24.5 C
İstanbul
Çarşamba, Haziran 4, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 17

Nauru iklim dostu programını COP 29’da duyurdu

2024 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı, yatırım yoluyla vatandaşlık alanında çığır açan yenilikçi bir programın tanıtımına sahne oldu. Yurt dışından gelecek yatırımları iklim dostu projelere yönlendirme hedefiyle, oturum ve vatandaşlık planlamasında global lider Henley & Partners tarafından tasarlanan Nauru Ekonomi ve İklim Dayanıklılığı Vatandaşlık Programı, ülkenin İklim Değişikliği ve Ulusal Dayanıklılık Bakanı Asterio Appi tarafından ilk kez COP 29 katılımcılarına duyuruldu. Yenilikçi ve iklim dostu bir finansman modeli olarak geliştirilen Program, yatırımcıların Güney Pasifik bölgesindeki iklim adaptasyonu ve sürdürülebilir kalkınma projelerine katkıda bulunurken yeni bir vatandaşlık edinmelerine olanak sağlıyor.

Program hakkında detaylı bilgiler aktaran Bakan Asterio Appi, “Nauru, birçok Güney Pasifik ülkesi gibi, küresel boyutta biyolojik çeşitliliği koruma konusunda önemli bir rol üstleniyor. Ekosistemlerimiz, Dünya’nın herhangi bir yerindekinden daha nadir, nesli tükenmekte olan ve tehdit altındaki türleri destekliyor. Yine de iklim değişikliğinin ön saflarında yer alıyoruz. Yükselen deniz seviyeleri, yoğunlaşan fırtına dalgaları ve hızlanan biyolojik çeşitlilik kaybıyla karşı karşıyayız. Küresel ısınmanın sonuçları, Pasifik Ada devletlerini giderek daha yaşanmaz hale getiriyor. Yatırımcılar, Nauru’nun vatandaşlık programını seçerek yalnızca kendi geleceklerini güvence altına almakla kalmıyor; gezegenimizin geleceğine yatırım da yapmış oluyorlar” dedi.

Birleşmiş Milletler, pek çok kez finansmana ve özellikle de iklim finansmanına erişimin Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletlerinin (Small Island Developing States – SIDS) sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşabilmeleri için kolaylaştırıcı ve önemli bir etkisi olduğunu vurguladı.   SIDS, iklim değişikliğinin etkilerinden giderek daha fazla etkileniyor. Bu ülkeler ve dünyanın geri kalanının bağlı olduğu sosyal, ekonomik ve doğal sistemlerde dayanıklılık oluşturmak üzere acilen dış finansal desteğe erişime ihtiyaç duyuluyor. Bu yeni modelin son derece karmaşık olan mevcut iklim ve kalkınma finansmanı mimarisi karşısında SIDS’in ihtiyaçlarını karşılama yönünden gereken hız ve ölçekte verimli, adil ve iyi sonuç verecek donanıma sahip olduğunun altı çiziliyor.

Sürdürülebilir kalkınmaya destek olarak serbest dolaşım hakkı elde etmek mümkün olacak

Programın lansmanında bir açıklama yapan Henley & Partners Türkiye Direktörü Burak Demirel,

Dünyanın en küçük bağımsız cumhuriyeti ve üçüncü en küçük ülkesi olarak bilinen Nauru’nun ekonomik büyümeyi çevre dostu yönetim anlayışıyla birleştiren benzersiz bir vatandaşlık programına öncülük ettiğini belirterek, bu yaklaşımın ülkenin dayanıklılık ve inovasyon yönünden gücünün bir kanıtı olduğunu belirtti. Demirel, programın sadece üç ila dört aylık işlem süreleriyle vatandaşlığa erişim sunan kolaylaştırılmış bir seçenek olduğunu ifade ederek, “Yatırımcılar, ulusal hazine fonuna her bir başvuru sahibi için 105.000 ABD dolarından başlayan bir katkı yaparak Nauru vatandaşlığı elde edebilir. Program, uluslararası yatırımcılara 89 ülkeye vizesiz erişimin yanı sıra sınırsız çifte vatandaşlık ve aile üyelerini de vatandaşlık programına dahil etme olanağı gibi avantajları da kapsıyor. Nauru, geleceğini şekillendirecek projelerin finansmanını yalnızca en yüksek kalibredeki yatırımcıların katılımıyla gerçekleştirmek üzere titizlikle hazırlanan sağlam bir yönetim modeli oluşturdu. Bu program yalnızca ikinci bir vatandaşlık almayı değil aynı zamanda küresel iklim sorunlarının çözümüne doğrudan dahil olma imkânı da sunuyor” şeklinde konuştu.

Borçların egemenliği yerini öz sermayenin egemenliğine bırakıyor

Nauru hükümeti programın tasarımı, kurulumu ve yönetimi için Henley & Partners’ı yetkilendirdi. Dünya genelinde çok sayıda devlete oturum ve vatandaşlık programlarının tasarım ve yönetiminde danışmanlık yapan Henley & Partners bugüne dek Afrika, Asya, Karayipler, Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Amerika ve Okyanusya’daki 20’den fazla ülkeye oturum ve vatandaşlık program tasarlama, kurma, işletme ve tanıtma konularında destek oldu ve 15 milyar ABD dolarının üzerinde doğrudan yabancı yatırım topladı.

Burak Demirel, “Yatırım göçü, sürdürülebilirlik risklerini azaltmak ve iklim dayanıklılığını artırmak için güçlü bir mekanizma olarak ortaya çıktı. Nauru Ekonomi ve İklim Dayanıklılığı Vatandaşlık Programı, yatırımları doğrudan ülkenin geleceğini güvence altına alan ve küresel çevre korumaya katkıda bulunan projelere yönlendirerek bu alanda yeni bir standart belirliyor. Nauru’nun bu yenilikçi yaklaşımı, acil çevresel sorunların ele alınması için yatırımda nasıl kaldıraç etkisi yaratılabileceğine dair somut bir örnek teşkil ediyor” dedi.

Yatırım yoluyla ikamet ve vatandaşlık programlarını borç odaklı finansman yaklaşımlarından ayıran şeyin, bunlara ev sahipliği yapan ulusların egemenlik haklarını artırmaları olduğunu ifade eden Demirel. “Bir stratejik hedefe ulaşmak için bir başka stratejik hedeften ödün vermek veya onu feda etmek gerekmiyor. Yatırım göçü gerek yatırımcı gerekse devletler ve vatandaşları için, kısacası tüm paydaşlar açısından gerçek bir kazan-kazan modeli sunan, uzun vadeli, sürdürülebilir çözüm. Her geçen gün daha fazla hükümet, oturum ve vatandaşlık programlarının faydalarını, kalkınma girişimlerini finanse ederek sürdürülebilirlik risklerini azaltma mekanizması olarak değerlendiriyor” şeklinde konuştu.

Burak Demirel ve Nauru İklim Değişikliği ve Ulusal Dayanıklılık Bakanı Asterio Appi, COP 29 Programında gerçekleştirilen lansman etkinliğinde ile bir araya gelerek program hakkında değerlendirmelerde bulundular.

NAURU İKLİM DOSTU VATANDAŞLIK PROGRAMI HAKKINDA

Nauru Ekonomi ve İklim Dayanıklılığı Vatandaşlık Programı Hazine Fonuna doğrudan katkı yoluyla vatandaşlığa giden basit bir süreç sunuyor.

Ana başvuru sahiplerinden 18 yaşını doldurmuş, temiz bir sicile sahip, fon kaynağına kanıt sunabilen kişiler olmaları bekleniyor.

Programa katkı payları ve ek ücretlerse şu şekilde:

• Tek bir başvuru sahibi için 105.000 ABD doları

• İki-dört kişilik bir aile için 110.000 ABD doları

• Beş veya daha fazla kişilik bir aile için 115.000 ABD doları

• Ana başvuru sahibinin veya eşinin her bir ek kardeşi için 15.000 ABD doları

Başvuru ücreti:

• Tek bir başvuru sahibi için 25.000 ABD doları

• İki-dört kişilik bir aile için 27.500 ABD doları

• Beş veya daha fazla kişilik bir aile için 30.000 ABD doları

Detaylı inceleme (Due diligence) ücreti:

• Ana başvuru sahibi için 10.000 ABD doları

• 16 yaş ve üzeri her ek aile üyesi için 7.500 ABD doları (eş, kardeş, çocuk veya bakmakla yükümlü olunan yetişkin kişi)

Pasaport ücreti:

• Pasaport başına 500 ABD doları

Başvuru sahipleri kapsamlı bir detaylı inceleme kontrolünden geçtikten sonra mülakata giriyor. Onaylandıktan sonra, başvuru sahipleri gerekli katkıyı yapıyor, Nauru’ya Bağlılık Yemini ederek vatandaşlık sertifikalarını ve Nauru pasaportlarını alıyorlar.

Intuitivo, Web Summit PITCH Yarışmasını kazandı

Web Summit’in Merkez Sahnesi’nde gerçekleşen PITCH etkinliğinde, Intuitivo’nun CEO’su João Guimarão, final jürisinde yer alan Seven Seven Six’in kurucu arkadaşı Katelin Holloway, Race Capital’den Edith Yeung ve Coelius Capital’in kurucusu Zach Coelius Önemli rakamların değerlendirilmesinin ardından başarı aşamasında yerini aldı.

Porto merkezli bu gelişmiş girişim, finalde ABD menşeli güvenlik ve yapay zeka şirketi GovGPT ile spor teknolojisi alanında faaliyet gösteren Scoutz’u geride bırakan büyük bir başarı imzası attı. Etkinliğin üç gün süren grup elemelerinde toplam 105 girişim, sahne karşılaştırması ile bir rekabet sergiledi.

Intuitivo, 35.000’den fazla öğretmenin sınırlarını genişletiyor ve 300.000’den fazla öğrenciye katkı sağlayarak eğitim dünyasını destek veren, çok yönlü bir dijital değerlendirme platformudur.

Intuitivo’nun kurucu ortağı ve CEO’su, “Intuitivo, takip eden işlere daha az zaman ayırarak daha verimli bir şekilde çalışmayı sağlıyor. Her türlü değerlendirme hazırlanıyor ve otomatik olarak puanlandırılıyor” dedi.

Guimaraes, Web Summit’teki PITCH deneyimlerini aktarırken, “Sunum sırasında her zaman biraz gergin olabiliyoruz, ancak bu gerçekten harika bir deneyimdi. Finale ulaşmamız, geniş bir kitle tarafından tanınmamızı sağladı. Haberlerde yer almak büyük bir başarı. Dünyanın dört bir yanında birçok kurucu ortak ve saygın üyelerle tanışma fırsatı yakaladık. Ekosistemdeki diğer insanlarla bir arada olmak bile Web Summit’in en güzel yanı.” dedi.

Intuitivo’nun sistemlerine göre, dünya genelinde 85 milyon öğretmen zamanının %46’sını yetiştirmeye, yılın yaklaşık 1,5 ayını ise değerlendirme hazırlama ve notlandırmaya ayırmıyor. Sezgisel, notlandırma süreci %40 zaman tasarruf sağlıyor. Şirket, Techstars CORE Angels Lisbon ve Demium gibi destekçilerle süreklilik sağlıyor ve 5 milyar çalışma değerlendirme yazılımı pazarını hızlandırıyor

Web Summit, 153 ülkede gelen 71.528, 1.066 yatırımcı, 953 katılımcı ve 2.005 medya mensubunun katılımıyla büyük bir etkinlik olarak gerçekleşti. Etkinliğe 3.050 şirket katılırken, kadın kurucuların oranı %44 ile zirveye ulaştı. Katılımcıların %42’sini ve %37’sini kadınlar oluşturdu. IBM, Adobe, Meta, Huawei, SAP, DELL, Qualcomm, VISA, American Express, Niantic, Pitchbook, EDP ve KPMG gibi dev şirketler de etkinlikte yer aldı. Topluluğun büyüklüğüyle birlikte binlerce yeni buluşma organize edildi, mevcut geniş bir etkinlikte yeni çalıştırma imkanı buldu. Almanya ve Brezilya başta olmak üzere, 36 eyaletten gelen 62 ticaret heyeti etkinliğe katıldı.

Daikin enerji verimliliğine katkı sağlamaya devam ediyor

Daikin Türkiye, iklimlendirme çözümleriyle ülkenin dört bir yanında sürdürülebilir ve enerji verimli projelere imza atmaya devam ediyor. Bursa Kayapa Gross 16 Market, iklimlendirme ihtiyaçları için Daikin’in yüksek enerji verimli çözümlerini tercih etti. Daikin, mühendislik desteği, geniş servis ağı ve özelleştirilebilir ürün seçenekleriyle Bursa Kayapa Gross 16 Market’in tüm ihtiyaçlarını eksiksiz karşılıyor. Marketin soğutma sistemleri, enerji tasarrufu sağlayan çevre dostu Daikin soğutucu dolaplarıyla donatıldı.

Daikin, 100 yılı aşkın deneyimi ve geniş ürün gamıyla markalar tarafından en çok tercih edilen iklimlendirme markası olmaya devam ediyor. Bursa’da yer alan Kayapa Gross 16 Market, Daikin’in yüksek kaliteli iklimlendirme çözümlerini tercih etti. Daikin’in ileri teknolojiye sahip iklimlendirme çözümleri, marketin soğutma ihtiyaçlarını çevre dostu bir şekilde karşılayarak hem enerji tasarrufu sağlıyor hem de müşteri deneyimini iyileştiriyor. Market içerisindeki şarküteri, kasap, içecek ve yatay derin dondurucu reyonlarının soğutulması, Daikin ZEAS kondenser üniteleri ve yine Daikin ürün gamında yer alan AHT taşınabilir soğutucu dolapları ile sağlanıyor.

YENİLİKÇİ TEKNOLOJİ, ÜSTÜN PERFORMANS

Kayapa Gross 16 Market’in soğutma sistemlerinde Daikin’in ileri teknolojiye sahip ZEAS kondenser üniteleri ve AHT soğutucu dolapları kullanıldı. ZEAS üniteler, yüksek enerji verimliliği ve sessiz çalışma özellikleri ile öne çıkarken, dış ünitenin küçük boyutları sayesinde yer tasarrufu sağlıyor. Özellikle perakende sektörü için ideal olan bu sistem, Daikin DC inverter scroll kompresör teknolojisiyle enerji tüketimini minimize ederken, uzun vadeli maliyet avantajları sağlıyor. Marketin şarküteri, kasap ve içecek reyonlarında kullanılacak dolaplar, Daikin’in üstün soğutma teknolojisi ile donatıldı ve en yüksek verimlilikle çalışacak şekilde yapılandırıldı.

Proje kapsamında kullanılan AHT Paris ve Macao serisi yatay derin dondurucu ve soğutucu dolaplar, çevre dostu özellikleriyle dikkat çekiyor. Bu dolaplar, “fişe tak ve çalıştır” özelliği sayesinde taşınabilirlik sağlarken, enerji verimliliğiyle işletme maliyetlerini düşürüyor. Daikin’in çevreci teknolojileri Gross 16 Market’in sürdürülebilirlik hedeflerine de katkıda bulunuyor.

ÇEVREYE DUYARLI, ENERJİ VERİMLİ ÜRÜNLERLE DAIKIN FARKI

Daikin, çevreye duyarlı yaklaşımı ve yenilikçi teknolojileri ile enerji verimliliğini en üst düzeye çıkaran ürünler sunmaya devam ediyor. Uzun ömürlü ve yüksek performanslı iklimlendirme çözümleri sayesinde, sadece enerji tasarrufu sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda işletmelerin sürdürülebilirlik hedeflerine de katkıda bulunuyor. Bursa Kayapa Gross 16 Market’te olduğu gibi, Daikin’in çevreci ürünleri ve müşteri odaklı yaklaşımı, her sektördeki işletmelerin ilk tercihi olmaya devam ediyor.

Türkiye’nin dijital yükselişi Lizbon’da gösterildi

Web Summit 2024, Lizbon’da teknoloji dünyası devlerini bir araya getirerek önemli bir dönüm noktasına imza attı. 153 ülkeden 71.528 adet katılımcının katıldığı etkinlikte, 3.050 firmanın ürünü sergilenirken, yapay zeka (AI) bölümü en çok temsil edilen alan oldu.

Web Summit, dünyanın en yenilikçi girişimlerinden bazılarını sergileyen yaklaşık 36 ülkeden 62’ye kadar ticaret heyetine ev sahipliği yaptı. Temsil edilen ülkeler arasında Ukrayna, Almanya, Brezilya, Portekiz, Hollanda, Katar, Cape Verde, Belçika, Hong Kong, Fransa, Litvanya, İspanya, Tayvan, Şili, Polonya, Avusturya, Türkiye, Moldova, İtalya, Bulgaristan, Finlandiya, BAE, Yunanistan, Lüksemburg, Gürcistan, Mısır, Malta ve Angola yer aldı.

Türkiye, güçlü bir şekilde temsil edilirken, DEİK Dijital Teknolojiler İş Konseyi tarafından kurulan DEİK Türkiye Pavilyonu katılımcılar tarafından büyük ilgiyle karşılandı.

“Türk Teknoloji Şirketleri Web Zirvesi 2024’te Güçlü Bir Temsil Gösterdi”

Türkiye, DEİK Pavilyonunda yer alan Türk teknoloji şirketleriyle dikkatleri üzerine topladı. Etkinlikte Turkcell, Türk Telekom, Roketsan, TOGG, Doğuş Teknoloji, Sahibinden.com, Koç Sistem, Yıldız Ventures, Aselsan, Turan, Winfluencer, Hometech, Mipo, Fundervest, Egaranti, E-dison, Cerebrum tech, Eczita, Carbon gate, Goart worlds, Ant System, Sporara ev POILABS gibi Türk firmaları ile markaları yer aldı.

Web Summit 2024 etkinliğine Türkiye’de Enerji Medya Grubu’nu temsilen katılan Gazeteci-Yazar Ferhat Yıldırım yaptığı değerlendirmelerde, Türkiye’nin etkinlikteki güçlü varlığını vurgulayarak, “Web Summit, Türkiye’nin dijital teknolojilerdeki güçlenmesi ve küresel olarak artırıldığı önemli bir platforma dönüştü. DEİK Pavyonu, Türk şirketlerinin küresel teknoloji dünyasında ne denli önemli bir yer edindiğini gösteriyor. Türkiye’nin bu yılki gidişi, Lizbon’da tarihe geçti. Türkiye’nin Web Zirvesi 2024’e ciddi katılım sağlaması Web Summit Yöneticilerininde dikkatini çekmiş ve bu artışın sebebini bana sordular” dedi.

Web Zirvesi 2024’e Türk firmalarının katılımının yüksek olmasının nedenini, Türkiye’nin dijital teknolojilerindeki gelişmeleri takip etmesi ve küresel pazarda daha fazla etkin olma hedefinden kaynaklandığını ifade eden Ferhat Yıldırım, şunları ekledi: “Bu yıl Türkiye’nin ciddi katılımı, inovasyon ve teknolojik gelişmelerinin tanıtılması büyük bir etki yarattı. Türk şirketleri, DEİK Pavilyonu’nda sadece kendi alanlarında değil, küresel pazarda da güçlü bir varlık sergileyerek, teknoloji dünyasındaki çalışmalarını daha geniş kitlelere duyurdu. Türk teknolojisinin, küresel pazarda ne kadar güçlü olduğunun gözlerinin önünde seren bu etkinlik, Türk iş dünyası ve girişimcileri için bir fırsat penceresi açtığını söyleyebilirim. Gelecekteki Web Zirvesi etkinlikleri, Türkiye’nin dijital varlığını güçlendirecek önemli bir platform olmaya devam edecek.”

Yıldırım, Web Summit’in aynı zamanda Türkiye ile diğer ülkeler arasındaki işbirliklerini artırma bakış açısını da kritik bir fırsat sunduğunu vurguladı. “Web Summit, sadece teknoloji ve iş dünyasındakileri takip etmekle kalmayıp, aynı zamanda ülkeler arasında kültürel ve ticari ilişkiler de güçleniyor. Bu yıl Türkiye’nin etkinliğindeki güçlü temsili, Türkiye’nin küresel arenadaki dijital dönüşümün bir göstergesi olmuştur” diye de ekledi.

Yapay Zeka ve Kadınların Teknolojideki Artan Gücü

Web Summit 2024’te, yapay zeka (AI) en çok temsil edilen sektörlerden biri olarak öne çıktı. AI girişimlerinin küresel pazarda giderek büyüyen etkisi, etkinlikteki sunumlarla pekişti. Kadın girişimcilerin sektördeki varlığı ise dikkat çeken bir başka gelişme oldu. Kadınlar, bu yılki etkinlikte girişimlerde %44,5’ini kurarak bir rekor kırdı. Kadın yayın oranı ise %42’ye yükseldi. Cinsiyet eşitliğinde büyük bir ilerleme kaydedildi.

Gelişen Topluluklar ve Yatırımcı Katılımı

Web Summit, aynı zamanda binlerce iş insanı, girişimci, yatırımcı ve medya mensubunu bir araya getiren dev bir etkinlik haline geldi. 1.066 yatırımcı ve 953 oyuncunun katıldığı etkinlikte, Pharrell Williams , Rúben Dias , Brad Smith ve Carmelo Anthony gibi isimler arasında yer aldı. Yatırımcılar, 58 ülke genelinde 14,7 trilyon ABD doları faaliyeti varlık yönetimiyle etkinlikteki 3.050 şirketle işbirliği yapmak için bir araya geldi.

Etkinlikte ayrıca “CleanTech Meetup” , “Women in Tech” ve “FashionTech Meetup” gibi sektörel buluşmalar düzenlendi.

Geleceğin Teknolojisine Yön Veren Bir Etkinlik

Web Summit 2024, teknolojideki kadınların artan etkisi, sektörel çeşitlilik ve gelişmiş buluşmalarla küresel inovasyonun yol haritasını çizdi. Bu yılki etkinlik, küresel iş dünyasında teknolojinin nasıl şekilleneceğine cevaplar verdi.

Web Summit 2024, sadece Türkiye için değil, dünyada dijital teknolojilerdeki değişimin hızlanmasında ve bu değişimin şekillenmesinde büyük rol oynayacak projelerine her geçen gin bir yenisini eklemeye devam ediyor.

Küresel otomotiv sanayi zorlu dönemden geçiyor

Otomotiv tedarik sanayisinin başarılı kuruluşlarının ödüllendirildiği 2024 Yılı OSD Tedarik Sanayi Başarı Ödülleri Töreni düzenlendi. Etkinlikte OSD üyelerinin kalite anlayışı, teslimat güvenirliği, teknoloji geliştirme yetkinliği ve rekabetçilik kriterlerine göre belirlediği “Başarı Ödülleri”nin yanı sıra, “Teknoloji ve Yenileşme” “Sürdürülebilirliğe Katkı” ve “Doğal Afet Farkındalık ve Süreç Yönetimi Jüri Özel Ödülü” kategorilerindeki ödüller sahiplerini buldu. Etkinlikte ana ve tedarik sanayi temsilcileri, otomotiv sanayisinin mevcut performansı ve geleceğe dair hedeflerini masaya yatırdı. Küresel otomotiv sanayisinin belirsizliklerin ve artan rekabetin damga vurduğu zorlu bir dönemden geçtiğini söyleyen OSD Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, “Küreselde oluşan kapasite fazlası sebebiyle rekabetçiliğimizin korunması ve verimliliğimizin artırılmasına odaklanmamız gerekiyor. Sanayimizin iş sonuçları şu an bir önceki yıla benzer seviyede olmakla birlikte, öngörülmesi zor bir 2025 yılı bizleri bekliyor. Sanayimizin, yenilikçi çözümler ve ileri teknolojiye yaptığı yatırımlarla hem ulusal hem de uluslararası platformlarda gücünü kanıtladı. Bu başarının temelinde ana ve tedarik sanayimizin güçlü iş birliği ve ortak hedeflere yönelik uyumlu çalışmaları yatıyor. Bu sinerji, sanayimizin sürdürülebilir büyümesi ve rekabet gücünü artırmakta kilit rol oynayacak” dedi.

Türkiye otomotiv sanayisine yön veren 13 üyesiyle sektörün çatı kuruluşu konumunda olan Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), sektörde önemli bir gelenek haline gelen OSD Tedarik Sanayi Başarı Ödülleri Töreni’ni gerçekleştirdi. OSD’nin 1992 yılından bu yana düzenlediği tören, bu yıl da otomotiv sanayisinin öncü isimlerini bir araya getirdi.

Verimliliğimizi artırmaya odaklanmalıyız!

Etkinlikte OSD üyelerinin kalite anlayışı, teslimat güvenirliği, teknoloji geliştirme yetkinliği ve rekabetçilik kriterlerine göre belirlediği “Başarı Ödülleri”nin yanı sıra, “Teknoloji ve Yenileşme” “Sürdürülebilirliğe Katkı” ve “Doğal Afet Farkındalık ve Süreç Yönetimi Jüri Özel Ödülü” kategorilerindeki ödüller sahiplerini buldu. Etkinlikte ana ve tedarik sanayi temsilcileri, otomotiv sanayisinin mevcut performansı ve geleceğe dair hedeflerini masaya yatırdı. 2024 OSD Tedarik Sanayi Başarı Ödülleri Töreni’nin açılışında konuşan OSD Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, “Küresel otomotiv sanayii, belirsizliklerin ve artan rekabetin damga vurduğu zorlu bir dönemden geçiyor. Küreselde oluşan kapasite fazlası sebebiyle rekabetçiliğimizin korunması ve verimliliğimizin artırılmasına odaklanmamız gerekiyor. Sanayimizin iş sonuçları şu an bir önceki yıla benzer seviyede olmakla birlikte, öngörülmesi zor bir 2025 yılı bizleri bekliyor. Sanayimizin, yenilikçi çözümler ve ileri teknolojiye yaptığı yatırımlarla hem ulusal hem de uluslararası platformlarda gücünü kanıtladı. Bu başarının temelinde ana ve tedarik sanayimizin güçlü iş birliği ve ortak hedeflere yönelik uyumlu çalışmaları yatıyor. Bu sinerji, sanayimizin sürdürülebilir büyümesi ve rekabet gücünü artırmakta kilit rol oynayacak” dedi. Sektörün gelişiminde OSD Tedarik Sanayi Başarı Ödülleri’nin önemine işaret eden Cengiz Eroldu, şöyle devam etti: “Bu ödüller, yalnızca birer başarı göstergesi değil, aynı zamanda sanayimizdeki yetkinliğin ve sürdürülebilir gelişmenin altını çizen birer simgedir. İhracat performansı, teknolojik yenilikler ve sosyal sorumluluk alanlarındaki üstün başarıları ödüllendirmek, bu alanda çaba gösteren firmalarımızı daha da ileriye taşımayı amaçlıyor. Ödül alan tüm firmalarımızı tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyorum.”

Küresel rekabetçiliğin formülü güçlü iş birliği ve üretim!

Türk otomotiv sektörünün yerli üretim hedefine vurgu yapan TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Albert Saydam ise, “Türkiye otomotiv sektöründe daha fazla yerli üretim hedefiyle çalışıyor, rekabet gücümüzü artırmak için kararlılıkla ilerliyoruz. Sektördeki tüm paydaşların ortak çabası, bu hedefi gerçekleştirmede kritik rol oynamaktadır. Türkiye, güçlü iş birliği ve üretim gücü sayesinde küresel ölçekte daha rekabetçi bir konuma gelecektir. Zorlu bir süreçten geçiyoruz, ancak iş birliğimizle bu dönemin üstesinden geleceğiz. Tedarik sanayimizin güçlenmesi ve üretim kapasitemizin artırılması, ülke ekonomisine büyük katkılar sağlayacaktır” diye konuştu.

OSD Üyelerinin birçok farklı kritere göre değerlendirerek belirlediği ödül alan firmalar şu şekilde açıklandı:

Tedarik Sanayi Ödülü Almaya Hak Kazanan Firmalar

Üretim Kapasitesi 100 Bin adet altında olan OSD Üyeleri

  • Arıkan Kriko ve Mak. San. A.Ş.

Üretim Kapasitesi 100 Bin adet üzerinde olan OSD Üyeleri

  • Assan Hanil Otomotiv San. ve Tic. A.Ş.
  • Martur Fompak International

Tüm OSD Üyeleri

  • Formfleks Otomotiv Yan Sanayi ve Tic. A.Ş
  • KNS Otomotiv San. ve Tic. A.Ş.
  • Nursan Kablo Donanımları San. ve Tic. A.Ş.

Teknoloji ve Yenileşme Ödülü Almaya Hak Kazanan Firmalar

  • Büyütech Teknoloji San. ve Tic. A.Ş.
  • Döktaş Dökümcülük Tic. ve San. A.Ş.
  • Toyotetsu Otomotiv Parçaları San. ve Tic. A.Ş.

Sürdürülebilirliğe Katkı Ödülü Almaya Hak Kazanan Firmalar

  • Assan Hanil Otomotiv San. ve Tic. A.Ş.
  • Brisa Bridgestone Sabancı Lastik San. ve Tic. A.Ş.

Doğal Afet Farkındalık ve Süreç Yönetimi Ödülü Almaya Hak Kazanan Firmalar

  • Ecoplas Otomotiv Sanayi ve Tic. A.Ş.
  • Faurecia Polifleks Otomotiv San. ve Tic. A.Ş.

Build4U Fuarı Bina Teknolojileri ve Malzemeleri Endüstrisinin Devlerini Antalya’da Buluşturacak

Antalya, Türkiye bina teknolojileri ve malzemeleri endüstrisinin en büyük buluşmalarından birine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Dünyanın en büyük 10 fuar şirketi arasında yer alan Deutsche Messe’nin Türkiye Ofisi Hannover Messe Sodeks Fuarcılık A.Ş. organizatörlüğünde 4-6 Aralık 2025 tarihlerinde ANFAŞ Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek Build4U Fuarı’nın lansmanı Antalya’da gerçekleştirildi. Bina teknolojileri ve malzemeleri endüstrisini uçtan uca kapsayan Türkiye’nin tek fuarı olan Build4U, endüstrinin tüm alanlarına projeksiyon tutacak. 

Dünyanın en büyük 10 fuar şirketi arasında yer alan Deutsche Messe AG, iştiraklerinden Hannover Messe Sodeks Fuarcılık A.Ş. organizatörlüğünde, ANFAŞ iş birliğiyle yeni bir fuara imza atmaya hazırlanıyor. 4-6 Aralık 2025 tarihleri arasında Antalya’da ANFAŞ Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek Build4U-Bina Teknolojileri ve Malzemeleri Fuarı’nın lansmanı Antalya’da ANFAŞ Fuar ve Kongre Merkezi’nde, Hannover Messe Sodeks Yönetim Kurulu Başkanı Annika Klar ile ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bıdı’nın ev sahipliğinde, sektörün çatı meslek kuruluşları, firma yetkilileri ve basın temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirildi. 

“Antalya’nın dünya liginde yükselen yıldızı daha da parıldayacak”

Lansmanda konuşan ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bıdı, Hannover Messe Sodeks Fuarcılık A.Ş iş birliğinde Antalya’ya ve Türkiye’ye bir ilki kazandırmanın mutluluğu içinde olduklarını belirterek, “Build4U sadece bina teknolojileri ve malzemeleri endüstrisine yeni bir açılım getirmeyecek aynı zamanda Türkiye ekonomisine sağladığı katkıyı her geçen gün artırarak, Antalya’nın bu konumunu daha da yukarılara taşıyacak. Antalya’nın dünya liginde giderek yükselen yıldızı fuarımız aracılığıyla daha da parıldayacak. Böylesi önemli bir misyon üstlenen fuarımızın paydaşlarından biri olmaktan gurur duyuyoruz.” açıklamasında bulundu.

Türkiye, Avrupa, BDT ülkeleri, MENA Bölgesi’nden katılımcıları buluşturacak 

Hannover Messe Sodeks Yönetim Kurulu Başkanı Annika Klar ise lansmanda yaptığı konuşmasında, Build4U Fuarı’nın Türkiye’nin tek fuarı olarak endüstrinin tüm alanlarına projeksiyon tutacağını açıkladı. Bu bakış açısıyla fuarın Avrupa, BDT ülkeleri ve MENA Bölgesi’nden gayrimenkul geliştiricilerini, mimarları, mühendisleri Akdeniz’de buluşturacağına vurgu yapan Annika Klar, “Fuar, aynı zamanda da Türkiye ile komşu ülkeleri kapsayan oldukça zengin katılımcı profiliyle bölge için cazibe yaratan bir buluşma noktası niteliğinde olacak. 3 salonda, 10 bin metrekarelik oldukça geniş bir alanda düzenlenecek Build4U Fuarı, ‘Building the Future For You’ sloganıyla bina teknolojileri ve malzemeleri alanındaki en yenilikçi ürünleri, çözümleri ve teknolojileri bir araya getirecek. Fuarımız, sektör profesyonelleri için yenilikçi fikirler, iş birlikleri ve yeni ticaret bağlantıları kurma fırsatları sunarak bina teknolojileri endüstrisinin geleceğine yön verecek” şeklinde konuştu.

Lansman sonunda Yurt dışı Satış ve Yeni Projelerin Entegrasyonu Yöneticisi Alemdar Sönmez ve Yurt dışı Satış ve Yeni Projelerin Entegrasyonu Direktörü Demet Çataklı Avcu fuarın detaylarını paylaşırken, Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Başdanışmanı Dr. Cem Oğuz ve Sampaş Holding A.Ş. Genel Koordinatörü Dr. M.Serdar Yümlü’nün katılımıyla Akıllı Kentler ve Akıllı Binalar (MAtchUP) kapsamında Antalya Akıllı Kentler Projesi’ne ilişkin bir oturum gerçekleştirildi.

Katılımcılara yeni ilhamlar yaratacak

Her yıl endüstrideki yeniliklere ev sahipliği yapacak olan Build4U Fuarı’nın ilk organizasyonunda; Akıllı Bina Teknoloji ve Sistemleri, Akıllı Şehirler, Enerji, Enerji Verimliliği ve Sürdürülebilirlik, Yeşil Bina, Atık Yönetimi ve Geri Dönüşüm Teknolojileri, Depreme Dayanıklı Bina Teknolojileri, Prefabrik ve Modüler Yapı Teknolojileri, Yapı Malzeme ve Sistemleri, Tesis Yönetimi ve Start-Up’lar ana ürün grupları altındaki en yeni çözümler sergilenecek. Endüstrideki son trendleri kapsayan konferans ve eğitim odaklı sunumları ve ticari iş birliğine yönelik cezbedici fırsatları ile de tüm katılımcılar için yeni ilhamlar yaratacak.

Antalya, dünyanın dört bir yanındaki işletmeler için stratejik bir bölge

Turizmin yanı sıra sanayinin farklı alanlarındaki faaliyetleri ve giderek artan ulaştırma yatırımlarıyla Türkiye ekonomisine en büyük katkı sağlayan iller arasında yer alan Antalya, aynı zamanda akıllı binaların da oldukça yaygın kullanıldığı bir kent. Build4U-Bina Teknolojileri ve Malzemeleri Fuarı’nın Antalya gibi turizmin başkentinde düzenlenecek olması, katılımcı firmalar ve sektör profesyoneli olan ziyaretçilere de farklı avantajlar sunuyor. Katılımcı firmalar fuarda hedef ziyaretçi kitlesine rahatlıkla ulaşırken, ziyaretçiler de Türkiye ve dünyanın farklı noktalarından gelerek ürünlerini sergileyecek olan firmalara dokunarak ulusal ve uluslararası ticaretin gelişmesine önemli katkı sağlıyorlar. Akdeniz bölgesinin en gözde lokasyonlarından birinde yer alan Antalya, bu özelliği sayesinde Build4U-Bina Teknolojileri ve Malzemeleri Fuarı’nın da katkısıyla çevre ülke pazarlara açılma konusunda da katılımcı firmalara büyük avantaj sunuyor.

Dünya Bankası ve İller Bankası iş birliğiyle hazırlanan, ‘Yeşil ve Geleceğin Şehirleri Projesi’ kapsamında pilot il seçilen Antalya, iklim değişikliğiyle ilgili mücadelede rol model bir konuma sahip bulunuyor. Türkiye’nin en büyük “Akıllı Kentsel Dönüşüm” projesini hayata geçiren şehir, ekolojik akıllı şehir vizyonunun ilk uygulaması olan Matchup projesi ile enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırmayı hedefliyor. Tüm bu gelişmeler Antalya’yı başta çevre ülkeler olmak üzere dünyanın dört bir yanından işletmeler açısından stratejik bir bölge konumuna getiriyor.

Fuarla ilgili detaylı bilgiye build4uexpo.com web sitesi üzerinden ulaşılabiliyor.

TÜMOSAN, SAHA EXPO 2024’te büyük ilgi gördü

Türkiye’nin savunma sanayinde önemli markalarından TÜMOSAN, 22-26 Ekim 2024 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen SAHA EXPO 2024’te yüksek teknolojiye sahip yerli üretim motor ve güç sistemlerini sergiledi. TÜMOSAN standını ziyaret ederek ürünleri inceleyen Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır “TÜMOSAN, motor teknolojileri konusunda çok kabiliyetli araştırma geliştirme ekiplerine sahip bir müessese. Türkiye, savunma sanayiinde muazzam bir başarı hikayesi gerçekleştirdi. Umuyorum ki yerli savunma sanayiimize yerli motorlarla güç katmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

SAVUNMA SANAYİ VE TEKNOLOJİSİNİN ZİRVE NOKTASI

Cumhurbaşkanlığı himayesinde ve çeşitli bakanlıkların desteğiyle gerçekleştirilen bu önemli etkinlik, Türkiye’nin savunma sanayi ve teknoloji alanındaki en büyük buluşmalarından biri olma özelliği taşıyor. TÜMOSAN, sergileyeceği ürünlerle sektördeki gücünü bir kez daha vurguluyor.

Fuar; 1400’den fazla katılımcı, 300’ün üzerinde resmi delegasyon ve 150 bin ziyaretçiyi ağırladı. 90 bin metrekarelik alanda, 25 binin üzerinde B2B görüşme gerçekleştirildi ve 300’den fazla ürün lansmanı yapıldı.

TÜMOSAN’IN GÜÇLÜ ÜRÜN GAMI

TÜMOSAN, SAHA EXPO’da geniş bir ürün yelpazesiyle dikkat çekecek; motor ve aktarma organları, marin motorlar, endüstriyel motorlar ve askeri araçlar bu yelpazede öne çıkan kategoriler arasında yer aldı. Sergilenen ürünler arasında Türkiye’nin tek yerli ve milli güç grubu olan ALP-1 ve ALP-2 güç grupları, TÜMOSAN’ın Tersaneler Genel Müdürlüğü ve ARES’e teslim ettiği marin motorları, PUSAT taktik tekerlekli askeri kara aracında kullanılan TMSN 5.4 motoru ve traktörler için geliştirilen Faz-5 emisyon seviyesindeki yeni nesil TÜMOSAN motorları bulundu. Askeri kara araçları kategorisinde ise PUSAT, sağlamlığı ve yüksek hareket kabiliyetiyle dikkat çekti. TÜMOSAN’ın jeneratör sistemleri de kesintisiz enerji sağlama ve operasyonel güvenlik alanlarındaki çözümleriyle ziyaretçilerin ilgisine neden oldu.

Ayrıca, SAHA EXPO’da ARES ve METEKSAN firmalarının adi ortaklığında SSB projesi olarak geliştirilen Silahlı İnsansız Deniz Aracı Projesi’nin ürünü ULAQ, ARES standında sergilendi. TÜMOSAN marin motoruna ve TÜMOSAN’ın geliştirdiği güç grubu kontrol ünitesine sahip ULAQ teknesi, TÜMOSAN’ın marin ürünler ve insansızlaştırma alanındaki teknolojik yetkinliklerini gözler önüne serdi. Bu ürünler, TÜMOSAN’ın savunma sanayisindeki mühendislik kabiliyetini ve yenilikçi yaklaşımını bir kez daha kanıtlıyor.

“SAVUNMA SANAYİNDE GÜÇLÜ BAĞLARIMIZI PEKİŞTİRİYORUZ”

TÜMOSAN Teknoloji ve Mühendislik Grup Müdürü Volkan GÜN, TÜMOSAN’ın SAHA EXPO’daki varlığı hakkında şu açıklamalarda bulundu: “TÜMOSAN olarak, Türkiye’nin savunma sanayi alanındaki teknolojik ilerlemelerine katkı sağlamak en büyük gurur kaynaklarımızdan biri. SAHA EXPO, sadece ürünlerimizi sergilemekle kalmayıp aynı zamanda sektörle güçlü bağlarımızı daha da pekiştirdiğimiz bir platform. İleri teknoloji ürünlerimizle savunma sanayinde hem yerel hem de uluslararası arenada önemli bir oyuncu olarak yerimizi sağlamlaştırıyoruz. Ürünlerimiz zorlu görevler için tasarlanmış olup yüksek performans ve dayanıklılığı bir arada sunuyor.”

GÜN, TÜMOSAN’ın teknolojik altyapısının her geçen gün güçlendiğini ve savunma sanayisinin en önemli ihtiyaçlarını karşılamak adına Ar&Ge süreçlerine hızla devam ettiklerini belirtti. “SAHA EXPO, bu sürecin bir parçası olarak bizim için oldukça kıymetli. Hem yerli hem de yabancı savunma sanayi oyuncuları ile daha derin iş birliklerine imza atacağımızı umuyorum.” dedi.

Gençler ‘ITalent’ ile geleceğe hazırlanıyor

Türkiye’nin lider elektrik dağıtım, perakende satış ve müşteri çözümleri şirketi Enerjisa Enerji’nin Uzun Dönem Genç Yetenek Programı ‘ITalent’, genç yetenekleri enerji ve teknoloji dünyasıyla buluşturarak kariyerlerine güçlü bir başlangıç yapmalarını sağlıyor. Program, 2024 yılında 4 bin 500’den fazla başvuru aldı.

İnsan ve teknolojiyi merkeze alarak daha sürdürülebilir ve akıllı bir geleceğe katkı sunmak için projeler üreten Enerjisa Enerji, enerji ve teknoloji dünyasının geleceğini şekillendiren projeleriyle genç yetenekleri yeni fırsatlarla buluşturuyor. 2022 yılında hayata geçirdiği ITalent Uzun Dönem Genç Yetenek Programı, dijital yetenekleri enerji sektörüne kazandırmayı hedeflerken, gençleri kurumsal dünyayla tanıştırıyor ve teknoloji dünyasına hazırlıyor. Bilgi Teknolojileri (IT) alanında kariyer yapmayı hedefleyen genç profesyonellerin iş hayatına adaptasyonunu kolaylaştırmayı ve teknoloji sektöründe kadın çalışanlar için fırsat eşitliğini desteklemeyi amaçlayan Program, 2024 yılı itibarıyla 3. nesil katılımcılarıyla devam ediyor.

2024 yılına kadar ITalent programına toplamda 53 genç yetenek katılırken, bu katılımcıların 22’sini kadınlar oluşturdu. Program, enerji sektöründe dijital yeteneklere kapı açarken, özellikle kadınların teknoloji alanındaki temsiliyetini artırmayı hedefliyor. Bugüne kadar mezun olan katılımcılardan 6’sı kadın olmak üzere toplamda 10 ITalent mezunu, Enerjisa Enerji’de IT’deki farklı departmanlarda istihdam edildi. Program, kariyer fırsatları ve yetenek geliştirme imkanları sayesinde her yıl daha fazla ilgi çekiyor. 2024 yılında ise 4 bin 500’den fazla başvuru alan program, gençlerin kariyerlerine iyi bir başlangıç yapmak için büyük bir ilgi odağı haline geldiğini gösteriyor.

Genç Yeteneklere Kapsamlı Eğitim ve Mentorluk

ITalent Programı, katılımcılarına teknik bilgi ve becerilerin yanı sıra liderlik, proje yönetimi, problem çözme gibi alanlarda da kendilerini geliştirmelerine destek oluyor. Katılımcılar, Enerjisa’nın deneyimli IT ekipleriyle birlikte çalışarak gerçek projeler üzerinde deneyim kazanırken, aynı zamanda sektörel gelişmeleri de yakından takip ediyor. Ayrıca, program kapsamında katılımcılara özel eğitimler ve mentorluk desteği sağlanarak gençlerin geleceğin teknoloji dünyasına ITalent ile adım atması sağlanıyor.

Kadınlara Fırsat Eşitliği ve Kariyer İmkanları

Kadınların teknoloji sektöründe daha fazla yer almasını destekleyen ITalent Programı, cinsiyet eşitliği konusunda öncü bir rol üstleniyor. Program boyunca katılımcıların sadece teknik yeterlilikleri değil, aynı zamanda iş hayatındaki liderlik yetkinlikleri de geliştiriliyor. Enerjisa Enerji, kadın çalışanları desteklemek ve onların kariyer yolculuklarına katkı sağlamak adına ITalent gibi özel programlarla toplumsal cinsiyet eşitliğine de katkıda bulunmayı sürdürüyor.

“Teknoloji dünyasına yön veren yetenekleri kazandırıyoruz”

Enerji sektörünün dijital dönüşümüne önemli katkılarda bulunduklarını ifade eden Enerjisa Enerji Bilgi Teknolojileri ve Dijital İş Yönetimi Bölüm Başkanı Mehmet Fırat, “ITalent Programı ile genç yetenekleri sadece iş dünyasına hazırlamakla kalmıyor, aynı zamanda dijital dönüşüm yolculuğumuzda bizimle birlikte ilerlemeleri için onlara kariyer fırsatları sunarak güçlendiriyoruz. Bu program, gençlerin teknolojiye olan ilgisini ve enerjisini, sektörde yenilikçi çözümler üretme gücüne dönüştürmemize büyük katkı sağlıyor. Ayrıca, kadınların programdaki giderek artan temsili, fırsat eşitliği konusunda attığımız adımların bir göstergesi olup, bizi daha da motive ediyor. Bu tür programlarla hem cinsiyet eşitliğine katkıda bulunmaktan hem de teknoloji dünyasına yön veren yetenekleri kazanmaktan büyük gurur duyuyoruz. Bu süreçte Enerjisa Enerji’deki kariyer imkanları, genç profesyonellerin sektörümüzde kalıcı başarılara imza atmalarını destekliyor ve geleceğin liderlerini yetiştirmemize olanak tanıyor.”

Bakan Bayraktar 2035 RES GES hedefimizi açıkladı

T.C.Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar “yenilenebilir enerji ve enerji dönüşümü 2035 yol haritası”nı açıklamak üzere özel sektör temsilcileri, ilgili STK’lar, uluslararası şirketlerin yöneticileri, bürokratlar ve basın mensupları ile İstanbul Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde bir araya geldi. Rüzgar enerjisi adına TÜREB (Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği) Başkanı İbrahim Erden ve Yönetim Kurulu’nun katılım gösterdiği toplantıda 2035 yılı RES-GES kurulu güç hedefi 120.000 MW, 80 milyar dolar yatırım açıklandı…

Bakan Bayraktar, toplantıda 11 yılı kapsayan dönemde Türkiye’nin enerji dönüşümü ve yenilenebilir enerji vizyonunu paylaştı. Her yıl en az 2.000 MW YEKA, denizüstü RES 5.000 MW, uluslararası projeler, mevcut santraller için hibrit kapasite, aynı bağlantı noktasında şebekeye enerji vermeksizin öz tüketim kapasitesi stratejileri ile 2035 yılı hedefi olan 120.000 MW güç hedefine ulaşılacağını açıkladı.

Yenilenebilir enerji güç oranı 2015 yılında 31.610 MW iken 2024 yılında 67.400 MW. Bunun 12.400 MW RES oluşturuyor. Bunlara ek olarak 2024’de; Sivas, Edirne ve Kırklareli başta olmak üzere toplamda yaklaşık 1.200 MW kapasiteli projelerin yapılacağı açıklandı. Yenilenebilir enerji stratejisini şekillendirecek üç ana hedefin ise; arz güvenliği, enerji bağımsızlığı ve 2053 sıfır net hedefi olduğunu, bunları takip eden 3 temel unsurun reform süreçleri, kaynak çeşitliliği ve dijitalleşmenin önemini ve yenilenebilir enerji ve yerlileşme, doğal gaz ve petrol üretimi, nükleer enerji, enerji verimliliği, hidrojen ve yeni teknolojilerin de öncelikli alanlar olduğunun altını çizdi.

Bunlara ek olarak açıklanan Yeşil İletim Altyapısına göre; 2024’te 75.464 km olan AC şebeke hattının, 2035’te 90.500 km’ye çıkacağının, 40 MW HVDC koridoru ile birlikte, 14.700 km HVDC hat ve 40 adet HVDC dönüştürücü merkezi ile büyük bir altyapının hedeflendiğinin de bilgisi verildi.

TÜREB Başkanı İbrahim Erden: “Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ülkeler için büyük önem arz ediyor. Sayın Bakanımızın yaptığı açıklamalar hepimizi mutlu etti. Sektörümüz adına yapılacak bu yatırımlar ülkemizin global arenada yenilenebilir enerji kaynakları açısından söz sahibi olması noktasında önemli bir adım sağlayacaktır” açıklamasında bulundu.

Bilişim sektörü “Zekaların Ortaklığı” için buluştu buluştu

Bilişim dünyasının bugününe ve geleceğine teknoloji perspektifinden bakan ve bu yıl 24. kez gerçekleştirilen Bilişim Zirvesi’24, “efficiency” mottosu ve “Etkililik, Etkinlik, Verimlilik” teması ile 24 Ekim 2024 tarihinde Fişekhane’de gerçekleştirildi. Kamu, bilişim, akademi ve iş dünyasının bir araya geldiği zirvede ileri teknolojilerin yön verdiği dijital çağın geleceği, alanında uzman isimler tarafından ele alındı. Zirvenin açılış programında, Türkiye Zeka Vakfı Başkanı Emrehan Halıcı, “Zekaların Ortaklığı” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan’ın “Milli ve Akıllı Çözümler” sunumu ve söylemleri dikkat çekti.

Teknoloji ve bilişimin güncelini ve gelecek gündemini ele alarak sektöre yol haritasını belirlemede rehberlik eden Bilişim Zirvesi’nin 24’üncüsü sona erdi. Zirvede tüm alanlarda varlık sergileyen yapay zeka gerçeğinin insan zekası ile birlikteliği, farklı açılardan ele alındı.

Uzman konuşmacıları ile şirketlere iham olmanın yanında onları cesaretlendiren, aynı zamanda güçlü ve sağlam iş birliklerinin oluşturulduğu bir platform olarak büyük ilgi gören Bilişim Zirvesi’nin bu yılki ana konuşmacısı Türkiye Zeka Vakfı Başkanı Emrehan Halıcı, “Zekaların Ortaklığı” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. 

Dijital dönüşüm ve verimlilik konularında teknoloji liderlerinin beklentilerinin ele alındığı “Teknoloji Liderlerinin Beklediği Verimlilik” ana panelinde, Smart Enerji, Erciyes Holding ve BorusanCAT teknoloji liderleri, yapay zeka ve otomasyonun işletmelerde nasıl daha verimli sonuçlar getirdiğini ve insan zekası ve duygularının, yapay zeka ile nasıl birlikte çalışarak daha yüksek verimlilik sağlayabileceğini tartıştı, hayata geçirdikleri projeleri anlattı. Etkinliğin ikinci yarısında ise uzman konukların konuşmaları ve söyleşiler ile “Yapay Zeka ile İşleri Hızlandırma Programı” ve “Sürdürülebilir Dijitalleşme ve Güvenlik Programı” gerçekleştirildi. 

BThaber Başkanı Murat Göçe’nin açılış konuşması ile başlayan, Bimser, Bulutistan, Robosme, Teletek ve Turkcell premium sponsorluklarıyla gerçekleşen Bilişim Zirvesi’24’te, T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan’ın yanı sıra akademisyenler, alanının uzan isimleri ve Türkiye ekonomisinde büyük rol üstlenen markaların temsilcileri konuşmacı olarak yer aldı. 

2025 yılı Bilişim Zirvesi’nin teması ve tarihi açıklandı

Zirvenin açılış programı BThaber Başkanı Murat Göçe’nin konuşması ile başladı. 24 yıldır çok şey yaşandığını ama aralıksız Bilişim Zirvesi’ni gerçekleştirdiklerine vurgu yapan Göçe, gösterilen büyük ilgiye teşekkür ederek, 2025 yılında gerçekleşecek Bilişim Zirvesi’nin bambaşka bir konseptte yapılacağının müjdesini verdi.  Yapay zeka, siber güvenlik ve bulut çözümleri alanlarında 3 adımda Bilişim Zirvesi’25’in gerçekleşeceğini açıklayan Murat Göçe, 2025 yılının temasını Trilogy olarak açıkladı.” 

Yapay zeka işimizi elimizden almayacak, tamamlayıcı bir rol oynayacak

BThaber Başkan Yardımcısı Neslihan Aksun konuşmasında Bilişim Zirvesi’24’ün tema görseli olan ‘Kalp İçerisinde Dişli Çark’ın, yapay zekanın insan zekasının duyguları ile birleştiğinde nasıl üst düzeye çıktığını gösterdiğini aktardı. Yapay zeka sadece kendi başına değil insan zekası ve düşünceleri ile uyum içerisinde çalıştığında gerçek anlamda verimli sonuçlar elde edebilir diyen Aksun, “Teknoloji insanları rutin işlerden kurtararak yeni bir fayda sağlayacak. 

Asıl mesele, bu teknoloji nasıl kullanacağımız ve onu nasıl geliştirdiğimiz olacak. Teknoloji doğru kullanan ve insan duygularını ve düşüncelerini katan her zaman kazanan olacak. Bizler de verimliliği odağımıza alarak kazananlardan olacağız” dedi.

Dr. Ömer Fatih Sayan:Tüm dünya çapında “biz de varız” dememiz gerekiyor 

Zirvede; TUSAŞ’ta gerçekleştirilen menfur terör saldırısını şiddetle kınıyorum, dilimizin izin verdiği en ağır şekilde lanetliyorum diyerek söze başlayan T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, gündeme ilişkin görüşlerini aktardı: “Bu saldırılar bize gösteriyor ki ülkece biz güçlü olmak zorundayız. Ama şunu bilelim ki bu yapanların asla yanına kalmayacak. Bu hain terör saldırısının ülkemizin güçlü yürüyüşünü ve gücünü hedef aldığını görüyoruz. Eli kanlı hainlere asla boğun eğmeyeceğiz, bunun hesabını en ağır şekilde soracağız.” 

Konuşmasına devam eden Sayan, “Bildiğiniz gibi dijitalleşme artık lüks değil. Adeta zorunluluk. Geldiğimiz noktada yapay zeka ve büyük veriyi konuşuyoruz. Her sektörde olduğu gibi bilişim sektöründe de yenilikler sürüyor.  Bu anlamda bilgi ve iş süreçleri hızlanıyor, karar alma mekanizmaları güçleniyor, verim artıyor. Artık iş dünyasında başarılı olmanın temel şartı doğru bilgiye sahip olmak ve onu doğru bir şekilde yönetmekten geçiyor. Yapay zekayı da sadece iş süreçlerinde değil, daha geniş bir anlamda, toplumsal sorunlarda da çözüm bulma noktasında büyük bir önem arz ettiğinin gözden kaçırılmaması gerekiyor. Bu bağlamda verimlilik için insan ve yapay zeka birlikteliği yapay zekanın hayatımıza entegrasyonu hepimiz için büyük önem kazanmış durumda” dedi. 

Sayan konuşmasına şu şekilde devam etti: “Dijitalleşme sadece teknolojik bir dönüşüm değil. Aynı zamanda insanlı bir dönüşüm. Teknoloji ve insanı uyumlu bir şekilde bir araya getirmek geleceğin sürdürülebilir çözümlerinin en önemli konularından bir tanesi. Çünkü teknoloji ancak insanla anlam kazanabilir. Hiçbir yenilik insandan üstün kabul edilemez ancak doğru zamanda ve doğru yerde sağlanacak regülasyonlar aşılamayacak hiçbir yol yok. Yönünü kaybeden, yanlış amaçlarla kullanılan teknoloji, daha da büyüyerek geri gelen çığ gibi zamanla kontrol edilemez olabilir, bu yüzden her adımımızla bilinçli, sorumlu ve insanlığa hizmet etme odaklı olmalıyız. Çünkü geleceği şekillendiren sadece teknoloji değil onun arkasındaki niyet. Teknoloji geliştikçe, kullanım alanı yaygınlaştıkça, iş ekonomi ile toplumsal yaşamın daha da birbirinden etkilendiği, her şeyin internete bağlanabildiği, her an her yerde bağlantılı hayatların yaşandığı bir dünyada bu yadsınamaz. Biz Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği vizyon çerçevesinde milli teknoloji hamlesinin bize sunduğu güç, ilham ve kararlılıkla çalışmaya devam ediyoruz. TUSAŞ’taki saldırı basit bir saldırı değildi, bizim yerli ve milli üretimimizin olduğu bir noktaya çok planlı bir saldırıydı. Biz de bu çalışmalarımızı ülkemizi en güçlü devletler ve yüksek refah seviyesindeki toplumlar arasında hak ettiği yere taşımak görevinde çalışmalarımıza devam ediyoruz. 

Tüm dünya çapında “biz de varız” dememiz gerekiyor. Üretim sahasındaki bağımsızlığın yolu buradan geçmektedir. Yapay zekanın akıllanması, bilimsel zekanın kurumsallaşarak ilerlemesi gerekiyor. Yapay zekanın haberleşme tekniğinde hızlı ve çözüm odaklı kullanılabilir olması gerekiyor. Yapay zekaya duygusal zekayı kattığımız ölçüde çok daha başarılı olur.”

Yapay zekaya yapılan yatırım kadar, onun olası risklerini önlemek için de yatırım yapılmalı

Bilişim Zirvesi’24’ün ana konuşmacısı Türkiye Zeka Vakfı Başkanı Emrehan Halıcı, “Zekaların Ortaklığı” başlıklı sunumunda, insan zekasının ve yapay zekanın ortaklığının olağanüstü bir hızla geliştiğini belirtti. Halıcı konuşmasında, “İnsan zekası ve yapay zekanın ortaklığında ortaya çıkacak sonuç tek kelime ile verimlilik” vurgusunda bulundu. Konuşmasında yapay zekanın büyük veriden beslendiğine ve özel sektörün en büyük yatırımcı olduğuna dikkat çeken Halıcı, “Yapay zeka, diğer teknolojilerde hiç kıyaslanmayacak kadar büyük bir hızla ilerliyor. Yapay zeka sistemleri büyük verilerle çalıştığı için, büyük veri teknolojilerinin gelişmesi yapay zekanın gelişiminin hızına yine olumlu bir katkı sağlıyor. Stanford Üniversitesi’nin araştırmasına göre yapay zekaya yapılan yatırımda özel sektör, açık ara birinci durumda. Bu da bize şunu söylüyor; yapay zekanın geleceği, belki bir yandan da bizim geleceğimiz… Şu an üniversiteler, hükümetler değil, şirketler tarafından belirleniyor.” dedi. 

‘Hızdan endişe duyuyoruz’ diyen Emrehan Halıcı, “Endişeliyim, çünkü, bu hızda insanlar bunu yeteri kadar algılayamıyor veya özümseyemiyor. Ancak tüm risklerine karşın yapay zeka çalışmaları artarak devam etmeli. Ama bunu geliştirmek için ayrılan kaynak kadar, onun olası risklerini önceleyen ve önlemler konusunda planlamalar yapan organizasyonlara, oluşturmalara, kurumlara da yatırım yapılmalı ve destek olunmalı” dedi.

Yapay zeka okur yazarlığı gelişmeli, kurumlar kendi yapay zeka modellerini üretmeli

İstanbul Teknik Üniversitesi Yapay Zeka ve Veriş Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şule Gündüz Öğüdücü “Siber Güvenlikte İnsanın Yapay Zeka ile Dansı” başlıklı konuşmasında, “Yapay zekayı bugün Bilişim Zirvesi’nde farklı açılardan ele alıyoruz. Ben, tedbirlerimizi alarak yapay zekayı kullanmamız gerektiğini ve yapay zekayı insanların faydası için kullanmaya nasıl odaklanabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor görüşündeyim. Elbette sosyal, etik, güvenlik gibi sorumlulukları unutmadan” dedi. 

Konuşmasında ‘Asıl soru, verimlilik artışını nasıl sağlayabiliriz?’ diyen Prof. Dr. Şule Gündüz Öğüdücü, “Ben bunu bütün ülkemiz için bir verimlilik artışı olarak değerlendiriyorum. Şunu da biliyoruz ki aslında bir yapay zeka, teknolojinin her türlü ihtiyacını karşılayabiliyor. Kurumların ayakta kalması için yapay zekayı nasıl kullanabilirim? sorusunu kendilerine sormaları gerekiyor. Ben insan kaynağını göz önünde bulundurarak, yapay zekâ okur yazarlığı gibi, o kurumların kendi yapay zekâ modellerini üretebilecekleri dijital platformları sağlayarak artık kurumların satırlarca kod yazarak ya da böyle bir ekibi içlerinde oluşturarak değil, sadece verileri yükleyerek kendi modellerini geliştirebilecekleri bir ortam yaratmaları gerektiğini düşünüyorum. Ancak bunların hem yurt içinde kendi imkanlarımızla geliştirilmemiz hem de daha öncedeki bu verilerin bir kısım kritik verilerin kendi içimizde kalması gerçekten önemli. Boyutundan bağımsız olarak her türlü kurumun yapay zeka modellerini etkin olarak kullanmaya başladığında, verimlilik artışıyla adil bir rekabet ortamı sağlayacağını, boyutlarından bağımsız olarak inovasyona dayalı değişiklik fırsatlarını değerlendirebileceklerini düşünüyorum. Yapay zeka okur yazarlığının gelecekte çok daha yaygınlaşacağını, heyecan dolu bir gelecek olacağını umuyorum, bekliyorum, diyorum” dedi.

5. Emirates Enerji Proje Yarışması lansmanı İstanbul’da

İstanbul, Türkiye – 22.10.2024 – Dubai Yüksek Enerji Konseyi, 5. Emirates Enerji Proje Yarışması lansmanının 5 Kasım 2024 tarihinde İstanbul’daki St. Regis Otel’de yapılacağını duyurdu.

Dubai Yüksek Enerji Konseyi tarafından düzenlenen bu prestijli proje yarışması, enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik alanındaki en iyi uygulamaları teşvik etmeyi amaçlıyor. Lansmanda Dubai Yüksek Enerji Konseyi Genel Sekreteri H.E Ahmad Buti Al Muhairbi yarışmanın kategorileri ve katılım koşulları hakkında detaylı bilgi verecek. Misafirler etkinlikte ayrıca, Birleşik Arap Emirlikleri enerji sektörünün en üst düzey yetkilileriyle bir araya gelme fırsatı da bulacak.

Emirates Enerji Proje Yarışması programının ve başvuru kılavuzlarının da paylaşılacağı bu aydınlatıcı tanıtım toplantısının katılımcıları arasında yenilenebilir enerji sektörünün önemli isimleri ve yatırımcıları yer alacak.

2024 başarısızlık zirvesinde nedenler konuşuldu

Türkiye’nin en yenilikçi ve ilham verici etkinliği olan Başarısızlık Zirvesi 2024; başarısızlıklarla baş etmeyi öğrenmiş alanında lider isimleri gençlerle bir araya getirdi. İstanbul Gençlik Platformu tarafından gerçekleştirilen zirve, gençlerden büyük ilgi gördü.

İşte başarıya giden yolda yaşadığı deneyimleri gençlerle paylaşan alanının lider isimleri: TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, P&G Türkiye, Orta Asya ve Kafkasya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu, Boğaziçi Ventures Yönetim Kurulu Başkanı Agah Uğur, LCW e-ticaret Genel Müdürü Ömer Barbaros Yiş, WWF-Türkiye Genel Müdürü Ömür Kula, Paris Olimpiyatları Gümüş Madalya Sahibi Olimpik Boksör Hatice Akbaş ve Gazeteci Candaş Tolga Işık.

Başarısızlığı, başarı yolculuğunun vazgeçilmez bir parçası olarak ele alan Başarısızlık Zirvesi, bu yıl yine dopdolu bir program ve gençlerin yoğun katılımıyla Caddebostan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Türkiye’nin ilk ve sayılı 18 yaş altı derneklerinden birisi olan İstanbul Gençlik Platformu tarafından gerçekleştirilen Başarısızlık Zirvesi’nde; başarılarıyla ses getiren lider isimler, gençlerle bir araya geldi, başarıya giden yolda yaşadıkları deneyimleri paylaştı. Bu yılki zirvede, başarısızlıkların nasıl fırsata dönüştürülebileceği, kriz dönemlerinde alınan derslerin uzun vadeli başarılara nasıl evrildiği ve hata yapmanın yenilikçi düşünme üzerindeki etkileri gibi önemli konular masaya yatırıldı.

İstanbul Gençlik Platformu Başkanı Av. Doğa Can Coşar; etkinliği gerçekleştirmedeki hedeflerinin Cumhuriyetin ikinci yüzyılında hayal kurmaktan korkmayan, başarısız olacağım kaygısı duymadan bu ülke için bir değer yaratmak isteyen gençlere umut ve ilham vermek olduğunu paylaştı.

Açılış konuşmasını gerçekleştiren İstanbul Gençlik Platformu İcra Kurulu Başkanı Dilara Beyza Çınar ise; 13 yılda gerçekleştirilen önemli projeleri ve gençlere sundukları fırsatları vurguladı. Çınar, şu ana kadar 42 şehirde Oyuncak Kütüphaneleri kurduklarını, 13.000’den fazla çocuğun kırtasiye ihtiyacını karşıladıklarını ve dezavantajlı bölgelerde yaşayan 3.000’den fazla çocuğun sosyal gelişimlerine katkı sunduklarını belirtti. Konuşmasında başarısızlığın önemine de değinen Çınar, “Başarısızlık, öğrenmenin ve gelişmenin bir parçasıdır. Başarısızlık korkusu, potansiyelimizi gerçekleştirmemizin önündeki en büyük engeldir” dedi. Çınar, zirvede başarılı ve ilham verici hikayeler dinlerken bu kavramları yeniden tanımlamayı amaçladıklarını belirtti.

Sadece başarının değil, başarısızlığın da paylaşılmaya değer olduğu bir platform sunan Başarısızlık Zirvesi’nde bu yıl “Yılın Hayal Ortağı Ödülü” de takdim edildi. İstanbul Gençlik Platformu’nun 6 Şubat Depremi sonrasında bu sene 23 Nisan’da Adıyaman’da gerçekleştirdiği Çocuk Şenliğine verdikleri destek sebebiyle Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel, Beyaz Fırın CEO’su Nathalie Stoyanof Suda ve Gokidy Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Özaktaç’a plaket takdim edildi.

İŞTE BAŞARISIZLIK ZİRVESİ 2024 SAHNESİNDE GENÇLERLE DENEYİMLERİNİ PAYLAŞAN ÜNLÜ İSİMLERİN KONUŞMALARINDAN SATIR BAŞLARI:

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan: “İşi ilk kurduğumda ciddi baskılarla karşılaştım. Bana sürekli olarak ‘Doğru düzgün bir işe gir’ diyerek yönlendirmeye çalıştılar. Ancak ben inat ettim; kendime inandım ve direndim. Eğer direnmeseydim ve başarısızlığı kabul etseydim, bugün bu noktalara gelemezdim. Hata yapmaktan korkmamak gerektiğini öğrendim. Ayrıca, finansmanı olmayan hiçbir yatırıma girmemem gerektiğini anladım. Dünyayı ve ülkeyi değiştirmek istiyorsak, sivil toplumu güçlendirmemiz gerektiğine inanıyorum. Demokrasinin geliştiği toplumlarda sivil toplum güçlenir; sivil toplum güçlendikçe de demokrasi gelişir. Gençlerin ve kadınların Türkiye’yi değiştireceğine inancım tam.’’

P&G Türkiye, Orta Asya ve Kafkasya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu: ‘’Başarısızlık, aslında iyi yönetildiğinde başarıya giden yolda bir hediyedir. Başarısızlığı doğru şekilde ele alırsak, ardından büyük başarıların gelmesi kaçınılmazdır. Bu yüzden başarısızlığı asla ziyan etmemeliyiz. Kişisel olarak en büyük başarısızlığım, Ipana’nın diş macunu pazarındaki %70’lik payını kaybetmesiydi. Ancak, bu durum bana başarısız olduğumda oyunu değiştirmenin önemini öğretti. Başarısızlıkları, gerçeği olduğu gibi kabul ederek, itiraf etmek ve onları öğrenim fırsatlarına dönüştürmek gerekir. Bu süreçte öğrendiklerimizi belgeleyip, bu bilgilere dayalı olarak umudu yeniden tasarlamalıyız.’

Boğaziçi Ventures Yönetim Kurulu Başkanı Agah Uğur: “Hayatta öyle şeyler karşınıza çıkıyor ki ve her şey göreceli. Amaç; varmak değil, yolculuktan keyif almak. Kendimi başarısız hissettiğim dönemler, en verimli öğrendiğim dönemler oldu. Makine mühendisliğinden endüstri mühendisliğine geçişim, hayatımın önemli bir dönüm noktası oldu. Bir diğer ise büyük bir devlet bankasında çalışmaya başladım ve maliyeden sorumlu grup başkanı oldum. Ancak, bankanın durumu çok kötüydü ve 18 ay boyunca çalışmama rağmen hiçbir başarı elde edemedim. Sadece boşa kürek çektim ve bu pozisyona kendi yanlış kararım nedeniyle girdim. Ancak şu anda geriye dönüp baktığımda, bu süreçte kariyerimin hiçbir noktasında deneyimleyemeyeceğim dersler aldığımı görüyorum. 30 yaşında, burada karşılaştığım tüm farklı sorunları çözmeyi ve yönetmeyi öğrendim. Kendimi başarısız hissettiğim bu dönem, aslında hayatımın en verimli şeylerini öğrendiğim dönemdi.’’

LCW E-Ticaret Genel Müdürü Ömer Barbaros Yiş: ‘’Benim için asıl başarı, insanların hayatına dokunabilmek ve iyiliği yayabilmektir. Ahlaklı davranışı hiçbir zaman kaybetmemek ve liyakati ön planda tutmak, iş hayatımda her zaman önceliğim oldu. Eğer iş arkadaşlarım eve huzurlu bir şekilde gidiyorsa, işimde başarılıyım demektir. Her başarısızlık, yeni bir öğreti ve gelişim fırsatıdır. Girişim dünyasında genelde, kaybetmekten korkmayanlar başarılı olur. Ancak ben, elimdekileri kaybetmekten korktuğum için girişim yapma cesaretini bulamadım. Bu, kendi yolculuğumda aldığım en büyük derslerden biri.’’

WWF-Türkiye Genel Müdürü Ömür Kula: “Başarı, başkalarının gözünde nasıl göründüğünüz ya da ne kadar para kazandığınızla ölçülmez. Eğer mutlu değilseniz, bu, büyük bir başarısızlıktır. Başarı, kendiniz olarak iyi ve mutlu olduğunuz her durumdur. Ne olmak istediğimiz ve nerede durduğumuzla ilgilidir; kendi başarı kavramınızı kendiniz yaratmalısınız.” Kula, ilk kez 32 yaşında genel müdür olduğunda, “Kendimi onların yaşındayken kim gibi bir genel müdür görmek istiyorsam, öyle biri olmaya karar verdim,” diyerek, idealindeki liderlik yaklaşımını benimsediğini belirtti.

Paris Olimpiyatları Gümüş Madalya Sahibi Olimpik Boksör Hatice Akbaş: ‘’Başarılı olabilmek için her şeyin başında hedef koymak gerekiyor. Bu hedef için durmadan çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum. Boks, zeka işi. Çalışmak önemli, ama zeka olmadan bu iş zor. Pes etmedim; bütün başarılarım, pes etmediğim dönemden sonra geldi. Umudu koruyabilmek için hayal etmek ve hedef koymak en önemlisi. Başarısızlık söz konusu olduğunda gençlere tavsiyem, pes etmemeleri. Sakatlandığım dönemlerde pes etme düşüncesi aklımda oldu, ama bunu bir başarısızlık olarak görmüyorum. Bu, pes ettiğim bir dönemdi.’’

Gazeteci Candaş Tolga Işık: Gerçekten sevdiğiniz bir işi yapıyorsanız, ne kadar çalıştığınızın önemi olmuyor. Tattığınız mutluluk, hiçbir maddi yükümlülüğün yerini tutmuyor. Eğer bir şeyi yapmaya kafanıza koyduysanız, insan her şeyi başarabilir. Benim size önerim, başarısızlıktan korkmamaktır. Başarısızlık, hayatın size ne yapmak istediğini düşündürürken, önünüzü fazlasıyla açar.’’

Dünyanın ve Türkiye’nin En İyisi ‘Aksa Doğalgaz’ oldu

Aksa Doğalgaz, Tohum Gözlemcisi Lalehan Uysal’ın Anadolu Tohumları fotoğraflarının eşliğinde ‘Yurda, Doğaya, Aşa… Ve Geleceğe’ temasıyla hazırladığı 2023 Yılı Faaliyet Raporu ile büyük başarılara imza atmaya devam ediyor. Daha önce 7 ödül birden sahibi olan Aksa Doğalgaz 2023 Yılı Faaliyet Raporu, son olarak MerComm tarafından düzenlenen dünyanın en prestijli uluslararası raporlama yarışması ARC Awards’ta, online kategoride hem “Dünyanın En İyi Raporu” hem de “Türkiye’nin En İyi Raporu” ödüllerine layık görüldü.

Türkiye’nin en büyük özel doğal gaz dağıtım şirketi Aksa Doğalgaz, ABD merkezli Mercomm tarafından düzenlenen ve faaliyet raporlarının ‘Oscar’ları olarak kabul edilen Annual Report Competition (ARC) Ödülleri’nde büyük bir başarıya daha imza attı. 2023 Yılı Faaliyet Raporu ile online kategoride hem “Dünyanın En İyi Raporu” hem de “Türkiye’nin En İyi Raporu” ödüllerinin sahibi oldu.

Aksa Doğalgaz’ın Tohum Gözlemcisi Lalehan Uysal’ın Anadolu Tohumları fotoğraflarının eşliğinde “Yurda, Doğaya, Aşa… Ve Geleceğe” temasıyla hazırlayarak yayınladığı raporu bağımsız bir jüri tarafından grafik tasarım, yazım, fotoğrafçılık, illüstrasyon ve içerik bütünlüğü gibi çeşitli kriterlere dayalı olarak değerlendirilerek “En İyi Ödülleri”ne değer görüldü.

Aksa Doğalgaz, bu yıl ayrıca, dünyanın en itibarlı halkla ilişkiler platformlarından San Diego merkezli Amerikan İletişim Profesyonelleri Ligi’nin (LACP) düzenlediği 2023 LACP Vizyon Ödülleri’nde dört ödül ve yine ARC Ödülleri’nde de üç ödül sahibi olmuştu.

Aksa Doğalgaz 2023 Yılı Faaliyet Raporu, şirketin web sitesinden incelenebiliyor: https://www.aksadogalgaz.com.tr/Aksa-Dogalgaz-Faaliyet-Raporu-2023.pdf

Türkiye’nin ilk depolamalı lisanslı GES Konya’da

Türkiye’nin ilk depolamalı lisanslı anahtar teslim güneş enerjisi santrali projesi TSKB finansmanıyla Chint Power, Astronergy, Chint Green Energy ve Poweren Enerji iş birliğiyle Konya’nın Kulu ilçesinde hayata geçiyor. Chint Solar Türkiye Grubu’nun uçtan uca anahtar teslim olarak yöneteceği proje kapsamında Chint Power’ın ileri teknolojiye sahip enerji depolama çözümleri ve üstün sıcaklık çalışma performansına sahip inverter ürünleri, Astronergy’nin Tier-1 TOPCon yerli güneş panelleri ile Chint Green Energy’nin uzman mühendislik ve inşaat hizmetleri bütünleşerek projenin 2025 yılının ilk çeyreğinde devreye alınması planlanıyor.

Konya’nın Kulu ilçesinde Türkiye’nin ilk depolamalı lisanslı güneş enerjisi santrali projesi hayata geçiyor. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’nın (TSKB) finanse ettiği Poweren Enerji’nin, Chint Power, Astronergy, ve Chint Green Energy iş birliği çerçevesinde başlattığı bu proje, ülkemizin yenilenebilir enerji altyapısına önemli bir katkı sunmayı hedefliyor.

Dünya’da ve Türkiye’de uçtan uca sağladığı yenilenebilir enerji çözümlerinde lider konumda olan Chint Solar Grubu şirketleri, (Chint Power, Astronergy, ve Chint Green Energy) sürdürülebilir enerji atılımlarına devam ediyor. Poweren Enerji iş birliği ile hayata geçirilecek olan bu proje kapsamında, rüzgâr ve güneş enerji santralleriyle uyumlu, sorunsuz entegrasyon sağlayan Chint Power’ın 10MWh enerji depolama sitemi kullanılacak. Ayrıca Astronergy’nin 12 MWp kurulu gücünde  N-Type TOPCon teknolojisine sahip yerli üretim güneş panelleri, bununla birlikte Chint Power’ın 11.5 MWe gücündeki üstün sıcaklık çalışma performansına sahip inverterleri, Chint Elektrik’in alçak gerilim şalt ürünleri ile birlikte Chint Green Energy’nin EPC (Mühendislik, Tedarik ve Kurulum) hizmetlerini bir arada sağladığı maksimum verimliliğin birleştiği özel bir proje hayata geçirilecek. Tüm bu sistem bileşenleri Chint Solar Grubu’nun solar değer zincirini ve entegre hizmetlerini yine titizlikle uygulayacağı özel bir proje olup, 2025 yılının ilk çeyreğinde devreye alınması planlanıyor.  

“Türkiye’nin öncü enerji depolama projelerinden biri olacak.”

Projeye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Chint Solar Türkiye Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ercüment Kaya, “Türkiye’nin ilk depolamalı lisanslı güneş enerjisi santralini hayata geçirecek olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Poweren Enerji ile gerçekleştirdiğimiz bu iş birliği, yenilenebilir enerji alanında Türkiye’nin öncü projelerinden biri olarak öne çıkıyor. Hep dediğimiz gibi Türkiye pazarında faaliyet gösteren küresel bir güç olarak iş ortaklarımızın yenilenebilir enerji projelerine ve sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlamayı kendimize ilke edindik. Ülkemize katma değer sağlayan projelere öncülük etmeye, yaptığımız yatırımlar ve hayata geçirdiğimiz iş birlikleri ile ülkemizin yenilenebilir enerji alt yapısına katkı sağlamaya ve iş ortaklarımızı solar değer zincirimizle daha fazla buluşturmaya tüm hızımızla devam edeceğiz. Anlaşmanın her iki taraf için de hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum’’ dedi.

“Bu proje bizler için önemli bir kilometre taşı niteliğinde”

Bu iş birliğinin yenilenebilir enerji sektöründe yaratacağı sinerjiye vurgu yapan Poweren Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Halife Koç ise şu açıklamalarda bulundu: ‘’Poweren Enerji olarak ülkemizin yeşil enerji dönüşümü ve iklim değişikliği adaptasyonunu destekleyecek projeleri hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Bu hedefimiz doğrultusunda yaptığımız yatırımların tamamı yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşmaktadır.

Bugün Chint Power, Astronergy ve Chint Green Energy ile imzaladığımız bu anlaşma ile Konya Kulu’da 10 MWh kurulu gücünde depolamalı güneş enerjisi santralini 2025 yılının ilk çeyreğinde devreye almayı planlıyoruz. Yatırım tamamlandığında ülkemizde devreye alınmış ilk projeler arasında yer alacaktır. Bu projenin tamamlanmasının ardından diğer devam eden projelerimizin yatırımlarını tamamlayarak ülkemizin enerji alt yapısının gelişmesine katkı sağlamak istiyoruz. İmzaladığımız bu anlaşmanın taraflara ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum’’ dedi.

DAIKIN endüstriyel soğutma ürün gamını genişletiyor

İklimlendirme sektöründe 100 yıllık geçmişe sahip olan Daikin, endüstriyel soğutma alanındaki payını genişletmeye devam ediyor. Daikin, 2019 yılında ticari soğutucu ve dondurucu alanında uzman AHT Cooling Systems GmbH’yi global düzeyde bünyesine katarak, soğuk zincir ürünleri alanında önemli bir atılım yaptı.  Bu global satın almanın ardından 2024 yılı Mayıs ayında AHT’nin Türkiye operasyonu da Daikin Türkiye ile birleşerek yerel entegrasyon sürecini tamamladı. Bu iş birliği, Daikin’in endüstriyel soğutma portföyünü güçlendirirken, gıda soğutmaları için soğuk hava deposu sistemlerinden marketlerin reyon soğutmalarına kadar geniş bir ürün yelpazesi sunmasını sağlıyor.

İklimlendirme sektöründe 100 yıllık köklü bir geçmişe sahip olan Daikin, küresel pazardaki güçlü konumunu endüstriyel soğutma alanında da genişletmeye devam ediyor. 2019 yılında ticari soğutucu ve dondurucu alanında dünya lideri olan AHT Cooling Systems GmbH firmasını global düzeyde bünyesine katan Daikin, bu stratejik satın almayla ticari soğutma çözümlerinde önemli bir adım attı. 

Daikin, iklimlendirme sektöründeki uzmanlığını, AHT’nin endüstriyel soğutma çözümleriyle birleştirerek gıda soğutmaları, market reyonları ve soğuk hava depoları gibi geniş bir soğutma ürün gamı sundu. Daikin bu birleşmeyle müşterilerine daha kapsamlı ve etkili çözümler sunmayı hedefliyor.

2024 yılı Mayıs ayında AHT’nin Türkiye operasyonu, Daikin Türkiye ile birleşti. Bu yerel entegrasyon, şirketin Türkiye pazarındaki endüstriyel soğutma segmentinde önemli bir büyüme kaydetmesine olanak sağladı. Daikin’in mevcut iklimlendirme çözümleriyle AHT’nin güçlü soğutma teknolojileri birleşerek, müşterilere daha kapsamlı ve entegre hizmetler sunuyor.

TÜM SOĞUK ZİNCİR HALKALARI TEK ÇATI ALTINDA

Gıda, ilaç, kimya ve lojistik gibi çeşitli sektörlerde kullanılan büyük ölçekli soğutma çözümlerini kapsayan endüstriyel soğutma sistemleri, özellikle gıda güvenliği, taze ürünlerin korunması ve soğuk zincir süreçlerinin sağlıklı işleyebilmesi için hayati bir rol oynuyor. 

14 yılı aşkın süredir endüstriyel soğutma sektöründe yer alan Daikin Türkiye, AHT’nin ürün gamını kendi teknolojik altyapısıyla birleştirerek müşterilere daha verimli, enerji tasarruflu ve sürdürülebilir çözümler sunmayı hedefliyor.

AHT’nin üstün endüstriyel soğutma teknolojisi ve Daikin’in yenilikçi yaklaşımı sayesinde, soğutma çözümleri hem enerji verimliliği sağlıyor hem de operasyonel maliyetleri düşürüyor. Gıda endüstrisinden lojistiğe kadar birçok sektörde kullanılan bu ürünler, soğuk zincirin her halkasında kesintisiz bir hizmet sunarak müşteri memnuniyetini en üst düzeye çıkarıyor. Daikin’in genişleyen endüstriyel soğutma ürün gamı, farklı sektörlerdeki müşterilerinin her türlü ihtiyacına cevap veriyor ve pazarda rekabet avantajını artırıyor.

ENERJİ VE ÇEVREYE DAYALI HİZMET ANLAYIŞI

Endüstriyel soğutma sistemleri, sıcaklık kontrolünün kritik olduğu her sektörde faaliyetlerin sürdürülebilirliği için vazgeçilmezdir. Gıda ve ilaçların tazeliğini korumaktan, üretim süreçlerinde belirli sıcaklıkların korunmasına kadar geniş bir yelpazede işlev gösterir. Aynı zamanda bu sistemler, enerji tasarrufu sağlama ve karbon ayak izini azaltma yönünde önemli katkılar sunar. Özellikle artan enerji maliyetleri ve çevre bilincinin önem kazandığı günümüzde, Daikin endüstriyel soğutma çözümleri işlevsel olmanın yanı sıra çevreye verdiği etkiyi minimum düzeyde tutuyor ve sağladığı enerji tasarrufuyla sürdürülebilirlik açısından da büyük bir rol oynuyor.

Bu entegrasyonun, Daikin’in sürdürülebilirlik hedeflerine de önemli katkılarda bulunması bekleniyor. Daikin, karbon salımını azaltma ve enerji verimliliğini artırma konusundaki taahhütlerini, AHT’nin yüksek verimli soğutma teknolojileriyle daha da ileriye taşımayı planlıyor. Çevresel etkiyi minimize etmek amacıyla geliştirilmiş ürünler ve yenilikçi çözümler, soğutma sistemlerinin enerji tüketimini azaltacak ve karbon ayak izini küçültmeye yardımcı olacak. Daikin, böylece hem operasyonel verimliliği hem de çevresel sürdürülebilirliği artırmayı hedefliyor.

Lübnan’a enerji pozitif bir bakış

Giriş 

Doğu Akdeniz kıyısında yer alan Lübnan’ın, İsrail tarafından Ekim 2024 başında başlanan işgali, Orta Doğu’da yeni bir sert güç uygulaması sayfasını açıyor olmaktadır. Burada şunu belirtmek de gerekir ki; Lübnan hayli uzun bir süredir İsrail’in hava hücumlarına zaten, zaman zaman muhatap olmaktaydı. Ancak Ekim 2024 ‘te İsrail’in kara harekâtını başlatacağını ilan etmesiyle durum farklılık kazanmış bulunmaktadır.  Birçok ülke ve uluslararası kuruluş gerilimin azaltılması yönünde çağrı ve açıklama yapmış olsa da İsrail’i durdurabilecek bir etki yaratmadığı da gözlenmektedir.

Bilindiği üzereLübnan’da uzun bir süredir istikrarsız durumlar söz konusuydu. Bu bağlamda, Lübnan’ın bir yıl gibi bir süredir Cumhurbaşkanı’nı seçememiş olması siyaseten Lübnan’ı güçsüz düşürmüştür. Fazla olarak ülkede yaşanan ekonomik sorunlar ve ordusunun güçsüzlüğü Lübnan’da zafiyet oluşturmaktadır.

Buna karşın, ülkede görülen İran destekli Hizbullah yapılanması da yıllarca sürmüş olan bir gerçekliği oluşturmaktadır. Nitekim Hizbullah’ın İsrail’in ataklarına karşın verdiği, etkisi tartışılır karşı atakları Lübnan için risk faktörünü arttırmıştır. Bu durum, İsrail’e (ABD tarafından savunma hakkı nitelenmesiyle verilen maddi ve askeri desteklerle birlikte) işgale varan cüretkarlık kazandırmıştır.

İşgal öncesi, Hizbullah üyelerini hedef alan ve çağrı cihazları üzerinden yapılan siber- istihbarat hamlesi de zaten istikrarsız olan Lübnan’da durumu daha da karmaşıklaştırmıştır. Dolayısıyla dünyada yaşanan bu yeni tip ve fakat etkin atağın hayata geçirilmesi işgale alt yapı oluşturmuştur denebilir. İlaveten Hizbullah liderlerine yönelik suikastlar silsilesi, işgal harekâtını daha da kolaylaştırmış görünmektedir.

Burada şunu da belirtmek gerekir ki; yukarıda özetlenen son dönemde yaşanan olaylar gerçekte mazinin uzantısı gibi görünmektedir. Bu bağlamda Lübnan tarihine hızlıca bakmak yerinde olacaktır.

Kronolojik olarak bakıldığında antik dönemlerdeki geçmişi, 7000 bin yıl gibi hayli uzun bir sürece dayanmaktadır. Önceleri Fenikelilere ev sahipliği yapmış olan bu topraklar, Miladi yıllarda Romalılar tarafından fethedilmiş ve daha sonra Hristiyanlık yayılmıştır. Dört halife döneminde Müslümanlar bölgeye etkin olmuş ve Müslümanlık yaygınlaşmıştır. Bölgede farklı Müslüman devlet ve grupların hegemonyasının söz konusu olmasının ardından 16. yüzyılda bu bölge Osmanlı İmparatorluğunun hakimiyetine girmiştir. Tüm bu dönemlerin izlerini taşıyan çok farklı gruplar Lübnan’daki etnik ve dini alt yapıyı oluşturmaktadır.

I. Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasıyla Fransız mandası dönemi başlamış, 1943 yılında da Lübnan bağımsızlığını kazanmıştır. Yaklaşık 10 bin km²’lik bir yüzölçümüne sahip olan bu ülkede Arapça ve Fransızca resmi dil olarak kullanılmaktadır.

Daha sonraları, siyasi ve dini farklılıklardan kaynaklanan bir “İç Savaş” yaşanmıştır. İç savaş sırasında Suriye ve İsrail işgalleri olmuş ve bu süreç 15 yıl kadar sonra son bulabilmiştir. Ancak iç savaşın bitmesiyle Hizbullah yapılanmasının ülkede etkin olduğu gözlenmiştir. Dolayısıyla çalkantılı dönemler süre gitmiştir. Nihayet yukarıda açıklanan son gelişmeler yaşanmış bulunmaktadır. Ne var ki, içinde bulunduğumuz süreçte de olaylar vahametini arttırarak devam ettirmektedir.

Enerji Politik Açıdan Lübnan

Lübnan bölgesi, (sakin geçen) Osmanlı İmparatorluğu döneminden sonra etkisinde kaldığı Fransız mandası döneminde, Fransa’nın Orta Doğu kapısı gibi işlev görmeye başlamıştır. Dolayısıyla Fransa’nın Orta Doğu ile ilişkileri ve bu bağlamda petrol ticareti için de öne çıkan bir coğrafya olmuştur. Lübnan bağımsızlığını kazandıktan sonra da Fransa lehine benzer şartların devam ettiği görülmüş ancak bazı yerel sorunlar da yaşanmıştır.

Burada şunu da ifade etmek gerekir ki; Lübnan, enerji-politik açıdan önemli bir boru hattına sahiptir. 1930’larda döşenmiş olan ve Doğu Akdeniz’e de (Osmanlı Döneminde Trablusşam adıyla anılan) Tripoli limanıyla ulaşan söz konusu boru hattı üzerinde Fransa’nın etkinliği önemlidir. Söz konusu boru hattına 1950’lerde 30 inç’lik (yaklaşık 76 cm çapında) bir boru hattı eklemesi daha yapılmış ve 400.000 varil/gün mertebesinde bir kapasiteye çıkmıştır.  Fransa’nın Lübnan’a ilgisinin önemli bir odağı bu boru hattının varlığı olduğu söylenebilir. Nitekim, İsrail Lübnan’ın kuzeyine doğru hava atakları yaptığında, Fransa Lübnan halkının yanında olduğunu belirtme gereksinimi duymuştur.

Ayrıca, son yıllarda, sahada bulunan (çoğu bölge ülkesi olmayan) aktörlerin (kendilerine yakın buldukları) coğrafyalar üzerinden farklı boru hatlarını Doğu Akdeniz’e ulaştırmayı hedeflemek istedikleri gözlenmektedir. Bu durumda Suriye, Lübnan ve İsrail’deki limanların terminal liman haline gelmesi söz konusu olmuş bulunmakta olup bazı ileri gelişmeler de yaşanmıştır.

Lübnan’ın iki önemli limanından biri, aynı zamanda ülkenin Başkenti olan Beyrut ve diğeri de Tripoli’dir. Lübnan’da yaşanan iç savaş ile birlikte ortaya çıkan risklerle birlikte Birleşmiş Milletlerin bölgeye gönderdiği Barış Gücü’nün bu iki liman bölgesinde ve özellikle de petrol depolama ve ilgili tesis alanlarında görev yaptıkları görülmektedir.

Son yıllarda ise Lübnan’ın denizlerinde, Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB)’sinde önemli ölçüde doğal gaz rezervi bulunduğu keşfedilmiştir. Yaklaşık 22 bin km2 kadar olan Lübnan MEB’inde, hem petrol ve hem de doğal gaz bulunduğu ifade edilmektedir. Söz konusu petrol rezervinin 860 Milyon Varil’den fazla ve doğal gaz rezervinin de 95 Tirilyon m3’ün üzerinde olduğu tahmin edilmektedir.

Ancak, Lübnan’ın güney komşusu olan İsrail ile arasında Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) konusunda anlaşmazlık ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda önemli bir tartışmalı bölgeden bahsedilir olmuştur (Şekil 1). Söz konusu tartışmalı bölgede 2009 yılında Amerikalı bir şirket tarafından doğal gaz rezervi bulunduğunun keşfedilmesiyle birlikte iki ülke arasındaki anlaşmazlık tırmanmıştır.

Bu bağlamda Lübnan MEB’inde blok betimlemesi yapıldığı da görülmüştür (Şekil 1). Özellikle 9 Numaralı bloktaki rezerv Lübnan ve İsrail arasında sorun oluşturmuştur. İsrail söz konusu bu bloktaki rezervin bir kısmının kendi karasularında olduğunu iddia etmiştir. Ayrıca, Lübnan’ın bazı bloklar için 2017’den itibaren ihaleye çıktığı da gözlenmiştir.  Ancak, Lübnan’da ortaya çıkan siyasi ve ekonomik çalkantılı durumlar enerji politik gelişmeleri geciktirmiştir denebilir. 

Şekil 1 Lübnan ve İsrail Münhasır Ekonomik Bölgeleri, Sorunlu Bölge ve Doğal Gaz Rezerv Alanları

Sonuç

Farklı etnik ve dini grupların yaşadığı bir ülke olan Lübnan, bilindiği üzere konjüktürel olarak son derece stratejik bir coğrafyada yer almaktadır. Halen sahip olduğu terminal limanlara karşın yeni terminal limanların oluşturulmasının da söz konusu olduğu görülmektedir. Ağustos 2020’de Beyrut’ta yaşanan büyük patlama da bu bağlamda (rekabetsel bir sonuç olarak) düşünülebilir.

Son olarak Lübnan MEB’inde keşfedilen büyük ölçekli petrol ve doğal gaz rezervleri, bu küçük ülkenin sahip olduğu riskleri arttırmıştır. Fazla olarak İsrail ile arasında tartışılır MEB bölgesinin olması da ülkenin sorunlarını katmerleştirmektedir. 

Burada şunu da belirtmek gerekir ki; İsrail’in son yıllarda gösterdiği yayılmacı politikalara ve medyada dolaşan Arz-ı Mev’ud haritalarına bakıldığında, söz konusu haritalarda Lübnan’ın da yer aldığı görülmektedir. Fazla olarak Eylül 2024’te toplanan Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda konuşan İsrail Başbakanı’nın gösterdiği haritada Lübnan siyahla işaretlenmiş bölgede yer almaktadır. Teolojik esası varmış gibi görünen bu haritaların, gerçekte konjüktürel olarak büyük bir enerji politik hedefi olduğu söylenebilir.

Öz olarak belirtmek gerekirse, Lübnan’da yaşanan ve yaşanmakta olan olaylar; sadece Lübnan’ı değil diğer bölge ülkelerini de ilgilendirdiği ve küresel boyutlarının da olduğunu düşündürmekte olup Lübnan’a yönelik yaşanan atakların arka planında, bu ülkenin enerji politik bağlamda sahip olduğu terminal liman potansiyeli ile ülkenin Münhasır Ekonomik Bölgesinde büyük boyutlarda olduğu ifade edilen hidrokarbon yataklarına hâkim ve sahip olma isteğinin yattığı söylenebilir.

EIF’te Jupiter Serisi Güneş Panelleri Tanıtıldı

Türkiye’nin önde gelen güneş paneli üreticilerinden HT Solar Enerji, İstanbul’da düzenlenen 18’inci EIF Dünya Enerji Kongresi ve Fuarı’nda, son teknolojiye sahip yeni nesil güneş panellerini sergiledi. EIF’in “Altın Sponsoru” olan HT Solar, yenilenebilir enerji sektörünü bir araya getiren fuarda birçok iş birliği görüşmesi gerçekleştirdi.

HT Solar, İstanbul Fuar Merkezi’nde 9-11 Ekim tarihleri arasında binlerce ziyaretçiyi ağırlayan EIF (Energy is Future) Dünya Enerji Kongresi ve Fuarı’nda, sergilediği TOPCon teknolojisine sahip Jupiter serisi güneş panellerinin ve esnek panelin yanı sıra yeni nesil katlanabilir panellerini tanıttı. Yenilenebilir enerji sektörünü bir araya getiren EIF’in “Altın Sponsoru” olan HT Solar, fuarda yaptığı görüşmelerle yeni iş birliklerine kapı araladı.

“Daha iyi bir gelecek için” mottosuyla düzenlenen EIF’te, HT Solar Enerji Genel Müdür Yardımcısı Emre Kulaç, “Güneş Enerjisinde Beklenen Teknolojik Gelişmeler ve Piyasa Değerlendirilmesi” adlı oturumda konuşmacı olarak katılımcılara seslendi. 18’inci EIF Dünya Enerji Kongresi ve Fuarı’na katılımları hakkında basın mensuplarına değerlendirmelerde bulunan Kulaç şu noktalara değindi:

“Bugün Türkiye’deki güneş enerjisi kurulu gücü toplam 18 GW’lara ulaştı. HT Solar olarak biz de yaklaşık yüzde 15’e ulaşan pazar payımız ile 600 bin konutun ve yaklaşık 2,5 milyon insanın elektrik ihtiyacını karşılayacak enerjiyi ülkemize kazandırıyoruz. Türkiye’deki kurulu gücümüz, ortalama 3 bin 851 futbol sahası büyüklüğünde bir alan kaplarken, yılda ortalama 1 milyon 298 bin ton karbon salınımını önleyerek yeşil dönüşüme önemli katkılar sağlıyoruz. Türkiye’nin 2053’te Net Sıfır Emisyon hedefine ulaşması ve enerjide dışa bağımlılığını azaltması için güneş enerjisi alanında yaptığımız çalışmaları artırmak istiyoruz. Bu doğrultuda üretim kapasitemizi daha da genişleterek, en son teknolojilere yatırım yaparak ve stratejik ortaklıklar kurarak önümüzdeki dönemde pazar payımızı yüzde 20’lere çıkarmayı hedefliyoruz. İstanbul Sanayi Odası’nın Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2023 Araştırması listesinde (ISO 500) Türkiye’nin en büyük güneş paneli üreticisi ve ihracatçısı olmayı başardık. Aynı zamanda Türkiye’nin en çok ihracat yapan 35’inci firması konumunda bulunuyoruz. Tüm bu gücümüzle Türkiye’de liderliği elimizde bulundururken EIF ise bize sektör paydaşlarıyla buluşma ve güncel konuları ele alma fırsatı sundu. HT Solar olarak Türkiye’nin temiz enerji dönüşümüne öncülük etmek ve ülkemizi güneş enerjisi ile buluşturarak gelecek nesillere daha temiz bir dünya bırakmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”

Yüksek performans, üst düzey verimlilik: Jupiter serisi güneş panelleri

TOPCon teknolojisine sahip Jupiter serisi güneş panelleri kullanıcılarına yüksek performanslı ve daha verimli enerji üretimi imkânı sunuyor. Jupiter, Jupiter PRO ve Jupiter MAX’tan oluşan Jupiter serisi paneller, yüksek voltaj ve nemli koşullar altında potansiyel kaynaklı bozulmadan koruyan Anti-PID özelliği sayesinde uzun vadeli performans düşüşlerini engelliyor. Bunun yanı sıra çift yönlü enerji üretim performansı, mükemmel düşük ışık performansı ve daha düşük güç kaybı gibi özelliklere sahip Jupiter serisi güneş panelleri günümüzün en ileri güneş paneli teknolojisi konumunda bulunuyor. Öte yandan HT Solar, geleneksel tek cam PERC panellere kıyasla TOPCon güneş panellerinden yüzde 10 ile yüzde 30 oranında daha fazla enerji üreterek yatırımcılarına daha fazla kazanç sağlama avantajı sunuyor.

‘Albayrak Beton’ dört yeni projesini tanıttı

İnşaat sektörünün köklü markası Albayrak Beton, 2024 yılını dört proje yatırımıyla kapatıyor. Dört projenin çalışmalarını tamamlayarak, peyderpey inşaatlarına start veren Albayrak Beton ‘Teraphill 15’, ‘Moonpark Koru’, ‘Teraphill Loft’ ve ‘Villa Rise’ projelerini toplam 1 milyar 500 milyon TL’lik yatırımla hayata geçiriyor.

İnşaat ve hazır beton sektörünün güvenilir ve yenilikçi markası Albayrak Beton, 40 yıl boyunca edindiği tecrübe ve bilgi birikimini gayrimenkul üretimi alanında geliştirmeye devam ediyor.

Bugüne kadar ana faaliyet konusu hazır beton üretimi olan Albayrak Beton, 2008 yılı itibariyle adım attığı inşaat sektöründe gayrimenkul üretimini aralıksız sürdürüyor. Bu zamana kadar yedi projede toplam 403 bağımsız bölüm üreten Albayrak Beton, 2023 yılı itibariyle hız verdiği gayrimenkul yatırımları çerçevesinde dört projeyi birden hayata geçiriyor.

Albayrak tecrübesiyle nitelikli konutlar üretmek üzere aralıksız çalıştıklarını dile getiren Albayrak Beton Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Albayrak konuyla ilgili düzenlenen lansman toplantısında şirketleri ve faaliyetleri ile ilgili bilgi verdi. Albayrak “İnşaat alanındaki faaliyetlerimizin temeli 1984 yılında inşaat malzemeleri satışı ile atıldı. Zamanla iş kollarımızı genişlettik. 1999 yılında yaşadığımız Marmara Depremi, konut ve inşaat malzemeleri üretimi alanında köklü değişiklikleri zorunlu kılınca, hazır beton üretiminin önem kazanacağını öngördük ve 2003 yılında hazır beton üretimine başladık. Hazır betonda üretim ve hizmet kalitesiyle tercih edilen bir marka olarak tanındık. Pek çok önemli markanın ve Anadolu Yakası’ndaki metro projelerinin beton tedarikçisi konumuna geldik. Ardından bu tecrübemizi, inşaat sektörüne de taşıma kararı aldık ve 2008 yılı itibariyle inşaat üretimine başladık. 2023 yılı itibariyle de bu alandaki çalışmalarımıza hız verme kararı aldık. Halihazırda ‘Geleceği güvenle inşa eder’ sloganıyla ve 40 yıllık Albayrak tecrübesiyle nitelikli konutlar üretmek üzere çalışıyoruz. Şimdi bu kapsamda dört yeni projeye başlamış bulunuyoruz. İlk olarak başladığımız ‘Teraphill 15’, ‘Moonpark Koru, projelerinin hemen ardından ‘Teraphill Loft’ ve ‘Villa Rise’ projelerimize de start verdik.

Bu projelerimizi toplam 1.5 milyar TL’lik yatırımla hayata geçiriyoruz. Kentsel dönüşüme özellikle önem veriyoruz. ‘Moonpark Koru’ bizim kentsel dönüşüm projemizdir. Bundan sonra da güvenli ve insan odaklı konutlar üretmeye, yeni projeler geliştirmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Projeler ile ilgili detaylı bilgi veren Albayrak Beton İnşaat Projeleri Direktörü Oktay Yolcu, şunları söyledi: “Teraphill 15’ projemiz Şile’de konumlanıyor. 7 bin 118 metrekare arsa alanı, 4 bin 543 metrekare inşaat alanı üzerinde yükseliyor. Bahçe ve çatı dublekslerinin de olduğu yedi blokta 2+1 ve 3+1 olmak üzere brüt 50 metrekare ila 132 metrekare arasında değişen toplam 56 daireden oluşuyor. Bu projemiz bahçe ve teras kullanım alanları, yatay mimari, topografyaya uyumlu blok yerleşimi, peyzajı ve denize yakın olma avantajı ile dört mevsimi yaşama imkanı sunuyor. Şile Devlet Hastanesi’ne 2 km, Işık Üniversitesi’ne 3 km, Şile Limanı ile plajlara 5 km ve Sabiha Gökçen Havalimanı’na 59 km uzaklıkta bulunuyor. Projemizi Mayıs 2025’te teslim etmeyi planlıyoruz.

“Çekmeköy’de 15 gecekonduyu dönüştürdük”

Çekmeköy’de konumlandırdığımız ikinci kentsel dönüşüm projemiz olan ‘Moonpark Koru’nun inşaatına 2024 yılı itibariyle başladık. Projemiz 3 bin 633 m2 arsa ve 19 bin 341 m2 inşaat alanına sahip. Farklı parsellerde bulunan 15 gecekondunun dönüştürüldüğü ve bittiğinde 17 katlı iki bloktan oluşacak olan projede 1+1, 2+1 ve 3+1 seçenekleriyle 118 daire yer alacak. Her daireye en az bir araçlık kapalı otopark kullanım alanının verileceği projede dairelerin tamamında balkon kullanımına ağırlık verildi. Şehir merkezinde, orman alanın yanında inşa edilen projede daire büyüklükleri brüt 68 metrekare ila 110 metrekare arasında değişiyor. Haziran 2026’da teslim edilecek olan projemiz Sabiha Gökçen Havalimanı’na 27 km, Özyeğin Üniversitesi’ne 9 km, Bahçeşehir Koleji’ne 7 km ve Çekmeköy Devlet Hastanesi’ne 2.3 km uzaklıkta yer alıyor.

Yatay mimarinin en güzel örneği…

Diğer projemiz ‘Teraphill Loft’, Çekmeköy’de konumlanıyor ve 6 bin 413 metrekare arsa alanı ile 10 bin 839 metrekare inşaat alanı üzerinde inşa ediliyor. Altı katlı dört blokta 1+1, 2+1 ve 3+1 daire seçenekleri olmak üzere 80 daire olarak planlanan projede, dairelerin büyüklükleri ise brüt 50 ila 120 metrekare arasında değişiyor. Loft daire ve bahçe kullanımlı daire seçeneklerinin yanında yatay mimari ile tasarlanan ‘Teraphil Loft’ projesinin Aralık 2026 tarihinde teslim edilmesi planlanıyor. ‘Teraphill Loft’, Özyeğin Üniversitesi’ne 100 metre mesafede bulunması sebebiyle öğrenciler için avantaj sağlıyor. Proje, Çekmeköy Devlet Hastanesi’ne 6 km, Metrogarden AVM’ye 6.8 km ve Viaport AVM’ye 21 km mesafede bulunuyor.