalışıyor.

Japonya’da, uluslararası ve bağımsız bir yağ üreticisine ait tek laboratuvar olan, Yokohama yakınlarındaki Ar-Ge tesisi ile Motul, ulusal ve uluslararası OEM’lere olan bağlılığını güçlendiriyor. Motor sporları ve diğer sektörler için madeni yağ araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde sürekli olarak yeni bir zemin oluşturmayı amaçlayan Motul, iş birliği yaptığı marka ve ortaklarına üstün bir teknik hizmet kalitesi sunuyor.

Bunun önemli ayağı, Ester® Core teknolojisine dayanan kaliteli ve yüksek performanslı 300V ürününü de içeren Factory Line serisi ve motosikletinize, ekipmanınıza ve tüm sürüşünüze rahatlık katan, bakım ve koruma ürünleri sunan Mc Care serisidir.

MOTUL HAKKINDA

Motul, 100’den fazla ülkede faaliyet gösteren, madeni yağ alanında uzman, Fransa merkezli bir üreticidir. Otomotiv, motosiklet, ağır vasıta, marine yağları ve Motul Tech birimi aracılığı ile endüstriyel yağların formülasyonu, üretimi ve dağıtımında uzmanlaşmıştır. 165 yıldan uzun süredir ürünlerinin kalitesi, yenilikçiliği ve motorsporlarındaki etkinliği ile tanınan Motul, ayrıca sentetik yağ uzmanı olarak da bilinmektedir. 1971 yılında Motul, havacılık endüstrisinden kaynaklanan ester teknolojisini kullanarak otomobil motorları için – 300V olarak ünlenen – %100 sentetik yağ formülasyonunu ilk kez üreten yağ üreticisi olmuştur. Yıllar içinde Motul, yarış dünyasındaki birçok takım ve üreticinin resmi tedarikçisi olarak geniş tecrübe kazanmış ve onun bu bağlılığı, motorsporlarının teknolojik gelişimine katkıda bulunmuştur.Motul, motorsporlarındaki teknolojik gelişimlerini ilerletmek için birçok üretici ve yarış takımının ortağıdır. Birçok uluslararası yarış takımı için resmi bir tedarikçi olarak yatırım yapmıştır: Arazi yarışı, test sürüşleri, Enduro, Dayanıklılık, Superbike, Supercross, Rallycross, Dünya GT1, 24 Saatlik Le Mans (otomobil ve motosiklet), 24 Saatlik Spa, Le Mans Serisi, Andros Trophy, Paris-Dakar, 8 Saatlik Suzuka, Bol d’Or, Daytona 200 mil motosiklet yarışı bunlardan sadece bazılarıdır.

Beril Alakoç en etkin 50 CMO arasında

Fortune Türkiye ve Data Expert iş birliği ile yapılan,markaların yatırım getirisini arttırmasında büyük sorumluluk üstlenen CMO’lara yönelik gerçekleştirilen “Türkiye’nin En Etkin 50 CMO’su”araştırması sonuçları açıklandı. Türkiye akaryakıt sektörünün geleneksel lideri Petrol Ofisi’nin CMO’su Beril Alakoç, 2018 yılında olduğu gibi 2019 yılında da “En Etkin 50 CMO” arasında yerini aldı. 

Petrol Ofisi gibi çok önemli bir markanın son dönemde kaydettiği gelişmelere katkıda bulunmaktan duydukları memnuniyeti vurgulayan Beril Alakoç, “Petrol Ofisi Türkiye’nin en büyük 3’üncü şirketi. Köklü, güçlü ve yaygın dev bir yapıya sahip. Yarattığı katkılardan dolayı da Türkiye’nin en önemli değerlerinden biri konumunda. Sektörünün geleneksel lideri ve her alanda,müşteriyi odağına alarak, en iyiyi, en doğruyu yapmaya hedefleyen bir şirket. Son birkaç yıl içinde güçlü adımların atıldığı, önemli gelişmelerin kaydedildiği ve bunların güzel sonuçlarının alınmaya başladığı bir dönem yaşıyoruz. Ekip olarak bu zorlu ancak bir o kadar da güzel sürece katkıda bulunmaktan mutluluk ve onur duyuyoruz” dedi. 

En Etkin 50 CMO araştırması sonuçlarına da değinen Beril Alakoç, “Gelişen küresel ekonomik koşullar paralelinde pazarlama departmanları daha fazla sorumluluk üstleniyor. Araştırma sonuçlarında yer alan; pazarlamanın şirketlerin total bütçeleri içindeki payın artışı da CMO’ların bu artan sorumluluğunun somut bir göstergesi. Bununla birlikte araştırmada, CMO’ların yaptıkları çalışmalarda dijitale ayırdıkları bütçe ortalamasının yüksek olarak görünmesi de, elbette gelecek için önemli bir anlam içeriyor. Ancak, bu alanda sonuca ulaşmada temel unsur, nicelikten çok, nitelik olarak öne çıkıyor. Zira doğru stratejilerle nokta atışı yapabildiğiniz bu alanda, çok başarılı sonuçlara ulaşmak mümkün. Alanında dijital platformları güçlü ve etkin şekilde kullanan Petrol Ofisi’nin bugüne kadar bu alanda ortaya koyduğu performans da bunun en güzel örneği” şeklinde konuştu. Adayların CMO başarı kriterlerindeki performanslarının Araştırma Danışma Kurulu tarafından incelenmesiyle belirlenen “En Etkin 50 CMO” listesinde yer alan yöneticilere ödülleri, 18 Şubat Salı günü Hilton Istanbul Bomonti Hotel’de düzenlenen CMO Summit 2020’de gerçekleştirilen özel bir törenle verildi.

Denizciler enerjisini Aksa’dan alıyor

Denizcilerin enerjisi Aksa’dan

Aksa, denizcilik sektörünün en büyük fuarlarından biri olan CNR Avrasya Boat Show’da ziyaretçilere marin jeneratörlerini sergiledi.

Dünya denizcilik sektörünün en önemli buluşma noktalarından biri olarak kabul edilen yat, tekne ve yelkenlilerin yanı sıra sektöre ait tüm aksesuar ve ekipmanların da sergilendiği Boat Show Fuarı’nda Aksa, sektöre özel olarak ürettiği marin jeneratör serisindeki Cummins Onan ürünleriyle büyük ilgi gördü.

Dünyanın en büyük iki tekne ve yat fuarından biri olan 15. Uluslararası Deniz Araçları Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı-CNR Avrasya Boat Show, CNR Expo İstanbul Fuar Merkezi’nde binlerce deniz severi bir araya getirdi. Aksa Jeneratör, Boat Show fuarı boyunca sergilediği taşınabilir jeneratör seçenekleri ve shop.aksa.com.tr online mağazasından alım yapma kolaylıklarını müşteri deneyimleri ile buluşturup artık jeneratör almanın bir tık kadar yakınlarında olduğunu anlatma fırsatı yakaladı.

Kara ve denizde her güçte ve her türlü ihtiyaca cevap verecek şekilde tasarlanan ürün yelpazesiyle dünyanın en büyük üreticileri arasında yer alan Aksa Jeneratör, marin tip jeneratörleriyle deniz taşıtlarının enerji ihtiyacını karşılıyor. Tekne ve gemiler için özel olarak farklı güç tiplerinde ve boyutlarda üretilen Aksa marin jeneratörler, öncelikle kısıtlı alan kullanımına odaklanıyor. Uluslararası denizcilik kurallarına göre üretilen marin jeneratörler, denizcilere kesintisiz enerjiyi en konforlu biçimde sunmak üzere üretiliyor. Aksa marin jeneratörler, dizel yakıtlı motorlar ile kullanıcıların hayatını kolaylaştırıyor.

Aksa Jeneratör’ün denizcilik sektörüne özel ürün grubuyla fark yarattığını belirten Aksa Jeneratör Satış ve Pazarlama Genel Müdürü Rıdvan Özer, marin jeneratör serisiyle denizcilik sektörünün her boyuttaki enerji ihtiyacını karşıladıklarını belirterek “Bu yıl da Boat Show’da yer alarak ürünlerimizi denizcilerin dikkatine sunduk” dedi. Gündelik hayatta elektrik enerjisinin artık bir lüks değil hayatımızı devam ettirebilmemiz için önemli bir ihtiyaç haline geldiğini vurgulayan Özer, “Endüstriden günlük kullanıma geniş bir yelpazedeki ürünlerimizi uygun platformlarda ihtiyaç sahipleriyle buluşturuyoruz. Yeni ürün ve uygularımızı hayata geçiriyoruz. 2019 yılı sonunda shop.aksa.com.tr online ticaret sitesini de kullanıma açtık” dedi.

SOCAR Türkiye, iki ödülün sahibi oldu

SOCAR Türkiye, Haziran 2019’da tamamladığı satın alma sürecinde kullandığı 600 milyon TL’lik finansmanla 2020 Türkiye Bonds & Loans Ödülleri’nde “Yılın En İyi Birleşme/Satınalma Finansmanı” kategorisinde birinciliği, “Yılın En İyi Yapılandırılmış Finansmanı” kategorisinde ise ikinciliği kazandı.

Sermaye piyasaları ve finans sektörünün en prestijli ödüllerinden biri olan Bonds & Loans Ödülleri, Türkiye’nin önde gelen kurumlarının ve bankalarının buluştuğu bir törenle sahiplerini buldu. Bu yıl altıncısı gerçekleştirilen törende, Türkiye’nin en büyük doğrudan dış yatırımcısı SOCAR Türkiye, çifte ödüle layık görüldü. Alman enerji şirketi EWE’nin Türkiye operasyonlarını satın alma işleminde kullandığı 600 milyon TL’lik uzun vadeli ve değişken faizli finansman ile “Yılın En İyi Birleşme/Satınalma Finansmanı” kategorisinde birinci seçilen SOCAR Türkiye, “Yılın En İyi Yapılandırılmış Finansmanı” kategorisinde ise ikinciliği kazandı.

UZUN VADELİ TL FİNANSMAN ÖDÜL GETİRDİ

SOCAR Türkiye CFO’su Teymur Abasguliyev, “Haziran 2019’da gerçekleştirdiğimiz satın almayla birlikte Kayserigaz, Bursagaz, EWE Enerji, Enervis ve Millenicom, SOCAR Türkiye çatısı altına girdi. Bu satın alma işlemi, SOCAR Türkiye’nin enerji sektöründeki değer zincirini tamamlaması açısından bizim için çok önemli. Böylece SOCAR Türkiye, enerji sektöründe son tüketiciye kadar uzanan entegre bir yapıyı tamamlamış oldu. Öte yandan bu satın almanın finansmanı için almış olduğumuz uzun vadeli TL finansman, şirketimizin Türkiye ekonomisine olan güveninin de bir göstergesi niteliğinde… Uzun vadeli olmasına rağmen, Türk Lirası ve değişken faizli yapısıyla öne çıkan kredi; enerji piyasasındaki kronik sorunlardan biri olan gelir-finansman ödemeleri uyumsuzluğunun aksine şirket gelirleriyle mümkün mertebe eşleşerek, doğal bir riskten korunma imkanı sağladı ve ödüle layık görüldü. Bu ödülü kazanmamızda emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ederim” diye konuştu.

PEK ÇOK KRİTERE BAKILIYOR

Bağımsız uzmanlardan oluşan büyük bir komite tarafından yapılan değerlendirme sonucunda verilen Bonds & Loans Ödülleri’nde pek çok kritere bakılıyor. Bu kriterler arasında anlaşmanın büyüklüğü, vade ve finansman yapısının yanı sıra kredi kullanan şirketin geçmiş işlemleri, finansmana ve yeni likidite havuzlarına erişimi, yenilikçi yapılanma süreci, yüksek kaliteye verdiği önem de yer alıyor.

REDZ’den genişbant haberleşmeyi destekleyen switchler

2013 yılından beri özellikle enerji sayaçları sektöründe çözümler sunan ve bu çözümleri Dünya’da 70’den fazla ülkeye ihraç eden REDZ markası, Smart Communication (Akıllı Haberleşme) sloganı ile ürün pörtföyünü geliştirerek çalışmalarına devam ediyor.

REDZ markasının son ürünlerinden BSB serisi Endüstriyel Yönetilemez Switchler, TCP/IP ağının genişletilmesi gereken her endüstriyel projede fiyat ve performans olarak en ideal çözümleri sunuyor. Tesis içi ağ yönetimi, endüstriyel otomasyon projeleri, Telekom projeleri ve güvenilir Ethernet ağı gerektiren tüm projeler için tasarlanan BSB serisi Endüstriyel Switchler ayrıca elektrik hattı üzerinden geniş bant haberleşme özelliği olan BPL (Broadband Power Line) teknolojisini de destekliyor.

BPL teknolojisini destekleyen modeller sayesinde mevcut Alçak Gerilim (AG) elektrik hatlarını kullanarak %100 transparan TCP/IP bağlantısı kurmak mümkün oluyor. Üstelik bu işlemi BSB sersi Switchler endüstriyel seviyede Mesh Network desteği sunarak gerçekleştiriyor.

Akıllı Şebekelerin gerçek hayata geçirilebilmesi için ihtiyaç duyulan haberleşme teknolojilerinin özellikleri ile (genişbant, esnek örgü-ağ, ethernet) dağıtım şirketlerinin kendi sahip oldukları elektrik hatları üzerinden haberleşmeyi sağlayacak Genişbant Powerline (Broadband-Powerline (BPL)) teknolojisini sunan eşsiz bir ürün olan BSB serisi Endüstriyel Switchler, Alçak Gerilim’de 3 faza birden aynı cihazda bağlantı desteği sunuyor.

Geleneksel elektrik hattı üzerinden haberleşme çözümlerine göre hem geniş bant hem de gürültüden daha az etkilenme özellikleri sunan BSB Serisi ürünler, 2 ila 28MHz arası geniş frekans bandı kullanımı sayesinde herhangi bir frekans aralığında bilgi taşıma için engel olduğunda (hatta gürültü olduğunda) diğer frekanslar üzerinden bilgi taşımaya devam ederek verinin kesintisiz iletimini sağlıyor. 432 adet alt taşıyıcı sayesinde geniş bant üzerinden yüksek hızlarda iletişim devam ediyor.

Ürün montajı kolaylığı açısından da avantaj sağlıyor. Elektrik hattı üzerinden bağlantı kurmak için asgari 2 cihaz gerekiyor ve bir cihaz Master, diğer cihaz Node olarak cihaz üzerindeki Switch ile ayarlanabiliyor. 300m civarı kesintisiz bağlantı sağlanabiliyor ve 1 master cihaz 1000 (bin adet) Node cihaza kadar bağlantıya izin veriyor. Kurulan bu ağdaki güvenli haberleşme cihaz içerisindeki dahili 128-bir AES şifreleme ile sağlanıyor. Ürünün -40 ila +85 derece arası sıcaklık aralığını da desteklemesi, her türlü zor koşulda kullanımını sağlıyor ve %100 transparan TCP/IP haberleşmesi sayesinde her türlü protokol ile haberleşmek (Profinet, DLMS, IEC104, MQTT…) mümkün oluyor.

REDZ BSB serisi Yönetilemeyen Switchlerin BPL olmayan versiyonları da mevcut. Stabil ve kesintisiz endüstriyel Akıllı Haberleşme ihtiyaçları için REDZ markasının çözümleri tüm ihtiyaçları karşılıyor.

İş dünyası Uludağ Ekonomi Zirvesinde buluşacak

Türkiye’nin en önemli iş ve ekonomi buluşması Uludağ Ekonomi Zirvesi, 20-21 Mart’ta gerçekleşecek. Bu yıl 9’uncusu düzenlenecek olan Zirve, Türkiye ve dünyadan 2 bine yakın katılımcı ve 100’ün üzerinde konuşmacıyı ağırlayacak.

Capital, Ekonomist ve StartUp dergileri tarafından bu yıl 9’uncusu düzenlenen, Türkiye’nin en önemli iş ve ekonomi buluşması Uludağ Ekonomi Zirvesi, 20-21 Mart 2020 tarihlerinde gerçekleşecek.

İki gün boyunca Türkiye’den ve dünyadan 2 bine yakın katılımcıyı ağırlayacak Zirve’de, 100’ün üzerinde konuşmacı yer alacak. Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde bu yıl; ‘Sosyal Yatırım & İstihdam’, ‘Yeni Enerji Oyunu’, ‘Dijital İş ve Büyüme’, ‘Global Ekonomi’, ‘Sürdürülebilirlik’, ‘Futbol ve Ekonomi’, ‘Paylaşım Dalgası’, ‘Suyun Geleceği’, ‘Bankacılık Ajandası’, ‘Küresel Gelecek/ İyi Şirket’, ‘Yeni Nesil Liderlik’, ‘Akıllı İş Dönüşümü’, ‘Globalde Büyüyenler’ ve ‘Startup Yatırımları’ gibi konular ele alınacak.

Dünyaca ünlü konuklar Zirve’de…

Zirve, MEDEF Başekonomisti M. Olivier Redoules, Malala Fonu CEO’su Farah Mohamed, Ekonomist Prof. Dr. Steve Hanke, Nantes Üniversitesi 3D uzmanı Prof. Benoit Furet ve ‘AI Republic’ Kitabı yazarı Dr. Mark Esposito gibi dünyaca ünlü isimleri ağırlayacak.

Zirve’nin konuşmacıları arasında ayrıca T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar ve Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay yer alıyor. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Prof. Dr. Salim Atay, Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan ve TCMB Başkanı Murat Uysal da Zirve’de, Türkiye’nin yarınını konuşacak.

Türk iş dünyasının liderleri Zirve’de buluşacak

9. Uludağ Ekonomi Zirvesi, Türk iş dünyasından ise; Esas Holding Başkan Yardımcısı Emine Kamışlı, Zorlu Enerji Grubu CEO’su Sinan Ak, SOCAR Türkiye Doğalgaz Yatırım Başkanı Gunter Seymus, TAV CEO’su Sani Şener, Limak Holding ve Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir, Eczacıbaşı Holding CEO’su Atalay Gümrah, Migros Ticaret A.Ş. İcra Başkanı Özgür Tort, Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Özyeğin, Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, Vodafone Avrupa Başkanı Serpil Timuray, Şişecam Başkan Vekili ve Genel Müdürü Ahmet Kirman, Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Bodur, Tekfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Gigin, Yemek Sepeti CEO’su Nevzat Aydın ve Şölen CEO’su Elif Çoban gibi önemli isimleri ağırlayacak.

Finans dünyası, ekonominin geleceğini değerlendirecek

Türk iş dünyasının yanı sıra finans sektöründen de önemli isimleri bir araya getirecek olan Zirvede; Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, Garanti BBVA Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Recep Baştuğ, Odeabank CEO’su Mert Öncü, Alternatifbank Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Kaan Gür ve HSBC Türkiye CEO’su Selim Kervancı ‘Bankacılık’ başlıklı oturumda finans sektöründeki son trendleri ve sektörün geleceğini tartışacak.  

Zirve’nin ikinci gününde ise; dünya ekonomi ve siyaset çevrelerinden önemli isimleri buluşturacak. Dünyadaki Değişimi Okumak’ başlıklı oturumda, Pakistan Ulusal Meclisi Üyesi, Milletler Topluluğu Kadın Parlamenterleri Başkanı Shandana Gulzar Khan, Tunus eski Maliye Bakanı Jaloul Ayed, Future is Asian kitabının yazarı Parag Khanna, Zimbabwe Başbakan Yardımcısı Arthur Mutambara ve Romanya eski Ticaret Bakanı Ioana Petrescu konuşmacı olarak yer alacak.

Türk sinema ve tiyatro dünyasının ünlü oyuncuları Zirve’de…

Türk sinema ve tiyatro dünyasının ünlü oyuncuları Halit Ergenç ve Taner Ölmez gibi renkli isimlerin de konuşmacı olarak katılacağı Zirve’de ayrıca başarılı işlere ve yeniliklere imza atan girişimciler, dikkat çekici konularla ekonomiye yön verecek yenilikleri ve beklentilerini anlatacak.

Girişimcilere özel Stars Of Region yarışması

Uludağ Ekonomi Zirvesi, bu yıl yine ‘Stars Of Region’ adlı yarışmaya da ev sahipliği yapacak. Galata Business Angels iş birliği ile gerçekleştirilecek yarışmada katılımcılar, girişimlerini Türkiye’nin en büyük melek yatırımcıları ve start up dostu liderlerinin karşısında anlatarak yatırım çekmeyi ve büyük ödülü kazanmayı hedefleyecek. Yarışmaya, Türkiye’nin yanı sıra Avrupa, Afrika, Ortadoğu ve bölgeden girişimcilerin de katılması bekleniyor.

Uludağ Ekonomi Zirvesi ile ilgili en güncel bilgileri http://www.uludagekonomizirvesi.org adresinden ve sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz:

Türkiye rüzgarın gücünün farkında

Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği (Wind Europe) 2019 raporuna göre, AB ülkeleri geçen yıl elektrik ihtiyaçlarının % 15’ini rüzgar enerjisinden elde etti. Türkiye’nin rüzgar enerjisinden elde ettiği elektrik üretimi ise artış göstererek % 8’e yükseldi. 2019 yılında Türkiye’de yeni 686 MW kurulu rüzgar enerjisi gücünün devreye alındığını belirten Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın’a göre, 2020 yılında hedef olarak koyulan 10 GW için yatırımların ve çalışmaların artarak devam etmesi gerekiyor. Wind Europe tarafından Avrupa Birliği ve çevre ülkelerinde yapılan Avrupa Rüzgar Enerjisi araştırmasının 2019 raporu yayınlandı. Araştırmada AB ülkelerinin geçen yıl elektrik ihtiyaçlarının % 15’ini rüzgar enerjisinden elde ettiği raporlandı. 2019 yılında rüzgar enerjisinde 686 MW kurulum gerçekleştiren Türkiye ise elektrik ihtiyacının % 8’ini rüzgar enerjisinden karşıladı. Avrupa’da kurulu rüzgar gücü bakımından 7. sıradaki konumunu koruyan Türkiye’nin çalışmalarını hızlandırması gerektiğini belirten Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, rüzgarın ülkemizden yana esmesi için proje devreye alımlarının hızlanması gerektiğinin altını çizdi. 

2019’da Avrupa’da 15 GW Üzerinde Rüzgar Enerjisi Kuruldu

Avrupa’da, geçen yıl 15,4 GW’lık yeni rüzgar enerjisi santrali kuruldu. Yeni kurulumlarla birlikte Avrupa 205 GW kurulu rüzgar gücüne ulaştı. Bu oran, 2018’den % 27 daha yüksek ancak 2017’deki rekor kurulumun % 10 altında. Geçen yıl Avrupa’daki tüm elektrik ihtiyacının % 15’ini rüzgar enerjisi karşılarken, Türkiye ise elektrik ihtiyacının % 8’ini rüzgar enerjisinden temin etti. Geçen yıllara oranla Türkiye’nin 2019 yılındaki rüzgar enerjisi yatırımlarının düşük olduğuna dikkat çeken Ali Aydın’a göre, 2020 yılında ulaşılması hedeflenen 10 GW için gerekli çalışmaların hızlandırılması gerekiyor. Rüzgar enerjisinden faydalanma açısından Danimarka % 48’lik oranla rekoru elinde bulunduruyor.

Avrupa’da 7. Sıradayız

Wind Europe’nin yayınladığı rapora göre, Avrupa’daki tüm rüzgar enerjisi kapasitesinin % 67’si 5 ülkede bulunuyor. Almanya 61 GW, İspanya 26 GW, İngiltere 24 GW, Fransa 17 GW ve İtalya 11 GW’ye sahip. Türkiye’nin önünde bulunan İsveç 9 GW kurulu güce sahipken, Avrupa genelinde 7. sırada bulunan Türkiye’nin sahip olduğu kurulu rüzgar enerjisi gücü ise 686 MW’lik artışla 8 GW oldu. 2019’daki yatırımlara göre ise İngiltere, 2,4 GW’lık kapasite artışı ile birinci sırada geldi.

Rüzgar Enerjisinin Avrupa’daki Motoru Almanya Yavaşladı

Avrupa’da rüzgar endüstrisinin motoru olan Almanya durağanlık yaşıyor. 2000’den beri en düşük kapasite kurulumunu gerçekleştiren Almanya, geçen yıl sadece 1,1 GW kara rüzgarı kurdu. Gelecek yıl daha iyi olması beklenmeyen ve çok az yeni yatırım yapılacağı açıklanan Almanya’nın durumu, Avrupa’daki belirlenen hedefleri tutturmada sorun oluşturabilir. Avrupa’daki genel durağanlığa dikkat çeken Ali Aydın’a göre, rüzgar enerjisinde atağa geçmesi gereken Türkiye’nin başta yatırımcılar olmak üzere, rüzgar enerjisi sektöründe ihtiyaç duyulan adımları bir an önce atması gerekiyor.

AB Üyesi Olmayan Ülkelerdeki Yatırım 3,9 Milyar Euro

Rüzgar enerjisine yönelik yaklaşık 20 milyar euro yatırım gerçekleşen Avrupa’da, AB üyesi olmayan ülkelerdeki yatırımlar, toplam yatırımların % 21’ini temsil ediyor. 3,9 milyar euro yatırım alan Türkiye, Norveç ve Ukrayna’nın yatırımları ise çoğunlukla kara rüzgarına yönelik gerçekleşti. Raporda öne çıkan bir diğer bulgu ise açık deniz rüzgar santrallerine yapılan yatırımlar oldu. Buna göre, geçtiğimiz yıl devreye alınan 3,6 GW’lık açık deniz rüzgar enerjisi kapasitesi, son 10 yıl için rekor seviyeye ulaştı. Ülkemizde de rüzgar enerjisine yönelik yatırım hacminin artırılmasıyla, hem ülke ekonomisine hem de ülke enerji arzına büyük katkıların sağlanacağını belirten Ali Aydın, Türkiye’nin sektörü yeniden ivmelendirecek daha aktif politikalar yürütmesinin kazan kazan durumu oluşturacağını aktarıyor.

Aksa Enerji net karını artırmaya devam ediyor

Aksa Enerji, 2019 yılı konsolide net kârını bir önceki yılın aynı dönemine göre üç kat artırarak 455 milyon liraya yükseltti. 2019 yılında 5,6 milyar lira ciro elde eden Şirket, Faiz Amortisman Vergi Öncesi Kâr (FAVÖK) rakamını ise yüzde 42 artışla 1,5 milyar lira seviyesine taşıdı. Şirket böylece 2019 yılında ciro, FAVÖK ve net kârda rekor büyüme ile tarihindeki en yüksek seviyelere ulaştı.

İki kıta ve beş ülkede yürüttüğü faaliyetleriyle global bir şirkete dönüşen Aksa Enerji, 2019 yılı finansal sonuçlarını Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) duyurdu. 2019 yıl sonu itibarıyla 455 milyon lira konsolide net kâr elde eden Şirket, net kârını bir önceki yıla göre üç kat artırarak tarihindeki en yüksek seviyeye taşıdı. FAVÖK’ünün yüzde 73’ünü döviz bazlı yurt dışı anlaşmalarından sağlayan Şirketin Afrika’da faaliyet gösteren santralleri 2019 yılında da kârlılık rakamları üzerinde olumlu etki yaratmaya devam etti.

Aksa Enerji, yurt dışı operasyonlarının da etkisiyle Faiz Amortisman Vergi Öncesi Kâr (FAVÖK) rakamını bir önceki yıla göre yüzde 42 artışla 1,5 milyar liraya yükseltirken, FAVÖK marjını ise yüzde 22 seviyesinden yüzde 26’ya çıkardı. Şirket ayrıca yüksek seyreden yurt içi spot enerji fiyatları ile yurt dışında döviz bazlı garantili satışlar yapan KKTC ve Afrika santralleri sayesinde 2019 yılı cirosunu bir önceki yıla göre yüzde 20 artarak 5,6 milyar liraya yükseltti. Şirket böylece 2019 yılında ciro ve FAVÖK rakamlarını da rekor seviyeye taşımayı başardı.

Aksa Enerji’nin 2019 yılını başarılı finansal sonuçlarla kapattığını vurgulayarak başta Afrika olmak üzere Şirketin yurt dışındaki santrallerinin, kârlılık ve FAVÖK rakamları üzerindeki olumlu etkisine dikkat çeen Aksa Enerji CEO’su Cemil Kazancı, “2019 yılında etkin portföy yönetimi ve yurt dışı operasyonlarının etkisiyle tüm finansal göstergelerde başarılı sonuçlara imza atarak, beklentilerin üstünde performans sergiledik. Net kârımızı bir önceki yıla göre 3 kat artırarak Şirketimizin tarihindeki en yüksek seviyeye taşıdık. Aynı şekilde ciro ve FAVÖK rakamlarımızda da rekor seviyeye ulaştık.” değerlendirmesinde bulundu. Globalleşme stratejisi doğrultusunda 2015 yılından bu yana ülkelerin acil enerji ihtiyaçları doğrultusunda yatırımlarını şekillendirdiklerini belirten Cemil Kazancı, “2015 yılında 860 milyon Amerikan Doları net finansal borcu olan Şirketimiz, 2017 yılı sonundaki santral satışlarıyla borcunu 124 milyon Amerikan Doları azaltırken, Afrika santrallerinin olumlu katkısıyla net finansal borcunu 2019 yıl sonu itibarıyla 529 milyon Amerikan Doları’na düşürmeyi başardı. Böylece Aksa Enerji, küreselleşme stratejisi doğrultusunda, 2015 yılından bu yana, yurt dışında 3 santral yatırımı yapmasına rağmen toplam 331 milyon Amerikan Doları borç ödemesi gerçekleştirerek bilançosunu sürdürülebilir karlılık rotasına çevirmiş ve bu başarı hikayesiyle enerji sektörüne örnek olmuştur.” şeklinde konuştu. Enerji sektörünü de değerlendiren Kazancı, ülkemizin son yıllarda uyguladığı stratejilerle enerji üretim pastasını çeşitlendirdiğine dikkat çekti. Cemil Kazancı, enerji üretiminde değişen dinamiklerin hem enerjide arz güvenliği hem de fiyat istikrarı açısından bir önceki döneme göre dengelendiğini kaydetti.

2019 yılında toplam 16.511 GWsa satış gerçekleştiren Aksa Enerji, cirosunu 2018 yılına göre %20 artırırken 2020 yılında da operasyonel ve finansal açıdan başarılı büyümesini devam ettirmeyi hedefliyor.

Petkim tarihi rekor kırdı

Türkiye’nin ilk ve tek entegre petrokimya tesisi Petkim, 2019 yılında 3,4 milyon tonluk üretimle tarihi bir rekora imza attı. Yıl boyunca petrokimya sektöründe yaşanan daralmaya rağmen ulaşılan rekorda; STAR Rafineri ile sağlanan sinerjinin, verimlilik artırıcı ve çeviklik odaklı projelerin yanı sıra dijital dönüşüm de etkili oldu.

Türkiye’nin en büyük doğrudan dış yatırımcısı SOCAR Türkiye’nin iştiraki Petkim, 2019 yılında tüm zamanların en yüksek miktardaki üretimini gerçekleştirerek üretim rekoru kırdı. 55 yıllık köklü geçmişe sahip Petkim’in, yıllık toplam üretimi bir önceki yıla göre yüzde 24 artarak 3,4 milyon tona yükseldi. 2019’da Petkim’in toplam cirosu 2018’e göre yüzde 25’lik artışla 11 milyar 672 milyon 220 bin TL, net kârı ise 764 milyon 237 bin TL olarak gerçekleşti.

2019’a yönelik finansal sonuçlarını açıklayan Petkim, petrokimya sektöründe yaşanan daralmaya karşın yılı üretim rekoruyla kapattı. 2019’da yüzde 97,2 üretim kapasitesi ile çalışan şirketin, aktif büyüklüğündeki artış oranı bir önceki yıla göre yüzde 18 artarken, özkaynak büyüklüğündeki artış oranı ise yüzde 17’yi buldu. Türkiye’nin ilk ve tek entegre petrokimya şirketi olan Petkim’in üretim rekorunda; 2018 sonunda devreye giren STAR Rafineri ile sağlanan operasyonel ve yönetsel sinerjinin, verimlilik artırıcı ve çeviklik odaklı projelerin yanı sıra dijital dönüşüm çalışmalarının da katkısı büyük oldu.

STAR RAFİNERİ’DEN 759 BİN TON NAFTA ALINDI

Bilanço sonuçlarını değerlendiren SOCAR Türkiye Rafineri ve Petrokimya İş Birimi Başkanı ve Petkim Genel Müdürü Anar Mammadov, “2019 yılında yüksek seyreden petrol fiyatları, nafta bazlı entegre üretim yapan üreticilere olumsuz yansıyarak marjları daraltırken, petrokimya ürünleri fiyatlarında da önemli düşüş kaydedildi. Bu düşüşe ve sektörümüzdeki daralmaya rağmen tüm gücümüzle Türkiye’nin güvenilir petrokimya tedarikçisi olmaya devam ederek pozitif finansal sonuçlara ulaşmayı başardık. 2019 yılında tam kapasite üretime geçen STAR Rafineri ile sağladığımız sinerjinin, bu sonuçlara büyük katkısı oldu. Hammaddemiz naftayı dünyanın farklı yerlerinden ithal etmek yerine artık STAR Rafineri’den doğrudan boru hattı ile alıyoruz. 2019 yılında STAR Rafineri’den aldığımız nafta miktarı toplam 759 bin ton olurken bu sinerji, Petkim’e lojistik maliyetlerden sağladığı tasarrufun yanı sıra daha kaliteli üretim, operasyonel süreçlerde verimlilik, hammaddede arz güvenliği ve yönetsel süreçlerde ortak değer yaratımı olarak pozitif yansıdı” dedi.

ENERJİ VERİMLİLİĞİ, 3,3 MİLYON DOLARLIK TASARRUF GETİRDİ

Sürdürülebilir bir gelecek için enerji verimliliğine büyük önem verdiklerini de kaydeden Mammadov, Petkim bünyesinde 2019 yılında hayata geçirilen 23 enerji verimliliği projesi ile 3,3 milyon dolarlık tasarruf elde edildiğini dile getirdi. Mammadov, “Bu projelerle enerji maliyetlerini düşürmenin yanı sıra Petkim’de üretimin devamlılığı için büyük önem taşıyan enerji güvenliği de artmış oldu. 2018 yılında başlattığımız modern Varlık Yönetimi Projesi’nin olumlu sonuçlarını 2019 yılı itibarıyla almaya başladık. Bu proje sayesinde, tesislerimizdeki tüm varlıkların güvenilirliğinin artması ile operasyonel açıdan kullanılabilirliği, bir önceki yıla göre yüzde 4,1 arttı” diye konuştu. Çalışanların proje önerilerinin değerlendirildiği değer yaratma platformu “Değer Benim” programına da değinen Mammadov, şöyle devam etti: “2019 yılında tanımladığımız verimlilik ve çeviklik odaklı 109 değer yaratma projesi ile 52 milyon dolarlık ilave ekonomik değer oluşturduk. Geçtiğimiz yıl, ana faaliyet alanımız petrokimya dışında da yaptığımız yatırımların meyvelerini aldığımız bir yıl oldu. Örneğin, limancılık alanındaki yatırımımız Petlim Limancılık Ticaret A.Ş.’nin varlıkları bir önceki yıla göre yaklaşık %7’lik artış gösterdi. Bu alanda da faaliyetlerimizi başarıyla sürdürmeye devam ediyoruz.”

DAVOS’TAN VE EGE İHRACATÇI BİRLİKLERİ’NDEN ÖDÜL

Petkim’in, 2019 yılında elde ettiği başarılı sonuçlarda dijital dönüşüm çalışmalarının da büyük etkisi oldu. Yıl boyunca 13 dijitalleşme projesini hayata geçiren Petkim’in bu yönde attığı adımlar Davos’ta ödül getirdi. 2020’de Dünya Ekonomi Forumu’nun (WEF) ‘Global Lighthouse Network’üne Türkiye’den seçilen tek şirket olan Petkim, Endüstri 4.0 teknolojilerini üretimde en iyi kullanan tesisler ligine seçildi. Bir diğer ödül ise Ege İhracatçı Birlikleri’nden geldi. Petkim 2019 yılında 622 milyon dolarlık ihracat rakamıyla hem kimya sektörü hem de tüm sektörler kategorilerinde yine Ege Bölgesi’nde en fazla ihracat yapan şirket ödüllerini topladı.

BAŞLICA GÖSTERGELER20192018DeğişimFark
(%)
Net Satışlar (milyon TL)11.6729.315252.357
Brüt Kâr (milyon TL)1.6011.579122
Brüt Kâr Marjı (%)13,7%17,0%-3,2
Net Kâr (milyon TL)764836-9-72
Net Kâr Marjı (%)6,5%9,0%-2,4
FAVÖK (milyon TL)1.5891.523466
FAVÖK Marjı (%)13,6%16,3%-2,7