23.4 C
İstanbul
Cumartesi, Temmuz 19, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 164

Uluslararası iş sağlığı ve güvenliği konferansı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2001 yılından beri her iki yılda bir düzenlediği “Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı”nın sekizincisi 8-11 Mayıs 2016 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenecek. Birçok ülkeden alanında öncü akademisyen, uzman, ulusal ve uluslararası kuruluş, meslek odaları ve sivil toplum örgütlerinden temsilcilerin katılacağı konferansa bildiri başvuruları için süre tamamlandı. “Sürdürülebilir İş Sağlığı ve Güvenliği” ana parolasıyla 36 alt konu başlığında bildirilerin sunulabileceği konferansın resmi internet sitesine buradan ulaşabilirsiniz. 

Program Genel Bakış

Tarih : 08 – 11 Mayıs 2016
Yer : Haliç Kongre Merkezi, İstanbul, Türkiye
Düzenleyen : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Hedefler : Konferans,

  • İş sağlığı ve güvenliğini iyileştirmek amacıyla katılımcıların bilgilerini, uygulamalarını ve tecrübelerini paylaşacakları bir forum tesis edecek,
  • Bütün ilgili taraflar arasında iletişim ağı ve ittifaklar oluşturup güçlendirirken, işbirlikleri için bir zemin oluşturacak ve ilişkileri güçlendirecek,
  • Çok kısa sürede uygulamaya geçebilecek bilgi, stratejik ve pratik fikirlerin ortaya konacağı bir platform tesis edecektir.
Ana Tema : “Sürdürülebilir İş Sağlığı ve Güvenliği”
Konferans Dili : Konferansın resmi dilleri Türkçe ve İngilizcedir.

Petrol ve LPG 2016 raporu

Ülkemizin takip ettiği Platts European Market Scan’da fiyatlar günlük olarak yayımlanmakta iken, ülkemizde fiyatlar günlük değiştirilmemekte, dolar/TL kurundaki değişimler de dikkate alınarak belli bir formülasyona göre yansıtılmaktadır.

Ocak ayı boyunca uluslararası piyasadaki fiyatlara bağlı olarak benzin ve motorin fiyatları ülkemizde değişim göstermiş ve vergisiz bayi satış fiyatı ortalaması 95 oktan kurşunsuz benzin için 1,41 TL/LT, motorin için ise 1,27 TL/LT olarak gerçekleşmiştir.

Ocak Ayı Benzin ve Motorin Fiyat Oluşumu (İstanbul Avrupa Yakası) Bu bölümde, gösterge niteliğinde olması açısından, İstanbul Avrupa Yakasında oluşan benzin ve motorinin vergili fiyatlarının Ocak ayı boyunca nasıl seyrettiği ve nihai fiyat içerisindeki payların dağılımı incelenmektedir. 2.1 Benzin Türleri Fiyat Oluşumu (İstanbul Avrupa Yakası – Bir Litre) Halihazırda resmi olarak tanımlı benzin türleri “Kurşunsuz Benzin 95 Oktan”, “Kurşunsuz Benzin 95 Oktan (E10)”, “Kurşunsuz Benzin 98 Oktan” ve “Kurşunsuz Benzin 98 Oktan (E10)” olmak üzere dört adettir. Ancak, bu ürünlerden sadece 95 oktan kurşunsuz benzin akaryakıt istasyonlarında yaygın olarak satılmakta, bu ürün de standart ve farklılaştırılmış olmak üzere tüketiciye iki farklı şekilde sunulmaktadır.

Motorin Türleri Fiyat Oluşumu (İstanbul Avrupa Yakası – Bir Litre) Halihazırda resmi olarak tanımlı tek motorin türü bulunmaktadır. Akaryakıt istasyonlarında farklı ticari isimlerle satılan motorin türlerinin tamamı halk arasında “Eurodizel” olarak bilinen kükürt miktarı 10 ppm olan motorindir. Uygulamada akaryakıt istasyonlarında ikisi de aynı standartları taşıyan normal motorin ve farklılaştırılmış motorin olmak üzere iki motorin türü bulunmaktadır.

AB ve Türkiye Ocak Ayı Ortalama Vergisiz Fiyat Karşılaştırılması 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrası “Petrol alım satımında fiyatlar en yakın erişilebilir dünya serbest piyasa koşullarına göre oluşur. Yerli ham petrol için, teslim yeri olan en yakın liman veya rafineride teşekkül eden”Piyasa Fiyatı” fiyat olarak kabul edilir.” hükmünü, onbirinci fıkrası “Rafinerici ve dağıtıcı lisansı kapsamında yapılan piyasa faaliyetlerine ilişkin fiyatlar, en yakın erişilebilir dünya serbest piyasa oluşumu dikkate alınarak, lisans sahipleri tarafından hazırlanan tavan fiyatlar olarak Kuruma bildirilir.” hükmünü haiz olup, söz konusu düzenlemeler çerçevesinde vergisiz akaryakıt fiyatları kurumumuz tarafından takip edilmektedir.

NOTLAR:

* Akaryakıt istasyonlarında satılan benzin türleri “K. Benzin 95 Oktan” ve “K. Benzin 95 Oktan (Diğer)” başlığı altında yer almakta olup, diğer başlığı altında satılan ürünler şirketten şirkete farklı isimler alabilmektedir. Diğer taraftan Ülkemizde piyasaya akaryakıt olarak arz edilen veya dolaşımda bulunan benzin türlerinin, Türk Standartları Enstitüsü tarafından hazırlanan, Haziran 2013 tarihli “TS EN 228 Otomotiv Yakıtları – Kurşunsuz Benzin – Özelikler ve Deney Yöntemleri” standardına uygun olması zorunludur. Dolayısıyla teknik düzenlemeler açısından K. Benzin 95 Oktan ve K.Benzin 95 Oktan (Diğer) arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır ve ikisi de her türlü benzinli araçta güvenle kullanılabilir.

** Akaryakıt istasyonlarında satılan motorin türleri, “Motorin” ve “Motorin (Diğer)” başlığı altında yer almakta ve diğer ürün kategorisinde satılan motorin için farklı şirketler farklı markalar kullanabilmektedir. Akaryakıt istasyonlarında satılan motorin türlerinin tamamı Avrupa standartlarında (eurodizel) ürünlerdir ve her türlü araçta güvenle kullanılabilir. Mevzuat açısından ülkemizde tek bir motorin standardı bulunmakta olup, motorin ürünlerinin Türk Standartları Enstitüsü tarafından hazırlanan, Şubat 2014 tarihli “TS EN 590 Otomotiv Yakıtları-Dizel (Motorin)-Gerekler ve Deney Yöntemleri” standardına uygun olması gerekir. Standartlar gereği bütün motorin türlerinde azami kükürt miktarının 10 mg/kg olması zorunludur. Motorin (Diğer) başlığı altında farklı markalarla satılan motorinin bazı katkı maddeleriyle ilave özellik kazandırıldığı ifade edilmektedir; ancak, bu ürünlerin standartlara uygunluğa ilave olarak, ifade edilen özellikleri taşıyıp taşımadığına dair herhangi bir kontrol ya da denetim bulunmamaktadır. Dolayısıyla teknik düzenlemeler açısından Motorin ve Motorin (Diğer) Arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır ve ikisi de dizel araçlarda güvenle kullanılabilir.

Tanımlar :

1. Ürün Fiyatı : Ürün Fiyatları Platts European Market Scan da CIF MED (Genova/Lavera) $/TON olarak yayımlanmaktadır. Platts European Market Scan da CIF MED (Genova/Lavera) başlığı altında K. Benzin 95 Oktan ve motorin için yayımlanan günlük fiyatların ortalamasının, TCMB tarafından belirlenen gösterge niteliğindeki ABD doları döviz satış kuru ve ürünün yoğunluğu ile çarpılması ile bulunan fiyattır. Uluslararası piyasalarda ürün fiyatları ham petrol fiyatlarından farklı yönde hareket edebildiği için (örneğin ham petrol fiyatları azalırken benzin fiyatlarının artması vb.) ürün fiyatlarının direk olarak ham petrol fiyatlarıyla ilişkilendirilmesi yanıltıcı olabilmektedir.

2. Toptancı Marjı : Rafinerici veya dağıtıcılar tarafından ürün fiyatı üzerine eklenen marjdır.

3. Gelir Payı : Ulusal petrol stoğunun tamamlayıcı kısmının tutulabilmesi için tüketici fiyatlarına ilave edilen rakamlardır. Benzin türleri ve motorin türleri için 0,00254 TL/LT olarak belirlenmiştir.

4. Dağıtıcı ve Bayi Marjı Toplamı : Ürünlerin temin edilmesinden (Rafineriden, ithalat yoluyla veya diğer dağıtıcılardan) son kullanıcıya ulaştırılmasına kadar maliyetleri içeren marjdır.

5. Toplam Vergi : Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve Katma Değer Vergisinin (KDV) toplamıdır.

Benzin Türleri için (95 Oktan) : ÖTV 2,1765 TL/LT KDV oranı %18

Motorin Türleri için : ÖTV 1,5945 TL/LT KDV oranı %18

B. LPG PİYASASI 1. Ocak Ayında Uluslararası Piyasalarda ve Türkiye’de Ürün Fiyatlarının Seyri 1.1. Uluslararası Piyasalar Ülkemiz LPG ürün fiyatları bakımından Sonatrach piyasa fiyatlarını takip etmekte olup, LPG fiyatları Propan ve Bütan olmak üzere ayda bir kere yayımlanmaktadır. Referans fiyat hesaplanırken söz konusu piyasada yayımlanan Bütan fiyatının %70’i ve Propan fiyatının %30’u alınır.

Tanımlar :

1. Ürün Fiyatı : Ülkemiz LPG ürün fiyatları bakımından referans olması açısından Sonatrach piyasa fiyatlarını takip etmekte olup, bahse konu piyasada LPG fiyatları Propan ve Bütan olmak üzere ayda bir kere yayımlanmaktadır. Hesaplama yapılırken söz konusu piyasada yayımlanan “Bütan” fiyatının %70’i ve “Propan” fiyatının %30’u alınır ve hesaplanan rakam, her gün için TCMB tarafından belirlenen gösterge niteliğindeki ABD doları döviz satış kuru ve ürünün yoğunluğu ile çarpılması ile bulunan fiyattır. Uluslararası piyasalarda LPG fiyatları ayda bir defa yayımlandığı için ve ham petrol fiyatlarından farklı yönde hareket edebildiği için (örneğin ham petrol fiyatları azalırken otogaz fiyatlarının artması vb.) ürün fiyatlarının direk olarak ham petrol fiyatlarıyla ilişkilendirilmesi yanıltıcı olabilmektedir.

2. Toptancı Marjı : Rafinerici veya dağıtıcılar tarafından ürün fiyatı üzerine eklenen marjdır.

3. Gelir Payı : Ulusal petrol stoğunun tamamlayıcı kısmının tutulabilmesi için tüketici fiyatlarına ilave edilen rakamlardır. Benzin türleri ve motorin türleri için 0,0032 TL/LT olarak belirlenmiştir.

4. Dağıtıcı ve Bayi Marjı Toplamı : Ürünlerin temin edilmesinden (Rafineriden, ithalat yoluyla veya diğer dağıtıcılardan) son kullanıcıya ulaştırılmasına kadar maliyetleri içeren marjdır.

5. Toplam Vergi : Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve Katma Değer Vergisinin (KDV) toplamıdır. LPG (Otogaz) için : ÖTV 1,5780 TL/KG KDV oranı %18

Doğalgaz sektör raporu

Bu rapor, doğal gaz piyasasında faaliyette bulunan lisans sahibi şirketlerin Kurumumuza sunmuş oldukları bildirimler esas alınarak hazırlanmıştır.

Rapordaki doğal gaz miktarlarına dair veriler, kullanılacak çalışmalarda hesaplama kolaylığı sağlaması amacıyla doğal gazın 9155 kcal/m3 üst ısıl değeri esas alınarak düzeltilmiş, Sm3 cinsinden sunulmaktadır. Rapordaki dönemler arasındaki değişim oranları, Sm3 cinsinden sunulan veriler esas alınarak hesaplanmıştır. Diğer yandan rapordaki tüm verilerde (illere göre ayrıntılı dağılım kısmı hariç), “milyon Sm3 ” esas alındığından değişim oranları, ondalık kısımdaki yuvarlama nedeniyle farklılık gösterebilir. Raporda “üretim” başlığı altında verilen bilgiler, üretildikten sonra gerekli ayrıştırmaları yapılmış ve pazarlanabilir durumdaki doğal gazı göstermektedir. Piyasa faaliyetine konu edilmeyen doğal gaz üretim miktarları, bu raporun kapsamı dışındadır. Raporda yer alan abone ve serbest tüketici sayıları, kendisiyle müşteri sözleşmesi imzalanmış ve gazı kullanıma açılmış olan dağıtım şirketi müşterilerini ifade etmektedir.

Önemli Hatırlatma: Lisans sahibi firmalar, Enerji Piyasası Bildirim Yönetmeliğinin ilgili hükümleri çerçevesinde bildirim düzeltme talebinde bulunarak daha önce Kuruma sundukları verilerde düzeltme yapabilmektedir. Bu sebeple yayımlanan raporlar arasında veri farklılıkları olabilmektedir.

Bu rapora raporlar bölümümüzde bulunan PDF’ler vasıtasıyla ulaşabilirsiniz.

Türkiye Elektrik enerjisi 5 yıllık üretim kapasite sunumu

I. GİRİŞ
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununda olduğu gibi, yeni 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile de, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan talep tahminleri esas alınarak piyasa katılımcılarına yol göstermek amacıyla, Şebeke Yönetmeliği çerçevesinde Üretim Kapasite Projeksiyonunu hazırlamak üzere Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi (TEİAŞ) görevlendirilmiş olup, bu kapsamda Kuruluşumuzca gerekli çalışmalar yapılarak söz konusu “Türkiye Elektrik Enerjisi 5 Yıllık Üretim Kapasite Projeksiyonu” raporu hazırlanmıştır.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) tarafından makro ekonomik hedeflere uygun olarak yapılan model çalışması sonucunda Referans (Baz), Yüksek ve Düşük Talep Serileri hazırlanmış olup, bu çalışmada arz-talep denge hesaplamalarında Referans (Baz) senaryo kullanılmıştır.
Lisans almasına gerek olmayan kurulu gücü 1 MW’tan küçük yenilenebilir kaynaklara bağlı üretim tesisleri ile kojenerasyon tesisleri için son zamanlarda başvuruların arttığı gözlemlenmektedir. Bu kapsamdaki başvuruların devam edeceği beklendiği için bu çalışmada Lisanssız olarak adlandırılmış ve ilgili tablolarda ayrıntılı değerleri gösterilmiştir.
Üretim Kapasite Projeksiyonunun çalışma periyodu, 2015 – 2019 yıllarını kapsamaktadır. Mevcut, inşası devam eden, 1 MW’tan küçük olup lisanssız olarak yapımı kararlaştırılıp TEDAŞ tarafından uygun bulunan projelerin toplamı ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca (EPDK) Ocak 2015 Dönemi İlerleme Raporlarına göre iki ayrı senaryo halinde (Senaryo 1 ve Senaryo 2) hazırlanan 2015 – 2019 yılları arasında işletmeye gireceği öngörülen projelerin bu periyoddaki üretim kapasiteleri ve güçleri dikkate alınarak Baz Talep Serisine göre Arz-Talep Dengeleri, güç ve enerji olarak hesaplanmıştır. EPDK tarafından yine Ocak 2015 Dönemi İlerleme Raporlarına göre proje ilerleme oranı %10 ve altında olanlar ile Lisans almış olduğu halde ilerleme oranlarına ilişkin oransal bilgi verilmeyen, işletmeye giriş tarihleri belirsiz olan projeler çalışmanın 5 yıllık olarak yapılmış olması ve bu süre zarfında söz konusu işletmeye giriş tarihleri belirsiz bu projelerin işletmeye alınmalarının mümkün olmaması nedeniyle çalışmada dikkate alınamamıştır. Mevcut termik ve hidrolik santralların 5 yıllık proje ve güvenilir üretim değerlerine ilişkin bilgiler Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ), Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi (TETAŞ) ve Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüklerinden alınmıştır. Lisans almış santrallar için EPDK tarafından verilen “Ocak 2015 Dönemi İlerleme Raporları” dikkate alınarak güncelleştirilmiş bilgiler kullanılmıştır. İnşa halindeki kamuya ait hidroelektrik santral bilgileri DSİ Genel Müdürlüğünden alınmıştır. Üretim kapasiteleri hesaplanırken hidrolik santralların normal hidrolojik koşullardaki üretimleri olan ortalama veya proje üretimleri ve kurak hidrolojik koşullardaki üretimleri olan güvenilir üretimleri ayrı ayrı göz önüne alınarak baz talep serisi için ve bu dönem içinde işletmeye girmesi öngörülen projelere ait EPDK tarafından hazırlanan her iki senaryo için arz talep dengeleri ve enerji yedekleri hesaplanmıştır.

Raporda 2014 yılı sonu itibariyle Türkiye Elektrik Sisteminde;
* mevcut olan üretim tesisleri,
* mevcut + inşa halindeki kamu üretim tesisleri+ dağıtımdan bağlanacak lisanssız inşa halindeki özel sektör üretim tesisleri,
* mevcut + inşası devam eden kamu + dağıtımdan bağlanacak lisanssız inşa halindeki özel sektör + Aralık 2014 tarihi itibariyle lisans almış ve öngörülen tarihlerde devreye girmesi beklenen ve Ocak 2015 Dönemi İlerleme Raporlarına göre iki ayrı senaryo halinde hazırlanmış inşa halindeki özel sektör üretim tesisleri,
ile baz talep serisinin nasıl karşılanacağı incelenmiştir.
Bu raporda 2019 yılı sonuna kadar sistemin kurulu güç ve enerji talebinin karşılanması durumu incelenmiş olup, talebin karşılanması sırasında oluşabilecek enerji açıklarını karşılamak üzere sisteme ilave edilmesi gerekli hidrolik, termik ve yenilenebilir enerjiye dayalı planlanan üretim kapasiteleri bu çalışmada yer almamaktadır.
2015 – 2019 dönemini kapsayan kapasite projeksiyonu çalışması ile elektrik enerjisi talebinin mevcut, inşası devam eden, lisanssız ve lisans almış olup öngörülen tarihlerde devreye girmesi beklenen kapasite ile güvenilir bir şekilde yani belli bir yedek ile nasıl karşılanacağı analizi yapılmakta olup söz konusu bu üretim tesislerinin yapabilecekleri üretim miktarları proje ve güvenilir üretim kapasitesi olarak dikkate alınmaktadır. Bu çalışma ile sistemde enerji açığının oluşabileceği yıl belirlenmekte olup, bunun neticesinde yatırımcılara sistemde yeni yatırımlara ihtiyaç duyulacağı zamanın gösterilmesi amaçlanmaktadır. Açığın oluşacağı yıl dikkate alınarak yapılacak yatırım doğrultusunda uygun bir süre öncesinde yatırımlara başlanılmasının gerektiği göz ardı edilmemelidir.
Bu çalışma ile her yıl üretim kompozisyonunu oluşturan üretim tesislerinin periyodik bakım, arıza, hidrolojik koşullar ve rehabilitasyon durumları göz önüne alınarak proje ve güvenilir üretim kapasite miktarları ile talebin güvenli bir yedek ile nasıl karşılanacağı hesaplanmaktadır. Üretim kapasite miktarları yakıtın kesintisiz sağlanacağı işletme koşulları dikkate alınarak hesaplanmaktadır.

II. TALEP GELİŞİMİ
Bu bölümde son 10 yıllık (2005-2014) elektrik enerjisi tüketiminin gelişimi, aynı dönemdeki güç talebinin gelişimi, 2014 yılındaki tipik günlere ait yük eğrileri, gerçekleşen tüketimin tahminler ile karşılaştırılması ve gelecek 10 yıllık (2015-2024) dönem için ETKB tarafından makro ekonomik hedeflere uygun olarak yapılan model çalışması sonucunda elde edilen Referans (Baz), Yüksek ve Düşük Elektrik Enerjisi Talep Serileri ile buna bağlı olarak Kuruluşumuzca hesaplanmış olan puant yük taleplerinin tahmin edilen gelişimi verilmektedir.
II.1. 2005 – 2014 Yılları Türkiye Elektrik Sistemi Puant Güç ve Enerji Tüketimi
Türkiye elektrik enerjisi brüt tüketimi (Türkiye brüt üretimi+dış alım–dış satım) 2013 yılında %2,5 artarak 248,3 Milyar kWh, 2014 yılında ise %3,6 artış ile 257,2 Milyar kWh olarak gerçekleşmiştir.
Türkiye enterkonnekte sistemi yıllar itibariyle ani puant talebi ve enerji gelişimi Tablo 1’de verilmektedir. 2013 yılında puant talep 38274 MW, Minimum Yük 14800 MW olarak gerçekleşmiştir. Minimum yükün maksimum yüke oranı %39 olmuştur. 2014 yılında ise puant talep 41003 MW, Minimum Yük 14927 MW olarak gerçekleşmiştir. 2014 yılında ise minimum yükün maksimum yüke oranı %36 olmuştur.

II.4. Talep tahminleri
2015 – 2019 dönemini kapsayan Üretim Kapasite Projeksiyon çalışmasında ETKB tarafından, makro ekonomik hedeflere uygun olarak yapılan model çalışması sonucunda elde edilen 10 yıllık Referans (Baz) Talep, Yüksek ve Düşük Talep tahmin serileri bu bölümde verilmiş olup, çalışmada Referans (Baz) talep esas alınarak arz-talep dengeleri hesaplanmıştır. ETKB tarafından belirlenen Referans (Baz), Yüksek ve Düşük Talep tahminlerinde 10 yıllık ortalama artış Referans Talep serisinde %5,5 Yüksek Talep serisinde %6,3 ve Düşük talep serisinde %4,6 olarak gelişmektedir. Bu dönem için yük eğrisi karakteristiğinin değişmeyeceği kabulü ile puant yük serileri TEİAŞ tarafından hesaplanmıştır.

Elektrik Enerjisi Talep tahminleri Türkiye elektrik sistemi için geçerli olup, brüt taleptir. İletim ve dağıtım hatlarındaki kayıplar ve kaçak ile santralların iç ihtiyaçları dahildir. Ayrıca dağıtım sistemine bağlı ve Yük Tevzi Merkezinden talimat almayan üretim tesislerinin de üretimleri bu çalışmaya dahil edilmiştir.

EMREAMADE KAPASİTE
Bilindiği üzere elektrik üretim tesisleri her zaman kurulu gücü seviyesinde çalışamayabilir. Bir santralın arıza nedeniyle çalışmaması veya eksik kapasitede çalışması elektrik üretme kapasitesini doğrudan etkileyecektir. Arıza dışında başka nedenlerle de bir santral üretim yapamayabilir veya eksik üretim yapabilir.
Türkiye elektrik sisteminde termik, hidrolik, rüzgar, güneş, jeotermal ve biyokütle kaynaklı santrallar bulunmaktadır. Her bir santral teknolojisinin herhangi bir zamanda arıza yapması ve bu nedenle üretim yapamaması veya eksik üretim yapması mümkündür. Elektrik sistemindeki santralların bir şekilde eksik üretim yapmaları bu santrallardan elde edilebilecek elektrik üretim miktarını doğrudan etkilemektedir. Üretim yapamayacak durumda olan kapasite düşüldükten sonra her an elektrik üretmeye hazır durumda olan kapasite Emreamade Kapasite olarak adlandırılmaktadır.
Santralların üretim yapamaması veya eksik üretim yapması arıza nedeni dışında; termik santrallar için yakıt yetersizliği veya yakıt kalitesi ana nedenlerden birisidir. Hidrolik santrallar için ise arıza dışındaki en önemli neden su gelirindeki yetersizliktir. Rüzgar santraları için de en önemli neden rüzgar esmemesi veya rüzgarın yetersiz olmasıdır.
Arıza durumunda bir santralın gücünün tamamı veya bir kısmı her ne şartla olursa olsun kullanılamayacaktır. Arıza dışındaki diğer nedenler ise aslında santralın gücünün emreamade olduğu ancak geçici olarak yakıt, su, rüzgar nedenlerinden dolayı düştüğü anlamına gelmektedir.
2007 yılından 2014 yılına kadar Türkiye elektrik sisteminde mevcut olan santralların emreamade kapasiteleri günlük olarak incelenmiş ve kaynaklar bazında aylık emreamade kapasiteleri tespit edilmiştir. İncelemede arıza durumundan dolayı eksik olan kapasite ve arıza dışındaki nedenlerden dolayı eksik olan kapasite ayrı ayrı ele alınmıştır. Aylara göre emreamade kapasiteye karşılık kurulu güç ve puant talep karşılaştırılmıştır. 2007 yılından 2014 yılına kadar her ay için toplam kurulu güç, arıza nedeniyle kullanılamayan kapasite, arıza dışı nedenlerle kullanılamayan kapasite ve puant talep grafikler halinde gösterilmiştir.
Yıllara göre her ay içinde toplam kurulu güç içinde emreamade kapasitenin en yüksek ve en düşük değerleri tespit edilmiş ve tablolarda gösterilmiştir. Ayrıca termik, hidrolik ve rüzgar kaynaklı kapasiteler için de aynı şekilde emreamade kapasitenin her ay içindeki en yüksek ve en düşük değerleri tablolarda gösterilmiştir.

İLETİM VE DAĞITIM SİSTEMİ
İletim Sistemi, üretim tesislerinden itibaren gerilim seviyesi 36 kV üzerindeki hatlar üzerinden elektrik enerjisinin iletiminin gerçekleştirildiği tesislerdir. İletim tesislerinin bileşenleri;
– İletim hatları ve kabloları,
– İletim Trafo ve Anahtarlama Merkezleri (indirici trafo merkezleri ve transformatör bulunmayan şalt sistemleri)
olarak tanımlanır.
380 kV’luk Çok Yüksek Gerilim (ÇYG) ve 154 kV Yüksek Gerilim Hatları, 380/154 kV oto-trafolar ve 154/OG indirici trafolardan oluşan Türkiye İletim Sistemi teknik ve ekonomik açıdan avantajları nedeniyle yeterli miktarda seri ve şönt kapasitörlerle donatılmıştır. İletim Sistemi gerilim seviyesi 380 kV ve 154 kV ile standartlaştırılmıştır. Gürcistan ve Ermenistan ile olan enterkonneksiyon hatlarımız bu ülkelerdeki gerilim seviyesine uygun olarak 220 kV’tur.
Türkiye üretim ve iletim sistemi, bir Milli Yük Tevzi Merkezi (Gölbaşı) ile 9 adet Bölgesel Yük Tevzi Merkezinden (Adapazarı, Çarşamba, Keban, İzmir, Gölbaşı, İkitelli, Erzurum, Çukurova ve Kepez) gözlenip yönetilmektedir. Güç sistemi işletmesi, sistemin 380 kV trafo merkezlerini ve 50 MW’ın üzerindeki tüm santralları kapsayan bir SCADA ve Enerji İşletim Sistemi Programı (EMS) ile yapılmaktadır. Sistem işleticisi (Sistem Operatörü) bu sistem sayesinde daha kaliteli bir işletme için gerekli olan her tür sistem çalışmasını, günlük işletme programlarını ve yük frekans kontrolünü yapabilmektedir.

ÜRETİM KAPASİTE PROJEKSİYONUNUN HAZIRLANMASINDA KULLANILAN KABULLER
Talep
2015 – 2019 dönemini kapsayan Üretim Kapasite Projeksiyon çalışmasında ETKB tarafından, makro ekonomik hedeflere uygun olarak yapılan model çalışması sonucunda elde edilen talep serilerinden Referans (Baz) Talep tahmin serisi kullanılmıştır. ETKB tarafından talep serisi belirlenirken; 2015 yılında Baz talep serisi için bu yılın işletme programında belirlenen tüketim tahmini ile aynı alınmış, sonraki yıllarda ise ortalama %5,7 yıllık olarak artacağı tahmin edilerek hesaplanan talep serisi kullanılmıştır. Ayrıca bu dönem için yük eğrisi karakteristiğinin değişmeyeceği kabulü ile puant yük serisi elde edilmiştir.
Mevcut Üretim Sistemi
* Mevcut üretim sistemi olarak 2014 yılı sonu itibariyle Türkiye elektrik sistemine bağlı ve işletmede olan santrallar dikkate alınmıştır.
* EÜAŞ termik santrallarında 5 yıl süresince üretilebilecek maksimum üretim kapasite miktarları proje üretim kapasitesi ve güvenilir olarak üretebilecekleri üretim miktarları ise güvenilir üretim kapasitesi olarak EÜAŞ tarafından verilmiştir.
* EÜAŞ hidrolik santrallarında bu dönemde üretilebilecek yıllık nominal üretim değerleri proje üretim kapasitesi ve güvenilir olarak üretebilecekleri üretim miktarları ise güvenilir üretim kapasitesi olarak EÜAŞ tarafından verilmiştir.
* Bağlı Ortaklık kapsamındaki termik üretim tesislerinin proje ve güvenilir üretimleri üretim kapasite değerleri olarak 2015 yılı dahil 2019 yılına kadar EÜAŞ tarafından verilmiştir.
* Kurulu gücü 1 MW’tan küçük olan yenilenebilir enerji kaynaklarına bağlı üretim tesisleri ile kojenerasyon tesislerinin lisans almasına gerek olmayıp üretim bilgileri TEDAŞ tarafından verilmiştir.
* Otoprodüktör ve Üretim Şirketi santrallarının güvenilir ve proje üretim kapasite değerleri, lisanslarında belirtilen üretim değerleri olup 5 yıl boyunca aynı değerler kullanılmıştır. Lisanslarında belirtilen üretim kapasite değerleri EPDK’dan alınmıştır.
* Yap-İşlet santrallarının üretim kapasite değerleri yıllar itibariyle sözleşmelerinde öngördükleri üretimleri olup TETAŞ tarafından verilmiştir.
* İşletme Hakkı Devri ve Yap-İşlet-Devret santrallarının kapasite değerleri yıllar itibariyle sözleşmelerinde öngörülen üretim değerleri olup TETAŞ tarafından verilmiştir. YİD Modeli kapsamında üretim yapmakta olan santrallardan bazılarının TETAŞ ile yapmış oldukları sözleşmelerinin projeksiyon dönemi içinde sona ereceği bildirilmiş olmasına karşın, bu santralların sözleşme bitiş yılından itibaren değişik statüde üretimlerine devam edecekleri kabulüyle sözleşme son yıl üretimleri projeksiyon dönemi boyunca aynen alınmıştır.
* Doğal gaz yakıtlı santralların 2015 – 2019 dönemi için güvenilir ve proje üretim kapasiteleri, doğal gaz arzında kısıt olmayacağı kabulü ile ilgili kuruluşlar tarafından verilmiştir.
* Kamuya ait termik santrallarda rehabilitasyon yatırımları ve bakım-onarım programları EÜAŞ tarafından dikkate alınarak santral üretimleri verilmiştir.

* Afşin Elbistan B santralının Çöllolar kömür sahasında yaşanan büyük çaplı heyelan nedeniyle Elbistan A ve Elbistan B santrallarında kömür temininde sıkıntılar yaşanmakta olup, EÜAŞ tarafından üretim değerleri kömür teminindeki sıkıntılar dikkate alınarak belirlenmiştir.
* Yap İşlet Modeli kapsamındaki Gebze ve Adapazarı DGKÇS, TETAŞ ile sözleşmeleri 2019 yılı itibariyle sona erdiğinden serbest üretim şirketi olarak 2018 yılı üretim değerleriyle aynı şekilde çalışmaya devam edecekleri kabul edilmiştir.
* Yap İşlet Devret Modeli kapsamındaki Ova DGKÇS ve Birecik HES, TETAŞ ile sözleşmeleri 2017 yılı başı itibariyle sona erdiğinden EÜAŞ bünyesinde 2016 yılı üretim değerleriyle aynı şekilde çalışmaya devam edecekleri kabul edilmiştir.
İnşa Halinde, Dağıtımdan Bağlanacak Lisanssız, 2014 Yılı Sonu İtibariyle Lisans Almış ve Öngörülen Tarihlerde Devreye Girmesi Beklenen Üretim Tesisleri ile Lisans Almış olup İşletmeye Giriş Tarihleri Belirsiz Üretim Tesisleri
* DSİ tarafından yapılmakta olan ve 2015 – 2019 döneminde işletmeye girmesi öngörülen toplam 1406,7 MW’lık HES projelerinin işletmeye giriş tarihleri, proje (ortalama hidrolik koşullardaki) ve güvenilir (kurak hidrolik koşullardaki) üretim kapasite değerleri DSİ’den alınmıştır. DSİ tarafından proje bazında ay/yıl olarak detay işletmeye giriş tarihleri verilen bu projelerin yıl içindeki üretim miktarları işletmeye giriş tarihleri itibariyle hesaplanarak denge tablolarında dikkate alınmıştır.
* 2014 yılı sonu itibariyle lisans almış olan üretim tesisi projelerinden inşa halinde olan ve projeksiyon döneminde işletmeye alınması öngörülen özel sektör üretim tesislerinin işletmeye giriş tarihleri itibariyle yıllara göre kurulu güç, proje ve güvenilir üretim değerleri Ocak 2015 Dönemi İlerleme Raporlarına göre güncelleştirilmiş olarak iki ayrı senaryo halinde EPDK tarafından aşağıda verilen kabuller çerçevesinde hazırlanmıştır.
Senaryo 1 olarak, ilerleme oranı %10 ve altında olan projeler ile ilerleme oranlarına ilişkin oransal bilgi verilmeyen projelerin işletmeye giriş tarihleri belirsiz kabul edilmiş, ilerleme oranı %70’in üzerinde olan tesislerin ise 2015 yılı içerisinde işletmeye geçebilecekleri değerlendirilmiştir. Ek olarak, ilerleme oranı %35 – %70 aralığında olan projelerden kapasitesi
• 100 MW’ın altında olanların 2016 yılında,
• 100 MW – 1000 MW aralığında olanların 2017 yılında,
• 1000 MW’ın üzerinde olanların 2018 yılında
işletmeye girecekleri varsayılmış, ilerleme oranı %10 – %35 aralığında olanlar için ise, öngörülen bu tamamlanma tarihlerine bir yıl eklenmiştir. Senaryo-2 ise, Senaryo-1 ile aynı metodoloji kullanılarak %10 yerine %15, %35 yerine %40 ve %70 yerine %80 sınır değerleri esas alınarak hesaplanmıştır.
* Senaryo 1’e göre 17062,8 MW ve Senaryo 2’ye göre 13510,8 MW olan projeksiyon döneminde işletmeye girmesi beklenen projeler için EPDK tarafından proje bazında ve ay/yıl olarak işletmeye giriş tarihleri detay olarak verilmediğinden bu santralların işletmeye girdikleri yılın ortasından itibaren çalışacakları kabul edilmiş ve denge tablolarında üretimleri bu şekilde dikkate alınmıştır.

* Kurulu gücü 1 MW’tan küçük olan yenilenebilir enerji kaynaklarına bağlı üretim tesisleri ile kojenerasyon tesislerinin lisans almalarına gerek bulunmamaktadır. Bu kapsamdaki üretim tesisi başvuruları elektrik dağıtım bölgeleri tarafından değerlendirilmekte ve yapılabilirlik görüşü TEDAŞ tarafından verilmektedir. Lisanssız olarak yapılacak olan bu kapasitelerin düşük gerilim seviyesinden bağlanacak olanların en fazla 1 yıl, orta gerilim seviyesinden bağlanacak olanların da en fazla 2 yıl içinde işletmeye girmeleri gerekmektedir. TEDAŞ tarafından uygun görüş verilmiş olan ve her ay kuruluşumuza bildirilen projeler göz önünde bulundurulduğunda ve ayrıca ETKB Stratejik Planı hedeflerine uygun bir şekilde mevcut kapasiteye ek olarak çalışma dönemi içinde 3000 MW lisanssız GES yapılabileceği öngörülmüş ve bu kapasite dönem içinde yıllara eşit olarak dağıtılmıştır. Ancak, son zamanlarda çok fazla başvuru olduğu için bu çalışmanın onaylanıp yayınlanmasına kadar bu kapsamdaki değerler değişebilecektir. Çalışmanın bundan sonraki bölümlerinde lisanssız olarak yapılması beklenen kapasiteler ilgili tablolara dahil edilmiştir.
* DSİ tarafından inşa halindeki (1406,7 MW) ile EPDK’dan 2014 yılı sonu itibariyle lisans almış ve öngörülen tarihlerde devreye girmesi beklenen birinci senaryoya göre işletmeye giriş tarihleri belirsiz projeler hariç toplam 17062,8 MW, ikinci senaryoya göre işletmeye giriş tarihleri belirsiz projeler hariç toplam 13510,8 MW kurulu gücünde inşa halindeki özel sektör projelerinin 2015 – 2019 döneminde belirtildikleri tarihlerde ya da tarihi belirtilmemiş olan projelerin devreye alınacağı yılın ortasından itibaren işletmede olacakları kabul edilmiştir.
* Senaryo 1’e göre 2015 – 2019 döneminde 1407 MW’ı inşa halindeki kamu, 17063 MW’ı inşa halindeki lisanslı özel sektör santraları ve 3062 MW’ı dağıtımdan bağlanan lisanssız özel sektör santrallerı ile toplam 21531 MW ilave kapasitenin sisteme dahil olması ile kurulu güç 91052 MW’a ulaşmaktadır.
* Senaryo 2’ye göre 2015 – 2019 döneminde 1407 MW’ı inşa halindeki kamu, 13511 MW’ı inşa halindeki lisanslı özel sektör santraları ve 3062 MW’ı dağıtımdan bağlanan lisanssız özel sektör santralları ile toplam 17980 MW ilave kapasitenin sisteme dahil olması ile kurulu güç 87499 MW’a ulaşmaktadır.
* İthalat ve ihracat miktarları sistemin durumu doğrultusunda güncel olarak belirlendiğinden dikkate alınmamıştır.
* EPDK tarafından hazırlanan proje listelerinde işletmeye giriş tarihleri “belirsiz” olarak verilen Senaryo 1’e göre 26291,2 MW ve Senaryo 2’ye göre 29843,2 MW olan projeler çalışmanın 5 yıllık olarak yapılmış olması nedeniyle ve bu süre zarfında söz konusu işletmeye giriş tarihleri belirsiz projelerin işletmeye alınmalarının mümkün olmamasından dolayı çalışmada dikkate alınmamıştır.
* Bu çalışma ile sistemde enerji açığının oluşabileceği yıl belirlenmekte olup, bunun neticesinde yatırımcılara sistemde yeni yatırımlara ihtiyaç duyulacağı zamanın gösterilmesi amaçlanmaktadır. Açığın oluşacağı yıl dikkate alınarak yapılacak yatırım doğrultusunda uygun bir süre öncesinde yatırımlara başlanılmasının gerektiği göz ardı edilmemelidir.
* 2014 yılı sonu mevcut sistemin kuruluşlara dağılımı Ek-1’de, 2014 yılında işletmeye giren ve devre dışı olan üretim tesislerinin listesi Ek-2’de; inşa halinde EPDK tarafından hazırlanan lisans almış ve öngörülen tarihlerde devreye girmesi beklenen özel sektör projelerinin yanı sıra dağıtımdan bağlı lisanssız özel sektör projelerinin ve inşa halindeki kamu projelerinin kurulu güçlerinin yakıt cinslerine göre yıllara dağılımı Senaryo 1’e göre Tablo 25’te, proje üretimlerinin ve güvenilir üretimlerinin yakıt cinslerine göre ve yıllara dağılımları ise Tablo 26 ve Tablo 27’da; Senaryo 2’ye göre ise sırasıyla 28, 29 ve 30’da verilmektedir.

 

Kömür sektörü olumlu gelişecek

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, kömür işletmecilerinin sorunlarını dinledi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, enerjide hükümetin öncelikleri arasında bulunan kömür sektöründeki işletmecilerle bir araya gelerek sorunlar ve çözüm önerilerini değerlendirdi.

Bakan Albayrak, Dolmabahçe Başbakanlık Ofisi’nde yaklaşık 3 saat süren toplantıda, kömür sektöründeki sorunları bildiklerini ifade ederek, çözüm için ortak çaba gerektiğini vurguladı. Bakan Albayrak, toplantıda yerli kaynakların önemine de işaret etti.

Toplantıya, sektördeki maden ve santral işletmecileri katıldı.

Bakan Albayrak terörü lanetledi

“Birlik ve beraberliğimize yapılan bu saldırılar asla amacına ulaşamayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti devleti teröre karşı asla boyun eğmeyecek, ismi ne olursa olsun tüm terör örgütleri ile kararlı mücadelesinden taviz vermeyecektir.”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sn. Berat Albayrak, Ankara’da meydana gelen bombalı saldırıya yönelik açıklama yaparken, “Birlik ve beraberliğimize yapılan bu saldırılar asla amacına ulaşamayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti devleti teröre karşı asla boyun eğmeyecek, ismi ne olursa olsun tüm terör örgütleri ile kararlı mücadelesinden taviz vermeyecektir.” dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sn. Berat Albayrak, Ankara’da meydana gelen ve Türk Silahlı Kuvvetler personelini hedef alan bombalı saldırı ile ilgili olarak yazılı bir basın açıklaması yayımladı. Açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Ankara’da, akşam saatlerinde gerçekleşen terör saldırısında hayatını kaybeden Türk Silahlı Kuvvetleri personelimize ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Yaralananlara da acil şifalar niyaz ediyorum. Milletimize yapılan bu hain saldırıyı lanetliyorum.

Türkiye bir kez daha terörün hain yüzü ile karşılaşmıştır. Milletimiz müsterih olmalıdır ki, devletimiz bu hain saldırıyı yapan teröristlerle de arkalarındaki güçlerle de mücadele etmeye ve onları alt etmeye muktedirdir. Birlik ve beraberliğimize yapılan bu saldırılar asla amacına ulaşamayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti devleti teröre karşı asla boyun eğmeyecek, ismi ne olursa olsun tüm terör örgütleri ile kararlı mücadelesinden taviz vermeyecektir.

Bir kez daha başta Ankara’da yaşanan saldırıda olmak üzere tüm terör olaylarında hayatını kaybeden Türk Silahlı Kuvvetler personelimize, Emniyet personelimize ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılarımıza da şifalar diliyorum.”

Gelişmemizden rahatsız oluyorlar

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Türkiye’de yaşanan terör olaylarına değinerek, “attığımız adımlar birilerini rahatsız ediyor olabilir” dedi.

“Özellikle son 6 ayda yaşananlar… Son dönem terör olaylarıyla ilgili ülkemizin yaşadığı süreçler özelinde, çok önemli bir süreçle karşı karşıyayız. Belki de son 100 yıldır olmadığı kadar, bu ülkenin birliği ve beraberliği bu kadar büyük önem arz etmemişti. Kesinlikle ve kesinlikle çok hassas ve kırılgan bir dönemden bahsediyoruz ve öyle bir dönem ki bölgemizdeki coğrafyada Suriye, Irak ve bölgede yaşananlar özelinde çok zor bir iklim ufukta, çok sıkıntılı günler belki de ufukta. Böyle bir sıkıntının, fırtınanın yaşandığı dönemde her şeyden daha çok ihtiyacımız olan yek vücut olmak.”

Güçlü bir şekilde ayakta durmak gerektiğini vurgulayan Albayrak, “Hamdolsun iktidarımız döneminde Türkiye’nin birliği ve beraberliği için çok önemli adımlar attık, önemli bir söylem, muhabbet, kardeş birliği geliştirdik ama bugün bundan sonra özellikle son 6 aydır yaşanan operasyonlarla Hükümetimiz çok kararlı bir duruş sergiledi. Başta Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Hükümetimiz, Başbakan’ımız Ahmet Davutoğlu önderliğinde, çok ama çok önemli operasyonlarla hassas bir dönemden geçiyoruz” diye konuştu.

Albayrak, son dönemlerdeki operasyonların başarılı olduğunu dile getirerek, “Bu operasyonlar, Türkiye’de terör unsurlarının sonuna kadar temizlenmesiyle ilgili. Bu ülkede bir daha gözyaşı akmasın, analar ağlamasın, kardeş kardeşe silah çekmesin düsturuyla çok kararlı bir operasyon süreci yaşıyoruz” ifadesini kullandı.

Seçimlerden önce de sonra da terör konusunda kararlı bir tutum sergilendiğini dile getiren Albayrak, “Bu süreç sonuna kadar devam edecek taki bu terör unsurları sonuna kadar temizlenene kadar” diye konuştu.

“Attığımız adımlar birilerini rahatsız ediyor olabilir”

Türkiye’nin ekonomik büyümesini, siyasi ve demokratik gelişimini her geçen gün daha da ileriye taşıyarak çok önemli adımlar attığını belirten Albayrak, şöyle devam etti:

“Bu attığımız adımlar birilerini rahatsız ediyor olabilir. Özellikle kimlerin rahatsız olduğunun farkındasınız. Lafın tamamı herkese söylenmez. Biz bir de Ofluyuz. Lafın tamamını zaten anlıyoruz. Dolayısıyla bu süreçlerde inşallah ülkemizin birliği ve beraberliği açısından hayati günler geçirdiğimiz bu günlerde Türkiye’de Meclis’te 4 tane parti var ama maalesef milli ve manevi değerlere bağlılık anlamında özellikle son bir yıl içinde bu dört partinin nasıl pozisyon aldığını da yaşadık. Bu AK Parti olarak bizlere ayrı bir yük, sorumluluk ve vebal getiriyor.”

Muhalefet partilerinin söylem ve eylemlerinde tutarsızlık olduğunu kaydeden Albayrak, “Çok çalışmamız lazım. Konu milletin, memleketin, özellikle de ümmetin bekasıysa, geleceğiyse, önümüzdeki 3-5 ya da 10 yıl içinde bir tarih yazılıyorsa bu tarih sürecinin içerisinde her bir birey olarak bize büyük bir sorumluluk düşüyor” diye konuştu.

“Bugün Türkiye bir var olma mücadelesi veriyor”

Bakan Albayrak, Türkiye’nin bir var olma mücadelesi verdiğini belirterek, “Bugün Türkiye bir var olma mücadelesi veriyor, gelecek mücadelesi veriyor. Sadece bu ülkenin, bu bölgenin değil, milletin değil, bu ümmetin de bağımsızlık mücadelesini veriyor. Böyle bir mücadeleyi veriyorsa bu mücadelede teşkilatımızın en tepesinden en aşağısındaki arkadaşa kadar hepimizin, bir Ulubatlı Hasan edasıyla bu davayı, bu sorumluluğu, ufku ve vizyonu yüklendiğimizi düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu. Bu sebeple ümmet, millet olma bilincinden hareketle tüm Türkiye’yi, bölgeyi kuşatacak bir vebali omuzlarında taşıdıklarını ifade eden Albayrak, “Bu şuuru kaybetmeyin. Nasıl İstiklal Savaşı’nda olduğu gibi bugün de çok ama çok daha fazla çalışıp bir mücadele ortaya koymamız lazım” dedi.

Belçika’da Maden şehri Beringen

Türkiye’de Enerji Ekibi, Türklerin Belçika’ya ilk iş göçünde çalıştıkları ve şimdi müzeye dönüştürülen, Beringen Maden Müzesinde incelemelerde bulundu. Ekibimize madenin eski bir çalışanı olan Kadir Kısır tercümanlık yaptı.

Geçmiş yıllarda adı madencilik ile anılan Beringen şehrine Türk işçiler 1950’li yıllarda çalışmak için gelmiş. O yıldan bu yana değişik badireler atlatan maden günümüzde çalışmıyor olsa da Türk işçileri ve aileleri şehirde yoğun bir şekilde kendilerini hissettiriyorlar.

Geçmiş yıllarda işçilerin barınması için çamurdan köy evlerinin inşa edildiği maden mahallesi, bugün havuzlu, geniş bahçeli ve şömineli villaları içinde barındıran modern bir şehre dönüşmüş.

Maden yanında bulunan cadde Türk Sokağı olarak bilinirken, Antep kebapçısı, Cafe Vatan tabelalı işyerleri Beringen’de faaliyet gösteriyor.

1907 yılında çalışmaya başlayan ve 1989 yılında kapanan maden ocağı bugün müze olarak hayatını devam ettiriyor.

Soyunma dolapları koruma altına alınırken, ziyaretçilere madene nasıl indikleri ile çalışma şartları rehberler vasıtasıyla müzede anlatılıyor.

Maden de kömür haricinde bir çok değerli taşın çıktığı belirtilirken, tesis 1950’li yıllarda yarı nükleer tesis ile kendi elektriğini kendisi üretiyormuş.

Şehirde Osmanlı mimarisi ile yapılan caminin minaresi ile kilisenin aynı karede resmini almamız objektiflerimize yansıdı.

Beringen çift minareli camisinde imam evi, lokal, çay ocağı, şadırvan ve sosyal etkinlik alanıyla Müslümanlara hizmet veriyor. Türkiye’den geldiğimizi söylediğimizde bizleri çok güzel şekilde ağırlayan gurbetçilerimiz bizleri en güzel şekilde ağırladılar.

Belçika’ya yolunuz düşerse Türk şehri Beringen’e misafir olmayı unutmayın…

 

 

Türkiye enerjide kilit ülke

Dünyada enerji kaynakları tükeniyor mu? Gelecek yıllar enerji savaşlarına mı sahne olacak? Yoksa ekonomik savaşlar mı yaşanacak? Yükselen güçler ve mevcutlar arasında yeni enerji sahaları için rekabet ne kadar kızışacak?

Bu soruların yanıtını vermek çok kolay değil ancak üzerinde düşünmeden geçmek de imkânsızdır. Bu çerçevede, ülkemizin önemli enerji çalışmaları platformlarından Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi tarafından hazırlanan Enerji Raporu’nda ciddi projeksiyonlar yer alıyor. Rapordaki verilere göre gelecek 25 yıl içinde elektrik talebi yüzde 70 artarken enerji kaynaklarının yavaş yavaş tükenmeye yüz tutacağı ortaya konuluyor. Sonraki yıllarda ise dünyayı enerji konusunda sıkıntılı dönemler bekliyor. Raporda yer alan bilgiye göre doğal gaz, petrol gibi fosil yakıtların rezervlerinde 2040 yılına kadar sorun görünmüyor ancak gerek üretici gerekse tüketici ülkeler bu süre içinde yenilenebilir enerji ya da nükleer enerji konusundaki yatırımlarını hızlandırıyor. Diğer taraftan gelişen teknolojilerin etkisi ile de yeni sahaların bulunması için ciddi yatırımların yapılması gerekiyor.

Rapor, gelecek yıllarda da petrolün gözde enerji kaynakları arasında olacağını gösteriyor. Doğal gaz rezervi ise 25 yıllık tüketimini karşılayacak düzeyde. Hatta Uluslararası Enerji Ajansı’nın yaptığı çalışmalara göre dünyada 25 yıllık ihtiyacın üzerinde doğal gaz rezervi mevcut. Söz konusu kaynakların en büyük talibi ise Çin olacak. Son 2 yıldır büyümesi durmasına rağmen Çin 25 yıl sonra dünyanın en büyük enerji tüketicisi olarak AB’nin önüne geçecek. Rusya’nın ise en büyük enerji ihracatçısı konumunu sürdürmesi ve 2035 yılında dünya enerji talebinin yüzde 4.2’sini karşılaması bekleniyor.

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Başkanı Murat Mercan, enerji kaynaklarının yavaş yavaş tükenmesi nedeniyle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler farklı kaynaklara yatırım yapmaya devam edeceğini söylüyor. İşte bu noktada hiç gündemden düşmeyen konu nükleer enerji…

Türkiye dahil 35 ülke 2040’tan sonra tükenmeye başlayacak doğal gaz ve petrolün yerine nükleer enerjiyi koymak için yatırımlarına devam edecek ya da yeni yatırımlar yapacak.

Üzerinde durulan diğer kaynak ise “yenilenebilir enerji” olacak. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkeler rüzgar enerjisi ilk sırada olmak üzere yenilenebilir enerji yatırımlarına ağırlık veriyor.

Mercan, dünya enerji piyasalarının ve beraberinde Türkiye’nin fosil enerji kaynakları yerine yeni enerji kaynakları için yatırım yaptığını vurguluyor. Mercan, “Önümüzdeki 25 yılda çok ciddi anlamda bir sorun yaşanacağını söyleyemeyiz ancak yapılan araştırmalar enerji kaynaklarının azaldığını ortaya koyuyor. Gelecek için tüm dünya ile birlikte Türkiye de tedbirler alıyor.”

Enerji ithalatçısı konumunda bulunan ülkemiz 2040’tan sonra azalacak enerji kaynakları karşısında hangi alternatif kaynaklar üzerinde duruyor? Sorunun yanıtını Mercan veriyor:

“2040 sonrasına yönelik olarak yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımların artarak yapılması planlanıyor. Özellikle rüzgâr enerji yatırımları için devletin verdiği teşvikler var. Piyasanın ihtiyacına göre yenileri de sağlanabilir. Bunun yanı sıra ülkemizin petrol ve doğalgaz ticaretinde sadece bir ‘güzergâh’ değil, enerji piyasasında rol belirleyici konumda olması için çalışmalar yürütüyoruz. Kısaca ifade etmek isterim ki, Türkiye’nin, enerjinin geleceğinin belirlenmesinde ve konuşulmasında sahip olduğu anahtar rol artarak devam edecek. Bu sürecin belki de en bariz göstergesi, 23. Dünya Enerji Kongresi’nin gelecek yıl Ekim ayında Türkiye’de yapılacak olmasıdır. Dünya Enerji Konseyi ile Türk Milli Komitesi 2016’da enerji piyasasının önemli oyuncularını İstanbul’da ağırlayacak. Aralarında en büyük küresel enerji firmalarının CEO’larının, vizyoner enerji liderlerinin ve karar alıcılarının da olduğu 250 konuşmacı, 100 kadar bakanı ve pek çok önemli uluslararası STK’nın yöneticilerini ve 10 bin delegeyi Türkiye’ye bekliyoruz. Bu etkinlik enerjide kamu ve özel sektör tarafındaki tüm önemli isimleri bir araya getirecek ve Türkiye’yi enerji gündeminin merkezine oturtacak.”

Türkiye AB için kilit konumundadır

2

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Avrupa Birliği ile Enerji Faslı’nın açılması için 8 Ocak’ta yapılan güncellemelerle tekrardan sürecin başlatıldığını belirterek, “Önümüzdeki birkaç ay içerisinde bu faslın açılması konusunun Avrupa Komisyonu’ndan Avrupa Konseyi’ne nakledileceğini düşünüyoruz” dedi.

Enerji Bakanı Albayrak ve Avrupa Birliği Enerji ve İklim Komiseri Miguel Arias Canete yaptıkları “Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Enerji Diyaloğu İkinci Toplantısı” sonrasında ortak basın toplantısı düzenledi.
Bakan Albayrak, Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Enerji Diyaloğu toplantısının enerji arz güvenliği, Güney Gaz Koridoru, bölgesel enerji projeleri ve yeni gelişmeler ışığında verimli bir şekilde tamamlandığını dile getirdi.
Türkiye’nin enerji konusunda tıpkı AB gibi dışa bağımlı olduğunu hatırlatan Albayrak, Türkiye ve AB arasındaki işbirliğinin son dönemde yaşanan gelişmeler çerçevesinde daha da önem kazandığını ifade etti.
Albayrak, enerji ve iş dünyasının projelerinin siyasetin olumlu bir ivme kazanması açısından önem arz ettiğini vurgulayarak, “Türkiye’nin güvenilir bir oyuncu olması, 1 Kasım seçimlerinden sonra ortaya çıkan resim, Türkiye’nin AB’nin enerji arz güvenliğine yapacağı katkıları gündeme getirdi. Türkiye olarak biz AB ile ilişkilerimiz noktasında birçok farklı konuyu da gündeme getirdik. Paris İklim Konferansı sonrasında, belirsiz konu olarak gördüğümüz üye ülkelerin sınıflandırılması konusunu gündeme getirdik. Bu konuda bir imza sürecine bağlı olarak hangi ülkenin nasıl sınıflandırılacağı ile ilgili görüşmelerimizi en verimli şekilde neticelendirilmesi noktasında fikirlerimizi paylaştık” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin büyüyen ekonomisi ile ciddi enerji yatırımına ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Albayrak, AB ile Türkiye’nin 15. fasıl olan Enerji Faslı’nı açma sürecinin 2007 başladığını ancak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tavrı sebebiyle gerçekleşmediğini hatırlattı.
Berat Albayrak, şöyle devam etti:
“Avrupa Birliği ile Enerji Faslı’nın açılması için 8 Ocak’ta yapılan güncellemelerle tekrardan süreci başlattık. Önümüzdeki birkaç ay içerisinde bu faslın açılması konusunun Avrupa Komisyonu’ndan Avrupa Konseyi’ne nakledileceğini düşünüyoruz. Konsey’den geçtikten sonra 15. Enerji Faslı’nın açılmasıyla AB üyelik müzakereleri çerçevesinde eskisi gibi ivmeyi yakalamayı umut ediyoruz.”
Canete’yi 9-13 Ekim 2016’da İstanbul’da yapılacak Dünya Enerji Kongresi’ne de davet ettiklerini aktaran BakanAlbayrak, ayrıca şubat ayı içerisinde tarihi kesinleştirilmek üzere Trans Hazar toplantılarını gerçekleştirmeye karar verdiklerini sözlerine ekledi.

“Türkiye AB için kilit”

Canete de Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Enerji Diyaloğu’nun iki taraf adına da önemli bir fırsat olduğunu ve BakanAlbayrak ile enerji arz güvenliği başta olmak üzere birçok konuda fikir alışverişinde bulunduklarını aktardı.
AB’nin sadece 4 ülkeyle bu tür diyalog toplantıları düzenlediğine dikkati çeken Canete, “Türkiye ve AB güçlü partnerler. Türkiye, AB’nin enerji arz güvenliğinde kilit bir rol oynuyor. Gelecekte enerji sektöründe büyük değişimler olacak ve Türkiye bu bölgede önemini sürdürmeye devam edecek. Güney Gaz Koridoru’nun tamamlanması ve genişletilmesi ile de görüşmelerimiz oldu. İran da burada önemli bir role sahip olacaktır” ifadelerini kullandı.
Canete, Türkiye’nin Avrupa Elektrik İletim Ağı’nın (ENTSO-E) ilk gözlemci üyesi olduğunu anımsatarak, iki tarafın elektrik sistemlerinin de birbirine bağlandığının altını çizdi.

Akademik örgüt (!)

Bu suça ortak olmayacağız diye bağıranlara soruyorum !..

Pkk Askerlerimizi, Polisimizi şehit ederken neden kendinizi böylesi ateşe atacak kadar tepki göstermediniz?  Oysa hepsi kendisini şehit edenlerin yakınlarını korumak için oradaydı.

Özgür düşünce adı altında polisimizi, askerimizi şehid edenleri savunmak nasıl bir tarafsızlıktır?

Terörle mücadele ne zamandan beri adını katliama bıraktı?

Sizin bu bildirge dediğiniz şey tarafgirlik, partizanlık değil midir? Üstelik te savunduğunuz bu ülkede 50 bin can almış terör örgütüyse.

PKK, müzakere sürecinde asfaltlara mayın döşeyip haince gencecik evlatlarımızı şehit ederken sesinizi çıkarmadınız da şimdimi hümanist oldunuz?

Üstelik kendi halkına zarar veren bir örgüt olduğunu göremiyor musunuz?

Sadece hükümeti eleştirebilmek için vatanın bölünmez bütünlüğünü tehdit eden oluşuma destek vermek hainlik değil mi?

Bebek katleden apo’ya arka çıkıp, devlet bebekleri vuruyor demek sizce de adaletsizlik değil mi?

Kandil’in hazırladığı bildirgeyi tanıyıp, bu devletin çocuklarına hocalık yapmak ihanet değil mi? PKK gibi hain, kalleş bir örgütün hazırladığı bildirgeye imza atan biri bence zaten bu devletin çocuklarını da sevemez ve doğru bilgi de öğretmez.

Peki, yine soruyorum; bildirgenin içinde neden daha dün halkı silah ve baskılarla sindiren, toplumu terör ize eden, kendilerine destek olmayanları infaz eden, okullara, hastanelere, askerin, polisin lojmanlarını, kamuya ait ne varsa içindeki insanlarla pusu kurarak canlarını alan pkk terör örgütüne yer vermediniz?  Barışsever akademisyenler neden? Terörist eylem yapınca iyi, devlet müdahale edince tu kaka öylemi? Nerde sizin sevimli, adaletli insan hakları bildirgeniz?

Bizler, sadece ülkede kaos bitsin, insanlar refah içinde yaşasın diye mobil mahkemelerle teröristi affetmedik mi? Terörist olduğunu bile bile bu ülke insanları, sadece “herkes eşit şartlarda yaşasın” diye HDP’ye oy vermedi mi? Meclis’e onlarca vekil sokmadı mı? Hak mecliste aranır!. Binlerce gencimizi katletmiş bir hain örgüte karşı tedbir almak ne zamandan beridir katliam sayılıyor!

Hükümetler gelip geçicidir!  Devlet tarafsızca gereğini yapar! Yapmalıdır!

Sizin yaptığınız düşünce özgürlüğü değil iftira! Katliam yapan bir örgüt seviciliği sizin ki. Kılıçlarınızı yanlış tarafa çektiniz. Bizler asla ve asla masum halka zarar gelmesini istemiyoruz. Bir tane bile çocuğun burnu kanamasın. Hiç kimse böyle bir duruma sevinecek kadar insanlıktan çıkmadı.  Ancak asker şehit olduğunda mutlu olacak hainleri de ne bu millet, ne bu tarih, ne bu devlet affetmeyecek!

Rusya ‘neyin’ peşinde!

Bütün dünyayı endişeye düşüren, uçak düşürme operasyonunda ‘tansiyon’ düşer gibi bir görüntü veriyorsa da, Rusya’nın sert ‘misilleme’ yapacağı bekleniyor.

Her ne kadar Rusya, hem siyasi hem ekonomik alanlarda “beklenmedik” girişimleri birkaç gün içinde yaptıysa da, misillemenin daha geniş sahalara yayılması hatta birçok ülkeyi içine almasından korkuluyor.

Oysa, Türkiye ilk defa olarak bir Rus uçağını düşürmüyor.

Yeri gelmişken, ilk Rus uçağını düşüren Vecdi Hürkuş’un serüvenini birkaç cümleyle anlatmak icap ediyor;

Vecihi Hürkuş 1917’de Kafkas Cephesi’nde tek motorlu planör tipi uçağıyla Ruslar’a defaatle hücum ederken, Rus filosuna tek başına kan kusturduğu yeniden hatıra geliyor.

Vecihi Hürkuş’un, çift motorlu Guadron 6 tipi Rus uçağını düşürdüğü biliniyor.

Üstelik Vecihi Hürkuş’un tek motorlu planörü de, Ruslar’dan ele geçirilen uçaktı.

Aslında bu korku, Rusya’nın tam olarak bilinmeyen gücünden hatta sert tavırlarından değil, Orta Doğu’nun içinde bulunduğu bunalımlı durumundan kaynaklanıyor.

Ne var ki, “haklı” olmasına rağmen, Türkiye’nin bu krizden en çok yara alacağı sanılıyor.

Sınırlar namusudur

Bilinmeli ki, bir ülkenin sınırları, o ülkenin “namus”u sayılıyor.

Sınır saldırısıyla karşı karşıya bırakılan bu ülke, Türkiye muhatabı Rusya ise artık kaçınılmaz bir durum ortaya çıkıyor.

Krizin boyutları sanıldığından da fazla gelişmeler göstermesi ne yazık ki, en çok Türkiye’yi ilgilendiriyor.

Başta turizm olmak üzere sebze, meyve ve benzeri gıda maddelerinin ticaretinin üzerinde kara gölgeler dolaşıyor.

İnşaat sektörünün yanı sıra, gaz alımı, nükleer santral ve petrol boru hattı yapımının tehlikeye düşmesi bile ön görülüyor.

Belki çok yeni olmayabilir ama elimizde ki rakamları paylaşmak gerekiyor.

Türkiye ve Rusya, sırasıyla 775 milyar dolar ve 1.858 trilyon dolar gayri safi yurtiçi hâsılalarıyla G20 üyesi ülkeler arasında yer alıyor.

Dünya Bankası kriterlerine göre, her iki ülke de üst orta gelir sınıfı olarak kabul ediliyor.

Dünya Ticaret Örgütü üyesi olan her iki ülke de dünya ekonomisine entegre olma vasfını koruyor.

Ticaret açığımız

Bu özellikleri sebebiyle Türkiye ve Rusya, Avrasya’nın önde gelen ekonomik aktörleri arasında sayılıyor.

Rusya ve Türkiye arasındaki ticaret hacmi, 1996’dan 2000 yılına kadar güçlükle 3.4 milyar dolardan 4.5 milyar dolara yükseliyor.

2001 yılında başlayan iyileşme sonucunda ise 4.3 milyar dolar olan ticaret hacmi, 2008 yılına gelindiğinde 38 milyar dolara ulaşıyor.

Ancak bu dönemde patlak veren küresel finansal ve ekonomik kriz, bir yıl içerisinde ticaret hacmini 22.6 milyar dolara çekiyor.

2009 sonrasında ise gerek Türkiye gerekse Bu çerçevede 2012 yılındaki ticaret hacmi yeniden 2008 yılı rakamlarına yaklaşıyor.

Öte yandan, son on yılda iki ülke arasındaki ticaret hacmi hızlı bir şekilde yükselmiş olsa da ticaret açığı Türkiye aleyhine gerçekleşiyor.

Türkiye ile Rusya arasında ki ekonomik parametreler gittikçe yükselirken, şimdi beklenmedik bir “kriz” her şeyi alt üst etmeye namzet görünüyor.

İşin gerçek tarafı; Türkiye ile Rusya arasında ki, ekonomik ilişkilerin bozulmasını her iki ülke halkı da istemiyor.

Rusya’nın ham hayali

Diplomatik ve askeri saha da ise, krizin derinleşmesi öncelikle ve özellikle Orta Doğu’yu yakından etkiliyor.

Doğrusunu belirtmek gerekirse; uzun yıllardan beri düşmanlığı yaşayan her iki ülkenin yeniden çatışması en çok Türkiye’ye zarar vereceğini peşinen kabullenmek gerçeği ile karşılaşılıyor.

En son aşama olan iki ülke çatışması, Rusya’nın Suriye’de “resmen” toprak ilhakına yol açmasını da mümkün kılıyor.

Rusya’nın Suriye’de toprak kazanması ise, Türkiye’ye “saldırı tehlikesi” niteliğini taşıyor.

Bu gelişme ise Rusya’nın “ham hayali”ni oluşturuyor.

Kazanan birliğimiz ve dirliğimiz olsun

Dünya üzerinde kaos ile kazanç sağlayan kapitalistler ile Bizans oyunlarını sergileyerek bizi uçuruma yanaştıran devletler artık ülkemizde senaryolarını istedikleri gibi uygulamaya koyamıyorlar.

Türkiye için büyümeye, kalkınmaya, özgürleşmeye ve istikrara giden tüm yolları kapatmak için tüm güçleriyle çalışan karanlık iç ve dış güçler iman hareketi karşısında maalesef başarıya doğru yol alamıyorlar.

Ülkemiz ne zaman dünyanın takdirini kazanan bir atılımlar ve fırsatlar ülkesi haline gelse ülkede karışıklık çıkartarak bu iyi gidişatı eksi yöne çevirmek için çirkin oyunlar oynanıyor.

Artık yatırımlarını çürümeye terk eden o eski Türkiye yok, dev eserlerle geleceği inşa eden Türkiye var.

Güzellikler yerine hep yanlışlıkları halkın hafızalarına kazımaya çalışan bir kısım medya ise ümmetin partiler üstü düşünceler ile hareket etmesiyle buhar olma durumuna geldiler.

Yeni kabinemiz kuruldu, inşallah bu ülkenin yavaşlamasını, istikrarını kaybetmesini bekleyenleri hayal kırıklığına uğratacak projelere imza atarlar.

Kabinedeki bakanlarımız, Türkiye için büyümeye, kalkınmaya, özgürleşmeye ve istikrara giden bir yolun üzerindeki araçların iyi birer kaptanı olmalarını temenni ediyorum.

Çünkü devir partizan düşüncelerle futbol takımı tutar gibi parti tutma zamanı değildir. Zaman birlik olma yanlış yollara girmeme, geçmişte yapılan hataları tekrarlamama günüdür. Gün ise Hz. Ömer gibi adaletli, Fatih Sultan Mehmet gibi stratejik, Abdülhamid gibi akılcı, Hz. Ali gibi keskin olma günüdür.

Gün açılım yaparak saçılma günü değil, ekonomik olarak istikrarı sağlama, bu ülkede yaşayan her bireyin nasıl kardeş olduğunu geçmişte bize anlatılmayanları anlatarak sağlama günüdür.

Namert ile merdi ayırt edip, Namertlerin peşinden giden güzel yurdumun insanını birleştirmek asli görevimiz olmalıdır.

Bu ülke hükümetsiz kalmasın diye partizanca düşünmeyip kendi partileri yerine AK Parti’ye oy veren yurdum insanını kucaklamak gerekliliği hiçbir zaman unutulmamalıdır.

Yeni kabine açıklandığı zaman 2002 ruhunun 2023 yılına yansımasını görür gibi oldum. Dayatmalara partizan düşüncelere çizgi çekerek oluşturulan bu kabine ile başarının yakalanacağını ümit ediyorum.

Ekonomi eğitimi vesilesiyle Finans ve bankacılık konularında bilgi ve birikimi üst seviyede olan, Enerji sektörü ile de yakından ilgili olan Berat Albayrak’ın Enerji ve tabi Kaynaklar Bakanı olmasını çok önemsiyorum.

12.Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı olan Berat Albayrak’tan değil, ekonomist, yurt içi ve yurt dışında uygulamaya soktuğu projeleri başarı ile uygulayan Enerji Bakanımız Berat Albayrak’tan bahis ediyorum.

Ülkemiz üzerinde oynanan oyunların, Ortadoğu da akıtılan kanların sebebinin Enerji olduğunu hepimiz biliyoruz.

Bu nedenle böylesine kritik bir bakanlığa getirilen Sayın Albayrak bence keyif için değil, ülkeye hizmet için feda edilmeyi göze alarak bu hassas ve önemli göreve getirilmiştir.

Bu sebeple Allah yar ve yardımcısı olsun, enerjisi daim, birlikte yola çıktıkları da kendisi gibi rahmani olsun, ama ne olursa, olsun, kazanan ülkemiz, birliğimiz ve dirliğimiz olsun…

Bakan Albayrak, EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz ve Kurul Üyelerini Makamında Kabul Etti

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat ALBAYRAK, EPDK Başkanı Mustafa YILMAZ ve kurul üyelerini makamında kabul etti.

Enerji Bakanı Albayrak sözünü tuttu

Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, Zonguldak’ta kömür madeni ocağında çalışan işçileri ziyaret etti.

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğünde Vali Ali Kaban, AK Parti Zonguldak Milletvekilleri Hüseyin Özbakır, Faruk Çaturoğlu, Özcan Ulupınar tarafından karşılanan Albayrak ve Soylu, burada yetkililerden çalışmalarla ilgili bilgi aldı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, gazetecilere yaptığı açıklamasında, elverişsiz hava şartlarına rağmen yeni yıla emek ve iş gücünün merkezi olan Zonguldak’ta girmek istediklerini söyledi.
Zonguldak’a gelmek için söz verdiklerini, hava muhalefetine rağmen geldiklerini ifade eden Albayrak, şöyle devam etti:
“Emek ve iş gücünün merkezi olan Zonguldak’da yeni yıla girelim dedik. Aynı zamanda yerli kaynaklarımıza madenciliğe gerekli ehemmiyeti verme konusunda vekillerimiz, başkanlarımız, valimiz ile birlikte aynı şekilde sağ olsun Süleyman Soylu Bakanımız ile yeni yıla girelim dedik. Son 2 yıldır çok zor sıkıntılı süreçlerden geçtik. Yeni yılın ülkemize, milletimize, kardeşliğimize, dirliğimize katkıda bulunacağı hayırlı bir yıl olmasını temenni ediyorum.”

“1 Kasım seçimlerinden önce verdiğimiz taahhütleri tek tek yerine getiriyoruz”

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Soylu da 2014 ve 2015 yılında Türkiye’nin demokrasi ve milli iradeyi doyasıya yaşadığını belirterek, “1 Kasım 2015’ten, 2019 yılına kadar milletimizin de hükümetimizin de hedefi Türkiye’nin arzu ettiği büyümeyi, gelişmeyi, istihdamı, Türkiye’nin dünyadaki gelişmiş ülkelerle rekabetini sağlayabilecek o atılımı, sıçramayı yakalayabilmesidir” diye konuştu.
“Bizim için 2016 hem reformların yılı olacak, aynı zamanda huzurun ve istikrarın yılı olacak” diyen Soylu, 2016, 2023, 2053 ve 2071 yılının hedefleri açısından önemli bir yıl olduğunu vurguladı.
Bu yıl, 64. Hükümet’in üyeleri olarak milletin beklediklerini yerine getirmek için büyük bir gayret göstereceklerine dikkati çeken Soylu, “Bugün de Enerji Bakanımız ile birlikte yeni yıla emeğin başkentinden, Zonguldak’tan hep birlikte bir mesaj verelim istedik. Aziz milletimiz bilsin ki bu ülkede 1 Kasım’da Türkiye’nin yönetimini emanet ettikleri evlatları hem sıdk-ı sadakat ile hem de büyük bir gayret ve samimiyet ile kendilerine bırakılan emaneti en iyi şekilde temsil etmeye çalışarak, hem de milletin bu büyük emanetini yarınlara götürmeye hep birlikte gayret içerisindeler. İnanıyoruz ki bugün burada kıymetli Enerji Bakanımız ile inşallah 2016 yılında gerek kendi alanında gerek kendi sektöründe vereceği güzel müjdelerle, Zonguldak’ta da güzel gelişmelere vesile olacak adımlar atılacaktır” ifadesini kullandı.
Soylu, 2 gün önce asgari açıkladıklarını, daha önce de emeklilere her ay 100 lira, yıllık1200 lira katkı yapacaklarını söylediğini anımsatarak, 1 Kasım seçimlerinden önce verdikleri taahhütleri tek tek yerine getirdiklerini bildirdi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun işçilere selamlarını ve yeni yılda iyi dileklerini ileten Soylu, “Allah milletimizin memleketimizin tüm insanlığın yardımcısı olsun. Yeni yılda, özelikle dünyanın her noktasında maalesef sıkıntı ile karşı karşıya kalan insanlarımıza hem huzurlu hem barışı hemde bu sorunlardan kurtulmasını Cenab-ı Allah’tan diliyorum. Suriye’de ve etrafımızdaki coğrafyada yaşanan bütün bu insanlık dışı olayların 2016 yılında son bulmasını temenni ediyorum” diye konuştu.
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Berat Albayrakve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, açıklamalarının ardından yeni yılı geçirmek için yerin metrelerce altındaki maden işçilerinin yanına indi.

“(Terör mücadelesiyle ilgili) Devletimiz eskisinden daha güçlü. Maddi, askeri ve ekonomik olarak da güçlü. Bunun sonunu getirecek. Biraz sabredeceğiz. Biraz sürecek. Sonunda bu iş feraha erecek.”

Bakan Albayrak ile Bakan Soylu, Kozlu ilçesindeki TTK Kozlu Müessese Müdürlüğüne ait kömür ocağına girmek için işçi kıyafetlerini giyerek, gaz maskesi, baret ve madenci feneri gibi ekipmanları da yanlarına aldı. İki bakan, kişisel koruyucuların nasıl ve hangi durumlarda kullanıldığına yönelik kurum yetkililerince bilgilendirildi.
Bakanlar Berat Albayrak ile Süleyman Soylu, işçi asansörüyle beraberindeki AK Parti Zonguldak Milletvekilleri Hüseyin Özbakır, Faruk Çaturoğlu ve Özcan Ulupınar, TTK Genel Müdürü Burhan İnan, Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Ahmet Demirci, bakanlık bürokratları, kurum yetkilileriyle eksi 425 koduna indi.
“Fayton” vagon sistemiyle yaklaşık 2,5 kilometre ilerideki galeriye giden Albayrak ve Soylu ile beraberindekiler, yaklaşık 500 metre yürüyerek üretim yapılan kömür damarında incelemelerde bulundu.
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Albayrak ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Soylu, işçilerin kömür çıkarma işlemine katıldı.
Bakan Albayrak ve Soylu, daha sonra yürüyerek başka bir galeriye geçerek, madende hazırlanan sofrada madencilerle yemek yedi. Albayrak ve Soylu, yemeğin ardından, maden işçileriyle sohbet etti.
GMİS Kozlu Şube Başkanı Hüseyin Kolçak, burada yaptığı konuşmada, maden işçileri için Türkiye’nin kalkınmasına katkıda bulunduklarını belirterek, resmi kayıtları göre yaklaşık 5 bin maden şehidi bulunduğunu bildirdi.
Maden işçisinin ülke kalkınması için canlarını feda ettiğini ifade eden Kolçak, “Kurumun 14 bin 500 olan norm kadromuzun tamamlanmasını istiyoruz. Sizlerinde Zonguldak adına elinizi taşın altına koyarak desteklerinizi bekliyoruz” dedi.
Bunun üzerine Bakan Albayrak, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne kadar terör de dahil olmak üzere binlerce şehit verildiğini belirterek, dua okunmasını istedi.

“Sonunda bu iş feraha erecek”

Bu arada GMİS Genel Başkan Yardımcısı İsa Mutlu’nun, maden işçisinin terörle mücadele için maaşlarını verebileceklerini aktarması üzerine Bakan Albayrak, terörün kökü kazınana kadar mücadelenin devam edeceğini kaydetti.
“Güneydoğu’daki operasyonlar çok güçlü gidiyor” diyen Berat Albayrak, şöyle konuştu:
“Hatırlarsanız 1993’te Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Güneydoğu’da PKK belasıyla mücadele etmek için bir tank bile cepheye sürememişti. Hatırlayan var mı? İzin vermedikleri için cepheye süremedik. Niyeymiş? Çünkü PKK terör örgütü değilmiş. Bugün Türkiye Cumhuriyeti öyle bir noktadaki, kendi tankını, tüfeğini, helikopterini, uydusunu ve insansız hava cihazıyla sınır ötesi, üstü ve memleketin içerisinde her noktayı didik didik ederek ama eski Türkiye değil, sivil masum vatandaşı ayırarak titiz, yavaş ve etkili bir şekilde netice alacak çalışma yapıyor. Bu konuda hiçbir şekilde geri adım atılmayacak. Sizin maaşlarınızı vermenize gerek yok. Sizin burada sarf ettiğiniz mücadele, alın teri bu ülkenin kendi yerli zenginliklerini ortaya koyma mücadelesi her şeye şayan. Devletimiz eskisinden daha güçlü. Maddi, askeri ve ekonomik olarak da güçlü. Bunun sonunu getirecek. Biraz sabredeceğiz. Biraz sürecek. Sonunda bu iş feraha erecek.”

“Türkiye iyi bir istikamettedir”

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Soylu da maden işçisinin emrine amade olduklarını vurgulayarak, “Türkiye’yi yaklaşık 3-4 yıldır gittiği istikametten döndürülmeye çalıştılar. Başaramadılar. Bugün Güneydoğu’da da aynısını yapmaya çalışıyorlar. Onu da başaramayacaklar. Buradaki dualar ve azim, attığınız her adım, çıkardığınız kömür inancın sonucudur. Hiç endişeniz olmasın. Türkiye iyi bir istikamettedir. Türkiye hedeflerine de Allah’ın izniyle ve bu milletin gayretiyle ulaşacaktır. Biz dünyadaki 10 büyük devletten biri olacağız” değerlendirmesinde bulundu.
Daha sonra GMİS Genel Başkanı Demirci, Bakan Albayrak ve Soylu’ya madenci heykeli hediye etti.

Sorular

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu ile Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğü’nde, yeni yılı maden ocağındaki işçilerle beraber karşıladıktan sonra, çıkışta gazetecilere açıklamada bulunan Bakan Albayrak, maden işçilerinin alın teriyle ve zor şartlar altında çalışarak, ülke ekonomisine ve gelişmesine hizmet verdiğini belirtti.
Türkiye’nin yerel kaynaklarının ve değerlerinin önemli olduğunu, kömürün bunların başında geldiğini ifade eden Albayrak, Türkiye’de madencilik üzerine bundan önceki hükümetin ve bakanların döneminde çok önemli değişiklikler ve hizmetler yapıldığını anımsattı.

“Bu ay içerisinde çalışma yapıyoruz”

Soma’da yaşanan maden faciası sonrası hükümetin ciddi anlamda çok önemli yasal düzenlemeler getirdiğini vurgulayan Albayrak, şunları söyledi:
“Çalışma şartları, koşulları ile çalışma noktasında asgari ücret iyileştirmesi yapıldı. Asgari ücretteki düzenlemeyle hakikaten madenciliğimize önemli bir katma değer ortaya koyduk. Madenciliğin sorunları devam ediyor. Bununla ilgili bölge milletvekillerimizin yoğun mesai harcadığı bazı konular var. 2016’ya girdik. Bu ay içerisinde inşallah özellikle özel sektör madenciliği noktasında iyi bir çalışma yapıyoruz ve hazırlıyoruz. İnşallah bu yasal düzenleme Meclis’ten geçtikten sonra Bakanlar Kurulumuzun da desteğiyle tüm kesimleri kapsayacak. Yani kamu, özel üzerinde rödevans dahil, maliyetler konusunda yaşanan süreçlerle ilgili bir çalışma yapıyoruz.”
Önümüzdeki 4 yıl içerisinde, 2019 seçimlerine kadar Türkiye’nin enerji sektöründeki stratejik adımlarını atma noktasında çok önemli çalışmalarının bulunduğunu anlatan Albayrak, “Az konuşacağız, çok çalışacağız. Ülkemizin önünü açma noktasında bizden önce çalışan arkadaşlarımızdan daha fazla çalışıp, ülkeye hizmet etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Soylu, bir gazetecinin asgari ücretle ilgili sorusu üzerine de “Hiç kimsenin endişesi ve merakı olmasın, insanlarımız alın terinin karşılığını daha fazla alacaklar” şeklinde yanıt verdi.

ENERJİ BAKANLIĞI

Enerjide dışa bağımlı olmayacağız

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, 99 baraj ve hidroelektrik santralinin toplu açılış töreninde, “Bu santraller enerjide dışa bağımlılığımızı azaltmakta ve ekonomiye kaynak oluşturma noktasında da büyük anlam ifade etmektedir. Tabiatımıza zarar vermeden, çevreyi koruyarak ve daha da güzelleştirerek bu adımları atmak ve bu barajları yapıp santralleri açmak zorundayız” dedi.

Bakan Albayrak, Arena Spor Salonu’nda, “Kamu – Özel Sektör Tarafından Tamamlanan 99 Baraj ve Hidroelektrik Santrali’nin Toplu Açılış Töreni”nde yaptığı konuşmada, yerli ve yenilenebilir enerji kaynakların önemine değindi. Yerli ve yenilenebilir enerjinin arz güvenliği açısından vazgeçilmez olduğunu belirten Albayrak, şunları söyledi:
“2002’de ülkemizde elektrik tüketimi 132 milyar kilovat saatti. 2015 itibarıyla bu rakam yaklaşık iki katına ulaşarak 264 milyar kilovat saate ulaştı. Peki bu artışı biz özellikle Ak Parti iktidarı döneminde nasıl karşıladık? Özellike kurulu gücümüzü 32 bin megavattan bu yıl sonu itibarıyla 73 bin megavata çıkardık. Sanayi, tarım ve hizmet sektörümüz tüm diğer sektörlerimizle hızlı bir şekilde büyürken, kısacası ülkemiz hızlı bir şekilde büyürken, ihtiyaç duyduğu elektriği tüm kamu ve özel bu yatırımlarla karşılamayı başardı.”

– “Enerji yatırımlarının büyümeye katkısı büyük”

Özel sektörün elektrik üretimindeki payının 2002’de yüzde 32 olduğunu hatırlatan Albayrak, bu oranın bugün yüzde 72’ye yükseldiğini söyledi. Enerji yatırımlarının ülkenin büyümesinde büyük katkılarının olduğunu dile getiren Bakan Albayrak, şöyle devam etti:
“Bu santraller aynı zamanda enerjide dışa bağımlılığımızı ve ekonomiye kaynak oluşturma noktasında da büyük anlam ifade etmektedir. Tabiatımıza zarar vermeden, çevreyi koruyarak ve daha da güzelleştirerek bu adımları atmak ve bu barajları yapıp, santralleri açmak zorundayız. Rüzgar, güneş, hidroelektrik, termik ve nükleer santrallerini yapmak durumundayız. Hem elektrik ihtiyacımızı karşılamak ve enerjide dışa bağımılılığımızı azaltmak için hem de kaynak çeşitliliği için bütün bu kaynaklarımızı kullanmak zorundayız. Önümüze hangi engeller çıkarılırsa çıkarılsın, ülkemizi büyütmeye devam edeceğiz.”
Bakan Albayrak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde büyük Türkiye hayalini gerçekleştirmek ve ülkeyi 2023, 2053, 2071 hedeflerine taşımak için bütün enerjileriyle çalışmaya devam edeceklerini de sözlerine ekledi.

ENERJİ BAKANLIĞI

Enerji verimliliği milli kaynaktır

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, enerji verimliliğinin en yerli, temiz ve milli kaynak olduğunu belirterek, “Enerji verimliliği üzerine yaptığımız çalışmalar, enerji harcamalarımızdan en az yüzde 20 oranında tasarruf edebileceğimizi ortaya koyuyor. 50 milyar doları bulan ithalatımız olduğu gerçeğinden hareket edersek bu rakamın büyüklüğünü fark etmiş oluruz” dedi.

7. Enerji Verimliliği Forumu ve Fuarı’nın açılışında konuşanAlbayrak, AK Parti hükümetleri döneminde yenilenebilir noktasında çok önemli yatırımlar yapıldığını, kurulu güç ile yerli ve yenilenebilir kaynaklardaki altyapı kapasitesinin ciddi anlamda arttığını anlattı.
Albayrak, kurulu güç noktasında da 32 bin megavatlardan bugün itibarıyla 73 bin megavatlara ulaştıran yatırımlar yapıldığını belirterek, şunları kaydetti:
“Bu yeterli değil. Sanayi, ekonomi ve nüfus anlamında bu büyümenin devam etmesi için yatırımlar da sürecek. Türkiye ve dünya enerji konusunda çok ciddi bir resimle karşı karşıya. Enerji bağımlılığı ve çeşitliliği konusuna verilen önem her geçen gün artıyor. Bizim tabii ki Türkiye Cumhuriyeti olarak enerji konusunda bu gelişmeleri de yakından takip etmemiz, yatırımları yapmamız gerektiği gibi enerji verimliliğine de eğilmemiz lazım. Bahsettiğimiz mevzular üzerinde enerji konusunda zengin bir ülke değiliz. Bu hususta enerji açısından dışa bağımlılığımız yüzde 75’lerde. Kendi kaynaklarımızla bu talebin yaklaşık 4’te birini karşılayabiliyoruz. Gelişen büyüyen bir ülkeyiz ve enerji ihtiyacımız da aynı şekilde artıyor.”
Önümüzdeki 10 yıllık dönemde enerji talep artışının yıllık yüzde 5 artacağını öngördüklerine işaret eden BakanAlbayrak, bu süreçte yerli kaynaklardan en üst düzeyde yararlanılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının tamamından faydalanılması, arama faaliyetlerinin artarak sürdürülmesi ve özel sektörün de bu yönde önünün açılması gerektiğini vurguladı.
Albayrak, AR-Ge’ye yatırım yaparak yeni enerji biçimleri için adımlar atılması gerektiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Her şeyden önce mevcut enerjinin daha verimli kullanılması için seferber olunmalı. Enerjimizin heba olmaması, verimsiz üretim süreçlerinde kaybolmaması için hepimizin gayret göstermesi gerekiyor. Enerji verimliliği daha az enerji ile aynı yaşam ve üretim kalitesini tutturmak demektir. Bu daha kalitesiz ürünler üretmek anlamına gelmiyor. 2002 yılından beri sorunları çözen AK Parti olarak bizler enerji verimliliği ile de ilgili önemli adımlar attık. 2007’de çıkarılan Enerji Verimliliği Kanunu bu anlamda bir dönüm noktası. Burada enerji verimliliği konusu kapsamlı olarak ele alınmış, bir çerçeve oluşturulmuş, bu kanun ve sonrasındaki yönetmeliklerde binalarda, sanayide, sokak aydınlatmalarında ve ev aletlerinde verimliliği arttırmak için yol haritaları belirlenmiştir.”
Yasal altyapının tamamlanmış olmasına rağmen enerji verimliliğinin yeterince bilinmediğini ifade eden Albayrak, bu anlamda bazı yükümlülüklerin yerine getirilemediğini ve meselenin iyice bilinmesi için gerektiğini belirtti.
Albayrak, enerji verimliliği ile hem makro hem de mikro ölçekte enerji faturasını düşüreceğini vurgulayarak, “Niyetimiz bilgilendirme, bilinçlendirme, eğitim ve teşvik noktasını daha ileri taşımak. Enerji verimliliği üzerine yaptığımız çalışmalar enerji harcamalarımızdan en az yüzde 20 oranında tasarruf edebileceğimiz ortaya koyuyor. 50 milyar doları bulan ithalatımız olduğu gerçeğini düşündüğümüzde rakamın büyüklüğünü farketmiş oluruz.” diye konuştu.
Özellikle elektrikli ev aletlerinin verimli olmasına aynı zamanda da binalarda yalıtım konusunun daha da önemsenmesi gerektiğini anımsatan Albayrak, yalıtımsız binalarda hem ısıtırken hem de soğuturken yalıtımlı binalara göre iki kat enerji tükettiği bilgisini paylaştı.
Albayrak, basit alışkanlıkların değiştirilerek enerji verimliliğinde önemli mesafeler katedilebileceğini söyledi ve ayrıca 35. Enerji Verimliliği Haftası dolayısıyla bu konunun medyada daha fazla yer alması için çağrıda bulundu.

ENERJİ BAKANLIĞI

Bakan Berat Albayrak, EPİAŞ’ta

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Enerji Piyasaları İşletme AŞ’yi (EPİAŞ) ziyaret etti.

EPİAŞ’ın İstanbul’daki genel merkezine ziyarette bulunan Albayrak, burada EPİAŞ Genel Müdürü Hasan Hüseyin Savaş ve diğer yetkililerden kurum hakkında bilgi aldı. Ziyarette, Enerji Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz ile Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Talat Ulussever de hazır bulundu.

ENERJİ BAKANLIĞI